Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16TEMMUZ1996SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Nejat Ee/acıbaşı Çağdaş Sanat Müzesi olacakken bugun sular altında çurunıeye terk edilmiş Feshane'den sonra sanatçılar,
bu kez inisivatifi eie alıp kendi muzelenni kendileri kurma havalini taşıvorlar. HABITAT sırasında Fındıklı Antrepo'da açt-
lan 'Öteki' sergisivle tohumlan atılan bu girişinı, Ptastik Sanatlar Derneği bünyesinde gerçekliğe kavuşmayı bekliyor.
Yıllardır eksikliği hissedilen çağdaş sanat müzesi konusunda bu kez sanatçılar kollan sıvadı
Kendi müzeni kendin kurAHL ANTMEN
Ankara Resım \e He>kel
Muzesi eskı Kultur Bakanı
Agâh Okta\ Cuner ın "ka-
natlannın altında' son anda
bogulmaktan kurtuldu
(mu') lstanbul Resım ve
Heykel Muzesı ne âlemde'
Son zıyaretımızde "Ne olu-
vor, nereye?" dıye muze go-
re\lılerının pesimızden koş-
tuğu salonlararasindagezer-
ken bır salondan otekıne ı^ık-
ların bır \akıhp sonduruldu-
gu. sessız, lerk edılmı$. uze-
rıne ılgısızlığın kokusu sın-
mış bır tur depoydu (Depo-
sundan ıse hıç soz açmaya-
lım )
Varolançoğumuzemızbu
haldeyken. Turkıve'de bugun
urettıklerını bır muzede ser-
gılenıe olanağından voksun
çağdaş sanatçılar da >ıllardır
bır muze ozlemınde Geçen
ay ıçınde bu volda bır adım
atıldı Resmı bır adım değıl
Resmı adımlann da gen tepe-
bıleceğını Nejat Eczacıbaşı
Çağdaş SanatMüzesi olacak-
ken bugun sular altında çuru-
meye terk edılmış Feshane
deneyimıvle yaşayan sanat-
çılar bu kez ınısıvatıfı ele
aiıp kendi muzelennı kendı-
len kurma hayalını taşıyor-
lar HABITAT sırasında Fın-
dıklı Antrepo'da açılan "Öte-
ki'" sergısıyle tohumlan atı-
lan bu gınşım, Plastık Sanat-
lar Demeğı bünyesinde ger-
çekliğe kavuşmayı bekliyor
Şımdılık elde, olası bırmuze-
ye bırer >apıt vereceğıne söz
veren 100'u aşkın sanatçının
ımzası var Plastık Sanatlar
Derneği Başkanı Hüsamet-
rin Koçan konuvla ılgılı gı-
nsımlennı anlattı
- \rdinda Nejat Eczacıba-
şıgibi sanata ciddrvefJe eğilen
bir ışadanu, konuy u destekle-
yen bir ><erel vönetim ve diın-
ya çapmda uzmanlarfa suya
duşen Eeshanedeııeyiminden
• PSD Başkanı Hüsamettın
Koçan, çağdaş müze kampanyası
ıçın, Türkıye'de sanatçının uzun bır
süre sanatının yanı sıra bu tür
şeylerle de uğraşması gerektığını
belırterek müzeyı kurmak
gündemını de sanatçının
oluşturacağını söylüyor Bugüne
dek böyle adımlann atılmamasının
eksıkhğıne değınen Koçan,"Bızım
toplum olarak kendımızı sanata
karşı aklayabıleceğımız bır projeye
dönuşebıhr bu" dıyor
sonra,sanafçılartlan cesur bir
adım bu...
HISAMETTİN KOÇAN
- Turkıve'de muzeleroluştur-
mak ve otekı etkınlıkler ko-
nusunda adımlar atabılmek,
o projeye sahıp olmakla bıre
bır çozûmlenemıvor (, ünku
Turkıve'de kronıkleşmiş bır
onvargı var Bu on>argı. \ar
olanla vetınmek adımatmak
konusunda da bır rısk yuk-
lenme sonucunu berabennde
getırıyor Turkıvedebugune
kadar belkı bırVaç tane muze
kurulabılırdı Neden kurula-
madı'BırıiKisi bumuzedii-
şunı.esını tutkulu veetkılı bır
bıçımde savunan ınsanların
gen planda kalmasıdır Ikın-
CIM nıuze olusjurma konu-
sundakı ıvınıyetlı ınsanlann
luzumsuz bır bıçımde tartıs.-
maya ubı tutulmalandır
Turkıve'de kurumsallaşabıl-
mek veyenı yapılaroluştura-
bılınek ıçın var olanı tartış-
mak yenne, venı projelen tar-
tışmava açmak gerekıyor
Genye donuk tartışmaları aş-
mak zorundav ız Feshane"yle
ılgılı. ısmınden tutun da tarı-
hı bır bınanın boyle bır alana
kaydınlmasına kadar o kadar
vok tartis.tık kı
- Bu doneme denk geten
bazı degişimferden de kaçı-
nılmaz olarak etkilendi pro-
je_
KOÇAN - Bu müze bır
sanssızlık muzesı halınegel-
dı Nejat Bev 'ın vefatı durak-
samasına neden oldu Onun
arkasmdan verel vonetım de-
ğışti Refahlı vonetımlerlebu
tur ışler yapmak ayn bır nsk
bovutuna kavdı Amabu mu-
ze bıze bır şey gosterdı ıvı-
nıvetlı bır ınsan vardı. onun
kar^ısmda ıvınıyetoranı yuk-
sek bır yerel yonetım vardı
ama bu ortamı değerlendıren
Besteci vepiyanisî Toshiko Akiyoshi, orkestrasıyla sadece kendi bestelerini seslendiriyor
'Caz, yüzmek gibi bir şey...'DUYGU DURGUN
Duke EUington ıle ozdeşles.en 'Big
Band' gelenegının gunumuz
temsılcısı Toshiko Akiyoshi Caz
Orkestrası. Caz Festıvalı'nın ılgı
çekıcı konserlennden bınyle
cazseverlerın karşisına çıktı
Sahnede adeta dev les.en 67
yisindakı bu kuçuk cusselı kadın,
50 yılı bulan muzık yaşamında,
elestırmenlerden topladığı sayısız
ovgunun yanı sıra pek çok odulun
de sahıbı Muzık eleştırmenlerınce
"Japonva'nın Duke EUingtonT
dıye tanımlanan Toshiko Akivoshi
ıle konser oncesınde goruştuk
- Duke Ellington geleneği Ue
orkestranız arasındaki ilişkiyi sız
nasıl tanımlıyorsunuz?
AKnOSHI- Insanlann genel
tercıhı orkestramı Duke
Ellıngton'ın orkestra geleneğı ıle
ozdeşleştırmekten yana Sanırım
bunun en önemlı nedenı, benım de
tıpkı Duke gıbı orkestra şefı
olmamın yanı sıra muzısyen
olmam Fakat Duke ıle yaptığımız
muzık aslında bırbınnden çok
farklı
- Ancak "Japoma'nın , #
Duke Ellington'ı"
olarak
nitelendirilıyorsunuz?
AKJVOSHJ-Oylemı'
Bılmıyorum
Eleştırmenler bu tıp
karşılastırmalar
vapmaktan hoslanıyor
ama bu benım değıl,
dınlevıcılenmın
takdınne kalmış bır şey
-SoyleşUerinizden
birinde Amerika'da
kadın ve Amerikalı
olmavan muzisyenlene
karşı a\ nma bir taurdan söz
etmişsıniz. Ne tur bır aynmcıhk bu:
Nedenlerinı nasıl açıkhyorsunuz?
AKHOSHI- Karsilastığım
sıkıntılardan ılkı Amenkah
olmamamdı Grammy odüllu bır
sanatçı olmam bıle ınsanlann 'o
bizden bıri deP" vargısını
değjştırmıyordu İkıncısı ıse
Amenka da Doğulu kadınlar
hakkında çok alçaltıcı onyargılann
egemen olmasıydı Çeşıtlı
fılmlerde gorursunüz, Doğulu
kadınlar her zaman ışkence goren,
tecavuz edılen, fahışelık yapan
ınsanlar olarak gösterılır Bır kadın
olmamın otesınde müzısyen
kımlıgım başlangıçta ınsanlara
yadırgatıcı geldı Fakat, muzığımı
seven ınsanlar da oldu çevremde
Zamanla. kendi adıma, butun bu
onyargılardan etkılenmeyecek bır
konuma gelebıldım sanınm
- Big Band geleneğini sürduren
Toshiko Akivoshi Orkestrası son
yıllann en guçlu topluluklanndan
biri olarak caz dunvasındaki verini
almakta... Orkestranıza kendıne
ozgu stilıni veren nedir?
AKHOSHI- Lmarım dedıgınız
gıbıdır K.anımca orkestramın en
önemlı ozellığı sadece benım
bestelerımı seslendınyor oluşu
Tıpkı Duke Ellıngton'ın
orkestrasında hâkım olan anlayış
gıbı Bır başka ozellığı ıse nefeslı
çalgılan one çıkaran vapısı Ve en
önemlısı, ben ulkemın mırasını
yaptıgım müzıge taşımaya
çalışıyorum Köklubırcaz
geleneğı ıçınde yetışmedım. ama
benden once var olan bu geleneğe
Japonya'nın kulturel mırasından
yararlanarak yenı bır oz katmak
ıstıyorum
- Caz muzigini Japon kultur
mirasıvla buJuşturmak konusunda
vaptığınız çalışmalardan soz eder
misiniz?
AKIVOSHI - Bu çok zpr bır
çalışmayı gerektırıyor Ülkem
benım ıçın ınanılmaz bır kaynak
Bır caz muzısyenı olarak bu mırası
degerlendırmek gerçekten de çok
zor Fakat, sansım vardı kı
Amenka'ya gıdıp Oscar Pfeterson,
Charles Mingus gıbı çok unlu caz
muzisyenlennı tanıma ve onlarla
çalı^ma fırsatı buldum Geldığım
külturu gunumuz cazına
u>arlamanın vollarını \menka'da
buldum aslında O donemde muzık
pıyasası, bugunün
aksıne, yenıTıklere,
alışılmadık seslere
daha genış bır bakış
açisıyla
yaklaşıyordu
- Japonya'da
kalsaydınız.
bugünkü
kariverinize sahip
olabilir mivdiniz?
AKHOSHI-
Bılmıyorum Bazı
şey len onceden
kestıremezsımz 40
yıl once
Amenka'ya yerleştım ve belkı de
bu sayede Japonya yı daha çok
dusunmeye başladım Belkı kendi
ulkemdekalsaydım. onun
zengınlıklennı bugunku gıbı
goremez. değerlendıremezdım
- Genç kuşaktan Japon
muzısyenlerin çahşmaiannı izfa'yor
musunuz?
\KIYOSHI - Evet, aralannda çok
önemlı yetenekler var Fakat.
yetennce ıyı değıller Caz, ovle bır
şeydır kı okulda ofrenemezsınız
Kendınıze aıt bır stı! gelıştırmek.
kendi ayaklannızın ustunde
durabılmek ıçın çok uzun ve
zahmetlı bırdönemden geçmenız
gerekır Pek çok müzısyen, bır
başkasının yaptığını taklıt etmekle
"kendün oldum' sanır, ama önemlı
olan taklıt ettığınız o kışıyı de
aşacak duzeye gelmektır Aslına
bakarsınız, taklıt etmek bıle başlı
başına zor bır ıştır Sanırrm caz.
yuzmek gıbı bır şe> Halının
ustunde y uzemeyeceğınıze gore
suyagırmenızgerek Gözledığım
kadanyla gençler doğal olarak
veterınce denevıme sahıp değıller
Ancak kendılerını nske atmıyorlar
ve genellıkle kendılennden oncekı
kuşağın mırasıyla yetınıyorlar
Ikesının mjrasmı
yaptığı mûzığe taşımaya
çalışan Toshiko
Akiyoshi, "Japonya'nın
kulturel mırasından
yararlanarak yenı bır oz
katmak ıstıyorum" dıyor
Cazı yuzmeye benzeten
Akiyoshi, gençlenn
nske atılmadıklannı
söylüyor
bır sanat ortamı yoktu Tur-
kıye'dekı muzelerın hayatı-
yetıne baktıgımızda gerek sa-
natçılann, gerek sanat ızleyı-
cılennın, gerek dev lenn ya da
yerel yonetımlenn bu alana
ılışkın ne kadar buyuk bır
hantallık ve kısırlık ıçınde ol-
duğunu gayet net görebılıyo-
ruz Türkıye'de sadece ve sa-
dece sanatçılar uretıyorlar
Bınlerının bu sanatçıların
urettıklennı toplumlayuzleş-
mesını sağlaması gerekıyor
Bu yok Turkıye'de sanatçı-
nın, uzun bır sure sanatının
yanı sıra bu tur şeylerle de
uğraşması gerekmektedır
Dolayısıyla müzeyı kurmak
gündemını de sanatçı oluştu-
racaktır Antrepo sergısı bu-
nu bıze kanıtladı Çunku en
yapıcı. en örgutleyıcı guç de
şu anda galıba sanatçılann
elınde bulundurduğu guç
Bunun otesınde bır enerjık
guç yok
-Bumüzezortınluluğu,ge-
reksinimi sanatçılarda artık
birsorumluluğa donuşsun is-
tiyorsunuz—
KOÇAN - Evet, kesınlıkle
bızım sorumluluğumuz Mu-
zelerın bu garaoet, utandırıcı
halını bızım seslendırmemız
gerekıyor Başka aianlardan
bu konuda çıglık yükselmesı
ne yazık kı mumkun olmuyor
Türkıye'de bır çagda$ sanat
muzesı kurmak sadece bızım
ınsanımız ıçın değıl, dünya
ınsanıyla ıietışım kurmak açı-
sından da bır kaçınılmazlık
tstenıldığı zaman çok sayıda
sanatçı yan yana ve ortak ure-
tebılıyor O var olanda ınsanı
buluşturmamak bence yaşa-
dığımız doneme yöneltılmış
en buyûk haksızhklardan bı-
nsı olacak Onun ıçın de he-
men bu muze kampanyasını
başlattık
- Antrepo'yu istiyorsunuz.-
Peki stzce Antrepo bir çağdaş
sanat müzesi için ideal bir me-
kan mı?
KOÇAN - Ayrıntılarla ılgı-
lı epeyce düşünduk Bu pro-
jeyle ılgılı bır danışma kuru-
lu oluşturup, tum vönlerını
tartışacağız Ama ılk aşama-
da. bızım müzemızdırdıyebı-
lecegımız, koleksıyonları ol-
madan, tıpkı "Ötekı" sergı-
sınde olduğu gıbı bıitün yara-
tım alanlanna açık, koleksı-
vonlan sık sık değışen bır yer,
bırcanlılıkıstıyoruz Altyapı
çalışmalan sonra gelecek
- Bu tam anlamıvla 'müze'
olmuyor— Orada sürekli ser-
gi açın övleyse!
KOÇÂN - Şu anda o mekâ-
nın anahtarlan bızde ama me-
kânı kullanma hakkı bızde
değıl Mekânı Toplu Konut
tdaresı HABITAT etkınlıkle-
n ıçın Denızcılık lşletmele-
n'ndenkıraladı Şuandamu-
hattabımız da yok bu konuda
Hukümetın dunımundan do-
lay ı herkes kendını geçıcı gor-
meye başladı Sonuçta bızım
amacımız, kendımızı ıfade
edebılecek bır aian bulmak.
sonra onu derınleştırmek
- Antrepo olmazsa başka
bir mekân düşündunuz mu?
KOÇAN-Çok ıyı bır me-
kân var Fen Edebıyat Fakul-
tesı lstanbul Ünıversıtesı'ne
aıt ve şu anda boş ve son de-
receuygun Antrepo'dançok
daha cazıp bır mekan
- Tûm olumsuz koşullara
karşın umudunuzu bütünuy-
le bağlamtşsınız bu projeye...
KOÇAN - Bu muze heVke-
sın malı olan bırmuze olacak
Sahıplık ve aıdıyet duygusu
doğrudan doğruya topluma
aıt olacak Belkı bu proje et-
rafında bız toplum olarak
kendımızı aklıyabılınz Bu-
gune kadar bu toplumda bu
adımlann atılmamış olması
kabahattır Eksıklıktır Bu
projeyle sanatçı kendısıne sa-
hıp çıktıgı ıçın aklanabılır
Sermaye yatınm yapmadığı,
sıyasetçıler sanatçıyı hep ce-
zalandırdıklan ıçın attıkları
adımnedenıyleonurlubırge-
rekçeyle kendılerını aklaya-
bılırler Bızım toplum olarak
kendımızı sanata karşı akla-
yabıleceğımız bır projeye
dönuşebıhr bu
ALINTILAR
TAHSİN \1JCEL
Özgürlük İmgesi
Flaubert'ın Bouvard ıle Pecuchet'sınde Chavıg-
nolles bucağının tecımen beledıye başkanı Foureau,
demır bıleklı yonetıcı ozlemı çeker hep kendısı ıçın de
bucağını demır bılekle yonetmesını sağlayacak yetkı-
ler ıster Boyle bır adamın ozgurluklerden hoşlanma-
masından daha doğal bır şey olamaz O da hoşlan-
maz, sozunu bıle duymak ıstemez "Namuslu adamın
ozgurluğe gereksınımı yoktur'" d lye kesıp atar Namus
nedır onun ıçın'' Ozgurluğe hangı değerler adına kar-
şı çıkar^ Sıkışınca 1848 devrımınden yanaymış gıbı
gorunmekten çekınmedığıne gore, demır bıleğın kay-
nağından çok, sertlığı çeker onu, omeğın, yerını ala-
cak yonetımın daha sert olması koşuluyla, krallık yo-
netımının yıkılması pek de canını sıkmaz Tek ısteğı be-
ledıyesını yonetıp tecımını gelıştırdığı duzenın surme-
sıdır ayaklanmadan korkar, ışçılerın palazlanmasın-
dan, kıracıların azıtmasından korkar Kısacası Foure-
au namus kavramını hıçbır aşkın değere baglamaz
Namuslu adam ıçın gereklı olmadığını soyledığı oz-
gurlukten ne anladığına geiınce, Flaubert bunu yalnız-
ca sezdırmekle yetınır şu ya da bu bıçımde "namus-
lu adam"ın rahatını kaçırabıfecek şu ya da bu bıçım-
de "namuslu adam "ın ıçıne kuşku duşurebılecek her
şey Ozlemınıduyduğubıryetkı bucağının yollannı sa-
kıncalı "yolculara yasaklama hakkı" bır olçude goste-
nr bunu yer değıştıren (dolayısıyla bellı bır devınımı,
dolayısıyla bellı bır ozgurluğu kesınleyen) herkes onun
ıçın gucul bır namus duşmanıdır
Bıraz duşunulecek olursa, değer yargısı bır yana,
Foureau'nun kafasındakı ozgurluk ımgesı ozanların-
kıyle bırleşır ıster "Maestra et Errabunda' nın ozanı-
nabakın, ıster "DenızMeltemı"nın, ıster "Sarhoş Ge-
m/"nın ozanına, hepsının de ozlemı gok, denız, yuk-
seklık, engınlıktır, engınlıkler ıçınde açılabıldığınce açıK
mak, yanı Chavıgnolles beledıye başkanmın yasakla-
maya can attığı edımdır XIX yuzyıl yazınınm "ozan
duşmanı kenter" ızleğının kaynagı da ozan ıle kente-
nn bu karşıt tutumlarında aranabılır Ama ozanın ken-
terı ya da Foureau'nun deyımıyle namuslu adam"\
rahatsız eden yanı yalnızca bucaklarımızın yollarında
dolaşması ya da engınlerde devınme ozlemınden soz
etmesı değıldır Evınden çıkmadığı zaman da benzer
bır suç ışler duşler ve/ya da duşunur Boylece, ken-
dılığınden, şımdrnın, burası'nın ve ben ın sınırlannı
aşarak araya başka yerler'ı, başka zamanlar ı başka
benler'ı sokar, onların varlığını kesınler Bızım ıçın du-
şunce ozgurluğunun başlangıcıdır bu edım bucağını
başkasına kapatmak ısteyen Foureau ıçınse buyuk
suç
Gerek Stendal, gerek Flaubert romanlarrnda arada
bır romanı "tehlıkelı" bulan kışı ve kurumlar çıkarır
karşımıza Romanın tehlıkesıyse tıpkı şıınnkı gıbı (ama t
XIX yuzyılda daha ağır bastığını unutmayalım) bızı
başka yerlere başka zamanlara başka "ben lere, do-
layısıyla başka değertere, başka duşuncelere ve baş-
ka duyarlıklara yoneltme tehlıkesı değıl de ne olabı-
lır^ Ne olursa olsun tutum yalnızca ktmı XIX yuzyıl
Fransız kenterlenne ozgu değıldır
Demokrat Partı donemınde, ozanın' Enklergene çı-
çek açacak'" demesı rahatsız ederdı Pek oyle duş-
lem ve duşunce ıçermemesıne karşın, Sıgnd Und-
set'ın o yıllarda dılımıze çevırdığım Yarına Donuş'u de
kısa bırbolum suresınce bır başka yerden, Rusya'dan
soz ettığı ıçın bıraz can sıkmıştı Once yazann tahta-
kurularıyla ılk kez Rusya'da karşılaştığını anlatan tum-
ceyı atmadım dıye solcu arkadaşlar kızmışlardı Son-
ra Yaşar Nabı Bey, "Keşke o sayfaları çıkarsaymışız,
başımız ağrıyabılır" dıyerek kafamı karıştırmıştı "ıster
ov, ıster yer, aynı şey adamlar hıçbır bıçımde bu ul-
keden soz edılmesını ıstemıyorlar" dıye açıklıyordu
Oyleydı herhalde başka yer, başka zaman başka ın-
san onlan da rahatsız edıyordu Ya bu donemın 'öe-
şuş çehrelı" buyuklerının kuçuk Amenka duşlen'? Çe-
lışkılı gıbı gorunecek ya bu da aynı şeydı gerçekte bır
başka yer ve başka ınsan duşu değıl, "tek' yer ve tek
boyutluınsan"duşuydu BugununCharles Darvvin'ı
yasaklayıp Mılton Friedman'ı baştacı eden kuresel-
leşmecılıgt gıbı
Bouvard ıle Pecuchet, "namuslu adam "ın bu duşu
ulusal boyutta nasıl gerçekleştırdığını de çok guzel
gostenr
Chavıgnolles papazı, oğretmen Petıt ye kızgındır,
evıne gelır, derslerınde kutsal tanhı "boşladığı" ıçın
azarlar, ayınlere gelmemesını başına kakar Bır oğret-
menın bu nedenle ışınden atılmayacağı soylenınce
de "Yerını değıştırebılırier" dıye kesıp atar Petıt, ba-
şı goğsunun ustunde, kendısını bekleyenı gorur "Son
kuruşlannı dayola harcamış olarak Fransa'nm obur
ucuna varacak, orada da, değışık adlar altında, aynı
papazı, aynı eğıtım mudurunu, aynı valıyı bulacaktı,
bakanına varıncaya dek, ağırzıncırının halkalan gıbıy-
dı hepsı de
1
" Foureau'lar ve rahıp Jeufroy'lar, duze-
nın temel taşlan Petıt'lerı duşunenlen ve duşleyen-
len, boğar da boğar Onların egemenlığı surdukten
sonra, "yonetım bıçımının fazla onemı yo/c"tur Kısa-
cası Kazan'ın Rıhtımlar Ustunde'sını eleştırırken Ro-
land Barthes'ın soyledığı gıbı geçer her şey "Işçıler
çalışır, patronlar kollannı kavuşturur, papazlarda hem
onlan, hem bunları doğru ışlevlennde kutsarlar'
Ama, ne yaparlarsa yapsınlar, ozanı ortadan kaldı-
ramazlar hıçbırzaman Flaubert'ın ıkı kafadan da, tum
bonluklerıne karşın, ozanın yenılmezlığıne tanıklık
eder
•
Bu yazı Alıntılar'ın ıkı yıllık toplamını kıtaplaştırmak
uzere gozden geçınrken çıktı karşıma Hem otekıler-
le aynı turdendı, hem de, rastlantı bu ya toplamı yuz
dorde tamamlıyordu. Ama şu çok gurultuler koparan
Duşunce Ozgurluğu ve Turkrye adlı ortak yapıtta yer
aldığı ıçın Cumhunyet'te çıkmamıştı Yaklaşık bır bu-
çuk yıllık bır gecıkmeyle onu da otekılere katarak hem
krtabı, hem de ıkı yıllık çabayı ozanın ve ozgurluk tut-
kusunun yenılmezlığıne ılışkın bıryazıyla noktalamak
ıstedım
BUGUN
ENKA \AKFI etkınlıklen kapsamında saat 21 15 te
'Desperado' adlı fılm yeralıvor
RLMELİHİSARI konserlerı kapsamında bu akşam saat
21 00 de Muazzez Erso\ konserı yer alıyor
SAHAFCAFE etkınlıklen kapsamında'saat 19 00 da
'Öykü veRomanİşliğf'başlıklı sovlesi yeralıvor
AKSANATetkınlıklen kapsamında saat 12 10 ve \Q OOda
Vhaldi'nm 'DörtMevsim" konserı laser disc ten
ızlenebılır
Aziz Nesin Gülmece Ödülü
sahiplepî açıklandı
Kültür Ser>isi - tnkılap Kıtabevı tarafından
duzenlenen 'Gulmece Oykusu Odüllen'nın -»ahıplen
açıklandı Seçıcı kurulu tank Dursun K Konur Ertop
Fendun Andaç ve Alı Nesınden oluşan vansjna
'tanınmış ve tanınmamış' olmak uzere ıkı dalda vapıldı
Tanınmış vazarlar kategonsinde katılan 10 vapıt arasinda
CenapGuvenın Bır Mahkeme Oykusu tanınmamıij
vazarlar kategonsinde ıse katılan 44 yapıt arjsında Atav
Sozer'ın 'Gullabıcı' adlı dosvalan odule değer bulundu
Odul kazananlarla bırlıkte tanınmış vazarların 10
dosyasından en ıvı ovkuler bırantoloıı olarak
ya\ımlanacak Odul tutarı 50 mılyona çıkanlan \z<7
Nesın Gulmece O) kusu Odulu'nde kazananlara odullerı
kasım avında gerçekle^tırılecek olan TL\ \P Kıtap
Fuan nda verılecek