Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 TEMMUZ 1996 SAL» CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
AU'de ön
kayıtfar
• ANKARA (AA) - Anadolu
Inıversitesı Eğitım Fakültesi •
Resim-!ş Bölümü'ne ön
kayıtlar başladı.
Üniversıtenin Sivi! Havacıîık
Yüksekokuiu. Beden Egitımi
ve Spor Y üksekokulu ile
De\ let Konservatuvan'na da
ön kavıt ve yetenek sınavlan
ıleöğrenci alınacağı
bildirildi. Eğitim Fakültesi
Resim-lş Öğretmenliği
programına alınacak
öğrencilenn başlayan ön
kayıtları. 29 ağustos tarihine
kadar de\am edecek. Beden
Eğitimi ve Spor
Yüksekokulu'nda ön kayıtlar
29 temmuz-16 ağustos
arasında. De\ let
Konservatuvan Tiyatro
Oyunculugu Bölümü'nde 12-
23 ağustos arasında
yapıfacak. Sivıl Havacilık
Yüksekokulu'nda da ön
kay ıtlar 26-28 ağustos
tarihlen arasında
gerçekleştirilecek.
Eü'ye öğrenci
alınacak
• KAYSERİ(AA) - Erciyes
Lniversitesi ne (EÜ) özel
yetenek smavıyla öğrenci
alınacağı bildirildi. EÜ
Rektörlüğü'nden yapılan
açıklamay a göre Güzel
Sanatlar Fakültesinın müzik
ve resım bölümlenne I5'er,
heykel ve sınema-televizyon
bölümlenne 10'ar. Beden
Egitimi ve Spor
Yüksekokulu'na da 50
ögrenci alınacak. Özel
yetenek sınav lannın ÖSYM
tarafıhdan merkezi sınavla
yapılacağı. sınav tarihini de
bu kunımun açıklayacağı
ka\dedildi
güvencesi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-DYPGenel
Başkanı. Başbakan
Yardımcısı \e Dışişleri
Bakanı Tansu Çiller.
koalisyon ortağı RP"nin
"faize sınırlama
getirileceği" yönündeki
açıklamalanna, "Serbest
pıyasa ekonomisinden ödün
verilmeyecektir" diye yanıt
verdi. Çıller. dün devlet
bakanları Lfuk Söylemez,
Ayfer Yılmaz \e üst diizey
ekonomi bürokratlanyla bir
toplantı yaptı. Çiller. kaynak
gereksinimi için kamu arazi
ve lojmanlannın
satılmasının
programlandığını belirtirken
"Bu satışlardan 300 trilyon
lira gelir bekliyoruz" dedi.
Zeynep Özal
boşandı
• İstanbul Haber Senisi - 8.
Çumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın kızı Zeynep Özal ile
işadamı eşı Adnan Güngör,
dün tek celsede boşandılar.
Kadıköv Adliyesi 5. Asliye
Hukuk Mahkemesı'nde
gorülen duruşmaya, Zeynep
Ozal ile Adnan Güngör'ün
avukatlan katıldı. Yaklaşık
yanm saat süren duruşma
sonucunda hâkim. "şiddetli
geçimsizlik" sebebiyle
taraflann boşanmasına karar
verdi.
Asgapiücret
komisyonu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Asgari Ücret
Tespit Komisyonu. dün 6.
keztoplandı. 19 temmuz
cuma günü tekrar toplanma
kararı alan komisyon, asgari
ücretin \ergi dışı bırakılması
vaadini "sağlam kaynak
yaratılması" koşuluna
bağladı RP'li Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı
Necati Çelik. Başbakan
Necmettin Erbakan'ın.
asgari ücretin vergi dışı
bırakılacağı yolundaki
vaadiyle ilgiİi olarak takvim
vermekten kaçınarak "En
kısa sürede. Önümüzdeki
aylarda sağlam kaynaklar
yaratılacak" dedi.
MihPi Belli davası
• İstanbul Haber Servisi -
Eski Türkiye Emek Partisi
Genel Başkanı Mıhn
Belli'nin Özgür Ülke
gazetesinde yayımlanan
"Daha Ne Bekliyoruz?"
başlıklı yazısı nedeniyle
hakkında açılan davaya
bugün İstanbul 2 No"lu
DGM'de devam edilecek.
Belli'nin "Daha Ne
Bekliyoruz?" başlıklı yazısı
nedeniyle Özgür Ülke
Gazetesi Yazıişleri Müdürü
ceza almıştı.
Düzeltme
B Haber Merkezi -
Gazetemızin 15 temmuz
1996 tarihli sayısında. 7.
sayfada yer alan "Tek istegi,
sosyalistlerın birleşmesıydi"
başlıklı haberde Müzehher
Vâ-nû'nun ısmı yanlışlıkJa
Müzeher Banu olarak
çıkmı?tır. Düzeltır. özür
dileriz.
Refahh kadmlarkapnnzdaECE TEMELKl'RAN
ANKARA-RP'li kadınlar. örgütlen-
meçahşmalannı "apartman temsilcili-
ğine" dek genişletiyor. RP Ankara Ha-
nımlar Komisyonu Başkanı Halise Çift-
çi. kadın örgülenmesinde "sokaktem-
silciligı'"'nden sonraki yeni hedeflennin
4 haneli apartmanlara kadar "apartman
temsilciliği" kurmak olduğunu söyledi.
"Bir emirle harekete geçecekpartili ka-
dınlar grubunu" anlatan Ankara Lni-
versitesi Hukuk Fakültesi mezunuÇift-
çi. yalnızca Ankara'da erkek üyelerin
üçte birini oluşturan partili kadınların
Meclis'e girememeleri konusunda
"Hocamızın bir bildiği vardır. Erkekler
bizi savumır" diyor.
Evlilik öncesi cinsel ilişki. zina ve
cınsel taciz konulanna gırmek isteme-
yen Çıftçi. Cumhuriyet'in sorularını
şöyle vanıtladı:
- Çok yoğun çalışmalar yapıyorsu-
nuz. Yaz sıcağında teserrürle çalışmak
zor olmuyor rou?
- Otobüste bakıyorum. açık olanlar
daha çok terlıyorlar. Birincisi çok faz-
la çekmivoruz, daha rahat hareket edi-
yoruz. AİIah için örtünüyoruz. Bize zor
gelen şeyler de bile Cenab-ı Hakk"ın
istedigıne uymak zorunda oldugumuzu
hissedıvoruz. Cenab-ı Hakk bir sabır.
bir ferahlık venvor herhalde.
- Kadın üyelerin parti içindeki sayı-
• RP'li kadınlar. örgütlenme çaiışmalannı 'apartman temsilciliğine' dek genişletiyoriar. RP Ankara Hanımlar Komisyonu Başkanı
Halise Çiftçi, RP'li kadınlann Türkiye"yi her yandan sarmaya hazır olduğunu söylüyor. RP'nin milletvekilliğine kadın aday
göstermemesi konusunda. "Hocamızın bir bildiği vardır. Erkekler bizi savunur" dıyen Çiftçi, Tansu Çiller hakkında da "Tansu
Hanım'la kadına bakışımız farklı değil" diyor.
sal oranı \e çalışmalanndan söz eder
misiniz?
- Ankara da 100 bine yakın hanım
üyemiz var. Türkiye çapında 1 milyo-
na yaklaşıyor. Erkeklerin Ankara'da
yaklaşık 3"te biri. 3-4yılda bu sayıya u-
laştık. Genel Merkez Hanımlar Komis-
yonu'nun altında il. ilçe ve belde teşki-
latlanmız var. llde 50 kişiyiz. ayda bir
toplanan 100 kişilik istişare heyetimiz
var. II içinde. teşkılatlanma. ınsan hak-
lan. tanıtım birimleri \e bunların alt ko-
misyonları var. İlçe 30. belde 14 kişi-
den oluşuyor. Mahalle komisyonları-
mız 7 asil 7 yedek üyeden oluşur. On-
lardan habersiz malıallede kuş uçarsa
değiştiririz. Onların altında, herbirı 150
kişiden sorumlu olan sandık müşahıt-
lerimiz var. 4 haneli apartmanlarda.
apartman temsilciliğine inmek nihai
hedefimiz. Ankara"da 500 küsur san-
dık müşahidi hanım var. "Hadisandık-
lann başına gidin" dedigimızde hepsi
hazır bekler. Çankaya'da 1789 sandık
varsa, 1789 sandık müşahidi hanımvar-
dır. Onlardan her ay bir üye yapmasını
isteriz.
- Ev sohbetlerinde cinsel taciz, cinsel
şkkJetgibi konularda konuşuyor musu-
- Kadın sorunlannı konuşuvoruz. a-
ma bunlar bıze çok uzak.
- Ama bütün kadınlara çok yakın?
- Herhalde tesettür bir koruma saha-
sı getiriyor. Bu hiç gündcme gelmedi.
- Tesettiiıiü kadınlar bu sorunlarla
karşılaşmıyor diye konuşulmuyor mu?
- Genelleme getirmek istemivorum.
Biz kadına uygulanan şiddete kar^ıyız.
Biz karşılaşmıyoruz diye karşılaşan
kardeşlerimizın sorunlarına bakmıyor
degiliz.
- Medeni Vasa'da >apılması tarhşılan
kadının durumunun i\iles,tirilnıesint'
ilişkin değjşiklikler kunusunda ne düşii-
nüyorsunuz?
- Olumlu baktığınıız sovadı var. Ka-
dın kcndi soyadını kullanabılir. E\li
çıftlerin ayrı ınekânlarda yaşama hak-
kının kaldınlmasinı istiyoruz. Çünkü o
zanıan evlilik gıbi olmaz. Aile. anne.
baba. çocukların her şeyi paylaşması
anlamına geliyor. Kadınİa erkek birbi-
nne daha bağlı olmalı.
- Bağlıhk. genellikle kadının bağımlı-
lığı olarak gerçekleşiyor.
- Her ıki cıns de bağlı olmalı. Ikı ta-
rafın da bırbiri üzennde hakları var. Bır-
likte edinilen malların evlilik sonrası
paylaşımı konusunda da. bizim inanç-
İarımızda. kadının malı kendısinındir.
- RP'den kadın nıillerv ekili ada> ı gös-
terilmemesi, kadınlann yer almadığı
Meclisdüşüncesi rahatsızetmiyormu?
- Hayır. Beni savunacaklanmı inanı-
y orum.
- Niye kendinizi savunmuvorsunu/?
- O. zamanı geldıginde olacaktır.
- Alıştıra alıştıra mı yapacaksınız?
- Hocamızın bir bildiği vardır.
"RP'de kadın aday olmaz" dive bir şey
yok.
Ben 27 mart seçimlerinde belediye
meclisi üveliğine adaylığımı koydum
kazandım.
- Salt erkeklere gü\enmekle oluyor
mu?
- Çok güzel oluyor. RP digerpartıle-
re benzemez. Bızde bir inanç etrafında
kenetlenme vardır. Bizde disiplın var.
- Yani "Demokrasi istiyoruz"deme-
nize karşın, parti içinde demokrasi ye-
rine disiplin var?
- Son sözü hocamız söyler. Bizde ay-
kırı ses yoktur.
- Feminist kadınlara nasıl bakıvorsu-
nuz?
- Çok sert buluvorum. Toplumu. er-
kek-kadın diye kamplara ayınyorlar.
- Asıl sizin avnnıcı olduğunuz sö>lc-
niyor. Örneğin. erkekleıie av nı mekârı-
da oturmuyorsunuz.
- Ama bızimki rahatlık açısından.
Onlardan türbanlı kadınlann haklannı
sav unanı görmedim.
- Siz de onlann sorun olarak giinde-
me getirdikleri cinsd taciz konusuv la. te-
settür sizi koruduğu için ilgilenmediği-
nizi smlihorsunuz.
- Biz karşılaşmıyoruz dıve. karşı de-
ğiliz diye bir şe> yok. Biz. bu koıuıdan
üzüntü duyuyoruz. Biz kılık kıyafetle
uğraşmıvoruz.
- Ama 2 vıl önce izlediğim bir RP'K
hanımlar roplantısında. bir kadına nıa-
nev i baskı yapılmıştı başörtüsü için.
- Öyle yapmışlarsa luta yapmışlar.
Partıde başkasına örtünmesini telkin e-
den insanlar olabilir. anu bu parti po-
lıtikası değıl.
- Tansu Çiller hakkında ne diişiinü-
yorsunuz?
- Onunla kadına bakışımız konusun-
da çok farkımız yok. O da ailenin güç-
lendirilmesinden yana.
- Evlilik öncesi cinsel ilişkiye nasıl ba-
kıvorsunuz?
- Ban.!
böyle sorular sormay ın. Evli-
ligıneer-'kliİigmeinanıyorum. Hertür-
lü'bırîikf^l'^ e v
l'l'k gerektinr.
- Sohl^tlerinizde. örneğin cinsel iç-
«üdülcri" bastırılmasından doğan psi-
kolojik rahatsı/lıklar gibi konular giin-
demegdi>ormu?
- Evlilıği kolaylaştırandernekler. va-
kıflar var
- İnsan etlenmek istemiyor oiamaz
mı?
- Bana böyle sorular sormayın.
- Karşı mısınız yani?
- Evet karşıyım.
- Kadınlann korunması için mi?
- Hayır biz erkekler için de kar^ıvız.
- Zina konusunda ne düşünüyorsu-
nuz?
- Bu in>anların özel hayatlan.
- Bu <i/fl hayat değil, yasada düzen-
lenmiş bir suç.
- Kanunlar işler o zaman.
- Ama vasada, bu konuda kadın-er-
kek eşitsi/liği %ar. Erkeğin zina vapnıış
sayılması için başkasıvlayaşadığınm ka-
nıtlanması gerekiyor, kadının $uçlan-
ması için ise bir kere yapması veterli sa-
yılıyor.
- Erkek de. kadın da aynı cezayı al-
malı. Bö> le sorular sormay m.
- Ama bu bir kadın sorunu.
- Biz topluında kim hifksızlığa uğra-
mışsa. kadın erkek hepsine üzülüyoruz.
Yaşanunuzıntünıü tiyaüvAslı yedi yaşındayken, AKM'de çalışan annesinin odasından dolaşmaya çıktığında, belki de tümyaşamını
etkileyecek bir sezgiyleyolıı Jııles Sezar 'ın provalanna düşüyor; böylece sahnenin tozunu yutuveriyor
ATİLLA BİRKfYE
istiklal Caddesi'ne yığılan taşları aşa-
rak sanki dekoru yeni kurulmakta olan bir
sahneden geçerek Aslı Yılmaz ile söyleşi
yapacağım yere toz toprak içinde ulaşıyo-
rum. Aslı Yılmaz. konservatuvaröğrenci'
si; tiyatro bölümünde son sınıf öğrencisi.
Tiyatro yapmayı düşünüyor; tiyatro üzeri-
ne çahşmayı düşünüyor; gün yirmi dört
saatse. o da y irmi dört saat tiyatro düşünü-
yor.
Yani yaşamının tümü tiyatro...
Aslı. henüz yedi yaşındayken AKM'de
çalışan annesinin odasından dolaşmaya
çıktığında. belki de tüm yaşamını etkileye-
cek bir sezgiyle yolu Jules Sezar'ın prova-
lanna düşüyor ve Can Giirzap bir rol tek-
lif ediyor; Aslı, bu teklifi geri çevirmiyor
ve böylece sahnenin tozunu yutuveriyor.
*Neden tiyatrodi>emeyecek,düşüneme-
yecek, sebebini bulamayacak kadar kiiçük
yaşlardav dını._ Tiyatroyu yaşamdan daha
üstün göriiyorum. Bir o> un demek. seçilmiş
anlann ya da seçilmiş ilişkilerin bütüniiy-
se eğer, çok daha özel. çok daha dov urucu
geliyor. Hep orada yaşamayı tercih eder-
dim. Herhalde küçükken de alkışlanmak
çok hoşuma gitmiştir
Y'ıllar Aslı için hep tiyatroyla geçiyor;
çeşitli roller, ortaöğrenimde sorunlarçıka-
rıyorsa da sonunda kendini çok istedigi
konservatuvarda buluyor. Ama girınce bir
yandan da hayal kınklığına uğruyor Tür-
kiye'de yaşayan birçok ünıversite öğrenci-
si gibi.
"Konservatınar eğitimi yetersiz. Girdi-
ğinizde hayal ettiğiniz şeylerçok başka. çok
başka şeyler umuvorsunu/; çok başka kav-
gılarla mezun oluyorsunuz. Hocalarımız
çok ivi hocalar. ama çok değiller, azlar. Yıl-
dız Kenter olsun, Haldun Dormen olsun
çok önemli isimler: sahiden ivi hocalar,çok
çok şey katıyoriar, ama hocaİanmızın sayı-
sı az. Ölanaklar az."
Sanat eğitimi genelikle öğrenciler ara-
sındaki bir rekabeti, harta kıskançlığı ge-
tirmiyor mu? Büyük bir yarış yok mu'?
"Bu genellikle hemcinsler arasında olu-
yor; kadın ovuncular kadınlarla; erkek
oyuncular erkekleıie yanşıvor."
Ya hocalannızla
0
Önlar da sanatçı?
"Hocalarımı/la böyle bir şey olmuyor.
Onlar. kendi yolannı çok iyi belirlemişler.
Ama öğrenciler arasında böyle bir yanş
var. Bu yanş yüzünden üişkiler çok zayıf,
ne yazık ki ilişki kurulamıyor; hocalar da
biraz bundan hoşnutlar, onu fark ediyo-
rum. Hatta bu bir yöntem olarak bizi içine
bile aldı. Bazen sınıfta hiç kimse hazjrlan-
maz, hoca "Sen de mi hazırlanmadın. bari
sen yapma' der. onun için herkes çalışma-
ya başlar. kendisi için de aynı şey söylensin
diye."
Aslı'ya göre iyi birtiyatro öğrencisi de-
mek. kendisini oldugu gibi tiyatroya ver-
mek demek.
"Ne yazık ki, konservatuvar, fele>izyon
çekimi. reklamlar ve okula nasıl girdiğini
unutan insanlarla dolu. Telev izyondan nef-
ret ediyorum...
Okumuyorlar; cepten yivorlar, yetenek-
li insanlar ise hiç okumuyor. Kimsenin za~
manı yok. para gibi çok önemli bir şey var,
Asü'ya göre iyi tiyatro öğrencisi demek. kendisini olduûu uibi tivatrova vernıek demek.
insanlar para kazanmayı tercih ediyor. Ba-
na göre tiyatro vetelevizyon ov unculuğu di-
ye iki bölüm açılsa; ben inanıyorum ki. kon-
servatuvarlara her sene iiç y üz kişi gin'yor-
sa iki vüzü. iki v üz ellisi telev izvon a\ uncu-
vabancı olan insanlarla çalışmaktan hoş-
İanmıyorum; tiyatroya çok biiy iik birzara-
n olduğunu düşünüyonım. Seyirciye nede
olsa siz o di/ilerle bir şey alıştınyorsunuz.
Dü/evli dizi olursa olur, ama vine de kor-
.onservatuvar eğitimi yetersiz. Girdiğinizde hayal ettiğiniz
şeyler çok başka. çok başka şeyler umuyorsunuz; çok başka
kaygılarla mezun oluyorsunuz. Hocalarımız çok iyi hocalar. ama
çok değiller, azlar. Yıldız Kenter olsun. Haldun Dormen olsun çok
önemli isimler; sahiden iyi hocalar. çok çok şey katıyoriar; ama
hocalarımızın savısı az. Ölanaklar az.
luğunu seçer."
Asîı teiev izyon dizilerini de şimdilik dü-
şünmüyor. Peki ama ya düzeyli diziler?..
-Düzeyli telev izyon dizisi elbette düşü-
niiliir. Ama ben televizyonun kendisini de
sevmivorum. Dört sene eğitim alıp; çok çok
kutuyor beni: insan yaşadığı vere benzer. O
dizilerin içinde ne paıiak arkadaşlar kav ıp
gittiler. o dizilere benzediler; bu da beni
korkutuyor. Böv le bir tehlikesi de var. ne de
olsa tiv atrocu olmayanlarla çaltşıvorsunuz."
Düzevli drama olsa. insanların beöeni-
sini yükseltecek yapımlarolsa. Bunun ör-
neğini yıllaröncc İsmailCemdöneminde-
ki TRT'de yaşamıştık. İzleyicilerin büyük
birçoğunluğu. BBÇyapımlannı büyük bir
zevkle izliyordu. Rus ve Fransız klasikle-
rinı izliyordu...
"Keşke böy le olsa..."
Bu keşkeye katılmamak olanaksız tabii
ki... Sözü dolaştırıp lstanbul'a getiriyo-
rum: ama. Aslı "nın yanıtları beni şaşırtıyor.
"İstanbul'da yaşamayı sevivorum. ama
neden bilmivorum. Keşke sevmesevdim.
Duygudan söz edemem. İstanbul'da olma-
mayı tercih ederim. Merkez burada. tivat-
rolar, sinemalar. kitapçılar, vb; zannedivo-
rum ki artık tek neden bunlar kaldı."
Ya Bogaz?
"Boğaz... Keşke baksak, evim deniz gö-
rüvor. Evimden bakmak çok güzel. ürta-
köv'e gitmek mümkün değil. ^akından
bakmamak lazım. uzaktan— Bunlar kal-
madı. Çok kalabalık, rahat yüreyemediği-
niz bir yerde nasıl mutlu olursunuz?"
Ağzındaki baklayı birtürlüçıkaramıyor.
tiıraz da utanıyor. Ben söyleyeyim. açık-
cası İstanbul gelip işgal edildi. Köylerden
gelen insanlar ctti. Niye saklıyoruz ki?
"İstanbul için, bugün artık bizim divemi-
yorsunuz. Ben umudumu kaybetmiş dtı-
rumdayım. Çoklar. Çok kalabalıklar. Hâ-
lâ gelivoıiar. çok karariılar. O insanları se-
viyorum, ama döniip bana laf atıvorlar."
Aslı benım gibi düşünmüyor. Her şeye
karşın Istanburungüzelliklerınınyaşanıl-
masının tercih edilmesi düşüncesine kar-
şın. o Istanbul'dan kurtulmayı düşünüyor.
Ama İstanbul aşklann kenti değil midir?
"Aşk... Çok dolu; çok güzel bir aşk yaşı-
yorum. Aşk bence insan hayatının yansı:
hayır. tamamı değil. Aslında tamamı olma-
lı, ama korkular yansı dedirthor. 'Doğru
i nsan' kav ramı dive bir şeye inanıyorum. O
insanı bulduv sanız. her şey çok kolay laşıyor.
Mutsuz oluyorum. işimden nefret ediyo-
rum. arkadaşianmla kav ga ediyorum. ama
bir tarafta hâlâ âşık olduğumu ve âşık olun-
duğunu bilmek, beniçok üstün bir yerde tıı-
tuyor. İnmiyorum oradan aşağıya hiç: çok
çok önemli."
Aslı ev lilik konusunda da beni şaşırtıyor.
oldukça kararlı, evlenecek. \irmi bir ya-
şında ve ev lilikle ilgili düşünceleri akran-
larına oranla çok daha 'gelenekçi.'
Birlikte yaşamanın getirdiğı olumsuz-
luklara karşın ev (iliği savunuyor.
Bu kez o bana soruyor: "Siz de her şeye
karşın İstanbul İstanbuldiyetutturuv orsu-
nuz™" Zekice sorusunun karşisında bir an
durup; hani ben de aklımı nasıl iyi kullan-
dığımı gösteriyorum:
"Sen ev liliği İstanbul'a benzetirken; ben
evliliği. hani gelip de kenti bozanlara ben-
zetiyorum. Nani bakışta fark var™"
Aslı bir sahne âşığı. Sahne de özgür mü-
sün?
"Sahnede özgür olabilmek için kendini-
ze güveninizin olması gerekir; ne kadar gü-
venirseniz o kadar çok özgür olabilirsiniz.
Vine de özgürlük konusunda. bir kadın ol-
manın getirdiği sorunlar var. Çok rahat ola-
mıyorsunuz, bir kadın olduğunuz için. Çok
rahat olamıvorsunuz Türkiye'de yaşadığı-
nız için."
Rüşvet aldı iddiası
Ahmet Ozal'ın
10 yıla kadar
hapsi isteniyorİstanbul Haber Senisi -
Aslan L luslararası Naklivat
AŞ'nin kurtarılması karşılı-
gında 4 milvon mark rüşvet
aldıkları iddiasıyla eski Em-
lak Bankası Genel Müdürü
BiilentSemiler ile birlikte 10
vıla kadar hapis ıstemıyle
vargılanan X. Cumhurbaşka-
nı Turgut Özal'ın oğlu Ah-
met Özal. Türkıveve dön-
dükten sonra ılk kez sanık
olarak ıtade verdi.
Istanbul 5. Ağır Ceza
Mahkemesi'ndekiduruşma-
ya. sanık Ahmet Özal. avu-
katı Burhan Apaydın ile bir-
likte katıldı. Dığersanık Bü-
lent Şemıler ise duruşmaya
gelmedi. Ahmet Özal. heyet
başkanının "Bülent Şemiler
ile birlikte Aslan Naklivat'ın
kurtanlması karşılığında 4
milvon mark rüşvet aldıgınız
sövleniyor. Ne diyorsunuz"
sorıısu üzerine. "Ben bu id-
dialann asılsız »Iduğunu söy-
lemeye geldim. Türkive
Cumhuriveti'nin en üst ma-
kamına gelmiş. cumhurbaş-
kanı olmuş bir kişinin oğlu
olarak huzurunuzdav ım. So-
rularınızı \anıtlama>a gel-
dim" dedi.
Bu yanıt üzerine he>et
başkanı. "Bu parayı aldınız
mı" şorusunu yönelttı. Ah-
met Özal. söz konusu ıddi-
alann asılsız olduğunu söy-
ledi. \1ahkeme bdşkanının
Mahnıut Şahin'i tanıvıp ta-
nımadığı. bu kışının kendi-
sinden Aslan Naklivat'ın
kurtarılmaM için arabulucu-
lıık vapmasını isteyıp iste-
medığini sorduğu Ahniet
Özal>Kendisi Malatyalı ol-
duğu için hemşerim ofdu-
ğundan tanırım. Ancak. <>-
nun ticari ifişkilerini bilmiiiı.
Yakın bir ilişkimiz olmadığı
için bana aracılıkgibi birtek-
lif gerirmesi mümkün değil-
dir"dıvekonuştu. Duruşma.
daha sonra tanıkların dınlen-
mesı ıçın enelendı. Duruş-
ma bittikten sonra çeşitli so-
ruları yanıtlayan Ahmet
Özal.Türkıve'desıyasi kım-
liği olan kışilerın mahkeme-
>e 3-5 kez geldiğinı ıfade
ederek "Tarihbunlantakdir
edecektir. Bu memlekete hiz-
met eden insanlan. bu kadar
rvncide etmemek lazım. Bu
av nı zamanda toplumumuzu
da zedeler"dı\e konu^tu.
Ahmet Özal ve Bülent §e-
nııler hakkında TC'K'nııı
2I3 \e 227 son maddeleri
uyarınca "nitelikli rüşvet al-
mak ve rüşvete aracılık et-
mek" suçlarından 4 vıklan
10 yıla kadar ağır hapis ce-
zası istemivle dava açılmış-
tı.
Karar bugün acıklanacak
Başansız öğrenciye
yeni smav hakkı
ANK.AR4 (Cumhuriyet
Bürosu)- Eğitimde öğrencile-
re sürekli af vererek "kalite-
den ödün" vermey ı gelenek-
selleştıren Vlillı Eğitım Ba-
kanlığı. bu vıl uygulamaya
konulan sınıf geçme sistemi-
ne göre başansız olan öğren-
cilere yeni bir hak vermeye
hazırlanıyor. Bakan Mehmet
Sağlam'ın bugün vapacağı
açıklamayla. başansız olan
öğrencilere yeni bir sınav
hakkı tanınması ya da sınıf
geçme ortalamasının
2.50den 2.00'ye düşüriilme-
sı beklenivor.
Sağlam. buöğretimyılında
ders geçme ve kredı sistemı
yerine uygulamaya konulan
sınıf geçme sisteminde 2.50
not onalaması tutturamayan
öğrencilerin durıımlannı ele
alan bir toplantı yaptı. Top-
lantı sonrasında açıklama v a-
pılmazken alınan kararın bu-
gün düzenlenecek olan basın
toplantısıv la duv urulacağı
bildirildi. Toplantıda. sınıf
geçme için önkoşul olan 2.50
not ortalamasını tutturama-
yan başansız öğrencilere ye-
ni bir sınav hakkı verılmesı
venot ortalamasının 2.50"den
2.00'ye düşürülmesı konula-
rının ele alındığı öğrenıldi.
Milli Eğitim Bakanlığı.
ders geçme v e kredı sıstemın-
den önce uygulanan sınıf geç-
me sisteminde bütünleme sı-
nav lannda da başansız olan
öğrencilere her y il şarrsız ku-
rul hakkı tanıdı. Ders geçme
ve kredi sisteminde bütünle-
me ve şartsız kurul oluşturul-
masınm mümkün olmaması
nedeniyle başka bir formül
uvgulanarak kredilerini ta-
mamlayanıayan öğrenciler
için "voğunlaştınlmış kredi
tamamlama programı" uy-
gulandı.
RÜŞ/Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV
Din, toplumsal bilincin bir ifadesidir. Fan-
tastik ima/lar ve kavramlarla da bezenmiş-
tir. Hem çok eski hem çeşitli hem de yay-
gın bir insan deneyiminin ürünüdür. Dinin
sözcüleri, konuyu doğaüstü güce bağlar-
ken sosyoloji (Durkheim), antropoloji
(Frazer), psikoloji (Freud) ve fenomenolo-
ji (Scheler) gibi değişik disiplinler, kendi
varsayımlarından hareketle, dinin kişi ve
toplum için önemi üstünde durdular. Bi-
limleTann'yainancınbiraradaolamayaca-
ğını savunanlar (Huxley) bulunduğu gibi
yalnızca matematik ve fizik gibi doğruluğu
kanıtlanabilir değerler dışındaki inançları
gözardı edenler (VVittgenstein, Russell)
dini bir kültür olayı (Weber) ya da kolektif
bir bilinçaltı (Jung) olarak görenler de çık-
mıştır.
llkel düzenlerde enimizm ve sınıflı toplu-
ma geçerken çoktannlılık biçiminde görü-
Köktendinciliğin İnanç Dışı Kazandırdıkları
len din, feodal düzenlerde evrensel ideolo-
jilere de dönüşmüş, bazı dınler adalet, eşit-
lik ve özgürlük isteklerine aracı olmuştur.
Çıkış nedenleri ne olursa olsun, din (laik dü-
şüncenin de gelişmesine karşın) hem ayak-
ta kalmış hem de (Luther'in protestosun-
dan sonra Loyola veXavier'in öncülükle-
rinde Katolik reformasyonu ve bugünkü is-
lam örneklerinde görüldüğü gibi) güçlen-
miştir de.
Bu arada, bazı bireylerin daha inançla
dindar oldukları da kabul edilebilir.
Ancak ruhbilimciler, inancın dışında kim-
lik arayışı, sahiplik. ün, güç ve etki benze-
ri (üstünde nispeten az durulan) psıkolojik
öğelerin de önemli rollerine dikkatleri çe-
kiyorlar. Bu yaklaşım dinsel inançla ilgisi ol-
mayan ama kişiye günlük yaşamda çevre-
ye egemen olma olanağı tanıyan öğeleri bi-
raz daha su yüzüne çıkarmaktadır. Özellik-
le yetersizlik duygusu içinde olan kişilerin
çevrelerini hazır ve kesin yanıtlarla etkileri
altına aldıkları görülüyor. "Sakalım yok ki
sözümü dinleteyim" ifadesinin de vurgula-
dığı gibi bu kişilerin önemli bir kısmında
sakal bırakma eğilimi de yaygın.
Bazılarının yorumuna göre yaşamın her
ayrıntısını düzenleyen Islam bu düzenle-
mede 'rehber' olma görevini üstlenenlere
müthiş bir denetleme yetkisi de vermekte-
dir. O kadar ki rehber konumundaki kişi sır-
tını dine dayayarak ve o kanalla Tann'ya sı-
ğınarak çevresinde bir egemenlik rüzgârı
estirebilir, bu 'yeffey/e'üstlerine karşı, hak-
lı-haksız, çıkışlar bile yapabilir.
Din. erkek için gereğinde kadına ege-
men olma amacına da yarayabilir. Şöyle
bir soru sorulabilir? Hedef, kadını 'zayıftır'
diye korumak mı yoksa zayıf tutmak mı?
Kadının örtünmesini isterken birTann buy-
ruğunu yerine getirdiğini savunarak aslın-
da gizlenen başka bir amaç var mıdır?
Dini bütün erkek örtünmeyi Tanrı buyru-
ğuna bağlarken kendinin benzeri Tanrı buy-
ruklarını çiğnediği oluyor mu? Eğer oluyor-
sa. bu durumda, erkek dinsel görünümün
ardında kendi ayrıcalıklı durumunu pekiş-
tiriyor demektir.
Bazı Müslümanların birkaç saat süren
danışıklı evlilik ve boşanma törenleriyle en
liberal ülkelerden daha da liberal hareket
olanağına kavuştukları bilinmektedir. Bazı
psikiyatristlere göre birtakım kişilerin so-
kakta kadınlara örtünmeleri için ihtarda bu-
lunmaları ya da el ele tutuşmuş karı-koca-
yı bile ayırma girişımleri tatmin edilmemiş
bazı duyguların ifadesidir.
Kadın da dinden yararlanarak bazı öz-
gürlükler elde edebilir. Eşi, yaşamını evle
çerçevelese ve genelde bir yere tek başı-
na gitmesine izin vermese bile, kadının ça-
miye gıdişini kimse engelleyemez. Öte
yandan, bazı kadınların içinde bir hayli tu-
tucu Müslüman ülkelerde peçenin ardına
gizlenerek açık yüzle yapamadıklarını ya-
panların da bulunduğu bilinir.
Köktendinci eğilimlerin artma olasılığı
karşısında bazı psikoloji uzmaniarı, tüm
dinlerin birtakım mensuplarının köktendin-
ci yaşam biçimini izlerken kendi amaçları-
na erişmeyi umduklarını söylemektedirler.