Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 MAYIS1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
AB. insan haklanndan sonra ekonomik konulardaki sosyal uzlaşmanın da demokratik yapıya kavuşturulamadığı görüşünde
Türkîye'rrin uzlaşma notu da kırık
BENCE
İZZETTİN ONDER
OZGIR (JLISOV
BRİ'KSEL- Türkiye ıle ekonomik ve
malı ışbirliğini demokratıkleşme \e ınsan
haklan konularındaki eksiklıklerin gide-
rilmesı koşuluna bağlayan A\rupa Bırlı-
ği. toplumsal uzlaşmamn çatısı sayılan
ekonomik \e sosyal konseyin de siyası
müdahaleden uzak bıryapıya kavuşturul-
ması uyansında bulundu. Başbakan .Me-
sut Yılmaz'ın 6 Mayıs tanhlı genelgesı ıle
kurulan Türkıye'dekı yenı Ekonomik \e
Sosyal Kon^ey'ın sıvıl toplumun eğılım-
lerini ne kadar yansıtacagı konusundakı
kuşkusunu koruyan AB Ekonomik \ e Sos-
yal Komitesi (ECOSOO Başkanı Adriano
Graziosi, "Türkive'de hükümetten zi>a-
de, sivU toplumun kendisini ifade edebile-
ceği bir ekonomik ve sosval konseve ihti-
yaç\«r' dedı. ECOSOCun AB ve AB üye-
si olmayan Akdenız ülkelerını de kapsa-
yacak bıçimde ttalya'da organıze ettıği A\ -
rupa-Akdenız sosyal alanı konulu toplan-
tıyaTürkıvededavetedilırken. 24-25 ma-
yıstakı loplantıda Türkıye'yı temsıl ede-
cek isimlerhâlâ belırlenemedı.
ECOSOCta AB hükiımetlerinin belır-
leyıci olmadıöını söyleyen Graziosi. "*Tür-
kiye'de daha önce kurulan konseyin >apı-
sı ECOSOC'un yaptsından tanıamcn fark-
lıydı. Ekonomik \e sosyal konse> srvil top-
lumun bir vansıması olmalıdır. fürkiye'de
isehiikümetinyansımasışdı" ^eklinde ko-,
nuştu.
• AB Ekonomik ve
Sosyal Komitesi Başkanı
Adriano Graziosi,
Türkiye'deki sosyal
konseyin. toplumsal
kesimleri değil hükümeti
temsil ettiğini söylerken.
ECOSOCun Akdeniz
ülkelerinin de katıhmıyla.
24-25 Mayıs'ta
gerçekleştireceği
"Avrupa-Akdeniz Sosyal
Alanı" konulu toplantıya
davetli olan Türkiye'yi
kimin temsil edeceği belli
değil.
Brüksel'dekı merkez bınasında Cum-
hurıyet'ın konuyla ılgılı sorulannı yanıt-
layan Adriano Graziosi. ECOSüC'un da-
nışmanhk nıteliöinin altıııı çızerek. şöyle
konuştır "ABülkelerinde ekonomik \esos-
yal konsev lerin kurulmasındaki amaç, hü-
kümetier karar aJmadan önce. ber kesimin
göriişlerini açıklayabilmesini sağlamaktır.
Türkhe'de de hükiinıet karar alnıadan
önce. SİNİI toplumun farklı kesimleri gö-
rüşlerinj ifade edebilmelidir. Konsty, Tür-
krte'de toplumsal dh aloğun geliştirilmesi-
ne \e demokratikleşmesürecine katkıda bu-
lunnıalıdır"
AB'de sadece İngiltere asosyal
AB've üye 15 ülkeden
10'unda. toplunıdakı farklı
çıkar gruplarını içine alan \e
sivıl toplumun görüşlenni
yansıttığı bir ekonomik %e
sosyal konsey \ar.
tngiltere. Almanya.
!s\eç. Finlandiya \e
Danimarka'da böyle
bıryapı yok.
İngiltere. 1992"de
Maastricht'te AB
Anlaşması'na imza
koşarken. sosyal protokolü
benımsemeyeceğinı
açıklayarak. AB'nın sosyal
polıtıkalarıyla
ara^ına bir mesafe
koymuijtu. Ancak. AB'ye
üye ülkelerin. Birliğın
yeniden yapılandınlmasını
tartıştığı hükümetlerarası
konferansta bazı
ülkeler. sosyal
protokolün
anlaşmayadahıi
edılnıesı gerektığını
sa\unuyor. İngiltere
dışındaki dört
ülkede ıse. konsey kurumsal
olarak bulunmamakla
birlikte. gerektığı
zamanlarda fiili olarak
toplanabılıyor.
trlanda, krizi uzlaşmayla yendi
Irlanda. ekonomı yönetıminde
toplumsal uzlaşmanın başarı
gösterdıği ülkelere bir örnek.
Radio Telefıs Eirann'da ekonomi
editörü olarak görev
y apan gazetecı
George Lee,
ülkedeki ekonomik
silkinmenın
başlangıç noktasının
da bu toplumsal
uzlaşma olduğunu
ıtade ediyor. 80"lerın ortalannda
ışsizlığin. borçlanma gerefinin
yüksek rakamlara ulaşmış
olduğunu ifade eden Lee. vanlan
toplumsal uzlaşmayı şu sözlerle
anlatıyor: "Sendikalar. iş\eren
kesimi \e hükümet temsilcileri
bir ara\a gelerek, AJnıaııya'daki
ekonomi yönetimi benzeri bir
modelde karar kıldı.
Toplumsal dü/eyde
vanlan uzlaşma
sonucu, sendikalar
ücret artişlannın
düşük bir düzeyde
kalmasına nza
gösterirken,
Brükserden gelen para da
verimli kullanıldı. AJınan
kararlar sonucu çokuluslu
şirketier de yatınm için
Irlanda'va gelmeye başladı."
ECOSOC'u farklı ekonomik \e sosyal
çıkar gruplan arasında diyaloğun kurulma-
sını sağlayan "uzmanlaşnuşbirkaımıoyır
olarak tanımlayan Graziosı, "ECOSOC'un
ekonomi\i denetleme gibi bir rolü yoktur,
ancakToplulukdüzkmindcekonomikge-
lişnıelerkarşısında kendisini ifade eder'de-
dı AB Bakanlar Konseyi'nin tarım. çe\-
re. ulaşını \e sosyal ıçerıkli her türlü ko-
nuda ECOSOCa danışmasi gerektığını
belirten Graziosi. AB'nin temelını atan
MaastnchtAnlaşması'ndada ECOSOCa
danışılmaM gerektiğinin altının çızıldiği-
nı \e ECOSOC'un baüımsız olarak fikir
bildirme hakkının belirlendığıne dıkkat
çekti,
Akdeniz toplantısı
Yalnızca AB ıçerisınde değil. AB üye-
sı olmayan ülkelerle de farklı düzlemler-
de diyaloğu sürderen ECOSOC. 24-25
Vfayıs tarıhlerinde. toplam 27 ülkenın ka-
tıhmıyla Italya'da "Avrupa-Akdenizsosyal
alanı" konulu bir konferans düzenliyor.
AB üyesi ülkeler ile Akdenız'de kıy IM bu-
lunan AB üyesi olmayan ülkelenn katıla-
cağı konferanita Türkiye'y i kimlerin tem-
sil edeceöi henüz belirlenmedi.
ECOSOC. bu konferansa Türkiye'de
muhatap olarak gördügü AB-Türkiye Kar-
ma Istişare Komitesi Eşbaşkanı ve İSO
Başkanı Hüsamettin Kavi ıle Akdeniz po-
lıtikalannı takip eden Komite üyelenni ça-
ğırdı. ISO'da Genel Sekreter Danışmanı
olarak görev yapanŞuleEriçok,konferans
için henüz bir katılım teyidi gelmemekle
birlikte. Türkıye'mn konferansta yer ala-
cağiböyledi.Önceliklegöçmenişgücünün
sosyal boyuiunun elealınacağı konferans-
ta. A\ rupa-Akdeniz ekonomik ve sosyal ala-
nı çerçe\esınde istıhdam. iş dünyası. iş eği-
timı üibı konularolacak.
1995 raporunda memurun yüzde 4.1, kamu çalışanının yüzde 22 fakirleştiğine yer veren TOBB, toplumsal diyalog istedi
Yoksullaşma içînde istîkrar arayışıANK.ARA (Cumhurivet
Bürosu)- Çalışanların son 2
yıl ıçınde yaşadıklan yüksek
oranlı yoksullaşma Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliğı "nin
(TOBB) raporuna da >ansı-
dı. TOBB tarafından hazır-
lanan 1995 Yılı Ekonomik
Raporu'nda kamuda çahi>an
işçilenn ücretlennın 1994'te
yüzde 5.2. geçen y ıl yüzde
21.7; memur maaşlarımn
1994'te yüzde 22. geçen >il
da yüzde 4.7 oranında reel
kayba uğradığı belirtildı. Ra-
pora göre, özel sektörde ça-
lışan ışçilerin de 1994 yı-
lında yüzde 20 oranında dü-
şen reel ücretleri geçen yıl
yalnızca yüzde 1.6 oranında
arttı. TOBB Yönetim Kuru-
lu Başkanı Fuat Miras. eko-
nomıdeki istikrarsızlığmgı-
derilmesi için alınacak ön-
lemlerin "toplumsal uzlaş-
mayla" belirlenmesinin şart
olduğunu vurguladı.
Miras. TOBB'un cumar-
tesi günü yapılacak 51. Ge-
nel Kurulu için hazırlanan
"Ekonomik Rapor 95** baş-
lıklı çalışmaya yazdığı ön-
sözde. ekonominın zor ve
karmaşıkbirdönemyaşadı-
ğına dikkat çekti. Yüksek
Başkan adayı Cavuşoğlu. Yargıya gjderiz
TOBB seçimine iptal gölgesiEkonomi Ser> isi - Türkiye Oda-
lar ve Borsalar Birhgf nin 26 ma-
yısta yapılacak seçimlerı öncesın-
de. başkan adaylanndan Ankara Tı-
caret Odası Başkanı Ahmet Çav u-
şoğlu. "yasaya aj'kın" olduğunu
öne surdüğü seçım yöntemı düzel-
tılmezse. ıptal ıçın yargıya gıdece-
ğıni açıkladı.
Delege çoğunluğu yerıne kon-
sey sıstemınedayanan bırmodehn. demokratik
olmadığını veçoğunlukeğılımınıyansitmadığı-
nı sa\unan Cavuşoğlu. "Başbakan seçtirdiği-
ni iddia eden bugünkü yönetim y ıllardır TOBB
>asasını çıkartmamıştır" diyerek. eski TOBB
Başkanı Sanayi Bakanı Valım Erez'Ie. onun de-
vamı olarak nitetedıöı TOBB Başkanı Fuat Mi-
ras'ı suçladı. Erez ve Miras'ın da geçmışte bu
seçım siMemının ya>al boşluklarından
şıkâyet ettıklermı kaydeden Ç\i\ uşoğlu.
bu iki ismın. TOBB'un gücünü kendi
çev relenndeki 20-25 kişilık bir grupla sı-
yası eğilımleri doğrultusunda kullanma-
y ı sürdürmek ıçın. yasal düzenlemeden
kaçındıklarını ıleri sürdü.
Delegelenn oyianyla yapılacak bırse-
çımi kendısının kazanacağını. çünkü bu-
günkü yönetimın Anadolu'yu ıhmal et-
tığinı belirten Cavuşoğlu. kendisının ileri *ürül-
düğü gıbi ANAP adayı olmadığını. tünı özel .-.ek-
törii temsil ettığını iddia ettı. TOBB'un ekono-
mik polıtikaların patronu olması gerektığını de
savunan Ça\ uşoğlu. ATO olarak düzenledikleri
toplantıda hükümeti ekonomiye zarar v erecek v er-
gi önlemlerinden vazgeçirerek bunu kanıtladık-
lannı öne sürdü.
24 mayısta Türk-İş'le görüsecekler
IMF işçiyi de dinleyecek
GL'NEŞGLRSON
AN KARA - H ükümete, maaş \ e ücret-
lerin reel olarak daha fazla düşürülmesi-
nin "sosyal patlamaya" neden olabılece-
ği uyarısı yapan L'luslarası Para Fonu
TlMF). Türkiye'de ılk defa bir işçı
konfederasyonundan da göriişme ıs-
teminde bulundu \'ıllıkolağan ın-
eelemelerinı yapmak üzere Anka-
rada bulunan IMF heyetı Türk-Iş
Genel Başkanı Bayram Meral'den
randevu istedi.
Türk-Iş Genel Başkanı Meral de. he-
yete. 24 mayıs cuma günü için randevu
verdı.
Türkiye'de sosyal güvenlık reformu-
nun toplumMİ patlamalara yol açmadan
t,erçekleşmesi gerektiğinı savunan Türk-
Iş'ın. bu görüşmede, heyete bu konuda-
kı görüşlerını anlatacağı bildırildi. Türk-
Iş'in. IMFheyetıne. konfederasyonunge-
çen yıl yapılan genel kurulunda alınan
"Türkiye'nin misak-ı nıilli sınırlan için-
de bütünlük. imğtımiTİık veözgür-
lüğünün korunması. ulustarara-
sı tekelci scrmayenin sözcüsü ve
kavnağı IMF ve Dünva Banka-
sı'nın ülkenin bağımsızlığını zede-
levici tavırlanna karşı çıkılması"
ıle"IMFveDün>aBankasıtaranndange-
lişmekte olan ülkelere davatılan biçimiy-
le istikrar ve >apısal uv um poiitikalan uv-
gulanmasından vazgeçilmesi" yönünde-
kı kararlan aktarmaya hazırlandıgı öğ-
renildı.
oranlı enflasyon yüzünden
şirketlerin sermayeyapılan-
nın aşındığına dikkat çeken
Miras. kamunun sermaye
piyasalanndan aşın kaynak
çekmesi nedeniyle. özel sek-
törün yatınmaaktaracakfi-
nasmanlafının sınırlandığı-
nı. kredi faizlerinin yüksel-
dıgiııı vurguladı.
Ekonomik istikrann sağ-
lanamamasının temel nede-
nınin sıyasi istikrarsızlık ol-
duğunu vurgulayan Miras.
bu yıl yapısal önlemlerin
alınması gerektiğinı belırtır-
ken. "Vapısalönlemlerdesi-
yasi iradenin başarılı olma-
sı toplumsal uzlaşmanın sağ-
lanmasına bağlıdır" dedi.
Tüm makro ekenomık ve-
rilerın değerlendırildıği ra-
porda. Türkiye'nin gümrük
bırliğinegirmesüreci vege-
lişmelere geniş yer verildi.
Rapordaençok dikkat çe-
ken veriler. işçı ücretleri ve
memur maaşlarımn reel ge-
lışmelerinin değerlendıril-
diğı bölümde yer aldı.
TOBB'un verılerine gö-
re. ortalama memur maaşı
1994 yılında 6 mılyon 556
bin lira. geçen yıl da I2mil-
yon 91 bin lira düzeyinde
gerçekleşti. Maaşlar 1994
yılında yüzde 22 oranında.
geçen y ıl da yüzde 4.7 ora-
nında reel olarak kayba uğ-
radı. Hükümetin. maaşları
reel kay ba uğratma politika-
sı sonucu ortalama ışgücü
maliyetleri daha y üksek oran-
daazaldı.
Rapora göre, memurlar-
da ortalama işgücü maliye-
ti 1994 yılında yüzde 25.8.
1995 yılında dâ yüzde 5.4
oranında azaldı.
Raporda ışçı ücretlerine
ilişkın yapılan hesaplamala-
ra göre de. kamu kesıminde
çalışan işçılerın ücretleri
1994'te yüzde 5.4. 1995 yı-
lında da yüzde 21 7 orartın-
da reel kayba uğradı. Kamu-
da işçılerın ortalama işgücü
maliyetı 1994 yılında yüz-
de 5. 1995 yılında da yüzde
25 oranında düştü.
Çalışmaya göre. özel sek-
törde çalışan ışçilerin reel
ücretleri 1994 yılında yüzde
20 düzeyinde kayba ugrar-
ken. 1995'te yalnızca yüzde
1.6 oranında arttı. Raporda.
özel sektörde çalışanlann or-
talama işgücü maliyetlerinin
de 1994'te yüzde'21.4 dü-
şerken. 1995 yılında yüzde
1.8 düzeyinde yükseldiği
kavdedildi.
Ozelleştirme Felsefesi
Kamu kesimi sıkıştıkça ozelleştirme dayatması
yoğunlaşmaktadır. Ozelleştirmeyapıldıkça da hal-
kın tepkisi artmaktadır. Bu tepkiyi kırabilmek için
bugünlerde insanı dehşete düşürücü savlar ileri sü-
rülmektedir. Bunlardan biri de, ozelleştirme felse-
fesinin halka iyi anlatılamamış olduğu savıdır. De-
mek tüm medya baskısına rağmen bu halk özel-
leştirmenin ne demek olduğunu bir türlü anlaya-
madı.
Acaba bu anlaşılmazlık nereden kaynaklanmak-
tadır?
Durum halka gerçekten tam olarak anlatılama-
dı mı, yoksa halk, kendisıne anlatılan ile gerçekte
oluşan sonuçları mı çelişkili görmekted'r? Herhal-
de, ikinci şık çok daha olası. Zira bu kadar yoğun
medya bombardımanının bu işi beceremediğini
söylemek fazla insafa sığmaz.
• • •
Halk ne gördü? 1986 ile 1994 yılları arasında ya-
pılan özelleştirmelerden, yaklaşık olarak, 23 trilyon
TL gelir sağlanmışken, aynı dönemde 18 trilyon TL
harcama yapılmıştır. Kısacası görüldü ki amaç,
kamu açığını kapatmayı da aşıp doğrudan bir ke-
sime kaynak aktarmaya yonelmektedir. Sanınm bu
gerçeğı görebilmek için bu acıyı yaşamak gerek-
mekte idi! Halk gördü ki sadece sonuçları ile de-
ğil, fakat bizzat ozelleştirme aşamasında da hâ-
kim güçlere cıddi kaynak aktarımı gerçekleştiril-
mektedir.
Halkın henüz tam olarak göremediği, fakat bir
türsezgi ile algıladığı diğer bir nokta da şudur: Ozel-
leştirme adına sadece kurumlar kaldırılmamakta,
fakat inanılmaz bir biçimde. o kurumlann üzerine
oturduğu felsefeler de kazınmaya çalışılmaktadır.
Bunun en tipik örneğini SSK'nin özelleştirilmesi ça-
baları sergilemektedir.
Nedeni ne olursa olsun, bugünkü hali ile SSK'yi
savunmak kolay değildir. Zaten hiç kimse de bu-
na yeltenmemektedir.
Ama SSK ile ilgili bir dizi yeniden düzenleme
önlemleri dururken ve bu yollarla, bugünkü bozuk
kurum işler hale getirilebilecek iken, bunun özel-
leştirilmesi çabaları, sosyal güvenlik felsefe ve ku-
rumuna yönelik bir saldırıdır.
Eğitim ve sağlık hizmetlerinde girişilen ozelleş-
tirme gayretleri de hep kurumlann bozulmuş ol-
masından yararlanılarak felsefelerin yıkmaya ça-
lışma çabalarının birer yansımasından ibarettir.
• • •
O zaman gerçekten özelleştirmenin felsefesine
bakmak en akılcı yoldur. Bu felsefe ise gerçekten
halka anlatılmaldı.
Özelleştirmenin şu nedenlerie dayatıldığı halka
nasıl açıklanabilirdi ki!
- Dıştan gelen ozelleştirme dayatmaları, borçla-
nmıza karşılık kârlı kuruluşlanmızı piyasa değerle-
rinin altında bir fiyatla yabancılara devretmemizi
öngörmektedir;
- Ozelleştirme ile yeni kâr alanlarının açılmasıy-
la gelir içinde emeğin getirisinin azaltılması amaç-
lanmaktadır;
- Ozelleştirme ile, yaratılan toplumsal artık üze-
rinde sermayenin daha fazla pay alarak toplum-
daki ve siyasal gücünü arttırması amaçlanmakta-
dır.
Kısacası, ozelleştirme ile sermaye-liberal ve ser-
maye-hâkim birtoplum yaratılmak istenmektedir.
Eğer özelleştirmenin başka bir felsefesi var da
dünya ve Türkiye uygulamaları ile bu kanıtlanmış
ise ilgililer lütfen bunu açıklasınlar!
ÇIFTÇI DOSTU /SADULLAH USLMI
Maliyet hesabı yapmadan
çayda fiyat artışı aldatıcı olur
ÇAY
DOSYASI
Hak ararken mücadeleden vazgeçmeyin
K
ORDU - Gerçekçi bir değeriendırme ya-
pabilmek için, yaş çay yaprağına yapılan
zamları, bir yıl önceki taban fiyatlan ile mu-
kayese etmek yetmez.... Doğru bir sonuca
varabilmek için, geçmiş yıllardaki taban fı-
yatlanrn ve maliyetlerdeki artışlan dikkate al-
mak gerekir.....
Mesut Yılmaz, Rize'de konuşurken çay
üreticilerine "Yüzde yüzzamyaparak kayıp-
lannızı karşılıyorum"öemişt\. Bu son dere-
ce yanlış ve aldatıcı bir hesaptır. Çünkü, 16
yıldan beri yaş çay yaprağının taban fıyat-
ları o kadar düşük tutuldu ki yüzde 500 bi-
le zam verseniz üreticilerin kayıplannı kar-
şılamak mümkün değildir...
Örneğin, 1979 yılını baz alarak bir hesap
yaparsak, herkesin ağzı bir kanş açık kalır...
Yaş çay yaprağına bu yıl verilen 25
bin lirayı fazla bulanlar da belki bi-
raz utanır... Zira, 1979 yılında yaş
çaya verilen taban fiyat 14 lira 50
kuruştu. Maliyeti de 8 lira idi... Bu-
gün ise fiyat 25 bin lira ama mali-
yet 25 bin liranın üstünde. Üretici-
lerin. eski günlerdeki ekonomik ko-
şullara ulaşabilmesi için çay fiya-
tının bu yıl en azından 50 bin lira
olması gerekirdi.
Girdilerdeki fiyat artışlanna ba-
karsak ağızlar bir kanş değil, beş
karış açık kalır. 1979 yılında çay ta-
ban fiyatı 14 lira 50 kuruş iken güb-
re 110 kuruştu. Yani üreticı bir ki-
lo yaş çay sattığı zaman tam 14 ki-
lo gübre alabiliyordu. Şimdi ise
gübrefiyatı20 bin lira... Uretici, bir
kilo yaş çay ıle ancak 1 kilo 200
gram gübre alabilecek...
Bazı aklıevvellere gerçekleri anlatabilmek
için bir hesap daha yapmak gerek... Çay fi-
yatlarında 1979 yılına göre artış 1.724 kat...
Gübre fiyatlanndaki artış ise 18 bin kattan
fazla... Eğer bu artış oranına göre taban fi-
yat verilmiş olsaydı, yaş çay taban fiyatının
bu yıl 285 bin lira ilan edilmesi gerekirdi. De-
mek ki üreticinin çayda kilo başına kaybı,
sadece 1996 yılında 260 bin lira... Geçen
16 yıl içindeki kaybını ve bunlardan doğa-
cak faizleri hesap etmeye kalkarsak. aile
başına milyarlan bulacaktır...
Işın en ilgınç yanı, 1979 yılından sonra ta-
rım ürünlennin dışındaki tüm fiyatlar enf-
lasyonun üstünde bir artış göstermiştir. Ay-
nı oranda artmayan sadece tarım ürünleri-
dir. 16 yılda mazot ve gaz 4 bin kat, traktör
12 bin kat. beyaz eşya 15 bin kat, gübre ise
18 bin 200 kat artmıştır. Buna karşılık tarım
ürünlerındeki artışlar 800 ile 2000 kat ara-
sında kalmıştır. Tarımda en önemli girdı olan
gübredeki korkunç artış, hem verim kaybı-
na yol açmış, hem de milyonlarca çiftçiyi if-
lasa sürüklemiştir...
Bunun nedeni çok açıktır. 1980 yılından
sonra ış başına gelen hükümetler "Serbest
pazarekonomisi" gerekçesi ile sanayi ürün-
lerinin füze gibi fırlayan fiyat artışlan karşı-
sında sessiz kalmış ve hatta zaman zaman
teşvik etmiştir... İş, çiftçinin ürünlerine ge-
lince "serbest pazarekonomisi" rafa kaldı-
nlmış ve tarım ürünlerindeki artışlar engel-
lenmiştir. Dünyanın hiçbir ülkesinde de böy-
le bir pazar sistemi yoktur!..
Bu tür bir uygulamaya "sömürû" demek
çok zayıf kalır. Bunun gerçek adı "soy-
gun"dur... Eşine rastlanmayacak böyle bir
pazar sıstemının yaratıcılan da Bülend Ulu-
su, Turgut Özal, Mesut Yılmaz ve Tansu
Çiller hukumetleridir. Onlara bu yolu açan
da Kenan Evren'dır...
Çay üretıcisi 1979 ile 1996 yılları arasın-
da her yıl eksik taban fiyat verilerek soyul-
muştur... Ayrıca ürün bedelleri hiçbir yıl pe-
şin ödenmemiştir. Ödemelerin tamamlan-
ması bir yılı bulmuştur. Bu rakamlan. kat-
merli faizleri ile birlikte hesap ettiğimiz za-
man, çay üreticilerinin cebinden çalınan pa-
ranın 16 yıl içinde 100 trilyon liranın çok üs-
tünde olacağı anlaşılacaktır...
Dünyanın hangi ülkesinde böyle bir soy-
gun vardır?...
Türkiye'de tarım ürünlerine taban fiyat
verilirken. yapılan hesapların yanlış oldu-
ğunu belırtmiştım. Batılı ülkelerin hemen
hepsinde fiyat verilirken. hem dış pıyasalar,
hem de ürünün maliyetı dikkate alınır. Eger
maliyet uygunsa r^esele kalmaz. Fiyat dış
piyasalara göre tespit edilir. Maliyet yuk-
sekse, gene dış piyasalara göre bir fiyat ve-
rilir, ama çiftçinin zarar görmemesi için, dış
piyasalar ile maliyet arasındaki farkı devlet
üreticiye "prim" olarak öder...
Böylece hem tüketici, hem üretici zarar
görmez... Devlet ve özel sektör kuruluşları
da ihracat yaparken zorlanmaz... Üstelik,
devlet prim olarak ödediği paranın en az 5
katını vergi olarak gerı alır...
Prımlı sistem vergı kaçağını kesın olarak
önler. Üretici ürününü satarken devletten
prim alabilmek için tuccardan fatura ister...
Çünkü, fatura almadan primini tahsil ede-
mez... Fatura ilk kesıldiği andan itibaren sa-
nayici de, toptancı da. perakendeci de Ma-
lıye'nin denetımı altına girmiş olur.
Hiç kimse çay alım ve satımından
bir tek kuruş vergi kaçıramaz. Ka-
zancının karşılığını Maliye'ye öde-
mek zorunda kalır!... Ancak prim
sistemi üçkâğıtçı bazı sanayicile-
rin, kaçak veya sahte çay satanla-
nn ışine gelmez. Her gün kayıt dışı
ekonominın variığından yakınan hü-
kümetlerimız de nedense bu siste-
mi uygulamaktan kaçınır. Devlete
ne getirip ne götüreceğini bildiği
halde, üstüne gidemez. Örneğin,
Tansu Çiller hükümeti döneminde
prim sistemi pamukta uygulandı.
Hem üretici, hem tüketici, hem de
ihracatçı kazandı. Üstelik, prim ola-
rak ödenen paranın 3 kat fazlası da
vergi olarak devlete döndü... Dev-
let de kazandı! Bundan daha güzel
ve sağlıklı bir sistem olabilir mi?
Ama bizim hükümetlerimiz ve bazı özel
sektör temsılcilerimız. böylesine her kesi-
mi memnun edecek bir sistemden öcü gör-
müş gıbi kaçtılar... Prim sistemi ancak bir
yıl uygulanabildi... Ertesi yıl sanayicilerin
baskısı ile hemen kaldınldı...
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Yaş çay
ıçın hükümetin verdiğı 25 bin lira taban fi-
yat, iddialann aksine çok düşüktür. Bu yüz-
den üretici bu yıl da zarar edecektir. Gele-
cek yıla kadar hem tarlasına bakamaya-
cak, hem gübre atamayacak, hem de kış
aylannda büyük bir geçim sıkıntısı çeke-
cektir... Dahası da var... Devlet de trilyon-
larca lira vergiden mahrum kalacaktır...
işte... Tarım da, çiftçı de, Türk ekonomisi
de bu dengesizlikler yüzünden bir türlü
düzelemiyor!..
SÜRECEK
asım ayında Kartal-
Maltepe Özkaramürsel
Mağazası'ndan 4
milyon 320 bin lira
ödeyerek bir kazak aldım.
Kazağın aşırı yıpranma ve
tüylenmesi nedeniyle
şikâyetimi mağazaya
ilettim. Yetkililerin kazağı
getirmemi istemeleri
üzerine, 15.2.1996
tarihinde kazağı teslim
ettirn. Birkaç gün sonra
mağazaya uğradım.
Yetkililerin, kazaktaki
deformasyonun tüketici
kullanım hatasından kaynaklandığını belirtmeleri üzerine,
bu sonuca nereden vardıklannı sordum. Aldığım yanıt
yetersizdi. Bir kazak 2-2.5 ay içerisinde kullanılmayacak
duruma gelir mi? Eren Görenli / İSTANBUL
I eçen yıl eylül ayında
ı yürürlüğe giren Tüketici
I Yasaşı'na karşın,
Maltepe Özkaramürsel
Mağazası tüketiciye karşı
sorumluluğunu yerıne
getirmekten kaçınmış. Söz
konusu kazağı üretici fırmaya
göndermeden kullanım
hatası tespit ettıklerini
bildiren Özkaramürsel
Mağazası. okurumuzun
sorununun çözümlenmesıni
geciktırdı. Bu gıbi
durumlarda tüketicilere
dırekt olarak üretici firmalarla
iletişim kurmalarını
öneriyorum.
Maltepe Özkaramürsel
Mağazası ıle yapmış olduğu
görüşmelerden sonuç
alamayan okurumuza
yardımcı olmak amacıyla
üretici firmayı (Ayda)
arayarak, Eren Görenli'nin
şikâyetini ilettim.
Telefonumuz üzerine
okurumuzu arayan Ayda
firması yetkililerinden Levent
Uyar, Görenli'den kazağı
kendilerine iletmelerini
istemiş. Okurumuzun kazağı
üretici firmaya ulaştırmasının
ardından yapılan inceleme
sonrasında, üretici firma
yetkililen kazağın
değiştirilmesıne karar
verdiler. •
Tofaş Basın Danışmanı Erol Dallı, 15 dolarını alabilmek için 1 ay uğraştı
Shoe-ME para üstü ödemeye yanaşmıyor
T
ofaş Oto Ticaret AŞ Basın ve
Halkla llışkıler Danışmanı
Erol Dallı, Bağdat
Caddesi'ndekı Shoe-ME
Mağazası'nda kalan parasının
üstünü zorakı alabildı. Erol
Dallı'nın 15 dolarlık alacağını "Bu
parayı yıl sonunda mağazanın
gelir hanesınde gösterdik. lade
etmemiz mümkün değil"
gerekçesıyle gerı çeviren Shoe-
ME mağazası, Borçlar Kanunu'na
aykırı kararlar almaktan
kaçınmıyor. Borçlar Kanunu bir
alacaklıya hakkını aramak ıçın 10
yıl süre tanırken, Shoe-ME
mağazası yönetımının getırmış
olduğu 75 gun ıçınde alacaklarını tahsil
etmeyen müşterılere paraları lade
edılmez' kuralının dayanağının ne
olduğu belli değil. Shoe-ME
mağazasından 1995 yılında ikı çift
ayakkabı alan Erol Dallı. bırinin ücretinı
kredi kartı ıle. diğerını ise (bütün satışlar
döviz üzerinden yapıldığı için) dolar
olarak ödemek zorunda kalmış. 135
dolarlık ayakkabıyı alabilmek için 150
dolar ödeyen Dallı'ya, bozuk para (dövız
veya TL cınsınden) olmadığı için
parasının üstü ödenememiş. Vetkıliler.
Shoe-ME kartı üzerine "75 dolar
alacaklı" ibaresinı ekleyerek. kartı
Dallı'ya iade etmişler. Erol-Dallı, yenı bir
ayakkabı almak için zaman zaman
mağazaya uğramasına karşın,
beğendıği bir ayakkabı olmadığı ıçın
alışverış etmemış, alacağını da "Ileriki
günlerde nasıl olsa alışverış ederım"
düşüncesıyle ıstememiş. Yaklaşık 1 ay
önce Shoe-ME'den bir ayakkabı
beğenen Erol Dallı'nın kızı nakit ödeme
yapacağını, 15 dolarlık alacaklarının
toplam tutardan düşürülmesinı ısteyınce
ortalık karışmış. 15 dolar alacaklı
olduklarını belirten kartı mağaza
yetkılilerıne gösteren Dallı'nın kızına.
"Paranızın üstünü 15 gün içinde
almadığınız için alacağınızı
odeyemeyeceğiz. Söz konusu para,
mağazanın gelir hanesıne kaydedildı"
açıklaması yapılmış. Bunun üzerine
mağazaya giden Erol Dallı'nın eşine de
aynı cevap verilince. konuyla bizzat Erol
Dallı ılgılenmek zorunda kalmış.
Kendilerine verilen kartın üzerınde
•paranın 15 gün ıçinde alınmaması
halınde iade edilmez' ibaresı olmadığını
belirten Dallı, yaptığı görüşmelerden bir
sonuç alamamış.
Shoe-ME satış elemanı Tomris Özpas.
Dallı'nın 15 dolar alacaklı olduğunu
kabul etmesı, bunu şırket kayıtlarına da
geçırdiğını anlatmasına karşın, mağaza
sahipleri parayı ödemeye pek
yanaşmamışlar. Bunun üzerine
aradığımız Shoe:ME satış
elemanı Tomris Özpas. 15 doları
kendı cebinden ödeyeceğini
belirterek, yılan hıkâyesıne dönen
alacak-verecek davasına bir son
vereceğinı bıldırdı. 15 doları
Koçbank'a bugun (önceki gün)
yatıracağını söyleyen Özpas, şu
anda parayı ödemeye
yanaşmayan ışyennın daha sonra
bu parayı kendisine
ödeyeceklerine inandığını bildirdi.
Artık bozuk para sıkıntısı
çektiklerınde müşterilerine üzeri
yazılı kart vermediklerinı hatırlatan
Özpas, parayı o an içinde
ödemek zorunda olduklarını
bildırerek eskıden uyguladıkları bu
sıstemin bazı aksaklıkları da
beraberinde getırdığine değındi. TL
üzerinden alışverış yapan müşterilerının
alacaklannı bıle dolar üzerinden ödemek
zorunda kaldıklarını belirten Özpas, bu
durumun mağazanın zarar etmesine
neden olduğunu
anımsatarak, "Uygulama bu nedenle
kaldınldı" dıye konuştu. Özpas,
mağaza sahipleri ile görüşme talebimizi
sorun nasıl olsa çözümlendi
gerekçesiyle gerı çevırdi. Görüşlerini
aldığımız Ticaret Hukuku Profesörü
Hayri Domanıç, alışveriş sonrasında
taraflardan birinin borçlu kalması
halınde alacak hakkının 10 yıl devam
edeceğinı bıldirerek, Dallı'nın başından
geçen olayı 'hakkın kötüye kullanılması'
olarak nıtelendirdı. Domaniç, aynı
mağazanın benzeri davranışı sürekli
tekrarladığının ıspatlanmasının halinde
Borçlar Kanunu'na göre cezai müeyyıde
uygulanması gerektığını vurguladı. •