23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 NİSAN 1996 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Bir Kır Gezintisi ÇELİKGÜLERSOY N erede yapanm ben, kır ge- zintisını de? Doğrusu. 3 me\ sım. Tiroller'de, Bav- vera'da ya da lskoçya'da dolaşmak da çok keyıflı- dir, ama benım bırkere ka- nıma kanşmış. ılla Istanbul olmalı, bır ke- re ışm ıçınde Pekı bu diyarda kır mı kaldı kı dıveceksınız? 0 da doğru. Fakat benım bu gezımde. ınan olsun. geniş kırlar gör- dum. zümrüt gıbı çayırlar \e ağaçlıklar, ger- çekten çok giizel yerlerdı Sızdeberaberol- maliNdınız. sizey "görmedigim-bilmediğim kaarTter!" Bıryol arkada$ı aldı benı götiir- du. bu şımdıye kadar tanımamış olduğum yerlere. İkimizdeat üzerindeydik. Aslında ben ata binmesını de bılmem ya. nasılsa becerebılıvordum. Öyleahım şahım bırbı- nek de sayilmazdı bana düşen. hatta eğer- sizdı. Alıpbaş.ımızı uzandık. bılmedığimız yönlere. Vadılere ındık. Düzlüklere gelın- ce koşturduk \e de yamaçlara çıktık. Her yer. yemyesıldı. Ağaçtan çok. çımen ve ça- yır egemendı. Sağda-solda resım gıbi top ağaçlar da görüyorduk. Yerlennı lam bılemeyeceğim. doğrusu Kımı yokuşlar. benim eskiden Çambca'dan Hıdiv kasnna giderken otomobille indigim yota benzivordu. Sız de bır gün gınn. görür- sünüz. çe\re yoluna gelmeden sağdan sa- par. Beylerbeyı'ne ınersınız. Yukanlarda, meyvelık bahçeler içinde üç-beş tane kır e\ ı kalmış. öyle duruyorlar. Bunlar Istan- bu! mımansmde de değıl. Anadolu üslu- bunda. kuru gıbı se\ ımlı şeyler Helebirta- nesi, sağ tarafta, Konva'dan, Bolu'dan >u- murta getirmiş bir köylü gibi. gülümse\en bir ev. Ondan aşağısi, yanı bır zamanlann ıncırbahçelen ve bostanlan. şımdılerde be- ton tırpanını yemiş. allak-bullak. Biz at üstünde gıderken ışte orasının. sanki30 yıl öncesinden geçiyorduk. Sonun- da bır yere ulaştık kı tuhaf şey, Kasımpa- şa'nın içleriymiş! Kımse bıze sövlemedı. ama öyle sezınledım Yaşı bıraz ılerlemış olanlarbılırler. Haliçten Kasımpaşa köyü- ne gınp arkalara doğru yürüdükçe. önce çarşı-pazar geçilırdı Sonra ıkı katlı küçü- mencık ve bıtışık yoksul evlerının sıralan- dığı kasvetlı dar sokaklaraşılırdı. Semt bı- tınce de arkalarda. ıkı yanda hafıf tatlı ya- maçlar dalgalanırken uçsuz bucaksız bos- tanlara ve kırlara ulaşılırdı. ÇevTede çıt çık- mazdı. Bu gezıde. öyle bır yerlere de gıt- tık. Kasımpaşa arkalannın, eski Phalepa- şa bostanlannın dKarı gibi ıssız, veşil ve de bomboş kıriaruıda geziyorduk. Vadı ıçınde şınltılı birdereakıyordu. Ru- hıunu dinlendiren kesin bir sessİziik ne ka- dar egemendı. anlatamam. Bır ev, dıkkatımi çektı. Adamın biri, aı- lesinı almış, sol yamaca bır kır evı oturt- muştu. Tam üstlerınde de koca bır ağaç. Yıldız'da komşumuz Halil Ağa'nın bostan evi gibL Yalnız bunun az ötesınde. mesıre yenne benzer küçük bır düzlük vardı. Ora- ya da birkaç kişı uzanmış. saz çalmaktay- dılar. O çalgı seslennı de sankı hâlâ duyu- yorgıbıyım. Bızde küçük derenin kenann- da atlarımızdan ındık. flende bır talıka arabanın önünde. yere sofra kurmuş bıraıle gördük. Genç bir kız- lan. tatlı sesıvlene giizel bırşarkı söylüvor- du. O zamana kadar duymaımş olduğum bir ezgiydi, bu okuduğu. Fakat o pınar gibi ses de kulaklanmda kaldL Vakıt öğlevdı Bız de çıkınlanmızı açtık. Yol arkadaşım kumanya olarak sadece so- ğan ekmek koymaınış mı' O da tuhaf bır şey. ama ne yaparsınız? Soğanlar ıyıce kı- yılmıştı Onu ekmeğe katık edıp yerken, şarkı söyleyen ıncı gıbı kız. yennden kal- kıp bıze doğru geldı ve elındeki tabaktan yemeğınınvansmıbızımsahanlanmızaak- tardı Beyaz peynırh. ganp bır azıktı bu. Hcr şevi ha> retle se> redi>ordum. Fakat bu yemeği pa> lasma olavı. inan ol- sun, gözlerimden vaşlan boşandırdı. Zaten sabahtan ben. bır bır gezıp tanık olduğum o nıcedır yitırdığımız (sonsuza dek) çıkıp gıtmiş bütün doğal güzellıklerle dolmuş- tum. Ve göz pınaıianma kadar yükselen dunı bir göl gibi du\ gulara batmıştım. Ama kızın o gözü tokluğu \e daha ken- dısı doymadan. tanımadığı yolculara yeme- ğını venşı yok mu benı tam teslım almıştı. Yıne nıcedır, yıtırdığtmız ve unuttuğumuz bır konukseverlık, bir ınsancıllık ve bır 4 *bizciJlik""yüreğımı ezmıştı. Kalabalıkla ılışkım. ışım gücüm. artık çok azaldı. Oto- büs yolcusu da değılım. TV kanallan ıle de başım hoş deöıl Ama huyum kurusun. her sabah 4 gazeteyı hatmedenm. Bol renklı basınm özellıkle 3. sayfalan. toplunıu her günodamagetıripbocaediyor Irzageçme- ler. kesıp bıçmeler. ucuza kıralanan tetık- çıler. evden kaçmalar, yalnız kalıp ağlayan bebekler.. Bunlarla doluyorum. her sabah. Onun için midir kio at gezisL beni alıp ha- val olmuş dıyarlara götürdü? Ondan dola- > ı mı şarkı söy leyen o sırma saçlı kız, üs- telık yemeğını de kendısı yemeyıp bızege- tınnce. aklımı başımdan aldı? Öyle olsa gerek. Vıtirdiğimiz bir bütün dünyadan, bir panjur açıJdı, o at gezisinde. Sırma saçlı o kız. Halıl ağanın kızı. Bedri- ye Ablaya da ne kadar benzıyordu. Bugün- kü Yıldız Bulvarı 'na doğru eğımle ınen ya- maçtakı. bostan evinın kızı Beyaz kireçle badanalı tek katlı evlennın malta taşı döşe- lı küçük ön bahçesınde. yastıklara. perde- lere. renklı kana\ ıçeler ören. yere gömülü küpten bana senn sular ıçıren. benim için bo> -bm keiebekJer foplav ıp biriktiren, bos- tan evinin sarışın komşu kızı. Evet. bu da ona çok benzıyordu. Ama ev lerı neden ıkı katlıydı'.' Altı kireç badanalı. üstütahtakaplamalı'.'Tıpkı, Ihla- mur üstündekı Dikili Taş ba>ın. bomboş kırlar halindevktn. sütçümüz "Nevrekop- lu'nun yamaç başındaki yalnız ve ıssız evi gibi. Anlayamadım. Lyandığımdayüzümün gözierinden aşa- ğısu sınlsıklamdı. Işığı. yakıp baktım. saat sabahın 5'iydi. HenüzE>>entepe'deydık.ozamanlar Bende vankı Gayrettepe'nin üst-üste bindirilmiş vollarından gelen gümbiiıtii\e karşı ke- penklerlesıki-sıkıva örttüğüm Esentepe'de- ki evin yatak odasının karanlığı içinde de- ğildim de biraz öncesine kadar gezdiğim kniann zümrüt yeşillikleri içinde. hâlâ yü- rüyor gıbıydım. Kalkmak ve güne başla- mak için erken bır vakıtti. Yine de oturup, gördüklerımı bır düşündüm. Bu rüyanın yorumunu kıme yaptırmalıydım? Kımilen. Freud'un labirentlennebaşvu- racaktı. Doktoriara göre olay o da değıldır. Sabaha karşı bu saatler. tansıyonun yüksel- diği en tehlıkelı zaman dilımıdır. Rüyalar onun ıçtn kanşık olabilıyor. Yanı onlara kaisa. özlemJer*esevgHerde- ğil de kan basıncı gibi densiz bir iş. ba^role çıkar. Hekımler de haklı olabılır Fakat bu maddi kan basıncını, böylesıne yükselten. moral etkenlen ne yapacağız? Bunları düşünürken oturup. gezıntımı hemenkâğıdadökmezsem. bır daha hıçto- parlayamayacagımı anladım. Düşündükçe ve odada y ürüdükçe, gözlerimdeki zümrüt düma. benden gitgide uzaklaşmaktaydı. Kalemı elıme alıp masaya oturdum. Buya- n. o sabah karanlıgınm bir üninüdür, işte. Yıne de gördüklerimı tam aktarabıldığı- mı sanmryorum. Rüya. bırmakaleye ne ka- dar sığabı1ır? Rüya, sürrealisttir,aynay a gır- mez. Ama yazmakdahandıyse, kutsaJde- necek kadar soylu bır işe soyunmaktır Ve yazarlar da ıçlenndekıni hep **o bilmedik- leri görmedikleri okurlanna" taşımak \e dünyalanm onlarla paylaşmak gıbı bır tut- kunun tutsağıdırlar. Anlattıklannın gerçek olması da hıç gerekmez. Gece dolaşılıp, sabah geri dönülen çayır- lar bile, bır vazının konusu olabılır. PENCERE ARADABIR Doç. Dr. BİN.NL'R YEŞtLYAPRAK Gazi Üniversitesi Öğretim Uyesi Demokratikleşme Sorunu... Kadın hakları konusunda gerçekleştirilen etkinlik- lerde dikkati çeken önemli bir nokta, etkinliklerin sa- dece kadın kuruluşlan tarafından değil, pek çok de- mokratik kitle örgütlerince düzenlenmiş olması ve katılımın, ilginin yoğunluğunun gözlenmesi olmuştur. Bu, sevinilecek bir gözlemdir. Artık Türkiye'de ve dün- yada "kadın sorunu "nun sadece "kadınlara özgü", "kadınlar ıçm bır sorun" olarak görülmesi gibi bir yanlış algılamanın terk edılmeye başlamış olduğunu gösterır. Daha önemlısıyse, bu sorunun bir demok- rası sorunu olduğu ve toplumun demokratikleşmesi sürecınde aşılması gereken bir engel olarak kabul edılmesıyle bırlikte tüm demokratik kuruluşların so- runu sahiplenme konusunda ortaya koydukları olum- lu tavırdır. Böylece toplumumuzda "kadın-erkek eşitsizliği'ni tartışmanın artık "anlamsız", "gereksız" yada "lüks" olarak görülemeyecek nitelikte bir "çağdaşlaşma" ve "demokratikleşme " sorunu olduğu yolunda bir bi- lincın oluşmaya başlamış olması umut vencidir. Artık anlaşılmaktadır kı, kadınlara karşı eşitsizliğin, haksızlığın hüküm sürdüğü bır toplum, çağdaş bir toplum olamaz. Ünlü bilım adamı Stuart Mill "Biruy- garlığın düzeyinı ölçmek ıstersenız, kadının yaşam koşullanna bakınız" sözüyle, kadının durumunun, toplumun gelışmışlik düzeyinin çok açık ve somut bir göstergesi olduğunu vurgulamaktadır. Kuşkusuz bu göstergenın. olumlu bır düzeyı göstermesi sadece 8 martlarda "etkin"olmaklasaglanamaz. Yılın geri ka- lan 364 gününde de bu amaca yönelik çabalann sür- dürulmesi gereklidir. Dünyada ve Türkiye'de kadın hakları hareketı uzun bır yolda zaman zaman "tökezleyerek"', yavaş da ol- sa sürüyor. Dünyada kadın hakları hareketinın ama- cı, her alanda kadın-erkek eşitliğını sağlamaya ve in- sanca bir yaşam ülküsüne yöneliktir. 19. yüzyılda başlayan bu hareket Amerika'da ilk başansını 1. Dün- ya Savaşı sonrasında, kadınlara oy hakkı tanıyan ana- yasa değışiklığıni sağlayarak kazanmıştır. Bu başan- dan sonra uzun bır durgunluk dönemine giren hare- ket yeniden hızlanmış ve 1970'lere damgasını vura- cak duruma gelmiştir. Kadın hakları hareketı özellikle iş alanında, eğitim hakkında. çalışan kadınların çocuklan için ücretsiz bakım hızmetlerinin sağlanması konusunda, aılede- ki görev ve sorumluluklarda cinsiyete göre rol benim- setılmesınin durdurulmasında kadın-erkek eşitliğini sağlama amacı güder. Toplumda kadınlan edilgen (pasif) konumda bırakan; erkeklerin ise güçlü, etkin ve egemen olduğu şeklindeki kalıp yargılann değiş- tirilmesi, kürtajın yasallaştınlması, cinsel sömürünün sona erdirilmesi, cinsel taciz, tecavüz ve kadının seks objesi olarak kullanılmasına son verilmesi de bu amaçlar arasındadır elbette. Bu amaçlar doğrultusunda, kadının ezilmiş/iği ol- gusu, ülkeleri biriikte hareket etmeye yöneltmiştir. Özellikle 1975'in Dünya Kadın Yılı ilan edilmesiyle kadınlara yönelik araştırma ve yayınlara önem veril- miş, bu soaına eğilenlerin dünya çapında sayılan art- mış. uluslararası toplantılar geniş ilgi görmüştür. En son, geçen yıl Pekin Dünya Konferansı'na ka- tılmış olan 185 ülkenin ortak bir eylem platformuna imza atmış olması çok önemlidir. Bu, bütün dünya ka- dınlarının aynı şeyi istediğini ve aynı temel ilkeleri onayladığını gösteriyor. Alınan kararlareyleme dönü- şüp gerçekleşebilirse, bu bizi daha aydınlık yannla- ra ulaştıracaktır kuşkusuz. Bu inanç, konferansın ana mesajında şöyle ıfade edilmiştir: "Geleceğımiz, yavaş yavaş zincirlerini kırmaya başlayan, ınsanlığın unutulmuşyansı olan biz kadın- ların ellerindedir." Ülkemizdeki duruma baktığımızda, dünya kadın hareketine koşut olarak Türkiye'de de kadınlar bilinç- lenme ve haklarını arama süreci yaşamaktadır. Bu, aydınlık-uygarlık-demokrasi yolunu açacak ve ül- kemıze mutluluk getırecektir. GENEL KURUL DUYURUSU Kuruluşumuz 35. Genel Kurulu 15.04.1996 Pazartesi saat 14.00'te yeni merkez tesisleri olan Postane Mah. Tersaneler Cad. No: 26 Tuzla adresinde toplanacak olup gündemindeki maddeleri görüşecektir. temsilcilere ve ilgililere duyurulur. TÜRK LOYDU VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI Sigara içenler! Bugün kendinize değerli bir fırsat verin: Sigarayj bırakın. TÜRK KALP VAKFI Tel.: (0.212) 275 12 44(7 Hat) Faks: 266 47 12 Düş ve Gerçek KAZIM YENICE Hukukçu A nımsayacaksınız. geçen yıl Mec- lıs'te değışıklıklere uğravan Seçim Yasası'nın bazı hükumlerının ıptalı ıstemıyle, yeterlı sayıda parlamen- tenmız Anayasa Mahkemesı'ne başvurmuşlardı Kendısınde olma- yan bırguç vehmeden ogünün Ba^bakanı "*._Seçim Vasası ipfal edilirse. bunu siyasai karar olarak değer- lendiririm..*" buyurmuşlardı Polıtıkacılanmızın bu konulardakı duyarlılıklarının (!) bılıncındeyım Yı- ne de bır kez daha demokratik yönetımlerden. güç- lerarası dengeden. hukuk de\ letınden soz eden bırya- zı hazırlıvordum Araya gıren bır tratık kazası yazı- mı tamamlayıp Cumhuriyet'e yollamamı onledı Aradan aylar geçtı Bır genel seçım ve haylı ılgınç bir seçım sonrası ya>adık. Sanırım benım de bu a>a- mada konuv u degıştırmem gerekıyordu Olu^turulan yenı koalısyon, ülke v önetımıne el korken bır duş ku- rabılırdım Daha dofrusu. ülkemle ılgılı dü^ü kur- mu^tum Bu düs. "Nasıl Bir Türki>«" ba^lıklı yazı- mın konusuydu (*) O gunden bugune hıçbır şey değışmedi. Ben de bu umutlanmı vıttrmış değılım. Şöyle bır düş kurmuş- tum 20 yuzyıl bıterken artakalan notlarda. Türk top- lumu ıçın şu ovgülu satırlara yer venldığıni düşünün. Son yıllarda Türkiye'de çok şey değıştı Aydınlığa, erdeme. ınsancıl amaçlara. çağı aşmaya ıçtenlıklı bır yonelış var Denebılır kı ortak bır çağn yurt düzeyi- nı bır uçtan bır uca sardı. Adsız. ama olumlu bıryak- laşım tuııı varlijgımızı ışıklandınp bıçimlend'iriyor - Liderlenn gözlemlenen vaşantısına, sı^asal ah- lajvsal sorumluluklanndaki bıhncın aynası ^nebılır. oluşturmanın ötesınde. som bır ınanca dönüşmüştü Yargı, bağımMZ ve yansız olma nıtelığıne bütü- nüyle sarınmıştı Suçlama. hazırlık aşamas>ında sa- vunma>ı bırlikte getınvordu 1988 yılında ımzaladı- ğımı/ Işkencenın Onlenmesı Av rupa Sözleşmesı'nın ve Bırleşmı^ Vtilletler l>kencenın Onlenmesı Anlaş- ması'nın en lyı uygulayaciM olan Türkıye'den. ulus- lararası forumlarda övgtıvle soz edılıvordu. Kollukta. adalet bılıncı, acıma ve vardımcı olma duygulanyla bütünleşmıştı Burokrasıde dürust/ük. hızmette eşıtlık. hak ve özgurluklere saygı vardı Haksızlık. yolsuzluk. avanta. kayıncılık. hacıağalık tarıhe karışmı^tı üünün seçım yasalarının dengelı. eşıtlıkçı ve demokratik kurallar ıçerdığınden kımse kuşku duvmııyordu. Partı vönetımlerı ve partılıler. özverılı ve kadırbılırdı Alçakgönüllu gerçek değer- leraranarak kendılerme herdüzejdegörev venlıyor. bır köşeye \ ıtılmelenne göz yumulmuyordu Lnnersıteler. bılım<«l-_vöııetsel-malıözerklık ıçın- de. seçkın oğretıın kadrosunu oluşturmuştu. Kürsü. laboratuvar ve kütüphanelerde geniş boyutlu bılım- sel çalışmalar. Batı'da tanınmış unıversıtelerden ve bılım kurullanndan hıç de geri kalmıyordu. Ozerk- hğınınbılıncınevaranTRTdenesnelvayınlanvedo- yurucu programlanyla gerçekten kıvanç verıcıydı. - Anlayış ve huzur. aılede başlıvordu. Komşııya. yerlı veyabancıyayardım ıçtenlıklı vegüleryüzluy- dü Çevre. düzenlı. temız. doğal bıryebillığe bürüıı- müş: kaba gürultüden anndırılmı^tı. Halkın bakımlı ormanlara. kırlennvmı> denızü. tüm doğal zengın- -«)ıklcreluikusukola>caseziDyo«lu Dostluk veıçten- lık, büyûk değerdi. Farklı görü^Jere hoşgorülu. du- şünceye saygılı yaklaş:!ıyordu. Yasal guvence yaygın Ulke çıkarlannı gözetmede. gerçeklen saptırmadan-^ve ınandıncıvdı. Halk, ülke sorunlannda. belde ve yansıtmada. halkı anlamada ve sorunlanna yennde çozümlergetırmedearalanndacentılmeneebırvanş var Düşünür F. Bacon*un dedığı gıbı "büvükikîvüz- lü" durumuna duşmemek ıçın 'küçük poütika" ya- pılnııvor artık Inga Knıgmann Randolf vaktıvle bır yazısmda: "Politik çalışma belirgin amaç \e göriinge demekrir. Güven verici.oJunılu sonuçlara ulasma. çaba te uzun soluk ister. Ters tepkikr uıraıtsu/luğa düşürmtnıelL çıionazsokaklaryolbulınaanryişlannıdurdurnıama- bdır" dıvordu (Entvvıcklung und Zusanmenarbeıt- 9 1985) Bugün Türkıye'de bu tıppolıtıkacılara hay- lı örnek verebılırsinız. - Hukuk. olağanüstü dönemlerin demokratik dü- zene ters düşen hükümlerinden arındınlmıştır Y'uma- ğın çözümüne anayasadan başlanmış. tüm vasalar bırer bırer taranmıştır Temel hak ve özgurluklere, ekonomtk çıkariara. sosyal-kültüre örgütlenmelere vurulmuş ketlerin partilerarası komısvonlarda gıde- rilmesı güçolmadı. Atatürkçülük. anık sözde değıldı; benımsenmiş gerçek bır olguydu Çağın gereksındıği demokratik. laık. sosyal hukuk devletı olma ahdı. yazılı metın çevre dıizenındesuskunluğu bırakmıştı Onun konu- şan. hak arayan. her yerde varlığını duyuran kışılığı gomiezlıkten gehnemezdı. Okuma. öğrenme ve öğretme istenci kitaplıklan zengınleştırmış: öğretmen gözde büyümüş. eskı say- gın yenne oturtıılmuştu. Camılerımızde vaazlar, hut- beler barışçıldı. Konuşmalar. kın ve dü^manlık duy- gularından anndırılmıştı Bu ülkenin ınsanlannı bır- bınne yabancılaştırmıyor, daha da yaklaştırıyordu. Sohbetlerde. açık- kapalı yer toplantılannda bağnaz- lık kovulmuş, yennı yapıcı ınsancıl yaklaşım-almış- tı. Toplumsal huzur. çevreden ev lere. ışyerlenne ya- yılıyordu. Varlıkların düzenlı ve sağlıklı bırörgütlen- me ıçınde: kreş. yu\a. bakımevı. huzurevı, hastane. okul. yurt yaptırma ve yaşatma çabalan görülmeye değerdı Düğünlerde. yaş günlennde. ben/en top- lantılardagöstenşlısavurganlıklarterkedılmıştı. Art- tınlan her kuruş ınsanı yücelrmeye. doğayı daha da güzelleştırmeye çalışan kurumvekuruluşlannkasa- sına gıriyordu. Özürlü çocuklann bakımına. eğıtımı- neözel bırönem verılmekteydı.Sokakaralannda,du- var dıplennde dılenen. suça ıtılen çocuklara: köprü altlanna bırakılan bebeklere rastlanmıyordu "Ey kimsesiz »are çocuklar. Heie sizJer, hele stder!" dıye seslenen Tevfik Fîkret bugün yaşasa. herhalde huzur duyacaktı - Köşedönme çabalan. haksız kazançlar. kestııme- den vurgunlar yennı alınterı ile kazanca bırakmıştı Işverenler; ışçının üretıme katkısının bılıncınde eme- ğe. ışçılennın sosyal-ekonomık haklarına saygılıydı. Geçım endekslenyle ücretler arasında, refaha götu- ren adıl bırdenge kurulmuştu. Emekçı. anlaşılmış ol- maktan kaynaklanan huzurla. ışındedaha venmlı ol- mayı görev sayıyordu. Yurtdışındaçalışanlanmız, ışkuranlanmızyaban- eı bankalardakı mılyarlık mark. dolarbınkımlennı - Türk parasının güçlenmesi karşısında- Türk banka- lanna ya da yurtıçındekı yatınmlara aktanyorlardı. Türk parası borsalarda, uluslararası pazarlarda ara- nan konvertıbl bır ekonomik degerdı - Bu güzel ülke. Kanun Hükmünde Kararnameler- le değıl: anayasal, yasal kural düzenlemelerle yöne- tılıyordu. Hükümetler laf ebelığı yapmıyor. dürüst- lüklen ve yapıcı çalışmalanyla kendılenne beslenen guvenı pekıştınyorlardı Tevhıdı Tednsat Kanunu'nun 4 maddesının odün- süz uygulanması bılıncıneçoktan vanlmış. ımam-ha- tıp lıselerı. öbür meslekı eğıtım kuruluşlan gibi bel- lıamaçsalhızmeteyönlendınlmıştı 1988yıltndaDi- yanet Işlennde ilkokulu bıtırmış 23 bın müftü. vaiz, ımam ve hatıbm yennı artık meslek egitimı görmüş imam-hatıp liselen ve ılahıyat fakültelen mezunlan jlıyordu. Ülkede adıl bır vergı düzeni vardı. Prof Dr. llter Akat'ın 1988 yılında 45 mılyardolara ulaştığım söy- ledığı yurtdışına kaçınlmış kara para büyuk oranda y urda dönmüş. banka hesaplanna geçmiş ya da yurt duzeyınde-yatınma dönüşmüştü. Yenı borçlanmala- ra gıdılmiyordu. Dtş borçlanmızın, uygun koşullar- da kısa sürede son bulması beklenıyordu. Uluslara- rası malı kuruluşlarda ve siyasai çevrelerde Türkıye Cumhunyetı'nın saygınlığı doruktaydı. V'e Türkiye, bu aydınlık görünümünü. tutarlı ve onurlu demokratik polıtikasına ve çağdaslık anlayı- şına borçluydu. Atatürk"NemutluTürkümdiyene*' derken ne kadar haklıydı. - Düş ve gerçek.. Yıllar önce Muallim Nad: "Sen olnusan e> hayali ümmid / Kabil midir izdivadı önv rüm" dı>e başlayan dızelerden sonra dıktığı "umut ndanının binlervasamasTnı dılıyordu Şe> h Galip ıse "Zekâh yok, zarar efmez, rükenmez eksilmez" dı ve kurduğu düşle avunuyordu.Gerçeklen görelım. Top- lumlan mutluluğa götüren çağdaş ınsancıl değerlere yüzümüzü dönelım. lyı örnekler siyasai yonetımler- de başlar Oy uğruna din sömürüsünü. halk dalkavuk- /uğunu. köşe dönme cambazlıklannı 21 yüzyıla ta- şımayalım. Cumhunyete, laıkhğe, hukuk devletıne. dürüstlüğe ve çalışkanlığa sahıp çıkafım. Haklı bek- lentılerimızın buruk gönüllerdekı tutsaklığı artık son bulsun. * Yaşananlanlan Izler - hlenimler (Çağdaş Yayın- lan -19901 ŞuppiluliumaL Kimi sözcükler insanın bellegine çengell/ığne gi- bi takılır kalır. üse tarih kitabında okuduğumuz ün- lü Hitit Kralı'nın adı neydi?.. Bugün desorsan/z, hiç duraksamadan yanıtını verebilirim: Şuppiluliuma... O günlerde Hitit uygarlığını tarih dersinde niçin öğrendiğimızi nereden bilecektım?.. Öğrenci avareliğinin neşesinde, Şuppiluliuma ile gırgırgeçmekten öte bir 'vizyon 'umuz elbette yok- tu; ama, sonradan öğrendim ki Osmanlı dönemın- de okullarda yalnız padişahlarla oturulup kalkılıp, Anadolu uygarlıklan okutulmazdı. Okutulmazdı ne demek!.. Osmanlı, Anadolu'nun eskı tarihine teğet bile geçmemiştir. • Masamın üstünde bir kitap duruyor... Adı: "Hatti ve Hitit Uygarlıklan." ••-•-• ' Yazan: Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal. Yayımlayan: ' ' Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı. Devbiryapıt... Kıtabın yazan EkremAkurgal, 1923 Devrimi'nın gençlerinden ve günümüzün delikanlılarından bi- lim adamı!.. Ünü uluslararasında dalgalanıyor; ba- şarrtan bu köşeye sığamayacak çapta zengın bır vitrin oluşturuyor; kışiliğınin aydınlığı, Anadolu uy- gartığının bağrından türemiş Hitit güneşı gibi gü- nümüze ışıklarını serpiyor. Masamın üstündeki 'Hattı ve Hitit Uygarlıklan' adındakı kitap, Akurgal'ın, Almanya'da Himmer Yayınevi tarafından basıldıktan sonra Ingilizce ve Italyancaya çevrilen yapıtının Türkçede genişletil- miş baskısı... Kitabı açtım, lisede bellediğim Şuppiluliuma'yı elimle koymuş gıbi buldum... Hıtıtlerin unutulmaz kralı!... Anadolu'da bınlerce yıl sonra bır Mustafa Ke- mal'in dogacağını ve krallığının adını okulların ta- rih derslerine geçıreceğıni ne bilsin!.. • Ekrem Akurgal yazıyor: "Alman bılım adamları ılk Hitit kazısını 1906'da Boğazköy'de (Hattuşa 'da) gerçekleştirmişler, ora- da bulunan çivi yazısı ıle yazılı tabletlerdeki Hitit dilini 1917'de Hrozny çözmüş. (...) Bu evrede, söz konusu alanda henûz yetışmiş Türk filolog ve arkeoloğu yoktu. Türkiye'de Hitit dılinın ve sanatının incelenme- ye alınması bilim adamlarının değil, Atatürk'ün eseridır. Büyük önder 'Anadolu bızimdir' dıyen bazıyabancı yayılmacı akımlann iddialarını çürüt- mek üzere 1930'lann başında Türk Tarih Kuru- mu'nu kurarak Hıtitlerin ve Anadolu'da yaşamış eski uygaıiıkların araştırılmasını sağladı. Atatürk bu bağlamda üç etkinlik geliştirdi: 1)Anadolu 'nun eski tarıhi ve arkeolojisi konularında yetişmelen için 1930-1933'lerde Avrupa'ya ve Amerika'ya öğrencigönderdı. 2) 1935'te Alacahöyükkazıla- nnı başlattı. 3) Nazıler dönemindeki Almanya 'dan davet edilen bilim adamjan arasında Sümer, ^ s * sur ve Hitit dili uzmanlannı da özellikle çağırttı." Gösterilen hedef ve yapılan yatınm ürünlerini ve- riyor, eski Anadolu uygarlıklan dallarında Türki- ye'de ntce bilim adamı yetişiyor; bu topraklarda ya- şayan Türkler ırk, halk, ulus, din, mezhep ayırma- dan geçmışın tüm uygarlıklanna sahip çıkıyortar. Ne güzel!.. Bu güzellığın ürünlennden Akurgal, anıtsal bir ki- şılik kazanmıştır; yabancı dillerde baskılan yüzbin- leri aşan kitaplan vardır. • Mustafa Kemal'ın düşmanları, "Kemalizm'in resmi tarih tez/"nden söz açarak yalan yanlış sav- lan öne sürerfer; peki, Hititoloji Kemalizmin resmi tarih tezi mi?.. Kim bilir belki Şuppiluliuma da Atatürkçü idı de lise ders kıtaplannda bize bu nedenle eskı Hitit kralını okutup belletmışlerdi. Pimapen markası bir kalife göstergesidir, artı... Ülkemizde "pencere" kavramına yeni boyutiar kazandıran Pimapen, aynı zamanda sektörünün lideridir, artı... Pimapen Pencere Sistemleri Türkiye'nin dört bir yanına yayılmış Pimapen Bayileri tarafından satılır ve Htizlikle uygulanır. Pencere alırken mutlaka sorun; markası Pimapen mi? Marlcasıyla artı değer Çünkü, bu açılardan baktığınızda Pimapen, dünya kalitesinde üretilen, uluslararası bir markadır... ıft (P pjMAp£N bir PIMAŞ ürünudür
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle