Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 AĞUSTOS1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Başbakan Erbakan'ın İran gezisine iş dünyasından katılmayanlar yalnızca kadınlar değil
DemirePle Iran'a herkes gitmişti
Demirel'in gezisine iş dünyası da katılmışd
• Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirerin
1994 temmuzunda
İran'a yaptığı geziye
katılan, TÜSlAD'ın
yanı sıra, başta İSO
ve İTO olmak üzere
Türkiye'de ekonomi
kesimlerini temsil
eden büyük sanayi ve
ticaret odalan ile işçi
sendikalan
konfederasyonlannın
başkanları,
Erbakan'ın heyetinde
yok. Büyük
holdingler de geziye
ilgisiz. İTO Başkanı
Yıldınm, "Bu
durum, iran'a karşı
tavır değil"
görüşünde.
CANAN SOVSAL
Erbakan, İran'a \alnı/ »idi\or.
ş Necmettin Erbakan'ın tarîış-
malı İran gezisine yalnızca iş dünyasının
önde gelen kadınlan değil. ekonominin
temel taşları sayılan Türkıye'nin büyük
kirleleri temsil eden oda. birlık \e sendika
başkanları da katılmıyor. 1994 yılının
ternmuz ay ında Cumhurbaşkanı Sülevman
DemireTın Iran'a yaptığı geziye Türkıye
Odalar \e Borsaiar BirliğT(TÖBB)._ Türk
Sanayici ve işadamları Derneöi (TÜSİ-
AD). Istanbul Ticaret Odası (İTO), Istan-
bul Sanayi Odası (İSO). Ankara Ticaret
\e Sanay j Odalan, (zmir Ticaret Odası.
Türk- İş \e Hak-İş sendikalan genel baş-
kan \eyönetım kurıılu başkanı seuyesin-
de katılnıışlardı.
Ancak Başbakan Erbakan'ın yarın baş-
layacak olan İran gezisine adı geçen bütün
oda. birlık \e sendika başkanlannın hiçbi-
rı katılmıyur. Bu kuruluşlan yönetım ku-
rulu üyelennden biri ya da genel sekreter
temsil edecek. Demirerin 1994 yılındaki
gezisinde Koç Grubu'nu RAM Dı$ Tica-
ret temsil ederken. Erbakan'ın gezisinde
bu holdinge aıt hiçbir temsilci yer almı-
yor. Aynı şekilde Sabancı Holding. Demi-
rel'in gezisinde Kordsa A.Ş. ile yer alır-
ken, yarın başlayacak olan gezide Sabancı
Grubu'nu temsil edeceği belirtilen Güler
Sabancı. aynı tarihte başka bir işı olduğu
içın bu geziye katılmayacağını açıkladı.
TÜSİAD Başkanı Halis konıili nın ise
önce gezinin İran bölümünde yer almaya-
cağı. sonra da tümüne katılmayacağını
bildirmesı dikkat çekti, Komili'nin yerıne
TÜSlAD'ı. genel sekreter Haluk Tiîkel
temsil edecek.
Bu arada Cumhurbaşkanı Demirel'le
tran'a giden sendika başkanları da. Erba-
kan'ın gezisinde yer almıyor. Hak-İş yet-
kililerı. kendilerine bu konuda herhangi
birçağn yapılmadığını ıfade edıyorlar.
Öte yandan İTO Yönetim Kurıılu Başkanı
Mehmet Vddınm. ış dünvasından katılı-
nıın az olmasının İran'la bir ili^kisinın ol-
madığını belirterek, İran'la bir milyar do-
larlık tıcarete sahip olduklarını \e Cum-
hurbaşkanı Demirerin 1994 yılmda yaptı-
ğı İran gezisine kalabalık bir işadamı top-
luluğunun katıldığmı hatırlattı Ytldrnm.
" Büyük bir ihtimalle a/ katılım. gezinin 1(1
gün sürecek olmasından \e kişi başına (0
bin doiar ödenecek olmasından ka\ nak-
lanıvor" şeklinde konu^tu.
ÇİFTÇİ DOSTU/SADULLAH
Fmdık'ta vurgun hem içeriden hem dışandan
GİRESUN - Hükümetin fın-
dığa neden düşük fiyat verdiğı,
destekleme kapsamma neden
alınmadığı yavaş yavaş anlaşı-
lıyor. Meğer. ihracatçılarımızın
bir kısmı, Avrupalı tüccara da-
ha ağaç üstündeki fındıklan çok-
tan satmışlar. Ne yazık ki, dış
bağlantıların çoğu. geçen yıl ol-
duğu gibı gene son derece dü-
şük fiyatlarla yapılmış!..
Bu tür alışverişler bizim öte-
den beri en büyük hastalığımız.
Kolay satış yapabilmek içın, yurt-
dışındakı alıcılara beklenmedik
biçımde fiyat kırıyoruz. Sonra
da ıç pıyasaya dönerek "Dışa-
rıda fıyatlar düşüyor" diye göz-
dağı verıyoruz.
Aslında Avrupalı tüccara da bu
tur oyunlan bızım tüccanmız öğ-
retti. Avrupa pıyasalarında fın-
dık fiyatlarının bir Rental'i (100
kilo) 400 dolar civarında seyre-
derkerı, ihracatçılarımızın 300
dolara, hatta 220 dolara kadar
fındık sattıklan görüldü.
Ticaret hayatında "alivre "de-
nilen bu türalım-satımlargerek
Avrupa. gerekse iç pıyasalarımı-
zı olumsuz etkiledi. (hracatçı-
mızın, fındığı daha Türkiye'de
piyasa açılmadan ve fiyatlar he-
nüz belli olmadan satmaya ça-
lışması. Avrupalı tüccarı da kö-
tü alışkanlıklarazorladı. Örneğin,
son yıllarda Avrupa ulkelerinde
fındığa talep arttığı halde, fiyat-
lar gerılemeye başladı.
1980 yılından sonra daha da
yaygınlaşan alivre alım-satım-
lar ıçerde ve dışarda fındık pi-
yasalarının gereksız yere dalga-
lanmasına ve bozulmasına ne-
den oldu!...
Sadece geçen yıl düşük fi-
yatla yapılan ihracat yüzünden
Türkıye'nin dövız kaybı 400 mil-
yon dolar olarak hesap ediliyor.
Türk paraşı ile 35 trilyon lira ci-
varında. Üç, beş tüccar daha
kolay ve fazla para kazanabilmek
için ülkemızın ve 8 milyona ya-
kın fındık üretıcisinin 400 mil-
yon dolar karşılığı 35 trilyon li-
rasını adeta sokağa atar gibi sa-
vurabilıyor. Işin en acıklısı da
hiçbir yetkili bu savurganlığa
karşı tepkı göstermiyor!...
Bu yıl da destekleme yok...
FİSKOBİRLlK'in elindeki para-
sı piyasalan dengelemeye yet-
meyecek. Tüccar gene fındık fı-
yatlarını aşağıya çekmeye çalı-
şacak... Eğer. tüccarın istediği
ortam gene oluşursa bu yıl aliv-
re bağlantılar yüzünden Türk
ekonomisinin ve milyonlarca
üreticinin kaybı en azından 50
trilyon lirayı bulacak... Belki de
daha fazla!... "*
inanılırgibi değil... Bu, hem ül-
ke ekonomisine, hem de geçi-
mini fındıktan sağlayan Kara-
deniz yöresinin halkına en bü-
yuk ihanettir... Bir bakıma in-
sanlık suçudur!...
Fındığımıza talep çok
Avrupa ulkelerinde fındığımı-
za talebin az olduğu yolunda çı-
karılan söylentilerin kesinlikle
aslı yok. Talep giderek artıyor.
Bunun için fiyat kırmaya, piya-
salan karıştırmaya gerek yok.
Türkiye'nin üreteceği 400 ile
500 bin ton civarındaki fındığı
her yıl Avrupa'da pazariamak
mümkün. Geçen yıl yaşanan
fındık faciasının sorumlusu da ıh-
L'retime destek yok... FİSKOBİRLİKpiyasavıdengeleyemeyecek.
racatçı tüccanmızdır. Daha pı-
yasalar açılmadan önce, Avru-
palı tüccar ile 220 dolara kadar
bağlantı kuran ihracatçılar, za-
rar etmemek için Turkiye'dekı
fındık fiyatlarını 80 bin liradan
60 bin liraya kadar duşürdüler...
Milyonlarca üretici perışan ol-
du!...
Hükümet fiyatların düşmesi-
ni engellemek için gereklı olan
önlemleri almadı ve iç piyasa
tamamen tüccarın kontrolüne
girdi. Fiyatlarla istediği gıbi oy-
nadı... 60 bin lira indırımı yeter-
li bulmasaydı, fiyatlan 50 bin lı-
raya çekebilirdi. Bu arada hükü-
met tarafından dışlanan ve eli ko-
lu bağlanan FISKOBİRLIK de
bu çirkin gelişmelen seyretmek
zorunda kaldı. Bu yıl da ihra-
catçılarımızın Avrupa ile gene
ucuz bağlantılar kurduğu bildı-
rilıyor. Nitekım, Hamburg'un fın-
dık ile ılgılı aldığı kararlar dik-
katle izleniyor. Örneğin, Türk hü-
kümetı fındığı destekleme kara-
rı alırsa, Avrupa pazarlarında fi-
yatlar yükselmeye başlıyor...
Eğer, hükümet destekleme ka-
rarı almamışsa ve FİSKOBİR-
LİK'e de ucuz faizlı kredi sağla-
namamışsa fıyatlar birden bire
gerilıyor... Her şey bu kadar
açık... Alavera-dalavera mey-
danda... Türk hükümetlerinin
üreticileri dışlayarak, tüccardan
yana tavır koyması, fındığa ge-
reken önemı vermemesi ülkemiz
ekonomisine pahalıya mal olu-
yor!.. Nitekim, Karadeniz böl-
gesinden de alivre dış satışla-
rın önlenmesı ve ürun bedelle-
rinın mutlaka peşin yapılması
içın sesler yukseliyor. Yörenin
tecrübelı çıftçilerinden Giresun
Ziraat Odası Başkanı Halil Ak-
başlı da bu konuda anlamlı öne-
riler getiriyor:
Peşin parafiyatıyükseltir
"FİSKOBİRLİK sezon sonu-
na kadar fındığa peşin ödeme
yaparsa, fiyatlar düşmez. Aksı-
ne 250 ile 300 bin liraya kadar
çıkar. Zıra, peşin ödeme oldu-
ğu zaman üretici FİSKOBİR-
LİK'egidecek ve tüccardaalım
yapabilmek içın fiyatlan arttırmak
zorunda kalacaktır. Bu yıl fındık
zaten çok az. Rekolte 410 mıl-
yon kilo olarak ilan edlldi ama,
aslında 350 mıtyon kiloyu geçe-
mez. Bu kadar fındıkA vrupa 'ya
yetmez. Bu nedenle hükümet
FİSKOBİRLİK e yeterikadardü-
şük faizlı kredi sağlamalıdır. Ay-
rıca, ülkenin zaranna yol açan
alivre dış satımlar mutlaka ön-
lenmelıdır. Nitekim, geçen yılfi-
yatlann 80 bin liradan 60 bin li-
raya kadar düşmesinin nedeni
de alivre satışlardır. Bu yıl da
bazı ihracatçılann Avrupa ile
alivre bağlantılaryaptığını duyu-
yoruz. Eğer, FİSKOBİRLİK pe-
şin para ödeyemezse, geçen
yılyaşadığımız facıayı aynen ya-
şarız.Peşin ödeme hem düşük
fiyatla yapılan alivre satışlan ön-
ler, hem de üretici hakkı olan
parayı kazanır. FİSKOBİRLİK
üreticinin malıdır. Hükümetle-
rin güdümünden çıkarılmalıdır.
Genel müdürünü de, yönetimi-
ni de ortaklar seçmelidir."
Türkiye Ziraatçılar Derneğı
Genel Başkanı ibrahim Yetkin
de fındık konusunda çok has-
sas. Hükümetin destekleme ka-
rarı almamasını eleştinyor: "Fın-
dığa 166 bin lira verildı. Tabıi
dünyapiyasalanna göre az. An-
cak, önemli olan desteklemedır.
Bugüne kadargördüğümüz ba-
zı ğerçekler var. Destekleme ve
peşin para olursa, üretici fındı-
ğını yüksek fiyatla satabiliyor,
olmazsa fiyatlar kısa süre ıçın-
de düşüyor. Nitekim, geçen yıl
böyle bir facıayıyaşadık. Bu ne-
denle fındık destekleme kap-
samma alınmalıydı. Hıç olmaz-
sa bundan sonra, FISKOBİR-
LİK'e yeterli kredi sağlanmalı
ve ödemelerpeşin yapılmalıdır.
Bu takdirde fiyatların düşmesi
önlenecek ve belki de yüksel-
mesı sağlanmış olacaktır."
FİSKOBİRLİK'in eski genel
müdürü Kâzım Türkmen de
görüşlerini şöyle açıklıyor:
"Alivre fındık dış satımlarının
ülke ekonomisine ve üretıciye
zaran büyüktür. Bunu önleyebil-
menın tekyolu da iç piyasada-
kı fiyatlan ayakta tutabilmektir.
Bu yıl için ilan edilen 166 bin li-
ra düşüktür ama, FİSKOBİR-
LİK sezon sonuna kadar ürünü
peşin para ile alırsa fiyatlardüş-
mez, aksıne yükselir. Yapılacak
iş FİSKOBİRLİK'e yeteri kadar
düşük faizli kredi sağlamaktır..."
• BİTTİ
IŞÇINEV EVREMNDEN
ŞLKRAN SONER
Sendikalara KilitÇiller'in. kelımenın tam anlamı ile "densiz"çıkışı, Türk-
Iş'i, kazanılmış sendikal hakları hedef alarak "defterden
sılme"tien söz etmesi, düşündüğümüzgibi. Türkıye'deki
hızlı gündem değışikliği ıçinde unutulup gitmek üzere.
Olayın Tansu Çifler-Bayram Meral özel ilişkıleri ve ki-
şilikleri ıçinde değerlendırılmesı bir yana, arkasından ya-
şanan gelişmeler. sendikacılığımızın içinde buiunduğu ko-
şullar açısından kimi önemli ıpuclan verıyor.
Biri iktıdar ortağı ve partı liderı, diğeri Türk-iş'in, Türki-
ye'deki en büyük işçi konfederasyonu başkanının, karşı-
lıklı sadece bırbirlerini değil, örgüt/erinı de hedef alan "o'er'-
terdensilme "gıbi çok iddıalı kapışması. kamuoyunun an-
cak bırkaç günlüğüne ılgisını çekebıldı.
Kimi merkezlerde Çıller'e tepkinin, sendikalara, ışçı ta-
banına ındirgenmesi denenen eylem gırişimlen olduysa da,
birkaç yüz kışının toplanması ile sınırlı, "yapılması, yapıl-
mamasmdan daha kötu" boyutunda kaldı.
Muhalefet partılerı bile işı pek fazla ciddiye almadılar.
Çiller'ı eleştiren bır-ıkı demeçle yetmdıler.
Milyonlarca işçının kazanılmış haklarına. sendikal hak-
lara bu boyuttakı birdüşmaniık, öylesıne geçıştırilecek bir
konu mudur?
Yoksa Türkiye'de kazanılmış ışçı haklarının, sendikal
hakların gerçek anlamda sahibı ve bekçisi, siyasi partiler,
sendikalar mı kalmamıştır?
Kapışmanın satır aralarında Çiller, geçicı 40 bin işçinin
sözleşme sürelerıni uzatmayacağını. kinle, işçılerle köy-
iüleri karşı karşıya getırerek söylemese, kamuoyu geçıci
40 bin işçinin sözleşme sürelerının uzatılmayacağından ha-
berlı olmayacak.
Benım anımsadığım iki yaz öncesinde Bayram Meral,
yıne Çıller'le bu konuda kımı hak koparmanm pazarlığın-
daydı. Kendi imzaladığı bir protokol ile bir kısmının kad-
roya alınması koşulu ile çoğunluğunun bir daha işe alın-
mamasını kabullenmişti.
Bu yıl ıse on binlerce geçici işçinin hiç işe alınmadığını,
alınanların ıse çok kısa sürelı çalıştırıldıklarını. bir kısmının
da özel idareler kadrolanna, taşeronlara aktarılarak sen-
dikasızlaştırıldıklarını kulaktan dolma biliyoruz.
Bir sendika, 40-60 bin uyesınin kazanılmış hakları geri
alınırken zamanında karşı durmaz. bunun kavgasmı ver-
mek şöyle dursun. işçi üyesının başına gelenleri kamuoyun-
dan bıle saklayacak bir konuma gelmışse, Çiller yapısın-
da bir sıyasetçıden başka ne beklenir?
Türkiye'de sendikal haklarda. işçi haklannda gelinen nok-
taya bakın ki. Hak-lş Konfederasyonu'nun eskı başkanı
şu anda Çalışma Bakanı Necati Çelik, eveleyip gevele-
yipdeolsa, "defterden s//me"boyutundakı bırcıddikav-
gada. sonunda Çiller'in yanında bir tavır çızıyor.
Eskı Hak-lş Genel Başkanı Necati Çelık, REFAHYOL ko-
alısyonunda Çalışma Bakanı olunca sendikal ılkeleri, ışçı
haklannı unuttu da. ANAYOL koalısyonunda bakanlık ya-
pan Türk-iş'ın eskı genel sekreterı Emin Kul daha mı iyi
sınav verdi?
Düşlerinde siyasete atılmak olan ve aslında sadece bu-
na yatırım yapmaya çalışan bugünün konfederasyon baş-
kanları ya da sendika başkanları aynı yerlere gelebılseler
durum farklı mı olacak?
Kışılıklerinı, değışimlerini yakından izleyebilmiş biri ola-
rak, "Bu yozlâşma tablosu ıçinde, giderek daha kötüsü
olacak" demek zorundayım.
Türkiye'de herkes sıyası gelişmeler ve siyasi lıderlerde-
kı değerler çöküşü ıfe uğraşırken, sendıkalarla. sonuç ola-
rak liderleriyle de ilgilenilmeye bıle gerek görülmeyen bir
ortamda başka ne olması beklenir?
* * *
Dünya düzeyinde sendikalara kılıt vurmanın hedeflen-
dıği bir süreç yaşanıyor.
Şımdi sendikal haklara karşı savaş, dünya düzeyinde
uluslararası tekeller eliyle ve serbest piyasa ekonomısı. ye-
nı dünya sömürü düzeni, ıdeolojisı içinde açılmış bulunu-
yor. Bütün ekonomik reçeteler sosyal devletten vazgeç-
meyi, kazanılmış işçi haklarının aşağı çekılmesını, ucuz iş-
çiliğı, akıl almaz bir yenı sömürü düzenını savunuyor.
Sol ıdeolojiler, siyasi partiler darmadağınık. Bu akıl al-
maz insan sömürüsü düzenıne, doğal örgütlenme yapısı
içinde karşı durabilecek bir sendikalar kaldı. Sömürü dü-
zeninin ideologları bunu çok iyi bıldikleri için, ücretler an-
lamında bırsorun olmasada, sendikalann işini bitırme, ka-
pılarına kilit vurma çabasındalar.
Bu çok yönlü saldırıda dünya sendikacılık hareketi. li-
der kadrolan. kilit vurdurmamanın yenı arayışlan içinde.
Bizım lider kadrolar ise bu zorlu kavgaya girmek yerine,
sendikacılığın kısa sürede nımetlerınden olabildıği kadar
çok yararlanmanın arayışındalar. Osmanlı Imparatorlu-
ğu'nun çöküş sürecinde sefahatı seçen padişahlara ben-
ziyorlar.
Işçilerin sendıkalarına kilit vurdurmamak üzere önce bu
yapıyı değıştirme kavgasmı vermeleri gerekıyor.
Rusya'nm getirdiği smırlamalar, esnafı endişelendirmedi
Bavul ticaretinde ıımııt
Rus mafyası
TAHSİN AKÇA
Laielide ba\ul ticaretine
yönelik çalışan tekstil esna-
fı. Rusya'nın miktar \e de-
ğer sınırlaması getiren ka-
rarlanna karşı mafy'aya bel
bağladı. 1 Ağustos'tan itiba-
ren)ürürlüğegıren \e_\olcu
beraberinde Rusya'ya güm-
rüksüz sokulabilecek eş\ a li-
nıitini 2 bin doiardan bin do-
lara ındiren yeni sınırlama-
ların. Bağımsız De\letler
Topluluğu ülkelerindeki
gümrükîerde mafyanın
hâkim olması nedenıyle ra-
hatlıkla delmebıleceğini be-
lirten yetkıliler. daha önce
uygulanan sınınn da bu yol-
}a kolay ca aşıldığmı kaydet-
tiler.
Bin doiar limitini aşan y ol-
culara \ üzde 30 gibi y üksek
oranda gümrük \ergisi uy-
gulaması getiren. 200 kg'ın
\e\a 10 bin dolann üzenn-
deİJ mallan ise \ ergiden mu-
af turma\'an yeni düzenieme-
lenn. Rusya'da mafyanın da-
ha da gelişmesine zemin ha-
zıriayacağını ifade eden La-
\eh Tekstil Esnafı Derneğı
Başkanı Abdullah Demir,
*" Ru«a'da de^let henüz ve-
terince sisteme yerleşebilmiş
değiL Kanşıkhkİar \ar. Güm-
riikler zaten mafŞanın hâki-
miyetinde olduğu için rüşve-
ti veren istediği kadar malı ge-
çirebiliyor. Rusva'da da işsiz-
lik var. Orada mihoniarca
insanın geçimini ilgilendiren
birticaretbu" dıye konuştu.
Türkiye'de öncelen ba\ul
ticaretine yönelik kalitesiz
mal iireten firmaların da.
Rusların daha fazla seçicı
davranmasından sonra. ka-
zandıklannı > atınma yönel-
terek kalite arttırdıklanna işa-
reteden Demir. şöyle konuş-
tu: "*Ba\ulticaretienazlOse-
ne daha sürer. Ancak hükü-
metin de ticareti geliştirmek
için çaba sarfetmesi gerekir.
Esnafı >ol ücretini karşılaya-
rak bu ülkelere götiirmesi bi-
le çok büy ük bir katkı sağla-
yacaktır. Singapur. Suriye,
İran gibi ülkeler, Türkiye'yi
tereih eden mih oniarcaRus 'u
kendi üJkelerineçekmeye ça-
lışırken. de\1etsenelerdir La-
leli'nin varlığınıyoksa>iyor."
İstanbui Ticaret Odası Baş-
kanı Mehmet Yıkünnı da en-
gellemelerin sonuç \erme-
yeyeceğı görüşünde. "Güm-
rüklerde rakamlan düşük
Uç otomobil şirketi, üç
kültür, üç yönetim anlayışı
ERKAN ALTINSOY
Bavul ticareti yapanlar. Rus
göstermek mümkün" dıyen
Yıldınm. zaten ticareti ko-
laylaştırmak içın işlemlerin
e\raka dayandırılmadığına
dikkat çekti.
Bavul ticaretine dönük ça-
lışan Osmanbey 'deki firma-
lardan biri olan Megi Gi-
yim'in yöneticisi Akın Can
ise ticarette talebin beîirle-
mafŞasına gü\eni>or
yici olacağını kaydede-
rek.~\enidüzenlemderin ba-
vul ticaretini ciddi olarak en-
gellemeveceğini düşünüyo-
rum. Bu ülkede maf\a o ka-
dar etkili ki gümrüklerin dı-
şında Rusva'daki satış ma-
ğazalarının kiralarını bile
mafŞanın beliıiediği söyleni-
\or" dedi.
Rus turistler ortalama 2 bin dolar harcıyor
\HMETŞEFİK
Trabzon- (Cumhuriyet) Bağımsız
De\letler Topluluğu'ndan (BDT) ül-
iemize gelen turıstlerın ıçinde en faz-
ıi harcamayı Rus ruristlerin yaptığı be-
rlendı. Rus turıstlerın kişi başına 2
•n dolara yakın alışvenş yaptıkları
•aptandı. Karadeniz Teknik Cniversi-
2si (KTÜ) Iktısadi \e tdari Bılınıler
Fakültesi uzmanlarından Nevzat Ka-
laycıoflu tarafından gerçekieştırilen
bir araştırmada. BDT'den ülkemıze
gelen turistlerin ticaret ve turizm hare-
ketleri irdelendi.
617 tunst üzennde yapılan araştır-
mada en büyük gurubu ağırlıklı olarak
Ruslar oluştururken. Gürcüîer. Azeri-
ler ve diğer cumhunyetlerden gelenler
bunlan izledı. "Ne kadar döviz getir-
diniz" sorusuna Rus turistler ortalama
1700 dolar. Gürcüîer 10S dolar. Azerı-
ler 355 dolar \e diğerlerı (L'krayna,
Beyaz Rusya \e Türk cumhuri>etlerı
961 dolar yanıtını \erdıler.
Ancak turistlerın getırdıklerı dö\iz
mıktarının bunun çok üzennde oldu-
ğu. çeşıtlı nedenlerden dolayı gerçek
deâerı sö\ lemekten çekindıkleri ıfade
edHdı.
ABD'li otomobil
üreticilerinin yüzü güldü
• Amerikan otomobil üreticilerinin üçü de 1995'i iyi
kapadı. GM 6.9 milyar dolar kâria başı çekiyor.
Bunun sonucunda GM'nin Amerıka'daki 352 bin
çalışanının her birine 800'er dolariık kâr payı
ödemesı yapıldı. GM'nin Saturn modelınin
üretıminde çalışan 6700 işçinin herbirine ise 10 biner
dolar civarında kâr payı ödendi (bu işçılerin
sözleşmelerinde bu ödemeler Saturn satışlarına
bağlanmıştı ve Saturn de geçen yıl yok sattı). Ford
da geçen yı\ 4.1 mılyor dolar kâr etti ye Amerika'daki
160 bin çalışanına 1700er dolariık kâr payı dağıtıldı.
1995'* iki milyar dolar kâria kapatan Chrysler ise 79
bin çalışanından her birine ortalama 3.200 dolariık
kâr payı ödemesi yaptı.
Geçen yıl iyi diğer şirketlere göre iyi kârlar elde eden
bu üç şirket yıne de kâr hedeflerine ulaşamadılar.
Dağıtılan kâr payları geçen yıla göre biraz daha
düşük. Bu şirketlerin yöneticileri de daha düşük kâr
paylarından nasibinı aldılar. 1994'te 9 milyon dolar
kazanan Chrysler'ın genel müdürü Robert Eaton'a
1995'te 7 milyon dolar civarında ödeme yapıldı.
GM'nin tepesindeki John F Smith1994'te 10.5
milyon dolar kazanırken
1995'te 7 milyon dolar
kazanabildi. Ford'un
Müdürü Alex Trotman
1994'te 13 milyon dolar
civarında bir ücret alırken
geçen yıl bu 10 milyon
dolara düştü.
• Bu yıl CNR Fuarcılık
tarafından Yeşilköy'dekı
Dünya Ticaret
Merkezi'nde
düzenlenecek Otomotiv
Haftası'nda Ticari Araçlar
Fuan da yer alacak.
Fransız kamyon akrobatı
Patrick Bourny takla atan
ve şaha kalkan kamyonlarla bir gösteri yapacak.
Bourny ve ekibi süratle giderken. kamyonu. iki
tekerleğı üzerinde tıpkı bir at gibi şaha kaldırabiliyor.
• Mazda, Türkiye'de bu yılki satışlarının yıl sonuna
dek geçen yıla göre yüzde 200 artacağını
öngörüyor.
P
ostadan basın
bültenleri çıkmasına
alışmışız,
geçenlerde zarfın içinden
kitap çıkması hem
şaşırttı hem de
sevindirdi. Güncel
Yayıncılık iarafından
Nisan 1996'da
yayımlanan "Otomobil
Devlerinin Yarışı" isimli
kitap Amerikalı mali
analıst Maryann Keller'in
kitabından çevrilmiş.
Otomobil endüstrisinin
üç devi General Motors,
Volksvvagen ve Toyota'yı
konu alan incelemede
bu şirketleri yaratan ve
yöneten kültürler ve
bunların bu şirketlerin yapılarına nasıl
yansıdığı anlatılıyor. Hem otomobil
endüstrisi hem de büyük şirket
yönetimiyle ilgilenenler için bir solukta
okunacak bir kitap. Kitabın arka
kapağındaki (okumaya) "kışkırtıcı"
sorular kitabı özetliyor denilebilir: GM,
dünyanın en büyük şirketi haline
geldikten sonra hangi stratejik hataları
yaptı? Sendikalann yönetimde söz
sahibi olduğu Volksvvagen'da
1950'lerin başarısı niye bir kez daha
tekrarlanamadı? Gerilerden gelen
Toyota, hangi dinamiklerle iki büyük
rakibini geride bıraktı? Amerika'da
1993'te yayımlanan bu kitap
zamanlama clarak tam da bu dev
otomobil üreticilerinin ve genel olarak
da otomobil endüstrisinin yeniden
yapılanma aşamasında olduğu bir
döneme denk geliyor. Amerikalı
üreticiler 1980'li yıllarda kendi
pazarlarındaki Japon atağı karşısında
bocaladıktan sonra yeniden rekabetçi
bir duruma girerken çok daha
kalabalık sayıdaki Avrupalı üreticiler
Japonların bir süre sonra Avrupa'da da
istediği kadar otomobil satmasına izin
verilecek olması nedeniyle o "kara
gün"den önce kendilerini Japonlarla
rekabet edecek duruma getirmeye
çahşıyorlar. Tabii, bütün bunlar Japon
Yeni değer kazanmaya başlamadan
OTOMOBİL
OEVUIIİNİN
önceydı.
Ekonomik
durumun kötüye
gitmesı Japonlan
da yeniden
yapılanmaya itiyor
•je şimdiye kadar
geleneksel
özellikleri korunan
şirketleri farklı
politikalar
izlemeye başlıyor.
Kitapta ele alınan
her üç kültürdeki
insanların da
milliyetçi
duygulara sahip
olduğu ve
dünyanın en iyi
otomobillerinin
kendi şirketleri tarafından üretildiğini
düşündükleri belirtiliyor. Bunda gerçek
payı yok değil ama, tabiı tümüyle de
doğru kabul edilemez. Kitabın konusu
olarak neden bu üç şirketin seçildiğı
ise şöyle açıklanmış: "Mesela GM,
ıçinde bulunduğumuz yüzyılın birçok
döneminde otomotiv sanayiinin
başlıca temsilcisi olmuştur. Değişik
sınıflara ve amaçlara yönelik otomobil
anlayışını geliştıren kişi, 1920'lerin
otomotiv dehası Alfred Sloan 'dı. Ikinci
Dünya Savaşı sonrası harabe halindeki
Almanya 'dan yükselen Volksvvagen,
Amerıka pazarına göz ardı
edilemeyecek bir pazar payı ile giren
ilk yabancı şirket oldu. Dahası VW,
geniş yığınlar için, gerçek anlamda
güvenilir, ucuz ve küçük araba üreticisi
oldu. Toyota, bütün diğer şirketlerin
de faydalandığı, biz Batılılann hayal
bile edemeyeceği, çok etkili bir üretim
sistemı geliştirdi."
Kitapta izlenilen anlatım yöntemi
karşılaştırmalı şirket tarihi olarak
nitelendirilebilir.
Şirketten şirkete geçişlerin yanında
şirketlerin tarihinde de ileriye ve geriye
atlamalar yapılmış ve bu da kitabı
daha okunabilir bir duruma getirmiş.
Bu üç şirketin bugüne kadarki
yaşamları her alandaki şirketler için
derslerle dolu. •