Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 TEdMUZ 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET
t *
SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO EVtN tLYASOĞLL
KamranInce'denViyana KuşatmasıKamraı İnce'ain içüncü senfonisini
kendisi le birlJaedinliyoruz: Viyana
Kıışatnu.sı'na dt b r program taşıyor.
Vokal hçbir satırvok bu senfonide.
Oysa ntredeys; bi- opera kadar
dramatk. Opeıa sahnesindekı vokal
rollen tım çakılar üstlenmış.
Osmanliar'ın v'iyana kuşatması \e geri
çekilmeerı savaş-banş; hüzün-se\inç
ikilemleri içinoe yansıtılmış. Kamran
Ince altDaşiıkhrla bölümlere ayırmış
senfonnî. Öncj uzun marş adımlarıyla
başlıyor Ardmjansurların savaş.ını
duyuyorsunuz. Top sesleri. mehter
davullar. Zıncır sesierınin metalik
tınısmdi. zincııe vurulmuş tutsaklann
sürünen ımgesi yansiyor. L nutulmuş
Ruhlar idını verdiği bir bölümde
kuşatılmş; kent n icınde acı çeken halk
anlatılıy>r. Dertençağnlarduyuluyor.
Saksofoıla biroyun ha\asi yükseliyor.
Son saldnda mehter davuliarı top
atışlarıylı dorutta.
Kentin kjşatmadan kurtulmasını
yansıtanbölüm. Kentin L'tkusu başlığı
altında smulmuş. Bıryanda utkuyu
muştula)an dav jllar. öte yanda
Viyana'\ı simgele>en Mahler ve Mozart
motifleriyeralivor. Vivana'nın
kurtuluştna yardımeden Polonyalılar'ın
vals ve mazurkalan da unutulnıamış.
Geri çekılme sahnesinde baştaki
görkemlı mar> adımlan yine canlanıyor.
Bu kez daha zorlayıcı. mıknatıslı. zor
yürüyen adımlar. Bırdirilip birölüvor
müzik.
CDIere sponsor bulunamadı
Üçüncii senfonide klasik senfoni
orkestrasının içine Uagnertubaları.
syntheMZİer. saksofon, bas da\ul ve bir
de timpari verleştiımiş.Bestecinin
önceki, ikinci senfonisi Bizans'ın
Düşüşü başlığını taşıyordu. Her iki
senfonide de rastladığımız zenain
orkestra renklen artık Kamran Ince'nin
bir imzası oldugunu \ urguluyor. Melodi
çizgisininakışkanlığı kadar ritmik gücün
çekiciliği onun her bir yapıtına kişiîik
oluşturuyor.
Nereden gündeme szeldı Kamran tnce.
dıyeceksınız' HABITAT-II çerçevesinde
onun ikı senfonisini CD yapmaya
uğraştık. Teklec ıle anlaştık. kitapçığı
bile hazırladık. Ne yazık ki sponsor
bulunamadı.
Oysa Bizaııs ın Diifüşü ve J'iyanu
Kuşatması. iki kenti tarih içinde duyuran
bu senfonıler ne de çüzd yakışacaktı
HABlTAT-II'ye!
Kamran Ince birsüredir Menfis'te
PORTRE
Kamran Ince !96O"ta Amerika'mn
Montana evaletinde doğmuş; lzmir ve
Ankara De\let Konservatuvarı'nda.
Amerika'da Oberlın Konservatuvan'nda
\e Nevv Vbrk Eastman Müzık Okulunda
eğitım görmüştür. Müzik tarıhının en
önemli ödüllerinden Büyük Roma
Ödülü'nü kazanarak biryıl Roma'da
yaşamış... Ardından Guggenheim bursu.
Lilı BoulangerÖdülü ve Brooklyn
Filannoni'nin sunduğu Rose Ödülü'nü
kazanmıştır. 1980'den bu yana
Amenka'da yaşayan Ince'nin yapıtlan
Lukas Fossyönetiminde Brooklyn
Senfoni Orkestrası. Davit Zinman
yönetıminde Chicago Senfoni Orkestrası.
VVashıngton Senfoni Orkestrası, Carnegie
Hall'da Nevv York Youth Symphony,
Leonard Slatkin yönetimınde St. Louis
Senfoni Orkestrası, Leonard Slatkin
yönetıminde Minnesota Senfoni
Orkestrası gıbı topluluklarca
seslendinlmıştir. Besteci. pivanist olarak
çeşitli topluluklarda yeraldığı gibı kendi
vapıtlannın solıstliğını de yapmaktadır.
(Tennessee'de) kompozisyon profesörü.
Menfis'i kendine merkez edinmiş.
buradan dünvanın her köşesine
uçabiliyor. En büyük keyfi öğrencileri
ile fikiralışverişi vapmak. Onlara özgür
etkileşim öğütlediği gibi kendisi de
onlann deneyımlennden etkileniyor.
Yaşayan müziğin nabzını da böylece
elinde tutuvor.
"Sürekii beste vazmak, sürekli
komposiz>on diişiinmek insanın
yaşamını tekdüzeteştirivor. Oysa
öğrenciler hep taze bir soluk. Kendimden
10-15 yaş küçük öğrenciJerim \ar.
Onlardan giincel müziği öğreniyorum,
örneğin rock \e rap müziğini
pavlaşıvorum. Her etki\e açık, klasik
müzik baskısı altında tutmadan
yetiştiriyoruz onları. Birçoğu
Amerika'nın önemli komposizyon
ödiillerinde derece aldı."
Kamran Ince, daha önce bir süre Ann
Harbor, Michigan'da ögjetim üyesi ımış.
O üniversitenin katı kurallanndan,
ögrenciyi yönlendirmesinden ve açık
etkilenmeye olanak vermediğinden
yakınıyor. "Teknik çok kolay ögrerilir.
Hangi srili kullanmak da önemli değil.
Yaşadığıınız günün güzelliği bu: Her şe>e
bakabilmek. her şeyi esin kaynağı
yapabilmek. Dtimanın dört bir yanına
uzanabilmek."
Kamran Ince'ye göre "Bugünün
bestecisi bireysei devişi ile veni bir sentez
buluvor." Yeni çıkan her müzığı. veni
duyulan her besteciyi alıp dinliyor. Tüm
dünyadaki yeni akımları. kendi
kuşaöının sanatçılannı yakından izliyor.
Ve günümüzün sivrilen bestecilerini bir
çırpıda sayıp döküyor: "Michael Torke,
Davit Lang, Julia VV'olfe, .Michael
Gordon. Amerikan ikonalannı esin
kaynağı yapan Michael Daugherty
Süpermen senfonisi yazdı: Barbi
bebeklerine şarkılar besteledi. Aaron
Kernis, Christopher Rous da önde gelen
isimler. Bunlann müzikleri çoğunlukla
amplife edilmiş seslerden oluşuyor.
Operaya adım adım.»
Rock kadar gızemli düşünceden de
etkileniyorlar. Ruslardan Şnitke ve
Schedrin hâlâ başı çekiyor. Bir zamanlar
öncü müziğin merkezi olan Paris artık
Pierre Boukz'in kırbacı altında
yeniliklere kapandı. Italya'da da benzer
koşullar yaşanıyor. Ancak Paul Rouders
adında bir Danimarkalı. Louis Andreisen
adında bir Hollandalı Ingilizlcr dısında
Avrupa müziğini canlı tutanlardan.
Ingilızler iseTurnage, Mac Vlillan ve
John Ta\ener gibi pekçok isim ile
yeniieşnıe yolunda."
Kamran Ince'nin bir şansı da
profesörlükle >a da telif haklannın yanı
sıra kendisine ısmarlanan yapıtlarla
geçimini sağlaması. "Şu sırada sipariş
üzerine üç >ap:t bitirmektevim. Klarinet
ve pivano ikilisi: bir vavlı dördül ve gecen
yıllarda İstanbul'a biriikte geldiğinı
Present Music grtıbu için üç ajn
orkestradan destek gördüğüm bir
konçerto yazıvorum. Bütiin bu son
çalışmalanm ilerisi için birer basamak.
Adım adım en büyük amacıma.
Opera'va yaklaşmak için bir basamak."
llkbaharda Albany Senfoni Orkestrası ile
David Allan Miller yönetiminde New
York'ta seslendirılen Üçüncü Senfoni.
bestecinin piyano konçertosu ıle biriikte
Tcldec plak şirketi tarafından kompakt
dısk olarak yakında dünya piyasalanna
»unulacak.
Umanz bir an önce onun C'D'leri
ülkemize de ulaş>ın. radyolarımızda
çalınsın. Amerıka'daki birçok ödülü yanı
sıra Büyük Roma Ödülü'nü kazanmış.
Chicago Senfoni'nin programına
alınmıi}. hemen herçalışması önemli bir
kuruluş tarafından ısmarlanmış ve
Teldec gibi büyük bir plak şirketi
tarafından yapıtlan CD olmus daha kac
bestecimiz var kı!
Festivaller üreten
birfabrikaAHMETSAY
ANKARA-Lluslararası tstanbul Müzık Festhalı.
gelecek hazıran ayında çeyrek yüzvılı geride bırak-
mış olacak. Bu süreci. uluslararası canlılığıyla ken-
tin kültürel yaşamına soluk getiren düzeyli etkınlik-
lerin heryıl yenıden sergılenmesı olarak görmeyelim
sadece. Festıvalın gerçekleştırdiğı bazı çok önemli
dönüşümler. uluslararası planda çağdaş kültüre kat-
kı getırmış. örnek oluşturmuştur: Bınncisi. Doğu-
Batı ikılemı aşılmış. "düma müzigi~ kavrayışı so-
mutlaşmış \e yaşanır kılınmış. tonal. atonal. makam-
sal. deneysel. geleneksel. öncü. dinsel. yöresel vb
müzikler. zengin bir çeşitlılikle festivalde yer almış-
tır. Ikıncisı. konser ortamı seçeneklen açısından bu-
luşçu. akılcı, duyarlıklı, sonuçta "sentezci" uygula-
malara yönelınmış: Rumelıhısarı. Aya Irini Müzesi.
Topkapı Saravı. Sen Antııan
Kiİisesi gibi müzika) söyle-
min, müzikal ortamlaöniiştü-
ğü ve müthış bir bıçımde bağ-
daştığı yeni mekânlar kazanıl-
mıştır. Yine bu kapsamda. kit-
le boyutunun gözetildığı po-
püleretkinlıkler için eskılerin
SporveSergi Sara>ı ılebirtür-
lü tüketıp vok edemediğımiz
Gülhane Parkı keşfedilıver-
miş. böylece festıvalm "seçki-
ci" tarafıyla ~alçakgönüllü"
tarafı bir araya getırılmıştir.
Cçüncüsü ıse tam bıze özgü
bir dönüşümdür ve dünyaya
paımak ısırtabılir: Festival ka-
bına sığamamış. "kazan do-
ğurmuş". festival kendi ıçın-
den "film". "ri>arro". "caz"
festivallen ile -plastik sanat-
lar" ve "'fotoğraP bienallen
çıkarmış. üremiş. çoğalmıştır.
M\
elih Fereli.
uluslararası dört
festival, iki de
bienal düzenleyen bir
'festival fabrikasf nın.
Istanbul Kültür ve Sanat
Vakff nın genel müdürü...
Makine miihendisi, aynı
zamanda amatör bir
müzikçi...
Sevgi için müzik—
Uluslararası dön festival.
iki de bienal düzenleyen bu
festival fabrıkasının adı "ts-
tanbul Kültür ve Sanat Vak-
fi"dır. Vakfın Genel Müdürü
Melih Fereli ıle müzik festıva-
line ilışkin birkaç konuyu ni-
cedir görüşmek ıstiyordum.
Daha açık söyleyeyım, kafam-
da yıllardan ben evirip çevir-
dığim. boşa koyup doluyako-
yamadığım sorularvardı. bun-
İan yekten soracak, çözüm yollannı dostça tartısacak-
tım. Oysa karşımda "genel müdür" rolünü oynajan
\e "havasını basan" bir üst düzey yönetıcı bulmadı-
âm ıçın ilkin sorulanmı nasıl yumuşatacaâımı düşün-
îiüm. Melih Fereli. makine mühendisi ve amatör bir
nüzikçi. Londra'da -Philharmonia Korosu"nda yıl-
Urca tenorpartisi söylemiş vebukuruluşun yönetim
kurulunda çalı^mı^. Bir kisivi bana beğendirmek için
"amatör müzikçi" olduğunu söyleyın. veter. Amatör
nüzikçi. "sevgi için" müzik yapar. ) ürektendir. kar-
şlık beklemez. Böyle birisine yüz üzerinden. yüz,
nilyon üzerinden milyon puan veririm. Bu yüzden.
Fereli'ye soracağım soruları erteleyip durdum. Vak-
în önemli gırı^ımlerinden dev bir proje olan. 2000
^ılında tamamlanarak açılması planlanan "Istanbul
külriir \e Kongre Merkezi'*ni konuşmaya başladık.
ı'oşkuvla. inançla. güvençle anlatıvordu: "tstanbul
kültür\e Kongre merkezi.gelceeğin lstanbul'unun en
seçkin sanat. kültürve kongre merkezinioluşturacak-
tır.~Benseşunlandüşünüyordum: Bırkere. kompleks
değıl "küUiye". kültür ve sanat degıl "harsiyyatvesa-
na>i-i nefise". müzik değil "musikıv-ye", çalgı falan
değıl "âlâtn musUa^vJ"
Görü^memız bir saatı bulmuş, sorulanma henüz
geçememıştım. Bir yandan müzik festivali sürerken
bir yandan da "caz festivalTnın başlatılacagı gündü.
Kendimı onun yerine koydum. yine iyi zaman ayır-
mı^tı bana.
Peki. sormadığım o sorulan şimdi burada sorsam
ne olur yani'.' Geçici olmayan bir konudan başlaya-
lım: "HalkJa büfünleşmek." Festıvalın ılk yıllannda
kıvametler kopmuştu. amacı "halka yönelmekolma-
yan bir girisHn" dıye. 10. yılda. 1982'de vakıf yöne-
timinın yayımladığı bir kitap. bu suçlamaların boşa
çıktığını vurguluyor. biletlerin ucuzlugu da gerekçe
göstenlerek festıvalın tüm sınıf ve tabakalara açık ol-
duğunu. benımsendiğini. "haf-
ka mal olduğunu" açıklıyordu.
Bugün de öyle midirdersiniz?
Festival. toplumsal katmanla-
rın tümünü kucaklayabiliyor
mu?
Uluslararası bir müzik festi-
vali düzenlemenin önkoşulu.
uluslararası müzikçileri ve
müzık topluluklannı doğru se-
çebilen. onları tanıyan. hatta
onlarla ılışkılen olan kadrolar-
dır. "Düzenlemehizmetleri''ni
uygulayan kişiler bu alanda
pek yeterli olmayabilir, onla-
nn işi başkadır. Belki "daıus-
ma kurulu" kanalıv la bu ek-
siklik giderilebilir. Oysa danış-
ma kurulundan bu konularda
gereğince vararlanılıyor mu?
Uluslararası düzeydekı müzik-
çilerimizin görüşleri sıkça alı-
nıyor. "dantşmanlar" ileyakın
bağlar kuruluvor mu? Onerı-
ler yaşama geçiriliyor mu?
Festivallerin bir kimliği.
özelliği. mesajı vardır. Siz bu-
na "tema" diyorsunuz. Örne-
ğin gelecek festivalin teması
"Schubert ve Brahms" olabi-
lirdenmekte. Festival özelliği-
nin, kimliğinin belirginleşme-
si, renginin tanınması gerek-
mez mi? Bu alanda bilinçle
davranıldığına ılişkin göster-
geler pek doyurucu değıl. ne
dersiniz? Bilkent'in düzenlediği bu festivalin tam adı
şöyle: Bilkent L'luiararası Anadohı Müzik Festfvali
Bu yıl üçüncüsü gerçekleştirileek olan fesitval. 28
ağustos - 9 eylül arasmda sekiz etkinlikten oluşuyor
ve Anadolu'nun turizm odaklanna kaydırtlıyor: Gö-
reme Aç/khava Müzesi, Efes Antik Tıyatrosu. Bod-
rum Kalesi. Aspendos Antik Tiyatrosu. Phaselis
Açıkhava Müzesi. Festival programındakı vapıtlar
genelde -orkestra, koro ve şan solistler için." Beetho-
*en, Mendelssohn. Brahms v e Mozart keman konçer-
tolannın solistleri ıse Igor Oistrakh ile Suna Kan.
"Kimlik, mesajı, özeilik vt renk" derseniz. daha iyı
düşünülemez. Turizm. kültür mirasımız. müzik v e in-
sanlık kaynaştınlıyor. Bölgeleri, uluslararası \e ulu-
sal sınırları. tarıhsel çağlar a^an sentezcı birgirışim...
Pek de önemli olmayan bir nokta var: Bu olağanüs-
tü güzel ve doğru organizasyona neden "turne" den-
mijor da "festrval" deniyor?
Kamran
Ince 'nin
başlıca
yapıtlan
Orkestra: Bale Için Kanatlar
(Wings)(lWI) Yalnızca
Kızılötesi (Infrared Only)
(1983), Piyano Konçertosu
(1984). Kizilötesi Öncesi
(Before Infrared) (1986).
Coşkulu Gölgeler (Ebullient
Shadovvs) (1987). Derin Uçu>
(DeepFliaht)(l988). 1.
Senfoni (1989). Ruj (Lıpstıck)
(1991);Sıcak. Kırmızı.
Soğuk. Titreşimli (Hot. Red
Cold, Vibrant)(1992).
Çaglayan (Cascade) (1993).
Kubbeler (Domes) (1993). 2.
Senfoni (1993), 3. Senfoni
(1995)
Oda Orkestrası: Kaç (Escape)
(1983). Köçekçel 1984),
Talya'nın Dalgalan (Waves of
Talya)(l989), Sonnetno.
395, (1989), Matinees-
Anlatıcı ve Üflemeliler İçin
(1989), Aceleci Kaplumbağa
Fantezisi (Fantasie of a
SuddenTurtle)(1990);
Çekiçli Müzik (Hammer
Music) (1990). Son BirDans
(One Last Dance)(l99l),
Gece Geçidi (Nisht Passage)
(1992):EvilEye-17Çalgı
İçin (1996); Present Music
tçin Konçerto (1996).
Oda Mıizigi: Arches-6 çalgı
için (1994); Türkuaz - 7 çalgı
için (1996; Klarinet ve Piyano
!çinParça(1996); Yaylı
ÇalgılarDörtlüsü(I996)
Piyano: Mavi Yolculuk (The
Blue Journey) 1982. 4-EI Için
Çapraz Kıvılcımlar(Cross
Scintillations) (1986).
Dostum Mozart (My Friend
Mozart) (1987) An
Unavoidable Obsession
(1988).
DUŞUNCEYE SAYGI
Devletimiz
ile İzmir
halkıelele
verecek ve
güzel
kenrimiz
kendine çok
yaraşan anıt
değerindeki
sanat
kompleksine
giinün
birinde
mııtlaka
kavuşacaktır.
Izmir9
in saloıılan...
ÖNDER KÜTAHYALI
Başlığı vanlısokumadınız. Sonyıllardaİzmır'deve
yöresinde milyonlarca ağaç yok edıldı. "İzmir'in ka-
vaklan" sözleriyle bajlayan güzelim türküvü sövle-
meye hakkımız yok. Ustelik yozlaşan folklor dejer-
lerımizle biriikte bu türkü de unutuldu. Türküvü bir
yana bırakarak Izmir'deki tiyatro. opera ve dinletı sa-
lonlanndan söz etınek istiyorum.
Her şevden önce bunlann salon değil ortalama 500
kişi alabilen büyük mekânlar olduğunu söylemeli-
yim. Her bırinin altyapısı kusurludur. Söz gelimı Sa-
bancı Kültür Sarayf nın büyük salonundakı orkestra
çukuru. gerçek bir çukurdur. Temsil sırasında şefın
hem orkestrayı hem de sahneyırahatgörebilmesi için
platformu iyice yükseltmek gerekmek- ^ ^ ^ .
tedir. Salonlann verebildiğı ön hazırlık f ğ 7iyatro, opera
olanaklan sıfır noktasına vakmdır. Ör- m gibi
neSın bale sanatçılannm günlük alış- m ^ , , r i l r n ı Q r
tınnalannıElhamra'nınfuayesindeva- -*• KUrumiar,
pıvorolmaları. evrensel ölçütlere göre yapit seçiminde
ancak gülmece sayılabilir. genellikle salonun
Salonlardaki akustik son derece kö- c- \, \ ı \.\
tüdür. Atatürk Kültür Merkezi dinleti r
'^KSei OianaKianna
ıçin düşünülmediginden. bu konunun bağll kalmak
gözönünealınmamış. olması doğaldır; zorunda SÖZgelİmİ
ama Sabancı Kültür Saravı. DL Devlet t^_Y 1 -r r» 1 t n
Konservatuvan'nın da bir parçasıdır.
I z m l r
LJe\iei u p e r a
Etkinliklerde müziğin ağırlık taşıyaca-
ğı önceden belli iken \apım sırasında
akustik sorununun akla getirilmedıği
anlaşılıyor. Elhamra'daki güzel akustik
bile artık tartışılabilır. Aslınabakılırsa.
geçmişten gelen kusursuz örneklere
karşın akustik konusunu Türkiye'de ko-
nuşabilmek şimdilik olanaksız görün-
mektedır.
Sıkıntılar tükenecek gibi değıldir.
Böyle olunca Anakent Belediyesi ile
Kültür Bakanlığf nın işbirliği sonucun-
ve Balesi, bugünkü
koşullar altında
Verdi'nin Aida'sını
temsil edemez.
lzmir halkının da bu
nefis operayı
izlemeye hakkı yok
mudur?
da. tiyatronun. operanın ve senfoni orkestrasının avn
sahneleresahipolacağı bir sanat merkezinınyapılma-
sı gündeme gelmiş bulunmaktadır. Ne var kı arkada-
-ımızEbruKaşlı'nın 12 Hazıran IQ96tarihlıCumhu-
rıyet'te çıkan yazısı. mutluluk yerine karamsar bir içe-
nk ta^ıyor. Önce vazının başlığmı venlim: "Burhan
Özfatura'dan Sanata Soğuk Bakjş."
Osınanlıda ve Cumhuriyet döneminde sanatı koru-
yan devlet büyüklerimiz vardı. Arkadaşımızın. genç-
İere özgü bir duyarlılıkla böyle bir başlık aimasının
nedeni. Sayın Özfatura'nın aşağıdaki sözlerı olmalı-
dı r: •*Kültürihrivaa ekonomikseviyeyegöredcjjişir.Sa-
lon sıkınhsı abartılıvor. Opera baleler sergileniyor da
salon ağzına kadar doluyor mu?"
Herbert Read, "Eski Yunan'da sanatın. felsefeden
ve ekonomiden daha önemli bir yeri olduğuna inanı-
jorum'der. Gerçektende 1927"de.voksulluklaboğu-
şan genç Türkiye Cumhuriyetı. o zaman ıçın epev
yüksek sayılan bir ödeneğı. Ankara Musıkı Muallım
Mektebi binasının yapımına ayırabilmiştir. Doluluk
konusuna gelince:
Arkadaşımızın da belirrriği gibi son y ıllarda. özel-
likle gençlerin ilgisı sevindiricıdir. Dinletıleri ayakta
izlemek. onlann artık bir alışkanlığı olmuştur. Tem-
sillerle dinletilere bilet bulmak iyice güçlesmıştır. Ne
ki asıl sorun, doluluk değil sunulan gösterilerın nıte-
liğidir. Tiyatro opera gibi kurumlar. vapıt seçiminde
genellikle salonun fizikselolanaklanna baglı kalmak
zorundadır. Söz gelimı İZDOB. bugünkü koşullar al-
tında Verdi'nin Aida srnı temsil edemez. Oysa Anka-
ra ve Istanbul gibi İzmir halkının da
bunefis operayı izlemeve hakkı vardır.
Öte yandan Sayın Anakent Beledıve
Başkanı "nın değindiği iki mekândan da
söz etmek gerekir. Kendıleri şöyle dı-
yor:
"Açıkhava Tiyatrosu, tnönü \e Sa-
bana sanatmerkezlerivar. Bunlan dol-
duracak etkinlikler her gün vapılmı-
yor."
Her gün yapılması gerekli değil; ama
dikkatimi çeken nokta. fuardaki açık-
hava tiyatrosuyla inönü Sanat Merke-
zi'nin. opera temsılleriyle dinletilere
uygun mekânlar olarak göstenlmesı-
dir, Fuar Açıkhava Tiyatrosu'nda akus-
tik diye bir şey yoktur. Üstelik. arabesk
sesleriyle kebap kokulan arasında mü-
zik dinlemek işkencedır. tnönü Sanat
Merkezi ise bir zamanlar açıkhava ti-
yarrosuydu; sonradan etrafı çevrıldi.
üstü örtüldü ve salon oldu. Burada pi-
yano resıtallen dinlediğinizı bir düşü-
nün. Tartışma sırasında gözardı edılen
bir başka önemli nokta da opera bina-
sının ya da dinletı salonunun anıtsal birdeğer taşıma-
sıdır. dünvanın önde gelen kentleri, böyle yapılara sa-
hıp olmanın haklı gururunu yaşıyor.
Ebru Kaşlfnın yazısmda. her şeye karşın küçük bir
umut ışığı pınldamaktadır. Sayın Özfatura. Mustafa
Kemal Sahıl Bulvan'nın devamında Bayındır ınşaat
şantiyesinin bulunduğu yerin, sanat merkezi yapımı-
na aynlabilecegini, fakat Anakent Belediyesı'nın. bi-
na yapımı için gerekli olan maddi sorumluluğun altı-
nagiremeyeceğinisöylemiş. Varsmgirmesin; bız, Sa-
yın Başkan'ın açıklamasmı sevinçlekarşılıyoruz: çün-
kü önemli olan ilk adımdır. inanıyorum ki dev letimız
ile tzmir halkı el ele verecek ve güzel kentımız ken-
dine çok yaraşan anıt değerindeki sanat kompleksine
günün birinde mutlaka kavuşacaktır.
MEMET FLAT
Pazarlık
Şöyie deniyor:
"Devlet her karşısına çıkanla pazarlık ederse o işin
sonu mu gelir, ne yasa kalır, ne düzen..."
Peki, devlet adına işleri yürütenler yanlış davranış-
larda bulunurlarsa nasıl karşı çıkılacak?
"Yasalar var, neyin doğru, neyin yanlış olduğu ya-
salarda yazılıdır. Yanlış bir davranışla karşılaşan yar-
gıya başvurur, hakkını arar."
Soyut olarak böyle. ama somut olarak böyle yürii-
müyor işler...
Tanık olduğum ilk büyük haksızlığın acılarını izle-
diöimde on iki yaşındaydım.
İkinci Dünya Savaşı öncesi... .
Şair olarak yarattığı sevgi çemberi, düşüncelerine
de yakınlık duyulmasma yol açıyor diye, ortadan kal-
dırılmak istenen bir insana. hiçbır suç işlememişken,
yirmi sekiz yıllık bir ceza verildi.
Yakıştırma bir suçla, yasalar zorlanarak verilen bu
cezanın yanlışlığını herkes biliyordu.
Şairin, Kurtuluş Savaşı komutanlarından olan, dev-
letin üst kademelerinde görevler alan öz dayısı da bi-
liyordu, yattığı cezaevlerinin müdürleri, savcıları da...
Adli hatanın düzeltilmesi için Büyük Millet Mecli-
si'ne gönderilen dilekçeleri Ankara'da bakanlıklarda
görevli hukuk danışmanlan yazıyordu.
Ama devleti yönetenlerin yaptığı haksızlık göz gö-
re göre sürdü...
ikinci Dünya Savaşı sona erip hava biraz yumuşa-
yınca bu kez bir gazete başyazarı ışi ele aldı, ünlü bir
avukata davaya baştan sona, bütün yönlerıyle ince-
letip ortada adli bir hata olduğunu kanıtlanyla gözler
önüne serdi.
Türkiye demokrasiye yönelmiş, Türk halkı devleti
yönetme görevini serbest seçimlerle yeni bir partiye
vermişti.
Gene dilekçeler yazıldı...
Gene hiçbir şey değişmedi. .
"Sen ıçeri düştüğümden berigüneşin etrafında on
kere döndü dünya. Ona sorarsamz: Lafı bile edilmez.
mikroskobik bir zaman. Bana sorarsenız: On sene-
si ömrümün."
Evet, on yıl...
Bunun ne anlama geldiğini anlayabitmek için ken-
di yaşamınızdan bir "ony//"ı düşünmelisiniz...
Başkalarından harcamak kolaydır...
"Ne kadar az yaşıyoruz, kardeşlehm, ne kadar az
yaşıyoruz, ne kadar az."
On yılı almışlar. on sekiz yıl daha istiyorlar...
Tanık olduğum ilk açlık grevi bu on yılın sonunda.
bir umutsuzluk çığlığıydı...
"Bu kez dilekçeme pul olarak canımı yapıştıraca-
ğım..."
Bayağı batmıştı bara bu şiirsel söyleyiş. Hiç güzel
bulmamıştım.
"Nâzım, çocuk musun, sevinirler senin ölmene",
demişti Piraye.
Ne adına olursa olsun, insanların kendilerini. ya da
başkalarını yakmalarının gereğine eskiden de pek
inanmazdım, artık hiç inanmıyorum... Kimse yanma-
dan çıkarsa "çıkarkaranlıklar aydınlığa". çoğunluğun
gücüyle. şiddete sapmadan...
Şiddet uygulayarak gerçekleştırilen değışmelerin
yarattığı tepkiler alttan alta hep yaşıyor...
Başka hiçbir çare kalmadığ: için girişılen bir açlık
grevi. anlamsız bir intihar girişimi değilse, mutlaka
haklılığı görmezlikten gelinen bir dilekçeye ilgi çek-
me amacını taşıyordur...
Bir umursamazlığa tepkidir...
O dilekçede, ya da dilekçelerdeki istekleri deger-
lendirmek, yanlışlıklar, haksızlıklaryapılmışsadüzelt-
meye çalışmak, pazarlığa oturmak anlamına gelmez.
Demokrasıli devletler, ne yolla olursa olsun, insan
haklanna aykın bir uygulamanın varlığını öğrenirler-
se, bunu ortadan kaldırmanın yollannı ararlar. Karşıt-
larından gelen bılgilere değer vermemek diye bir şey
söz konusu olamaz.
Yasalann biçtiği cezalara, cezaevlerindeki yetersiz-
liklerden, yönetim bozukluklanndan doğan birtakım'
eklemeler yapılması, maddi manevi baskılarla insan-
lara fazladan acı çektirilmesi çağdaş devlet anlayı-
şıyla kesinlikle bağdaşmaz.
Ayncayasalan uygulayanların yanılabilecekleri, da-
hası t'jtuklu olarak yargılananların sonunda aklana-
bilecekleri de hiçbir zaman unutulmamalıdır.
Her yargılının ya da tutuklunun dışarda bir ailesi.
bir arkadaş çevresi olduğu düşünülürse. cezaevi
olaylarının toplumda ne büyük yaralar açtığı daha iyi
anlaşılır.
Şu son ölüm oruçlarında ölenlerin gömülenler ka-
dar olduğunu sananlar çok yanıldıklarını bilmelidir-
ler...
Kumdan Kaleler Sappho'da
çalıyor
Kültür Servisi - Dokuz müzisyenden oluşan Kumdan
Kaleler toplulufiu pazartesi akşamlan Bevoğlu Sappho
Bar'da sahne alıyor. Müziklerini "btanbul
dolaylanndan rock" olarak adlandıran topluluğun
çalışmaları. Tock' müziğinin >anı ^ıra Istanbul'da
jaşadıklan için dinledıkleri tarklı türlerın dc izlerini
taşıyor. Rock enstrumanlarının vanında keınan. tlüt \c
mandolin gibi sazlara da yer veren grubunu ilk albümii
""Denize Doğru" geçen aylarda Ada Müzik tarafından
yayımlanmıştı.
Mensin Devlet Opera'sına
5 Milyarlık Piyano Bağışı
Mersin(A.NKA)-Mersin Devlet Opera ve Balcsi. vöre
halkının oluşturduğu derneğin katkılanvla pıvanova
kavuştu. Mersin Kültür Merkezi Derneğı. Devlet
Opera ve Balesi'ne değeri 5 milyar lira olan Japon el
yapımı bir piyano hedi>e etti.Dernek Başkanı Hann
Atat yaptığı açıklamada. operada gereksinım du\ulan
piyanonun tasarruf öiılemieri nedenivle ve Kültür
Bakanlığı'nın bütçesinin yetersizliği yüzünden
alınamaması üzerine harekete geçtikleriııi
söyledi. Hann Atat aynca, demek olarak operanın
Şeref Şalonu koltuklarıyla. sahne mcfruşatlarını da
aldıklarını belırtti.
Cafe Guitar'da Rock Geceleri
Kültür Servisi- Pek dınlevenıediğimiz. koıı.serlerini
beklediğimiz genç rock gruplan. üç hafta bovunca
Cafe Guitar'da kendi bestelerinı seslendirecek. Döı(
Organizasyon'un rock müzığinde yeni. değişik ve
düze) li çalışmalara olanak yaratmak vc isiarla kendi
bestelerini çalan gruplan izleyici>le huluşturniak
amacı> lu düzenlediği konserler kapsamında
rockseverler Cafe Guitar'da alışık olmadıkları gruplan
dinlevecekler. Konserlerin ilkini bu akşam Istanbul
Blues Kumpanyasi' verecek. 7 Ağustos'ta Spark" ve
'Siddhartha' gruplarıvla devam edecek etkinlik. 14
Ağustos'ta 'Krizalıt' ve Ihtivaç Molası" konserlerıvle
sona erecek. Saat 2l.0()'de başlayacak konserlerin giriş
ücreti 250.000 TL.