Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 MAYIS 1996 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
P O S T M O D E R N İ Z M V E T Ü R K T İ Y A T R O S U / 1
Postmodern tiyatro, bir zorunluluktur
EMRE KOY UNCUOĞLU
Böylebir vazıya bu başlığı atrnak için
Türk tiyatro>undan verebileceğim ör-
neklerin bir hayli bol olması gerekirdi.
Ancak üzerinde duracağım örnekler bir
eJin parmaklan kadarbile değil. Yinede
son dönemlerde ızlediğim bazı çalışma-
larda, metınJerde \e sahneleme biçimle-
rinde poitmodern izdüşümler yakala-
mak miimkün.
Aslında uzun zamandır postmodern
birdurumun içinde olan ülkemizde böy-
le çalışmalar için geç bile kalındı dene-
bilir. Tabiı bu gecikme yalnızca yönet-
menin veya yonımcunun sorunu değıl.
tiyatro kuramcisınm \e eleştirmenin dc
sorunu. L'luslararası Istanbul Tiyatro
Festivalinin programının açıklandığı ^u
günlerde "dünyada -genel hatlarıyla-
postmodern tn atro neleri kapsıvor ve iil-
kemizdeki ilk örnekler ne yönde old|i"
üstüne bir çalışma yapılabileceğini dü-
şündüm.
Ülkemizde postmodern durumun tar-
fışıldığı teatral çalışmalar. "alternatif"
ya da "ötekP adi altında isimleri geçen
tiyatrolardagerçekleşiyor. Buyıl sahne-
lenen. Kumpanya'nın "Harita'dan Nak-
len Vayın"ı. geçen yıllarda >ine Kum-
panya'nın sahnelediğı "Canlanan Me-
kân" ve "Kim O", Studio Oyuncula-
rTnınbuul sahnelediği. "Gergedanlaş-
ma" ve Yeşif Lzümler'in geçen yıl sah-
neledikleri "Kassandn."buçalışmalann
iJk örneklerinden sayılabilir. (Yazıda. Ye-
şil Üzümler'den söz etmeyeceğim, çün-
kü gruptan biriyim.) Bunun janında. ku-
rumsaî tiyatrolar ya da ticari kaygılan
olan özel tiyatrolarda böyle bir düşünsel
yaklaşıma rastlanmıyor. Yine de tam an-
lamıyla birörnek teşkil etmesede geçen
yıllarda Ankara Devlet Tiyatrosu'nun
sahnelediği JosephSzajna'nın yönettiği
"Izler" yukanda değindiğim bu çalış-
malara yakın sayılabilir.
Postmodern tiyatro)a yönelmek. bir
deney ya da bir lüksle ugraşmak değil.
biranlamda zorunluluktur. Tabii ki eger
"tiyatro"
1
gününü tartışmak. karşıt ol-
makgibi düşünsel sorunlarla ilgileniyor-
sa...
Postmodern tiyatro yapmak. postmo-
dern durumu kabul etmek veya savun-
mak degil. tam anlamıyla bu durumun
eleştirisini yapmaktır. Bir anlamda da
günümüzde dünyanın her yerinde var
olan, o dontnu!) hareketsiz kitleden ıızak-
ta kalabilmeyi denemektir. Modern öğ-
retinin bize sunduğu çıkış yollannın hep-
si postmodern durumun yarattığı "kara
Ülkemizde postmodern
durumun tartışıldığı
ti)atralçalı;malar,
'alternatif" \a da 'ötekT
adı altında isimleri
geçen rişatrolarda
gerçekleşiyor. Bu \ıl
sahneİenen,
Kumpama'nın
Harita'dan Naklen
\avııTı. 'Canlanan
MekâıT \e Kim O",
Studio Chunculan'nın
bu \ıl sahnelediği.
"Gergedanlaşma' >e
\eşil Üzümler'in
'Kassandra' bu
çalışmalann ilk
örneklerinden, >ine de
tam anlanm la bir örnek
teşkil etmese de geçen
vıllarda Ankara Devlet
Tiyatrosu'nun
sahnelediği Joseph
Szajna'nın \önettigi
"f/ier">ukanda
değindiğim bu
çalışmalara \akın
sa> ılabilir.
, ostmodern tiyatroya yönelmek, bir deney ya da bir lüksle ugraşmak değil, bir anlamda
'zorunluluktur. Tabii ki eğer 'tiyatro' gününü tartışmak, karşıt olınak gibi düşünsel sorunlarla
Pm ilgileniyorsa... Postmodern tiyatro yapmak. postmodern durumu kabul etmek veya sa\ unmak
JL. değil. tam anlamıyla bu durumun eleştirisini yapmaktır. Bir anlamda da günümüzde dünyanın
her yerinde var olan. o donmuş hareketsiz kitleden uzakta kalabilmeyi denemektir.
deüğe" açılmaktadır. Bu nedenle de 20.
yüzyılın alternatif sanatı. tiyatrosu. gü-
nümüz insanının yaşam biçimini kapsa-
yamaz.
Patrice Pavis'in "FDStmodern Tiyat-
ro"adlı makalesinde yazdıgı gibi. "Hem
modern hem de klasik dönemlerdeki me-
rinlerde yer alan dramatik >apının öz-
gürlüğüne; di\aloglarda, karakterterde
ve o\ unıın kurgusunda \arolan kuralla-
nn geceriiliğine bugün artık kimse inan-
mıyor. Çünkü bunlaryaşadığımızdünya-
\\ vansıtmıvor."
Modern düşgücü
A\ rupa "da burjuva tiyatrosu. özgürlük
ve gereksinım arasına sıkışmış bireysel
birhareketti. Yapısı keskrn hatlarla çizil-
miş. sahne ve izleyici aynlmış. diyalog
merkezli. rolleriyle ayırt edilebilen ak-
törleriyle belirleniyordu. Rönesans dö-
neminde oluşan bu tiyatro ilk biivük kri-
zini 19. yy sonlannda yaşadı, çünkü üze-
rine kunıldugu düzen parçalanmaya baş-
lamıştı. Kapitalizmin dorugunda artık
bireyin kendi ıstemi veçözümlemelenv-
le hareket etmesi. hayatına şekil \erme-
si mümkün degildi. Bu tiyatronun temel
söyleminın sorgulanmasının gereğı orta-
ya çıktı. Farklı bir sömürgecılik anlayı-
şının yükselişi ve iki dünya savaşının ge-
tırdiği depresyon, kitlelerin i^sizliği ve
>aşanan maddı \e manevi birçok top-
lumsal kriz, geleneksel tiyatronun ka\-
ramlannı geçersiz ve tartışılır kıldı. 19.
yüzyılın sonlannda orta\a çıkan nesnel
natüralizm akımıyla klasik yapıdan ay-
nlan. daha sonra dışavurumcular tara-
findan yapısı oluşmaya ba^layan \e son
rötuşlannı da epik ve absurd çizgilerle
alan \e 1960 ve 70 dönemi sanatçılan-
nın da ismini koydugu "alternatiP tiyat-
ronun uç noktasını ve çıkmazını post-
modern tiyatro yakalıyor.
Tiyatroda bu gelişim çok anlamlı bir
degişime işaret etmekte. Postmodernist
tiyatronun kullandığı teknıklenn rümü
çagdaş değil. Ancak Rönesans tivatro-
sundan başlayan ve geçen yüzyılın tiim
deneysel formlannı içine alan süreçten
temelde ayrılıyor Ingiliz oyun yazan
H<mard Barker'a göre postmodern ti-
vatro. resimlerden olu^an görüntü agır-
İıklı bir ti> atro. Bu görüşü daha da açar-
sak. tiyatronun geleneksel elemanları
olarak bilınen kurgu ve karakter terk e-
dılıyor. ^aman \e mekân gibi kavramla-
rın bütünlüğü tümden kaldınlıyorve ye-
rini resımlerin. tablolann, işitsel ve gör-
sel imajların oluşturuldugu "anlann"
bütünü alıyor.
Peki. postmodern tiyatro neden tüm
geleneksel anlatım biçimlerini. kurgu-
yu. temayı. karakteri. zamanı ve mekâ-
nı altüst etti7 Bu soruya şöyle bir genel
gin^yapabılirız' Siirekli akan vedurdu-
rak bilmeyen bılgı üretimi. anlamları
karmaşıkla^tıran "işaret" bolluğu, sosyal
hayatın birçok yönünün metinselleştiril-
mi^ ve kurgulanmış olması. "gerçekle-
rin" medya bağlantılı görüntüsü. post-
modern durumun belirtıleri ve birdere-
ceye kadarda nedenleri... Böylelikle *sa-
natın veedebhatin" in.san değerierini ve
gerçeğini yan.Mttığı inancı adeta yorgun
'Tîyatroda Mekân Ohışturmak'
Kültür Servisi - lstanbul Tiyatro Festivali etkinlikleri çerçe-
vesinde yer alan 'Tıyatroda Mekan Oluşturmak' ısimli sergi 16
mayısta Atatürk Kültür Merkezi'nde açılıyor. II. Dünya Sava-
şı sonrası Ingiliz tiyatrolannda iç mekân düzenlemesinin tarı-
hi gelışımini konu alan sergıde yazı, plan. fotograf ve maket-
!er yer alıyor. Ingiltere'de 1958 yılında savaş sonrası kurulan
ilk tiyatro olan 'Coventrj Belgrade Tıyatrosu'ndan günümüze
kadar40yıl içinde inşa edilen ve yeniden düzenlenen tiyatro-
lannprojeieri. fotograflan vemaketlerindenoluşan sergı. tiyat-
ro tasanmı alanında önemli bir ısim olan lain Mackinroch ta-
rafından düzenlenmış. Ana hatlanyla mimari açıdan tiyatro-
nun veçagdaş Ingiliz tıyatrosunun gelişiminin incelendiği ser-
gi 30 tiyatroyu üç ayn bölümde degerlendinyor.
Bu bölümlerin ilkinde 'GeJeneksel Tiyatrolar' başlıgi altın-
da; görüş. akustik. teknolojı ve oturma planı gibi konulan çö-
zümlemek üzere tasarlanmış geleneksel portelli sahnelere sa-
hip tiyatrolar ele alınıyor. 'Yeni Mekânlar' başlığındaki ikinci
bölümde: üç tarafı seyirci ile çevriii sahnelerden avlulu sahne-
lere kadar degişik şeİcilde ele alınmış sahnelere sahip tiyatro-
lar yer alıyor. Uçüncü bölümde ise YurtdışmdaTiyatrolar'adıy-
la 1973 - J995 yıllan arasında Jngiltere dışında gerçekleştırı-
len tiyatro projelerine yer verıliyor.
Bırbirinden farklı: büyük küçük. geleneksel planlı radikal
planlı. teknik açıdan girıft ya da basıt tasarlanmış 30 tiyatro-
nun tanıtıldığı sergide konu edilen tiyatrolar sunlar 'Belgrade
Tiyatrosu', 'Coventry Olhier Sahnesi', "Kralivet l Jusal Tiyat-
rosu', 'Barbican Tiyatrosu'. 'Shakespeare Topluluğu Royal Ti-
yatrosu', 'Plymouth Derngate Tiyatrosu'. "Northampton
Gryndenbourne Festhal Opera.sr,'Nottingham Playhouse Fo-
rum Tiyatrosu', 'Billingham Thorndike Tiyatrosu'. •Imerness
W61sey Tiyatrosu'. "lps>*ich Pitlochry Fesrival Tiyatmsu". "Ge-
orgian Tiyatrosu'. Rkhmond Festfval Tiyatrosu', •Vbrkshire Ro-
yal Tiyatrosu', "Glasgow GrandOpera'.'Belfast Lyceum Tiyat-
rosu'. 'Sheflfield Prens Ed>\ard Tiyatrosu'. "Londra Kdinburgh
FesthaJ Tiyarrosu". 'ChichesterFesnHal Tiyatrosu', "Crucible Ti-
yatrosu", 'Sheffîeld Royal E\change Tıyatrosu". "Manchester
Örange Tree Tiyatrosu'. 'Rkhmond. Surrey Chrisf's Hospital
Tiyatrosu', 'Horsham Cottesloe Sahnesi'. •Kraliyet l lusal Ti-
yatrosu', *Swan Tıyatrosu'. •Srtatford-upon-A\on l^«rence
Badey Tiyatrosu', 'Huddersfield Voung Vic Tiyatrosu'. 'Lond-
ra Trycicİe Tıyatrosu'. 'Kraliçe Elisabeth Tıyatrosu' vc
%
V\inc-
hester Koieji Almeida Tiyatrosu'.
'Coventrv Olhier Sahnesi'
düşerken, modern düşgücü de başka bir
yanılsama olarak bu postmodern dünya
içinde yerini aldı.
2^ehra İpşiroğlu, Tiyatro Dergisi'ne
yazdığı "UvTimsuz Tiyatronun Uzantı-
lan"adlı yazısında absurd tiyatronun en
önemli isimlerinden Ionesco'nun "Ger-
gedanJar" oyununun bizi artık yaşadık-
lanmızdan"yabancılaştıramadığından"
bahsediyor. "Gergedanlaşmanın olağan
olduğu bir yaşamda gergedanlara şaşır-
mamız, başka bir deyişle uyumsuzluğun
uç noktada yaşandığı bir düny ada uyum-
suz tiyatrodan etkilenmemiz beklene-
mez."
Sorunu bir başka açıdan ele alalım:
Konuştugumuz dil, sanatsal ve iletişim
dili ile farklı düşmekte. lşaret edilenle
işaret ediliş şekli arasındaki uyumun bo-
zulması ya da metin ile anlam ilişkisinin
kopması veya daha açarsak, metinsel an-
latımlagerçekler arasındaki îlişkintn pa-
ralel olmaması, günümüz sorunlanndan
biri olarak ortaya çıkıyor. Postmodern
edebiyat ve tiyatro ile ugraşanlann da
temel özelliği bu sorundan yola çıkma-
ları.
Postmodern tavır bir anlamda da ken-
di geçmişine ve tarihe "farklı ve karma-
şık" bir ilişki bütünü içinde yaklaşmak.
Böyle olunca, postmodernizmin en etkin
olduğu "biçem^ girmeden, çok farklı
sanatsal yapıtlan okumak ve masaya ya-
tırmak gerekiyor. Sosyal, iletişimsel ve
estetik açıdan postmodernizm ile ugraş-
mak. Habermas'ın söylediği gibi moder-
nizmin yanm bıraktıgı projelerle ugraş-
mak aslında.
Üç farklı postmodern açüım
Postmodern süreç yaşanırken dünya
tiyatrosunda bu sorunsalla ilgili farklı
yaklaşımlan olan birçok oyun sergilen-
di. Sanat eleştirmenleri tarihsel sırala-
mayla bu oyunlan üç kademede toplu-
yor. İlk örneklerde göze çarpan en önem-
li olgu dogmatik bir körleşmenin varolu-
şu. Bunu kuramcılar şöyle açıklıyorlar:
Doğada belli bir düzen oldugunu savu-
nan ereksel (teleolojik) tarih anlatımıy-
la. modernizmin tek çizgiden oluşan ta-
nh anlatım biçimi üst üste oturtuldu. Ya-
nı dogmatik olarak körleşenler, insanoğ-
lunun içine düştügü bu akıldışı krizi ve
postmodern çözülmeyi evrensel bir an-
latıyla modernizm adına. mantıkla açık-
lamaya çalıştılar
Ikinci yaklaşımda. sahne üstünde ya-
şamın postmodern görüntüsünü ve me-
tinselleştırilmiş halini eğlenceli bir röp-
rodüksiyona dönüştüren sanatçılar yer
alıyor. Bu tavn benimseyenler. medya-
tik bir doyumun keyfiyle. aslında ölüm-
cüllügün ifadesi olan işaret sisteminin
"aıtlamsızliğınr kabul etmiş oluyorlar.
Böylesi bir tavırla da vşr olan güç olu-
şumlannı ve piyasanın çıkarlannı iste-
meden ya da özellikle onaylamış oluyor-
lar.
Üçüncü yaklaşım ise oldukça radikal
bir tutumu benimseyen postmodemistle-
ri içeriyor. Bu sanatçılar da egemen söy-
lemi, kıtlesel kontrolün bir buluşu gibi
göstermeyi amaçlıyor. Foucau'vari bir
bakışaçısından yola çıkarak tüm ideolo-
jileri. degerleri ve yaklaşımlan günü-
müzdeki güç mekanizmalannın yutabi-
leceğine ya da en azından bu mekaniz-
manın işine yarayacagına inanıyorlar.
Tüm bu açılımların sonucunda görü-
lüyor ki sanatçılar anlamın kaybolması
çıkarımıyla dikkatsizce birgenellemeye
gitmiş ve buna bağlı olarak da postmo-
dern sanat yapıtlannın eleştirel işlevini
yadsımışlar. Saydıgım bu üç farklı post-
modern açılımın çıkmazından çıkıp bir
adım ileri giden sanatçılann ortaya çık-
ması da fazla zaman almamış.
293 89 78 (3HAT)
A K S A N A T ' T A
14- 18Mayıs'96
14 Salı
Saat: 12.30
Laser-dısc'ten konser
SCRIABIN "Etude S Deux Poemes"
CHOPIN -Piyano Sonatı Ho.l &
Prelude « Pofonaıse"
v>//.s/ I PogorırİKh ( 1 xı.)
Saat: 19.30
TİYATRO "ABEURD VE HELOISE"
15 Çarşamba
Sootr 72.30
Vıdeo'dan «m: "BECAUSE YOU'RE MINE"
ı tngılı/t-c- uri|inal>
iönetmen. A Hall
Ouıın.lılar'. M. Lınza ^ I). Mtjrrow
( 1 vj. 40<J.(
16 Perşembe
Soat: 12.30
Laser-disc'ten pop konseri:
ERIC CLAPTON
"24 Nîght" (1 •j. 30 cl.)
Saat: lt.30
SANAT TARİHİ DERNEĞI
ETKİNÜKLERI - VII
Konferaııs Do\ Dr Ft-rjal Ircz
"19 vy'tb B;ıtı Dün>a^ının Vtnı Pd2iın-
Osmjnlı Sjrjyı"
17 Cuma
Saat' 12.30
Laser-dısc'ten opera arya/an:
•AN EVENING VVITH PIACIDO
DOMINGO" ı l s j !
Saat' 19.30
TİYATRO "ABELARD VE HELOISE"
18 Cumartesi
Soat: 15.00 ve 19.30
TİYATRO "ABELARD VE HELOISE"
SERGİ
RASİM KONYAR
HEYKE1 ve RESİM SCRGİSİ
9 Mayıs - S Haziran 1996
TİYATRO .
"ABELARD VE HELOISF1
AKSANAT PRODÜKSİYON
T»YATROSU
•BENZERSİZ B)R SEVDA ÖYKÜSÜ"
MÜZİK DİNLEME ODASI
Zengin tliskotcgimizden seçeceginiz
klasik batı mıizigı CDlerini. Pazar ve
PazJrte>i günlen dısmda her gün
14 (X) - 15.00 ıle 16.00 - 17.00 ve
18.00 - 19.00 saatleri arasında özel
kulaklıklarla clınleyebilirsıniz.
STÜDYO VE ATÖLYELER
Litografi Alölyesi nde.
Irfan Okan. Yavuz Tanveli
Resim Atülyest nde.
Hüseyin Bilışik
Serigrafi Atölyesı nde:
Yurdacr Altıntaj!
Heyhel Alölyesi nde:
Halis Basanr
Tiyalm Slüdyosu nda
Gumüssuyu Tiyatro Toplıılugıı.
Arkadaş Sahne Tiyatro Toplulugıı
Bale Sttidyosıı nda-
Mimar Sinan Ünıversitesi
Bale Bölümü, Daas Fattory
Bale Grubu, De.Se Dogaclanu
Miizik ve Dans Topluluğu
çalı^nıalannı sürdürmekteılir.
Çok Amaçlı Saloo'da yer alan konser.
fılın, bale ve opera ^asterılen
laser-disc" \eya vide(xlan bü\ıik
ekrancla stereofonik olarak
sunulmaktadır.
Çok Amaçlı Salon daki gösterilene
progranı bafladıktan sonra
giriinıemcsi rica ohınur.
"ABEIARD VE HELOISE" aciiı
oyunun bıletlen AK.SANATta
3O0.O00.-TL ndan satısa .•iunulmujnjr.
Akkart Extra ve J Kart sahıplen ı<.in
biletler 200 000 - TLdır Dıger
etkinlikler n,in iıcret>iz cüıvetiyeler
AKSANATtan saglanabilir.
AKBANK
BULUNMAZ KULTUR MERKEZIİ
NAZIM HİKMET SAHNESİ
ŞiİT İfliği
Nihat Ateş
14 Mayl
s '96
Saat: 19.00
Istiklal Cad. Aznavur Psj. 212 8
Gılatasjray Tf1: 251 SS 23 - 251 EO 90 |
(OPERA)
S A N A T a i L I K İ I I
TÛRKÂIARIKAN
Resim Sergisi
l3Mayts-1 Hariranl996
HJridyt Kmrntı Uk. S^H AfLMK 1
TJtda T«t 0JI2 }4» n n
CEMAL TOLLU1 929 - 1 968 ARASI YAPITLARI
SERGİ ORGANİZASYONU VE ENSTALASYONU
ADNAN ÇOKER
3 Nisan - 7 Haziran 1996
Hûsrev Gerede Cad. Fınn Sok. No: 2 /1 Teşvildye/ İstanbul
TeJ: 0-{212l 227 03 63 Fax: 25810 98
Ga/eri, Pazar ve Paurttsi dışmda hergûn 11.00-19.00 ansıtçıkttt.
SADAO SAKAI
"REVOLUTION EVE"
KARİKATÜR SERGİSİ
11-16 Mayıs 1996
Şehit Adem Ya\'uz Sok. 2 2 Kızılay/ANARA
Başak Sigorta Sanat Galerisi, Başak Sigorta'nın
bir kültür hizmetidir.
DODURGA
(ÇORUM)ASLİYE
HUKLK
MAHKEMESJ'NDEN
1995%
Davacı TKİ. ADL.
Isletmesi Bölge Mü-
dürlüğü tarafından
davalı Abdullah Coş-
kun ve iştirakleri
aleyhine açılan cebri
tescil davasının mah-
kememizde yapılan
açık yargılamasında
verilen ara karan ge-
reğince. davalılardan
tebligat yapılamayan
Sefer oğlu Ahmet
Coşkun'a tebligat ad-
res yetersizliğinden
yapılamamış ve du-
ruşma günü tebliğ
edilememiştir. Bu ne-
denle ilanen tebligat
yapılmasına karar ve-
rilmiştir.
Mahkememizin
duruşması 29.5.1996
günü saat 09.00'a ta-
lik edilmiş olup işbu
duruşmaya davalı Se-
fer oğlu Ahmet Coş-
kun'un beliıtilen gün
ve saatte duruşmaya
gelmeniz veya maze-
ret bildirmeniz ya da
kendinizi bir vekille
temsil ettirmeniz. du-
ruşmaya mazeretsiz
olarak gelmediginiz
ve kendinizi vekille
de temsil ettirmedigi-
.nizde gıyabınızda
mahkemenin devam
edeceği ve karar veri-
leceği tebliğ yerine
geçmek üzere ilanen
duyurulur.
27.12.1995
Basm: 65786
ALINTILAR
TAHSÎN YÜCEL
Korku
Jean-Paul Sartre'ın ünlü Bulantı's\r»r\ düşsel an-
latıcısı Antoine Roquentin, üzerinde bir kitap hazıria-
makta olduğu düşsel tarihsel kişi M. de Rollebon'un
yaşamından ilginç bir oluntu anımsar: 1787'de, Mo-
ulins yakınlannda bir handa, yaşlı bir adam ölmek üze-
redir. Ama çevrenin papazlan burunlarından solumak-
tadır: yaşlı adam, aydınlanmacı görüşlerie yetiştiğin-
den, üstelık Diderot'nun dostu olduğundan, son din-
sel işlemleri sürekli geri çevirmektedir. Rastlantı so-
nucu, M. de Rollebon da bu handa bulunmaktadır.
Can çekrşen adam gibi o da hiçbir şeye inanmaz, ama
onu iki saate varmadan dinsel duygulara geri döndü-
receğ'ı konusunda Moulins papazıyla bahse gırmeye
kalkar. Papaz bahse gırer ve yenılır: M. de Rollebon
sabahın üçünde eyleme geçer, hasta saat beşte gü-
nah çıkanr, yedi de de ölür. Papaz şaşkındır, "Tartış-
ma sanatında bu denli gt'ıçlü müsünüz?" diye sorar
ünlü kişiye, sonra da açık açık, bu konuda kendilerin-
den çok ileride oldugunu kesinler. M. de Rollebon,
"Ben tartışmadım", diye yanıtlar. "Onu cehennemle
korkuttum."
Roquentin, bir M. de Rollebon uzmanı olarak, bu öy-
künün kendisine doğru göründüğünü yazar. Ne yalan
söylemeli, öykünün kişilerinin gerçek olmadığını bil-
meme karşın. bana da doğru görünüyor. Dahası, bu-
rada nerdeyse evrensel bir gerçek birkez daha dile ge-
tirilmiş gibi bir duygu var içimde: korkutmak inandır-
maktan çok daha kolay. Bununla biriikte şöyle birçev-
reme baktığım zaman, böyle bir olayın pek de kolay
gerçekleşemeyeceğini, çünkü gerçekleşemeyecek
ölçüde güzel oldugunu düşünmekten de kendimı ala-
mryorum. Öyle ya, yaşlı adamı ölüm döşeğinde bir tür-
lü rahat bırakmamalan bir yana bırakılacak olursa,
1787 yılında, yani büyük Fransız Devrimi'nden bile
önce, Moulins papazlarının örnek davranışı insanın
gözünü yaşartryor: korkutmuyor. zorlamıyor, haçı eli-
ne zorla veımeye, kutsal yağı bedenine zoria sürme-
ye kalkmıyor; yalnızca dilsel yeteneklerinı kullanıyor,
son dinsel görevleri yerine getirmenin gerekliliğıni ve
yarannı sözle kanrtlamaya çalışıyorlar; bir başka de-
yişle, hastayla düşünsel düzlemde bir söyleşım kur-
maya çalışıyor, her şeyi bu söyleşıme bağlıyor. daha
öteye geçmeyi uslanndan bile geçirmiyorlar.
Ama, Bulantı'da daha değişik, hatta nerdeyse kar-
şıt birdavranış gibi gösterilmiş olmasına karşın, M. de
Rollebon'un davranışı da pek öyle yabana atılacak bir
davranış değil gerçekte. Doğru, tartışmadığını. yaşlı
aydınlanmacıyı cehennemle korkuttuğunu söylediği-
ne göre, söyleminin papazlannkinden farklı bir söylem
olduğu, bir düşünceyi benimsetmekten çok, bir gö-
rüntüyle (ya da görüntülerte) etkilemeyi amaçladığı
anlaşılıyor, ama korkutmayı çoluk çocuğa, mala mül-
ke doğru genişletmeye de, cehennemin ne oldugunu
şimdiden, uygulamah olarak göstermeye de kalkmı-
yor, çabasını cehennem üstüne bir söylemle sınıriıyor,
yani o da Moulins papazlan gibi söyleşim düzlemin-
de kalıyor. Yaşlı aydınlanmacının açısından bakılınca,
bu bile bir günah çıkartmaya değerdi belki. O da öy-
le yapıyor.
Gene de Diderot'nun dostunun iki saatlik şöyle ya
da böyle, ama topu topu iki saatlik bir söylem sonun-
da, bütün biryaşamın inançlarından, ilkelerinden, dü-
şüncelerinden el çekebilmiş olması bayağı hüzünlen-
diriyor insanı. Görüşlerini paylaşalım ya da paylaş-
mayalım, koca bir yaşamı boşuna yaşadığını kesınle-
mek değil de nedir bu? Ne var ki, sorunu öncelikle bi-
reysel açıdan ele alacak olursak, uğradığımız düş kı-
nklığını azaltacak nedenler bulmak cla olanaklı. Öme-
ğin, en azından şu son yıllarda, aydınlanmacılar ara-
sında inanç ve düşünce değiştirenlere oldukça sık
rastlandığını, üstelik, nice örneklerinden bıldiğimiz gi-
bi, bu kişilerin bu işi genellikle etkinliklerinin ve ünle-
rinin dorugunda, hem de herhangi bir düşünsel söy-
lemin etkisiyle değil, kişisel çıkar uğruna yaptıklannı
anımsarsak, bizimkinin yaşamın son saatlerinde, sal-
tık us, saltık duygu ya da saltık tutkuyla inanç değiş-
tirmiş olmasmın acılığı büyük ölçüde azalır: nasıl ol-
sa, yaşam yaşanıp bitirilmıştir, bu günah çıkartma top-
lumsal açıdan fazla bir şey değiştirmeyecek, eski yol
arkadaşlanna somut bir zarar vermeyecektır. Ayrıca,
yaşlı tanrıtanımazın günah çıkartmaya ikide bir tepe-
sine dikilerek konuşup duran bu adamlardan kurtu-
lup rahat ölmek düşüncesiyle boyun eğdıği de düşü-
nülebilir, kendisi gibi ınançsız bir kişı olan M. de Rol-
lebon'un papazlan yenik düşürmesi için boyun eğdi-
ği de, hatta, neden olmasın. Sisyphos Söylenı'nde
Camus'nün son günlerinı bir manastırda geçirdiği dü-
şünülen Don Juan için söylediği gibi, bu işi alayın ve
güldürünün doruğuna ulaşmış bir kişi kimliğıyle yap-
tığı da.
Gerçekte, bu öykünün en çarpıcı yani inandırmak
için inanmak, korkutmak için korkmak gerekmediği-
ni göstermesi. Ama şu son yıllarda biz bu gerçeği her-
kesten daha iyi öğrendik.
^enç Pop'a katılım süresi uzatıldı
Kültür Servisi - Yapı Kredı'nın 9. UIuslarara>ı
Gençlik Festivali bünyesinde ilk kez düzenlediği
"Genç Pop' müzik >anşması başvuruları. araya giren
bayram tatili sırasında postalamada yaşanan
gecikmeler göz önüne alınarak 24 mayıs cuma
akşamına dek uzatıldı. Pop müzik vanşmasının
Rumelihisan'nda yapılacak 13 hazirandaki \an final
ve 16 hazirandaki final geceleri halka açık yapılacak.
YUSUF TAKTAK
R E S İ M ' S E R G İ S İ
14 MAYIS • 8 HAZİRAN 1996
YAPI KREDİ
SANAT GAL.ERİSİ
Kıbrs Şehltlen Caddea 1443 Sokak 46 Aaancak 35Z20 Izmir
Telefon: (0232) 463 56 28
YAPI KREDİ