Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 ŞUBAT1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
"Mahkeme politik karar verdi" diyen Bakan Çay, ÇEAŞ'ta yürütmeyi durdurma karanna itiraz edecek...
Sanayi Bakanı, yargıyı suçladıANKARA
(Cumhuriyet
Bürosu)- Sana-
yi veTicaret Ba-
kanhğı, Ankara
10. idareMah-
kemesi'nin. ba-
kanlığın Çuku-
rova Elektrik
AŞ'ye Uzan-
lar'ın yönetime
gelmelerine ola-
nak veren özel
denetçi atama iş-
lemine ilişkın al-
diği yürütmeyi
durdurma kara-
nna itiraz ede-
cek.
Adana Tica-
ret Mahkeme-
si'nin lehlenn-
deki kararları
için "Yargı bi-
ziın haklıüğunı-
n kanıtüyor" dı-
yeaçıklamaya-
pan Sanayi ve
Ticaret Bakanı
Fuat Çay, An-
kara 10. Idare
Mahkemesi'nin
aleyhlerinever-
diği karan "po-
Btik" ve "hukuk
ayıbı" olarak nitelendırdi.
CHP'li Çay, kendisini hedef
alan bazı haberler nedeniy-
!e U
ÇEAŞ ola-
yında çıkrar
çevrelerine hiz-
ınet etmek"le
suçladığı Cum-
huriyet'in soru-
larını yanıtla-
mayacağını bil-
dirdi. Cumhuri-
yet'in,belgeler-
le ortaya koydu-
ğu dosyayı "hu-
kuku hiçe say-
mak" olarak ni-
telendiren Çay,
"Hukuka karşı
yazan bir gaze-
teye açıklama
yapmam" dedı
UzanJar'ın
ÇEAŞ'ta belge-
lerle ortaya ko-
nan usulsüz iş-
lemlen günde-
me getiren ba-
sını "hukuku hi-
çe saymak"la
suçlayan Çay,
Ankara 10. Ida-
re Mahkeme-
si'nin, Sanayi ve
Ticaret Bakan-
lığVnın ÇEAŞ'a
genel kurul yap-
mak üzere
Uzanlar'ın yönetime gelme-
sine olanak veren özel de-
netçı atama işlemine karşı
• Sanayi Bakanı
Fuat Çay, Ankara
iO.îdare
Mahkemesi'nin,
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı'nın
ÇEAŞ'a geneJ
kurul yapmak
üzere Uzanlar'ın
yönetime
gelmesine olanak
veren özel denetçi
atama işlemine
karşı verdiği
yürütmeyi
durdurma karannı
'hukuk ayıbı'
olarak nitelendirdi.
ÇEAŞ'taki usulsüziükler hukuk ayıbı olarak
verdıği yürütmeyi durdurma
karannı ıse "hukuk ayıbı'"
olarak nitelendirdi.
Çay, ÇEAŞ olayının so-
nucunda, yargının kendisini
haklı göstereceğini savuna-
rak, "Ankara ]0. İdare Mah-
kemesi'nin karan politik bir
karardır" dedi.
Ankara 10. Idare Mahke-
mesi'nin yürütmeyi durdur-
ma kararına Adana Bölge
fdare Mahkemesi'nde itiraz
edeceklerini belirten Çay,
u
Yargı sonuçta beni haklı
gösterecektir'' diye konuştu.
Enerjı ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Müsteşan Ahmet
Gökçen de, Uzanlar'ın ÇE-
AŞ'tan usulsüz olarak işti-
raklerine aktardıklan 7.6 tril-
yon liranın geri getirilmesın-
den SPK'nin görevli oldu-
ğunu söyledi.
Uzanlar'ın kendilerine
olan 3.6 trilyon liralık borç-
lannı ödediklerini savunan
Gökçen, "Bizekarşıolan so-
rumluluklannı yerinc getir-
diler" dedı.
SPK'yi 7.6 trilyon lirayı
kuruma geri getirme konu-
sunda "beceriksiz" davran-
makia suçlayan Ahmet Gök-
çen, "SPK Başkanı Ali Ih-
san Karacan, ÇEAŞ olayın-
da baştan itibaren yetkiJeri-
ni beceriksiz olarak kullana-
mamış, nclicedc 7.6 triryon
liranın tahsilalını bakanlığı-
mıza ihale etme gay retlerine
girnûştir. Fonlann ÇEAŞ'a
döndürülmesi konusunda ne
yetkimiz, ne de sorumlulu-
ğumuz vardır" dedi.
Enerji Bakanlığı, topu SPKy
ye attıANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Enerji ve Tabıi Kaynaklar
Bakanlığı Müsteşan Ahmet
Gökçen, Çukurova Elektrik
AŞ'den (ÇEAŞ) iştıraklerine 7.6
trilyon liralık fon kaydınlması ve
gen dönüşü konusunun, SPK'yi
ilgilendirdiğıni söyledi.
Gökçen, iştiraklere aktanlan
fonlann ÇEAŞ'a geri dönüşü
konusundaki çabalara hak
verdıklerini, ancak bu konuda
bakanlık olarak hukuki
sorumluluk ve yetkilerinin
olmadığını ıfade etti.
Gökçen, şunlan söyledi:
"Ancak Sayın SPK Başkanının
istediği, sözleşmenin derhal
feshidir. Buna ilişkin bakanlar
kurulu karan
Cumhurbaşkam'na sunulmuş,
ancak hukuka ve mevzuata
aykırı bulunarak geri çevrilmişti.
Ayrıca SPK Başkanı, Çeaş
olayında baştan itibaren yetkileri
beceriksizce kullanamamış,
neticede 7.6 trilyon liranın
tahsilatını bakanhğımıza ihale
etme gayretlerine
girmiştir." Geçen kasım ayında.
ÇEAŞ yönetımine SPK'ce el
konulduğuna dikkati çeken
Gökçen, buna rağmen hep
bakanlığın suçlandığını hatırlattı.
Gökçen, eleştırilere karşılık
bakanlığının görevinin bölgede
sağlıklı bir elektrik üretim ve
dagıtım hizmetinın venlmesinı
sağlamak olduğunu ve bunu
sağladığını anlattı.
Antalya milletvekilinden soru önergesi
DSP, ÇEAŞ'ı
Meclis'e getiriyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Çukurova Elektrik
A.Ş. (ÇEAŞ) konusunda bir
rapor hazırlayarak, DSP li-
deri Bülent Ecevit'e sunan
DSP Antalya Milletvekili
Metin Şahin bir soru öner-
gesı vereceğıni söyledi. Şa-
hin, Sanayi ve Ticaret Bakan-
lığı'nın yaptığı işlemlennın
" Lzanlar'ın yapuklannı meş-
rulaştırma ve onlan kolla-
ma" anlamına geldiğini be-
lirterek. "Bu konuda Sana-
yi Bakanı Fuat Çay 'ın inisi-
yatif kullanabildiği kanısın-
da değilim. başta ge-
nel başkanı olnıak
üzere, partiyönetimry-
le konuşmuş olması
gerekir'' dedı.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı'nın ÇEAŞ'tda
Uzanlar'm tekrar yönetimi
ele geçirmelerine neden olan
özel denetçi atamasına iliş-
kin uygulaması hakkında yü-
rütmeyi durdurma karan alı-
nırken. konu sıyasetçiler ta-
rafından da ele alındı.
DSP Antalya Milletveki-
li Metin Şahin, Sanayi ve Ti-
caret Bakanı Fuat Çay'ın
Uzanlar'ı kollayan tavn ko-
nusunda şu değerlendırme-
leri yaptı:
"Bakan bu konuda hukuk
karştsuıda doğru gibigörün-
mekle beraber, uygulama-
sında veilişki kurmada yan-
lış yapü. SPK ile bakanlık
koordineli davranmalıydı.
Devletin iki ayn organı bir-
biriyle zıtlaşan bir tavir içi-
ne girmemelivdi. Burası hal-
ka açık bir anonim şirket
Sosyal demokrat bir insanın
kücücük de olsa pay sahip-
lerinin ve devletin haklaruıı
koilaması gerekirdi. Yapılan
işlemler. Uzanlar'm yaptık-
lannı meşrulaşorma ve on-
laraarka çıkmadır. Niyeböy-
le oldu? Doğrudan Fuat
Çay'ın inisiyatif kullanabif-
diği kanısuıda değilim. Böy-
le bir konuda tek başına so-
rumluluk üstlenemez, par-
tinin başta genel başkanı ol-
mak üzereyetkili ku-
rullannda konuşul-
muş olması gerekir."
Şahin, yürütmeyi
durdurma karannın
ardından, yönetimin
düşüp düşmediği sorusunun
ortaya çıktığını belırterek,
"Bu yönetimin geçersizKği
konusunda SPK'nin Ada-
na'da başvurusu var. Mah-
keme bu başvuruyu haklı
göriirse, SPK yeniden ata-
ma yapabilir. Bu aşamada,
ola ki mahkeme Sanayi Ba-
kanlığı'nın görüşünü sorar-
sa, bakanlık kendini kenara
cekmeii, SPK'ye karşı göriiş
büdirmemeli. Bakanlık, ar-
tık yönetimin hukukiliğini
savunmaktan, taraf ounak-
tan vazgecmeü" dedı. Şa-
hin, DSP lıden Bülent Ece-
vıt ilegörüştükten sonra, ÇE-
AŞ konusunda bir soru öner-
gesı vereceğıni sözlenne ek-
ledı.
Orman Işletmeleri tesislerinin satışının ardından problemler ortaya çıktı
Acele özefleştirmede usıılsüzlük
ESRAYENER
ANKARA - Özelleştirmenin hızlan-
dınldıgı izlenımı yaratmak için ihalcle-
ri aceleyle tamamlanan Orman lşletme-
leri'nin Ayancık ve Ardanuç ışletmele-
rinin satışında sorun çıktı. Ardanuç Iş-
letmesi'nin arazisinin 16 yıl önce bele-
diye tarafından "BaşkabirkuruJuşasa-
ülmamak" kaydıyla ORÜS'e venldiği
öğrenildi.
Kurumun, aralannda Ağaç-lş Sendi-
kası'nın da bulunduğu Ortak Girişım
Gnıbu'na satılması yönünde karar alı-
nan Ayancık Işletmesi için de sendika
"Saün alan grupta degUdik" açıklama-
sını yaptı.
Özelleştirme Idaresi Başkanlığf nın
Başbakan Tansu ÇUIer'in talimatıyla
hızlandırdığı satış uygulamalannda so-
• Orman lşletmeleri'nin Ardanuç Işletmesi'nin
belediyeye ait olduğu ve satılamayacağı ortaya çıkarken,
Ayancık tşletroesi'nin ahcılan arasında gösterilerin
Ağaç-ış Sendikası, "Bizim böyle brr şeyden haberimiz yok"
biçiminde açıklama yaptı.
run çıkıyor.
Ihaleye çıkanldıktan sonra apar to-
parözelleştirilen ORÜS'ün iki işletme-
sinin satışı tehlikeye girdi.
ORÜS'ün 12 milyarliraya Nihat An
adlı bir girişimciye satılan Ardanuç lş-
letmesi'nin arazisinin 1979yılındabe-
lediye tarafından kuruma fabrika yapıl-
mak üzere verildiği ortaya çıktı.
Belediye'nin araziyi ORÜS'e devret-
mesine ilişkın karannda, tapudaki her
türlu inisiyatifin belediye encümenine
ait olduğu ve encümenin karan olma-
dan satılamayacağı belirtildi.
Arazinin tapu kaydına da giren bu ku-
ral çerçevesinde, kurumun ORÜS işlet-
mesinin belediyenin karan olmadan sa-
tılamayacağı ortaya çıktı.
Ardanuç Belediye Başkanı Fikri De-
mir, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada.
ilçelerinin ve orman köylülerinin bu
fabrika ile geçindiğini belirterek, "Fab-
rikanın üçüncü bir kişiye,özel sektöresa-
blmasını kabuieüneyiz. Fabrikayi satmak
istiyorlarsa orman köylülerine versin-
ler" dedi.
Demir, satış karannın iptali için da-
va açacaklannı da bıldirdi
Sendika alıcı olmadı
Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun
(ÖYK) satış karannda, 220 milyar lira
bedelle, Ayancık Belediyesi, Nakliyeci-
ler Kooperatıfi, Şoför ve Otomobılcıler
Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odası ve
Ağaç-İş Sendikası tarafından oluşturu-
lacak ortak girişim grubuna satıldığı
açıklanan ORÜS'ün Ayancık Işletmesi
için de sendika alıcı olmadığını bildir-
di. Ağaç-lş Sendikası Başkanı Gürol
Erçakır, ortak girişim grubuna kurum-
da çalışan bırkaç işçinin giımek istedi-
ğıni. ancak alıcılar arasında sendikanın
olmadığını söyledi. Erçakır, "BizözeJ-
leştirmeye karşıyız. Sanşişlemlerine kar-
şı da dava açıyıoruz" dedi.
Türkiye'nin, AB ile ortak dış ticaret politikası uyannca uygulamaya koyduğu tekstil kotalarından rahatsızlar
Asya kaplauları, gümrük birliğine karşı
SEDEFKORAY
BRÜKSEL - Başını Malezya ve
Hong Kong'un çektiği bir grup
Güney ve Doğu Asya ülkesi, Tür-
kıye'nin A\nıpa Birliği ile imza-
ladıgı gümrük birlıgı anlaşması
sonucu çeşitli Asya ülkelenne kar-
şı 1 Ocak 1996 tarihınden itibaren
uygulamaya başladığı tekstil kota-
lannı, kısaca WTO (World Trade
Organization) olarak bilinen Dün-
ya Ticaret Örgütü'nün geçen haf-
ta Cenevre'de yapılan toplantısın-
da masaya getirdi. 29 ocakta ya-
pılan toplantıda Güney ve Doğu
Asya Uluslan Birlığı ASEAN adı-
na konuşan Malezya, Türkiye'nin
yürürlüğe koyduğu yeni tekstil ko-
talannın özellikJe Filıpinler, Sin-
gapur , Malezya ve Tayland'ı et-
kiledığini vurguladı. Kotalan, Dün-
ya Ticaret Örgütü kurallanna ve
tekstil alanında uluslararası ticaret
ilişkilerini düzenleyen Çok Elyaf-
lılar Anlaşmasına'na uygun olma-
yan "tek taraflı"düzenlemeler ola-
rak nıteleyen Malezya, Türkıye ile
imzalanan gümrük birliği anlaş-
masının lsveç. Finlandiya ve Avus-
turya genişlemesi gibi bir genışle-
me durumu sayılamayacağuıı sa-
vunuyor.
Içlerinde Hindistan ve Hong
Kong'un da bulunduğu bırçok As-
ya ülkesi Malezya'yı desteklerken
kotalann kaldınlması için çağnda
bulundu. Türkiye, gümrük birliği
ile birlikte kendi ticaret politika-
sının Avrupa Birliği'nin ortak ti-
Bir grup Güney ve Doğu Asya ülkesi,
Türkiye'nin çeşitli Asya ülkelerine karşı
1 Ocak 1996 tarihınden itibaren
uygulamaya başladığı tekstil kotalannı,
geçen hafta Cenevre'de gerçekleştirilen
toplantıda, kısaca WT0 (VVbrld Trade Organization)
olarak bilinen Dünya Ticaret Örgütü'ne şikâyet etti.
caret politikasına uyumunu sağla- lann serbest dolaşımı sayesinde
ma yükümlülüğü altına gırmış bu-
lunuyor.
Türkiye tarafından Asya ülkele-
rine uygulanmaya başlayan teks-
til kotalan ise Türkiye'nin alması
gereken önlemlerden bazılarını
oluşturuyor. Avrupa Komisyo-
nu'na göre Türkiye bu önlemleri
almadığı takdirde. Türkiye ve AB
arasında bugün geçerlı olan mal-
üçüncü ülkeler Türkıye kanalını
kullanarak Avrupa Birliği pazan-
nı tekstil ürünleriyle doldurabilir-
ler.
Avrupa Komisyonu'nun konu
üzerindeki tepkisi ise Asya ülke-
lerine uygulanan tekstil kotalannın
sağlam bir hukuki temele dayan-
dığı şeklinde.
Avrupa Komisyonu, Dünya Ti-
caret Örgütü'nün tüzüğünde yer
alan 24. maddeye göre bir gümrük
birliği anlaşması sonrasında ulus-
lararası ticaret ilişkilerinde buiu-
nan ülkelerin durumu, daha önce-
ki ekonomik durumlannın gerisi-
ne girmemelidir.
Komisyonun görüşüne göre
üçüncü ülkelerGB anlaşmasıyla or-
taya çıkan Türkiye'nin yeni pozis-
yonundan daha kazançh çıkacak
durumdadırlar.
Gümrük birliği ile dış gümrük
tanfelenni Avrupa Birliği'nin or-
tak gümrük tarifelerine uyumlu
hale getiren Türkiye, 1995 yılın-
da ortalama yüzde 27 olan güm-
rük tanfelenni 1996 yılı için orta-
lama yüzde 6-7 seviyesine getirdi.
Komisyon yetkililerine göre
ASEAN'ın Türkiye'yi Dünya Ti-
caret Örgütü'ne şikâyet etmesi du-
rumunda, Türkiye'nin pozisyonu-
nun sağlam olduğu görüşündeler.
Toplantıda konu üzerınde gö-
rüşlerinı dile getiren Kanada ve
Amerika Birleşık Devletleri ise
bölgesel ekonomik bir yapının bü-
yümesıyle ortaya çıkacak olan
gümrük tarifelerindeki değişiklik-
lerin bu büyümeden sonra değıl. da-
ha önce müzakere edilmesi gerek-
tiğine işaret ettiler.
Brüksel'deki bazı kaynaklar, AB
ve Türkiye arasında imzalanan
gümrük birliği anlaşmasmın üçün-
cü ülkelere getirdiği zararlann olup
olmadığını incelemekamacıylabir
çalışma grubunun oluşturulduğu-
nu bıldırdiler.
K.ONUK YAZARI PROE ALÎ SAÎT YÜKSEL
Gümrük birliği tamam, ya sonrası? / 2
• Gümrük birliği imza protokolü vesilesiyle
Fransa Dışişleri Bakanı'nın bile açıkça ima et-
tiği gibi, müzakerelerin son aşamasına dek hiz-
met edimi ve şube kurma serbestliklerinin de
gümrük birliğine dahil edilmesi bekleniyordu. Mü-
zakerelerin, Dışışleri'nın uzman diplomasısine
bırakılmayışı. bu fırsatı kaçırtmıştır. Şimdi tezel-
den bu eksiğin giderilmesi yolları da aranmalı-
dır.
• Bundan başka yurtdışında oturma izni
bulunan yurttaşlarımızın Avrupa Birliği ülkeleri
arasındaki serbest dolaşımı konusu da zaten
Avrupa Birliği Adalet Divanı kararlarıyla çok ile-
ri biraşamayagetirilmiş durumdaydı. Bu neden-
le yurtdışında vatandaşlanmız için de olsa, Av-
rupa Birliği ülkeleri arası serbest dolaşımlarını
gümrük birliği kapsamına almanın da fazlaca
güçlüğü kalmamıştı. Öyle ya da böyle, bu ka-
pının bir kez açılmasının diplomatik önemi bü-
yüktü. Müzakerelersırasındaki aşırı angaje gö-
rünüş sonucu kaçınlan bu önemli fırsatın da
ivedi olarak yakalanması gereklidir.
Yardım değil, boğaza düğüm!
Gümrük birliği kararlan çerçevesinde (sade-
ce gümrüklerin kalkışından zararı 3 milyar do-
lan aşacak) Türkiye için öngörülen 5 yılda top-
lam 3.2 milyar dolariık finansal yardım, koşul-
lan ve sunuluş biçimi bakımından, uygulama-
da bir işkence aracına dönüşebilir. Once bu
yardımın yıllık taksitleri her yıl Avrupa Parla-
mentosu onayına bırakılmıştır. AB buradan Tür-
kiye üzerinde korkunç bir baskı uygulama plan-
laması içindedir: Kıbrıs konusunda, terörün
kapsam ve tanımında, dış ve iç politikada! Öy-
le ki yardımın her kuruşu bir kefeye, her sefe-
rinde yenilenecek politik istekler öteki kefeye
yerleştirilecektir. Bu araç, öylesine korkunç bir
oyuna dönüştürülebilir ki seçimler sonrasında
ortaya çıkabilecek haysiyetli yeni bir yönetimin,
bu baskı denemeleri karşısında, Ömer Sey-
fettin'in öyküsündeki Adalı Halil'in isyanı türün-
den, takma kolu söküp sahibinin yüzüne fııiat-
ma aşamasına zorlanabilmesi bile, şimdiden
düşünülebilecek olasılıklar arasındadır.
Mantık garipliği: Birlikte varız,
yönlendirmede yokuz!
Yönlendirici organlarda temsilin ve etkileme
imkânlannın söz konusu olmadığı; temel me-
kanizma ve fonlara özenle yaklaştınlmayan böy-
lesi bir gümrük birliğini, uluslararası iktisat lite-
ratürü ilk kez Türkiye örneği ile tanıyor. Koşul-
larında çok önemli iyileştirmeler gerçekleştiril-
meden Türk ekonomisinin böyle bir yüke 2000
yıllarına kadar katlanabileceğini kim kestirebi-
lir?
Aynca Avrupa Birliği ile daha geçen yıl aday
üyelik antlaşması imzalayan Doğu Bloku ülke-
lerinden bile esirgenmemiş olan; kendilerini il-
gilendiren belirti konularda zaman zaman Av-
rupa Birliği Konseyi toplantılarına ilgili bakan-
larıyla katılabilme imkânının (30 yıllık aday üye
durumundaki) Türkiye için de sağlanamaması,
affı güç bir diplomasi gediğidir. Çünkü AB lite-
ratüründe 'politik diyalog' olarak nitelendiren AB
organlanna bu tür fiili katılımlar, ileriki tam üye-
liğin güvence ve sembolü olarak algılanmakta-
dır. Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Chirac bile
Türkyiye'den bu hakkın esirgenmemesi eğilimi-
ni açığa vurmuştu. Bu yönde atak oluşturmak
yerine, küçük bir iç politika malzemesi için AB
'troyka'st türü ikincil ortamlardaki avutmalara
araç olmanın, engin geleneğine güven duyul-
ması gereken Türk diplomasisinin güç olan işi-
ni daha da güçleştirmekten başka sonucu ol-
mayacaktır.
Başan mı, değil mi?
Bugünkü yapısıyla GB, genel yapısıyla sade-
ce AB yaranna çalışan tek taraflı bir nalıncı ke-
seridir. Bütün bu olumsuz koşullarına karşın
belirtmek gerekir ki Avrupa Birliği'ne tam üye-
lik için bu kumann oynanması kaçınılmaz olmuş-
tu.
Ancak bu adımın başan sayılabilmesi ise 1996
sonunda AB'nin alacağı ilke kararlarıyla belli
olacaktır. 1996'nın son ayında yapılacak olan
Avrupa Birliği Konseyi'nde alınacak kararlarda;
Avrupa Para Birliği'nin 3. aşamasına geçecek
ülkelerin ve başkaca koşulların saptanması ya-
nında, 2000'li yılların başlanndaki AB'nin yeni
genişlemesine katılacak ülkeler de az çok be-
lirlenecektir.
İster Kıbns veya Malta'nın; isterse 'Avrupa Ant-
laşmalan' denilen yeni bir dizi aday üyelik ant-
laşmalanyla süreci çoktan başlatmış bulunan
eski Doğu Bloku ülkeleriyle bütünleşmeler çer-
çevesinde olsun, Avrupa Birliği'nin gelecekte
alacağı ilk genişlemesürecındeTürkiye'nin adı
anılmazsa, gümrük birliği macerasından çark edil-
mesinin ciddi olarak planlanması gerekir. Av-
rupa Birliği'nin temel örgüt fonlarından ve ka-
rar mekanizmalanndan uzak kalmaya mahkûm
edilen ekonominin zaten bundan fazlasına da
pek tahammülü olmayacaktır.
C) Marmara ve Konstanz Üniversiteleri Öğre-
tim Üyesi
YORUM
OZTIN AKGUÇ
Enflasyon Onlenebilir mi?
Türkiye'de son 20-25 yıldır, enflasyon belki en çok
kullanılan ekonomik sözcüktür. Enflasyon konusun-
da sayısız araştırmalar. yorumlaryapıldı, tezlersavu-
nuldu, vizyon sahibi (!) yenilikçi (!) liderler Türkiye'yi
yönetti. Ancak Türkiye, hemen tüm dünya ülkeleri-
nin çözüm bulduğu enflasyon sorununa bir çözüm
getiremedi. Enflasyon süregenleşti, hatta kanıksan-
dı. Ancak Türi<iye'nin, sağlıklı bir ekonomik büyüme
sürecine girebilmesi, gelir dağılımını düzeltebilmesi
için enflasyon sorununu çözmesi gerekiyor.
Türkiye'de kamu kesimı borçlanma gereğının
(KKBG), enflasyonun temel nedeni olduğu konusun-
da görüş yaygındır. Bu temele dayanarak devletin kü-
çültülmesi, özelleştirme savunulmakta; kamu kesi-
minin küçültülmesi ile kaynaklann daha iyi kullanımı-
nın yanı sıra enflasyonun hızının kesileceği de ileri sü-
rülmektedir. Bu tür savlar, çözümlemeler, kamu ke-
simi borçlanma gereğıne doğru tanı konulmamasın-
dan kaynaklanmaktadır. Kamu kesimi finansman açı-
ğı, devletin cari harcamalarından, yatırım harcama-
lanndan veya KtT'lerin faaliyet zaranndan doğmamak-
tadır. Kamu kesimi borçlanma gereğıni doğuran te-
mel etken, kamunun faiz ödemeleridir. Faiz ödeme-
leri dışında konsolide devlet bütçesi fazla vermekte,
KlT'lerin faaliyet sonuçları da genelde kârlı olmakta-
dır. KİT'lerdeolağanfaaliyetlerdenzarar değil, kârsöz
konusudur. Faiz ödemeleri, KlT'lerde faaliyet kârını
dönem zararı veya bilanço zaran şekline dönüştür-
mektedir.
Kamunun büyük boyutlu olan borç stokunun yanı
sıra yüksek oranda reel faiz ödemesi, faiz yükünü art-
tırmaktadır. Uzun dönemde bakıldığında reel getırisi
en yüksek yatırım araçları Hazine bonusu ve devlet
tahvili olmaktadır. Nıtekım 1995 yılında da devlet ıç
borçlanma kâğıtlan, mevduat, döviz, döviz sepetı, men-
kul kıymetler borsası gibi alternatif yatırım araçlarına
göre en yüksek getiriyi sağlamıştır. Devlet iç borçlan-
ma kâğıtlan, nsksiz olduğundan, faiz haddinin atter-
natiflere göre en düşük olması gerekirken, Türkiye'de
kurama ve gelişmiş ülkeler uygulamalarına tümüyle
ters olarak en yüksek faiz devlet iç borçlanma kâğıt-
larına ödenmektedir. Bunda kötü, başarısız bir borç
yönetiminin etkisi olduğu kadar, hükümetlerin çeşit-
li şekillerde rantiye sınıfını kollaması da etkili olmak-
tadır.
Türkiye'de yüksek faiz düzenınden yararianan güç-
lü birçıkarlobisi oluşmuştur. Olaylara yalnız kendi çı-
karfarı açısından bakan bu lobı, düzenin sürmesi için
siyasâl ve parasal gücünü kullanmaktadır. Çalışan ve
üretken kesimlerden rantiye sınıfına aktanlan kay-
naklar ne yazık ki yatırımlarda da kullanılmamakta,
yeniden parasal oyunlara, devlete borç vermeye yö-
nelmektedir. Bir yandan yüksek faizle belli kesimle-
re kaynak aktanlması, öte yandan parasal birikimle-
rin ülke açısından üretken yatırımlara dönuşmeme-
si, mal ve hizmet üretımının yeterince artmaması,
enflasyonun temel nedenini oluşturmaktadır.
Türkiye'de yüksek faizin bir diğer nedeni de sıcak
para veya yatırımcılartn dövize yönelmesıdır. Yatırım-
cılar TL'nin getinsi ile dövızin getirisinı karşılaştırmak-
ta, portföylerinı ona göre yönetmektedirler. Sıcak pa-
ra da faiz arbitrayından yararlanarak getirinin yüksek
olduğu finansal pazarlara akmaktadır. Burada korku,
faizlerin düşürülmesi halinde, sıcak paranın Türki-
ye'yi terk etmesi, yatırımcılann da dövize hücum ede-
rek, finansal pazarlarda bir krize yol açmaları, bir ka-
os yaratmalarıdır.
Kambiyo kontrollerınin kaldırıldığı, sermaye hare-
ketlerinin serbest olduğu bir düzende faizle döviz ku-
ru arasında yakın bir ilişki vardır. Bu ilişki dikkate alın-
madan uygulanacak politikalar başarısızlıkla, bir ka-
os yaratarak sonuçlanır. Bu nedenle Türkiye, yazma-
sı kolay fakat başarması zor iki işi birlikte gerçekleş-
tirmek zorundadır. Faizleri aşağıya çekerken, can iş-
lemlerde fazla vererek, olası kısa vadeli yabancı ser-
maye çıkışını karşılamak veA/eya spekülatörierin port-
föylerini yabana para üzerinden çıkanlmış finansal araç-
laradönüştürürken, aşın kuroynamalannı engellemek.
Türkiye'nin bugünkü siyasal kadrolarla, serbest
pazarekonomisi olarak nitelendirilen garip birdüzen-
le, enflasyon sorununun üstesinden gelmesine ola-
nak yoktur. Nitekim yirmi yıla yakın bir süredir bu so-
runa bir çözüm bulamamış, tersine enflasyonu sür-
git hale getirmiştir. Türkiye'nin yeni anlayışlara, yeni
siyasal ve bürokratik kadrolara gereksinimi vardır.
Demokratik bir düzen için de toplum, geniş kitleler,
edilgen değil etkin olmalıdır. Toplum; kendini kandı-
ran, oyalayan kişi ve siyasal akımlann peşınde sürük-
lenmemeli, kendine hizmet edecek dürüst kadrolar
bulmalıdır. Demokrasilerde çözümü halkın yönelişle-
rinde aramak durumundayız.
Tutuncuden
Usumi'ye ödülMANISA (Cumhuriyet)
- Tütün Eksperleri Derneği
ileZiraat Mühendısleri Oda-
sı İzmır Şubesi ve Manisa
Temsilciliği'nın tütün pa-
nellerinde. tütüncülükteki
gelişmeler değerlendirildi.
Bu arada, gazetemiz yaza-
n Saduilah Lsıuni ile eski
Tekel Genel
Müdürü Ortaan
Özet'e üretici
kesimine yöne-
Iik çalışmalan
nedeniyle ödül
verildi.
Celal Bayar
Üniversitesi Ik-
tisadi ve Idari
Bihmler Fakül-
tesi Konferans
Salonu'nda ger-
çekleştırilen tütün panelle-
rinin ilkmde Tütüncülük-
te Mevcut Durum ve Geliş-
meler'' tartışıldı.
CBÜ Rektörü Prof. Dr.
TunaTaner'in yönettiğı pa-
nelde konuşan Tütün Eks-
perliğı Yüksek Okulu Mü-
dür Yardımıcısı Reşat Apti,
tütün yetıştırme tekniğin-
deki gelışmelen anlatırken
90'a yakın tütün çeşidine
karşın, ülkemizde bunlar-
danvalnızca 15'ınınbulun-
Sadullah Usurai
duğunu söyledi.
Tütüncülük alanında ya-
pılan çalışmalan anlatan tü-
tün Eksperleri Demeği'nden
Ahmet HamdiGumüş. Mil-
li Tütün Komıtesı'nın oluş-
turduğu komisyonun çalış-
malannda belirlenen milli
tütün politikasının yoruma
yer bırakmayacak
kadar açık olduğu-
nu belirttı. Önü-
müzdeki 5 yıl ıçin-
de tütün satış mer-
kezlerinın tüm
yurtta kuruluşunun
tamamlanacağını
vurgulayan Gü-
müş, yerlı ve ya-
bancı tütün üreti-
mi, yurtıçi tükehm
ile ihracat olanak-
tannın gerekJerine göre yıl-
lık üretim hedefînde uyum
sağlanacağını söyledi.
Öğleden sonra "Tütün ve
Sigara Konusunda Öneri ve
BekJentffler" panelı öncesın-
de, gazetemiz yazan Sadui-
lah Usurru ile eski Tekel Ge-
nel Müdürü Orhan Özet'e,
tütün üretıcısının sorunlan
konusunda ve tütün eksper-
liğının değerlendirmesinde
gösterdikleri etkinlikler ne-
deniyle ödül plaketı verildi.
Kızımız Fulya'ya
FUNDA
adında bir kardeş geldi.
ZEYNEP-TUNCA ÇİNKAYA
7 Şubat 1996 tstanbul