Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14MAYIS1996SALI CUMHURİYET
HABERLER
SAYFA
860 üyenin katıldığı 15. Mılli Eğitim Şurası'mn açılış konuşmasını Başbakan Mesut Yılmaz yaptı -
fOrta ve yükseköğretim parah olmah'ANKAR4 (Cumhurivet Bürosu) - 15.
Milli Eğitim Şûrası. 860 üyenin katılımıv-
la Ankara'da başladı. Başbakan Mesut Yıl-
maz, eğitim sistemindeki çarpıklıklann gi-
derilmesi gerektiğini. temel eğitimin dı-
şında orta ve yiikseköğretimin parah hale
getirilerek reel ücret uygulamasına geçil-
mesini istedi. Yılmaz. "Dünyadahicbirül-
ke. özellikle de YÜkseköğretimde kalmNi
eğftimi parasız verecek kadarzeıtgin değil-
dir"dedı. Cumhurbaşkanı V'ekili Musta-
fa kaiemli. öğretim üyeierinın ilkokul öğ-
retmeninden farksız oldugunu savunur-
ken. Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan.
şûrada ulusal eğitim sistemini masaya ya-
tırdıklannı kavdederek 8 yıllık zorunİu eği-
time geçişi hedeflediklerini söyledi. 15.
Milli Eğitim Sürası. Milli Eğitim Bakan-
lığı Şûra Salonu'nda yapıîan törenle dün
başladı. Törenin açılışını yapan Başbakan
Mesut Yılmaz. ulusal eğitim sisteminin
esnek bir vapıva kavuşturulması gerekti-
ğini belirterek eğitimin finansmanında ki-
şisel getirinin toplumsal getirınin üzerine
çjktıgını savundu. Yılmaz, "parasız egiti-
min"yalnızca temel eğitimlesınırlandınl-
Türkiye Diyanet Vakfı'ndan şûra üyelerine kitapcık
Imam-hatip ve Kuran kursu bildirisi
AÎVKARA (Cumhurivet Bürosu) -15
Milli Eğitim Şûrasf mn ilk gününde Tür-
kiye Diyanet Vakfı ile fmam-Hatip Me-
zunlan ve .Mensuplan Derneği'nce şûra
üyelerine dağıtilan kitapcıklarda. imam-
hatip ortaokullan ve Kuran kurslannın 8
yıllık zorunlu eğitim kapsamma alınma-
sı ile imam-hatip lisesi mezunlannın harp
okullanna girmelerine olanak tanınması
istendi.
15. Milli Eğitim Şûrası kapsamında ele
ahnacak "İlköğretimveyöniendirnıcor-
taöğretimde veniden .vapıianma, yökse-
köğretimc geçişin yeniden düzenlenmesi,
toplumun eğitim ihthactnın sürekli kar-
şılanınası vreğitiııı finansmanrkonulann-
da oluşturulan komisyonlar. çalışmalan-
na başladı. Şûra'nın jfk gününde Türkiye
Diyanet Vakfı ile Imam-Hatip Mezunla-
n ve Mensuplan Derneğı'nce şûra üyele-
rine dağıtılan kitapçıklar dikkat çekti.
(mam-Hatip Mezunlan ve Mensuplan
Demeği'nm kitabında. 8 yıllık zorunlu
eğitime, imam-hatip ortaokullan vc Ku-
ran kurslannın korunması durumunda ge-
çilmesi ile imaın-hatip lisesi mezunlan-
nın harp okullanna girmelerine olanak
tanınmasına ılişkin önerilere yer verildi.
Türkiye Diyanet Vukfı'nın "TürklMilfi Eği-
tim Sistemi-Alternatif Ptrsfektif" kitabm-
da bu önerilere ek olarak. temel eğitimin
ikinci kademesine Kuran-ı Kerim ve Arap-
ça dersleri konulması istendi.
ması gerektiğine inandığını kaydederek
orta veyükseköğretimde"reelticrvtu\gu-
lamasTnageçilmesiniistedi. Yılmaz. hiç-
bir ülkenin. özellıkle v ükseköğretimi pa-
rasız verecek kadar zengin olmadığını be-
lirterek "Anadohı lisek-rine. özel liselere ve
dershanek'rr üdenen ucrvtlerin \ ıllık mik-
tannın Milli Eğitim Bakanlığı bütceshle
karşılaştırılır hale gelmesi dikkat çekici-
dir" dedi.
Yılmaz. H v ıllık zorunlu eğitimin hazj tar-
tı^malann üzerinde tutularak mutlaka ger-
çekleştinlecegıni savundu.
Yükseköğretimde ünh ersite ve sanayi iş-
bırliğınin sağlanma.M gerektiğini kavde-
den Yılmaz. YÖK vasataslağının, son şek-
U verildikten sonra TBM.M\e getınlece-
ğini »öyledı. Yılmaz. ta.slakla vakıf'üni-
versitelerinedestek verildigini ve YÖK'ün
verkilerinin kaynakların kullanılması ve
kalite denetimi yapılınasıvla sımrlandınl-
dığını anlattı.
Cumhurbaşkanı V'ekili Mustafa Kalem-
li. adının öniinde "miMi" sözcüğü olan Sa-
vunrruı vc Eğitim bakanlıklarının görevi-
nin. günlük siva.sal gereksinimlerin üzeri-
ne çıkarak. ulusal bir çizgi Ü7erinde. ulu-
sıın \e kişinm gerekMninılerini en iyi ve uzun
vjdeli birbiçimde.sağlanıak oldugunu kav-
dettı.
Kalemlı. >on yıllardy üniversiteöğretim
üyelcriniıı birilkokul öğretmeninden fark-
sız duruma gcldığını anlattı. Mılli Eğitim
Bakanı Turhan Tayan da 15. Milli Eğitim
Şûrası ile ulusal eğitim sistemini masaya
vatırdıklannı sövledi. İlköğretimin 2. ka-
demesinden itibaren yönlendirmeyegidil-
mesinin. en az 8 yıllık bir zorunlu eğitime
geçilmesinin ve nitelikli ara insan gücü
v arutılmasının ana hedefleri oldugunu kay-
deden Tavan. bugünkü ortaöğretim .siste-
minin yükseköğretimın önüne sürekli öğ-
reııei yığan biröğretim basamağı görümü-
nünde oldugunu v urguladı.
Sûrayı protesto ettiler
Lise öğrencileri
polisle tanıştı
ANKARA/İZMİR
(Cumhurivet)- 15 Milli
Eğitim Şûrası"nın açılış tö-
reni sırasında. salon önün-
de toplanan bir grup liseli
öğrenci. şûrayı protesto et-
mek istedi. Emniyet yetki-
lileri. güvenlik güçlerinin
müdahalesi üzerine gözal-
tına alınan 68 öğrencinin
akşam saatferinde serbest
bırakıldıklannı bildirdi. Eği-
timciler ise şûrada paralı
eğitim ve eğitimin özelleş-
tirilmesi konulannın önce-
lıkli olarak ele alınmasını
eleştirerek önceliğin degiş-
tirilmesini istediler.
15. Milli Eğitim Şûra-
sf nın açılış töreni sırasın-
da. lise öğrencilerinden olu-
şan yaklaşık I 00 kişilik 3 ay-
n grup. bakanlığın şûra sa-
lonu önünde protesto giri-
şiminde bulundu. Sabancı
Kız Öğrenci Yurdu > önün-
den gelen ve "Eğitim hak-
kımız engellenemcz". "Pa-
ralı eğitime ha>ır" pankart-
lan açarak siogan """S^C
1
™™"""""
atan bir grup öğ- §»••
renciyegüvenlik V^OZaltina
güçleri müdaha- alınan 68 lise
leetti.Öğrenciler öğrencisinin
geldikleri yöne akşam
doğru kaçmaya saatlerinde
başlarken. daha çP r
hest
ceride bekleyen ,
S e
[ ,
e
f .
fkinc, bir grup bırakıldmı
gösteriyi sürdür- Dlldirildl.
mek istedi. Polis, ™ ~ ~ " ^ " - "
lamada. paralı eğitime kar-
şı demokratik istemlerini
anlatmak isteyen lise öğ-
rencilerine polisin dayak at-
tığı v urgulanarak. "Eğitim
sistcmimizin sorunlannın
ve geleceğinin konuşuldu-
ğu bir toplantıda. eğitimin
temeli olan ögrencilerin dö-
vülmesi ve gözaltına alın-
ması. dünvanın hangi ülke-
sinde görülür" denildi.
müdahale ederek 68 öğren-
ciyi gözaltına aldı. Gözal-
tına alma işlemi sırasında
bazı Çev ik Kuvvet görevli-
lerinin öğrencileri tartakla-
dıklan gözlendi. Öğrencile-
rin gözaltına alınması bazı
yurttaşlar tarafından tep-
kiyle karşılandı. Durumun
sakinleşmesinden kısa bir
süre sonra Beşev ler'de top-
lanan bir grup. sloganlar
atarak trafiği kapattı. Bura-
daki öğrenciler de dağıtıl-
dı. Gözaltına ahndıktan son-
ra Ankara Emniyet Müdür-
lüğü Güvenlik Şubesi'ne
götürülen öğrencilerin ak-
şam saatlerinde serbest bı-
rakıldıklan bildirildi.
İnsan Hakları Derne-
Eğitimcüerden tepki
Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından düzenlenen 15.
Milli Eğitim Şûrasfndaön-
celikli konulararasındayer
alan paralı eğitim ve eğiti-
min özelleştirilmesı konu-
lan eleştiriliyor. Eğit-Der
tzmir Şube Başkanı Dur-
sun Utku. Abece \e Öğret-
men Dünya.sı Izmir fenı-
silcisi Recai Şe>hoğlu ve
Öğretmen Dünyası Buca
Temsilcisi Bekir Vurda-
kul'la düzenlediği basın top-
lantısında. şûrayı eleştirdi.
•-"~™-~" Milli Eğitim
Bakanı Turhan
Ta>anm baş-
kanlığında dün
başlayan 15.
Eğitim Şûra-
sfndaöncelikli
olarak "Paralı
eğitim veeğitim-
deöüeUeşrirnıe*'
konularının eie
alınacağını sa-
Cumhurivet dönenıinin ünlii ö\kü ustalanndan Sait Faik Abasıyanık, doğumunun 90. >ılında anıldı. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
SahFaikBurgamladaanıldı
\unan Utku. bu önceliğin
değiştirilmesini istedi.
Eğitimden sadece parası
olanların değil. her yurtta-
şın eşit koşullarda yararlan-
ması gerektiğini belirten
Utku. "Ancak bugün eği-
tim, parası olanın sarın ala-
bileceği bir ticarethaneve
döniiştüriilmek istcnmek-
tedir" dedi. Utku. son dö-
nemde toplanan şûralardan
sürekli imam-hatiplerin art-
tırılması yolunda kararla-
nn çıktığına da dikkat çek-
ti. Abece ve Öğretmen Dün-
yası Izmir Temsilcisi Şey-
hoğlu da ileri çağdaş ülke-
lerde olduğu gibi. Türki-
ye"de de zorunlu eğitimin en
az 8 yıla çıkanlması gerek-
i i i dği'nden(lHD)yapılanaçık- tiğini vurguladı.
NURHAN KAVAKLI
Sait Faik Abasıvanık, her şev ın "bir insanı
seMnekle" başladığına ınaıiün. doğjya. yaşama
ve insana âşik bu dcğerlı övkü ustası
doğumunun 90.vılında adı ile özde^leşen
Burgazada'da anıldı."Sait Faik 90, Annıa
Gönleri 19 Yaşında" adıv la Tiirkıve Yazarlar
Sendıkasi. PEN ve Ada Dostları Derneğf nın
ortaklaşa düzenledıklerı anma etkınliği ieın
adaya gelenler sankı misafirlerini
karşılıvonnuşçasına ıçten bir heyecan içindekı
Perihan Ergun'u buldu kar>ılarında. Yazarın
bir ömür geçırdıği müze-e\ inın ziyaretınden
sonra. ünlü öykücünün çok sevdiği
Kalpazankaya'ya yöneldi Sait Faik sevenleri.
Favton ve motora rağmen tepeve vürüyerek
çıkmak belki de Saıt Faik'e doğanın sesleniv
"Hişt Hişt"lerı duyabilmek için en çok teıcıh
edılen yol oldıı. Kalpazankayaclaki üstü
branda]arla örtülü. toprak terasa kurıılu tahta
masalı kır lokantasına ulaşıldığında çoğu kışı
ayakta kalmıştı. Hemen masalara ek
sandalveler konuldu. tanıdık tanımadık herkes
bırbinnin yanına birbırinin sıcağına oturdu. İlk
söz uzun yıllardır bu etkınlıûın gerçekleşmesini
sağlayan emeklı öğretmen Perihan Erguıf undıı.
Ergun'un. aralarında Beşiktaş Beledıyc
Ba>kam Ayfer Ata>. CHP içel Mılletvekıli
KikriSağlar. Kadıköv Eskı Beledıve Başkanı
Dr. CengizÖz>alçın. Esenvıııt Belediye
Başkanı GiirbüzÇapan. Kadıköv Beiedıve
Başkanı SelanıiÖztiirk,gazetemız vazarı Deniz
Som'un da bulunduğu kı^ilere. Saıt Faık'ın
yontusuna vc etkinliklerıne katkılarından
dolayı teşekkür konuşmasından sonra sıra ünlü
övkücünün bronza dökülerek kalıcı kılınan
vontusunun Adalar Beledive Ba^kanı Can Esen
tarafından açılı^ına geldi. C'ç >ıl önce sanata
yönelık s.aldırılara bırtepkı olarak "Sanatçılar
tükiiriilecek insanlar değil. he« kcli \apılacak
insanlardır" düşüncesivle Sait Faık yontusunu
yapan hevkeltıraş Recep Tezcan plaketini
alırken artık tepkisinin kalıcı olmasından
dolayı oldukça nıutluvdu.
Günün bir diğer hevecanlı kişısi ise "Sait Faik
Öykii Ödülü*" kazandığı için kendı.sine plaket
sunulan yazar Cemil Ka»ukçu idı. ÇocuV.
se>lerinin. gülüşmelerin. doğadan gelen
seslerle bırbınne karıştığı. sıcak ve ıçten
onamda başka bir ses. TYS Başkanı Ataol
Behramoğlu'nun sesi duvuldu Sait Faık'i
anlatan. Behramoğlu "Bir insan bir futbol
rakımının taraftan ohnadığını. bir kültüriin
parvası oldugunu Niyle anlar ancak" sözleriv le
bir ulusun kendı değerlerine sahip çıkınasının,
kültürel kımlığıne ve benlığıne ulaşması
açısından önemini v urguladı. Ünlü öykücünün
şaır vaııına da değınen Behramoğlu "Onun
şairliğinde renkler, kukular. dokûiar
dm umsanır" sözlerıv le betimledığı
şıııiennden bırını okudu. Daha honra söz alan
Şükran Kurdakul insan yanından bahsettıgi
Saiı Faık'i. aynı zamanıia dönemıııe duyarlı bir
vazar olarak niteleverek "Sait Faik'e sahip
çıkmak cumhurhetin getirdiği laik anlayışa ve
kültiir mirasına sahip çıkmaktır" sözlerıv le
andı. Konur Ertop ı>e "Çe\reci Sait Faik"
anlattı. Ünlü öykücünün eserlerımn derlemecİM
Muzaffer L'vguner üstlendığı bu görev in
kendisi için anlaınını vurguladıkun sonra
herkesten Sait Faik'ın kıyıda köşede kalmış.
eski dergilerdeçıkmışöykülerinı. şiirlerini
bulmak veölümsüzleştirmek için yardını
istedi. Sait Faik'le komşuluk etmiş. küçük bir
çocukken tanımış ve yazarla ılgıli anılanm
övküve dönüştürmüş vazar Avîen Çetiner de
anlattı Sait Fdik'i. Saıt Faık ise önünde bir
kadeh rakısıyla. enginlere doğru vönelttiği
bakışlanyla sessiz sedasız dınledi hakkında
konuşulanlan. Yazar Fe>za Hepçitingirler'in
sunduğu etkinlikte ünlü öykücüve müzikleriyle
konuşmalarıyla küçük birselanı gönderen
diğer ısımler ise şunlardı: Hilnıi Bulunmaz.
Ekrem Ataer. Rüstem Kurtoğlu. NejatŞen,
Hasan KaravoL Hilmi Biivükşekerci.
Çağla Gündüz.
IRMIK /AYDIN ENGİN
Daha Iki HABITAT, Bir Olimpiyat İsterim
istanbullu okuyucu zaten bıliyor, is-
tanbul dışında oturanlar duymadılarsa
benden duysunlar, şu anda Istanbul'un
hemen heryerinde kaldınmlardelik de-
şik. Kent kocaman bir şantiyeye dö-
nüştü. Aynı anda yüzlerce (yoksa bin-
lerce mi?) noktada delgi tabancaları
kaldınmlan parçahyor; karnyonlar kum
we kaldınm taşı getırip döküyor ve ağız-
lannda külü uzamış bir cıgara tutan ye
bu delik deşık kaldırımlara çömelmiş
bir takım adamlar da kumu yayıp, üs-
Kine pembe kaldınm taşlannı döşüyor-
fer-
' "Neresinde ıstanbul'un?" diye sor-
mayın. Her yerinde.
•- (Yani kentin, Istanbul denmeye layık
6er yerinde. Yoksa Bağcılar'da. Gülsu-
yu'nda. Çıksalın'da, Kâğıthane'nin ara
sokaklarında, Alıbeyköy'de, Gazios-
manpaşa'da, SultançiftligYnde, Sultan-
beyli'de filan değil.
. Zaten oralan Istanbul değil. Oralan va-
roş. Onlann çocuklan 1 Mayıs'larda fî-
fan bizim kente iniyor, trafik lambalan-
tnızı kırıyor, lalelerimizi sopalıyor, vitrin-
lerimizi aşağı indiriyor, polisleıie dövü-
şüyoriar. Onlara kaldınm filan yok...)
Kalemı elinealan, daktilonun tuşlan-
na yumulan, bilgisayarın ekranına yö-
nelen gazetecı tayfası da laf kıtlığında
asma budayıp bu HABITAT hazıriıkları-
na karşı çıkıyorlar. Tanıt (argüman) ola-
rak öne sürdüklen de üç aşağı beş yu-
kar aynı:
Bizı adam yerine koymayanlar, şim-
di üç beş bin yabancı gelecek, aman
kentimizi çirkin görmesin diye kaldı-
nmlan yeniliyor ve kent yaşammı
büsbütun berbat ediyorlar. Yayalar
kaldınm olmadığından sokaklarda
yürüyor. Trafik rezatet, tıkandı mı açıl-
mıyor. Kimbilir hangi taş, kum, nak-
Irye müteahhidi ne biçim para vur-
muştur! Bütün bunlar bizim vergile-
rimızden yapılıyor...
itirazlar bu minval üzere sürüp gidi-
yor.
Şu bizim Cumhuriyet'in müzmin rnu-
halifliğinden ıçimi sıkıntılar bastı. Şu ıd-
dialan sorgulamak ıstiyorum:
"Bızıadam yerine koymayanlar... 'mış.
Gel de kızma. Yani HABITAT kaldınm-
lan olmasaydı bızı adam yenne mı koy-
muş olacaklardı? Bızi bu devlet ve hü-
kümet ne zaman adam yerine koydu da
HABITAT geldi diye koysun?
"Yayalar sokaklarda yürüyor... "muş.
Kaldınmlar delık deşik olmadan önce bu
yayalar nerede yüriiyorlardı kuzum?
"Trafik rezalet"miş. Yani kaldırım mu-
habbeti çıkmadan Istanbul'un trafiği
yağ gıbı akıyordu da biz mı farkında de-
ğildik?
"Müteahhitier vurgunu vurmuş "muş.
Hayret. Demek Türkiye'de kamu inşa-
at ıhalelerinde vurgun vurulmuş öyle
mi? Rüyada görsem inanmazdım.
"Bütün bunlar bizim vergilerimizden
yapılıyor"vnuş. Bakın bu yeni ışte. Bıl-
diğıniz gibı Çiller'in örtülü ödenek ka-
çamaklarından, Güneydoğu'da Cudı
Dağı'nın fethine, Ege ve Akdenız kıyı-
larını beton cehennemıne dönuşturen
turistık yatırımlara (?) ödenen teşvık kre-
dilerinden, batık bankaların kurtarılma-
sına kadar pek çok kalemde bizim ver-
gilerin kılına halel gelmedıydı. Şimdi na-
sıl olmuş da bu HABITAT belasına bı-
zım vergıler çarçur edılmiş. Aklım al-
madı doğrusu...
Burada açıkça belırtıyorum: (Galıba)
bütün meslektaşlarım bir yana. ben bir
yana. Ben HABITATı sevıyorum. HABI-
TAT'ı destekhyorum ve tek bir HABI-
TAT'la yetinmeme kararlılığımı ilan edı-
yorum.
80 öncesınde, Ecevit'ın erken seçim
diye yoflara düştüğü günlerden birinde,
bir küçücük beldeden geçerken, Ece-
vit otobüsün üstünde köylülere sesle-
niyordu. Ben de halkın nabzını tutmak
gibi tuhaf ek görevlerle yükümlü oldu-
ğumdan aralarında dolanıyordum. Ece-
vıt "erken seçım" dedikçe. millet a/kış-
lıyor, ama bırı çok fazla alkışlıyordu. Kö-
yün muhtarıymış. Üstelik AP'nin muh-
tan. Erken seçım olsa ola kı Demirel dev-
rilecek. Adama niye bu kadar yürekten
alkışladığını sordum. Omuz sılkıp bıyık
altından güldü:
- Ne kadar çok, ne kadar sık seçim
olursa o kadar iyi
- O niye o?
- Tabii. Geçen seçımde orta çeşme-
nin borulannıaldık. Yenıb/rseçimdeköp-
rüyü onartınz, araya bir seçim daha sı-
kıştırabilirlerse öğretmen lo/manı yap-
tınnz... İyioluryani. Seçimhepiyıdirbi-
ze...
Muhtarhaklı. Halkım beni yanıltmaz.
HABITAT iyidir. Ne kadar çok HABITAT
olursa o kadar iyıdir. En az iki HABITAT,
bir olimpiyat daha isterim. Yabancılara
ayıp olmasın. ele güne rezıl olmayalım.
dedık. bınncısınde kaldınmlan hallettik.
ikincısınde eskı Istanbul evlerinıfilanel-
den geçiririz. Üçüncü ıçınse kent ıçı ula-
şımın denıze kaydırılmasında yol alına-
bileceğinı düşünüyorum. Olimpiyadı ka-
parsak geri kalan sorunlann tümünün
üstesınden gelirız.
(Benı anladınız sanıyorum. Yaşamım-
da ilk Kez muhalıf değil muvafık bir yazı
yazmanın mutluluğu ıçındeyım. Size de
tavsıye ederım...)
Değerli Eczacı \:
Meslektaşlarımızın
14 Mayıs Eczacılık Günü'nü
Kutları/.
İLAÇ ENDÜSTRİSI İŞVERENLER SENDİKASI
ABBOTT
ABDİ İBRAHİM
ABFAR
ADEKA
ALI RAİF
BAYER TÜRK
BİLİM
CARLO ERBA
CIBA GEIGY
DOĞU
DR.F.FRİK
ECZACIBAŞI
ECZACIBAŞI-BAXTER
FAKO
GLAXOWELLCOME
GRİPIN
I.E. ULAGAY
İLSAN
KANSUK
KNOLL ALMAN
KURTSAN '
LİBA
MERCK SHARP & DOHME
MİLEN
ORGANON
PFIZER
ROCHE
SANDOZ
SANOVEL
SCHERING ALMAN
SERVIER
TURGUT İLAÇ
TURK HOECHST
WYETH
ATABAY
BOEHRINGER INGELHEIM
BRISTOL-MYERS SOUIBB
ÇARMOSAN
DROGSAN
FRESENIUS
LILLY
NOVO NORDISK
ORVA
PROCTER & GAM8LE
UCB PHARMA
ZENECA - ABDİ İBRAHİM
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATg§_
Adalet İstemek
Anlaşılan italya'daki kitle .letişım araglannın. bızdekı-
lerden pek bir farkı yok Bai-sanaa. Papa yı öldürmeye
çalışan Mehmet A»i Ağca adındakı katılın. suıkast gı-
rişiminin 15. "sene-i devriy^i münasebetiyle" bir af
kampanyasına girişmişler.
Ve Ağca utanmadan "Ben cezamı yetennce çektım,
af değil adalet istiyorum" dıyeb
ili
y°
r
insaf..
Ve bizim kimi yazılı ve görüntülü kıtle iletişım araçla-
nnda bu haberler öyle verihyor kı, neredeyse insanlar
Ağca'ya kötii muamele edı'diğine inanacaklar. nere-
deyse adalet isteklerinin haKl' olacağını ılerı sürecekler
Toplumlann bu unutkanlığı pe
n i
çıldırtıyor.
Çok satan gazetelerimizden biri. haberı "THY Pa-
pa yaayıp etti"başlığı ile veriTiıŞ- Neymiş? Papa nın Ağ-
ca'nın annesine ve kardeşine bilet göndermesine kar-
şın, THY görevlileri, Ağcalar'm avukatı ile tartışarak kov-
muşlar ve "THY ile uçamaz" notunu düşmüşler. Eğer
doğruysa THY görevlılerine aferin.
Benim bildiğim, bu Ağca'nm ailesi gariban insanlar-
dı. Ne zamandan beri "aile avukatt" kiralayacak duru-
ma gelmişler acaba?
Gene benim bildiğim, seyahatini "basından gizleme-
ye çalışan" insanlar. sessiz sedasız araçlanna binerler
ve etrafı velveleye vermezler. Hele kendı ifade ettikleri
gibi "salonun bir kenarında bekleyerek" muameleleri-
ni avukatlan kanalıyla yaptırrnazlar. Hangi uçak şirketi,
görmediği yolcunun uçağa t»nmesme ızm venr? Bun-
lann amacı, düpedüz reklam yapmak. Pekı bizim gaze-
teler buna neden alet oluyorlar acaba? Bu sorunun ya-
nrtını daha sonra arayacağım.
Papa'nm Ağcanın ailesine neden THY bileti gönder-
diğıni de anlayamadım. Alitalia'nın suyu mu çıktı? THY
ite uçan arkadaşlanm, genelde çok memnunlar. Ama Pa-
pa hazretlennın bunlann övgülerini duydugunu sanmı-
yorum. Burada bir başka iş var gibıme geliyor.
Yukanda sözunü ettığım gazetenın Italya muhabıri
deAğca ile baş başa bir göruşme yapmış. Güzel bir fo-
toğraflan var. italya kaynaklı bu haberden, Ağcanın tüm
yaşammı yazıya döktüğünü ve bir italyan dergısıne sat-
tığını öğrenıyoruz. Acaba bu anılann Türkçe yayın hak-
lannı hangi basın kuruluşumuz satın aldı? Acaba kimi
yazılı basın organlannın ve televizyonlann bu çirkınlık-
teri haber yapmasının ardında, belli bir reklam amacı ya-
tıyor olabilir mı?
Bazı "şeyleri" reklam aracı olarak kullananlara çok kı-
zıyorum. Orneğin bir "medya kuruluşumuz". bundan bir
süre önce bir rakibinin işten çıkardığı kimi köşe yazar-
larının savunmasını öylesine üstlenmişti ki, doğrusu
"bravo" (!) demıştik. Sonra baktık o köşe yazarlannı
kendisi istihdam etti. Ve üstelik aynı biçimde işten çı-
kanlan başka yazar ve gazetecilere hıç ilgı duymadık-
lan gibi kendilen de aynı yoldan bir sürü adam atmak-
tan utanmadılar. Oldu mu şimdi?
Acaba "Ağca için af kampanyası "nın aröında da bu
gibi 'tezgâhlar' var mı? Insanlann duygusallıklannı sö-
mürüp bunu paraya mı dönüştürmek istiyoriar?
Ve tüm bunlann nedeni olan Ağca, "Af değil, adalet
istiyorum" diye ortaya çıkıyor. Yahu bu adam, eli defa-
larca kana bulaşmış bir 'katil'... Yineliyorum, bu adam
birkatil... Şimdi nasıl adalet ister? Hiç mi utanması, ar-
lanması yok?
Bilmediğimiz bir dızi kanlı olaydaki payını bir yana bı-
rakın, Abdi ipekçi'yi gün ortasında vuran adam bu.
Daha sonra başma konan ödüle kanarak kendini ıhbar
eden 'eskı ülküdaşını' Beyazıt'ta Marmara kahvesinden
kaçıran ve tam bir katil soğukkanlığıyla öldüren adam
da bu... Şimdi 'AnnelerGünü' vb. soytanlıklar ve duy-
gu sömürüsüyle bunlan unutacak mıyız? Hafızamız bu
kadar mı zayrf?
Ya Ağca'nın veAğca gibilerin evlatsız bıraktığı, koca-
sız bıraktığı anneler ne olacak? Ve şimdi utanmadan ada-
let isteyen bu adam. o ınsanlann yaşadığı bir dünyada
'alnı açık' dolaşabilecek mi?
Her halde bu rezıllikler de, bu utanmazlıklar da; be-
nim bir türlü aklımın ermediği ve bu nedenle neredey-
se çağdışı ilan edileceğim 'değişimın' bir parçası olsa
gerek. Baksanıza; bunun bir başka 't//tööaf/'göğsünü
gere gere "Benim on üç cinayetim var" diyor ve bir Al-
lah'ın kulu da "Gel bakalım, şunların hesabmı ver" di-
yemiyor.
Gene bir başka ülküdaşlan, (ne hikmetse. bunlann tü-
mü kendini mafya olarak görüyor). telefonla televizyon
programlanna katılıyor ve "Bir konuşursam yer yerin-
den oynar" diyor. Ve adamın ilişkileri Çankaya'nm eski
müdavimlerine kadar ulaşıyor. Ve bunlar 'vizyon sahı-
bi' ve çağdaş 'demokratlar' sayılıyor ve 'değışimı' sa-
vunuyorlar, bizler de hayretler içınde bu kepazelikleri iz-
liyoruz...
Elbette intikam peşinde değilim. Elbette 'ceza'nın
amacının intikam almak değil, suçluyu ıslah etmek ol-
dugunu bilirim ve bu ilkeyi savunurum. Ama Ağca ve
Ağca gibiler, büyük bir bölümu suyun altında saklı ka-
lan bir 'aysberg'in, su üzenndeki maşalarıydı. Eğer Ağ-
ca. bu bilmecenin çözümü için bir anahtar verecek ka-
dar pişman olsaydı ve utanç duysaydı, elbette affı dü-
şünülebilirdi.
EğerAğca. kendini hapisten çıkaran gücü 'deşifre ef-
seydi' ve kendini ihbar eden ismi kulağına fısıldayanla-
rı yargı önüne itseydi, elbette bu denlı katı olmazdım
Ama bugün yaptıkları, ınsanlann unutkanlıklarından
ve duygusalhklanndan yararlanarak geçmişe bir sünger
çekmek istemek. Ve üstelik "Adaletistiyorum" diyerek
Insanda biraz utanma olur.
'Rüşvetin
belgesi' davasıfstanbul Haber Servisi -
Kamuov unda "Rûşvetin Bet-
gesi Da>ası"olarak bilıncn ve
AhmetÖzal ile eskı Emlak-
bank Genel Müdiirü Bülent
Şemiler'in 'riiştet* suçun-
dan yargılandığı davada
mahkeme. Özal'ın ıfadesi-
nin alınabilmesi için ingil-
tcre'ye "naip hâkim"gön-
derılmesine karar verdi.
Istanbul 5. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde dün yapı-
lan duruşmada "rii^etin brt-
gesi" denilen v e "\slan tluv
lararası Naklival firnıasının
kurtanlması tialindeAhmet
Özal ve Bülent Şemiler'e 4
mihon Alman Markı »erile-
ceğjni*" içeren taahhütname-
v i ortaya çıkııran 'ihbarcı'
Mahmut.Şahinin tanık ola-
rak itadesı alındı. Aslan Nak-
liyat firnıasının eski ortak-
lanndan olan Şahin. şirketın
Bülent Şemiler'in Anadolu
Bankası genel müdürü ol-
masından sonra \adesi dol-
nıavan bir borcuııuıı erken
tahsili nedeniv le zor duruma
düştüğünü. -îirketın kurta-
nlması aşamasında da ken-
disinin şirketten uzaklaştınl-
dığıııı dile getırdi. Şahin.
kendı pa.ına düşen paruvı
almak ıçingıttıği şirkotteor-
tağı Hasan Aslan ın. 30 ka-
sım 1986 tarihlı taahhütna-
mevi vererek alacaklarınııı
bir kiMiıının "verildiği be-
lirtilen bu riişvete" nıahsup
edıldiğmi >ö> ledığıııı anlat-
tı. Bülent Şemiler'in bu pa-
rav ı aldığı kanaatinde oldu-
gunu belirten Şahin. Ahmet
Özalın bu paradan haberi ol-
dugunu sanmadığını dile üe-
tirdı.
Tanık olarak if'adesi alınan
Hasan A»lan ise belgedeki
inızanın kendisine aTt olup
olmadığını konu>unda te-
reddütlü oldugunu belırtti.
Inıza üzerinde inceleme ya-
pan Adli Tıp tarafından bir-
birine zn iki a\rı rapor \e-
rildiğine dikkat çeken As-
lan. onak olduğu dönemde
Mahmut Şahin'e işleri hız-
landımıası için imzalı boş
kağıtlar verdığini söyledi.
'Rüşvef gibi bir olav in va-
şanmudığını sav unan Aslan.
bLinıın tamamen düzmece
oldugunu dile getirdı.
Ahmet Özaî'ın avukatı
tarafından "Müvekkilinin
Ingfltere'deKttavi gördiiğiine
ilişkin" dılekeev ı değerlen-
dıreıı mahkeme. Xhınet
Özal'ın ıfadesinın alınabil-
mesi ıçııı lıevet içinden "naip
hâkinı" tavm em. TJVIII
edılen hâkımın İngıltere've
gıderek Ahmet" Üzal'ın
itade.Ninı alnu^ına karar
vereıı mahkeme. bu neden-
le durıişmav ı erteledi.