23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
: 10 AĞUSTOS 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 j Tiyatro kitlelerin toplum bilincini sarsmadıkça yararlı olamaz' A\ignon FestivaK 50 yaşmda DİKMENGLRCN LÇARER Papalar Sarayı'nın Onur Avlusu ağzına kadar dolu. Kentin çeşitli yerlerîne kocaman eLranlaryerleştirilmiş. 28 temmuz gecesi Papalar Sarayf nın kutsal avlusunda Avignon Festivali'nin 50. yılı kutlanıyor. Avignon "da sahneye çıkmış pekçok sanatçı (benim tanıvabildiklerim Sami Frey, Andre VVüms, Andrej Seweryn, Roland Bertin, François Fabian) burada rol aldıkları oyunlardan kısa sahnelerle elli yıla göndermeler yapıyoriar. Genç. orta ve >aşlı kuşak sahne üzerinde. Yan yana. iç içe Gösterişten uzak. sade. düzeyli biranımsama. Ne var ki bu rafine kuılamanın tek \e en önemli eksiği Jean Vilar'a yeterince yer verilmemişolması. Sanki festivalin mimarı olaıı V'ilar'la ilgili daha çok şey görnıek ve duymak ıstiyor insan bö>le bir gecede. Ama. v ine de Vilar her -zaman her verde... Onun mirasçıları olarak pek çok önemli isim bir çırpıda sıralanıyor \e deniyor ki: "Vilar'ın dolaysız tek takipçisi Antonie Vitez. İkisi de ajnı thatro anlayışını savundular. İkisi de iktidarlarla çelişen sanatçılardı ve her ikisi de ü bırakma kaygısı taşıvan, teori> i pratiğe aktaran yazın adamlanvdı." Aynca. Jacques Laselle ve Ariane Mnouchkine'in Vılar ile aralarında bir soy zinciri olduğu v urgulamrken Georges Lavaduant, Stephane Braunsclmeig, Christian Schiaretti aynı so> zincirine sahip sanatçılar olarak değerlendiriliyorlar. "Her sanatçıv la keşfedilen bu büyük mirasın küçü bir parçasıdır" denivor... İşte bu mirasçılardan bıri olan ve bu töreni (La Cour Des Comediens) kotaran Odeon Tiyatrosu'nun yönetmeni Georges Lavaudant program broşüründe şövle dıyor ~\e sen bu ilk zhareti düşünüvorsun / Deli kırlangıçlann kanat çırpışlan \e varasaların zigzaglam la çev relenmiş av lunun ortasında Jean Vilar'ın sessiz. hareketsiz durduğu bu anı / Birkaç saniye önce, çakıl taşlan üstünde ayak sesleri ve sonra birden sessizlik... Bu sessizliğin gerirdiği açıklık duygusu, boşluk bilinmevene uzanan özgür ve belki biraz da kaygı uvandıran bir boşluk..." A\ignon Festivalı belki diğeryıllara oranla daha çok tartışılıyor. sorgulanıyor bu yıl. Festival öyküsünün aynı zamanda elli yıldır "Nasıl bir tiyatro?", "Kimin içjn tivatro" ııibi sorulara da bir vanıt Avıgnon Festrvalinın yaratıcısı Je- an Mlar, 1968'de festivale davet et- tiği' Li\ ing Theatre'ın 'Cennet şim- di'adlı oyununun ardından bekle- mediği bir tepkivle karşılaştı. arayış öyküsii olduğu ılerı sürüliiyor ve 50. yılında Avignon Festivali'nin bir kez daha geçmişine dönmek, nereden nereye geldiğini incelemek gerektiğinin altı çiziliyor. Bir festivalin 50 yıldır dünyanın ilgi odağı olarak kalmayı başarabilmesi. çeşitli sanatsal ve ekonomik krizleri atlatabilmesi onun tarihini tekrar gözden geçirmeyi gerekli kılıyor. 'Hayır'la başlayan festival "Hayır"; Jean Vilar "hayır" diyerek atar festivalin temellerini. 1947 yılında A\ ignon'da bir çaödaş ressamlar sergisi düzenleyen ReneChar'ın arabuluculuğuyla koleksoyuncu Christian Zenos'u tanır. Zervos ona Viex-Colombier'de sahneye koymuş olduğu T.S. Elliotun "Katedralde Cinayet"ini bu kez de Papalar Sarayı'nda sahnelemesinı önerir. \'ila önce bu öneriyı reddeder. Ama birkaç giin sonra. tiyatronun bütüncül bir sanat olduğu gerçeğinden hareket ederek bu öneriyi de aşar ve 4-10 Eylü! 1947 tarihleri arasında Papalar Sarayf nda üç oyun sahneye konur. iki konser verilir ve çeşitli sergiler açılır. Henüz bir adı olmayan ve koşullan A vignon Festivali belki /% diğer yıllara oranla Â-M daha çok tartışılıyor, JL -A sorgulanıyor bu yıl. Festival öyküsünün aynı zamanda elli yıldır "Nasıl bir tiyatro'.'", "Kimin için tiyatro" gibi sorulara da bir yanıt arayış öyküsii olduğu ileri sürülüyor ve 50. yılında Avignon Festivali'nin bir kez daha geçmişine dönmek. nereden nereye geldiğini incelemek gerektiğinin altı çiziliyor. Bir festivalin 50 yıldır dünyanın ilgi odağı olarak kalmayı başarabilmesi, çeşitli sanatsal ve ekonomik krizleri atlatabilmesi onun tarihini tekrar gözden geçirmeyi gerekli kılıyor. Vilar tarafından "maceranın vedüş gücünün koşullan" olarak tanımlanan bu festival bir başandır. 4800 izleyici Vilar'ın seçtiği zor ve pek de popüler olmayan ovunlann gösterimlerine katılır. Bu ovunlar Shaespeare'in "II Rkhard"ı. Claudel'in "Tobieve Sara'nın Hikâ.ıesi* ve Maurica Clavel'in "ÖğleTaraçasrdır. Avignon'da Vilar rüzgârlan esmeye başlar. Onun tivatrova bakış açısı burada da kendini göstenr. Seyirci sorununu irdeleven ve her zaman "Kimesesleniyorsun?" "Kimin için çalıyvorum" sorularını ortaya atan Benim için önemli olan bugündür' Kültiir Servisi- Mikhail Barışnikov btrzamanlarsadece çokbaşanlıbırSov- yet dansçıydi. sonra yaşamında venı ka- pılar açtı kendisıne. "Ben hiçbir >ere bağlı değilim" dıvor Mıkhaıl Barışniko\ ve ekliyor. "Lzun zaman önce kökleri- mi kopardım \e be- nim için her şe>in >e- ni olduğu başka bir ülkevt gittim. Şimdi köklerim \ok; bağlı olduğum bir sınıf. grup \eya politik gö- rüş \ok; Bu benim için tnüthiş bir şev. Istediğim her şe\i >apabilirim. istedi- ğim herkes olabili- rim." Ban^nıkov titiz. gavretlı.alışılmadık dansı> la izleyıcileri adeta büyülüvor. Sanatçı havaya sıçradı- ğında o minik v ücudu sankı doğal yaşam mekânı gökvüzü^müş gıbı havada asılı duruşor. Barışnikov dans ederken sıçra- yışlar uçuşa. eğrilıp bükülme teknikleri de zarafete dönüşüyor. Sanatçı beyaz tay- tı\la dans ettıgi usta baletlik günlerinin sona erdiğıni söylöyor. "Artık balet de- ğilim bunu anlayın" dese de Banşnı- kov 'un hem güçlü hem de gevş/ek kasla- ra sahıp olan \ ücudu ımkânsızın gerçek- leşecegı ızlenımını yaratı\or\ezamanın onun için duracağını, yerçekımınin de gücünü yitireceğinı söylüvor. Bız onu hep uçarken düşlesek de ya- şamı hakkında konuşurken Barışni- kov'un avakları yere basıyor. Bir Rus kaptanının oğlu ve Kirov balesinın baş baleti olan Barışnikov 1974 > ılında Ame- rika'\a ırtıca edince >enı bırülkeylebır- likte kendisını de \eniden keşfetmiş. Bu nedenle de yaşamından söz ederken de. ne çok gerilere gidıvor ne de geleceömı planlıyor. 1974"ten öncesini yok sayıyor. gelecek ka\ ramını da en fazla bir ay son- rasıylasınırlıtutuvor. "Benim için önem- li olan şe> bugündür,getecekte herşe> ola- bilir. ama bu konuda bir şey yapama- yız.Onun için günümüzü güzel yaşamaln yız" dıvor. Dansçılar bızlerden çabuk vitirirler formlannı.. Sadeceen ıv ilerı zamana kar- şı kovabilir. Barışnikov da bu en iyiler- den biri. Sanatçı 48 yaşında. ama v ücu- du hâlâ dımdik. Meslektaşları onun va- şında çoğunlukla dans ayakkabılarını sandıklara kaldınp koreografiyeyönelır- ler ve\a ders \ermeye başlarlar. Barışni- kov vücudun da bir belleğınin olduğunu hatta bu belleğin zıhınsel bellekten daha da güçlü olduğuna ınanıyor. Sanatçının detaylan bir v ideo kamerasından daha iyı yakalavacağına inandığı bu bellek insan vücudunu gençliğinden de atletik konu- ma getirebılir. Vücudunun yaşlanmasıv- la yarışıyor Banşnikov. Artık dizleri ag- nsa da sıçrayışlanndan sonra eklemleri burkulsa da her kapanan kapıdan sonra yenisinın açılacagını biliyor sanatçı ve bu yenı kapılan hiç kaçırmıyor. Barışnikov bu görüşleri doğrultusun- da koreograf Mark Morris'le birlikte al- tı vıl önce 'White Oak' dans projesini başlatmıştı. Basının ilgi odagı Hovvard Gilman tarafından da desteklenen ve 20 ağustosta Londra'da gerçekleştirecekleri gösteriyle Avrupa turuna başlayacak bu proje daha önce başka projelerde kendi- sini kanıtlamış on bir yaşlı dansçıya ku- cağını açıyor. Banşnikov bu grupla dan- sın daha sakın. daha performans ağırlık- lı yönlerini inceliyor. C'yelerı birbirine sıkı sıkıya bağlı olan grupta hiverarşik bir yapılanma kesinlikle görülmüyor. Mor- gü de yakalamış. Kuralları kendilen ko- yuyorlar. Sadece sevdıklerı ışleri yapı- yor. istediklerı dansçılarla çalışıvor. iste- dikleri parçalarla dans ediyor ve istedik- leri ülkelere gıdiyorlar. Sanatçı. "Biz de başka gnıplar gibi konfrat imzalamış ol- saydık bugün istediğimiz işi değil de bize söyleneni \apmak zorunda kalırdık' dı- yor. Sanat, benim için bir kaçıştı 1948 yılında Rıga'nın Latvıan lima- nındadoğan Banşnikov'unbabası Stalin yanlısı bir askermiş. Evde Rusça. okul- da Lirvanya dilı konuşan Banşnikov da- ha çocukluk yıllannda kendisini farklı hissedermiş. Çoğunlukla \ahudi. Lırvan- yalı ve Rus çocuklarla arkadaşlık eden • v Uzun zaman önce köklerimi kopardım ve benim için her şeyin yeni olduğu başka bir ülkeye gittim. Şimdi köklerim yok: bağlı olduğum bir sınıf. grup veya politik görüş yok: Bu benim için müthiş bir şey. İstediğim her şeyi yapabilirim. istediğim herkes olabilirim. Benim için önemli olan bugündür, gelecekte her şey olabilir, ama bu konuda bir şey yapamayız. Onun için günümüzü güzel yaşamalıyız.' ris, Merce Cunningham. Jerome Rob- bins. Tw>la Tharp gibi koregraflarla ça- lışan Barışnikov. bu yetenekferle sürekli kendini yenileme olanagını da yakalıyor. Sanatçı hiç bitmeyen dans aşkını anla- tırken "Dansaolan iİgiıni hiçyitirmedinı. Evet birtakım hareketieri yapmama vü- cudum artık izin vermiyor ama. bunun için sızlanmak yerine danstaki olgunluğu- mun tadınıçıkarmakistiyorum ben. Ken- dime uygun yeni fıgürler yaratıyorum. Hepsinden öntmlisi sahneyeçıkarken tıp- kı on sekiz yaşımda olduğum gibi sinirli ve heyecanh oluyorum. Bu hevesi yitirme- diğinı sürece de hiçbir şey beni danstan uzak tutamaz" diyor. Banşnikov grubuyla istediği özgürlü- sanatçı çok güzel bulduğu ve sevdığı an- nesi intıhar edince kendısine "muhallebi çocuğu" diyen babasıv la } asamak zorun- da kalmış. Banşnikov bu günlerını şim- di anımsamak bile istemiyor. Sanatçıyı bu kadar başanlı birdansçı vapan şey de aslında bu zor yıllar. Sanata vönelıminı anlatırken "Sanat benim için bir kaçıştı" dıyor Banşnikov. Annesinin ölümünden sonra bale ders- lerine başlayan Banşnikov, eski Sovvet- ler'in en iyı öğretmenlerınden ders alıvor. Bugün Amerika'ya ırtıcasından önceki yılları yadsıyan sanatçı eski öğretmenle- rini anmadan edemiyor v e cöınertçe pav - laştıkları deneyimleri içinonlara teşekkür ediyor. Amerika'daki ilk yıllannda çok bilindik uvum sorunu- nu yaşamavan Barışni- kov önce yakışıklılıgı. vetenegi ve çekıcilığiv- le kııdınları topluvor et- rafına. sonra da Sovyet- ler'de olduğu gıbı kadın düşkünü olarak tanını- vor. Çev resindekı ınsan- İarın kendısını kınnası- na ızin vermemek için değışık sılahlar geliştı- nvor. Başanlı da oluyor. Çok ıv ı dostum dedığı RudolfNurevev'ın yaş;ı- dığı mülteci sorunlarını vaşamıvor. Kirov'da aldıgı ince teknık ustalık egıtımın- den sonra Amerika'da sahııelenen trajedılerde kral. prens gıbı rollere çıkan balet. v ücut yapı- sı çok mınık olduğu için bu roller için uvgun gö- rülmüvor. Meslektaşı ve ı vurttaşı Nureyev balede Rus geleneğini sürdürürken, Banşnikov çabucak mo- dern dansın dılını öğrenıvor. aldığı eğıti- min tam karşıtı biryöntenıle müziğin rit- mine karşı çıkıvor. Zamanla eğlence dün- vası ıçın birtakım çalışmalar da sergile- ven sanatçı kostüm ışıne bile giriyor. Amerika onu gırişimcilığinden dolayı bağrına basıyor. Rus ruhuna sahip sanat- çı. Amerıkan düşünce yapısıyla kendisi- ni kabul ertirivor. Banşnikov Amerika'da da zor günler vaşamamişdeğıl aslında. 80"lerde"Ame- rikan Bale Ti\atrosu"nun aşırı kuralcı yaklaşımlanna karşı çıkınca. Barışni- kov 'u "kendini bilmez" ve "ukala" bu- lan vönetım baleti gruptan atıyor. Barış- nikov "un hakkında kor.uşmayı hiç ıste- medığı bir dönem de ışte bu yıllar. Ço- cukluğunu olduğu gibi bu yıllarını da kendısine saklıyor sanatçı. Sanatçı üze- rine vorum yapmayı reddetmesede sine- ma denemelerini de anımsamak istemi- vor. "TunıingPoint","NVhite!Nights" ve "Dancers*" gıbı filmleri her vılbaşmda televizvonda gösterildiği için sanatçı bu çalışmalarını istese de bilinçaltına atamı- yor. Ama bu konudaki hoşnutsuzluğunu şöv le dile getırivor. "Tıvatroda veya ba- lede hata vaparsanı/ o hata orada kalır, gelecekte sizi rahatsr/ ctnıtz. ama bir da- ha görmeyi hiç istemediğim ürünlerin her v ıl karşıma çıkması hiç hoş değil." Bir dö- nem dansçı Gelsev Kirkland ıle birlikte vaşavan Banşnikov daha sonra aktrist Jessica Lange ile birlikte oluvor. İki sa- natçının şu anda on beş yaşında olan Ale- vandra adında bir çocukları oluyor. Sa- natçı şu anda dansçı Lisa Rhinehart ıle birlikte yaşıyorveçiftın üç çocukları var. Builişkileri.özelliklede çocukları Barış- nikov "u çok degiştırmiş. Eski kıtadan Ye- ni Dünya'ya: Stalin tarzı kurallardan öz- gürlüğün sınırsızlığınageçen sanatçı bu- gün geçmişe vegeleceğebakmak ısteme- se de gelecekle ilgili en bü>ük korkusu dansçı veya baba olarak işe yaramamak. Jean Vilar, Avignon'da da gençliği hedefler. lzle>ici savısı hergeçen gün artar. 1951 'de on binin üzerinde kişi Avignon Festivali'nde efsaneleşen bir sanatçıyı görmek için kente akar. Bu kişi "LeCid"in unutulmaz Gerard Philipe'idir. A\nı yıl Jean Vilar TNP (Theatre National Populaire) başına geçer. Artık Avignon heryaz TNP ekibinin çalıştığı ve mevsimi genelde Paris'te açan oyunların yaratıldığı birbeşiktir. Amaç; izleyiciyi uyandırmak, şaşırtmak. kışkırtmaktır. Yıllarca tiyatrolar tarafından adeta uyuşturulmuş olan seyircinin uyanlması, sorgulamaya yönlendirilmesi de diyebiliriz buna. Vilar için Avignon"da sunulan cserler çağdaş boyutlartaşımalıdır. "Tro>a Savaşı Olmayacak" v ev a "Cesaret Ana" ve>a "Don Juan" siyasi mesajları>la seyirciler ve sanatçılar arasında tartışmaya açılır. Cezayir savaşını konu aian oyunlar festivalin politik olaylara karşı duyarlılığını ortaya kovar. Daha sonraki yıllarda TNP'den ayrılan Jean Vilar artık sadece Fransız tiyatrosunun Mekkesi sayılan Avignon'un başındadır. Sanatçı bu başarısını bile sorgular: "Festival nere\egidiyor?" Ona göre tiyatro. şiir veva resim gibi somut değildir. Tiyatro ovnanır ve orada kalır. Kitlelerin toplum bilincini sarsmadıkça insanlığa yararlı olamaz. 1964 festivali bu bağlamda gelişen fikir tartışmalarıv la dikkat çeker. "Avignon Tartışmaları" kültür politikalarını tartışmaya açar. Suıııiann aşılma riski 1966'da festivalin yarattığı yeni seyirciyi de göz önüne alan Vilar. adeta bir dev rim gerçekleştirir. TNP'nin Avignon'daki tekelciliği sona erer. Theatre de la Gite'nin yönetmeni Roger Planchon Onur Avlusu'nu reddederek Saray Mevdanı'nda bir sahne kurar. Festival diğer sanatlara da açılır. Onur Avlusu'nda Maurice Bejart "İlkbahar Ayini" ve "Bolero" ile yeralır. Bu arada tartışmaların Vilar çevresinde yoğunlaşması da kaçınılmazdır... Festival nereye gitmektedir 0 Festivale yön veren tek kişi Vilar mıdır? Vilar tarafından bilinçli olarak hazırlanan bir patlamaya doğru gidişten söz edilmektedir. Festival sürekli olarak Avignon'a özgü törenselliğe baş kaldırmıştır. Daha çeşitli. daha kalabalık ve genelde gençlerden oluşan bir izleyici kesimı için. mekânlann. türlerin ve de (galiba en önemlisi!) çıkar çevrelerinin bölünmesine doğru gitmektedir. Umutları ve tehlikeleriyle yeni bir Avignon belirmiştir ufukta. 1968'de. bir grup. festivalin mayıs ayına bir uzatma vapmasını ister. Bu grubun sözcülüğünü ise Vilar tarafından Avignon'a davet edilen "The Living Theatre" (Julian Beck) üstlenmiştir. Bu isteğin reddedilmesi üzerine kentte çirkin olaylar yaşanır. Vilar'ın Salazar'la kıyaslanmasına ve faşistlikle suçlanmasına dek uzanır çirkinlikler. Vilar bu denev imden incinmiş olarak çıkar. 1971'deki ölümünün habercısi olan bir kalp krizi geçirir. İ969 "Festival OfTun doğduğu yıldır. Bu etkinlik Fransa'nm dört bir yanından yeni arayışlara açık tiyatroculan Avignon'a çeker. Andre Benedetto ve Gerard Gelas bu etkinliğin iki önemli ismidir... 1970'li yıllann başında Vilar. Avignon Festivali'nin birgösteri panavın haline geldiğinin farkındadır. Festival kimliği aşırı büyüme yüzünden sarsilmaktadır. Ama. yine de ölene dek görevde kalır. Ölümünden sonra Paul Puaux festivalin kimliğinde bazı değişikliklere vönelir. Carol> n Carson, Robert U'ilson, Jorge Lavelli, Antoine Vitez yeni bir arayışın kanıtları olarak öne çıkarlar. 1980'lerin başlannda ise Bemard FaKre D'Arcier bir çeşit şirket haline gelmiş olan Avignon Festivali'nde yeniden yapılanmayı amaçlar. Daniel Mesquish. Arianne Mnouchkine. Georges Lavaudant Jean Pierre >"incent göriintü yenilemede o dönemin etkin sanatçılandır... I985"te Faivre de'Arcier'nin (1993'te yine aynı görevi üstlendi) yerine bu kez de Alain Crombeeque(halen Paris Sonbahar Festivali'nin yönetmeni) festivalin gizemini çözmev i amaçlar. Çok titizlik isteyen metinler kimi şairlerin okuyuşlanyla yaşam bulur dinletilerde. Avignon Festivali Peter Brook'un "Mahabarata"sı veya Antoine Vitez'in "La Celestine"i gibi oyunlarda kendini arar. Şimdi sorulan soru: Festival tekrar kendini bulacak mı? Bu soruya verilen yanıtlar ise farklı. Kimine göre Avignon veniden kendini bulma yolunda. Kimine göre ise Av ignon bir çelişkiler festivalidir. Jean Vilar festivali kendi imgesinde biçimlendirmiş. ama ondan sonra gelenler biraz da zorunlu olarak onun kimliğini bozmuşlardır: ancak bu aynı zamanda "fenomen" haline gelen bir başannın da bedelidir. Avignon artık sadece bir festival değil. bir kurumdur ve ellinci yılına girerken artılarıyla eksileriyle Fransız akademisi ve Comedie Français'in ölümsüzlüğüne erişmiştir Kaynakça Le Nouveau Politis. "Cinquante fois posee la question dıı theatre " Christophe Kantcheff. Juillet-aoııt-septembıv 1996 Ibiıl. "Oııi sont les heritiers de Vilar? " Chaııtal Boiron. Liberation, "Festival d Avignon vu par Libeıvtion " Julliet-Oout 1996 DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Dağdakiler Bu bir kitabın adı: Dağdakiler, Bagok'tan Gabar'a 26 Gün... Yazarı: Kadri Gürsel. Bir gazetecı. Metis Yayınlan'nın Siyahbeyaz dizisınde, Haziran 1996'da yayımlanmış. 31 Mart 1995'te PKK'liler iki gazeteciyi kaçırmış26 gün dağlarda turtuktan sonra serbest bırakmışlardı: Reuters foto muhabirı Fatih Sarıbaş ıle Fransa Ba- sın Ajansı muhabiri Kadri Gürsel... Bu iki gazetecıden bıri. Kadri Gürsel, 167 sayfalık Dağdakiler adlı kitabında o 26 günü anlatıyor. Dağlarda nasıl dolaştıkları, Cobra'lardan, havan toplarından nasıl korundukları, nasıl uyudukları, neler yedikleri... Aynca biıiıkte bir aya yakın bir süre yaşa- dıkları Kürt gençlerinin düşünceleri, ınançları, özlem- leri. ruhsaldurumları... Gözlem yoluyla edinebilecek her türlü bilgi... On yılı geçti, binlerce insan öldü. köyler yok oldu, toplu göçler yaşandı. bilimsel araşbrmalar yapıldı, ra- porlar yazıldı. Bütün bu olayların yazınımıza da yansıması doğal. Son olarak Suzan Samancı'nın Can Yayınları ara- sında basılan Kıraç Dağlar Kar Tuttu adlı öykü kıtabı- nı okumuştum. Yaşamadan yazılamayacak şeyler... Evet, bazı şeyler yaşamadan yazılamaz... Bir gün dağlardakiler de öykülerıni yazacaklar diye düşünüyordum... Aralarından bir yazar çıkınca... perli toplu bir anlatı yeteneği olsa yeter... insanın düşgücü gerçekler kadar gözü pek değil- dir... Ama ilginç bir durum oluşuveriyor. Bir gazeteciyi alıp dağdakilerin arasına götürüyorlar. Bu gazeteci dönüşünde karşılaşacağı sorulan ön- ceden kestirebiliyor. Bin bir sıkıntı içinde kıvranırken bile gozlemcılığı bırakmıyor. Serbest kalınca da. "Orada nasılyaşıyorlar?" soru- sunu izleyen binlerce sorunun yanıtını vermek, gör- düklerini olduğu gibi yansıtabilmek amacıyla bir kitap yazıyor. Bırsıyasal görüşü savunmak için değil, bir 'bilgiaç- lığı'n doyurmak, sorunlar üzerinde kafayoranlarager- çeklerı çarpıtmadan aktararak yardımcı oimak için... Kadri Gürsel, görduklerini düpedüz anlatmış. Birta- kım özentileri yok. Onun için de kitabı baştan sona bir 'uzun öykü' okur gibi ılgıyle okunuyor. Insanlara bakışı. yaklaşımı da dengeli. Kimseye düş- manlık beslemiyor. önyargıları yok, acele genelleme- lere gitmiyor, doğru gözlemlemeye, anlamaya çalışı- yor. İlginç bir bölümden parçalar okuyalım: "Pek çoğunun mazisinde varolan bir ortak nokta dikkatimi çekti. istanbul, Izmir ve Antalya gibi batının büyük kentlennde bir süre yaşamış ve vasıf gerektir- meyen işlerde çalışmışlar... PKK'lı olarak değil ama... PKK'ya katılmadan önce... Konuştuğum gençlehn batı kentlennde bulunduklan dönem, köy boşaltma- ların başlamasından önceye rastlıyordu. Batıya evsiz barksız kaldıkları için gitmemışler Başka nedenlehe... Ekonomik zorluklar ya da yenı bir hayata başlama umudu... Biraz, tutunmakiçin... "Bu kaba tasnifin dışında kalan birçok PKK'lı vardı tabii... Ama onlar. örneğın üniversiteliler, küçük bir azınlığı oluşturuyorlardı. (...) "Düzenli bir işi ya da mesleği olup da onu bıraka- rak dağa çıkmış olanlar parmakla gösterılecek kadar azdı. Örneğin GabarDağı 'nda 'bölük' dediklen 60-70 kişilik grubun içinde bir elektrik mühendisi olduğu söyleniyordu. Kendisini kelimenin gerçek anlamında parmakla gösterdıler bana, fakat tanışıp konuşmak mümkün olmadı. Diğer bölgelerde böyle yükseko- kulda edinilen mesleklerden kişilere rastlamadım. 01- saydı, eminim söylerlerdi; çünkü aralarında bu tür in- sanların bulunması onlar için bırövünç vesilesiydi. En- der olsa da, bir insanın kurulu düzen ve mesleğini bı- rakarak dağa çıkmasını, yani büyük bir fedakâflık yap- masını, PKK'lılarverdiklerı mücadelenin ne kadarhak- h olduğunun delıli olarak gösteriyorlardı," (ss. 59-60) Kitabın anlatımdakı sanatsal düzeyi yer yer başan- lı öykülerı çağnştıracak kadar yükseliyor. Ornekse şu satırlar: "Ateş yanıyor, üzerindeki kazanda pırinç pilavı pi- şiyordu. Çevresinde 'bölük'ün siyasi komiseh Maz- lum, yemeği pişıren Rojbın adındaki bir 'bayan geril- la' ve bız vardık. Sohbetin bir yerınde Mazlum, Roj- bin için sesinde sevecen bir tonla, 'Boğaziçi Üniver- sitesi'ni bırakmış gelmiş burada bize pilav pişiriyor' de- di. Rojbin, Mazlum 'a belli belirsiz bir tebessümle kar- şılık verdi. Gözlerinde yaptığı fedakârlık için takdir edilmiş olmanın keyfini okudum." (s. 60) Kadri Gürsel. küçük hareketlerle ruhsal durumlar arasındaki bağları sezebilen bir yazar. Belki de iyi bir Hemingvvay okuru. Kitapta insanlann iç dünyalannı anlama çabasının getirdiği çok etkileyici bölümler var. Bölük komutanı Karker'in izmir sokaklannda 'Patlıcan, kabaakl' sat- masını irdeleyen satırlar da bunlar arasında... (ss. 92- 93) Dağdakiler. Güneydoğu olaylarına neden olan ger- çekleri öğrenmek isteyenlerin mutlaka okumaları ge- reken bir kitap... Ağaoğlu'nun iyileşme süreci uzayacak Kültür Senisi- Kendisine araba çarpması sonucu ağır yaralanan Adalet Ağaoğlu'nun durıımu ivive gitnıesine karşın doktorlan yazann iyileşme sürecinin uzayabileceğini söylüvorlar. Ağaoğlu'nun başındaki tramva ile ilgili olarak oluşan ödemin tamamen ortadan kalkması için biraz zaman geçmesi gerekiyor ama vazann bilinciyle ilgili hiçbir sorunu kalmadı. Sağ bacağından geçirdiği ameliyattan sonra bir süre 'fixatör' kullanacak olan yazann bacağındaki varaya bir süre sonra deri naklı vapılacak. Aynı işlem sırasıııda yazann sol bacağında hasar görmüş bir bölgeye de deri nakli vapılacak. Ağaoğlu'nun şimdilık en büyük sorunu kazada kınlan kaburgalannın ağrıva neden olması. Kaburgaların kaynama süresinin yazarın vaşı nedenivle biraz uzayabileceğini belirten doktorlan. Ağaoğlu'nun eve çıknıa süresinin üç aya kadar sarkabileceğiııi bildirdiler. Ağnları nedenivle uvuyamayan vazann eşi Halim Ağaoğlu. çoğunlukla eşiniıı vanında kalıyor. BIGUN SİNE.MA Evrensel Kültür Merkezi etkınlıklerı kapsaınında saat 15.00'te W. Pudovkin'in yönettiği "Ana" adlı film ızlenebılir. Konrad Açıkhava Sineması'ında saat 22.00'de Casıno adlı fılm aöstenlıyor. MÜZİK " Rumeli Hisan Konserleri kapsamında saat 21 .OO'de Kayahan konseri izlenebilir. SahafCafeetkinlıkleri kapsamında saat 19.00'da llkhan Baran'ın gıtar dinletisi dinlenebılir. Tarih Vakfl etkınlıklerı kapsamında saat IX.OO'de "İstanbul Blues Kumpanvası' konseri ızlenebılir. ThATRO Evrensel Kültür Merkezi nde saat 19.00'da "Onca Yangından Geçtikten Sonra' adlı oyun izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle