Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
: 1 TEMMUZ 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Medya kampanyalan, beyaz eşya sektörünün korkulu rüyası olan standart dışı üretimi teşvik ediyor
Promosyon, merdîven altına indiHİLVA GENÇ
Medya kuruluşlannın düzenledıği promosyon
kampanvaları. merdîven altı üretimi körüklüyor.
Promosyon kampanyalarının çığ gibi büyümesıyle
bırlıkte merdi\en altı üretımın katlanarak arttığına
dikkat çeken bevaz eşva sanayıcılen. özellıkle ıthal
edilen bevazeşva veelektronıkcıhazlann kalıtesız-
liğine dikkat çe'ktiler. ICupon karşılığında tüketıcıle-
re dağıtılan urünlere satış sonrası ser\ıs hızmeti ve-
rilmedığını ve vedek parça sıkıntısı çekıleceğını ha-
tırlatan sanavıcıler.promosyonkampanyalarıylada-
ğıtılan ürünlerın \ergı ladesi me\zuatı dışında bıra-
kılmasının kay ıt dışı ekonomiyi de körüklediginı bıl-
direrek. spot pıyasa olarak bıfınen merkezlerde ver-
gı dışı \e faturasız satışiarın artan bırtempoyla de-
\am ettiâını vurguladılar.
Kupon karşılığında beyaz eşya \e elektronik cı-
haz dağıtan medva kuruluşlarını standartlara uygun
• Kupon karşılığında tüketicilere dağıtılan urünlere satış sonrası servis hizmeti
verilmediğini ve yedek parça sıkıntısı çekileceğini hatırlatan sanayiciler,
promosyon kampanyalarıyla dağıtılan ürünlerin vergi iadesi mevzuatı dışında
bırakılmasının kayıt dışı ekonomiyi körüklediğini bildirerek, spot piyasa olarak
bilinen merkezlerde de vergi dışı ve faturasız satışlann arttığına dikkat çektiler.
olmavan üriin \ermekle suçlayan Auer Pazarlama
Şırketı Genel Müdürü Erdoğan Ünlii, satış sonrası
hızmeti vermeven. vetkilı servısı ve yedek parçası
bulunmayan kapkaçcı ürünlerın pazarlanmasına kar-
şı olduklarını belırtti. Kayıt dışı yerlerde üretılen
mallan ucuz fı\ atlara alan medva kuruluşlarının bü-
vük kampanyalarla tüketicilere ulaştıklanna deği-
nen Ünlü. "Buucuzmallarçoköneınlibirhedhev*-
riliyormuş gibi tüketiche sunuluyor'" dedı.
Medyadakı promosyon çılgınlığının kavıt dışı
ekonomiyi körüklediğini bıldıren Aksan E\ Gereç-
lerı Sanayii Genel Müdürü Cumhur Serbest. de\ le-
tın bu duruma bılinçlı olarak göz vumduğunu ılerı
sürdü. Promosyon adı altında dağıtılan birçok ürü-
nün standart dışı üretildiğını kaydeden Serbest, özel-
likle ithal ürünlerde kalite farkının dikkat çekıcı ol-
duğunu belrrtti. Promosyon \eren basın kuruluşla-
rının ıthal edilen beyaz eşya \e elektronik cıhazlara
servis hızmeti garantısı vermedıklerını de vurgula-
van Serbest. bu çılgınlığa son verılmesıni ıstedı.
Med> anın promosyonla haksız rekabet ortamı ya-
rattığını dılegetiren Beyaz Eşya Sanayıcıleri Derne-
ği vetkililen. promosyon adı altında dağıtılan ürün-
lerin de K.DV ve ÖTV kapsamına alınmasını ıstedi-
ler Promosvon mallannın vergı iadesi kapsamına
alınması gerektığinı belirten vekliler. promosyonun
merdiven altı üretimi arttırdığını sövlediler.
Karşı olmayan da var
Merdiven altı üretımin beyaz eşya sektörü için yıl-
lardır büyük sorun teşkıl ettığını dile getiren Arzum
Dış Tıcaret Pazarlama'dan bır yetkıli, promosyonun
kayıt dışı üretimi arttırdığı görüşüne katılmadıklan-
nı hatırlattı. Spot pıyasalarda faturasiz yapılan satış-
lann kayıt dışı ekonomiyi körüklediğini kabul eden
vetkıli, gazete kampanv alannın büy ük bir kaçak v a-
ratmadıgını ıddıa etti.
Promosvon kampanyası çerçevesinde Arzum'un
birçok ürününün de dağıtıldığını söyleyen yetkili,
bu zamana kadar bu amaçla satmış olduklan bütün
ürünlerın KDV'sının kesildığinı belirtti. Yetkili, pi-
yasa koşullarının kendılerıni kampanya ıçin ürün
vermeye zorladığını bıldirdi.
Başbakanlık, besicilerin borçlannı 1 yıl erteleyen kararnameyi işleme koymadı
'Deli darbe
• ANAYOL
koalisyonunun Tanm
Bakanı İsmet Attila,
deli inek hastalığının
Türkiye'deki kırmızı
et talebini olumsuz
yönde etkilediğini
belirterek
"Kararname yeniden
hazırlanarak
Başbakanlığa
gönderildi" dedi.
Birçok besicinin iflas
tehlikesi altında
bulunduğunu belirten
Attila. deli inek
hastalığının yol açtığı
zararın mutlaka
karşılanacağını
bildirdi.
ANKARA (Cumhuri>et
Biirosu)-ANAYOL
koalıs>onunun Tanm ve
Köyişlerı Bakanı İsmet Attila.
deli inek hastalığı nedeniyle
zarar gören besicilerin .
borçlannın 1 yıl ertelenmesinı
öngören kardmamenın,
Başbakanlık tarafından işleme
konulmadığını bıldirdi.
Attila. yaptığı yazılı
açıklamada. deli inek
hastalığının Türkıye'dekı
kırmızı et talebini olumsuz
yönde etkilediğini
anımsatarak "Besicilerin
borçlannın bir >ıl
erteleıımesine ilişkin
hazırlanan karamamenin
Başbakanlık tarafından
işleme konulmaması üzerine.
kararname \eniden
ha/ırlanarak Başbakanlığa
gönderildi" dedı
Iflaslar arttı
Bırçok beMcının ıflas
tehlikesi altında bulunduğunu
belirten Attila. deli inek
hastalığının yol açtığı zararın
mutlaka karşılanacağını
bıldirdi. Attila. deli inek
hastalığının basında
^ansa^vonel bır şekilde yer
almasının kırmızı et
tüketımınde büyük bırdüşüşe
neden olduğunu söyledı.
Büyükbaş hayvan
besıcılennın de ellerindekı
havvanları satamadıklanna
İsmet Attila: Çok mağdur var.
ışaret eden Attila. şunlan
sövledr "Bu durum, zaten
yetersiz sermave ile a>akta
duran besicilerimizi iflas ile
karşı karşı\a getirmiştir.
Ancak İH'sicili'rin mağdurneti
giderilecektir. Besicilerin
borçlannın birvıl
ertelenmesini öngören
kararname, Ziraat
Bankası'mn bu u>gulamadan
dolayı uğrayacağı görev
lararını karşılayacak yeterli
kavnağın Hazine'de
bulunmaması gerekçesK le
Başbakanlık tarafından
işleme konulmadı. Bunun
üzerine Tanm ve Köyişleri
Bakanlığı tarafından aynı
mahhette >eni bir kararname
hazırlanarak Başbakanlığa
gönderildi."
Büyüme
hızı
yüzde 9.9ANKARA (AA) - Türkıye ekono-
mısının büyüme hızı. yıîın ılk üç
ayında geçen yılın aynı dönemıne
göre yüzde 9.9 olarak gerçekleşti.
Büyüme hızı geçen yılın ilk üç ayın-
da yüzde -0.2 olmuştu. DlE'den va-
pılan açıklamaya göre bu yılın ilk üç
ayında GSMH ıse cari fiyatlarla 2
k'atrilyon 211.9 trılyon lıra. 1987 yı-
lı sabit fiyatlarıyla ıse 20 tnlyon
845.6 milyar lira olarak hesaplandı.
DlE açıklamasında. 1996 yılının bı-
nncı üç aylık dönemındeki gelışme
hızının. biröncekı yıiın aynı dönemi-
ne göre dış tıcaret venlennın henüz
yayımlanmamış olması nedenıv le
geçicı olarak hesaplandıgı bıldınİdı.
Açıklamada. şö\ iedenildi- "Dıştica-
ret istatistiklerine ilişkin verilcr,
Gümriik Müsteşarlığrnca AB'nin
kullandığı formata getirilen gümriik
be\annamesibelgelerinegecilmesi\e
yeni programlann oluşturulma<>ı ne-
deniyle gecikmiştir. GSMH hesapla-
malannda kullandığımız dış tıcaret
değerleri, 1995 > ılının a> nı a> lannda-
ki ortalama bevanname değerleri ile
1996 > ılı bc> annanıe sa> ılan dikkate
alınarak tahnıin edilen toplam de-
ğerlerdir." Geçicı hesaplamalara gö-
re ocak- mart dönemini kapsayan ılk
üç ayda büyüme hızı, sabit fiyatlar-
la vüzde 9.9 olarak açıklanırken ca-
ri fiyatlarla vüzde 82.4 olarak sap-
tandı. Yılın ılk üç ayında sektörler
bazında en yüksek büyüme hızı yüz-
de 33.1 ile ıthalat vergisi. yüzde 12.6
ile ticaret. yüzde 8.8 ile de sanayı
sektöründe «örüldü.
DUNYA EKONOMSINE BAKIŞ / ERGJN YILDIZOĞLU LONDRA
Çölün Kumdan Kaleleri Yıkılıyor mu?
2
5 haziranda Riyad'da pat-
layarak 19 ABD askerinin
ölmesıne ve çoğu Ameri-
kalı 300 kışinın yaralanmasına
yol açan bomba. Suudı Arabis-
tan'ın bir ekonomık ve polıtik
kriz surecine gırdığıni gösteri-
yordu. Bu krız, hem dünyanın en
büyük petrol ihracatçısı olan ül-
keyi yöneten Suud ailesinin hem
de hâlâ petrol açısından buyük
ölçüde ıthalata bağımlı olan
ABD'nin bölgedeki varlığının ge-
leceğinı tehdıt ediyor.
Bombaların kaynağı?
Gerek son eylemı, gerekse de
geçen kasım ayında beş ABD
askeri personelinin ölümüne
yol açan bombalı saldınyı, Suudi
hükümetı ve ABD yönetiminin
yaptığı gıbt. dış kaynaklara, ör-
neğin Iran'a atıfla açıklamak
mümkun değıl. Kasım bombala-
masının failleri olarak idam edi-
lenlerin dördünün Vahabi ve Su-
udiArabistan vatandaşı olması-
nın gösterdiği gibi "terörün kö-
kü" dışarıda değil. Mutlaka bir
dış bağlantı aranacaksa, idam
edilenlerden üç tanesinin "Af-
ganistan mücahidi" olmasına
bakmalı. Tabii bu mücahitleri Af-
ganistan'a ABD/CIA ve Suudi
Arabistan bağlantısının gönder-
diğini unutmadan! Ne derler
"Rüzgâreken..."
ABD ve Körfez
Suudi Arabistan rejımi, özel-
likle Körfez Savaşı'ndan bu ya-
na gittikçe derinleşen bir politik,
ekonomik ve sosyal krizi yaşıyor.
Işte bu krız rejimi tehdit etmeye
başlayan birtoplumsal muhale-
fet yarattı. Bu muhalefet önce
kendinı 1991 Mayısı'nda 400
aydının imzalayarak krala verdi-
ği mektup. sonra Eylül 1992'de
fizik profesörü Muhammed el
Masarı tarafından yayımlanan
45 sayfalık manifesto ve 1993'te
Masarı tarafından kurulan Meş-
ru Haklan Koruma Komitesi gi-
bi yasal/barışçıl hareketlerin ya-
nı sıra. rejim barışçıl açılımları
şiddetle bastırdıkça, bombala-
ma olaylarında olduğu gibi şıd-
dete yönelik biçimler de alıyor.
Bilindiğı gibi ABD'nin Körfez
bölgesine yönelik geleneksel
politikası. dünya ekonomisınin
en stratejik enerjı kaynağı olan
petrolün Batı tarafından kullanı-
mının sürekliliğinı sağlamayı
amaçlıyordu. Ancak "soğuksa-
vaş" bittikten sonra SSCB'in bır
tehdıt olmaktan çıkması, bolge-
de ABD'nin stratejik çıkarlarını
yeniden değeriendirmeyi ve ye-
ni araçları göz önüne almayı ge-
tirdi. Bazı analıstlere göre bu ye-
ni dönemde, ekonomik güven-
lik, jeo-polıtık güvenliğe göre ön
plana çıkmaya başladı('). Diğer
taraftan, politik dengeler terazi-
sınin bir kefesinın boşalması
ABD'ye daha rahat hareket et-
me ve bölgede fiilen asker bu-
lundurabilme olanağı yarattı.
Körfez Savaşı'ndan önce
ABD'nin bölgede, yaklaşık2000
askeri varken, bugün bu
sayı 20.000 kalıcı perso-
nele, 200 uçak ve 20 sa-
vaş gemisine yükseldi.
(VVall Street Journal
27/06/96). Dünyanın en
buyük petrol ihracatçısı
ve bölgede ABD'nin en
önemli bağlaşığı olan Su-
udi Arabistan'da ise en az
5000 ABD askeri bulunu-
yor. Bu durum, genelde
bölge halklarında, özelde
de Suudi Arabistan'da,
bir işgal edilmişlik hissi
yaratarak, "anti emper-
yalist", "Batı düşmanı''
tepkileri güçlendirdi. Kral
Fahd'ın yerıne bir lider
bulma sorunuyla da kar-
şı karşıya olan Suudi Ara-
bistan yönetimi şimdi bir
de en yakın askeri bağla-
şığına yönelik bu tepkiler-
le uğraşmak zorunda. Di-
ğer taraftan bazı gözlem-
ciler, Suudi yönetiminin,
Körfez Savaşı'ndan son-
ra bir meşruiyet sorunu ile
de karşı karşıya kaldığı-
na işaret ediyorlar. ABD,
Dış llişkilerKonseyi'nden
Viorst Milton'a göre.
Arabistan toplumunu
oluşturan kabilelerin, Su-
udi ve Vahabi kabileleri-
nin lideriiğinı ve yönetimi-
ni kabul etmesi, Suudi-
Vahabi ortaklığının, bu
destek karşılığında aske-
ri politik güvenlik sağlaması şar-
tına bağlı (Foreign Affaires,
01/01/96). Irak Kuveyt'ı ışgal
edince Suudi Arabistan'ın Hıris-
tiyan ve İsraıl dostu bir gücün
korumasına gerek duyması bu
meşruiyet ılışkısinı buyuk ölçu-
de zedeledı. Üstelik "79807er
boyunca yapılan devasa askeri
harcamalar nereye gıtti?" soru-
su da gündeme geldi ıster ıste-
mez. Şimdi Suudi Arabistan'ın
savaş sırasında 500.000 Batılı
personeli araçlarıyla birlikte ba-
rındırabilmiş olmasına bakarak,
bu soruya. 1980'ler boyunca ya-
pılan altyapı yatırımları bağla-
mında. bir cevap bulanların sa-
yısı artıyor olmalı.
Diğer taraftan, petrolün varil
fiyatının. 1980'lerin ikinci yarı-
sında biraz toparlanmış olması-
na rağmen, 1970'lerden beri sü-
rekli geriliyor olması, gelirlerinin
yüzde 70'ıni petrolden elde e-
den Suudi hükümetinı çok zor
durumda bıraktı ve borçlarının,
1995'te GSMH'nın yüzde 80'ine
ulaşmasına yol açtı. (The Eco-
nomist 13/11/95).
Ve ekonomik durum?
Önce 1980'ler boyunca Iran'a
karşı, Irak'a yaklaşık 30 milyar
dolar yardım vermesi. sonra da
yaklaşık 120 mılyara mal olan
Körfez Savaşı (International
Herald Tribune, 29-30/6/96)
Suudi hükümetinin mali sorun-
larını daha da ağırlaştırdı ve kişi
başına milli gelirin 1982'de
12.000 dolardan 1996'da 7.000
dolara inerek (Business Week,
Körfez Savaşı'ndan önce Amerika'nın bölgede. >aklaşık 2000 askeri bulunurkerı. bu-
gün bu sayı 20.000 kalıcı personele, 200 uçak gemisi ve 20 sa\ aş gemisine y ükseldL
8/7/96) yüzde 41 gerilemesınde
en büyük rolü oynadı. Bu arada
dışarıda eğitımi engellemek ve
içeride orta sınıflann çocukları-
na olanak sağlamak için açılan
üniversiteler, Kuran'a dayalı bir
müfredata dayandığı için iş çev-
relerince istıhdam edilmesı
mümkün olmayan mezunlar
üretiyordu. Hükümetin personel
sayısını kısma yoluna gitmesiy-
le birlikte işsiz üniversiteli sayısı
hızla arttı. Üniversıte mezunları
içinde işsizlik oranı yüzde 25'e
ulaştı. Yakın zamana kadar işsiz-
lik nedir bilmeyen Suudi vatan-
daşları ve özellikle orta sınıfı açı-
sından bu durum, rejime olan
güvenı büyük ölçüde sarstı.
Gözlemcilere göre bu işsiz
gençlik islami hareket için
önemli bır kadro kaynağı oluştu-
ruyor. Diğer taraftan, re-
jimın elındeki kaynaklar
azaldıkça, kralıyet aile-
sinin sayıları 5000'i ge-
çen prenslerinin hesap-
sız harcamalan. gelırle-
rini arttırmak için iş çev-
relerinden aldıkları rüş-
vetlerin gittikçe artması
daha da dikkati çeker
bir hale geldi. Bu ortam-
da iş çevreleri içinde de
yolsuzluklardan şikâyet
eden ve kaynaklar üze-
rinde hukuki denetim is-
teyenlerin sayısı artıyor,
seslerı yükseliyor, Su-
udi Arabistan'da Yol-
suzluğa Karşı Komite"
örneğinde olduğu gibi
rejime muhalif örgütle-
rın sayısı artıyor. Irak'ın
tekrar petrol ihraç etme-
ye başlaması ile birlikte,
eğer beklendiği gibi pet-
rol fiyatı 10 doların altı-
na inerse Suudi Arabis-
tan'ın ekonomik sorun-
lan daha da derinleşe-
cek.
Seçenekler
azalıyor
Soğuk savaş döne-
minde Suudi rejimi bir
taraftan bölgede
ABD'nin tüm ısteklerine
uyarken, diğer taraftan
komünist, milliyetçi
akımların gelişmesini önlemek
ıçin dini, Batı ve israıl düşmanı
bir ıç politika uyguladı. Birbiri ile
çelişen bu iki politika, bir taraf-
tan soğuk savaş sonrasının ko-
şulları, diğer taraftan derinleşen
ekonomik ve politik kriz içinde,
İslami hareketin genel yükselişi-
nın etkısiyle de giderek sürdürü-
lemez hale geliyor.
Filistinli yazar Said Aburish'e
göre sosyal ve ekonomik sorun-
ların birleşmesi yüzünden "Is-
lamcı hareketyakın birgelecek-
te Suud monarşisini devirecek
bir hale gelecek." Bu Isla-
mi/Sünni hareket ise son dere-
cede Batı düşmanı, Şiilerin Müs-
lüman olmadığına inanan, ka-
dınların otomobil kullanmasına
bile karşı çıkan Vahabi mezhe-
bıne dayalı olacak ve bölgede
askeri stratejik dengeleri altüst
edebilecek.
Bu süreç içinde, Suudı rejimi
iç sorunları altında zayıflamaya
devam ettikçe ABD'nin deste-
ğine daha fazla gereksinim du-
yar hale gelecektir. Diğer taraf-
tan. ABD terörle mücadele et-
mek ve kendi vatandaşlarını ko-
rumak için bölgedeki vartığını Vı-
etnam, Kamboçya maceralarını
hatırlatacak bir şekilde daha da
derinleştirebilir.
Böyle bir ortamda ABD çıkar-
lan açısından Türkiye-!srail-Mı-
sır eksenini korumanın önemi
artar. Gelışmeler bu yönde de-
vam ederse, Wall Street Jour-
nal'ın ifadelerıyle daha şimdiden
"en patlayıcı bölge haline gel-
miş olan dünyanın bu en zengin
petrol alanı". sonunda bir kere
daha yangın yerine dönebilir.
Böyle bir olasılığın ne dereceye
kadar ciddiye alındığını Finan-
cial Times'in baş makalesinde
de görmek mümkün: "Batılı hü-
kümetlerkrallığa (SuudiArabis-
tan) sırtlannı dönemezler, dön-
memelidiıier.
Ancak bunların bölgedeki
ekonomik varlıklarını ellerinden
geldiği kadar sınırlamaya baş-
lamalan da tavsiye edilir."
(27/06/96)
C) W. Judd Peak (1994) A Reas-
sessment of US Strategıc In-
teresıs ın the Post-Gulf War
Mıddle East.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Sözün Tükendiği Nokta
Içinden geçtiğimiz günler, siyasal duyarsızıığın en
aşırı ve aşağılık biçimlerine tanıklık ediyor.
Toplumun değişik kesimleri arasındaki "iletişim " tü-
müyle yitırılmiştir. Değişik toplum birimlerini birbirine
bağlayan iletişimin dayandığı "söz tükenmektedir".
Çünkü toplum artık birbirlerinı hemen hiç "dınleme-
yen" birey ve kümelerden oluşuyor. "Söylenenlerin
dinlenmemesi" yalnız iletişim kopukluğu yaratmak-
la kalmıyor, ek olarak, söylenenlerin nitelığini de dü-
şürüyor: usa vurulmayan aptalca sözler her yönü sar-
mış bulunuyor.
Gerçekte, sözden çok eylemin geçerli olduğu, ken-
di kurallarıyla yaşayan biryeraltı dünyasının varlığı bi-
liniyordu. Türkiye yeraltı dünyasının her geçen gün
biraz daha büyüdüğü de izlenmekteydi. Siyasal so-
rumluluğun yok olmasıyla yeraltı dünyasının bu bü-
yümesi gerçekten olağanüstü boyutlara ulaştı.
Neredeyse tüm ülke yeraltı dünyasına dönüştürül-
müş bulunmaktadır.
Yalnız büyüklüğü tam olarak kestirilemeyen kayıt
dışı ekonomi bağlamında değil, son günlerde görü-
len kamu yönetiminin özellikle güvenlik ve yargı bi-
rimlerinde de bu olgunun derinleşmekte olduğudur.
Kamu yönetimi yeraltı dünyasına dönüştükçe iki
sonuç kaçınılmazdır. Sonuçlardan biri bıreylerin ken-
d> can ve mallarını güvenceye alma ya da bir ölçüde
de olsa "korkudan kurtulmak için" birilerine "sığın-
ma" gereği duymalarıdır. Kamu düzeninin düzensiz-
liğe dönüşmesinın doğal sonucudur bu. ikincisi de
"yasal hak arama " süreçlerinin yerine "doğrudan hak
alma" yöntemlerine başvurulmasıdır. Birey ya da top-
luluklar, kendilerini haklı bulduklarında, bunun sağ-
lanmasını yine kendi elleriyle gerçekleştirmeyi seçi-
yor. Her iki gelişme. tarihsel deneyimlerin kanıtladığı
gibi, faşızmi besler.
Türkiye'nin barış, demokrasi ve özgürlük yanlıları-
na düşen önemli tarihsel görev, en başta seçimle ge-
len ya da siyasal yöneticiler olmak üzere, kamu yö-
netim birımlerının yönetıcilerınin toplumsal sorumlu-
luklarını yerine getırmelerini sağlamak olmalıdır. Ka-
mu yönetimi birımlerı "yerüstünde tutulmalı" ve hal-
kın vergilerinın karşılığını görevlerinı "doğru dürüst"
yaparak ödemelidir. Bunu sağlama görevi ve sorum-
luluğu yalnız ve yalnız "en yukandan başlayarak" se-
çilmiş yönetıcılerin üzerindedır.
Çünkü, kamu yönetimi yeraltına inerse söz kal-
maz. Sözün tükendiği yerde ya faşizmin kopkoyu bır
karanlığının ıslığı ya da dinmeyen gözyaşlarının seli
kalır.
• • •
Türkiye, günlerini değil, yıllarını kan ve karanlık bo-
ğuşmaların sarsıntılarıyla geçirirken dünya bir başka
yönde dönüyor.
Geçenlerde Japon hükümeti dünyayı sarsan bir
karar aldı; "araştırma ve geliştirmeye" ayrılan kamu
kaynaklarını yüzde 50 arttırarak 155 milyar dolara çı-
karacağını açıkladı. Japon teknolojisinin daha çok
"başkalarının" araştırma ve buluşlarının sonuçlarına
dayalı geliştiği, oysa asıl yapılması gerekenın, "dev-
let eliyle" temel bilımler başta olmak üzere bilimsel
araştırma ve geliştirmeye önem verilmesi olduğu bu
konuya ilişkin açıklamada vurgulanıyor. Ek olarak Ja-
pon eğitim düzeninin bilimsel araştırma ağırhklı ola-
rak yeniden yapılandınlacağı belırttliyor.
Geçen yıl, 1995'te, Türkiye'nin katkılı ulusal geliri
cari fiyatlarla 7.6 katrilyon lira ya da 167.3 milyar do-
lardı. Bir başka anlatımla Japonya, Türkiye ulusal ge-
lirıne yakın bır parasal kaynağı, devlet eliyle bilimsel
araştırma ve eğitime ayırdığını açıklıyor. Japonya; bi-
lim ve araştırma yatırımlarıyla, ünıversite ve araştır-
ma kurumlarının bilim adamı ve gençlerinin gelece-
ğe umut ve güvenle bakmalarını sağlıyor.
Geçen ders yılını "paralı eğitim" tartışmalarıyla ge-
çiren Türkiye ünıversitelerinde rektör seçimlen yapı-
lıyor; yine bugünlerde 1995-96 ders yılı sona eriyor;
üniverşiteleri bitiren onbinlerce genç "hayata atılı-
yor". Öğretim üyesi örgütleri maaşlarının yetersizli-
ğını dıle getiriyor; rektör seçımlerinin, özellikle büyük-
kent dışı üniversitelerin birçoğunda öğretim üyeleri
arasında, çok ilkel ya da "bilim dışı" bir kadrolaşma
anlayışını yansıtan çatışmaya varan olumsuzluklar
yarattığı görülüyor.
Ve çok daha önemlisi, bugünlerde üniverşiteleri bi-
tiren onbinlerce gence, toplum olarak ne sunuyo-
ruz? Eğitimlerıne uygun ış olanaklan mı? Yaptıkları
ışin gerçek karşılığı olan bir ücret düzeyi mi? Gele-
ceğe umutla bakmalarını sağlayacak aydınlık açılım-
larmı?
Üniversite bitiren gençleri, örtbas edilen yolsuzluk-
lann, büyüklüğü bilinmeyen rüşvetin, ulusal gelirin
yarısına yaklaştığı öne sürülen kara paranın kirii ba-
taklığına "atmaktan" başka yapabilecek bir şeyler
de olmalıydı.
Ne dersiniz, sözümüz mü tükendi?
374.5 trilyonluk geri ödeme
Hazûıe'niıı
teımnıız zoru
• Bugün 451.5 milyar
liralık faiz ödemesi
bulunan Hazine,
temmuz ayının tümünde
374.5 trilyon liralık iç
borç anapara ve faiz geri
ödemesi yapacak.
Hazine, yine yann halka
219 gün vadeli \ e > üzde
61.97 net dönem faizli
bono satışı başlatacak.
ANKARA (ANKA) -
Faize karşı görüşleriyle
bilinen Refah Partisi'nin
DYP ile kurduğu
koalisyon hükümeti ilk iş
gününe faiz ödeyerek
başlayacak. Temmuz
ayında iç borç geri
ödemeleri konusunda
zorlu bir ay yaşayacak
olan Hazine, bugün
451.5 milyar lirahk faiz
ödemesi gerçekleştirecek
Hazine IVfüsteşarlığf nın
verdiğı bılgiye göre RP-
D\'P hükümetinin ılk
ayında 125.6 trilyon lirası
faiz. 248.9 trilyon lirası
da anapara olmak üzere
toplam 374.5 tnlyon
liralık ıç borç geri
ödemesi yapılacak.
Hazine'nın kamuoyuna
önceden açıklanan
temmuz ayı iç borç geri
ödeme takvimi ve
mıktarlan şöyle: "1
temmuzda 451 nıiKar lira,
3 temmuzda 7 trihon
232^ mihar lira, 9
temmuzda 8 trihon 290
milyar lira, 10 temmuzda
87 trihon 580.2 mihar
lira, 14 temmuzda 22
trihon 341.5 mihar lira,
635.8 mihar linÇ 28
temmuzda 95 mihar lira,
31 temmuzda ise 105
trihon 135.9 mihar lira."
Hazine. uzun bir aradan •
sonra halka doğrudan
bono satışına da yann
başlayacak. 28 banka ve
Merkez Bankası şubeleri
ile bazı aracı kurumlar
aracılığıyla halka
arzedilecek 219 gün
vadeli bonolar için net
yüzde 61.97 dönem faizi
ödenecek.
Geri ödemesi 5 Şubat
1997'de yapılacak olan
söz konusu bonoların
satışta kalacağı üç günde
nasıl bir talep göreceği
bilınmıyor.