Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEMMUZ 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
C3rman alanlan daraltılarak arazi yaratılacak, sahipsiz araziler tapulanarak satılacak
ÜPniıı kayııağı arazi yağması
BENCE
tZZETTİIV ÖNDER
Hükümet. 10 bin dönüm iman olmayan sahipsiz araziyi de kamu
a«dına tapulayarak satmaya hazırlanıyor. Çalışmalann ancak 2 yıl
içinde tamamlanabileceğini belirten yetkililer. "Hükümet yıl sonuna
lcadar. açıklan ancak uzun vadeli dış borçla kapatabilir. Onun için de
güvencesinin alınması gerekli" dediler.
dirildi. Yetkililer. çalışmaiann ancak 2
yıl içinde tamamJanabileceginı vurgula-
yarak. "Hükümet \ıl sonuna kadar, acık-
lan ancak uzun vadeli dış borçla kapata-
bilir. Onun için de Uluslararası Para Fo-
nu'nun güvencesi gerekli" dediler.
Memur maaşlanna yapılan yüzde 50
zammın getirdiği 125 trilyon liralıkyük-
le, 1 katrilvon lirava varan vaatlerini kar-
ESRAVENER
ANKARA - Kamu arazılerıni satarak
lca>nak bulmayı planlayan hükümer. or-
m^n alanlannı daraltarak satılacak yenı
alanlar oluşturmavı da programlıyor.
Program uvannca, lObın dönüm iman
olmayan sahipsiz arazinin de kamu adı-
na tapulanarak satışa hazırianacagı bil-
şılamak için kaynak arayan hükümetin,
15 gündüraçıklaması beklenen "paket"
tıkandı. Paketi her gün erteleyen RE-
FAHYOL'un. kamu lojman ve arazileri-
nin yıl sonuna kadar satışından 300 tril-
von liraiık gelir ahnacağı. KDV oranla-
nnın yükseltileceği yönündeki açıkla-
malarının da, hemen uygulanabilecek
planlarolmadıgı kaydedildi.
Hükümetin elinde. güvenlik güçlerinin
kullandıklan. kalkınmada öncelikli böl-
gelerdekiler ve köylerdekilerin dışında yal-
nızca 80 bın lojman var. Yetkililerbu loj-
manlann ancak 2 yıl içinde satılabilece-
gıni. elde edilecek gelirin de 10-20 tril-
yon lirayı aşmayacağını bildirdiler.
Hükümetin aynca, kıyıda bulunan ve
izinsiz imara açılan orman arazilerinın.
"orman alam" kapsamından çıkartıla-
rak satılmasını öngören bir yasa taslağı
hazırladığı öğrenildi. Bu kapsamda özel-
likle Istanbul ve Antalya'da yüksek de-
ğerle satılabilecek arazi yaratılmaya ça-
lışılacağı kaydedildi.
Aynca. iman olmayan boş, daha çok
çevreyollan kenarmda bulunan yaklaşık
10 bin dekarlık arazinin kamu adına ta-
pulanması için de bir çalışma başlatıldı.
Buna göre. bu arazilerin önce imarplan-
lan yapılacak, daha sonra da kamu adı-
na tapulanarak satışa çıkanlacak.
Yetkililer, bu projelerin ancak 1-2 yıl
içinde tamamlanacağını vurgulavarak.
"Ancak 300 trihon geür elde edilmesi de
münıkün değil. Ancak 50-100 trihon li-
ra sağlanabilir. O da 1-2 yıMan önce top-
lanamaz" dediler. Hükümetin. KDVoran-
lannı yükseltmeplanından vazgeçtiğine
dikkat çeken yetkililer. "Özelleştirmeça-
itşmalanşimdi başlasa, gelirier ancak ge-
lecek sene sağlanır. Bu yüı kurtarmak
için tek şans uzun vadeli dış borç" diye
konuştular. Uluslararası piyasalann. son
gelişmelerden sonra Türkiye'ye kapıla-
nnı kapattıklanna dikkat çeken yetkili-
ler. "Tek çare IMF ile anlaşmak. Ancak
ondan sonradış kredi alınabilir" görüşü-
nüdilecetirdıler.
İçeride bolca dağıtan Refah Partisi, Uluslararası Para Fonu'nun karşısına çıkarken daha liberal bir tablo çizdi
Aflah'ın nimederi IMF'ye yetmediCANA1NİSOYSAIV
BARIŞKARCIOĞLl
Refah Partısı iç pıvasalarda kay-
nak sıkıntısını aşmak için "AJlah'ın
nimetlerinden'" yararlanmayı he-
deflerken. dış piyasalarda borçla-
nabılmek için IMF'nin karşısına
daha liberal önlemlerie çıkmaya
hazırlanıyor. REFAHYOL hük'ü-
meti böyleceekonomıkpolıtikala-
nnda içerde Refah Partisi 'nı dışar-
da ise daha liberal olan Doğruyol
Partisi'ni ön plana çıkanyor.
Bütçeye kaynak yaratmak için kı-
yı ve orman arazilerinın satışı. do-
ğal kaynaklann kullanılması. kamu-
ya ajt gayrimenkul ve araçlann sa-
tışı gibi önlemlerı alacaöını açık-
layan yeni hükümet. işdünyası ve
finans çevrelen tarafmdan gelen
eieştiriler karşısında IMF'ye ha-
zırlav acağı pakette liberal değişik-
likleryaptı. Pakettebütçeyekaynak
yaratmak için doğal nımetlerden
hiç bahsedilmezken. Başbakan Er-
bakan'ın "Hergünbirmüjde"va-
afjeri çerçevesinde vaptığı ücret
artışlan ve destekleme alımlan da
yeralmadı. Akademisyenler. "RE-
FAHYOL, hükümette kalma süre-
sini uzafmakiçin IMF'nin görniek
istediği önlemieri paket olarak ha-
zırladı" şeklinde konuşurken.
JMF'in pakerteyeralan söz konu-
su önlemlerin uygulanırlığı konu-
sunda hükümeti pek inandıncı bul-
mayacağı da kaydedilivor. Prof.
Dr. Salih Neftçi,"IMF'nin yerine
özel bir kuruluşolsavdı, 'Bu prog-
ram valan. Lvaulavamazsınız' dhe
ÖZELLEŞTİRME
llk aşamada PTT'nin Tsi ve Pet-
rol Ofisi. Türkiye Petrol Rafineri-
lcri ve Ereğli Demir Çelik'i özel-
leştirmeyi düşünen hükümetin önün-
de ciddi yasal engeller bulunuyor.
Daha önce 3 defa iptal edilen
PTT'nin Tsi Özelleştinne Yasa-
sı'ndakı ihale tespit ve teklif usul-
leriyle ilgili yasal düzenlemelerin
yapılamaması nedeniyle yeni bir
iptalle karşı karşıya kalınabilecek.
Ozelleştirme fdaresi'nde L'fiıkSSy-
lemezden bu yana devamlı başkan
vekillerinin görev alması ve siyasi
istikrarsızlık nedeniyle hedeflenen
ozelleştirme rakamlanna ulaşıla-
maması da özelleşrirmenin önünde-
ki önemli bir başka engel.
SOSYAL GÜVENLİK
IMF'ye sunmayı planladığı paket-
te emeklilik yasını erkeklerde 58, ka-
dınlarda ise 55'e çıkarmayı hedefle-
yen REFAHYOL hükümeti, söz ko-
nusu taslağın yılsonuna kadar yasa-
laştınlacağını vaat ediyor. Ancak,
sendikacıfar hükümetin ilk önce so-
runlar yumağı halinde bulunan sos-
yal güvenlik sistemini bir bütün ha-
finde ele alması gerektiğini dile ge-
tiriyorlar. Sosyal güvenlik primleri-
nin yüksek. gelırlerin düşük olması
Oünya Bankast standartlanna aykın
bulunurken. emeklilik yaşının
yûkseltilmesine detepki gösterilece-
ği belirtiliyor. Sendikacılar, sistemde-
ki ilk iyileşrirmeye prim sisteminden
başlanması gerektiğini belirtiyor.
ENFLASYON
REFAHYOL hüküme-
ti IMF'ye sunacağı paket-
te enflasyonla ilgili lııç-
biröngörüde bulunmuyor.
Enflasyonun yıl sonunda
en az yüzde 80"lercivann-
da olması beklenirken. hü-
kümet yavaş yavaş yapı-
lan kamu zamlarının da
etkisiyle enflasyonun da-
ha da yüksek çıkabilece-
ğini düşünerek, IMF'ye
herhangi bir hedefte bu-
lunmaktan kaçınıyor. Bu
arada hükümet IVlF"ye su-
nulacak pakette ücret ar-
tışlan vedesteklemealım-
lanndan da bahsetmiyor.
tepki gösterirdl Resmi bir kuruluş
olan 1!\1F ise, u> guianacağına inan-
madığı anlaşmavı hemen inı/ala-
maz. Bunun verine kendi önlemle-
rinialır" şeklinde konuştu. IMF'nin
ilk önce taahhüt mekrubu istedigi-
ne dikkat çeken Neftçi. "Mektubu
aidıktan sonra 3-4 a\ u> gulamala-
n se\Tediyorlar. Bu siirede IMF ik-
na olmazsa anlaşmanın inı/alan-
ma tarihi ertelenijor'* dedı.
Hükümetin IMF'nin istediği ko-
şullan hiç bir zaman yerine getire-
meyeceğini öne süren Neftçi. stand-
by'ın imzalanma tarihini erteleye-
rek iktarda kalma süresinin uzatıl-
ması istendiğini vurguladı. Neftçi.
oldukça kötü durumda bulunan
ekonomide reform yapılmasının
da güç olduğunu ifade ederek,
"Ekonomi, önlem alınca gider. Bu
nedenlehükümetsadccczaman ka-
zanma\a çalışıvor" dedı.
(stanbul G'niversitesi Iktisat Fa-
kültesi Dekanı Prof. EsfenderKork-
maz ise, IMF'nin iç politikayla çe-
lişen pakete herhangi bir itirazı ol-
mayacağını söyledi. Paketin uygu-
lanma aşamalannın büyük dikkat-
le izleneceğine dikkat çeken Es-
fender Korkmaz. "Eğerujgulama-
da aksilik görürterse kırmızı ışık
.vakariar" dedı.
İçerde söylediklerine göre
IMF'ye daha tutarlı bir program
hazırlayan hükümetin, mutlakaya-
pılacağını açıkladığı özelleştirme
konusunda da ciddi sıkıntılan bu-
lunuyor. Özelleştirmeye hız kazan-
dırmayı amaçlayan hükümet yetki-
lilerinin ilk önce Özelleştirme Ya-
sası'ndaki ihale tespit ve ihale tek-
lif usulleriyle ilgili kanun değişik-
liklerini yapması gerekiyor. Ayn-
ca emekJilikyaşının ilk aşamada ka-
dınlarda 55'e, erkeklerde 58'e çı-
karılmasını öngören hükümetin
önünde özelleştirmeden daha kar-
maşık sorunlarla dolu bir sosyal
güvenlik sistemi bulunuyor. Bu
arada özelleştirme ve sosyal gü-
venük sisteminin yapılanması gi-
bi konularda fazla savıda kanun
değişikliklerine ihtiyacı olan hükü-
metin, söz konusu kanunlann Mec-
lis'ten geçmesi sırasında da sıkırı-
tılaryaşaması bekleniyor.
Refah Partisi Başkanı Erbakanın REFAHYOL hükümeti
kurulduktan sonraki sloganı 'her gün bir müjde' idi.
Biyoekonomi ve Globalleşme
Güçlü Batılı merkezler şunu kanıtlamaya çalışmaktadır:
Uzun yıllar içinde yoğun mücadelelerden galip çıkan sis-
temler yaşamaya hak kazanır. Bu büyük mücadelede ye-
nik düşenler ise yoktur. Aslında neden-sonuç ilişkisine gir-
meden, sadece sonuçlara göre yapılan bir açıklama bir to-
tolojiden ileri gitmemektedir. Buna rağmen, yine aynı mer-
kezler bu müthiş sonucu ampirik bulgularla da destekleme-
ye çalışmakta, örneğin, beyaz ırk/n daha yüksek IQ sahibi
olduğunu yaymaya gayret etmektedir.
Biyoekonomi üzerinde çalışanlar ilk esin kaynağını Char-
les Darvvin'den almaktadır Garip bir rastlantı olarak, Dar-
win de 1838 yılında, ünlü ıktisatçı Thomas Malthus'un nü-
fus üzerine yazılmış eserini okuduktan sonra kendi ünlü te-
orisini oluşturmuştur: Doğa koşulları karşısında türler de-
ğişime uğrar ve bu koşulları aşamayanlar ayıklamr!
Bugünkü vahşi kapitalizm, böyle bir vahşi sosyal Darvvi-
nizmin birtürgörüntüsünü oluşturmaktadır. Spencer'ın de
üzerinde durduğu sosyal Darvvinizmi ve bugünkü vahşi ka-
pitalizmi bilımsel alanda meşru kılabilmek için gerekli veri-
ler hayvan sosyolojisi alanındaki çalışmalardan derlenme-
ye gayret edilmektedir.
Henüz çok yeni olan biyoekonomi, tıp alanındaki bir ve-
ri ile ciddi olarak sarsılmaktadır. Bu alandaki çalışmalar,
DNA'da bilgilerin uzun süreli depolanabileceğini gösterir
yönde gelişmektedir. Bu bulgu, eğer doğru ise, bireylerin
farklı yaratılmamış, fakat uzun süreçlerden sonra farklılaş-
tırılmış olduğunu ortaya koymaktadır. Kısacası, bıreylerara-
sı farklılaşma, doğanın bir sonucu gibi gözükse de uzun za-
man süreci içinde oluşan sosyal çevre ve etkileşimin bir so-
nucudur. Eğer bu bulgu doğru ise farklı gruplar üzerinde IQ
testi uygulamak ve aralarındaki zihinsel farklılığı ortaya koy-
mak malumu ilandan öte bir işleve sahip olmaz. Yine eğer
bu bulgu ya da sav doğru ise kapıtalistlerin sosyal ve eko-
nomik alanları kendi hâkimiyetleri dışına çıkarmama yö-
nündeki egosantrik davranışlan ile sosyalistlenn bu alanla-
rı tüm topluma yayma yönündeki insancıl davranışlan ara-
sındaki fark, gündüz ile gece kadar belirginleşir.
Bugünkü dünya zenginliklerin nasıl oluştuğu ve bu zen-
ginliklerin nasıl olup da bazı yörelerde yoğunlaşmış olduğu
konulan bir yana, bu zenginlikler hem üstün DNA sonucu
olarak algılanmakta hem de sürecin aynı yönde devam
edeceği düşünülmektedir. Böyle bir gidiş ise fevkalade kö-
tümser bir görüntü ortaya koymaktadır. Zira, giderek sıkı-
şan dünya kaynaklan karşısında, üstün DNA yüklü olduğu-
na inanan hâkim merkez, çevresel ekonomileri iki ana ka-
tegori içinde algılayıp kararlarını buna göre oluşturma eği-
limi gösterir.
Daralan kaynaklar karşısında amaç, merkeze kaynak ak-
tarma olacağına göre (..akıllı tür böyle düşünür!), merkezin
çevresel ekonomilere yöneJik polrtikalan iki farklı çizgide, fa-
kat tek ana doğrultuda gerçekleşme eğilimi taşır. Çevreden
merkeze hiçbir kaynak aktarımının söz konusu olmadığı
durumda, çevreye kaynak aktanmı durdurulabilir. Bugün yok-
sulluk ve kıtlık içinde çaresiz kalan ülkelerböylece kendi ka-
derlerıne terk edilir. Dış yörüngedeki bu ülkeler giderek kö-
tüleşerek kısa süre içinde tarih sahnesinden silinebilir.
Merkeze daha yakın iç yörüngede bulunan ve henüz üre-
tici kapasitesini kaybetmemış olan ülkelerjse, merkez ta-
rafmdan giderek daha yoğun denetım altına alınarak mer-
keze kaynak aktanm süreci hizmetine sokulur. Ancak, uzun
dönemde merkeze kaynak aktanmı işlevini kaybeden bu ka-
tegondekı ülkeler de zamanlı dış orbrte kaydırılarak tarih sah-
nesinden silinebilir.
Bugün yaşadığımız globalleşme, belki de, büyle bir sürecin
başlangıcını ya da belirli bir halkasını oiuşturmaktadır!
Kredi kartlı benzine komisyon
B
enzin istasyonlarının kredi
kartlı alışverişlerde yüzde '5'
komisyon almaya başlaması
ile ilgili uygulamanın tüketicilere
yeterince duyurulmamış olması
birtakım sorunlan da beraberinde
getiriyor. Bu durum özellikle
şehirlerarası yolculuklarda büyük
tartışmalara zemin hazırlıyor.
Kendisinden yüzde 5 komisyon
ısteyen benzincinden, haksız
kazanç sağlamaya kalktığı
gerekçesiyle tartışarak aynlan
tüketicilerın sayısı haylı kabarık.
Bize gelen okur şikâyetlerinden
bir bölümü ise kendisinden yüzde
5 komisyon alındığım sonradan
öğrenen ve bu konuda kendisini
zamanında uyarrnadığı ıçın istasyondaki görevlilerle
tartışmalara giren tüketiciler oluşturuyor. Türkiye
Akaryakıt Petrol ve Gaz Şirketleri Işverenleri Sendikası
(TAPGİS) ile Petroi Urunleri Işverenleri Sendikasf nın
(PÜİS) aldığı ortak kararla kredi kartlı satışlardan 15
temmuzdan itibaren yüzde 5 komisyon almaya
başlayan benzin istasyonlan, müşterilerinin bu
uygulamaya henüz alışamadıklannı dile getiriyorlar.
Son iki yıldır, benzin satışlarını arttırmak ve V
komisyon uygulayan istasyonlarla rekabet edebilmek
için kredi kartlı satışlardan komisyon almayan benzin
istasyonlan, bu satışların şu anda cirolannın en az
yüzde 35'lik bölümünü kapladığını vurgulayarak
"Zâten küçük kâr marjı ile çalışıyorduk. Kredi kartlı
satşlann artması bızim nakit sıkıntısı çekmemize
neden oldu" diye konuşuyorlar. K redi kartlı
alışverişlerin faiz ve komisyon ödenmediği için cazip
oldjğunu söyleyen tüketiciler ise, benzin
istasyonlarında satışlardan yüzde 5 komisyon talep
edirnesini haksızlık olarak nitelendiriyorlar. Akaryakıt
sektörünün yüzde 5-6 kâr marjı ile çaiışan bir sektör
Cumhuriyot
Türkocağı Cad 39/41
CağatoQtu/tSTANBUL
TEL 512 O5 OS
FAX 514 O7 51
olduğunu söyleyen TAPGİS
Başkanı Kaya Baban, bankalann
benzin istasyonlarından talep ettiği
komisyonun yüzde 5 civarında
seyrettiğini anımsatarak "Kredi
kartlı satışların maliyetlerinin
artması şletmelerin kârlannın
azalmasına neden oldu. Benzin
istasyonlan peşin para ödeyerek
aldığı ürüne neredeyse bir ay vade
yapmaya başladı. Kredi kartlı
satışlann özellikle cirolannın yüzde
35'ini kapsaması benzin
istasyonlarını zora soktu" diye
konuştu. İki sendika tarafından
alınan bu karann bütün
istasyonlarca uygulanacağını
tahmin ettiklerini bildiren Baban,
komisyon almadan satış yapmayı sürdüren
istasyonların sattıkları akaryakıt ürünleri konusunda
tüketicileri uyardı. Yüzde 5 komisyon uygulamasını
bütün benzin istasyonlanna asılan pankartlarla
duyurduklannı dile getiren Baban, uygulamanın yavaş
yavaş yayılacağını kaydetti. Görüşlerini aldığımız
birçok banka, benzin istosyonlannı çok düşük kâr
marjıyla çalıştığını kabul edip peşin olarak satın
aldıklan ürünleri vadeli satmalarının büyük bir yük
olduğunu vurgulayarak yüzde 5 komisyonun
tüketiciye yansıtılmasının kaçınılmaz olduğunu
vurguladılar. Bankalann benzin istasyonlannda yapılan
satışlardan komisyon alınmasına 1991'de karar
verildiğini hatırlatarak istasyonlar arasındaki rekabet
nedeniyle bu uygulamaya ara verildiğini dile getirdiler.
Benzin istasyonlan dışında hiçbir işyeri veya kuruluşa
komisyon talep etme hakkı verilmeyeceği konusunda
fikir birliği içinde olduklarını vurgulayan yetkililer, çok
düşük kâr marjıyla çaiışan benzin istasyonlarının
komisyonu tüketicilere yansıtmasına ızin verildiğini
kaydettiler. •
Kom'dan adamına
cöre muamele
rsanbul'dan yazan okurumuz
Vcdan Şahin'in mektubu bize,
bazı üreticı ve satıcı firmalann
ükrtıci memnuniyetinı sağlamada
retennce duyarlı olmadıklannı bir kez
iata ortaya koydu. Hakkını aramak
jrinv&rdiği ilgili firmalarla diyaloğa
lîrei tüketiciler, kimi zaman sonuç
ılanazken, şikâyetin tuketicı hakem
leystine iletilmesi veya bizim birkaç
ezrelefon görüşmesi yapmamızla
orın kendiliğinden çözülüyor. Tabiı
i hîksız olmasına karşın bazı
laMarda sonuna kadar ürün
eoşimi yapmak istemeyen, para
»dsine yanaşmayan firmalara da
ıkMa rastlanıyor. Haziran ayında
-eşKtaştaki Fem Mağazasından
on marka lacivert-beyaz desenli ve
el ısmında kırmızı kemer bulunan
ir ökini satın almış. Söz konusu
~ıa>3nun her kullanımdan sonra
rten miktarda boya verdiğini gören
kujmuz, ilk başta ıç taraftaki
stfda kırmızıya boyanma olduğu
;ın ahatsız olmazken, renk
eCşikliği mayonun görünen
snlarınada bulaşınca satış
taazasına gitmış. Mağazadaki
atı elemanlarının konu ile
gilfieceğini söylemeleri üzerine
ıra rahatlayan okurumuz, birkaç
gün sonra aradığında mayonun
değiştirilmeyeceği cevabı ile
karşılaşmış. Gerekçe olarak da
fabrikadan yapılan 'mayoda üretim
hatası yok, söz konusu mayo beş
dakika bile ıslak kalsa boyama
yapabilir. bir kez de beyaz sabunla
yıkamayı denesin' açıklamasmı
göstermişler. Bunun üzerine üretici
firmanın halkla ilişkiler departmanı ile
görüşen okurumuza, aynı açıklama
tekrarlanmış. Okurumuz haklı olarak
bize hayatında ilk kez mayo
giymediğini, şimdiye kadar havuzdan
gelirken mayolarını havlu arasında eve
getirdiğini ve derhal durulayıp astığını
dile getirmiş. Bunun üzerine üretici
firmanın halkla ilişkiler departmanını
aradığımızda, aynı açıklamalarla
karşılaşmadık. Aksine, okurumuzun
şikâyet mektubunu alan yetkililer,
'mayoda üretim hatası olmadığı,
okurumuzun dikkatsiz kullandığı'
şeklinde hiçbir açıklama yapmayan
yetkililer, söz konusu mayoyu
değiştireceklerini söylediler. Kom'uı
hatasını geç de olsa düzeltmesi
güzel ama, satın aldığı ürünlerd'
şikâyetçi olan tüketicilere
yaklaşımlannda biraz
daha duyarlı ve ilgili •*
olmaları gerekiyor. •
Doç. Dr. ERİNÇ VELDAN (Bilkent Lniu>r»itesi)
Doç. Dr. EROL BALKAN (Hamilton College)
D
e\ let iç borçlanma senetle-
nne(DİBS)da>alı finansal
serbestleştirmenin mali pi-
yasalarda üç temel etkisin-
den sözetmek olasıdır; Birincisi, ka-
munun mal.iye politikası. Merkez Ban-
kası'nın parasal politikalannı ikame
ederek kamuyasımrsız bîr kredi hac-
mi sunmuş durumdadır; ikincisi. bu
süreç Hazine'ye finansal piyasalarda
bir tekel konumu.yaratarak kredi ha-
vuzunun dagıtımında etkinlik ölçüt-
lerini ve verimlilik beklentilerini ge-
çersiz kılmıştır; üçüncüsü, kamu
DlBS'lerinin düzensiz aralıklarla ve
büyük boyutlarda piyasaya giriyor ol-
ması sonucu, para carpanı dalgalan-
maya ve belirsizliğe itilmiştir.
Kamu kesimince yeni ihraç edilen
menkul kıymetlerin GSMH'ye oranı
1988'de yüzde 6.9'dan, 1995 sonun-
da yüzde 20'ye ulaşmış iken özel ke-
simin ihraçlan sadece yüzde 2.2 dü-
zeyindedir. Vfali dennleşmesürecinın
Türkiye'deki gelişimini özetleyen bu
göstergeler. Tablo 2'de aynntılı ola-
rak sergilenmektedir. Bu verilere gö-
re 1988^ 1995 döneminde ihraç edilen
kâğıtlar içinde kamu kesiminin çı-
kardığı Hazine bonosunun GSMH've
oranı yüzde4'ten. yüzde 15.8'e:dev-
lettahvillerinin oranı ise yüzde 3 "ten.
yüzde 4.5'e çıkmıştır. Özel sektörce
çıkanlanhissesenetlerinin GSMH'ye
oranı ise söz konusu dönemde ancak
yüzde 0.3- yüzde 1.0 arasında seyret-
miştir. Bugözlemler. ~finansalserbest-
leştirme" söyleminin aslında kamu
mali politikasının bir uzantısı olarak
işlediğini ve devletin. normal vergi ge-
lirlerini özel sermaye kesimine yö-
nelik olarak yaygınlaştırmak yerine,
ideolojik olarak sürdürdüğü bir rant
transferi politikasının temel biraracı
olduğunu belgelemektedir. Kamu fi-
nansman gereğinin karşılanmasında
devlet. v ergi gelirlerini kökten bir re-
formla yaygınlaştınp, özel sermaye-
nin sivil vergi ve tasarruf havuzuna
olan katkısını arttırmak yerine. -ka-
mu kesimi dengelerinin bozulması
pahasına- mali piyasalara doğrudan
müdahaleyle karşılama voluna git-
mektedir. Bu tercihin Türkiye günde-
mindekı güncel söylemi ise "finan-
sal serbestieştirme", "daha açık piya-
sa ekonomisi" ve "küreselleşme" gi-
bi içenği pek belli olmayan slogan-
larda ifadesini bulmaktadır.
Bu gözlemlerimizeek olarak 2 no-
lu tablodaki veriler. Ml ve M2 cin-
sinden para arzının düşüş içinde ol-
duğunu. buna karşılık M2Y'nin ora-
nının arttığını göstermektedir. Bilin-
diği gibi MI ve M2 cinsinden para sto-
ku sadece ulusal para (TL) bazında-
ki parasal büyüklükleri ifade eder-
ken M2Y. bu rakama döviz tevdiat
hesaplannın da ila\e edilmesiyle bu-
lunmaktadır. Elimizdeki veriler, Türk
Lirası cinsinden tanımlanmış para ar-
m Hazîne.finansteketi
• Kamu finansman gereğinin karşılanmasında devlet, vergi
gelirlerini kökten bir reformla yaygınlaştınp, özel sermayenin
sivil vergi ve tasarruf havuzuna olan katkîsını arttırmak yerine,
kamu kesimi dengelerinin bozulması pahasına mali piyasalara
doğrudan müdahaleyle karşılama yoluna gitmektedir.
TABLO:
İHRAÇ EDİLEN MENKUL KIYMETLEF
1. İhraç Edilen Menkul Kıy.
Kamu Kesimi
Devlet Tarıvili
Hazine Bonosu
Özel Kesim
Hisse Senedı
Ozel Sektör Tahvılı
Varlığa Dayalı Menkul Kıy.
GENEL TOPLAM
II. Parasal Göstergeler
Dolaş/mdaki Para
M1
M2
M2Y
Toplam Mevduat
Vadeser ftîtevdtıat
Vacfett Mevduat
DTH
fiezerv Para
Yurt-lçı Kredi Hacmı
Kaynaklar. TCMB Yıliık Rapor.
2
I VE PARASAL GÖSTERGELER
(GSMH'NİN %'Sİ OLARAK)
1988
6.9
3.0
4.0
0.9
0.3
0.2
0.0
7.8
35
8.8
21.1
28.4
30.3
6.1
12.3
7.4
9.4
22.5
1989
7.7
3.9
3.3
1.0
0.4
0.3
0.0
8.7
3.7
8.5
20.5
26.6
27.8
5.5
12.0
6.1
9.0
18.9
1990
5.4
3.1
2.1
1.0
0.5
0.2
0.0
6.4
72
7.9
18.0
23.5
24.7
5.0
10.1
5.5
7.2
18.8
1991
7.6
1.9
5.4
0.9
0.6
0.1
0.0
8.5
6.9
7.4
18.5
26.5
27.4
4.6
11.1
8.0
6.9
20.6
1992
12.9
5.6
6.9
2.0
0.4
0.1
1.3
14.0
34
7.1
17.3
26.6
27.8
4.3
10.2
9.4
7.0
22.1
16.8
7.5
9.0
3.5
0.4
O.O
26
20.3
3.2
6.5
14.1
23.7
24.5
3.9
7.7
9.5
6.5
22.7
TTfr
-f .
22.9
5.1
16.7
2.2
1.0
0.0
1.1
25.1
3.1
5.9
16.2
30.7
31.7
3.3
10.3
14.5
7.3
19.9
20.3
4.5
15.8
2.2
0.6
0.0
1.5
22.5
2.9
5.2
16.6
34.3
zının(M2) I988'de GSMH'nin vüz-
de 21.I 'ini oluştururken bu rakamın
1995'te yüzde 16.6'vagerilediğini; bu-
na karşın yabancı para cinsinden ifa-
de edilen M2V "nin aynı dönemde
yüzde 28.8 'den. yüzde 31.3 'e çıktığı-
nı göstermektedir. Dolav ısıyla ulu»al
ekonomide ulusal para binminin kul-
lanımı giderek gerilerken girtikçe ar-
tan bir para ikamesi (dolanza.syon)
tehlikesi öne çıkmaktadır.
Yabancı para birimlerine > önelışjn
diğer birgöstergesi mali tasarruf bı-
çimlerinde kendini göstermektedir.
Bankacılık kesımindeki TL cinsin-
den gerek vadesiz. gerek vadeli mev-
duat GSMH "\e görece sürekli azalan
biroran eğiliminde olmasına karşın.
döviz tevdiat hesaplannın (DTH)
GSMH 'ye oranı 1988-1994 arasında
iki misli artmıştır. Bu gözlemlerin ışı-
ğında. ulusal mali pıyasaların gerek
likit para arzı, gerjkse tasarruf bi-
çimleriyle giderek ulusal para biri-
mınden uzaklaştığı görülnıektedir.
Kısa vadeli sermaye
Türkive. ödemelerdengesinde ser-
maye hareketlerıni 1989 vılında bü-
tünüyle serbestleştirmiş durumdadır.
Bu adım ile dış sermave hareketlen
üzerindeki bütün kontroller ve dene-
tim kaldınlmış ve Türk finans piya-
salan kısa vadeli sıcak paranın spe-
külasyonuna açılmıştır. Bö> lece ulu-
sal piyasalarda döv ız ve faız kuru bır-
birine bağlanarak Merkez Bankası'nın
kontrolünden çıkmış durumdadır. Ar-
tık bu vapı altında makro-finansal
dengelerin sağlanmasının gerekli ko-
şulu. vurtiçi faiz getirisinin, dövize
bağlı spekülatif getinden yüksek ol-
ması: yani ree! faiz haddinin aşırı
yüksek tutulmasıdır. Böylece uyan-
lan kısa v adeli (spekülatif) yabancı ser-
mave. bırşandan kamuaçıklannı "dış
tasamıflar"" bıçimiv le finanse eder-
ken bir vandanda ulusal ekonominin
ithalat ve tüketim hacmini genişlet-
mektedir.
Spekülatif kısa vadeli sermaye ha-
reketlerine açılan birekonominin te-
mel ıkılıme. bir vandan makro- fi-
nansal dengenın sağlanması için re-
el faiz haddini döv iz kurunun aşınma
haddinin üstünde tııtma gerekliliği.
diğer v andan da döv ızde ulusal para-
nın aşın değerlenmesı sonucu dış tı-
carete açık üretici sekıörlerin gerıle-
mesı olgusudur. Yüksek reei faız-aşı-
rı değerli döv ız kuru politikaMna sı-
kışan ulusal ekonomide sabıt vatı-
nmlara vönelmek yerine, tüketim ve
ithalat patlamasına dönü^mekte ve
cari işleınler açığını tehlikeli biçinı-
de yükseltmektedir.
Bu sürecin ana unsurları. 3 nolu
tabloda sergilenmektedir. Sıcak para-
nın ulusal piyasalardaki net getırisi ilk
sütundaveriimektedır. Bugetirı. ulu-
sal mali piyasalarda en yüksek geti-
riyi veren finansal yatırım aracı ile dö-
\ iz kurundaki aşınmanın (depreciatı-
on) oranı olarak hesaplanmaktadır.
Bu oran. dönem başında TL'ye dönüş,-
riiriilen yabancı finansal sermaye ya-
tınmının. TL bazında faiz geliri elde
ettikten sonra tekrardan vabancı dö-
vize dönerek yurtdışına çıkanIması so-
nucu elde ettigi kazancı formüle et-
mektedir. Bu işlem boyunca TL ba-
zında reel faiz getırisi. yabancı para
TL alırn satımmı veren döv iz kurun-
daki aşınmavı karşılıvorsa. net bir
spekülatif kazanç söz konusudur. Tab-
lonun ikinci sütunu. bu kazancı ulus-
lararası alternatif pivasalardaki be-
lirleyici bir gösterge ile karşılaştır-
maktadır. Söz konusu alternatif, finan-
sal getiri olarak genellikle Londra pa-
ra piyasalanndaki faızoranı. LIBOR.
kullanıldığındanbızdeburadabu ve-
riyi kullanmavı uvgun gördük.
Tabloda üçüncü \e dördüncü sütun-
lar. sırasıyla. Türk ekonomisine giren
ve çıkan kısa vadeli sermaye hareke-
ti briit hacim miktarlarım vermekte-
dır. Burada "kısa vadeii spekülatif ser-
maye" kapsamı içerisinde ödemeler
dengesi bilançosunun: (ı)portfö.v va-
tınmlan ile kısa vadeli sermaye ha-
reketlen alt-kalemlerinden(ii)yerle-
şık olmavanlar döviz tevdiat hesap-
ları ve (iii) bankacılık kesıınini sağ-
ladığı dış krediler işlem hacmi mik-
tarlannı almaktayız. Tablonun beşin-
ci sütunu bu rakama -kayıt dişi
ekonominin uluslararası işlem hac-
mının birgöstergesi olarak-ödemeler
dengesi net hata ve noksan miktarlannı
ilave etmektedır.
DÜZELTME
'Sıcnk Ptını ve Türki) e' uıllı bıı ılızi
Doç. Dr. Erinç Yehtcııı ve Doç Dr.
ErolBıılktm larufuuhm luıztıiaımıvjttr.
Dii:cllir. özıir dilenz.