Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'21 MAYIS1996SALI CUMHURİYET SAYFA
KENT-YAŞAM
HABITAT - II'YE DOGRU...
-;* -?m
EKİNCİ
• I R L E S K I S M I L L E H E R
I 1CMFEM«SI
"Şimdi harekete geçmezsek, uygarlığın kaynağı olan kenîlerimiz uygarlığı yok edebilir." ISAAC ASIMOV
MtüouKiL
B u
sayfada yer almasını istediğiniz duyuru ve katkılarınız için faks: (O 212) 513 85 95
Kentler demokrasinin beşiğiyse, imar talanına dayalı bir kentleşme de ancak onun katili olabilir
Kent yağması 'şiddetf yarath
•HABITAT Genel Sekreteri Dr.
WallyN'Dow, 1994'teki bir
konuşmasında, göçle büyüyen
sağlıksız kentlerin toplumsal
çatışma ve siyasal istikrarsızlık
yarattığını anlatmıştı. l
Mayıs'tan sonra, Kenyalı zenci
uzmanın yorumlan, daha derin
bir anlam kazanıyor.
Kadıköy meydanındakı "1 Maytstaşkın-
lığnıın" çarpıcı görüntüleri. bir siyasal gös-
terinin ardından Türkive'de ilk kez "•toplum-
sal içerikir ve "psikoİojik" değerlendirme-
lerin böylesine öne çıkmasına neden oldu.
Yıllardırpolitıkacılannhepseçimdense-
çime anımsadıkları "varoşlar". birdenbıre
güncellık kazandı. Gecekondu ve sefalet.
medy anın ılgı odağı haline geldi. Kamuoyu-
na da giderek egemen olan genel kanıya gö-
re. kentin "dışlanmış" kesimlerinde yoksul
ve ilkel bir yaşama terk edilenler. işte şim-
di "tepkilerini" dışavurmuşlardı. "Kışkırtı-
cılar" ise bu sosyal tepkıy i doğrusu ustalık-
ladeğerlendırmişlerveyönlendirmişlerdi...
Aslında. böylesi bir görüntüye de Türkiye ger-
çekten "ilk kez" tanık oldu denilebilir. tnsan-
lann ve özellikle genç insanlann "kızgınlık-
lannı" gösteriye dönüştürürken, önlerine çı-
kan her şeyi "aynm gözetmeden" tahnp et-
meye başlamaları. acaba "hangi ideolojinin"
davranış biçımi olabilirdi?
Örneğın. yine bu rür görüntülerin hâlâ zi-
hinlerden siİinmediği ünlü 6-7 Eylül (1955)
olaylannda. kızgın kalabaJıklan harekete ge-
çiren güdü "şovenizm" idi. Milliyetçi duy-
gulan tahnk edılen insanlar. özellikle "aan-
lıklara ait" ışy erlerine \ e dükkânlara saldır-
mış. hatta yağmalamışlardi.
1968 sonrasındaki gençlik yürüyüşlerin-
dedesıksıkyineleneneylemlerarasında yi-
ne bu türkırıpdökmeleryaşanmıştı. Ne var
ki o zaman da hedef sadece "yabancı şirket-
lerin" bınaianydı \e bunun nedenı de ~em-
peryalizme karşı ulusal bağunsızlığı savun-
mak" isteyen gençlerin hırçın gösterileri ola-
rak açıklanabiliyordu.
Kadıköy olaylan farklı
Oysa Kadıköy'dekı 1 Mayıs olaylannda
"heryere~ve "hCTşeye"saldmlmışoIması.
ortada açıklanabilir bir ideolojik tutum ye-
rine. oldukça karmaşık bir "sosjo-psikotojik"
durumun var olduğu konusunda yaygın bir
kanıya yol açtı.
Örneğin sadece "kapitalizmin temsileisi"
bankalardeğıl. sıradan halkınmalı olan kü-
çük dükkânlar bile taşlandı.
Hele bir "blucinli" genç kızın parktaki
lalelere "hınçla" saldınsı ya da rrafik lam-
bası. telefon kulübesi gibi "sosyal eşyala-
nn~ bile "düşman" görülmesi aklıbaşında
hemen herkesı "budavranışlannsolculukfa-
lan değil, başka bir şey olduğu" konusunda
derin düşüncelere yönelrti.
Kent kültürü yağma tennıı \ k \ oğrulunca. demokrasi mitingleri de şiddet gösterilerine dönüştü.
Her ne kadar kımi çe\reler deyim yerin-
deyse "fırsatı ganimet bilip" bu saldınlan ve
taşkınlıkları yine solculuğu "öcü" göster-
mek. solculan da "vahşiveacımasız" olarak
tanıtmak ıçın "ideolojik amaçlarT doğrul-
tusunda değerlendırmek isteseler bile. artık
bu söylem de eskısı gibi çok etkili olmuyor.
Çünkü olayların gerisınde toplumu gide-
rek
u
gerilimüveçatışınadu}gulanylasarnıa-
layan" \e her yönüyle dengesiz \e kişilik-
sızbiryaşam ortamına sürükleven "göçeve
yağmaya dayalı" bir kentleşmenin bulundu-
ğunu artık h'erkes kabul ediyor.
NT)o\v''un uyansı
Nitekım. ay nı gdzlem. HABJTAT H'nın de
gündemine ilışkın olarak. Birleşmiş Millet-
ler Insan Yerleşimleri Konferansı Genel Sek-
reteri Dr. \\ally VDovv tarafından daha iki
yıl önce bakın nasıl dile getiriliyor:
"Bugün kentsel merkezlerimiz dünyanın
en büyük kirleticileri arasında ver almakta-
dır. Dahası. pek çok durumda günlük yaşa-
mın zorunlulukları ve güvensizligi yurttaş
sorumluluğu bilincini köreltmiştir. Yöneti-
lenleıie iktidar sahipleri, zenginlerte yoksul-
lar arasında derin uçurumlar vardır.-"
Dr. N'Dovv. sanki Kadıköy'dekı 1 Mayıs
1996'yı önceden yaşamışçasına. y ine aynı ko-
nuşmasını şöyle sürdürüyor: "Kentlerimiz ko-
layca harekettenen toplumsal çatışma sahne-
leri ve siyasal isrikrarsızlık ka\ nakJarı hali-
ne gelmiştir. Her giin. > itirilen insan potan-
siveli. kırılan hayaller ve boşa çıkan unıutlar
günüdür..." (Cene\re. 11 Nisan 1994).
Ne dersiniz? Örnegin yıne Kadıköy'deki
"solculuk" adına kente ve kent uvcarlıfiına
saldırmak ya da Tophane'de bu kez "sağcı-
ük" adına durmadan işçi heykelini parçala-
mak. temelde toplumdaki "siyasal istikrar-
sızlığın" bir tür dışa\ urumlan sayılmaz mı?
Aynı şekilde bir genç kızın öfkesini çiçek-
lerden alması. belki de şu her yönüyle hızla
kirlenen metropolde "kınlanhayalierininve
boşa çıkan umutlannın" siyasal davranışla-
nna yansıması olamaz mı?..
Elbette ki keşke I Mayıs 1996yı bu şe-
kilde değil. o hep özledığimız "bayram ha-
vası" içerisinde yaşasaydık. Yine elbette ki
bu uygarlık \e demokrasi özlemini Türkiye'ye
çok gören "resmi\çsnila>madıklarm" 1 Ma-
yıs kutlamalarına böy lesine bir gölge düşür-
melenne keşke engel olunabilseydi. Daha-
sı keşke Türkiye. 1 Mayısları artık güller.
çıçekler. şarkılar \e hatta beledrye başkan-
lan. bakanlar \e "başbakanlar" eşlığinde
ve TaksinTde kutlama olgunluğunu \e er-
demini gösterebilseydi... Ama bu. >ımdılik
böyleolmasabile, I Mayıs 1996'daki Kadı-
köy görüntüleri aslında "HABfTATirninöne-
mini \v değerini*" daha da yükseltiyor.
Çünkü o unutulmaz şiddet görüntüleri.
hıç kuşkusuz Istanbul denilen s,u yağma met-
ropolünün "genelgörüntüsüyle" birlikte sos-
yal \e bılimsel bıranlanı kazanıyor.
Şiddet örnekleri
Söyler misinız? Içme suyu havzalarına ve
ormanlara kaçak yapılarla ve villalarla sal-
dırmak da temelde bir "şiddet
1
"değil mıdir?
Bu saldırıları önlemek isteyen SİT kararla-
rını. telefon talimatlanyla durdurmak da şid-
det değil midir?
Sade \ atandaş kent ıçınde ev ine birçatı ka-
tını bile "toplumun imar çıkarları için" ya-
pamazken ve bu doğruyken. "ayncahklı va-
tandaşa" yine kent ıçınde "ayncabklı imar
izniyte'" gökdelen ruhsatı vermek de şiddet
say ılmaz mı'.' "Özelleştirme" adı altında ls-
tinye'deki halkın yeşil alanını imara açarak
pazarlamak. "inançlar" adına çocuk bahçe-
lenne kaçak cami dikıp üstelik altına sıra sı-
ra ve kat kat dükkânlar yaparak rant peşin-
de koşmak: kıyı dolgu afanlanna süpermar-
ketlersıralayıpTaksim'ingöbeğinehelâku-
lübeleri yerleştirınek: Sultanahmet Ceza-
evi'ni kent kültürüne kazandırmak yerine
tutup otel yapmak. tarihı Akaret evlerinin iç
av lusuna bir spor kulübü ile yap-satçı orta-
ğı şirketin para kazanması için dev bir "pla-
zanın"inşasına onay vermek, Park Otel.
Svviss Otel. Conrad ve digerleri. "varoşlar"
denilen bölgelerdekı on bınlerce kaçak ya-
pı vebuyapılarınoluşturduğu yine kaçak ve
"suçlu" yerleşmelerin hükümetçe önlene-
cegi yerde "belediye" yapılmalan... \'e da-
ha saymakla tükenmeyecek "anti-HABI-
TAT"davraBişlsr. ytneiosnte ve topluma kar-
şı şiddetin üstelikftalict'tahribatfarbırakan
örnekleri değil midir'.'..
Kısaca divebiliriz kı Kız Kulesi'nin bir
"şiircumhuriyetT olması özlemlerine kulak
asmayan bir anlayışın. yine o I Mayıs'taki
genç kızın lalelere saldırmasını anlaması ve
yorumlaması hem mümkün değildir hem de
hakkı olmasa gerekir...
İşte bu nedenlerle şimdi HABITAT'a da-
ha da yoğun hazırlanırken. "kaldırımlar
yerinedüşünceJerimidyenilemek"". asıl büyük
tarihsel fırsat ve bir "kentli olma görevi'"
olarak önümüzde duruyor.
Yarısma
4
Kente
karşı
suçlar'
• Kocaeli \aliligi
tarafından HABfrAT
için düzenlenen 'Kente
karşı suçlar" konulu
fotoğraf yanşmasına
başv urular 27 Mayıs
1996'da sonaerecek.
Toplumsal değerlere ve do-
ğal. kültürel çevreye duyar-
sız kentleşmenin gündemege-
tırdığı "kente karşı suç" kav -
ramı. bu sorunun en yoğun
olarak yaşandığı iilerimizden
binsi olan Kocaeli'de fotoğ-
raf yanşmasına konu oldu.
lzmit'teki fotoğrafsev erle-
rin ilgisinı yine kent sorunla-
n üzerinde yoğunlaştırmayı
amaçlayan yanşma. Kocaeli
Valiliği II Kültür Müdürlüğü
v e Dev let Güzel Sanatlar Ga-
lerisi Müdürlüğü'ncedüzen-
lendi.
Son katıhm tarihi 27Ma>is
1996olarak ılanedilen "Ken-
te Karşı İşlenen Suçlarve Doğ-
rular" konul-u fotoğraf-yanş-
masının seçıcı kuruluda Prof
Mt'hmet Bayhan, Kemal De-
nûr, Faruk Ertunç, Fahri Ca-
noz. Beşe Polatkan, A. Aybu-
lut Tonın v e Özcan Taras yer
alıyor. Yanşmanın sonuçlan 31
Mayıs 19%'da açıklanacak ve
ödül alan yapıtlarla jürinin
belirlediği çalışmalar3Hazi-
ran 1996'dan itibaren >ine
HABITAT Il've katkı olarak
sergilenecek. Üç büyük ödül
ve üç mansiyonun \erileceği
yanşmaya avrıca Izmit Ev le-
ri Yaşatma Derneği (İZEYAP)
"Kentimiz.Değerterimiz" ödü-
Iüyle. Istanbul MımarlarOda-
sı da "Kent ve Yaşam" ödü-
lüyie katkıda bulunuyor. Ka-
tılmak isteyenler \e aynntılı
bilgi için de ılan edilen baş-
vuru adresı ve telefonu şöy-
le: "Kocaeli Dev let Güzel Sa-
natlar Galerisi Müdürlüğü -
Izmit.
Tlf.: (0262) 321 1960"
Eski Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sözen, 'o gerilimli günleri' anlattı
'Lütfi Kırdar kolay gerçekleşmedi'
Bugünlerde HABITAT-ll Konfe-
ransı'na "yetistirilmiş" olmanın hev e-
canını yaşayan Lütfi Kırdar Konfe-
rans Merkezi yakın yıllara kadar ls-
tanbul'un cumhuriyet dönemi spor
yaşamına unutulmaz katkılarda bulu-
nan*SporveSergiSarayı"ıdı. 1990"la-
ra doğru bu saray. spor yerine artık sa-
dece sergi ve fuarlara hizmet verirha-
le gelince. dönemin Büşükşehir Be-
lediye Başkanı Nurettin Sözen ve ar-
kadaşlan. kentin gereksinim duydu-
ğu uluslararası nitelikli dev bir kong-
re merkezini yine bu binada gerçek-
leştinr«yekararverdiler. Nevarkikol-
lar sıvanıp ilk çalışmalar başlar baş-
lamaz. deyim yerindeyse "kızılca kı-
yamet" de kopuverdi. Önce kimi "spor
basını". derken bazı köşe yazarlan v e
aydınlar, çok geçmeden de ANAP v e
diğer kimi "muhalir" politik çevre-
ler. bu projeyi "İstanbul ve spor kül-
türüdüşmanı" ilan ederek. Sözen yö-
netimine karşı sert bir kampanya baş-
lattılar.
Sözen 'e. önce o i!k "geriKmli dö-
nemi" soruyoruz. Sorun nevdı ve ne-
den karşı çıkılmıştı? "Başlangıçta^bu
bü> üklükteki tek kapalı spor salonu-
nun kapatılamay acağı düşüncesi var-
dı" diyor Sözen. Hemen arkasından
ise şunu ekliyor: "Ama bu düşünce,
kısa sürede shasi amaçlara dönüştü.
Sosyal demokrat belediyenin. şimdi
İstanbul'un ve Türkiye'nin gururu
olan çağdaş bir projesini engellemek
için, projeyi değiL bizi yipratmak is-
tediler. Slimar Sayın Fazıl Aysu da
haklı olarak eserine sahip çıkarken
onu da siyasi amaçlarla bizdcn uzak-
laştınp vanlarına çekmeye çalıştılar...
Oysa bu proje, şimdi değeri herhalde
daha iyi anlaşılmıştır.özellikle binanın
çevTBSindeki kentsel kullanımlar açı-
sından da artık kaçınılmaz bir düzen-
lemeydi™"
Gerçekten Lütfi KırdarSalonu'nun
Istanbul içindeki yeri, yine son yıllar-
da anık çevresı "kültür, turizm ve
kongre hizmederinin"kenne voğun-
laştığı en önemli yapılarla kuşatılmış
bir konumdaydı. Şimdi HABITAT-
II "ye de " İstanbul'dayapılması olana-
ğı veren" ve hazırhk kornıtesınce
"konferansvadfei" olarak tanımlanan
bölgede. deyim yerindeyse büyük bir
"kültür alanı" ortaya çıkmıştı. Lütfi
Kırdar ise bu alanın "tam ortasındav-
dı" ve Sözen'e göre artık "kentsel
çevresiyle bürünleşmek" istiyordu...
Bir zamanlann "Spor ve Sergi Sarayı" Lütfi Kırdar HABITAT-H'nin önemli toplantı mekânı haline getirildi.
H A B I T A T F O R U M U
Oyun, başka bir
düzeyde oynanıyor
DOĞAN KLBAN Mimcır' Prof.
Kentli kültürü. kentteki kültür ya da sa-
dece kültürden farklı bir kavram. Toplum
kültürü. bir kent tanımlamaz. Kent kültü-
rü ve kentli kültür. sadece kent ortamında
yaratılabilen bir kültür demek. Uygarlık
olarak tanımlanabilecek bir yaşam kalite-
sinin ve onun ürünlerinin yaratıldığı bir
yer olması gerek kentin. Bir köydeki ya-
şamın bazı boyutlan da uygarolabilir. Ama
köylülerin yarattığı bir uygarlık yoktur. Kı-
saca bir insan yerleşmesınin kent olabilme-
si. uygarlık üreten birortam olmasına bağ-
lı. Bu hem fiziksel çevrenin yaratılmasın-
da. hem düşüncede hem de dav ranışlarda
egemen olacak. Insani boyutlara sahip yay-
gın ve etkili boyutlarda bir toplum örgüt-
lenmesi. bilim ve sanat ancak kenrte ola-
bilir. Bunları yaratamayan bir yer de. nü-
fusu ne kadar fazla yapılan da ne denli
göklere yükselse. kent değildir.
Bunu vurgulayınca birtakım popülist-
ler. insanı köylü düşmanlığı ile suçluyor-
lar. Oysa biz köylüden söz etmiyoruz. Köy-
den vazgeçip kente gelen. eğitilememiş,
geçim derdinde, toprağa ve yapıya aç in-
san yığınlanndan söz edıyoruz. Onlann
açlığını ve isteklerini. kendi menfaatları
için kanalizeeden. adı konmamış, karma-
şık bir yağma örgütienmesinin egemenlı-
ğinde bir kentin her gün zorlaşan sorunla-
rından sözediyoruz. tstanbufun sorunla-
nna sözde getirilen yanıtlar. otomobillerin
kaldınmlara parketmesinin getırdiği yanıt-
lardan daha olumlu değildir. Kaldınmı ya-
yaya bırakabilen bir kent ne zaman gerçek-
leşebilir? Bu köylünün ne kadar sürede
kentli olabileceğı sorunudur
Kaldı ki kentlere göç edenler. köylüle-
rin en fakir. topraksız ve çaresız olanlan.
Ençokeğıtimemuhtaçolanlan. Kuşkusuz
topraksız köylünün yerleşme ve bannma
gereksinimını, kendı amaçları için kulla-
nan örgütlü yağma. böyle bir değerlendir-
menin dışmda. biryan olgu. Fakat kısa za-
manda temel olgu haline gelmiş. Türki-
ye"nin ekonomisinin dinamiğini oluşturu-
yor. Parayı toprağa gömmek. ülkeyi gerçek
üretimden uzaklaştırmak ve giderek dış
dünyaya daha çok bağımlı kılmak. toprak
yağmasının sonuçlan. Burada da yanlış
anlamaya engel olmamız gerek. Bu suçu
köyden gelenlerin üzerine atma anlamına
yorumlanmamalı. Bunun aracı kendini
kentli sananlar. başka bir deyişle, köylü
kategorisi dışında. görünüşte kentli gibi
olanlar. Arsaveyapı üzerindeanarşikspe-
külasyon Türkıye'nın en çok bilinen ve
her gün gazete ve telev izyonlarda ve poli-
tikacılann demeçlerinde örneklenen ko-
nusudur. Onun için üzerinde durmaya ge-
rek yok. Şaşılacak olan şey, ekonomistle-
rin değerlendirmelerınde bütün ekonomik
faaliyetleri yöneten ve toplumun enerjisi-
ni ölü mala drene eden bu sektörden, ga-
rip bir unutkanlıkla. söz edilmemesidir.
Bütün bunlann çözümü var mı? Örne-
ğin kentselleşemeyen dav ranışlardan şıkâ-
yet ediyoruz. Oysa kırdan gelen göçer.
kimden öğrenecek kentsel davranışlan?
Otobüsleri sucuk ılanı ile donatanlardan
ya da Mercedes içindeki kabadayılardan ya
da telev izy ondan mı? Çöp atmak ne zaman
bir köylü için sorun haline gelir? Kaçak
elektrik kullanmanın. komşunun bahçe-
sinden erik çalmaktan farklı yorumlanma-
sı. hangi uygarlaşma aşamasında ortaya
çıkar? Karşı karşıya cami ve gökdelen in-
şa edip. tevekkülle birtanrısal iyüik bek-
levebilir miyiz?
Gerçekte Istanbul ve Türkiye. eskiden ku-
rulmuş bir mekanizmanın. henüz ağır ağır
dönen çarkının ataleti ile anarşiden biraz
uzak kalıyor. Yoksa. insanların kafasında
ve kent yaşamının her düzeyinde bir anar-
şi var. Geçmişe bakınca bazı şeylerin bir
kent kültürü ifadesi olduğunu söyleyebili-
riz. Örneğin Ortaköy Camii bir kent kül-
türü gösterisıdir. Her türlü olumlu ya da
olumsuzyorumun ötesinde. Ama kentin her
köşesinde mantar gibi yapılan camiler bir
kırsal kültür gösterisidir. Istanbul impara-
torluğun son günlenne kadar. kopya bile ol-
sa. uygarlık gösterisi olan bir mimarı üre-
tebilmiştir. Bugün, tümüyle ithal ediîenler
dışında, üretemiyor. Fakat gericiler bunu
Osmanlının ne kadar iyi olduğunu savun-
mak için kullanamazlar. Cumhuriyetin ilk
dönemdeki bütün üretimı. örgüt ve arti-
fakt olarak bilınçli bir kentli kültürü gös-
terisıydi. Modelin ıçeriden ve dışarıdan
gelmesi o kadar önemli değil. O zaman
egemen sınıf küçük bir kent kültürüne öze-
nen ya da kent kültürlü bir aydın grubuy-
du. Şimdi arabayı dev e v e at gibi kul lanan-
lar egemen...
HABITAT bıze bunlan bir kez daha söy-
lemekolanağıgetırıyor. Bazı duyarlılıkla-
n. küçük bir aydın grubu da keskınleştire-
bilir. Fakat bu. dev let büyüklüğündeki ken-
tin ınsanlannın çoğu. böyle bir şey oldu-
ğunun farkına bile varmayacaklar. Oyun baş-
ka bir düzevde ovnanıvor...
HABITAT'a, 1 Mayıs
için suç duyurusu
MEHMET ADAM - Mirmır
8 Mayıs 1996'da Cumhuriyet'in 4. say-
fasında bir haber vardı. 1982'de "burası
ünhersiteolmaktan çıktı" diye ıstıfa edip
aynlmasına rağmen hâlâ gönül bağını ko-
partamadığı ODTÜ"nün şehir planlama
bölümünündostbıröğretım üyesinin "Ge-
cekondu gençliği köşeye sıkıştınldı" dedi-
ğı çıktı. Aynı haberden gecekondulaşma-
nın bir kentsel "sağüksızîık"olarak değer-
lendinldiği de anlaşılıyor. Katılınm. gece-
kondu sahip olduğu fiziksel koşullaraçı-
sından birsağlıksızlık içerir. ama kent top-
rakları mafyasını. rantiyeciliğin bulaşma-
dığı 80 öncesi gecekondularının yerine
biz mimarlann, şehır plancılarının ve top-
lumbilimcilerinin bir alternatif koyamadı-
ğını da kabul etmemiz gerekir.
Gecekondu her şeyine rağmen kır kö-
kenli, sanayi kapitalizmi öncesinin insan-
larının üreticiliği. yaratıcılığı, buluşçulu-
ğu ile ortaya çıkarttığı bir toplumsal va-
roluş çevresi idi. Ve o varoluş tüm siyasal
görüşlerin dev lete egemen olma çabalan-
na rağmen polisin. askerin yıkımlarına
rağmen v aroluşunu 12 Eylül darbesine ka-
dar sürdürdü.
Sonra 12 Eylül darbesi oldu ve ardın-
dan sırtını darbecilere dayamış Turgut
Özal geldi. Özal. kendi iktidarını yeniden
ürettirmek için gecekonduculann konut
dışındaki daha birçok şeyi üretmelerini
sağlayan üretkenlikleri yerine. onlann kent
topraklarına el koyan kaba kuvvetlerini
cazıp bulmuş. ınşaat sektörünün sermaye
birikimi için kaçakçılann kara para akla-
malanna fırsat sağlayan. İstanbul'un ca-
nına okuyan turisTik bölgeler uygulama-
lannıbaşlatmasındakinebenzerbirbiçim-
de. gecekonduculann kaçak yapılaşmala-
nna meşruiyet sağlayan bir imar affı. ar-
dından gelen imar ıslah planlan ve onla-
rın gerçekleştiricileri olan yemınli özel
imar bürolannın kapılannı açmış ve üret-
ken insanlan rantiyelere dönüştürmüş idi.
Şimdi bütün bunlann ardından Istan-
bul'da bir 1 Mavıs kutlaması oluyor ve
Turgut Özal'ın ardından MesutYılmaz'ın
birmüjdc imişgibi toplumasunduğu "tü-
ketim toplumu oluvoruz" çığhkları bir
yandan tüketmeye koşullandıklan halde tü-
ketemeyen kitlelerin gazabı ile bir yan-
dan da yitirdıklen o eski üretkenliklerin-
den dolayı içine düştükleri aczi ortaya ko-
yuyordu. Sosyal bilimler için -ki mımar-
İık da onun bir dalıdır- doğa bılimlerdeki
gibi kuramlan olamaz. çünkü modelleri ku-
rulup laboratuvardeneyleri yapılamazder-
lerdi. Sosyal bılimlerin laboratuvan top-
lumsal yaşamın ta kendisidir. Toplumbi-
limci iyi bir gözlemci olarak toplumun
yaşadıklarını gözlemelı ve ondan kuram-
İannı üretmelidir. 1 Mayıs'tan ben tüm
gazete başlıklannda. telev izyon haberle-
rinde v e onlann özel dosy alannda bir suç-
lu arayışı devam edip gidıyor.
Kimleryok kı. Sendikacılar. Kadıköy"de
görev yapan polis memurları. kentlenn
huzurunu bozan kırsal nüfus. köşeye sıkış-
tınlan gecekondu gençliği. Kadıköy'deki
1 Mayıs'ınsuçlusuaranırkenson l5-20yıl-
da bütün Türkiye'nin v e bıraz daha da ön-
cesine giderek dünyanın bugünkü halinin
asıl sorumluları yine gözden kaçıvor.
Şimdi bunlar hakkında da ben bir suç
duyurusundabulunay ım. Evet Türkiye'nin
bugünkü halının ve tükiye gençlığinin en
yapıcı. üretken. dönüştürücü çağında so-
kaklarda cami çerçeveyi kırdıran. araba-
lan ateşe verdıren ta TurgutÖzaTdır. Üret-
ken emeğin ürettiği değerin yerine ürete-
meyen insanın kıtlığını çektiği kaynakla-
ra el koymuş olanlann yarattığı rantiyelik-
tir. Turgut Özal öldü kurtuldu. Ama vans-
leri Mesut Yılmaz. Tansu Çiller ve daha
pek çok onlann ürettiği ış bitiricı. köşe
dönmeci var. peşine milyonları takıp tüm
toplumun rantiyecilik ile belini doğrulta-
cağını zanneden...
TOKİ Başkanı Yiğit Gülöksüz, İstanbul'un HABITAT-II'ye tamamen hazır olduğunu belirtti
Türk polisi9 BM kıyafetiyle görev yapacak
Istanbul Haber Servisi - Toplu Konut
tdaresi (TOKİ) Başkanı VığitGülöksüz.
İstanbul'un tüm kapasıtelerı. konferans
binalan v e teknik donammları ile Bırleş-
miş Milletler İnsan Yerleşimlerı Konfe-
ransı'na (HABITAT-lIl hazır olduğunu
belirterek. "İçimrahatişlerinbüyükkıs-
mınıbitirdik"dedı. Ulusal RaporveEy-
lem Planı. 250 katılımcı ile tamamlandı
v e hükümete sunuldu. Buaüne dek HA-
BITAT-ll'ye katılmak ıçın 155 ülkeden
yaklaşık 11 binkişı I I2otelderezervas-
yon yaptırdı. Konferansta güvenlık BM
tarafından sağlanacak ve Türk polıslerı
de BM kıyafetı ile görev yapacak.
TOKİ Başkanı Gülöksüz, dün düzen-
lediği toplantıda, HAB1TAT-II Konfe-
ransı ve bağlı etkinliklerle ılgili son ça-
lışmalar hakkında bilgi \erdi. Gülöksüz.
bugüne kadar 155 ülkeden vaklaşık 1 1
bin kışinın 112 otelde rezervasyonyap-
tırdığını. ancak bu rakamın gerçek katı-
lımı göstermediğıne dıkkat çekerek. kon-
feransın. son günlerdeki >oğun katılım-
la 20-25 bin kışiyı bulmasını bekledik-
lerini söyledi. Konferans mekânlan ara-
sındaki ulaşımı sağlaınak ıçın 250 oto-
büs ve mınibüsten oluşan bir filo kurul-
duğunu ve delegasyonların taleplerıni
karşılamak için de 175 aracın kiralandı-
ğını kaydeden Gülöksüz, şu bılgıleri ver-
di: "Konferansta. 140teievizyon.450bil-
gisayar, 50 daktilo makinesi. 860 telefon,
kredi kartiı ve akıllı kartlı 200 telefon ve
280 telsiz temin edilmiştir. Av nca,31 nok-
tadan catering (yemek-içmek) hizmette-
rine ilişkin hazırlıklar tamamlanmıştır.
Konferansta görev li 2 bin 450 eleman,
60 saatlik eğitim programından geçiril-
miştir."
Ulusal rapor tamamlandı
Konferansta sunulacak Ulusal Rapor
ve Eylem Plam'nın 250 katılımcı ile ta-
mamlandığını ve hükümete sunulduğu-
nu belırten Gülöksüz. 1800 sıvil toplum
kuruluşu hakkında bılgilenn yer aldığı
500 sayfalık bir kataloa hazırladıklarını
da belırtti. Gülöksüz, HABITAT-H'nin si-
vil toplum kuruluşlan içinavn birönem
taşıdığını kaydederek "Sivil toplum ör-
gütleri burada sorumluluk tasıvacaklar.
ilk defa kendilerini özne olarak hissede-
cekler. Bu, kendi içinde bir devrimdir"
dedi.
TOKİ Başkanı'nın verdiği bilgiyegö-
re, 2 haziran akşamı AçıkhavaTiyatro-
su'nda yapılacak açılış töreninde Em-
lak Bankasf nınsponsorluğundabirmü-
zikal gösteri sunulacak. açılış sonrası
çeşıtlı mekânlarda kültür ve sanat gös-
tenlen gerçekleştınlecek. 14 haziran ak-
şamı kapanışta Boğaz üzerinde bir ışık
vehavai fışekşenliği düzenlenecek. Mil-
li Olimpiyat Komıtesi'nin sponsorluğu-
nu üstlendiği ve 700 bin dolara mal ola-
cak göstende. havada THK'nin uçakla-
rının gösterisi. denizde teknelerin etkin-
lıği olacak. Etkmlık 3 saat sürecek. Gü-
löksüz. HABITAT'ın kurumların birlik-
te çalışması açısından çok faydalı oldu-
ğunu kaydederek. "Acemiliğimizi üzeri-
mizden atma konusunda HABITATçok
yararüoldu" dıve konuştu.
Konferans program
Program hakkında bılgı veren Dışış-
len Bakanlığı Temsileisi Büyükelçi Uğur-
tan Akıncı da konferansın 30 mayısta
Lütfü Kırdar Salonu önünde. Türk ve
BM bayraklarmın göndere çekılmesi tö-
reni ile fıilen başlayacağını belirterek. şun-
ları sövledi: "2 haziranda açılış seremo-
nisi yapılacaknr. Açıkhava Tiyatrusu'nda-
ki bu açılışa Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel ve BM Genel Sekreteri Butros
Galı katılacakdr. Resmi açılış 3 haziran-
da Cumhurbaşkanı Demirel tarafından
yapılacak. Butros Gali de katılacaktır.
Konferansta 12 haziranda zirve yapıla-
caktır. Açıiışını Cumhurbaşkanı Demi-
rel'in \apacağı zirveve 40 dev let ve hükü-
met adamının iştiraki olacaktır. Konfe-
rans 14 haziran öğleden sonra, Cumhur-
başkanı DemireTin konuşması ileson bu-
lacaktır."
Istanbul Vali Yardımcısı Erol Valçın da
konferansta güvenlığin BM tarafından
sağlanacağını ve Türk polıslennın de
BMkıvafetı ile görev yapacaklanm bil-
dirdi. Istanbul Büyükşehir Beledıyesi
Başkan Danışmanı ve HABITAT-ll Ko-
ordinatörü Prof. Dr. ÖmerDinçerdebil-
gi verirken. konferans vadısı dışındaki ça-
lışmalann. HAB1TAT-Iİ ile ılgılı olma-
yan. rutın beledıve çalışmalan olduğu-
nu belirterek. "Istanbul Belediyesi'nin
hazjrlıklan 23-25 mavısta tamamlana-
caknr" dedi.
Büyükelçi Akıncı. toplantıda bir ga-
zetecınin "Konferans'ta sivil toplum ör-
gütlerinin fikirieri. BM'de gecerlr olan
dokunulmazükçerçevesinde mi değerien-
dirilecek"sorusunu. şöyle yanıtladı:
"Buradaki dokunulmazlıkkonferans-
la UgiU olarak yapılan konuşmalar için ge-
çerüdir. Dokunulmazlık sizin anladığı-
nu anlamda değildir. Dolayısıyla HABI-
TAT-ll ile ilgili konularda herkes özgür-
cefikrinisövler."