29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MART1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Çok sayıda milletvekilinin özel sektörde yöneticilik yapması tartışmaya neden oldu MecBs'te 'raııivekfflerf abşmasıANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - tk- tidar partileri DYP ve ANAP'ın çok sa- yıda milletvekilinin özel banka ve hol- dinglerde yöneticilik yapması, TBMM Genel Kunûu'nda tartışmaya neden ol- du. TBMM Genel Kurulu'nda DSP Kü- tahya Milletvekili Emin Karaca, gün- dem dışı söz alarak holding ve banka yö- netim kurullannda görev alan milletve- killerini eleştirdi. DSP'li Emin Karaca, tartışmaJara yol açan konuşmasında, milletvekillerinin asli görevleri dışında- ki işlerle aktif olarak uğraşmalannın ah- lak teamülieri ile bağdaşmadığını ve bu- nun gelişmış demokrasilerde mümkün olmadığına dikkat çektı. Karaca, şunla- n söyledi: "Eskiden milletvekili seçilen- ler, önceükle işlerini tasviye ederlerdL Bu- gün böyle olmazsa bile hiç değilse anaya- sanın 82. nıaddesinin değiştirilerek tica- ri faaliyetlerinin yasama görevi süresin- ce kavv ıma devri, zorunluluk haline ge- tirilmelidir. Bu yapılmadığı takdirde ter- cih, milletvekiiine bırakılmaktadır. Mil- letvekilleri de ne yazık ki bu tercihi yerin- de kullanmamaktadır." Otununu yöneten TBMM Başkanve- kili Kamer Genç, yeni bir düzenlemeye gerek olmadığını, anayasanın 82. mad- desenin açık olduğunu, ancak yine de Meclis'in, milletvekillerinin hangi işie- ri yapıp hangi işleri yapamayacakJannı belirleyecek biryasal düzenlemeye gide- işın çelebi. 82. maddenin değiştirilmesi için önerge verebileceâini söyledi 'Milletvekilleri ortaklıklannı kayyıma devretsin' Haber Merkezi- Sabancı Yönetim Kuruhj üyesi, ANAP Istanbul Milletve- kili IŞJJI Çekbi, milietvekillerine, dev- letle ihale gibi çıkar ilişkisinde olmayan kuruluşlarda görev alma imkânı tanı- yan anayasanın 82. maddesinin değiş- tirihnesi yönünde önerge verebileceği- ni söyledi. Çelebi, gazetemizde önceki gün yer afan "RantvekiBeri Yâzgeçmiyor'' baş- lıklı habcrie ilgili olarak bir açıklama yaptı. Meclis'teki 200'den fazla miUet- veİcilinin özel sektörde görev yaptığmı dikkat çeken Çeiebi, Törldye'nin ûre- tim dûzeyinin ve rekabet gücünün art- masının 'rant' anlayışı ile etı ufak bir üişkisi olmadığını savundu. "Tam tersine, üretim güciinün arttt- nhnası,Tûridye'nm kaikmması için çok Önemlidir'' diyen Çelebi, anayasanın 82. maddesinin değiştirilmesi için öner- ge verebileceğini söyledi. Önergesinin desteklenmesini isteyen Çelebi, önerilerini şöyle sıraladı: "Anayasanın 82'nci maddesinideğiş- tirelim. Tüın milletvekilleri ve 1 'ind de- rece akrabaları. tüm ortaklıklanm ve hisseJerini, kavyıma devretsinler. Mil- ktvekillikJerinin sona ennesinden 2 yıl sonra kayyımlar görevi bıraksın- lar. Özel sektörde çalışan ve kamunun öst düzey bürokrasisinde görev alan ve yine aynı kuruluşa dönen kişilere de izin vermeyelim (Hazine Müste- şariığı, Özelleştirme İdaresi Başkan- lığı gibi) veya bu kişiler 5 yıl süreyle özel kesimde görev almasınlar." Çelebi, Sabancı Holding yöneümin- de görev almasınm Özdemir Saban- cı'nm vurulmasından sonra bir daya- nışma mantığına dayandbğını yineleye- rek sözlerini şöyle sürdürdü: -1995yılında9mii\ardolarlıkûretinı diizeyi olan bir kuruluşun, (toplam GSMH'nin yüzde 7 düzeyinde) iireti- minin Japoo-A\Tupa-ABD pazannda daha i>i rekabet edebümesine katkıda butunmak, Türkiye'nin iiretim diizeyi- nin ve rekabet gücünün getiştirümeskbr. GB sürerinde rekabet düzeyinin yük- seHümcsiçokönemlidir. Bukonu, benim thfisas atantna ve uzmani^una girmek- tedir." bileceklerini söyledi. Genç'in bu sözle- ri, ANAP Sinop Milletvekili Yaşar Top- çu'nun tepkisine neden oldu. Topçu, oturduğu sıradan ayağı kalkarak "Bu söylediklerinizie miUervekillerini memur statüsüne sokmak istediğiniz ortay a çıkı- yor" dedi. Genç ise böyle bir niyeti ol- madığını söyledi. Bu tartışma sürerken genel kurul sa- lonuna giren lnterbank Yönetim Kurulu üyelerinden DYP tstanbul milletvekille- ri Necdet Menzir ile Hayri Kozakçmğ- lu'nun sinirli olduklan gözlendi. Sataş- ma oldugu gerekçesiyle söz isteyen Ko- zakçıoğlu, holdinglere yönetim kurulu üyeliğinin kendileri ile başlamadığını belirterek "15-20 yıldır pariamentoda özel sektörde görev aianlar vardır. Gaze- telerde yazı yazan milletvekilleri vardır. Bizim siyasi nüfusumuzu kullanacağımız öne süriilüyor. Oysa bizim icraat yetkimiz yoktur. Potansiyel suçlu gibi gösteriliyo- nız. Bu konuda yapılacak yeni bir dü- zenlemeyi say gıyla karşılariz. Alınacak karara uyanz" dedi. DSP'liler, Kozak- çıoğlu'na "O zaman aynlsana" derken Menzir de oturduğu yerden, "Bizi siyasi ahlaksızhkla suçluyoriar. Bizim namusu- muzu bürün Türkiye biByor" diye bağır- dı. DSP'lilerden Menzir'e, "Kendinihâ- lâ emnivet müdürii mii sanıyorsun?" iti- razlan yükseldi. DSP Istanbul Milletvekili AhmetTan da Kozakçıoğlu'nun, konuşmasında, ga- zetecilerin de TBMM çatısı altında oldu- guna dikkat çektiğini anımsatarak iki iş arasındakı farkı vurguladı. Bu arada Menzir, yine oturduğu yerden Tan'a, "Bedava mı yaayorsun?" diye çıkıştı. Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan DYP'li Hayri Kozakçioğlu da yönetim göreviyle milletvekilliğini bir arada yü- rütmesinde yasal hiçbir terslik bulunma- dığını söyledi. Kozakçıoğlu, "Biz hangi görevde olursak olalım. Ister sade vatan- daş, ister millervekili, ister banka yöneti- cisi olalım, daima devlet menfaatını ön- de rutmak zorundayız. Kamu yaran, her şeyinönündedir^dedi. "Üst düzey yöne- tim birikimlerini" değerlendirdiklerini söyleyen Kozakçıoğlu, Menzir ve Sağ- lam"la birlikte lnterbank'ta görev alma- lannın nedenini. "Yıllardan beri üzeri- mizde biriktirdiğimiz dev let tecrübesin- den bankanın ve milktin yararlanmas»- nı düşiinüyoruz" diyerek açıkladı. Ko- zakçıoğlu, yönetim kurulundaki arka- daşlan için de "Oradaki arkadaşlar, hep güvendiğimiz insanlar" nitelemesini kul- landı ve Cavit Çaglar'ın da aynı düşün- cede olduğunu söyledi. Iskence yapıldığı kanıtlandı Uselilerin işkence raponı Avrupa'da NECATt AYGIN İZMİR - IHD Izmir Şubesi hazırladıgı raporda, Manısa Emniyet Müdürlüğü'nde liselı öğrencilere işkence yapıldıgı- nın kanıtlandıöını açıkladı. İHD lzmır Şubesi Başkanı avu- kat Ercan Demir. "Bu raponı Uluslararası Af Örgütü'ne ve Avrupa'daki insan haklan ala- nında çalışan tüm kurumlara gönderdik" dedi. Ercan Demir, gördükleri iş- kence sonucu hastalanan tutuk- lulardan, MG, M.A_ Aşkın Ve- gin, S.T, Hüseyin Korkufun te- davilerinin sûrdüğünü belirtti. Demir, M.A'ya Atatürk Devlet Hastanesi'nde tüberküloz teş- hısi konulduğunu, bu hastanın Kahramanlar Verem Savaş Dis- panseri'nde ayakta tedavı edil- diğini söyledi. Tüm bu bulgu- lann Manisa Emnivet Müdür- lüğü'nde işkence yapıldığını gösterdiğinı belırten Demir, IHD olarak işkence yapan gö- revliler hakkında suç duyuru- sunda bulunduklannı ve a>Tica dernek olarak hazırladıklan ra- porlan Avrupa'da ilgili kuruluş- lara gönderdiklerini açıkladı. tHD Izmir Şubesi Yönetim K.u- rulu'nun Manisa'daki işkence olayına ilişkin iki sayfahk ra- porunda şu görüşlere yer \eril- di: "Gözaltma alınanlar. Ali Göktaş (öğretmen), MG. (14), Faruk Deniz, Le% ent Kılıç, Em- rah Sait Erda, Aşkın Vegin. AJVLR (17), M A. (.17), S.T. (17), Hüseyin Korkut, O Z (17), Ja- le Kurt, Fulya Apa>dıru Erdo- ğan Kılıç, AbdullaJİ Y üceL Bo- ran Şenol adındaki kişilerdir. CHP Izmir Milletvekili Sabri Ergül. gözaltında iken emnivet müdürtüğü binasmda gençletie görüşmüş göı^ü %e tespitlerin- de bu kişilerin işkence>e manız kakuklan izJenimini edindiğini açtklanuşOr. Bu olayda gozam- na alınan ve işkeoceve uğravan kişilere\yazılı bevanlanyla' UĞ- radıklan işkence> ı' aynntılı ola- rak açıklamışlardır. Olayda mağdur olan 16 genç hakkında Izmir DGM Başsavcılığı tara- ftndan DHKP-C örgürüne üye olduklan ve yardunda bulun- duklan iddiası ile kamu davası açümış ve 5 ile 15 yıl arasında hapis cezası ile cezalandırüma- lan istenmektedir. S.T. isimli 16 \aşındaki tiseögrencisigenç kız, çırüçıplak soyulmu; vaziyette ayak başparmağı ve cinsel or- ganı errafinda gezdirUme şek- linde elektrik verme işkencesi yapılnuş ve bu işkence sonucu vajinal kanama nedeniyle 31.12.1995 günü saat 0130: da Manisa Kadın Doğum Hasta- oesi'ne götürülmüş ve bu husus hastane protokol deftcrinüı 25. sayfası 5690 numara ile resmen kavdedilmiştir. Hüsevin Kor- kut, dayak, soğuk su rutma, elektrik verme ve havalan stk- ma şeklinde işkenct vapıunası sonucu delirme beliriileri gös- tererek fenalaşması sonucu 29.12.1995 günü gece Manisa Ruh ve Sinir Hastalıklan Has- tanesi'negötürülmüş vc doktor- larca kendisine sakinleştirici iğ- ne yapüarak bu husus hastane poBkinikdefterine 17718proto- kol numarası ile kavdedilmiştir. 16 yaşındaki Vnadolu Lisesi ögrencisi >LA. çınlçıplaksovııl- muş ve bu haliyle davak, elekt- rik verme, cinsel taciz şeklinde işkence yapılması SODUCU kriz geçirerek fenalaştıgı 31.12.1995 günü saat 05.00 sıralaruıda Ma- nisa Devlet Hastanesi'ne götü- rülmüş ve hastanede kısa süre- li tedavisi yapılarak bu hususta hastane poiikinik defterine 38110 protokol numarası ile kavdedilmiştir. M.G. 14 yaşın- da, dayak, tazvikli su, haya burma ve elektrik verme, cin- sel taciz şeklinde işkenceye maruz kalmış ve bu husus "kabuk baglamış yara ve darp izleri bulunduğu' ibaresiyle Manisa Devlet Hastanesi poii- kinik defterine 453 sıra no'su ile kavdedilmiştir DGM'ye sevk edilen dosva içerisinde ynkan- da belirtüen kayıt ve raporlann hiçbiri yer almâmış,aksine tüm sanıklar için polis tarafından Manisa Devlet Hastanesi'nde görevli doktorlar, Dr. Erkan Keskın, Dr. Emine Keskin ve Dr. Metin Erkan Cleyoğlu im- zasıyla 'darp ve cebir izine rast- lanmadığı' şeklinde raporlar düzenlenerek dosyaya konul- muştur. tşkence sonucu alınan ifadeierle oluşturulan dava dos- yası içeriğine dayanılarak 12 genç tutuklanmış ve Izmir Bu- ca Cezaevi'ne konulmuşlardır. Buca Cezaevi doktorian tara- nndan yapılan muayenede de iş- kence izleri tespit edilmiştir. Olaylann basuıayansunası üze- rine Manisa Cumhuriyet Baş- savcılığı tarafından Emniyet müdürii ve görevli polisler hak- kında soruşturma başlarılmış ancak bugüne kadar kayda de- ğer bir gelişme olmamıştır." Gazetedgözaltılannaprotesto İstanbul Haber Servisi - Atılım, Odak ve Ronahi dergisi çalışanlan dün saat 12.30 sıralannda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti binası önünde toplanarak yaptıklan basın açıklamasında, çeşitli gerekçelerle dergilerinin kapatılmasını ve muhabirlerinin gözaltına alınmasını protesto ettiler. Atılım gazetesi adına yapılan açıklamada, "sosyalist basın"a hukuk dışı ve keyfı baskîlar uygulandığı belirtildi. İstanbul Emniyet Müdürii Orhan Taşanlar'ın medya kuruluşlan aracılığıyla toplumsal muhalefeti tehdit ettiği belirtüen açıklamada, Atılım gazetesi, Ozgür Gençlik ve Odak dergilerinin kapatıldığı anlatıldı. Dergi çalışanlannın gözaltında işkence gördükleri ifade edilen açıklamada, hukuk devleti söylemlerinin "demagojiden" ibaret olduğu belirtildi. Basın açıklamasına katılanlar, Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu Genel Sekreteri Faysal Özçift'in de katıldığı açıklamanın ardından dağıldılar. Atılım gazetesi çalışanlannın gözaltına alınmasını protesto etmek üzere bir de imza kampanyası başlatıldı. DİSK Genel Sekreteri Kemal Daysal, Bank-Sen Genel Başkanı Hulusi Karh, Gıda-lş Sendikası Genel Başkanı Mehmet Mıhlacı. Basın-lş Genel Başkanı Alaattin Orhan. Yeraltı Maden-lş Sendikası Genel Başkanı Çetin Uygur ve Lastik-lş Sendikası Başkanvekili Esat Gürevin'in de aralannda bulunduğu yaklaşık yirmi sendika yöneticisi de imza vererek gazetecilerin gözaltına alınmasını protesto etti. (Fotoğraf: YAHYA KOÇOGLU) Eğitiıııdeflkyd hedefleri tuttnadı EMtNE KAPLAN ANKARA - Milli Egitim Bakan- lığı, eğitimde yaşanan sorunlann çö- zümlenmesinde öncelikli olarak ya- şama geçirilmesi gereken projeleri içeren 1995-1996 Tcra Planı'nın ilk yıl hedeflenni gerçekleştiremedi. lc- ra planında 1 yıllık süre tanınmasına karşın, zorunlu egitimin 8 yıla çıka- nlması. Özel Öğretim Kurumlan ve YÖK yasalannda değişiklik yapıl- ması, merkez ve taşra örgütünün ye- niden yapılandınlmasma ilişkin ça- lışmalardanbirsonuçalınamadı. Ba- kanlık, 1995 yılı içinde 224 okulun satışına izın verdi. Milli Eğitim Bakanlığı, 1995- 1996 lcra Planı'nın ilk yıhnı içeren çahşmaraporunuhazırladı. 121 pro- jenin yer aldığı planda, 1 yılda yaşa- ma geçirilmesi öngörülen projelerin çoğunluğundan sonuç alınamayarak 1996 yılında da çalışmalann sürdü- rülmesi kararlaştınlırken yasa tasa- • Milli Eğitim Bakanlığı, 1995-1996 lcra Planf nın ilk yıl hedeflenni gerçekleştiremedi. lcra planında yaşamajeçirilebilmesi için 1 yıllık süre tanınmasına karşın. zorunlu egitimin 8 yıla çıkanlması, Özel Öğretim Kurumlan ve VÖK yasalannda değişiklik yapılması, merkez ve taşra örgütünün yeniden yapılandınlmasma ilişkin çalışmalardan sonuç alınamadı. nlannın da TBMM'nin yavaş işle- mesi ve bazı tasarılann geri gönde- rilmesi nedeniyle yasalaştınlamadı- ğına dikkat çekıldı. Raporda, tamam- lanması için 1 yıllık süre tanınan pro- jelerden sonuç alınamamasının ne- denleri şöyle sıralandı: Yönetinide etkinligin, verimlOiğin artünlması, merkez ve taşra örgütü- nün yeniden yapılanması: Merkez ve taşra örgütü, yerel yönetimlere ağır- lık verilerek yeniden organize edile- cek ve bu amaçla gerekli yasal dü- zenlemeleryapılacak. Yönetimin de- ğerlendirilmesı ve geliştirilmesi için önenlerde bulunulacak. 1995 yılı so- nunda tamamlanması planlanması- na karşın. çalışmalann sonuçlandın- labilmesi için 4 aylık bir ek süreye gereksinim vardır. Yeni bir çalışma planı yapıldı. Zorunlu egitimin 8 yıla çıkanlma- sı: 222 sayılı llköğretım ve Eğıtim Yasası ile 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası'nda değişiklik yapıla- cak hükümlerle ilgili çalışmalartas- lak haline getirildi. 625 sayılı Özel Öğretim Kununla- n Yasası'nda değişiklik yapılması: Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü'ne gönderilmesi- ne karşın, diğer bakanlıklardan alı- nan görüşler doğrultusunda yeniden düzenlenmek üzere geri gönderildi. Taslak. bu doğrultuda yeniden oluş- turulacak. YÖK Yasası'nda değişiklik yapıl- ması: 2 yıldan beri tartışılan taslak, Başbakanlığın görüşüne ancak sunu- labildı. Taslak ile ilgili geniş kap- samlı değişiklik çalışmalan devam ediyor. Milli eğitim personel yasa tasansı- nın yasalaşması: Merkez. taşra ve yurtdışı örgütlerinde eğitim öğretim ve bununla ilgili yönetim ve denetim hizmetlerini yürütmekle görevli per- sonelin nitelikleri, yetiştirilmeleri, atama ve yer değıştirmeleri, kariyer basamaklan ve her türlü özlük hak- lannı düzenlemek amacıyla hazırla- nan yasa taslağı, bakanlıklann görü- şüne yeni sunuldu. Miİh Egitim Bakanlığı Döner Ser- maye İşletmeleri yasa tasansı: 1994 yılında TBMM Genel Kurul günde- mine alınan taslağın yasalaşması için sürdürülen girişimler sonuçsuz kal- dı. Çalışmalann 1996 yılında dasür- dürülmesi karan alındı. w Hâldıııe ret' mahkemedeıı döndü tstanbul Haber Servisi - Türkiye'de adliye ta- rihinde ilk kez yaşanan savcının hâkımı reddet- mesi. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nden döndü. ABD'de yaşayan Prof. Dr. tlhan Arsel'in "Biz Profesörler"adlı kitabıyla ilgili davayı yü- riiten 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde duruşma- ya çıkan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Abdur- rahman Yılancı'nın, mahkeme hâkimi Yücel Yurdakul'un davanın sonucu hakkında görüşü- nü belirttiği için reddedilmesi istemı. istanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce reddedildi. Adliye tarihinde belki de ilk kez bir savcı. ay- nı kürsüde yer aldığı hâkimi. "İhsas-ı Rey"de bulunduğu (önceden dava konusundaki kanaati- ni belirttiği) gerekçesiyle ret isteminde bulun- du. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, C- MUK'un 29/A maddesi uyarınca "Ret sebebi veya inandn-Kidefil gösterihnenıesi" gerekçesiy- le savcının istemini reddettı. Halen ABD'de yaşayan Prof. Dr. Ihsan Ar- sel'in "Biz Profesbrler" adh kitabında "Dine hakaret ettiği'' gerekçesiyle yargılanması sıra- sında meydana gelen olayla ilgili olarak savcı Abdurrahman Yılancı, yasalannkendisine ver- diği hakkı kullandığını belirtti. Kendisinin da- va sırasında llhan Arsel'in ifadesinin alınması- nı istediğıni kaydeden Yılancı, şu bilgileri ver- di: "Hâkün, Ceza Muhakemekri Lsulü Kanu- nu'nun (CMUK) 223'üncü maddesinin en son fıkrası olan 'sanık hakkında toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanaatine vanlırsa. sorgusu yapılma- mış gibi dava gıyabında bitirilebilir" hükmüne dayanarak sanık profesörün ifadesinin alınına- sına gerek olmadıgı karannı verdi. Hâkim, bu karan vermekte gösterdiği gerekçeyle de bana göre 'thsas-ı Rey'de bulundu. Bunun üzerine ben de CMUK'un 23 ve 24'üncü maddelerine dayanarak 'hâkimi ret' isteminde bulundum." Hâkimin, sanığın ifadesinin alınmasına gerek olmadığı yolundaki karan verirken 'bitaraflıgı- nı şüpheye düşürdüğü'nü gösteren bir cümle kullandığını belirten Abdurahman Yılancı. "Ben de bu cümleden sanık hakkında beraat karan verileceğini anladım" dedi. Yılancı, ko- nunun hukuksal olduğunu. her iki tarafın da ya- salann verdiği hakkı kullandığını, hâkimle ara- lannda kişisel bir sorun olmadığını da vurgula- dı. Yılancı. "Redd-i hâkim'' isteğini reddeden İstanbul 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz edeceğini söyledi. Yapacağı itirazın redddedil- mesi halinde davanın normal seyrinde devam edeceğini belirten Yılancı. daha sonra temyize başvuracağını kaydetti. İstanbul 2'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nin hâkimi Yücel Yurdakul ise davanın sanığı Prof. Arsel'in Amerika'da bulunduğunu ve gelmesinin mümkün olmadı- ğını belirterek "Ben karanmı vermekle, irade- mi açıklamış oldum. Ben, CMUK'un 223'üncü maddesini o şekilde yorumladım. savcı" thsas-ı Rey' şeklindeyorumladı" diye konu^tu. Yurda- kul. kanunun kendisine verdiği hakkı kullan- dığını, olayın çok normal olduğunu belirtti. Film, Radyo ve lelevizyonla Egi- tim Başkanlığı Teşkilat Vasası'ıun çı- kanlması: 1994 vılı sonunda hazır- lanan taslak. Başbakanlığın "Tasan- da değinikn hizmetlerin mevcut teş- kilat yapısıvla yerine getirilebileceği ve 5 Nisan Kararlan doğrultusunda uygun görüunedigi" yönünde görüş bildirmesi üzerine yeniden düzen- lendi. Yeni taslak, bu kez de Maliye Bakanlığı ve Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığf nın görüşüne y- er verilmediği gerekçesiyle yeniden gen gönderildi. Öğretmen Huzurevi V önetmeü'gi: Yaşama geçirilmesi için 6 aylık süre tanınırken Talim ve Terbiye Kuru- lu'nun onayından geçen yönetmelik, Maliye Bakanlığı'nın görüşüne an- cak sunulabildi. Anadohı öğretmen liselerûıin öğ- retmen yetiştiren yükseköğretim ku- nımlanna ana kaynaklık ehnesinin sağlanması:Yasa tasansı taslağı, Ta- lim ve Terbiye Kurulu Başkanlı- ğı'nca uygun bulunmayarak yeniden düzenlenmek üzere geri gönderildi. Raporda. ortaöğretimde kazandın- lan bilgı ve becerilerin yükseköğre- tıme geçişte değerlendinlmesine iliş- kin çalışmalann 15. Milli Eğitim Şû- rası'nda alınacak kararlara göre sür- dürüleceği, öğrencilerin eğitimle il- gili veri ve bilgilere en hızlı biçimde ulaşmalannın sağlanmasına ilişkin çalışmalann da kaynak bulunamadı- ğı için durdurulduğu kaydedildi. 1995-1996 lcra Planı'nın ilk yılın- da, bazı yönetmeliklerde değişiklik yapılırken okulöncesi eğitim prog- ramlan uygulamaya konuldu. Mes- lek liselennde "tam yıl ve tam gün eğitim projesi"ne başlanırken mer- kezi yerlerdeki rantı yüksek okul ve kurumlann satılmasına da hız veril- di. Bakanlık. bu kapsamda, lstan- bul'da 3, Ankara'da 2, Aydın'da 2, Aryon'da2, Nevşehir'de 10, Bursa'da 180, Malatya'da 20. Ka\SL-n'de 3 okulun satışına, Ankara ve Rize'de birer okulun iş merkezıne dönüştü- rülmesine izin verdi. HAFTAYABAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Kardeş ve Biz... "Yunanlı Kardeş"\e ilgili yazımdan sonra çok tele- fon ve mektup geldi. Hepsi de o yazıdaki düşüncele- ri paylaşan, destekleyen içerikteydi. Bazıları da ek bil- gi istiyordu. Venizelos'un Atatürk'ü "NobelBanş Ödülü"nea- day göstermesi olayını da çok kişinin bilmediği anla- şılıyordu. ••• Zamanın Yunanistan Başbakanı Venizelos'un, Ata- türk'ü Nobel'e aday gösteren mektubu, 12 Ocak 1934 tarihini taşıyor. Mektubu Norveç arşivlerinden bulup çıkaran kişi de Dr. Süreyya Sofuoğlu. Olay, geçen aylarda Lefkoşa'da yapılan "3. Ulusla- rarası Atatürk Sempozyumu "nda sunulan bir bildiri ile açıklığa kavuşturulmuştu. Venizelos'un, "Büyük devrimci Mustafa Kemal Paşa" diye nitelendirdiği Türk devlet başkanını "No- bel Banş Ödülü"ne aday gösterdiği mektup, Norveç Nobel Odülü Komitesi Başkanlığı'na yollanmış. Şu satırlar yer alıyor: "Birulusun yaşamında, bu kadar kısa bir süre için- de böylesine köklü bir değişme çok ender olarak ger- çekleşmiştir(...) Banşı güçlendirme hareketi, yeni ve seçkin Türk devletine bugünkü görüntüsünü veren tüm iç reform hareketleriyle birlikte yürümüştür. Tür- kiye yabancı öğelehn yerleşmiş olduğu illerini terk etmekte duraksamamış ve kendi ulusal sınırlan ile iç- tenlikleyetinerek Yakındoğu 'da banşın gerçek birsa- vunucusu olmuştur (...) Banşın borçlu olduğu değer- li katkının sahibi olan kişi, Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'dır (...) Yakındoğu'da banşa doğnj yeni bir dönem başlarken Mustafa Kemal Pa- şa 'yı, Yüksek Nobel Banş Ödülü için adaygöstermek- ten onur duyanm." • • • Bu sadece Atatürk'ü degil, aynı zamanda Yunan Başbakanı'nı da yücelten bir belge. Daha birkaç yıl önce büyük bir yenilgiye uğrattığı bir ülkenin insanlannda bile, bu ölçüde saygı uyandı- rabilmek elbette çok önemli. Ama o yenilgiye karşın, kendini yenilgiye uğratanın büyüklüğünü kabul etmek de en az o kadar alkışlanacak bir davranış. Bir gerçek devlet adamlığı... Bir "büyüklük" örne- 9'- Tıpkı, Mustafa Kemal Paşa'nın, esirdüşmüş Yunan ordulan başkomutanına gösterdiği saygı gibi. Tıpkı, ayaklannın altına serilmiş Yunan bayrağını yerden kaldırtıp; "Bayrak bir ulusun onurudur, ona saygı göstermek gerekir" dediği gibi... • • • Peki Venizelos'un, Atatürk'ün çocukları şimdi ne yapıyorlar? Ermeni terör örgütü ASALA, Güney Kıbrıs'ın Larna- ka kentinde kuruldu. Kıbrıs Rum kesimi ile PKK ara- sında bir uyuşturucu ve silah ticareti işbirliği açıktan yapılıyor. İngiliz JANE'S Intelligence Revievv dergisin- de, bu konuyla ilgili bilgiler ayrıntıları ile yer aldı. Yunanistan PKK'ye para, silah ve malzeme yardı- mı yapıyor. Yunanlı general ve milletvekilleri, Bekaa va- disindeki PKK kamplarını ziyaret ediyorlar... Bu konu- daki haber ve fotograflar da Yunan basınında geniş biçimde yer aldı. Ünlü Lavrion kampında, Türkiye'ye karşı savaşan bütün terör örgütleri besleniyor... Melina Merküri'nin Kültür Bakanlığı, Lavrion'daki teröristlere açıktan pa?,, ra yardımı yaptı, kaynak aktardı. Ve Yunanistan'ın P-' KK'ye verdiği desteğin nedenini, 9 Aralık.1994 tart-v hinde, Yunan içişleri Müsteşan Kuluris, şöyle açıkla- dı: "Elenizmin sınırlan kuzey ucundan başlayarak tüm Trakya'yı ve Ege'yi kapsar, Kıbns'a kadar uzanır (...) Başı böylesine büyük dertler içindeyken Türkiye ile boy ölçüşmemiz zor olmaz!.." • • • Venizelos'un çocuklan işte böyle... Ya Atatürk'ün çocuklan? Theodorakis'i "banş elçisi" diye bağırlarına bası- yoriar. "Makedonya ve Arnavutluk ile fazla ilgilendik; Yunanlıları tedirgin ettik" diye yazılar döktürüyorlar. Paris'te oturan değerli bir bilim adamımız, Sayın Haluk Tarcan yazıyor: "Theodorakis, istanbul'daki kokteyllerde banştan, kardeşlikten söz eder. Uçağa atlar Paris 'e gelir, aleyhimize söylemediğini bırak- maz..." Ve Avukat Sayın Nezihi Sanal soruyor: "Gerçek- ten merak ediyonjm; ilericiaydın olma merakı ile Kıb- rıs sorununda Türkiye'yi haklı bulan Yunan aydını, solcusu, komünisti var mı acaba? Yoksa bu bize has birilletmi?" Soru herkese yönelik. Bana gelince... Ben tüm insanlar arasında eşitlik- ten, banştan ve kardeşlikten yanayım... Ama aptallık- tan yana değilim! Tek yanlı banş da olmaz kardeşlik de!.. Gerçeklere gözlerini kapatmak ise ne iyi niyettir ne de saflık; sa- dece aptallıktır! Taciz olayı Oğrencinin annesine görevden uzaklaştırma OMERYURTSEVEN DENİZLİ- Denizli Lise- si'ndeki cinsel taciz olayını soruşturan müfettışlerin ara raporundan sonra Milli Eğitim Müdürlüğü, hem şenatçı fizik öğretmeni CanerGüzin'i hem de tacize uğradığı iddia edilen D.A.'nın annesi NUgün Açık- göz'ü geçici görevle okuldan uzaklaştırdı. Denizli Milli Eğitim Mü- dürlüğü, 5 bin oğrencinin öğ- renim gördüğü okulda tepkile- ri durdurmak amacıyla fizik öğretmeni Caner Güzın'i Çı- raklık Eğitim Merkezi'ne, ta- cize uğradığı belirtüen oğren- cinin annesi Nilgün Açık- göz'ün ise Mehmet Akif Er- soy Lisesi'ne tayın edildiğini açıkladı. Güzin'in okuldan almması gecikmiş bir karar olarak yorumlanırken D.A.'nın annesinin tayini kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı. Konu hakkında görüşünü aldığımız Milli Eğitim Müdürii Ekrem Ekici, kamuoyundaki eleştıri- lere karşın. "Yönetmeliklere göre hareket ediyoruz. Duy gu- lanmızla olayı sonışturama- VTZ" dedi. Ekici, oğrencinin an- ne ve babasının fizik öğretme- nine saldırdığına ilişkin şikâ- yet bulunduğunu da belirterek, "Aynca Nilgün Açıkgöz, okul- da öğretmene 'ırz düşmanı' ve 'sapık" gibi suçlamalarda bu- lunmuş. Bu durumda her iki- sini de görevden almak zorun- daydık" diye konuştu. Milli Eğitim Müdürü, olayın adliye- yeyansıdığını, kendilennin ise idare olarak disıplin soruştur- ması yaptıklarını sözlerine ek- ledi. J Eğit-DerŞube Başkanı Ha- san YigJt ise yaptığı açıklama- da, hakkında önceden başka iddialarda bulunulan fizik öğ- retmeni Caner Güzin'ın öğret- menlikten uzaklaştınlması ge- rektiğmı savundu. Öğrenci D.A.'nın annesinin aynı şekil- de tayın edilmesine anlam ve- remediklerini belirten Yiğit, "Burada mağdur, mağdure yapılıyor. Böyle şey olur mu?"dedi. Eğit-Sen'den yapı- lan açıklamada da soruştur- manın daha titız yapılması is- tendi. Denizli Barosu da cinsel ta- cize uğradığı öne sürülen D.A.'nın ailesine destek ver- di. Baro Başkanı Tuncer Yıl- raaz, olayı yakından izledik- lerini belirterek. "Gerekirse bu davaya toplu olarak girece- ğiz" dedi. Fizik öğretmeni Gü- zın hakkındakı ıddıalann yüz kızartıcı bir suç olduğunu di- le getircn Yılmaz, olayı yakın- dan izlediklerini bildırdi. Öte yandan. fizik öğretmeni Ca- ner Güzin'ın görüştüğü bazı av ukatlann kendisinin vekilli- ğıni gcn çevirdıklen öğrcnil- di Milli Eğitim müfettişleri- nin de olayla ilgili soruşturma- yı hafta sonuna dek tamamla- vacaklan bilırildı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle