Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CumhuriyeC
tmtiyaz Sabibi: Berin Nadi
Genc! Yayın Yonetmcni Orhan Erinç 0
Genel Yayın Koordınatoru Hikmet
Çetinkaya # Yazıışlen Muduricrı
fbrahim Yıldız, Dinç Tayanç (Sorumlu)
• Haber Merkezı Müdüru Hakan Kara
# Gorsel Yönetmen. Fikret Eser
5 HatK-rıer ErgunBalcıVlştıhbarat Cenei/
Yıldırım 9 Lkonomı Bülent Kızanhk
# Kültur Handan Şenköken • Spor
Abdüikadir Yücelman • Makaieler Sami
Karaören 9 Düzeltme Abdullah Yazıcı
• Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 9 Bılgı-Belge
Edibe Buğra 9 V urt Haberlen Mehmet Faraç
Yayın Kuruiu. İlh» SHçuk(Bajkan).
Orhan Erinç, OkUv Kurtböke.
HikmetÇctinkava,Şüknuı Soaer,
Ergun Balo, Dinç Tnvanç, İbrahnı
Yıldu. Orhan Bursalı, MusUfa
Balbay, Hakan Kara.
Ankara Temsılcısı Mustafa Balbav 9 Haber Müdürû
Doğan Akın Aüıturk Bulvan No 125. Kat.4, Bakanlıklar-
Ankara Te! 4195020 (7 hat). Faks 4195027 9 îzmır
TemsılciM. S«rdar Kıak, H. Zıya Blv 1352 S 2/3 Tel
441 !220,Faks-44191179AdanaTemsılcısı Çetin Yiğenoglu.
tnönüCd I19S.No 1 Kat:l. Tel. 3522550. Faks. 3522570
Müessese Mûdürii EroiErkut9 MEDYA C: • Yönetım MEDYA G : •
Koonlınaıor Ahmct Koruban • Kuruiu Ba^kanı-Genel Yonclim Kurulu
Muhascbe Bülent \ ener # idare Mudur Gölbin Erduran Başkanı - Genel
HüseyinGürer91;!etme Önder • Koordınator Reha Müdür üfrtn
Çeiik 9 Bılgı-tşlem Naillnal9 Ifitman 9 Genel Mudur \kmen 9Murahhas
BılgısayarSıstem.MürıivetÇaer Yarfımcıa MineAkdağ uye BoraCönraç
Yıvııala>jij> ve B u ı ı : Yero Oun Haber Ajanii, Basjn ve > ajıncılıl \ $
TüHtocağıLad -
1
» 41 Lagaloglu 34334 lst PK Md l.lanbul Td |(UI2l M2O5 05 <20hal> 1-aks (O2I2I5I3 85 95 23MART1996 Imsak: 4.30 Güneş: 5 56 Öğlc 12.18 İkindı 15 43 Akşam 18.26 Yatsı. 19.46 M E D V A C T d 51407 53 • 513 95 80 - 513 »460-6!. faks 5118466
Uünyadaki her
renk eşittir'
• Haber Merkezi-
"Raflanmızdaki tüm renkler
gibi dünyadaki her renk
eşittir' sloganıyla 21 Mart
Dünya IrkçılıkJa Savaşım
Günü'nü kutlayan
Benetton, konuyla ilgili bir
de kampanya başlatıyor.
Uluslararası Irkçılıkla
Savaşım Derneği (SOS
Racism) işbırliğı ile
ilköğretim çağmdaki
öğrencilere yönelik olarak
hazırlanan bu kampanya
'Banşın Renklen' adını
taşıyor. Kampanya
çerçevesmde çocukian ırk
aynmı konusunda oynarken
eğitmeyı amaçlayan eğitim
paketimn ilk aşamada
Avrupa'da toplam yüz bin
çocuk ile 18 bin öğretmene
ulaşması bekleniyor.
Sanofi çocukian
derneği
• tstanbul Haber Servisi -
Doğu Uaç-Sanofi ortaklığı,
kurduklan bir demekle
çalışanlannm çocuklanna
sağlıktan eğitime kadar çok
yönlü yardım sağlamaya
başladı. ilk olarak 1994
yılında Sanofi'de kurulan
"Sanofi Üünyasının
Çocuklan Derneği"
Vietnam'da 215 çocuğun
Hepatit B'ye karşı
aştlanmasını sağladı.
Türkiye'de de kurulan
dernek, ilk olarak 1996
yılının başında 239 çocuğun
toplu göz muayenesini
sağladı ve göz kusuru
bulunanlara gözlük
yardımında bulundu.
Doktorlardan
reklama tepki
• SAMSUN (Cumhuriyet)
- Samsun Tabip Odası
Başkanı Dr. M. Emin
Dinçağ, kenttekı yerel TV
kanallannda reklam
nıtelığınde programlar
yapan doktorlan uyardı. Bir
basın toplantısı düzenleyen
Dr. Dinçağ, "Sağlık
hizmetlerinın rekJamı
olmaz. llimizde hekim
olmayan bazı kişilerin de
hasta tedavi ettiği
gözlenmiştir. Halkımızın bu
kişılere itibar etmemesıni
istiyoruz" dedi.
Atlantis yeniden
uzayda •• '
• CAPE CANAVERAL
(AA) - Amerikan uzay
mekiği Atlantis, dün
ABD'nin Florida
eyaletindeki Cape
Canaveral uzay üssünden
fırUnıldı. Dokuz günlük bir
görev için gönderilen ve
dört erkek ve iki kadın
mürettebatı bulunan
Atlantis'in bugün Rusya
Uzay Istasyonu Mir ile
kenetlenmesı bekleniyor
Doğa macerası
• Haber Merkezi -
Ruffles'ın Çhalange '96
Doğa Macerası etkinliği
için başvurular başlıyor.
Başvuru formlannın
önümüzdekı günlerde
üniversitelerde açılacak
standlardan sağlanabileceği
belırtilerek yanşmaya 3'er
kışılık ekıplerle
katılınabileceği bildirildi.
Başvurular sonunda 10
temmuzda lstanbul'da
yapılacak ön elemeye
katılmaya hak kazananlar
arasından seçilecek 10 ekip,
1 ağustosta Durusu'da
gerçekleştırilecek
yanşmaya katılacak. Birinci
olacak ekip ise 20 ağustos-
20 eylül tanhleri arasında
tüm masraflan Ruffles
tarafindan karşılanmak
üzere Avrupa'da trenle
gezme olanağı kazanacak.
24 Mart Dünya Tüberküloz Günü: Türkiye'de her yıl yaklaşık 40 bin kişi tüberküloza yakalanıyor
Verem, yine diinyanın başıııa bela• Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bugün dünya
nüfusunun üçte biri, yaklaşık 1 milyar 900 milyon kişi
tüberküloz mikrobu taşıyor. Her yıl hastalığa yakalanan 8
milyon kişiden 3 milyonu yaşamını yitiriyor.
GCNDÜZ IMŞIR
24 Mart "Dünya Tüberküloz Gü-
nü". lnsanlık tarihi kadar eski bir has-
talık olarak kabul edilen tüberküloz, gü-
nümüzde gitgide büyüyüp her yıl da-
ha tehlikeli birgelişme gösterirİcen in-
sanlık için ciddi bir tehlike oluşturma-
ya başladı. Gençlerde ve erişkinlerde
en fazla ölüme neden olan bu bulaşı-
cı hasta!ık nedeniyle dünya genelinde
günde ortalama 8000 kişı yaşamını yi-
tiriyor Ülkemizde ise her yıl 40 bin ki-
şi tüberküloza yakalanıyor
Dünya Sağlık Örgütü verilerine gö-
re bugün dünya nüfusunun üçte bin yak-
laşık 1 mılyar900 milyon kişi tüberkü-
loz mikrobu taşıyor. Her yıl 100-200
milyon kişi bu mikrop ile tanışırken has-
talığa yakalanan 8 milyon kişiden 3
milyonu yaşamını kaybedtyor. Mikro-
bun dağılımı ülkeden ülkeye farklılık
gösteriyor.
Örneğin gelişmiş ülkelerde mikrop-
la enfekte olan kişilerin yüzde 80"i 50
ya§ ve üzerinde iken, gelişmekte olan
ülkelerde yüzde 75'i 50yaşın altında-
kı kişilerden oluşuyor. Ülkemizde ise
her yıl 40 bin kadaryeni tüberküloz has-
tası ortaya çıkıyor. Uzmanlar, hasta
sayısındaki artışta dengesiz ve bilinç-
siz beslenme, yaşam koşullarının
getirdiği stres, fazla alkol, sıgara ve
uyuşturucu ilaç kullanılması, aşın be-
densel ve ruhsal yorgunluklar ile dü-
zensiz ve eksik tedavinin rol oynadı-
ğını belirtiyor.
AIPS faktörü
Yakın zamana kadar tüberkülozun
ıyice azaldığı ABD ve Kanada gibı ül-
kelerde ise son yıllar ıçinde belırgin bir
artış gözleniyor. Bunun nedenı olarak
da AIDS'Ii hastalann sayısındaki ar-
tış gösteriliyor. Çünkü AIDS gibi vü-
cudun bağışıklık sisteminin iflas etti-
ği bir hastalık, tüberküloz mikroplan-
nın çoğalıp yayılmasında ideal bir or-
tam yaratıyor.
Tüberkülozun hasta kişinin öksür-
mesi, aksırması hatta konuşması sıra-
sında havaya sactığı mikroskobik dam-
lacıklann içındekı mikroplann solun-
masıyla bulaştığını belırten Cerrahpa-
şa Tıp Fakültesı Göğüs Hastanklan
Anabilim Dalı öğretim üyelennden
Doç. Dr. Rasim Küçükusta, tüberkü-
loz mikrobu ile ilgili olarak şu bılgi-
len venyor "Hasta kişi tarafindan dam-
lacık çekirdekleri içinde ha\ a> a saçılan
mikroplar, havada uzun süre kalabüir-
ler. Isı ve netnin sabit kaldıgı koşullar-
da, mikroplann yüzde 70'i 3 saat son-
ra, yüzde 50'si 6 saat sonra,yüzde 30'u
da 9 saat sonra hâlâ canü olarak kala-
büirier. Mikroplann böviekapah ortam-
da vok edilmelerinde, havalandırma
ve ultrav i>ole ışınlannın büvük önemi
vardır. Tüberkülozun düşük geliıii ta-
bakada daha fazla görülmesinin bir
nedeni de bu insanlaruı daha küçük ve
kalabalık mekanlarda yaşajnalandır."
Risk ve tedavi
Doç.Dr Rasim Küçükusta, tüber-
küloz için risk faktörlerini de şöyle sı-
ralıyor: "AIDS, şeker hastahğı, kanla
ilgili kanseıier, kanser kemoterapisi,
böbrek yetersizliği, kortizon tedavisi,
mklenin çıkanlmış oiduğu ameliyat-
lar, beslenme bozukluklan, alkoüzm,
uyuşturucu \e ilaç bagunhhğı, kötü sos-
yo-ekonomik koşullar, sigara tir\-akiB-
ği,vücutyapBi (înce, uzun baş\ kan gru-
bu (ABX cinsryet (kadınlar), yaşanılan
yer (hastane, huzurevi, akıl hastanele-
rO."
Uzmanlar tüberküloz tedavisinde
dikkat edilmesi gereken unsurlan şöy-
le anlatıyorlar:
u
Uygun ilaç şeçimi
önemüdir. Tüberküloz tedavisine en az
üç ilaçla başlanmaİKÜr. Tedavi süresi en
az 9 ay olmalıdır. Birçok hastanın ya-
kınmalan I-2 ayfak teda\ iden sonra ta-
mamen kaybolduğundan, tedavi >a-
nm bırakılmakta, bu da mikroplann
bir süre sonra veniden üremeve başla-
masına neden olmaktadır. Hastalar ilaç
yan etküerine karşı uvanlmaİKÜr. Her
hastaya daha tedaviye başlamadan ön-
cedirençtesti \ apılmalıdır. Tüberküloz
ilaçlan ücretsiz verilmeJklir.''
Bey' arbk pasta yîyor
Bir bankanm reklam filminde yarattığı "Müdür Bey" ya da "Bay Teessüf" tiplemesiyle şöhrete ulaşan
22 yıllık tiyatrocu Önder Açıkahn, "Reklam filmi çevirirken oyuncu olduğumuzu anladık" diyor
SERPJLGÜNDÜZ
Teessüf edenz Müdür Bey!
Önceleri menajeriniz aracılığıyla bızım-
le konuşmayı kabul etriğınız için sıze bıraz
kızmıştık. Sen 22 yıllık tiyatrocu ol. Üç da-
kikalık reklam fılmi çek. Bütün Türkıye
seni tanısm. Meşhurol yani. Sonra da me-
najer aracılığıyla görüşmeyi kabul et.
"Olur mu
Müdür Bey?"
Ama menaje-
rinizi ve sizı ta-
nıyınca kızmak-
tan vazgeçtık.
Sadece bunca
yıllık tiyatroça-
lışmasından
sonra bir reklam
filmiyle ünlü ol-
manın hüzün ve-
rici oldufunu
düşünmüştük
"Ne yapalun, düzen böyleydL''
"Bunu çok normaJ karşıİıvorum" dıye
yanıtladı bizı Önder Açıkaiın. Vani "Bay Te-
essüf". "Bunu bütün thatrocular kabul eder.
Bir oyuncunun tanınabilmesi için birkaç şe>'
bir arada gereklidir. Oynadığı o> un, o oyu-
nu sergilediği tiyarro >a da film. Bir de bu
oyunun stvirrileri. Bu üç öğe bir ara>a get-
melidir. Reklam filminde bu üç oia> çok ba-
şanlı şekilde bir arava geldi. Tivatro sak>n-
lan kapanıp işhanı oluvor bizînı ülkemizde.
Oyuncular açıkta kabyor. Reklam önerile-
ri de çok cazip. lyi bir
senaryo, iyi bir teknik
ekip, iyi bir yönetmen.
Bunlaren önemli şeyler."
Yapı Kredı rekJamlan-
nı gerçekleştiren Ali Tara
Creatıve NVorkshop ekibıne
ve ajansın prodüktörü Ali Ta-
ra'ya
cevirdim. Böyle bir ekip görmedim. Oyun-
cuya deger veren bir ekip. Doktor başımız-
da bekledL Onun öneriieri dogruitusunda
diyet jiyeceklerle beslendik. Yeşilçam oyun-
cuya değer vermediği için batü. Benim en
büyük şansıın bu. İyi bir senaryo, iyi bir yö-
netmen sizi istediği >erc götürür."
"Pi'ki reklamcılar gelip si/i nasıl buldu?"
"Film People Casting ile anlaşmam var-
dL 2 yıkür bu ajansa bağlmm. Bu arada hem
ajansın hem tvninı maddi ka> bım çok ol-
du. Prodüksiyon şirketi Ali Tara araştırmış.
Bu rol için beni layık gormüş. 1. bölüm çe-
kildL Sonra ' 1 yıllık kontrat yapar mısı-
nız?' diye teklif geldL"
En son Abdullah Şahin'in "Nokta" Tiyat-
rosu'nda oyunculuk yapıyormuş Açıkaiın.
Lise yıllannda tiyatroya gönül veren Açı-
kaiın. 1968 yılından itibaren Devlet Ope-
rası ve Devlet Tiyarrosu'nda korist olarak
çalışır. Birçok özel tiyatroda da oynayan
Açıkaiın birara Kapadokya'da turizmcilik
yapmış. Son 10 yıl içinde de birkaç TV dı-
zisinde karakter rolleri oynamış. 4 aydan bu
yana da reklam filminde oynuyor. Reklam
sektörüneginnceçalıştığı tiyatrodan I yıl-
lık ızin almış.
- Sokaktaki insanlaruı tepkisi ne olu- ,
yor sizi tanıyınca?
- Bir kısmı "Müdür Bey
w
diyor. Bir
kısmı, "Bay Teessüf geçiyor" dıye ilgi gös-
teriyor. lmza ıstıyorlar. Bunlar çok güzel şey-
ler. Ben biraz halk tıpiyim. Osmanlı terbi-
yesi görmüş bir aile çocuğuyum. Çok gör-
dük sanatçı arkadaşlann bozulduklannı.
Yükünü taşıyamıyorlar
- Yapı Kredi'de hesabuuz var mı?
- Hayır yok.
- Pcki çekimler sırasında iş kazası geçir-
dinizmi?
- Bcn profesyonel oyuncuyum. Senaryo
neyse onu oynanm. Hamam sahnesi çelci-
lirken . Üç gün suyun içinde göbek taşın-
da kaldım. Yönetmen çok tıtiz. Türkiye'nin
bir numaralı teknik ekibi. Tarihi Cağaloğ-
lu Hamamı film için üç gün kapatıldı. Şem-
siye kuruldu, sular akrnasın diye. Sis ma-
kinesinden çıkan duman gözlerime geldi-
ği için gözlerim hastalandı. Çok uğraştılar
- Tellaklar tiyatro sanatçısı mı?
- Evet. İlk tel-
lak Pekcan
Kosar'ın
oğlu It-
ri Ko-
şar.
Di-
ğe-
ri de Isa. Hep filmlerde oynar. Biz yatıyo-
ruz göbek taşında, deneme yapılıyor önce.
Gerçek tellaklar gösteriyor, sonra bizimki-
ler öğreniyor. Bu yüzden iki defa deri de-
ğiştirdim. Teknik ekip de doktor kontro-
lündeydı. Yönetmen bile baygınlık geçirdi
hamamda. Türkiye'de hamamda çekilen ilk
reklam filmi oldu.
- Peki hastanede ayağınızın kavdıgı sah-
neler—
- Kayma sahnesınde dublör kullanılıyor.
Ben oynamak ıstedim. Yönetmen kabul et-
medı. Dublörmıllı tekvandocu. Parendeat-
masmı ıyı biliyor. Düşerken sağ ayağının üze-
nne düşüyor. Yatay düştüğü için sağ ayak
altta kalıyor. Film, Validebağ Öğretmen
Hastanesı'nde çekildi. Burada da alçı tek-
nısyeni hastaneye getirildı. Alçı kınlmasın
diye.
Tiyarro sanatçılan Nilüferve Peker
Açıkalm'la akrabalığı olmadığını söy-
lüyor Önder Açıkaiın. Oynadığı rek-
lam filminın bunca ilgi görmesine
çok seviniyor: "İzleyiciler bizim
reklamda zappingi unutuyormuş"
diyor. Evli olmadığını şöyle anla-
tıyor: "Allahıma çok şükür, du-
lum." Para koleksiyonu yapıyor.
Hoşgörü Derneği'ne üye. "Ca-
sus romanlan" yazan Osman Ay-
su'nun da en iyi okuru.
Acık oturum
adeta tapıyor
Açıkaiın. Onlann adının geçmedı-
ğı bırcümlesi bile yok. Çünkü bunca yıllık
tiyatrogeçmişinde en fazla onlar değer ver-
mış Açıkahn'a. "Reklam filmi çevirirken
oyuncu olduğumuzu anladık" diyor. Aldı-
ğı parayı söylemıyor, ama kullandığı cüm-
le tiyatro yapan sanatçılann da durumunu
ortaya koyuyar biraz. "Esldden ekmek yi-
yorduk şimdi pasta yiyoruz."
Devamedıyor Açıkaiın: "Hayattaen bü-
yük şansun Ali Tara gibi biriyle çahşmak.
Teknik ekip çok profesyonel. Dizi filmler
'Ormanlar
peşkeş çeküiyor'
Oynadığı reklam filminin bunca ilgi görmesine çok sevinen Önder Açıkahn, evütikle ilgih' sonımuzu, "AUahıma çok şükür dulum" şeklinde vanıtbyor. Açıkahn, para koiek-
siyonu yapıyor. Hoşgörü Derneği'ne üye. Önder Açıkahn "casus romanlan" yazan Osman Aysu'nun da en iyi okuru. (Fotoğraf: UĞUR GÜN YÜZ)
İstanbul Haber Servisi -
Türkiye'nin ormansızlaşma
sorununu çözmede gençle-
re çok büyük görev düştügü-
nü belırten uzmanlar, "Siz
gençter bu topraklann bir
parçası oMuğunuzu söyieye-
ceksiniz ve bunu yaşayacak-
snuzki,ormanbrı kurtarma-
da doğru adımlar aülsın"
dedıler.
Istanbul Üniversitesi (1Ü)
Orman Fakültesi'nin Or-
mancılık Haftası kapsamın-
da düzenledigı "Türkiye'de
Ormansızlaşma ve Sonuçla-
n" konulu açık oturum, dün
Mecıdiyeköy Kültür Mer-
kezi'nde yapıldı. Açık otu-
rumda özellikle ormanlann
bazı kişi ve kuruluşlara peş-
keş çekilmesinden yakınan
tstanbul Üniversitesi Orman
Fakültesi öğretim üyesi Prof.
Dr. ErtugrulAeun, "Orman-
lar, çeşnü kılıflar uydurula-
rak vfllalara yer açmak için
yok edüiyor. 'ormanlan ko-
rumak' adı alonda küni Id-
şilere peşkeş çekflıyor. Or-
man köylüsüne tanm ara-
zisi açmak gerekçesi göster-
mettk" diye konuştu.
Orman alanlannın ve or-
man işlerinin taahhüt yoluy-
la kişi veya kuruluşiara ve-
rilmesini özelleştirmeye ben-
zeten 1Ü Orman Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Dr. Me-
tin Özdenmezde ormansız-
laşmanın, büyük kentlerin
çevresindeki orman alanla-
nnın kaçak yapılaşmayla
yok edilmesi ya da özelleş-
tirme adı altındaki yasal yol-
lardan meydana geldiğini
belirtti.
Türkiye'de planlı fıziksel
ve ekonomik yerleşmenin
yapılamadığını dile getiren
Türkiye'de Doğayı Koruma
Vakfı Başkanı Zekai Bayer
ise "Yanlış arazi kuuanınu,
mtralan, devamında da or-
manlan azalüYor"dedı. Ba-
yer, Türkiye'deki orman sa-
hasının ana ihtiyaca yetip
yetmediğinin tespit edilme-
si gerektiğini söyledi veön-
celikli olarak milli bir yer-
leşim planı yapılmasım is-
tedi.
Çevre ve Kültür Değer-
lerini Koruma ve Tanıtma
yakfi Başkanı Prof. Dr. Me-
tin Sözen, oımanlann kurta-
nlmasında gençlere çok bü-
yük görev düştüğünü söy-
ledi. Özellikle Orman Ba-
kanlığı'ndaçalışan insanla-
nn araziye indinlmesı ge-
rektiğini belirten Prof. Sö-
zen, mevcut orman fakülte-
lerinın de bütçelerinin kısıl-
ması yerine imkânlannın art-
tmlmasını istedi. Kırsal Çev-
re ve Ormancılık Sorunlan
Araştırma Derneği Başkanı
Doç. Dr. Yücel Çaglar, or-
manlann alınacak yasal ön-
lemlerle kurtanlabileceğint
belirtti. Dahaormanın ne ol-
duğunu bilmeden "kurta-
rthm" demenin yanlışhğı-
na değinen TEMA Vakfı
Başkanı Hayrettin Karaca
ise şunlan söyledi:
"Eğer ormanlan koru-
mak istiyorsak yoksullukla,
fıkiriflde mücadeleetroeiyK.
Kövlüyü fakirb'kten kurtar-
mazsanız ormanı kurtarma-
nız da düşünülemez. Ancak
sadece bu da yeterli olmaz.
Türkiye'nin ihtiyaa olanyak-
laşık 65 bin ton odunu kar-
şılamak için odun tanmına
da gecümeJi"
ilindiğı gibi, hayvanlann bir
bölümü etle beslenir ki bunla-
ra'etobur'denir; bir bölümü de
otla beslenir, onlara da 'otobur' de-
nir. Insan türü ise hem etle hem de ot-
la beslendiği için ona sadece 'obur'
denmesi gerekir. Insanoğlunun top-
lumsal evriminde arnk etle otun da yet-
mediği görülmüş, insanlarbaşka nes-
nelerin de oburu olmuşlardır. Ne var
ki bu gerçekler yüzyıllar boyunca göz
ardı edilmiş, ınsanlarda gördlen bu ye-
ni oburluk türleri iıiçbir kitaba alın-
mamıştu-. Kitaplaraaİınmak bir yana,
bu oburluk türleri insanlar için bir
rütbe, bir madalya yerine kullanıl-
mıştır. Ama ışte bız 'Mesela Dedik'
ekibi olarak bu önemli gerçeği açık-
lıyor ve 'özel haber' yapıyoruz.
Malobur'lar...
T"nsan türünün büyük bir bölümü
/ hâlâ et ve ot bulamayıp besin pe-
JL şinde koşarken, etini otunu faz-
lasıyla bulan azınlık bölümü de yeni
oburluklar edinmıştır. Bunlann en
yaygın olanı 'maJobnr'luktur. Bu ye-
ni insan türü kendini 'mal' düşkün-
lüğüne kaptırmıştır. Onu da alayım,
bunu da alayım diye oraya buraya sal-
dıran bu insan türlerini mala doyur-
mak için büyük pazarlar, büyük dük-
kânlar açıhnış; bunlar da yetmemiş,
ya^adıklan yerlerin büyükçe bölüm-
lerini 'mal alun-satım yerleri'ne çe-
virmişlerdır. Bir alan bir daha almak
için çalışıp çabaladığından bu tür in-
sanlara, 'Sen önce malı al,sonra öder-
sin' kampanyalan açılmış, buna da
MESELA DEDİK ERDAL ATABEK
Yem insan türleri..
kredili sistem denmişrir. Bu tür in-
sanlann yaşadıkian yerlere koyduk-
lan mallann çok aztnı kullandıkJan,
geri kalanlan da gelenlere göstermek
için oralara koyduklan anlaşılmıştır.
'Maloburluk' pek bir meziyet sayıl-
dığı için tle yakın zamanlarda bu tü-
rün daha da artacağı, diğer türlerin ise
azalacağı tahmin edilmektedir. Ne di-
yelim, Allah gözlerini doyursun...
Ba$obur'lar...
unlar, oburlann başı sayılma-
malıdır, insan başı yemeye me-
raklı yeni bir türdür. Bulun-
duklan yerde birinin başı ortaya faz-
laca çıkıp görünmeye başlayınca bu
'başobur' türünden birkaçı bir araya
gelip fiskosa başlarlar. Bir süre son-
ra o yeni sivrilmeye başlayan baş. bir-
den ortadan kaybolur. 'Başobur'lar
gene binnin başını yemişlerdir. Bu
baş yenme olayına insanlann bir ara-
ya gelip çalıştıklan yerlerde çok rast-
lanır. Zaten böyle yerlerde birisi bi-
raz kendini göstermeye başlayınca,
bu işi önceden bilenler, 'Yakındır,
onun da başını yerler' diyerek ola-
caklan dile getirir. Onun için de bu
gibi yerlerde dolaşanlann çoğu, ba-
şını gizleyerek dolaşır. 'Ortada ne
kadar çok kafasız adam var' diye şa-
şanlar bu baş yeme konusundan ha-
bersiz olanlardır Ortada dolaşan ka-
fasızlann çoğu, başlannı gizleyerek
dolaşanlardır, azı da başlan yendiği
halde farkında olmayanlardır.
Kanobur'lar...
u yeni insan türünün yarasala-
nn vampir soyuyla bir ilişkile-
ri olduğuna ilişkin kuşkular
vardır. Bu insanlar da bilinmedik bir
nedenle başkalannın kanının dökül-
mesinden pek hoşlanırlar. tllede kan
dökülünce bir süre yatışırlar, ama 'ka-
nobur' olduklan için ortalık sakinle-
şince gene huzursuzlaşırlar. Nerede
kan döküleceğine ilişkin sezgileri var-
du". Oralarda dolaşmaya başlarlar, hiç-
bir kıpırtı yoksa ortaJığı kanştinp kan
dökme yollan ararlar. Kan dökme-
nın durması onlan perişan eder, bir tür-
lü duramazlar. Kendi kanlan da bu ara-
da dökülür, ama buna aldırmazlar.
'Kanobur'lar, ellerini oğuşturup in-
sanlar arasında kavga çıkmasını bek-
lerler;_bu da hıçbir zaman eksik ol-
maz. Öteki türler de bunlardan hiç
rahatsız olmaz, kendi işlenne gelen
yerlerde öne sürüp kendi güçlerini
kabul ettırmeye çahşırlar.
Seksoburiar...
u türün pek yeni olmayıp es-
kiden beri var oiduğu bilin-
mekle birlikte, son zamanlar-
da sayılannın iyice arttığı görülmek-
tedir. Bu tür insanlann, akıllan fikir-
len oralannda olup başka bir hedef-
leri yoktur. Seksoburiar da 'nerede
olursa olsun". 'kûninie olursa olsun',
'nasıl olursa olsun' prensibıne sadık
olarak yaşarlar Bu nedenle de hiçbir
kurallan yoktur.
tnsanlann akıllanna da her yolla
bu meşrebi soktuklan için, gün geç-
tikçe peşierine takılanlann sayıian
artmaktadır.
Son yıllann "aksiyon fihnleri'nde
şıddetle sekain aynlmaz iki kardeş
gibi hep birlikte görünmesi de bu ye-
ni insan türlerinin nasıl her yere gir-
diklerine açık kanıtlardır.
Öteki insanlann bu yeni türleri ya-
dırgadıldan sanılmamalıdır.
Tam tersine, bu yeni türler pek be-
ğenilmekte, onlannpek başanlı olduk-
lan kabul edilmektedir. 'Malobur'la-
ra 'iyitüketki', 'başobur'lara taktis-
ven\ 'kanobur'lara terminatör', 'sek-
sobur'lara 'çapkın' denerek çeşitli
dallarda ödüller verilmektedir. Bu
gıdişle başka yeni türlerin de
çıkması beklenmektedir.