Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 NİSAN 1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU
Şu gramofon denen acayibeGramofon \e Taşplak sergisi. bir
nostalji\ı dile getinyor. Yapı ve Kredi
Bankası'nın Vedat Nedim Tör
Müzesi"nde sergilediği gramofonlarla
ve taşplaklarla bir teknolojinin tarihi
de sergılenmi^ oluyor. Bu taş
plaklardan oluşan CD'lerde ise
ülkemizden bir dönemin tarihini
duyabiliyorsunuz. Tangolann.
kantolann \aşandığı ilk cumhumet
günlerini: yanık gazellerinde Hafız
Yaşar'ın. Hafız Burhan'ın geleneğıni
ve ilk operetlerdekı çoksesliligı
anımsayabilivorsunuz. Leblcbici
Horhor. Süreyva. A\>e. Lüküs Hayat
gibi operetler. Alabanda Röviisü
zamanın gündemindeki sanatçılann
kayıtlanndan CD'ye aktanlmış. Biraz
hışırtılı. biraz dengesiz bu kayıtlar. Ne
var ki ta> plaktaki aslı da böyle. Artık
taşplakları alıp kocaman gramofon
borulanndan dinleyemeyecegimize
göre. bu CD'lerde bir tarihi yaşamak.
bir nostaljiyi duymak daha kolay.
Gramofon \e Taşplak sergisine eşlik
eden kitapta ta:> plakların \e
gramofonların tanhinden ve
özelliğinden bakımına kadar
meraklılarına bügi \erilmişCemal
Ünlii. Cökhan Akçura ve Muammer
Karabet'iıı yazılanntn vanı sıra Ahmet
Rasinı de bır \azisinda gramofonun
icadını *ö\le anlatıyor: "Fonoğraf
denilen alet-i keşfi>at-c cedide
meydandadır. 1878 sencsinin Mayıs
a>ında A\ rupa'nın mehafil-i Umiyesine
Amerika'da kelam-ı tahrir \e hıfz \e
istenildiği \akit \ine a>nı kelamı insana
tebliğ eden bir aletin keşf olunduğu aks
eyledi... Şunu da sövleyelim ki kalay
levhası üzerine yazılan sada> ı fonograf
bir kere tekrar etme> üb birkaç kerede
tekrar eder ise de her tekrarda sada
kesb-i zaif edüb /iyadesiyle kanşur.
Fonoğrafın tahriyat-ı ilmiye \e
fenniyede hiçbir hidmeti \oktur, fakat
fenni bir acayibedir, hem birinci
derecede bir acayibedir." Ahmet Rasim
Be> fonoğraf ile ba^lavan bu 'acayibe''
tekniöini bugünkü kompakt disklerde
Ayşegül Kirmanoğlu Cülsin Onay Günav Yeriz
G
ramofon ve Taşplak sergisi, bir nostaljiyi dile getinyor.
Yapı ve Kredi Bankasf mn Vedat Nedim Tör Müzesi'nde
sergilediği gramofonlarla ve taşplaklarla bir teknolojinin
tarihi de sergilenmiş oluyor. Bu taş plaklardan oluşan CD'lerde
ise ülkemizden bir dönemin tarihini duyabiliyorsunuz.
Recordable CD'lerde veya laser
disklerde görseydi acaba nasıl
adlandırırdı?
Sergiyi diizenleyen Şennur Şenrijrk'ü
\e bu sergi-kitap-CD demetine tüm
emeği geçenleri kutlanz.
V iyana Senfoni taze kan getirdi
Viyana Senfoni Orkestrası geçen hafta
Lstanbui'un sanat yaşamma canlılık
kattı. Uzun bir kış mevsimini oldukça
sakin geçiren Istanbullu
müzikseverlere gerçekten de taze kan
getirdi. Topluluğun ilk konserde
Viyana geleneginden iki besteciyi
sunması. Mozart ve Mahler çalması.
çok anlamlıydı. İkinci konserde
Çaykovski ve Ravd dinledik. 1924
doğumlu şefleri Georges Pretre, her
bestecinin kendine özgü biçemini
özümsemiş, orkestrasını o baglamda
gerektiği gibi yönlendiriyordu.
Gerektiği yerde tempoyu sunuyor.
vuruşu belirliyor. sonrasını yoruma
bırakıvordu. Hem kendi kalbinden
gelen yoruma hem de üyelerin
yaratıcılığına. Orke.stranm en önemli
özelliklerinden biri de yaylı
çalgılardaki tını birliği idi. Sanki
yaylar çalgıya değmeden yükseliyordu
müzik. İki gecenin programından
Mahler'in beşinci senfonisini uzun
zaman kuiaklarımızdan silemeyeceğiz.
Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın
bu haftaki konuklan baba-oğul
Galatiler idi. Şef lonescu Caiati
tstanbullulann uzun zamandırtanıdığı.
sevdigi bir sanatçı. Sahneye çıkar
çıkmaz aldıgı alkışlardan bu her zaman
belli oluyor. Genç Florin lonescu
Galati ise önceki dinletılennden
kulagımızda kalan parlak. yetenekli bir
kemancı. Geçen yıl dinlediğimiz
Paganini konçertoda olsun. bu yıl
içindeki rcsitalinde okun. son derece
nıtelikli. uluslararası düzeyde bir
çalgı topluluk.'an arasında renk
birliğini aradı. Kornolar ve fagotlar
konçertoda olduğu kadar senfonide
de rafine olamadılar. Bu arada
klarnetçi Ayşegül Kirmanoğlu'nu
bu konser boyunca topluluğun en
başanlı üyesi olarak kutlamamız
gerek.
Onümüzdeki hafta İstanbul
Devlet Senfoni Grkestrasf nda
ilginç bir konser var. Çagdaş
yapıtlan yönetmekle ünlü bir
şef, Ltıcas Pfaff, iki
çagdaş bestecinin
konçertosunu
yönetecek.
Flütçü
Günay
Yetiz
sanatçı
olduğunu
kanıtlamıştı.
Teknik zorluklan yenmiş,
güzel müzik yapabilmenin
ke> fine ulaşmış. Ancak cumartesi
sabahki Beethovenkeman
konçertosunda her zamanki coşkusunu
duyamadık. Beethoven'in romantik
yönü ile klasik yönü arasındakı
dengeyi yeterince yansıtamadı.
Tempolarda bir anlaşmazlık
seziliyordu.
Kemanı çalgı olarak bazen çok hafif.
uçup giden bir kadifelik içinde olsa da.
bazen yerçekiminin ağırlıgını
duyuyordu. Konçertonun en başanlı
vönü kadanzlar ve ikinci bölümdü.
İkinci bölümde rafine bir ton ile güzel
ezginin duyarlılığına varabilecek
konserin ikinci yansındaki
Beethoven'in beşinci senfonisinde. bu
çok fazla bilinen yapıtta, kulaklanmız
solistliginde ilk kez dinleyeceğimiz
Solivefnin Flüt Konçertosu ve piyanist
Gülsin Onay solistliginde Şostakoviç'in
1. Piyano Konçertosu. Konserin ikinci
yansında ise Brahms'ın 1. Senfonisi
yer alacak.
Geçen haftaki yazimızla ilgili bir
düzelti yapmak istiyoruz. Türkiye
genelinde. bir önceki haftanın yo»un
müzik etkinliklerini sıralamıştık. lzmir
Devlet Senfoni Orkestrası'ndaki
konseri Rengim Gökmen degil. Ender
Sakptnar yönetmiş. Düzeltiriz.
Başkent, Saklıkent, Bilkent ve festival
AHMET SAV
ANKARA- Jansug Kakhidzegı-
bi büyük bir şefın yönetımındekı
açılış konserinden sonra. Ankara
Müzik Festnalı'nın ilk etkınlıği
Kathnn Tickell Trio
v
vdu. O güne
değin canlı müzik olarak gayda din-
lememiştım. Filmlerde \e televiz-
yonda 15-20 sanıye süren görüntü-
lerde ızlemı^tım gaydayı. Bu görün-
tülerin neden on beş saniye ile sınır-
landıgını Kathnn TkkeU'i dinle-
yince anladım: On beş dakikava
kalmadan. bu bıktıncı müzik benı
bayıltacaktı. Bizde Karadentz böl-
gesının dag köv lerınden bırkemen-
çecivı Iskoçva'yagönderb-ek \eke-
mençecimız saatlerboyu "saksaga-
nin ku>nıgi. saksaganın kuyrugp
diye aynı teraneyi söylese. Iskoçlar
baygınlık geçirir.
Halk müzığı dünyanın her ülke-
sindeyalınbırmüzıktir. basıttir. saf-
tır. halkın ıçtenliğımdilegetirir. Bu
böyledir dıye. biz Türkler. şitr ve
müzıği de içeren Anadolu hafk kiîl-
türünün çok zengın. derin. renkli ve
köklü geleneğıni temsil eden. Yu-
nus. Kaygusuz. ÎNesimi gibi saz şa-
ırlenyle daha başlangıçta doruga çı-
kan incelıklere omuz sılkıp sabah-
tan akşama "saksaganın kuynıgT
yavesını mi dınlemekteyız?
Gaydacı bavan Tickell ve arka-
daşlannı dinlediğimiz "Saklıkent"
adlı mekâna üç bin kişınin sığışabıl-
dıgınivebudev müzik ortamınınil-
gınç bir atmosfer taşıdığını duy-
nıuştum. Festivalden birkaç günön-
ce. gitarcımız Ahmet Kanned'yle
burayı keşfegıttik: Yeraltındagenış
birsokak ve iki yanda e\ ler. evlerin
önünde kahveler. bırahaneler. bar-
lar... Sonra köşe bucakta bakkallar.
aktarlar. tötüncöler... • ' •
SoT<ağınbitiminde ise gehiş' bir
sahne. Bu sahnede canlı müzik ya-
pılıyor. Yurtdışından gelen caz ve
pop topluluklannı izleyen gençler,
önce evlen, evlerin balkonlarını.
cumbaları. pencerelcn. sonra bira-
hane, kahve ve barları doldtıruvor
ve giderek sokak dolmaya başlıyor.
Parke döşelı o geniış. o uzun sokak.
iğne atsan yere düşnıevecek bıçim-
de kalabalıklaşınca. alın sıze üç bın
kişilik bir mekân... Ankaranın mü-
ziksel yaijamı ıçin bir kazanım bu
"Saklıkent".
"Free jazz" vaptığı belirtilen
"TrioCok>r''adlı Alnıan üçlüsünün
sıradanlığı üzerinde durmaja değ-
meyeceği ıçin. Juango Dominguez
gitar resıtalıne geçıyorum: Domin-
nnde "Bilkent- ile "Saklıkenr ad-
larının çapraz olarak değiştirilmesi
önerisınde bulunanlar çıkarsa. ben
kari!>mam bu ışe.
Önemli olan, festivalleri. şölenle-
bir müzıTcçi. Çalgısıyla bütfınleşen
bu Arjantinli büyücü, gıtarı dilerse
sağa, dılersesolayatınpçalabiliyor.
Bilkent ise. festival rüzgârlanna,
CSO konserlerine. önemli resital-
lere hiç aldın> etmeden "Oistrakh
Şöleni" düzenledı. Bu şölenın za-
manlaması, sanıyorum dıkkatli de-
ğildi. Oistrakh"lan kim kaçırmak is-
ter? "Vapseçimini" anlamına geldı-
ğı için. Ankaralı nıüzikseverler'*iki
cami arasında bînamaz" durumun-
da kaldı. Bazı soruların yanıtları
"saklı" görünüyor. Eğer günün bi-
Tîkrerin birlik-Hütünlük havâsını
kollayarakgerçekleşmesidır. Kendi
adıma. festival etkinliklerini izle-
mek durumunda olduğum için
"Oistrah Şöteni"ni kaçıracagım.
Daha da önemlısı. Bilkent'te yeti-
sen çok yetenekli genç pıyanistimiz
Emre Şen'in 9 nısanda sunacağı re-
sital. Belçika Kralıyet Balesi baş-
dansçılanndan A\şem Sunalgöste-
risiyle aynı güne rastlıyor. Emre
Şen'i mı, Ayşem Sunal'ı mı izle-
meh'.'
Türkiye'de konser sezonu mayıs
ayı sonunda biter. Etkinliklerin ça-
kışması yerine. acaba konser sezo-
nu ilgili kurumlarca biraz daha uza-
tılamaz mı?
Emre Şen'in piyano resitalinı
öııenuediğiKii&tiortli. bir de Emre
Tamerimiz vafbîzitn: onıın müzik-
çi kimliğini vurgulamak isterim:
Emre, dünyanın en iyi orkestrası ka-
bul edilen Berlin Filarmoni'nin
üyesidır. On gün önce ise, Alman-
ya'nın en iyı orkestralarından
Darmstadt'ın ıkıncı keman grup
şefliğine getirildi. Soralım şimdi:
100 milyarlık sözleşmeler yapan
futbolcu ya da basketçilerimızin
hangisi •*dün\anıneni\itakımı"nda
top koşturuyor..
(A.Sayileiletişinı kıımiükiçinfaks:
0312 223 39 45)
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Sopulap
"Olmak mı, olmamak mı?" gibi derin sorular değil, ga-
zete okurken, televızyon izlerken akla geliveren sıradan
sorular...
Üniversite öğrencisi gençlerin, birbirini izleyen eylem-
lerinde acımasızca coplanan, yerlerde sürüklenen kız-
ların, delikanlıların istedikleri nedir?
Benim bildiğim:
Paralı öğretime dogru gidilmemesi. harçlannı ödeye-
meyenlerin kayrtlarının silinmemesi, okullar yönetilirken
öğrencilerin görüşlerinin de alınması...
Öteden bir ses:
Hayır, onların amacı başka... Kargaşa çıkartmak, ül-
keyi bölmek istiyorlar...
Uç beş kişi değil, alanlar dolusu öğrenci, binlerce genç
insan, kargaşa çıkartmak, ülkeyi bölmek için eyleme
geçmiş olabilirler mi?
Kargaşa çıkartmak, ülkeyi bölmek isteyenlerin böyle-
sine güçlü bir örgütlenmesi mi var ünıversitelerde?
Değişik yeıierde birbiri ardına patlak veren öğrenci
eylemlerini ateşleyen ortak özlemın ülkeyi bölmek oldu-
ğu nasıl söylenebilir?
Oysa her şey ne kadar açık:
Türkiye'de yaşayan bütün insanlar çocuklannı okut-
mak istiyorlar...
Tıpkı varlıkJılar, kentsoylulargibi...
Yoksullar da, yoksulluğun eşiğindekiler de, ailesini zor
geçindirenler de, oğullarını, kızlarını okutabilmenin yol-
larını anyorlar. Ontann da kendileri gibi sıkıntı içinde ya-
şamamaları, okuyup iyı bir uğraş edınmeleri için, e/lerin-
den geleni yapıyorlar.
Ayrıca ülkemizde eğitimın parasız olmasını, üniversi-
te harçlarının yükseltilmemesini isteyenler yaln/zca öğ-
renciler mi?
Çocuklarını okutmak için çırpınan ana babalar, ünıver-
sitelerde harçlann yükseltilmesine, orta öğretımde kat-
kı payı diye para toplanmasına pek mi seviniyorlar?
Bu uygutamaya karşı olan o ana babalara da bölücü
mü denecek?
Yanıltmaca yapmayalım: Öğrenci eylemlerine, karga-
şa çıkartmak, ülkeyi bölmek amacını yakıştıranlar, yürü-
yüşlere katilan yasadışı örgütlerin taşıdıkları bayraklara,
yazılara, attıklan sloganlara bakarak konuşuyorlar.
Gene de "bölücü" sözcüğünün gelişigüzel kullanılma-
ması gerektiği kanısındayım.
Kargaşa çıkartmak, ya da gövde göstensi yapmak is-
teyen yasadışı örgütlerin hepsine bölücü denemez. Ül-
kenin düzenıni değiştitmek isteyen yasadışı bir örgütün
yandaşlan tam tersini savunuyorda olabilirler: Böyle gı-
derse bu ülke bölünecek, bölünmeyi önlemek için bu dü-
zeni değiştirmeliyiz...
Ama öğrenci yürüyüşlerine katılan yasadışı öfgütler-
den bazılan herhalde bölücülükleri bilinen örgütlerdır.
Yapılan yakıştırma onlardan kaynaklanıyordur.
Peki, aralannda bayraklan, yazıları, sloganlarıyla öyle
örgütler de yer aldı diye, binlerce öğrencinin, harçların
yükseltilmesine karşı yaptıkları yaygın bir eyleme bölü-
cülük damgasının vurulması doğru mu?
Bütün üniversitelerde yasadışı örgütlerin yandaşlan
vardır. Bunların yaygın bir eylemde yer almalarına. bay-
rak açmalanna, yazı taşımalarına, slogan atmalarına
öbür öğrenciler engel olabilirler mı?
Dahası, haklıhğı yüzünden birdenbıre yaygınlık kaza-
nan bir öğrenci eyleminin örgütsüzlügü nasıl gıderilır?
Örgütlü çalışmalarda yer alan, deneyimli gençler, ıs-
ter ıstemez öne geçmezler mi?
Hatta o haklı eylemi onlar kışkırtmış da olabilirler...
Onların kışkırtmış olması, sonra da ayaklananların ara-
sında yer alıp gövde gösterisi yapmaları. haklı bir eyle-
min haklılığını ortadan kaldırır mı?
Evet, bunlar "Olmak mı, olmamak mı?" gibi derin so-
rular değİI, gazete okurken, televızyon ızlerken akla g&-i
liveren sıradan sorular...
Geçen gün kameranın karşısında, yanı milyonların
önünde, bir genç ınsan şöyle bağırıyordu:
"Onlarbizim okumamızı istemiyorlar... Yoksul çocuk-
lannın okumasını istemiyorlar... Okullanmızıyıkıp dökü-
yorlar..."
Bir genç insan çevresinde olan bitenden bu izlenimi
alıyor, milyonlara haykırıyor...
Bölücüydü, değildi çekişmesinin hiç anlamı yok...
Ortaöğretimi katkı paylarıyla, yükseköğretimı harçlar-
la bunattanlann şu kısacık soruyu yanıtlamaları gereki-
yor:
Yoksul çocuklarının okumasını istemiyor musunuz?
293 89 78 (3H*T)
Filmin CD*si Töm Raks Müsik Marketlerde
5 Nisan'da
DA&nM Sincmalarda
KON3EK
3Ûl£NT
SaaP
EJekPm ve Terdesiz <qiı
Davul CEM A/&£L
Şehit Muhtar Caddesi 69 Taksim - istanbul
Tel: 256 66 54 - 256 66 97
[ÂDAMDIR
MaNrGauffnr
Ç«Un Sankartal
îi
CımniE ISN<ı 21M
rmr. IIM
(0112) m II )!
MEHMREAKSOYYİĞİT
Yerebatan Sarraanda Hayal
(0K8MU1HI
CÖLCtMNU
Yerebatan SamıoSultanahmrt
Tel:522 12 59
BULUNMAZ KULTUR MEBKEZlfBULUNMAZ KULTUR MERKEZI
NAZIM HİKMET SAHNIÎİ I NAZIM HİKMET SAHNESİ
ISTANBUL R U
HALİT KARAATA
TİYATRO İŞLİĞİ
3 Nisan 1996
Saat: 18.00
KADİR YERCİ
BİLİM YÖNTEMİ
3 Nisan 1996
SaaC 19.00
Istiklal Cad. Aznavur Psj. 212; 8 • Istıktal Cad. Aznavur Psj. 212 8
r..ı,...,..,. T.I . « m » . « . i/ı on • Salatasjray Te!: 251 85 23 • 251 6Ü 90
CEMAL TOLLU
1929 - 1968 ARASI YAPITLARI
3 Nisan - 7 Haziran 1996
Hüsrev Gerede Cad. Fınn Sok. No: 2 'Heşvikiye/1
istanbul Tel: 0-(212) 227 03 63 Fax: 25810 98
Galeri, Pazar ve Pazartesi dışında hergün 11.00-19.00 arası açıktır.
r. Holland's
Opus
Mr Holland rolünde Rıchard
Dreyfuss'un bugûne kadarkı
en ıyi pefformansı tle kendısıne
OSCAR adaylığını geûren ınce
oyunculuğu fılmın tonunu oluş-
turan 60lardan bogûne popû-
ler müzıgın en seçkın örneklen
kuşkusu7 fıimın en ûnemlı özei-
lıklerı ıken, yıne de her yaştan
ve her keamden seyiraden en
büyûk payeyı toplayan ögret-
men-ögrencı ıtışkıiennûekı
duygu selı o4muştur 1964 ythrv
da genç ve enerıık bir ögret-
men olan Glenn Holland, John
F Kennedy okulunda muzık
öğretmenı olarak ışe başlar
Aslında o bir muzısyendır ve
en buyuk hayalı Büyuk Amerı-
ka Opus'unu bestelemektır
Ûğretmenlıge sadece para ka-
zanmak ıçin geçıcı bir ış olarak
bakan Holland eve sevgılı eşı
Irıs m yanma ve pıyanosunun
başına dönmek ıçin son ders
zılını ıpte çeker Okul bandosu
ile ugraşifken eşı Ins ın hamıle
olduğunu ögrenen Holland.
Opus hayalını ertelemek zo-
runda kalır Tüm zamanını ög-
rencılerıne vedogacak bebeğı-
ne ayıran Holland daha
dogmadan ona klasik muzık
dınletır Oglu dünyaya geldık-
ten sonra muzık egıtımıne
devam eder ta kı onun sagır ol-
duğunu ogrenınceye kaaar
ŞEHIR TIYATROLARI
HARBİYE MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ (240 77 20)
SP^IM BURAK
SAHİBİNİN SESİ
tONETBI 0HHANAUUU
3 (2030)4,5.6.7 NKAN
ARSLAN KACAP,
KRAL'A OYUN
K A D I K O Y H A L D U N T A N E R S A H N E S İ ( J 4 0 0 4 6 3 )
ADALFT AGAOĞLU
ÇATIDAKİ ÇATLAK
rQMFTB4 BtGİNUUIOAi
3.4.5. & 7 NİSAN
SEMA/ERBIL GÖtCTAŞ
BÜYÜLÜ GÖL
raCT» CANDOâAN
17 NEAN (SAAT: 11.001
a^a^j.«<ı;«;ia.Ti%av'iıi:iı
EMMANUa ROBLES
BİR UMUT İÇİN
•>i^ aOlKBlCHTtKÇHHIttUKA*
3.4.5.İ.7MSAN
MEUHCFküeTANDAY
MİKADONUN ÇÖPLERİ
rûNE™ aoiKiaüN
3.4.S.İ.7MSAN
RKRET TER2
AKILLISOYTARI
rONETÎN DBffilrfCUMEH
UNMwrSAAT:ll.0O)
HEINRICH BOO/DENİZ UYGUNEfi
BİRLİKTEOYNAYALIM
YCfCBt OENİZUTGUNB
İ.7NİUN|UATII.I)O)
HARBİYE CEP TIYATROSU (240 77 20)
ORHANGUNER
İKİNCİ NÖBETÇİNİN SIKINTILARI
ARİFAKKATA î NİSAN (I800İ0 30) 4. S NrSAN (15.00)
TAMER
AKAKINCI
Reslm Sergtsi
1 - 25 rOsan 1996
Ij Bankaa PamuUopı Svut Gaisia
SEHIR TIYATROLARI
3 NİSAN 1996 TARİHİNDEN BAŞLAYARAK
HARBİYE MUHSİN ERTUĞRUL SAHNESİ (240 77 20)
SEVÎMBURAK
SAHİBİNİN SESİ
YÖNETEN: ORHAN ALKAYA
SAHNE - GIYSI TASARIMI • FEYZA ZEYBEK
IŞIK TASARIMI MURAT İŞÇİ
KOREOGRAFI . SELÇUK BORAK
3 NİSAN (20:30), 4, 5, 6, 7 NİSAN
I 5 OO. 2O JO
I S İO Panr I S
IMA BİLfT Cİ5ELERİND6
ORTAOYUNCULAR
Anca Visdei - Ferhan Şensoy
APTALLARA GÜZEL GELEN
TELEVİZYON DİZİLERİ
Derya Boykal - Ferhan Şensoy - Rasim Ö^tekin
Salı - Çarşaınba 21.00 / Pazar 15.30 -18.30
Ferhan Şensoy
ÜÇ KURŞUNLUK OPER
P b 200
Ş
Perscmb* 21.00
B«kwH4ı nın PCaUu
Ferhan Şensoy
FELEK BİR GÜN
SALAKKEN
Cumartesi
15.30-21.00
Ferhan Şensoy
FERHANGİ
ŞEYLER
Cuma 21.00
Bilet Satıs Yerleri: SES-1S85 Ortaoyuncular Tel: 251 18 65-66
Tum VAKKORAMA Mafuaları.CARSI Capıtol-MaslakBakırkoy Magazalan
NVSTEMA
IOMMSOM
histöH<*vtr«t: AHMCT IEVIMOO&.U
FtMtMI 1911 KASAPO&U '
«rrou
Zuhal Olcay
Haluk Bilginer
Mehmet Akan
Selim Naşit özcan
ıx. M ı a ttMaauinm otsnM kı
8 Hînn-gl Mms
Cıua& :21.00
Com»no«i: 15.0<«1.00
Pttar :1S.OO
DoırocnTiyacroea: {0-212) 24137 37
\Uckerooa Itiatm: (0-312) a5l 8888
M«rijm»l BOat Sattş Gijrafc (0-ÎI8) 349 38 «1
(Grotpiaıa indjrim UT9Uiaıor.)
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU
3 Nisan Çarşamba Saat: 19.30
İ.Û. D€Vin KONSERVATUAH IÜRK MUSBOSİ İCRA HEYETİ
"MÜNİR NUREnİN SELÇUK ve
YAHYA KEMAL KONSERİ"
Şcd Rrzo Rit, Sott Merd Uğurkı
•İ.T.Ü. T.M.D.K.'nın 20. Kuruluş Yıldönümü Münasebetjyle"
Bilet Ryatları: 300.000-200.000 TL
*****
4 Nisan Perşembe Saat: 19-30
RUDOLF BUCHBINDER
Piyano Resitali
Sanatçınm rahofsdtğı nedeniyie ileri bir farihe ertelenmisfir. Resrfole biMeri
olanlor, büerterini 4 Nisan Saat 19.00'a kadar iade edebflirier.
*****
5 Nisan Cuma Saat: 20.30
BİLETLER, SEHIR TIYATROLAR ;1SELE», İLE KAOIKOY HALDUN TANER | E F E S R l S
HANS THEESSINK AND
THE BLUE GROOVEBilet Ryatları: 600.000-500.000 TL (İndirim Yapılmaz)
CBH Konnr S«loou: 232 9(30-231 54 98 Ikznmnbraaısnı leoo 19 «ınsıkıMcdb )
ONUNE Birtt SaUfı Için _ Uodsm no: (0212) 227 44 99 TM: (0216) 336 37 92
AKM Konur GİfMl: 251 46 00 AKMERKEZ Dmfma: 2S2 01 70
| CAPITOL AHuiiatH 391 19 30 • Mnfkltf Kflll* S n a l d H T * (021») 34» 38 61 K»d*.6y E»*i Iskele
itoydanı ' MECAVİZYON M w k t UulltnMda _ Brfa&v: 293 07 59 / 60
3alonumu2un tûm liyal kadMnatonrate ağr«biMn-öğreno«m«kfı ve
BOyi*««*ar Bfar,esı mnsupbnıa % 50. «naljOldjMı gnplara % 20 mdnm yapılmaKladn
Tanrtım Sponsoru