05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 0 TEMMUZ 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Başbakan Erbakan, Merkez Bankası ve diğer kamu bankalan için "güvenebileceği" isimleri araştınyor Ekonomiye bürokrat aranıyor • İktidar deneyiminin zayıf olduğuna ve bugüne kadar ekonomi bürokrasisiyle yeterince çalışmadığına dikkat çekilen Erbakarf ın, kendisine önerilen isimlerin özgeçmişlerini ve çalışma yaşamlarını incelettiği öğrenildi. ESRA Y ENER A.NKARA - Siyasal yaşamında ilk kez partisi öncülüğünde bir koalisvonla iktidara gelen Başbakan Necmettin Erbakan. hükümetin güvenovu almasının ardından ekonomi bürokratı aravışına girdi. Başbakan Erbakan'ın. Merkez Bankası \e diğer kamu bankalarına >erle^tireceği kadroiar için gihenebileceği isimler araştırdığı. bazı bürokratlara da haber gönderdiği öğrenildi. RP-DYP koalisyon protokolüne göre Merkez Bankası ve kamu bankalarının yönetimini alan Necmettin Erbakan. buralara yapacağı atamalar için araştırma başlattı. İktidar deneyiminin zavıf olduğuna \e bugüne kadar ekonomi bürokrasisi) le >eterince çalışmadıgına dikkat çekilen Erbakan'ın. kendisine önerilen isimlerin özgeçmişlerini \e çalışma yaşamlarını incelettiği öğrenildi. Erbakan'ın. özellikle Merkez Bankası'na yerleştireceği isimleriçin titiz bir çalışma v ürüttüğü \ e bazı bürokratlara görüşme için haber gönderdiği bildirildi. Merkez Bankası vetkilileri. Başbakan Necmettin Erbakan'ın seçım öncesinde faizi kaldıracağı yönündcki demeçlerini anımsatarak şu açıklamayı vaptılar: Tedirginlik "Herkes tedirgin beklhor. Ancak hükümeti kurduktan sonra ta\rı değişti. Piyasaların işleyişine müdahale efmevecek gibi görünmor. Aranıtzdan bazı arkadaşlan bu hafta özel olarak göriişme>e çağırmış. Görüşmelerde kesin politika belli olacak." Maliye Bakanlığf nın da RP'de olduğunu anımsatan yetkililer, şu görüşü dile getirdiler: "Ancak Malive'nin daha kalıplaşmış bir işleyişi vardır. Politika belirlemez, yürütür. O yüzden bu kurumda fazla bir bürokrat degişikliğine gidilmeyecektir. Ancak Merkez Bankası, bir ülkenin makro ekonomi politikalarının vönlendirilmesinde temel işlevi görür. O \ üzden hükümetle u\ umlu çalışacak bir ekip gerekir." Atamada uyum aranıyor Hazine Müsteşarlığı. Devlet Planlama Teşkilatı, Sermaye Piyasası Kurulu ve Ozelleştirme İdaresı Başkanlığı'nın yine DYP'de kaldığına dikkat çeken vetkililer. "Sayın Erbakan, Merkez Bankası'na atama yaparken tabii ki Hazine'yle uvumlu çalışacak isimleri seçmek geregini görecektir" dediler. Başbakan Erbakan'ın Başbakanlık müsteşarlığı için Sayıştay Başkanı VecdiGönüTü \e\a ANAPeski milletvekili Galip Demirel'i düşündüğü öSrenildi. Mücadele Yasası'nın akıbetini koalisyonun büyük ortağı belirleyecek Kara para Refah'ı bekliyor HACERGEMİCİ Kara para ıle mücadele sı- yasetin gölgesinde kaldı. Ka- ra paranın aklanmasina karşı caydırcı önlemleri devreve sokma iddiasıvla ] 994 \ ılın- da Meclis'e ^unulan "Kara Paranın Önlenmesine İlişkin Kanun Tasansı" son olarak Plan \e Bütçe Komisvonu'na takıldı. Içışlen \e Adaleı Ko- mis\onları'ndan kabul edilen tasarı Plan \e Bütçe Komıs- yonu'ndaki \eni vapılanma- yı beklivor. REFÂHYOL'un kurulması ile bırlıkte kadro- su !5gün içmdeyenilenecek olan Plan \e Bütçe Komisvo- nıfa bundan sonra Refah Par- tisi ağırlığını koyacak. Toplam 40 üvesı bulunan ve her hü- kümet kurulduğunda üyeleri yenilenen komısvonda koalis- yon ortaklanndan 25 millet- vekili yeralacak. 4 bürokra- tın dışında tümü siyasi parti temsilcilerinden oluşan ko- misyonun Kara Para ile Mü- cadele Yasası'nı tekrarele al- ması Refahyol hükümetinin tercihine bağlı. Kara paranın aklanmasına karşı mücadele \eren ve OECD bünvesınde faaliyerte bulunanan L'luslararası Ma- • Meclis Plan ve Bütçe Müdürü Muzaffer Birben, "Yeni oluşturulan komisyon kalınan yerden de\am edecek. Ancak üyeler değiştiği için yeni tercihler ortaya konabilir" dedi. li E\1em Geçici Işbirliği adl ı ku- rulu^un üve>ı olan Türkive bilindiğigıbi kara para ıle mü- cadele konusunu \ asal düzen- leme gerçeklestırmeyen tek ülke konumunda bulunu\or. Gerekü \asal düzenlemlerı vapacağını 1991 \ılında ta- ahhüt eden Türkive'de bu ko- nudaki çalışmalara ancak 1993 yılında başlavabıldı. 1994 sonunda Mecliş'e su- nulan \ e o günden bu > ana ko- misyonlar arasında dolaşan tasan Plan ve Bütçe Komıs- vonu'nda alt komisvonda ele alındı. Genel Kurula sunuld- cakken ANAYOL bozulup REFAHYOL kurulunea tasa- n rafa kalktı. Meclis Plan \e Bütçe Müdürü Muzaffer Bir- ben. komisyon üyelennın RE- FAHYOL hükümetinin güve- nov u alması ile bırlıkte veni- den değişeceğını ifade ede- rek •4 \ieni oluşturulan komis- >on kalınan \erden de\anı edecek. Ancak ü_\eler değişti- ği için \eni tercihlerorta\akı>- nabilir" dtverek her şeve \e- niden başlanabileceği işareti- ni \eriyor. Bugüne kadar tasannın ko- mısvonda takılmasının nede- nın yasanın içeriğınden değıl ^ınuluşundan kaynaklandı- ğını belirten Birben. "•Yasanın düzenlenme biçimine itiraz- lar \ar. Kara para ile müca- dele konusunda dcvasa bir da- ire başkanlıgı kurulmasının gereksiz okluğu Ueri sürülıivor. Tasanda 79kişilik bir teşiKJat- tan söz edilivor. Şoloründen kalorifercisine kadar hemen her şe> düşünülmüş. Temel görüş,eğer müstakil bir daire başkanlığı oluşturulacaksa bunun >asa Ue getirilmemesi >önünde. Olacaksa da bunun getirisine götürüsüne bakıl- mairdiye konuştu. Lvuşnırucu ve Psikotrop Madde Inla ve Öğretiminin Önlenmesine İlişkin Yasa Ta- *arısı önce DSP Mılletvekili AhmetNeidimtarafından ha- zırlanmiş daha sonra üzerin- de önemli değişıklikler \ apılarak Mecliş'e sunulmuş- tu. İTO ve ECS öncü Doğu'ya yatmm hevesi arttıEkonomi Senisi-Yıllardır Doğu ve Günevdoğu Anadolu Bölgeleri'ne yatı- nm vapnıaktan kaçınanyerlı sanavıciler. artık yavaş yavaş bu ürkeklikten kurtul- maya başladılar. Istanbul Ticaret Odası (İTÖ) tarafından kurulacak olan Doğu Ya- tırım Holding bugün start alırken. Tür- kiye'nın en çok ıhracat vapan kuruluşu EGS Dış Ticaret. bölgede üç entegre tekstil kuruluşu oluşturmak için girişim- lere başladı. İTO'nun öncülük ettiği ve 500 işada- mının katılımı ile çalışmalarına başla- yacak olan Doğu Yatırım Holding. Do- ğu ve Günevdoğu Anadolu Bölgele- ri'ndeki ticaret ve sanavi odası başkan- lan tarafından umutla karşılandı. Bugün start alacak olan projede yeralan yatınm- cılar. önümüzdekigünlerde çalışma yön- temlerini ortaya koyacak. Geçen aylarda Günevdoğu Anadolu Bölgesi'ne ziyarette bulunarak yatınm içın^ıölgede inceleme yapan EGS Dış Ti- caret AŞnin önümüzdekı günlerde $an- lıurfa. Dıyarbakır ve Adıyaman'da üç entegre tekstil fabrikası kurmak için şir- ket kurma hazırlığı içinde olduğu belir- tildi. Bu arada söz konusu şirketlere, yö- redeki yatınmcılann yanı sıra Vakıfbank gibi kuruluşlann da ortak olabileceği kaydedılirken. söz konusu yatınmlann so- nuçlarının bir-iki yıl içerisinde alınabi- leceği ifade edıldi. BENCE IZZETTIN ONDER Sıçrama Tahtası Koalisyonu Refah koalisyonu, kısa dönem- de fazla bir şey değiştiremez. Ama bu kısa dönem. uzun dönemin ha- zırlığı olabilir. Söz konusu hazırlık, topluma karşı, bürokrasi içinde ve siyasal alanda olmak üzere üçlü bir ayak üzerınde yükselebilir. Topluma karşı yapılması muhte- mel hazırlık fevkalade yumuşak, toleranslı ve laik görüntülü, popü- list politikalar içerebilir. Zira bu alan- da bir yandan belırli gruplar hoş- nut edilmeye çalışılırken diğer yan- dan da potansiyel karşıt grupların ürkütülmemesine ve böylece ola- sı bir muhalefetın yükselmemesi- ne azami itina gösterilebilir. Bu ko- nudaki Refah'ın uzun dönemli mu- radını, ne başkanın ne de sıkı de- netim altındaki üst düzey yönetıcı- lerin davranışlan gösterir. Bu konu- daki en belirgin delili. denetimden kurtulmuş partili ya da partisiz ki- şi ya da grupların davranışı açığa çıkarır. Topluma karşı davranışm eko- nomik yönünü tipik popüiist poli- tikalar oluşturabilir. Nitekim me- mur maaş zamları, belediyelere ya- pılacak yardımlar vb. harcamalar, vergilerle karşılanmayacağı için cıd- di enflasyon yaratabilir. Bu harca- maların kısmen Almanya'dan ya da diğer ülkelerden finanse edili- yor olması bu durumu değiştirme- yeceği gibi, ekonomideki sıcak pa- ra hacmini de arttırma eğilimi taşı- yabilir. Bürokrasi içinde yapılması olası operasyon, bazı alanlarda şimdiye dek sürdürülenlerin daha yoğun ve hızlı bir devamı niteliğinde olabilir. Böyle bir operasyon, ileriki dönem- lerde bürokrasi ile siyasal kararor- ganları arasını açabileceğı için de- mokrasi anlayışına terstir. Refah Partisi en ınce operasyo- nunu siyasal arenada gerçekleştir- meye aday görülmektedir. Nitekim böyle bir olası operas- yonun ilk belirtıleri. Erbakan'ın gü- venoylamasından sonra yapmış olduğu teşekkür konuşmasında görüldü. Siyasal alanda Refah'ın hedefi, sağın birleşmesini önlemek olacaktır. Bu amaca yönelik olarak once ANAP hedef seçilecek, DYP ise hoş tutulacaktır. Zira Batı ıle ılişkı açısından da böyle bir davranış sergilemek gerekmektedir. Batı'ya karşı Çiller, Erbakan için iyi sır or- tağı olduğu gibi. Batı'dan destek sağlama açısından da Erbakan, Çiller için iyi bir korunmaya yöne- lik propaganda aracı olabilir. DYP ile koalisyon, Refah'ın fev- kalade işine gelecektir. Zira böyle- ce, gerçekeylem, çokfarklı birgö- rüntü altında gizlenebilecektir. Bu durum Refah için, koruma ateşi al- tında ilerleme olanağı sağlayacak- tır. Bu stratejinin uygulama ömrü- nü, Refah'ın olası birsağ ittifaka rağ- men gücünü kanıtlar konuma gel- me süresi belirler. Bu arada ANAP'm güç kazanmasını önlemek amacı ile koalisyondaki DYP'ye bazı ay- ncalıklar sağlanabilir ve özellikle de Çiller'in başkanlık gücü korunup güçlendirilmeye çalışılır Tahrip sı- rası, önce ANAP, sonra DYP ola- caktır. • • • Refah'ın uzun dönemli tahriba- tı, mevcut sistemin işleyışi üzerine dinsel ve ahlaksal bir retorik örtme- si olacaktır. Bir sermayedar, bu ser- mayenin manşeini sorgulamaz, ça- lıştırdığı elemanların emeklerinin karşılığmı ödemez. rekabetin eksik olduğu piyasada yüksek fiyat uy- gular. Tüm bu uygulamalar, düşün- ce sahibi bir bireyde ınanılmaz vic- dan azabı yaratır. Fakat insanlar tüm bu olgulan doğal kabul ede- rek kendi ınançları ile yaşar. Hatta daha da ileri gıderek inanç ve ah- laksal normlarla eylemlerini meş- rulaştırmaya çalışır. Böylece bir yandan eylemine devam eder, di- ğer yandan da iç huzuruna ulaşma- ya çalışır. işte yanlış buradadır. Sor- gulayan, düşünen ve akıl eden bir varlık olan insana bunları sorgulat- mayan, sistemsel davranışlara bi- reyleri ortak yapan ve tüm bunları dinsel ve ahlaksal retoriklerie meş- rulaştıran ve kapatan siyasal lider- ler, samimi değildır ve bu davranış- larından sorumludur. Türkıye'nin önü sorgulama ve düşünme ay- dınlığına kapatıldığında. hem ülke- ye hem de kutsal duygu ve inanç- lara karşı çok büyük bir hata ve günah işlenmiş olur. Türkiye'nin bugün içinde yüzdü- ğü sorunların büyük bir bolümü ya- pısal olup 1950 ve 1980 kınlmala- rının birikimli birsonucudur. '1946 ruhu' diye telaffuz edilen değişim; toprak ağalarının, yeni filizlenen özgürlükçü. üretici ve devrimci güç- leri alaşağı ederek ulkeyi güçlü Ba- tı'nın ticaret emperyalizminin yörün- gesine oturtması harekâtıdır. Bu değişimle ülke, sekiz yılda iflas et- ti. 1980 harekâtı ise, devraldığı ve- rimsız ekonomiyi güçlü Batılı finans merkezlerinin emrine sunma ha- rekâtıdır. Şimdi de önlenemeyen enflasyon ve istikrarsızlıklarla baş başa yaşıyoruz. Tarihte benzer işlev gören iki li- der, coğrafi olarak aynı yerde ebe- di uykularını uyurken bugün onla- rın eseri (!). toplumsal temelde ve siyaset arenasında yükseliyor. Uma- hm ki, eski politikalar iyi değerlen- dırilir ve giderek açlığı artan kurt- lar âleminde Türkıye üzerinde kısa dönemde şerbet vericı, fakat uzun dönemde tahripkâr politikalar uy- gulanmaz! ÇIFTÇI DOSTU/SADILLAHusıIHI Erbakan çiftçinin sorununu çözemez Tüketici Yasası ayıplı malın değiştirilmesini öngörüyor ama.. Opel kendi bildiğini okuyor N ecmettin Erbakan, hükü- meti guvenoyu aldıktan sonra yaptığı teşekkür ko- nuşmasında Türkiye'de artık çok şeyın değışeceğinı söyle- di. Hatta. "değişim dönemı"n\n başladığını ilan etti. Hem de kelime- lerın üstüne basa basa... Ancak bu değışıkliklerin neler olabileceğini net bir şekildebelirtmedi... Ama ar- tık Erbakan için söz dönemı bitti... Hizmet dönemi başladı. Millet de as- lında çok sözden bıktı. Nitekim, Mesut Yılmaz da Tansu Çiller de "çoklaf" yaptıklan için gittıler... Eğer Erbakan da onlar gibi gemiyı "tat- lı dille" yürütmeyi düşünüyorsa., iyi bilsin ki en kısa zamanda işı bite- cek demektir!.. Erbakan'ın başarı- lı olabilmesı için her şeyden önce üzerinde oluşan kuşkuları dağıt- ması gerekır. Atatürk ve ilkeleri ko- nusunda insanlarımız Erbakan'a güvenmiyor. Cumhuriyetesahip çı- kacağına inananlann sayısı da yok denecek kadar az... Erbakan'ın kadrosunu artık yakın- dan tanıdık. Eskı Belediye Başka- nı, yeni Rize Mılletvekili Şevki Yıl- maz'ın Atatürk'e yağdırdığı haka- retleri Türk milletinin unutması müm- kün değildir. Refah partihlerinin Tür- kiye'nin her yanında Atatürk için kullandıkları çirkin kelimeler kulağı- mıza kadar geliyor... Atatürk de hepimiz gibi insandır. O da her insan gibi bellı bir dönem yaşamış ve ömrünü tamamlamış- tır. İşte sadece bu yönü ile bakarak "Ne var, Atatürk da insandır... Eleş- tihlemez mi?" diyenler olmuştur. Bu yaklaşım önce kulağa ve man- tığa da hoş gelmektedir. Nitekim. bu anlayışı siper ederek Atatürk'e en büyük saldırıları Turgut Özal getirmiştir. Kabul etmek gerekir kı Ozal'ın bu kasıtlı tutumu Atatürk düşmanlarına cesaret vermiştir. Ar- dından da eleştiri adı altında Ata- türk'e saldırılar artmıştır... Necmettin Erbakan da artık Tur- gut Özal gibi başbakandır. Eğer turgut Özal gibi bir tutum izleme- ye kalkarsa. gerek Meclis'tekı kad- rosu gerekse Refah Partisi örgütü içinde de kıpırdamalar başlayacak- tır. Turgut Özal'ın Atatürk ile ilgili tah- riklerinin fazla yaygınlaşmaması- nın nedeni, partisinin içinde yete- rince tasvip görmemesidır. Ama. Erbakan'ın bu konuda atacağı her adım Refah içinde ilgi görecektır... İşte... En büyük tehlike de bura- da başlarL r, Zira, bundan sonra olacaklansı- ralamaya bile gerek yoktur. Ola- caklar bellidir. Çünkü. Türk halkı Atatürk konusunda çok hassastır. Ona yapılan saldınların hangi ama- ca yönelik olduğunu çok iyi bilmek- tedir. Bu nedenle Ata'ya yapılan saldı- rılara aslan izin vermeyecektir. Bu- nu hepimiz çok iyi bilıyoruz!.. Ata- türk'ü ve ilkelerini kalbimızden, ya- salarımızdan kimse söküp atamaz. Kimsenin gücü yetmez. Kılına bile dokundurtmayız. Hat- ta, birçok insanımızın dediği gibi. bu- nu •'canımızpahasına" da olsa ya- panz!.. Ama... Oan yanmasın istiyoruz... Türkiyehuzur içinde kalsın... De- mokrasimizgelişsin... Ekonomi dü- zelsin... Sömüru çarkı kırılsın... Türk halkı güzel ve mutlu günler yaşa- sın,. istiyoruz... Hem de sonsuza dek!.. Erbakan ve kadrosu eğer ger- çekten Türkiye'nin gelişmesıni ve halkımızın huzur içinde yaşaması- nıistıyorsa Türk halkının hassas ol- duğu konularda çok dikkatli dav- ranmak zorundadır. Özellikle Ata- türk konusunda... Çunku Atatürk. Türk mılletı için sa- dece yaşayıp geçen bir insan de- ğildir... Bir sevgiden de ibaret de- ğildır... Atatürk tam bir sımgedir... Bağımsızlıktır... Çağdaşlıktır... De- mokrasıdir... İnsan hakları... Denge- li birekonomidir... Gerçekçi biradil düzendır!.. Erbakan'ın tarım kest- mine bol keseden vaatlerde bulun- duğu ileri sürüldü. Hatta, çiftçi borç- larının faizlerinin affedilmesi halin- de bütçeye zarar vereceği iddia edildi... Klişeleşmiş laflar Bu tartışmaların hepsi belki hoş. ama ne yazık ki boş... Çünkü. Er- bakan'ın çiftçi için söylediklerinin hapsi "W/şe/eşm/ş"laflardan ibaret... Bundan önceki bazı başbakanlar gi- bi... Ustelik de bağlayıcı bir yanı yok!.. Çiftçi borçlarının faizlerini affet- meye gelince... Bu tür uygulama- ların artık modası geçti. Çiftçinin beklentısi af değil, destektir. Özel sektörün sömürüsüne karşı korun- maktır. Bunu sağlamanın da yolla- rı bellidir... Bir tek çiftçi bile bugüne kadar, devletten cebine para konmasını istememiştir. Ayrıcalık yaratacak biçimde af talebi de olmamıştır. Ama ısrarla beklediğı bir şey var- dır. O da kendi haklarının korun- masıdır. Binbir emekle yetıştırdiğı ürünlerini gerçek değeri üzerinden satabılmektir. Örneğin, 6 ila 7 bın lıraya satmak zorunda kaldığı bir ürününün tüccarın ellinde 22 bin li- raya çıkması 30 milyona yakın çift- çiyi kahretmektedir. Erbakan, gerek muhalefet döne- minde gerekse hükümeti kurduk- tan sonra tarım ürünlerini ve çiftçi- yi özel sektöre karşı nasıl koruya- cağı konusunda bir tek somut laf etmemiştir. Tarım satış kooperatiflerini, ta- rımsal KİT'leri yakarak, yıkarak. ozelleştirme bahanesiyle ile özel sektöre sudan ucuz rakamlarla sa- tarak çiftçiyi kalkındırmak mümkün değildir. Orneğin, çiftçi ancak Atatürk'ün başlattığı kooperatifçilik hareketi ıle özel sektörün sömürüsünden kurtulabilir. Bunun yolu da Tariş, Çukobırlik, Antbirlik, Trakyabirlik, Fiskobirlik gibi tarım satış koope- ratifleri ıle SEK. Et-Balık Kurumu, Toprak Mahsulleri Ofisi. Çaykur gi- bi tarımsal KİT'lere sahip çıkmak- la açılır... Ama. bu konuda kuşkularımız vardır. Örneğin, yere ve göğe ko- yamayacak kadar övdüğü Tansu Çiller ve kadrosu, çiftçinin can da- marı olan bu kuruluşları yaka yıka bugünlere gelmiştir... SEK'İ ve Et- Balık Kurumu'nu haraç-mezat sa- tarak hayvancılığı çökerten, Tansu Çiller ve DYP kanadıdır... En önem- lisi. özelleştirmeyi yüzüne gözüne bulaştıran Ufuk Söylemez ile ta- rım satış kooperatiflerini ve KİT'le- ri yok etmeyi misyon olarak üstle- nen Yalım Erez Erbakan'ın Bakan- lar Kurulu kadrosundadır. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Erbakan bu kadroları ile Turk çift- çisınin sıkıntılarına çözüm getıremez... Aksıne daha büyük yaralar açar!. • T üketici Yasası'nın ayıplı bir malın değiştirilmesi veya paranın iade edilmesini öngörmesıne karşın. bu karan dikkate a\mayan Opel. garanti süresi dolmadan üç kez aynı arızaya yapan aracı değiştirmeye yanaşmıyor. Vites kutusundaki arıza nedeniyle 3 kez yolun ortasında kalan okurumuz, bunun üzerine hakkını yasal yollardan aramaya karar vermış. Öncelikle ll Hakem Heyeti'ne başvuran okurumuzun mücadelesi, Opel'in hakem heyeti kararına uymaması üzerine dava açmaya kadar uzanmış. Henüz Tüketici İhtısas Mahkemeleri kurulamamış olduğu için Izmir Asliye Ticaret Mahkemesi'ne başvuran okurumuzun ilk duruşması eylül ayına atılmış. Bu süre içinde aracını kullanamayan okurumuz. bir kez daha mağdur duruma düşmüş. Tüketici ihtisas mahkemeleri olmadıgı için il Hakem Heyeti'nin bu konu hakkında verdiği karann bilirkişı raporu olarak kabul edileceğini bildiren hukukçular, davanın büyük bir olasılıkla tüketici lehine sonuçlanacağını ileri sürdüler. 1978 yılından bu yana Opel marka otomobil kullanan Izmirti okurumuz Serpil Kürüm mektubunda 20 Ekim 1995'te Egem Otomotiv Sanayı ve Tıcaret'ten satın aldığı otomotik viteslı 1996 model Opel Astra 1.6i GL kadar sıkıntı çekmediğini belirtmiş. Aracın ilk arızasının 13 Aralık 1995'te meydana geldiğini bildiren Kürüm, aracın 'S' lambasının yahmadığını ve vitesin atmadığını kaydetmiş. Bunun üzerine aracın Egem Servis'e götürüldüğünü vurgulayan Kürüm, onanldığı söylenerek teslim edilen aracın 4 gün sonra gümrük meydanında yine bozulduğunu kaleme almış. Aynı arıza nedeniyle aracının 31 gün serviste kaldığını belirten Kürüm, bu arada Egem Servis Müdürü Vedat Sayınsoy ile Opel Türkiye ümitet'ten Sevda Çakar'la görüşerek aynı anzanın bir daha tekrarlanması halinde aracın anahtarlarını teslim edeceğini bildırmış. Bir ay bakımda kalan aracı aldığında hareket halindeki otomobilden garip bir ses geldiğini ve durumu Sevda Çakar'a İlettiğini vurgulayan Kürüm, üçüncü anzanın 16Şubat 1996'da HÜLYA GENÇ Cumhurıyet Gazetesi 1 TurKOcai}' Cau 39 / 41 : Cağalogfu/ISTANBUL l TEL 512 05 O5 f_-' FAX 514O7 51 fr meydana geldiğini kaydetmiş. Aracının henüz 1146 km'de olduğunu vurgulayan okurumuz, mektubunda Adnan Menderes Hava Lımanı'ndan dönerken gece 23.30'da Buca Köprülu kavşağında arabanın 'S' lambasının söndüğünü, yine vites değiştirmedigini ve silkelemeye başladığını yazmış. Aracın kaportasından dumanlar çıkmaya başladığını bildiren Kürüm, arabayı trafiğin yoğun olduğu caddede kenara çekip Assistance Servis'e başvurduğunu bildirmiş. iki çocuğu ve bavullarıyla biriikte gece yarısına kadar beklediklerini dile getiren Kürüm, çekiciyle irtibat kuramayan Assistance Servis'in sabaha kadar gelmediğini vurgulayarak ertesi sabah aracın Egem Servis'e çekıldiğını aktarmış. Otomotik vites arızasının kolay ve ucuz giderilebilen bir arıza olmadığını yazan okurumuz, serviste yapılan müdahalelere karşın üç kez yolda kaldığını anımsatarak artık kullanmış olduğu araca güveni kalmadığını belirtmiş. Vedat Sayınsoy ve Sevda Çakar ile görüşerek artık aracın tamirinı değil. değiştirilmesini istediğini bildiren okurumuz. aynı durumun şehirlerarası yollarda da başına gelebileceğinı aktararak bu aracı artık kullanmak istemediğini bildirmiş. Opel'in bu konuda kendisine yardımcı olmaması üzerine Izmir ll Hakem Heyeti'ne başvuran okurumuz, mektubunda hakem heyetinin kendi lehine karar verdiğını bildirmiş. Tüketidnin Korunması Hakkındaki Yasa'ya göre hareket eden İzmir il Hakem Heyeti'nin söz konusu otomobilin garanti süresi dolmadan aynı arıza için 3 kez servise gıdilmiş olması üzerine, yasanın 4 ve 13'üncü maddeleri gereğince aracın değiştirilmesine karar verdiğini bildiren Kürüm, Opel'in bu karara uymadığını dile getirmiş. il Hakem Heyeti karanna uymayan Opel, açıklamasında, araçta meydana gelen anzanın ayıp niteliğinde olmadığını dile getirerek bu nedenle Tüketici Yasası'nın 4 ve 13'üncü maddelerinin uygulama yeri olmadığını ileri sürmüş. Okurumuzun şikâyetı üzerine yaptığımız görüşmelerde. il hakem heyeti karanna uymayacaklannı söyleyen yetkililer. yönetim kurulunun bu konuda kesin bir karar aldığını. mahkeme sonucunu bekleyeceklerini dile getirmişler. Yapılacak bir şey olmadığını açıklayan Opel. Kürüm'ün aracında meydana gelen arızaların üçünün de birbirinden farklı parçalardan kaynaklandığını ileri sürerek davanın sonucuna katlanacaklarına dikkat çektiler. Hukukçular ise bu konuda Opel'in görüşlerıne katılmıyor. Başvurduğumuz hukukçular, söz konusu ürünün ayıplı olduğunun ortada olduğunu, benzer durumlarda Ticaret ve Borçlar Kanunu'na göre değiştirilmesi gerektiğini dile getirdiler. Ticaret Kanunu'n 25'inci, Borçlar Kanunu'nun 198 ve 203'üncü hükümlerince aracın değiştirilmesi gerektiğini belirten hukukçular, değişim için tanınan sürenın ticaret amaçlı kullanılan araçlarda bu sürenin 6 ay, diğerieri için 1 yıl olduğunu vurguladılar. Bu olayda anzanın ciddi boyutlarda olduğunu kabul eden hukukçular. İzmır ll Hakem Heyeti'nin almış olduğu kararın mahkemece bilirkişi raporu olarak kabul edileceğini bildırerek davanın tüketici lehine sonuçlanabileceğini ileri sürdüler.B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle