29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 1996 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Atatürkçüymüş ve Devrimciymiş? M. İSKENDER OZTURANLI Y ıl l%9. Istanbul limanı- na Amerikan savaş ge- milerigelmiştir. Ülkemi- zin bir kesım insanları öteden beri Türk dış po- litikasının Atatürkçizgi- sinden uzaklaştığı kanısındadırlar. Mus- tafa Kemal'in "tam bağımsızlık" \ e "an- tiemperyalist" polmka görüşünün u>gu- lama alanma getirılmesini istemektedir- ler. Buaınaçla. sa\aşgemiierinin geüşin- den vararlanarak "Empenalizme karşı Mustafa Kemal yürüyüşii" düzenlemiş- lerdır. Etkınlik 16 Subat 1969günüTak- sim Alanı'nda yapılacaktır. Ne var ki Türk ulusunun yetiştirdiğı büvük de\let adamı Mustafa Kemal"e "Deccal" div en \ e "Tek gözlü deccal! Va iman et. >a da büsbütün dün\anın mas- karası olacaksın~dıye küfıirler savuran düşünüşün temsilcileri o günlerde tüm öf- kelerı \e tüm çirkinliklerivle eylem ala- nındadırlar. Bu eylemciler. düşünccye karşı kaba kuv\etı çıkarmak. dü^üııce\ı boğmak. düşüncevı >ok etınek istemek- tedirler Bu amaçlarına ulaşabilmek için "dinin elden gittiğini" söylemekte. Türk ulusunun dın duvgusunu sömürmeveça- lışmaktadırlar. Öysa ortada ne kişilerin dinine saldıran vardır. ne de halkın dın duygusunu ınciten bır y ürüyüş v apılmak- tadır. Bunun tersıni düşünenler içın en doğalvol.dunjmuadaletorganlannailet- mektir. Kendıleri gibi düşünmevenlere "cihat" ilan etmek. düşünceye kurşun sık- mak. düşünceniıı karşısına sopa ile çık- mak değildır. Ne var ki o v ıllarda dinsei gericilikhortlamıştır. Dinsei duygularsö- mürülerek Türk ulusu savnşa çağrılmak- tadır. "Katmerleşti bi/de üst üstcintikam / Selam yeşil sancağa. otağa selam / V iirü milletim > iirü. elinde Kuran / Scn \ üriir- sen cihada. kurtulur İslam" dizelerıvle toplumun bir kesimi, öteki kesime karşı kışkırtılmaktadır. Istanbul 'da düzenlenen gösteriyi engei- lemek için din yoluyla coşturulan vatan- daşlar, bir gazete tarafından Beyazıt Ca- misi'nde toplu namaza çağnlmıştır. ''Ci- hada haar olun" başlıklı yazıda "Allah yolunda eihadın farzolduğu" belirtilmek- te "silahlann pattayacağı"ndan söz edil- mektedır. Beyazıt Camisi'nde topiu na- maz kılan kişiler, yürüyüşçülerden önce Taksim Alanı'na gelmişler ve saat 16.20'de alana giren yürüyüşçüleri sopa- larla karsılamışlardır. Taksim Alanı bir anda savaş yerine dönmüş; polislerden, yürüyüşçülerden ve halktan çok sayıda insan yaralanmıştır. Bilanço, iki gencin öldürülmesi ve iki yüz kişinin yaralan- masıdır. Olay. ülkemizde kaba kuvvetin düşünceyi ezmeye kalkışması ve şiddet eylemlerinin başlaması bakımından önemlidir. Ne yazık ki tarih sayfalanna "kanlı pazar" dıye geçen bu olayı siya- sal iktıdar gereği gibi değerlendireme- mış, gereken önlemleri almamıştır. Za- manın Içışjeri Bakanı hakkırida verilen gensoru önergesi Adalet Partisininoyla- nyla Millet Meclisi gündemine bile alın- mamıştır. Aradan iki ay geçmiştir. Türk ulusu- nun yetiştirdiği degerlı yargıçlardan biri olan İmranÖktem, Yargıtay Birinci Baş- kam'yken ölmüştür. Cenaze töreni sıra- stnda eli sopalı yobazlar cenazesine sal- dırmışlardır. Imran Öktem'in suçu "Ata- türk devrimine bağiı olmak". "çağdaş uy- gariıktan söz etmektir.'" Ne var ki bu ko- nuda Millet Meclisi'ne verilen bir genso- ru önergesi yine AP'nin oylanyla 7 Ma- >ıs 1969 tarihinde konuşulmadan redde- dilmiştir.Aynı gün Ankara ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyeleri Sendikasi bir bildin vavimlavarak. "Laiklik ilkesi- nin bilinçli olarak yıpratıldığını, gericile- rin açık saldınlan karşısında kolluk güç- lerinin tutumunun kuşku \erecek bir dii- zeye ulaşüğı'' belirtilmiş. ayrıca Anayasa Mahkemesi, Danıştav Genel Kurulu. üni- versiteye baglı fakülteler ve Askeri Yar- gıtay. bildiriler vayımlayarak saldırıyı kı- namışlardır. Kanh pazar ve Jmran Öktem olaylann- dan sonra "trficaın bir noktadadurdunıi- masını" öneren ve isteyen kişılere karşı "Milli Şuurun Sesi" adlı bir mitingle ya- nıt verilmiştir. Milli Türk Talebe Birliği. Genç Kuvayi Milliye Teşkilatı ve Komü- nizmle Mücadele DerneğTnin ortaklaşa düzenledikleri mitınge dört mehter takı- mı katılmıştır. Hürriyet Alanı'ndan Tak- sim'e kadar "İslam getiyor". "Müslüman Türki>'e'' diye haykıran ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelen, aralannda bere- li ve uzun sakallı kişilerin de bulundugu yürüyüşe katılan kişilerin taşıdıkları dö- vizler ilgi çekicidir. Pankartlarda özellik- le şu tümceler göze çarpmaktadır: Tek yol islam. Ana sebep anayasa. Anayasa değişmelidir. Milli basın istiyoruz. Milli ahlak istiyoruz. Milli radyo istiyoruz, Milli saygı istiyoruz. Ya tam susturacagız, ya kan kusturacağız. Allah'a inananlar, komünizmle mücadelede birleşiniz! Mi- ting süresince dualar edilmiş. solcu bası- na yuh çekilmiştir. "Üçter, yediler, kırk- lar ve melekler hürriyetine hu hu" çeke- rek gösteriler yapılmıştır (Cumhuriyet 2 Haziran 1969). Yol çizilmiştir artık: Düşünceye karşı sopa. Düşünen insana karşı yumruk ve kaba kuvvet. Bu iki olay yurdumuzda şid- det eylemlerinin başlamasıdır. Bunu baş- latanlar da gericilerdir. Sol eylemler da- ha sonra çıkmıştır ortaya. lşte Necmettin Erbakan böyle bir or- tamda politikaya atılmıştır. Hangi safta yer alacağını söylemeye bile gerek yok- tur. Türk ulusu 1969 secimlerinegitmek- tedir. Erbakan 8 Eylül 1969 günü Izmir'de "Aya gidiş üç astronata mal edilmesin. Bunlann besaplan. kitaplan Müslüman- lıktan çıkmıştır. Bizim temel prensibimiz Batihlaşmak değil. İstamiyetedönmektir'" biçıminde konuşmalar yapmaktadır (Cumhuriyet 9 Eylül 1969). 1969 seçim- lerinde Konva'dan bağımsız milletvekili seçilerek parlamentoya giren Erbakan, daha sonra Milli Nizam Partisi'ni kura- caktır. Ve partinin açılışında "Birazönce partimizin kuruculan takdim edildi. Ama sizden niçin saklavalını, niçin partimizin hakiki kuruculannı bu ilk açılış gününde zikretmevelim. Açıkça ilan edivorum ki, bizim partimizin kuruculan Sultan Fatih Hazretfcri, NizamüIm ülk. Kılıçarslan, .\1- paslan- Gelenbevi Hazrerleri ve Suitan Hamrt'tir" diye konuşacaktır. Bir yıl son- ra da bu partinin ilk büyük kongresinde "Anayasayı din kurallanna göre değiştire- ceklerini" söylemekten çekinmeyecektir (25Ocakl971). 12 Mart döneminde Milli Nizam Par- tisi'nin Anayasa Mahkemesi'nce kapa- tılması üzerine Milli Selamet Partisi'ni kuran. bu partinin Milli Gençlik Kurulta- yı'nda 18 yaşını henüz dolduran cumhu- riyet çocuklanna, tekbir sesleri arasında "Abdülhamit'in torunlan" diye seslenen sayın lider(25Ocak 1973) bugünedeğin aynı çizgide yürümüş, şimdi ise "Laikli- ğin anayasadan büsbütün çıkanlmasınr isteme aşamasına ulaşmıştır. Din duygu- sunun devlet işlerinden uzak tutulmasının bir anayasa buyruğu olduğunu gözardı et- miştir. Sayın Erbakan, çeşitli söz ve davranış- lanyla tutucu. hatta gerici bir politikanın bayraktarlığını yapmıştır ve yapmakta- dır Devlet işlerine dinsei duyguları. ya- salanmıza din kurallarını sokmaya çalı- şan bir sisayet adamıdır. Bu gerçeği ken- disi bileyadsımamaktadır. Herandüşün- dügü, her gün yaptığı ış budur. Bilindiği gibi anayasanm 24. madde- sinde u Kimsenin._hernesurerteolursaoJ- sun dini ve din duygulannı. yahut dince kutsal sayılan şe> leri istismar edeme>«ce- ği ve kötüye kullanamayacagr yargısı vardır. Erbakan'ın ve yandaşlannın öte- den beri anayasadan çıkarmak istedikle- rimadde budur. Politikalanbu kadaraçık- tır. Yalnız bu tutumlan bile "sistenıin için- deolmadıkJan"nın açık birgöstergesidir. Birkaç ay önce hükümeti kurabilmek için sistemin içinde olduklan yolundaki söy- lemlerine. bu nedenle inanmak olanaksız- dır. Nitekim o günlerde Sayın Erbakan bu yargımızı doğrular nitelikte konuşmalar davapmıştır. Söyledikleri şunlardır: "İlk defa halkın inancı, tarihi, iş başına geiiyor. Elbette bu devrim sancılı olacaktır. \e hü- kümeti Refah Partisi kuracaktır." Erbakan'ın -devrim" dediği şeyin *karşıtde\Tİm'" olduğu açıkça ortadadır. Çünkü Erbakan Türk dev rimini benimse- meyen karşıt bir devrimcidir. •'Halkın inancının iş başına geleceğj" yolundaki sözleriiselslamcı vedincibiryaklaşımın belirtisidir. Ulusal egemenliğe, Atatürk devrim ve ilkelerine aykın bir tutumdur. Atatürk: devrimi. halkı, bilimi veaklı ik- tidara getirmek istemiştir. Atatürkçü dü- şünce dizgesine göre. devlet yönetimin- de din ve inanca yer yoktur. Yasalar akıl ve bilime dayanacaktır. Dinin yeri tapı- naklardır. Dinin yeri "makamlann en yükseği olan vicdanlardır." Erbakan ise. dün olduğu gibi bugün de ınancın egemenlığinden söz etmekte ve inancı iktidara getirmek istemektedir. Üs- telik bu düşüncesiyle Atatürkçü olduğu- nu (!) söyleyebilmektedir. Bunun nasıl bir Atatürkçülük olduğunu Erbakan'dan başkahiçkimseanlayamamaktadır. Dev- rimciligi de özdeş dogrultudad'.r. Çünkü Erbakan. Atatürk devrimcisi değil, "Cumhuriyet kadrolannı tasfîye etmek" isteyen bir karşıt devrimcidir. Açıkça söy- lemek gerekirse Erbakan bir **lran Dev- rimeisi''dir. Nereye Gidiyoruz? 2 4 Arjlık seçimının. sonuçları ıtıbarıvla iilkevı yeııı bır kaosa süreklediğı düşiiniilse de çok öneınli sonuçları ve kazanımları vardır Bu. halkımızın bedelinı çok agır ödeyerek* elde ettıfi kazanımlardır Halk dılınde giızel bır dev ım vardır. "Kızım seni beşik dininde sınanm" <Jı>c Bunun jnlamı. gem;. güzel. alımlı ve bakımlı genç kızın. aile sorumlulugunıı \e de yükünü taşımaya başladıktan. çoluk çocuk. eş. kavnarıa ıle tanıştıktan sonra da kcndıne aynı derecede özen gösterip göstenııeveceğıdır. Asıl önemlısı de o ı>ın altından kalkıp kalkamayacagıdır... Bugün bi/ halk olarak partılerı ve lıderleri beşık dibınde sınama noktasındayız. Seçimden önce taktıkları maskeler dü>müs. asıl şüzlerı ile karşımızdadırlar... Bugüne dek seçim kaybetmış bir siyasal parti görmedını. Seçimden sonra her bırı bu seçimden nasıl ka/ançlı çıktıklannı ifade ederler. Bu seçımde de öyle oldu. Seçımlerden başanlı çıkan (!) bütün bu partiler dogal olarak hükümet olma hakkını da kendilerınde gördüler. Seçimden sonra geçen ıkı aya yakın sürede hükümet senaryolan sürdürüldü. Neyse sonunda ANAYOL iktidarı kurulabıldi. tşte bu noktada bizler de partilen ve liderlerinın gerçek yüzlennı görüyoruz. Ben burada seçmenlere seslenmek istiyorum: - Ey seçmen arkadaş. lütfen kullandıgın oyu takip et. Oyuna sahip çık. Senin oyunla seçilenler. seni renkli gazetelerle tencere tava peşınde koştururken, özel telev izyonlarm vıcık v ıcık pembe dızileriyle uyuturken. maç heyecanı ile efsunlarken, kendilerinın sermaye ile nasıl dansettıklerinı gör. Devletin en üst kademelenndekı sen- ben kavgasmın aslında bir çıkar çatışmasi olduğunu ve de tencerelerin dıplerinın kapkara olduğunu anla. Ve daha da önemlisi. seni sırtmdan bıçaklayan partini. liderinıgör... Halkımızın yiizde 80"ı orta ve alt sınıfta iken sol oylar yüzde 25-30'larda geziyor. Sol kimliğini yitirmiş partiler seçmenden oy alamıyor. Sol seçmen sandıga gitmiyor. Sol partiler iktidar şansını çoktan yitirmiş, muhalefet bile olamayacak noktadalar. 12 Eylül mantıgının yarattığı. solsuz parlamento özlemi. sağın seçeneğı sağ denklemı tutmuş. sol yok olmakta. Bu konuda söylenecek çok söz var, fakat bugün asıl söz etmek ıstedığim, sagda yükselen partilerin hükümeti kurma ve liderlerinın başbakan olma sevdalarının sonuçlarıdır. Başbayan seçım meydanlarına çıktığmda. "Allah, Kuran, EzaıTla söze başlar. Türklügüyle övünerek (aslında iyi bir Amerikalıdır) devam eder. tarikatlarla göriişür. dört yıllık iktidar döneminde Milli Eğitım Bakanlığı'nı tarikatlardan temizlemek içın elinı bile oynatmaz, sonra da çıkar "Refah'la hükümet kurmatn" edebıyatı vapar. Olmaz Başbayanım olmaz... Oysa yarattığı ekonomik darbogaz, yani halk adına ıflas eden yeni dünya düzeninın (YDD) sonucunda yoksulluk. cehalet, umutsuzluk. halkı her gün biraz daha Refah'ın kucağına itmektedir. Halkın duygulannı sömürmeye hıç kimsenin hakkı yoktur. Türkiye'yi iran'a çevirdiginiz zaman sen Amerika'daki sırça köşklerinde yeşil dolarlarla mutlu yaşarken. aydın ılerıci Atatürk Türkiyesi'nin kadını var olma mücadelesini verecek. Ölecek, öldürülecek. Bakalım şimdi ne yapacaksın hükümette olmadığına göre... Şimdi Mesut Yılmaz ne yapacak onu göreceğız. Nazmiye Halvaşi PENCERE Devlet İn mldlp, Cin midir?.. DYP Istanbul Milletvekili Sedat Aloğlu, partisinin dü- zenlediği bir toplantıda, "Doğu ve Güneydoğu Sonınu" başlığı altında bir "konferans" vermış... Çok satışlı gazetelerde Sayın Aloğlu'nun konuşmasına ilişkin bir haber yok. Medya olaya uzak kaldı, Cumhuriyet -her zamanki gibi- gerekli ilgiyi gösterdi. Aloğlu'nun fikir- leri partisinin görüşleri midir, bilmiyorum, ancak Kürt so- rununda ilk atılacak adımlan vurgulaması bakımından önemlidir. DYP Milletvekili Aloğlu diyor ki: • 12 Eylül sonrasında devletin teröre karşı politikası askeri çözüm arayışında oluştu. • Devlet 'Kürtlerin ve Kürtçenin var olmadığı' gibiyak- laşımlar içine girdl... • PKK aşın sol İçinde güçlenerek 'Kürtçü-Şoven' bir kimliğe bcnjndü... • 'Siyasi çözüm' nitelemesi sorunun önünü tıkıyor; 'si- yasi çözüm' denince insanlarm aklına ülkenin bölünme- si geiiyor, tepki yaratıyor. • Sağlıklı bır çözüm için 'yasal ve sosyal reformlarla' desteklenen bır 'anlayış reformu' sürecı başlaplmalı... • Özel televizyon ve radyo kanallanndan Kürtçe yayın yapılabilmesi için kısıtlama ve tereddütlerin yok edilme- si önemlidir. • Kürdoloji Enstitüsügibi kuruluşlann önündeki engel- lerin kaldınlması gereklidir. Gazetemizdeki haber hiç kuşkusuz özetlemedir; bir konferansın içeriği ise daha aynntılı ve kapsamlıdır; ama, DYP'de Aloğlu'nun dıle getirdiği eğılimin dışavurumu, ya- rartı bir adım gibi görünüyor; çünkü ANAP'ın çözüm öne- rileri, bu noktalan da aşan bir içerik taşıyor. • Kürtçe tefevizyonaolanak tanınmalı, Güneydoğu'ya ya- tmm yapılmalı, Kürt Enstitüsü kurulmalı, Kürtlerin anadil- lerine ve kültürterine yönelık çalışmalann önündeki engel- ler kaldınlmalı, cezaevindeki Kürtçüler salıverilmeli. Peki, neden olmuyor?.. Yanıt: "Devlet istemiyor." '• '". Kim bu devlet?.. Devlet, bir dudağı yerde. bir dudağı gökte, bir in midir, yoksa cin midir?.. Yokcanım... DYP ile ANAP bugün devlet gücünü ellerinde bulundu- ruyorlar. Bu, adıyla sanıyla "iktidar"ö\r. Meclis'ten çıkan- lacak bır tek yasayla Aloğlu'nun saydığı hak ve özgürtük- leri Kürttefe vermek işten bile değikjir. Yrfmaz'ın, Çiller'in, DYP ve ANAP milletvekillerinin kar- şısına kim çıkacak?.. Ellerini kollannı kim tutacak?.. Par- lamentodaki yasama gücünü kim engelleyecek?.. Genelkurmay Başkanlığı mı?.. Milli Güvenlik Kurulu mu?.. Genelkurmay başkanlannı, MİT müsteşannı, Emniyet müdürlerini, OHAL valilerini, müsteşarlan, polis şeflerini saptayıp atayan devlet değildir... Siyasal iktidardır!.. Başbakanları, bakanlan, partilen, parti liderterini, özet- le sorumlu ve yetkili siyasal iktidan yok sayıp "devlete mu- halefet" ise tam bir komedyadır. Bugün Türkiye'de bu komedya oynanıyor... Ya da ortaoyunu tezgâhlanıyor. • PKK içın bu gereklidir çünkü terör örgütü doğrudan TC'ye düşman, devlete karşı; ama, bizim medya gülleri- neneoluyor?.. Medyanın kavuklulan, pişekârtarı, zenneleri, Başba- kan'la, bakanlaria. OHAL valileriyle, parti liderteriyle, sıkı fıkı, iç içe, al takke ver külah... Ve sonra devlete karşılar... VESTEL WHITE SERİSİ -,WOf •»ıftf Tam Kurutma VKTELWHITE WD noo İşte Vestel'in 16 programlı tam otomatik çamaşır makinesi. Deterjaniı suyu çamaşırların üzerine püskürten Geyser Sistemi'yle, maksimum su ve deterjan tasarrufu sağlar. Çamaşırları tam veya istenilen derecede kurutur. Ekonomi, konfor ve kolaylığı bir araöa yaşamak iqin siz de Vestel'e terfi edin, rahat edin. Seyser sısMmı Tamveya ıstenıten defecede kı Seaew smmvsa Tam veva oteMler dencsde tajrutma 8 5 0 4 t C * « * * lOOfrSSC 500 d»/A atnB devı Sess? «sanmtıstz ç GARANTI VKTH-TOMTICI ( 0800 211 40 76 I 0800 211 40 77 VESTEL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle