Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
: 10 AĞUSTOS 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
j Tiyatro kitlelerin toplum bilincini sarsmadıkça yararlı olamaz'
A\ignon FestivaK 50 yaşmda
DİKMENGLRCN LÇARER
Papalar Sarayı'nın Onur Avlusu ağzına
kadar dolu. Kentin çeşitli yerlerîne
kocaman eLranlaryerleştirilmiş. 28
temmuz gecesi Papalar Sarayf nın
kutsal avlusunda Avignon Festivali'nin
50. yılı kutlanıyor. Avignon "da sahneye
çıkmış pekçok sanatçı (benim
tanıvabildiklerim Sami Frey, Andre
VVüms, Andrej Seweryn, Roland
Bertin, François Fabian) burada rol
aldıkları oyunlardan kısa sahnelerle elli
yıla göndermeler yapıyoriar. Genç.
orta ve >aşlı kuşak sahne üzerinde. Yan
yana. iç içe Gösterişten uzak. sade.
düzeyli biranımsama. Ne var ki bu
rafine kuılamanın tek \e en önemli
eksiği Jean Vilar'a yeterince yer
verilmemişolması. Sanki festivalin
mimarı olaıı V'ilar'la ilgili daha çok şey
görnıek ve duymak ıstiyor insan bö>le
bir gecede. Ama. v ine de Vilar her
-zaman her verde... Onun mirasçıları
olarak pek çok önemli isim bir çırpıda
sıralanıyor \e deniyor ki: "Vilar'ın
dolaysız tek takipçisi Antonie Vitez.
İkisi de ajnı thatro anlayışını
savundular. İkisi de iktidarlarla çelişen
sanatçılardı ve her ikisi de ü bırakma
kaygısı taşıvan, teori> i pratiğe aktaran
yazın adamlanvdı."
Aynca. Jacques Laselle ve Ariane
Mnouchkine'in Vılar ile aralarında bir
soy zinciri olduğu v urgulamrken
Georges Lavaduant, Stephane
Braunsclmeig, Christian Schiaretti
aynı so> zincirine sahip sanatçılar
olarak değerlendiriliyorlar. "Her
sanatçıv la keşfedilen bu büyük mirasın
küçü bir parçasıdır" denivor... İşte bu
mirasçılardan bıri olan ve bu töreni (La
Cour Des Comediens) kotaran Odeon
Tiyatrosu'nun yönetmeni Georges
Lavaudant program broşüründe şövle
dıyor ~\e sen bu ilk zhareti
düşünüvorsun / Deli kırlangıçlann
kanat çırpışlan \e varasaların
zigzaglam la çev relenmiş av lunun
ortasında Jean Vilar'ın sessiz.
hareketsiz durduğu bu anı / Birkaç
saniye önce, çakıl taşlan üstünde ayak
sesleri ve sonra birden sessizlik... Bu
sessizliğin gerirdiği açıklık duygusu,
boşluk bilinmevene uzanan özgür ve
belki biraz da kaygı uvandıran bir
boşluk..."
A\ignon Festivalı belki diğeryıllara
oranla daha çok tartışılıyor.
sorgulanıyor bu yıl. Festival
öyküsünün aynı zamanda elli yıldır
"Nasıl bir tiyatro?", "Kimin içjn
tivatro" ııibi sorulara da bir vanıt
Avıgnon Festrvalinın yaratıcısı Je-
an Mlar, 1968'de festivale davet et-
tiği' Li\ ing Theatre'ın 'Cennet şim-
di'adlı oyununun ardından bekle-
mediği bir tepkivle karşılaştı.
arayış öyküsii olduğu ılerı sürüliiyor ve
50. yılında Avignon Festivali'nin bir
kez daha geçmişine dönmek, nereden
nereye geldiğini incelemek
gerektiğinin altı çiziliyor. Bir festivalin
50 yıldır dünyanın ilgi odağı olarak
kalmayı başarabilmesi. çeşitli sanatsal
ve ekonomik krizleri atlatabilmesi
onun tarihini tekrar gözden geçirmeyi
gerekli kılıyor.
'Hayır'la başlayan festival
"Hayır"; Jean Vilar "hayır" diyerek
atar festivalin temellerini. 1947 yılında
A\ ignon'da bir çaödaş ressamlar
sergisi düzenleyen ReneChar'ın
arabuluculuğuyla koleksoyuncu
Christian Zenos'u tanır. Zervos ona
Viex-Colombier'de sahneye koymuş
olduğu T.S. Elliotun "Katedralde
Cinayet"ini bu kez de Papalar
Sarayı'nda sahnelemesinı önerir. \'ila
önce bu öneriyı reddeder. Ama birkaç
giin sonra. tiyatronun bütüncül bir
sanat olduğu gerçeğinden hareket
ederek bu öneriyi de aşar ve 4-10 Eylü!
1947 tarihleri arasında Papalar
Sarayf nda üç oyun sahneye konur. iki
konser verilir ve çeşitli sergiler açılır.
Henüz bir adı olmayan ve koşullan
A vignon Festivali belki
/% diğer yıllara oranla
Â-M daha çok tartışılıyor,
JL -A sorgulanıyor bu yıl.
Festival öyküsünün aynı
zamanda elli yıldır "Nasıl bir
tiyatro'.'", "Kimin için tiyatro"
gibi sorulara da bir yanıt arayış
öyküsii olduğu ileri sürülüyor
ve 50. yılında Avignon
Festivali'nin bir kez daha
geçmişine dönmek. nereden
nereye geldiğini incelemek
gerektiğinin altı çiziliyor. Bir
festivalin 50 yıldır dünyanın
ilgi odağı olarak kalmayı
başarabilmesi, çeşitli sanatsal
ve ekonomik krizleri
atlatabilmesi onun tarihini
tekrar gözden geçirmeyi
gerekli kılıyor.
Vilar tarafından "maceranın vedüş
gücünün koşullan" olarak tanımlanan
bu festival bir başandır. 4800 izleyici
Vilar'ın seçtiği zor ve pek de popüler
olmayan ovunlann gösterimlerine
katılır. Bu ovunlar Shaespeare'in "II
Rkhard"ı. Claudel'in "Tobieve
Sara'nın Hikâ.ıesi* ve Maurica
Clavel'in "ÖğleTaraçasrdır.
Avignon'da Vilar rüzgârlan esmeye
başlar. Onun tivatrova bakış açısı
burada da kendini göstenr. Seyirci
sorununu irdeleven ve her zaman
"Kimesesleniyorsun?" "Kimin için
çalıyvorum" sorularını ortaya atan
Benim için önemli olan bugündür'
Kültiir Servisi-
Mikhail Barışnikov
btrzamanlarsadece
çokbaşanlıbırSov-
yet dansçıydi. sonra
yaşamında venı ka-
pılar açtı kendisıne.
"Ben hiçbir >ere
bağlı değilim" dıvor
Mıkhaıl Barışniko\
ve ekliyor. "Lzun
zaman önce kökleri-
mi kopardım \e be-
nim için her şe>in >e-
ni olduğu başka bir
ülkevt gittim. Şimdi
köklerim \ok; bağlı
olduğum bir sınıf.
grup \eya politik gö-
rüş \ok; Bu benim
için tnüthiş bir şev.
Istediğim her şe\i
>apabilirim. istedi-
ğim herkes olabili-
rim."
Ban^nıkov titiz.
gavretlı.alışılmadık
dansı> la izleyıcileri
adeta büyülüvor. Sanatçı havaya sıçradı-
ğında o minik v ücudu sankı doğal yaşam
mekânı gökvüzü^müş gıbı havada asılı
duruşor. Barışnikov dans ederken sıçra-
yışlar uçuşa. eğrilıp bükülme teknikleri
de zarafete dönüşüyor. Sanatçı beyaz tay-
tı\la dans ettıgi usta baletlik günlerinin
sona erdiğıni söylöyor. "Artık balet de-
ğilim bunu anlayın" dese de Banşnı-
kov 'un hem güçlü hem de gevş/ek kasla-
ra sahıp olan \ ücudu ımkânsızın gerçek-
leşecegı ızlenımını yaratı\or\ezamanın
onun için duracağını, yerçekımınin de
gücünü yitireceğinı söylüvor.
Bız onu hep uçarken düşlesek de ya-
şamı hakkında konuşurken Barışni-
kov'un avakları yere basıyor. Bir Rus
kaptanının oğlu ve Kirov balesinın baş
baleti olan Barışnikov 1974 > ılında Ame-
rika'\a ırtıca edince >enı bırülkeylebır-
likte kendisını de \eniden keşfetmiş. Bu
nedenle de yaşamından söz ederken de.
ne çok gerilere gidıvor ne de geleceömı
planlıyor. 1974"ten öncesini yok sayıyor.
gelecek ka\ ramını da en fazla bir ay son-
rasıylasınırlıtutuvor. "Benim için önem-
li olan şe> bugündür,getecekte herşe> ola-
bilir. ama bu konuda bir şey yapama-
yız.Onun için günümüzü güzel yaşamaln
yız" dıvor.
Dansçılar bızlerden çabuk vitirirler
formlannı.. Sadeceen ıv ilerı zamana kar-
şı kovabilir. Barışnikov da bu en iyiler-
den biri. Sanatçı 48 yaşında. ama v ücu-
du hâlâ dımdik. Meslektaşları onun va-
şında çoğunlukla dans ayakkabılarını
sandıklara kaldınp koreografiyeyönelır-
ler ve\a ders \ermeye başlarlar. Barışni-
kov vücudun da bir belleğınin olduğunu
hatta bu belleğin zıhınsel bellekten daha
da güçlü olduğuna ınanıyor. Sanatçının
detaylan bir v ideo kamerasından daha iyı
yakalavacağına inandığı bu bellek insan
vücudunu gençliğinden de atletik konu-
ma getirebılir. Vücudunun yaşlanmasıv-
la yarışıyor Banşnikov. Artık dizleri ag-
nsa da sıçrayışlanndan sonra eklemleri
burkulsa da her kapanan kapıdan sonra
yenisinın açılacagını biliyor sanatçı ve
bu yenı kapılan hiç kaçırmıyor.
Barışnikov bu görüşleri doğrultusun-
da koreograf Mark Morris'le birlikte al-
tı vıl önce 'White Oak' dans projesini
başlatmıştı. Basının ilgi odagı Hovvard
Gilman tarafından da desteklenen ve 20
ağustosta Londra'da gerçekleştirecekleri
gösteriyle Avrupa turuna başlayacak bu
proje daha önce başka projelerde kendi-
sini kanıtlamış on bir yaşlı dansçıya ku-
cağını açıyor. Banşnikov bu grupla dan-
sın daha sakın. daha performans ağırlık-
lı yönlerini inceliyor. C'yelerı birbirine
sıkı sıkıya bağlı olan grupta hiverarşik bir
yapılanma kesinlikle görülmüyor. Mor-
gü de yakalamış. Kuralları kendilen ko-
yuyorlar. Sadece sevdıklerı ışleri yapı-
yor. istediklerı dansçılarla çalışıvor. iste-
dikleri parçalarla dans ediyor ve istedik-
leri ülkelere gıdiyorlar. Sanatçı. "Biz de
başka gnıplar gibi konfrat imzalamış ol-
saydık bugün istediğimiz işi değil de bize
söyleneni \apmak zorunda kalırdık' dı-
yor.
Sanat, benim için bir kaçıştı
1948 yılında Rıga'nın Latvıan lima-
nındadoğan Banşnikov'unbabası Stalin
yanlısı bir askermiş. Evde Rusça. okul-
da Lirvanya dilı konuşan Banşnikov da-
ha çocukluk yıllannda kendisini farklı
hissedermiş. Çoğunlukla \ahudi. Lırvan-
yalı ve Rus çocuklarla arkadaşlık eden
•
v
Uzun zaman önce köklerimi kopardım ve benim için
her şeyin yeni olduğu başka bir ülkeye gittim. Şimdi köklerim
yok: bağlı olduğum bir sınıf. grup veya politik görüş yok: Bu
benim için müthiş bir şey. İstediğim her şeyi yapabilirim.
istediğim herkes olabilirim. Benim için önemli olan bugündür,
gelecekte her şey olabilir, ama bu konuda bir şey yapamayız.
Onun için günümüzü güzel yaşamalıyız.'
ris, Merce Cunningham. Jerome Rob-
bins. Tw>la Tharp gibi koregraflarla ça-
lışan Barışnikov. bu yetenekferle sürekli
kendini yenileme olanagını da yakalıyor.
Sanatçı hiç bitmeyen dans aşkını anla-
tırken "Dansaolan iİgiıni hiçyitirmedinı.
Evet birtakım hareketieri yapmama vü-
cudum artık izin vermiyor ama. bunun
için sızlanmak yerine danstaki olgunluğu-
mun tadınıçıkarmakistiyorum ben. Ken-
dime uygun yeni fıgürler yaratıyorum.
Hepsinden öntmlisi sahneyeçıkarken tıp-
kı on sekiz yaşımda olduğum gibi sinirli
ve heyecanh oluyorum. Bu hevesi yitirme-
diğinı sürece de hiçbir şey beni danstan
uzak tutamaz" diyor.
Banşnikov grubuyla istediği özgürlü-
sanatçı çok güzel bulduğu ve sevdığı an-
nesi intıhar edince kendısine "muhallebi
çocuğu" diyen babasıv la } asamak zorun-
da kalmış. Banşnikov bu günlerını şim-
di anımsamak bile istemiyor. Sanatçıyı
bu kadar başanlı birdansçı vapan şey de
aslında bu zor yıllar. Sanata vönelıminı
anlatırken "Sanat benim için bir kaçıştı"
dıyor Banşnikov.
Annesinin ölümünden sonra bale ders-
lerine başlayan Banşnikov, eski Sovvet-
ler'in en iyı öğretmenlerınden ders alıvor.
Bugün Amerika'ya ırtıcasından önceki
yılları yadsıyan sanatçı eski öğretmenle-
rini anmadan edemiyor v e cöınertçe pav -
laştıkları deneyimleri içinonlara teşekkür
ediyor. Amerika'daki ilk yıllannda çok
bilindik uvum sorunu-
nu yaşamavan Barışni-
kov önce yakışıklılıgı.
vetenegi ve çekıcilığiv-
le kııdınları topluvor et-
rafına. sonra da Sovyet-
ler'de olduğu gıbı kadın
düşkünü olarak tanını-
vor. Çev resindekı ınsan-
İarın kendısını kınnası-
na ızin vermemek için
değışık sılahlar geliştı-
nvor. Başanlı da oluyor.
Çok ıv ı dostum dedığı
RudolfNurevev'ın yaş;ı-
dığı mülteci sorunlarını
vaşamıvor.
Kirov'da aldıgı ince
teknık ustalık egıtımın-
den sonra Amerika'da
sahııelenen trajedılerde
kral. prens gıbı rollere
çıkan balet. v ücut yapı-
sı çok mınık olduğu için
bu roller için uvgun gö-
rülmüvor. Meslektaşı ve
ı vurttaşı Nureyev
balede Rus geleneğini
sürdürürken, Banşnikov çabucak mo-
dern dansın dılını öğrenıvor. aldığı eğıti-
min tam karşıtı biryöntenıle müziğin rit-
mine karşı çıkıvor. Zamanla eğlence dün-
vası ıçın birtakım çalışmalar da sergile-
ven sanatçı kostüm ışıne bile giriyor.
Amerika onu gırişimcilığinden dolayı
bağrına basıyor. Rus ruhuna sahip sanat-
çı. Amerıkan düşünce yapısıyla kendisi-
ni kabul ertirivor.
Banşnikov Amerika'da da zor günler
vaşamamişdeğıl aslında. 80"lerde"Ame-
rikan Bale Ti\atrosu"nun aşırı kuralcı
yaklaşımlanna karşı çıkınca. Barışni-
kov 'u "kendini bilmez" ve "ukala" bu-
lan vönetım baleti gruptan atıyor. Barış-
nikov "un hakkında kor.uşmayı hiç ıste-
medığı bir dönem de ışte bu yıllar. Ço-
cukluğunu olduğu gibi bu yıllarını da
kendısine saklıyor sanatçı. Sanatçı üze-
rine vorum yapmayı reddetmesede sine-
ma denemelerini de anımsamak istemi-
vor. "TunıingPoint","NVhite!Nights" ve
"Dancers*" gıbı filmleri her vılbaşmda
televizvonda gösterildiği için sanatçı bu
çalışmalarını istese de bilinçaltına atamı-
yor. Ama bu konudaki hoşnutsuzluğunu
şöv le dile getırivor. "Tıvatroda veya ba-
lede hata vaparsanı/ o hata orada kalır,
gelecekte sizi rahatsr/ ctnıtz. ama bir da-
ha görmeyi hiç istemediğim ürünlerin her
v ıl karşıma çıkması hiç hoş değil." Bir dö-
nem dansçı Gelsev Kirkland ıle birlikte
vaşavan Banşnikov daha sonra aktrist
Jessica Lange ile birlikte oluvor. İki sa-
natçının şu anda on beş yaşında olan Ale-
vandra adında bir çocukları oluyor. Sa-
natçı şu anda dansçı Lisa Rhinehart ıle
birlikte yaşıyorveçiftın üç çocukları var.
Builişkileri.özelliklede çocukları Barış-
nikov "u çok degiştırmiş. Eski kıtadan Ye-
ni Dünya'ya: Stalin tarzı kurallardan öz-
gürlüğün sınırsızlığınageçen sanatçı bu-
gün geçmişe vegeleceğebakmak ısteme-
se de gelecekle ilgili en bü>ük korkusu
dansçı veya baba olarak işe yaramamak.
Jean Vilar, Avignon'da da gençliği
hedefler. lzle>ici savısı hergeçen gün
artar. 1951 'de on binin üzerinde kişi
Avignon Festivali'nde efsaneleşen bir
sanatçıyı görmek için kente akar. Bu
kişi "LeCid"in unutulmaz Gerard
Philipe'idir.
A\nı yıl Jean Vilar TNP (Theatre
National Populaire) başına geçer. Artık
Avignon heryaz TNP ekibinin çalıştığı
ve mevsimi genelde Paris'te açan
oyunların yaratıldığı birbeşiktir.
Amaç; izleyiciyi uyandırmak,
şaşırtmak. kışkırtmaktır. Yıllarca
tiyatrolar tarafından adeta
uyuşturulmuş olan seyircinin
uyanlması, sorgulamaya
yönlendirilmesi de diyebiliriz buna.
Vilar için Avignon"da sunulan cserler
çağdaş boyutlartaşımalıdır. "Tro>a
Savaşı Olmayacak" v ev a "Cesaret
Ana" ve>a "Don Juan" siyasi
mesajları>la seyirciler ve sanatçılar
arasında tartışmaya açılır. Cezayir
savaşını konu aian oyunlar festivalin
politik olaylara karşı duyarlılığını
ortaya kovar.
Daha sonraki yıllarda TNP'den ayrılan
Jean Vilar artık sadece Fransız
tiyatrosunun Mekkesi sayılan
Avignon'un başındadır. Sanatçı bu
başarısını bile sorgular: "Festival
nere\egidiyor?" Ona göre tiyatro. şiir
veva resim gibi somut değildir. Tiyatro
ovnanır ve orada kalır. Kitlelerin
toplum bilincini sarsmadıkça insanlığa
yararlı olamaz. 1964 festivali bu
bağlamda gelişen fikir tartışmalarıv la
dikkat çeker. "Avignon Tartışmaları"
kültür politikalarını tartışmaya açar.
Suıııiann aşılma riski
1966'da festivalin yarattığı yeni
seyirciyi de göz önüne alan Vilar.
adeta bir dev rim gerçekleştirir.
TNP'nin Avignon'daki tekelciliği sona
erer. Theatre de la Gite'nin yönetmeni
Roger Planchon Onur Avlusu'nu
reddederek Saray Mevdanı'nda bir
sahne kurar. Festival diğer sanatlara da
açılır. Onur Avlusu'nda Maurice
Bejart "İlkbahar Ayini" ve "Bolero"
ile yeralır. Bu arada tartışmaların Vilar
çevresinde yoğunlaşması da
kaçınılmazdır... Festival nereye
gitmektedir
0
Festivale yön veren tek
kişi Vilar mıdır? Vilar tarafından
bilinçli olarak hazırlanan bir patlamaya
doğru gidişten söz edilmektedir.
Festival sürekli olarak Avignon'a özgü
törenselliğe baş kaldırmıştır. Daha
çeşitli. daha kalabalık ve genelde
gençlerden oluşan bir izleyici kesimı
için. mekânlann. türlerin ve de (galiba
en önemlisi!) çıkar çevrelerinin
bölünmesine doğru gitmektedir.
Umutları ve tehlikeleriyle yeni bir
Avignon belirmiştir ufukta.
1968'de. bir grup. festivalin mayıs
ayına bir uzatma vapmasını ister. Bu
grubun sözcülüğünü ise Vilar
tarafından Avignon'a davet edilen
"The Living Theatre" (Julian Beck)
üstlenmiştir. Bu isteğin reddedilmesi
üzerine kentte çirkin olaylar yaşanır.
Vilar'ın Salazar'la kıyaslanmasına ve
faşistlikle suçlanmasına dek uzanır
çirkinlikler. Vilar bu denev imden
incinmiş olarak çıkar. 1971'deki
ölümünün habercısi olan bir kalp krizi
geçirir.
İ969 "Festival OfTun doğduğu yıldır.
Bu etkinlik Fransa'nm dört bir
yanından yeni arayışlara açık
tiyatroculan Avignon'a çeker. Andre
Benedetto ve Gerard Gelas bu
etkinliğin iki önemli ismidir... 1970'li
yıllann başında Vilar. Avignon
Festivali'nin birgösteri panavın haline
geldiğinin farkındadır. Festival kimliği
aşırı büyüme yüzünden sarsilmaktadır.
Ama. yine de ölene dek görevde kalır.
Ölümünden sonra Paul Puaux festivalin
kimliğinde bazı değişikliklere vönelir.
Carol> n Carson, Robert U'ilson, Jorge
Lavelli, Antoine Vitez yeni bir arayışın
kanıtları olarak öne çıkarlar.
1980'lerin başlannda ise Bemard
FaKre D'Arcier bir çeşit şirket haline
gelmiş olan Avignon Festivali'nde
yeniden yapılanmayı amaçlar. Daniel
Mesquish. Arianne Mnouchkine.
Georges Lavaudant Jean Pierre
>"incent göriintü yenilemede o dönemin
etkin sanatçılandır... I985"te Faivre
de'Arcier'nin (1993'te yine aynı görevi
üstlendi) yerine bu kez de Alain
Crombeeque(halen Paris Sonbahar
Festivali'nin yönetmeni) festivalin
gizemini çözmev i amaçlar. Çok titizlik
isteyen metinler kimi şairlerin
okuyuşlanyla yaşam bulur dinletilerde.
Avignon Festivali Peter Brook'un
"Mahabarata"sı veya Antoine Vitez'in
"La Celestine"i gibi oyunlarda kendini
arar. Şimdi sorulan soru: Festival tekrar
kendini bulacak mı? Bu soruya verilen
yanıtlar ise farklı. Kimine göre
Avignon veniden kendini bulma
yolunda. Kimine göre ise Av ignon bir
çelişkiler festivalidir. Jean Vilar
festivali kendi imgesinde
biçimlendirmiş. ama ondan sonra
gelenler biraz da zorunlu olarak onun
kimliğini bozmuşlardır: ancak bu aynı
zamanda "fenomen" haline gelen bir
başannın da bedelidir. Avignon artık
sadece bir festival değil. bir kurumdur
ve ellinci yılına girerken artılarıyla
eksileriyle Fransız akademisi ve
Comedie Français'in ölümsüzlüğüne
erişmiştir
Kaynakça
Le Nouveau Politis. "Cinquante fois
posee la question dıı theatre " Christophe
Kantcheff. Juillet-aoııt-septembıv 1996
Ibiıl. "Oııi sont les heritiers de Vilar? "
Chaııtal Boiron.
Liberation, "Festival d Avignon vu par
Libeıvtion " Julliet-Oout 1996
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Dağdakiler
Bu bir kitabın adı: Dağdakiler, Bagok'tan Gabar'a
26 Gün...
Yazarı: Kadri Gürsel. Bir gazetecı.
Metis Yayınlan'nın Siyahbeyaz dizisınde, Haziran
1996'da yayımlanmış.
31 Mart 1995'te PKK'liler iki gazeteciyi kaçırmış26
gün dağlarda turtuktan sonra serbest bırakmışlardı:
Reuters foto muhabirı Fatih Sarıbaş ıle Fransa Ba-
sın Ajansı muhabiri Kadri Gürsel...
Bu iki gazetecıden bıri. Kadri Gürsel, 167 sayfalık
Dağdakiler adlı kitabında o 26 günü anlatıyor.
Dağlarda nasıl dolaştıkları, Cobra'lardan, havan
toplarından nasıl korundukları, nasıl uyudukları, neler
yedikleri... Aynca biıiıkte bir aya yakın bir süre yaşa-
dıkları Kürt gençlerinin düşünceleri, ınançları, özlem-
leri. ruhsaldurumları...
Gözlem yoluyla edinebilecek her türlü bilgi...
On yılı geçti, binlerce insan öldü. köyler yok oldu,
toplu göçler yaşandı. bilimsel araşbrmalar yapıldı, ra-
porlar yazıldı.
Bütün bu olayların yazınımıza da yansıması doğal.
Son olarak Suzan Samancı'nın Can Yayınları ara-
sında basılan Kıraç Dağlar Kar Tuttu adlı öykü kıtabı-
nı okumuştum.
Yaşamadan yazılamayacak şeyler...
Evet, bazı şeyler yaşamadan yazılamaz...
Bir gün dağlardakiler de öykülerıni yazacaklar diye
düşünüyordum...
Aralarından bir yazar çıkınca...
perli toplu bir anlatı yeteneği olsa yeter...
insanın düşgücü gerçekler kadar gözü pek değil-
dir...
Ama ilginç bir durum oluşuveriyor. Bir gazeteciyi alıp
dağdakilerin arasına götürüyorlar.
Bu gazeteci dönüşünde karşılaşacağı sorulan ön-
ceden kestirebiliyor. Bin bir sıkıntı içinde kıvranırken
bile gozlemcılığı bırakmıyor.
Serbest kalınca da. "Orada nasılyaşıyorlar?" soru-
sunu izleyen binlerce sorunun yanıtını vermek, gör-
düklerini olduğu gibi yansıtabilmek amacıyla bir kitap
yazıyor.
Bırsıyasal görüşü savunmak için değil, bir 'bilgiaç-
lığı'n doyurmak, sorunlar üzerinde kafayoranlarager-
çeklerı çarpıtmadan aktararak yardımcı oimak için...
Kadri Gürsel, görduklerini düpedüz anlatmış. Birta-
kım özentileri yok. Onun için de kitabı baştan sona bir
'uzun öykü' okur gibi ılgıyle okunuyor.
Insanlara bakışı. yaklaşımı da dengeli. Kimseye düş-
manlık beslemiyor. önyargıları yok, acele genelleme-
lere gitmiyor, doğru gözlemlemeye, anlamaya çalışı-
yor.
İlginç bir bölümden parçalar okuyalım:
"Pek çoğunun mazisinde varolan bir ortak nokta
dikkatimi çekti. istanbul, Izmir ve Antalya gibi batının
büyük kentlennde bir süre yaşamış ve vasıf gerektir-
meyen işlerde çalışmışlar... PKK'lı olarak değil ama...
PKK'ya katılmadan önce... Konuştuğum gençlehn
batı kentlennde bulunduklan dönem, köy boşaltma-
ların başlamasından önceye rastlıyordu. Batıya evsiz
barksız kaldıkları için gitmemışler Başka nedenlehe...
Ekonomik zorluklar ya da yenı bir hayata başlama
umudu... Biraz, tutunmakiçin...
"Bu kaba tasnifin dışında kalan birçok PKK'lı vardı
tabii... Ama onlar. örneğın üniversiteliler, küçük bir
azınlığı oluşturuyorlardı. (...)
"Düzenli bir işi ya da mesleği olup da onu bıraka-
rak dağa çıkmış olanlar parmakla gösterılecek kadar
azdı. Örneğin GabarDağı 'nda 'bölük' dediklen 60-70
kişilik grubun içinde bir elektrik mühendisi olduğu
söyleniyordu. Kendisini kelimenin gerçek anlamında
parmakla gösterdıler bana, fakat tanışıp konuşmak
mümkün olmadı. Diğer bölgelerde böyle yükseko-
kulda edinilen mesleklerden kişilere rastlamadım. 01-
saydı, eminim söylerlerdi; çünkü aralarında bu tür in-
sanların bulunması onlar için bırövünç vesilesiydi. En-
der olsa da, bir insanın kurulu düzen ve mesleğini bı-
rakarak dağa çıkmasını, yani büyük bir fedakâflık yap-
masını, PKK'lılarverdiklerı mücadelenin ne kadarhak-
h olduğunun delıli olarak gösteriyorlardı," (ss. 59-60)
Kitabın anlatımdakı sanatsal düzeyi yer yer başan-
lı öykülerı çağnştıracak kadar yükseliyor. Ornekse şu
satırlar:
"Ateş yanıyor, üzerindeki kazanda pırinç pilavı pi-
şiyordu. Çevresinde 'bölük'ün siyasi komiseh Maz-
lum, yemeği pişıren Rojbın adındaki bir 'bayan geril-
la' ve bız vardık. Sohbetin bir yerınde Mazlum, Roj-
bin için sesinde sevecen bir tonla, 'Boğaziçi Üniver-
sitesi'ni bırakmış gelmiş burada bize pilav pişiriyor' de-
di. Rojbin, Mazlum 'a belli belirsiz bir tebessümle kar-
şılık verdi. Gözlerinde yaptığı fedakârlık için takdir
edilmiş olmanın keyfini okudum." (s. 60)
Kadri Gürsel. küçük hareketlerle ruhsal durumlar
arasındaki bağları sezebilen bir yazar. Belki de iyi bir
Hemingvvay okuru.
Kitapta insanlann iç dünyalannı anlama çabasının
getirdiği çok etkileyici bölümler var. Bölük komutanı
Karker'in izmir sokaklannda 'Patlıcan, kabaakl' sat-
masını irdeleyen satırlar da bunlar arasında... (ss. 92-
93)
Dağdakiler. Güneydoğu olaylarına neden olan ger-
çekleri öğrenmek isteyenlerin mutlaka okumaları ge-
reken bir kitap...
Ağaoğlu'nun iyileşme
süreci uzayacak
Kültür Senisi- Kendisine araba çarpması sonucu ağır
yaralanan Adalet Ağaoğlu'nun durıımu ivive gitnıesine
karşın doktorlan yazann iyileşme sürecinin
uzayabileceğini söylüvorlar. Ağaoğlu'nun başındaki
tramva ile ilgili olarak oluşan ödemin tamamen
ortadan kalkması için biraz zaman geçmesi gerekiyor
ama vazann bilinciyle ilgili hiçbir sorunu kalmadı.
Sağ bacağından geçirdiği ameliyattan sonra bir süre
'fixatör' kullanacak olan yazann bacağındaki varaya
bir süre sonra deri naklı vapılacak. Aynı işlem
sırasıııda yazann sol bacağında hasar görmüş bir
bölgeye de deri nakli vapılacak.
Ağaoğlu'nun şimdilık en büyük sorunu kazada kınlan
kaburgalannın ağrıva neden olması. Kaburgaların
kaynama süresinin yazarın vaşı nedenivle biraz
uzayabileceğini belirten doktorlan. Ağaoğlu'nun eve
çıknıa süresinin üç aya kadar sarkabileceğiııi
bildirdiler. Ağnları nedenivle uvuyamayan vazann eşi
Halim Ağaoğlu. çoğunlukla eşiniıı vanında kalıyor.
BIGUN
SİNE.MA
Evrensel Kültür Merkezi etkınlıklerı kapsaınında saat
15.00'te W. Pudovkin'in yönettiği "Ana" adlı film
ızlenebılir.
Konrad Açıkhava Sineması'ında saat 22.00'de Casıno
adlı fılm aöstenlıyor.
MÜZİK "
Rumeli Hisan Konserleri kapsamında saat 21 .OO'de
Kayahan konseri izlenebilir.
SahafCafeetkinlıkleri kapsamında saat 19.00'da llkhan
Baran'ın gıtar dinletisi dinlenebılir.
Tarih Vakfl etkınlıklerı kapsamında saat IX.OO'de
"İstanbul Blues Kumpanvası' konseri ızlenebılir.
ThATRO Evrensel Kültür Merkezi nde saat 19.00'da
"Onca Yangından Geçtikten Sonra' adlı oyun izlenebilir.