Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 TEMMUZ 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET
KÛLTÛR
SAYFA
13
ALLEGRO EVİN İLYASOĞLU
Çok kültürlü toplumun sorunlarıKudsi Erguner, kendini yurtıçinde \e
dışında kanıtlamış. saygınlık kazanrnış
bir sanatçımız. Islam kültürünü. Türk
müziğını çok lyı tanıdığı gıbi yıllardır
Paris'te sürdürdüğü çalışmalanyla
e\ rensel ölçütien de vakalamış.
Doğuvu-Batıyı \e Uzakdoğu'yu
birleştırme felsefesı. geleneksel
müziğımizi dünyaya sunma çabalan.
sayısı 40ı aşan kompakt dısklerı.
övünç \encı ne>ı bır gızemlı İslam
çaJgısı olmanın ötesınde değışık çalgı
renklenvle kullanabılmış: aynca
taksim geleneğı ıle caz müziğindeki
dogaçlamanın nıhunu birleştırmiş. Onu
bir müzık elçısı. bır müzik otorıtesi
olarak kabul etmektev. ız. Bu nedenle
elinde buyük olanaklar taşıdığına
inanıyoruz. Kudsı Erguner ve Türk
Müziğı Topluluğu. geçen hafta fstanbul
Festi\alı çerçevesinde Hamamizade
tsmail Dede Efendi'nın Ferahfeza
Me\)e\i Avını'nı ıcra ertı. Programın
üstünde "konser yorumu"
açıklamasının yanı sıra eserin Mevlevi
ayinleri geleneğıne uygun olarak icra
edileceğı >azıvordu. Erguner. konser
günü gazefelere >aptığı açıklamalarda
bugiine kadar özgün şeklinden
saptınlan dini yapıtlanmızdan,
müziğin özünün bozulmasından
yakınmıştı. Burada birçelişkiye
deginmek istıvorum. Ayin. konser için
uyarlandıysa özgün şeklınde birtakım
özverıler vapılmıştı. Acaba ıçındekı
Kuran bö'lümlen avnı uyarlama
gerekçesi ile çıkarılamaz mıydı? Ne de
olsa "hazurun" da sonuçta konser
dinleyicisi ıdı \e Kuran dinlemeye
hazırİıklı değıldı. Dinletinın müzıksel
vönüne gelince. okuvuculann arasında
Kani Karaca, Recep Birgit gıbi ışin
uzmanlan oldugu halde. tedırgin ya da
atak gırışler. yeterince birlikte
çalışılmadığı izlenımı veriyordu.
Festıval kıtapçığındakı açıklamada
"Günümüzün okuvuş tekniği ise son
clli vıldır yerieşen \e ancak mikrofon
aracılığıyİa dut ulabilen göğüs sesidir"
denılıvor. Ozüne baglı kalmak ıçin
güçlü hafızlann kafa sesıyle okuması
uvgun bulunmu^tu "Günümüzde
çekingen \e içe kapanık. bö> lece
yapmacık bir liriznık"ritimsizokunan"
ayinlen eleştiren Erguner. "Ayin
müziğinin en önemü unsuru ritimdir"
dıyor. Bövlece topluluğuna ney
kemençe ve tanburun yanı sıra çok
sayıda kudüm ve bır de kös
yerleştırmiştt. Hafızlann gür
okuyuşlanna eklenen bunca vurma saz.
mikrofon ıle bırleşince Aya İrini'nin
kubbesınde mekânik bır tını yarattı.
Kemençe taksımi sırasında tanburinin
çalgısını akort etmesi ıse hayret
vericiydi. Tüm eleştınler bır yana,
Hamamizade Dede Etendi'nın Mevlevi
St Petersburg Filarmoni Orkestrası,
Ayıni'ni Aya Innı'nın Ortaçağ kubbesı
altında dınlemek. Iıpkı bır oratoryo ya
da requiem dinlemeye eş degerdı
Anlaşılan Kudsi Erguner'in
topluluğunu. bıraz daha çalıştırması ve
konser izleyıcisı kulağı ıle olayı bir kez
daha değerlendirmesi gerekirmiş.
Sanınm bu açıdan baktığımızda çok
kültürlü bır toplum olmanın tadını
çıkarmak kadar sorumlulugunu da
taşımış olacağız.
St Petersburg Filarmoni
Orkestrasf nın görkemi
St. Petersburg Filarmoni Orkestrası.
Rusya'nın kendi dışında en çok tanınan
en şanlı senfoni orkestrasıdır. Çok eskı
bir geleneğe dayanan bu topluluk.
Mravinski'nın ellı yıllık dısiplinli
yönetımı altında efsaneleşmiştır
1988"den bu yana topluluğu Viıri
Temirkanof vönetnıekte. 1990 yılında
18 İstanbul Festıvalı çerçevesınde aynı
topluluğu yıne şet Temirkanof
yönetıminde bu kez Lenıngrad
Filarmoni başlığı altında dinlemıştık.
Üç dinletide Rus bestecılerını
çalmışlardı. Parasal nedenler.
toplumsal sorunlar. deği^en sanatçı
koşullan ile topluluk doğal olarak aynı
nıtelığı sürdüremivor Yıne de geçen
hafta sunduklan ıki konseri dınleyiciler
büyük bir ılgiyle ızledıler. Bu kez
valnız Rus besteciler yoktu. tlk gecekı
konserde şef Yuri Temirkanof
vönetimındekı orkestra Mozart,
Brahms ve Bruckner"den oluşan bır
program sundu. İkinci konseri ıse
çağdaş Rus bestecilennden Şçedrin ve
Stra>inskigibi örnekleri de ıçeriyordu.
llk konserdeki Brahms'ın keman ve
çello ıçın tkili Konçerto'sunda solistler.
topluluğun genç üyelen arasından
seçılmıştı: tkinci yanda başkemancı
olarak dinlediğımiz Iha Iyoff( 1966) ve
çelılistlerden Sergei Sknaçevski (1966).
Solistlenn yer yer tedirgınligi ve
yapıtın oda müziğı özelliğinı koruyan
yorumu. beklediğimız İkilı Konçerto
görkeminın biraz altındaydı. Bırde
sahneyi tümuyle çevreleyen
kemanlann oturtulma şeklı oldukça
yadırgandj Ancak Anton Bruckner ın
Romantik Senfonisi ıle karşimızda
yüce bır orkestranın varlığını duyduk.
Yaylı çagıların saydamlaşan tınıları.
tahta ve bakır çalgılann zengın
udsi Erguner ve Türk
Müziği Topluluğu. festival
çerçevesinde Hamamizade Ismail
Dede Efendi'nin Ferahfeza
Me\levi Ayini'ni icra etti.
Su Petersburg Filarmoni
Orkestrası, ilk geceki konserde
şef Yuri Temirkanof yönetiminde
Mozart, Brahms ve Bruckner'den
oluşan bir program sundu.
Şef Hovvard Griffiths ve Zürich
Oda Orkestrası. programına
bizlerce az tanınmış İsviçreli
bestecileri katmıştı.
sonoritesi bu post-romantik senfoninın
tüm özelliklerini sergıledi. Bruckner'ı
ifk dinleyen de Bruckner dınlemenın
zorluğundan yakınan da Bruckner
tutkunu olup her yorumu kolay kolay
beğenmeyen de zev k aldı bu
dinletıden. Topluluğun bis olarak
çaldığı yapıt. Bruckner'den sonra en
çok ılgi toplayan parça oldu Rimski
Korsakof un Gizli Şehir Kitezh vc
Bakire Fevronia adlı 1904'te yazdığı
operadan "DoğayaÖvgü" başlıklı bır
intermezzo ıdı. Bruckner'ın
genlınıının ardından yumuşak birdüş
vaşattı.
Hmvard Griffiths ve Zürich
Oda Orkestrası
Hovvard Griffiths, kendini dinleyicisine
ve bir o kadar da orkestrasına sevdiren
bir şef. Konserlennde hep taze bir
coşku bulabılırsınız. Ya müzik tarihinın
unutulmuş sayfalarını keşfetmiştir ya
değişik bır çalgımn ustasını getirmiştir.
Mutlaka bir değişik tını duyar. mutlaka
bır değişik ruh halı ile aynlırsınız onun
konserlerinden. Dinleyiciye konser
sırasında açıklavıcı birkaç ipucu
vermesı. özellıkle gençlere ve
çocuklara yönelık dinletiler
düzenlemesi. onun çalışmalânna daha
bir deger kazandınyor. Griffiths şu
sıralarda Zürich Oda Orkesrrası gibi
Avrupa'nın önemli bir müzık
topiuluğunun başına geçti. Griffiths ve
Zürich Oda Orkestrası. geçen haftaki
istanbul konserlerinde de programına
bizlerce az tanınmış tsv içreli
bestecileri katmıştı. Frank Martin ve
Otmar Schoeck'ın yeni- romantık
bıçemdekı yapıtlannı yönetti. Reinhodf
Friedirch modern trompet kadar klasik
trompetin de ustası olan bır sanatçı.
Karlsruhe Devlet Müzık Yüksek
Okulu'nda trompet profesörü olan bu
degerli müzikçiden önce Johann
VVîllhelın Herel adlı bir aydınlanma
çağı bestecisini sonra da Telemann'ın
barok kurallar içınde. yazılmış bir
konçertosunu dinledik. Her ıki yapıtta
da R. Friedrich'in trompetinde tatlı bir
ton. orkestanın eşliginde yumuşak bır
uyum vardı. Çaykovski'nin yaylı
çalgılar serenadı ve Isviçre Ulusal
Marşı'nın bestecisi Frank Martin'in
Pavan'ı Zürich Oda Orkestrası'nın
seslendirdiği en duyarlı yapıttı.
'Chick Corea ve Arkadaşlan', Bud PowelPı anıyorKiiltiir Servisi - Piyanıst. grup lideri \e besteci
Chick Corea, Ro> Haynes (davul). Wallace Roney
(trompet). .loshua Redman (tenor saksofon) ve
Christian McBride'ten (bas) oluşan 'Chick Corea
ve Arkadaşlan'. bu akşam Açıkhava'da
vereceklerı konserde bebop döneminin efsanev ı
piyano dehası Bud Pw\eü'ın müziğini
seslendirecekler. 'Bud Ponvell'ı Anma Turnesi
1
için birarava gelen üç nesilden caz virtüözlerı.
cazın gerçek dehalanndan biri olan Povvell'ın
müziğini yenıden varatacaklar.
1960"ların sonlarından bu yana tuşlu çalgılann
bellı başlı v ırtüözleri arasında yer alan Chick
Corea'nın otuz yıllık müzik karıyeri. sınırları
zorlayan etkilı müziksel deneyımlerin bır
bıleşımi olarak 20. yüzyıl müzik tarıhi
ansıklopedilennde pek çok sayfayı dolduruyor. 8
Grammy ödüllü Corea. gitarist John
McLaughlin'e göre "20. yüzyılın son döneminin
en iyi pivanist/bestecilerinden biri. Günümüz
müziğinde beürleyki bir rol o\ nadı ve o\ namav ı
sürdürü>or." Chick Corea. "Bopa tek gerçek
piyano sesini kazandıran kişi" olan Bud Povvell
ıçın şövle dıyor: "Bud Powell'ın müziğine şimdi,
90'larda eğilmek. benim için son derece
avdınlatıcı bir deneyim oldu. Bud'ın müzigivle
büvüdüm ve onun kendine özgü tarzını
öziimsedim. Onun sayesinde. müzik ve phanoda
doğaçlama çalmak hakkında çok şev ogrendim.
Bud. benim için hiçbir pivanistin olmadığı kadar,
sürekli bir ilhanı ka> nağıdır." Diay Gillespie v e
Thelonious Monk ile birlikte 'bop' veya 'bebop'
dıye tanınan müziğin başmımarlarından biri olan
Povvell'ın çalışmalannı "caza ve20.yüzyıl
Amerikan müziğine gerçek bir miras' olarak
Chick Corea, "Bud. benim için hiçbir pivanistin
niteleyen Corea. "Yıllar pek çok müziksel nıesajı
zamanaşıınına uğratnor; ancak Bud'ınkiler
sürekli güçleniyor. Benim için Bud'ın müzik
mirasına tekrar vönelnıenin zamanının geldiğini
biliyordum. Ro> Haynes. Bud'ın müziğini
yeniden varatma konusunda bana elvermek
istediğini söylediğinde. bunun harika bir deneyim
olacağını hissetmiştim. Christian McBride.
olmadığı kadar. sürekli bir ilham kav nağıdır."
Joshua Redman \e Uallacc Roney, bu genç
yeteneklerin her biri özgün bir bakış açısıv la
valdaştıklan Bud'a havranlıkduyuyor" diyor.
'Chick Corea ve Arkadaşlan'nı oluşturan
müzısyenlerden, caz davulcusu Ro> Haynes ise
cazın altı ustasıyla. Chariie Parker, Miles Davis,
John Coltrane, Chick Corea, Pat Methenv ve
Lester Vbung ıle birlikte çalmış. Ardında uzun ve
verımlı bır kanyeryatan müzısyen. Louis
Armstrong, Chariie Parker ve John Coltrane ile
birlikte çalışmış tek davulcu.
Günümüzün *Genç Aslan" kuşağından
trompetçıler arasında seçkin bir yen olan
YYallace Roney ise Elvin Jones. Sonnv Rollins ve
Art Blakey ıle birlikte çalıştı. Mıles Davis
tarafından Montreux Caz Festivali'nde kendısiyle
birlikte solo yapması ıçın çağnlan sanatçı. 1992
yılında 'A Tribute To Miles Davis' turnesınde
Herbie Hancock. Ron Carter, Wayne Shorter ve
Tony \Villiams ile çaldı. 24 yaşındakı genç
saksofoncu Joshua Redman i ise istanbullu
cazseverler yakından tanıyor. Son on yılda
eleştirmenlerden hiçbir yeni caz müzısyeninin
başaramadığı kadar olumlu puan toplayan
Redman. günümüzün en iyi cazcılannı yetıştıren
Berkeley Lısesi mezunu. llk albümü 'Joshua
Redman' ile 1992'de Grammy ödülüne aday
gösterilen Redman, 1995 yılında da Rolling
Stone Eleştirmenler Anketi'nde '1 numaralı
Akustik Caz Grubu (Daha Fazla Tanınması
Gereken Vetenek)' umanını aldı .Günümüzün en
ıvı bebop basçılarından biri olan Christian
McBride ise düzenli olarak Benny Green ve
Joshua Redman ile turnelere çıkıyor. Nevv York
Juilliard Müzik Okulu'nda ögrenim gören
sanatçı. bugüne dek VVŞnton Marsalis, Pat
Methenv, Betty Carter, Freddie Hubbard, Joe>
DeFrancesco gibi pek çok müzisyenle kayıt
çalışmalan yaptı. Bu akşam saat 21.00'de
Istanbullu müzikseverler. 50'li yıllann müziğini
çağdaş bir yorumla sunmakta usta bu beş
müzisyeni biraraya getiren tarihı caz olayını
izleme olanağı bulacaklar.
DUŞUNCEYE SAYGI
Amatör heyecanın yaratıın gücü
Deutsche Kanınıerphilharmonie'nin şefi Daniel Harding.
ZEVNEPSAYGI
Deutsche Kammerphilharmo-
nie "İyi, bazen yeterince iyi değil-
dir" görüşünü paylaşan ve Al-
manya'dakı müzık akademilerin-
de eğitım gören üstün yetenekli
ogrencilerin biraraya gelmesiyle
1980 yılında, Frankfurtta.
•'Kammerorchester der Jungen
Deutsche Philharmonie (Genç AJ-
man Filarmonisi Oda Orkestra-
sı)" adıyla kuruldu.
1983"te Nevv York'ta Birleşmiş
Mılletler'de verdiğı konserden
sonra üst düze>de denenmeye
başlandı ve 1984 >ılında Gidon
Kremer'ın yönettiğı Lockenhaus
Festıvalı'ne davet edıldı.
1987 yılında başlangıç ve de-
nenme süresini tamamlayan oda
orkestrası "DeutsceKammerphil-
harmonie (Alman Oda Orkestra-
sı)" adıvla profes>onel konserler
vermeye başladı.
Topluluğu kısa dönemlerde
Mario Venzago, Heinrich Schiff,
Jiri Belohlavekgibı bırçok konuk
şefvönettı Orkestranın >aptığı
kayıtlar arasında. 1993 )ılında
ChicagoSanat Topluluğu ile y ap-
tıkları ortak çalışmanın ürünü
olan bır laser-dısc kavdı ve Ber-
lin Classics, Deutsce Grammap-
hon. Teldec, Decca, Vırgin Classics
gıbi önemli firınalar ıçın yaptık-
ları kavıtlarbulunujor.
24, Uluslararası İstanbul Mü-
zik Festivali'ne dün gece 21 ya-
şındaki şef Daniel Harding. bu ak-
şam ıse Sanat Yönetmenleri ve
şef Thomas Hengelbrock yöneti-
minde ikı konserle katılan toplu-
luk. üvelerine kışisel ve müzıkal
sorumluluklar yükleyen demok-
ratik bır anlayışla kurulması ve
özellıkle programlarının niteliği
açısından var olan klasik orkest-
ralara bır alternatif oluşturuyor.
Şef Daniel Harding orkestranın
yapısı hakkında şövle dıyor:
"Deutsche Phifharmonie'nin
tüm üveleri kendilerini bütünüv-
k yaptıklan işe adamıs ve müziğe
yürekten bağlı sanatçılardır. Bu
ilk bakışta fazla basit gelcbilir. an-
cak bizi ayncalıklı kılan işte bu,
çünkü müzik dünyasınıyakından
tanıyanlann çok i> i bildikleri gibi
sürekli olarak kendini aşma çaba-
sı ve zorlu bir çalışma temposu
içinde amatör ruhu korumak im-
kânsız denecek kadar zor. Deuts-
ce Philharmonie ile yaptığım çalış-
malar bo> unca amatör heyecanın
sağladığı varatım gücünü sürekli
kılmak için birlikte durmaksızın
ne yapmak istediğimiz, nasıl mü-
zik yapmak istediğimiz üzerine
tartıştık ve kafa yorduk".
Barok çağdan 20. yüzyıla kadar
uzanan geniş bır repertuvara sa-
hip orkestra için ilk yorumlandı-
ğı haliyle yakalamaya çalıştıklan
tarihsel müzik büyük deger tası-
yor.
Harding tarihsel müziğin uygu-
lama olanaklan konusunda "Sha-
kespeare'i orijinalinden okuduğu-
nuzda. sözcükleri anlasanız da
günümüzde ifade ettikleri ilk ya-
zıldığında ifade ettiklerinden çok
farklıdır.
Müzik için de aynı şey geçerli;
notalaraynı kalıyor. ancak düzen-
lemeler değişiyor. Mozart döne-
minde yazılan keman teknığı ki-
taplannda düzenlemelerin nasıl
olması gerektiğine dair pek çok
bilgi bulabilirsinız. Mozart'ın ba-
basının dediği gibi 'her beste sus-
la başlar ve susla son bulur'. \o-
rumlar arasındaki ana ortak nok-
ta da budur. İşte bu yüzden parça-
nın ilk yorumunu yakalamaya ça-
Iışmak. bizım amatör heyecanı-
mızı kamçılıyor"
Deutsche Philharmonıe'nin
Sanat Yönetmenleri Thomas
Hengelbrock yönetimindebu ak-
şam saat 19.00'da Aya lrini'de ve-
receği konserde ise Joseph
Haydn, Jean Vaclav Vbrisek ve
FranzSchubert'in eserleri seslen-
dırilecek. Konserde kemanda Da-
niel Sepec. viyolonselde Marc
Froncouxve piyanoda Clement
Rave yer alıyor.
MEMET FUAT
Yapıttan Yapıta
Günümüzde yazılan bazı yapıtlardan. özellıkle çağ-
cıllık ertesi anlayışın ürünü romanlardan söz edilirken,
yazınbilimde "metinlerarasılık" dıye adlandırılan bır
uygulamaya değiniliyor.
Nedir metinlerarasılık?
Başka yazarların yapıtlarından yararlanarak yaz-
mak, doğrudan yaşamdan değıl de. yapıtlardan yo-
la çıkarak ikinci elden bır kurmaca yaratmak...
Gerçekçı ya da gerçekçı olmayan butün yazarlar
aslında yaşamdan edindikleri bılgilerle bıçımlenırler.
Bilebildiğimiz her şey içınde yaşadığımız dünyadan
gelir. Gerçeğe uymayan şeyler düşlerken de o bilgi-
lerın sınırını aşamayız.
Oktay Rifat Perçemlı Sokak adlı kıtabında dış
dünyanın bu baskısını sözcüklerın "konuşma dilın-
deki gündelikdüzeni"nı bozarak bilinçle kırmaya ça~
lışmıştı. Aynı işi, Fransa'da, gerçeküstücülerın. şap-
kadan sözcük çekmek gibi teknıklerle. bilınçten de
uzaklaşarak yapmayı denediklerinı bilıyoruz.
Ne var ki sözcükler de gerçeğın bır parçası...
Yazar kesinlikle özgür değıl, her şeyı. duşlerinı de.
kapsayan yaşamın avucunda... En akla aykın şeyle-
ri bile yaşamdan aldığı bilgılerle kurguluyor.
Ama daha önce bır sanatçı anlatmadığı ıçın Bafa
Gölü'nü göremedığinı söyleyen Melih Cevdet An-
day'ı da unutmayın.
Sanatın gizıne gıden yol bu sözden geçıyor.
Nedir istenen?
Bafa Gölü'nün bir resmı, fotoğrafı, müziğı. öykü-
sü, vb... Bakılanın sanatçı yorumuy>a dondurulma-
sı...
İşte bu noktada "metinlerarasılık" özel bır önem
kazanıyor.
Bafa Gölü'nü görmemiz için bir sanat yapıtının ara-
cılığı gerekiyorsa, bütün göllerı denızlerı, ağaçları,
kuşları, yağmuru karı. düşünmeyı konuşmayı. dost-
luğu düşmanlığı, doğmayı ölmeyı görmemiz için de
sanat yapıtlarının aracılığı gerekır.
Demek ki bır yazar. doğrudan yaşamdan yola çık-
mak yerıne, başka yazarların yapıtlarından yola çı-
karak gerçeğı daha iyi yansıtabilir.
Yıllar yılı üstüne tıtredığımız özgünlük elden gitti
mi?
Özgünlük bir kuruntu yalnızca...
Sözcükleri siz mi yarattığınız? Duygulan. düşünce-
leri? Yazıyı, şiiri, öyküyü, romanı? Ucunu bırazcık kı-
pırdatınca özgün sayıldığınız bütün bır yazı gelene-
ğini?
Yapılan yalnızca yeni bileşımler...
Öyleyse daha önce başka bırılerının yapmış oldu-
ğu bileşımlerden yola çıkmakta da hiçbir sakınca
yok...
Peki, bu "metinlerarasılık" yeni. bir şey mi?
Değil, ama son yıllarda üstüne çok düşülüyor. ay-
nca bir özgünlük olsun dıye de, yazarlar bu oyunu
göstere göstere, lyice tadını çıkararak oynuyorlar...
Değişik gerekçeler öne sürülüyor, ılgınç kuramsal
sözler ediliyor.
Sanırım yazın için salt yaşamdan yola çıkmak dı-
ye bir şey hiçbir zaman söz konusu olmamıştır.
Belki ilk söylenen şıir...
Yazarlar yazarları sürekli gözler. kendılerınden ön-
cekilerden olduğu gibi, çağdaşlarından da etkilenir,
esinlenirler.
Belirterek, kimi zaman da belırtme gereğı duyma-
dan, birbirlerının yapıtlarından alıntılar yaparlar...
Dahası dünyayı (dıyelim Bafa Gölu'nu) görmek ıçın
sanatların yorumlarından yararlanırlar...
Başkalanndan alıntı yapmayı değıl. esinlenmeyı
bıle doğru bulmayan, bütünüyle özgün olmaya ça-
balayan yazarlar için de durum pek değişik değıldır.
Örnekse Bruegel'ın, Van Gogh'un. Picasso'nun
resimlerini görmüş bir ınsanın dünyaya bakışı kendi-
ne özgü olabilir mi?
Yazarlar da, bütün insanlar gibi. sanatlarla dünya-
ya açılıriar, sanatlarla dünyayı görürler... Güçlerini sa-
natlardan alırlar...
Bu anlamda özgünlük aranışına gırmek. kendini
yoksulluğa gömmek olurdu...
Yapıttan yapıta akış, kurallı ya da kuralsız, bütün
çağlarda yaşanmıştır.
Özgünlük dediğimiz yeni bir bıleşımdır yalnızca...
Bugün yadırganan. işin iyice abartılıp bır bilmece
havasına sokularak, "Haydı, bulun bakalım!" dıye
okurlarla oynanan bır oyuna dönüştürülmesıdır.
'Nasreddin Hoca'ya armağan
• Kültür Servisi - Oölak Yayınları. Nasrcddm Hoea
hakkında herhangı bir çalışma yapılacağı zaman ilk
gözönüne alınması ve mutlaka yararlanılması geıeklı
bir çalışma yayınladı. 300 biiv ük bov sav tav ı aşan bu
çalışmada ıkisı vabancı 22 araştırmacınııı \;isrcddin
Hoca hakkındaki son ve genış araştırmaları ver jlıvor
Çalışmanın editörlügünü halkbılım uzmanlarından M.
Sabri Koz üstlenıvor.
Rotterdam Müzik Festivali
• Kültür Smisi - Bır -.üreden bcrı Rotterdam
Filarmoni Orkestrası"nın ^efliğını yürütcn düınaca
ünlü Valerv Gergiev'in. orkestra ile birlikte plaııladığı
Rotterdam Müzık Fesrivalfnin ılkı bu vıl 18-27eyliil
tarihlerı arasında Rotterdamda vapılıvor. Festi\al.
Eylül 1996'dan başlayarak 10 günlükdönenılerle her
yıl düzenlenecek ve programlarda senfoni konserlerı.
opera ve bale. oda müziğinin yanı sıra fılm ve özel
etkinliklere de yer venlecek. Festivalın bu > ılkı
programında çağımızın en önemli uç bestecisi olan
Igor Stravınsky. Claude Debussv ve Sergeı
Prokofiev 'ın yapıtlan ver alıvor.
Türk cazcılar Intennet'te
• Kültür Servisi- Pnzmanet-Vıdeo on Lıııe \e Türk
Caz Derneğı ışbırlığıyle gerçekleştırilen ışbırlığı
kapsamında3. Uluslararası İstanbul Caz Festıvalı'nde
yer alan Kerem Görsev. İllıan Erşahın. TLIIKI Ötenel.
Can Kozlu. Neşet Ruacan. Kürşad And. înıer Demırer.
Ateş Tezel ve Asıa Minör grubu elemanlarım
Internette tanıtmava başladı. Tanıtım bılgılerı içınde
sanatçılann festival kapsamındakı programlan.
görüntüleri. kendileri ve albümlen hakkında bılgıler
yeralırken; seslendırdiklerı bazı parçalardan kısa
bölümlerden de dinlemek mümkün. Daha sonra da
Okay Temiz ve Aydın Esen gibi dığer caz
sanatçılarının sayfalan Internet'ten tanıtılmııvj devanı
edilecek. Türk caz sanatçılan hakkında bılgı almak
ısteyenler http://www.vol.com.tr internet adresıne
ulaşabilirler.
Bilim Teknik'ten fotoğraf yarışması
• Kültür Servisi-TÜBİTAK Bılım Tekııık dergısımn
ilkı geçen yıl yapılan fotoğraf yanşmasınııı ıkınciM bu
yıl e\im-kasım aylarında gerçekleşecek. '»arişma
siyahbeyaz ve saydam dallarında yapılıvor >apıtların
en son 11 Ekim 1996 tanhiııde teslım edıleceğı
yarışmanın konusu "metal" olarak belirlendı. Seçıcı
kurulu. Tuğrul C
a
kar İbrahım Göğer Zafer Karaca
Güven İncirlıoğlu Gülnur Sözmen Ahnıet Tolungü»; \c
Ahmet Cevdet Yalçıner'denoluşan yanşmavla ılgili
bılgıleri ıçeren şarfname Bilim \e Tekııık ı k T g d
edinilebilir.