25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ 1996 ÇARŞAMBA HABERLER Kurîuluş gazetesinden protesto • İstanbul Haber Servisi- Kurtulus gazetesi. 24 temmuz günü Cağaloğlu bürosunun polis tarafından basılarak 19 çalışanın dövülerek gözaltına alınmasını protesto etti. Kurtuluş gazetesi muhabiri Muhittin Erdogan'ın kaburgasında çatlak olduğu ve hastaneve kaldmldığı. Ahmet tbili'nin de e\inde hasta yattığı kaydedilen açıklamada. 19 çalışanın kan revan içınde dövüldüğü ve tüm cihazların tahrip edildiği anlatıldı. 'Çocukları kadın polislep sorgulasın' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Başbakanlık lnsan Hakları Yüksek Danışma Kurulu. gözaltına alınanların işkence uygulamalarına hedef olduklan şubelerde göre\ yapan polislerin trafik şubesine kaydırılarak "pasifize" edilmesıni istedi. De\let Bakanlığı bünyesinde hazırladığı raporda. 18 yaşın altındakı zanlıların kadın polisler tarafından sorgulanmasını öneren kurul. ayrıca sorgulamanın Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulması istenen ""adlı polis" örgütünce yapılması gerektigıni bildirdi. Asgari ücrette kanar günü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Asgari Ücret Tespit K.omisyonu'nun. yeni asgari ücreti bugün açıklaması bekleniyor. Ekonomik Kurul"da asgari ücretin yüzde 100 oranında arttınlarak brüt 17 miKon liraya çıkanlması konusunda görüş birliğine varıldıgı öğrenildi. Hak-lş Genel Başkanı Salim Uslu. asgari ücretin ağustos ayında vürürlüğe girmesi için komisyondan duvarlılık beklediklerini söyledi. 'Otogapgapa' duygulandıpdı • tstanbul Haber Servisi - Gazeteci Ayşe Önal'ın trafik kazası sonucu bir kolunu ve bacağını vitiren kızı Şafak Pavey için Beşiktas. Kültür Merkezi oyuncalan tarafından sergilenen "Otogargara" oyunu izleyicilen duygulandırdı. Ovunu. Harbiye Açıkhava Tiyatrpsu'nda Şafak Pavey. Ayşe Önal. sanatçı Cem Yılmaz, Kezban ve Hüseyin Hatemi de izledi. MGV'ye bomba ihbarı • İstanbul Haber Servisi - Mılli Gençlık Vakfı Yurdu'na dün yapılan bomba ihbarı asılsız çıktı. Kadıköy Altıyol Çilek Sokak"ta bulunan Milli Gençlik Vakfı yurduna bomba konulduğu ıhban üzerine güvenlik güçleri çevrede arama yaptılar. Taşap'dan, RP'ye soru önepgesi • ANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar. Başbakan Necmettin Erbakan'ın yazılı olarak yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği 11 soru önergesinde. boş olan imam-hatip kadrolanna ne zaman atama yapılacağını. Jandarma Genel Komutanlığf nın kışlalarda namaz kılınmamasına ilişkin genelgesinin iptal edilip edilmeyeceğini sordu. RP gpup başkanvekilliği • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- RP'de. boşalan arup başkanvekillikleri için seçim yapılması beklenirken Başbakan Necmettin Erbakan'ın isteği üzerine atama yapıldı. Sıvas Milletvekili Temel Karamollaoğlu ve Kayseri Milletvekili Salih Kapusuz grup başkanvekilliklerine getirildiler. fflilere gözaltı • İstanbul Haber Servisi - Emek Partisi Genel Başkanı Levent Tüzel'ın yaptığı yazılı açıklamada. partinın genel yönetim kurulu üyeleri maden işçisi Şemsettin Küçük'ün 27 temmuz. Erdemir işçisi Hüsevin Elitaş'ın da 29 temmuz gecesi Zonguldak'ta gözaltına aldığını bıldırdı. ANAP'lı Aykut, TBMM Başkanlığı'na can güvenliği için başvurdu Malezya'da RP skandah büyüyor• Malezya'da düzenlenen Müslüman Kadın Parlamenterler toplantısına katılan kadın parlamenterler, RP Hanımlar Komisyonu üyeleri ve yandaşlannca tehdit edildiklerini söyleyerek TBMM Başkanı Kalemirden yardım istediler. TBMM Başkanı Kalemli de, Dışişleri Bakanı Çiller'i uyararak "Heyetimizin can güvenliği sağlansın" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Malez- ya'da yapılan "Müslüman Kadın Parlamen- terler Konferansı"na gıden kadın parlamen- terler. "korsan" olarak konferansa katılan RP Hanımlar Komisyonu üyeleri \e yandaş- lannca tehdit edildiklenni bildirdiler. TBMM adına gönderilen hevette yer alan ANAP Adana Milletvekili İmren Aykut TBMM Başkanlıgı "na baş\urarak. "Can güvenliğimiz yok" dedı. TBMM Başkanı MustafaKalem- İi de. Dişişlerı Bakanı ve Başbakan Yardım- cısı Tansu Çiller'e gönderdigi yazıda, *he- yetin can güvenliğinin sağlanmasınristedi. ANAP Manısa Milletvekili Abdullah Akar- su da konuş u soru önergesıyle TBMM gün- demine getırdi. Akarsu. Gül'e, milletvekili olmavan RP'lı kadınların gönderiliş gerek- çesinı sordu. Devlet Bakanı RP'li Abdullah Gülün TBMM tarafından Malezya'nın başkenti Ku- ala Lıımpur'da yapılan toplantıya katılmak üzere görevlendirilen ANAP. DSP. CHP ve DYP'li 4 kadın milletvekilinin "Türkiye'yi temsiletmediğT yönünde konferans başkan- lıgına faks çektiginin ortaya çıkması üzeri- ne. TBMM Başkanlığıdevreyegirmişti. Ma- lezya'da bulunan hevette yer alan Aykut. TBMM Başkanlığı'na başvurarak yardım is- tedı. Aykut. TBMM Başkanlığı'nabaşvurusun- da. konferans sekreteryasına, Malezya'nın An- kara Büyükelçiliği'nden telefon edilerek. "Türkiye'de hükümetin degiştiği ve orayage- len heveringerçekhevetolmadığı. gerçek yet- kili hevetin veni giden heyet olacağının" bıl- dırildiöinı öörendiklerini sövledi. Avkut. kon- ferans sekreterv asına TBMM "nin kendileri- ni görevlendırdiğını söylemelerine karşın. "Ne yapalım, hükümetinizonlan gönderdi" karşılığı aldıklarını belırterek. şu bilgileri aktardı: "Abdullah Gül adına \e kendisinin maka- mından çekilmiş bir faks mesajı gösterilmiş- tir. Gerçek müietvekillerinin biz olduğumu- zu ispat mecburiveti gibi onur kıncı bir du- runı orta>a çıkmış \e büyükelçilikten resmi bir yazı ibraz edilmistir. Bütün bunlara rağ- nıcn. Malezyalı vetkililer hiçbir sıfatı olma- van, RP'nin kadın koUanndan olduklannı öğrendiğimiz bu kişileri Türk hükümetinin isteği bö\le" diverek konferansa dahiletmiş- Konferansa katılan İmren Aykut. TBMM'ye gönderdiği faks mesajında "Salonda çember sakallı erkeklerin artması üzerine sekretaryadan güvenlik önlemi istedik" dedi. Aykut, bu kişilerin kendilerine karşı eylem yapacaklan istihbaratını aldıklannı da ileri sürdü. lerdir. Gelen bu he>et sürekli olarak diğer ül— kelerin delegasyonlan Ue temas ederek. yan- lannda dolaşan bazı çembersakallı erkekler- le birlikte esas yetkili heyetin kendileri oldu- ğunu yaymava çahşmışİardır. Bunun sonu- cu. baa ülkeİerin millet\ckilleri. bize 'Türki- yehevetinı mi degıştırdi.'sonılannıvönelt- mişlerdir. Türk miUetvekillerinin gerçek tem- silcisi olan millerimizin özgür iradesi ile seçil- miş. olan biz milletvekilleri \e bi/i görevlen- diren TBMM. sahte bir he\et göndermis, du- rumuna düşürülmüştür." Avkut. başv urusunda. "Türkive'dengelen bayanlann yanında dolaşan erkeklerin kori- doriarda kendilerine Biz milletvekili falan tanımayız. Biz organıze ertık. bu hanımlan konferansta konuşturacağız. siz de manı ola- mayacaksınız'diyetehdittebulunduklannr vurgulayarak şu olaylan aktardı: "Bazı kadınlan Türk milletvekili gibi gös- termeje çalışarak konferansta konuşturma- ya çalışmalannın arkasında kimler vardır? Malezva makamlan nasıl yanıltılmışlardır. yanlanndaki erkekler konferans salonuna nasıl girebilmişlerdir. bir kadın konferansın- da hiçbir sıfatı bulunmayan bu kadınların sürekli yönlendirme yetki ve cesaretini nere- den almışlardır? Dün (önceki gün) konferans salonlannda bu erkeklerin sayılarının art- ması üzerine taranmızdan konferans sekre- teryasına başvurularak ısrarla güvenlik ön- lemi istenmiştir. Biz gerçek parlamenterlerin giderleri TBMM tarafından karşılandığı hal- de, hiçbir sıfatı buJunmayan bu kadmlann. uçak paraları dahil tüm masraflarının da konferans sekreterv asınca karşılandığı öğre- nilmiştir. Bu nasıl ve kim tarafından gerçek- leştirilmiştir? Bugün bu kişilerin daha kala- balık bir şekilde gelerek bize karşı eylem ya- pacaklan istihbaredilmiş. bunun üzerine du- runı konferans sekreteryasına bildirilmiştir. Konferans sekreteryasuıda ve v önetilcilerin- de hiçbir duyaıiı vaklaşım \e önlem alma te- şebbüsü görülmediğinden durumun vüksek makamınıza intikal ettirilmesi gereği doğ- muştur." Kalemli de, bunun üzerine Dışişleri Bakan- lığının devreye gırmesıni istedi. Kalemli. Çiller'e gönderdiği yazıda. konferans sekre- tery asının ve yöneticilerinin Türk parlamen- to heyetininin itirazlanna karşın. hiçbir du- yarlı vaklaşım ve önlem alma teşebbüsünde bulunmadığını vurgulayarak. bu heyetin TBMM'yi temsile yetkili tek heyet olduğu- nun sekreteryaya bildirilmesi vecan güven- liklerinin sağlanmasını istedi. ANAP Manisa Milletvekili Abdullah Akar- su. Devlet Bakanı Abdullah Gül'e yazılı bir soru önergesi yönelterek Malezya'daki Müs- lüman Kadın Parlamenterler toplantısına. milletvekili olmavan RP'li kadınlann gönde- riliş gerekçesini sordu. Akarsu. soru önerge- sinde. konuyla ilgili keyfi bir uygulama olup olmadığını ögrenmek isterken "Bu u>- gulamadan yetkili makamlar haberdar edil- miş midir" sorusunu vönelttı. İşkenceci polisler Manisa'da yargılanacak NECATİ AYGIN İZMtR- Manisa 'da öğrencılere işken- ce yapan polislerin başka yerde yargılan- nıa istemleri Adalet Bakanlığı'nca red- dedildi. İşkenceci polisler hakkında Ma- nisa Cumhuriyet Savcılığf nca70'şeryıl ağır hapis istemiyle açılan dava dosyası Adalet Bakanlığı'nca Manisa Ağır Ce- za Mahkemesi'ne gönderildi. Soruşturmayı yürüten Manisa Cum- huriyet Savcısı. sanık polis memurları Levent Özvez. Turgut DemireL Engin Erdoğan. Fev-zi Aydoğ. Musa Geçer, Meh- met Tan, Turgut Özcan, Atilla Gürbüz. Ramazan Kolak. Halil Demir hakkında. 70"şer yıl agır hapis cezası istemiyle Ma- nisa Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava aç- tı. Sanıklar ve mahkeme. "güvenü'k r ' ge- rekçesiyle davanın başka ilde görülme- si için Adalet Bakanlığı'na başvuruda bulundu. Başvuru. Adalet Bakanlığı'nca yersiz görüldü \ e dav anın Manisa "da gö- rülmesi kararına v ararak dosya aeri iade edildi. Adalet Bakanlığı'nın. Manisalı öğren- cilere işkence yapan polislerle ilgili da- va dosyasını Manisa Ağır Ceza Mahke- mesi'ne geri gönderirken. gazeteci Me- tin Göktepe davasını güvenlik gerekçe- siyle Avdın Ağır Ceza Mahkemesi'ne alması çehşki olarak yorumlandı. Gök- tepe da\ asına adli tatil sonrası Aydm Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanacak. Gök- tepe'nin yakınlan. davanın Istanbul'da görülmesi için tüm hukuksal yolları denemevi sürdürüvor. GöR Erbakan: Olağanüstü hal bir ay içinde birçok ilde kaldınlacak OHAL dört ay daha uzatıldı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMM Genel Kurulıf nda dün, 10 ilde uygulanmak- ta olan olağanüstü halın (OHAL) 4 av daha uzatılması. ANAP ve BBP'nın de destegıvle kabul edıldı. RP. OHAL konusunda da muha- lefette ızledıgi polıtıkalardan "çark" ederken Başbakan Necmettin Erbakan. "OHAL'i kal- dıracağız. Karar uzatma değiL kaldırma ka- randır. İki üç hafta sonra Nİeclis'i olağanüs- tü toplantt)a çağınp birçok ilde OHAL kaldı- nlacaktır"dedı. TBMM Genel Kurulu'nda dün. Milli Gü- venlik Kurulu'nun tavsiye kararı doğrultu- sunda 10 ilde uvgulanan OHAL'ın bugünden başlavarak dört ay daha uzatılmasına ılışkın hükümet tezkeresı ele alındı. Genel kuruldan önce toplanan RP grubunun açılışında konu- şan Başbakan Necmenın Erbakan. OHAL uv - gulamasmaRP olarak her zaman karşı olduk- lannı anımsattı. "Terörlemücadeleedilmivor. OHAL tersine halkın hürrhetini etkilivor" diyen Erbakan. bölgenın 18 yıldır noımal ol- mayan bir rejımle yönetildiğıni söyledi. Er- bakan. "OHAL'i kaldıracağız. Karar uzatma degil. kaldırma karandır" dı\e konuştu. Er- bakan. şunlan söyledi: "OHAL'le birlikte gü- venlik güçlerinin yetkileri de ortadan kaldın- lırsa bu olmaz. ^etkilerin kısıtlanmavacagı \e halkın hürrnetini teminat allına alacak kanun değişikliği ortadadır. 5 kanunda değişiklik ge- rekiyor. Amacımız OHAL'in kademe kademe kakhnlmasıdır. İki üç hafta sonra Meclis'i ola- TEDAŞ Soruşturma Komisyonu Rapor, ekimde Meclis'teANKARA (Cumhurivet Bürosu) - Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Şinasi Altmer hakkm- da kurulan TBMM TEDAS Soruşturma Komis- yonu, raporunu tamamlama aşamasına geldi. Al- tıner'in aklanması yönünde hazırlanması bekle- nenraporyazılmaya başlanıldı, ancak TBMM'nin yann tatile girecek olması nedeniyle komisyo- nun, raporunu yeni çalışma yüıbaşi olan ekim ayın- da Meclis Başkanlığı'na sunması kararlaştınldı. TBMM'de kurulan diğer 4 soruşturma komisyo- nu da çaiışmalanna, ekim ayındadevam etmek üze- re ara verdi. Eski Enerji Bakanı Altmer. Engin Civan olayı ile ilgili ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz. DYP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Dı- şişleri Bakanı Tansu Çfller hakkında malvarlığı ile ilgili kurulan Meclis soruşturma komisyonlan dün toplandı. Altıner'Ie ilgili TEDAŞ Soruştur- ma Komisyonu'nun kısa süren toplantısında, ra- por yazımına başlamlması karariaştınhrken ko- misyonun sürc uzatma isteminde bulunmaması be- nimsendi. Altmer'i aklayan komisyon raporunun da, Meclis'in tatile girmesi nedeniyle ekim ayın- da TBMM Başkanlığı'na sunulması yönünde gö- rüş bildirildi. Edinilen bilgiye göre, komisyon üyesi DSP Antalya Milletvekili Metin Şahin. Al- tıner'in Yüce Divan'a gönderilmesini gerektire- cek suç delili bulunmadtğı görüşüne katıldığmı belirtirken raporda, "bakanın konuya yeterincesa- hip olamadıgı ve gerekli özeni şöstermediği" gö- rüşüne yer verilmesini istedi. Şahin 'in, bu görüş- lerinerapordabulunmaması durumunda, karşı oy yazısı yazacağını söylemesi üzerine. üyelerin bü- yük bölümü de bu görüşe katıldıklannı bildirdi- İer. Çiller'in malvarlığı ve Civan olayı ile ilgili Yıl- maz hakkında kuruian soruşturma komisyonlan dagörevdağılımından sonra yapttklanilk toplan- tıda, her iki olayla ilgili bilgi ve belgelerin ilgili makamlardan istenilmesini kararlaştırdı. ğanüstü toplantı> açağıracağız. OHAI _ bir a\ sonra birçok ilde kalkacaktır." D'N'P lıderı. Başbakan Yardımcısı ve Dışiş- leri BakanıTansuÇillerdeOHAL uvgulama- sının bazı ıllerden başlavarak. aşamalı olarak kaldınlacagını, 4 ay uzatma süresinın dolma- sına gerek kalmadan bazı degi^ikliklenn ya- pılacagını ifade ertı. Çıller. bu değışiklıgın başta ll Idaresı Yasası olmak üzere çeşıtlı ya- salarda yapılarak gerçekleştirileceğini kay- dettı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz da dün düzenledığı basın toplantısında. "Iktida- nmız devam etseydi olağanüstü hali Siirt. Şır- nak, Hakkâri ve Van illeriyle sınırlavacaknk. Genelkurmav'la bu konuda uzlaşma sağlan- mıştı" dedı. Yılmaz. "il idare- si~. "ateşli silahlar". "kimlik biMirme" ve "kö>" yasalann- da değişiklik öngören yasalar çıkanlmadıgı ıçm OHAL'ın sü- resinın uzatılmasından başka bir alternatifsözkonusu olma- dığını sövledi. TBMM Genel Kurulu'nda hükümet tezkeresi üzerine söz alan Içışlerı Bakanı Mehmet Ağar, Türkive'de ve özellikle olağanüstü hal bölgesinde terör konusunda v enlen mücadelenin partiler üstü şekıllendıgını sa- v unndu Görüşmelenn tamam- lanmasından sonra. ANAPTı mılletvekillerintn verdığı OHAL'ın 3 av sürev le uzatılma- sına ılışkin önerge reddedıldı Daha sonra \ apılan ov lamada. 4 aylık uzatma istemı: RP-DYP- BBP v e genel kurula katılan az sayıda ANAP'lı milletvekili- nin ov larıy la kabul edi Idı. Oy- lamaya. Dogu ve Güneydogu- lu bazı ANAP ve RP mılletve- kıllerinin katılmaması dikkatı çektı. UŞ/ ERDOĞAN AYDIN G L O B A L POLİTİKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Yeni "Terorizm" ve Ulusal Devlet "Yeni Dünya Düzeni"n\n barış ve özgürlük getirme- si bekleniyordu. Önce bölgesel savaşlar ve soykı- nmlar. sonra da "terorizm" (*) artmaya ve yakın za- mana kadar topraklannın ve vatandaşlarının bu tür "hastalıklann" etkisinden uzak olduğunu düşünen ABD'yi de etkilemeye başladı. Japonya 'da dini bir sektin sarin gazı kullanarak, si- vil halka yönelik bir saldırı düzenlemesi, "terorizm" tarihinde yeni bir sayfa açtı: ilk defa kitle tahrip araç- ları. kimyasal silahlar kullanılmıştı. Oklahoma'da fe- deral hükümetin gökdeleni aşırı sağcı/milis iki kişi ta- rafından, normal insana bir paranoya gibi gelen (Bir- leşmiş Milletler'in ABD'yi işgalinin engellenmesi) bir gerekçeyle yerle bir edildi. Aşırı sağcı/milise bağlı bir başka Amenkalı dondurulmuş veba mikrobu satın alır- ken yakalandı. Bazı milis gruplarının federal hükümete ve vergi memurlanna yönelik saldırılarında radyoaktif madde ve biyolojik sılah kullanmaya hazırlandığı ortaya çı- karıldı. Evde imal edilebilecek basit nükleer bomba- lar için el kitapları ortalıkta ve Intemet'te dolaşıyor Lockerbie üzerinde düşürülen sivil yolcu uçağı (1988) ve Paris'e giderken düşen uçağa yönelik saldırılar doğ- rudan sivil halkı hedef alıyordu. Bunlara bir de UNABOMBER kod isimli. seneler- ce yakalanmadan tek başına bombalama eylemleri- ni sürdürebilen çevreci bombacıyı da ekledik mi or- taya yeni bir manzara çıkar. Şımdi. anlaşılan, gelenek- sel siyasi şiddet olaylarındaki tırmanışın yanı sıra, bir de giderek artan bireysel. kolay kolay, (ömeğin "Bi- rinin teröristi diğerinin özgürlük savaşçısıdır" denk- lemi ile) açıklanamayan eylemlerie karşı karşıyayız. Üs- telik bunlar sivil kitleleri hedef alan karmaşık kimya- sal silahlardan, Atlanta'öa olduğu gibi son derecede basit (boru ve barut) araçlar kullanan paranoyak ör- gütlerden akli dengesı bozuk bireylere kadar çok çe- şitli saldırganları kapsayan geniş bir yelpaze oluştu- ruyorlar. Böyle bir yelpaze içinde yaşadığımız toplumun ka(- rakteri, temel ekonomik ve hukuksal prensipleri. bi- reylerinde yarattığı ruhsal durumlar ve genel olarak da geleceği üzerine bir seri soruyu gündeme getiri- yor. Ömeğin ulusal devletleri ele alalım. Bunlar bir za- mandır uluslararası mali sermayenin karşısında güç yitiriyorlar. bu yüzden ozon deliği, küresel ısınma gi- bi hayati sorunlara bir çözüm üretemiyorlar. Üstelik kendi propaganda araçlarının etkileri (ulusal TV ve ga- zeteler), küresel uydu yayınlar ve basın tekelleri kar- şısında adeta erıyor. Şimdi bunlara bir de ulusal devletlerin vatandaşla- rının can güvenliğini köruyamaması eklendi. Üstelik, ulusal devletlerin can güvenliğini "teröristlere" karşı korumaya kalkınca da ilk aklına gelen tedbir, can gü- venliğini korumakla sorumlu olduğu vatandaşlarının demokratik haklarını kısmak, kişisel yaşamlarının mahremiyetıne tecavüz etmek, hatta giderek en te- mel insan haklarını ayaklar altına almak oluyor. Ulu- sal devletın vatandaşları üzerinde baskısını arttınrken, kendı varlığını açıklamak için kullandığı en temel var- sayımları yerıne getırememesi cıddi bir meşruiyet so- runu yarattı. Ulusal devlet üretici güçlerin küresel düzeyde ge- lişmesine uyum sağlayamıyor. Bu uyumun sağlanma- sına ilişkin tek akılcı proıe olan sosyalizm de şu sıra- larda pek ağızlara alınmadığı ıçın. ortada bir çözüm görülemiyor. Bu çıkmaz sokakta bu devletlere daya- narak ayakta kalmaya çalışan sınıflar yönetme zor- luğu ıçıne düşerken. aynı zamanda, bir fasit daire oluşuyor ve yukarıda değındiğim "yeni terohzmi" besliyor. Birey. ortak ekonomik ve politik/kültürel çıkarlarla bağlandığı geniş kitlelerle birlikte muhalefetini ifade edemediğı sürece, "bireysel terorizmi" (Davut ve Golyat misali) benimseme eğilımi göstermeye baş- lıyor. Bunların içinde bazıları umudunu "öbür dünya- ya" ya da "soyut tarihsel bir haklılığa" bağ layarak kur- tuluşu "şehitolmakta"bulabiliyor. Tarihin ıronisişu ki, geçmişin hiç olmazsa nedenıni anlayabildiği kitlesel şiddet olaylarından, (barikatlardan, genel grevlerden, sömürge savaşlarından) kurtulduğunu düşünürken kapitalizm, şimdi amacını ve hedefini kavrayamadı- ğı yeni tür şiddet eylemlerıyle karşı karşıya. The Eco- nomist'in dipnotta değindiğim makalesinde de o es- ki teröristlere ilişkin adeta bir nostalji havası seziliyor- du. (*) Terorizm tarif edilmesı zor bir kavram. Geçen ay- larda The Economist'm konuya ilişkin bir araştırma- sı "Biri için terörist olan dığeri için özgürlük savaş- çısı olabiliyor" diyerek, kitle desteği ve siyasi bir gün- demi olan şiddet eylemlerini terorizm kapsamına sokmanın doğru olup olmadığını sorgulamıştı. Ben de kolaylık olsun diye, kendıne özgün nedenleri olan bireylerin ya da yasadışı faaliyet gösteren, kitleler- den kopuk siyasi grupların. düşman olarak tespit et- tikleri devletlerin kurumlarına ve bilerek veya bilme- yerek sivil halka yönelik şiddet eylemlerini terorizm olarak (çok zor olsa da bir siyasi ve ahlaki yargıda bulunmadan) tarif edeceğim. Ölüm orucunun, içine girdiği- miz yeni siyasal dönem açısından ortaya koyduğu en önemli so- nuç, RP'nin, geleneksel devlet politikasını sürdürmekte ne kadar kararlı ve güvenilir bir araç oldu- ğunu göstermek olsa gerek. "Devletın teröristle pazarlıkya- pamayacağı "ndan tutun da içer- dekilerin kendi inançlan doğrul- tusunda kendilerini ayakta tut- malarının "suç"sayılması vesalt bu fikir özgürlüğü kapsamındaki evrensel hakkın engellenmesi için onlarca insanın öldürülmesinden geri durulmayacağına kadar her ayrıntıda tam bir sınav verdi RP yönetimi. Kuşkusuz egemenlerin dayat- tığ, politikalar açısından ne kadar güvenilir bir araç olduğunun is- patı. salt ölüm orucuna karşı ta- kınılan tavırda belirginleşmedi. Ondan önce Çekiç Güç. olağa- nüstü hal, Türkiye-lsrail anlaş- ması ve faizler sorununda da iz- lenegelen rotayı değiştirmemek konusunda, deyim uygunsa rüş- tünü ispatlamıştı RP. ABD karşısında dün doğrudan veya dolaylı olarak zulüm yap- makla suçladığı yerli egemenler karşısında bütün sözlerini yutan munis bir kedi konumuna geçen RP. bu kadar keskin bir dönüşü- mü hazmedemeyen kendi kad- rolarıyla karşı karşıya gelmekten bile geri durmuyor. Kimsenin kuş- Ölüm Orucu ve RP'nin Rüşt îspatı kusu olmasın ki bugün Suriye ve Iran'a karşı takınılan sıcak yakla- şımın ömrü de onların ABD barı- şına hep birlikte göreceğimiz gi- bi söz konusu bu çizgiye getiri- lememeleri halinde bu ülkeler kar- şı yürütülen geleneksel politika bu kez bizzat RP aracılığıyla sür- dürülecektir. • • • Daha kuruluşuyla birlikte hükü- metteki RP'nin, muhalefetteki RP'den ne kadar farklı olduğu ve olacağını göstermek için olağa- nüstü bir çaba ve atraksıyonla karşı karşıya kalıyorduk. Ne ki uzun muhalefet yılları boyunca o kadar çok şey söylemiş, her ay- rıntıda düzenin dengelerine kar- şı o denli yoğun bir "cihaf sür- dürmüştü kı, kendisine güvenil- mesi pek öyle kolay olacağa da benzemiyordu. Ecevit gibi birini bile hazmedinceye kadar elinden geleni ardına koymamış bir dü- zenin RP'ye hemencecik güven- mesi düşünülemezdi. Dolayısıyla RP'den daha pek çok çarpıcı kanıtlama girişimle karşılaşmaya devam edecektik; ne de olsa düzenin hazmetmek- te zorlanacağı hedefleriyle şeri- atçı bir dinamizm üzerinde otu- ruyordu RP. Toplumsal tepkileri sola kapatmak ve daha rahat kontrol etmek için 12 Eylül'le bir- likte yoğun bir dinselleştirmeye gi- den egemenler, bugün topluma öngördükleri çerçevenin, RP ara- cılığıyla kendilerine de belli yüküm- lülükler dayattığını görmenin ra- hatsızlığını yaşıyorlar. RP ise bu rahatsızlığı gidermeye yönelik sı- nav üstüne sınav veriyor. Muhalefetteki sözlerinin ken- disine iktidar alanı açmak için edilmiş sözler olduğunu, kendi- sinden korkulmaması gerektiği- ni, ne yapacaksa düzen için ve dü- zenin temel dengelerine dokun- madan yapacağını ispatlamaya çalışıyor. Onun sopası ve sansü- rünün, tıpkı kendinden öncekile- rin yaptığı gibi ezilen kesımlere ve solayöneleceğini. ancak yine tıp- kı öncekiler gibi kendisine yöne- lik eleştirilere karşı kayıtsız kalma- sının düşünülemeyeceğini anlat- mak için dört dönüyor. Her şeyin bunca içinden çıkılmaz hale gel- diği süreğen bir kriz atmosferin- de, çözüm ve temsil açısından kendisinden uygun bir araç bu- lunamayacağını. kendisine gü- venilmesi gerektiğıni gösterebil- mek için her alanda kraldan çok kralcı davranıyor. Deyim uygunsa, temsiliyet ben- de olduğu müddetçe, her istedi- ğinizi yapar, dün "şeytan", "kâ- fır", "baf//"dediklerime dost der başımın üstüne koyanm deme- ye getiriyor. • • • Bütün veriler RP'nin, mevcut kriz konjonktüründe düzenin mer- kez partisi olma yeteneğinde ol- duğunu kanıtlama ve bu doğrul- tuda gereken revizyonları yap- maya çalıştığına ışaret ediyor. An- cak bunun tek yanlı bir ikna ça- bası olmadığı, aynı şekilde düze- nin de zaten önemli mesafeler katedilmiş olan "ılımlı Islam "yö- nünde değişimini sürdünmeye ik- na edilmesine çalışılıyor. ABD kaynaklarından yansıyan, "Türki- ye ile ilişkilerimizin devamı için /a- ikliğin koşul olduğunu hiç söyle- medik" sözünün, bu ikna çaba- sında vize olarak algılandığından da kimsenin kuşkusu olmamalı- dır. Işte böyle bir plan çerçevesin- de yürüyüşünü belirlemeye çalı- şıyor RR Bu bağlamda cezaevlerindeki ölümorucunu 12 Eylül'ü bile arat- tıracak bir kararlılıkla. "devlet te- röriste taviz vermez" diye bastır- maya çalışıyor. Ölüm oruççuları- nın destansı kararlılığı. munalefet- teyken u zalimlik"\e nitelediği dü- zenin merkez güçlerini gerilettiği noktada bile o hâlâ Teslım olmaz- larsa verdiğim haklan geri alınm, kaç kişi ölürse ölsün operasyon yaparım" gibi bizzat egemenleri bile şaşırtacak bir gözükaralık sergiliyor. Bu bağlamda, ölum oruççularının zaferi sonrasında birdenbire insancıl demeçler ver- meye başlaması kimseyi aldatma- malıdır. Unutulmamalıdır ki, ancak tüm egemenler uzlaşma fikrine geldikten sonradır ki nihayet uz- laşmaya razı olmuş, o naktadan sonra bile hâlâ tutukluların dinsel eğitimle "kazanılması" gereğinden dem vurmaya devam etmiştir. Gelinen noktada düzenin kla- sik güçleriyle RP arasındakı iliş- kiye ilericik-gericilik ikilemiyte yak- laşmak hem yanlış hem de sığ- laştırıcı biryaklaşım olacaktır. Ak- sine RP'nin bu güçlerle ilişkisinin tamamen sınıfsal temelde belir- lendiğini, tam da bu nedenle ara- larındaki ilişkinin çelişkilerden çok daha ağır basacağını görmek ge- rekiyor. RP, hem onu besleyen topra- ğın egemenlerin bizzat kendileri tarafından, toplumu içine sok- tukları dinselleşme ve çaresizlik- le hazırlandığının bilincindedır, hem de aynı sınıfsal çıkarları tem- sil ettiği düzen adına toplumun di- sipline edilmesi gibi bir sorumlu- lukla karşı karşıya olduğunun... Cenç ile Cöksoy tartıştı Milletvekillerinîıı Güneydoğu kavgası ANKARA (ANKA) - DYP Manisa Milletvekili Ayseli Göksov. Günev doğu kökenli millenekillerinı vö- re sorunlarına kar^ı duyar- sızolmaklasuçladı TBN1M Başkamekili Kamer Genç. Göksoya. "Bir kere heli- kopterie gidip gelmekle so- runlan öğrenemezsiniz ar- kadaşım" dı>e kar^ılık ver- di. DYP Manisa Milletveki- li Ayseli Göksov. Hakkâri izlenimlerini gündemdışı söz alarak anlatırken. '•Dev- let denetiminin yetersiz ol- ması nedeniyle >apılan yol- lann ve köprulerin kısa sü- re sonra vıkıldığını. asker- lerin kullandığı vnllann as- faltlanmaması nedeniyle may ın dösenebildiğinı"" söv - ledi. Göksov. vöre milletve- killerinin bir kere bile asker- leri zivarete gitmediğini. karavanalarına kaşık sal- lamadığını sövleyerek. -Bu- rada hile ben konuşurken sohbet edilivor. Bıırası din- leme >eri, sohbet etme \eri dışarısı" dedi. Mezralarda büyüyen ço- cukların hiç olmazsa yaz aylarında büyük şehirlere getirilmesini öneren Gök- sov. terörle mücadelenin sa- dece terörist vurmak ol- madığını belirterek. "Onem- li olan beyinlerden bu virü- sü çıkarmak"'dedi. Göksoy, PKK'nınŞemdınlı'desıniF- dan geçen ko\ unlardan ver- gi aldığını bildirdi. Yöre millervekillerinip ilgısizliğinden v akınan Gök- soy "a vanıt oturumu yöne- ten TBMM Başkan Vekili Tunceli Milletvekili Kamer Genç'tengeldi. Genç.Gök- sov un sadece helikopterle gidip geldiği bir geziy le yö- renin sorunlannın tümünü öğrenemeyeceğini vurgula v arak "Siz sadece yüzde bî- rini gördünüz. Oyle helikop- terle gidip gelmekle sorun- lan öğrenemezsiniz arkada- şım" dedı. Orada ölen in- sanlann kendı aralanndan bir parça gitmiş gibi acı ver- dığını sövleyen genç. "Bu- nu herkesin bilmesigerekir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle