Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 1996 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bir Kır Gezintisi
ÇELİKGÜLERSOY
N
erede yapanm ben, kır ge-
zintisını de? Doğrusu. 3
me\ sım. Tiroller'de, Bav-
vera'da ya da lskoçya'da
dolaşmak da çok keyıflı-
dir, ama benım bırkere ka-
nıma kanşmış. ılla Istanbul olmalı, bır ke-
re ışm ıçınde Pekı bu diyarda kır mı kaldı
kı dıveceksınız? 0 da doğru. Fakat benım
bu gezımde. ınan olsun. geniş kırlar gör-
dum. zümrüt gıbı çayırlar \e ağaçlıklar, ger-
çekten çok giizel yerlerdı Sızdeberaberol-
maliNdınız. sizey "görmedigim-bilmediğim
kaarTter!" Bıryol arkada$ı aldı benı götiir-
du. bu şımdıye kadar tanımamış olduğum
yerlere. İkimizdeat üzerindeydik. Aslında
ben ata binmesını de bılmem ya. nasılsa
becerebılıvordum. Öyleahım şahım bırbı-
nek de sayilmazdı bana düşen. hatta eğer-
sizdı. Alıpbaş.ımızı uzandık. bılmedığimız
yönlere. Vadılere ındık. Düzlüklere gelın-
ce koşturduk \e de yamaçlara çıktık. Her
yer. yemyesıldı. Ağaçtan çok. çımen ve ça-
yır egemendı. Sağda-solda resım gıbi top
ağaçlar da görüyorduk.
Yerlennı lam bılemeyeceğim. doğrusu
Kımı yokuşlar. benim eskiden Çambca'dan
Hıdiv kasnna giderken otomobille indigim
yota benzivordu. Sız de bır gün gınn. görür-
sünüz. çe\re yoluna gelmeden sağdan sa-
par. Beylerbeyı'ne ınersınız. Yukanlarda,
meyvelık bahçeler içinde üç-beş tane kır
e\ ı kalmış. öyle duruyorlar. Bunlar Istan-
bu! mımansmde de değıl. Anadolu üslu-
bunda. kuru gıbı se\ ımlı şeyler Helebirta-
nesi, sağ tarafta, Konva'dan, Bolu'dan >u-
murta getirmiş bir köylü gibi. gülümse\en
bir ev. Ondan aşağısi, yanı bır zamanlann
ıncırbahçelen ve bostanlan. şımdılerde be-
ton tırpanını yemiş. allak-bullak.
Biz at üstünde gıderken ışte orasının.
sanki30 yıl öncesinden geçiyorduk. Sonun-
da bır yere ulaştık kı tuhaf şey, Kasımpa-
şa'nın içleriymiş! Kımse bıze sövlemedı.
ama öyle sezınledım Yaşı bıraz ılerlemış
olanlarbılırler. Haliçten Kasımpaşa köyü-
ne gınp arkalara doğru yürüdükçe. önce
çarşı-pazar geçilırdı Sonra ıkı katlı küçü-
mencık ve bıtışık yoksul evlerının sıralan-
dığı kasvetlı dar sokaklaraşılırdı. Semt bı-
tınce de arkalarda. ıkı yanda hafıf tatlı ya-
maçlar dalgalanırken uçsuz bucaksız bos-
tanlara ve kırlara ulaşılırdı. ÇevTede çıt çık-
mazdı. Bu gezıde. öyle bır yerlere de gıt-
tık. Kasımpaşa arkalannın, eski Phalepa-
şa bostanlannın dKarı gibi ıssız, veşil ve de
bomboş kıriaruıda geziyorduk.
Vadı ıçınde şınltılı birdereakıyordu. Ru-
hıunu dinlendiren kesin bir sessİziik ne ka-
dar egemendı. anlatamam.
Bır ev, dıkkatımi çektı. Adamın biri, aı-
lesinı almış, sol yamaca bır kır evı oturt-
muştu. Tam üstlerınde de koca bır ağaç.
Yıldız'da komşumuz Halil Ağa'nın bostan
evi gibL Yalnız bunun az ötesınde. mesıre
yenne benzer küçük bır düzlük vardı. Ora-
ya da birkaç kişı uzanmış. saz çalmaktay-
dılar. O çalgı seslennı de sankı hâlâ duyu-
yorgıbıyım. Bızde küçük derenin kenann-
da atlarımızdan ındık.
flende bır talıka arabanın önünde. yere
sofra kurmuş bıraıle gördük. Genç bir kız-
lan. tatlı sesıvlene giizel bırşarkı söylüvor-
du. O zamana kadar duymaımş olduğum
bir ezgiydi, bu okuduğu. Fakat o pınar gibi
ses de kulaklanmda kaldL
Vakıt öğlevdı Bız de çıkınlanmızı açtık.
Yol arkadaşım kumanya olarak sadece so-
ğan ekmek koymaınış mı' O da tuhaf bır
şey. ama ne yaparsınız? Soğanlar ıyıce kı-
yılmıştı Onu ekmeğe katık edıp yerken,
şarkı söyleyen ıncı gıbı kız. yennden kal-
kıp bıze doğru geldı ve elındeki tabaktan
yemeğınınvansmıbızımsahanlanmızaak-
tardı Beyaz peynırh. ganp bır azıktı bu.
Hcr şevi ha> retle se> redi>ordum.
Fakat bu yemeği pa> lasma olavı. inan ol-
sun, gözlerimden vaşlan boşandırdı. Zaten
sabahtan ben. bır bır gezıp tanık olduğum
o nıcedır yitırdığımız (sonsuza dek) çıkıp
gıtmiş bütün doğal güzellıklerle dolmuş-
tum. Ve göz pınaıianma kadar yükselen
dunı bir göl gibi du\ gulara batmıştım.
Ama kızın o gözü tokluğu \e daha ken-
dısı doymadan. tanımadığı yolculara yeme-
ğını venşı yok mu benı tam teslım almıştı.
Yıne nıcedır, yıtırdığtmız ve unuttuğumuz
bır konukseverlık, bir ınsancıllık ve bır
4
*bizciJlik""yüreğımı ezmıştı. Kalabalıkla
ılışkım. ışım gücüm. artık çok azaldı. Oto-
büs yolcusu da değılım. TV kanallan ıle de
başım hoş deöıl Ama huyum kurusun. her
sabah 4 gazeteyı hatmedenm. Bol renklı
basınm özellıkle 3. sayfalan. toplunıu her
günodamagetıripbocaediyor Irzageçme-
ler. kesıp bıçmeler. ucuza kıralanan tetık-
çıler. evden kaçmalar, yalnız kalıp ağlayan
bebekler.. Bunlarla doluyorum. her sabah.
Onun için midir kio at gezisL beni alıp ha-
val olmuş dıyarlara götürdü? Ondan dola-
> ı mı şarkı söy leyen o sırma saçlı kız, üs-
telık yemeğını de kendısı yemeyıp bızege-
tınnce. aklımı başımdan aldı?
Öyle olsa gerek. Vıtirdiğimiz bir bütün
dünyadan, bir panjur açıJdı, o at gezisinde.
Sırma saçlı o kız. Halıl ağanın kızı. Bedri-
ye Ablaya da ne kadar benzıyordu. Bugün-
kü Yıldız Bulvarı 'na doğru eğımle ınen ya-
maçtakı. bostan evinın kızı Beyaz kireçle
badanalı tek katlı evlennın malta taşı döşe-
lı küçük ön bahçesınde. yastıklara. perde-
lere. renklı kana\ ıçeler ören. yere gömülü
küpten bana senn sular ıçıren. benim için
bo> -bm keiebekJer foplav ıp biriktiren, bos-
tan evinin sarışın komşu kızı. Evet. bu da
ona çok benzıyordu.
Ama ev lerı neden ıkı katlıydı'.' Altı kireç
badanalı. üstütahtakaplamalı'.'Tıpkı, Ihla-
mur üstündekı Dikili Taş ba>ın. bomboş
kırlar halindevktn. sütçümüz "Nevrekop-
lu'nun yamaç başındaki yalnız ve ıssız evi
gibi.
Anlayamadım.
Lyandığımdayüzümün gözierinden aşa-
ğısu sınlsıklamdı.
Işığı. yakıp baktım. saat sabahın 5'iydi.
HenüzE>>entepe'deydık.ozamanlar Bende
vankı Gayrettepe'nin üst-üste bindirilmiş
vollarından gelen gümbiiıtii\e karşı ke-
penklerlesıki-sıkıva örttüğüm Esentepe'de-
ki evin yatak odasının karanlığı içinde de-
ğildim de biraz öncesine kadar gezdiğim
kniann zümrüt yeşillikleri içinde. hâlâ yü-
rüyor gıbıydım. Kalkmak ve güne başla-
mak için erken bır vakıtti. Yine de oturup,
gördüklerımı bır düşündüm. Bu rüyanın
yorumunu kıme yaptırmalıydım?
Kımilen. Freud'un labirentlennebaşvu-
racaktı. Doktoriara göre olay o da değıldır.
Sabaha karşı bu saatler. tansıyonun yüksel-
diği en tehlıkelı zaman dilımıdır. Rüyalar
onun ıçtn kanşık olabilıyor.
Yanı onlara kaisa. özlemJer*esevgHerde-
ğil de kan basıncı gibi densiz bir iş. ba^role
çıkar. Hekımler de haklı olabılır Fakat bu
maddi kan basıncını, böylesıne yükselten.
moral etkenlen ne yapacağız?
Bunları düşünürken oturup. gezıntımı
hemenkâğıdadökmezsem. bır daha hıçto-
parlayamayacagımı anladım. Düşündükçe
ve odada y ürüdükçe, gözlerimdeki zümrüt
düma. benden gitgide uzaklaşmaktaydı.
Kalemı elıme alıp masaya oturdum. Buya-
n. o sabah karanlıgınm bir üninüdür, işte.
Yıne de gördüklerimı tam aktarabıldığı-
mı sanmryorum. Rüya. bırmakaleye ne ka-
dar sığabı1ır? Rüya, sürrealisttir,aynay a gır-
mez. Ama yazmakdahandıyse, kutsaJde-
necek kadar soylu bır işe soyunmaktır Ve
yazarlar da ıçlenndekıni hep **o bilmedik-
leri görmedikleri okurlanna" taşımak \e
dünyalanm onlarla paylaşmak gıbı bır tut-
kunun tutsağıdırlar. Anlattıklannın gerçek
olması da hıç gerekmez.
Gece dolaşılıp, sabah geri dönülen çayır-
lar bile, bır vazının konusu olabılır.
PENCERE
ARADABIR
Doç. Dr. BİN.NL'R YEŞtLYAPRAK
Gazi Üniversitesi Öğretim Uyesi
Demokratikleşme
Sorunu...
Kadın hakları konusunda gerçekleştirilen etkinlik-
lerde dikkati çeken önemli bir nokta, etkinliklerin sa-
dece kadın kuruluşlan tarafından değil, pek çok de-
mokratik kitle örgütlerince düzenlenmiş olması ve
katılımın, ilginin yoğunluğunun gözlenmesi olmuştur.
Bu, sevinilecek bir gözlemdir. Artık Türkiye'de ve dün-
yada "kadın sorunu "nun sadece "kadınlara özgü",
"kadınlar ıçm bır sorun" olarak görülmesi gibi bir
yanlış algılamanın terk edılmeye başlamış olduğunu
gösterır. Daha önemlısıyse, bu sorunun bir demok-
rası sorunu olduğu ve toplumun demokratikleşmesi
sürecınde aşılması gereken bir engel olarak kabul
edılmesıyle bırlikte tüm demokratik kuruluşların so-
runu sahiplenme konusunda ortaya koydukları olum-
lu tavırdır.
Böylece toplumumuzda "kadın-erkek eşitsizliği'ni
tartışmanın artık "anlamsız", "gereksız" yada "lüks"
olarak görülemeyecek nitelikte bir "çağdaşlaşma"
ve "demokratikleşme " sorunu olduğu yolunda bir bi-
lincın oluşmaya başlamış olması umut vencidir.
Artık anlaşılmaktadır kı, kadınlara karşı eşitsizliğin,
haksızlığın hüküm sürdüğü bır toplum, çağdaş bir
toplum olamaz. Ünlü bilım adamı Stuart Mill "Biruy-
garlığın düzeyinı ölçmek ıstersenız, kadının yaşam
koşullanna bakınız" sözüyle, kadının durumunun,
toplumun gelışmışlik düzeyinin çok açık ve somut bir
göstergesi olduğunu vurgulamaktadır. Kuşkusuz bu
göstergenın. olumlu bır düzeyı göstermesi sadece 8
martlarda "etkin"olmaklasaglanamaz. Yılın geri ka-
lan 364 gününde de bu amaca yönelik çabalann sür-
dürulmesi gereklidir.
Dünyada ve Türkiye'de kadın hakları hareketı uzun
bır yolda zaman zaman "tökezleyerek"', yavaş da ol-
sa sürüyor. Dünyada kadın hakları hareketinın ama-
cı, her alanda kadın-erkek eşitliğını sağlamaya ve in-
sanca bir yaşam ülküsüne yöneliktir. 19. yüzyılda
başlayan bu hareket Amerika'da ilk başansını 1. Dün-
ya Savaşı sonrasında, kadınlara oy hakkı tanıyan ana-
yasa değışiklığıni sağlayarak kazanmıştır. Bu başan-
dan sonra uzun bır durgunluk dönemine giren hare-
ket yeniden hızlanmış ve 1970'lere damgasını vura-
cak duruma gelmiştir.
Kadın hakları hareketı özellikle iş alanında, eğitim
hakkında. çalışan kadınların çocuklan için ücretsiz
bakım hızmetlerinin sağlanması konusunda, aılede-
ki görev ve sorumluluklarda cinsiyete göre rol benim-
setılmesınin durdurulmasında kadın-erkek eşitliğini
sağlama amacı güder. Toplumda kadınlan edilgen
(pasif) konumda bırakan; erkeklerin ise güçlü, etkin
ve egemen olduğu şeklindeki kalıp yargılann değiş-
tirilmesi, kürtajın yasallaştınlması, cinsel sömürünün
sona erdirilmesi, cinsel taciz, tecavüz ve kadının seks
objesi olarak kullanılmasına son verilmesi de bu
amaçlar arasındadır elbette.
Bu amaçlar doğrultusunda, kadının ezilmiş/iği ol-
gusu, ülkeleri biriikte hareket etmeye yöneltmiştir.
Özellikle 1975'in Dünya Kadın Yılı ilan edilmesiyle
kadınlara yönelik araştırma ve yayınlara önem veril-
miş, bu soaına eğilenlerin dünya çapında sayılan art-
mış. uluslararası toplantılar geniş ilgi görmüştür.
En son, geçen yıl Pekin Dünya Konferansı'na ka-
tılmış olan 185 ülkenin ortak bir eylem platformuna
imza atmış olması çok önemlidir. Bu, bütün dünya ka-
dınlarının aynı şeyi istediğini ve aynı temel ilkeleri
onayladığını gösteriyor. Alınan kararlareyleme dönü-
şüp gerçekleşebilirse, bu bizi daha aydınlık yannla-
ra ulaştıracaktır kuşkusuz. Bu inanç, konferansın ana
mesajında şöyle ıfade edilmiştir:
"Geleceğımiz, yavaş yavaş zincirlerini kırmaya
başlayan, ınsanlığın unutulmuşyansı olan biz kadın-
ların ellerindedir."
Ülkemizdeki duruma baktığımızda, dünya kadın
hareketine koşut olarak Türkiye'de de kadınlar bilinç-
lenme ve haklarını arama süreci yaşamaktadır. Bu,
aydınlık-uygarlık-demokrasi yolunu açacak ve ül-
kemıze mutluluk getırecektir.
GENEL KURUL DUYURUSU
Kuruluşumuz 35. Genel Kurulu 15.04.1996
Pazartesi saat 14.00'te yeni merkez tesisleri
olan Postane Mah. Tersaneler Cad. No: 26
Tuzla adresinde toplanacak olup
gündemindeki maddeleri görüşecektir.
temsilcilere ve ilgililere duyurulur.
TÜRK LOYDU VAKFI
YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Sigara içenler!
Bugün kendinize değerli bir fırsat verin: Sigarayj
bırakın.
TÜRK KALP VAKFI
Tel.: (0.212) 275 12 44(7 Hat) Faks: 266 47 12
Düş ve Gerçek
KAZIM YENICE Hukukçu
A
nımsayacaksınız. geçen yıl Mec-
lıs'te değışıklıklere uğravan Seçim
Yasası'nın bazı hükumlerının ıptalı
ıstemıyle, yeterlı sayıda parlamen-
tenmız Anayasa Mahkemesı'ne
başvurmuşlardı Kendısınde olma-
yan bırguç vehmeden ogünün Ba^bakanı "*._Seçim
Vasası ipfal edilirse. bunu siyasai karar olarak değer-
lendiririm..*" buyurmuşlardı Polıtıkacılanmızın bu
konulardakı duyarlılıklarının (!) bılıncındeyım Yı-
ne de bır kez daha demokratik yönetımlerden. güç-
lerarası dengeden. hukuk de\ letınden soz eden bırya-
zı hazırlıvordum Araya gıren bır tratık kazası yazı-
mı tamamlayıp Cumhuriyet'e yollamamı onledı
Aradan aylar geçtı Bır genel seçım ve haylı ılgınç
bir seçım sonrası ya>adık. Sanırım benım de bu a>a-
mada konuv u degıştırmem gerekıyordu Olu^turulan
yenı koalısyon, ülke v önetımıne el korken bır duş ku-
rabılırdım Daha dofrusu. ülkemle ılgılı dü^ü kur-
mu^tum Bu düs. "Nasıl Bir Türki>«" ba^lıklı yazı-
mın konusuydu (*)
O gunden bugune hıçbır şey değışmedi. Ben de bu
umutlanmı vıttrmış değılım. Şöyle bır düş kurmuş-
tum
20 yuzyıl bıterken artakalan notlarda. Türk top-
lumu ıçın şu ovgülu satırlara yer venldığıni düşünün.
Son yıllarda Türkiye'de çok şey değıştı Aydınlığa,
erdeme. ınsancıl amaçlara. çağı aşmaya ıçtenlıklı bır
yonelış var Denebılır kı ortak bır çağn yurt düzeyi-
nı bır uçtan bır uca sardı. Adsız. ama olumlu bıryak-
laşım tuııı varlijgımızı ışıklandınp bıçimlend'iriyor
- Liderlenn gözlemlenen vaşantısına, sı^asal ah-
lajvsal sorumluluklanndaki bıhncın aynası ^nebılır.
oluşturmanın ötesınde. som bır ınanca dönüşmüştü
Yargı, bağımMZ ve yansız olma nıtelığıne bütü-
nüyle sarınmıştı Suçlama. hazırlık aşamas>ında sa-
vunma>ı bırlikte getınvordu 1988 yılında ımzaladı-
ğımı/ Işkencenın Onlenmesı Av rupa Sözleşmesı'nın
ve Bırleşmı^ Vtilletler l>kencenın Onlenmesı Anlaş-
ması'nın en lyı uygulayaciM olan Türkıye'den. ulus-
lararası forumlarda övgtıvle soz edılıvordu.
Kollukta. adalet bılıncı, acıma ve vardımcı olma
duygulanyla bütünleşmıştı Burokrasıde dürust/ük.
hızmette eşıtlık. hak ve özgurluklere saygı vardı
Haksızlık. yolsuzluk. avanta. kayıncılık. hacıağalık
tarıhe karışmı^tı üünün seçım yasalarının dengelı.
eşıtlıkçı ve demokratik kurallar ıçerdığınden kımse
kuşku duvmııyordu. Partı vönetımlerı ve partılıler.
özverılı ve kadırbılırdı Alçakgönüllu gerçek değer-
leraranarak kendılerme herdüzejdegörev venlıyor.
bır köşeye \ ıtılmelenne göz yumulmuyordu
Lnnersıteler. bılım<«l-_vöııetsel-malıözerklık ıçın-
de. seçkın oğretıın kadrosunu oluşturmuştu. Kürsü.
laboratuvar ve kütüphanelerde geniş boyutlu bılım-
sel çalışmalar. Batı'da tanınmış unıversıtelerden ve
bılım kurullanndan hıç de geri kalmıyordu. Ozerk-
hğınınbılıncınevaranTRTdenesnelvayınlanvedo-
yurucu programlanyla gerçekten kıvanç verıcıydı.
- Anlayış ve huzur. aılede başlıvordu. Komşııya.
yerlı veyabancıyayardım ıçtenlıklı vegüleryüzluy-
dü Çevre. düzenlı. temız. doğal bıryebillığe bürüıı-
müş: kaba gürultüden anndırılmı^tı. Halkın bakımlı
ormanlara. kırlennvmı> denızü. tüm doğal zengın-
-«)ıklcreluikusukola>caseziDyo«lu Dostluk veıçten-
lık, büyûk değerdi. Farklı görü^Jere hoşgorülu. du-
şünceye saygılı yaklaş:!ıyordu. Yasal guvence yaygın
Ulke çıkarlannı gözetmede. gerçeklen saptırmadan-^ve ınandıncıvdı. Halk, ülke sorunlannda. belde ve
yansıtmada. halkı anlamada ve sorunlanna yennde
çozümlergetırmedearalanndacentılmeneebırvanş
var Düşünür F. Bacon*un dedığı gıbı "büvükikîvüz-
lü" durumuna duşmemek ıçın 'küçük poütika" ya-
pılnııvor artık
Inga Knıgmann Randolf vaktıvle bır yazısmda:
"Politik çalışma belirgin amaç \e göriinge demekrir.
Güven verici.oJunılu sonuçlara ulasma. çaba te uzun
soluk ister. Ters tepkikr uıraıtsu/luğa düşürmtnıelL
çıionazsokaklaryolbulınaanryişlannıdurdurnıama-
bdır" dıvordu (Entvvıcklung und Zusanmenarbeıt-
9 1985) Bugün Türkıye'de bu tıppolıtıkacılara hay-
lı örnek verebılırsinız.
- Hukuk. olağanüstü dönemlerin demokratik dü-
zene ters düşen hükümlerinden arındınlmıştır Y'uma-
ğın çözümüne anayasadan başlanmış. tüm vasalar
bırer bırer taranmıştır Temel hak ve özgurluklere,
ekonomtk çıkariara. sosyal-kültüre örgütlenmelere
vurulmuş ketlerin partilerarası komısvonlarda gıde-
rilmesı güçolmadı.
Atatürkçülük. anık sözde değıldı; benımsenmiş
gerçek bır olguydu Çağın gereksındıği demokratik.
laık. sosyal hukuk devletı olma ahdı. yazılı metın
çevre dıizenındesuskunluğu bırakmıştı Onun konu-
şan. hak arayan. her yerde varlığını duyuran kışılığı
gomiezlıkten gehnemezdı.
Okuma. öğrenme ve öğretme istenci kitaplıklan
zengınleştırmış: öğretmen gözde büyümüş. eskı say-
gın yenne oturtıılmuştu. Camılerımızde vaazlar, hut-
beler barışçıldı. Konuşmalar. kın ve dü^manlık duy-
gularından anndırılmıştı Bu ülkenin ınsanlannı bır-
bınne yabancılaştırmıyor, daha da yaklaştırıyordu.
Sohbetlerde. açık- kapalı yer toplantılannda bağnaz-
lık kovulmuş, yennı yapıcı ınsancıl yaklaşım-almış-
tı. Toplumsal huzur. çevreden ev lere. ışyerlenne ya-
yılıyordu. Varlıkların düzenlı ve sağlıklı bırörgütlen-
me ıçınde: kreş. yu\a. bakımevı. huzurevı, hastane.
okul. yurt yaptırma ve yaşatma çabalan görülmeye
değerdı Düğünlerde. yaş günlennde. ben/en top-
lantılardagöstenşlısavurganlıklarterkedılmıştı. Art-
tınlan her kuruş ınsanı yücelrmeye. doğayı daha da
güzelleştırmeye çalışan kurumvekuruluşlannkasa-
sına gıriyordu. Özürlü çocuklann bakımına. eğıtımı-
neözel bırönem verılmekteydı.Sokakaralannda,du-
var dıplennde dılenen. suça ıtılen çocuklara: köprü
altlanna bırakılan bebeklere rastlanmıyordu "Ey
kimsesiz »are çocuklar. Heie sizJer, hele stder!" dıye
seslenen Tevfik Fîkret bugün yaşasa. herhalde huzur
duyacaktı
- Köşedönme çabalan. haksız kazançlar. kestııme-
den vurgunlar yennı alınterı ile kazanca bırakmıştı
Işverenler; ışçının üretıme katkısının bılıncınde eme-
ğe. ışçılennın sosyal-ekonomık haklarına saygılıydı.
Geçım endekslenyle ücretler arasında, refaha götu-
ren adıl bırdenge kurulmuştu. Emekçı. anlaşılmış ol-
maktan kaynaklanan huzurla. ışındedaha venmlı ol-
mayı görev sayıyordu.
Yurtdışındaçalışanlanmız, ışkuranlanmızyaban-
eı bankalardakı mılyarlık mark. dolarbınkımlennı -
Türk parasının güçlenmesi karşısında- Türk banka-
lanna ya da yurtıçındekı yatınmlara aktanyorlardı.
Türk parası borsalarda, uluslararası pazarlarda ara-
nan konvertıbl bır ekonomik degerdı
- Bu güzel ülke. Kanun Hükmünde Kararnameler-
le değıl: anayasal, yasal kural düzenlemelerle yöne-
tılıyordu. Hükümetler laf ebelığı yapmıyor. dürüst-
lüklen ve yapıcı çalışmalanyla kendılenne beslenen
guvenı pekıştınyorlardı
Tevhıdı Tednsat Kanunu'nun 4 maddesının odün-
süz uygulanması bılıncıneçoktan vanlmış. ımam-ha-
tıp lıselerı. öbür meslekı eğıtım kuruluşlan gibi bel-
lıamaçsalhızmeteyönlendınlmıştı 1988yıltndaDi-
yanet Işlennde ilkokulu bıtırmış 23 bın müftü. vaiz,
ımam ve hatıbm yennı artık meslek egitimı görmüş
imam-hatıp liselen ve ılahıyat fakültelen mezunlan
jlıyordu.
Ülkede adıl bır vergı düzeni vardı. Prof Dr. llter
Akat'ın 1988 yılında 45 mılyardolara ulaştığım söy-
ledığı yurtdışına kaçınlmış kara para büyuk oranda
y urda dönmüş. banka hesaplanna geçmiş ya da yurt
duzeyınde-yatınma dönüşmüştü. Yenı borçlanmala-
ra gıdılmiyordu. Dtş borçlanmızın, uygun koşullar-
da kısa sürede son bulması beklenıyordu. Uluslara-
rası malı kuruluşlarda ve siyasai çevrelerde Türkıye
Cumhunyetı'nın saygınlığı doruktaydı.
V'e Türkiye, bu aydınlık görünümünü. tutarlı ve
onurlu demokratik polıtikasına ve çağdaslık anlayı-
şına borçluydu. Atatürk"NemutluTürkümdiyene*'
derken ne kadar haklıydı.
- Düş ve gerçek.. Yıllar önce Muallim Nad: "Sen
olnusan e> hayali ümmid / Kabil midir izdivadı önv
rüm" dı>e başlayan dızelerden sonra dıktığı "umut
ndanının binlervasamasTnı dılıyordu Şe> h Galip ıse
"Zekâh yok, zarar efmez, rükenmez eksilmez" dı ve
kurduğu düşle avunuyordu.Gerçeklen görelım. Top-
lumlan mutluluğa götüren çağdaş ınsancıl değerlere
yüzümüzü dönelım. lyı örnekler siyasai yonetımler-
de başlar Oy uğruna din sömürüsünü. halk dalkavuk-
/uğunu. köşe dönme cambazlıklannı 21 yüzyıla ta-
şımayalım. Cumhunyete, laıkhğe, hukuk devletıne.
dürüstlüğe ve çalışkanlığa sahıp çıkafım. Haklı bek-
lentılerimızın buruk gönüllerdekı tutsaklığı artık son
bulsun.
* Yaşananlanlan Izler - hlenimler (Çağdaş Yayın-
lan -19901
ŞuppiluliumaL
Kimi sözcükler insanın bellegine çengell/ığne gi-
bi takılır kalır. üse tarih kitabında okuduğumuz ün-
lü Hitit Kralı'nın adı neydi?.. Bugün desorsan/z, hiç
duraksamadan yanıtını verebilirim:
Şuppiluliuma...
O günlerde Hitit uygarlığını tarih dersinde niçin
öğrendiğimızi nereden bilecektım?..
Öğrenci avareliğinin neşesinde, Şuppiluliuma ile
gırgırgeçmekten öte bir 'vizyon 'umuz elbette yok-
tu; ama, sonradan öğrendim ki Osmanlı dönemın-
de okullarda yalnız padişahlarla oturulup kalkılıp,
Anadolu uygarlıklan okutulmazdı.
Okutulmazdı ne demek!.. Osmanlı, Anadolu'nun
eskı tarihine teğet bile geçmemiştir.
•
Masamın üstünde bir kitap duruyor...
Adı:
"Hatti ve Hitit Uygarlıklan." ••-•-• '
Yazan:
Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal.
Yayımlayan: ' '
Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı.
Devbiryapıt...
Kıtabın yazan EkremAkurgal, 1923 Devrimi'nın
gençlerinden ve günümüzün delikanlılarından bi-
lim adamı!.. Ünü uluslararasında dalgalanıyor; ba-
şarrtan bu köşeye sığamayacak çapta zengın bır
vitrin oluşturuyor; kışiliğınin aydınlığı, Anadolu uy-
gartığının bağrından türemiş Hitit güneşı gibi gü-
nümüze ışıklarını serpiyor.
Masamın üstündeki 'Hattı ve Hitit Uygarlıklan'
adındakı kitap, Akurgal'ın, Almanya'da Himmer
Yayınevi tarafından basıldıktan sonra Ingilizce ve
Italyancaya çevrilen yapıtının Türkçede genişletil-
miş baskısı...
Kitabı açtım, lisede bellediğim Şuppiluliuma'yı
elimle koymuş gıbi buldum...
Hıtıtlerin unutulmaz kralı!...
Anadolu'da bınlerce yıl sonra bır Mustafa Ke-
mal'in dogacağını ve krallığının adını okulların ta-
rih derslerine geçıreceğıni ne bilsin!..
•
Ekrem Akurgal yazıyor:
"Alman bılım adamları ılk Hitit kazısını 1906'da
Boğazköy'de (Hattuşa 'da) gerçekleştirmişler, ora-
da bulunan çivi yazısı ıle yazılı tabletlerdeki Hitit
dilini 1917'de Hrozny çözmüş. (...) Bu evrede,
söz konusu alanda henûz yetışmiş Türk filolog ve
arkeoloğu yoktu.
Türkiye'de Hitit dılinın ve sanatının incelenme-
ye alınması bilim adamlarının değil, Atatürk'ün
eseridır. Büyük önder 'Anadolu bızimdir' dıyen
bazıyabancı yayılmacı akımlann iddialarını çürüt-
mek üzere 1930'lann başında Türk Tarih Kuru-
mu'nu kurarak Hıtitlerin ve Anadolu'da yaşamış
eski uygaıiıkların araştırılmasını sağladı. Atatürk
bu bağlamda üç etkinlik geliştirdi: 1)Anadolu 'nun
eski tarıhi ve arkeolojisi konularında yetişmelen
için 1930-1933'lerde Avrupa'ya ve Amerika'ya
öğrencigönderdı. 2) 1935'te Alacahöyükkazıla-
nnı başlattı. 3) Nazıler dönemindeki Almanya 'dan
davet edilen bilim adamjan arasında Sümer, ^ s *
sur ve Hitit dili uzmanlannı da özellikle çağırttı."
Gösterilen hedef ve yapılan yatınm ürünlerini ve-
riyor, eski Anadolu uygarlıklan dallarında Türki-
ye'de ntce bilim adamı yetişiyor; bu topraklarda ya-
şayan Türkler ırk, halk, ulus, din, mezhep ayırma-
dan geçmışın tüm uygarlıklanna sahip çıkıyortar.
Ne güzel!..
Bu güzellığın ürünlennden Akurgal, anıtsal bir ki-
şılik kazanmıştır; yabancı dillerde baskılan yüzbin-
leri aşan kitaplan vardır.
•
Mustafa Kemal'ın düşmanları, "Kemalizm'in
resmi tarih tez/"nden söz açarak yalan yanlış sav-
lan öne sürerfer; peki, Hititoloji Kemalizmin resmi
tarih tezi mi?..
Kim bilir belki Şuppiluliuma da Atatürkçü idı de
lise ders kıtaplannda bize bu nedenle eskı Hitit
kralını okutup belletmışlerdi.
Pimapen markası bir kalife
göstergesidir, artı... Ülkemizde
"pencere" kavramına yeni
boyutiar kazandıran Pimapen, aynı
zamanda sektörünün lideridir, artı...
Pimapen Pencere Sistemleri
Türkiye'nin dört bir yanına
yayılmış Pimapen Bayileri
tarafından satılır ve Htizlikle
uygulanır. Pencere alırken mutlaka
sorun; markası Pimapen mi?
Marlcasıyla artı değer
Çünkü, bu açılardan
baktığınızda Pimapen, dünya
kalitesinde üretilen, uluslararası
bir markadır...
ıft (P pjMAp£N bir PIMAŞ ürünudür