27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MAYIS 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 ANKARA kulisi IŞIK KANSU Güner'in yapmak istediği K ültür Bakanı Agâh Oktay Güner, Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nin "Türk Ocakları"na verilmesi için yoğun çaba harcıyor. Söz konusu bina, 1928-1931 yılları arasında Türk Ocakları tarafından kullanılmış. Ama daha sonra 1931-1950 yılları arasında Halkevleri Genel Merkezi olmuş. Gelin, Halkevleri Genel Başkanı Ergin Atasü'yü dinleyelim: "Atatürk, Türk Ocaklan'nı lağvetmiş, tüm mallannı da Halkevleri'ne intikal ettirmiştir. Sonradan kurulan Türk Ocaklan'nın da Atatürk devrindeki Türk Ocakları ile hiçbir ilişkisi yoktur." Atatürk'ün neden bu ocakları kapatıp Halkevleri'ni açtığını yine Atasü anlatsın:"Atatürk, Türkçülük hareketiyle beraber Zıya Gökalp döneminde başlayan Türk Ocaklan'nın yerine Anadolu'da yaşayan tüm insan topluluklarını bütünleştirerek yeni bir yapıya kavuşmak ve bunlann kültürel özelliklerinin de kaybolmaması için Halkevleri'ni kurmuş. Amaç, hem yerel kültürü saptamak, gelecek kuşaklara iletmek.. hem de bu motifleri daha üst kültür teknikleri ile işleyerek evrensel kültüre taşımaktır. Türkiye'de, Batı müziğinin sistematize eğitiminin verildiği ilk yer Halkevleri 'dir. İlk Türk tango bestecileri Halkevi'nde yetişmiştir. Bir Muzaffer Sansözen Halkevleri'nde yetişmiş, tespitler yapmıştır Anadolu'da. Halkevleri, Anadolu kültürünü saptamış, ham malzeme olarak üniversiteye, radyoya iletmiştir." Yani Halkevleri. "ırkçılık, insanlan sınıflandırma" yerine, onlarca uygarlığı, kültürü emzirmiş olan Anadolu'nun tümünü kucaklamış. Agâh Oktay Güner'in yapmak istediği, Atatürk'ün ortadan kaldırdığı bir yapıyı yeniden canlandırmak, kurumsallaştırmaktır. ANKARA'l* KARİKAT0R Hanımelini kokladın mı, şıpın işi aklına düşer. Yaran zonkladı mı, adıdır imdadın. Son sığınağı aradın mı, umarın yıldızlı beşiği bildiktir. Gülücüğün dalına asıldın mı, sallar seni geçmişten geleceğe. Yaban yollara saptın mı, çiğdemli patikasıdır tek çıkar. Acıyı damıttın mı, uçar gelir uzak özlemlerden. Yaşamı kafaya diktin mi, hasadın deneyimli çiftçisidir. Yarın, "Anneler Günü". Kutlu olsun... Kamu malına zarar U fak tefek derken, sıra geldi koskoca sanayi kuruluşlarımıza. Petkim, Tüpraş. Petrol Ofisi. Başbakanımız Mesut Yılmaz. basın toplantısında bir çırpıda satılması istenen ulusal sanayimizin motoru sayılan tesislenmizi bir bir saydı. Aynı günlerde Özgıda-lş Sendikası Genel Sekreteri Agâh Kafkas, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Konu, özelleştirilmiş olan Et ve Balık Kurumu kombinalanydı. Özelleştirilmesinin üzerinden 9 ay gibi kısa bir süre geçen 12 kombınada gelınen nokta şu olmuş: - Özelleştirilen 12 kombinada özelleştirme öncesi 34 bin 185 ton olan üretim 6 bin 99, yanlış okumadınız, 6 bin 99 tona düşmüş. -10 kombinada, yalan değil, özelleştirilen 12 kombinadan 10'unda üretim fiilen ortadan kalkmış. - Özelleştirme öncesi 927 kişi çalışan bu kurumlarda şimdi 177, gözlerinize inanın, 177 kişi çalışmaktaymış. -12 kombinanın 8 tanesi yatırımsız ve işsizlikten kıvranan Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daymış ve bunlardan 7 tanesinde üretim yokmuş. Özelleştirme öncesi 512 kişinin çalıştığı bu kurumlarda şimdi 85 kişi çalışıyormuş. Özelleştirmenin 9 ay sonra doğurduğu nur topu gibı çocugun genel görünümü böyle. Kulaklanmızda, aralarında sosyal demokrat bakanlann da olduğu bir grup özelleştirme yanhsının sözleri çınlıyor: "Devlet, et ile, süt ile uğraşır mı kardeşim?" Devlet, etliye sütlüye kanşmadı da olan işçiye, kamu malına oldu. Demek, yalnız üniversite basıp, kapı pencere kıran öğrenciler "kamu malına zarar" vermiyormuş. Sırada rafinerilerımiz, petrol kuruluşlarımız var. Tüpraş'ta, Petkim'de, Petrol Ofisi'nde örgütlü olan Petrol-lş Genel Başkanı Bayram Yıldırım, bu tesıslenn satılamayacağını savunurken, şu gerekçeleri gündeme getiriyor: "Bir kere, bu kuruluşların tümü, ülkenin genel çıkarları açısından önemli stratejik işyerleri. ikincisi, bu tesislerin zarar etme sorunu yok. Buralar, sürekli kâr ediyorlar." Petrol-İş, özelleştirmelere karşı yoğun bir hazırlık içinde. Yasal ve hukuksal girişimlerin yanında, paneller, toplantılar ve yayınlarla kamuoyu yaratmayı amaçlıyor. Işçıler, "Ulus-devleti korumak, güçlendinmek emekçilere kaldı" savını her alanda kanıtlamaya başladılar. Uydurukçuluk Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Türk Dil Kurumu. "15 yeni kelimeye daha Türkçe karşılık önerdiğini" açıklamış: "Spontane: Kendiliğinden, Bodyguard: Koruma, Almanak: Yıllık, Plasiyer: Gezgin satıcı, Off the record: Yayın dışı, Ekstrem: Aşırı veya uç, Anekdot: Fıkra ve hikâyecik, Agresif: Saldırgan, Poligon: Atış alanı, Salvo: Yaylım ateş, Megapol: Dev şehir, Etap: Adım, basamak, Anakronizm: Tarih yanılgısı, Oditoryum: Dinlenme salonu, Planetaryum: Gök evi." Türk Dil Kurumu yöneticileri, kafalarını Orta Asya steplerinden kaldırsalar, "Bu sözcüklerin karşılıklarını 'yeni' bulduk" diye "uydurukçuluk" yapmazlardı. Açsınlar "Türkçe Sözlük"ü. Hem de, kendılerinin 1988yılında yayımladıkları sözlüğü. Spontane 1338., ekstrem 442., anekdot 69., poligon 1193., salvo 1252., anakronizm 67., oditoryum 1099., planetoryum 1191. sayfalarda karşılığını bulmuş. Bu gidişle Türk Dil Kurumu'nun düşürüldüğü dunjma, Atatürk'ün Türk Dil Kurumu'nu kapatan eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren bile gülecek... Randevuya yanıt bekleniyor 1 5 kuruluş, bundan yaklaşık 2 ay önce; Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı. TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı'ndan ayrı ayn randevu istediler. Randevu istemine, bu 15 kuruluşun ortak metnini eklediler. Metinde, özü aynı olan şu beş madde başlığı altında toplanmış öneriler vardı: - ileri, çağdaş ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de zorunlu eğitimin süresi en az 8 yıla uzatılmalıdır. - Zorunlu eğitim yasası 8 yıl bölünmeden uygulamaya sokulmalıdır. - 8 yıllık temel eğitim bir bütündür. Öğrenciyi yönlendirme eğitbilim anlayışına uygun olarak zorunlu eğitimden sonraya bırakılmalıdır. - Zorunlu eğitim yasası çıkar çıkmaz, liselerin ortaokulları ilköğretime devredilmelidir. 8 yıllık zorunlu eğitimin bütünlük içinde uygulanması, hem eğitim birliği (Tevhid-i Tedrisat), hem de demokrasi açısından önemlidir. - 8 yıllık zorunlu eğitim; Alınmak DYP Genel Başkanı Tansu Çiller'in yılmaz savunucularından Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez, TBMM kulisinde gazetecilere şunlan söylüyordu: "Elini vicdanına koyan milletvekilleri, TEDAŞ ve TOFAŞ dosyaları nedeniyle Sayın Çiller'in Yüce Divan'a gönderilmesine rıza gösteremez. Eğer gönderirlerse bu, siyasi bir karar olur." Arkadaşımız Osman Aydoğan, "Ama" dedi. "Sayın Çiller ile ilgili soruşturma komisyonu kurulmadı, çalışmaya da başlamadı. Komisyondan çıkacak demokratik, bilimsel, laik bir anlayışla, zaman geçirilmeden uygulanmalıdır. Önerilerin altında şu kuruluş temsilcilerinin imzası bulunuyordu: Eğit-Der Başkanı Mustafa Gazatcı. Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Suphi Gürsoytrak, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkân Saylan. NÜSED Başkanı Leziz Onaran, Yüksek Öğrenım Derneği Başkanı Alpaslan Işıklı, Dil Derneği Başkanı Şerafettin Turan, Oğretmen Dünyazı Yazı işleri Müdürü Zeki Saruhan Edebiyatçılar Derneği Başkanı Mustafa Şerif Onaran, Köy Ensitüleri-Çağdaş Eğitim Vakfı adına Mustafa Aydoğan. DES Başkanı Fethi Bolayır, ÖES Başkanı Atilla Erdem, Çağdaş Eğitim Dergisi Yazıişleri Müdürü Hüseyin Hüsnü Tekışık. Tüm Eğitim Müfettişleri Sendikası Başkanı Alim Başaran Ankara Emekli Öğretmenler Derneği Başkanı Tufan Doğan Avşargil, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Ankara Şube Başkanı Gülsel Daldal. 9 mart tarihinden bu yana, ne Cumhurbaşkanı'ndan ne Başbakan'dan ne TBMM Başkanı'ndan ne de TBMM Mılli Eğitim Komisyonu Başkanından bir ses, bir nefes.. tıs yok. 15. Millı Eğitim Şürası öncesi anımsatalım istedik. Bonunun ucu Şu Ankara yok mu. Ankara! Her yanında ister istemez politika konuşulur. Son günlerin gözde konuları TEDAŞ. TOFAŞ... TEDAŞ aşağı. TOFAŞ yukarı... Ardından Tansu Çiller'in malvarlığı ile ilgili soruşturma önergesi unutulmayıp deniyor ki: "TEDAŞ, TOFAŞ ne ki? İşte o zaman her şey faş edecek, faşşşş...." karann olumlu ya da ofumsuz olacağı bilinmiyor. Neden bugünden böyle bir düşünceye varıyorsunuz?" Yalım Erez, Aydoğan'a hışımla döndü: "Sen niye alındın? Sen niye alındın?" Aydoğan, "Alınmadım Sayın Erez. Yalnızca soru soruyorum" diyecek oldu. Erez, daha da sınirlendı: "Sen, soru sormuyorsun, alınıyorsun. Sen, beni dinlemedin mi? Sen, git de Türkçe öğren." Sevgilı okurlar, elinizi vicdanınıza koyun. Kim alınmış? KIM KIME DUM DUMA BEHIÇ \h ÇİZGİLİK KÂMİL MASARiCI • t;î^.——o, —<j HARBİ SEMİH POROY PİVo Ki... GADDAR DAVIT MRIKIRTCEBE BULUT BEBEK MR.AYÇÎFTÇİ MIR31IRLAR IĞIRDLR.\K TARİHTE BUGUN mMTAZ ARIKAN l 1 .»/«VI.S ISTÂNBUL KURULUYOR.. 33O'OA BU6ÜN, İSTAN8UL KENTİNİN AÇIUŞI YAPILD/f. ROMA )lviPAIlA7DGWeu'MUN ÇÖtUİ- $U YAKLAŞIRKEN OO&UOAKl TOPBAKLARIN ÖH£M/ ARTIYOR, BAn ROMA İKİNCI PLA- NA Düçüroeaj. I. KOMSTANTİNUS (BÜYÛK KOHSTANrtN) 2AMANINDA, KABAPENİZ 8O6AZJ'M/N 8Ar/ YAICAStNCtf /OJÇUK g/j? Y£gL£ŞM£ Y£gi OLAM "BİZANTİON"GEÜŞ. Ş İ Yl BİR BAŞKBNT PueUMüNA GBTİR- M£K İÇİN ÇOK Ç4LIŞTI VE SOfJUNDA, 11 MAYIS SSO'OA "YENİ &OMA V ADiYLA K£NTİN AÇILIÇINI YAPTI. "Y£A/t ROMA* API, KURUCUSUNOAAl Ö7U/SÛ, GİDE&EK "KCHSTANTİNOPOÜS'OLACAtCrie..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle