23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MART 1996 PAZAR 12 DIZIYAZI Egemenükgerçektenulusunmu?-—™^_ emokratik hak ve özgür- W ^ ^ k lükler adına ülke1x)lge m • ve düny a sorunlanna çö- ^ W züm arayanlar; iyimser- ^ ^m liklerinı daha uç nokta- - ^ L - i ^ ^ lara taşıyıp kavgadan kaçmak içın yeni arayışlanna yönelebi- lir; değışik yorumlann arkasına sakJana- bilirler. Başta İran Islam Devrimi olmak üzere son on yılda Cezayir, Afganistan. Pakıstan, Yemen. Somaii ve Afganis- tan'daki tslamı yükselışi direnişi hesaba katmayan Erbakan'ın; artık kendilen içın siyaset yapmaya başlayan Türkiye"nin "radikal İslameılanyla"kesın bır hesap- laşma içine gırebileceğıni de varsayabi- lirler. !99l'deyüzde I6.8'i, 1995'te yüz- de 21.3'üönemsemeyebiIirler.Onlaraçı- sından kuşkusuz "Erbakan kendi dışın- dakj füm siyasrtlere Yahudi oyunu deme- yi daha ne kadar sürdürebilir"y a da "Ba- na biat etmeyen din değiştirsin demeye daha ne kadar devaın edebilir"gibi soru- lann "vumuşancr ve elbette "rahatiao- cı"bıretkısiolacaktır. RP'nin bırıncıpar- ti olmasını önemsenıeyenler; şerıat yan- lılannın, her zaman olduğu gibi, yine tek- kelenne dönecelderini, seslerini bir süre sonra keseceklerini sanabilirler. Üretım-tüketim çözümlemesinden u- zak, emek-sermaye çelişkisinden bağım- sız değerlendirme yapmayı değişim ve dönüşümün yenı yolu ya da "yeni solun gereği"olarak görmeye programlanan "eski bizimkiler" bence, işı daha da ile- riye götüreceklerdir Örneğin önce. "Türkiye'de kapitalist evrilmenin yarat- tıgı değişikliklerden şaşkına dönen ve so- • Hiç beklenmedik biçimde sonuçlanan son seçimler, yeni bir seçimin kaçınılmazlığını dayatıyor. ANAP ve DYP ya da 'alaturka liberaller' açısından durum, tam anlamıyla bir bedel ödeme olarak görülüyor. Bir yandan kendi içlerinde barındırdıkları 'dinci-ırkçı kırması' açık ittifakların patlamasından, bir yandan da RP'nin yükselen çizgisinin, liberal tercihlerine karşı ciddi tehdit oluşturmasından korkuyorlar. lun kendilerini tehdit edeceğine inanan kûçiik ve orta sermaye sınıflan ve küçük miilk sahibi köy lüler, yeniden güç olmak için dine sanlmışlardır"" yorumu yapıla- cak: sonra da bu yorumun üzenne gün- lerce konuşulacaktır. Böyiece Türk ente- lektüellerinin üzerine düşen "Refah kor- kusunun" kendi deyişleriyle. bir "para- noyaya dönüşmesini" önleyeceklerdir. Bu tehlıkeli gıdişi önlemek için her şey yapılıyor;ülkenın üstüne Türkıy/e aydı- nının koyu karanlığı çöküyor. Orneğin tele\izyon paylaşılıyor; ışıklı camın ya- nsından Mustafa Kemal'ı öven, öteki ya- nsından Mustafa Kemal'e söven iki show-man uzlaşma nutukları atıyor (5). Ya da yarım yüzyıla varan sıyasal yaşa- mında demokrasi \e laiklik konusunda söyledıklerinı unutan solcu bir siyaset ve devlet adamı, önemli bır Nurcu ile san- lıpöpüşüyor(6). K.ucaklaştıği insanınya- şamını adadığı Nur öğretisinin ilkelerinı, siyasette uzlaşma adına görmezden geli- yor. Uzlaşma isterisi devletın "şeriat esas- lanna ve İslami siyasi prensiplere"göre oluşturulmasını ısteyen, "Kuran dışında biranayasaya" gerek bulunmadığını söy- leyen. "İslamın düsturuna uygun diişme- yen devrimlerin" meşru olmadığını daya- tan Nurculuğun "Türkiye'nin de dahil olacağı tamamen şeriat hükümlerin ve İs- lami esaslaragöredüzenlenmişve merke- zi Mekke olmak üzere bir İslam devleti amaçladığını" unutturuyordu. Türkiye halkı gözünü kulağını aydm- larına çevirmiş çözüm bekliyor. Ömeğin "Merkezi Diyarbakır'da bir Kürt devle- ti" kurmayı amaçlamakla, "Merkezi Mekke'de bir İslam devleti" kurmayı amaçlamak arasındaki aynmın ne oldu- ğu sorusuna, yanıt anyor. Aldatmacanın sağlaması.. Seçım sonuçlan üzerindeki ilk zorun- lu saptamalar yapılmadan, yüzde 21.38, yüzde 19.65. yüzde 19.18. yüzde 14.64, yüzde 10.71. yüzde 8.18 ve yüzde 4.177 (7) gibı oraniann yaratıcılan olan Türki- ye seçmenlerinın "verdiği mesajın ne ol- duğunu çözmek çabalan" ile şenat ger- çeğinin üstü bır kez daha örtüldü. Bu ör- tü kaldınlabilirse; 6 Kasım 1983'ten bu ŞERIATI BEKLEMENIN DAYANİILMAZ HAFJFLİİGI [ R B I L l Ü S A l P > ana seçim adı altında yürütülen "büyük aldatmacanın" 24 Aralık seçımlenyle bır "sağlanıasr yapıldığı görülecektir. On beş yıl önce gerçekleştırilen darbe- nın teorısyenlen, onbeş yıl sonra bir kez daha hakJı çıktılar ve kesin olarak kazan- dılar. Seçimden hemen sonra "ararejim" dönemlerinin vazgeçilmez modelı ola- rak bılınen uygulanan "milli mutabakat" antetlı çözümlerden söz edıldığıne göre; Türkiye halkının hızmetınde bır devlet- ten >a da parlamentoya yansıyan bir ulu- sal egemenlikten sczetmek artık olanak- sızdır. "Halkm devleti" ütopyası bir kez daha bozguna uğramış. "devletin devle- ti" realitesi yenıden kazanmıştır. Büyük çoğunluğuyla sandık başına ko- şan halk; yargı ve yasama denetimine alı- • Türkiye seçmenlerinin 'verdiği mesajın ne olduğunu çözmek çabalan' ile şeriat gerçeğinin üstü bir kez daha örtüldü. Bu örtü kaldırılabilirse; 6 Kasım 1983'ten bu yana seçim adı altında yürütülen 'büyük aldatmacanın' 24 Aralık seçimleriyle bir 'sağlaması' yapıldığı görülecektir. On beş yıl önce gerçekleştirilen darbenin teorisyenleri, onbeş yıl sonra bir kez daha haklı çıktılar ve kesin olarak kazandılar. Seçimden hemen sonra 'ara rejim' dönemlerinin vazgeçilmez modeli olarak bilinen 'milli mutabakaf antetli çözümlerden söz edildiğine göre; Türkiye halkının hizmetinde bir devletten ya da parlamentoya yansıyan bir ulusal egemenlikten sözetmek artık olanaksızdır. 'Halkın devleti' ütopyası, bir kez daha bozguna uğramış, 'devletin devleti' realitesi yeniden kazanmıştır. reddeden ümmetı amaçlayan şenata, po- litik ve toplumsal alanda gerceklik ka- zandınlmıştır. Islami yönetim modeli tercihini.şen- at düzeninı "demokratikyelpazenininiçi- ne yerieştirmeyi" demokratlık, ılencilık, sivil toplumculuk sayan yenı türdegışım- ciliğin peşınden koşulmuştur. Türkiye so- lu açısından çözüme giden yol: İran, Af- ganistan, Cezayir sosyalistlerinin-komü- nıstlennın; şeriat güçlennin karşısındaki "hazin öykülcrini anımsamaktan" geçı- yor. Ya ABD'nin uzun yıllaremek verip Yeşil Kuşak doktrinıne göre yetiştirdıği "evcilleştirilmiş ılımlı dinselük" polıtika- lanyla "ortak payda" aranacaktır; ya da şenatın iktidar yürüşünün önüne çağdaş duvarlar örmek içın savaşılacaktır. Kal- iddia etmekteviz. Çözüm, ümmet şuunın- dadır: Elbette ki çözüm ümmet şuunın- dadır. Anıa, ümmet şuurunun bir halkın haklannın gaspedilmesi ile oluşmuş sta- tünün korunmasıyla sağlanamayacaağı da unutulmamalıdır. İ mmet şuuru Müs- lüman halkiann ittihadını gercktirir. İtti- hat isf bu halkiann variıkiannın ve hak- lannın kabulü \t eşit statüdeki farklı un- surlardan bir amaç uğnına biıiik oluşru- rulnıası demektir. Kısacası ümmet şuuru ve ittihat, ünuneti oluşturan halkiann asi- milasyonlarını reddeder. Kurtuluş Al- lah'ınyasalanndadır: Hürrivet ve adalet yalnızca Allah'ın indirdiklerinin hüküm- ran olduğu dü/cndc gerçekJeşir. Allah'ın indirdiklerinin nizam olmadığı birdüzen- de kölelik asla bitmez. kurtuluş ancak Nurculann merkezi Mekke'de bir islam devleti kurma hayali, Türkiye'nin kaderi mi? namayan bir kaç kurumun egemenlığine boyun egrnış: dinin egemenlığıne giren devlet her zamankinden daha sağlam da- yanaklarla. artık hiç gitmeyecek biçim- de bır kez daha iktidara gelmiştir. Batılı anlamda... "Aldatmacanın sağ- laması"tezi, 1991-1995 seçımlerinin so- nuçlannm siyasal örtüşmesiyle çok daha kolayanlaşılabiliyor. 1991 seçmlerinden sonra, benzer şeyler söylenmiş olsa da, 24 Aralık'ın dayattığı düşünülmesi zo- runlu olan sonuçlar ortadadır. Ba^ka bir deyışle "şcriata teslim olma süreci" baş- larken Türkiye'de sıyasal ortamı belirle- yen konu başlıklan "şimdilik" şöyle sı- ralanabilır: 1 - Serbest piyasa ekonomısı ve alatur- ka liberalizmin ürettiği "insantipi", Tür- kiye'de •'çoğunJuğun" adıdır artık. Sıya- sal ortamı belirleyen bu çoğunluk "de- mokrasi, özgürlük, bağımsızlık. emek, bö- lüşüm, eşitlik, örgütlenme, insan haklan ve hukukun sağlanması" gibı temel so- runlann "Baölı anlamda" çağdaş çözü- münden yana değildir. Açlık ve yoksullukla boğuşan Türkiye halkının gündelık yaşamında bu tür ge- reksınimlere yer yoktur. 15 yıl gibi kısa bir sürede halkın ulaştığı bu duyarsızlık, alaturka liberalizmin olduğu kadar. son tahlilde "din devleti yanlılannın" da yad- sınamaz bir Türkiye zaferidir. Önü kesilemedi... 2 - Türkiye solu son kavşağın önünde- dir. Ya 1980yenilgısını unutup "venimu- halefet ve örgütlenme alanlan bulacak" yada "şeriat"ın iktidaryürüyüsüne tanık olmaya katlanacaktır. Ozelikle son on- beş yılda, ürettıği polıtika ve sergilediği yöntem ve yönetim anlayışıyla Türkiye solu şenatın önünü kesememiştir. Önce türban. sonra imam-hatiplı subay, sonra Ayasofya'da ibadet ve TCK'nin 163. maddesinin kaldınlmasına dönük istek- leri dile getırenlerin, şeriat sözcüleri ol- duklan gerçeği görülememiştir. Tam ter- si bir tutum izlenerek çağdaş anlamda te- mel hak ve özgürlükleri yadsıyan. bireyı dığı kadanyla "ayaktakilerin" artık ken- di darsınırlan ıçınde kendilen içındegıl. "sol muhalefetin biıüğiııe" yönelık "or- tak bir sol program" çevresinde toplan- malan; Türkiye solunun 2000'li yıllara varmadan yakalayabileceği "son firsa- tın" adıdır. Artık birilerinin çıkıp Ecevit- ler'in DSP'sinin, İnönü'nün, Karayal- çm'ın, Çetin'in CHP'sinin ve de elbette. Perinçek'in tP'sınin de "sol icindeki ko- numlaruu" açık açık sorgulaması gerek- mcktedır "Mangalda kül bırakmayan" tavırlarıyla söylemlerine yansıttıklan "laikdemokratikrejimi" savunmak için, bugüne değin yaşama geçirdikleri eylem- lerinin sergilenmesi istenmelidir. 3 - Uzun yıllar kendi anadilıni bile ko- nuşamayacak ölçüde asimile edilen Kürt halkının varlığı, 24 Aralık tarihi itibany- la, geri demokrasilerin ne yazık ki günü- müzdeki tek ölçütü olan "seçim sandı- ğı"aracılığıyla, "resmi düzeyde" tartış- ma konusu olmaktan çıkanlmıştır. Kürt sorununu askeri yöntemle, savaşla, çöz- mekten yana olanlann elinde artık. "ken- di partisine oy vermeyen" bır Kürt halkı kozu vardır. Türkiye'de Kürt kimliği içın savaşımı verenler, "Düşmancnındüşma- nıdostumdur" yaklaşımıyla yerel düzey- de gerçekleştirdikleri Islami ittifakJar ko- nusunda bedel ödemeye şimdiden hazır olmalıdırlar. Çünkü RP'nin bir Kürt politikası yok- tur. Şenata geçiş programı ıçinde "Kürt sorunu başlığı"vardır. Bir yandan OH AL Valiliğinin kaldınlmasını önerirken, bir yandan da doğan boşluğun doldurulma- sı içın "bölgeye din alimJerinin gönderü- mesini" istemektedır (8). lslamın "her- kesin kendi hukuku içinde yaşaması ilke- si" ile Kürt sorununa çözüm bulmak ıse olanaksızdır. Onlara göre, bir çok sorun gibı Kürt sorununun da çözümü müslü- manlann "ümmetçi" bir anlayışla birleş- melenyle gerçekleşecektir. Çözümlen bellidir: "TC, PKK'nin kopyasıdır: Biz bu meseleyi sadece Müslümanlann çöze- bileceğini 'laik-milliyetçi-baskıcı' nhe- iikleri birbirinin kopyası olan PKK ve TC rejiminin. sorunu sürüncemede bıraka- rak pragmatik bir yaklaşım sergilediğini Allah'ın hükümlerinin hükümran oldu- ğu bir toplumda gerçekleşir. () zaman da insan haklan güvence aitına alınmış olur. \ani RaMerve kullan ortadan kaldırmak istiyorsanız, bunun tek yolu vardır. O yol da şudur: Benim tabi olduğum yasalan, kanunlan Türkler çıkarmamalıdır. Veya Kürtler çıkarmamalıdır. Türkleri de Kürtleri de aşan bir kudretin yasa koyma hakkına sahip olduğu bir nizamda ancak bu bağımsı/Jık sağlanabilir. Kuran gitti, ortaklık bozuldu: Kürtler, Türkler ve Araplar asgari 900 yıl birlikte yaşamış Müslüman bir halktır. Her üç halkın or- tak yaşamında güvenceleri ise Kuran ni- zamı altında yaşadıklanna olan inançtı. Ne zaman ki bu üç halkın değeri >e pay- dası olan Kuran raftan kaldınkiu işte o za- man bu üç halkın ortaklığı bozuldu, siya- si birtiği parçalandı." (9) Şeriat yanlısı ırkçılar... 4-Türkıye'de 1970'li yıllannortalann- dan bu yana yaşanan yaşatılan görecelı iç savaş süreçlerinde. her zaman başrol oy- nayan MHP'nin parlamentoya gireme- mesıne "sevinenler" büyük bir yanılgı içındedir. Çünkü "ırka dayalı" politika- lann peşinde koşaniann uzun süredir de- vam eden liderlik ka\ galan bu seçimler- lebırazdahanetleşmiştır. MHPaçısından seçimler; yumuşama yanlılannın dışlan- ması, sertlik yanlılannın temsil gücüka- zanmasıyla sonuçlanmıştır. Ülkücü hare- ketten bir süre önce kopan "şeriat yanlı- sı ırkçılar". eski "başbuğlannın"yıllar öncesi geçtiği yollardan yürüyerek kü- çük bir sayıyla olsa da parlamentoya u- laşmayı başarmışlardır. ANAP'ın sırtın- da parlamentoya taşınan BBP'nın Men- zıl'cı lıderi Meclıs koridorlannda şıhlar \e şeyhlerle kol kola dolaşmaktadır. Ni- zam-ı Alem ülkücülerinden Milli Genç- lik Vakfı'na, Ülkü Ocaklan'na kadar ırk- çı örgütlenmelerin tümü büyük ölçüde "siyasal İslamdan" esınlenmektedir (10). MHP]li ülkücülerin "Kanunız aksa da zafer İslamın" sloganıyla MSP'Ii akıncı- lara saldırdıklan unutulmamalıdır 1979 Aralığı'nda Kahramanmaraş'ta. 1980 'Allah adına öldürmegeleneği' Menemen olayı çok eskilerde kaldı, ama "Aİlah adına" Kahramanmaraş'ta uygulanan kınmın üzerinden çok zaman geçmedi. 1978'lerde yaşanan bu soykırım "Allah adına öldürmenin" İslam'da bir gelenek olduğu bir kez daha kanıtlandı. "Kalaycı Şah İsnıail'in kafasının baltayla vurup beynini çıkartıriar. Kız kardeşinin ise memlerinin kesip. bir sürii işkenceden sonra hunharca öldürülür. \ ürük Selim mahallesinde de kadınlann bir kısmı memeleri kcsilcrek öldürülür. Altı aylık çocuklar, hamile kadınlar kurşunlanır. Gözlere şiş sokulur. Bir kısım infazlar he "kol vc bacaklann çapraz kesilmesiylc" yerine getirünıiştir." ( 1 1 ) 20. yüzyılın son çeyreğinde yaşanan bu yüz kızartıcı olayın kaynağında İslami şiddet vardır. Allah adına öldürmek Kuran "da bulunan bir yöntemdir. Maide Surcsi'nin 33. ayetinde şu buyruk verilmiştir (12)- "AJlah ve resulüyle savaşanlann ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çauşanlann cezası ya boyunları \Tirularak öldürülmcleri ya asılnıalan ya da buJundukJan yerden sürülmeleridir. Bu onlann dünyada çekecekleri rezilliktir. Ahirette ise onlara daha büyük bir a/ap ha/ırianmışnr." Temmuzu'nda Çorum'da "Allah adına savaşarak" Alevileri katledenler "cihati- lan" eden MHP'lı ülkücülerdir. Menemen olayı çok eskilerde kaldı, a- ma "Allah adına" Kahramanmaraş'ta uy- gulanan kınmın üzerinden çok zaman geçmedi. 1978'lerde yaşanan bu soykı- nm "Allah adına öldürmenin" İslam'da bir gelenek olduğu bir kez daha kanıt- landı. "Kalaycı Şah tsmail'in kafasının baltayla vurup beynini çıkartıriar. Kız kardeşinin ise memlerinin kesip, birsürü işkenceden sonra hunharca öldürülür. Yürük Selim mahallesinde de kadınlann bir kısmı memeleri kesilerek öldürülür. Altı aylık çocuklar. hamile kadıniar kur- şunlanır. Cözlere şiş sokulur. Bir kısım in- fazlar ise 'kol ve bacaklann çapraz kesil- mesiyle' yerine getirilmiştir." (11) 2 0 . yüzyılın son çeyreğinde yaşanan bu yüz kızartıcı olayın kaynağında Islami şiddet • islami yönetim modeli tercihini.şeriat düzenini 'demokratik yelpazeninin içine yerleştirmeyi' demokratlık, ilericilik, sayan yeni tür değişimciliğin peşinden koşulmuştur. Türkiye solu açısından çözüme giden yol; iran, Afganistan, Cezayir sosyalistlerinin; şeriat güçleri karşısındaki 'hazin öykülerini anımsamaktan' geçiyor. Ya ABD'nin Yeşil Kuşak doktrinıne göre yetiştirdiği 'ılımlı dinsellik' politikalanyla 'ortak payda' aranacak; ya da şenatın iktidar yürüşü önüne duvar örmek için savaşılacaktır vardır. Allah adına öldürmek Kuran'da bulunan bir yöntemdir. Maide Suresi'nin 33. ayetinde şu buyruk verilmiştir (12): "Allah ve resulüyle savaşanlann ve yer- yüzünde bozgunculuk yapmaya çalışan- İann cezası y a boyunlan \nnılarak öldü- rülmeleri ya asdinalan ya da bulunduk- lan yerden sürülmeleridir. Bu onlann dünyada çekecekleri rezilliktir. Ahirette ise onlara daha büyük bir azap hazırlan- nuştir." Dlncl-ırkçı kırması Htifak... (çeriği ne kadar boşaltılırsa boşaltıl- sın, ne kadar yozlas.tınlırsa yozlaştınlsın, ne kadar haksız ve hukuksuz olursa ol- sun sonuçlanndan her seferinde baskı, yasak. yoksulluk, gözyaşı ve kan üretilir- se üretilsin; özü itibanyla demokratik bir mekanızma olan seçimler "kayıtsız kalı- namayacak" bir sorun olarak canhlığmı koruyor. Hiç bekJenmedik bir biçimde sonuçla- nan son seçimler, "yeni bir seçimin" ka- çınılmazlığını dayatıyor. ANAP ve DYP açısından ya da başka bir deyişle "alatur- ka liberaller" açısından durum, tam an- lamıyla bir bedel ödeme olarak görülü- yor. Bır yandan kendi içlerinde banndır- dıklan "dinci-trkçı kırması" açık ittifak- lann/örtülü dayanışmalann "patiamasın- dan" korkuyorlar; bir yandan da RP'nin yükselen çizgisinin, kendi liberal tercih- lerine karşı ciddi tehdit oluşturmasmın paniğıni yaşıyorlar. Türkiye'nin alatur- ka liberalleri bal gibı bedel ödüyorlar. Hem tam anlamıyla keyfini çıkarama- dıklan yeni dünya düzeninin nimetlerin- den daha fazla yararlanamadıklanna ya- nıyorlar; hem de okyanus ötesinden çizi- len sınırlarla, Anadolu yanmadasında li- beralizmin daha fazla ayakta tutulamaya- cağını biliyorlar. Alaturka liberalizmin savunuculan, degişimciler dönüşümcüler/yükselen ye- ni değerciler hem bedel ödüyorlar. hem de büyük bir çelişkı yaşıyorlar. Bedel ödeyerek kendi tabanlanndan. oy depo- lanndan ve sonuçta iktidardan her gün bi- raz daha uzaklaşıyorlar. Yakmlaştıklan, yakınlaşmaktan kendilerini koruyama- dıklan yer ise. ne yazıktır ki. RP'dir. RP'nin islam modelidir. kısaca şeriattır. RP'nin son yıllardakı yükselişinde kadınlann büyük payı var. (5) Proj Dr. Toktamış Ateş, yazar Âbdur- rahman Dilıpak (6) DSP Oenel Başkam Bülent Ecevıt.Fet- hulllah Gülen . 22 Ocak 1996 (7) 24 Aralık 1995 erken genel seçım so- nuçlarına göre RP.ASAP.DYP. DSP. CHP. MHP ve HADEP 'm aldığı oy oranları. ıH) Şevket Kazan 'nın 1994 yılı Ağustos ayında açıkladığı rapor. 19) Ömer Vehbi Hatıpoglu. "Bır Başka Açı- dan Kürt Sorunu/ Mesaj Yayınları/ 1992 Ö V Halıpoğlu Ankara Büyükşehir Beledıye Başkam Melıh Gökçek 'in yıllık bütçesı 25 tril- yon lıra olan EGO Genel Müdürlüğüne ala- dığı kamu görevlısıdir.. (10) " Türkiye'dekı çatışma tslamla kûfrun çatışmasıdır.Bugün Tükıyeyeni bır Bedir Sa- vaşı 'nın öncesım yaşamakladır Müslüman- lar cıhada çağrıldığınızda koşunuz. Bır komü- nistı öldürmek yü: kerre Hıcaz 'a gitmekten nıdır " Trabzon Ülkü Ocaklari ımzalı bildıri, Öcak-1979 (11) "Bır Yıl Sonra Kahramanmaraş" Cumhunyet. E Twjalp.Aralık-l9"'9 (12) 'ŞenatınAyakSesleri "HakanAvgûn, Ekm Yaunları 1992 Yarın: Oyun içinde oyun... ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Savaşta, Barış Özlemi... TÜYAP Izmir 1. Kitap Şenliği'nde, arkadaşım Erdo- ğan Sorguç'un imzalayıp verdiği, babasının Kurtuluş Savaşı anılarına ilışkin kıtap beni öyle sardı ki başucu kitabım oldu. Erdoğan'ın babası, Yedek PiyadeTeğrpen Ibrahim Sorguç, Kurtuluş Savaşı'nda, tuttuğu günce- lerde, bır yandan savaşırken bir yandan da "banş"\ dü- şünüyor. Çok ilginç. Kitabı benden önce okuyan Me- tin Toker, şöyle yazmış: "... Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ve Garp Cep- hesi Komutanı Ismet Paşa, emırlerinde çarpışan ih- tiyat Zabiti Ibrahim Ethem Efendi'n/n daima cebin- de taşıdığı küçük defteri, tabii, ne görmüşlerdi; ne de onun günü gününe düştûğü notlan okumuşlardı. .. Ama ordunun ruh haletini gayet iyi biliyorlardı. Özellikle küçük subayın... Kuvayi Milliye'nin omur- ga kemiği oydu. Subay artık harp istemiyordu. Asker hiç istemiyor- du. Anadolu halkı da öyle! O halde 'sulh yapmak' Ihti- yat Zabiti Ibrahim Ethem Efendi'nin cep defterinde 'sulh' sözcüğünün ilkdefa bu olaygerçekleştikten son- ra yer alması Atatürk ve onun Lozan'daki baştem- silcisi İnönü'nün doğru teşhis koyduklannın delili- dir." (Millıyet, 25 Aralık 1995) Piyade Yedek Teğmen Ibrahim Ethem Sorguç'un güncesini izliyorum: Ancak. onun bır sözcüğünün Türk- çesini yazacağım; "sulh" yerine "banş" diyeceğim: 28 Eylül 1338 (1922) Perşembe - 7â//me çıkmadık. Sabah okuduğumuz bir fırka (tümen) emrinde Düvel-i Itilafiye (Itilaf Devletleri) Misakı Milli şeraitini (koşullan- nı) kabul etmiş. Franklen Buyon (Franklin Bouillon) banş koşullannı hamilen gelıyormuş. Terhis günleriyak- laştığından memnunuz. Bugün fırkanın mızıkası tabu- rumuzda alay efradına ve zabitanına çalıyor. Gece geç vakte kadareğlence devam ettı. Eğlence esnasında ta- buryaveri, Misakı Millimizin Düvel-i Itilafiye tarafından kabul edildiğini ve boğazlara taarruz edilmemesini Dü- vel-i Itilafiyenin rica ettiklerine dair gazeteden aldığı parçayı yüksek sesle okudu. Bütün zabitan (subaylar) ve efrad (erler) tarafından yaşasın ordumuz sedalan ile süreklı alkışlardevam etti. Işaret fişeklen, tabancases- leri. Artık banşın olacağına biraz inanır gibiyiz. 29 Eylül 1338 (1922) Cuma - Hava durgun ve sıcak. Bir iki aya kadar terhis olacağımızı ümit etmekteyiz. Temmuz maaşlan fırkaya gelmiş. 30 Eylül 1338 (1922) Cumartesi - Akşam anafordan çekirdeksiz yirmi okka üzüm geldi, hey hey. Biraderden 5 Eylül 1338 tarihli bir mektupla Mehmet Bey'den iki mektup ve pederden iki gazete aldım. Bandırma'da sulh murahhaslarının (banş kurullannın) ıçtıma etmek (toplanmak) üzere olduklannı yazıyordu. 8 Teşrinievvel (Ekim) 1338 (1922) Pazar - Gece ya- nsında, sabah saat 8'de hareket için emir verildi. Vazife dolayısı ile sabaha kadar hiç uyumadım. Tam saat sekizde alayımız Baba köyünden hareketle üç bu- çuk saatlik biryürüyüşten sonra Balıkesir'in 15 km. şar- kında (doğusunda) Paşaköy etrafında açık ordugâh kurduk. Yürüyüş istikametımızin Erdek olduğu söyle- niyor. (Olayların gelışinden anlaşıldığına göre, bu grup, Iz- mir'e girmiyor, Balıkesir-Adapazan yönünde yol alıyor. Oysa, babamlann bulunduğu bıriikler, 9 Eylül 1922'den beri Izmir'deler). Ibrahim Ethem Sorguç'un "Istiklal Harbi Hatıratı" ki- tabı ile ilgili yazıyı burada kesiyorum. Kitabı arayanlar, oğlu Erdoğan Sorguç'tan bulabilirler. Telefonu: (0 232 4214367). Banşın savaşta da düşünülmesi olayı, üzerinde du- rulacak konu. Güneydoğu'da bugün, dünyanın en an- lamsız savaşımı sürdürülüyor. Ölenlere, yaralananfara, halka yazık değil mi? CHP'nin 1950 öncesi başbakan- lanndan Prof. Şemsettin Günaltay, CHP'nin 1954 ku- rultayında yaptığı konuşmada bir yerde şöyle diyordu: - Eğer deli bır olursa, sorunun çözümü kolaydır; de- liyi bağlarsmız biter. Eğer iki yan da deli ise, zincirlere vursanız durmaz!.. Sözün özü, insanlann uslannı başlarına toplamalan gerek. Yoksa, ışlenen cinayetlenn önü alınamaz. Eşitliğin simgesi Nevruz, ne güzel bir fırsattı, insan olana... • • • Düzettme: 14 Mart Perşembe günkü Cumhuriyet'te ODTÜ ile ilgili bir haber çıkmıştı. "Ur.iversitede bekâret kontrolü" diye. Telefonum kilitlenmişti. Üniversite yöne- ticileri, oğrenctlerin yaydıkları bu haberden dolayı çok üzgündüler. Banadafakslarçekilıyor, "Ekmekçi'nin ol- duğu gazetede, böyle haber nasıl çıkar" diye sorulu- yordu. İki kızım ODTÜ'yü bitirmışlerdi. Onlara sorular yöneltiliyor, "Babanıza sorun bakalım, ne diyor" diye eleştıriyorlardı. Hikmet Çetinkaya, 20 Mart Çarşam- ba günkü yazısının içinde, ODTU Rektörü Prof. Süha Sevük'ün açıklamasına yer verdi. "öğrenciler biziya- nılttı" diye yazdı. Rektör Prof. Süha Sevük'ün açıkla- ması ise özetle şöyle: "...ODTÜ ülkemizde özgürlük ve demokrasinin en rahat yaşandığı ornek bir kurumdur. İnsan ve insan haklanna bu denli özen gösteren bir kurumun saygın- lığının gazetenizde yer alan biryazı ile zedelenmesi bü- yük bir haksızlıktır. Üniversitemize yapılan bu haksızlı- ğın giderılmesi ve gazetenizin de ODTÜ camiasındayi- tirdiği saygınlığının geri kazanılması için çaba göstere- ceğiniz ümit ve inancı ile saygılar sunarım." • • • İki sayn: İHD Genel Başkam Akın Birdal'ın eşi, Ha- le Birdal bir buçuk aydır, onulmaz bir sayrılığın pençe- sinde yatıyor. Hale'ciğe yaşam savaşımında başanlan O'nun başucundan ayrılmayan, önceki gün de kendisi mide kanaması geçiren Akın'a geçmiş olsun diyor, sabırlar diliyorum. BULMACA SEDAT Y4ŞAYA\ 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAGA: 1/ Renk değıştır- mesiyle ünlü sü- rüngen. 2/ 'Altın kemer sıkmış ınce belınij —boylan- nı sarasım gelir' (Karacaoğlan)... Halat gibı örülmüş ıplık çilesi. 3/Gö- zapağına sürülen boya... Iskemle yerine kullanılan kalınca yuvarlak yastık. 4/ Bır yû- zey ölçüsü biri- mı... Ankara'nın bir ilçesi. 5/ ÇevTebilim. 6/ Endüstri... Baryum elementinin simge- si. II Senegal'in başkenti... Ince vekeskın ses. 8/Me\ki, makam... Patlamalı motorlar- da gazı tutuşturmaya yarayan elektrikli aygıt. 9/ Karagöz balığının, boyu 15 cm'ye ka- dar olan yavmlanna verilen ad. YUKARIDAJV AŞAĞIYA: 1/ Yılanbalığına benzer, etı lezzetlı bır balık... Gemı yapmaya ya da onarmaya yarayan ' üstü kapalı haviiz. 2/ Özsu . İki olay arasındaki zaman sü- resı. 3/Yabancı paralann ulusal para cınsinden değen... Şef-^ talı, kayısı gibı meyvelerin çekırdeklennın sert kabuğu. 4/; Bır renk.... Pırınçlı ve yoğurtlu ıspanak yemeğı. 5/Çatı ki- nşı olarak kullanılan ya da kremıtlenn aitına konan ınce tah- ta. 61 Ağırlık ve uzunluk ölçüleri içın kabul edilmiş yasal öl- çü modeli... Sümerler'de sağlık tanrıçası. 7/Terzılenn pat- ron çıkarmak ıçın kullandıklan bır çeşıt sayldam kâğıt... De\ir. 8/ lsvıçre'de bir kanton... Güney Amerika ormanla- nnda yaşayan ırı bır kuş. 9/ Eski dılde ekmek... 'Sana dün bır tepeden haktım — Istanbul' (Yahya Kemal). -
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle