Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 NİSAN 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Sosyal güvenliğin yükünü hafifletme iddiasındaki DYP ve ANAP, SSK'ye yeni yük getirecek yasa tasansı hazırlıyor
un
BENCE
İZZETTİN ÖNDER
• ANAP Kocaeli Milletvekili Bülent Atasayan'ın
öncülük ettiği ve aralannda eski devlet bakanlan
Cavit Çağlar. Orhan Kilercioğlu ile Milli Eğitim
Bakanı Turhan Tayan'ın da bulunduğu DYP ve
ANAP milletvekilleri. Türk asıllı göçmen
vatandaşlara, \aırtdışında geçen çalışma sürelerinin
borçlandınlması yoluyla emeklilik imkânı
sağlayacak kanun teklifini ikinci kez Meclis'e
getirmeye hazırlanıyorlar. Teklifin yasalaşması
halinde sosyal güvenlik kuruluşlannın yükünü daha
da arttıracağı belirtiliyor. Bülent Atasavan. Cavit Çağlar. Orhan Kilercioğlu. Turhan Ta\an.
TAHSİN AKÇA
ANAYOL hükümetı. yılhk zaran 300
trilyon liraya ulaşan sos\al güvenlık sis-
temınındeğiştırilmesini Türkiye'nin gün-
demıne sokarken, DYP ve ANAP'a men-
supmillervekillen, SSK'ye yeni vükler ge-
tirecek yasa tasanlan oluşturmakla meş-
guller. Hukümet çatısı altmda. çıkmaza gı-
ren sosyal güvenlik sısteminın yükünü
hafifletmek için. özelleştırme ve emekli-
lik yaşını yükseltme gibi radıkal önlem-
leri de kapsayan çözüm arayışı sürüyor. Di-
ğer yandan ise ANAP Kocaeli Milletve-
kilı Bülent Atasayan'ın öncülük ettığı ve
aralannda eski Devlet bakanlan Ca\it
Çağlar, Orhan Kilercioğlu ile yenı Mıllı
Eöitım Bakanı Turhan Tayanın da bulun-
duğu DYP \e ANAP millefvekili. Türk asıl-
lı göçmen vatandaşlara. yurtdışında geçen
çalışma sürelerinin borçlandınlması yo-
luyla emeklilik imkânı sağlavacak kanun
teklıfını ikinci kez Meclis'e getirmeye
hazırlanıyorlar. Teklifin yasallaşması ha-
linde sosyal gü\enlik kuruluşlannın yü-
künü daha da arttıracağı belirtiliyor.
Türk vatandaşlığına geçen yaklaşık 300
bin göçmenı ılgilendıren kanun teklifi.
geçen yasama döneminde DYP milletve-
killeri Ca\ it Çağlar \ e Turhan Ta\ an ta-
rafından ayn ayn. Orhan Kilercioğlu \e
ANAP Kocaeli milletvekili Bülent Ata-
savan tarafından da birlikte komisyona
sunulmuş. ancak erken seçimlerin araya
girmesiyle genel kurul gündemine gele-
memişti.
SSK. Bağ-Kur ve Emekli Sandığf nın
zaten çok zor durumda olduğunu ve sa-
dece SSK'nin her ay bütçeden 13 trilyon
lira aldığını kaydeden Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı Sosyal Güvenlik Ku-
ruluşlan Genel Müdürü Emel Danışoğlu,
"Genel olarak borçlanma sistemine kar-
şıyız ve kuruluşlariçin Önemli külfet oldu-
ğunu düşünüyonız. İnsanlarörneğin 10yü-
daödediğimiktan 1 yıldatoplu olarakge-
ri alnor. Bu da yetmiyormuş gibi kcndisi-
nin vefatina kadar aİdığı emekli maaşın-
dan kız çocuğu ölene kadar, erkek çocu-
ğu ise evlenene dek yararlanabilivor. Bu-
na dünyadaki hiçbir sosy al güvenlik siste-
mi dayanamaz" diye konuştu.
Türk-lş Genel Sekreteri Şemsi Denizer
ise yeni borçlanmaların sosyal güvenlik
kuruluşlanndaki problemi daha da arttı-
racağının kesin olduğunu vurgulayarak
şöyle konuştu: *Ancakdevletmümkünol-
duğunca fazla insanını sosval güvenlik
şemsiyesi altına alacak çözümleri bulma-
lı ve bunu finanse etmdidir. Hükümetin
'Ben zaten yatınma 200 trilyon ayırabili-
yorum. SSK'nin açıklan için 201 trilyon
veremem' demeyehakkıyoktur. Hükümet
vurgunculann \e ranthelerin kaynagını ku-
rutup, bütçesini halkına hizmet etmeye
> öneltmelidir. l'stelik şimdi de yalı çeteîe-
riylerçbirliğiyaphlar."
Bu yıl içerisinde Meclis gündemine ge-
•.ırilmesıne çalışıian kanun teklifinın ya-
saliaşması halinde. sosyal giivenlikkuru-
luşlarından herhangi birine prim ödemek-
te olan göçmenler. yazılı istekte buluna-
rak. yurtdışındaki en fazla 15 yıla kadar
olan çalışma sürelerini borçlanabilecek-
ler. Komisyonda değışıkliğe uğramama-
sı halinde. borçlanma tutan beş yıl içeri-
sinde eşit taksitlerle ödenecek ve beş yı-
lın sonunda borç tutannın tümünün öden-
miş olması halinde aylıktahsisı yapılabi-
lecek Göçmenın borçlanma süresi içeri-
sinde ölümü halinde ise eş. bakmakla yü-
kümlü oldukları çocukları ya da anne ve
babaları, borçlanmanın devamını veya ip-
talini isteyebilecekler.
Teklifi tekrar gündeme getirmeye ha-
zırlanan milletvekillerinden ANAP Koca-
eli Mılletvekıli Bülent Atasavan ise tek-
lifin kabulüyle devletin anayasal sorum-
luluğunu yerine getirmiş olacağını vurgu-
layarak. konunun Çalışma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanlığf nda tartışmaya açılaca-
ğını. teklifin bakanlık tarafından Mec-
lıs"e getirilmesı halinde kabul edilme ve
Öne geçme şansının artacağım kaydetti.
Halen sosyal güvenlik kuruluşlanndan
SSK'nin 4 milyon 370 bin, Bağ-Kur'un
1 milyon 800 bin, Emekli Sandıgf nın ise
ise 2 milyon düzenli prim ödeyen aktif üye-
si bulunuyor. Bu kuruluşların açıklan ise
sırasıyla 201. 68 ve 40 trilyon lira.
tKB'PE\ KOBİ LERE 60 MİLYON DOLAR
Krediyi Batı'dan
beklerken Doğu'dan geldi
Bankaya gıdecek projeler
önce Hazine
Müşteşarlığı'na gidiyor.
Hükümet. kendisine
gelen projeler için. proje
fizibilete çahşması ile
birlikte resmı olarak
tslam Kalkınma
Bankası'na başvuruyor.
Özel sektöre ait
projelerde. İKB'nin kabul
ettığı büyük ticari
Ekonomi Servisi-
tslam Kalkınma Ban-
kası, Türkıye'de orta
boy ışletmelcre 30
milyonu ithalat. 30
milyonu da ihracat
ıçın olmak üzere.
yaklaşık 60 miKon
dolarhk kredi olana-
ğı sağlıvor.
tslam Kalkınma
Bankası. Türkhe'de
kamu ve özel sektö-
re sağlayabileceklen
finansman olanakla-
rını tanıtmak üzere
dün bir seminer dü-
zenledi.
Sınai Yatırım ve
Kredi Bankasf nın da
katkılanyla gerçek-
leştınlen ve özel ve
kamu sektöründen
300 kadar temsılci-
nin bulunduğu semi-
nerde konuşan Dı-
rektör Yardımcısı Sa-
leh Amaran bin Ja-
miaan.Türki\e'nin daha çok orta boy ış-
letmelerine yönelik olarak Banka'nın
yansı ithalat kredisi yansı ihracat kredı-
si olmak üzere yaklaşık 60 milyon do-
larlık finansman olanağı sağlayacağını
ifade etti.
Jamıaan. 1995'te Banka'nın faaliyet-
lerininvüzde70'iniözelsektörlegerçek-
leştirdiğını belirterek, "Bundan sonra
da özel sektörle iş yapmava devam ede-
ce0z. Bö\ lece hükümetin devreyegirme-
si gerekmiyor" şeklınde konuştu.
Ellı üyesı bulunan Banka'nın üyeleri
arastnda. proje fınansmanı kredilenn-
Proje kredileri nasıl alınır?
bankalann da garantısi
gerekiyor. Bu garantinin.
projenın finansmanın
sağlanacağı süre boyunca.
yani İKB'ye geri
ödemelerin de
yapılmasına kadar geçerli
olması şart. İKB. özel
sektör projelen için
leasing ve vadelı satış
finansman modellerinı
uyguluyor.
İKB'nin Türklve Kredileri
Dönem
1978-1985
1986-1990
1991 -1995
TOPLAM
Kabul Edilen
Proje Sayısı
18
13
13
44
Tırtar
(ABD $ Milyon)
157.964
88.787
60.699
307.450
den yararlanmada Türkiye'nin ilk üç
ıçindeyeraldığını kavdeden Amaranbın
Jamiaan. "Tıcari fınansmanda daha da
önde. İhracat finansmanında ise bir nıı-
marah fon kullanıcısı" dedı
Fınansmanda şeriat ilkelerıne baglı
kahnacağını ifade eden Amaran bin Ja-
miaan. ancak bunun herhangi bir sorun
teşkil etmediğıni belirtti. Düşük mark-
up oranlannın yatınmcılara cazip geldi-
ğini anlataran Amaran bin Jamıaan. hem
leasing'de hem vadeli satışta. 2.4 yıllık
gen ödemesiz bir sürenin bulunduğuna
dadikkatçekti.
TİSK Başkanı, yanlış politikalan eleştirdi:
Sosyal güvenlik de,
üretim de tıkaıulı
Refik Bay dur: Sosyal güvenlik S.O.S. veriyor.
ADANA (Cumhuri-
>etGüne> İBeri Bürosu)
-Türkiye Işveren Sen-
dikalan Konfederasyo-
nu(TİSK) Başkanı Re-
fik Baydur,SSK'deuy-
gulanan sistemin tıkan-
dığını ve "S.O.S. sin-
yafleriverdiğini" belir-
terek "SSK bugünkü
noktaya popülist politi-
kalarla getirilmiştir^
dedı.
TlSK Yönetım Ku-
rulu'nun toplantısı öncesinde basın
toplantısı düzenleyen Başkan Refık
Baydur. SSK'nin içınde bulunduğu
ağır sorunlan çözebilmenin yolunun.
müktesep haklara dokunmadan yaş
haddinden emeklilik olayının u\gu-
lamaya sokulması olduğunu sö\ ledi.
De\ letin kısa vadeli borçlanmasının
faizleri çok arttırdıgına işaret eden
Tüketerek büyüdük
ANKARA (ANKA) - Türkiye'nın geçen yıl
kaydettiği yüzde 7.3'lük Gayri Safi Hasılabüyü-
mesinde en fazla etkiyi daha çok ıthalata dayalı
tüketim artışı yaptı. Özel nihai tüketim harcama-
lan. 95'te önceki yıla göre yüzde 7.6 artarak sa-
fi yurtiçi hasıladaki büyümeye 5.2 puanlık katkı
sagladı. Stoklardakı arti:> büyümeve 4 puan kat-
kıda bulunurken yatırımlardaki yüzde 8.3'lük ar-
tışın gayri safi yurtiçi hasıla\a katkisi 2.2 puan
olarak hesaplandı. Bu artışlann büyümeye sağ-
lad\ğı katkının 6.6 puanı ithalattan kaynaklandı.
Macaristany
dan rekor özelleştirme
Ekonomi Servisi - Dış Ekonomik«llişkiler ku-
rulu (DEİK) bünyesinde faaliyet göstereıı Türk-
Macar İş Konseyi'nin 3. ortafc toplantısı Buda-
peşte'de başladı.
Toplantıda konuşan Türk-Macar Iş Konseyi
Başkanı Tuğrul Erkiruıkı ülke arasındaki tica-
ret hacmının gerçek potansiyeli yansıtmadığını
sövledi.
Erkın. Türkiye ile Macaristan arasında ko-
münikasyon. ekipman, \apı malzemeleri. me-
talurji ürünleri. tanm. alüminyum. ağaç üreti-
mi. ecza malzemeleri. kimyasallar. gıda. otomo-
tıv deri. seramik ve cam gibı alanlarda is.birliğı
vapılabileceğini kaydetti.
Macaristan Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı
Lajoş Tolnay da konuşmasında. ülkesinin ser-
best pazar ekonomisine geçıikten sonra uygu-
lanan ekonomik politikalarda özelleştirmeye
büyük önem verdiğıni belirtti. Tolnay. bu doğ-
rultuda yapılan uygulamalar sonucu son 5 yıl-
da 8.6 milyardolartutannda özelleştirme yapıl-
dığını ifade etti. Özelleştırmede sağlanan başa-
nnın vabancı sermayenin gelişi konusunda et-
kıli olduğunu kaydeden Tolnay. aynı dönemde
Macaristan'a 12.8 milyardolar vabancı serma-
ye geldığini bildirdi.
Baydur. şöyle devam etti: "Borçlanı-
labilir kaynaklann büyük kesimini
devlct kullanıyor. Kısa vadeli borç-
lanma çok tetilikeli. Devlet borcunu
borçla ödüyorsa faiz trendi sürekli
vükselecekrir. Aşağıya çekilemeyen
bu faiz hadleri vatınmı engeOi)or. Hiç
kimsc Türk özel sektöründen bu ko-
şuilarda mucize beklememelidir. Risk
alarakvatınmvapmak. istih-
dam varatmak her banaviği-
din harcı değUdir."
Baydur. ekonomik sorun-
lann çözümünün ke^imler ara-
sında konsensus ile sağlana-
bileceğini de vurguladı.Bav-
dur. işsizligi azaltmanın > olu-
nun yatınm için gerekli ikli-
min yaratılmasından geçtıği-
nı vurgularken de "Rantiye
ortamında yatınma yönelin-
mez. Bunun yolu >eni fabrika.
işyeri açmaktır. Nutuk ve te-
mennilerle hiçbir şe> olmaz"
görüşünü dile getirdi.
Sistemsel Davranış
Kalıbı
Bugünlerde üniversiteye yeni elemanlar alını-
yor. Bu nedenle, geçen hafta içinde, merkez bina
onünde ve içinde çok sayıda müracaatçı vardı. Bir
gün iki müracaatçının konuşmasına kulak misa-
firi oldum. Biri diğenne şöyle diyordu:
- Yemek moiası iyi, dışarı evrak götür-getiri var,
yanı istirahatı bol bir iş!
Tesadüf bu ya, aynı gün iki liseli öğrenciye de
kulak misafiri oldum. Öğrencilerden biri diğenne,
sadece 1.5 aldığı takdirde felsefeden kurtulaca-
ğını (!) büyük bir övgü ile anlatıyordu. Konuşma
sürdükçe, aynı delikanlı bir kılıf aradığını söyledi.-
Arkadaşının, ne kılıfı aradığını sorması üzerine,
cevap çok net olarak geldi:
- Ne kılıfı olacak, tabancı kılıfı!
Yeni tip tabanca kılıfı varmış. Bu kılıflarda, taban-
ca yatay olarak, belde taşınabiliyormuş.
• • •
Bu manzaralann sadece toplumun yozlaşmış ke-
simi ile ilgili olmadığını, genel toplumsal dokuyu
yansıttığını düşünüyorum. Toplumsal doku, bire-
yin katlandığı zahmet ile sağladığı yararlar arasın-
daki farkı ençoklaştırması mantığı üzerine kurul-
muştur. Bu genel mantık, politikacıda, işadamın-
da. memurda, işçide, talebede. kısacası tüm top-
lum katmanlannda aynı biçimde açığa çıkmakta-
dır. Mantığın özeti şudur: Olabildiğinde az vere-
ceksin, olabildiğince çok alacaksın!
Maaş tavanı belli olan memur çabasını zayıflat-
maya çalışmakta; ücretı belli olan işçi üzerindeki
sömürüyü hafifletmeye gayret etmekte; iş bulma
ve yükselme olanağının bilgiye bağlı olmadığına
inanan öğrenci ise, eğitimi, aşılması gereken bir
kâbus olarak algılamaktadır. Toplum; memuru
miskin bir insan, işçiyi denetlenmesi gereken tem-
bel bir kişi, talebeyi ise haylaz olarak görmekte-
dir.
İşadamı da aynı davranış kalıbını sergılemekte-
dir. Girdi maliyetlerini bastırmaya, çıktı gelirlerini
yükseltmeye çalışarak kâr denen artığı sağlama-
ya yönelirken memur, işçi ve talebe ile aynı dav-
ranış kodu sergilemekte ve davranış ile gözümüz-
de büyümüktedir.
• • •
Sistem içinde hemen tüm taraflann davranışı ay-
nı olduğu halde, belli olmayan bir nedenle diğer
şahıslara, özellikle de politikacılara yönelik suçla-
malanmızda, herkesin kendisini düşündüğü, kim-
senin ülkeyi düşünmediği savını ileri süreriz.
Bana göre. hemen hepimizde çok yaygın ola-
rak görülen bu suçlama iki konuyu çok net olarak
açığa çıkarmaktadır. Bunlardan birincisi, aslında
kendimızde çok derinden duyup algıladığımız ego-
ist davranış kalıbı ve buna yönelik suçluluk duy-
gusunun başkalanna yansıtılmasıdır. Bu derin su-
çu başkalanna izafeederek biraz da günahlanmız-
dan arınmaya çalışıyoruz.
Söz konusu suçlamanın aydınlattığı ikinci konu-
su ise, egoist bir davranış kalıbı sergjleyen birey--
lerin ne denli sistemin hâkim baskısı altında dür-
1
tülendiğidir. Diğer bir deyişle, sistem bizi böyle dav-
ranış kalıplarına itmekte ya da ego ve süper-ego
baskıları ile denetim altına alınması gereken dür-
tüleri, hayvansal motifler biçiminde açığa çıkarmak-
tadır.
Bir noktaya dikkat etmemiz gerekmektedir. As-
lında, diğer ınsanlan toplumu düşünmemekle suç-
larken, sadece kendimize yönelik potansiyel suç-
lamalan, üçüncü kişilere yansıtmış olmuyor; fakat
aynı zamanda bu tür davranışların sistemden ba-
ğımsız, bireysel davranış bozukluklan olduğunu ka-
nıtiamaya, hatta kendimizi buna inandırmaya ça-
lışıyoruz. Sistemin inanılmaz güçlü koruma mekaniz-
ması burada da işbaşında!
EKONOMI POÜTÎKALARI ÇALIŞMA GRUBU,
Eğitim sorunlan üzerine
ll Tüketici Şikâyetleri Hakem Heyeti Başkanı Hilmi Sezer:
Yalnızca dert dinlemiyor, denetliyoruz
T
üketici Yasası'nın yürürlüğe girmesinin
tüketicilerin bilinçlenmesınde etkili
olduğunu söyleyen Istanbu! Sanayi Ticaret
ll Müdürü ve ll Tüketici Hakem Heyeti Başkanı
Hilmi Sezer, hakem heyetlerinin görevinın
yalnızca tüketicilerin sorunlannı dinlemek ve
çözmek olmadığını vurgulayarak tüketici
haklannın gözetildiği uygun bir zemin
haztrlamak istediklennı dile getirdi. Bu nedenle
piyasanın sık sık kontrol edilmesi gerektığıni
savunan Sezer, bazı büyük alışveriş
merkezlerinde bile Tüketici Yasası'nın getirdiği
yükümlülüklere uyulmadığına dikkat çekti. il
Hakem Heyeti Başkanı ve Sanayi ll Müdürü
olarak bırçok mağaza ve alışveriş merkezini
denetlediklerini bildiren Sezer, etiket
yönetmeliğine uymayanlara, garanti belgesi ve
Türkçe kullanma kılavuzu vermeyenlere idari
para cezası verdiklenni belirtti. Tüketici
Yasası'nın yürürlüğe girdiği tarihten bu yana
Istanbul'daki Tüketici Sorunlan Hakem
Heyeti'ne gelen şikâyetlenn 944'ü bulduğunu
belirten Sezer. şimdiye kadar bunlardan
599'unun çözümlendiğini, 345 tanesınin
çözüm aşamasında olduğunu bildirdi. Bu
zamana kadar uygulanan idari para
cezalanndan 63'ünün garanti belgesi, tanrtma
kılavuzu veımeyen firmalara ait olduğunu ifade
eden Sezer, 39'unun kapıdan satış yapan
firmalara, 21 'inin sattıklan ürünlere etiket
koymayan satıcılara yönelik olduğunu dile
getirdi. Şikâyetlenn en geç bir ay içinde
HULYA GENÇ
Cumhuriyet Gazetest
Turkocağı Cad 39/41
Cağaloğlu/ISTANBUL
TEL- 512 05 05
FAX 514 07 51
çözümlendiğine dikkat çeken Sezer,
çözülmesi uzun süren şikâyetlenn genelde
satıcısı Istanbul'da, şikâyet eden tüketicinin
başka ilde bulunduğu vakalar olduğunu
söyledi. Hakem heyetlerinin demokrat'k ve
uzlaşmacı kurullar olduğunu belirten Hilmi
Sezer, çözüme ulaştırdıklan şikâyetlenn yüzde
95'inin tüketici lehine çözümlendiğini kaydetti.
Yakında bilgisayar sistemine geçeceklerini
vurgulayan Sezer, bu durumun büyük
TÜKETİCİ
ISTANBUL
AD,ALAR
AVCIUR
BAĞCILAR
B EVLER
BAKIRKOY
BAYRAMPAŞA
BEŞIKTAŞ
BEYKOZ
BEYOĞLU
B ÇEKMECE
ÇATALCA
EVINONU
EYUP
FATİH
G.OSMANPAŞA
BASVURU
51<M0 32
382 60! 7
509 54 50
510 71 OC
506 26 92
543 58 OC
544 96 96-97
261 00 29
322 14 2C
245 41 74
88310 58
78913 20
513 35 36
612 52 73
631 39 63
61543 33
YERLERI VE TELEFONLARI
KADIK0Y
KÂGITHANE
KARTAL
K. ÇEKMECE
MAUEPE
PENDİK
S.AP1YER
SİUVRI
SULTANBEYLI
ŞİLE
ŞIŞL,
TUZLA
USKUDAR
UMRANİYE
ZEYTINBURNU
GUNGOREN
3306099
294 07 54-55
306 00 34
580 00 58
305 82 63
375 46 30
242 02 55
72710 05
39887 06
71122 64
233 62 50
395 63 20
31C54 66
316 52 54
5821662
502 67 78
kolaylıklar getıreceğıni hatırlattı. Hakem heyeti
olarak tüketici lehine sonuçlanan şikâyetleri
takıp ettiklerini bildiren Sezer, satıcı finmanın
gerekli para iadesini veya ürün değişikliğini
yapıp yapmadıklarını kontrol ettiklerini dile
getirdi. Bu zamana kadar hakem heyetinin
verdiği kararlara itıraz eden satıcı ve üretıci
firma bulunmadığını bildirerek "Karara
uymayan firmalann olması halinde tüketicilerin
davayla hakkını araması gerekecek" dedi. •
Çiçekçiler hormonlu çiçeklerden şikâyetçi
T
üketici Yasası'yla birliktegetirilen "ayıplı
malın 15 gün içinde iade edilmesi"
uygulaması, çiçekçileri sıkıntıya soktu.
Sattıklan çiçeklerin bir süre sonra geri
getirilmesinden dert yanan çiçekçiler, bu
konuda yenı bir düzenleme yapılması için
Rekabetin ve Tüketicinin Korunması Genel
Müdürlüğü'ne başvuruda bulundular. Ithal
edilen hormonlu çiçeklenn iklime adaptasyon
zorluğu çektiğini vurgulayan çiçekçiler,
tüketicilerin de gerekli bakımı vermemesi
nedeniyle çiçeklerin kısa bir sürede
solduğuna değindiler. Hollanda'da bütün
çıçeklere uzun ömürlü ve dayanıklı olması için
hormon verildiğini belirten Istanbul Çiçekçiler
Odası Başkanı Ahmet Nadir Yüksel, gümrük
kapılarında günlerce bekleyen çiçeklerin
iklime adaptasyon zorluğu çektiğini dile
getirerek kısa bir sonra çiçeklerin solduğunu
anımsattı. Sattıklan çiçeğin bir gün sonra bile
solduğu gerekçesıyle gen getirildiğini
vurgulayan Yüksel, bu durumun bütün
çiçekçileri mağdur ettiğine değinerek
kendilerine faturasıyla başvuran tüketicilerin
iade isteklenni yenne getırmek zorunda
kaldıklarını anımsattı. Çiçeklerin kısa bir süre •
sonra ölmesınde hatanın tüketicıden
kaynaklandığı vakalara da rastladıklannı
söyleyen Yüksel, "Günlerce çiçeği su
vermeyen müşterilerimiz oluyor. Daha sonra
çiçek soldu diye geri getiriyorlar" dedi.
Hollanda'dan ithal edilen hormonlu çiçeklerin
kısa bir süre sonra solmasının kendilerini zor
durumda bıraktığını kaydeden Izmır Çiçekçiler
Odasına Geçiş Komitesi Sözcüsü AN Osman
Öğümen, "Adaptasyon zorluğu çeken
hormonlu çiçeklerin bir de kötü bakımla
karşılaşması, ömrünü iyice kısaltıyor"dedi.
Yerli çiçeklenn ömrünün 10 yılı aştığını
anımsatan Öğümen, hormonlu çiçek
ithalatına sınırlama getirilmesini beklediklerini
dile getirdi. Konuyla ilgili olarak görüşlerinı
aldığımız Rekabetin ve Tüketicinin Korunması
Genel Müdürlüğü yetkilileri, Çiçekçiler Odası
tarafından iletilen söz konusu şikâyeti
değerlendirdiklerini belirttiler. •
T
ürkıye'de eğitim, ciddi so-
runlar ve açmazlar içindedir.
Uluslararası kıyaslamalarda,
neredeyse tüm ölçütler ba-
kımından hem sanayileşmiş hem de
gelişmekte olan ülke ortalamalannın
altında kalmaktadır. Her düzeydeki
okullaşmaoranlarındaki önemli artış-
lara, çalışan nüfusun eğitim düze-
yindeki bütün iyileşmelere rağmen,
Türkiye'de bugün 25 yaşın üstünde-
ki nüfusun gördüğü ortalama eğitim
süresi yalnızca 3.5 yıldır. Bu sayı Ka-
nada ve ABD'de 12'nin üstüne çı-
karken, Yunanistan'da 6.9, ispan-
ya'da 6.8, Portekiz'de 6'dır. Bu ko-
nuda dünya ortalaması 5. sanayileş-
miş ülkeler ortalaması 10, gelişmek-
te olan ülkeler, ortalaması ise 3.7'dir.
Aynca. ilkokulu bitirenlerin yaklaşık
olarak yansı, ortaokulu bitirenlerin
beşte biri, liseyi bitirenlenn ise üçte
bire yakını bir üst okula devam etme-
mekte ya da edememektedir.
Mal ve hizmetlerin üretiminde eme-
ğin üretkenliğini ve teknolojik düze-
yi belirieyen önemli bir girdi olan eği-
tim, ister insana yapılan bir yatınm is-
terse bu eğitimi alan kişilerin ötesin-
de kamusal yararlara neden olan bir
harcama olarak ele alınsın. iktisadi ve
toplumsal gelişmeyi sağlamada ve
toplumdaki gelir dağılımını düzelt-
mede önemli roller oynamaktadır.
Yalnız burada hassas bir noktanın
da bulunduğu gözden kaçırıimama-
lıdır. Ülkedeki işgücünün eğitim dü-
zeyinın yükseltilmesi buna koşut bir
sermaye birıkimi ve teknolojik geliş-
me olmadıkça, dışarıya beyin göçü-
nü uyarıp canlı tutma bıçımınde ye-
ni hayal kırıklıkları yaratmaktan öte-
ye gidemez görünmektedir. Aynca
eğitim düzeyini yükseltme sürecinde,
kanımızca, niceliksel yanında nite-
liksel özelliklerin de vurgulanması ge-
rekmektedir.
Neler yapılmalı?
* Kamunun en az sekiz yıllık, nite-
likli bir temel eğitimi hedef alması,
kamu maliyesinın günümüzdeki ge-
lir kısıtlan göz onünde tutulduğunda,
orta ve yükseköğretimi etken bir gö-
zetim ve denetim altında bulundura-
rak özel eğitim kurumlarıyla paylaş-
ması, kaynaklann daha etkin kullanıl-
masını saglayabilecektır.
" Eğıtimin, ölçülmesi güç dışsal-
lıklan nedeniyle ilke olarak kamu kay-
naklanyla gerçekleştirılmesi asıldır.
Bu bakımdan. eğitim amaçlı kamu
harcamaları belirgin ölçüde arttınl-
malı, kamu kesimince eğitime ayn-
lan kaynaklann gayri safi millı hasıla
içindeki payının yüzde beşten aşağı
düşmemesi bir hedef olarak benim-
senmelidir.
* Eğitim hizmetlerinden yararla-
nanlan sayıca arttırmak ve eğitim sü-
resindekı tüm kişisel giderlerin fi-
nansmanına destek olmak üzere, kul-
lanıcılann gelir düzeyi ile ilintilendiril-
miş bir burs ve kredi sistemi hızla
yaygınlaştınlmalıdır. Kapsayıcı bir
burs ve kredi sistemi ile birlikte kök-
lü bir vergi reformu, eğitimin tüm aşa-
malarında katkı payını tartışma konu-
su olmaktan çıkaracaktır.
* Insanların problem çözme ve ye-
nilik birleştirme yeteneklerindeki ge-
lişmeyi yansıtan bir gösterge olarak
beşeri sermayenin, toplum ölçeğin-
de yararlara neden olduğu sürece
kamuca yönlendırilmesi şarttır. Eği-
timle ilgili kaynak tahsisi kararlannın
tümüyle piyasa güçlerine bırakılma-
sı ve eğitim hizmetlerinden yararla-
nanlann kullandıkları hizmetin tüm
karşılığını hemen ya da burs ve kre-
di sistemi ilefinanseedilerek gelecek-
te ödemeleri yolunda epeydir sürüp
gitmekte olan ideolojik baskıya ve
böylece eğitimin toplumsal yararlan
özelleştirılirken bireysel risklerin top-
lumsallaştınlması uygulamasına işte
bu nedenle karşı çıkmak gerekir.
* Imam-hatip liselen her ne kadar
örgün eğitim içerisinde meslek lise-
leri olarak görülseler de bu okullar, bu-
gün yaratılan büyük kapasiteler ara-
cılığıyla fiilen genel eğitim kurumları
haline dönüşerek cumhuriyet eğıtimi-
nin en önemli özelliklerınden biri olan
eğitim bırliğı ilkesıni neredeyse orta-
dan kaldırmış durumdadırlar. Bu okul-
lar sekız yıllık temel eğitim sonrasın-
da ilk kuruluş amaçlarına da uygun
olarak özel meslek okulları haline dö-
nüştürülmelidır.
* Türkiye'de eğitimin büyük soru-
nu ortaöğretimden yükseköğretime
geçişteki çözülmez görünen düğüm-
le şekillenrnektedir. Bunun çözümü
ise, genel ve mesleki öğretim prog-
ramlannın gelişme politikalarıyla tu-
tarlı modellerini ciddiyetle arayıp bul-
mada yatmaktadır. Bu modellerdeki
amaç. doğaldır ki ortaöğretımdeki
öğrencileri ilgi ve yeteneklerine göre
bir mesleğe ya da üniversiteye yönelt-
mek olmalıdır.
* Yükseköğretimi, üniversite ve
yüksekokul diye iki ayn çizgide örgüt-
lemek çok daha uygun olacaktr. Mes-
leğe yönelik yüksekokullarla, üniver-
siteleri birleştirmenin seksenli yıllann
büyük bir hatası olduğu bugün açık-
lıkla görülmektedir. Ne yazık ki aynı
hatada bugün de ısrar edilmekte, ye-
terli kaynak ve nitelik sağlanmadan
yeni üniversiteleraçılmaktadır. Bun-
dan hızia vazgeçilmelidir.
* Araştırmalar yoluyla bilimsel bil-
ginin üretildiği ve yayıldığı merkezler
olarak üniversitelerin, bilgi ve bece-
ri-yoğun sanayilerin ağııiık kazandı-
ğı bir ortamda yeniden yapılandınl-
ması kaçınılmaz bir hedef olarak kar-
şımızda durmaktadır Akademik, yö-
netsel ve mali özerkliğe sahip, ancak
topluma karşı sorumluluk taşıyan ve
kullandığı kamu fonlarının hesabını
verme durumunda bulunan üniversi-
teleri, araştırma ve özellikle lisansüs-
tü öğretimde "mükemmellik merkez-
leri" düzeyine eriştirmek için öğretim
yöntemlerinden kaynak tahsisine ka-
dar her şeyin yeniden değerlendiril-
mesi gerekli görülmektedir.
Türkiye'de yukarıda bazılanna de-
ğinilen noktalarda bir eğitim reformu
yapılmadığı takdirde ülke, 21. yüzyı-
la ancak sahip olacağı düşük nitelik-
li işgücü ile uluslararası piyasalarda
rekabet etmeye mahkûm bir ülke ko-
numunda girecektir.
(*) Ekonomipolitikosı öııeıilerigeliş-
hnnekamacıyla 1994yıhndu birgnıpik-
tiiatçı tarafinJan kunılan Ekonomi Po-
litikalan Çalışma Grubu halen şu iive-
lenk'n ohışmaktaJır: Hacer Ansal, Se-
rapAşık-Türüt, KorkutBoratav, Mâzım
K. Ekinci, Fikret Görün, H. Alper G«-
zel, Gülten Kazgan, Yakup Kepenek,
Oğıız Oyan, îzzettin önder, Lerzan Öz-
kale. Erdal Ozmen, Şei'ket Pamuk, Vey-
siSeviğ, CemSomel, CmitŞenesen, Fık-
retŞeıtses, Erol Taymaz, Oktar Türel,
Erinç Yeldan, Sıırhan Yentürk.