Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3AYFA CUMHURİYET 8 TEMMUZ 1996 PAZARTESİ
HABERLER
Refahh
koalisyona
tepld
yağıyor
• Demokratik kitle
örgütlerinden
milletvekillerine
çağn: "REFAHYOUa
güvenoyu vermeyin."
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - REFAHYOUa siv il
toplum örgütlerinden tepki
yağarken, milletvekıllerine
"Bu hükümete güvenoyu
vermeyin" çağnlan yapıldı.
Çağdaş Hukukçular Derneği
(ÇHD) Ankara Şube
Başkanı Kâzun Genç.
Türkiye'nın RP'li iktidara
mahkûm olmadiğını
belirterek. "TBMM
üyelerini ülkeyi bu tür bir
mahkûmiyetten kurtarmaya
davetediyorumn
dedi. Insan
Hakları Dernegi (IHD)
Genel Sekreteri Hüsnü
Öndül ise RP'li bir iktidarı
icraatının ardından
deöerlendireceklerini
söyledi. REFAHYOUdan
umduğunu bulamayan kamu
çalışanlan da hükümet
programının "içi boş sözlerie
geçiştirilmiş temenniier
manzunıesi" oldugunu
savundu. RP-DYP
koalisyonuna demokratik
kitle örgütlerinin tepkileri
sürüyor. Bazı örgütler gazete
ılanlânyla REFAHYOUa
güvenoyu \erilmemesi
çagrısında bulunurken. bazı
kuruluşlarda Anıtkabiri
ziyaret ederek ortak
açıklamalar yaptı. ÇHD
Ankara Şube Başkanı Kâzım
Genç, Cumhuriyet'e vaptığı
açıklamada. "Türkiye halkı
şeriatçı bir partinin
yönetimine mahkûm
edilemez" dedi. Demokrasiyi
ve hukukun üstünlüğünü
kendine ılke edinmiş
mılletvekillerini Türkiye
halkını RP
mahkûmiyetinden
kurtarmaya çağıran Genç,
"1980 öncesinde CHP 213
milleftekiline ulaşmasına
karşın sağ partiler kendi
aralannda koalisyon
hükümeti kurmuşlardır. Hiç
kimse RP'ye iktidarı \ernıek
zorunluluğunda değildir.
Güven oylaması öncesinde
oluşturulmuş olan
milletvekiJj borsası
parlamenterin bir ayıbıdır*
1
diye konuştu.
İHD Genel Sekreteri Hüsnü
Öndül ise ilkeolarak RP'li
bir iktıdarın ıcraatından
sonra
değerlendirilebilecegini
söyledi. Türk Üniversiteli
Kadınlar Dernegi (TÜK.D),
milletvekillerine gönderdıği
mektupta. TBMM'nin
Atatürk ilke ve devrimleri
doğrultusunda çalışacağı
beklentilerinin
karşılanmadığını ve Meclis'e
güvenlerinin sarsıldığını
bildirdi. TÜKD. TBMM'nin
550 üyesine gönderdıği
mektupta. milletvekillerinin.
görev lerine yemin ederek
başladıklarını anımsatarak.
"Seçiın döneminde
yaptığınız konuşmalara.
Ueriye dönük vaatlerinize
inanarak verdiğimiz oylar
sonucu TBMM'de yer
aldınız" görüşünü iletti.
Meclis'ten Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin
kuruluşunun temel unsurlan
olan Atatürk ilke ve
devrimleri doğrultusunda
Türkiye'yi 2000"li yıllara
taştyacak "dürüst şeffaf ve
onurlu" çalışmalar
yapmasını beklediklerinı
belinen TÜKD. "Son
günlerde yaşadığımı/ esef
verici ve yüz kızartıcı olay lar
sizJere olan güvenimizi
sarsmışhr. Yiice Mecüs'in
üyelerinden yeminleri
doğrultusunda da\ ranışlar
bekliyoruz'" görüşünü dile
getirdi.
Gürsoytrak'm görüşü
Ataturkçü Düşünce Derneği
(ADD). Anadolu Çağdaş
Eğitım Vakfı. Çağdaş
Yaşamı Destekleme
Derneği. Çağdaş Kadın
Platformu. Hacıbektaş
Derneği. Hacıbektaş Veli
Kültür Derneği. Türkiye
Ziraatçılar Derneğf nin de
aralannda bulunduğu 21
demokratik kitle örgütü 4
temmuzda Anıtkabir'i
zivaret ederek Atatürk'ün
mozolesine çelenk
koymuştu. ADD Başkanı
Suphi Gürsoytrak.
Anıtkabir Özel Defteri'ne
yazdığı metinde,
"Cumhuriyetimizin 73.
ydında 54. karma hükümeti
oluşturan siyasi partilerin
görüşleri ve hükümetin
kuruluş biçiminden endişe
duyuyoruz. Zira, her iki
parti lideri hakkındaki
yolsuzluk önergelerinin
reddedilmesi ve beklemeve
alınmasını takiben hükümet
oluştunılmuştur" görüşünü
dılegetirmıştı.
TBMM Başkanvekili Hatipoğlu,"milletvekili borsası"nı başkanlık divanma getirecek
Transfer olanlar suskunANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - REFAH YOLun
güven oylaması öncesinde
adlan milyonlarca dolar-
lık transfer ücretleri iddi-
alan ile birlikte anılanmil-
letvekillerinin suskunluğu
dikkat çekerken RPIi
TBMM Başkanvekili Va-
sin Hatipoğlu. "Transfer,
milletvekili borsası ne de-
mek? Bu iddiaları başkan-
lık divanına getireceğiın"
dedi.
DYP-ANAP ve DSP-
DYP arasındaki son geçiş-
ler. "transfer pazan". "mil-
letvekili pazarT. "milletve-
kili borsasr. "milletvekil-
leri satüık" başlıklanyla
gazetelere yansırken ku-
lislerde piyasanın 500 mil-
yardan açıldığı, milyonlar-
ca dolarlık transfer ücret-
lerinin söz konusu olduğu
haberleri yaygınlaştı.
ANAP'tan DYP'ye ge-
çerken yenı partisindeki
partilileri bile şaşırtacak
kadar abartılı övgülerde
bulanan Muş Milletvekili
Erkan Kamilogluna eski örgütünden sert
tepki geldi. ANAP Muş İl Başkanı Hikmet
Karayel. dün partisinin genel merkezinde
örgütiemsilcileriylebirbasıntoplantısıdü-
zenledi. Karayel. güven oylaması öncesin-
Kîrlİ pazarllk... DYP-ANAP ve DSP arasındaki milletvekili transferleri, hakaretin
ötesinde suçlamalarla gazetelere yansırken, kulislerde piyasanın 500 milyardan açıldığı,
milyonlarca dolarlık transfer ücretlerinin söz konusu olduğu haberleri yaygınlaştı.
-
Beyaz oy'
bedelinin de bir milyon dolardan aşağı olmadığı yine söylentiler arasında.
Milletvekili borsasına Prof. Atalay Yörükoğlu'nun yorumu
i
Önce bedenkr sııtılıyonlu,şimdi ruhlar'
ANKARA (UBA) - Çocuk psikoloğu
Prof. Dr. Atalay Yörükoğlu. güven
oylaması öncesi yaşanan milletvekili
transferlerini değerlendtrirken.
"Ruhlar da satılığa çıktı. Önce bedenler
satılıvordu. şimdi de ruhlar satılıvor.
Kritik dönemde oradan oray a
geçenlerin vatan aşkıy la geçtiğini
düşünmüyorum" dedi.
Yörükoğlu. çocuklann evde
arkadaşlanyla birlikte işadamlığını
oğrendikleri borsa ovunlannda bundan
böyle politikacı alıp satmaya
başlarlarsa şaşmamak gerektiğini
belirterek "Borsanın ev araba. gemL
işhanı kartlannın yanına bir de
politikacı karti eklenecek gibi
gözüküyor" dedi.
Yörükoğlu. "Ruhlar da satılığa çıktı.
Önce bedenler satılıvordu şimdi de
ruhlar satılıyor. Kritik dönemde oradan
oraya geçenİerin vatan aşkıyla geçtiğini
düşünmüyorum. Kaç para dönüyor, ne
oluvor, kaça satilıktir, ne kadar
alıvorlar bilemiyoruz.
Çocuklar duyup gördükleri her şeyi
liemen o> unlanna eklerler, bu da
eklenecektir.
Evdeki anası babası bunlara
özeniyorsa, "Vay be adam kaça gitmiş'
filan diyorsa o zaman tehlikeli.
Yolsuzluklar, hırsızlıklar,
dolandırıcılıklar vardı, yetmiyonnuş
gibi bir de bu eklendr diye konuştu.
de DYP'ye transfer olan Erkan Kamiloğlu'na
hükümete ret oyu vermesi için son birçağ-
nda bulunduklannı söyledi. Karayel. "Biz
bu şaibelerin içinde boğulmasını istemiyo-
ruz. Bazı duvumlar vardır. Transfer töhme-
ti altında kalmamak için hükümete ret oyu
versin. A.NAP'a geri dönsün. Biz de sayın mil-
lervekilimizin töhmet altında kalmaması
için Afyon milletvekilinin gösterdiği cesare-
tigöstermesiniistiyoruz"dedi. Karayel. Ka-
miloğlu'nun kabul oyu ver-
mesi durumunda yeni bir tu-
tum izleyeceklerini bildirdi.
DSP Âfyon Milletvekili Ku-
büay Uygun'un DYP'ye geç-
tikten 3 gün sonra yeniden es-
ki partisine geri dönmesi de
tepkilere yol açtı. DSP lideri
Bülent Ecevit. "Arkadaşımı-
zı tekrar aramızda görmek-
ten mutluyuz" derken güven
oylamasının ardından Uy-
gun'un durumunun tartışma-
ya açılacağı bildirildi. Bazı
DSPmilletvekilleri. "Emeği,
inancı. örgütü olmayanlar par-
tiye gelse ne olur, gitse ne olur?
Örgütten gelmeyen,doğru dü-
rüst tanınmayan kişiler mil-
lervekili yapılırsa böyle olur"
sözleriyle yönetimi eleştirdi-
ler.
TBMM Başkanvekili Ya-
sin Hatipoğlu da para karşılı-
ğı transfer savlanndan duy-
duğu rahatsızhğı TBMM Baş-
kanlık Divam'na götüreceği-
ni sö> ledi. Hatipoğlu. "Trans-
fer, bir futbolcunun para kar-
şılığı bir başka kulübe geçme-
sidemek.'Milletvekili borsa-
sı' deniyor. Borsa, değeri karşılığı bazı em-
tianın fıyatlandınlarak alınıp satılmnsıdır.
Bu kelimelerin kullanılması son derece ra-
hatsız edici. Bu gazete kupürlerini başkan-
lık divanına götüreceğim" dedi.
Üniversiteli gençliğe göre ülke, bunalım ve büyük toplumsal çalkantılara gebe
Türkiye şeriata doğru gidiyor'• Üniversite gençliği. şeriatçı
Refah Partisi'nin içinde
olduğu bir koalisyonun ülkeyi
hızla bir kaosa götüreceğini;
sosyal. siyasal ve ekonomık
alanda başarılı olamayacağını
düşünüyor. Gençlere göre
sistem hızla bir çıkmaza
doğru gidiyor.
OZK.\NGLVEN
Üniversiteli gençler. giderek artan yaşam ko-
şullarının ağırlığından menınum değıl... La-
iklik karşıtlığıvla suçlanan RP'nin de içinde
yeraldıgı koalisyonun sosyal. siyasal veeko-
nomik alanda başarılı olamayacağını düşü-
nen gençler. önümüzdeki dönemin daha çok
•oplumsal çalkantı ve bunalımlı geçeceği gö-
rüşünde. Gençlere göre sistem. bir çıkmaza dog-
ru gidiyor.
1995-19% öğrenim yılını kapatan üniver-
iitelerin yanı sıra bazı üniversitelerde son sı-
navlar yapılıyor. Zorlu bir yılı atlatarak uzun
bir tatile çıkmayı planlayan gençler sınava.
kantinlerde ders çalışarak hazırlanıyor. Gele-
cekle ilgili düşünceleri sorulduğunda çoğu
karamsar bir tablo çiziyor.
Gelecekten umutlu ofmadıgını belirten Mar-
mara Üniversitesi lletişinı Fakültesi öğrenci-
si Ömer Çoban, ülkenin şeriat yönetimine
dogru sürüklendiği görüşünde olanlardan.
Yoksul insanların daha da yoksullaştığı bir
dönemden geçıldiğine dikkat çeken Çoban.
Açlık grevindeki tutuklu ve hükünılü vakınlanmn konak Maıu'ndakieylemi yine müdahalevlcsonaerdirildi.
Aünaky kanhgiysilerini hükümeteyoUadı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tu-
tuklu yakınlarının Ankara'da Yüksel Gad-
desi'nde gerçekleştirdikleri eylem sırasın-
da gözaltına alınarak. polis tarafından feci
s^kılde dövülen eski Bağımsız Şırnak Mil-
letvekili Mahmut AJınak. kanlı giysilerini
dün Başbakan Necmettin Erbakan ile Dı-
şişleri Bakanı v e Başbakan Yardımcısı Tan-
su Çiller'e yolladı. Bu arada 7 cezaevinde
daha açlık grevleri ölüm orucuna çevrilir-
ken. Sakarya Çezaevi'nde dört tutuklu ve
hükümlünün saglık durumunun kötüleşti-
ğı bildirildi.
Alınak. dün yaptığı yazılı açıklamada. ııı-
san ayından sonra demokratik muhalefetin.
dev let tarafından şiddet hareketlerine itil-
mek istendiğini savunarak. "1 Mayısİstan-
bul olavlan. Ankara'nın göbeğinde memur
temsilcilerinin linç edilircesine dövülmesu
Emek Partisi \e HADEP taraftaıianna kar-
şı girişilen saldırılar. kayıp anneleri ile tu-
tuklu yakınlarının masum olan demokra-
tik arayışlannın kanla bastınlmasu düş-
man cephe' ye oturtulan muhabir ve kame-
ramanlara uygulanan şiddet: muhalefeti
soluksuz bırakıp. karşı şiddeti yaratma prog-
ramının yaşama geçiriliş biçimleridir. \'e
parlamento, hükümet devre dışıdır" dedi.
Ölüm orucu - 6 mayıs genelgesi ve bas-
kılar nedeniyle cezaev tennde başlayan aç-
lık grevleri. ölüm oruçlanna dönüşüyor.
Dünden itibaren Ankara. İskenderun. Ma-
latya. Konya. Bartın. Yozgat. Çankırı ce-
zaev lerinde açlık grevleri ölüm orucuna
dönüştürüldü. Ölüm orucuna başlayan tu-
tuklu ve hükümlüler. tabutluk genelgeleri-
nin iptal edilmesi. sürgünlere son verilme-
M. başta Eskişehir E Tipi Cezaevi olmak üze-
re "bütün tabutluklar"ın kapatılması. tu-
tuklu yakınlarına saldırılara son verilmesi.
savunma hakları önündeki engellerin kal-
dınlnıası ve kayıplara. infazlara. katliam-
lara. işkencelere son verilmesi yönündeki
istemlerinı yinelediler. Sakarya Cezaevi nde
evlemlerini sürdüren tutuklulardan Şerife
Doğan. Sevgi Saymaz, Gülümser Tosun v e
Kamile Kayır'ın da sağlık durumlannın
kötüleştiği bildirildi.
"Sanki bir girdabın içindeymişim gibi geliyor
bana" diye konuşuvor. Kendısinin sosyal de-
mokrat oldugunu. ancak Türkiye'de sosyal
demokrasinin yaşanılamadığını ve sosyal de-
ınokrat partilerin birbirleriyle ugraşmaktan 2-
3 yılda eriyip gittini söylüyor. "Ortatabaka-
nın tek umudu sosyal demokrat partilerdir.
Ancak, şu anda onlara umut verecek bir şe>-
lerin varlıgı gerekivor. Günümuz insanının. şu
ortamda tek umut kay nağu ğörünmeyen per-
desinin alanda '^enat'olan. ancak adil bir dü-
zenvaateden bir parti kalıvor..." diyen Çoban
şöyle dev am ediyor: *Refah Par-
tisi, laik sistem için bir tehlike
oluşturuyor.*'
Aynı fakültede okuyan Ha-
kan Gürtekin ise Refah Partı-
si'nin. tıpkı ANAP ve DYP gi-
bi sistemin devamından yana bir
politika izleyecegi düşüncesin-
de. Gürtekin. "Refah Partisi, ya-
şanılan süreci çok iyi analiz edi-
yor. Buna göre politikalar üret-
meye çalışıyor. Bana göre, bu
parti diğerierinden farklı değil.
Insanlann bir süre sonra bunla-
nn içy üzünü göreceğini düşünü-
yorum'" dıyor.
Istanbul Cniversitesi lletişim
Fakültesi ögrencisi Kubilay Er-
bes de devlet kurumunun artık
tıkandığından söz ediyor. Dev -
letin, bir mafya çetesiyle olan ilış-
kilerini basından hayretle takıp
ettiğini söyleyen Erbes. devlet
kaynaklannın mafya tarafından
kullandınlmasını inanılmaz bir
olay olarak nitelendiriyor. Dün-
yanın hiçbir ülkesinde bu tür bir
olaya rastlanamayacağını öne
süren genç şöyle dev am ediyor
"Ancak yaşadığımız ülkede
gerçekleşiyor tüm bunlar... Ne
kadar aci— Ama hepsi gerçek."
Bu genç de sayılan giderek ar-
tan arkadaşlan gibi Türkiye'de
yaşamanın çok zor oldugunu v e
yaşamını Avrupa'nın herhangı
bir ülkesinde geçirme özlemini
taşıyor.
Murat Kaladlı öğrencı de ile-
ride yapacagı meslegin bugün-
kü durumundan bahsederek sö-
ze giriyor \e çoksesliligin bir
sembolü olarak yayın hayatına
başlayan televizyon istasyonla-
rının tek yanlı davrandıgını
söylüyor.
Yoğun karamsarlığın çizildi-
ği masamıza bir öğrenci geli-
yor. Ona da soruyoruz düşünce-
lerini. O ise Nâzun Hikmet'in bir
siiriniokuyorbizlere: "Çokyor-
gunum/Beni bekleme kaptan/Se-
yir defterini başkası y azsın/ Çı-
narlı, kubbeli mav i bir liman/
beni o limana çıkaramazsın."
BIZBIZE
ERDAL ATABEK
Herkesin Bin Fiyatı Van mı?..
Tıp fakültesini bitirip asistanlığa başladığımız yıllar-
dı. Hepimizgenç doktorlardık. Aramızdaki bizden bi-
raz kıdemli olduğu için "abla" dediğimiz asistan ha-
nım anaçlığı tuttuğunda hayatla ilgili öğütler verirdi:
"Aman çocuklar, gençsiniz, doktorsunuz, gözünüzü
açın, ucuza gitmeyin?" Bizler hafiften dalgamızı ge-
çerdik: "Abla. nedirşu ucuza gitmeyin lafı?" "Abla"
açıklardı: "Şimdibakın, hepinizgeleceğipartakgenç-
lersiniz. Sakın âşık oldum falan diye parasız pulsuz
birkızla evlenmeyin. Istediğiniz zenginin kızını alırsı-
nız. Zengin kız alın, rahat edin." Biz dalga geçmeyi
sürdürürdük: "Şu zengin kızları bul da biz ne yapa-
cağımızı biliriz." "Abla," kızmış gibi yapardı: "Hadior-
dan, sizin bir şey bildiğiniz yok."
O asistan grubundan kimse "Ab/a"nın dediğini yap-
madı. Parasız pulsuz kızlara âşık olduk, evlendik ev-
lenmedik, evlendik boşandık, ama kafamızın dediği-
ni yaptık. Şimdi yılların gerisine dönüp de baktığım
zaman kendimizi "kelepir mal" yerine koymamış ol-
manın doğru bir keyif oldugunu daha iyi anlıyorum.
• • •
Bizim toplumumuzun (daha doğrusu bizim gibi top-
lumların) insanı nasıl "mallaştırdığı"n\ yıllar boyu gör-
dükten sonra kendini "insan" olarak algılamanın öne-
mi ortaya daha çok çıkıyor.
'Kendini istenir kılmak.'
'Kendini zorunlu bir durumda zenginliğe yama-
mak.'
'İyibirkapıbulmak.' - ,
'Fırsatı kaçırmamak.'
Yıllar boyu erkeğimize de kızımıza da söylediğimiz
'tecrübeli hayat öğütleri' olmadı mı? Herkesin bu
'nasihat'lara gülüp geçtiğini de sanmayalım. Kendi-
ne güveni az, beleşe yatmaya meyilli ne çok insanın
bu sözlere iki değil dört kulağını açtığını, fırsat kolla-
dığını. dahası fırsat yarattığını görmedik mi? Klasik Türk
filmlerinin ana teması yıllar yılı bu "hayatın gerçeği"
olmadı mı? Kız anaları kollan sıvayıp "şöyle hayırlı bir
kısmet arama"ya girişmedi mi? Oglan anaları, oğul-
larına kız ararken "filanca zengin aileye damat olma-
s/"nı düşlemedi mi?
Erkeklere ünlü olmayı, zengin olmayı, yetkili olma-
yı hedef gösteren dünya görüşü bugün de geçerli de-
ğil mi?
Kızlara güzel olmayı, tatlı dilli olmayı, erkeklerin kal-
bine giden yolun mideden geçtiğini söyleyip duran
hayat görüşü sürüp gitmiyor mu?
Bu toplumda erkeklere de kızlara da "sadece hak
ettiğin şey senindir. Kendin gibi olarak yaşamayı öğ-
renmelisin. Sen kendini geliştir, kişiliğini geliştir, do-
nanımını geliştir, insan olmaya çalış. Şana gelecek her
şey bu yoldan gelsın, çünkü ancak o zaman senin
hakkın olsun" diyen kaç kişi oldu? Dahası kaç kişi bu
örnekteki hayatı yaşadı?
Bir toplumun yaşama ideolojisini anlamanın baş-
ka yolu yok ki.
• • •
Bu toplumda eğitim bu yolun kurbanı oldu.
Gençler, kendine uygun yolu değil, paraya ve üne
giden yolu seçtiler.
Bu toplumda insan ilişkileri bu yolun kurbanı oldu.
Insanlar bütün ilişkilerini "benim çıkanm ne" ekseni-
ne göre düzenlediler.
Bu toplumda insan emeği, bu yolun kurbanı oldu.
Insanlar, emeklerini geliştirip karşılığını almak yerine,
çıkarcı fırsatçılığı seçtiler.
Bu toplumda insan duygulan bu yolun kurbanı ol-
du. Sevgi, başkalarını kandırma aracı, saygı köprü-
yü geçene kadar ayıya dayı deme oldu.
Bu toplumda evlilikler, bu yolun kurbanı oldu. in-
sanlar birlikte yaşacakları insanı değil, onunla kavu-
şacaklan paraya, mala, üne bakmayı öğrendiler.
Şimdi politikada olup bitenlere neden şaşıyor-
sunuz?
Politikanın kritik eşiğinde olup bitenler de öteki
durumlarda olup bitenden neden farklı olsun?
Kulağa fısıldananlar, kapı arkası pazarlıkları, küçük
gizli toplantılar neler için yapılıyor? Parti değiştiriver-
melerin, birden bire ağız değıştirmelerin, oradan
buraya buradan oraya kaymaların arkasından neler
var?
Hep aynı şeyler var. Önüne bir fırsat çıkıyor, "ken-
dini ucuza satmayacaksın. ""Şimdi çok önemli ol-
dun, parayı malı yetkiyi ele geçirme fırsatın doğdu?"
Şimdi bundan yararlanman gerekiyor.
Olup biten budur.
Tohumlar ekiyorsun, sonra da topraktan çıkana
şaşıyorsun.
Söylenecek söz kalıyor mu?
Basm Konseyi
saldımyı kınadı —
İstanbul HaberServisi - Basın Konseyi. Hürriyet
Gazetesi Ankara Temsilci Yardımcısı Muharrem
Sankaya ile HHA muhabin Gazi Mola'ya yapılan
saldırılan kınadı. Konsey 2. Başkanı Doğan Heper. dün
yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:
"Basın Konseyi olarak saldınlann tüm faiilerinin
yakalanıp adli mercilere teslimini beklerken saldınlann
mahiyetlerinin de açıklığa kavuştunılması için
yetkililerin titizlik göstermesini talep ediyoruz.
Saldırganlann. Başbakan Erbakan 'ın hükümet
programı nedeniyle Meclis'te yaptığı konuşmada da bir
kez daha ortaya koyduğu basın aleyhtarı tutumdan
cesaret aldıklarını düşünmek bile istemiyoruz."
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
TBMM'den birçok milletvekilini
tanırım. Çeşitli gezi ve toplantılar
nedeniyle onlarla birlikte olurum.
Aralarında dostlarım ve arkadaşla-
rım da var.
ANAP Siirt Milletvekili Nizamet-
tin Sevgili'yi tanımam. adını ilk kez
güven oylaması nedeniyle yapılan
tartışmalarsırasındaduydum. Dün-
kü gazetelerde resmini de gördüm.
Didim'de bir yatta, RP milletvekil-
lerinin ortasında gülümseyerek ka-
meraya bakıyordu.
Nizamettin Sevgilı, bu yat gezısın-
de RP'lilerin transfer önerisini kabul
ediyor ve partiye giriş formunu dol-
durarak imzalıyor. Durumu haber
alan ANAP'hlar harekete geçiyorlar
ve Sevgıli'nin transferine engel olu-
yorlar. Onu yeniden partisinde kal-
ması için ikna ediyorlar. Bu arada gi-
riş için attığı imza RP'lilerin elinde
kalıyor. Sevgili, RP giriş formuna at-
tığı imzayı soranlara pışkin pişkin ce-
vap veriyor: "Attığım ımza sahtey-
dı." Sevgili'nin sözleri kulislerde
Nizamettin Sevgili İsimli Milletvekili
espri konusu oluyor.
Sevgili'nin daha sonra yeniden
fikir değiştirmesinden korkan ANAP
Genel Başkanı Mesut Yılmaz, bu
çabuk saf değiştiren milletvekilini
Şerif Bedihanoğlu eşliğinde An-
talya'ya gönderiyor. Sevgili ile ilgili
son haber bu. Bugün yarın yeni bir
gelişme olursa buna da kimse şa-
şırmayacak.
Sevgili, yainızca bir örnek. İtginç
örneklerden birisi de Kubilay Uy-
gun. Uygun, DSP'den önce DYP'ye,
bu partiden de yeniden DSP'ye geç-
ti. Bütün bunlar da iki gün içinde ger-
çekleşti.
Midilli'de iken Türkiye'de ne olup
bittiğini düzgün izleyemiyorduk. Bir
Yunanlı gazeteci meslektaşımız
DSP'den DYP'ye milletvekilinin geç-
tiğini haber verdiğinde, herhalde
yanlış anlamış diyerek onu düzelt-
meye çalıştık. Meğerse haber doğ-
ruymuş, yanlış düşünen bizmişiz.
Sevgili'nin gazetedeki gülümse-
yen fotoğrafına yeniden bakıyorum.
Çevresindeki RP'li milletvekillerini
ve yat arkadaşlarını inceliyorum.
Denizin ortasında bir yat gezisin-
deler ve hepsi pantolonlu. Ayakla-
rında çorapları. Yatın üzerine bağ-
daş kurup oturmuşlar.
Bu fotoğraftan bir Türkiye tablo-
su çıkarmaya çalışıyorum. Nizamet-
tin Sevgili'yi, Kubilay Uygun'u an-
lamak için çaba sarf ediyorum. Bir
kimsenın parti değiştirmesi hiç ol-
madık bir iş değil. Ozellikle, içinde
yer aldığı siyasi partiyi idealleri için
uygun görmeyen kimseler partile-
rini değiştirebilirler. Bunun dünyada
örnekleri var.
Şimdi bizdeki durumu tahlil et-
meye çalışalım. Nizamettin Sevgi-
li. ANAP'tan milletvekili seçilmiş.
Yani kendisini liberal olarak tanım-
layan bir parti içinde yer almış. RP
ise, siyasi Islamı basından beri ken-
di temel hedefi olarak gören bir par-
ti. ANAP, laikliğin savunucusu ol-
dugunu iddia ediyor, RP ise laikli-
ğin dinsizlik olduğu propaganda-
sıyla oy topluyor. İki parti arasında
programlarına ve liderlerinin iddi-
alarına göre dağlar kadar fark olma-
sı gerekiyor.
Kubilay Uygun ise demokratik sol
bir partiden milletvekili seçilmiş.
Geçtiği parti ise DYP. DYP, son dö-
nem Türkiye'sinin en büyük sorum-
lularından, sağcı bir parti. Bu iki
milletvekili, aradan sıynlıp tesadü-
fen seçilmiş de değiller. ANAP ve
DSP merkezleri ve genel başkan-
lar, 24 Aralık'ta önseçim yapmadı-
lar. Bütün adayları merkezde ince
eleyip sık dokuyarak saptadılar. He-
le DSP'nin listelerini nasıl hazırladı-
ğını bilenler iyice şaşkına dönüyor-
lar. Ya bu partilerin arasında iddia
edilenin aksine fazla bir ayrılık kal-
madı ya da bu milletvekilleri ciddi
bir fikir değişikliği geçiriyorlar.
Nizamettin Sevgili'nin fotoğrafına
yeniden bakıyorum. RP'li milletve-
killerinin ortasında keyifle gülüm-
süyor. Sevgili, Siirt milletvekili. Ya-
ni, her gün çatışmalarda onlarca
gencimizin öldüğü bir yörenin mil-
letvekili. O, yatta transfer pazarlığı
yaparken, gençlerimiz yaşamlarını
yitirmeye devam ediyorlar. Hem de
birilerinin siyasi gücü sürsün, biri-
leri silah satışlanndan milyarlan vur-
sun diye.
Güven oylaması öncesi, öyle bir
hava yaratıldı ki, sanki Türkiye Cum-
huriyeti'nin laik sistemi oylanacak.
Hele bazı gazete ve televizyonlara
bakınca insan şaşkınlığa düşüyor.
Sanki Türkiye'de laik bir sistem kal-
mış gibi. Din, vicdan ve düşünce
özgürlüğünün olmadığı bir ülkede
hangi laiklikten söz edilebilir ki?
Türkiye. inanılmaz bir batak içine
yuvarlanırken seslerini çıkarmayan-
lar. rating ve para uğruna her türlü
kepazeliği savunmaktan çekinme-
yenler, şimdi laiklik kahramanı ke-
sildiler. Tek tek rfıilletvekillerine çağ-
rılar yapıyorlar, sözde vicdanlanna
sesleniyorlar.
Yaratılan havadan nefret etme-
mek elde değil. Her şey ikiyüzlü,
her şey kirli. her şey lekeli. Laiklik,
Nizamettin Sevgili'nin, Kubilay Uy-
gun'un vereceği oylara kaldıysa,
vay Türkiye'nin haline. Onlar evet de-
se ne olur, hayır dese ne olur?
Kanla lekeli çürümüş bir sistem
içinde yaşıyoruz. Bu sisteme top-
tan güvensizlik oyu vermeden,
Nizamettin Sevgili'lerin eline bak-
maktan kurtulamayız.