Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 6 TE MM UZ 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Bayan
6
Kirfi Hany'nm intikaııı serüveni
Yıllardır Berlınale'v le artık özdeşleş-
miş. u>anılc şerlik patronu Mauritz De
Hadeln'nın \erdiği özel ödülü almak
iızere 1996 Şubatı'nın son günlerinde
Berlın"e gelen SaüŞ Field \e yönetmeni
John Schlesinger'ın hatınna. 46. Berlın
FiImFestıvalı'n;n Panoramabölümünde
göstenlen u
*E\e For An E\e-Göze Göz'
bugün gösterime dnyor sinemalanmız-
da.
Karlı. bıızlu bir Berlın akşamında sey-
retiğımız 'CözeGöz', esaslı bır oyuncu
kadrosunun. dene>ımlı bır yönetmenin
eserı \e hızlı başlangıcıyla parlak bır
fılm gibı görünüyor ilk bakışta. Ancak
sinema çık.ışında, bır kez daha payına
düşen posa tadıyla >etinmek durumun-
dabırakılan. (varsaeger)beklentilerifos
çıkmış seyircive kalan. şımdıye dek de-
falarca çığnenmiş bır sakız ya\anlığın-
dan baijka bir şey değil doğrusu. Holly-
vvood'un ustası olduğu şekilde. şık şıkır-
dım. zanaatkârane kotarılmış bır aıle
'thriüer'ı 'Cöze Göz'; ama sanatkârane
bir fılm hıç değıl kesınlıkle. Birlikteyaş-
landığımız. bızim kuşaktan. öteden beri
belli bır duzeyin altına düşmemiş Ame-
rikan yıldızlanndan. iki Oscarlı Sally Fi-
eld kocası>la mutlu. iki kız çocuğu an-
nesi, mesleğınde başanlı, hayatı tıkırın-
da, \arlıklı. LosAngeles'lıbirkadınıoy-
nuyor. Mükemmel dünyasında yaşayan
bu kadının e\ ıne dönüşünde. trafikle sı-
kışmışken arabasındakı telefonla konuy
ruğu 17yaşındakı kızının(CMrviaBurnet-
te) tecavüz edılerek hunharca öldürül-
mesıne. kulaktan tanık oluşuyla asap bo-
zucu bir biçimde açılan 'Göze Göz', ka-
dının \e aılesinin bütün dirlik düzenle-
rinın gıderek darmadağın olmasıy. la ge-
lişiyor.
Tüm psikopatlara ölüm!
Artık hiçbır şe> eskisı gibi olmaya-
caktırbu beklenmedik, vahşı cınayetten
sonra. Üstüne üstlük. yakalanan. kötülük
timsali katilin (Kiefer Sutheıiand) mah-
keme tarafından. tam somut kanıtların
bulunamaması ve yasalardakı boşluklar
yüzünden salıverilmesini görmek, yüre-
ği ıntıkam ateşıyle yanıp tutuşan perişan
anneyı isyan ettirecek \e önlenemez bir
ijfkesı. toplum için zararlı. tehlikeli psi-
kopatın ensesınde patlayacaktır. önce-
den tahmın edıleceği gibı. Kızının acı-
sıyla ha>atı allak bullak olan. kocasın-
SUNGU ÇAPAN
dan. e\ınden. ışınden uzaklaşan. bır su-
reliöine yakınları öldürülmüş ailelerın
katıldığı psikoterapi seanslanna da katı-
lan. ama >ıne de acısını dindıremeyen
Sally Field anne. Kırlı Harry-Clintyada
Death Wısh-Charies Bronson gibı. ken-
dı elleriyle adaletı yerine getırmeye gi-
rişen. gözünü kan bürümüş, öldürmeye
azımli, yırtıcı bır kadına dönüşeceklir.
kanncayı bile incitemezken. Kocası Ed
Hams'ten ve olayı üstlenen polis Joe
Mantegna'dan gizlı gizli. sılahı elinealıp
atış talimlerıne başlayacak. kendini ko-
ruma ve dövüşme tekniklerini öğrenecek
\e adeta yenı bır dışi Rambo-komando
eğitıminden geçecektir. iyice saplantı ha-
lini almış intikam duygusuyla bilenmiş
olarak.
Zanlının. suçu kesınleşene kadar ma-
sum sayıldığı, dolayısıyla acıkça suçlu
olan canıleıın de serbestçe at oynattığı
ABD-Los Angeles'taki mevcut. 'çalış-
mayan" adalet sistemi eleştirisinden 'Ştd-
det şiddeti doğurur' mesajına yönelen,
adıyla mütenasip 'GözeGöz'de. olay ör-
güsü geliştikçe tekdüze bir gerilim dra-
masının alışılmış sarmalına dolanarak
gitgide ucuzlayıp yavanlaşıyor tempo.
Filmilerledikçe. suç ve ceza konusunda-
ki hesaplaşmayı. tartışma>ı vaat eden
özünü giderek iyice boşlayarak tican ve
sürükleyici bır gerilim-heyecan serüve-
ninın beylik yollanna sapıyor, türün bu-
luş \e incelikten yoksun bildik klişeleri-
ne. ucuz numaralarına başv urarak.
Geçen yıl ABD'yı birbirıne katmış
OJ.Simpsonolayının yarattığı infialden
de yararlanarak çok satmış birromandan
uyarlanan filmin, standart Hollyvvood
becerisiyle tezgâhlanmış görsel düzeyi-
ne dıvc^ck yok
Acısı \e korkusuyla. sevecen aıle an-
nesi konumundan. polisin serbest bırak-
tığı kızuıın katilıni kesınlıkle yaşatma-
maya kararlı, şiddetle dolu. gözü dönmüş
bir kadın durumuna geçen karakterini
canlandırmaya uğraşan, 19801ı yıllar-
daki 'Places in the Heart' \e 'Norma
Rae'yle iki kez Osear'ı koltuğuna sıkiş-
tırmış. dünün Burt Reynolds'lı aksiyon-
komedi filmlerinin çıtıpıtı genç kızı. bu-
günün İran'daki mollalann baskısından,
koca zulmünden kaçan Amerikalı kadı-
nı. görmüş geçirmiş taze Sally Field'ın
başroldeki damgası tüm filme yayılmış.
Onun yanı sıra. her ne kadar bizim gö-
zümüzde babasının sempatisine pek sa-
hip olmasa da. genç kuşak Amerikan ak-
törlerı arasında gittıkçe sivrilerek yerıni
sağlamlaştıran Kiefer Sutherland. on yıl
Günümüzde sinema olayının boyutları
ENGİN AYÇA
Sinemanın bunalımı. sınemanın sorunları
gibisinden sinemayla ılgılı konuşurken,
düşünürken. yazı yazarken kastedilen hep
sinemanın bellı bir modelidir 90 dakika civannda.
öykü anlatan. oyunculan olan ve sinema
salonlarında gösterilmeyı amaçlayan, negatıf film
!?eridine çekılen \e sermavenin. öncelikle para
kazanmak için meta olarak ürettiği. belli
standartlan olan ticari filmlerdir. ticari b.inemadır
söz konusu edilen. Burada belirleyici olan. ta
başlangıçtan beri hep yapım. dağıtım. gösterim
sıstemini yürüten kapıtalistler olmuştur.
Yönetmenlerin \e diğervaratıcı insanların
sinemanın gelişmesıne katkılan da siireklı hep bu
model çerçevesinde olagelmiştir. Sinema okullan.
film festivalleri. sinema yazarlıgı da gene bu
modele göre biçimlenmıştır.
Türk sınemasının bunalımından söz ederken de
kastedilen tican. sinema salonlannda gösterilecek.
90 dakika süren. öykü anlatan. oyunculu uzun film
yapımlarının gerçekleşebılme durumudur ve
öncelikle parasal kökenlıdir. Bir süredir Türkiye'de
gerçekten de gıderek sayıca daha az ve parasaf
zorluklar ıçinde filmler üretilebilmektedir.
Ama eğer sinema olavını ticari uzun filmlerle
sınırlamadan. daha geniş bir çerçeveden bakarak
değerlendırecek olursak. farklı durumlar
görebılıriz. Ticari uzun filmlerin bu parasal
bunalımının yanında kısa film alanında çok
umutlu, çok beıeketli bir dönem ya$anmaktadır
örneğın. Bu açıdan bakıldığında Türk sineması için
bunalımdan değil. belkı olumlu birgelişmeden. bir
patlamadan söz edilebilir A>rıca kısa film alanını
da salt amatör. öğrenci. gençlik çalışmalan
^eklinde görmek gerekir. Profesyonel olarak da
kısa film reklam ve klip alanında gelişme ve
\etkınle^me içindedir. Hatta etkılerı uzun film
anlatımlarına da vansımaktadır.
Belgesel sinema ise. TRT"nın yayına başlamasıyla
Türkıye'de gelışmeye başlamıştır. Şimdilerde özel
televızyon kanallannın klasik anlayıştaki
belgesellerle pek ılgileri yoktur. Ama reality-shovv
türü çalışmalann bırikimi bir süre sonra pekâlâ bu
alanda özgün belgesel nitelikte çalışmalann ortaya
çıkmasına ortam oluşturabilir.
Artık dönemi kapandı denilen Yeşilçam türü
sinema da şimdilerde. belli ölçülerde evrim
geçirerek tele\ızyon dizilerinde seyircileriyle
buluşmaktadır.
Sinema olayını böylesine geniş görmeye
başlayınca. kaçınılmaz olarak sinemayla ilgili
kullanılagelen devimlerin içerıklerınin de yeniden
tanımianmaları gerekir. Üstelıkepevdir sinema
alanına elektronik teknolojisinın girmiş olması
nedeniyle. fılm üretme ve ıletme yollannda da yeni
durumlar söz konusudur... Sinema tarihinde film
şendine bağlı olarak gelişmış ve yerleşmiş bir
durum. elektronik teknolojisinin bu alana
girmesiyle artık sona ermiş. sinemada yenı bir
dönem başlamıştır. Filmler isterpoliküle. ıster
elektronik yolla kasete. diskete çekilmiş olsun
seyircilerle hem sinema salonlannda. hem de
evlerin salonlannda buluşmaktadır. Evde. kitap
okıır gibi durarak. gen başa dönerek. tekrar tekrar
hertürden film seyredebılmenın de kendine göre.
daha önce sinema salonlannda gerçekleşmeyen,
yeni keyifleri olabilecektir. Bu bakımdan
sinemanın önünde çok farklı. olanaklı. gizemli.
heyecanlı ve de yepyeni tatlan olan bir dönem
açılmaktadır diyebiliriz.
Bu yeni dönemin sınemaya getirebileceği boyutlar
bir başka yazının konusu. ama şunu hemen
söyleyebilinz ki kısa filmde ve canlandırmada para
mekanizmalarına bağımlı olmadan yaratılacak
ürünler bütün sinemanın önünü açabılır ve yannın
sinemasına damgasını vurabilir.
Ticari sinemaya (i"un filme) endeksli olarak
eğitim veren sinema okullarının programlannda.
etkinlik gösteren fılm festıvallerinın
yaklaşımlannda yazı yazan. film eleştiren sinema
yazarlığında bu yeni döneme uyum, hatta bu
konuda öncülük etme beklenir.
Göze Göz
EyeFor AnEye/
Yönetmen:
John Schlesinger /
Senaryo:
Amanda Silver, Rick
Jaffa, Erika Holzer'in
romanından / Kamera:
Amir M. Mokri /
Müzik: James Nevvton
Howard /
Oyuncular: Sally Field,
Donald Sutherland, Ed
Harris, Joe Mantegna,
Beverly D'Angelo,
Alexandra Kyle, Olivia
Burnette, Charlayne
VVoodard/
1995 ABD(UIP)
kadar önce David Mamet'ın 'House of
Games'ıy le çıkış yapan Joe Mantegna \ e
ustalığını çoktan kanıtlamış Ed Harris
gibi sıkı oyunculardan oluşan bir kadro
oldukça göz alıyor. Yönetmense, eski bır
tanıdık olan John Schlesinger.
Beylikgerilim klişeleri gıria...
Görünen o ki. gitgide şiddeti. müref-
feh bir tüketim toplumu metasına çevi-
ren filmleriyle kasasını doldurmaya ba-
kan Amerikan sinemasının memur yö-
netmenleri sınıfına dahil olmuşa benzı-
yor. emektar Ingilız sinema ustası John
Schlesinger. 30 yıl kadar önce. 'Billy Li-
ar\ 'Darting" gibı Julie Christie filmle-
riyle tanıştığımız. Amerikan kariyerini
başlatan unurulmaz başyapıtı 'Midnight
Cowboy'una alkış tuttuğumuz. l970"lı
y ıllarda da sansürün hışmını çeken 'Sun-
da>, Bloody Sunda>", 'Marathon Man'
gibı fılmlenyle seyırcı ve gişeden epey
ses getirmiş. 1990'dan bu yanaysa *Pa-
cific Heights'la başlayan düşüşünü 'The
Innocent'le (1993) sürdürmüş. mesleğe
1950'lerde BBC belgeselleriyle başla-
mış, 1925 Londra doğumlu, deneyımli
yönetmenin fılmografisine sıradan bır
yapıt olarak geçecek 'Göze Göz'de. her
ne kadar saygınlığı artık geçmişte kal-
mışsa da, John Schlesinger'in 40 y ılı aş-
kın birikimiyle işi götürdüğü söylenebı-
liryinede.
Schlesinger'ın. kolay tarafından seyir-
ciyi ele geçirecek. bellenmiş heyecan-
korku numaralan. klışe fıgürler, tansiyo-
nu yükseltıci beylik şoklar ve rahatsız
edici şiddet sahnelenyle bezediği anla-
tımı. lüks, ışıl ışıl, rengârenk ama şidde-
tin kol gezdiği, güvensiz bir Los Ange-
les dekorunda geçen bu alışılmış psiko-
lojik gerilim serüveni çeşitlemesini. çe-
kilir, yenilir yutulur kılıyor görsel ba-
kımdan. Ne \ar ki tanınmış oyunular-
dan, ucuz numaralardan. malum klişeler-
den medet uman. beylik kışkırtıcı thril-
ler denemesı niteliğindeki 'Eye For An
Eye-Göz Göze'yi önemsemek ve salık
vermek. kesınlikle olası değil son tahlil-
de. Bu temmuz sıcağında. 100 dakika
süresince anaç Sally Field'den yana ta-
vır alıp psikopat Kiefer Sutherland'a
lanetler yağdırarak bır an önce gebertil-
mesini seyretmeyi isteyip ıstememek.
yine de size kalmış tabii ki!
YENİ KtTAPLAR... YENİ KİTAPLAR... YENİ KİTAPLAR... YENİ KİTAPLAR...
Ozgüç'ün
6
Tüık Fflm Yönetmenleri SözKiğü'
KültürSenisi- "TürkFilnıleriSözlüğü'.
'Türk Sineması Sansür Dosvasf, 'Bir ^ ıl-
dız Bö> le Doğdu: Türkân Şora> \ 'TürkSi-
nımasında İlkler'. 'Türk SinemasındaCin-
selliğin Tarihi", 'Türk Sinemasuıda Cina-
>efler ve tntiharlar Dosyası' gibı sinema ta-
nhımıze ışık tutan çalışmalanv la tanıdığı-
mız Agâh Özgüç'ün 'Türk Film Yönet-
menleri Sözlüğü'. AFA Yayınlan arasından
çıktı.
Kıtabında. 85 yaşını dolduran Türk sı-
nema>ında. ılk '.NİüslümanTürkvönetme-
ni' Fuat L'zkına> 'dan bu yana yer alan 376
yönetmen arasından. önemlı ya da önem-
sız hıçbır sınırlamay a gıtmeden 344 yönet-
mene yer v eren Özgüç, sözlükte adı geçen
her y önetmenın bıyografık bılgılen v e y ur-
tıçı ve vurtdışında aldıklan ödüllere yer
verırken: hayatta olan yönermenlerle yüz
vüze görüşmeyı tercıh etmiş. Hayatta ol-
mayan vönetmenlere ilışkın bılgıler ıse va-
kınlarının verdıklen yanıtlaragörederlen-
miş.
Türk'sınemasını. "valnızca film iayıla-
n> la rekorlanyla. tiiriem le. çalışma tem-
polanyla. ilginç kişilikleriyle. işbilir vöneî-
menlerivle değil, hele "zekâ düzev ının" ile-
ri mi geri mi. hangi sınırlarda olduğu pek
bilinne>en zenginlikler içeren dünyasıvla
her jçıdan incelenmesi gereken \e peşin
vargjann dışında dunılması gereken ve pe-
şin >ırgılann dışında dunılması beklenen
çok tovuttu bir sinema~ olarak nıteleyen
Ozgıç. Türk sınemasının \ alnızca öne çı-
kanlırın değıh arkada kalıp kendı ıçlerin-
de tijik özellıkler taşıyanların da sinema-
sı oltuğunu behrtıvor ve eklıvor: "Birdö-
nemgeniş kitlelere ulaşıp se> irciv le divalog
kurna becerisini gösteren bir Muharrem
Güres avnı mekânlarda senanosuz, kla-
ketsz iç içe Ç<ftfilmçeken bir Semıh Ev ın,
çizg-roman tipi serüven filmlerinin yönet-
men bir Yılmaz Atadenız. salon ve aşk
filmerinin Belgın Doruk'luvönetmenibir
Neıı Savdam. Türkân Soray 'm gözleri ve
duckklannın yakın çekimlerivle bir ovun-
cu ttişi varatan Ülkü Erakahn sosvolojik
açıan kav ranamazsa. incelenmezse Türk
sin«nası tarihi. geçirdiği serüv enleriv le tüm
SeeSfçfj
O,
SİK1EMA
TarirHveMttok^tsi
boyudanyla nasıl şa/ılabilir ki?.."
Agâh Özgüç'ün 'Türk Film Yönetmen-
leri Sözlüğü' kıtabının fılmografi bölüm-
lennde yer alan ve 1914-1990 v ıllarını kap-
sayan tüm fılmlenn oyunculan ve konula-
nyla ılgılı olarak bılgılenmek ıstevenler.
Özgüç'ün. Kültür Bakanlığı'nın katkıla-
nvla çıkan ıkı cıltlık "Tarih Fılmleri Söz-
lüğü"ne başvurabılirler.
Ütopik sinema
Bernhard Roloff \e Georg Seesslenın
~L topik Sinema/ Bilimkurgu Sinemasının
Tarihi ve Mitolojisi" adlı kıtabı. V'eysel
Atayman'ınçevırısıyle Alan Yayıncılık'ın
Sinemanın Temellerı dızisınde yayımlan-
dı.
Atayman'ın. önsözünde belırttıği gibı.
Roloffve Seesslen bu kıtapla üç ışlev ı ye-
rıne getınyor. İlkı. bilimkurgu türünüelden
geldiğınce kapsamlı olarak tanıtmak. bu
türün sosyal-psıkoloıık. pohtık ve edebı
nümüzdeki
günlerde 'Türk Film
Yapımcıları
Sözlüğü' adlı son kitabı
yayımlanacak
olan, sinema tarihçisi ve
yazan Agâh
Özgüç'ün Afa
Yaymlan'ndan çıkan
'Türk Film
Yönetmenleri
Sözlüğü'nde, Fuat
Uzkınay'dan bu yana
sinemamızın gelmiş
geçmiş 376 yönetmeni
arasından 344'üne yer
veriliyor.
kaynaklannı göstemıek, bu arada ütopik si-
nema türünün tipik olmayan örneklerine
de degınmek.
tkincısı, bilimkurgu filmının düşünce ta-
rihinde kısa bır gezıntı yaparak. teknolojık
ve sosyal ılerleme netıcesınde birey ıçın
tehlikeli bıçımde saçmalaşan veanlamsız-
laşan bır dünyaya sinema yoluyla karşı
koyma. onun üstesınden gelebilme gırişım-
lerını. gittıkçe darlaşan dünyadan kaçma
anlamındakı fantastik yolculukları değer-
lendırmek, bu türün çerçevesi ıçinde yarat-
ma, tasarlama ve hayal etme gücünün ürü-
nü olandan keyıfalmak. kendine özgü fılm
dılınin klişeleşmiş öğelennın v anı sıra, de-
ğışken öğelerı de göstermek.
Bır ekıp çalışmasının ürünü olan 10 ki-
taplık dizının ılk çalışması "Ütopik Sine-
ma". bilımkurgunun mıtolojısınden basja-
yarak bu tür edebıyatmın özellıklenyle
öğelerını ele alıyor. "Bilimkurgunun Te-
mel\apıTaşlan"ve'*Bilimkurgu dat'top-
TURK
FİLMYÖNEJAAENLERİ
SÖZLÜĞÜ
Agâb Ozgtiı
ya" baslıklarıyla ıncelenen sinemanın bu
özel türüne yapılan tarıhsel yolculuk kap-
samında "Sessiz Sinema Döneminde Bilim-
kurgu". "Alman l topik Sineması".
"Hollywood'un Gelecekle İlintili tlk Dene-
meleıi". "1930-50 Arasındaki Bilimkurgu
Filmleri" ve bilımkurgunun en parlak dö-
nemısayılan 1950"lı yıllar karşımıza çıkı-
yor.
Toplumsal düşüncelere ve gerçeklikle-
re, ötekı türlerden çok daha doğrudan yan-
kı veren bır tür olduğu kadar. katıksız bır
sinema dünyasıkurmay a. böylebırdünya-
yı tasarlamaya kalkıştığı yerde de gerçek-
liğın koyduğu sınırlamalardan pek gocun-
mayan, bas.lıbaşma bır tür olan bilimkurgu
hakkında bılgilenmek^ya da bılgı tazele-
mek ısteyen sinemaseverler için edınılme-
sı gereken ıdeal bır kaynak kıtap *L topik
Sinema'. Atay man. 'baştasevgiliOnat Kut-
lar'la \1ustafa Irgat olmak üzere 68'in bü-
tün umudannı. heyecan vevenilgilerini pav-
laşan genç sinemaya ve hâlâo ruhu taşıyan-
lara' ıthaf etmış 'Ütopik Sinema'} ı
Erotik sinema
Alan Yayıncılık'ın Sinemanın Temelle-
rı dizısının ıkincı kıtabı"Erotik Sinemanın
Estetigi-CinseUikSinemasının Tarihi vc Mi-
tolojisi'". sınemanın y üzyılı bulan serüven-
li yolculuğunda özellıkle erkek seyırcının
her zaman yoğun ılgısını çekmiş tür olage-
len erotik fılmlenn tanhını aktanyor. \'ey-
sel Atayman'ın Bernhard Roloff. George
Seesslen. Claudius \\eilin 'Aesthetik des
Erotischen kinos' adlı eserınden çev ırdığı
"Erotik Sinemanın Estetigi-CinseUik Sine-
masının Tarihi ve Mitolojisi". Theda Bara.
Clara Bow, Louise Brooks gibı sessiz fılm
dönemının sekstanrıçalanndan 1930'ların
Mae West'ıne. Mav i Melek Marlene Diet-
rich'ıne. 1950'lerın Sophia Loren, Gina
Lollobrigida ıkılısine. Fransızların gururu.
ünlü çocuksu seks ıkonası Brigitte Bar-
dofdan Hollyvvood'un seks bombalarına.
Marihn Monroe'dan Jane Mansfıeld'e ve
•9.5 Hafta'.\Vild at HeartAahşi Yü-
rek'.'Blue Velvet-Mavi Kadife' ve "Temel
İçgüdö'lerın karaktenze ettığı günümüze
kadar erotik sınemanın tanınmış yıldızla-
nna, geçınlen aşamalara. zaman zaman po-
pülerleşen modalanna ve seks-pomo film-
leri gibı alt türlerine değınen. yararlı bir
başvuru kıtabı Geleneksel 'sol söylemin,
cinselliğin metalaştınlması. kadının (ero-
tizmin) pazarianması gibi klişelerini de tar-
tışmayaaçan' bu kıtabın sınemaseverlenn
erotızme bakışını boyutlandıracağı söyle-
nebılır.
/* Türk Fılm Yöneimenleri Sözlüğii. Agâh
Özgü^.Afa Ycmnlan. Ktısım 1995. Î6isa\1a.
• ÜtopikSinema-Bıhmkıırgıt Sinemasının
Tarihi ve .Uitolo/ısi. Bemhard Roloff, Georg
Seesslen Uen çe\inen: Veysel Ataymun. Alan
Yayıncıhk. Sınemanın Temellerıdızısı • I. Ha-
zı'mn 1995. 372savfa. fötoğıvfh
• Erolik Sinemanın Estetığı- Cmseltık S: -
nemusııım TanhneSfitolojisı, BenıhunlRa-
/<>//. Gearg Seesslen. Claudius Weıldan çe-
vııvn levsel Alavman. Alan Yavtncılık. Sıne-
manın Temellerı dizısr 2. \ısun 1996. İİ6
KEDIGOZU
VECDt SAYAR
Hiç
"Jüpiter ile bir köylü gezmeye çıkmışlardı. hem yu-
rüyor/ar hem de büyük bir özgürlükle ve teklıfsızce yer
ve gök işlerıni konuşuyorlardı. Jüpiter hep koyluyu kan-
dırmaya uğraşıyor, o da söylenenlen dıkkatle dınleye-
rek kabul ediyordu. Bır ara köylü durakladı, ışıttığı sö-
zü onaylayamadı, doğruluğundan şüphe ettığini söy-
ledi. Jüpiter kızdı ve o anda koyluyu yıldırımla tehdıde
başladı. Buna karşı köylü, 'Ha, bak şımdı anladım, Ju-
piter' dedi, 'görüyorum kı haksızsın, çünku sen hep
haksız olduğun zaman yıldırımlannı kullanmaya kalkar-
sın!'."
1791 yılında 'Rıghts of Man' (Insan Hakları) adlı kı-
tabı yazan ingilız düşünur Thomas Paine'ın avukatı
Erskine, mahkemede anlatmış bu oykuyu. "Zorlama,
doğal olarak direnmeyı doğurur, bu da hakkın zor kul-
lanan tarafta olmadığını gösteren anlamlı bır kanıttır"
demış Erskine. Bundan iki yüzyıl once.
Demiş, ama gene de Paıne'ı suçlu bulmuş ingilız yar-
gıçlar. Onu sınırdışı etmışler. Paıne, gıttıgı Fransa'dada
rahat durmamış. 'Age of Reason'ı (Akıl Çagı) yazmış.
'Fitne Fücuru Yoketme Derneğı'nm çabaları ıle orada
da yargılanmış. Kitabın yayıncıları hapsedılmış. Kitap
yasaklanmış. Yayıncıyı savunmak uzere bır mektup
yazmış şaır Shelley ve "Işkencelerınızle belkı ona ken-
dı imanınızın inançlarını zorla kabul ettırebılırsınız, ama
siz o inançları inanılır hale getırmedıkçe kendısını on-
lara inandıramazsmız; onları inanılır hale getırmek ıse
kudretınızın çok ustundedır" demış. f)
Bundan iki yüzyıl önce
Yaşlı kedı, okuduğu kıtaptan başını kaldırdı. Bıyıkla-
rı titriyordu. Sanki ıkı yuzyılın ağırlığı çokmuştü üstüne.
Duşünceleri uğruna ölüme gıdenlerı ve onları sessızce
seyredenlerı düşündü... Çaresızlık mıydı hıssettığı, yal-
nızlık mı, bilemedı.
Sız hıç kendınizı boylesıne yalnız hissettınız mı?
Sonra, gazetelen aldı elıne. 'Sansürün kaldırılışının'
88. yılını 'kutlayan' Başbakan Yardımcısı'nın demeci
gözlerinı yaşarttı: "Herkes, göruşlerını hıçbır yasakla-
ma ve etkı altında kalmadan açıklama, yazma, çızme
hakkına sahiptir." Kapatılan televızyonlara ilışkın haber-
lere, liderlerın hepsı birbirıne benzeyen demeçlerine
şöyle bir goz attı. Sonra. The Economist'te ulkesınin
'gazetecilerin baskı gördüğü ülkeler arasında dunya
üçüncüsü' olduğunu okudu. İki yüzyıl sonra çocukla-
nm nasıl bır dünyada yaşayacak acaba ve ben bunun
için ne yapıyorum, dıye bır soru takıldı aklına.
Siz, hiç kendınizi bu denli çaresız hissettınız mı?
Yaşlı kedi, çocuklarım yanına çağırdı. "Gelın çocuk-
lar, size bir demokrası masalı anlatayım" dedı.
Ve başladı anlatmaya...
"Karyağar, yağmuryağar, ortalıkkupkuru; dışarı çık-
tım, dizecek balçık. çamur, bıraz öteye gıttım, uç tor-
baya rastladım, ikısı dıplı mipli, birinın hıç dıbı yok; hiç
dıbı olmayan torbayı aldım, bıraz daha gittım, üç ten-
cereye rastladım, ıkısı dıplı mıplı, bırının hıç dıbı yok;
hıç dıbı olmayan tencereyı aldım, torbaya soktum, bi-
raz öteye gıttim, üç testıye rastladım. ıkisı kulplu mulp-
lu, birinın hıç kulpu yok; kulpu yok testiyı aidım, bıraz
öteye gittim, üç çeşmeye rastladım, ıkısı sulu mulu, bi-
rinın hiç suyu yok; hıç suyu olmayan çeşmeden kulp-
suz testiyi doldurdum; bıraz öteye gittım. üç kapıya
rastladım, ikısı kınk mırık, bırının hıç kapısı yok. hıç ka-
pısı yok olan kapıyı çaldım, karşıma uç adam çıktı, ikı-
sı gözlü mözlü, hıç bırının gözü yok; hiç gözü olmayan-
dan bir akça ıstedim, bana üç akça verdı, ıkısı paralı
maralı, birinde hiç para yok; hiç para olmayan akçayı
aldım, bıraz öteye gittım, uç satıcıya rastladım. ıkisı.
donlu monlu, birinın hıç donu yok; hıç donu olmaya-
na akçamı uzattım, bana kâğıt verdi, çivı verdı, helva
verdi, tahta verdı. Helvayı yedim, karnım doydu; otur-
dum, üç merdivenyaptım, ikısı uzun muzun, bınnin hıç
boyu yok; hıç mınaresı yok olanda üç muezzin ezan
okuyor, ıkısi ses// meslı, bınnin hıç ses/ yok; hıç boyu
olmayan minaresı olmayan mınareye dayadım ve çık-
tım; hıç sesı olmayan müezzının kellesını uçurdum.
Aşağıya indım, eve gidıyordum. Bır de baktım ki köp-
rü üstünde uçurduğum kelle soğan salata satıyor." (")
(*) John Bagnell Bury, 'Duşunme ve Söz Özgürlu-
ğü', Çeviren: Avni Başman, Kavaklıdere Kültür Yayın-
lan, 1995.
(**) Başgöz, Aksekı Derlemesı. ilhan Başgöz, 'Türk
Bilmecelerı', Kültür Bakanlığı Yayınlan. 1993.
Nasreddin Hoca Karikatür
Yarışması sonuçlandı
Kültür Servisi- 16. Lluslararasi Nasreddin Hoca
Yarışması sonuçlandı. Baskanlığını Semih Balcıoğlu'nun
yaptığı. Mustafa Ramezani(Fransa). Bas Mitropoulos
(Yunanıstan). Rov Ravmonde(tngıltere). Albert Pöch
(Romanya) ve Türkıye'den Gürbüz Doğan Ekşioğlu,
Mehmet Çaçağ, Metin Peker, Ferit Öngören, Canol
Kocagöz. Ferit Öngören, Necati Abacı, \ecmi Rıza Vvça
veTurhanSelçuk'ıın katıldığı uluslararası nıtelıktekı
büyükjürı. büyük ödülu Jin Hui'ye (Çınt verdı
5 başan ödülü ise Ali Reza Karimi Moghaddam (Iran ı.
O-Seoker(Belçıka). Cezmi Ermiş iTürkıye). Mikhail VI.
Zlatkovsky (ABD) ve Zhang Jin'ın (Çın) oldu. Yarışmaya
çok nıtelıklı yapıtlann katıldığını vurgulayun jüri ba^kanı
Semıh Balcıoğlu. Uluslararası Nasreddın Hoca Karikatür
Yanşması'nın dünya kankatür etkınlıklen ıçinde önemlı
bır yerı oldıığunun bır kez daha kanıtlandığını söyledı.
Kankatürcüler Demegı Genel Sekreterı Metın Peker ıse
yanşmanın dünya çızerlen arasında büyük bır foruın
olduğuna dıkkat çekerek. ödül törenının sonbaharda
düzeîeneceğını sözlenne ekledı
K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C I