Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 0 TEMMUZ 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Başbakan Erbakan, Merkez Bankası ve diğer kamu bankalan için "güvenebileceği" isimleri araştınyor
Ekonomiye bürokrat aranıyor
• İktidar deneyiminin zayıf olduğuna ve bugüne kadar
ekonomi bürokrasisiyle yeterince çalışmadığına dikkat
çekilen Erbakarf ın, kendisine önerilen isimlerin
özgeçmişlerini ve çalışma yaşamlarını incelettiği öğrenildi.
ESRA Y ENER
A.NKARA - Siyasal yaşamında ilk kez
partisi öncülüğünde bir koalisvonla
iktidara gelen Başbakan Necmettin
Erbakan. hükümetin güvenovu
almasının ardından ekonomi bürokratı
aravışına girdi.
Başbakan Erbakan'ın. Merkez Bankası
\e diğer kamu bankalarına
>erle^tireceği kadroiar için
gihenebileceği isimler araştırdığı. bazı
bürokratlara da haber gönderdiği
öğrenildi.
RP-DYP koalisyon protokolüne göre
Merkez Bankası ve kamu bankalarının
yönetimini alan Necmettin Erbakan.
buralara yapacağı atamalar için
araştırma başlattı. İktidar deneyiminin
zavıf olduğuna \e bugüne kadar
ekonomi bürokrasisi) le >eterince
çalışmadıgına dikkat çekilen
Erbakan'ın. kendisine önerilen
isimlerin özgeçmişlerini \e çalışma
yaşamlarını incelettiği öğrenildi.
Erbakan'ın. özellikle Merkez
Bankası'na yerleştireceği isimleriçin
titiz bir çalışma v ürüttüğü \ e bazı
bürokratlara görüşme için haber
gönderdiği bildirildi.
Merkez Bankası vetkilileri. Başbakan
Necmettin Erbakan'ın seçım öncesinde
faizi kaldıracağı yönündcki
demeçlerini anımsatarak şu açıklamayı
vaptılar:
Tedirginlik
"Herkes tedirgin beklhor. Ancak
hükümeti kurduktan sonra ta\rı
değişti. Piyasaların işleyişine müdahale
efmevecek gibi görünmor. Aranıtzdan
bazı arkadaşlan bu hafta özel olarak
göriişme>e çağırmış. Görüşmelerde
kesin politika belli olacak."
Maliye Bakanlığf nın da RP'de
olduğunu anımsatan yetkililer, şu
görüşü dile getirdiler:
"Ancak Malive'nin daha kalıplaşmış
bir işleyişi vardır. Politika belirlemez,
yürütür. O yüzden bu kurumda fazla
bir bürokrat degişikliğine
gidilmeyecektir. Ancak Merkez
Bankası, bir ülkenin makro ekonomi
politikalarının vönlendirilmesinde
temel işlevi görür. O \ üzden hükümetle
u\ umlu çalışacak bir ekip gerekir."
Atamada uyum aranıyor
Hazine Müsteşarlığı. Devlet Planlama
Teşkilatı, Sermaye Piyasası Kurulu ve
Ozelleştirme İdaresı Başkanlığı'nın
yine DYP'de kaldığına dikkat çeken
vetkililer. "Sayın Erbakan, Merkez
Bankası'na atama yaparken tabii ki
Hazine'yle uvumlu çalışacak isimleri
seçmek geregini görecektir"
dediler.
Başbakan Erbakan'ın Başbakanlık
müsteşarlığı için Sayıştay Başkanı
VecdiGönüTü \e\a ANAPeski
milletvekili Galip Demirel'i düşündüğü
öSrenildi.
Mücadele Yasası'nın akıbetini koalisyonun büyük ortağı belirleyecek
Kara para Refah'ı bekliyor
HACERGEMİCİ
Kara para ıle mücadele sı-
yasetin gölgesinde kaldı. Ka-
ra paranın aklanmasina karşı
caydırcı önlemleri devreve
sokma iddiasıvla ] 994 \ ılın-
da Meclis'e ^unulan "Kara
Paranın Önlenmesine İlişkin
Kanun Tasansı" son olarak
Plan \e Bütçe Komisvonu'na
takıldı. Içışlen \e Adaleı Ko-
mis\onları'ndan kabul edilen
tasarı Plan \e Bütçe Komıs-
yonu'ndaki \eni vapılanma-
yı beklivor. REFÂHYOL'un
kurulması ile bırlıkte kadro-
su !5gün içmdeyenilenecek
olan Plan \e Bütçe Komisvo-
nıfa bundan sonra Refah Par-
tisi ağırlığını koyacak. Toplam
40 üvesı bulunan ve her hü-
kümet kurulduğunda üyeleri
yenilenen komısvonda koalis-
yon ortaklanndan 25 millet-
vekili yeralacak. 4 bürokra-
tın dışında tümü siyasi parti
temsilcilerinden oluşan ko-
misyonun Kara Para ile Mü-
cadele Yasası'nı tekrarele al-
ması Refahyol hükümetinin
tercihine bağlı.
Kara paranın aklanmasına
karşı mücadele \eren ve
OECD bünvesınde faaliyerte
bulunanan L'luslararası Ma-
• Meclis Plan ve Bütçe
Müdürü Muzaffer
Birben, "Yeni
oluşturulan komisyon
kalınan yerden de\am
edecek. Ancak üyeler
değiştiği için yeni
tercihler ortaya
konabilir" dedi.
li E\1em Geçici Işbirliği adl ı ku-
rulu^un üve>ı olan Türkive
bilindiğigıbi kara para ıle mü-
cadele konusunu \ asal düzen-
leme gerçeklestırmeyen tek
ülke konumunda bulunu\or.
Gerekü \asal düzenlemlerı
vapacağını 1991 \ılında ta-
ahhüt eden Türkive'de bu ko-
nudaki çalışmalara ancak
1993 yılında başlavabıldı.
1994 sonunda Mecliş'e su-
nulan \ e o günden bu > ana ko-
misyonlar arasında dolaşan
tasan Plan ve Bütçe Komıs-
vonu'nda alt komisvonda ele
alındı. Genel Kurula sunuld-
cakken ANAYOL bozulup
REFAHYOL kurulunea tasa-
n rafa kalktı. Meclis Plan \e
Bütçe Müdürü Muzaffer Bir-
ben. komisyon üyelennın RE-
FAHYOL hükümetinin güve-
nov u alması ile bırlıkte veni-
den değişeceğını ifade ede-
rek •4
\ieni oluşturulan komis-
>on kalınan \erden de\anı
edecek. Ancak ü_\eler değişti-
ği için \eni tercihlerorta\akı>-
nabilir" dtverek her şeve \e-
niden başlanabileceği işareti-
ni \eriyor.
Bugüne kadar tasannın ko-
mısvonda takılmasının nede-
nın yasanın içeriğınden değıl
^ınuluşundan kaynaklandı-
ğını belirten Birben. "•Yasanın
düzenlenme biçimine itiraz-
lar \ar. Kara para ile müca-
dele konusunda dcvasa bir da-
ire başkanlıgı kurulmasının
gereksiz okluğu Ueri sürülıivor.
Tasanda 79kişilik bir teşiKJat-
tan söz edilivor. Şoloründen
kalorifercisine kadar hemen
her şe> düşünülmüş. Temel
görüş,eğer müstakil bir daire
başkanlığı oluşturulacaksa
bunun >asa Ue getirilmemesi
>önünde. Olacaksa da bunun
getirisine götürüsüne bakıl-
mairdiye konuştu.
Lvuşnırucu ve Psikotrop
Madde Inla ve Öğretiminin
Önlenmesine İlişkin Yasa Ta-
*arısı önce DSP Mılletvekili
AhmetNeidimtarafından ha-
zırlanmiş daha sonra üzerin-
de önemli değişıklikler
\ apılarak Mecliş'e sunulmuş-
tu.
İTO ve ECS öncü
Doğu'ya
yatmm
hevesi arttıEkonomi Senisi-Yıllardır Doğu ve
Günevdoğu Anadolu Bölgeleri'ne yatı-
nm vapnıaktan kaçınanyerlı sanavıciler.
artık yavaş yavaş bu ürkeklikten kurtul-
maya başladılar. Istanbul Ticaret Odası
(İTÖ) tarafından kurulacak olan Doğu Ya-
tırım Holding bugün start alırken. Tür-
kiye'nın en çok ıhracat vapan kuruluşu
EGS Dış Ticaret. bölgede üç entegre
tekstil kuruluşu oluşturmak için girişim-
lere başladı.
İTO'nun öncülük ettiği ve 500 işada-
mının katılımı ile çalışmalarına başla-
yacak olan Doğu Yatırım Holding. Do-
ğu ve Günevdoğu Anadolu Bölgele-
ri'ndeki ticaret ve sanavi odası başkan-
lan tarafından umutla karşılandı. Bugün
start alacak olan projede yeralan yatınm-
cılar. önümüzdekigünlerde çalışma yön-
temlerini ortaya koyacak.
Geçen aylarda Günevdoğu Anadolu
Bölgesi'ne ziyarette bulunarak yatınm
içın^ıölgede inceleme yapan EGS Dış Ti-
caret AŞnin önümüzdekı günlerde $an-
lıurfa. Dıyarbakır ve Adıyaman'da üç
entegre tekstil fabrikası kurmak için şir-
ket kurma hazırlığı içinde olduğu belir-
tildi. Bu arada söz konusu şirketlere, yö-
redeki yatınmcılann yanı sıra Vakıfbank
gibi kuruluşlann da ortak olabileceği
kaydedılirken. söz konusu yatınmlann so-
nuçlarının bir-iki yıl içerisinde alınabi-
leceği ifade edıldi.
BENCE
IZZETTIN ONDER
Sıçrama Tahtası Koalisyonu
Refah koalisyonu, kısa dönem-
de fazla bir şey değiştiremez. Ama
bu kısa dönem. uzun dönemin ha-
zırlığı olabilir. Söz konusu hazırlık,
topluma karşı, bürokrasi içinde ve
siyasal alanda olmak üzere üçlü
bir ayak üzerınde yükselebilir.
Topluma karşı yapılması muhte-
mel hazırlık fevkalade yumuşak,
toleranslı ve laik görüntülü, popü-
list politikalar içerebilir. Zira bu alan-
da bir yandan belırli gruplar hoş-
nut edilmeye çalışılırken diğer yan-
dan da potansiyel karşıt grupların
ürkütülmemesine ve böylece ola-
sı bir muhalefetın yükselmemesi-
ne azami itina gösterilebilir. Bu ko-
nudaki Refah'ın uzun dönemli mu-
radını, ne başkanın ne de sıkı de-
netim altındaki üst düzey yönetıcı-
lerin davranışlan gösterir. Bu konu-
daki en belirgin delili. denetimden
kurtulmuş partili ya da partisiz ki-
şi ya da grupların davranışı açığa
çıkarır.
Topluma karşı davranışm eko-
nomik yönünü tipik popüiist poli-
tikalar oluşturabilir. Nitekim me-
mur maaş zamları, belediyelere ya-
pılacak yardımlar vb. harcamalar,
vergilerle karşılanmayacağı için cıd-
di enflasyon yaratabilir. Bu harca-
maların kısmen Almanya'dan ya
da diğer ülkelerden finanse edili-
yor olması bu durumu değiştirme-
yeceği gibi, ekonomideki sıcak pa-
ra hacmini de arttırma eğilimi taşı-
yabilir.
Bürokrasi içinde yapılması olası
operasyon, bazı alanlarda şimdiye
dek sürdürülenlerin daha yoğun ve
hızlı bir devamı niteliğinde olabilir.
Böyle bir operasyon, ileriki dönem-
lerde bürokrasi ile siyasal kararor-
ganları arasını açabileceğı için de-
mokrasi anlayışına terstir.
Refah Partisi en ınce operasyo-
nunu siyasal arenada gerçekleştir-
meye aday görülmektedir.
Nitekim böyle bir olası operas-
yonun ilk belirtıleri. Erbakan'ın gü-
venoylamasından sonra yapmış
olduğu teşekkür konuşmasında
görüldü. Siyasal alanda Refah'ın
hedefi, sağın birleşmesini önlemek
olacaktır.
Bu amaca yönelik olarak once
ANAP hedef seçilecek, DYP ise
hoş tutulacaktır. Zira Batı ıle ılişkı
açısından da böyle bir davranış
sergilemek gerekmektedir. Batı'ya
karşı Çiller, Erbakan için iyi sır or-
tağı olduğu gibi. Batı'dan destek
sağlama açısından da Erbakan,
Çiller için iyi bir korunmaya yöne-
lik propaganda aracı olabilir.
DYP ile koalisyon, Refah'ın fev-
kalade işine gelecektir. Zira böyle-
ce, gerçekeylem, çokfarklı birgö-
rüntü altında gizlenebilecektir. Bu
durum Refah için, koruma ateşi al-
tında ilerleme olanağı sağlayacak-
tır. Bu stratejinin uygulama ömrü-
nü, Refah'ın olası birsağ ittifaka rağ-
men gücünü kanıtlar konuma gel-
me süresi belirler. Bu arada ANAP'm
güç kazanmasını önlemek amacı
ile koalisyondaki DYP'ye bazı ay-
ncalıklar sağlanabilir ve özellikle
de Çiller'in başkanlık gücü korunup
güçlendirilmeye çalışılır Tahrip sı-
rası, önce ANAP, sonra DYP ola-
caktır.
• • •
Refah'ın uzun dönemli tahriba-
tı, mevcut sistemin işleyışi üzerine
dinsel ve ahlaksal bir retorik örtme-
si olacaktır. Bir sermayedar, bu ser-
mayenin manşeini sorgulamaz, ça-
lıştırdığı elemanların emeklerinin
karşılığmı ödemez. rekabetin eksik
olduğu piyasada yüksek fiyat uy-
gular. Tüm bu uygulamalar, düşün-
ce sahibi bir bireyde ınanılmaz vic-
dan azabı yaratır. Fakat insanlar
tüm bu olgulan doğal kabul ede-
rek kendi ınançları ile yaşar. Hatta
daha da ileri gıderek inanç ve ah-
laksal normlarla eylemlerini meş-
rulaştırmaya çalışır. Böylece bir
yandan eylemine devam eder, di-
ğer yandan da iç huzuruna ulaşma-
ya çalışır. işte yanlış buradadır. Sor-
gulayan, düşünen ve akıl eden bir
varlık olan insana bunları sorgulat-
mayan, sistemsel davranışlara bi-
reyleri ortak yapan ve tüm bunları
dinsel ve ahlaksal retoriklerie meş-
rulaştıran ve kapatan siyasal lider-
ler, samimi değildır ve bu davranış-
larından sorumludur. Türkıye'nin
önü sorgulama ve düşünme ay-
dınlığına kapatıldığında. hem ülke-
ye hem de kutsal duygu ve inanç-
lara karşı çok büyük bir hata ve
günah işlenmiş olur.
Türkiye'nin bugün içinde yüzdü-
ğü sorunların büyük bir bolümü ya-
pısal olup 1950 ve 1980 kınlmala-
rının birikimli birsonucudur. '1946
ruhu' diye telaffuz edilen değişim;
toprak ağalarının, yeni filizlenen
özgürlükçü. üretici ve devrimci güç-
leri alaşağı ederek ulkeyi güçlü Ba-
tı'nın ticaret emperyalizminin yörün-
gesine oturtması harekâtıdır. Bu
değişimle ülke, sekiz yılda iflas et-
ti. 1980 harekâtı ise, devraldığı ve-
rimsız ekonomiyi güçlü Batılı finans
merkezlerinin emrine sunma ha-
rekâtıdır. Şimdi de önlenemeyen
enflasyon ve istikrarsızlıklarla baş
başa yaşıyoruz.
Tarihte benzer işlev gören iki li-
der, coğrafi olarak aynı yerde ebe-
di uykularını uyurken bugün onla-
rın eseri (!). toplumsal temelde ve
siyaset arenasında yükseliyor. Uma-
hm ki, eski politikalar iyi değerlen-
dırilir ve giderek açlığı artan kurt-
lar âleminde Türkıye üzerinde kısa
dönemde şerbet vericı, fakat uzun
dönemde tahripkâr politikalar uy-
gulanmaz!
ÇIFTÇI DOSTU/SADILLAHusıIHI
Erbakan çiftçinin sorununu çözemez
Tüketici Yasası ayıplı malın değiştirilmesini öngörüyor ama..
Opel kendi bildiğini okuyor
N
ecmettin Erbakan, hükü-
meti guvenoyu aldıktan
sonra yaptığı teşekkür ko-
nuşmasında Türkiye'de
artık çok şeyın değışeceğinı söyle-
di. Hatta. "değişim dönemı"n\n
başladığını ilan etti. Hem de kelime-
lerın üstüne basa basa... Ancak bu
değışıkliklerin neler olabileceğini
net bir şekildebelirtmedi... Ama ar-
tık Erbakan için söz dönemı bitti...
Hizmet dönemi başladı. Millet de as-
lında çok sözden bıktı. Nitekim,
Mesut Yılmaz da Tansu Çiller de
"çoklaf" yaptıklan için gittıler... Eğer
Erbakan da onlar gibi gemiyı "tat-
lı dille" yürütmeyi düşünüyorsa., iyi
bilsin ki en kısa zamanda işı bite-
cek demektir!.. Erbakan'ın başarı-
lı olabilmesı için her şeyden önce
üzerinde oluşan kuşkuları dağıt-
ması gerekır. Atatürk ve ilkeleri ko-
nusunda insanlarımız Erbakan'a
güvenmiyor. Cumhuriyetesahip çı-
kacağına inananlann sayısı da yok
denecek kadar az...
Erbakan'ın kadrosunu artık yakın-
dan tanıdık. Eskı Belediye Başka-
nı, yeni Rize Mılletvekili Şevki Yıl-
maz'ın Atatürk'e yağdırdığı haka-
retleri Türk milletinin unutması müm-
kün değildir. Refah partihlerinin Tür-
kiye'nin her yanında Atatürk için
kullandıkları çirkin kelimeler kulağı-
mıza kadar geliyor...
Atatürk de hepimiz gibi insandır.
O da her insan gibi bellı bir dönem
yaşamış ve ömrünü tamamlamış-
tır. İşte sadece bu yönü ile bakarak
"Ne var, Atatürk da insandır... Eleş-
tihlemez mi?" diyenler olmuştur.
Bu yaklaşım önce kulağa ve man-
tığa da hoş gelmektedir. Nitekim.
bu anlayışı siper ederek Atatürk'e
en büyük saldırıları Turgut Özal
getirmiştir. Kabul etmek gerekir kı
Ozal'ın bu kasıtlı tutumu Atatürk
düşmanlarına cesaret vermiştir. Ar-
dından da eleştiri adı altında Ata-
türk'e saldırılar artmıştır...
Necmettin Erbakan da artık Tur-
gut Özal gibi başbakandır. Eğer
turgut Özal gibi bir tutum izleme-
ye kalkarsa. gerek Meclis'tekı kad-
rosu gerekse Refah Partisi örgütü
içinde de kıpırdamalar başlayacak-
tır.
Turgut Özal'ın Atatürk ile ilgili tah-
riklerinin fazla yaygınlaşmaması-
nın nedeni, partisinin içinde yete-
rince tasvip görmemesidır. Ama.
Erbakan'ın bu konuda atacağı her
adım Refah içinde ilgi görecektır...
İşte... En büyük tehlike de bura-
da başlarL
r, Zira, bundan sonra olacaklansı-
ralamaya bile gerek yoktur. Ola-
caklar bellidir. Çünkü. Türk halkı
Atatürk konusunda çok hassastır.
Ona yapılan saldınların hangi ama-
ca yönelik olduğunu çok iyi bilmek-
tedir.
Bu nedenle Ata'ya yapılan saldı-
rılara aslan izin vermeyecektir. Bu-
nu hepimiz çok iyi bilıyoruz!.. Ata-
türk'ü ve ilkelerini kalbimızden, ya-
salarımızdan kimse söküp atamaz.
Kimsenin gücü yetmez.
Kılına bile dokundurtmayız. Hat-
ta, birçok insanımızın dediği gibi. bu-
nu •'canımızpahasına" da olsa ya-
panz!..
Ama... Oan yanmasın istiyoruz...
Türkiyehuzur içinde kalsın... De-
mokrasimizgelişsin... Ekonomi dü-
zelsin... Sömüru çarkı kırılsın... Türk
halkı güzel ve mutlu günler yaşa-
sın,. istiyoruz... Hem de sonsuza
dek!..
Erbakan ve kadrosu eğer ger-
çekten Türkiye'nin gelişmesıni ve
halkımızın huzur içinde yaşaması-
nıistıyorsa Türk halkının hassas ol-
duğu konularda çok dikkatli dav-
ranmak zorundadır. Özellikle Ata-
türk konusunda...
Çunku Atatürk. Türk mılletı için sa-
dece yaşayıp geçen bir insan de-
ğildir... Bir sevgiden de ibaret de-
ğildır... Atatürk tam bir sımgedir...
Bağımsızlıktır... Çağdaşlıktır... De-
mokrasıdir... İnsan hakları... Denge-
li birekonomidir... Gerçekçi biradil
düzendır!.. Erbakan'ın tarım kest-
mine bol keseden vaatlerde bulun-
duğu ileri sürüldü. Hatta, çiftçi borç-
larının faizlerinin affedilmesi halin-
de bütçeye zarar vereceği iddia
edildi...
Klişeleşmiş laflar
Bu tartışmaların hepsi belki hoş.
ama ne yazık ki boş... Çünkü. Er-
bakan'ın çiftçi için söylediklerinin
hapsi "W/şe/eşm/ş"laflardan ibaret...
Bundan önceki bazı başbakanlar gi-
bi... Ustelik de bağlayıcı bir yanı
yok!..
Çiftçi borçlarının faizlerini affet-
meye gelince... Bu tür uygulama-
ların artık modası geçti. Çiftçinin
beklentısi af değil, destektir. Özel
sektörün sömürüsüne karşı korun-
maktır. Bunu sağlamanın da yolla-
rı bellidir...
Bir tek çiftçi bile bugüne kadar,
devletten cebine para konmasını
istememiştir. Ayrıcalık yaratacak
biçimde af talebi de olmamıştır.
Ama ısrarla beklediğı bir şey var-
dır. O da kendi haklarının korun-
masıdır. Binbir emekle yetıştırdiğı
ürünlerini gerçek değeri üzerinden
satabılmektir. Örneğin, 6 ila 7 bın
lıraya satmak zorunda kaldığı bir
ürününün tüccarın ellinde 22 bin li-
raya çıkması 30 milyona yakın çift-
çiyi kahretmektedir.
Erbakan, gerek muhalefet döne-
minde gerekse hükümeti kurduk-
tan sonra tarım ürünlerini ve çiftçi-
yi özel sektöre karşı nasıl koruya-
cağı konusunda bir tek somut laf
etmemiştir.
Tarım satış kooperatiflerini, ta-
rımsal KİT'leri yakarak, yıkarak.
ozelleştirme bahanesiyle ile özel
sektöre sudan ucuz rakamlarla sa-
tarak çiftçiyi kalkındırmak mümkün
değildir.
Orneğin, çiftçi ancak Atatürk'ün
başlattığı kooperatifçilik hareketi
ıle özel sektörün sömürüsünden
kurtulabilir. Bunun yolu da Tariş,
Çukobırlik, Antbirlik, Trakyabirlik,
Fiskobirlik gibi tarım satış koope-
ratifleri ıle SEK. Et-Balık Kurumu,
Toprak Mahsulleri Ofisi. Çaykur gi-
bi tarımsal KİT'lere sahip çıkmak-
la açılır...
Ama. bu konuda kuşkularımız
vardır. Örneğin, yere ve göğe ko-
yamayacak kadar övdüğü Tansu
Çiller ve kadrosu, çiftçinin can da-
marı olan bu kuruluşları yaka yıka
bugünlere gelmiştir... SEK'İ ve Et-
Balık Kurumu'nu haraç-mezat sa-
tarak hayvancılığı çökerten, Tansu
Çiller ve DYP kanadıdır... En önem-
lisi. özelleştirmeyi yüzüne gözüne
bulaştıran Ufuk Söylemez ile ta-
rım satış kooperatiflerini ve KİT'le-
ri yok etmeyi misyon olarak üstle-
nen Yalım Erez Erbakan'ın Bakan-
lar Kurulu kadrosundadır.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz:
Erbakan bu kadroları ile Turk çift-
çisınin sıkıntılarına çözüm
getıremez... Aksıne daha büyük
yaralar açar!. •
T
üketici Yasası'nın ayıplı bir
malın değiştirilmesi veya
paranın iade edilmesini
öngörmesıne karşın. bu karan
dikkate a\mayan Opel. garanti
süresi dolmadan üç kez aynı
arızaya yapan aracı değiştirmeye
yanaşmıyor. Vites kutusundaki
arıza nedeniyle 3 kez yolun
ortasında kalan okurumuz, bunun
üzerine hakkını yasal yollardan
aramaya karar vermış. Öncelikle ll
Hakem Heyeti'ne başvuran
okurumuzun mücadelesi, Opel'in
hakem heyeti kararına uymaması
üzerine dava açmaya kadar
uzanmış. Henüz Tüketici İhtısas
Mahkemeleri kurulamamış olduğu
için Izmir Asliye
Ticaret Mahkemesi'ne
başvuran okurumuzun
ilk duruşması eylül
ayına atılmış. Bu süre
içinde aracını
kullanamayan
okurumuz. bir kez
daha mağdur duruma
düşmüş. Tüketici
ihtisas mahkemeleri
olmadıgı için il Hakem
Heyeti'nin bu konu
hakkında verdiği
karann bilirkişı raporu
olarak kabul
edileceğini bildiren
hukukçular, davanın
büyük bir olasılıkla tüketici lehine
sonuçlanacağını ileri sürdüler. 1978
yılından bu yana Opel marka
otomobil kullanan Izmirti okurumuz
Serpil Kürüm mektubunda 20
Ekim 1995'te Egem Otomotiv
Sanayı ve Tıcaret'ten satın aldığı
otomotik viteslı 1996 model Opel
Astra 1.6i GL kadar sıkıntı
çekmediğini belirtmiş. Aracın ilk
arızasının 13 Aralık 1995'te
meydana geldiğini bildiren Kürüm,
aracın 'S' lambasının yahmadığını
ve vitesin atmadığını kaydetmiş.
Bunun üzerine aracın Egem
Servis'e götürüldüğünü vurgulayan
Kürüm, onanldığı söylenerek teslim
edilen aracın 4 gün sonra gümrük
meydanında yine bozulduğunu
kaleme almış. Aynı arıza nedeniyle
aracının 31 gün serviste kaldığını
belirten Kürüm, bu arada Egem
Servis Müdürü Vedat Sayınsoy ile
Opel Türkiye ümitet'ten Sevda
Çakar'la görüşerek aynı anzanın
bir daha tekrarlanması halinde
aracın anahtarlarını teslim
edeceğini bildırmış. Bir ay bakımda
kalan aracı aldığında hareket
halindeki otomobilden garip bir ses
geldiğini ve durumu Sevda Çakar'a
İlettiğini vurgulayan Kürüm, üçüncü
anzanın 16Şubat 1996'da
HÜLYA GENÇ
Cumhurıyet Gazetesi 1
TurKOcai}' Cau 39
/
41 :
Cağalogfu/ISTANBUL l
TEL 512 05 O5 f_-'
FAX 514O7 51 fr
meydana geldiğini kaydetmiş.
Aracının henüz 1146 km'de
olduğunu vurgulayan okurumuz,
mektubunda Adnan Menderes
Hava Lımanı'ndan dönerken gece
23.30'da Buca Köprülu kavşağında
arabanın 'S' lambasının
söndüğünü, yine vites
değiştirmedigini ve silkelemeye
başladığını yazmış. Aracın
kaportasından dumanlar çıkmaya
başladığını bildiren Kürüm, arabayı
trafiğin yoğun olduğu caddede
kenara çekip Assistance Servis'e
başvurduğunu bildirmiş. iki çocuğu
ve bavullarıyla biriikte gece yarısına
kadar beklediklerini dile getiren
Kürüm, çekiciyle irtibat kuramayan
Assistance Servis'in sabaha kadar
gelmediğini vurgulayarak ertesi
sabah aracın Egem Servis'e
çekıldiğını aktarmış. Otomotik vites
arızasının kolay ve ucuz
giderilebilen bir arıza olmadığını
yazan okurumuz, serviste yapılan
müdahalelere karşın üç kez yolda
kaldığını anımsatarak artık
kullanmış olduğu araca güveni
kalmadığını belirtmiş. Vedat
Sayınsoy ve Sevda Çakar ile
görüşerek artık aracın tamirinı
değil. değiştirilmesini istediğini
bildiren okurumuz. aynı durumun
şehirlerarası yollarda da başına
gelebileceğinı aktararak bu aracı
artık kullanmak istemediğini
bildirmiş. Opel'in bu konuda
kendisine yardımcı olmaması
üzerine Izmir ll Hakem Heyeti'ne
başvuran okurumuz, mektubunda
hakem heyetinin kendi lehine karar
verdiğını bildirmiş. Tüketidnin
Korunması Hakkındaki Yasa'ya
göre hareket eden İzmir il Hakem
Heyeti'nin söz konusu otomobilin
garanti süresi dolmadan aynı arıza
için 3 kez servise gıdilmiş olması
üzerine, yasanın 4 ve 13'üncü
maddeleri gereğince aracın
değiştirilmesine karar verdiğini
bildiren Kürüm, Opel'in bu karara
uymadığını dile
getirmiş. il Hakem
Heyeti karanna
uymayan Opel,
açıklamasında, araçta
meydana gelen anzanın
ayıp niteliğinde
olmadığını dile getirerek
bu nedenle Tüketici
Yasası'nın 4 ve 13'üncü
maddelerinin uygulama
yeri olmadığını ileri
sürmüş. Okurumuzun
şikâyetı üzerine
yaptığımız
görüşmelerde. il hakem
heyeti karanna
uymayacaklannı
söyleyen yetkililer. yönetim
kurulunun bu konuda kesin bir
karar aldığını. mahkeme sonucunu
bekleyeceklerini dile getirmişler.
Yapılacak bir şey olmadığını
açıklayan Opel. Kürüm'ün aracında
meydana gelen arızaların üçünün
de birbirinden farklı parçalardan
kaynaklandığını ileri sürerek
davanın sonucuna katlanacaklarına
dikkat çektiler. Hukukçular ise bu
konuda Opel'in görüşlerıne
katılmıyor. Başvurduğumuz
hukukçular, söz konusu ürünün
ayıplı olduğunun ortada olduğunu,
benzer durumlarda Ticaret ve
Borçlar Kanunu'na göre
değiştirilmesi gerektiğini dile
getirdiler. Ticaret Kanunu'n 25'inci,
Borçlar Kanunu'nun 198 ve
203'üncü hükümlerince aracın
değiştirilmesi gerektiğini belirten
hukukçular, değişim için tanınan
sürenın ticaret amaçlı kullanılan
araçlarda bu sürenin 6 ay, diğerieri
için 1 yıl olduğunu vurguladılar. Bu
olayda anzanın ciddi boyutlarda
olduğunu kabul eden hukukçular.
İzmır ll Hakem Heyeti'nin almış
olduğu kararın mahkemece bilirkişi
raporu olarak kabul edileceğini
bildırerek davanın tüketici lehine
sonuçlanabileceğini ileri sürdüler.B