Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 TEMMUZ 1996 CUMARTESİ
2 OLAYLAR VE GORUŞLER
Türkiye Nereye?
Prof. Dr. CAHIT TALAS
S
a>ın Cumlıurbaskanı lıer ııe
kadar "*Düzen çalısıvor. \eni
hükünıef kuruimuştur" di-
verek içerive \e dı^arıva
iyırnser mesajlar veriyorsa
da t>u. dev letin başı olmanın
\e kişisel ivimserliğinin bir ifadesi. bir
gereği olarak jlgılanmalıdır. Ya^adığı-
mız üünler \e av larda düzenın vozlaştı-
ğıııı ve24 AraİK .».eı»"imındeıı buyanahü-
küıııet konusunda uzun süren bir boşluk
ıçmde olduüumuzu kinıse vadsivamaz.
A.>lında birazavakta kalabiien ve hiikii-
nıctboşluğunubirölçüde deoL>a doldıı-
raıı. o beğenilmeyen bürokrasidır.
• Demokrasi, e:ı î> ı. fakat sağlıklı is-
ktılnıesı eıı zorbirshasaldüzendir. L'\-
gulaııması ve ongi>rdüğü. benimsediğı
hukların \e özgürlüklerin vozlaştırılma-
Jan isleılik kazanabilmeleri özen ister.
ivi bireğitımdiızevi ılesağlam vesulan-
d'ınlmamiş bırgenel v e siyasal ahlakı ge-
rektınr. Parlamentoların da ülkenın en
ivilennden \e seçkmlerinden oluşmala-
rı son derecc öncnilidır Ne \ar kı giinii-
mıizde sivasal ahlak düşüklüğünün kol
gezdiği \e çoğıı kez itibar gördüğü bir
turkıve doğdu. Vaktiyle baska ülkelen
vıkmıa götüren çürümüşlügün daha ko-
vusiı Türkive'de ya>sıniık kazanma vo-
luna girdi. Avmazlığı göreiim. Demok-
ratik \e laik Türkive çatırdıvor. İçerdeki
ve dışardaki kargalarçığlıklaratarak sa-
bırsızlanıyorlar. Abarttığımı sanmıyo-
rum. Beninıgibidüşünenlerazdeğil. Bir
çıkıs yolu aramak \e bulmak zorundayız.
• Ülkemiz. 1995 genel seçimınden
sonra siv asal ahlaktan (etikten I bıraz da-
ha uzaklaşarak önemli darboğazlar ile
vüzyüzegeldi. Parlamentonun yeni bır-
leşımi. uv um içinde çalışabilirliğin doğ-
masına vesağlıklıhükümetierinoluşma-
sına elverişli olmamıştır. Merkez sağm
iki partisini birbirıne güvensızlığı DYP
liderinin "lider" sözcüğüne hiç mi hiç
vakışmayan tutumu ortada. Merkez
sorun bir tür hastalık dunımuna gelmiş
bulunan CHP'den uzak durma kararı da
çıkıs yolunu aynca tıkıyor.
Bu olguların yanında toplumun \e ül-
kenin vasanısal çıkarlan göz ardı edile-
rek kişisel ve partisel çıkışlar rekabetler
öne çıkarılarak oluşan son derece düzey-
sız çekismeler. ülkenın geleceğini karar-
tıvor.
Ülke sikıntılı \e .sakıncalı bir ortama
sürüklenmiştir. 1991 sonrası hükümetle-
rinin avmazlıklanndan kavnaklanan so-
runlar giderek bü> ümüştür. Bir vandan
uzun bir süreden berı süregelen bir iç .-.a-
vas.ııı yarattığı önemli toplumsal \e ikti-
sadı sorunlar. bir vandan da Türkiyenın
önüne sınsice getirilmeve çalışılan 1.
Dünya Savaşı koşullarının ürünleri kö-
kenli politikalar çok özenle değerlendi-
rilmelıdir. Türkive'nin, Auupa Bırli-
ğı'nın dısında tutulmasina dönük geli^-
melenn anlamı üzennde av rıca durulma-
lıdır. Kımisi dost olmav an. kımisi de diiş-
manca politıkaiar ızleven ülkelerle ku-
şatıimış olmanın varattığı tehlikeleri 011-
levebilmek için kimi darboğazlardan
geçmek gereği de ülkemizin önüne gel-
miş bulunuvor.
Günümüzün \e ülkemizin ko^ulların-
da şeriatçı Refah Parri.si İ1e Çiller'li
DYP nin oluş.turduklan koalisvonun v a-
şama. siirebilme şansı son derece za>ıf-
tır. Çünkü. Erbakan Hoca'nm istıkrarsiz
\e takıvveci kısılıği. içinde >a da basın-
da bulunacağı bir lıükümeıte durmadan
soruıı varatabtlecek bir nitelıktedir. Bu
nedenle bugüııkü parlaınenronun bileşı-
minııı deği^mesine kesin gereksinim du-
vulacaktır. Adil \e halkın tüm oylarınııı
parlamentova vansıyabıleceği bir seçım
va.>asına zaman yilirmeden ıılaşmak ge-
rekecektir.
(îörüldükı parlamentodayeralan sağ-
cı \e dinci partiler, ülkenin i\edi \e \ı-
ğışmış sorunları üzerinde durup çözüm-
ler üretnıek \ erıne liderieri hakkında açıl-
mış parlamento soruşturmalarını engel-
lejecek jöntemler üzerinde çalışmaM \e
anlaşma\ı >eğlemişlerdir. Kendi volsuz-
luklannı örtme üzennde hemen de anla;?-
makradırlar.
IîfSİzliğııı. gelır bölüşürnü adaletsizli-
ğinin doruğa çıktığı. memurıınu. ışçi>ini
\e emeklı^ini kırıp geçiren bir sürekli
enfla^yonun kol gezdiğı bir ülkede sos-
\al demokrat partıierın ülkenın \önetı-
mınde geleeeğınde ve \azgısında rol ve
söz sahıbı olamamalan şa;?ırtıcı bir du-
rıımdur
Bu durumun en anlama geldiğini .sos-
val kadrolarm \e lıderlenn ivi değerlen-
dırmeleri \e sorumluluklarını iv 1 du> ma-
larıgerekır. Bırvanlışiçındcbulunupbu-
lunmadıkları elbettedü^ünülnıevedeğer.
Refah PartiM'nı.oteki partilerin.özelîık-
le sosyal demokrat partilerın önüne ge-
çırcnavmazlığın sürüpgitnıeolasılığı iil-
kemız için büvük bir talihsizliktir. Şerı-
atçı bırpartı demokra>iden yararlanarak
demokratik kişi haklarını veözgürlükle-
rıni dınsel kıırallardoörultUMinda >oket-
meye doğrıı vol alırken sosyal demokrat-
ların edılgen durumuna ındirgenmelerı
son derece hazın birgelisnıedir.
Partıler. vanı ülkenin yönetimtne talıp
olan siyasal örgütler. programları doğ-
rultusunda ülkelerine. halka hızmet et-
me\i. vararlı olmayı amaçlarlar. Doğal
olarak so.syal demokrat partilerın prog-
ramları da bu doğrultularda olu$muştur.
Nevarki. ülkemizin bugüııkü koşullann-
da. durumunda ve sosval demokrat par-
tilerin en güçlüolabilecekleri ve başa gü-
re^ebılecekleri bir ortamda gerilerden.
yorgun savaşçılar gibi se.ssiz vürümeye
çalışmaları ülke yararına olmayan acıklı
bir olgudur. Günümüz koşullarında hiç-
bir neden. var olan sosyal demokrat po-
tansiyeli i^levsız bırakmavı haklı göste-
remez.
Siya^al va^anıımız içinde bir vanlış
volda y üriimekte diretenlerin verini tarih
elbette belirleyecektır. Ama. olan ülkeye.
Atatürk devrimlerine ve gelecek kuşak-
lara olnıaktadır.
Ortalığı. Refah Partisi'nin bilimsellik-
ten \e sağdu> udan \oksun. ne ülduğunu
kendilerinin de bilmedikleri sözümona
adil düzenine bırakmak büvük ve bagış-
lanmaz bir yanlış ulmaz ıtıı? On dokuzu-
nu \ üz>ılın ütopyacı sosvalistltrinin zi-
hinscl fanteziterinin adil diizen adı altın-
da halka sıınulınasına göz > umnıak. mev -
danı çağdışılara bırakmak sosval deınok-
rashi vüceltir mi?
Güzel Sanatlar Akademisi Nasıl Yok Oldu?
Prof. Yük. Milliai' R. RUŞEN DORA MUmır Sunm Cniversilcsi Öğr. Cye>,
• • Ikemizde \t. yüzvıl sonlarına doğrıı
U
pek çok alanda oîduğu gibı sanat ve
mımarl ıkta da önemli gerilemeler göz-
leııiyordu. Pek çok yapıt eşliğinde ta-
rıhscl anıtlanmızın da çoğunu "has-
sa mimarları" vaparken gitgide bu
ı^lerı vabancılarüstlenmeyebaşlamiilardı. I^teTiirk
mınıarlığına fazla vakın olmayan "Bahan"lar da
böyle pek çok ış.ler > apmışlardı. Bu durumlara kar-
sm sanat ve ınıınarfık öğretımleri içinde vararlı ve
etkili çözümlerde sağlantnıvordu. ~\fühendishane-
i Berri-i Humayun~( 1
7
95) adlı okul bir vandan top-
çu. ıstıhkam subavlarına öte vandan da ocakçı kal-
ta ve mimarlara eğıtinı vermeyı amaçlıyordu. An-
cak siv ıl \a>amda bu eğıtimın de pek vararı olanıa-
nııştı. \ine "Hassa başminıarlığr, "Ebnhe-i Has-
sa" (İS3I) müdürlük biçınıine sokuldu. Kurumun
müdîirü Abdülhalim Bej ise ılk kez( 1<S34) Padisah
II.Mahmud'a "fenni ınimari"eğitirniıııngereklıli-
ğınden sözler arz edivordu. Bazı okulların ders
programlanna resinı. mımarlık öğretiın saatlen ser-
pıştırerek sonuç alınamayacagı da açıktı. Bu arav ıs
ve istemler ıle resvım Guillemet (1874) İstanbul'a
çağrıldı. Sanatçı. gelır gelmez Beyoğlu'nda resim
öğretmek için bir atöhe açtı. Daha sonra da mımar
Çıngirya Be> ıle mimarlık \e resim okulu kurdu.
Ancak bu sırada Türk-Rus Savası basladı ve Çın-
gırva Bev tıfodan öldü. Bu okul da kapandı.
Tünı bu kargasalar sürerken Paris'te lıukuk ve re-
Nİm öğrenımı biteıı Osman Hamdi Ek'>, 4 Evlül
1X8l'de yurda döner ve müze müdürü olur. Sanat
eğitiminin ülkede çaödas Batı niteliğinde başlatıl-
masına ilk adımlar da O. Hamdi Bey'in 10 Ocak
1882'depadişaha; mimarlık ve resim (sanatleğitim
öğretimlen için "Sanayi-i Nefise'*nııı kurulması di-
leğinı sunması ile ba^latılmı^ olur. Böş lece (
tıcaret nazırı (bakanı) Raif Paşazamanında onav la-
nanöneri. ancak (1883) yenı nazirSuphi Paşa tara-
fından yasallaşır. Adı ~Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âli-
si"olan okulun ilk başkanı da müze müdürlüğü va-
nında (1916"da ölene dek) Osman Hamdi Bev"dir.
Okul. bu tarihten eumhurivetın kuruluşuna dek çe-
sitlı yerlereta^ınır. ilgisiz vegöçebebirvasamda tu-
tulur. Cumhurivetin ba^laması ile vurtta heralanda
büvük Atatürk'ün devrimleri. Türk sanatı ve sanat-
çılarının da ülke ve dünvadaki çağd;)>yerinı alma-
sina olanaklar sağlamava başlanııs,tır. Iste. Ata'nın
açtığı buyolda ılerlenıesi için; okula "Gü/el Sanat-
lar Akademisi*' adı konuldu ve (İstanbul Fındıkh)
~Cenıile Sultan Valısı"'na yerlestırılerek Mıllı Eği-
tım Bakanlığı'na bağlandı. Bövlece vannı vüzyıl-
dır süren voksul vaşam da sonlanmıs oldu. Bu ta-
nhlerde (1926) Milli Eğirim Bakanı Mustafa \eca-
ti Be> ve akademının müdürü de ressam Namık İs-
nıail Bey'dir. Bunu izleyen vıllarda (193") büvük
Ata'nın doğru görü ve önderliğinde "Dolmabahçe
Sara>i VeliahtDairesr,Resim ve Hevkel Müzesi va-
pıldı. Biryanda sanatın eğıtimi veötevandada ko-
runmasına dönük tanıamlavıcılıklar işte bu tür de-
ğer vargılanna bakısjann yüzeysel ve göstermelık
olmadığınasomutkanıtlaridı. 1923-24 öğretımvıl-
larında tezy ini sanatlar (süsleme sanatlan) subesin-
den biröğrenci mezun edebilen okul. artık (1926)
bu sube yanında baştat] beri var olan fenrii mimari
(mımarlık). ovmacılık (hevkel). resim ile ve en son
eklenen "Türksüsleme"}ubeleri kapsanıında ikın-
ciyarı vüzvıllık vaşamına basladı. Bu ikiııcı vaşam
içinde adınınbaşına eklenen "devlet"ve "İstanbul"
sözciikleri ıle ıçerığı değışmeden I983'!e vüzüncü
2) kurııkı^ vılına \anldı. 1969'da çıkarılan ll"2savı-
lı "DGSA" Kaııunu ıle kuruma. bilimsel (sanatsal)
özerklik de sağlanmıstı
Yüziincü kurulus. (1983) vılına varıldığında; ar-
tık "Güzel Sanatlar Akademisi" de bıtmısti. Bu ta-
rihlerde doğan "YÖK" ile. ülkede bir zamanların
"...demir ağlarla öreceğizana>urdu..." dılekleri \e-
riııe araç. gereç v e öğretim eksıklıkleri de olsa "Ve-
ni \eni üni\ersiteleıie ördük ülkenin dört v önünü._".
"Bu funada sanatın öğretildiği kuruınlara ne ol-
du?" "Güzel Sanatlar Akademisi. bir ünhersiteje
fakülte mi olsa? Konsen atııvarlar (bale. mü/ik. \ b.)
öğretimleri de bmle standartlara mı sokulsa?"...
Hadi vazgeçılsin müzık. bale. resim. hev kel vb. sa-
ııatlann erken çoeuk ya^larında eğıtımin başlatılma-
sindan. ortaöğretım ile lı.se çağını akadeıııide va^a-
van oradaki galeri ve atölvelerde yoğrulan. pişen.
sanataenazından fidan uiripçınarolan insaıılar. sa-
natçılarvetisti buralardan. Bilineceğı gibi "Herşe>'
olunur. ama sanatçı ulunama/"da ne denıek mi ıdı?
Sokari7 sınıflara "^ ıkarı/on kese \irmi sabun, mis
gibi sanatçı olurlar mı" sanmalıvdık. İnsanlara çe-
^itli tınvan. riitbe. makamlar su va da bu sekillerde
venlebilır. üvguıı olan va da olmayan atanıa. vük-
seltmelcr de sunulabilir. Ama bılime ve sanata ve
oııların insanlanna verılen. sadeceonlann kendi de-
ğer güçleri ıle aldıklandır. Oııurlu olan da budur.
Clkenın çağdas. ve eskı lek sanat eğıtim-öğretim
kurumu. güzel sanatlar akademisi idi, Yüzüncü ku-
rulıiş vılındabaşkabirünıversiteve takülteyapılma-
dı. Ama bu kez de Mimar Sinan adlı üniversiteve
takiilteoldu. Galeri ve atölyelen >okoldu. Fen-ede-
bivat fakültelı şekıller içinde takülteye küçültül-
mek ıçınakademi nerede vanhs vaptı1
.'Adı neolur-
sa olsun sanatı öğreten ustası (hocası) ve öŞrenci-
leri (çırakları)birbütündür. Onlar. ülkelerine ve in-
sanhğa atanmalarla değil. vetenek ve özverili basa-
nlan ılconurlarsağlarlar Sanatınavncalıklı tünı va-
şama vaygın göz ve el nurlan. uğraş ve alınterlerı
ile eğıtinı. görgü ve özverilerinin yoğrularak yapı-
labildığinı tüm dar kafalara duyurmak yine sanat-
çının görevıdır
"Güzel Sanatlar Akademisi", kendine özgü içe-
rığı eklentısız korunarak belki üniversitelerölçütte
(krıterde) gelenekselleşen sanat. eğitım ve öğretı-
ıııınde merkez avrıealığında ya^atılabılırdı. Büvük
Ata'nın 1923'lerden sonra görüp işaretledığı vol bu
idi. Bu anlavışta aradan gcçen bıınca yıldan soııra
yineeşsağlıkta bir adım daha ileri gidılebilirdı. Ol-
madı. olamadı. Lniversitelerımizın eş koşullu da-
ğılım modellerı başka şev ve sanatın öğretıminde-
ki kurgu baska olgu idi. Sanat. ancak kendı ölçüt-
lerindeöğretilir. öğrenılirdi. Heleözellıkle kalıpla-
n. standartları ve kuralları bihr.eyenlere disiplin-
sizmiş gibi de görünebilirdi. Ama sanat ödün ver-
mez. En acı. en doğru, en güzel disiplini özüııde sak-
lar ve ister. Gene de insanı adam vapan sanattır. Bu
çizgide "Güzel Sanatlar Akademisi"ni (Academie
des Beau\ Arts - The Aeadenn otFıne Arts) venı-
deıı kazanım dileği eşlığinde TÜBİTAK benzerı.
"Türk Sanat Kuruluşu". (TlSAK) ve dahaları da
gelmelı ve kurulmalıdır. Arttk "Sanat mı? O da
ne?_"demek
PENCERE
• ••Devletin MüsteşarıEmre Kongar'ın "Ben Müsteşarken" adlı kitabı
(Remzi Yayınevi) çıktı. Ben bu yazıyı yazıncaya kadar
birinci baskısı tükendi. ikincisi yapıldı.
Kongar. kitabında Kultür Bakanlıgı Müsteşan'yken
başından geçenlerı anlatıyor ve alışılmamış bir iş yapı-
yor: çünkü Türkiye Cumhurıyetı şımdıye dek nice müs-
teşarlar gördü; ama. görevini noktaladıktan hemen son-
ra. yaşadıklarını yazıyla Tarih Baba'nın sicıline geçinr-
ken, özeleştirisini de eksık etmeyen bir kişiyi görmedı.
Kitap şöyle başlıyor:
"Sevgıli okuyucular, işte size eğlenceli olsun diye
yazılmış bir kitap. Dört yıl boyunca, Ankara 'da bürok-
rasi ve polıtıka çevrelerınde başımdan geçen ılgınç
olayları anlatıyorum."
Oysa kitap yalnız eğlenceli değıl...
Ders verici.
•
Okumadan once kıtabın kapağına takıldım. Metalık
gri zemın üzerıne Kongar'ın "dekupe" bir fotoğrafı otur-
tulmuş. Bu düzenleme nasıl bir çağrışım türetiyor?..
Devlet dairesının soğukluğuyla müsteşarın gülümseme-
sındekı sıcaklık arasındaki çelışki daha güzel vurgula-
namazdı.
Emre Kongar'ın müsteşarlığında. hiç kimse devletin
çatık kaşını goremedi...
Kongar'ın ınsanca gülümsemesi ağır bastı..
Darısı bütün müsteşarların başına...
Sonra kitabı açtım..
Bir solukta okudum.
•
Neçokad var kitapta!..
Telefon rehberı gibi..
Yaklaşık 700 kışıden kitabında söz açıyor Emre Kon-
gar; üstelik yıne telefon rehberınde olduğu gibi her adın
yanında numarası da yazılı...
Doğrusu güç bir ış!..
Kitapta adı geçen tanıdıgım bırkaç kişiyi Kongar'ın
verdıği numarayla belleğımın rehberınde aradım...
Şıp diye karşıma çıktılar.
•
Fotoğraf an'ı saptar..
Fotoğrafın derinliğini -resim gibi- sezmek için gölge
ve ışık gerek...
An ile anı...
Birısi sanıyenın onda bınnde çekilebilir, öteki zarnan
içinde yolculuğaçıkar...
Anların anılaşması ıçın ınsan belleğinin ağına yaka-
lanması gerekiyor. Ancak unutulup gıdecek olanları ge-
leceğin belleğıne kazımak yalnız yazıyla gerçekleşe-
mez; yazılan yazının sahibi baktığını görecek. gördügü-
nu anlayacak. anlatımını geleceğe yansıtacak güçtey-
se amacına ulaşmış sayılabiliyor.
•
Emre Kongar'ın anılarında devletin mantıksızlığı, sı-
kıyönetımlerin anlamsızlığı. bürokrasinin olanaksızlığı,
aydınların anlayışsızlığı, koltuk hırslarının boşluğu, ın-
sanların yüzeysellıği geçit resmı yaparken, yaşadığımız
donemın çefışkileri karikatürleşiyor.
Emre Kongar'ın kıtabınm bir yerinde. soldaki bölün-
müşluğun nedenlerıni açıklayacak kuralı da buluyoruz.
O satırları aktarıyorum:
"Bir polıtıkacmın en büyük rakibınin, karşı partıler-
dekı değıl, kendı partısındekı polıtıkacılar olduğunu
sonradan öğrendım. Aslında mantık çok basıttı: Karşı
partılerdekı politıkacılann oy deposu farklıydı. Oysa ay-
nı partıdekı politıkacılann hedefı 0 partıyı destekleyen
aynı seçmenler ve delegelerdı. (...) Sanıyorum, pek çok
kişiyi polıtıkadan nefret ettıren. politikayı ve politıkacı-
yı gerçekten çırkınleştıren süreç de bu ıdı: En yakın ar-
kadaşın en büyük rakibindi."
3 yıl arka arkaya şampiyonî
ALTAY ANTALYASPOR BEŞİKTAŞ BURSASPOR Ç. DARDANELSPOR DENIZUSPOR
FENERBAHÇE GALATASARAY GAZIANTEPSPOR GENÇLERBİRLİĞİ ISTANBULSPOR KOCAELISPOR
MKE ANKARAGUCÜ SAMSUNSPOR SARIYER TRABZONSPOR VANSPOR ZEYTINBURNUSPOR
Futbolun adresi değişmiyor. 4 büyüklerden
sonra, şimdi^de %. Lig'in tüm maçları,
Ağustos'tan itibaren sadece CINE 5'tel
Sezonun başlamasını beklemeyin. Şimdiden
abone olun, CINE 5'in yaz fiyatlarını kaçırmayın!
1. Futbol Ligi, 3 sene CINE 5'te, unutmayın!
Decoderler AEG -BOSCH Bayllerinde ve CINE 5 standlarında...
(İstanbul'da Akmerfcez, Capttol, Carousal, Carrefour, Galleria, Mudo Clty - Rumeli Caddesi, Ankara'da Karam, İzmlr'de Kipa Alışveriş Merkezlerinde)