Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 TEMMUZ 1996 PERŞEMBE
12 HABER-ARAŞTIRMA
Ortadoğu'da savaşrüzgârlanHLSE^İN BAŞ
Ö
rtadoğu'da ipler geriliyor.
Sertlik yanlısı Israil ve Arap
şahtnlerinin tüm
engellemelerine karşın
adım adını da olsa gelişen barış süreci.
fanatık dıncıler. aşın sağ ve işgal
altındaki Filistin \e Arap topraklanna
yerleştırilen ve bu topraklardan
çıkmaya asla nıyetli görünmeyen
kolonlann ittifakıyla seçimleri kıl payı
kazanan Netanyahu başkanlığındaki
sağcı Likud ıktidannın banşa.
kalındığı yerden devamına pek istekli
olmadığı. hergeçen gün daha iyi
anlaşılmaktadır. Bu konudaki kaygılar,
yeni değildi. Likud lıderinin seçim
öneesi ve sırasında Filistin ve Arap
sorununa ılışkin söylemleri. Oslo
Anlaşması'na bakışı ba^ta Arap
dünvasi olmak üzere. çok sayıda
ülkede tedırgmlık yaratmıştı. Lıkud
liderınin iktidara geldiğinden bu yana
soruna yaklaşımı, eski söylemlerinın
salt seçimlere yönelik olmadığını. tam
tersine Lıkud'un, aşın dınci ve sertlik
yanlisi şahinlerle ortaklaşa
oluşturdukları yayılmacı politikalara
yeniden dönüşü hedeflediğini ortaya
ko\ maktadır.
Likud'un yeni doktrini
Jean Daniel'in Le Nouvel
Ob*ervateur'ün 3 Temmuz 1986 tarihli
yazısında. "Likud'un yeni doktrininin.
İzak Rabin tarafından ortaya atılan
polıtikaların ıkı temel ilkesine sırt
çevirdığinı öne sürmektedir. Jean
Daniel'e göre. bu temel ılkeden
birincisi. "bir halkın, özellikle de
Yahudi halkının, bir başka hafkı
egemenliğialtına alamayacağına"
ilışkındir. İkineısi. uluslararası
yasallığın. Israil'e tanıdığı sınırlann
Yahudilenn kutsal kitabında yeraian
topraklann sınırlan ile hiçbir ilgisi
olmadığıdır. Eğer. dinsel bahaneler
ileri sürülerek Batı Şeria muhafaza
edilnıek isteniyorsa. bu durumda
Filistin halkına aıt olan ve Yafa'dan
Hayfa'va uzanan kıyıların Filistinlilere
bırakılması gerekecektir. "Oysa Likud,
Rabin'in ortaya koyduğu bu iki ilkeyi
de reddetmekte. bir halkın. güvenliği
İsrairin yeni lideri Benvamin Netanyahu, Ortadoğu'da banş konusunda pek istekli görünnıüvor.
için başka bir halkı, pekâlâ egemenliği
altına alabileceğini düşiinmektedir.
Likud. aynca, salt bununla da
yetinmemekte, işi daha da ileri
götürerek, kutsal kitabın (Te\ rat)
yasallığının. tüm öbür yasallıklardan
daha güçlü ve kuşkusuz, geçerli
olduğunu, bu \ ü/den Tanrı tarafından
çizilen sınırlann değiştirilmesinin
mümkün olmayacağını öne sürnıekte,
aksi halde bunun Yahudi kimliğine
saldırı sayılacağını söy lemektedir. Jean
Daniel'in de vurguladığı gibi, Menahem
Begın. Mısır'la banş için Sina'dan
çekilerek bu tabuyu yıkmıştır. Ancak
Netamahu'nun yeni Likud'u. köktenei
ve aşın sağcı ortaklannın da etkisiyle
toprak karşılığı banş' politikasına sırt
çe\irerek Kutsal Kitap'ta yer alan >e
Kıbrıs dahil. neredeyse tüm
Ortadoğu'vu kapsayan 'Büyük Urail'
düşünün tehlikeli sulanna yelken açma
çabası içinde görünmektedir. Jean
Daniel'e göre. bu tiir politikaları
benimseyen kiiçük ülkelerde. gihenlik
endişesinin ardında 'kımlık tutkusu'
me\cut. Onlar için önemli olan banştan
çok, ülkenin sınırlandır." Bütün
bunlardan çıkan sonuç. Netanyahu
yönetiminin Oslo Anlaşması'na da
uygun olarak işgal altındaki Filistin
topraklanndan ve Golan Tepelen'nden.
banş karşılığında vazgeçmeye pek
nivetlı olmadıömı. dahası, bu
topraklarda Yahudi yerleşimini
yoğunlaştırarak ışgali sürekli kılmanın
çabası içinde bulunduğunu ortaya
koynıaktadır. Bunun hiçbir kuşkuya
yer vermeyen anlamı ise barışın sonu.
Ortadoğu'da henüz belleklerden
silinmeyen gerilime yeniden dönüştür.
Zıra. ışgalci. işgalci kaldıkça banşın
gerçekleşmesi olanaksızdır. İsraıl'in
sertleşmesi. doğal olarak Filistin ve
Arap dünyasının sertleşmesine.
giderek aralanndaki sorunlan bir yana
bırakarak saflarını sıklaştırmasına \e
İsrail'e karşı cephenin güçlenerek
genişlemesine yol açacaktır. Aynca
Israille banş sürecinin yarattığı
ortamda kurulan yakın ilişkilerin.
sa\aş rüzgârlannın yeniden esmeye
başlamasıyla. gözden geçirilmeleri
olasılığının da hesaba katılması
gerekmektedir. Örneğin, Türkive'nin.
banş sürecini rafa kaldırarak eskinın
saldırgan \e yayılmacı politikalarına
dönen İsrail'le. askeri işbirliğine
gidecek ölçüde yakınlaşmavı
sürdürmesi. kolay olmayacaktır. Aynı
şeyi başta Avrupa iilkeleri olmak üzere
çok sayıda ülke için de söylemek
mümkündür. Likud lideri
Netanyahu'nun önceki gün
VVashington'a ilk resmi ziyareti öncesi
Sabra \e Şatila katliamları suçlusu \e
işgal altındaki Filistin ve Arap
topraklarının terk edılmesine karşı
çıkan sertlik yanlısı Ariel Sharon'u çok
•>ayıda bakanlığın yetkılerıyle
donatılmiif 'altyapı' bakanlığına
ataması. Likud iktidannın yukarda
açıklanan banş karşıtı niyetlenni
ortaya koymaktadır. Ancak
Netanyahu'nun banş karşıtı söylem ve
davranışlarından Clinton yönetiminin
hoşnut olduğu söy lenemez.
Clinton'ın açmazı
Oslo Anlaşmasının mimarı Clinton
yönetimıdir. Bu sıfatını da sonbaharda
yapılacak başkanlık seiçmlenne kadar
taıjinıak durunıundadır. Ne \ar kı
Clinton. yine başkanlık seçimleri
endışesiyle. Netanyahu "yu barış
çızgısıne yeniden getirmek için açık ve
sert bir tav ır koyması olanagından
yoksundur. Dahran katliamında Iran'ın
yanı sıra Suriye'nin de yer aldığına
dair kanıtların bulunması. büyük güce
sahip Yahudi cenıaatı \e lobilerinin
başkanlık seçimlerindekı vazgeçilmez
ağırlığı. Clinton yönetiminin
Netanyahu'yu banşa dev ama ikna
yönünde girişmesi olası baskılannı
smırlamaktadır. Ama herşeye karşın.
iki tarafı da kollayacak bırorta yol
bulunacak. barış sürecinin kaldığı
yerden devam edeceği açıklanacaktır.
Ama söz konusu olan artık "Likud
usulü bir barıştır". Koşulu da. İsraıl'in
işgal altındaki Filistin ve Arap
topraklannı terk etmemesi \e Fılistin'e
vatanlannda de\ let kurma hakkının
tanınmamasıdır.
Buna kimse razı olarnaz.
Alıntı mı, çalıntı mı\
/
ngılız orke>tra şefi
Eİiott Gardiner
televızyonda
açıkladı: Ludwig
van, "Beşinci Senfoui'nın ilk
muvmanınııı temasını
Marseillaise'in ölümsüz
bestecısi Joseph Rouget de
Lisle'in bırde\nmci
şarkiM, Dithyrambique'den
araklanıış. Iş bununla da
bitmiyor. Beetho\en.
Pastorale'ın finali için
Lefevre'in 'Hymnea
ragriculture'ünden (Tanma
Ö\gül ^edıncı
Senfonisi'nın binnci
mu\manı için. MehuTün
'Kral Henry'nin AvTndan
da alıntılar vapmış.
Beethoven'in de\rimci
düşünceleri benımsemesi.
Napoljon'a Üçüncü
Senfonisini ithaf edecek
ölçüde hayranlığı. ardından
Napolyon'dan nefret
etmesinden. müzik tarihine
•alıntılar". bulanık anılar. \e
raslantılann egemen
olduğu anımsanacaktır.
Bunu Gardiner'in de
bıldiğınden kuşku yok.
Rönesans bestecileri bilinen
temalardan yararlanmayı seviyorlardı.
Bu. örneğin. kutsal öğelere pek saygılı
olmayan (profan) aynı şarkıdan çok
sayıda 'messe'in doğusuna yol
açabilıyordu. Barok dönemi
bestecileri de. tereddütsüz aynı kaba
kepçe sallamışlardır.
Hector Berlioz. Fantastik
Senfoni'smde. kendisinden önce
defalarca yararlanılmış Gregoryen
Dıes Iraeden bol kepçe yararlanmıştır.
Correlli'ye atfedılen. onun da XVII.
yüz>ıldakı "Follia'dan kaptığı teması.
sonradan muhteşen bir başan
kazanmıştır. Bu küçük oyunu fazla
uzatmadan Mahler'in "Altıncı
Senfoni'de. Chopin'in Tçüneii
Sonatı'na açılan inışlı arpejini
tersinden alıntıladığını da söyleyelim.
Bazı alıntılar. ister kolaj türünde olsun
(Luciano Berio'nun. Sinfonia'sı ]. ister
umutsuz ya da neşelı bir ıroniden
gelsin (Chostako\itch. Beethoven'in
'Kaybolmuş Bir Metelik İçin
Rondo'sunu piyano ve trompet için
konçertosunda. Rossini'nin Guillaunıe
TeU'ini 'On Beşinci Senfoni'sınde
kullanmıştır) açık bir biçimde
üstlenılmiştır. Bazılan ıse. küçük de
olsa. herhangi bir işaret ya da mesajı
eleştirmenlerin gözünden kaçırmak
için saklamaya çalışmışlardır.
Debussy. 'FeuA d'Artifice'de,
Marseillaise'den. Schunıann da yıne
a\ nı şarkıdan. "Carnaval de \lenne' \e
bir melod iolan 'Lesdeux
Grenadier'de alıntı
\apmışlardır. Sanatta
konu önemli değildir.
Önemli olan. ondan ne
yapıldıgıdır.
Bu saptama Beethoven'in
son derecede önemli bir
özelliğini ortava
kov maktadır. Ö bir hiçten
hareket ederek zamana
me>dan okuyan eserler
yaratmayı biliyordu.
Diabelli'nin bir valsi
üzerine çeşitlemeleri.
onun besteci dehasını
kanıtlamaktadır: Pixis,
Kalkbrenner. Schubert,
Moscheles, Czerny v e
Liszttemanın sahibinin
isteği ile bu sıradan vapıt
üzerine çeşitlemeler
bestelemişlerdir.
Beethoven. bu yapırtan
büyüleyici bir eser
yaratmış. ötekılenn
bestelen ise başarılı bile
olamamıştır.
Şıı noktavı belirtmek
gerekir: Beethoven'ın
melodı temalanndaki eli
sıkılığı. bir istençtir.
Özellikle 'Beşinci Senfoni'de. birinci
muvman. hemen bir hiçten ortaya
çıkar. Sıradan dört nota. sonsuza dek
biçimlenebılir bir malzemeye dönüşür.
Buna karşılık. güzel bir melodi.
varlığını dayatabilir.
Bu arada. antılmış Beethoven'in
senfonilerinin tamamına imza atan
Gardiner'in sözünü etmediği. Rouget
de Lisle'nin Marsellaise'i. >lqzart'ın
1786"da tamamladığı "Piyano İçin
Mrmi Beşinci Konçerto'sundan
çaldığıdır. Ne var ki Rouget de
Lisle'in Mozart'ın bu eserinden
haberlı olma&ı. olanaksızdır.
Alain Lompech
Le Monde vuzan
Lamssprstmshmmtwh
G
uınness Rekorlar Kitabı
(Guinness Book Of
Records). zamana uymaya
kararlı. İlk kez yayımlanan,
iş dünyası ile ilgili rekorlar kitabı
'Business Records'. küreselleşen iş
dünyasının inanılmaz rekdrlannı * '
sergilıyor. "En'lerın ansıklopedısine
göre tarihin en uzun gre\ ı
Kopenhag'dakı berber çıraklannın
gre\i. 1961 vılında sona eren grev. tamı
tamına otuz üç yıl sürmüş. Bir ücretliye
ödenen en vük>ek tazminatı kim
almıştır. sorusunun yanıtı ise şöyle:
I989'da RJR Nabısco'dan ayrılısı
sırasında Ross Johnson almıştır: 53.8
milyon dolar(Yakla^ık dört triKon 650
milyarTL). Tarıhtekı en eskı mali
bunalım. 1630'da Hollanda'da patlak
veren 'lale krizi'dir. En çok gürültü
koparan şirket ifiası. yönetimi adlı
mercilere dev redilen Te\aco'nun
ıflasıdır Nedeni. Penzoil şirketiyle olan
uyuşnıazlığı. Dünvanın en \üksek
ücretini kim alıyor? Yanıt: Travvelers
Inc. başkanı Sanford VNeil. Yıllık ücreti
45.6 milyon dolar (Yaklaşık üç trilyon
784 milyarTL). Guinness'in ış dünyası
ile ilgılı rekorlar kitabında 16 binden
fazla 'rekor' var. Rakamlandmlmış
verilerin sayıları ise 250 bin. Sanayi,
ticaret ve fınans alanları çok yönlü ele
alınmış. Sanayi dev len şöyle
sıralanıvor: Ülke dışı en büyük
petrolcü. Shell. Fn büyük fabrika.
Boeing tirmasının \\ashington
eyaletındeki Everett kentinde
bulunuyor. Tam 27 milyon metrekare.
Beş kıtanın en tanınmış markası. Coca
Cola. Ve sürpnzler: En pahalı
televizyon reklamı. Apple Macintosh'a
ait. Sadece bir geçış için küçük ekrana
1.6 milyon dolarödenmış (Yaklaşık
132 milyar SO0 milyon TLı. Büro
kırasının en y üksek olduğu kent ise
Bombay. En uzun ticaret unvanı.
Amerikan mermer ve teras işçileri
sendikasına ait. Tam on yedı harf:
LAMSSPRSTMSHMMTVŞ H.
Eserin yazan Tonı Cannon'a göre en
büyük olanla. çağdaş ış dünyasını
birbirınden avırmak olanaksız. Iş
Bookfoı
mm,dünyası son derecede ilgi çekici.
dinamik ve çoğunlukla da çelişkılerle
dolu birdünya. Manchester Business
Scholl'ün müdürü, finansla ilgili bazı
batıl itikadlann çoğunlukla gerçeklerL
yansıttığına inanıy or. Ona göre birbiri
ardından patlak veren tüm büyük borsa
yıkımlan ekim ayında patlak
vermiş.'EylüTdesat' deyimı, büyük bir
olasılıkla. iflaslann buözelliğinden
kaynaklanıyor. Dünya rekorlannın
büyük bölümünü Birleşik Amerika
elinde rutuyor. Onu Japonya, Ispanya.
İngiltere ve Fransa izliyor. Fransa ticari
kuruluşlarının eskiliğiyle göz
dolduruyor. Örneğin. Clerget-Buffet ve
Oğullan, Raoul Clerget ve Oğullan ve
kâğıt imalatçısı Richard de Bas.
sırasıyla 1270 ve 1326 vılında
kurulmuş. Guınnessın iş
dünyasındaki rekorlan sergileyen
kitabında para skandallan. para
babalarının ilgınç manfetleri de yer
alıyor. Dünvanın en pahalı tümcesi ise
bir av ukata ait. A\ ukatın 'Sanıyorum
bu anlaşma gerçekleşti' tümcesi.
görüşmeler çıkmaza girince temsil
ettiği şirkete tam 300 milyon dolara
mal olmuş. (2 trilyon 490 milyon TL).
Le Monde
Dünvanın geleceği kentlerde*-y ok. 2005 yıllannda
V hissedilecek: O zaman
ı j dünya nüfusunun
3 ı yansından fazlası
Icentlerde yoğunlaşacak.
Başlangıç tarihsel. gelişme
şimşek hızında. perspektif
başdöndürücüdür. Çünkü.
yeryüzünde 20. yuzyılın
başında nüfusun sadece yüzde
10'u kentlerde yaşıyordu.
Gezegende ilk kez. ikinci bin
yılın sınırında, kırsal kesimde
yaşayanlann sayılan. kentlerde
yaşayanlardan daha az olacak.
Bugünden 2025 y ılına kadar
kentlerde yaşayanlann sayılan
iki katına ulaşarak 5 milyara
çıkacak, bunun üçte ikisi yoksul
ülkelerde yoğunlaşmış olacaktır.
Birleşmiş Milletler Dünya
Megapoller haritasındaki (yani
nüfuiu 8 milyondan fazla olan
kentler) gelişmeler
aydııılatıcıdır. 1950 yılında
sadece Nevv >brk ve Londra 8
milyonluk sınırı aşıyordu.
Bugün nüfusu 8 milyonu geçen
"megakentlerin" sayılan yirmi
iki. nüfusu bir milyondan fazla
olan kentlerin sayılan ise üç
yüzün üzerındedir. Günümüzde,
dev yerleşim merkezleri daha
çok Asya. Afrika ve Güney
Amerika"da yoğunlaşmaktadır.
Birleşmiş Milletler'in 2015 yılı
için açıkladığı otuz üç
megakentin yirmi yedisi. on
dokuzu Asya'da olmak üzere.
en az gelişmiş ülkelerde yer
alacaktır. Tokyo. tek bir
"zengin"' kent olarak dünyanın
en büyük on kentı ara^ında yer
almayı sürdürecektir. 1950'de
dünyanın en büyük nüfusa sahip
kentleri arasında dördüncü
sırada bulunan Paris. 2015"te
29. sıraya gerileyecektir.
Bombay (Hindistan). Lagos
(Nijerya). Şanghay (Çin).
Cakarta (Endonezya). Sao
Paulo (Brezilya) ve Karaçi
(Pakıstan) 2ü milyonun
üzerinde nüfusa sahip
olacaklardır. Bu rakamlar korku
yaratsa da kentsel patlamanın
engellenmesini önermek.
boşuna bir çaba olarak
görünmektedir. Istense de
istenmese de dünyanın geleceği
kentlerde oy nanmaktadır. Geçen
3 Haziran 1996'da Birleşmiş
Milletler'in hımayesinde.
Istanbul'da başlayan HABITAT
II K.onferansı'nın temel ınancı
budur. "Kentler Zinesi"*nin
genel sekreten Gambiyalı NVally
IN'Do>\'a göre. "Kentler salt
sosyal felal<etlerin yeri değildir,
kentler yaşamanuzı sürdürme
sa\aşı verdiğimiz yerlerdir."
Kentleşme şimdiden o denli
hareket halindedir ki. kentlerin
gelişmeiinın esası artık
kırsaldan kaynaklanan göçle
değil. kentlenn ıç nüfusu ile
ilgilıdır. Son derecede kapsamlı
kolektıf bir eser olan "Kentler
Dünyası"nın (Comple\e
Yayınevı) koordinatörü filozof
Thierry Paquot. sözü edilen
gelişmeyi şu sözlerle
özetlemektedır: "Kentler
nüfuslarını kendileri
üretmektedir." ( La v ille
s'autopeuple.) Uluslararası
uzmanlar. bu saptamaya şu
pragmatizm öğesini
eklemektedir: "Kentte yoksul
olmak, kırsalda ölmekten
yeğdir." Ve göç. kentlenn
havasının kirlıliğine. şiddete ve
sefalete karşın sürmektedir
İstanbul zirvesinde hazırianan
rapora göre yoksul kentliler.
kırsalın yoksullanndan üç ila on
kez daha zengındır.
L'zmanhğın. girişimciliğin.
eğitinıin. yenilığin ve dünyaya
açılmanın kavşağı olan kentler.
salt ekonomik kalkınmayı
kolaylaştırmamakta. aynı
zamanda doğurganlığı da
azaltmaktadır. Nüfus artışının
şimdiden nefesi kesilmiş
durumdadır. Kentleşme. kendi
yıkımının da ilacıdır.
kentleşmenin gelişmesi. kırsal
kesimin yükünü hafifletmekte.
tarımda verimlilığin artmasına
ve doğa kaynaklarının daha iyi
korunmasina katkıda
bulunmaktadır. Zengin
ülkelerde. kent olgusu salt eski
bir demografik gerçek değildir.
(Fransızların ".. 85"i 30 bin
nüfııslu komünlerde ya da
bunlann çevresınde
yaşamaktadır.) Buna karşılık
yaşam biçımi konusunda tek
referans olarak görülmektedır.
Merkez-kentler yerinde
saynıakta ya da nüfus olarak
gerilemektedir. Öte yanda,
"kır-kentliler", tüm kent
hizmetlerinin sağlanması
koşuluyla kırsalda yaşamay ı
kabul etmektedirler.
İstanbul zinesinin temel amacı.
bu ilkelerin. politik \e finansal
sonuçlan da dahil olmak üzere,
küresel boyutta açıklığa
kavuşturulmasını sağlamaktır.
Kentlerin daha iyi yaşanılırve
nefes alınabilır hale getirilmesi
için İstanbul zinesi. !976'da
\'ancouver'de ilk HABITAT
konferansında başansız bir
biçimde önerılen merkeziyetçi.
planlı \e odaklaştırılmış
konutlaşma ilacına sırt
çevirmelidir. ^'erel kuruluşlar.
özel sektör. kent sakinleri,
kuruluşları ile merkeziyetçi
olmayan. demokratik
ortaklıklara yönelinmesi
sağlanmalıdır. Birleşmiş
Milletler'in görüşü de bu
yöndedir
Philippe Bernard, Le Monde
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Askerler de Yangılanmalı!
2 Temmuz 1993 günü. Sıvas'ta yaşanan olayların
dosyasını, tüylerim diken diken okuyorum; yobaz ka-
labalığının içinden atılan sloganlardan kimileri şöyle:
"Ya Allah Bismillah, Allahüekber", "Sıvas Aziz'e me-
zar olacak", "Vali istifa", "Kanımız aksa da zafer isla-
mın", "Kahrolsun PKK", "Şeriat gelecek. zulüm bite-
cek. yaşasın şeriat, şeriat ısteriz", ''Şerefsiz vali, dinsiz
vali", "Şeytan Aziz", "Kahrolsun laıklik. laik düzen yıkı-
lacak", "Türkiye Müslümandır, Müslüman kalacak",
"Muhammed'in ordusu, kâfirlerin korkusu", "islama
uzanan eller kırılsın, tek yol Islam'', ''Asker Bosna'ya",
"Ordumilletelele", "Askere uzanan eller kırılsın", "Bu-
rası Türkiye, burası Türkiye, Moskova değil", "En bü-
yük asker bizım asker", "Vali dışarı", "Asker dınsize si-
per olamaz", "Yaşasın Hizbullah, zafer islamın", "Kâ-
firler içeride onları yakacağız", "Laiklık gidecek, şeriat
gelecek", "Erkek ve şeriatçı başbakan isteriz". "Cum-
huriyetin temeli burada yıkılacak..."
Olaylar sırasında Sıvas Emnıyet Müdürü olan Doğu-
kan Oner, Içışlerı Bakanlığı'nca gorevlendirilen Mu-
zaffer Dilek, Dursun Üstündağ ile Erol Akıncı'dan olu-
şan üç mulkıye başmufettişıne verdığı ıfadesınde bir yer-
de olayı şöyle değerlendiriyordu:
"... Bu olaylar sırasında düşünemedığım sadece iki
husus olmuştur. Birincisi otelin yakılacağı konusudur.
Son üç beş dakıka ıçerisinde yakılma konusu günde-
me gelinceye kadar bu insanlık dışı vahşetin mümkün
olabileceğini aklıma hiç getirmemiştim. İkinci husus
ise zorda kaldığım zaman ek tedbirler alırken duşün-
düğüm güçlerin yanımda olacağı inancım idi. Bu yüz-
den genel müdürlüğümden de takvıye kuvvet talebin-
de bulunmadım. Saat 14.00'ten olayın sonuna kadar
devamlı ve ısrarlı kuvvet istememe rağmen gonderil-
meyişinin nedeninı hâlâ anlamış değılim. Sıvas 'ta, dev-
lete ve devlet otohtesine bir başkaldın olmuşsa devle-
tinyüzlerce polısi sadece bir barikat görevinin tiaricın-
de bir işlev yapamayacak duruma gelmişse ve de 15-
20 bin kişilik bir isyancı topluluk tarafından mahsurkal-
mış bir pozisyona düşürülmuşse ve tüm bunlann öte-
sinde, otelde can derdine düşmüş birileri tarafından kur-
tarılmalarını bekleyen 130 kişi varsa, tüm bunlar bize
gerekli yardımın ulaşmadığının göstergesidir.
Sıvas olayları, 'Katli vaciptir' şeklindeki ilke ve yanlış
bir inanışın. insan benliğinde adam öldürme arzulannı
kamçıladığının en güzel bir örneğidir. Bunun da en 6e-
lirgin kanıtını, ınsanların Madımak Oteli ıçerisinde du-
mandan boğulurken çıkardıkları feryatlara, 'kurtarın'
şeklindeki bağrışlanna, tekbir, Allahüekber sesteriyle
zafer ve sevinç çığlıkları atan ve Müslümanlığı kendile-
rinden başka kımselere yakıştırmayan, zor kullanan
devletinpolisine, 'Vur. kâfır polis vur! Sen de cehennem-
de yanacaksın. Ben buraya ölmeye geldim' diyen ın-
sanlar vermiştır. Bu yüzden bu yürüyüşü diğerlerinden
ayırmak ve değerlendirmesini ona göre yapmak gerek-
mektedir. .."
Üç mülkiye başmüfettışinden oluşan kurul, Sıvas Va-
lisı Ahmet Karabilgin le Sıvas Emniyet Müdürü Do-
ğukan Öner'ın yargılanmaları gerektiğı kanısındadırlar.
Raporlarını bu yönde düzenlerler, ancak Danıştay 2.
Daıresı, iki yöneticinın, askeri bırliklergeç geldıği gerek-
çeşiyle, suçlu olmadıklarını karara bağlar.
Üç başmüfettiş, Sıvas Tugay Komutanı Tuggeneral
Ahmet Yücetürk'e yazı ile başvurarak soru sormuş-
tur. Başmufettişlerin raporlarında bu konuya şöyle yer
veriliyor:
'"Müfettişliğimizce 5. Er Eğıtim Tugay Komutanlı-
gı'na hitaben yazılmış 04.07. 1993 gün ve 68/8-5 sa-
yılı yazı ile 'Sıvas ilinde meydana gelen toplumsal olay
esnasında. valinin yardım talebinde bulunup bulunma-
dığı, şayet talep edılmişse ne kadar yardımın ne kadar
sürede olay mahalline gönderildigi' hususlannın açıkr
lanması istenmiştir." (Ek: 31) ,.; -.., '
'"Müfettışliğimizin 04.07. 1993 gün ve 68/8-5 sayılı
yazısına, '5. R Er Eğitim Tugay Komutanı bizzat kendi-
si bizleri telefonla arayarak cevap vermeyeceğini' be-
lirttiği için bu hususta. müfettişliğimizce 05.07.1993
tarihli bir tespit tutanağı tanzım edilmıştır." (Ek: 32)
Sıvas'taki tugay komutanı ıstenen yardımın neden
geç gönderildiğini açıklamak ıstemiyor. Yanıt bile ver-
miyor, Içışlerı Bakanlığı'nın başmüfettişlerine.
Meclis'te oluşturulan "Sıvas olayları" ile ilgili Araştır-
ma Komisyonu, Sıvas'a varınca "Tugay komutanını dın-
leyelim mi dınlemeyelim mı?" diye kendi içinde tartışır.
Üyelerden kimi "Komutanı çağırmayalım, biz oraya gi-
diyormuş gibi yapalım, o değilden soru soralım" der.
CHP'Iİ üye Mustafa Kul:
- Komutanı dinleyelım, hem buraya çağırıp dinleye-
lim der. Çağınriar, komutanın söylediği özetle şöyledir:
- Bizde prosedür şöyledir: Her istenildiği zaman, as-
kergöndenme durumumuzyoktur. Onun için Genelkur-
may'dan izin almamız gerekir, ancak ızin aldık. izin al-
dıktan sonra askerin hazırlanması, teçhizat kuşanması
usullerinin yerıne getirilmesi lazım. Yazışma, haberleş-
me, askerin teçhizat kuşanması zaman alıyor. Ancak o
saate yetişebildi!
Saat 14.20'de asker istenmesine karşın saat 19.10'da
asker olay yerine gelebiliyor!
Kamoyundaki genel kanı, burada bir savsaklamanın,
ağır bir ihmalin bulunduğu yolunda ne yazık ki. Devte-
tin sivil tüm görevlileri Sıvas'ta, Ankara'da idari yargıda
yargılanıp aklanıyorlar. Adli yargı ise sürüyor. Yargıîan-
mayan bir asker yöneticiler, sorumlular kalıyor geriye.
Bu, devlet açısından bir güven bunalımı, kanayan bir
yara, toplumda dinmeyen bir sızı olarak sürüp gidecek.
Bu, devleti son derecede ağır bir sorumluluk altında bı-
rakıyor. Örneğin, ozamanki Genelkurmay Başkanı Do-
ğan Güreş'in, Tugay Komutanı Tuggeneral Ahmet Yu-
cetürk'ün. birlik göndermede ihmalleri var mıdır yok
mudur? Bunlar ortaya çıkmalı ki ucu daha kimlere
uzanıyor, kamuoyu öğrensin...
BULMACA SEDATYAŞAYA\
SOLDAN SAĞA:
1/Trakya"nın Kara-
denız kıyısında.
Bulgaristan smınna
yakın burun. 2/Ta-
hılıntaşlannıayık- 3
lamaktakullanılan.
budaksız ağaçtan
yapılmış az kenar-
İı tepsı. 3/ Kumar-
da kâr ve zarar ol- °
madığmı belırt- j
mekte kullanılan
sözcük... Kapalı ve 8
dört tekerleklı bir n
at arabası. 4/Bir dü-
şünceyegönülden bağlı bu-
lunma... Afrıka'da bir ır-
mak. 5/Genellikle üstü ka-
palı pazar yeri... Meslek...
Bir nota. 6/Tuzağadüşürü- 3
lenşey...Bırşeyıyapıpyap- 4
mamaya karar verme gü-
cü. 7/"Sırkat çoğalıp
1 sadâkat modalandı" (Zi- "
yaPaşa)...Gemınınarkası. 7
8/Kutsai sayıldığı ıçın do- g
kunuimamasıgerekenşey... „
Fazıl Ilüsnü Dağlarca'nın
bir şiirkitabı. 9/Maden ocaklannda açılan yeraltı yolu... Vı-
layet.
YLKARIDAN .AŞAĞHA:
1/ Başkalarının yazılarından bölümler. şıırlennden dızeler
alıp kendısınınmış gibi göstenne. 2/Sarma teknığıy le y apı-
lan bir tiir ı^leme. 3/ Aüja'da bir iilke.. Geiecekterı haber
verme amacıy la kımı nesnelere bakıp anlam çıkarma. 4/Bir
şeyin içındekıöz... Basık. loşvekuytıı yer. 5/Kkambıldebır
kâğıt... Meyve kurusu... Kale hendeği. 6/ Düzen, hıle... tn-
ce kum \eçımentoy la yapılmış düzeün döşeme sıvası. 7/Dün-
ya...Tann'yayalvanna.8/Sarahastalığınatıpdılındevenlen
ad. 9/Bırpamukcınsı... Sarp bölgede kurulmuş Kafkasdağ
köylerme venlen ad.