Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 1996 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Atatürkçüymüş ve Devrimciymiş?
M. İSKENDER OZTURANLI
Y
ıl l%9. Istanbul limanı-
na Amerikan savaş ge-
milerigelmiştir. Ülkemi-
zin bir kesım insanları
öteden beri Türk dış po-
litikasının Atatürkçizgi-
sinden uzaklaştığı kanısındadırlar. Mus-
tafa Kemal'in "tam bağımsızlık" \ e "an-
tiemperyalist" polmka görüşünün u>gu-
lama alanma getirılmesini istemektedir-
ler. Buaınaçla. sa\aşgemiierinin geüşin-
den vararlanarak "Empenalizme karşı
Mustafa Kemal yürüyüşii" düzenlemiş-
lerdır. Etkınlik 16 Subat 1969günüTak-
sim Alanı'nda yapılacaktır.
Ne var ki Türk ulusunun yetiştirdiğı
büvük de\let adamı Mustafa Kemal"e
"Deccal" div en \ e "Tek gözlü deccal! Va
iman et. >a da büsbütün dün\anın mas-
karası olacaksın~dıye küfıirler savuran
düşünüşün temsilcileri o günlerde tüm öf-
kelerı \e tüm çirkinliklerivle eylem ala-
nındadırlar. Bu eylemciler. düşünccye
karşı kaba kuv\etı çıkarmak. dü^üııce\ı
boğmak. düşüncevı >ok etınek istemek-
tedirler Bu amaçlarına ulaşabilmek için
"dinin elden gittiğini" söylemekte. Türk
ulusunun dın duvgusunu sömürmeveça-
lışmaktadırlar. Öysa ortada ne kişilerin
dinine saldıran vardır. ne de halkın dın
duygusunu ınciten bır y ürüyüş v apılmak-
tadır. Bunun tersıni düşünenler içın en
doğalvol.dunjmuadaletorganlannailet-
mektir. Kendıleri gibi düşünmevenlere
"cihat" ilan etmek. düşünceye kurşun sık-
mak. düşünceniıı karşısına sopa ile çık-
mak değildır. Ne var ki o v ıllarda dinsei
gericilikhortlamıştır. Dinsei duygularsö-
mürülerek Türk ulusu savnşa çağrılmak-
tadır. "Katmerleşti bi/de üst üstcintikam
/ Selam yeşil sancağa. otağa selam / V iirü
milletim > iirü. elinde Kuran / Scn \ üriir-
sen cihada. kurtulur İslam" dizelerıvle
toplumun bir kesimi, öteki kesime karşı
kışkırtılmaktadır.
Istanbul 'da düzenlenen gösteriyi engei-
lemek için din yoluyla coşturulan vatan-
daşlar, bir gazete tarafından Beyazıt Ca-
misi'nde toplu namaza çağnlmıştır. ''Ci-
hada haar olun" başlıklı yazıda "Allah
yolunda eihadın farzolduğu" belirtilmek-
te "silahlann pattayacağı"ndan söz edil-
mektedır. Beyazıt Camisi'nde topiu na-
maz kılan kişiler, yürüyüşçülerden önce
Taksim Alanı'na gelmişler ve saat
16.20'de alana giren yürüyüşçüleri sopa-
larla karsılamışlardır. Taksim Alanı bir
anda savaş yerine dönmüş; polislerden,
yürüyüşçülerden ve halktan çok sayıda
insan yaralanmıştır. Bilanço, iki gencin
öldürülmesi ve iki yüz kişinin yaralan-
masıdır. Olay. ülkemizde kaba kuvvetin
düşünceyi ezmeye kalkışması ve şiddet
eylemlerinin başlaması bakımından
önemlidir. Ne yazık ki tarih sayfalanna
"kanlı pazar" dıye geçen bu olayı siya-
sal iktıdar gereği gibi değerlendireme-
mış, gereken önlemleri almamıştır. Za-
manın Içışjeri Bakanı hakkırida verilen
gensoru önergesi Adalet Partisininoyla-
nyla Millet Meclisi gündemine bile alın-
mamıştır.
Aradan iki ay geçmiştir. Türk ulusu-
nun yetiştirdiği degerlı yargıçlardan biri
olan İmranÖktem, Yargıtay Birinci Baş-
kam'yken ölmüştür. Cenaze töreni sıra-
stnda eli sopalı yobazlar cenazesine sal-
dırmışlardır. Imran Öktem'in suçu "Ata-
türk devrimine bağiı olmak". "çağdaş uy-
gariıktan söz etmektir.'" Ne var ki bu ko-
nuda Millet Meclisi'ne verilen bir genso-
ru önergesi yine AP'nin oylanyla 7 Ma-
>ıs 1969 tarihinde konuşulmadan redde-
dilmiştir.Aynı gün Ankara ve Hacettepe
Üniversitesi Öğretim Üyeleri Sendikasi
bir bildin vavimlavarak. "Laiklik ilkesi-
nin bilinçli olarak yıpratıldığını, gericile-
rin açık saldınlan karşısında kolluk güç-
lerinin tutumunun kuşku \erecek bir dii-
zeye ulaşüğı'' belirtilmiş. ayrıca Anayasa
Mahkemesi, Danıştav Genel Kurulu. üni-
versiteye baglı fakülteler ve Askeri Yar-
gıtay. bildiriler vayımlayarak saldırıyı kı-
namışlardır.
Kanh pazar ve Jmran Öktem olaylann-
dan sonra "trficaın bir noktadadurdunıi-
masını" öneren ve isteyen kişılere karşı
"Milli Şuurun Sesi" adlı bir mitingle ya-
nıt verilmiştir. Milli Türk Talebe Birliği.
Genç Kuvayi Milliye Teşkilatı ve Komü-
nizmle Mücadele DerneğTnin ortaklaşa
düzenledikleri mitınge dört mehter takı-
mı katılmıştır. Hürriyet Alanı'ndan Tak-
sim'e kadar "İslam getiyor". "Müslüman
Türki>'e'' diye haykıran ve Anadolu'nun
çeşitli yerlerinden gelen, aralannda bere-
li ve uzun sakallı kişilerin de bulundugu
yürüyüşe katılan kişilerin taşıdıkları dö-
vizler ilgi çekicidir. Pankartlarda özellik-
le şu tümceler göze çarpmaktadır: Tek
yol islam. Ana sebep anayasa. Anayasa
değişmelidir. Milli basın istiyoruz. Milli
ahlak istiyoruz. Milli radyo istiyoruz,
Milli saygı istiyoruz. Ya tam susturacagız,
ya kan kusturacağız. Allah'a inananlar,
komünizmle mücadelede birleşiniz! Mi-
ting süresince dualar edilmiş. solcu bası-
na yuh çekilmiştir. "Üçter, yediler, kırk-
lar ve melekler hürriyetine hu hu" çeke-
rek gösteriler yapılmıştır (Cumhuriyet 2
Haziran 1969).
Yol çizilmiştir artık: Düşünceye karşı
sopa. Düşünen insana karşı yumruk ve
kaba kuvvet. Bu iki olay yurdumuzda şid-
det eylemlerinin başlamasıdır. Bunu baş-
latanlar da gericilerdir. Sol eylemler da-
ha sonra çıkmıştır ortaya.
lşte Necmettin Erbakan böyle bir or-
tamda politikaya atılmıştır. Hangi safta
yer alacağını söylemeye bile gerek yok-
tur. Türk ulusu 1969 secimlerinegitmek-
tedir. Erbakan 8 Eylül 1969 günü Izmir'de
"Aya gidiş üç astronata mal edilmesin.
Bunlann besaplan. kitaplan Müslüman-
lıktan çıkmıştır. Bizim temel prensibimiz
Batihlaşmak değil. İstamiyetedönmektir'"
biçıminde konuşmalar yapmaktadır
(Cumhuriyet 9 Eylül 1969). 1969 seçim-
lerinde Konva'dan bağımsız milletvekili
seçilerek parlamentoya giren Erbakan,
daha sonra Milli Nizam Partisi'ni kura-
caktır. Ve partinin açılışında "Birazönce
partimizin kuruculan takdim edildi. Ama
sizden niçin saklavalını, niçin partimizin
hakiki kuruculannı bu ilk açılış gününde
zikretmevelim. Açıkça ilan edivorum ki,
bizim partimizin kuruculan Sultan Fatih
Hazretfcri, NizamüIm ülk. Kılıçarslan, .\1-
paslan- Gelenbevi Hazrerleri ve Suitan
Hamrt'tir" diye konuşacaktır. Bir yıl son-
ra da bu partinin ilk büyük kongresinde
"Anayasayı din kurallanna göre değiştire-
ceklerini" söylemekten çekinmeyecektir
(25Ocakl971).
12 Mart döneminde Milli Nizam Par-
tisi'nin Anayasa Mahkemesi'nce kapa-
tılması üzerine Milli Selamet Partisi'ni
kuran. bu partinin Milli Gençlik Kurulta-
yı'nda 18 yaşını henüz dolduran cumhu-
riyet çocuklanna, tekbir sesleri arasında
"Abdülhamit'in torunlan" diye seslenen
sayın lider(25Ocak 1973) bugünedeğin
aynı çizgide yürümüş, şimdi ise "Laikli-
ğin anayasadan büsbütün çıkanlmasınr
isteme aşamasına ulaşmıştır. Din duygu-
sunun devlet işlerinden uzak tutulmasının
bir anayasa buyruğu olduğunu gözardı et-
miştir.
Sayın Erbakan, çeşitli söz ve davranış-
lanyla tutucu. hatta gerici bir politikanın
bayraktarlığını yapmıştır ve yapmakta-
dır Devlet işlerine dinsei duyguları. ya-
salanmıza din kurallarını sokmaya çalı-
şan bir sisayet adamıdır. Bu gerçeği ken-
disi bileyadsımamaktadır. Herandüşün-
dügü, her gün yaptığı ış budur.
Bilindiği gibi anayasanm 24. madde-
sinde u
Kimsenin._hernesurerteolursaoJ-
sun dini ve din duygulannı. yahut dince
kutsal sayılan şe> leri istismar edeme>«ce-
ği ve kötüye kullanamayacagr yargısı
vardır. Erbakan'ın ve yandaşlannın öte-
den beri anayasadan çıkarmak istedikle-
rimadde budur. Politikalanbu kadaraçık-
tır. Yalnız bu tutumlan bile "sistenıin için-
deolmadıkJan"nın açık birgöstergesidir.
Birkaç ay önce hükümeti kurabilmek için
sistemin içinde olduklan yolundaki söy-
lemlerine. bu nedenle inanmak olanaksız-
dır.
Nitekim o günlerde Sayın Erbakan bu
yargımızı doğrular nitelikte konuşmalar
davapmıştır. Söyledikleri şunlardır: "İlk
defa halkın inancı, tarihi, iş başına geiiyor.
Elbette bu devrim sancılı olacaktır. \e hü-
kümeti Refah Partisi kuracaktır."
Erbakan'ın -devrim" dediği şeyin
*karşıtde\Tİm'" olduğu açıkça ortadadır.
Çünkü Erbakan Türk dev rimini benimse-
meyen karşıt bir devrimcidir. •'Halkın
inancının iş başına geleceğj" yolundaki
sözleriiselslamcı vedincibiryaklaşımın
belirtisidir. Ulusal egemenliğe, Atatürk
devrim ve ilkelerine aykın bir tutumdur.
Atatürk: devrimi. halkı, bilimi veaklı ik-
tidara getirmek istemiştir. Atatürkçü dü-
şünce dizgesine göre. devlet yönetimin-
de din ve inanca yer yoktur. Yasalar akıl
ve bilime dayanacaktır. Dinin yeri tapı-
naklardır. Dinin yeri "makamlann en
yükseği olan vicdanlardır."
Erbakan ise. dün olduğu gibi bugün de
ınancın egemenlığinden söz etmekte ve
inancı iktidara getirmek istemektedir. Üs-
telik bu düşüncesiyle Atatürkçü olduğu-
nu (!) söyleyebilmektedir. Bunun nasıl
bir Atatürkçülük olduğunu Erbakan'dan
başkahiçkimseanlayamamaktadır. Dev-
rimciligi de özdeş dogrultudad'.r. Çünkü
Erbakan. Atatürk devrimcisi değil,
"Cumhuriyet kadrolannı tasfîye etmek"
isteyen bir karşıt devrimcidir. Açıkça söy-
lemek gerekirse Erbakan bir **lran Dev-
rimeisi''dir.
Nereye Gidiyoruz?
2
4 Arjlık
seçimının.
sonuçları
ıtıbarıvla iilkevı
yeııı bır kaosa
süreklediğı
düşiiniilse de çok öneınli
sonuçları ve kazanımları
vardır Bu. halkımızın
bedelinı çok agır ödeyerek*
elde ettıfi kazanımlardır
Halk dılınde giızel bır dev ım
vardır. "Kızım seni beşik
dininde sınanm" <Jı>c
Bunun jnlamı. gem;. güzel.
alımlı ve bakımlı genç kızın.
aile sorumlulugunıı \e de
yükünü taşımaya
başladıktan. çoluk çocuk. eş.
kavnarıa ıle tanıştıktan sonra
da kcndıne aynı derecede
özen gösterip
göstenııeveceğıdır. Asıl
önemlısı de o ı>ın altından
kalkıp kalkamayacagıdır...
Bugün bi/ halk olarak
partılerı ve lıderleri beşık
dibınde sınama
noktasındayız. Seçimden
önce taktıkları maskeler
dü>müs. asıl şüzlerı ile
karşımızdadırlar...
Bugüne dek seçim
kaybetmış bir siyasal parti
görmedını. Seçimden sonra
her bırı bu seçimden nasıl
ka/ançlı çıktıklannı ifade
ederler. Bu seçımde de öyle
oldu. Seçımlerden başanlı
çıkan (!) bütün bu partiler
dogal olarak hükümet olma
hakkını da kendilerınde
gördüler. Seçimden sonra
geçen ıkı aya yakın sürede
hükümet senaryolan
sürdürüldü. Neyse sonunda
ANAYOL iktidarı
kurulabıldi. tşte bu noktada
bizler de partilen ve
liderlerinın gerçek yüzlennı
görüyoruz.
Ben burada seçmenlere
seslenmek istiyorum:
- Ey seçmen arkadaş. lütfen
kullandıgın oyu takip et.
Oyuna sahip çık. Senin
oyunla seçilenler. seni renkli
gazetelerle tencere tava
peşınde koştururken, özel
telev izyonlarm vıcık v ıcık
pembe dızileriyle uyuturken.
maç heyecanı ile
efsunlarken, kendilerinın
sermaye ile nasıl
dansettıklerinı gör. Devletin
en üst kademelenndekı sen-
ben kavgasmın aslında bir
çıkar çatışmasi olduğunu ve
de tencerelerin dıplerinın
kapkara olduğunu anla. Ve
daha da önemlisi. seni
sırtmdan bıçaklayan partini.
liderinıgör...
Halkımızın yiizde 80"ı orta
ve alt sınıfta iken sol oylar
yüzde 25-30'larda geziyor.
Sol kimliğini yitirmiş
partiler seçmenden oy
alamıyor. Sol seçmen
sandıga gitmiyor. Sol partiler
iktidar şansını çoktan
yitirmiş, muhalefet bile
olamayacak noktadalar. 12
Eylül mantıgının yarattığı.
solsuz parlamento özlemi.
sağın seçeneğı sağ denklemı
tutmuş. sol yok olmakta. Bu
konuda söylenecek çok söz
var, fakat bugün asıl söz
etmek ıstedığim, sagda
yükselen partilerin hükümeti
kurma ve liderlerinın
başbakan olma sevdalarının
sonuçlarıdır. Başbayan seçım
meydanlarına çıktığmda.
"Allah, Kuran, EzaıTla söze
başlar. Türklügüyle
övünerek (aslında iyi bir
Amerikalıdır) devam eder.
tarikatlarla göriişür. dört
yıllık iktidar döneminde
Milli Eğitım Bakanlığı'nı
tarikatlardan temizlemek
içın elinı bile oynatmaz,
sonra da çıkar "Refah'la
hükümet kurmatn"
edebıyatı vapar. Olmaz
Başbayanım olmaz... Oysa
yarattığı ekonomik
darbogaz, yani halk adına
ıflas eden yeni dünya
düzeninın (YDD) sonucunda
yoksulluk. cehalet,
umutsuzluk. halkı her gün
biraz daha Refah'ın
kucağına itmektedir. Halkın
duygulannı sömürmeye hıç
kimsenin hakkı yoktur.
Türkiye'yi iran'a
çevirdiginiz zaman sen
Amerika'daki sırça
köşklerinde yeşil dolarlarla
mutlu yaşarken. aydın ılerıci
Atatürk Türkiyesi'nin kadını
var olma mücadelesini
verecek. Ölecek,
öldürülecek. Bakalım şimdi
ne yapacaksın hükümette
olmadığına göre... Şimdi
Mesut Yılmaz ne yapacak
onu göreceğız.
Nazmiye Halvaşi
PENCERE
Devlet İn mldlp, Cin midir?..
DYP Istanbul Milletvekili Sedat Aloğlu, partisinin dü-
zenlediği bir toplantıda, "Doğu ve Güneydoğu Sonınu"
başlığı altında bir "konferans" vermış...
Çok satışlı gazetelerde Sayın Aloğlu'nun konuşmasına
ilişkin bir haber yok. Medya olaya uzak kaldı, Cumhuriyet
-her zamanki gibi- gerekli ilgiyi gösterdi. Aloğlu'nun fikir-
leri partisinin görüşleri midir, bilmiyorum, ancak Kürt so-
rununda ilk atılacak adımlan vurgulaması bakımından
önemlidir.
DYP Milletvekili Aloğlu diyor ki:
• 12 Eylül sonrasında devletin teröre karşı politikası
askeri çözüm arayışında oluştu.
• Devlet 'Kürtlerin ve Kürtçenin var olmadığı' gibiyak-
laşımlar içine girdl...
• PKK aşın sol İçinde güçlenerek 'Kürtçü-Şoven' bir
kimliğe bcnjndü...
• 'Siyasi çözüm' nitelemesi sorunun önünü tıkıyor; 'si-
yasi çözüm' denince insanlarm aklına ülkenin bölünme-
si geiiyor, tepki yaratıyor.
• Sağlıklı bır çözüm için 'yasal ve sosyal reformlarla'
desteklenen bır 'anlayış reformu' sürecı başlaplmalı...
• Özel televizyon ve radyo kanallanndan Kürtçe yayın
yapılabilmesi için kısıtlama ve tereddütlerin yok edilme-
si önemlidir.
• Kürdoloji Enstitüsügibi kuruluşlann önündeki engel-
lerin kaldınlması gereklidir.
Gazetemizdeki haber hiç kuşkusuz özetlemedir; bir
konferansın içeriği ise daha aynntılı ve kapsamlıdır; ama,
DYP'de Aloğlu'nun dıle getirdiği eğılimin dışavurumu, ya-
rartı bir adım gibi görünüyor; çünkü ANAP'ın çözüm öne-
rileri, bu noktalan da aşan bir içerik taşıyor.
•
Kürtçe tefevizyonaolanak tanınmalı, Güneydoğu'ya ya-
tmm yapılmalı, Kürt Enstitüsü kurulmalı, Kürtlerin anadil-
lerine ve kültürterine yönelık çalışmalann önündeki engel-
ler kaldınlmalı, cezaevindeki Kürtçüler salıverilmeli.
Peki, neden olmuyor?..
Yanıt:
"Devlet istemiyor." '• '".
Kim bu devlet?..
Devlet, bir dudağı yerde. bir dudağı gökte, bir in midir,
yoksa cin midir?..
Yokcanım...
DYP ile ANAP bugün devlet gücünü ellerinde bulundu-
ruyorlar. Bu, adıyla sanıyla "iktidar"ö\r. Meclis'ten çıkan-
lacak bır tek yasayla Aloğlu'nun saydığı hak ve özgürtük-
leri Kürttefe vermek işten bile değikjir.
Yrfmaz'ın, Çiller'in, DYP ve ANAP milletvekillerinin kar-
şısına kim çıkacak?.. Ellerini kollannı kim tutacak?.. Par-
lamentodaki yasama gücünü kim engelleyecek?..
Genelkurmay Başkanlığı mı?..
Milli Güvenlik Kurulu mu?..
Genelkurmay başkanlannı, MİT müsteşannı, Emniyet
müdürlerini, OHAL valilerini, müsteşarlan, polis şeflerini
saptayıp atayan devlet değildir...
Siyasal iktidardır!..
Başbakanları, bakanlan, partilen, parti liderterini, özet-
le sorumlu ve yetkili siyasal iktidan yok sayıp "devlete mu-
halefet" ise tam bir komedyadır.
Bugün Türkiye'de bu komedya oynanıyor...
Ya da ortaoyunu tezgâhlanıyor.
•
PKK içın bu gereklidir çünkü terör örgütü doğrudan
TC'ye düşman, devlete karşı; ama, bizim medya gülleri-
neneoluyor?..
Medyanın kavuklulan, pişekârtarı, zenneleri, Başba-
kan'la, bakanlaria. OHAL valileriyle, parti liderteriyle, sıkı
fıkı, iç içe, al takke ver külah...
Ve sonra devlete karşılar...
VESTEL WHITE SERİSİ
-,WOf •»ıftf
Tam Kurutma
VKTELWHITE WD noo
İşte Vestel'in 16 programlı
tam otomatik çamaşır makinesi.
Deterjaniı suyu çamaşırların üzerine
püskürten Geyser Sistemi'yle,
maksimum su ve deterjan
tasarrufu sağlar. Çamaşırları tam
veya istenilen derecede kurutur.
Ekonomi, konfor ve kolaylığı
bir araöa yaşamak iqin
siz de Vestel'e terfi edin,
rahat edin.
Seyser sısMmı
Tamveya ıstenıten defecede kı
Seaew smmvsa
Tam veva oteMler dencsde tajrutma
8 5 0 4 t C * « * *
lOOfrSSC 500 d»/A atnB devı
Sess? «sanmtıstz ç
GARANTI
VKTH-TOMTICI
( 0800 211 40 76
I 0800 211 40 77
VESTEL