25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MAYIS 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ Ziyaret, örgütün ana sözleşmesinin 4. maddesi gereği her yıl yapılması zorunlu rutin incelemeden ibaret IMF stand-by için gelmiyor FUAT KOZLLKLU • IMF'nin ana sözleşmesinin 4'üncü maddesi gereği bir üye ülkenin durumu hakkında o ülkeyle konsültasyon yapılıyor. Bu çalışma sanayileşmiş ülkelerle iki yılda bir, Türkiye gibi ülkelerle yılda bir kez gerçekleştiriliyor. Ülkelerin bu ziyaretleri kabul edip etmemek gibi bir lüksleri bulunmuyor. dığını gözlediklerini söyledikleri kay- dedildi. Cumhuriyet'in IMF'ye yakın kay- naklardan edindiği bilgilere göre 15 mayısta Türkiye'de olması planlanan heyetin ziyareti. en fazla 2.5 hafta ola- rak öngöriildü. Ziyaret. beklendiğinin aksine stand-by amaçlı değil. Heyetin ziyareti konusunda bilgi veren bir IMF yetkilisi, "IMF ana sözleşmesinin 4'ün- cü maddesi gereği bir üye ülkenin du- rumu hakkında o ülkeyle konsültasyon yapılır. Bu çalışma sanavileşmiş ülke- lerle iki > ılda bir,Türkiye gibi gelişmek- te olan ülkelerle yılda bir kez gerçekleş- tirilir. Ülkelerin bu ziyaretleri kabul edip etmemek gibi bir lüksleri voktur. Kabul etmek zorundadırlar. Bu Iran için de ge- >\ASHINGTON -Uluslararası piya- salardan "düşük faizle" kredi arayışın- da başanlı olabilmek için heryolu de- neyen ANAYOL hükümetine ABD baş- kentinden kötü haber. Türk hüküme- tinin imzalamayı "ısrarla arzuladığı" stand-bv düzenlemesine ilışkin anlaş- ma için Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) "siyasi istikrar"kaygısıyla ya- naşmak istemediği öğrenildi. Turkive'dekigelişmelerisaatsaatta- kip eden IMF uzmanlannın. ellerine ulaşan venlerçerçevesındeyaptıklan de- ğerlendirmelerde, ANAYOL ile stand- by diizenlemesi anlaşmasına gidilme- si için umut edilen zeminden uzaklaşıl- çerli, Almanya için de Türkiye için de.." dedi. Stand-by neden yok? IMF, Türkiye'nin ısrarla dile getirdi- ği "stand-by"konusuna, daha çok si- yasi güvencelerin yetersiz olmasından dolayı sıcak yaklaşmıyor. Stand-by ve- yabenzerdüzenlemeleregidilmesinde IMF'nin Türkiye'ye baskı yapmadığı- nın altını çizen bir IMF yetkilisi, "Ba- şı sıkışan ülke IMF'ye kendisi geliyorve dil döküp yahanyor. Bu her ülke gibi Türkiye için de geçerti. Burada söz ko- nusu olan IMF'nin kredibilitesi" dedi. Yetkili şöyle konuştu: "IMF, anlaş- maya girtiği ülkev le birlikte ortaya ken- di kredibilitesini de kovduğundan, ba- şansızlığa uğramayı kesinlilde istemiyor. "Siz bu işi yaparsınız. program başany- la yürür' diye ikna olmadıkça ve uygu- layıcılann ciddiyetinden kuşkulanırsa stand-b> 'a gitmekten kaçumor. Özellik- le Meksika krizinden sonra i> ice sertte- şildL Pazarkkson derece akı artık. Stand- by isteyenlerin kendilerini kanıtlamala- n gerekiyor. IMF, Türkiye'deki politik gelişmelerin farkında \e gmenli bir ya- pı olmadığını görihor." Cumhuriyet'in çeşitli kaynaklardan edindiği bilgilere göre 15 mayısta Tür- kiye'de olması planlanan IMF heyeti. ko- alisyon hükümetinin ekonomi kurmay- lanna "uluslararası piyasalardan kre- di bulma"olanağı sağlayacak "parasız" türden bir stand-by düzenlemesi öne- recek. Beraberinde 4 teknik uzmanla Tür- kiye'vegeleceği bildirilen IMF Türki- ye Masası Şefi olan Martin Hardy'nin, Başbakan Mesut V ılmaz'la görüşmesi de planlandı. İngiliz \atandaşı olan Hardy. Türkiye masası şefliğinden ön- ce ağırlıklı olarak Arjantin'e bakıyor- du. Bir değişiklik olmaması durumun- da 3 yıl süreyle Türkiye'den sorumluola- cağı belirtilen Hardy'nin sorumluluğu- na giren diğer ülkeler ise Ispanya, Mal- ta ve Israil. ANAYOL iktidarının bütçesini ve Başbakan Mesut Yılmaz'ın haftabaşın- daaçıkladığı hedefleri "pekparlakbul- madıklan" öğrenilen IMF uzmanlan- nın. bütçe için faiz dışı temel dengele- re bakıldığında. "oldukça uzun birdö- nemin en iyi bütçesi" görüşünü dile ge- tirdikJen belirlendi. "Faizi hesaba kattığınızda çok kötü bir manzara ortaya çıkıyor" görüşünü dile getiren bir ekonomiste göre Tür- kiye'nin önündeki süreç çok sancılı ve çok sıkı bir para politikası gerektiriyor. Washington'daki IMF ve Dünya Ban- kası uzmanlan, bugünkü koşullar göz önünealındığında. "Türkiye'ninortava- dede, makro ekonomik istikrarda başa- nya ulaşmış, enflasyonunu düşürmüş, kurunu kontrol altına almış \e bütçe açığını kapatan afty apı ve sh asi istikra- ra sahip ülkeler stnıtina gjrmesinin müm- kün olmadığını" da kaydediyorlar. Hardy'nin önümüzdeki hafta gele- ceği Türkiye'de, ANAYOL kurmayla- rıyla IMF I. Başkan Yardımcısı Stan- ley Fısher'ın geçen ay Başbakan Yılmaz \e Bakan UfukSöyİemez'egönderdiğı mektup çerçevesinde pazarlık yapaca- gı bildirilivor. Yasa tasarısı tartışmaya acıldı Zorunlu tasarrufa tasfiye hazırlığı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "Ekonomide ye- niden yapılanma" çerçe- vesinde 1988yılındayürür- lüğe konulan ve kamuoyun- da "zorunlu tasarruf" ola- rak bilinen Çalışanlann Ta- sarruflannı Teşvık Hesabı kaldırılıyor. Hesap bir za- man dilimi ıçinde tasfiye edilecek. Fondan çıkış iste- ğe baglı olacak. Gönüllü çıkacaklara. bu- güne kadar yatır- dıkları kendı primleri \e de\- letin katkı pa\ı birlikte verilecek. Ancak, bu mik- tarın vüzde 50*si peşin ödenecek. Kalan yarısı da kısa bir sürede hak sahiplerine verilecek. Zorunlu tasar- ruf hesabından çıkmak istemeyenler ise he- sapta bıriken paralarını emekli olduklannda alabi- lecekler. Hesabın tasfiyesi çerçevesinde. sisteme yeni ginşler durdurulacak. Dev let Bakanı Ifuk Söy- lemez. zorunlu tasarrufun zaman içinde tasfiye edile- cegini dogruladı. Çalışanların Tasarrufla- nnıTeş\ikHesabı'nın 1988 yılından beri uygulandığı- nı anımsatan Söylemez. şun- lan kaydetti: "Hesap kapsa- mındaki yaklaşık 5.5 milyon çalışanın yansını kamu ça- lışanlarının oluşturması, epey bir kaçak işçi çalışünl- ması. kesilen tasarruflann Bakan Söylemez: Tasfîve ediiecek. bazı işverenler ve belediye- lerce bu hesaba yatınlma- ması nedeniyle, hesap fizibil değil. Hesaba girişlerle ilgi- ii oranın düşürülmesi \e gi- rişlerin azaltılması da gözö- nüne alındığı ve bir çok du- runı bir araya geldiğinde he- sap fizibil olmaktan çıkmış. Arnk açık üretecek tehlike- ye ulaşmışhr. Bu sebeple bu- nun zaman içinde tasfiyesi- ni öngörüyoruz." Söylemez. ya- sa tasarısı hak- kında. ilgiliçev- relerden görüş al- maya başladıkla- rını da bildirdi. 1995yılısonu ıtibarıyla hesap- ta biriken para 279.7 trilyonlira düzeyınde bulu- nuyor. Bu mik- tarın 61.7 trilyon lirası anapara ve nema olarak hak sahipleri- ne ödendi. llgili kurumlara 1.2 trilyon lira. Ziraat Ban- kası'na yatırım harcamala- n ve komisyon olarak 1.3 trilyon lira ödeme yapıldı. Bu ödemelerdışında hesap- ta kalan 215 trilyon lira ise nemalandırıldı. 1994 sonuna kadar Ka- mu Ortaklıgı idaresi tara- fından yönetilen bu hesap. Özelleştirme Yasası çerçe- vesinde 1 Ocak 1995tarihin- den itibaren Hazine Müste- şarlığı'na devredildi. He- sapta toplanan paralar. Yük- sek Planlama Kurulu'nca belirlenen esaslar kapsamın- da nemalandınlıyor. îhracatta sağlanamayan artış, serbest ticaret anlaşmaları ile yakalanmaya çalışılıyor AB'nin çevresinde pazar arayışı • 1994'tetoplam 85 milyar dolarlık bir ithalat gerçekleştiren Ve 100 milyon nüfusa sahip olan merkez ve Doğu Avrupa ülkelerinin Türkiye'den ithalatı, 95 rakamlanyla yaklaşık 1 milyar dolarda kaldı. • Bu ülkelerle 2 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip olan Türkiye'nin. en fazla ticari ilişkide bulunduğu ülkeler de Romanya ve Bulgaristan. Merkez ve Doğu Avrupa Ülkelerinde İthalat ve İthalat Rakamları Polonya Macaristan Çek-Slovakya Romanya Bulgaristan Baltık Toplam ÖZGÜR ULUSOY Gümrük birliğinin ilk dört ayında Avrupa'da beklenen yeni pazarlara ulaşmak \e ihracatta sıçrama yapmak hayallen boşa çıkan Türkiye. şimdi ortak gümrük politikalan çerçevesinde yapacagı tercihli ticaret anlaşmalan sayesinde üçüncü ülkelerde yeni pazarlann kapısını aralamaya çalışı>or. Ortakhk Konseyi karar metni uyannca. 5 yıllık süre içinde AB'nin tercihli rejimini üstlenmesi öngörülen Türkiye. yeni ihracat pazarları olarak gördügü merkez \e Dogu Avrupa ülkeleri başta olmak üzere. üçüncü ülkelerle tercihli ticaret anlaşmalarını bir an önce tamamlamayı planlıyor. 1994 yılında toplam 85 milyar dolarlık bir ithalat gerçekleştiren ve 100 milyon nüfusa sahip olan merkez ve Dogu Avrupa ülkelerinin Türkiye'den ithalatı. 1995 rakamlanyla yaklaşık I milyar dolar düzeyinde kaldı. Bu ülkelerle ortalama 2 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip olan Türkiye'nin. en fazla ticari ilişkide bulunduğu ülkelerde Romanya ve Bulgaristan. Merkez ve Doğu Avrupa ülkelerinde tüketim mallannın başlıca ithalat kalemini oluşturduğuna dikkat çeken Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkilileri. söz konusu ülkelerdeki koruma oranlarının indirilmesini sağlayacak tercihli ticaret anlaşmaları yoluyla Türkiye'nin büyük bir ihracat potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı AT Genel Müdürü Reyhan Atmaca, söz konusu ülkelerin çoğundaki koruma oranlarının Türkiye'den daha > üksek olduğuna. Türkıve'de ise bu oranın ortalama yüzde 5'e indirildiğine dikkat çekerek şöyle konuştu: ihracat pazarianna doğru "Türkiye'nin vakit kavbetmeden ihracat pazarlan bulması laanı. Bu ülkelerin hepsinin (opluluk üe ticaret anlaşması var. Bazı ürünlerde topluluk bize karşı çok aNantajlı. Anlaşmalan bir an önce tamamlamazsak Türk işadamları. Avrupalı rakiplerine göre geri kalacak." Bu çerçe\ede ilk elde Çek Cumhuriyetı. Macaristan. Slovakya. Romanya. Polonya ve Bulgaristan ile yürütülen görüşmelerin anlaşmaya çevrılmesi planlanıyor. Yeni anlaşma haarlığı İlk kez 14 Mart 1996 tanhinde lsrail ile serbest ticaret anlaşması imzalajan Türkiye'de. Malta ve Baltık ülkeleriyle de anlaşmaların imzalanmasına yönelik hazırlıklar sürdürülürken Tunus. Fas ve Mısır ile de tercihli ticaret anlaşması görüşmelerinin başlatılması planlanıyor. IŞÇININ EVRENINDEN ŞL KRAN SONER Toz DumanYazının başlığı yanıltmasın. bugün siyasette yaşanan sıcak gelişmeler ve ortalığın toz duman olmasından söz etmek iste- miyorum. Çiller'i Yüce Divan'a götürebilecek ve daha uzun bir süreç- te, Erbakan da dahıl, kendi ve yakınlarının akıl almaz zengin- leşmelerinin kamu vicdanında hesabını veremeyecek liderler- den başlayarak, siyasette kirlenenlerın ayıklanmasını getirebi- lecek bir demokratıkleşme sürecinin başlamış olmasını umut etmek istiyorum. Medyada düzenin bekçiliğini yapanların kaygılannın aksine böyle bir sürecin başlamış olmasmın, kısa dönemde çözüm- süzlük gibi görünse de uzun süreçte ülkemiz ve halkımız için gerçekten çok hayırlı olacağına inanıyorum. En azından yaşanan çözümsüzlüğün, 12 Eylül düzeni için- de çare üretme kapılarını kapatmakla gerçek demokrasi için- de çare arayışlarını gündeme getirmesini diliyorum. Iktidarı ellerinde tutan asıl güçlerin bile. bu tabloda kendile- rini sorgulamak zorunda kalacaklarına ve yeni arayışlara gire- ceklerine inanıyorum. Çözümsüzlük içinde elbette siyasi par- tiler; yönetimlerınden tabanla»ına, sendikalar, demokratik ör- gütlenmeler ve toplumun her kesimindekı bıreyler, olup biten her şeyı yeniden düşunmek zorunda kalmakla ülkemiz insanı için çok daha yararlı işler yapmış olacaklardır. Bu ınanç ve umutla Türkiye'nin en sıcak gündemi, sıyaset- teki son gelişmeler ve "Ne olacak halimiz" sorusuna yanıt ara- mayı bir yana bırakıyorum. Daha doğrusu bu konuyu nasılsa tartışmaktan yorulacağımızı göz onune alarak bugun için er- telemek istiyorum. Ufkumuzu açabileceginı düşünerek dünyanın gündeminde- ki bir başka tartışmayı bir ucundan da olsa bıze taşımayı umu- yorum. Friedrich Ebert Vakfı ile TÜSES'in dün Istanbul'da düzenle- dikleri ortaklaşa toplantıda "Çağımızda Sosyal Demokrasi ve Sendıkalar'' konusu masaya yatırıldı. Daha doğrusu Avrupa'nın yetkili siyasi ve sendikacı ağızlarından, gündemi ve tartışma- ları yakalamaya çalıştık. Biliyorsunuz, sağ olsunlar bizim sol ve sosyal demokrat par- tilerimiz, sendikacılık hareketımız henüz ne olup bittiğini, ba- şımıza gelenleri düşunmek ve tartışmak noktasına, cıddiyeti- ne ulaşabilmiş değiller. Türkiye'de katlanarak yaşanan işsizlik, yoksullaşma sorun- larını, sendikalizmin, sol partilerin, gerek örgütlenme gerekse güç kaybını henüz yaşamsal sorunlar olarak görebilmış değil- ler. Daha doğrusu. siyasi partilenmiz ve sendikalarımızdakı kı- sır çıkar tartışmaları, gunlük sorunlarla boğuşma ön planda ola- rak asıl sorunları tartışmayı ve çözüm üretmeyi engelliyor. Dünya sendikacılık ve sol partiler deneyimini. güncel sorun- larını dınlediğımizde sorunlar açısından pek de farkh bir tablo ile karşı karşıya kalınmadığ nı görüyoruz. Şüphesız, sorunlann boyutları çok farkh olarak küreselleşme, globalleşme. tek pa- zar ve tek ıdeolojinin egemenliğı, benzer sorunlar ve sonuçlar üretmiş. Thatcher'da simgeleşen Ingiltere'deki devletin küçüftülme- si, sosyal devlet ilkelerınden vazgeçme. özelleştirme sonuçla- nnın büyük bir ışsizhk ve yoksullaşma, eğitim ve sağlık hakla- rınrian yararlanmama olduğunu biliyorduk. Yine de donem içinde 5 milyon sendıkaiı ışçinin kaybedildiğini, sendikaların üye sayılarının yarı yarıya duştuğünü öğrenmek çok çarpıcı. Ingılız sendıkalarının konfederasyonu TUC'nın, Uluslararası llişkıler Başkanı Michael Walsh, İngiliz Işçı Partısı'nın yaşamak- ta olduğu ideolojik sapmayı anlatabilmek için, "Bensizınle bir- likte ıken ingıltere ye dönene kadar, yani ingiliz Işçı Partısı 'nde- ki sağa kaymada, partıyı bıraktığım yerde bulup bulamayaca- ğımdan emın değihm" diyordu. Portekiz Cumhurbaşkanlığı Çalışma ve Sosyal işler Danış- manı Antonio Dornelas için durum daha da karışık. Onlar yıl- ların diktatoryasından demokratik sendikacılığın örgütlenme- sine geçmeye çalışırken kureselleşmenin getirdiğı yeni ve çok ağır sorunlarla boğuşmanın sıkıntılarını yaşıyorlar. Doğal ola- rak küreselleşme ile gelen işsizlik. sendıkasızlaştırma, sosyal hakları geriletme programlarına karşı direnmek güçleşıyor. Alman sendikacılık hareketi DGB'nin sozcüsü Matthias von Randow da farklı bir tablo çızemıyor. Dünyanın en güçiu eko- nomılerınden bırinin ulkesınde de sendikacılık hareketi. sol par- tiler, ışsızlığın, gelır kaybının, sosyal devletten vazgeçilmenin, çevre tahrıbatının butün sorunlarını yaşıyor. Onlann da yeni baştan örgütlenme ve çözüm üretmeyi gerekli kılan çok ağır sorunları var. Onlar da uluslararası boyutta dayanışma ve or- tak çözümlere gereksinim duyuyorlar. Gelişmiş ülkelerin sol partilerınin ve sendikalarının sorunla- rını, sorunlara çözüm arayışlarını dınlemek; onlarda da gidişin parlak olmadığını görmek, karamsarlık getirmiyor. Çünkü so- runların büyümesi, ortalığın toz dumana kanşması ile insanın çözüm arayışının guçlendiğini de gözlemliyorsunuz. Bizim de siyasette yaşadığımız güncel çıkmaz. toz dumandan başlaya- rak sendikalarımızın, sol partilerimizin çöküşlerine çözüm ara- yışlarına kadar uzanan, yaşamın her alanındaki sorunlar için düşunmeye ve çözüm üretmeye başladığımız günlerin yakın olması dileğı ile... Maliye Bakanı: Yasa haftaya Bakanlar Kurulu'nda Emlak vergisine yeni düzenleme, kolaya ÖTV.. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Maliye Bakanı LütfuUah Kayalar akaryakıt, tütün. al- kol ürünleri ile taşıt alım-satımlanna. arala- nnda beyaz eşyanın da sayıldığı **lüks tüke- tim mallan" kapsamındaki ürünlere getirile- cek özel tüketim vergisine ilişkin yasa tasla- ğının gelecek hafta Bakanlar Kurulu'na su- nulacagını bildirdi. Kolalı içeceklerin de ÖTV kapsamında olacağı bildirildi. Maliye Bakan- lığı Gelirler Genel Müdürü HasanBasri Ak- tan. emlak \ergilerinin arttırılması için vapı- lacak düzenleme çerçevesinde. emlak bedel- lerinin yeniden değerlendiri- lecegini ve 1997 yılında ge- nel beyan uygulanmasının baş- latılmasının planlandığını söy- ledi. Aktan. 1 "den fazla emlak sahıbi olanlann ödeyecekleri vergilerin yükseltilmesinin dü- şünüldüğünü bildirdi. Kayalar. Ankara Ticaret Odası tarafından düzenlenen "Yeni Vergi Düzenlemeleri Toplantısrnın açılışında yap- tığı konuşmada, 10 civannda vergi ve fonun sadeleştirilerek tek bir kalemde toplandığı ÖTV yasa taslağının. gelecek sene yıllık enflasyon oranı düzeyinde yeniden değerlendirmeye tabi tutulmasının planlandı- ğını anlatan Aktan. çalışma çerçevesinde uy- gulamanın başında emlak değerlerinin yeni- den belirleneceğini bildirdi. Değertespitkomisyonlannın. her ilde Ma- liye ve Bayındırlık bakanlıklan, valılikler. es- naf ve ticaret odalarının temcilcilerinin katı- lımıyla oluşturulacağını bildiren Aktan. bu ko- misyonlann bağh olacağı birüst komisyon da bulunacağını bildirdi. Aktan emlak vergilerinde yapılması düşü- nülen değişikliklere ilişkin ça- hşmalar hakkında şu biigileri verdi: "Birden fazla emlakın da- ha çok vcrgilendirilnıcsi düşü- nülmektedir. Çevre vergisinin emlak vergisi ile birlikte bir harç olarak alınması gündem- dedir. Alım-saOm sırasında bin- de 48 oranında u\ gulanan. iki taraftan da binde 96 oranında alınan tapu harçlannın. ma- kul scvivcve düşürülmesini planlıjoruz. Beledhesınııian ve mücavir alanlardaki Hazi- ne arazilerinin sahşı sırasında hafta "içinde Bakanlar Kuru- KavalanYasatasanahazır. gavrimenkulvedeğerlemever- lu'na. daha sonra da TBMM'ye sunulacağı- nı bildirdi. Beyaz eşya liiks mal Gelirler Genel müdürü Aktan da toplantı- da teknik konularüzerindeyaptığı konuşma- da. ÖTV'nin sınırlı malları kapsayacağını ve imalat aşamasında alınacağmı söyledi. Aktan şu biigileri verdi: "Kaldınlanvergifon vepay- lann aşağı yukan aynı ağırbğında \ergi geti- rilecek. OTV 4 ana tablodaki mallan kapsa- yacak. 1. tabloda bütün akaryakrt ürünleıi ikin- ci tabloda otomotiv, karavan, yat, kotra türü mallan, 3. tablo tütün mamulleri. alkoilü iç- kiler ve kolalı içecekleri. 4. tablo ise kıymetli taşlan. be\az eşya, silahlar. kürk cşv a gibi lüks nitelikli mallan kapsavacak." Aktan. emlak vergılerı üzerindeyapılacak dÜ2enlemeler çerçevesinde 4 yılda bir yapı- lan emlak vergisi genel beyanının 5 yıla çı- kanlmasının planlandığını. ilk aşamada da 1997 yılında bir genel beyan yapılmasının programlandığını bildirdi. Emlak değerlerinin 5 yıllık dönemlerde her gisi adıv la düşük oranlı bir vergi alınması üze- rinde çalışıyoruz." Emlak vergisi oranlannın belediye mec- lislerinin karanyla yüzde 50 düzeyinde arttı- nlabileceği anlatan Aktan, vergi kaçaklannın önlenmesi için yapılması düşünülen düzen- lemeleri de şöyle özetledi: "Kiralan tam ka\ra\amı>oruz. Emsal ki- ra bedellerinin kav ranması miimkün olabilir. Hayatstandardının tasfij esl bunun jerinege- lire da\alı gerçek usukle \ergileme düşünüle- bilir. Kurumlarvergisindededüzenlemeyegi- dilerek, temettü (kâr pa> ı) dağıtımı sırasında stopaj yapılması üzerindedurulabilir. Teşvik- ler amaca u>gun hale getirilmeli. KDV'deki oran sayısı aza indirilmelidir. İşletme defteri yerine bilanço esasına dayalı defter tutma üze- rinde durulmatıdır. \ergi ceza sistemi de cay- dıncı nitelikte ııv gulanmalıdır. Hamiline öde- melerin. hamiline mevduat sırdaş hesap u>- gulamalannın kaldmlması. kambho senetle- ri üzerinde vergi numarası vazılması, düz be> az cironun kaldmlması. üzerinde dunılan düzenlemelerdir." ^.••••'""/"V^ / // / Onduline Avrasya Tüm Yapılara Dünya Kalitesinde Ürünler Sunar. Çünkü Onduline HR Çatı-Cephe Kaplama Levhası, Rufoline. S Alaturka Kiremit Altı Levhası, Isoline Marsilya Kiremit Altı Levhası, Bardoline Asfalt Shingle, Fondaline Drenaj Membranı, Bituline Yalıtım Şiltesi, Ondupor Isı Yalıtım Köpüğü, Isoband Yalıtım Bandı, Rufo. S Alaturka Kiremit ürünlerinin kalitesi dünya çapında kanıtlanmıştır. dndulîne Avrasya A.$. IZlprıng Gı; K 19/20 Bûyûkdere Caddesı an Sokak Maslak 80670 ISTANBUL T H E I N T C « N A T I O N A L O F I C G R O U P Tel 1212) 286 19 86 PBX F»x. 12121 286 19 88 A s k a r a B û l g t M i < t r l i | t : T e l 13121 4 1 8 8 8 51 I m i r B ö l g ı M û d û r l û | l : T « l ( 2 3 2 ) 4 2 2 2 0 2 1 TİSK, Hak-iş ve MÜSİAD'a göre yapılanma yetersiz Sosyal konsey tartışması Denizer: Olumlu Ekonomi Senısi-TÜSİAD'ın iş dünyası adına tek temsil orga- nı olarakele alınması Ekonomik veSosval Konsev'leilgili tartış- maları yeni bir boyutta tekrar alevlendirdi. Başbakanlıkgenei- gesi ile konseyin yeniden yapı- landırılması işçi sendikalannca olumlu karşılanırken. Türkıje Işveren Sendikaları Konfederas- yonu ile ekonomide Islami nite- liğini ön plana çıkaran işçi ve iş- veren örgütleri. yeni yapıyı eleş- tirdıler. İşçi ve işveren temsilcileri. ül- ke sorunlannın demokratik top- lum örgüt temsilcilerinin katılı- mı ilebirmasaetrafındatartışıl- masının doöru yol olduğunu kav - dederek. konseye ilişkin bir va- sanın çıkanlması gerektiğini bil- dirdiler. Türk-İş Genel Sekreteri Şem- si Denizer, ülke sorunlannın ör- gütlü toplıım temsilcilerinden oluşacak bir konsey tarafından tartışmaya açılmasının ve çözüm aranmasınm en gerçekçi vol ola- cağını v urgulayarak. konsevin oy birliği ile alacağı kararların mutlaka>aşamageçirilmesi ge- rektiğini sö\ ledi. Ekonomik ve Sosyal K.on- sey'de dev letten olduğu kadar. de- mokratik örgüt temsilcilerinin de yer almasını olumlu karşıla- dıklarını bildiren Denizer. "De- mokratik toplum örgüttemsilci- lerinin ülke vönetiminde söz sa- hibiolmalançok önemlidir. Kon- seyin bu yapısı bize göre önemli- dir" dedi. Ülkede örgütlü kesimlerin bir masa etra- fındaoturup. ülke sorunlarını çözmesini yıl- lardırtek çıkaryol olarak gördüklerini kav- deden DlSK. Genel Başkanı Rıdvan Budak da. Ekonomik ve Sosyal Konsev "ın venıden yapılandınlmasını doğru bir vakla^ım ola- rak gördüklerini söyledi. Budak. kendileri- nin yalnızca ülkenin bozuk olan ekonomi- sine sendikaların ortak edilmesine karşı ol- duklarını, ülkenin diğer sorunlannın çözii- münde de sendikaların görüsünün l Budak: Yaklaşım doğru. L slu: Üve az. aerektıûini kaydetti. " TİSK Genel Sekreteri Kubi- la> Atajasar ise yeniden \ apılan- dınlan Ekonomik ve Sosyal Kon- sev "de gerekli dengenin sağlana- madığını savunarak. konseyin görevlerinin ve alacağı kararla- rın çok iyı değerlendirilemedi- ğiııi bildirdi. Başbakanlık genelgesinde konseyin görev alanının geniş ve darolacağına iliijkin kesin bir bilginin bulunmadığını belirten Atasayar. "Başlangıçolarak i>i, ancak bu v apıda bir sonuç alına- maz. Konseyi düzenlemenin tek yolu yasa çıkanlmasıdır. Kon- se>de üçlü > apı gözetilmemiştir" şeklinde konuştu. Ekonomik ve Sos,val Kon- se> "in yapılanmasının biremn- vaki ilegerçekleştirildiğinı savu- nan Hak-!ş Genel Başkanı Sa- lim Lslu, konse>de ü>e say ısının dar tutulduğunu ve konsev ın hu- kuki altyapısının oluşturulama- dığını kaydetti. VIÜSİÂD Başkan Yardımcısı Natık Akvol îse Ekonomik ve Sosval Konsey"e sert tepki gös- tererek Başbakan MesutS ılmaz'a "Niçin gönüllü iş dünvası kuru- luşlan arasından valnızca Tİ - SİAD'ı konscvealdını/" sorusiı- nuvöneltti. Akyol konuvla ilgı- li yaptıâı açıklamada şunîan söy- ledi: "Başbakan'a soruvorum: Ni- çinsadeceTÜSİAD'ıkonseveal- dınız'.'BizÇillcrdöneminde kon- sevin kamu ağırlıklı olmasını eleş- tirmiş ve iş dünyasından da temsilciler ol- masını istemiştik. Veni genelgenin eskisine göre daha dengeli olmasını olumlu buluyo- ruz. Hak-İş ve DİSK'in konseve dahil udil- mesi labana vav ılma ve katılııiKiiık açısından u>gun olnıuştur, ancak gönüllü kurulu^lar arasından yalnızca TÜSİAD'ınseçilmesiek- sik bir tercihi yansıtmaktadır. Savın Başba- kan'ı bu vanlıştan dönmeve çağırı\or, kon- sevin yapısı içinde iş düm ası kuruluşları ara- sında daha katılımcı. dengeli. tabanu \a> ıl- nıış bir >eçim vapmava davet edivoruz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle