Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16TEMMUZ1996 SALI
14 KULTUR
İskender Yediler'in son kişisel sergisi, Köln'de Galerie Michael Janssen'de açıldı
Fanteziyi• Sanatın sınır tanımaz
gücü bazen sanatçılan
akıl almadık deneylere
sürükleyebiliyor. iskender
Yediler de bu tür
sanatçılardan birı.
Köln'deki son sergisi de
değişik boyutlu üç tane
şişirilmiş heykelden
oluşuyor. Içi hava dolu
olan bu heykeller, güneş.
çiçek ve palmiye ağacı
formlarına sahip.
Yediler"in çalışmalarının
felsefesi. bilinen, bu
yüzden de 'es" geçilen
formların yeniden
'kurulması' üzerinde
şekil almaktadır.
NECMİSÖNMEZ
KÖLıN - Alnıanya'da sayılan
her geçen gün artan Türk sanat-
çılan, önemli Alman müzelerin-
de vegalenlerdeaçtıklan sergile-
riyle çağdaş sanat alanında isim-
lerini duyurmaya de\am ediyor-
lar. Bu yeni sanatçı kuşağının en
önemli üyelerinden biri olan İs-
kender Yediler. *Eaz>' başlığı al-
tında son çalışınalarını Köln'ün
önde gelen çağdaş sanat galerile-
rinden birı olan Galerie Michael
Janssen'de sergıliNor. 1953'teEs-
kişehır'de doğan Vediler. küçük-
ken çalışmak üzere Almanya'ya
gelen ailesiyle bırlıkte Ausburg"a
göç etmiş.
Cnlü Düsseldorf Sanat Akade-
misi'nde Heykel Bölümü'nden
(l'lrich Rückriem Sınıfı) mezun
olan sanatçının çalışmalarının en
önemli özelliği, alışılmamış mad-
delerden son derece farklı mal-
zemeleri kullanmasıdır. Önceleri
elbiseleri üzerineyapıştırdığı fa-
yanslarla. ('Kachelhose') ya da
burusturulmuş kâğıtları birbirine
ekleyerek heykeller üreten sanat-
çı. 1990'lard'an ıtibaren kendisi-
ne ün kazandıran şişirilmiş hev-
İskender
Yediler'in Köln
sergisinde ilk
bakışta ön plana
çıkan 'çiçek'
motifi ile
'palmiye' formu.
çocuksu
masumluğu ön
plana
çıkarmalarına
rağmen, biraz
düşünülünce
'erotik'
çağrışımlara da
açık olan bir
özelliğin altıııı
çizhorlar. Benim
sergide en çarpıcı
bulduğum iş
'güneş' heykeli
oldu.
lıların her zaman eksikliğini duy-
duğu "güneş' Alman toplumunda
'tatil' çağnştıran bir özellığe de
sahip.
Her şey güzeldir
kellerini yapmaya başlamıştır.
Yediler'in Köln'deki son sergisi
de değişik boyutlu üç tane şişiril-
miş heykelden oluşuyor.
Şişirilmiş heykeller
•Bu nasıl iş. bizim bildigimiz
he> kel tahtadan, mermerden ya
da bronzdan olur. şişirilme heykel
de neymiş?* demey ın. Sanatın sı-
nır tanımaz gücü bazen sanatçıia-
n akıl almadık deneylere sürük-
leyebiliyor. Yediler de bu tür sa-
natçılardan biri. Köln'deki galerı-
nin büyük sergi salonuna girince
önce yerde duran plastik torbala-
ra benzeyen nesnelerle karşılaşı-
yoruz. Bu torbaların yanında bu-
lunan bir düğmeye basıldığı za-
man plastikten yapılmış olan hey-
kellerin içine gürültülü bir şekil-
de hava dolmaya başlıyor. Kısa
bir süre sonra sergi salonunun ta-
mamını kaplayan de\ boyutlu
heykeller çıkıyor karşımıza. Içi
hava dolu olan bu heykeller. gü-
neş. çiçek \e palmiye ağacı form-
larına sahip. Sanatçı genellikle
çalışmalanna isim vermemekte-
dir.
Dolayısıyla tamamı bu yıl ger-
çekleştirılen bu heykellerı. temsil
ettikleri tbrmlara göre yorumla-
mak zorundayız. Heykellerin en
önemli nıteliklerınden birı de pa-
raşüt yapınıında kullanılan çok
ince. ama hava basıncına daya-
nıklı özel. ipek ve saten karışımı
bir kumaştan üretilmış olmaları.
Yediler dahaöncekiçalışmalann-
da da tekrarladığı bir 'tavn' bu-
rada yeniliyor.
Özellikle 1990'lardan sonra
veni bir arayış içine gıren genç
sanatçılar. Avrupa'nındeöişikşe-
hirlerde özellikle 1980'lerde ön
plana çıkan 'veni dışavurumcu'
sanat akımına tepkı olarak kökle-
ri Marcel Duchamp'a. Joseph
CorneH'c dek uzanarak 'obje sa-
nah' ile ilgilenmeye vegüncel ya-
şamı farklı bir gözle incelemeye
koyuldular. Yaşam ile sanat ara-
sındaki 'incebağın' yeniden sor-
gulandıgı bu yöneliş. özellikle
Köln. Madrid. Milano. Amster-
danı gibi şehirlerde birbirine pa-
ralel olarak ele alınabılecek olan
eğılımlerin oluşmastna da neden
oîdu.
Yediler'in bu genç kuşağa ait
'estetik' anlayış içinde değerlen-
dırilebilecek olan çalışmalannın
felsefesi. bilinen. bu yüzden de
'es' geçilen formların yeniden
'kurulması' üzerinde şekil al-
maktadır. Yaşamımızı kuşatan
binlerce formun ıçınde sanatçı-
nın özellikle tercih ertigı şekıller.
genelde iki ya da üç tane farklı
anlamı olan nesneler üzerinde yo-
ğunlaşmaktadır.
Köln'deki sergide ilk bakışta
ön plana çıkan 'çiçek' motifi ile
'palmiye' formu. çocuksu bir ma-
sumluğu ön plana çıkarmalarına
rağmen. biraz düşünülünce •ero-
tik* çağrışımlara da açık olan bir
özelliğin altını çiziyorlar. Benim
sergide en çarpıcı bulduğum iş
•güneş' hey keli oldu.
Çünkü 'Ben buradayım' diye
bağıran son derece canlı bir sarı
renk. güncşın henı ışık saçan
özelliğini hem de ka\ ramsal ola-
rak 'sıcaklık', 'barış' ve 'mutlu-
luk' yayan özelliğinin altını "sez-
dirmeden' çıziyor. Orta Avrupa-
Yediler. ünlü pop-art sanatçısı
And> VVarhol'un da sıkça kullan-
dığı bir sloganı. 'Her şey güzel-
dir'i çağrıştıran heykellerınde.
aynı zamanda günümüz toplu-
munda ister Doğu'da. ister Batı "da
tükelimi körükleyen bir yaşam
felsefesinin de altını çiziyor. Sa-
natçı. sergisınin ismini 'Eazy' ko-
yarak eleştirel tavrını belirginleş-
tirmektedir. Köln şehrıninlcendi-
ne özgü 'Kölsch' diyalektinde
sıkça kullanılan bu kelime. İngi-
lizce anlamında olduöu gıbı 'ne
kolay' \ urgusunu. nıdasını ortaya
çıkarmaktadır. Kolay derken altı
çizilen ka\ram. metaforik olarak
'sanatın vapılış aşamasına'gön-
denııe yapıvor (ierçekten de 'şi-
şirme heykeller' ^on derece basit
üretim sürecinden sonra ortaya
çıkıyor. zor olan onları tasarla-
mak. Yediler'in tasanmlan 'bıçak
ucunda' yürüyen özelli-kleriyle.
'sanatta neyin zor, ne> in koia> ol-
duğunu' duyumsatıyorlar. Bazen
eczanc vitrinlerinde gördüğiimüz
içi hava dolu reklam modellerinı
andıran bu çalışmalanvla Yedi-
ler. izleyicilere 'he>kel' olarak hıç
düşünmediklcrı birtakım yeni
'formlan'sunuyor. Butasanmla-
rı ikı farklı bakış açısına göre yo-
rumlamamız mümkün. Bunlar-
dan ilki sanatçının son derece
normal gıbi görünen formların
arkasma sakladığı kara mizaha
dayalı bir yaklaşım açısı. İsken-
der \ediler. motorlararacılığıyla
içine hava doldurduğu heykelle-
rinin şişerken oluşturdukları mi-
zahi ve erotik formlan izleyicile-
re çok kısa bir süre ıçin biİe olsa
aktarabilivor. Çalışmaların ikinci
özelliği) se. izle> icileri düşünme-
\e. tasarımlann 'güncel yaşamla
sanat1
arasmdaki ilişkısinı sorgu-
lamava davet etmesidir.
Se'rgi 29.7.l996">a dek
Köln'deki Galerie Michael Jans-
sen'de izlenılebilir.
'Brezilya müziği benim yaşam tarzım'
• Brasıl '96
toplııluğuyla festivalde
bir konser \eren Sergio
Mendes. müziğini
özünde Brezilya müziği
olarak tanımlıyor.
Brezilya müziğinin
içinde bulunan caz
öğelerini açığa
çıkardığını belirten
sanatçı. "Brezilya
müziğinin temsilcisi
olnıak artık benim
yaşam tarzım ve
açıkçası yaşamımın en
güzel parçalarından
biri" diyor. Sergiu Mendes. tupluluğunun30. vılını kutlarken artıkdünyanın dort bir yanında tanınnıalatındaıı çok mutlu olduğunu belirtivor. (FotograflanKAAN SAĞANAK)
GÜL ERÇETİN
3. Uluslararası Caz Festiva-
li'nin cumartesi akşamki konuk-
larından biri de BreziKa ezgile-
rini dünyaya tanıtan Sergio Men-
des ile Bıasil
-
96 toplulugu>du.
Ünlü sanatçıyla konserinden ön-
ce kısa bırgörüşme vaptık.
Sergio Mendes. müziğini
özünde Brezilva müziği olarak
tanımlıvor. "Caza gelince ben
Brtvilva müziğinin içinde bulu-
nan caz öğelerini açığa çıkarno-
rum o kadar. İki müziği birleştir-
miyorum. Bu müzikler zaten iç
îçe" diyor. Yaşamında pek çok tür
müzik vapan sanatçı. türler ara-
sındaki geçişlerini içinden gelen
sesi dinleverek gerçekleştirmiş.
Samba'dan pop'a uzanan müzik
serüvenini oldukça zevkli ve he-
yecanlı bir yolculuk olarak tanım-
lıyor veekîivor:
"Evet pek çok türde yapıt \«r-
dim, ama bugün bu yapıtlar ara-
sında bir seçim yapamam. Hepsi
birieşerek bizi bugünlere. 'Brasil
96"ya getirdi." Sergio Mendes.
müziğinin dünya müziği üzerin-
deki etkilerini değerlendinrken
müziğe başladığı yıllarda dünya-
yı etkilemek gibı bir iddiasının
olmadığını. ama kendisini en çok
mutlu eden şeyin. 'Brasil66' top-
luluğunun otazuncu yılını kutlar-
ken artık dünyanın dört bir ya-
nındaki insanların topluluğu din-
lediklerini bilmek olduğunu söy -
lüyor. Sanatçı piyasada karşılaşı-
lan zorluklarla ılgili olarak da
"Bu yolda Uerlerken hep ne iste-
diğimi biidim. kimsenin bana ne
vapmam gerekriğini sö>lemesinc
izin vermedim. Bövlelikle de öz-
gün bir şeyler yaratabildim" di-
yor.
Sergio Mendes kendisini Bre-
zilya müziğinin dünya çapındaki
temsilcisi yapan şeyin müzik aş-
kı ve çok çalışması olduğunu söy-
lüyor. Bu misyon nedeniyle her-
hangi bir baskı hissedip hisset-
mediğini ^orduğumuzda ise
"Breziha müziğinin temsilcisi ol-
mak artık benim > aşam tarzım ve
açıkçası yaşamımın en güzel par-
çalarından biri" diyor.
Oldukça farklı. duygusal vero-
mantik bir müzik olarak tanımla-
dığı Brezilya müziğinin artık ya-
bancı sanatçılann da dikkatini
çektiğini ve pek çok sanatçının
bu nedenle bu müzikle ilgilendi-
ğini düşünüyor Mendes. Kendisi-
nin en çok ilgilendiği müzik türü
"etnik müzik*. Türk müziğiyle il-
gili çok az şey bildiğini ve bu ne-
denle konserden sonra ilk iş ola-
rak Türk müziğiyle ilgili kasetler
alacağını belirten sanatçı. Brezil-
ya da tanıştığı. kendisine cazı öğ-
reten ve Amerika'ya gitmesine
yardımcı olan Türk dostu Nesu-
hi Ertegün'e de çok şey borçlu
olduğunu düşünüyor.
Sanatçı. cazın oldukça başarılı
bir dönem yaşadığını düşünüyor
ve özellikle gençlerin caza ilgi
duy ması kendisini çok mutlu edi-
yor. Geçen hafta 'North Sea' caz
festivalinde bulunan sanatçı
"Binlerce insanın sahneleri dol-
durması caz için büyük bir başa-
n. İstanbullu sanatseverier de ca-
za yeterli ilgi\i gösteriyor. Bu be-
nim ikinci İstanbul konserim.
ama son olmay acak. Bir başka caz
festivalinde tekrar görüşebiliriz**
divor.
YAZI ODASI
SELİM İLERt
Münir Nureddin Selçuk
Bir Münir Nureddin Selçuk kitabı yayımlandı.
Sel Yayıncılık'ın verimi, Ayşe Kulin'in kaleme aldı-
ğı Bir Tatlı Huzur bol fotograflı bir yaşamöyküsü.
Seksen bir yıllık bir ömrün kaleme geçen öyküsü.
Ayşe Kulin, dönemlerin siyasalarına pek değinme-
miş. Belki böylesi birseçimin eksikliklerinden konu-
şulabilir, ama geri planda dönemlerin sosyolojisi
hayli renkli yansıdıgından, siyasal koşulların izdü-
şümleri pek o kadar aranmıyor.
Yine de düşündüm: Münir Nureddin çapında ün-
lü bir sanatkâr, yaşadığı ülkeyi nasıl alımlamıştı? De-
ğişen Türkiye onu nasıl, ne ölçüde etkilemişti? Et-
kilemiş mıydi? Birfotoğrafta Kahire'deki konser son-
rası saptanıyor. Masa başında Kral Faruk'un kız
kardeşleri de pek süslü, dekolte tuvaletleriyle, Holly-
wood starlarının gülümseyişlerini kuşanmışlar. O
dünyaya nasıl bakmıştı Münir Nureddin?..
Yalnız hemen ekleyeyim, büyük emek verilerek
kotarılmış bir çalışma Ayşe Kulin'inki. Anılar dinlen-
miş, yazılar taranmış, tanıklıklara başvurulmuş. Eş-
değerde bir benzeri basın hayatımızda yok dense
yeridir.
Bakın, yeni kurulan Ankara'nın sentezci görüntü-
süne:
"Müzisyenlerin Şengül Hamamı Sokağı 'na taşın-
masıyla Aktuna ailesinin yaşamı, özellikle küçük
kızları Seciye ve ablası Necdet için bir şenliğe dö-
nüşür. Evlerınde sık sık müzikli ve danslı geceler
düzenlenir. Istanbul'dan gelerekyeni bir hayata baş-
lamış olan genç devlet memurları eşleriyle bu da-
vetlere katılıhar. O toplantılarda kâh alaturka söyle-
nır, sazlar, kemençeler çalınır; kâh gramofonlardan
yükselen tangolarla dans edilır."
Henüz ne alaturka küçümsenmekte ne de alafran-
ga düşman ilan edilmektedir.
Münir Nureddin'e de zaten "Türk musikisine frak
giydıren adam" deniyor.
1900 doğumlu Münir Nureddin imparatorluğun
çöküşünü, cumhuriyetın doğuşunu gördüğü, yaşa-
dığı gibi yıllar arasında uğraştığı sanatın da degişim-
lere, dönüşümlere uğradığını görüp yaşayâcaktır.
Acaba neler hissetmişti? Radyo bir zaman alatur-
kaya kapılarını kapatacaktı. Bir zaman gelecek, iç-
kili gazinolarda, frak giyen adamı neredeyse unut-
turacak şarkıcılar boy gösterecekti. Nihayet bir za-
man geldi Yahya Kemal'in şiirinden besteye geç-
miş şarkılar handıyse sılık anılar, sesler olup çıkma-
dımı?
Filmlerini ben de gördüm
Oysa, çocuk Çelik Gülersoy'un gözünden bakan
bugünün Çelik Gülersoy'u şunlan yazmış:
"Bu coşmuş ve erimış duygulariçerisinde, en ne-
şelibir parçayı seslendirdığiniz ve 'Aşıka Bagdat So-
rulmaz' diyerek üstperdelerde şakıdığınızzaman bi-
le salondaki insanlar, sessizce ağlıyorlardı Münir
Bey."
Ben Münir Nureddin'in sesıne. söyleyişıne, bes-
tesine hayranlığın hâlâ sürdüğü, ama yeni kuşakla-
rın Elvis Presley dinlediği o tuhaf, belki de hem
sazlı, hem tangolu yıllann ardıh bir ara dönemde ye-
tiştim. Münir Nureddin dendiğınde aklıma Saray Si-
neması, siyah-beyaz afişli konserıer gelir. Bu kon-
serler, yanılmıyorsam çoğu kez pazar gününe rast-
lardı.
"Beni kör kuyularda merdivensız bıraktın" ya da
"Dönülmezakşamın ufkundayız..." gibi besteleri ev-
lerde, amatör coşkunluklarla söyleniyor, Münir Nu-
reddin'in bir hanımlar korosuyla gerçekleştirdigi rad-
yo programları yine ilgiyle dinleniyordu. Fakat bir an-
lam boşluğu da söz konusuydu. Münir Nureddin
için bir zamanlar Peyami Safa yazmış, Ismail Ha-
bib Sevük, Behçet Kemal Çağlar yazmış. Yeni
ses sanatkâriarı için aynı yazılar yazılabilir miydi? Ya-
zılamazdı, ama yeni ses sanatkâriarı çoktan rota
çizmişlerdi.
Sonra Sinematek'te Münir Nureddin'in daima
başrolde göründüğü bir iki filmi seyrettım. Masal
dokulu Kahveci Güzeli'ne insafsızca güldüğümü ha-
tırlıyorum. Lâle Devri'ni de aynı mesafeli, duyarsız,
tavırla seyretmiştim.
Araya çok yıllar girdi. Bir televizyon programında
Cemal Reşit Rey, çok tanınmış bir şarkıcı hanıma,
"Kızım, nota bilmiyor musun? Nasıl olur, nota bil-
meden nasıl olur?!" diye soruyor, çok tanınmış şar-
kıcı hanım da kıvrak kahkahalar atıyordu. Evet, na-
sıl oluyordu?
Ama oluyordu: Şimdi bu hanımlar, bu beyler, ara-
da mezelik tat olsun diye, Kalamış'tan bir tatlı hu-
zur almaya uğrayıveriyorlar, onlar ve dinleyicileri hep
birlikte Kalamış'tan, tatlı bir huzur da alıveriyorfar.
Herhalde bu yüzden. Münir Nureddin, çoktan ta-
rihe karışmış görünüyor. Bir Tatlı Huzur'un saptadı-
ğı gibi, kolej öğrencisi Haldun Dormen'in okul der-
gisine "Türkiye'nin Frank Sinatra's/ Münir Nured-
din" diye yazdığı gün, sanırım, tarihe karışmanın
başlangıç noktasıydı.
Türkiye'de caz geleneğî yok!
İlhan Erşahin (FotoğraftHATİCE TUNCER)
ZEYNEPSAVGI
3.Lluslararası İstanbul Caz
Festivali kapsamında önce kendi
grubu. daha sonra Imer Demirer
Beşlisi ile iki konser veren İlhan
Erşahin, bir ay önce çıkardığı
"SheSaid" albümü ve festival
süresince Gramofonda yaptığı
jam sessionlarla IstanbuFun caz
yaşamına renk kattı.
İlhan Erşahin Üçlüsü'nün
cumartesi akşamı verdiği konserde
iki yıldır birlikte çalan İlhan
Erşahin (tenor-saksofon) ve
Kenny \Vollesen'a (davul) sadece
iki haftadır grupta olan Tre>or
Dunn (bas)eşlikeni.
Albümlerinden parçaların yanı
sıra Monk'tan iki parça çalan
grup. son olarak Erşahinin en son
bestesi Ezan'ı yorumladı. İlhan
Erşahin Üçlüsü. önümüzdekı hafta
perşembe ve cuma günleri
Ankara'da Manhattan Bar'da
sahneye çıkıyor.
Erşahin. pazar akşamı y ine
AKM'de bu kez de İmer Demirer
(trompet. flügelt.TunaÖtenel
(piyano). Janusz Egri(bas) ve Ateş
Tezer'le (davul) birlikte sahne
aldı. Nevv York'ta yaşayan İlhan
Erşahin'in Imer Demirer'le on yıl
önce Bodnım'da. müzikle
başlayan dostlukları bu yıl festival
kapsamında tekrar bir araya
• İlhan Erşahin, ülkemizde insanların müzik dinlemeyi
bilmediğini söylüyor. Müzisyenler için de seminerlerin
önemini belirten Erşahin, "Jam sessionlar da öyle;
festivallere katılan cazın birçok önemli ismini tanıma ve
onlan konser ortamı dışında dinleme ve birlikte çalma
fırsatı sağlıyor. Oysa genç müzisyenler bunun ne kadar
verimli olacağının sanırım farkında değil" diyor.
gelmelerine yol açmış.
Sanatçıyla konser öncesi
yaptıgımız kısa görüşmede.
türkiye'de caz ve yeni planlar
konusunda kısa bir söyleşi yaptık:
- Türkiye'de caz müziğine ilgi
gittikçe artıyor. Siz bu gelişmeyi
nasıl değerlendirivorsunuz?
İLHAN ERŞAHİN-Türkiye'de
İmer Demirer. Kerem Görsev,
Okay Temiz, Tuna Ötenel gıbı çok
başanlı caz müzisyenlen var.
Ancak oturmuş bir caz geleneği
yok. İnsanlar. çaldığınız yere
müzik dinlemeye gelmiyorlar. Bir
şeyler içerken konuşup parça
bitince döniip alkışlıyorlar. Bu
müzik dinlemek değil.
- Geçen sene Akbank Caz
Festivali'nde bir seminer
düzenlediniz. Bu seminer sizce
nasıl geçti?
ERŞAHİN- Seminere katılım
oldukça iyiydi. Emprovizasyon
yeteneği ve gcnel olarak caz
üzerine konuştuk. Bu tür
etkinlikler Türkiye gibi bir caz
geleneğine sahip olmayan yerlerde
caz müziğini ve dünya görüşlerini
geliştirmeye çalışan müzisyenler
için önemli. Jam sessionlar da
öyle: festıvallerc katılan cazın
birçok önemli ismini tanıma ve
onlan konser ortamı dısında
dinleme ve birlikte çalma fırsatı
sağlıyor. Oysa genç müzisyenler
bunun ne kadar verimli olacağının
sanınm farkında değiller. Örneğin
Gramofon'da yaptıgımız jam
sessionlara açıkçası daha çok Türk
müzisyenin katılmasını
bekliyordum. Oysa birtek İmer
geldi.
- Turne yapmay ı düşünüyor
musunuz?
ERŞAHİN- Şu anda böyle bir
projem yok. Tabii fırsat çıkar
çıkmaz yapmay ı isteyeceğim bir
şey. Özellikle Türkiye'de
müziğiyle daha önce hiç
tanışmamış olan insanlara çalmak
istivorum.
- Şu anda ögretmenlik de
yapıyorsunu/. Bu nasıl bir
deneyim?
ERŞAHİN-Greenvvich House
Musıc School'da ögretmenlik
yapıyorunı. Bu benim için hoş bir
deneyim ancak bu işi yapmamın
asıl nedeni biraz para kazanmak.
Nevv York böyle bir yer. Aslında
sadece Nevv York değil her yerde
caz müzısyenlerinin finans sorunu
var. Bu sorunu hallettikten sonra
anoak yeni biralbüm ya da
turneden söz edebiliriz.
- Müziğinizde Türk czgilerinc
rastlıyoruz. İlerideki
çalışmalarınızda bu etki artacak
mı?
ERŞAHİN - Cazda farklı müzik
aletlerınin kullanılmasına olumlu
bakıvorum. Özellikle
vurmalılann... Bence cazda etnik
öğelerin kullanılması hoş sonuçlar
doğuruyor. Örneğin konserdeki
son parça: Ezan adını taşıyor.
sonra Aşık Veysel'in "Uzun İnce
Bir Yoldavım"*ını yorumladık.
Sanırım gelecek günlerde daha
kapsamlı bir çalışmay la caz
formatlı hem etnik. hem Latin.
hem svving karışımı bir şeyler
yapmayı diişünüyorum. Aynca
Türkiye'ye hep üçlü gruplar
halinde geldim. bundan sonra
dörtlü ve beşli gruplarla gelmek
istiyorum.
GENÇ ETKİNLİK-HDE BUGUN
12.00 Kısa Filmler
(Nur Akalın'ın 'Buradan L'zağa'. 'Parktaki Işık' ve
'Bugün Senden Mekrup Aldım" adlı filmleri
gösteriliyor.
13.00 Kent Filmleri
Birer dakikalık on dokuz film gösteriliyor.
14.00 'Sinemanın Disiplinlerarası İlişkileri3'
'Colour Box\ "RainboM Dance', "Mascot*, 'Imajina'.
'Püssibilities of Dialogue', 'The Flaf, 'David Anderson-
Deadtime Stories For Big Folk', 'Deadsy-Door'. 'A
Close Shave" adlı canlandırmalar ve Uftık Ahıska ve
Kerem Kurtoğlu'nun konuşmalan.
17.00 Performans
Özge Öztürk:"Benim. Benim. Benim"
17:30 Performans
Öykü Potuoğlu. Ayşe Pala: "Su gibi Aziz Olun"
17:45 Performans
Elif Çelebı. Arcan Kıral. Özge Öztürk. Birgit Alev
Yeğin: "Gölgemin Oyunu"
18.00 Mdeo Bildirimleri Performansı
Emre Koyuncuoğlu ve Nadi Güler'in Alman Kültür
Ofisi" nin katkılarıyla gerçekleştirdikleri etkinlik
19J0 Kapanış
Program kapsamında ayrıca gün boy unca Tunç Çam'ın
performansı ve Yusuf Sayman'ın happening'i
izlenebilır.
Aslantepe Höyüğü'nde kan
• MALAT^A (AA) - Malatya merkeze bağlı
Aslantepe Höyüğü'nde yapılacak kazı çalışmalanna
ağustos ayında başlanıyor. 1961 y ılından bu yana her
yıl yapılan kazı çalışmalan Roma
Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nce yürütülüyor.
Günümüzden 6 bin yıl öncesine uzanan tarihı
eserlerin ortaya çıkanldığı höyükteki kazı
çalışmalan. Roma Ünıversitesi'nın yeterince
ödenek ayırmaması nedeniyle bu yıl geç
başlıyor ve kısa sürecek.