27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 NİSAN 1996 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Dünya Bankası özelleştirmeyi tek çözüm değil, ancak özel sektör katkısını kaçınılmaz görüyor Sosyal güvenliğe 4 karma' modelEkonomi Servisi- Dünya Bankası. sosyal güvenlik sisteminin reformunda ka- mu \e özel sektörü içine alan bir çözü- mün ideal olduğunu düşünüyor. Dünya Bankası Ankara Bürosu Müdürü Frede- rick T. Temple, Türkiye gibi sosyal gü- venlik sisteminde ciddi birkrizin yaşan- dığı bir ülkede kamu ve özel sektörü içi- ne alan çeşitlı formüHergeliştirilebilece- ğini kaydederek. "Özellikle ikisini deiçi- ne alan bir çözüm iiretüebilir" şeklinde konuştu. Istanbu! Üniversitesi Ingilizce tktisat Fakültesi Ekonomi Kulübü'nün konuğu olarak istanbul'a gelen Temple, bütün dün>ada sosyal güvenlik sistemin- de yaşanan sorunlar. ve sorunlara getiri- len çeşitli çözümlerle ilgili Dünya Ban- kası raporunu anlattı. tki şemsiye önerisi Dünya Bankası raporunda, sosyal gü- venlik sisteminin tasarruf ve kaynakla- nn tekrar dağıtımı fonksiyonlannın bir- birinden aynlarak farklı finansman ve yönetim model lerini içeren iki şemsiye akmda toplanabileceğinin önerildiğini ifade eden Temple şöyle konuştu: *Bunun ilk bölümünü vergi gelirleriy- k finanse edilen kamu yönetimindeki sis- tem, ikincisini de. özkaynakiara dayalı özel sektör >önetimindeki sistem oluştu- nıyor. YaşulıkJannda daha fazla geür ve güvence isteyen kisilere ek bir koruma sağlamak üzere, gönüllü tasarruf planla- n da üçüncü bir ayak olarak geliştirilebi- • Dünya Bankası Ankara Bürosu Müdürü Temple, sosyal güvenlik sisîemi için kamu ve özel sektörü içine alan kartna bir model önerdi. • Temple "Dünya Bankası 'nın da ilk tercihi özelleştirme değil. Banka, özellikle yoksul insanları gözetecek ve kamu tarafından finanse edilen bir refah sistemini tercih ediyor" dedi. lir. Bu tip çok ayaklıdiizenlemelerie sigor- tacılıkta risk üç parçaya bölünür, çiinkü çeşitlilik, risk korumasına karşı en etkin yöntemdir.'" Çözüm tek değil Türkive için bir tek bu çözüm üzcrin- de durmadığını dile getiren Temple. Tür- kiye gibi bir ülkede özel sektör ıle kamu- yu birleştiren bir çözüm üzerinde durul- ması gerektığini kaydetti. Toplantı sonrasında Cumhuriyet'in so- Frederick Temple, İstanbul l niversitesi'ndc öğrencilerin sorulannı yanıtladı. rularını yanıtlayan Temple, Dünya Ban- kası'nın özelleştirmeyi sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandınlnıa.sında ilk çözüm olarak görmcdiğini bclirterek. şunlan söyledi: "Uluslararası Çalışma Örgütü'nün raporunda, özelleştirnıc bir çözüm olarak görülmüyor. Dünya Ban- kası'nın da ilk tercihirt/ellestirmedeğil. Banka, özellikle yoksul insanlan «özete- cek ve kamu tarafından finanse edilen bir refah sistemini tercih ediyor." Temple. Türkiye'de bir yandan kamu sektörünün bovutlannı küçültmck için erken emekliligin teşvık edilip bir yan- dan emeklilik yaşının yük.scltilme.si ge- rektığı ıddıalarının bırbıriyle çclişip çe- li:jino<Jiğı konusundaki soruya da şu \a- nıtı vcrdı: "Bu. Türk hükümetinin re- form tasansını hazırlarken dikkate al- ması gcrcken ikilemlerden birisi. Bu so- runun basit bircevabı yok. Uükümet, bir- biriyle çelişen bu iki noktayı da gerçek- leştirehilecek bir tasarıyı ha/ırlamak znrunda kalacak." G-7 Zirvesi Işsizlik çalışanı da tehdit ediyor Dış Haberler Servisi - Fran»a Cumhurbaşkanı Jacques C'hirac. dünyanın sanayileşmiş yedi ülkesinin. "'dizginsİ7" serbest piyasa ekonomileri ile milvonlarca kişınin ışsizler ordusuna katıldığı müdahalecı politikalar arasında üçüncü bir yol bulmalan gerektiğini söyledi. Fransa'nın l.ılle kentinde biraraya gelen G-7 ülkeleri ekonomi ve çalışma bakanları toplantısının açılış konuşmasını yapan Chırac. G-7 ülkelerinin ABD'deki ış güvenı yokluğu ıle Avrupa "da cömert sosyal güvenlik sisteminin yol açtığı yüksek düzeye varan işsizlik arasında üçüncü bir yol bulmalan gercktiğını belırtlı. C'hırac. '"<\tlantık okyanu.sunun iki kıyısına baktığınızda iki değışik tehdit görüyorsunıi7. Ya ış güvenı yetcrsizlığı >a da vüksek bir işsızlik düzeyi " dedı. C'hırac. 22 mılvon ışsızın yeniden ış. hayatına kazandınlmasının G-7 ülkelerinin önde gelcn endışe kaynağı olduğunu vurguladı Mardin'de büyük hissesi kamuya ait 4 tesis özelleştirildi Özel idareler de satısta ADNAN AVUKA MARDİN - Mardin'de büyük hıssesı ll Özel Idaresf ne aıt iki un. bir ıplık ve bir beton fabrikası. ihaleyle satıldı. Ba- zı ihaleler sırasında tartışma yaşanırken arada özelleştınlecek başka tesisler de bulunduğu bıldınldı. Çok sayıda kışinın ılgiyle ızlediğı, Va- li Yardımcısı Mehmet Ersoy başkanlı- ğındakı ll Daımı Encümen üyelennın ha- zır bulunduğu satışlarda, ilk sıra Midyat Un Fabnkası'nındı. Yapılan açık arttır- ma sonucunda 6 mılyar lira muhammen bedellı fabnka sadece 262 bın lira artış yapılarak 6 milyar 262 bin lıradan satıl- dı. Yüzde 54.5'lik hissesi Özel Idare'ye ait olan Midyat Un Fabnkası'nın satişı- nın ardından Kızıltepe Un Fabnkası 9.5 mılyar lira muhammen bedelle satışa su- nuldu. Bu fabnka 35 mılyar 18 bın lıra- dan alıcı buldu. Nusaybın'de kurulu Nuksataş iplik fab- rikası ıse muhammen bedelin üzerine sa- dece 60 bın liralık artış yapılarak 9 mil- yar 60 bın lıraya Vluşa KartaJ adındakı işadamına satıldı. ll Özel Idaresı'ne ait önemlı yatınmlardan olan Betonsan fab- rikasının yüzde 30'luk hissesi de bir mıl- yar lira muhammen bedelle açık artiır- maya sunuldu. Sonunda Betonsan fabri- kası 2 milyar 160 bın liraya alıcı buldu Ozellestirilen Sumer Tekstil calışmıyor Özel sektör işçi bulamıyor UFLKTEKİN ADANA - Sümer Holding'e bağlı Adana'daki Sümer Tekstil fabrikasını "çok uygun koşullarda" satın alan Yüksekbaş Holding, her türlü yasal işlemleri yerine getirdiği halde ışyerini çalıştırmayı henüz başaramadı. Fabrikayı işletmek için aradığı işçileri bulamayan holding yönetiminin çalışmaya razı etttği bazı kişiler de ücret düşüklüğü yüzünden işten aynldılar. Daha önce 850 işçınin çalıştığı işyerinde yönetimine getirilen Ozcan Vüksekbaş'ın telefonla ya da bizzat ulaştığı işçılerle ücret miktan ve sendika konusunda pazarlık ettiği öğrenildi. Aynı zamanda Yüksekbaş Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili dc olan Özcan Yüksekbaş. gazetelere ve ycrel TV kanallanna faks çekerek, "lşçilerin dönmesi, çalışması için basının aracılık vapmasını" ıstedi. lşçilerin üyesi olduğu Teksif Sendikası Yavuzlar Şube Başkanı Musa Uysun, Yüksekbaş Holding'ın Adana kamuoyunda "işçi ve sendika düşman/" tutumuyla yakından bilmdıfiini belirterek. "IşçHer güvenmivorlar. F.ğer holding yönerimi samimiyse gclsinler protokol yapalım. Ama yanaşmıyorlar, 'Sendikayla işimiz yok" diyorlar. Niyetıeri örgütsÜA düşük ücretlc işçi çalıştırmak ama, bizim işçiler bilinçli" dedı. •VIUI û lllll_Jt*» I V V KftH I I I U ^ U UIIVI U U I U U . U c i l C H l J U I . UtUI. Vehbi Koç'un ölümünden sonra yapılan ilk genel kurul Koç Holding'den üretim uya Ekonomi Scrvisi - Hükümetin geleceğindeki belirsizlik ve bürok- rasidekı kararmekanizmasının tam olarak çalışmaması sonunda sana- yinin devini de kızdırdı. Koç Hol- ding Idare Meclisı Başkanı Rahmi Koç. hükümetin en kısa zamanda sanayiciyi destekleyecek kararlaral- ması gerektiğini belirterek Türk sanayiinin önündeki engellerin kal- dınlarak rekabetin geliştinlmesi gerektiğini ifadeetti. Vehbı Koç'un ölümünden sonra yapılan ilk ge- nel kuruldan sonra basın mensup- lannın sorulannı yanıtlayan Rah- mi Koç, sağ ve sol merkezdeki par- tilerin birleşmesinin önemine de değinerek, bürokrasideki atamala- nn da en kısa zamanda gerçekleş- • Koç Holding'in 1995 yılı faaliyet raporunda faiz gelirlerinin yüzde 100'ün üstünde arttığı dikkat çekerken Rahmi Koç, yaptığı konuşmada işadamlannı parayla para kazanmaktan vazgeçmeye çağırdı. mesi gerektiğini kaydetti Koç. "Türkiye'nin enönemli sorunu eko- nominin M idare edilntesidir" dı- ye konuştu. Rahmi Koç. genel kurul sirasın- da yaptığı konuşmada da isadam- lanna seslenerek paradan para ka- zanma yerine işten para kazanma- yı hedeflemeleri gerektiğini belırt- ti. Ancak. Koç Holding'in dün açık- lanan faaliyet raporunda yeralan fa- ızgelirlerindeki artış bir öncekıyı- la göre yüzde 101 olarak gerçek- leşti. Holdingin3.7trilyon lira ola- rak açıklanan net kân 1994 yılına göre yüzde 12.4 oranında bir artış kaydetti. Aynca faiz gelirleri Koç Holding'in 1995 genel gelirleri ara- sında iştirak gelirlerinin arkasın- dan ikinci sırayı aldı. Dün gerçekleşen genel kurulda altnan karara göre Koç Holding'in 6 trilyon lira sermavesıni oluşturan ortaklarına yüzde 15 oranında ve beher 1000 liralık hisseye 150 lira olmak üzere temettü ödenecek. Ay- nca haziran ayında yüzde 67 nıs- petinde bedelsiz ikinci bir hisse dağıtımı da yapılacak. Pendik Tersanesi'ne 1SO 9001 Belgesi alınması için çahşılıyor Ozefleştirmeye kalite makyajı CANAN SOYSAL Türkiye Gcmı Sanayi'nc (TGS) bağlı tersanelervn en bü- yüğü olan Pendik Tersancsi'ne özellcştirme makvajı yapıldı- ğı ileri sürülüyor. Pendik Ter- sanesi'neÖ7CİIikleulusIarara- sı piyasalarda bir tercih aracı olanlSO9001 kalite belgesi ve- rilmesı için çalışmalar başlar- ken tersane çalışanlan bunun yenı bir özelleştirme hamlesı olduğu görüşünde bırlcşiyorlar. Bu arada geçen yıl açılan iha- levi ıptal eden Özelleştirme idarcsi Başkanlığı (ÖİB)tersa- neleri venıden satışa çıkarma planlan vapıyor. Yetkililerın verdiği bilgivc göre TGS'ye bağlı tersanelerın >a önceki ihalede oldu- ğu gibi blok satış yoluyla ya da parçalanarak ayn ayn satışı gerçekleştirilecek. Bu arada tcrsanelerin işletme hakkının 49'aryıldan 10'aryıla indirilme- sinindeOzelle^tirnıe Yüksek Kurulu tarafından cle alınacağı da belirtilivor. Geçcn vılın sonbahar avlannda işçi sendıkası Dok Geını-iş tardfından kurulan GLSTASJ isımli şir- kete devredilen tersaneler. venıden gündeme geli- >or. TGS">e bağlı tersanelerin en büv üğü olan Pen- dik Tersanesi'nde son bir aydır ISO9001 Kalite Bel- gesi ile ilgili yerlı ve yabancı kalite uzmanlannın çalışmalan devam ediyor. TGS Genel Müdürü NeeatiSüer. ISO 9001 bel- ISO 9001 nedir? Uluslararası Standartlar Teşkılatı, standartlan belirleyen dünya çapında bir kuruluştur. Avrupa Topluluğu ülkelcrine yapılan ihracatta uyulması gereken normlardan biri de ISO 9000 serisidir. Uluslararası Standartlar Tcşkilatı tarafından geliştirilen standart demetinin (9001. 9002, 9003, 9004) tümüne bu ısim verilir. Bu standartlan alan herhangi bir işletme, tasanm. geliştirme. üretim, tesis ve hizmette tam bir kalite sunduğunu belgelemiş sayılır gesinin özelleştirilecek bir ka- mu kuruluşunun özellikle yurt- dışındakı müşteri portföyünü daha fazla arttıracağını kabul ettiğini belirterek bu çalışma- lann I993yılındabaşladığını. ancak şimdi sonuç verdiğini vurgulddı. Tersane çalışanları Pendik Tersanesı'ne kalite belgesi ve- rilmesının özelleştirme çalış- malannın tam üzerine gelme- sinın anlamjı olduğunu ka>- dedcrek -ÖİB kapasitesi tam olarak kullanılnıavan tersane- lere böy le bir özellik ka/^tndır- mayaçalışıyor*' şeklinde konuş- tular. Eskı Sanavi Bakanı Fu- at Çay ise tersanelerin Avrupa standartlarındakı teknik kapasiteyı yakalaması gerektığinc dikkat çekerek bir özelleştirme iv ıleştırmesinin söz konu- >u olama>acağını kavdetti. Bu arada tersanelerin bundan önceki özelleştir- me girişiminden istedığı sonucu alamayan ÖİB. yeni bir strateji arayışına girdi. Yetkıliler. tersane- lenn bundan önceki ihalede olduğu gibi ya blok ola- rak satılacağını ya da parçalanarak tek tek satıla- cağını kavdettiler Bu arada GF.STAS/ın kazandı- ğı ihalede 49'ar vıl olarak belırlenen devir hakkı- nın >akındatoplanması beklencnÖ^K'de lü'aryı- la indırilmesi dc gündemde Bu arada TGS'ye bağ- lı tersanelerin 3 ay içinde yeniden ihaleye çıkarıl- ması beklenivor. Arjantin'de Son Tango J v r i z G ERlıNÇ YELDAN, Bilkeni Üniversitesi, Ankara 1 990'lann Meksika ve Arjantin (bu listeye Türkiye'yi de dahil etmeliyiz) ve 1980'lerin Şili deneyimleri finansal liberalizasyon-kriz-reel daralma ve yeniden stabilizasyon sarmalına sürüklenmiş bir ekonominin ana özelliklerini yansıtmaktadır: (i) Yoğun sıcak para girişleri; (ii) Ulusal paradan uzaklasma (dolarizasyon); (iii) Reel olarak aşın değerlenmiş döviz kurundan kaynaklanan ticaret açıklan ve bunun pompaladığı yapay büyüme ve aşın tüketim patlaması: (iv) Finans piyasalannda tekelci yoğunlaşma ve bunun getirdiği kaynak israfı ve adaletsiz gelir dağılimı süreci... Bütün bu süreçlerin dayandığı fiyat dengesi ise reel faizlerin yüksekliği ve döviz kurunun reel olarak aşın değerli olmasında yarmaktadır. Zira ithalatın ve yurtiçi tüketim hacminin finansmanında kullanılan spekülatif sermaye girişlerinin sürdürülebilmesi ancak bu dengenin korunabilinmesine bağlıdır. Anılan ülkelerin hepsinde bu koşulun bir süre için korunabildiğini, ancak yüksek reel faizlerin ve gittikçe büyüyen dış ticaret açıklannın baskısına dayanamayan ulusal ekonominin sonunda derin bir istikrarsızlık ve güvensizlık ortamına sürüklendiğini gözlemekteyiz. Elde edilen hızlı büyümeye ve enflasyonun düşürülmesine rağmen, Arjantin ekonomisinin yoğun olarak süren dışa bağımlılığı 1995 krizinin habercisiydi. Amerika'da faiz hadlerinin yükselmesine koşut olarak kısa vadeli (sıcak) sermaye istikrarsızlaşmaya başlayan Latin Amerika piyasalannı hızla terk ediyor ve dünya ölçeğinde daha güvenli ve yüksek getirili pazarlar anyordu. Gerek ekonomik büyümesini gerekse de parasal tabanını dış sermaye akımlanna bağlamış olan Arjantin ekonomisi için bu olgu. ülke tarihindeki en derin iktisadi bunalımın ön koşullannı ortaya çıkanyordu. Büytime olanaksız hale geldi I995'in başından itibaren. dış tasarruflann kurumasıyla Arjantin'in ithaiata dayalı büyümesinin finansmanı olanaksız hale geldi. Para tabanında ve ulusal kredi hacminde ani bir daralma yaşandı. Uluslararasj likid rezervler 5 milyar dolar (yüzde 30), parasal taban ise 3.1 milyar dolar geriledi. Arahk 1994 ile Mayıs 1995 arasında bankalardan çekilen mevduatlar, toplam mevduatın yüzde 20'sini aşıyordu. Ulusal üretim faaliyetleri durma noktasına gelince. işsizlik ülke tarihinin en yüksek düzeyine ulaştı. Bütün bu gelişmelere paralel olarak kamu gelirleri hızlı bir aşınmava uğradı ve kamu genel dengesi açık vermeye başladı. Bu ise konvertibilıte planının dayandığı en temcl ideolojik söylemin yıkılması anlamına geliyordu. Arjantin Merkez Bankası 'nın kriz idaresi Merkez Bankası. finans piyasalannda patlayan krizi birdizi önlemle karşıladı: İlk olarak, rezerv oranlannda kapsamlı bir indirim yapıldı. Böylece ulusal kredi hacmi genişletilmiş oldu. İkinci olarak para tabanmın yüzde 20"ye kadar olan bölümü için kamu kesimine borç verme olanağı getirilerek sınırlı açık piyasa işlemien başlatıldı. Dağıtılmış olan bankacılık sıgorta sisteminin yerine, yeni ve zorunlu bir sistem getirildi. Bütün bunlara ek olarak IMF ile yapılan bir ara anlaşmayla 8 mılyar dolarlık biryardım paketi sağlandı. Bütün bu tedbirler, Merkez Bankası"nın ve genelde kamu kesiminin son derece sıkı bir şekilde denetim altına alınmasını getiren konvertibilite planının ana felscfcsinin terk edılmesi anlamına gelmekteydı. Arjantın ve Meksıka finans piyasalannın 1995 boyunca yaşamış olduğu knz sürecinden ne gibi dersler çıkarılabilır? Birincisi. merkez bankalarının bağımsız para politikası sürdürebilmesınin önemidır. Aynca anılan bağımsızlık. sadece kamu sektörünün geri kalan kesimıv le sınırlı kalmayıp uluslararası sermaye hareketlenne görece de sağlanmış olmalıdır. Bilhassa ödemeler dengesinın eari işlemler kalemlerinde gerekli dengelerin henüz kurulamamış olduğu bır ortamda atılan Mnırsız finansal serbesti, merkez bankalannı uluslararası finans piyasalannın basit bir dövız bürosu haline dönüştürmekte ve ulusal ekonomiyi yüksek reel faiz vc düşük kur sarmalında sürekli ıstikrarsızlığa sürüklemektedır Ulusal para İkinci olarak, ulusal paranın yabancı paralarla ikamesı -dolarizasyon- ve devalüasvon beklentilcri. özel sektör açısından yoğun ve sistemik risk kaynağı oluşturmakta ve mali piyasaların derinleşme sürecini geciktirmektcdir. Şılı. Meksıka. Arjantın ve Türkiye'den edindiğimız dersler. finans piyasalannın serbestleştinlmesıyle denetımsız kalan özel sermdyenin kısa dönemde aşın nskli yatınmlara yönelmeyi tercih ettiği yönündedir Ddayısıyla merkez bankalannın para otoritesıni kullanabilme becerisının önemı bir kere daha öne çıkmaktadır. Üçüncü olarak, ulusal malı pıyasalar. kısa vadeli yabancı sermaye hareketlennın istikrarsızlık unsuru taşıyan spekülatif saldınlanna karşı korunmalıdır. Bunu sağlamak için gerekli vergi. munzam karşılık vb. tcdbırlcrlc kısa vadeli sermaye girişleri caydırılmalıdır. llgınçtir ki bu son husus giderek uluslararası finans kuruluşlarında geçerli bir polıtika önensı olarak değer kazanmaktadır Örneğin Wall Street Joumal'in 24 Ağustos 1995 sayısında veralan bır yazı. IMF'nin "gelişmektc olan finans piyasalannda isrikran sağlamak için kısa vadeli sermaye harekVtlerinin caydınlmasını \e bu yönde kontrollerin oluşturulmasını" önerdiğındcn sö/ efmektcdır Kapitalizmin globalle^mc aşamasında ulusal piya.saların ıstikrar ıçindc kalkınması giderek daha da zorlaşmış görünmektedir İlginçtir kı bu knzlerın ne zaman ve hangı ülkede ortaya çıkacağı da artık kctirilmesi çok zor olan bir olgudur. BİTTİ IŞÇININEVRENINDEN ŞÜKRAN SONER Milliyeîçi Cephe Ana-Yol ıktıdarı Çiller'ın Yılmaz'a geçit vermeme- si krızıni aşar mı? Refah'tan Yüce Divan atağı, DYP ıçinden kongre savaşı gündemde iken Çiller, biryer- lerde Yılmaz'la anlaşmak, tutkularını frenlemek nok- tasında gözüküyor. Büyük bır sürpriz olmazsa, Ana- Yol ite kaka yürümeye devam edebilir. Ancak belli oldu ki Ana-Yol uzun ömürlü olsa da, Çiller'le Yılmaz nöbet değiştirme şansını yakalasa- larda, sorumlu iktıdar olamayacaklar. Birbırlerinetu- zak, ayak oyunu peşinde. kamu yaranna çok daha büyük zarariar verecekler. Gerçek anlamda iktıdar olamamaları, bizi olum- suz ışlerde de çok fazla zararlı olamayacakları gibi bir iyimserliğe sürüklüyor Çok ağır bir yanılgıya düş- memıze neden oluyor. Sokaktaki vatandaş, zorla kurulmuş Ana-Yol ikti- danndan yaşamsal sorunlarının hemen hemen hıç- biri için çözüm beklemiyor. Sivil toplum örgütleri da- ha da bir teslim olmuş konumdalar. Gözü dönmüş, ilkesiz bır çıkar çatışması, iktidar kapışması içinde bütün olumsuzlukları doğal kabul eden birtepkisizlik gelişti. Ana-Yol iktidan sanki bol bol zam yapmak, bürokrasiyi, devlet olanaklannı parsellemek gıbı bır işlevle oluştu. Yılmaz ve Çiller, ANAP ve DYP. doğrudan hesap sormak üzere sorumlu iktidar degillermiş gibi çok korkulması gerekli bir hoşgörü gelişti. Sokaktaki va- tandaş, sıvil toplum örgütleri, daha önceki ıktidar- lara sordukları kadarı ile bile hesap soramaz oldu- lar. Baksanıza geçen yıl DYP-CHP hükümetine ateş püsküren Türk-İş, şımdi hükümetle "a/ gülüm, ver gülüm" üslubunda. Bu arada Türk-lş Genel Başka- nı'nın başkanı olduğu Yol-İş Sendikası'nın onbinler- ce üyesı geçıci işçinın ya hiç ışe alınmamaları ya da sendıkasız asgarı ücretle çalıştırılmaları gündem- de. Genel Başkan'ın sendikası onbınlerce üyesıni kay- bederken. nefesını kesmiş Türk-İş, yeniden yağma- lamaya dönüşen özelleştirme furyasına mı karşı çı- kacak? Sosyal güvenlik sisteminin katledilmesı anlamına gelen girişimler yaşanıyor. Milyonların malı kurum- ların üzerinde boza pışıriliyor. Bizimkiler uyduruk tepki demeçleri ıle sözde zaman kazanıyor. Gazetelerde, televızyon haberierınde, iktidarın içi- ne bulaştığı kirlenmışlığın, her gün bir yeni örneği ortaya çıkıyor. "Şok, skandal haber, büyük yolsuz- luk, vurgun..." sözcüklerı, etkı ve anlamlarını yıtir- miş gibi. Milletvekıllerının, bakanların bankalarla, holdinglerle olan açık ortaklıklarını, skandal patlak verdiğinde lütfedıp gerı çekmelerine şükreder ol- duk. Başbakanların, bakanların, çok haksız, çok kirii ko- kular gelen kilit bürokrası, çıkar noktalanndaki ata- maları durmuşsa başarı, durdurulamamışsa olağan sayılıyor. Bır önceki koalisyonda, ınsan hakları ihlalleri, iş- kence, devlet terörü uygulamalan yaşandığında, şe- rıata iktidar gücü sahıp çıktığında, yolsuzluklar pat- lak verdiğinde, kızıp hesap sorduğumuz, yargıladı- ğımız bır CHP ve başkanlan vardı. Bu nasıl iş ki sorumlulukta iktidar olamayanlar, akıl almaz güçlü ve etkılı yenı bir "Milliyetçi Cephe" ik- tıdarını devletin bütün kurumlannda çok daha bü- yük bır hızla yerleştirmede seferber olmuş konum- dalar. O konularda hıç çatışmadan, gerçek bir uz- laşma içinde, daha doğrusu güç kapma yarıştnda, şenata ve ırkçılığa, devlet terörü niteliğındeki uygu- lamalara çok tehlıkeli boyutlarda açıhyoriar. Ana-Yol hiç değılse radikal şenatçı ve milliyetçi akım- lara, Refah'a karşı güvence oluşturacaktı. Türki- ye'nin yüzünün Batı'ya dönük olmasında rol oyna- yacaktı. Yılmaz'ın, Çıller'in söylediklerine inanmaya kalkarsanız, çağdaş demokrasinın, insan haklarının gereklerine kapı açılacaktı. Refah bugüne kadar zorunlu eğitimin 8 yıl olma- sına ayak diretmekte başarılı olmuştu. Ancak zorun- lu eğitimin kapsamına din eğitiminı sokmayı başa- ramamıştı. ANAP'ın kendi milletvekillerıne dağıttığı hükümet programında bu da var. Her bürokrat atamasında ANAP'a ve Yılmaz : a karşı duran Çiller'in, bu türden konularda sesız kal- ması sızce ne anlama gelıyor? Polis her zaman taraflı idi. Şimdi Ağar'lardan, Menzir'lerden. Yılmaz'ın olaylar sonrası demeçle- rınden moral. güç alarak, milliyetçi-şeriatçı deste- ği, yandaşlığında, her gün ayırımcılığın, taraflılığın, polıs devletinin vahim yeni örneklenni veriyor. Devlet korumasında, kadınlar-erkekler ayrılmış olarak ırkçı-şerıatçı örgütlenme, üniversite çatısı al- tında oluşturuluyor. Rektörlerın öngördüğü Üniver- site Öğrencı Bırliği'nın kurulmasına ılişkin kurultay, polıs korumasında Nizanıı Âlem Ocaklan'nın göv- de gösterisıne dönüşüyor. Biz daha önceki "Milliyetçi Cephe" iktidarlarının ektığı tohumlann, mılliyetçı-şenatçı kadrolan ıktıda- ra yerleştirmelerının bedelını çok ağır ödedik. Yeni sorumlulukta iktıdar olamayan. ancak "Milliyetçi Cephe" oluşturmada çok hızlı ve tehlikelı yol al- makta olan Ana-Yol iktıdannın yapmakta oldukla- rından çok ama çok korkmak ve şiddetle karşı dur- manın yollarını bulmak gerekiyor. Üniversite gençlığınin yaşadıklarını, sadece. ça- tışmalarda coplanan, yaralanan, tutuklanan genç- lerın, aılelerinin sorunlan olarak görmek, devletin daha da fazla milliyetçi-şeriatçı kuşatmasına seyir- cı kalmak. bu ülkede yaşamak isteyen herkes için çok büyük sakınca taşır. Ahmet ÖzaPın iflası istendi ANKAR.A (ANKA) - Ha- len Almanya'da bulunan ,\hmet Özal'ın Türki- ve'deki holdin- gi alevhine ıf- las davası açıl- dı Ahmet Özal'ın "Arti" adıv la kurduğu şırketlerı için oluşturduğu "Artı Holding AŞ" aleyhi- ne İstanbul 6'ncı Ticaret Mahkemesi'nde l may Gençsoy Arslan adlı kisi tarafından açılan dava 18 ııısandagöailecek. Mahkc- me Başkanlığı. davayla ıl- gıli duyuru.sunda. Artı Hol- ding'dcn Lmay Gençsoy Arslan dışında alacağı bıı- lunanlann iflas istemine iti- razedebileceklennı bildır- di. Başkanlık, ıtırazda bulu- Ahmet Özal'a dava. nacakların bu- nunla ilgili kanıt- larını duruşma gününc kadar mahkemeye ib- raz etmelerı ge- rektiğini belirtır- ken. bizzat kendi- lerinin ya da ve- killerinin duruş- madahazırbulu- nabilecek lerini kaydetti. Bu arada. his- se senetleri borsada işlem görürkcn itlas eden Sıın Flektronık Devre F.leman- lan Sanayı ve Ticaret A."nın alacaklılar listcsinin hazır olduğu bildirildi. Ötc yandan. İ>tanbul I "ın- cı İtlas Müdürlüğü. tasfiye ışlemlerıni yürüttüğü Er- kafleks Yer Döşemeleri Sa- nayi AŞ ile Frka Oto Rad- yotörleri Sanayi AŞ'nin ala- caklılar lıstesmm ınceleme- ye hazır olduğunu bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle