03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS 1996 CUMARTESİ HABERLER Tecimer'e beraat • İSTANBUL(AA)- Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Yasası'na muhalefet ettif i gerekçesiyle iki ayn davada yargılanan Ayşegül Tecimer, Uşak'ın Çank Köyü'nden çalınan "'tarihi siitun başlığını satın aldığı, bulundurduğu ve bildirim yapmadığı" gerekçesiyle açılan davadan beraat etti. Üsküdar 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmada, suçun oluştuğuna ilişkin yeterli kanıt bulunmadığı gerekçesiyle beraat eden Tecimer, satın aldığı sütun başıyla ilgili Türk ve İslam Eserleri Müzesı"ne bildirimde bulunduğunu söyledi. Hükümete öğrenci tepkisi • IZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Ege Üniversitesı Edebiyat Fakültesi önünde toplanan bir grup öğrenci. 1 Mayıs'ta üç kişinin polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirmesini, basın açıklaması yaparak protesto etti. Oğrenciler, I Mayıs'ta Kadıköy'de yaşanan olaylann daha önceden planlandığinı vurgulayarak "ANAYOL hiikümeti. bu olaylarla yükselen toplumsal muhalefeti ezeceğinin ilk sinyallerini verdi" dediler. Polise şeffaflık dersi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Görev leri gereği her gün çeşitli cins. ırk, rütbe ve sınıftan insanlarla karşılaşan polislerin. karşısındakilere nezaket ve saygılı olmaları istendi. ••Şeffafpoiislik" konusunda bir kıtapçık hazırlayan Polis Akademisi öğretim üyesi Prof. Dr. Remzi Fındıklı, "Polis her şeyden önce görünümüne dikkat etmelidir. Polis her zaman sag duyuyu esas almalıdır Ne çok yumuşak, ne çok katı ne de çok sert olmamalıdır. Polisin. görevi gereği karşısındakilere hitap ederken "lütfen". "beyefendi", "hanımefendi". "buyurunuz". "söyler misiniz' gibi şeflfaf ve medeni polise yakışır bir şekilde nezaket ve saygı ifadelenni kullanmalan gerekir" dedi. Rock konserine güvenlik engeli • İstanbul Haber Servisi - Ada Müzik tarafından düzenlenen ve Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'nda dünsaat 17.00'de başlaması gereken rock konseri, İstanbul Valiliği"nce. konsere birkaç saat kala, güvenlik gerekçe gösterilerek iptal edildi. Konsere bilet alarak gelen 1000 kadar dinleyici mağdur durumda kalırken Ada Müzik yetkilileri, mahkemeye başvuracaklannı söylediler. hD'den açıklama • İstanbul Haber Servisi - İnsan Hakları Derneği, Demokratik Mücadele Platformu ve Emekçi Kadınlar Birliği tarafından düzenlenen Uluslararası Kayıplar Kurultayı'nın organizasyonunda olmadığını açıkladı. lHD'den yapılan yazılı açıklamada, gazetelere verilen ilanda yer İHD imzasının. izinsiz kullanıldığı belirtildi. Adalet Bakanı, suçlamalan yapanlann 'Türk düşmanı lobilerin adamı' olduğunu söyledi Ağar: Baş işkenceci değOim ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Adalet Bakanı Mehmet Ağar. ABD Temsilciler Meclisi'nin insan haklan ile ilgili alt komis- yonunda kendisine yönelik olarak dile geti- rilen "baş işkenceci" nitelemesini şiddetle red- dettiğini belirterek "ABD Kongresi'ndeTür- kiye'ye yönelik lobilerin ne tür faaliyetlerde bulunduğu bilinen oir gerçektir. Bunu sö>- leyeıı de. bu Türk düşmanı lobilerin adamı" dedi. Adalet Bakanı Agar, Danıştay'ın 128. Kuruluş Yıldönümü törenlerine katıldıktan sonra. gazetecilerin. ABD Kongresi'nde "baş işkenceci" olarak nitelendiğini nasıl karşıladıgı yolundaki sorulannı yanıtladı. Bu sözleri kimin söylediğinin önemli olma- dığını. iddiaları şiddetle reddettigini kayde- den Ağar. şöyle konuştu: "Bu tür iddialar, onun şahsi düşüncesidir. ABD Kongresi'nde hangi tür lobilerin,Türkiye ileilgili ne tür fa- aliyetlerde bulunduğu bilinen bir gerçektir. • Ağar, ABD Temsilciler Meclisi alt komisyonunda kendisine yöneltilen suçlamalara tepki göstererek "AİSD Kongresi'nde Türkiye'ye yönelik lobilerin ne tür faaliyetlerde bulunduğu, bilinen bir gerçektir. Bunu söyleyen de, bu lobilerin adamı" dedi. O lobilerin bir adamı olarak görüyorum. Çok uzun memurivet hayatımda ABD'liler- leçokn i divaloglarda buîundum. Bir kişinin böyle konuşması bizi etkilemez. Bunu söyle- yen kişivi, belli başlı Türk düşmanı lobilerin bir adamı ve sözcüsü olarak görüyorum." Ağar. törende konuşan Türkiye Barolar Bir- ligi Başkanı Prof. Dr. EralpÖzgen'in. Ada- let Bakanlığı 'ndaki atamaJar ile Hâkimler \ e Savcılar Yasası'nda değişiklik yapan tasan- ya yönelik eleştirilerini >anıtlarken de ''Tür- kiyeözgür bir ülkedir. Herkesdüşüneesini söy- leyebilir. Neri ve uygun platformlarda uygun cevaplar verilir" dedi. Bu arada Cezaevlerinde yakınlan bulunan- lar veDevrimciTutsaklarlaDayanışma Plat- formu (DETUDAP). Eskişehir Özel Tip Ce- zaevi'nin yeniden açılmasını protesto etti. Bavrampaşa Cezaev i önünde dün bir basın açıklaması yapan. aralarında birçok demok- ratik kitle örgütünün de bulunduğu grup. büyük bedeiler ödenerek kapatılan Eskişe- hir Özel Tip Cezaev i'nin yeniden açılması- nın nedeninin. "siyasi tutuklu ve hükümlü- lerin fîkren ve bedenen yok edilme isteği" ol- duöunu söyledi. "Eskişehir Özel Tip Ceza- evi'nin açılması. tek tip elbise dayatmalan- nın ardından idam ve infaz politikalan gele- cektir" denilen açıklamada. bu politikaların siyasi tutuklulan ve aileleri yıldıramayaca- ğı belirtildi. Bütün demokratik kurum ve kuruluşların konuya karşı duyarlı olması \ urgulanan açık- lamada, "Sıra size gelmeden sesinizi vüksel- tin" deni Idi. "İnsanlık onuru işkenceyi yene- cek", "Baskılar bizleri vıldıramaz" slogan- lan atan^rup daha sonra sessiz bir şekilde dagıldı. Ote yandan. İnsan Haklan Derneği (IHD) İstanbul Şube Başkanı Ercan Kanar yazılı bir açıklama yaparak. Eskişehir Ce- zaevi'ne sevklerin durdurulmasını istedi. Hücre tipi cezaev lerinin topluma hiçbir şey kazandırmayacağını. yeni gerilimlerin, acı- ların insan haklan ihlallerinin kaynagını oluşturacağını öne süren Kanar. "Adalet Ba- kanlığVnın bu uygulamalan hukuka, insan haklanna saldın,bir kadiam tahrikçiliğidir" dedi. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART Lluslararası tşkenceKurbanlaruun RehabilitasyonuMerkezi'nin "Türkiye'ninsüperişkencecisi" olarak niteledıği Mehmet Ağar, idamlan savundu. 48 polis yargılanacak Göktepe cinayetî davası 6. Ağır Ceza'ya düştü İstanbul Haber Servisi - Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe'nin gözal- tında dövülerek öldürülme- si nedeniyle polisler hakkın- da açılan dava dosyası. fstan- bul 6. Ağır Ceza Mahkeme- si"ne düştü. Tensip karany- la duruşma tarihini belirle- mesi beklenen mahkemenin, olay yeri itibanyla dosyayı Eyüp Cumhuriyet Başsav- cılıgı'na gönderebilecegıne dikkat çekiliyor. Metin Göktepe'nin ölü- münün ardından bakanlık müfettişlerinin başlartığı so- ruşturma sonucu hazırlanan rapor. İstanbul ll Idare Ku- rulu'nca incelenmiş ve 48 polisten 11 'i hakkında "Me- tin Göktepe'nin öldürülme- sine kanşmak". 3' ü hakkın- da. "gö/altındakilere kötü davranmak' 1 * ve2"si hakkın- da da gazetecilere "hakaret ve dövme" nedeniyle "lü- zum-u muhakeme'" (yarg 1 " lamanın gerekliliği) kararı vermişti. Polislerin itirazı üzerine il ıdare kurulu karan, Danıştay 5. Dairesi'nce incelenmiş ve "yargılamanın gerekliliği" kararı onanarak polisler hak- kında dava açılması içın dos- ya İstanbul Valiliği'negön- denlmişti. Valilik. dosyayı "geregi- nin yapılması için" İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıgı'na gönderdi. Ancak İstanbul Valiliği'nin dosyayı olayın meydana geldigi yer oİan Eyüp Cumhuriyet Başsav- cılığrnagöndcrmemesi dik- kat çekti. Dava dosyası. ağır ceza mahkemeleri arasında daha önceden belirlenen sırala- maya göre istanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne düştü. İstanbul 6. Ağır Ceza Mah- kemesi'nin önümüzdeki haf- ta içinde duruşma günü için tensip karan vermesi bekle- nirken mahkemenin. olay ye- ri itibanyla "yetkisizlik" ka- rarı vererek dosyayı Eyüp Cumhuriyet Başsav cı lığı "na gönderebileceğine dikkat •çekiliyor. • 1938 yılında Bakanlar Kurulu karanyla yasaklanması gerekçe gösterildi Marxf ın Kapital'ine cezaeviyasağı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ümraniye Cezaev i'nde tu- tuklu olarak bulunan yakınına Karl Mant'ın "Kapital" adlı yapıtını götürmek isteyen biryurttaşa, "ki- tabın 1938 yılında Bakanlar Kuru- lu kararıyla vasakJandığı" gerek- çesiyle izin verilmedigi bildirildi. Kitabın vayımcısı Muzaffer İl- han Erdost ise Kapital"e yönelik bir yasaklama karannın olmadı- ğını söyledi. Cumhuriyet'e bilgi veren v e adı- nın açıklanmasını istemeyen bir yurttaş, Ümraniye Cezaev i'nde tu- tuklu olarak bulunan eşine önce- ki gün Manc'ın Kapital adlı eseri- nin 1.2 ve 3. cildini götürmek is- tediğini söyledi. Ancak, Ümrani- ye Cezaevi 'nin dış güv enliğinden sorumlu bir subayın. elindeki bir dosyaya bakarak adı geçen kitabın Türkiye'de yasaklandığını söyle- diğini belirtti. Yasaklama karan ile ilgili soru- yu. subayın Bakanlar Kurulu'nun 1938 yılındaki birkarannı gerek- çe göstererek yanıtladığını kayde- den yurttas. kitaplann cezaev ine so- kulamadığını bildirdi. Kapital'in ya)imcısı Sol ve Onur Yayınları sahibi Muzaffer llhan Erdost ise Kapital'e yönelik bir vasağın söz konusu olmadığını bil- dirdi. Kapitai'in ilk cildini ilk ola- rak Aralık 1965'te 5 cilt halinde ya- yımlamaya başladığını anlatan Er- dost. şunlan sövledi: "Zafergazetesinin 1 Aralık 1965 tarihli savısında Savcılann dik- katine, Lenin'in kitabı bile ser- bestçe satılıyor' başlığıyla ya>ım- lanan haberi ihbar olarak kabul eden Ankara Cumhuriyet Basın Savcılığu yayınlarımızı, bu arada Kapital'in birincicüdinin birinci ki- tabını Doç. Dr. Adnan Güriz ile Doç. Dr. Eralp Özgen'eincelermiş. İnceleme sonunda 'Karl Mar\'a ait Kapital isimli kitabın mal ve pa- ra ile bunların yaratıcısı emek so- runlan hakkında Marksist ekono- mi teorisini Karl Manc'ın göriiş- lerine göre inceleyen kıtap oldu- ğu' kaydedilerek kitap hakkında ammeicrasına mahalolmadığı ka- rarı verilmiştir.*' Erdost. "12 Mart" döneminde Izmir Sulh Ceza Mahkemesi'nin 300'e yakın kitap hakkında toplat- ma karan verdiğini anlatarak ki- taplar arasında Sol ve Onur Ya- yınlan'ncavayımlanan 22 kitabın da bulunduğunu vurguladı ve "Bu karara itiraz edilmiş ve tzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 11 Ekim 1973 gün ve 973/130-* sayı- lı karanv la toplatma kararı kaldı- nlmıştı. Bu kararda, o tarihte ya- v ımlanmış bulunan 2 kitabımtz dı- şında bütün kitaplanmız toplatılı- yordu. Toplatılmayan iki kitaptan biri, 'Atom Bombası Çocuklan" diğeri de "Kapital'di" diye konuş- tu. Basın açıklaması yaptılar İşçidenpolise 1 Mayıs tepkisi İstanbul Haber Servisi - Petrol-lş. Bele- diye-lş. TOLEYİS. Hava-lş, Deri-lş, TÜM- T1S ve Türk-lş 1. Bölge temsilcilerinin de aralannda bulunduğu bir grup dün > aptık- lan basın açıklamasında. 1 Mayıs olaylan sırasında üç kişinin yaşamını yitirmesini pro- testo etti. Petrol-lş. Belediye-İş. TOLEYİS. Hava- İş. Deri-lş, TÜMTIS, Kristal-lş. Türk-İş 1. Bölge Temsilciliği. Kamu Emekçileri Sen- dikalan Konfederasyonu (KESK). İstan- bul İşçi Sendikalan Şubeler Platformu ve Kamu Calışanlan Sendikalan Şubeler Plat- formu temsilcilerinin katıldığı 200 kişilik birgrup. dün Topkapı Ambarlar Sitesi önün- de basın açıklaması düzenledi. Kutlamalar sırasında kürsüyü işgal ede- rek işçilerin dağılmasınayol açan bazı grup- lann davranışlannın kınandıği açıklamada şunlardenildi: "Sınıfa yabancı bu akımlann tahribatı- nı öne çıkararak. üç kişinin katledilmesine. >üzlercesinin de varalanması ve gözaltına alııııııalanna neden olan sivasal iktidann ya- rattığı provokasvonu gölgelendirmemeli- yiz. Oldürme anıacıv la ateş açıp üç emek- çi\ i katledenler bir an öncetespit edilip yar- gılanmalıdır." Esnaf, polislere engel olmaya calıstı Şüpheliye ateş ederekgözaltı İstanbul Haber Servisi - 3 kişinin yaşa- mını yitirdiği 1 Mayıs olaylanndan sonra "silah kullanma vetkileri" tartışılan polis, İstiklalCaddesi'ndekovaiadığı bir kişivi >a- kalamak için kalabalığa karşın ateş açtı. 1 nisandan beri kayıp olan TalatTürkoğiu için vapılan basın açıklamasına katılan BahaKa- sab. eylem sona erdikten bir süre sonra kimlik soran polisten kaçmak isterken ateş açıldı. Kasab. vakalanarak aözaltına alın- dı. Edime'den İstanbul'a annesini ziyaret için gelen \e 40 gündür kendisinden lîaber alınamavan Talat Türkoğlu'nun yakınlan günlerdir sürdürdükleri evlemlerle ilgili dün Beyoğlu'nda bir açıklama yaptı. Basın açıklaması sona erdikten sonra grup bir süre açıklama metnini dağıtarak Istiklal Caddesi'nde yürümeve başladı. Bü- yükparmakkapı Sokak'ın girişindeaçıkla- mayı dağıtanlardan Baha Kasab. kendisi- ne kimlik sorulduğu sırada kaçmaya baş- ladı. Bu sırada. kalabalığa karşın birel ha- vaya. bir el de yere ateş açan polislere çev - redeki esnaf engel olmaya çalıştı. Ateş açıl- ması nedeniyle duran Kasab ise tartakla- narak Beyoâlu Emniyet Amirliöi'ne sötürül- dü. {IFI&NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR Eskişehirti Orhan, avtüfeğinin nam- lusunu şakağına dayayarak canına kı- yıyor. Karısı Şenay da kocasının ölü- mü üzerine onunla kararlaştırdıklan gibi intihar girişiminde bulunuyor. Ağır yaralı olarak komşulan tarafından has- taneye kaldırılıyor. Orhan ölüyor, Şe- nay komada hastanede yatıyor. 25 yaşında, gencecik, yaşamlarının bahannda iki insanın canlarına kıy- maları ne acı. Onları bu kadar umut- suzluğa sürükleyen çaresizlikleri, as- lında bir toplumsal dramın su yüzün- deki küçük bir ifadesi. Orhan, tıpkı birçok genç gibi askere çağırılıyor. Acemilik eğitimi için Izmir'in Foça Ko- mando Okulu'na sevki çıkıyor. işte her şey komando okuluna çağırıyla baş- lıyor. Komando okuluna gitmek demek, Güneydoğu'da süren savaşta yer al- makanlamınageliyor. Bunun üzerine, yeni evli Orhan'ı ölüm korkusu sarıyor. Çok sevdiği karısını terk etmek iste- miyor. Askerdeölüm endişesi, onu in- tihara sürüklüyor. Karısı Şenay'ı da Şenay'la Orhan'ın Ölümükendisiyle birlikte ölüme ikna ediyor. Güneydoğu'daki savaşta ölme kor- kusu, bir insanın canına ve bir insa- nın da komaya girmesine neden olu- yor. Birileri kalkıp bu iki insanın ruh ha- li ve bunaJımları üzerine yorumlar, ana- lizler yapabilir. Anlamsız bir korku ne- deniyle canlarına kıydıklarını öne sü- rebilir. Orhan'ın korkusu, sıradan bir kor- ku mudur? Orhan, bu korkularında yalnız mıdır? Televizyondaki resmi açıklamalara göre askerier, büyük bir cesaretle ölümün üzerine yürüyorlar. Bu amaçla yoğun bir propaganda kampanyası yürütülüyor. Bizlerde is- tanbul'un sokaklarında zaman zaman asker uğurlama törenlerine tanık olu- yoruz. Gençlerin bir kesimi askere gi- derken ellerinde Türk bayrakları, "En büyük asker bizim asker" sloganlany- la şehrin sokaklarında dolaşıyorlar. Bu gençlerin bazılarının daha son- ra cenazeleri geliyor. Aileler, gencecik çocuklarının acısıyla yanıp kavrulu- yortar. Ölümden korkmak, insani bir duy- gudur. Yaşamak isteyen, yaşamı se- ven insan, ölümü neden istesin ki? Ama savaşlar ve kutsal sözcüklerle insanlar ölüm için dövüşmeye ikna edilirler. İkna olmayanlar da toplum- sal rüzgârla veya yasal yaptırımlarla seslerini çıkaramazlar. Ölümün yüzü soğuktur. Orhan, ölmekten korkmuştur. Bu korku onu başka türlü bir ölüme sü- rüklemiştir. Orhan ve Şenay'ın dramı. toplumsal birdramdır. Güneydoğu'da her gün ölen 25-30 insanın çevresin- de de büyük bir toplumsal dram ya- şanmaktadır. Benzer dramlar, PKK ta- rafında da yaşanıyor. Geçenlerde yurt- dışında yaşayan eski DEP Milletveki- li Remzi Kartal'ın oğlunun, Kuzey Irak'ta intihar ettiğini gazeteler yaz- mıştı. Kimbilir hangi gerekçeleronu ölü- me doğru sürükledi. Güneydoğu'da yaşanan dram, Türkiye'nin dramıdır, hepimizin dramıdır. Nice Orhanlar, Şe- naylar bu dramın tek tek isimleri. On- lann ölümüyle, bizim de bir yanımız ölü- yor. Her ölüm bir acıdır. aynı zaman- da insani ölüme alıştırır. En büyük teh- like, artan ölümler karşısında duyar- sızlaşmak ve bomba kendi yanımıza düşene kadar olanlan görmezden gel- mektir. Bir yakınımın oğlu, Ağn'da iki yıl as- kerlik yaptı. O iki yıl boyunca ailenin nasıl endişeler içinde yaşadığına ta- nık oldum. O iki yıl boyunca annesi- nin yaşamından kaç tel kopmuştur bilemiyorum. Orhan'ın ölüm haberini okurken Izmir'de 1 Mayıs mitinginde görevli polisler gözümün önüne gel- di. Mitingcilerin üzerine yürüdükten sonra gururla "Her şey vatan için" sloganlarını atıyorlardı. Polisler mitingleri vatan için bası- yorlar?.. Tansu Çiller vatan için TO- FAŞ ihalesine fesat karıştırıyor. Kültür Bakanı Agâh Oktay Güner vatan için milyarları ve devlet binasırı, MHP'Iİ- lerin yuvalandığı Türk Ocakları'na peş- keş çekiyor. Askere giden genç, va- tan için bayrak sallayarak İstanbul 'un sokaklarında gösteri yapıyor. Bütün bunların vatan için yapıldığı- nı kabul edelim. Bazıları da vatan için silahlar sussun istiyorlar. Çünkü ölüm- den korkuyorlar. Elinde bayraklarla askere giden genç ölümden korkmu- yor mu? O silahların susmasını iste- miyor mu? Gidelim onun annesine soralım... Uzaktan edebiyat yapmak kolay. Tansu Çiller'in oğlu askerliğini Bo- ğaz'da yapıyor, o da Boğaz'da vatan için yalı üstüne yalı satın alıyor. Orhan ve Şenay'ın dramı hepimizin dramıdır. CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOGLU Topluca 'Holigan'laşıyor muyuz? Aylak, boşgezen. sokak serserisi. sokak çetesinde yer alan kişi anlamlarına gelen 'holigan' sözcüğünü, Rusçada ('huligan' biçiminde) çok sık kullanıldığı ve bir ses akrabalığı da olduğu için Slavca kökenli bir söz- cük sanıyor, ingilizceye Rusçadan geçmiş olduğunu düşünuyordum. Nitekim Rusçada bu addan türetilmiş (fiil. sıfat vb.) birkaç sözcük daha var. Araştırdığımda, fngilızcekaynaklı olduğunugördüm. 'Hooligan', Lond- ra'nın Southvvark bölgesınde yaşayan İrtandalı bir ai- lenin adıymış... Kavram buradan türetilmiş... Ruslarçok benimsemiş olmalılar ki, dediğim gibi, birkaç sözcük daha türetmişler 'hooligan'dan... İngilizcede aynı kö- kenden iki sözcük görebildim (Dilimize neden 'holigan' biçiminde geçmiş olduğu ayn bir tartışma konusu. Çünkü bu biçimiyle ingilizce sözcüğün ne yazımına ne de söylenişıne tam olarak uygun düşüyor). Rus 'holigan 'larıyla Rusya'da bulunduğum yıllarda pek karşılaşmadım. 'Holiganlık' denebilecek bir ola- ya tanık olmadım. Genellikle toplum dışına düşmüş, işsız güçsüz, zavallı durumdakı alkolikler böyle adlan- dırılıyordu. Genç sokak serserılerinin varlığını, ıssız metro istasyonlannda, kenar mahallelerde saldırgan ol- duklarını işitiyordum. Fakat ben bunlarla, hele toplu bir hareketleriyle hıç karşılaşmadım (Rusya'yı en son altı yıl önce gördüğüm içın, bugün olup bitenler konusun- da kendi gözlemim olarak söyleyebileceğim bir şey yok). Buna karşılık Ingiliz sokak serserilerı, özellikle son yıl- larda, futbol maçlan sonrasındaki taşkınlıklarıyla 'ho- ligan' sözcüğünü dünyada ve bu arada Türkiye'de yaygınlaştırdılar... Holıgan'\ Fransızların 'clochard'\y\a karıştırmamak gerekiyor... 'Clochard', saldırganlıkla ilgisi olmayan, şa- rap düşkünü, dilendiği birkaç frankla yaşamını sür- dürmeye çalışan, sokaklarda, metrolardageceleyen (ve benzerlerı son yıllarda ülkemizde de pek çoğalan) za- vallı bir kimsedir... ingılız 'holigan larıyla ise tam da Paris'te. Opera istasyonu yakınlannda biryerlerden met- royla geçerken karşılaştım... Bir ingiliz futbol takımı- nın Fransa'dakı maçı için Paris'e topluca gelmişlerdi. ivietro istasyonlarından birınde benim de bulunduğum vagona daldılar. Kılık kıyafetlennden, kasketlerinden, kenar mahalle çocukları oldukları belliydi. Ellerindeki şarap (ya da bira) şişelerını yolculara kabaca uzatarak içmeye davet ettiler... Ben bu beklenmedik ikramı red- dettim. Yan yana oturduğumuz (giyiminden memurya da esnaf olduğu tahmin edilebilecek) otuz-kırk yaşla- rında bir Fransız. yüzunde sahte bir hoşnutluk gülüm- seyişiyle uzatılan şışeden birkaç yudum aldı... Tepem- de dikilip duran İngılız serserı, birkaç üstelemeden sonra, kararlılığımı görerek "Kendıni beğenmişin biri bu" gibisinden bir şey söyleyip uzaklaştı... Birkaç sa- niye sonra da vagon kapılarının arasındaki boşlukta bir arbedekoptu... Birilerinin kafasındabirşişepatladı, ka- labalık birbirine girdi... Az sonra vagon ıstasyonda dur- duğunda kendimizi birlikte dışarı attığımız Fransıza az önceki davranışını eleştiren bir şeyler söyledim... O da bana gençlere daha anlayışlı olunması gerektiğine da- ir sözler etti... O gece. maç sonrasmda büyük olaylar çıktı. Stadyum yakınındaki dükkânlar, işyerleri yakılıp yıkıldı. Çok sayıda Ingiliz 'holigan' tutuklandı ya da Fran- sa sınırları dışına çıkarıldı. Bunları öğrendiğimde o Fransızı düşundum. O da belki beni düşünmüştür... Yurtdışında bulunduğum yıllarda, hiçbir ulkede, bu anlattığım olay ve Ingiliz 'holigan 'larının neden olduk- ları dışında. futbol maçlannın böylesi olaylara yol aç- tığını işitmedım. Sadece gençlerin değil, yediden yet- mişe herkesın birer futbol profesörü kesildiğinı. futbol maçlan öncesinde ve sonrasmda futboldan başka bir şey konuşulmaz olduğunu, lig maçlan ya da ulusal maç- lar sonrasmda şehirlerde kıyametler koptuğunu, si- lahlarla rastgele (belki hedef de gözetilerek) ateş edil- diğini, bu yüzden insanlann vurulup öldüğünü, tuttuk- lan takım yenildi diye taraftarların ve bu arada on iki yaşında çocukların intihar ettiğini görmedim ve ışitme- dim. Bunlann hepsi kendi ülkemizde, Türkiye'de olmak- ta... Ingiltere, futbolunanayurdu... 'Hooligan' İngilizce bir sözcük... Bu iki kavramı yan yana düşünmek, belki de bunun için çok yadırgatıcı değil... Fakat Türkiye'ye ne oluyor? Erkeğiyle ve kadınıyla, genci, yaşlısı, çocuğuy- la, türbanlısı ya da açık saçık giysilisiyle, yoksulu ve zengini, aydını ve lumpeniyle. hertabakadan, hertür- den insanıyla, toplumu saran bu futbol cinnetinin; maç sonralarında şehirleri esir alan, bir kutlamanın sınıria- nnı çok aşan taşkınlık olaylarının, terör ve şiddet eği- liminin anlamı nedir? Bilime, külture, sanata değer vermeyen; çocukları- nı, gençlerinı eğitimsiz, umutsuz, geleceksiz bırakan: onlara bir insanın herhangi bir futbol takımının yanda- şı olmaktan daha fazla bir şey olduğunu öğretemeyen; insanlardaki son umut kınntılannı, son yaşama sevin- ci ışıltılannı da yok eden bir sömürü sisteminin ege- men olduğu: bütün ahlaki ve insani değerlerin giderek daha da aşındığı, işsiz güçsüz ordulannın sokaklan her gün biraz daha fazla doldurduğu ülkemizde; dozu git- tikçe artan bu futbol cinneti, bu terör ve şiddet eğili- mi, acaba topluca 'holigan'laşıyor muyuz sorusunu cid- di olarak düşünmemizi gerektirecek düzeydedir... Manisa İşkence, Avrupah heyete anlataldı NECATİ AYGIN \XIKSEL GÖRDES MANİSA-Avrupa Kon- se> i İşkenceyi Önleme Ko- mitesi. dün Manisa"da işken- ce araştııması vaptı. Emni- yet müdürü. çocuklara sae- lık raporu veren doktorlar ve işkencegördüklerini söy- leyen çocuklarla ailelerinin bileısine başv uran heyet. hiç- bir açıklama yapmadı. Avrupa Konseyi İşkence- yi Önleme Komitesi Başka- nı ve Başsa\ cı Claude Nico- la>. başkan vardımcısı Ing- rid Lyeke Ellingensen ile sek- reteryardımcısından oluşan heyetin dünkü Manisa gezi- si. kenti oldukça hareketlen- dirdi. Bir hafta önceden em- niyetin çeşitli birimlerinde başlayan "düzenlemeler" dün önce denetimden geçti. Manisa Valisi Muzaffer Ece- miş. sabahın erkcn saatlerin- de Manisa Emniyet Müdür- lüğü'negeldi. Nfanı^a Emniyet \tüdürü Kemal İskender'le birlikte. emniyet müdürlüğü birim- lerinde incelemelerde bulu- nan Vali Ecemiş, gözaltı oda- lannı da denetledi. Ecemiş'in denetlemesini tanıamlay ıp emniyet müdür- lüğünden ayrılmasının ar- dından yabancı konuklar beklenmeye başlandı. Polisten yakın takip Polis telsizlerinden nere- deyseadımadım izlendikle- ri anlaşılan heyetin Mani- sa'yagelmesinden önce açık- lama yapan Iskender, gaze- tecilerin ışkence konusun- dakı sorulan üzerine "Vok öyle bir şev. Bizim alnımız açık. Hesap \ereme>eceği- miz hiçbir şey yok. Cözetim yerlerimiz tamamen stan- dartlara uygundur" dedi. Heyet. Emniyet Müdürü İs- kender ile bir süre görüştü. Manisa 2 Sağlık Ocagı'na giden heyet üyeleri. burada da kayıtlan inceledi ve dok- torlarla görüştü. Heyet daha sonra Manisa Barosu'na git- ti. Manisa Barosu oldukça kalabalık bir gününü yaşadı dün. Heyet. emniyette işken- ce gördükleri belirtilen M-\-, ÖX, A.K_ F.iLŞ^ E.T, K.1C, Jale Kurt, Hüsevin Kurt'la tek tek görüştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle