25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 MAYIS 1996 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 P O S T M O D E R N İ Z M V E T Ü R K T İ Y A T R O S U / 1 Postmodern tiyatro, bir zorunluluktur EMRE KOY UNCUOĞLU Böylebir vazıya bu başlığı atrnak için Türk tiyatro>undan verebileceğim ör- neklerin bir hayli bol olması gerekirdi. Ancak üzerinde duracağım örnekler bir eJin parmaklan kadarbile değil. Yinede son dönemlerde ızlediğim bazı çalışma- larda, metınJerde \e sahneleme biçimle- rinde poitmodern izdüşümler yakala- mak miimkün. Aslında uzun zamandır postmodern birdurumun içinde olan ülkemizde böy- le çalışmalar için geç bile kalındı dene- bilir. Tabiı bu gecikme yalnızca yönet- menin veya yonımcunun sorunu değıl. tiyatro kuramcisınm \e eleştirmenin dc sorunu. L'luslararası Istanbul Tiyatro Festivalinin programının açıklandığı ^u günlerde "dünyada -genel hatlarıyla- postmodern tn atro neleri kapsıvor ve iil- kemizdeki ilk örnekler ne yönde old|i" üstüne bir çalışma yapılabileceğini dü- şündüm. Ülkemizde postmodern durumun tar- fışıldığı teatral çalışmalar. "alternatif" ya da "ötekP adi altında isimleri geçen tiyatrolardagerçekleşiyor. Buyıl sahne- lenen. Kumpanya'nın "Harita'dan Nak- len Vayın"ı. geçen yıllarda >ine Kum- panya'nın sahnelediğı "Canlanan Me- kân" ve "Kim O", Studio Oyuncula- rTnınbuul sahnelediği. "Gergedanlaş- ma" ve Yeşif Lzümler'in geçen yıl sah- neledikleri "Kassandn."buçalışmalann iJk örneklerinden sayılabilir. (Yazıda. Ye- şil Üzümler'den söz etmeyeceğim, çün- kü gruptan biriyim.) Bunun janında. ku- rumsaî tiyatrolar ya da ticari kaygılan olan özel tiyatrolarda böyle bir düşünsel yaklaşıma rastlanmıyor. Yine de tam an- lamıyla birörnek teşkil etmesede geçen yıllarda Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği JosephSzajna'nın yönettiği "Izler" yukanda değindiğim bu çalış- malara yakın sayılabilir. Postmodern tiyatro)a yönelmek. bir deney ya da bir lüksle ugraşmak değil. biranlamda zorunluluktur. Tabii ki eger "tiyatro" 1 gününü tartışmak. karşıt ol- makgibi düşünsel sorunlarla ilgileniyor- sa... Postmodern tiyatro yapmak. postmo- dern durumu kabul etmek veya savun- mak degil. tam anlamıyla bu durumun eleştirisini yapmaktır. Bir anlamda da günümüzde dünyanın her yerinde var olan, o dontnu!) hareketsiz kitleden ıızak- ta kalabilmeyi denemektir. Modern öğ- retinin bize sunduğu çıkış yollannın hep- si postmodern durumun yarattığı "kara Ülkemizde postmodern durumun tartışıldığı ti)atralçalı;malar, 'alternatif" \a da 'ötekT adı altında isimleri geçen rişatrolarda gerçekleşiyor. Bu \ıl sahneİenen, Kumpama'nın Harita'dan Naklen \avııTı. 'Canlanan MekâıT \e Kim O", Studio Chunculan'nın bu \ıl sahnelediği. "Gergedanlaşma' >e \eşil Üzümler'in 'Kassandra' bu çalışmalann ilk örneklerinden, >ine de tam anlanm la bir örnek teşkil etmese de geçen vıllarda Ankara Devlet Tiyatrosu'nun sahnelediği Joseph Szajna'nın \önettigi "f/ier">ukanda değindiğim bu çalışmalara \akın sa> ılabilir. , ostmodern tiyatroya yönelmek, bir deney ya da bir lüksle ugraşmak değil, bir anlamda 'zorunluluktur. Tabii ki eğer 'tiyatro' gününü tartışmak, karşıt olınak gibi düşünsel sorunlarla Pm ilgileniyorsa... Postmodern tiyatro yapmak. postmodern durumu kabul etmek veya sa\ unmak JL. değil. tam anlamıyla bu durumun eleştirisini yapmaktır. Bir anlamda da günümüzde dünyanın her yerinde var olan. o donmuş hareketsiz kitleden uzakta kalabilmeyi denemektir. deüğe" açılmaktadır. Bu nedenle de 20. yüzyılın alternatif sanatı. tiyatrosu. gü- nümüz insanının yaşam biçimini kapsa- yamaz. Patrice Pavis'in "FDStmodern Tiyat- ro"adlı makalesinde yazdıgı gibi. "Hem modern hem de klasik dönemlerdeki me- rinlerde yer alan dramatik >apının öz- gürlüğüne; di\aloglarda, karakterterde ve o\ unıın kurgusunda \arolan kuralla- nn geceriiliğine bugün artık kimse inan- mıyor. Çünkü bunlaryaşadığımızdünya- \\ vansıtmıvor." Modern düşgücü A\ rupa "da burjuva tiyatrosu. özgürlük ve gereksinım arasına sıkışmış bireysel birhareketti. Yapısı keskrn hatlarla çizil- miş. sahne ve izleyici aynlmış. diyalog merkezli. rolleriyle ayırt edilebilen ak- törleriyle belirleniyordu. Rönesans dö- neminde oluşan bu tiyatro ilk biivük kri- zini 19. yy sonlannda yaşadı, çünkü üze- rine kunıldugu düzen parçalanmaya baş- lamıştı. Kapitalizmin dorugunda artık bireyin kendi ıstemi veçözümlemelenv- le hareket etmesi. hayatına şekil \erme- si mümkün degildi. Bu tiyatronun temel söyleminın sorgulanmasının gereğı orta- ya çıktı. Farklı bir sömürgecılik anlayı- şının yükselişi ve iki dünya savaşının ge- tırdiği depresyon, kitlelerin i^sizliği ve >aşanan maddı \e manevi birçok top- lumsal kriz, geleneksel tiyatronun ka\- ramlannı geçersiz ve tartışılır kıldı. 19. yüzyılın sonlannda orta\a çıkan nesnel natüralizm akımıyla klasik yapıdan ay- nlan. daha sonra dışavurumcular tara- findan yapısı oluşmaya ba^layan \e son rötuşlannı da epik ve absurd çizgilerle alan \e 1960 ve 70 dönemi sanatçılan- nın da ismini koydugu "alternatiP tiyat- ronun uç noktasını ve çıkmazını post- modern tiyatro yakalıyor. Tiyatroda bu gelişim çok anlamlı bir degişime işaret etmekte. Postmodernist tiyatronun kullandığı teknıklenn rümü çagdaş değil. Ancak Rönesans tivatro- sundan başlayan ve geçen yüzyılın tiim deneysel formlannı içine alan süreçten temelde ayrılıyor Ingiliz oyun yazan H<mard Barker'a göre postmodern ti- vatro. resimlerden olu^an görüntü agır- İıklı bir ti> atro. Bu görüşü daha da açar- sak. tiyatronun geleneksel elemanları olarak bilınen kurgu ve karakter terk e- dılıyor. ^aman \e mekân gibi kavramla- rın bütünlüğü tümden kaldınlıyorve ye- rini resımlerin. tablolann, işitsel ve gör- sel imajların oluşturuldugu "anlann" bütünü alıyor. Peki. postmodern tiyatro neden tüm geleneksel anlatım biçimlerini. kurgu- yu. temayı. karakteri. zamanı ve mekâ- nı altüst etti7 Bu soruya şöyle bir genel gin^yapabılirız' Siirekli akan vedurdu- rak bilmeyen bılgı üretimi. anlamları karmaşıkla^tıran "işaret" bolluğu, sosyal hayatın birçok yönünün metinselleştiril- mi^ ve kurgulanmış olması. "gerçekle- rin" medya bağlantılı görüntüsü. post- modern durumun belirtıleri ve birdere- ceye kadarda nedenleri... Böylelikle *sa- natın veedebhatin" in.san değerierini ve gerçeğini yan.Mttığı inancı adeta yorgun 'Tîyatroda Mekân Ohışturmak' Kültür Servisi - lstanbul Tiyatro Festivali etkinlikleri çerçe- vesinde yer alan 'Tıyatroda Mekan Oluşturmak' ısimli sergi 16 mayısta Atatürk Kültür Merkezi'nde açılıyor. II. Dünya Sava- şı sonrası Ingiliz tiyatrolannda iç mekân düzenlemesinin tarı- hi gelışımini konu alan sergıde yazı, plan. fotograf ve maket- !er yer alıyor. Ingiltere'de 1958 yılında savaş sonrası kurulan ilk tiyatro olan 'Coventrj Belgrade Tıyatrosu'ndan günümüze kadar40yıl içinde inşa edilen ve yeniden düzenlenen tiyatro- lannprojeieri. fotograflan vemaketlerindenoluşan sergı. tiyat- ro tasanmı alanında önemli bir ısim olan lain Mackinroch ta- rafından düzenlenmış. Ana hatlanyla mimari açıdan tiyatro- nun veçagdaş Ingiliz tıyatrosunun gelişiminin incelendiği ser- gi 30 tiyatroyu üç ayn bölümde degerlendinyor. Bu bölümlerin ilkinde 'GeJeneksel Tiyatrolar' başlıgi altın- da; görüş. akustik. teknolojı ve oturma planı gibi konulan çö- zümlemek üzere tasarlanmış geleneksel portelli sahnelere sa- hip tiyatrolar ele alınıyor. 'Yeni Mekânlar' başlığındaki ikinci bölümde: üç tarafı seyirci ile çevriii sahnelerden avlulu sahne- lere kadar degişik şeİcilde ele alınmış sahnelere sahip tiyatro- lar yer alıyor. Uçüncü bölümde ise YurtdışmdaTiyatrolar'adıy- la 1973 - J995 yıllan arasında Jngiltere dışında gerçekleştırı- len tiyatro projelerine yer verıliyor. Bırbirinden farklı: büyük küçük. geleneksel planlı radikal planlı. teknik açıdan girıft ya da basıt tasarlanmış 30 tiyatro- nun tanıtıldığı sergide konu edilen tiyatrolar sunlar 'Belgrade Tiyatrosu', 'Coventry Olhier Sahnesi', "Kralivet l Jusal Tiyat- rosu', 'Barbican Tiyatrosu'. 'Shakespeare Topluluğu Royal Ti- yatrosu', 'Plymouth Derngate Tiyatrosu'. "Northampton Gryndenbourne Festhal Opera.sr,'Nottingham Playhouse Fo- rum Tiyatrosu', 'Billingham Thorndike Tiyatrosu'. •Imerness W61sey Tiyatrosu'. "lps>*ich Pitlochry Fesrival Tiyatmsu". "Ge- orgian Tiyatrosu'. Rkhmond Festfval Tiyatrosu', •Vbrkshire Ro- yal Tiyatrosu', "Glasgow GrandOpera'.'Belfast Lyceum Tiyat- rosu'. 'Sheflfield Prens Ed>\ard Tiyatrosu'. "Londra Kdinburgh FesthaJ Tiyarrosu". 'ChichesterFesnHal Tiyatrosu', "Crucible Ti- yatrosu", 'Sheffîeld Royal E\change Tıyatrosu". "Manchester Örange Tree Tiyatrosu'. 'Rkhmond. Surrey Chrisf's Hospital Tiyatrosu', 'Horsham Cottesloe Sahnesi'. •Kraliyet l lusal Ti- yatrosu', *Swan Tıyatrosu'. •Srtatford-upon-A\on l^«rence Badey Tiyatrosu', 'Huddersfield Voung Vic Tiyatrosu'. 'Lond- ra Trycicİe Tıyatrosu'. 'Kraliçe Elisabeth Tıyatrosu' vc % V\inc- hester Koieji Almeida Tiyatrosu'. 'Coventrv Olhier Sahnesi' düşerken, modern düşgücü de başka bir yanılsama olarak bu postmodern dünya içinde yerini aldı. 2^ehra İpşiroğlu, Tiyatro Dergisi'ne yazdığı "UvTimsuz Tiyatronun Uzantı- lan"adlı yazısında absurd tiyatronun en önemli isimlerinden Ionesco'nun "Ger- gedanJar" oyununun bizi artık yaşadık- lanmızdan"yabancılaştıramadığından" bahsediyor. "Gergedanlaşmanın olağan olduğu bir yaşamda gergedanlara şaşır- mamız, başka bir deyişle uyumsuzluğun uç noktada yaşandığı bir düny ada uyum- suz tiyatrodan etkilenmemiz beklene- mez." Sorunu bir başka açıdan ele alalım: Konuştugumuz dil, sanatsal ve iletişim dili ile farklı düşmekte. lşaret edilenle işaret ediliş şekli arasındaki uyumun bo- zulması ya da metin ile anlam ilişkisinin kopması veya daha açarsak, metinsel an- latımlagerçekler arasındaki îlişkintn pa- ralel olmaması, günümüz sorunlanndan biri olarak ortaya çıkıyor. Postmodern edebiyat ve tiyatro ile ugraşanlann da temel özelliği bu sorundan yola çıkma- ları. Postmodern tavır bir anlamda da ken- di geçmişine ve tarihe "farklı ve karma- şık" bir ilişki bütünü içinde yaklaşmak. Böyle olunca, postmodernizmin en etkin olduğu "biçem^ girmeden, çok farklı sanatsal yapıtlan okumak ve masaya ya- tırmak gerekiyor. Sosyal, iletişimsel ve estetik açıdan postmodernizm ile ugraş- mak. Habermas'ın söylediği gibi moder- nizmin yanm bıraktıgı projelerle ugraş- mak aslında. Üç farklı postmodern açüım Postmodern süreç yaşanırken dünya tiyatrosunda bu sorunsalla ilgili farklı yaklaşımlan olan birçok oyun sergilen- di. Sanat eleştirmenleri tarihsel sırala- mayla bu oyunlan üç kademede toplu- yor. İlk örneklerde göze çarpan en önem- li olgu dogmatik bir körleşmenin varolu- şu. Bunu kuramcılar şöyle açıklıyorlar: Doğada belli bir düzen oldugunu savu- nan ereksel (teleolojik) tarih anlatımıy- la. modernizmin tek çizgiden oluşan ta- nh anlatım biçimi üst üste oturtuldu. Ya- nı dogmatik olarak körleşenler, insanoğ- lunun içine düştügü bu akıldışı krizi ve postmodern çözülmeyi evrensel bir an- latıyla modernizm adına. mantıkla açık- lamaya çalıştılar Ikinci yaklaşımda. sahne üstünde ya- şamın postmodern görüntüsünü ve me- tinselleştırilmiş halini eğlenceli bir röp- rodüksiyona dönüştüren sanatçılar yer alıyor. Bu tavn benimseyenler. medya- tik bir doyumun keyfiyle. aslında ölüm- cüllügün ifadesi olan işaret sisteminin "aıtlamsızliğınr kabul etmiş oluyorlar. Böylesi bir tavırla da vşr olan güç olu- şumlannı ve piyasanın çıkarlannı iste- meden ya da özellikle onaylamış oluyor- lar. Üçüncü yaklaşım ise oldukça radikal bir tutumu benimseyen postmodemistle- ri içeriyor. Bu sanatçılar da egemen söy- lemi, kıtlesel kontrolün bir buluşu gibi göstermeyi amaçlıyor. Foucau'vari bir bakışaçısından yola çıkarak tüm ideolo- jileri. degerleri ve yaklaşımlan günü- müzdeki güç mekanizmalannın yutabi- leceğine ya da en azından bu mekaniz- manın işine yarayacagına inanıyorlar. Tüm bu açılımların sonucunda görü- lüyor ki sanatçılar anlamın kaybolması çıkarımıyla dikkatsizce birgenellemeye gitmiş ve buna bağlı olarak da postmo- dern sanat yapıtlannın eleştirel işlevini yadsımışlar. Saydıgım bu üç farklı post- modern açılımın çıkmazından çıkıp bir adım ileri giden sanatçılann ortaya çık- ması da fazla zaman almamış. 293 89 78 (3HAT) A K S A N A T ' T A 14- 18Mayıs'96 14 Salı Saat: 12.30 Laser-dısc'ten konser SCRIABIN "Etude S Deux Poemes" CHOPIN -Piyano Sonatı Ho.l & Prelude « Pofonaıse" v>//.s/ I PogorırİKh ( 1 xı.) Saat: 19.30 TİYATRO "ABEURD VE HELOISE" 15 Çarşamba Sootr 72.30 Vıdeo'dan «m: "BECAUSE YOU'RE MINE" ı tngılı/t-c- uri|inal> iönetmen. A Hall Ouıın.lılar'. M. Lınza ^ I). Mtjrrow ( 1 vj. 40<J.( 16 Perşembe Soat: 12.30 Laser-disc'ten pop konseri: ERIC CLAPTON "24 Nîght" (1 •j. 30 cl.) Saat: lt.30 SANAT TARİHİ DERNEĞI ETKİNÜKLERI - VII Konferaııs Do\ Dr Ft-rjal Ircz "19 vy'tb B;ıtı Dün>a^ının Vtnı Pd2iın- Osmjnlı Sjrjyı" 17 Cuma Saat' 12.30 Laser-dısc'ten opera arya/an: •AN EVENING VVITH PIACIDO DOMINGO" ı l s j ! Saat' 19.30 TİYATRO "ABELARD VE HELOISE" 18 Cumartesi Soat: 15.00 ve 19.30 TİYATRO "ABELARD VE HELOISE" SERGİ RASİM KONYAR HEYKE1 ve RESİM SCRGİSİ 9 Mayıs - S Haziran 1996 TİYATRO . "ABELARD VE HELOISF1 AKSANAT PRODÜKSİYON T»YATROSU •BENZERSİZ B)R SEVDA ÖYKÜSÜ" MÜZİK DİNLEME ODASI Zengin tliskotcgimizden seçeceginiz klasik batı mıizigı CDlerini. Pazar ve PazJrte>i günlen dısmda her gün 14 (X) - 15.00 ıle 16.00 - 17.00 ve 18.00 - 19.00 saatleri arasında özel kulaklıklarla clınleyebilirsıniz. STÜDYO VE ATÖLYELER Litografi Alölyesi nde. Irfan Okan. Yavuz Tanveli Resim Atülyest nde. Hüseyin Bilışik Serigrafi Atölyesı nde: Yurdacr Altıntaj! Heyhel Alölyesi nde: Halis Basanr Tiyalm Slüdyosu nda Gumüssuyu Tiyatro Toplıılugıı. Arkadaş Sahne Tiyatro Toplulugıı Bale Sttidyosıı nda- Mimar Sinan Ünıversitesi Bale Bölümü, Daas Fattory Bale Grubu, De.Se Dogaclanu Miizik ve Dans Topluluğu çalı^nıalannı sürdürmekteılir. Çok Amaçlı Saloo'da yer alan konser. fılın, bale ve opera ^asterılen laser-disc" \eya vide(xlan bü\ıik ekrancla stereofonik olarak sunulmaktadır. Çok Amaçlı Salon daki gösterilene progranı bafladıktan sonra giriinıemcsi rica ohınur. "ABEIARD VE HELOISE" aciiı oyunun bıletlen AK.SANATta 3O0.O00.-TL ndan satısa .•iunulmujnjr. Akkart Extra ve J Kart sahıplen ı<.in biletler 200 000 - TLdır Dıger etkinlikler n,in iıcret>iz cüıvetiyeler AKSANATtan saglanabilir. AKBANK BULUNMAZ KULTUR MERKEZIİ NAZIM HİKMET SAHNESİ ŞiİT İfliği Nihat Ateş 14 Mayl s '96 Saat: 19.00 Istiklal Cad. Aznavur Psj. 212 8 Gılatasjray Tf1: 251 SS 23 - 251 EO 90 | (OPERA) S A N A T a i L I K İ I I TÛRKÂIARIKAN Resim Sergisi l3Mayts-1 Hariranl996 HJridyt Kmrntı Uk. S^H AfLMK 1 TJtda T«t 0JI2 }4» n n CEMAL TOLLU1 929 - 1 968 ARASI YAPITLARI SERGİ ORGANİZASYONU VE ENSTALASYONU ADNAN ÇOKER 3 Nisan - 7 Haziran 1996 Hûsrev Gerede Cad. Fınn Sok. No: 2 /1 Teşvildye/ İstanbul TeJ: 0-{212l 227 03 63 Fax: 25810 98 Ga/eri, Pazar ve Paurttsi dışmda hergûn 11.00-19.00 ansıtçıkttt. SADAO SAKAI "REVOLUTION EVE" KARİKATÜR SERGİSİ 11-16 Mayıs 1996 Şehit Adem Ya\'uz Sok. 2 2 Kızılay/ANARA Başak Sigorta Sanat Galerisi, Başak Sigorta'nın bir kültür hizmetidir. DODURGA (ÇORUM)ASLİYE HUKLK MAHKEMESJ'NDEN 1995% Davacı TKİ. ADL. Isletmesi Bölge Mü- dürlüğü tarafından davalı Abdullah Coş- kun ve iştirakleri aleyhine açılan cebri tescil davasının mah- kememizde yapılan açık yargılamasında verilen ara karan ge- reğince. davalılardan tebligat yapılamayan Sefer oğlu Ahmet Coşkun'a tebligat ad- res yetersizliğinden yapılamamış ve du- ruşma günü tebliğ edilememiştir. Bu ne- denle ilanen tebligat yapılmasına karar ve- rilmiştir. Mahkememizin duruşması 29.5.1996 günü saat 09.00'a ta- lik edilmiş olup işbu duruşmaya davalı Se- fer oğlu Ahmet Coş- kun'un beliıtilen gün ve saatte duruşmaya gelmeniz veya maze- ret bildirmeniz ya da kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz. du- ruşmaya mazeretsiz olarak gelmediginiz ve kendinizi vekille de temsil ettirmedigi- .nizde gıyabınızda mahkemenin devam edeceği ve karar veri- leceği tebliğ yerine geçmek üzere ilanen duyurulur. 27.12.1995 Basm: 65786 ALINTILAR TAHSÎN YÜCEL Korku Jean-Paul Sartre'ın ünlü Bulantı's\r»r\ düşsel an- latıcısı Antoine Roquentin, üzerinde bir kitap hazıria- makta olduğu düşsel tarihsel kişi M. de Rollebon'un yaşamından ilginç bir oluntu anımsar: 1787'de, Mo- ulins yakınlannda bir handa, yaşlı bir adam ölmek üze- redir. Ama çevrenin papazlan burunlarından solumak- tadır: yaşlı adam, aydınlanmacı görüşlerie yetiştiğin- den, üstelık Diderot'nun dostu olduğundan, son din- sel işlemleri sürekli geri çevirmektedir. Rastlantı so- nucu, M. de Rollebon da bu handa bulunmaktadır. Can çekrşen adam gibi o da hiçbir şeye inanmaz, ama onu iki saate varmadan dinsel duygulara geri döndü- receğ'ı konusunda Moulins papazıyla bahse gırmeye kalkar. Papaz bahse gırer ve yenılır: M. de Rollebon sabahın üçünde eyleme geçer, hasta saat beşte gü- nah çıkanr, yedi de de ölür. Papaz şaşkındır, "Tartış- ma sanatında bu denli gt'ıçlü müsünüz?" diye sorar ünlü kişiye, sonra da açık açık, bu konuda kendilerin- den çok ileride oldugunu kesinler. M. de Rollebon, "Ben tartışmadım", diye yanıtlar. "Onu cehennemle korkuttum." Roquentin, bir M. de Rollebon uzmanı olarak, bu öy- künün kendisine doğru göründüğünü yazar. Ne yalan söylemeli, öykünün kişilerinin gerçek olmadığını bil- meme karşın. bana da doğru görünüyor. Dahası, bu- rada nerdeyse evrensel bir gerçek birkez daha dile ge- tirilmiş gibi bir duygu var içimde: korkutmak inandır- maktan çok daha kolay. Bununla biriikte şöyle birçev- reme baktığım zaman, böyle bir olayın pek de kolay gerçekleşemeyeceğini, çünkü gerçekleşemeyecek ölçüde güzel oldugunu düşünmekten de kendimı ala- mryorum. Öyle ya, yaşlı adamı ölüm döşeğinde bir tür- lü rahat bırakmamalan bir yana bırakılacak olursa, 1787 yılında, yani büyük Fransız Devrimi'nden bile önce, Moulins papazlarının örnek davranışı insanın gözünü yaşartryor: korkutmuyor. zorlamıyor, haçı eli- ne zorla veımeye, kutsal yağı bedenine zoria sürme- ye kalkmıyor; yalnızca dilsel yeteneklerinı kullanıyor, son dinsel görevleri yerine getirmenin gerekliliğıni ve yarannı sözle kanrtlamaya çalışıyorlar; bir başka de- yişle, hastayla düşünsel düzlemde bir söyleşım kur- maya çalışıyor, her şeyi bu söyleşıme bağlıyor. daha öteye geçmeyi uslanndan bile geçirmiyorlar. Ama, Bulantı'da daha değişik, hatta nerdeyse kar- şıt birdavranış gibi gösterilmiş olmasına karşın, M. de Rollebon'un davranışı da pek öyle yabana atılacak bir davranış değil gerçekte. Doğru, tartışmadığını. yaşlı aydınlanmacıyı cehennemle korkuttuğunu söylediği- ne göre, söyleminin papazlannkinden farklı bir söylem olduğu, bir düşünceyi benimsetmekten çok, bir gö- rüntüyle (ya da görüntülerte) etkilemeyi amaçladığı anlaşılıyor, ama korkutmayı çoluk çocuğa, mala mül- ke doğru genişletmeye de, cehennemin ne oldugunu şimdiden, uygulamah olarak göstermeye de kalkmı- yor, çabasını cehennem üstüne bir söylemle sınıriıyor, yani o da Moulins papazlan gibi söyleşim düzlemin- de kalıyor. Yaşlı aydınlanmacının açısından bakılınca, bu bile bir günah çıkartmaya değerdi belki. O da öy- le yapıyor. Gene de Diderot'nun dostunun iki saatlik şöyle ya da böyle, ama topu topu iki saatlik bir söylem sonun- da, bütün biryaşamın inançlarından, ilkelerinden, dü- şüncelerinden el çekebilmiş olması bayağı hüzünlen- diriyor insanı. Görüşlerini paylaşalım ya da paylaş- mayalım, koca bir yaşamı boşuna yaşadığını kesınle- mek değil de nedir bu? Ne var ki, sorunu öncelikle bi- reysel açıdan ele alacak olursak, uğradığımız düş kı- nklığını azaltacak nedenler bulmak cla olanaklı. Öme- ğin, en azından şu son yıllarda, aydınlanmacılar ara- sında inanç ve düşünce değiştirenlere oldukça sık rastlandığını, üstelik, nice örneklerinden bıldiğimiz gi- bi, bu kişilerin bu işi genellikle etkinliklerinin ve ünle- rinin dorugunda, hem de herhangi bir düşünsel söy- lemin etkisiyle değil, kişisel çıkar uğruna yaptıklannı anımsarsak, bizimkinin yaşamın son saatlerinde, sal- tık us, saltık duygu ya da saltık tutkuyla inanç değiş- tirmiş olmasmın acılığı büyük ölçüde azalır: nasıl ol- sa, yaşam yaşanıp bitirilmıştir, bu günah çıkartma top- lumsal açıdan fazla bir şey değiştirmeyecek, eski yol arkadaşlanna somut bir zarar vermeyecektır. Ayrıca, yaşlı tanrıtanımazın günah çıkartmaya ikide bir tepe- sine dikilerek konuşup duran bu adamlardan kurtu- lup rahat ölmek düşüncesiyle boyun eğdıği de düşü- nülebilir, kendisi gibi ınançsız bir kişı olan M. de Rol- lebon'un papazlan yenik düşürmesi için boyun eğdi- ği de, hatta, neden olmasın. Sisyphos Söylenı'nde Camus'nün son günlerinı bir manastırda geçirdiği dü- şünülen Don Juan için söylediği gibi, bu işi alayın ve güldürünün doruğuna ulaşmış bir kişi kimliğıyle yap- tığı da. Gerçekte, bu öykünün en çarpıcı yani inandırmak için inanmak, korkutmak için korkmak gerekmediği- ni göstermesi. Ama şu son yıllarda biz bu gerçeği her- kesten daha iyi öğrendik. ^enç Pop'a katılım süresi uzatıldı Kültür Servisi - Yapı Kredı'nın 9. UIuslarara>ı Gençlik Festivali bünyesinde ilk kez düzenlediği "Genç Pop' müzik >anşması başvuruları. araya giren bayram tatili sırasında postalamada yaşanan gecikmeler göz önüne alınarak 24 mayıs cuma akşamına dek uzatıldı. Pop müzik vanşmasının Rumelihisan'nda yapılacak 13 hazirandaki \an final ve 16 hazirandaki final geceleri halka açık yapılacak. YUSUF TAKTAK R E S İ M ' S E R G İ S İ 14 MAYIS • 8 HAZİRAN 1996 YAPI KREDİ SANAT GAL.ERİSİ Kıbrs Şehltlen Caddea 1443 Sokak 46 Aaancak 35Z20 Izmir Telefon: (0232) 463 56 28 YAPI KREDİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle