Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 TEMMUZ 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
CRAMOFON ICNESI SELİM İLERİ
Beni %tiştirenDergilerBakın-bakın. samanlı ince karton ka-
pakta gecemavisini andırır. çağrıştınr
maviyle \ e biiyiik harflerle 'Papirüs' ya-
zılı. Sizbugecemavisini çağnştıran. an-
dıran rengi göremeyeceksiniz, ama gön-
lünüzce tahayyül edebilirsiniz.
Sonra altta bir satır. siyah matbaa mü-
rekkebiyle"AyIıkDergi/Sayı 20/250 ku-
ruş" yazıyor. Yıl yok. ay yok. tarih be-
lirtilmemiş.
Tarih için aylık derginin son sayfasını
açmak gerekiyor. Orada bir künye var.
Kiinyede şunlar yazılı:
"Papirus / Savı 20 Ocak 1968. Kuru-
culan: Cemal Siireya, R. Tomris, Ülkü
Tamer. Sahibi ve Vaa Işleri Müdürii: Ce-
mal S. Seber. Adres: (...)"
Alıntıyı kısa kestim. Yine de ekleye-
ceğim: Yazışma adresi "P.K. 627 Kara-
köy İstanburmuş. Şimdi kimbilir kım
kullanıyoro posta kutusunu. Posta kutu-
lannın hüzünlerle yüklü bir romanı yok
mudur?
Ama dergilerin de bir romanı vardır.
Bir kez daha kapaga bakıyoruz:
Bu sayı. tam yirmi sekiz yıl önce 'Ece
A>han Bölümü'yle bezenmiş. Dergide
Cemal Süreya "L'zun Şiir"i yazmış. Ce-
mal Süreya bir de "Tevfik Fikret Üstü-
ne"yi yazmış, ama o yazı Papirüs imza-
lı.
O gün okunmadıgindan. tartışılmadı-
ğından, özümsenmediğinden. tartışma-
larsonucu birsenteze ulaşılmadıgından
olacak. yazı giinümüzde de olanca il-
ginçliginı. iddialı tutumunu koruyor. Da-
ha ilk satırlar yeterli. dediğimı kanıtla-
maya:
"Tevfik Fikret'in "fikrî' şiirieri birta-
kım sh asal sloganlara dayanır. Ateist bir
dünya görüşünü önerir. Ama bunlarda
yine de dinsel değerlerden hareket eder
Tevfik Fikret. Laik değildir. Öte vandan,
aynı şiirierde bile bu görüşünü saglam
birtakım şiirsel aynntılarla beslevemez.
Sloganın ve anafîkrin büyüsü içindedir."
Say falan çe\ ıriyoruz. Muzaffer Bu\-
rukçu "Bir Kitabın Seriiveni"ni yazmış.
Kavgaadlı öykü kitabıııınserüveninian-
latıyor. Füruzan çok ince. çok duyarlı
öyküsüyle çıkageliyor: "Taşrah". Kos-
koca Fazıl Hüsnü Dağiarca. Haydi'den
şiirler armağan ediyor. "Kara Sokak"ı
geçemem:
"Bir sıkıntısıvar/ Evden /Geceden bü-
yük / Geceleri evine dönmeyenin..."
Turgut Uyar, Divan'da görkemler
uyandıracak iki.. hayır-hayır, iiç şiirini
birden yayımlamış. Turgut Uyar'ın birde
şiirçözümlemesi var, Cahit Sıtkı Taran-
cı'nın otuzlarda. kırklarda yazılmış.
"Korktuğum Şey" şiirini günün okuru-
na bağlamak istercesine irdeliyor Turgut
Uyar
Şiirter, deştiriler^
Şiirler bitmedi. Metin Eloğlu: "Ne ki,
o Abdülhamit Abdülhakbamit yazlan
bitti biteli. / Anacağım her gelecek güz
ölür" diyor. Sennur Sezer \ e Refik Dur-
baş._
Sonra sırada değiniler. tanıtmalar var.
Son böliim Ooğan HızJan'ın o kadar in-
celikli yazısından Ece Ayhan şiirine yö-
nelik güçlü. sezgiye dayalı. öznel bir
da yayılmış, en olmayacak evlere güncel
edebiyatın atardamannı yansıtmış Var-
lık. O zamanlar için inanılmazbirokut-
ma ve satış başarısı.
Ama o zamanlar her nedense Varlık
birazhorgörülür, 1933"ten 1960'Iarabi-
raz eskidiği düşünülürdü. Oysa Attilâ İl-
han ne kadar yeni. soluklu, tartışmacı
yazılar yazıyordu. Yaşar Nabi Nayır'ın
dergicilik anla> ışına gelince, okura ede-
biyatı bütün yönlerivle sevdirme kaygı-
sı gütmekteydi sanınm.
Birara. Varlık'ın kardeşi. 'CepDergi-
si'ni yayımladı. Cep Dergisi. 'dünyaya
açılan pencere'ydi ve bütünüyle çeviri-
lerle donanmıştı. Dünya edebiyatını,
'Yazko Çeviri'nin yıllar sonraki çabası
biryana bırakılırsa Cep Dergisi ölçüsün-
edebiyat öğrermenimiz Bakiye Ramaza-
noğlu bizlere 'Türk Dilı" ve 'Yeni Ufuk-
lar* dergilerini salık vermiş, olanakları-
mız çerçevesinde bu dergilere abone ol-
mamızı önermişti.
Türk Dili. o zamanki Türk Dil Kuru-
mu'nun aylık dergisiydi.
Demin bu yazı için kitaplığımdan
Türk Dili'nın -itiraf edeyrm ki, sevgili
HulkiAktunç'tanaşınlmış-ciltli Roman
Özel Sayılarını çıkardım. Nasıl bir
emekle. nasıl bir çabayia kotanlmış bu
sayılar;ş.uradaözetlememolasız. Edebi-
yata iyi kötü gönül vermiş herkesin ro-
man sanatı konusunda başvurabilecegi
birer ilk öğretmen!
Açıklayayım. derginin yazı yönetim
kurulunda kimler vönlendirmiş Roman
adajlanna bile telif ücreti ödeyebilme
konusunda inanılmaz bir hassasiyet gös-
terirdi. Şimdi bu yazının görsel malze-
mesi arasında -teknik el verirse- yer al-
masını istediğim, daktiloda yazılmış.
daırma pullu makbuza dalıp gidiyorum:
"Yeni Ufuklar dergisinin Ekim 1968
tarihli ve 197sayılı nüshasındaçıkan Me-
lih Cevdet'in Şiirieri 1 adlı vaamın telif
ücreti olan TL. 25 (yirmi beş h'rayı) Yeni
üfuklar'dan™"
Yirmi beş lira, yani iki yüz elli kuruş-
luk Papirüs'ün on sayılık bedeli! Ah sev-
gili hocamız!..
'ugün böylesine kalıcı içerikli, edebiyatımızın yüz akı
verimleriyle yüklü, edebiyat beğenisi, tutkusu aşılayan bir
aylık dergi çıkarmak bilmem, olası mı? Her yazısı yeniden
arzuyla okunabilir...
... Onlar, öyle dergilerdi. Hepsi büyülerdi.
eleştiri örnegi.
Bugün böylesine kalıcı içerikli, edebi-
>atımızın yüz akı verimleriyle yüklü.
edebiyat beğenisi, tutkusu aşılayan bir
aylık dergi çıkarmak bilmem. olası mı?
Her yazısı yeniden arzuyla okunabilir...
... Onlar, öyle dergilerdi. Hepsi büyü-
lerdi.
Şimdi hangi birinden söz açacagım?!
Gözümü kapar kapamaz. Ferit Amcala-
nnArnavutköyü'ndekıevlerindebenim
de Gramofon Hâlâ Çalıyor romanımda
duran haftalık "Yedigün'ieri görüyorum.
Yedigün'e edebiyat dergisi elbettedene-
mez.
Ne var ki her sayısında birkaç 'edebi
vaa' mutlaka yer alıyor. "Korktuğum
Şev'in kalemegetirildiöi dönemler. Ye-
digün'de Halid Ziya, Halide Edib, Sadri
Ertem gibi ustalar öyküler yayımlıvor-
lar. Tatarcık tefrika ediliyor. Reşat Nuri
Mahmut Yesâri var. Sonra çok genç ya-
zarlar: Çocuk yaştakı Peride Celal, ilk
öyküsü "Akkız"ı Yedigün'de okuruyla
yüz yüze getirmiş.
Yedigün'ün yayımlandıgı yıllara ye-
tışmedim. Buyüzden benim ilk edebiyat
dergim 'Varük'tırdemeliyim. Bütünyur-
de geniş yelpazeden izleyen başka dergi
yok kültür hayatımızda. Yazık ki kısa
ömürlü oldu.
Şimdi benim çok sevdîğim dergilere
yaklaşıyorum.
1956-1960 arası çıkmış 'a' dergisini
hemen anmalıyım. a'yı sonradan. dergi
kapanıp gittikten sonra eski kitap, dergi
satan biryerlerden bulmustum. Mesela.
Varlık'ı hafif gündem dısı bulmamızın
sebebi. a'daki yazılann çizilerin daha
'öncü'biredebiyataaçıkolmasıdırdiye-
bilirim.
Ankaracia vayımlanan 'Dost'la, Istan-
bullu "Veditepe', a'ya oranla daha ılım-
lıydılar. Ama her ikisini de çok severdim.
SaJim Şengil'in Dosfu gerçek bir dost.
Hüsamettin Bozok'un hem Yeditepe si
heın de resimli Yeditepe kitapları gerçek
bir cojjku, coşumdu.
Dost'la Yeditepeye Şiikran Kurda-
kul'un 'Ataç'ını eklemeliyim. Ataç. ar-
tık edebiyatın dışındaki her seyi yavan
bulduğum yıllarda yayimlanmaya baş-
lamıştı.
Lise birinci sınıfta değerli. çok aziz
Özel Sayılannı: Suuf kemal Vetkin, Se-
lahattin Baru, Melahat(>/«ü. Hasibe Ma-
zıoglu, Cemal Süreva, Salah BirseL.
_ Mustafa Nihat Ozön "Türk Romanı
Üzerine" bir kaynak yazı yazmış. Ko-
nur Ertop, "Cumhuriyet Çağında Türk
Romanı~nı değerlendirivor. Bu yazılar
v e öteki bazı yazılar. günümüzün bu tür-
den çalışmalarında hâlâ birer tırtıklama
deposu niteiigindedir ne yazık ki...
Roman Özel Sayılan üzerinde uzun
uzadıva duramayacağım, ama Balzac
Baba'nın "Insanhk Komedvası'na Ön-
söz"ünün (Fehmi lîaldaşçev irisi) ^u gün-
lerin anlı sanlı romancılarınca okunma-
sını dilerdim:
-Tarih denen, olgulann o kuru ve yı>-
dınct listesini okurken yazarlann hemen
her zaman Mısır'da. İran'da. Vunan'da
ve Roma'da, törelerin tarihini »ernıeyi
unuttuklannı görmeven kim var?
1
*
Ya Yeni Ufuklar? İlk yazımın yayım-
landıgı Yeni Ufuklar! Sevgili ögretmeni-
miz VedatGünyol'un dünya nimetlerin-
den büsbütün uzaklaşmak pahasına. va-
nnı yogunu adadıgı. harcadıgı Yeni
Ufuklar'ın hakkını nasıl ödeyebiliriz?
O Vedat Günyol ki. çok genç yazar
İlk yazım, dedigim gibi. Yeni Ufuk-
lar'da yayımlandı. Cumartesi Yalnızlı-
ğı'ndan sonraki ilk hikâyem "Hkrran \'a-
rası" da Papirüs'te. Ortaokul son sınıf-
tan beri kapısını aşındırdığım bir başka
dergiyse Memet Fuat'ın yöneftigi "Yeni
DergTydi. Tam o sıralar. Memet Fuat.
bir incelememi. -Sabahartin Ali'nin Hi-
kâyeleri"ni dergisinde basacagını söyle-
di. Kulaklarıma inanamadım. Yüzüm
kıpkırmızı, soluk soluga. Ankara Cadde-
si'nden aşagıya koşuyordum...
Adı, Yeni Dergi... Türk edebiyatının
en güzel dergilerinden biri. Memet Fuat
dizgi yanlışına rastlanılmayacak bir der-
gi için her ay yaklaşık on gün masası ba-
şından kalkmaz, gözünde gözlügü, ara-
lıksız çalışır. Bir zaman gelecek. bana
da güvenecek. kendisi okurdüzeltirken.
yazılanorijinallerdentakipetmemeizin
verecek.
Memet Fuat çarçabuk sıkıcı olabile-
cek bu çalışma saatlerini edebi güzelli-
ge dönüştüren insandır. Bir dize. bir öy-
kü tümcesi üzerine kimileyin dakikalar-
ca konuşur, yakaladığı, avladıgı bir gü-
zelliği öne çıkanr, açımlar: siz hiç ayır-
dına varmadan güzellikler kaparsınız...
Böyle dönemlerdi işte. Güzellikler,
duyarlıklar ve incelikler hayatımıza an-
lam katıyordu.
Aylık edebiyat dergilerinin.sözgelimi
Halil İbrahim Bahar'ın -Sait Maden ta-
sanmlı- 'Smut'unun. Ankara kökenli.
HüsevinCöntürk'lü •Vordam'ın. nıuha-
fazakârtavırlı 'Hisar'ın heray başı me-
rakla, özlemle beklendiği günlerdi. Her
ay başı Cagaloglu'ndaki. tam Nuruos-
maniye köşesindeki gazete-dergi bayi-
ine koşulur. dergiler-dergilersorulurdu...
Geriye yalnız anılan mı kaldı?
Jacky Terrason Üçlüsü ve Herbie HancockDörtlüsü bu akşam Açıkhava 'da
Farklı kuşaktan iki piyano cambazı
Kerem Görsev 3.
albümüyle meşgul
CUMHUR CANBAZOĞLU
Bu gece 18.30"da AKVTde Can
Kozlu (davul) ve aeçen yıl Betty
Carter'ın grubuy îa istanbul'a gelen
basçı Eric Revis'le çalacak Kerem
Görsev "in konseri var.
1995"te yine JstanbuJ Caz Festi-
vali'nde Can Kozlu, NeşetRuacan,
\blkan Hürsever'den oluşan -
Qu-
artet'le sahneye çıkan Görsev. Ha-
kanÇimenot EmreKavhan.Çınar
Adav'dan da yardım almıştı.
Cazr ileri taşıma. bestelerini in-
sanlara iletme, iyi bir şeyler ortaya
koyma arzusuyla dolu. azimli ve >e-
tenekli bir müziksey Kerem Görsev.
Altı yaşında Belediye Konservatu-
van'nda başlayan müzik serüveni,
uzun yıllar irili ufaklı yerlerde gece
çalışmalanyla sürdükten sonra. fes-
tivalde yapıtlannı cazseverlere sun-
maya kadar gelip dayandı. Bu ara-
da türlü zorlukları yenerek 1994
sonbahannda Hands and Lips (El-
ler \ e Dudaklar) ve tam bir yıl son-
ra I Love May(Mayısı Seviyorum)
adlı iki CD yayımlamayı başardı.^
Şimdi de sıra üçüncü albümde.
Bu akşam festivalde neler çala-
cağını öğrenmek için Kerem Gör-
sev'i ararken onu stüdyoda üçüncü
albümüne son şekli verirken bul-
duk. Marş Yapım etiketiyle 20 ey-
lülde piyasaya çıkacak albümün ha-
zırlıklan için ötemmuzdan bu yana
stüdyoda çalışıyormuş Kerem Gör-
sey...
Üçüncü albümünü. bir trafik ka-
zası sonucu genç yaşta yaşamını yi-
tireıı atv Program Müdürii Murat
Ersen'e adamaya karar vermiş Ço-
cukluk arkadışının anısına hazırla-
dığı bu yeni çalışmanın adı Bedica-
ted to Murat Ersen. Canlı kaydedi-
len v e yalnız CD şeklinde nıüzıkse-
vere sunulacak albümdeki on kom-
pozisyon da Görsev'e ait: Abaco,
Expectation, Color Cahenge, Elten
Harris'in seslendirdiği Barones,
üzerine sözler vazılan Hands and
Lips, For Murât. Mistake, Emre
Kayhan'la Hakan Çimenot'un
trombon çaldıklan VVhite Sea, Dan-
ce of Clouds. VValts for Bill Evans.
On dördü yaylı çalgılar. dördü de
trombon olmak üzere otuz müzis-
yen çalmış kayıtlarda. RiccardoMo-
yeno (akustık gitar). İlhan Erşahin
(saksafon), Önder Focan (gitar).
Eric Reves (kontrabas). Can Kozlu
(davul). Kerem Görsev'den (piya-
no) başka Aüan Harris söz yazdığı
ve seslendirdiği iki parçayla Dedi-
cated to Murat Ersen"den yer almış.
Bir not daha; For Murat ve Mistake
adlı parçalarda büyük orketsra kul-
lanılmış ve orkestra düzenlemelen-
ni KamiJÖzlen yüklenmiş.
Gelelim bu gece Kerem Gür-
sev'in dostlanyla festivalde çala-
caklarına; repertuvann sürpriz kal-
masını isteyen Görsev sadece üçün-
cü albümden yeni parçalan çalaca-
• ğını. ikinci albümden de birtaç ha-
tırlatma yapacağını. dört standrat
kompozisyonu yorumlayacağını ve
ikinci yanda Allan Harris"in çıkıp
dört parça seslendireceğini çıtlattı.
Dünyaya açılmayı hedeflediğin-
den parça ve albüm isimlerinden İn-
gilizceyi kullandığını belirten Gör-
sev sürekli arayışta. yabancı cazcı-
lan Türkiye'ye davet ediyor, kim
gelse bir firsa'tını bulup onunla bir-
likte çalmaya uğraşıyor, bir köşede
oturup 'Cazcılara albüm yaptlmaz'
gibi saptantılarakapılmadan her ka-
pıyı zorluyor. Festivaldeki bu kon-
ser de Görsev"in 80"lerin ikinci ya-
rısında başladığı caz volculuğunun
birduragı.
Kültür Semsi- 3Uluslararası İstanbul
Caz Festivali kapsamında bu akşam saat
20.30'da Açıkhava'da sahneye çıkacak olan
Jacky Terrasson. kendisinden önce gelen
pek çok müzisyen gibi bilineni alıp tonali-
tesini degiştererek ya da temposuyla oyna-
yarak onu daha önce bilinmeyene dönüştür-
mek olarak algılıyor. Kendi metodunu
"parçalan alt üstetmek olarak" tanımlıyor.
Fransız bir babayla Amerikalı bir anne-
nin çocugu olarak 1966'da Berlin'dedoğan
Jacky Terrason. Paris'te büyüdü ve beş ya-
şında klasık müzik eğitimine başladı.Ço-
cukluğunu geçirdiği evde klasik müzikle
içiçeydi.Onbir yaşındayken annesinin Bü-
lieHolidav ve Miles Davisalbümlerinin üze-
rinde yarattıgı etkilerle birleşen bir yaratı-
cılık arzusu Jacky'i caza yöneltti ve sadece
ezbere bildiklerini değil de her istediğini
çalabileceği hissine kapılmasını sağladı.
Genç piyanisti beste yapmaya ve parça-
lan kendi tarzında yorumlamaya yönelten
bu güç herhangi bir ciddi müzisyeni moti-
ve eden gücün aynısıydı. Jacky Terrason
kendi çalışına çok katkıda bulunan Keith
Jarret'i andınyor. Fakat Terrason üçlüsü-
nün etkinlendiği bir model ancak Bill
Evans'ın üçlüsü olabilir.
Yakın zamanda Blue Note Plak Şirketi
için doldurduğu kendi adını taşıyan ve
'standartlan' kendi tarzında yorumladığı
ilk albümü ilk albümü Jacky Terrason ile
çoğunlukla özgün parçalardan oluşan "Re-
ach" adlı iki CD'si ile piyanist bu amacına
yaklaşıyor.Terrason "un hedefine ulaşma
yolundaki ortaklan da oldukça başarılı.
Basçı UgonnaOkegvvoveminivalistdavul-
cu Leon Parker gibi tempoyu kontrol altın-
da tutmakta usta ve esnek bir svving anlayı-
şına sahip iki yetenekli müzisyen. Hepsi şa-
şırtıcıbiruyumasahipbirüçlüoluşturuyor-
lar. Eslere ve boşluğa bolca yer veren üçlü
sanki birlikte nefes alıyor. ortaklaşa nefesi-
ni turuyor. usta bir biçimde müzigi artık du-
\-ulamayacak sev iyeye düşürdükten sonra
tekrar canlandırabiliyor.
3.8WSUR«RASI
İSTflNBüt
CAZ HSTİUftll
Jackv Terrason.
Jacky Terrason'ın kariveri için en önem-
li başlangıç noktalanndan biri de 1993 The-
lonious \lonk yanşmasinı kazanmasıydı.
27 yaşındaki sanatçmın ileriye yönelik
planları arasında kendi tarzını bulma ama-
cına yönelik çalışmalar. daha fazla beste
yapmak. büyük gruplar için beste yapmak,
bir film müzigi yapmak. bir klüp çalışma-
sını kaydetme planı. bilgisayann olanakla-
rını araştırmayı sürdürmek. yaratıcılık ve
keşif konusundaki tutkusuııu paylaşan diğer
caz müzisyenlerini dinlemek. klüp çalışma-
lan ve konserler için yolculuk yapmak yer
alıyor.
Uçlü çalışmalar Terrason'un en çok ke-
yif aldığı rürçünkü bu çalışmalarda arka-
daşlanyla kendisi arasında oldukça yoğun
bir müzik oluştuğunu düşünüyor.
Jackv Terrason üçlüsü. konserlerinden
sonra Açıkhava Sahnesini Herbie Hancock-
Dörtlüsü'ne bırakacak. Ünlü piyanist bes-
teci Herbie Hancock'un caz ve pop tarihin-
deönemli biryeri var. 60'lardan buyanaca-
zın en tanınmış en popüler müzisyenlerin-
den biri sayılabilecek Hancock 1973-84 yıl-
ları arasında 17 albümüyle listelerde verini
almıştı. Hancock aynı zamanda cazın en iyi
elektirik müzisyenlerinden bin. Sanatçı be-
pop'tan free caza: caz-rock fusion ve
funk'tan enstrümental pop'a: dans müzi-
ğinden hip-lıop ve uorld fusion "a kadar her
tur müzigi çaldı. H>de Park Lisesi'nde
okurken kendi caz grubunu kuran Hancock.
Grinnel College'dan önce elektirik mühen-
disliği daha sonra da müzik kompozisyon
bölümünden mezun oldu. Sanatçı 1960 yı-
11nda Donald Bv rd v e Coleman Haw kins' in
yanında. Chicago'daki caz klüplerinde çal-
maya başladı. 1962-63 yıllannda Eric Dol-
phy ile birlikte çalışan Hancock. 1963 ma-
yısında ünlü Miles Davis beşlisine katıldı.
Müzisyen, Davis ile birlikte çalıştıgı siire
içinde, dönemin en önemli piyanistlerinden
biri ve iyi bir küçük bir grup bestecisi ola-
rak tanındı.
70'li yıllarda genellikle elektronik ağır-
lik.li müzik yapan Hancock caz. rock. Afri-
ka ve Hint ezgilerini harmanlayan bir altı-
lıyı yönetti. Hancock'un caz-rock "a yöne-
lik çalışmalanndan sonraki projesi Funk.
rock ve enstrümantal pop grubu Headhun-
ters'dı.
Grubun 70'li yıllardaki kav ıt çalışmala-
n, konserleri sürekli değişim gösteren caz
anlayışına ateşli. funky ve son derece popü-
ler parçalar kazandırdı. 80'li yıllar boyun-
ca akustik ve elektronik müzik arasında gi-
dip aelen Hancock I982'de VSOP'nin
Freddie Hubbardın yerine VVynton Marsa-
lisçaldığı ikinci versiyonuyla AvrupaveJa-
ponya turnelerine çıktı. 1983 yılında büyük
ilgi toplayan 'scratching' tekniği kullandı-
ğı 'Rockit' adlı parçasıyla büyük çıkış yap-
ti.Sanatçı daha sonraki iki yılı çoğunlukla
klasik caz konserleri vererek geçirdl ve "Ro-
und >Mdnight* filmi için yazdığı müzikle
bir Oscar ödülü kazandı.
Her zaman yeni alanlara yönelmeye he-
vesli olan Hancock yakın geçmişte video
çalışmalarından ^ynthesizer denemelerine
ve interaktif elektronik projelere kadar çe-
şitli alanlara el atmıştır. Sanatçı son olarak
ünlü popüler bestecilerin ünlü parçalannı
derlediği 'New Standards' adlı albümü çı-
kardı. Sanatçı ticari vemodaya uygunolma
çabasını taşıyan bütün çalışmalarında iyi
bir müzisyenlik seviyesi tutturmayı başar-
mıştır.
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
Sanat Eğitîmi ve
Yaratıcı Oüşünce
Doğrudan yaratıcılığı körüklemeyi veyönlendirme-
yi hedefleyen sanat eğıtımi ile, "hocalannın" ya da
"büyüklerinin" sözünü dıntemekle yükümlü, alışılagel-
miş öğrenci kımliği ne ölçüde uyuşabilir?
Bir öğrenci, bana yazdığı mektupta bu konuyu tar-
tışmış. Henüz lisansüstü aşamasında olduğu için,
belki bazı "büyüklerini" kızdırabilir kaygusuyla adını
vermemeyi uygun gördüğüm bu öğrenci, mektubun-
da şöyle yazıyor: "Günümüz sanatını tanımlarken m-
sanı anlatan, ondan bir parça ve gerçeğin kendisi
olandır, diyoruz. Öyleyse. akademik eğitim (?) almış
olan bizler, (...) insan gerçeklığinin konu edildığigü-
nümüz sanatının neresindeyiz? Aldığımız eğitim m-
san gerçekliğini, onun karmaşık yapısım anlamaya ve
çözmeye yeterli mi? (...) Sanat eğitimı alan her öğ-
renciye görme biçimi ve sanat dili yerine, bir zaman-
lar edinilmiş görme bıçimlerinin aktanldığı kurumlar-
dan mezun olmadık mı? Problemlerle karşılaşıldığı
zaman özgünyansıtma dili yerine, hocalarından edın-
diği dille aktarım yapan bireyler değil miyız? Kimse
kimseyi kandırmamalı; kendi kendini sorgulamayı bil-
meyen insan, hangi güçle toplumu sorgulayıp, sanat-
sal eylemler gerçekleştirebilir? (...) Sanatçı, çıbanı
görmemezlikten gelen değil, çıbanı deşen insan ol-
malı. Bugün bunu sadece görebiliyorum; karamsar
değilim, çünkü bugün görebiliyorsam, yarın birşey-
ler yapabileceğim demekiir. Ama kör bir eğitimden
geçmiş, görme biçimınin, kişısel aktanm dılinin ge-
liştirilemediği bizler bu koşullarda bunu nasıl yapa-
bileceğiz? (...) Sanatımın dilini oluşturuncaya dek
ben de birçoğu gibi 'güzel'' güzel ile' anlatmaya de-
vamedeceğim. Gün gelecek, çamurun dili benim di-
limle buluşacak ve ben toplumumun, açlıktan olen
çocuklarm, ezilen, yok olan. yığın içinde kaybolmuş,
insanca yaşamayı unutmuş ınsanlarımızm dılı olaca-
ğım. Insanlar yaptığım işlere kavram yüklemek için
problem çözer gibi uğraşmak zorunda da kalmaya-
caklar. Bu belki de birütopya, ama başaramasam bi-
le, hiç olmazsa biramaç uğruna çırpındım derim..."
Geçen yıl, Istanbul'da sanat eğitimi veren kurum-
lardan birinde. o kurumu bitirmiş olan yüksek lisans
ögrencilerine derslerde tartışmaların nasıl yapıldığını
sorduğumda, hepsinden birden hiç unutamayaca-
ğım şu yanıtı almıştım: "Ne tartışması? Bizde tartış-
ma yoktur; hoca anlatır, anlattıklarını sorar ve tek
doğru, onun anlattıklarıdır!"
Bu yanıt ile, biraz yukarıda, bir ögrencinın mektu-
bundan yaptığım alıntı öz bağlamında sanınm bütü-
nüyle örtüşüyor.
Doğrudan bilgi kavrammm, doğru bilginin içerıği,
bilmenin anlamı ve özellikle de bılgi edinmenm yolla-
n gibi konuların çeşitli eğitim sistemleri doğrultusun-
da yeniden tartışıldığı çağımızda, öğretıci konumun-
dakilerin neyi bildiklerini de yeniden tartışmak, sanı-
nm hem aydınlatıcı, hem de yararlı sayılmalıdır.
Örneğin bir öğretıci belli bir konuyu. o konu ile ku-
ral olarak ilk kez karşılaşan öğrencilerinden. yine ku-
ral olarak, daha iyi bilecektir. Ama bu. konu bir kez
öğrencilere aktarıldıktan sonra, o konudan kaynak-
lanabilecek bütün tartışmaların bütün ya da en doğ-
ru yanıtlarının da ancak o öğretıciden gelebıleceği
anlamını mı taşır? Hiç kuşkusuz rtayır. Bir konudan
ne gibi tartışmaların doğabileceği bile önceden bili-
nemezken, olası tartışmaların kesin sonuçlarının ve
yanıtlarının önceden bilinebileceğini varsaymak, an-
cak mantık dışı birtutum olabilir. Özellikle sanat gibi,
her zaman yoruma çok açık bir alanda herhangi bir
tartışmaya bir öğrencinin ögreticının aklının kenarın-
dan bile geçmeyen bir bakış açısı kazandırması, her
zaman gerçekleşebilecek bir olasılıktır; buna zemin
hazırlamış olmak ise öğreticinın -belli etmekten kor-
kacağı- bir bilgisizlik göstergesi değil. fakat ancak ba-
şarı hanesine yazdırabileceği bir artı olabilir. Sanat
eğitiminde öğrencinin örneğin kendisine kadarkı yo-
rumlan, üslupları vb. bilmesi, donanımı açısından el-
bet şarrtır. Ama bu donanımı yeterince elde eden öğ-
renciden yalnızca onunla yetinmesini ya da öğretici-
nin yorumlannın dışına taşmamasını beklemek, ya-
ratıcı düşünceyi daha baştan engellemekle eşanlam-
hdır.
Sanatlann dillerini ilerde yalnızca dil uğruna değil,
ama bir şeyleri. insanı ve dünyayı anlatmak ıçın kul-
lanmayı hedefleyenlerı, kendilerini. insanı ve dünya-
yı nasû sorgulamaları gerektiği bağlamında aydınlat-
mak; "Ben, kimim" sorusuna başkalarının ağzına ba-
karak değil, fakat kendi iç dünyalanna korkmadan
eğilerek, gerekli bedelleri ödeme yürekliliğinı göste-
rerek yanıt aramanın yaratıcı açısından zocunluluğu-
nu sürekli vurgulamak - kanımca bu noktatera da
ağırlık tanımayan bir sanat eğitimi, kendini daha baş-
tan yalnızca zanaatkâr" yetiştirme hedefiyle sınııia-
mış bir eğitim olabilir...
Fahir Atakoğlu Açıkhava'tfa
Kültür Servisi- Belgesel müziklerin vazgeçilmez ismi.
ünlü müzisyen Fahir Atakoğlu. 16 temmuz salı gecesı
Açıkhava Tiyatrosu'nda bir konser verecek. Saat
21.30'da başiayacak olan konserde Atakoğlu'na 20
kişilik bir orkestra eşlik ecfecek. Konseriıfbiletleri
Vakkorama Taksim. Suadiye. Osmanbey. Galeria.
Akmerkez şubelennde satıs a 5unuldu. Atakoülu'nu
dinlemek isteyen müzikse\er!er konser günü~Açıkha\a
Tiyatrosu gişesinden de bi|e
t edinebilecekler. Fahir
Atakoğlu'nun ikinci CD'sı, konser tarihinde piyasaya
sürülecek.
İlk özel tıalkbilimi kütüphanesi
Kültür Servisi - Bakırköy'de faaliyet gösteren Truva
Folklor Araştırmalan Derrıeği. Türkiye'nin ilk halka
açık "'halkbilim kütüphanesf "ni kuruyor. Amacı
Anadolu halk kültürünün ya^amasını sağlamak.
Atatürk dev rimlerinin halt, kültürü üzeruideki etkilerini
araştırmak. kültürümüze katkida bulunan sanatçı ve
bilim insanlarının çalışma|a n n
ı desteklemek olan
Truva Folklor Araştırmaları DerneSi'nin kuracaeı
kütüphanede "Halkbilımi, Aydınlanma Devrımf-
Atatürk-Atatürkçülük. Türk ve Dünya Klasikleri Şiir
ile Genel Kültür" bölümleri olacak. Dernek
yöneticileri ."Aydınlanma Devnmi-Atatürk ve
Atarürkçülük" adını taşıy^cak bölümde. devlet
kütüphanelerinde bulunmayan çağdaş yazar. bilim
adamlan ve gazetecilerin kitaplannın geniş yer
tutmasını hedefliyorlar.
PEN'den Kutlu Adalı için açıklama
Kültür Servisi- PEN Yazanar Derneği Başkanı Şükran
Kurdakul ile Genel Sekreıer A ) p a y Kabacalı. ortak bir
açıklama yaparak Kıbrıs t;1 yazar Kutlu Adah'nın
öldürülmesının ve yazarların t e h d i t edilmesinın kaym
verici yeni gelışmelenn b , t ş | a n g | c l o | a r a k
görülebileceğini belirttilet
Açıklamada. bu üzücü ol^v ı n icavcı verici veni
gelışmelenn başlangıcı o!*,rak sö'rülebileceöi
vurgulanarak. ' Bıryazanö|dürecek kadar7leri üitmiş
yasadışı örgüt ya da örgütlere k a r ş, e n etkıli
yöntemJerle savaşım verilrnes, aerektiöini
düşünü>oruz"denildi. " -