Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 MART 1996 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Oyunculukta bir asır devirmiş sanatçı Ferhan Şensoy ile 110'uncu oyundan önce görüştük
^Seyirci tiyatronun gerisinde'DİKMEN GÜRÜN L'ÇARER
Bir oyunu bın kez oynamak. hatta bın
sınınnı da aşmak pek kolay olmasa ge-
rek. Ferhan Şensoy'la bu sının aşmış
oyunlar üstüne konuşuyoruz. "CibaJi
Karakolu", -Bir Garip Orhan Y'elT,
"Asiye Nasıl Kurtulur" ılk ağızda aklı-
mıza gelenler. Ama "FerhangiŞeyler*'in
ayncalığı onun bir süreklıliğı olması.
Başlandığı günden bu vana hiç aralıksız
oynanıyor olması. "Tiyatroda bir asır"
devirmışbirsanatçıyla 11 IO'uncu oyun-
dan önce konuşuyoruz.
FERHAN ŞENSOY - Çok şey öğren-
dım bu oyun boyunca.. Aynı rolü bin kez
oynamak. bu tek kışılik bir oyun da ol-
mayabilir, büyük bir okul "Ferhangi
Şeyler'de öğrendıklenm bir yazar ola-
rak, yönetmen olarak. oyuncu olarak çok
gelişmemi sağladı. Büyük birdene>ım
kazandım. Birkalıbı değil de içinde de-
ğişiklikleryaptığımbirmetnioynadığım
için. doğaçlama >aptığım için o tarafım
da çokgelışti. Zaman zaman artık refleks
olarak oynuyorum.
- "Felek BirGün SalakkeıTe "Ferhan-
gi Şev1ern
in devamı diyebilir miyiz?
ŞENSOY- E\et, "Ferhangi Şe\ler"ın
ikinci cıldi. "Ferhangi Şeyler" ı bırvan-
dan oynuyorum. ama on) ıl önce bırebır
hayatımolanbirhıkâyeyışimdıbanaçok
yabancı bir hıkâye olarak sürdürüyorum.
Evlenmışım. Üç çocugum olmuş. yaş-
lanmışım. Çocukken başlamışım gıbi bir
şey. Bugün baktığımızda çıkış noktasın-
da Türkıve'nin on yıl sonrası. bugünün
Türkiyesi. vardıgımız >er gibı şeylerin
eksikligi \ar "Ferhangi Şeyler"de. Bu
eksıklergazetelerle tamamlanıyor. O gü-
nün gazetelerini okuyunca bırdenbire
bugüne geliyor "Ferhangi Şeyler", ama
benim Orkınos Hanımla ılişkım. bekâr
hayatım artık çok yabancı şe>ler. Birde
evlilik üzenne düşüncelenmı söylüyo-
rum. ama evliyım. "Ferhangi Şeyler"in
bir de\amı olması gerekir diye düşun-
düm. "Felek Bir Gün Salakken" de za-
mana >ayıldığında çocuklar büvümüş
olacaklar. Bir vabancılaşma olacak ha-
hyle.
Tele\izyon komikliklerinin
darbesi oldu tiyatroya
- Herhalde o zaman da bir üçüncü
oyun gündeme gelecek.
ŞENSOY- Bir tnloji olması gerekir di-
ye düşünüyorum."Ferhangi ıNeyler'" di-
ye bir dosya var zaten. Bir yalnız adam
hıkâyesi
- İzleyicinin tepkileri nasıl bu iki oyu-
na?
ŞENSOY- "Felek Bir Gün Salak-
•taenr
de seyırcı daha çok egleniyor. Ola-
ya katkısı var. Onlara laf atmaktan çok
degışik nedenlerle sahneye çekıyorum.
Sahneve çıkıvorlar. oyuna bulaşıyorlar.
bana bulaşı>orlar. "Ferhangi Şeyler"de
ise oyunu sevreden 550 kı^ıden 200 kı-
şisi mutlaka oyunu daha önce en az bır
kere görmüş oluyor. Zaten bılen ınsan-
lara avnı şevı oynadığım zaman her şe-
ye o kadarçok gülmüyorlar. Gazetelerin
okunmasını bekliyorlar. degişik olan
şeylere gülüyorlar, ama "Felek Bir Gün
Salakken"öyle degil. Daha taze ve gün-
cel oldugu için çok eğlenıyorlar.
- Bu hafta yeni bir oyuna başladınız.
"Aptallara Güzel Gelen Tele\ızyon Dı-
zilen" tele>iz)on dünyasına yöneltilmiş
bir eleştiri mi?
ŞENSOY - Anca Msdei'nin "Femme
Sujet" ya da "Özne Kadın", "Vaka Ka-
dın" adlı oyununda "sujet" (\ aka) psıkı-
yatrideki "hasta" karşılıgı olarak kulla-
nılıyor. Bir de Fransa'da femmist hare-
ket çıktıgında kullanılmış bir terim. Fe-
ministlerce kadının aşagılanışının alayı
olarak kullanılıyor. Türkçede bu sözcü-
gün böyle anlamlan yok. Ben oyun ıçin-
de geçen bir cümleden giderek *Aptal-
lara Güzel Gelen Televizyon Dizileri" ıs-
mini o>unun içınden cımbızladım. Hat-
ta Anca Vısdei de kitabı basılmış olma-
sına rağmen bu başlığı daha güzel bulu-
yor. Konusu da psikivatra giden bir ka-
dın yazann, doktoruyla arasındaki 13
bölümlük birtelevizyon dizisıni andıran
bir aşk hıkâyesi.
- Bu aşk öyküsünün ötesinde vurgulan-
mak istenen nedir?
ŞENSOY- Kadının işi televizyona di-
ziler yazmak, ama o hep kendini aptal-
lara güzel gelen dizıler yazan biri olarak
tanıtıyor. Niçin kendinizi daha iyi hisse-
deceginiz şeyler yazmıyorsunuz denildi-
ginde de benim istediklerimi hiçbir pro-
düktör beğenmiyor diyor. Dünyada da
bizde oldugu gibı aptallara güzel gelen
televizyon dizileri var. Türkiye'de var
olan dizilere dırekt bir göndermemiz fi-
lan >ok isim bunu çağnştırsa da. Evren-
sel olarak Amerikada da Avrupa'da da
her yerde aptal kesime hitap eden tele-
vizyon dizileri var. Buradaki aptal lafı da
insanlan aşagılayıcı degil. Olay aptal bir
şey. Afyonlanmış gibi insanlaronun kar-
şısına oturuyor."Devamı yann, devamı
naftaya"gibi... lnsanlarbunlarabaglanı-
yor \e o kutunun karşısına oturuyorlar.
Bu anlatim içinde psikiyatr ve hastası
arasındaoldukçastatikbirtekst. tlkoku-
dugumuzda televizyona dizi mi yapsak
diye düşünmüştük. Sonra, oyunu dört
kanallı bir televizyon sıstemı içinde oy-
rak oynuyor. Kendince yorumlan var.
Zaman zaman oyundan şikâyetçi, zaman
zaman "dedığimi yapmıyorlar" diye gi-
diyor. Bu rolde Rasim Öztekin oynuyor.
Birde yazann avukatı, denetçisi var. Pi-
yanonun başında duruyor, piyano ile
efektler yapıyor, müdahalelerde bulunu-
yor. Oyunun böyle de bir yapısı var. Za-
man zaman kesiliyor. kopuyor.
- Madem televizyon dizilerinden söz
ediyoruz biraz da ekranlardaki komik-
likkre değinelim. Nereye gidiyor olay?
ŞENSOY- Bence rating endişesinden
ötürü asağı çekilıyor. Ne derece saglıklı
oldugu tartışılır bir sistemle 1000 küsur
eve birtakım aletler baglanmış. O evle-
rin hangı evler oldugu bunun kavgasını
veren ınsanlartarafından zaten biliniyor.
O evlere biraz nazik davranarak istedı-
ğini seyrettirmek de mümkün. Bu kadar
laçkalaşmış. Dünyada da rating kavgası
oldugu için bunun bir sürü üçkâğıdı çık-
mış.Tkı ucu sıvalı degnek durumu. Rek-
lam ona göre venliyor. O reklam aldığı
yı öyle olmuştur. Ilk geldiginde videosu
olmamak ayıp gibi bir durum yaşandı ve
her mahallede; her sokakta dörder tane
video kulübü... 2 yıl sonra kuaför oldu
oralar. Konu hemen kapandı. Türkler
çok çabuk bıktıklan için sanınm böyle
bir bıkma, televizyon olayında da yaşa-
nacaktır.
- Televizyonda izled/ğimiz tiyatro adı-
na yapılan kimi komiklikler genekk se-
yirciyi ters etkitemiyor mu?
ŞENSOY- Tabii, sen demin güzel söy-
ledin. Komedi degil de komiklik yapılı-
yor. Rating almaya yönelik yapıldıgı için
düzey düşürülerek yüksek rating alma-
ya ugraşılıyor veya o düzeyde yapılan
işler çok rating aldıgı içjn böyle komik-
likler yapılıyor. O ratingin korunması
için düzeyden taviz venliyor. Aşağı çe-
kıliyor. Daha önce daha güzel şeyler ya-
pılırdı televizyonda. Giderek o düzey dü-
şüyor. Çoğunu izlemiyorum, ama gözü-
me çarpanlardan belli. Hepsine bırer ke-
re baktım nedir diye. Bence düzey dü-
eyirci
tiyatronun
gerisinde. Biz
)<-J önde
gidiyoruz. Fren
yapmak zorunda
kalıyoruz. Ben kendi
tiyatrom adına
konuşuyorum. Örneğin
"Aptallara Güzel
Gelen Televizyon
Dizileri" seyircinin
biraz önünde.
riyatroda da
2000 yihna
giderken bir
şeyler gerekli.
Ben hep dinamit
patlatmak lazım
diyorum. Çılgınlıklar
yapmak gerekli belki.
Ama tiyatroya kıçını
dönmüş bir kuşağa ne
yaparsan ilgisini
çekecek? Dünyayla
aşık atmak durumuna
geldiginde Türkiye'de
seyirci elinin tersiyle
itiyor.
namaya karar verdik Geçen yıldan bu
yıla sarkmasının sebebi de bu oldu. Gıl-
lıgışlı bir işe girmiş bulunduk. Bizı çok
zorlayan bir iş. ama sen de göreceksin
yakın planın çok büyük önemi var oyun
içinde. Oyun sahne üzenndeki büyük ek-
rana da yansıyor. Yani hem aşagıda oy-
nuyoruz hem yukanda. Biraz pinpon
seyredergibi olacak izleyicı. Aynca, ha-
rici sahneler de var. Genç kadının psiki-
yatra gelişi. sokak sahneleri gibi. Bura-
larda da v ıdeo film giriyor ışin ıçine. Bir-
ıki yerinde de bütün televizyon dizilerin-
de oldugu gibi reklamlar v ar. Çok olma-
makla beraber araya reklam alıyoruz.
Mesela şimdi ıki reklam var. Ilk 30 oyun
için aldık. Sonbaharda yeniden alacagız.
Bütün dizilerde böv le bir şey var. Biz de
bir espri olarak düşündük.
- Siz daha önee de bir Anca Vlsdei o>-
namış ve düm'a prömij erini \apmıştınız.
Bu oyun da dünya prömiveri vapıvor \o
sanınm izleyicinin alıştığı Ferhan Şensov
oyunlaruıdan değil.
ŞENSOY - Bu zaten başından belli.
Anca V'isdeidiyoruz. Vısdei'nin metnin-
den, çok Fransız olan şeyleri kendısın-
den iz:n alarak ayıkladım Bir de roller
ilave ettim ıki kişilik oyuna. Bir paran-
tez ekledim. Oyunu çevırirken hissetti-
ğim bir gereklifikti. O kadar önemli pa-
rantez içleri var ki. izleyicinin bunlan
bilmesı gerekiyor bir biçimde. Parantez
bu parantez içlerini önemli bir şahıs ola-
ıçın o parayı ödüyor gibı bır sıstem içe-
risinde gıdıyor. Bence Türkiye'de tele-
vizyonda özel kanal sayısının fazlalığın-
dan kaynaklanan bir oturmamışlık var.
Bu telev izyonlann hepsı günlük fahiş bir
uydu kirası ödedikleri için zaten o para-
yı zar zor ödüyorlar. Büyük transferler-
le. büyük paralarla insanlar alıyorlar.
sözleşmeleryapıyorlar. Herhangi birka-
nalı kastetmiyorum ama genel olarak
telev izyonlardan para almak bayagı mü-
cadeleyle oluyor. Bu kadar kanal olma-
ması gerek. Hepsi birbinnın batmasını
bekliyor. Bınlen batarsa, iki televizyon
kalırsa, pastayı ikisi bölüşürlerse. ora-
dan para kazanırlarsa... Bu geçiş safha-
sı çok uzun sürdü Türkiye'de. Olmuyor.
Bırilerinın kapatması beklenirken yeni
kanallar açılıyor. Garip bir keşmekeş ya-
şanıyor. Bunun oturması lazım. Otura-
cak kı. o zaman bu sorunlar çözülecek.
At gibi gûlmezse eğlenmi\x>r
Günün 24 saati rating yakalaması ge-
rekmez televızyonun. Gece 10-11 gibi de
başkalanna hitap eden programlar olma-
sı gerek. Örnegin ben klasik müzik kon-
seri anyorum. Hıçbır kanalda yok. Böy-
le bir televizyon izleyicısi var, yokmuş
gibi yapılıyor. Yaşanmakta olan bu keş-
mekeş konusunda bızim milletin çabuk
bıkma duygusuna çok güveniyorum.
Bırden herkes kapatırsa dügmesini, bu
konu çözümlenir. Türkiye'de vıdeo ola-
şük.
- Yumurta mı tavuktan tavuk mu yu-
murtadan gibi bir $oru olacak bu galiba :
Sevirci mi tiyatronun önünde, tiyatro mu
seyircinin?
ŞENSOY- Seyirci tiyatronun gerisin-
de. Biz önde gidiyoruz. Fren yapmak zo-
runda kalıyoruz. Ben kendi tiyatrom adı-
na konuşuyorum burada. Örnegin "Ap-
tallara Güzel Gelen Televizyon Dizileri"
bizim ürkerekkoydugumuzbıroyun. Se-
yircinin biraz önünde. Oyunda Fretıd'a
yapılan göndermelerin çoğunuattım. Bu
konu bile bize yabancı. ama izleyicinin
rahat etmesi anlamında parantezlerle,
X'!erle. bır takım açmalarla oyunu bi-
zim üslubumuza yakınlaştırdık. Anca
Visdei'nin yazdığı üsluptan biraz Orta-
oyuncular üslubuna çektik. Buna rag-
men ürküyoruz. Seyircinin çogu bunun
önünde değil ki, muntazaman ahştiği o
at gibi güldüğüoyunlardanistiyor bizim
tiyatromuzda. Kimi
oyunlarda at gibi gülü-
yor. At gibi gûlmezse
kendini eğlenmiş say-
mıyor. Seyirci neyin
önünde? Biz onu çek-
meye çalışıyoruz. Za-
ten örneklerini de ya-
şadık. "GüleGüleGo-
dot" gibi bir oyun. bi-
zim en ıddialı oyunlan-
mızdan biri. Ortaoyun-
cular'da en az seyirci yapan oyundur. Ba-
tı"da ilgi uyandırdı. Rusça'ya çevrildı.
Almanlar festivailere davet ettiler. Onla-
nn festivalleri iki yıl önceden program-
landığı için biz iki yıl bu kadroyu ve de-
koru koruyamadıgımız için gidemedık.
Burada iki yıl seyirci bulamadık ki! Biz
bekleyip bekleyip iki yıl sonra Alman-
ya'da oynayamayız. Öyle bir Devlet Ti-
yatrosu konumumuz yok...
-Seyirci graflğindeki düşüş 1980'lerde
başladı öyle değil mi?
ŞENSOY- Başka bir kuşak geldi. Bi-
zim o zaman tiyatrolanmızı dolduran iz-
leyici şimdi çoîuga çocuğa kanştı. Arka-
dan gelen yeni kuşak tıyatroyla çok ılgı-
li değil. Sinemaya daha çok gidiyorlar.
Hafta sonu ne yaptın dendiğinde sinema-
ya girmiş olmakla. John Travolta ne giy-
miş veya Kevin Kostner saçını nasıl ta-
ramışla çok ilgililer. Modayı takıp etmek
gibi o Amerikan filmlerine gidiyorlar.
Iddialı bır sanat filmi genelde aynı seyir-
ciyı yapmıyor. Bu kuşakta bır ılgısızlık
var tiyatroya karşı. Bızim tiyatromuzda
seyirci sayısında bır düşüş yok. Yine de
dolu oynuyoruz. Bizim seyircimiz ge-
nelde 80'lerden beri bizi izleyen seyirci.
'Muhsin Ertuğrurun
yetiştirdiği kuşak ölüyor'
- Acaba genç izleyici tiyatroda aradığı-
nı bulamadığı için mi 60'larda 70'lerde ol-
duğu gibi rağbet etmivor tiyatroya? Ti-
yatro mu seyirciyi çekemi>t)r?
ŞENSOY"- Tıyatroda da 2000 yılına
giderken bir şeyler gerekli. Ben hep di-
namit patlatmak lazım diyorum. Başka
bır şeyler yapmak gereklılığıne inanıyo-
rum. Çılgınlıklar yapmak gerek belkı.
İzleyicinin çok ilgisini çekecek şeyler
yapmak lazım ama. tiyatroya kıçını dön-
müş bir kuşağa ne yaparsan ilgisini çe-
kecek.. pek bılmiyorum. Son yıllarda
yaptığımız ışlerde biz çok kolav güldük-
len. çok çabuk algıladıklan. çok düşün-
melerini gerektirmeyen şeyler yapıldı-
gında ilgi gösterdiklerini gördük. Bun-
da telev izyonlarda yapılan komikliklerin
de etkisi var. Onlan seyrediyorlar. onla-
ra alışmışlar. oniargibi şeyler ıstiyorlar.
Televizyon komikliklennın de böyle bir
darbesi oldu tiyatroya.
-Türk tiyatrosunun şu an için en önem-
li sonınu nedir? Bir yerierde bir yaratı-
cılık eksikliğinden söz edebilir miyiz?
ŞENSOY- Çok iyı oyunculanmız var.
Yönetmen konusunda da aynı şeyı söy-
leyebilinm. Deminki "Godot" örnegın-
den yola çıkarsak benim orada yaptıgım
rejiye izleyici prim vermıyor."Aferim re-
ji" diye bir şey yok. "Ne lan bu?" denı-
yor. Halbuki o rejıyi benim tiyatroma ge-
len bütün Avrupalılar çok ılginç buldu-
lar. Gerçekten çok lyı bir reji vardı ora-
da. Bizde ise oyun tutmadı. Şimdi. Tür-
kiye'dekı izleyiciyemı tiyatro yapılacak?
Dünyaya dönük tiyatro mu yapılacak?
Böyle bir ikilem var. Dünyaya dönük ti-
yatro yaptığında ızleyicisi yok. Bizde
basmakalıp ortaoyunu düzeninde ıki ki-
şi sahneye çıkıp çok komik şeyler söy-
lediğinde ortalık kınlıyor. Dünyayla aşık
atmak durumuna geldiginde Türkiye'de-
ki seyirci elinin tersiyle itiyor. Dünya ça-
pındatiyatro yapacagım deyincevarola-
mıyorsunuz. Halk böyle bir şey istemi-
yor ve istemeyince de bizı geri çekiyor.
Tabıi onlann ıstediğı fantezilerle de bir
yere gıdılmesi gerekiyor ama, tiyatro-
nun bugüne kadar katettiği yola bakıldı-
ğinda bu mümkün olamıyor. Muhsin Er-
tuğnıl "Tiyatroda kabuklu yemiş yen-
mez"diye yazmış, sonra bunun ögrenıl-
diğı düşünülerek kaldmlmış. Şimdi ben
"Cep Telefonlannızı Kapatınız" diye
yazmak durumundayım. Adam cep tele-
fonuyla geliyor tiyatroya. Muhsin Bey'in
yetiştirdiği kuşak ölüyor. Yeni bir kuşak
geliyor. Onlan tekraregitmek gerekiyor.
G A L A T A S A R A Y L t S E S t
Tiyatro Günleri
yann başlıyor
Külrür Servisi - Galatasaray Lisesı Tiyatro Toplulu-
ğu tarafından düzenlenen Tiyatro Günleri'nin dördun-
cüsü bu yıl 25-30 mart tarihlen arasında gerçekleştiri-
liyor.
Başlangıcından bugüne değın sanat bılıncini gelış-
tirmek amacıyla ücretsiz olarak sürdürülen Tiyatro
Günleri. bu yıl geleneksel bir festıval hava^ına bürün-
müş durumda. Etkınlikler çerçe\esinde. Kadıköy Ana-
dolu Lisesi "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz"; Avazağa
Işık Lisesı "Deli Dumrul". Amerikan Robert Lisesi
"Bir Garip Orhan \eli": Istanbul Kültür Ovunculan
"Carrar Âna'nın Silahları": Dormen Tivatrosu " O
Güzel Kaymaklı Dondurma Rengi Elbise": Deneme
Sahnesi "Siirüklenme ve Düşüneeler" adlı oyunlan
sahneleyecekler.
25 mart günü saat 19.00'da Galatasaray Tiyatro Top-
luluğu'nun 'Lysistrata* adlı oyunuyla başlayacak olan
etkinlikler kapsa-
mında 26 mart
günü saat
11.00'de Sainte
Pucherıe Lısesı
'Le Leçon de Pi-
ano', saat
14.00"te Galata-
saray Lisesi Ti-
yatro Topluluğu
'Au theatre com-
me au theatre',
saat 15.30'da
Ayazaga Işık Li-
sesi "Deli Dum-
rul", saat
19.00"da Deneme
Sahnesi "Sürük-
lenme ve Düşün-
eeler' adlı oyun-
lan sahneleye-
cek.
Ayşe Baş-
kut'un '20. Yüz-
yılda Fransız Ti-
vatrosu' konulu
söyleşisi ise saat
12.30da Aktüali-
te Merkezi'nde
gerçekleştirile-
cek.
Dünya Tiyat-
rolar Günü olan
27 mart günü sa-
at 13.00"te Sezai
Gülşen 'Dünya
Tiyatro Tarihi'
üzerine söyleşe-
cek. MSÜ Tiyat-
ro Kulübü saat
15.00'te 'Tam
Sayfa Ölüm lla-
m' adlı oyunu. Galatasaray Lisesı Tıvatro Topluluğu
ise saat 19.30'da Aziz Nesin'in 'Düdükçülerie Fırçacı-
lann Savaşı" adlı oyununu sahnelevecek 'Galatasara>
Lisesi'nde Tij-atro ve Tnatro l'opluluğu' konulu söyle-
şi 28 mart günü saat 12.00'de Tevfık Fıkret Salo-
nu'nda izlenebilır. Özel Amerikan Robert Lısesi'nin
Murathan Mungan'm yazdığı "Bir Garip Orhan \'eli"
adlı oyunu saat 15.00"te. tLKO'nun Brecht'ten uvarla-
dığı 'Carrar Ana'nın Silahları1
adlı oyunu ise saat
19.00"da sahnelenecek. Tiyatro sanatçısı Taner Bar-
las'ın 'Pandomime Ne Oldu?' başlıklı söyleşisi ise saat
16.30'da Aktüalite Merkezf nde izlenebilır.
29 mart günü saat 10.00'da Çağdaş Repertuvar Ti-
yatrosu 'Göriinmez Sirk', saat 11.20"de Akbank Kara-
göz Kukla Tivatrosu 'Karagöz', saat 12.15'te Istanbul
Sahnesi Topluluğu 'Nasreddin Hoca Gide Gide", saat
14.30'da Kadıköv Anadolu Lisesi 'Yaşar Ne Yaşar Ne
Yaşamaz". saat 19.00"da Dormen Tivatrosu 'O Güze-
lim KaymakJı Dondurma Rengi Elbise" adlı ovunlany-
la tiyatro şenlıgıne katılacaklar. Kerem Kurdoğlu'nun
'Tiyatro Tiyatro' başlıkh söyleşisi ise saat IV.00"de
gerçekleştirilecek.
Etkinliğin son günü olan 30 mart günü saat 15.30'da
Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tivatro Bölümü Güner
Sümer'ın yazdığı. Savaş Dinçel'ın yönettiği 'Bozuk
Düzen* adlı oyunu sergileyecek. Çisentı Sanat Top-
lulugu'nun 'Yabana' adlı oyunu ise saat 20.00'de Tev-
fık Fikret Salonu'nda sahnelenecek.
GALATASARAY USESl
TİYATRO TOPtüLÜĞÜ
O
8 . U L U S L A R A R A S I A N K A R A F İ L M F E S T İ V A L İ
Festival, ödiillü filmlerle kapamyor
Y
BNÇf
A R
1 9
CUMHUR CANBAZOĞLU
Festıvalde son gün. ustalann yapıt-
lanyla sürüyor. Istanbul Kanatlanmın
AltındaveBöcekgıbı ıki ıddialı çalış-
mayı gende bırakarak ulusal yanşma-
da bınncı olan Düş... Gerçek._ Bir de
Sinenıa. 21.15'te Megapol \eşil Sa-
lon'da yeniden göstenme sokuluyor.
Istanbul Fılm Festıvah'neyanşma dı-
şı katılacak bu TRT filminde yönet-
men Tfilav Eratalay üç öyküvii bır ara-
ya getınvor. Onak" noktası 'beklenti'
olan bu üç bölümden Düş, Reşat Nu-
ri Güntekin'ın Bahçeli Lokanta Oy-
küsü'nden. Gerçek. Memduh Şev ket
Esendal'm Ev Ona Yakıştı öyküsün-
den. Bir de Sinema. Muzaffer Buy-
rukçu'nun Sinema Düşleri öyküsün-
den sinemaya uyarlanmı^.
Megapol Yeşıl Saloncla bu gece Se-
çıcıler Kurulu Özel Ödülü'nü alan
TomrisGiritlioğlu'nun 80.Adımfılmı
de v ar.
Macar Panoraması'ndan Karoly
Makk'ın Aşk. Peter Gardos'un Boğ-
maca. Istvan Szabo'nun Baba. Miklos
Jancso'nun Kızıl Ilahi adlı fılmlerıyle
kapamyor festıval. Hepsı büvük festı-
vallerden ödül getırmış bu fılmlerden
özellıkle Szabo'nun Baba adlı çalış-
masını ne yapıp yapıp ızlemek gere-
kiyor.
Vincente Aranda'nın bir Türk reh-
berleonatunılan Desıderıaadlı Isyan-
yolun aşkını anlattığı Türk Tutkusu.
'Düş... Gerçek... Bir de Sinema' Tülav Eratalay
B U G U N
KA\:\KLIDERE- 12J0 Aşk
15J0 Taş Yıllar
18J0 Bogmaca
21.00 101 Gece
MEGAPOL (Yeşil)
12.15 Gündüz Güzeli
15.15 Türk Tutkusu
18.15 80. Adım
21.15 Düş... Gerçek... Bir de
Sinema
MEGAPOL (Kırmızı)
12.00 Kızıl İlahi
15.00 Sevdalılar
18.00 Baba
21.00 Vatanseverler
KATIL1N... ĞİJSİLERİbLlZ PÜNYA
PODYUMLMlN
dördüncü kez festivalde. Aranda'nın
büyük bölümünü Türkiye'de çektiği
fılmle bıriıkte.
Megapol Yeşıl Salon'da Ispanyol sı-
nemasının ustalarından Bunuel'ın
Gündüz Güzeti v ar. Catherine Dene-
uve'un ögleden sonraları bir randev u-
evınde çalışan. bu yolla vaşamın de-
ğışık >üzünü tanımak isteyen bır ka-
dını canlandırdıgı fıim, Bunuel'ın
uluslararası piyasada ün tazelemesıne
yaramıştı.
İki Fransız filmi Vatanseverler (Yö-
netmen: Erıc Rochant) ve Sevdalılar
(Yönetmen: Catherina Corsını) Me-
gapol Kırmızı Salon'da gösteriliyor.
Yunan sinemasının festivaldeki tek
temsılcısı Pantelis Vöulgaris, komü-
nıstolduklan ıçın yirmi yıl birbirinden
ayn saklanarak. hapse düşerek %aşa-
yan ıki sevgılı Eleni ve Babis'ın serü-
venıni 1985 yapımı Taş Yıllar'da an-
latıyor. Daha önce telev izyonda fılmı
izlemeyen varsa bugünün en ıyı se-
çımlennden bınnı yapabılır
Türk-İngiliz Külrür Derneği'nde
10.00'dan başlayarak Uluslararası
Canlandırma bölümününödüllü fılm-
lerı göstenlecek. Ögleden sonra aynı
salonda Turgut Çeviker''ın hazırladı-
ğı 1995 yapımı vıdeo filmi Türk Can-
landırma Sineması. Kerime Şenyü-
cel'in Türk Sinemasında Alü Yöıiet-
men (Lütfi Akad. Osman Seden, Atıf
Yılmaz, Metın Erksan, Halit Refiğ,
Memduh Ün) adlı belgeseller var
programda.
Alman Kültûr Merkezi'nde ödül
kazanan kısa filmlerin gösterimi saat
10.00'da başlıyor. Fılmlerden sonra
ödüllü >önetmenlerle söyleşıler dü-
zenlenecek. Saat I4.00'teTavianikar-
deşlerin 1972'de yaptığı San Miche-
le'ninHorozutSan Mıchele Aveva Un
Gallo) fesitvalın son ağırtopu olacak.
RU TARİHİ: 20 MAYIS 1996
ihracatçılar; 8 r ıçi
Han
'ANBUL
TEL: (0212) 274 30 30 (10 Hat)