Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS 1996 CUMARTESİ
HABERLER
Tecimer'e
beraat
• İSTANBUL(AA)-
Kültür ve Tabiat
Varlıklannı Koruma
Yasası'na muhalefet ettif i
gerekçesiyle iki ayn
davada yargılanan Ayşegül
Tecimer, Uşak'ın Çank
Köyü'nden çalınan "'tarihi
siitun başlığını satın aldığı,
bulundurduğu ve bildirim
yapmadığı" gerekçesiyle
açılan davadan beraat etti.
Üsküdar 3. Asliye Ceza
Mahkemesi'nde yapılan
duruşmada, suçun
oluştuğuna ilişkin yeterli
kanıt bulunmadığı
gerekçesiyle beraat eden
Tecimer, satın aldığı sütun
başıyla ilgili Türk ve İslam
Eserleri Müzesı"ne
bildirimde bulunduğunu
söyledi.
Hükümete
öğrenci tepkisi
• IZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Ege
Üniversitesı Edebiyat
Fakültesi önünde toplanan
bir grup öğrenci. 1
Mayıs'ta üç kişinin polisin
açtığı ateş sonucu yaşamını
yitirmesini, basın
açıklaması yaparak
protesto etti. Oğrenciler, I
Mayıs'ta Kadıköy'de
yaşanan olaylann daha
önceden planlandığinı
vurgulayarak "ANAYOL
hiikümeti. bu olaylarla
yükselen toplumsal
muhalefeti ezeceğinin ilk
sinyallerini verdi" dediler.
Polise şeffaflık
dersi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Görev leri gereği
her gün çeşitli cins. ırk,
rütbe ve sınıftan insanlarla
karşılaşan polislerin.
karşısındakilere nezaket ve
saygılı olmaları istendi.
••Şeffafpoiislik"
konusunda bir kıtapçık
hazırlayan Polis Akademisi
öğretim üyesi Prof. Dr.
Remzi Fındıklı, "Polis her
şeyden önce görünümüne
dikkat etmelidir. Polis her
zaman sag duyuyu esas
almalıdır Ne çok
yumuşak, ne çok katı ne de
çok sert olmamalıdır.
Polisin. görevi gereği
karşısındakilere hitap
ederken "lütfen".
"beyefendi", "hanımefendi".
"buyurunuz". "söyler
misiniz' gibi şeflfaf ve
medeni polise yakışır bir
şekilde nezaket ve saygı
ifadelenni kullanmalan
gerekir" dedi.
Rock konserine
güvenlik engeli
• İstanbul Haber Servisi -
Ada Müzik tarafından
düzenlenen ve Harbiye
Açık Hava Tiyatrosu'nda
dünsaat 17.00'de
başlaması gereken rock
konseri, İstanbul
Valiliği"nce. konsere
birkaç saat kala, güvenlik
gerekçe gösterilerek iptal
edildi. Konsere bilet alarak
gelen 1000 kadar dinleyici
mağdur durumda kalırken
Ada Müzik yetkilileri,
mahkemeye
başvuracaklannı
söylediler.
hD'den açıklama
• İstanbul Haber Servisi -
İnsan Hakları Derneği,
Demokratik Mücadele
Platformu ve Emekçi
Kadınlar Birliği tarafından
düzenlenen Uluslararası
Kayıplar Kurultayı'nın
organizasyonunda
olmadığını açıkladı.
lHD'den yapılan yazılı
açıklamada, gazetelere
verilen ilanda yer İHD
imzasının. izinsiz
kullanıldığı belirtildi.
Adalet Bakanı, suçlamalan yapanlann 'Türk düşmanı lobilerin adamı' olduğunu söyledi
Ağar: Baş işkenceci değOim
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Adalet
Bakanı Mehmet Ağar. ABD Temsilciler
Meclisi'nin insan haklan ile ilgili alt komis-
yonunda kendisine yönelik olarak dile geti-
rilen "baş işkenceci" nitelemesini şiddetle red-
dettiğini belirterek "ABD Kongresi'ndeTür-
kiye'ye yönelik lobilerin ne tür faaliyetlerde
bulunduğu bilinen oir gerçektir. Bunu sö>-
leyeıı de. bu Türk düşmanı lobilerin adamı"
dedi. Adalet Bakanı Agar, Danıştay'ın 128.
Kuruluş Yıldönümü törenlerine katıldıktan
sonra. gazetecilerin. ABD Kongresi'nde
"baş işkenceci" olarak nitelendiğini nasıl
karşıladıgı yolundaki sorulannı yanıtladı.
Bu sözleri kimin söylediğinin önemli olma-
dığını. iddiaları şiddetle reddettigini kayde-
den Ağar. şöyle konuştu: "Bu tür iddialar,
onun şahsi düşüncesidir. ABD Kongresi'nde
hangi tür lobilerin,Türkiye ileilgili ne tür fa-
aliyetlerde bulunduğu bilinen bir gerçektir.
• Ağar, ABD Temsilciler Meclisi alt komisyonunda kendisine
yöneltilen suçlamalara tepki göstererek "AİSD Kongresi'nde
Türkiye'ye yönelik lobilerin ne tür faaliyetlerde bulunduğu, bilinen
bir gerçektir. Bunu söyleyen de, bu lobilerin adamı" dedi.
O lobilerin bir adamı olarak görüyorum.
Çok uzun memurivet hayatımda ABD'liler-
leçokn i divaloglarda buîundum. Bir kişinin
böyle konuşması bizi etkilemez. Bunu söyle-
yen kişivi, belli başlı Türk düşmanı lobilerin
bir adamı ve sözcüsü olarak görüyorum."
Ağar. törende konuşan Türkiye Barolar Bir-
ligi Başkanı Prof. Dr. EralpÖzgen'in. Ada-
let Bakanlığı 'ndaki atamaJar ile Hâkimler \ e
Savcılar Yasası'nda değişiklik yapan tasan-
ya yönelik eleştirilerini >anıtlarken de ''Tür-
kiyeözgür bir ülkedir. Herkesdüşüneesini söy-
leyebilir. Neri ve uygun platformlarda uygun
cevaplar verilir" dedi.
Bu arada Cezaevlerinde yakınlan bulunan-
lar veDevrimciTutsaklarlaDayanışma Plat-
formu (DETUDAP). Eskişehir Özel Tip Ce-
zaevi'nin yeniden açılmasını protesto etti.
Bavrampaşa Cezaev i önünde dün bir basın
açıklaması yapan. aralarında birçok demok-
ratik kitle örgütünün de bulunduğu grup.
büyük bedeiler ödenerek kapatılan Eskişe-
hir Özel Tip Cezaev i'nin yeniden açılması-
nın nedeninin. "siyasi tutuklu ve hükümlü-
lerin fîkren ve bedenen yok edilme isteği" ol-
duöunu söyledi. "Eskişehir Özel Tip Ceza-
evi'nin açılması. tek tip elbise dayatmalan-
nın ardından idam ve infaz politikalan gele-
cektir" denilen açıklamada. bu politikaların
siyasi tutuklulan ve aileleri yıldıramayaca-
ğı belirtildi.
Bütün demokratik kurum ve kuruluşların
konuya karşı duyarlı olması \ urgulanan açık-
lamada, "Sıra size gelmeden sesinizi vüksel-
tin" deni Idi. "İnsanlık onuru işkenceyi yene-
cek", "Baskılar bizleri vıldıramaz" slogan-
lan atan^rup daha sonra sessiz bir şekilde
dagıldı. Ote yandan. İnsan Haklan Derneği
(IHD) İstanbul Şube Başkanı Ercan Kanar
yazılı bir açıklama yaparak. Eskişehir Ce-
zaevi'ne sevklerin durdurulmasını istedi.
Hücre tipi cezaev lerinin topluma hiçbir şey
kazandırmayacağını. yeni gerilimlerin, acı-
ların insan haklan ihlallerinin kaynagını
oluşturacağını öne süren Kanar. "Adalet Ba-
kanlığVnın bu uygulamalan hukuka, insan
haklanna saldın,bir kadiam tahrikçiliğidir"
dedi.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
Lluslararası tşkenceKurbanlaruun RehabilitasyonuMerkezi'nin "Türkiye'ninsüperişkencecisi"
olarak niteledıği Mehmet Ağar, idamlan savundu.
48 polis yargılanacak
Göktepe cinayetî
davası 6. Ağır
Ceza'ya düştü
İstanbul Haber Servisi -
Evrensel gazetesi muhabiri
Metin Göktepe'nin gözal-
tında dövülerek öldürülme-
si nedeniyle polisler hakkın-
da açılan dava dosyası. fstan-
bul 6. Ağır Ceza Mahkeme-
si"ne düştü. Tensip karany-
la duruşma tarihini belirle-
mesi beklenen mahkemenin,
olay yeri itibanyla dosyayı
Eyüp Cumhuriyet Başsav-
cılıgı'na gönderebilecegıne
dikkat çekiliyor.
Metin Göktepe'nin ölü-
münün ardından bakanlık
müfettişlerinin başlartığı so-
ruşturma sonucu hazırlanan
rapor. İstanbul ll Idare Ku-
rulu'nca incelenmiş ve 48
polisten 11 'i hakkında "Me-
tin Göktepe'nin öldürülme-
sine kanşmak". 3' ü hakkın-
da. "gö/altındakilere kötü
davranmak'
1
* ve2"si hakkın-
da da gazetecilere "hakaret
ve dövme" nedeniyle "lü-
zum-u muhakeme'" (yarg
1
"
lamanın gerekliliği) kararı
vermişti.
Polislerin itirazı üzerine il
ıdare kurulu karan, Danıştay
5. Dairesi'nce incelenmiş ve
"yargılamanın gerekliliği"
kararı onanarak polisler hak-
kında dava açılması içın dos-
ya İstanbul Valiliği'negön-
denlmişti.
Valilik. dosyayı "geregi-
nin yapılması için" İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılıgı'na
gönderdi. Ancak İstanbul
Valiliği'nin dosyayı olayın
meydana geldigi yer oİan
Eyüp Cumhuriyet Başsav-
cılığrnagöndcrmemesi dik-
kat çekti.
Dava dosyası. ağır ceza
mahkemeleri arasında daha
önceden belirlenen sırala-
maya göre istanbul 6. Ağır
Ceza Mahkemesi'ne düştü.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mah-
kemesi'nin önümüzdeki haf-
ta içinde duruşma günü için
tensip karan vermesi bekle-
nirken mahkemenin. olay ye-
ri itibanyla "yetkisizlik" ka-
rarı vererek dosyayı Eyüp
Cumhuriyet Başsav cı lığı "na
gönderebileceğine dikkat
•çekiliyor. •
1938 yılında Bakanlar Kurulu karanyla yasaklanması gerekçe gösterildi
Marxf
ın Kapital'ine cezaeviyasağı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Ümraniye Cezaev i'nde tu-
tuklu olarak bulunan yakınına Karl
Mant'ın "Kapital" adlı yapıtını
götürmek isteyen biryurttaşa, "ki-
tabın 1938 yılında Bakanlar Kuru-
lu kararıyla vasakJandığı" gerek-
çesiyle izin verilmedigi bildirildi.
Kitabın vayımcısı Muzaffer İl-
han Erdost ise Kapital"e yönelik
bir yasaklama karannın olmadı-
ğını söyledi.
Cumhuriyet'e bilgi veren v e adı-
nın açıklanmasını istemeyen bir
yurttaş, Ümraniye Cezaev i'nde tu-
tuklu olarak bulunan eşine önce-
ki gün Manc'ın Kapital adlı eseri-
nin 1.2 ve 3. cildini götürmek is-
tediğini söyledi. Ancak, Ümrani-
ye Cezaevi 'nin dış güv enliğinden
sorumlu bir subayın. elindeki bir
dosyaya bakarak adı geçen kitabın
Türkiye'de yasaklandığını söyle-
diğini belirtti.
Yasaklama karan ile ilgili soru-
yu. subayın Bakanlar Kurulu'nun
1938 yılındaki birkarannı gerek-
çe göstererek yanıtladığını kayde-
den yurttas. kitaplann cezaev ine so-
kulamadığını bildirdi.
Kapital'in ya)imcısı Sol ve Onur
Yayınları sahibi Muzaffer llhan
Erdost ise Kapital'e yönelik bir
vasağın söz konusu olmadığını bil-
dirdi. Kapitai'in ilk cildini ilk ola-
rak Aralık 1965'te 5 cilt halinde ya-
yımlamaya başladığını anlatan Er-
dost. şunlan sövledi:
"Zafergazetesinin 1 Aralık 1965
tarihli savısında Savcılann dik-
katine, Lenin'in kitabı bile ser-
bestçe satılıyor' başlığıyla ya>ım-
lanan haberi ihbar olarak kabul
eden Ankara Cumhuriyet Basın
Savcılığu yayınlarımızı, bu arada
Kapital'in birincicüdinin birinci ki-
tabını Doç. Dr. Adnan Güriz ile
Doç. Dr. Eralp Özgen'eincelermiş.
İnceleme sonunda 'Karl Mar\'a
ait Kapital isimli kitabın mal ve pa-
ra ile bunların yaratıcısı emek so-
runlan hakkında Marksist ekono-
mi teorisini Karl Manc'ın göriiş-
lerine göre inceleyen kıtap oldu-
ğu' kaydedilerek kitap hakkında
ammeicrasına mahalolmadığı ka-
rarı verilmiştir.*'
Erdost. "12 Mart" döneminde
Izmir Sulh Ceza Mahkemesi'nin
300'e yakın kitap hakkında toplat-
ma karan verdiğini anlatarak ki-
taplar arasında Sol ve Onur Ya-
yınlan'ncavayımlanan 22 kitabın
da bulunduğunu vurguladı ve "Bu
karara itiraz edilmiş ve tzmir 3.
Asliye Ceza Mahkemesi'nin 11
Ekim 1973 gün ve 973/130-* sayı-
lı karanv la toplatma kararı kaldı-
nlmıştı. Bu kararda, o tarihte ya-
v ımlanmış bulunan 2 kitabımtz dı-
şında bütün kitaplanmız toplatılı-
yordu. Toplatılmayan iki kitaptan
biri, 'Atom Bombası Çocuklan"
diğeri de "Kapital'di" diye konuş-
tu.
Basın açıklaması yaptılar
İşçidenpolise 1 Mayıs tepkisi
İstanbul Haber Servisi - Petrol-lş. Bele-
diye-lş. TOLEYİS. Hava-lş, Deri-lş, TÜM-
T1S ve Türk-lş 1. Bölge temsilcilerinin de
aralannda bulunduğu bir grup dün > aptık-
lan basın açıklamasında. 1 Mayıs olaylan
sırasında üç kişinin yaşamını yitirmesini pro-
testo etti.
Petrol-lş. Belediye-İş. TOLEYİS. Hava-
İş. Deri-lş, TÜMTIS, Kristal-lş. Türk-İş 1.
Bölge Temsilciliği. Kamu Emekçileri Sen-
dikalan Konfederasyonu (KESK). İstan-
bul İşçi Sendikalan Şubeler Platformu ve
Kamu Calışanlan Sendikalan Şubeler Plat-
formu temsilcilerinin katıldığı 200 kişilik
birgrup. dün Topkapı Ambarlar Sitesi önün-
de basın açıklaması düzenledi.
Kutlamalar sırasında kürsüyü işgal ede-
rek işçilerin dağılmasınayol açan bazı grup-
lann davranışlannın kınandıği açıklamada
şunlardenildi:
"Sınıfa yabancı bu akımlann tahribatı-
nı öne çıkararak. üç kişinin katledilmesine.
>üzlercesinin de varalanması ve gözaltına
alııııııalanna neden olan sivasal iktidann ya-
rattığı provokasvonu gölgelendirmemeli-
yiz. Oldürme anıacıv la ateş açıp üç emek-
çi\ i katledenler bir an öncetespit edilip yar-
gılanmalıdır."
Esnaf, polislere engel olmaya calıstı
Şüpheliye ateş ederekgözaltı
İstanbul Haber Servisi - 3 kişinin yaşa-
mını yitirdiği 1 Mayıs olaylanndan sonra
"silah kullanma vetkileri" tartışılan polis,
İstiklalCaddesi'ndekovaiadığı bir kişivi >a-
kalamak için kalabalığa karşın ateş açtı. 1
nisandan beri kayıp olan TalatTürkoğiu için
vapılan basın açıklamasına katılan BahaKa-
sab. eylem sona erdikten bir süre sonra
kimlik soran polisten kaçmak isterken ateş
açıldı. Kasab. vakalanarak aözaltına alın-
dı.
Edime'den İstanbul'a annesini ziyaret
için gelen \e 40 gündür kendisinden lîaber
alınamavan Talat Türkoğlu'nun yakınlan
günlerdir sürdürdükleri evlemlerle ilgili
dün Beyoğlu'nda bir açıklama yaptı.
Basın açıklaması sona erdikten sonra
grup bir süre açıklama metnini dağıtarak
Istiklal Caddesi'nde yürümeve başladı. Bü-
yükparmakkapı Sokak'ın girişindeaçıkla-
mayı dağıtanlardan Baha Kasab. kendisi-
ne kimlik sorulduğu sırada kaçmaya baş-
ladı. Bu sırada. kalabalığa karşın birel ha-
vaya. bir el de yere ateş açan polislere çev -
redeki esnaf engel olmaya çalıştı. Ateş açıl-
ması nedeniyle duran Kasab ise tartakla-
narak Beyoâlu Emniyet Amirliöi'ne sötürül-
dü.
{IFI&NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR
Eskişehirti Orhan, avtüfeğinin nam-
lusunu şakağına dayayarak canına kı-
yıyor. Karısı Şenay da kocasının ölü-
mü üzerine onunla kararlaştırdıklan
gibi intihar girişiminde bulunuyor. Ağır
yaralı olarak komşulan tarafından has-
taneye kaldırılıyor. Orhan ölüyor, Şe-
nay komada hastanede yatıyor.
25 yaşında, gencecik, yaşamlarının
bahannda iki insanın canlarına kıy-
maları ne acı. Onları bu kadar umut-
suzluğa sürükleyen çaresizlikleri, as-
lında bir toplumsal dramın su yüzün-
deki küçük bir ifadesi. Orhan, tıpkı
birçok genç gibi askere çağırılıyor.
Acemilik eğitimi için Izmir'in Foça Ko-
mando Okulu'na sevki çıkıyor. işte her
şey komando okuluna çağırıyla baş-
lıyor.
Komando okuluna gitmek demek,
Güneydoğu'da süren savaşta yer al-
makanlamınageliyor. Bunun üzerine,
yeni evli Orhan'ı ölüm korkusu sarıyor.
Çok sevdiği karısını terk etmek iste-
miyor. Askerdeölüm endişesi, onu in-
tihara sürüklüyor. Karısı Şenay'ı da
Şenay'la Orhan'ın Ölümükendisiyle birlikte ölüme ikna ediyor.
Güneydoğu'daki savaşta ölme kor-
kusu, bir insanın canına ve bir insa-
nın da komaya girmesine neden olu-
yor. Birileri kalkıp bu iki insanın ruh ha-
li ve bunaJımları üzerine yorumlar, ana-
lizler yapabilir. Anlamsız bir korku ne-
deniyle canlarına kıydıklarını öne sü-
rebilir.
Orhan'ın korkusu, sıradan bir kor-
ku mudur? Orhan, bu korkularında
yalnız mıdır? Televizyondaki resmi
açıklamalara göre askerier, büyük bir
cesaretle ölümün üzerine yürüyorlar.
Bu amaçla yoğun bir propaganda
kampanyası yürütülüyor. Bizlerde is-
tanbul'un sokaklarında zaman zaman
asker uğurlama törenlerine tanık olu-
yoruz. Gençlerin bir kesimi askere gi-
derken ellerinde Türk bayrakları, "En
büyük asker bizim asker" sloganlany-
la şehrin sokaklarında dolaşıyorlar.
Bu gençlerin bazılarının daha son-
ra cenazeleri geliyor. Aileler, gencecik
çocuklarının acısıyla yanıp kavrulu-
yortar.
Ölümden korkmak, insani bir duy-
gudur. Yaşamak isteyen, yaşamı se-
ven insan, ölümü neden istesin ki?
Ama savaşlar ve kutsal sözcüklerle
insanlar ölüm için dövüşmeye ikna
edilirler. İkna olmayanlar da toplum-
sal rüzgârla veya yasal yaptırımlarla
seslerini çıkaramazlar. Ölümün yüzü
soğuktur.
Orhan, ölmekten korkmuştur. Bu
korku onu başka türlü bir ölüme sü-
rüklemiştir. Orhan ve Şenay'ın dramı.
toplumsal birdramdır. Güneydoğu'da
her gün ölen 25-30 insanın çevresin-
de de büyük bir toplumsal dram ya-
şanmaktadır. Benzer dramlar, PKK ta-
rafında da yaşanıyor. Geçenlerde yurt-
dışında yaşayan eski DEP Milletveki-
li Remzi Kartal'ın oğlunun, Kuzey
Irak'ta intihar ettiğini gazeteler yaz-
mıştı. Kimbilir hangi gerekçeleronu ölü-
me doğru sürükledi. Güneydoğu'da
yaşanan dram, Türkiye'nin dramıdır,
hepimizin dramıdır. Nice Orhanlar, Şe-
naylar bu dramın tek tek isimleri. On-
lann ölümüyle, bizim de bir yanımız ölü-
yor. Her ölüm bir acıdır. aynı zaman-
da insani ölüme alıştırır. En büyük teh-
like, artan ölümler karşısında duyar-
sızlaşmak ve bomba kendi yanımıza
düşene kadar olanlan görmezden gel-
mektir.
Bir yakınımın oğlu, Ağn'da iki yıl as-
kerlik yaptı. O iki yıl boyunca ailenin
nasıl endişeler içinde yaşadığına ta-
nık oldum. O iki yıl boyunca annesi-
nin yaşamından kaç tel kopmuştur
bilemiyorum. Orhan'ın ölüm haberini
okurken Izmir'de 1 Mayıs mitinginde
görevli polisler gözümün önüne gel-
di. Mitingcilerin üzerine yürüdükten
sonra gururla "Her şey vatan için"
sloganlarını atıyorlardı.
Polisler mitingleri vatan için bası-
yorlar?.. Tansu Çiller vatan için TO-
FAŞ ihalesine fesat karıştırıyor. Kültür
Bakanı Agâh Oktay Güner vatan için
milyarları ve devlet binasırı, MHP'Iİ-
lerin yuvalandığı Türk Ocakları'na peş-
keş çekiyor. Askere giden genç, va-
tan için bayrak sallayarak İstanbul 'un
sokaklarında gösteri yapıyor.
Bütün bunların vatan için yapıldığı-
nı kabul edelim. Bazıları da vatan için
silahlar sussun istiyorlar. Çünkü ölüm-
den korkuyorlar. Elinde bayraklarla
askere giden genç ölümden korkmu-
yor mu? O silahların susmasını iste-
miyor mu? Gidelim onun annesine
soralım... Uzaktan edebiyat yapmak
kolay.
Tansu Çiller'in oğlu askerliğini Bo-
ğaz'da yapıyor, o da Boğaz'da vatan
için yalı üstüne yalı satın alıyor.
Orhan ve Şenay'ın dramı hepimizin
dramıdır.
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOGLU
Topluca
'Holigan'laşıyor muyuz?
Aylak, boşgezen. sokak serserisi. sokak çetesinde
yer alan kişi anlamlarına gelen 'holigan' sözcüğünü,
Rusçada ('huligan' biçiminde) çok sık kullanıldığı ve
bir ses akrabalığı da olduğu için Slavca kökenli bir söz-
cük sanıyor, ingilizceye Rusçadan geçmiş olduğunu
düşünuyordum. Nitekim Rusçada bu addan türetilmiş
(fiil. sıfat vb.) birkaç sözcük daha var. Araştırdığımda,
fngilızcekaynaklı olduğunugördüm. 'Hooligan', Lond-
ra'nın Southvvark bölgesınde yaşayan İrtandalı bir ai-
lenin adıymış... Kavram buradan türetilmiş... Ruslarçok
benimsemiş olmalılar ki, dediğim gibi, birkaç sözcük
daha türetmişler 'hooligan'dan... İngilizcede aynı kö-
kenden iki sözcük görebildim (Dilimize neden 'holigan'
biçiminde geçmiş olduğu ayn bir tartışma konusu.
Çünkü bu biçimiyle ingilizce sözcüğün ne yazımına ne
de söylenişıne tam olarak uygun düşüyor).
Rus 'holigan 'larıyla Rusya'da bulunduğum yıllarda
pek karşılaşmadım. 'Holiganlık' denebilecek bir ola-
ya tanık olmadım. Genellikle toplum dışına düşmüş,
işsız güçsüz, zavallı durumdakı alkolikler böyle adlan-
dırılıyordu. Genç sokak serserılerinin varlığını, ıssız
metro istasyonlannda, kenar mahallelerde saldırgan ol-
duklarını işitiyordum. Fakat ben bunlarla, hele toplu bir
hareketleriyle hıç karşılaşmadım (Rusya'yı en son altı
yıl önce gördüğüm içın, bugün olup bitenler konusun-
da kendi gözlemim olarak söyleyebileceğim bir şey yok).
Buna karşılık Ingiliz sokak serserilerı, özellikle son yıl-
larda, futbol maçlan sonrasındaki taşkınlıklarıyla 'ho-
ligan' sözcüğünü dünyada ve bu arada Türkiye'de
yaygınlaştırdılar...
Holıgan'\ Fransızların 'clochard'\y\a karıştırmamak
gerekiyor... 'Clochard', saldırganlıkla ilgisi olmayan, şa-
rap düşkünü, dilendiği birkaç frankla yaşamını sür-
dürmeye çalışan, sokaklarda, metrolardageceleyen (ve
benzerlerı son yıllarda ülkemizde de pek çoğalan) za-
vallı bir kimsedir... ingılız 'holigan larıyla ise tam da
Paris'te. Opera istasyonu yakınlannda biryerlerden met-
royla geçerken karşılaştım... Bir ingiliz futbol takımı-
nın Fransa'dakı maçı için Paris'e topluca gelmişlerdi.
ivietro istasyonlarından birınde benim de bulunduğum
vagona daldılar. Kılık kıyafetlennden, kasketlerinden,
kenar mahalle çocukları oldukları belliydi. Ellerindeki
şarap (ya da bira) şişelerını yolculara kabaca uzatarak
içmeye davet ettiler... Ben bu beklenmedik ikramı red-
dettim. Yan yana oturduğumuz (giyiminden memurya
da esnaf olduğu tahmin edilebilecek) otuz-kırk yaşla-
rında bir Fransız. yüzunde sahte bir hoşnutluk gülüm-
seyişiyle uzatılan şışeden birkaç yudum aldı... Tepem-
de dikilip duran İngılız serserı, birkaç üstelemeden
sonra, kararlılığımı görerek "Kendıni beğenmişin biri
bu" gibisinden bir şey söyleyip uzaklaştı... Birkaç sa-
niye sonra da vagon kapılarının arasındaki boşlukta bir
arbedekoptu... Birilerinin kafasındabirşişepatladı, ka-
labalık birbirine girdi... Az sonra vagon ıstasyonda dur-
duğunda kendimizi birlikte dışarı attığımız Fransıza az
önceki davranışını eleştiren bir şeyler söyledim... O da
bana gençlere daha anlayışlı olunması gerektiğine da-
ir sözler etti... O gece. maç sonrasmda büyük olaylar
çıktı. Stadyum yakınındaki dükkânlar, işyerleri yakılıp
yıkıldı. Çok sayıda Ingiliz 'holigan' tutuklandı ya da Fran-
sa sınırları dışına çıkarıldı. Bunları öğrendiğimde o
Fransızı düşundum. O da belki beni düşünmüştür...
Yurtdışında bulunduğum yıllarda, hiçbir ulkede, bu
anlattığım olay ve Ingiliz 'holigan 'larının neden olduk-
ları dışında. futbol maçlannın böylesi olaylara yol aç-
tığını işitmedım. Sadece gençlerin değil, yediden yet-
mişe herkesın birer futbol profesörü kesildiğinı. futbol
maçlan öncesinde ve sonrasmda futboldan başka bir
şey konuşulmaz olduğunu, lig maçlan ya da ulusal maç-
lar sonrasmda şehirlerde kıyametler koptuğunu, si-
lahlarla rastgele (belki hedef de gözetilerek) ateş edil-
diğini, bu yüzden insanlann vurulup öldüğünü, tuttuk-
lan takım yenildi diye taraftarların ve bu arada on iki
yaşında çocukların intihar ettiğini görmedim ve ışitme-
dim. Bunlann hepsi kendi ülkemizde, Türkiye'de olmak-
ta...
Ingiltere, futbolunanayurdu... 'Hooligan' İngilizce bir
sözcük... Bu iki kavramı yan yana düşünmek, belki de
bunun için çok yadırgatıcı değil... Fakat Türkiye'ye ne
oluyor? Erkeğiyle ve kadınıyla, genci, yaşlısı, çocuğuy-
la, türbanlısı ya da açık saçık giysilisiyle, yoksulu ve
zengini, aydını ve lumpeniyle. hertabakadan, hertür-
den insanıyla, toplumu saran bu futbol cinnetinin; maç
sonralarında şehirleri esir alan, bir kutlamanın sınıria-
nnı çok aşan taşkınlık olaylarının, terör ve şiddet eği-
liminin anlamı nedir?
Bilime, külture, sanata değer vermeyen; çocukları-
nı, gençlerinı eğitimsiz, umutsuz, geleceksiz bırakan:
onlara bir insanın herhangi bir futbol takımının yanda-
şı olmaktan daha fazla bir şey olduğunu öğretemeyen;
insanlardaki son umut kınntılannı, son yaşama sevin-
ci ışıltılannı da yok eden bir sömürü sisteminin ege-
men olduğu: bütün ahlaki ve insani değerlerin giderek
daha da aşındığı, işsiz güçsüz ordulannın sokaklan her
gün biraz daha fazla doldurduğu ülkemizde; dozu git-
tikçe artan bu futbol cinneti, bu terör ve şiddet eğili-
mi, acaba topluca 'holigan'laşıyor muyuz sorusunu cid-
di olarak düşünmemizi gerektirecek düzeydedir...
Manisa
İşkence, Avrupah
heyete anlataldı
NECATİ AYGIN
\XIKSEL GÖRDES
MANİSA-Avrupa Kon-
se> i İşkenceyi Önleme Ko-
mitesi. dün Manisa"da işken-
ce araştııması vaptı. Emni-
yet müdürü. çocuklara sae-
lık raporu veren doktorlar
ve işkencegördüklerini söy-
leyen çocuklarla ailelerinin
bileısine başv uran heyet. hiç-
bir açıklama yapmadı.
Avrupa Konseyi İşkence-
yi Önleme Komitesi Başka-
nı ve Başsa\ cı Claude Nico-
la>. başkan vardımcısı Ing-
rid Lyeke Ellingensen ile sek-
reteryardımcısından oluşan
heyetin dünkü Manisa gezi-
si. kenti oldukça hareketlen-
dirdi. Bir hafta önceden em-
niyetin çeşitli birimlerinde
başlayan "düzenlemeler"
dün önce denetimden geçti.
Manisa Valisi Muzaffer Ece-
miş. sabahın erkcn saatlerin-
de Manisa Emniyet Müdür-
lüğü'negeldi.
Nfanı^a Emniyet \tüdürü
Kemal İskender'le birlikte.
emniyet müdürlüğü birim-
lerinde incelemelerde bulu-
nan Vali Ecemiş, gözaltı oda-
lannı da denetledi.
Ecemiş'in denetlemesini
tanıamlay ıp emniyet müdür-
lüğünden ayrılmasının ar-
dından yabancı konuklar
beklenmeye başlandı.
Polisten yakın takip
Polis telsizlerinden nere-
deyseadımadım izlendikle-
ri anlaşılan heyetin Mani-
sa'yagelmesinden önce açık-
lama yapan Iskender, gaze-
tecilerin ışkence konusun-
dakı sorulan üzerine "Vok
öyle bir şev. Bizim alnımız
açık. Hesap \ereme>eceği-
miz hiçbir şey yok. Cözetim
yerlerimiz tamamen stan-
dartlara uygundur" dedi.
Heyet. Emniyet Müdürü İs-
kender ile bir süre görüştü.
Manisa 2 Sağlık Ocagı'na
giden heyet üyeleri. burada
da kayıtlan inceledi ve dok-
torlarla görüştü. Heyet daha
sonra Manisa Barosu'na git-
ti. Manisa Barosu oldukça
kalabalık bir gününü yaşadı
dün. Heyet. emniyette işken-
ce gördükleri belirtilen M-\-,
ÖX, A.K_ F.iLŞ^ E.T, K.1C,
Jale Kurt, Hüsevin Kurt'la
tek tek görüştü.