05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 TEdMUZ 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET t * SAYFA KULTUR 15 ALLECRO EVtN tLYASOĞLL KamranInce'denViyana KuşatmasıKamraı İnce'ain içüncü senfonisini kendisi le birlJaedinliyoruz: Viyana Kıışatnu.sı'na dt b r program taşıyor. Vokal hçbir satırvok bu senfonide. Oysa ntredeys; bi- opera kadar dramatk. Opeıa sahnesindekı vokal rollen tım çakılar üstlenmış. Osmanliar'ın v'iyana kuşatması \e geri çekilmeerı savaş-banş; hüzün-se\inç ikilemleri içinoe yansıtılmış. Kamran Ince altDaşiıkhrla bölümlere ayırmış senfonnî. Öncj uzun marş adımlarıyla başlıyor Ardmjansurların savaş.ını duyuyorsunuz. Top sesleri. mehter davullar. Zıncır sesierınin metalik tınısmdi. zincııe vurulmuş tutsaklann sürünen ımgesi yansiyor. L nutulmuş Ruhlar idını verdiği bir bölümde kuşatılmş; kent n icınde acı çeken halk anlatılıy>r. Dertençağnlarduyuluyor. Saksofoıla biroyun ha\asi yükseliyor. Son saldnda mehter davuliarı top atışlarıylı dorutta. Kentin kjşatmadan kurtulmasını yansıtanbölüm. Kentin L'tkusu başlığı altında smulmuş. Bıryanda utkuyu muştula)an dav jllar. öte yanda Viyana'\ı simgele>en Mahler ve Mozart motifleriyeralivor. Vivana'nın kurtuluştna yardımeden Polonyalılar'ın vals ve mazurkalan da unutulnıamış. Geri çekılme sahnesinde baştaki görkemlı mar> adımlan yine canlanıyor. Bu kez daha zorlayıcı. mıknatıslı. zor yürüyen adımlar. Bırdirilip birölüvor müzik. CDIere sponsor bulunamadı Üçüncii senfonide klasik senfoni orkestrasının içine Uagnertubaları. syntheMZİer. saksofon, bas da\ul ve bir de timpari verleştiımiş.Bestecinin önceki, ikinci senfonisi Bizans'ın Düşüşü başlığını taşıyordu. Her iki senfonide de rastladığımız zenain orkestra renklen artık Kamran Ince'nin bir imzası oldugunu \ urguluyor. Melodi çizgisininakışkanlığı kadar ritmik gücün çekiciliği onun her bir yapıtına kişiîik oluşturuyor. Nereden gündeme szeldı Kamran tnce. dıyeceksınız' HABITAT-II çerçevesinde onun ikı senfonisini CD yapmaya uğraştık. Teklec ıle anlaştık. kitapçığı bile hazırladık. Ne yazık ki sponsor bulunamadı. Oysa Bizaııs ın Diifüşü ve J'iyanu Kuşatması. iki kenti tarih içinde duyuran bu senfonıler ne de çüzd yakışacaktı HABlTAT-II'ye! Kamran Ince birsüredir Menfis'te PORTRE Kamran Ince !96O"ta Amerika'mn Montana evaletinde doğmuş; lzmir ve Ankara De\let Konservatuvarı'nda. Amerika'da Oberlın Konservatuvan'nda \e Nevv Vbrk Eastman Müzık Okulunda eğitım görmüştür. Müzik tarıhının en önemli ödüllerinden Büyük Roma Ödülü'nü kazanarak biryıl Roma'da yaşamış... Ardından Guggenheim bursu. Lilı BoulangerÖdülü ve Brooklyn Filannoni'nin sunduğu Rose Ödülü'nü kazanmıştır. 1980'den bu yana Amenka'da yaşayan Ince'nin yapıtlan Lukas Fossyönetiminde Brooklyn Senfoni Orkestrası. Davit Zinman yönetıminde Chicago Senfoni Orkestrası. VVashıngton Senfoni Orkestrası, Carnegie Hall'da Nevv York Youth Symphony, Leonard Slatkin yönetimınde St. Louis Senfoni Orkestrası, Leonard Slatkin yönetıminde Minnesota Senfoni Orkestrası gıbı topluluklarca seslendinlmıştir. Besteci. pivanist olarak çeşitli topluluklarda yeraldığı gibı kendi vapıtlannın solıstliğını de yapmaktadır. (Tennessee'de) kompozisyon profesörü. Menfis'i kendine merkez edinmiş. buradan dünvanın her köşesine uçabiliyor. En büyük keyfi öğrencileri ile fikiralışverişi vapmak. Onlara özgür etkileşim öğütlediği gibi kendisi de onlann deneyımlennden etkileniyor. Yaşayan müziğin nabzını da böylece elinde tutuvor. "Sürekii beste vazmak, sürekli komposiz>on diişiinmek insanın yaşamını tekdüzeteştirivor. Oysa öğrenciler hep taze bir soluk. Kendimden 10-15 yaş küçük öğrenciJerim \ar. Onlardan giincel müziği öğreniyorum, örneğin rock \e rap müziğini pavlaşıvorum. Her etki\e açık, klasik müzik baskısı altında tutmadan yetiştiriyoruz onları. Birçoğu Amerika'nın önemli komposizyon ödiillerinde derece aldı." Kamran Ince, daha önce bir süre Ann Harbor, Michigan'da ögjetim üyesi ımış. O üniversitenin katı kurallanndan, ögrenciyi yönlendirmesinden ve açık etkilenmeye olanak vermediğinden yakınıyor. "Teknik çok kolay ögrerilir. Hangi srili kullanmak da önemli değil. Yaşadığıınız günün güzelliği bu: Her şe>e bakabilmek. her şeyi esin kaynağı yapabilmek. Dtimanın dört bir yanına uzanabilmek." Kamran Ince'ye göre "Bugünün bestecisi bireysei devişi ile veni bir sentez buluvor." Yeni çıkan her müzığı. veni duyulan her besteciyi alıp dinliyor. Tüm dünyadaki yeni akımları. kendi kuşaöının sanatçılannı yakından izliyor. Ve günümüzün sivrilen bestecilerini bir çırpıda sayıp döküyor: "Michael Torke, Davit Lang, Julia VV'olfe, .Michael Gordon. Amerikan ikonalannı esin kaynağı yapan Michael Daugherty Süpermen senfonisi yazdı: Barbi bebeklerine şarkılar besteledi. Aaron Kernis, Christopher Rous da önde gelen isimler. Bunlann müzikleri çoğunlukla amplife edilmiş seslerden oluşuyor. Operaya adım adım.» Rock kadar gızemli düşünceden de etkileniyorlar. Ruslardan Şnitke ve Schedrin hâlâ başı çekiyor. Bir zamanlar öncü müziğin merkezi olan Paris artık Pierre Boukz'in kırbacı altında yeniliklere kapandı. Italya'da da benzer koşullar yaşanıyor. Ancak Paul Rouders adında bir Danimarkalı. Louis Andreisen adında bir Hollandalı Ingilizlcr dısında Avrupa müziğini canlı tutanlardan. Ingilızler iseTurnage, Mac Vlillan ve John Ta\ener gibi pekçok isim ile yeniieşnıe yolunda." Kamran Ince'nin bir şansı da profesörlükle >a da telif haklannın yanı sıra kendisine ısmarlanan yapıtlarla geçimini sağlaması. "Şu sırada sipariş üzerine üç >ap:t bitirmektevim. Klarinet ve pivano ikilisi: bir vavlı dördül ve gecen yıllarda İstanbul'a biriikte geldiğinı Present Music grtıbu için üç ajn orkestradan destek gördüğüm bir konçerto yazıvorum. Bütiin bu son çalışmalanm ilerisi için birer basamak. Adım adım en büyük amacıma. Opera'va yaklaşmak için bir basamak." llkbaharda Albany Senfoni Orkestrası ile David Allan Miller yönetiminde New York'ta seslendirılen Üçüncü Senfoni. bestecinin piyano konçertosu ıle biriikte Tcldec plak şirketi tarafından kompakt dısk olarak yakında dünya piyasalanna »unulacak. Umanz bir an önce onun C'D'leri ülkemize de ulaş>ın. radyolarımızda çalınsın. Amerıka'daki birçok ödülü yanı sıra Büyük Roma Ödülü'nü kazanmış. Chicago Senfoni'nin programına alınmıi}. hemen herçalışması önemli bir kuruluş tarafından ısmarlanmış ve Teldec gibi büyük bir plak şirketi tarafından yapıtlan CD olmus daha kac bestecimiz var kı! Festivaller üreten birfabrikaAHMETSAY ANKARA-Lluslararası tstanbul Müzık Festhalı. gelecek hazıran ayında çeyrek yüzvılı geride bırak- mış olacak. Bu süreci. uluslararası canlılığıyla ken- tin kültürel yaşamına soluk getiren düzeyli etkınlik- lerin heryıl yenıden sergılenmesı olarak görmeyelim sadece. Festıvalın gerçekleştırdiğı bazı çok önemli dönüşümler. uluslararası planda çağdaş kültüre kat- kı getırmış. örnek oluşturmuştur: Bınncisi. Doğu- Batı ikılemı aşılmış. "düma müzigi~ kavrayışı so- mutlaşmış \e yaşanır kılınmış. tonal. atonal. makam- sal. deneysel. geleneksel. öncü. dinsel. yöresel vb müzikler. zengin bir çeşitlılikle festivalde yer almış- tır. Ikıncisı. konser ortamı seçeneklen açısından bu- luşçu. akılcı, duyarlıklı, sonuçta "sentezci" uygula- malara yönelınmış: Rumelıhısarı. Aya Irini Müzesi. Topkapı Saravı. Sen Antııan Kiİisesi gibi müzika) söyle- min, müzikal ortamlaöniiştü- ğü ve müthış bir bıçımde bağ- daştığı yeni mekânlar kazanıl- mıştır. Yine bu kapsamda. kit- le boyutunun gözetildığı po- püleretkinlıkler için eskılerin SporveSergi Sara>ı ılebirtür- lü tüketıp vok edemediğımiz Gülhane Parkı keşfedilıver- miş. böylece festıvalm "seçki- ci" tarafıyla ~alçakgönüllü" tarafı bir araya getırılmıştir. Cçüncüsü ıse tam bıze özgü bir dönüşümdür ve dünyaya paımak ısırtabılir: Festival ka- bına sığamamış. "kazan do- ğurmuş". festival kendi ıçın- den "film". "ri>arro". "caz" festivallen ile -plastik sanat- lar" ve "'fotoğraP bienallen çıkarmış. üremiş. çoğalmıştır. M\ elih Fereli. uluslararası dört festival, iki de bienal düzenleyen bir 'festival fabrikasf nın. Istanbul Kültür ve Sanat Vakff nın genel müdürü... Makine miihendisi, aynı zamanda amatör bir müzikçi... Sevgi için müzik— Uluslararası dön festival. iki de bienal düzenleyen bu festival fabrıkasının adı "ts- tanbul Kültür ve Sanat Vak- fi"dır. Vakfın Genel Müdürü Melih Fereli ıle müzik festıva- line ilışkin birkaç konuyu ni- cedir görüşmek ıstiyordum. Daha açık söyleyeyım, kafam- da yıllardan ben evirip çevir- dığim. boşa koyup doluyako- yamadığım sorularvardı. bun- İan yekten soracak, çözüm yollannı dostça tartısacak- tım. Oysa karşımda "genel müdür" rolünü oynajan \e "havasını basan" bir üst düzey yönetıcı bulmadı- âm ıçın ilkin sorulanmı nasıl yumuşatacaâımı düşün- îiüm. Melih Fereli. makine mühendisi ve amatör bir nüzikçi. Londra'da -Philharmonia Korosu"nda yıl- Urca tenorpartisi söylemiş vebukuruluşun yönetim kurulunda çalı^mı^. Bir kisivi bana beğendirmek için "amatör müzikçi" olduğunu söyleyın. veter. Amatör nüzikçi. "sevgi için" müzik yapar. ) ürektendir. kar- şlık beklemez. Böyle birisine yüz üzerinden. yüz, nilyon üzerinden milyon puan veririm. Bu yüzden. Fereli'ye soracağım soruları erteleyip durdum. Vak- în önemli gırı^ımlerinden dev bir proje olan. 2000 ^ılında tamamlanarak açılması planlanan "Istanbul külriir \e Kongre Merkezi'*ni konuşmaya başladık. ı'oşkuvla. inançla. güvençle anlatıvordu: "tstanbul kültür\e Kongre merkezi.gelceeğin lstanbul'unun en seçkin sanat. kültürve kongre merkezinioluşturacak- tır.~Benseşunlandüşünüyordum: Bırkere. kompleks değıl "küUiye". kültür ve sanat degıl "harsiyyatvesa- na>i-i nefise". müzik değil "musikıv-ye", çalgı falan değıl "âlâtn musUa^vJ" Görü^memız bir saatı bulmuş, sorulanma henüz geçememıştım. Bir yandan müzik festivali sürerken bir yandan da "caz festivalTnın başlatılacagı gündü. Kendimı onun yerine koydum. yine iyi zaman ayır- mı^tı bana. Peki. sormadığım o sorulan şimdi burada sorsam ne olur yani'.' Geçici olmayan bir konudan başlaya- lım: "HalkJa büfünleşmek." Festıvalın ılk yıllannda kıvametler kopmuştu. amacı "halka yönelmekolma- yan bir girisHn" dıye. 10. yılda. 1982'de vakıf yöne- timinın yayımladığı bir kitap. bu suçlamaların boşa çıktığını vurguluyor. biletlerin ucuzlugu da gerekçe göstenlerek festıvalın tüm sınıf ve tabakalara açık ol- duğunu. benımsendiğini. "haf- ka mal olduğunu" açıklıyordu. Bugün de öyle midirdersiniz? Festival. toplumsal katmanla- rın tümünü kucaklayabiliyor mu? Uluslararası bir müzik festi- vali düzenlemenin önkoşulu. uluslararası müzikçileri ve müzık topluluklannı doğru se- çebilen. onları tanıyan. hatta onlarla ılışkılen olan kadrolar- dır. "Düzenlemehizmetleri''ni uygulayan kişiler bu alanda pek yeterli olmayabilir, onla- nn işi başkadır. Belki "daıus- ma kurulu" kanalıv la bu ek- siklik giderilebilir. Oysa danış- ma kurulundan bu konularda gereğince vararlanılıyor mu? Uluslararası düzeydekı müzik- çilerimizin görüşleri sıkça alı- nıyor. "dantşmanlar" ileyakın bağlar kuruluvor mu? Onerı- ler yaşama geçiriliyor mu? Festivallerin bir kimliği. özelliği. mesajı vardır. Siz bu- na "tema" diyorsunuz. Örne- ğin gelecek festivalin teması "Schubert ve Brahms" olabi- lirdenmekte. Festival özelliği- nin, kimliğinin belirginleşme- si, renginin tanınması gerek- mez mi? Bu alanda bilinçle davranıldığına ılişkin göster- geler pek doyurucu değıl. ne dersiniz? Bilkent'in düzenlediği bu festivalin tam adı şöyle: Bilkent L'luiararası Anadohı Müzik Festfvali Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirileek olan fesitval. 28 ağustos - 9 eylül arasmda sekiz etkinlikten oluşuyor ve Anadolu'nun turizm odaklanna kaydırtlıyor: Gö- reme Aç/khava Müzesi, Efes Antik Tıyatrosu. Bod- rum Kalesi. Aspendos Antik Tiyatrosu. Phaselis Açıkhava Müzesi. Festival programındakı vapıtlar genelde -orkestra, koro ve şan solistler için." Beetho- *en, Mendelssohn. Brahms v e Mozart keman konçer- tolannın solistleri ıse Igor Oistrakh ile Suna Kan. "Kimlik, mesajı, özeilik vt renk" derseniz. daha iyı düşünülemez. Turizm. kültür mirasımız. müzik v e in- sanlık kaynaştınlıyor. Bölgeleri, uluslararası \e ulu- sal sınırları. tarıhsel çağlar a^an sentezcı birgirışim... Pek de önemli olmayan bir nokta var: Bu olağanüs- tü güzel ve doğru organizasyona neden "turne" den- mijor da "festrval" deniyor? Kamran Ince 'nin başlıca yapıtlan Orkestra: Bale Için Kanatlar (Wings)(lWI) Yalnızca Kızılötesi (Infrared Only) (1983), Piyano Konçertosu (1984). Kizilötesi Öncesi (Before Infrared) (1986). Coşkulu Gölgeler (Ebullient Shadovvs) (1987). Derin Uçu> (DeepFliaht)(l988). 1. Senfoni (1989). Ruj (Lıpstıck) (1991);Sıcak. Kırmızı. Soğuk. Titreşimli (Hot. Red Cold, Vibrant)(1992). Çaglayan (Cascade) (1993). Kubbeler (Domes) (1993). 2. Senfoni (1993), 3. Senfoni (1995) Oda Orkestrası: Kaç (Escape) (1983). Köçekçel 1984), Talya'nın Dalgalan (Waves of Talya)(l989), Sonnetno. 395, (1989), Matinees- Anlatıcı ve Üflemeliler İçin (1989), Aceleci Kaplumbağa Fantezisi (Fantasie of a SuddenTurtle)(1990); Çekiçli Müzik (Hammer Music) (1990). Son BirDans (One Last Dance)(l99l), Gece Geçidi (Nisht Passage) (1992):EvilEye-17Çalgı İçin (1996); Present Music tçin Konçerto (1996). Oda Mıizigi: Arches-6 çalgı için (1994); Türkuaz - 7 çalgı için (1996; Klarinet ve Piyano !çinParça(1996); Yaylı ÇalgılarDörtlüsü(I996) Piyano: Mavi Yolculuk (The Blue Journey) 1982. 4-EI Için Çapraz Kıvılcımlar(Cross Scintillations) (1986). Dostum Mozart (My Friend Mozart) (1987) An Unavoidable Obsession (1988). DUŞUNCEYE SAYGI Devletimiz ile İzmir halkıelele verecek ve güzel kenrimiz kendine çok yaraşan anıt değerindeki sanat kompleksine giinün birinde mııtlaka kavuşacaktır. Izmir9 in saloıılan... ÖNDER KÜTAHYALI Başlığı vanlısokumadınız. Sonyıllardaİzmır'deve yöresinde milyonlarca ağaç yok edıldı. "İzmir'in ka- vaklan" sözleriyle bajlayan güzelim türküvü sövle- meye hakkımız yok. Ustelik yozlaşan folklor dejer- lerımizle biriikte bu türkü de unutuldu. Türküvü bir yana bırakarak Izmir'deki tiyatro. opera ve dinletı sa- lonlanndan söz etınek istiyorum. Her şevden önce bunlann salon değil ortalama 500 kişi alabilen büyük mekânlar olduğunu söylemeli- yim. Her bırinin altyapısı kusurludur. Söz gelimı Sa- bancı Kültür Sarayf nın büyük salonundakı orkestra çukuru. gerçek bir çukurdur. Temsil sırasında şefın hem orkestrayı hem de sahneyırahatgörebilmesi için platformu iyice yükseltmek gerekmek- ^ ^ ^ . tedir. Salonlann verebildiğı ön hazırlık f ğ 7iyatro, opera olanaklan sıfır noktasına vakmdır. Ör- m gibi neSın bale sanatçılannm günlük alış- m ^ , , r i l r n ı Q r tınnalannıElhamra'nınfuayesindeva- -*• KUrumiar, pıvorolmaları. evrensel ölçütlere göre yapit seçiminde ancak gülmece sayılabilir. genellikle salonun Salonlardaki akustik son derece kö- c- \, \ ı \.\ tüdür. Atatürk Kültür Merkezi dinleti r '^KSei OianaKianna ıçin düşünülmediginden. bu konunun bağll kalmak gözönünealınmamış. olması doğaldır; zorunda SÖZgelİmİ ama Sabancı Kültür Saravı. DL Devlet t^_Y 1 -r r» 1 t n Konservatuvan'nın da bir parçasıdır. I z m l r LJe\iei u p e r a Etkinliklerde müziğin ağırlık taşıyaca- ğı önceden belli iken \apım sırasında akustik sorununun akla getirilmedıği anlaşılıyor. Elhamra'daki güzel akustik bile artık tartışılabilır. Aslınabakılırsa. geçmişten gelen kusursuz örneklere karşın akustik konusunu Türkiye'de ko- nuşabilmek şimdilik olanaksız görün- mektedır. Sıkıntılar tükenecek gibi değıldir. Böyle olunca Anakent Belediyesi ile Kültür Bakanlığf nın işbirliği sonucun- ve Balesi, bugünkü koşullar altında Verdi'nin Aida'sını temsil edemez. lzmir halkının da bu nefis operayı izlemeye hakkı yok mudur? da. tiyatronun. operanın ve senfoni orkestrasının avn sahneleresahipolacağı bir sanat merkezinınyapılma- sı gündeme gelmiş bulunmaktadır. Ne var kı arkada- -ımızEbruKaşlı'nın 12 Hazıran IQ96tarihlıCumhu- rıyet'te çıkan yazısı. mutluluk yerine karamsar bir içe- nk ta^ıyor. Önce vazının başlığmı venlim: "Burhan Özfatura'dan Sanata Soğuk Bakjş." Osınanlıda ve Cumhuriyet döneminde sanatı koru- yan devlet büyüklerimiz vardı. Arkadaşımızın. genç- İere özgü bir duyarlılıkla böyle bir başlık aimasının nedeni. Sayın Özfatura'nın aşağıdaki sözlerı olmalı- dı r: •*Kültürihrivaa ekonomikseviyeyegöredcjjişir.Sa- lon sıkınhsı abartılıvor. Opera baleler sergileniyor da salon ağzına kadar doluyor mu?" Herbert Read, "Eski Yunan'da sanatın. felsefeden ve ekonomiden daha önemli bir yeri olduğuna inanı- jorum'der. Gerçektende 1927"de.voksulluklaboğu- şan genç Türkiye Cumhuriyetı. o zaman ıçın epev yüksek sayılan bir ödeneğı. Ankara Musıkı Muallım Mektebi binasının yapımına ayırabilmiştir. Doluluk konusuna gelince: Arkadaşımızın da belirrriği gibi son y ıllarda. özel- likle gençlerin ilgisı sevindiricıdir. Dinletıleri ayakta izlemek. onlann artık bir alışkanlığı olmuştur. Tem- sillerle dinletilere bilet bulmak iyice güçlesmıştır. Ne ki asıl sorun, doluluk değil sunulan gösterilerın nıte- liğidir. Tiyatro opera gibi kurumlar. vapıt seçiminde genellikle salonun fizikselolanaklanna baglı kalmak zorundadır. Söz gelimı İZDOB. bugünkü koşullar al- tında Verdi'nin Aida srnı temsil edemez. Oysa Anka- ra ve Istanbul gibi İzmir halkının da bunefis operayı izlemeve hakkı vardır. Öte yandan Sayın Anakent Beledıve Başkanı "nın değindiği iki mekândan da söz etmek gerekir. Kendıleri şöyle dı- yor: "Açıkhava Tiyatrosu, tnönü \e Sa- bana sanatmerkezlerivar. Bunlan dol- duracak etkinlikler her gün vapılmı- yor." Her gün yapılması gerekli değil; ama dikkatimi çeken nokta. fuardaki açık- hava tiyatrosuyla inönü Sanat Merke- zi'nin. opera temsılleriyle dinletilere uygun mekânlar olarak göstenlmesı- dir, Fuar Açıkhava Tiyatrosu'nda akus- tik diye bir şey yoktur. Üstelik. arabesk sesleriyle kebap kokulan arasında mü- zik dinlemek işkencedır. tnönü Sanat Merkezi ise bir zamanlar açıkhava ti- yarrosuydu; sonradan etrafı çevrıldi. üstü örtüldü ve salon oldu. Burada pi- yano resıtallen dinlediğinizı bir düşü- nün. Tartışma sırasında gözardı edılen bir başka önemli nokta da opera bina- sının ya da dinletı salonunun anıtsal birdeğer taşıma- sıdır. dünvanın önde gelen kentleri, böyle yapılara sa- hıp olmanın haklı gururunu yaşıyor. Ebru Kaşlfnın yazısmda. her şeye karşın küçük bir umut ışığı pınldamaktadır. Sayın Özfatura. Mustafa Kemal Sahıl Bulvan'nın devamında Bayındır ınşaat şantiyesinin bulunduğu yerin, sanat merkezi yapımı- na aynlabilecegini, fakat Anakent Belediyesı'nın. bi- na yapımı için gerekli olan maddi sorumluluğun altı- nagiremeyeceğinisöylemiş. Varsmgirmesin; bız, Sa- yın Başkan'ın açıklamasmı sevinçlekarşılıyoruz: çün- kü önemli olan ilk adımdır. inanıyorum ki dev letimız ile tzmir halkı el ele verecek ve güzel kentımız ken- dine çok yaraşan anıt değerindeki sanat kompleksine günün birinde mutlaka kavuşacaktır. MEMET FLAT Pazarlık Şöyie deniyor: "Devlet her karşısına çıkanla pazarlık ederse o işin sonu mu gelir, ne yasa kalır, ne düzen..." Peki, devlet adına işleri yürütenler yanlış davranış- larda bulunurlarsa nasıl karşı çıkılacak? "Yasalar var, neyin doğru, neyin yanlış olduğu ya- salarda yazılıdır. Yanlış bir davranışla karşılaşan yar- gıya başvurur, hakkını arar." Soyut olarak böyle. ama somut olarak böyle yürii- müyor işler... Tanık olduğum ilk büyük haksızlığın acılarını izle- diöimde on iki yaşındaydım. İkinci Dünya Savaşı öncesi... . Şair olarak yarattığı sevgi çemberi, düşüncelerine de yakınlık duyulmasma yol açıyor diye, ortadan kal- dırılmak istenen bir insana. hiçbır suç işlememişken, yirmi sekiz yıllık bir ceza verildi. Yakıştırma bir suçla, yasalar zorlanarak verilen bu cezanın yanlışlığını herkes biliyordu. Şairin, Kurtuluş Savaşı komutanlarından olan, dev- letin üst kademelerinde görevler alan öz dayısı da bi- liyordu, yattığı cezaevlerinin müdürleri, savcıları da... Adli hatanın düzeltilmesi için Büyük Millet Mecli- si'ne gönderilen dilekçeleri Ankara'da bakanlıklarda görevli hukuk danışmanlan yazıyordu. Ama devleti yönetenlerin yaptığı haksızlık göz gö- re göre sürdü... ikinci Dünya Savaşı sona erip hava biraz yumuşa- yınca bu kez bir gazete başyazarı ışi ele aldı, ünlü bir avukata davaya baştan sona, bütün yönlerıyle ince- letip ortada adli bir hata olduğunu kanıtlanyla gözler önüne serdi. Türkiye demokrasiye yönelmiş, Türk halkı devleti yönetme görevini serbest seçimlerle yeni bir partiye vermişti. Gene dilekçeler yazıldı... Gene hiçbir şey değişmedi. . "Sen ıçeri düştüğümden berigüneşin etrafında on kere döndü dünya. Ona sorarsamz: Lafı bile edilmez. mikroskobik bir zaman. Bana sorarsenız: On sene- si ömrümün." Evet, on yıl... Bunun ne anlama geldiğini anlayabitmek için ken- di yaşamınızdan bir "ony//"ı düşünmelisiniz... Başkalarından harcamak kolaydır... "Ne kadar az yaşıyoruz, kardeşlehm, ne kadar az yaşıyoruz, ne kadar az." On yılı almışlar. on sekiz yıl daha istiyorlar... Tanık olduğum ilk açlık grevi bu on yılın sonunda. bir umutsuzluk çığlığıydı... "Bu kez dilekçeme pul olarak canımı yapıştıraca- ğım..." Bayağı batmıştı bara bu şiirsel söyleyiş. Hiç güzel bulmamıştım. "Nâzım, çocuk musun, sevinirler senin ölmene", demişti Piraye. Ne adına olursa olsun, insanların kendilerini. ya da başkalarını yakmalarının gereğine eskiden de pek inanmazdım, artık hiç inanmıyorum... Kimse yanma- dan çıkarsa "çıkarkaranlıklar aydınlığa". çoğunluğun gücüyle. şiddete sapmadan... Şiddet uygulayarak gerçekleştırilen değışmelerin yarattığı tepkiler alttan alta hep yaşıyor... Başka hiçbir çare kalmadığ: için girişılen bir açlık grevi. anlamsız bir intihar girişimi değilse, mutlaka haklılığı görmezlikten gelinen bir dilekçeye ilgi çek- me amacını taşıyordur... Bir umursamazlığa tepkidir... O dilekçede, ya da dilekçelerdeki istekleri deger- lendirmek, yanlışlıklar, haksızlıklaryapılmışsadüzelt- meye çalışmak, pazarlığa oturmak anlamına gelmez. Demokrasıli devletler, ne yolla olursa olsun, insan haklanna aykın bir uygulamanın varlığını öğrenirler- se, bunu ortadan kaldırmanın yollannı ararlar. Karşıt- larından gelen bılgilere değer vermemek diye bir şey söz konusu olamaz. Yasalann biçtiği cezalara, cezaevlerindeki yetersiz- liklerden, yönetim bozukluklanndan doğan birtakım' eklemeler yapılması, maddi manevi baskılarla insan- lara fazladan acı çektirilmesi çağdaş devlet anlayı- şıyla kesinlikle bağdaşmaz. Ayncayasalan uygulayanların yanılabilecekleri, da- hası t'jtuklu olarak yargılananların sonunda aklana- bilecekleri de hiçbir zaman unutulmamalıdır. Her yargılının ya da tutuklunun dışarda bir ailesi. bir arkadaş çevresi olduğu düşünülürse. cezaevi olaylarının toplumda ne büyük yaralar açtığı daha iyi anlaşılır. Şu son ölüm oruçlarında ölenlerin gömülenler ka- dar olduğunu sananlar çok yanıldıklarını bilmelidir- ler... Kumdan Kaleler Sappho'da çalıyor Kültür Servisi - Dokuz müzisyenden oluşan Kumdan Kaleler toplulufiu pazartesi akşamlan Bevoğlu Sappho Bar'da sahne alıyor. Müziklerini "btanbul dolaylanndan rock" olarak adlandıran topluluğun çalışmaları. Tock' müziğinin >anı ^ıra Istanbul'da jaşadıklan için dinledıkleri tarklı türlerın dc izlerini taşıyor. Rock enstrumanlarının vanında keınan. tlüt \c mandolin gibi sazlara da yer veren grubunu ilk albümii ""Denize Doğru" geçen aylarda Ada Müzik tarafından yayımlanmıştı. Mensin Devlet Opera'sına 5 Milyarlık Piyano Bağışı Mersin(A.NKA)-Mersin Devlet Opera ve Balcsi. vöre halkının oluşturduğu derneğin katkılanvla pıvanova kavuştu. Mersin Kültür Merkezi Derneğı. Devlet Opera ve Balesi'ne değeri 5 milyar lira olan Japon el yapımı bir piyano hedi>e etti.Dernek Başkanı Hann Atat yaptığı açıklamada. operada gereksinım du\ulan piyanonun tasarruf öiılemieri nedenivle ve Kültür Bakanlığı'nın bütçesinin yetersizliği yüzünden alınamaması üzerine harekete geçtikleriııi söyledi. Hann Atat aynca, demek olarak operanın Şeref Şalonu koltuklarıyla. sahne mcfruşatlarını da aldıklarını belırtti. Cafe Guitar'da Rock Geceleri Kültür Servisi- Pek dınlevenıediğimiz. koıı.serlerini beklediğimiz genç rock gruplan. üç hafta bovunca Cafe Guitar'da kendi bestelerinı seslendirecek. Döı( Organizasyon'un rock müzığinde yeni. değişik ve düze) li çalışmalara olanak yaratmak vc isiarla kendi bestelerini çalan gruplan izleyici>le huluşturniak amacı> lu düzenlediği konserler kapsamında rockseverler Cafe Guitar'da alışık olmadıkları gruplan dinlevecekler. Konserlerin ilkini bu akşam Istanbul Blues Kumpanyasi' verecek. 7 Ağustos'ta Spark" ve 'Siddhartha' gruplarıvla devam edecek etkinlik. 14 Ağustos'ta 'Krizalıt' ve Ihtivaç Molası" konserlerıvle sona erecek. Saat 2l.0()'de başlayacak konserlerin giriş ücreti 250.000 TL.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle