23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ŞUBAT1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOM Avnıpa Kalite Yönetim Derneği, bu yıl ilk kez, kamu sektöründen bir kuruluşa kalite ödülü verecek Avrapa KITleröie sahip çıkıyor• Ocak ayında AmsterdarrTda düzenlenen konferansta, özel sektörden ve kamu sektöründen üst düzey temsilciler, Toplam Kalite Yönetimi'nin kamu sektöründe kullanılmasının olanaklannı araştırdı. • Kamu sektörüne verilecek kalite ödülü ile ilgili değerlendirmenin ekim ayında yapılacağı belirtildi. ÖZGÜRULUSOY Türkiye'de, verimsizlik KlT'le- rin "kaderi" olarak tanıplanıp özelleştirmenın en büyük gerek- çelerinden biri olarak gösterilir- Avrupa Kalite Yönetim Derneği Avrupa Kalite Yönetim Derneği, I988'de Avrupa'da toplam kalite yönetiminin yaygınlaştınlması amacıyla kuruldu. Kâr amacı gütmeyen derneğin Avrupa'nın farklı ülkelerindeki farklı sektörlerden gelen toplam 450 üyesi var. Dernek, toplam kalite yönetimiyle Avrupa'daki rekabet gücünün arttinlmasını ve işletmelerde tam verimliliğin sağlanmasını hedefliyor. 1992'den beri heryıl bir özel kuruluşa, Avrupa Kalite Ödülü veren demek, bu yıl ekim ayında ilk kez kamu sektöründen bir kuruluşa da ödül verecek. KalDer Yerli KİT'ler de kalite ödülüne aday 1991 'de kurulan KalDer'in kalite ödülü bu yıl ilk kez, kamu sektörüne de açılıyor. KalDer Ödül Sekreterliği'nden Orhan Argon, KalDer'in TÜSİAD'la birlikte geliştirdiği bu projede Avrupa Kalite Yönetim Demeği'nin örnek alındığını * söylüyor KalDer, üç yıldır Türk * . denetçilerin de yer aldığı Avrupa Kalite Yönetim Derneği'ne üye olmaya çalışıyor. Türk derneklerinin uluslararası kuruluşlara üye olmak için Bakanlar Kurulu karan gerektiğini kaydeden Argon, kararın halen çıkmadığını belirtiyor. Kalite ödülü için son başvuru tarihi 29 şubat. Yanşmaya katılmak için 300 ") milyon TL yatıran adaylar, en geç 26 nisanda hazırlamış olduklan raporlan 12 set halinde teslim ediyorlar. Seçimde liderlik, çalışanlann yönetimi, politika ve strateji, kaynaklar. prosesler (süreçler), çalışanlann tatmini, müşterilerin tatmini, toplum üzerindeki etki ve iş sonuçlan baz alınıyor. ken, gerek özel gerek kamu sek- törlerinde rekabet gücüne önem veren Avrupa Birligi, kamu sek- töründe verimliliği arttırma çaba- larına destek veriyor. Son olarak, Avrupa Kalite Yö- netim Derneği'nin düzenledigi "Kamu Sektöründe VerimJilik" konulu konferansın sponsoriuğu- nu Avrupa Komisyonu üstlendi. Avrupa Kalite Yönetim Der- neği, bu yıl ilk kez, kamu sektö- ründen bir kuruluşa kalite ödülü vermeyi de planlıyor. 24-25 ocak tarihlerinide Ams- terdam'da düzenlenen konferans- ta, özel sektörden ve kamu sek- töründen üst düzey temsilciler, Toplam Kalite Yönetimi'nin ka- mu sektöründe kullanılmasının olanaklannı araştırdı. Açılış konuşmasını Avrupa Ko- misyonu'ndan Magnus Lem- mel'in yaptığı konferansta, özel sektör ve kamu sektöründe ve- rimliliğin arttınlması için benim- senen yöntemler ve yaklaşımlar karşılastırmalı olarak ele alındı. Konferansta ağırlıle sağlık, eği- tim ve kamu yönetimi konulan- na verildi. Projeler ele alındı Konferansın toplam kalite yö- netiminin eğitim kurumlanna na- sıl uygulanabileceği sorusunun tartışildığı bölümünde, Avrupa Birliği ve Danimarka Eğitim Ba- kanlığı'nın ortakJaşa fınanse et- tiği, özerk bir yönetime sahip olan Aarhus Teknik Okulu'nda uygu- lanan ve üç yıl»kapsayan proje ele alındı. Sağlık sektöründe, toplam kalite yönetimini altı yıldır uygu- layan Norveç Tromso Üniversi- te Hastanesi'nin yanı sıra Ingil- tere, Danimarka ve Holianda'da- ki, toplam kalite yönetimini uy- gulayan hastaneler örnek olarak incelendi. EĞİTİMDEN MEDYAYA Müteahhitler her alana girdi Ekonomi Servisi - Müteahhitlerin el atmadığı sektör kalma- dı. Bundan 20 yıl önce yalnızca yurtiçinde faaliyet gösteren Türk müteahhitlik firmalan, bugün bir yandan yurtdışına açilırken bir yandan da sanayiden, eğitime, bankacılıktan medyaya dek sek- tör dışı pek çok alanda faaliyet gösteriyor. Epsilon Şirketler Grubu AR-GE Departmanrnca hazırlanan "Türkiye Müteahhitler Birliği Üyesi Firma Gnıpiannın Müte- ahhitlik Sektörü İçindeki ve Dışındaki Çalışma Alanlannuı De- ğerlendirmesr başlıklı çalışmada. Türk taahhüt sektörün hem sektör içi hem dışı çalışma alanlannın genişlediği ifade ediliyor. Çalışmada önceleri yalnızca basit inşaatlann genel müteahhi- di, daha karmaşık yapilann da taşeronu olarak hizmet veren mü- teahhitlik firmalan- nın sektör dışındaki çalışma alanlan şöy- le sıralanıyor: "Sana- yi, ithalat- ihracat-pa- zariama. finansman- bankacılık. turi/m, eğitim, sağlık, sigor- tacılık. madencilik, elektrik-elektronik- Müteahhit firmaların sektör dışı faaliyetleri ALARKO: Sanayi, ihracat-ithalat- pazarlama, turizm, su ürünleri, BAY1NDIR: Sanayi, ihracat-ithalat- pazariama. finansman-bankacılık, turizm, sağlık, sigortacılık, DOĞUŞ: Medya, sanayi, ihracat- ithalat-pazarlama, finansman- bankacılık, turizm, eğitim, sigortacılık, market-hipermarket, ENKA: Sanayi, ihracat-ithalat- pazariama, fînansman-bankacilık, turizm, eğitim, sigortacılik, market- hipermarket, mimarlık mühendislik- dantşmanlık, IVUROL: Sanayi, ihracat-ithalat- pazarlama, fınansman bankacılık, turizm, sigortacılık, madencilik, njimarİık-mühendislik-danışmanlık, STFA: Sanayi, ihracat-ithalat- pazarlama, turizm, sigortacılık madencilik, nakliyat, mimarhk- mühendislik-danışmanlık. TEKFEN: Sanayi, ihracat-ithalat- pazarlama, finansman-bankacılık, turizm, sigortacılık, nakliyat. nilgisayar hizmetieri. nakliyat, su ürünleri, market-hipennarket, mimarlık-mühondis- lik-danışmanlık, eğ- lence hizmetleri ve medya." Araştırmada Alar- ko Holding. Enka, Bayındır Holding gi- bi kuruluşlann sana- yi, ihracat gibi alanlar- da, Enka ve Bayın- dır'ın bankacılık sek- töründe, Doğuş Gru- bu'nun ise sanayi, ih- racat, finansman, tu- rizm, eğitim, sigorta- cılık, market-hiper- market ve medya sek- törlerinde faaliyet gösterdiği belirtiliyor. STFA. Tekfen. Nurol, Üçgen gibi isimler de sektör dışı faaliyetlerde bulunan firmalar arasında. Çalışma- ya göre firmalann yüzde 64"lük bir bölümü sanayi sektöründe faaliyet gösterirken 2. sırada yüzde 55'le ihracat-ithalat- pazar- lama yer alıyor. Firmalann sektör içi çalışma alanlan da çeşit- lilik gösteriyor: "Su getirme, kanalifiasyon sistemkri, su antma, yol, köprü, rüncL baraj, sulama, enerji saııtralu enerji nakil hat- n- dektriflkasyon. petrokimya tesisleri rafineri \apınu, boru hat- ü,dentirvolu, havaalanu lirrıan, otel-hastane ve ev-bina." Firmaİann ev - bına alanlannda faaliyet gösterme yoğunluğu yüzde 89 iken ikinci sırada otel- hastane. üçüncü sırada su ge- tirme, dördüncü sırada da kanalizasyon sistemleri yer alıyor. Yaklaşık 250 bin Idşinin Öldüğü, binlerce in.vmıiıt»nrini terk ettiği savaş sonrasında Bosna-Hersek'in kentteri harabeye dönmüş durumda. Bosna-Hersek'in yeniden vapılandınlmasında etkin rol oynamak isteyen Türk işadamlan Sara>1josna'da temaslannı sürdürüvor. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) Bosna'nın yeniden yapılanması konusunda temaslar sürüyor Savaşın izlerini Türklersilecek HATİCE TUNCER Türk işadamlan, >aklaşık 4 yıl, süren savaş sonunda Bosna- Hersek'in yeniden yapılanmasında rol almak için Saraybosnaîda temaslarda bulunuyorlar. Türk, Hırvat ve Bosnalı firmalann oluşturduğu konsorsiyum temsilcileri, Bosna-Hersek Cumhuriyeti'nin hazırladığı 412 projenin hayata geçirilmesi konusunda ocak ayından bu yana temaslannı sürdürüyorlar. Cumhurbaşkanı Süİeymai) Demirei, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Alrya İzzetbegoviç. Hırvatistan Devlet Başkanı Franjo Tudjman. 23 Ekim 1995 tanhınde New York'taki görüşmelerinde üçlü bir iş konsorsiyumu kurulmasi yönünde tavsiye karan almışlardı. Ûç ülkeden temsilciler, 18 kasımda Istanbul'da Çırağan Sarayı'nda yaptıklan toplantıda. konsorsiyum için bir ön anlaşma imzalamışlardı. 14 aralıkta imzalanan banş anlaşmasının ardından işadamlan çalışmalannı hızlandırdılar. Hırvatistan'ın Split kenti ile Istanbul arasında karşılıklı uçak seferleri düzenlenmesı nedeniyle Split üzerinden Saraybosna'ya geçen işadamlan konsorsiyum hakkında bilgi verdiler. KonsorsiyumdaTürkiye'den Kar Şirketler Grubu, Hırvatistan'dan Ingra şırketi ve Bosna Odalar Birliği yer alıyor. Kar_Şirketler Grubu Başkanvekili Ömer Faruk Berksan dünyanın, bölgeyc yapacağı yardımlann bu konsorsiyum tarafından organize edilmesinın planlandığını belirtti. Kar Atılım Genel Müdürü Hayri Modanü. Türkiye'nin en büyük firmalanyla görüştükleri ve işbirliği sözü aldıklarını bildirdi. Bosna'nın yeniden yapılanması için Bosna- Hersek Cumhuriyeti yetkileri tarafından 412 proje hazırlandığını. bunlann kısa sürelerde gerçekleşemeyeceğini ifade eden Modanlı, köprü ve yol yapımı, enerji üretimi, fabrikalann çalışır duruma getirilmesi ve konut inşasının öncelik taşıdığını söyledi. Bosna-Hersek'teki köprülerin yüzde 80'inin yıkıldığını, tennik ve hidroelektrik santrallann yüzde 30 kapasite ile çalıştığını belirten Modanlı, sanayi tesislerinin hammadde alımı için finansman sorunlan olduğunu, fabrikalann yüzde 80'inin çalışmadığını, konutların da yüzde 60'ının hasar gördüğünü vurguladı. Modanlı, Dünya Bankasf nın tahmınıne göre 3^4 yıl içinde Bosna'ya 5 milyar dolarlık para akacağını, buna karşın yeniden yapılanma için 25 milyar dolara ihtiyaç olduğunu söyledi. Türk işadamlanna eşlik eden Hırvatistan'ın ünlü müteahhitlik firması Ingra'nın Türkiye temsilcisi Igor Ragurya da yeniden yapılanma sürecinde önemli görevler üstleneceklerini söyledi. Öte yandan 12-13 şubat tarihlerinde Zagreb'e gidecek işadamlanndan olan bir heyet. Hırvatistan Ekonomi Bakanı. ikili ticaret ilişkilerinin geliştirilmesi için görüşmelerde bulunacak. KöNUK YAZAR l OĞUZ ANTER Camel da zamlandı İSTANBUL (AA) - RJ Reynolds Tütün Sanayii AŞ ta- rafindan üretilen Camel ve Sa- lem marka sigaralann fiyatla- n yüzde 8.3 ile 9.1 oranında arttınldı. Monte Carlo, NVinston ve Ege'nin fıyatı ise değişmedi. RJ Reynolds'dan yapılan açık- lamaya göre, bugünden ge- çerli olacak zamdan sonra, Camel 100's, Camel Lights 100's ve Salem 100's'in fiyat- lan 60 bin liradan 65 bin lira- ya, kısa Camel ve kutu Ca- mel'in fiyatlan da 55 bin li- radan 60 bin liraya çıktı. Şir- ket, Monte Carlo 100's, kısa Monte Carlo, VVinston 100's, kısa Winston, uzun Ege ve kı- sa Ege'nin fıyatında ise deği- şiklik yapmadı. Türk girişimcileri bir araya geliyor ISTANBUL (AA) -Avrupa Türk İşadamlan ve Sanayici- leri Derneği (ATlAD) Başka- nı Kemal Şahin, Istanbul'da 27-28 şubat tarihlerinde ya- pılacak Dünya Türk Işadam- îan Kunjltayı'nın, yurtdışın- da üstün bir varlık ve perfor- mans gösteren Türk müteşeb- bis gücünün kamuoyuna ta- nıtılması bakımından büyük önem taşıdığını bildirdi. Şahin, yaptığı açıklamada, yurtdışındaki genç ve dina- mik Türk girişimcilerinin, ül- kenin sahip oİduğu en büyük servetlerden birini oluşturdu- ğunu belirtti. Bu potansiyeli ül- ke ekonomisine en üst düzey- de entegre etmek gerektiğini kaydeden Şahin, kurultayın amacının da bu olduğunu bil- dirdi. Şahin, u Kurultaya vurt- dışında faalivet gösteren her müteşebbisi candan davet edi- vor ve bajansına katkıda bu- lunmaya çağınyonız'" dedi. BENCE İZZETTİN ONDER Gerçek ve Efektif Döviz Fiyaü Birer tüketici olarak hepimiz çok iyi biliriz ki, bir ma- lı peşin aldığımızda ona daha düşük bir fiyat ödeme şansına sahip olabiliriz. Bu nedenle, elimizin rahat olduğu durumlarda genellikle peşin almayı tercih ederiz. Bizi böyle bir karara iten veri, piyasada pe- şin fiyat ile vadeli fiyat arasındaki açık farkı görme- miz ve vade farkını bizzat yükleniyor olmamızdır. • • • Dış âlemle yapılan ticarette farklı nedenlerle ma- lın fiyatı, ülkeye olan maliyetinin altında olabilir. Bir şekilde ithal mal kullanan, kendisi o malın fiyatını peşin ödese de Türkiye o malı, bir anlamda vadeli almaktadır. Zira o malın Türkiye'ye ithali için gerekli döviz üretilemeyince, dış âlemden borç alarak alın- makta ve karşılıgında da oldukça yüklü faiz öden- mektedir. Diğer bir deyışle, bu süreç çerçevesinde malı aldığımız firmadan değil, başka yerden borç al- maktayız. Her işletmede olduğu gibi ülke ekonomisi düze- yinde de borç ile girişilen bir işlemin gerçek maliye- ti, diğer görünen maliyetler yanında faiz yükünü de içermelidir. Faiz maliyetinin dikkate alınmadığı durum- da, ithal malın fiyatı yapay olarak düşük algılanaca- ğından dolayı, mala olan talep aşın büyür ve mali- yetin bir bölümü, bu işlemle ilgisi olmayanlar tara- fından karşılanmış olur, böylece oluşan fark, ithalat- çı ve tüketici arasında bölüşülür. Aynı koşullarda ya- tınm malı ithal eden bir sanayici ise toplumun katkı- lan ile fıilen ödediği bedelin üzerinde bir değerde üretim aracını mülkiyetine geçirmiş olur. • • • Bu basit açıklama şunu açıkça ortaya koyuyor ki, ithalat üzerindeki vergileri bırtarafa bırakırsak, dış açık veren bir ekonomide dövizin efektif fiyatı, gerçek fi- yatını yansıtmaktan uzak olabilir. Sıcak para operas- yonu vb. gibi döviz fiyatını gerçek kurdan saptıran süreçler esnasında bu fark, daha da görünür bir bi- çimde açılabilir. Bu noktada iki soruya cevap vermek mecburiye- tindeyiz. - Ekonomik açık neden kaynaklanıyor? - Açığa bağlı olarak oluşan faiz yükü, efektif döviz fiyatına yansımıyorsa dövizi kim kullanıyor, maliye- te kim katlanıyor! • • • Dövizin gerçek fiyatı ile efektif fiyatı arasındaki far- kın dövizi kullanana rant olarak yansımaması için aradaki farkın vergi ya da benzeri bir kamulaştırma aracı ile kapatılması gerekmektedir. Gümrük birliği üyeliği sonucunda Türkiye'nin ithalat talebi artarken ticaret açığı büyürse dış borcu ve faiz yükü artma eğı- limine girer. öte taraftan uygulanagelen sıcak para politikası, döviz kurunu baskı altında tutmaktadır. Buna karşılık gümrük birliği deklarasyonu çerçeve- sinde, dövizin efektif ve gerçek fiyatı arasındaki far- kı, kamulaştırma araçlarını uygulamaya koymak iti- razları çekecektir. Bu durumda bir yandan dış açığı kapatmak, diğer yandan da döviz üzerindeki baskı- yı kaldırmak, yani kamu açığına bir çare bulmak ge- rekmektedir. Kamu harcamalarını daha fazla bastır- mak olası olmadığına göre, kaçınılmaz olarak vergi konusunu odağa çekmek mecburiyetindeyız. Kısa- cası, bugünkü durumdan daha geçerli bir duruma geçmek demek, bugünkü rantiyelerin musluğunu kapatmanın ötesınde, onlardan kaynak aktarmak demektir. • • * Görüldüğü gibi piyasa uçsuz bucaksız entrikala- ra sahne olabilir. Eğitimin özelleştirilmesini savunanlar, hizmetten yararlananlarta bedeli ödeyenler arasındaki farklılığı ileri sürmektedir. Aynı mantıkla, kimler bu ülkeyi bu denli borçlu hale getirdi ise onların malvarlıklarını kullanarak "borç/özvariık" değişimi yapalım savına sıra gelince, nedense aynı çevreier, derin bir sessiz- liğe gömülmektedir. Ekonomik liberalizm ve onun da üzerinde gerçek- leştirilen finansal liberalizm, bu bağlamda yeniden gözden geçirHmeye muhtaç görülmektedir. Libera- lizm, hiç kimsenin karşı çıkamayacağı insancıl bir kav- ramdır, ama uygulandığı süreçler bağlamında çok cid- di sömürü aracına dönüşebilir. Ekonominin bu den- li girift olduğu günümüz koşullarında, liberalizm kav- ramını kullanan, hatta bu kavramı dayatan kişi ya da gruplara kuşku ile bakmak gerekmektedir. (*) Gümrük birliği sonrası dışsatım zorlaşıyor mu? B ilindiği gibi 6 Mart 1995 tarihinde im- zalanan ve 31 Aralık 1995 tarihinde yü- rürtüğe giren Türkiye-AT 36. Ortaklık Konseyi Karan uyannca, gümrük bir- liğine geçiş süreci, Türkiye'de seçimlerin yeni- lenmesine karar verilen dönemle çakışmıştır. Genel kanı, AT ile gümrük birliğinin, öngörülen tarihte gerçekleştirilemeyecegi. seçimlerin ye- nilenmesi, parlamentonun çalışmaya başlayıp yeni hükümetin kurulmasına değin, geçişin er- teleneceği doğrultusunda idi. Ancak ekonomi bürokrasinin çabalan, mustafi hükümetin iyi ni- yetli yaklaşımlan ile önceden belirlenen takvi- me aynen uyulmuş ve gümrük yasasının yeni biryasa ile değiştirilmesi gereken hükümleri dı- şındaki, diğer düzenlemeler 31 Aralık 1995 iti- banyla yürürlüğe konulmuştur. Çok teknik bilgi ve açıklamalar gerektiren sözleşme hükümlerine değinmeden, 1 Ocak 1996 sabahı itibanyla, dışalım ve dışsatım da uygulanan işlemleri şöylece özetlemek müm- kündür: Gerek AT gerek topluluk dışı üçüncü ülkeler- den yapılacak dışalımda, formaliteler ve baş- vuru mercileri asgari düzeye indirilmiştir. itha- latçı belgesi olmaksızın, aracı bankalardan it- hal müsaadesi almaksızın, "Tek idari Belge" olarak tanımlanan gümrük beyannamesinin dol- durulmasıyla dışalım mümkün hale gelmiştir. Özellik arzeden bazı mal grupları bir kenara bı- rakıldığında, AT ülkelerinde olduğu gibi başka bir kamu kuruluşuna başvurmadan sadece tek bir kamu kuruluşuna gidilerek dışalımın ger- çekleştirilmesine imkân veren düzenlemelerin, ithalatçılar ve özellikle sanayiciler açısından da olumlu karşılandığını söylemek mümkündür. Ancak konu dışsatım olduğunda işlemler de- ğişmektedir. Türk gümrük mevzuatının ve özel- likle ekonomik gümrük rejimlerinin, Ortaklık Gümrük Kodu ve Gümrük Yönetmeligi hüküm- lerine uyarlanmasını öngören Ortaklık Konse- yi-Türkiye anlaşmasına rağmen yürürlüğe ko- nulan kararname ve yönetmelikler, dışsatımda aracı kurumlara başvurulmasını ve izin alınma- sını zorunlu hale getirmiştir. Buna göre dışsatım yapacak mükelleflerin, doğrudan gümrük idareleri yerine, dışsatımda da kullanılan "Tek İdari Belge" gümrük beyan- namesini dokJurarak ilgili ihracatçı birliklerine baş- vurmalan, şayet üye değiller ise zorunlu olarak üye olmalan, ihracat tutan ile orantılı (nispi) har- cı yatırmalan, ne işe yaradığı bilinemeyen baş- vuru tarih ve sayisını, gümrük beyannamesinin arkasına yazdırdıktan sonra gümrük idareleri- nebaşvurulan gerekmektedir. AT ile gümrük bir- liğinin başlatıldığı bu aşamada, bir başka sınır- lama ve formaliteler zinciri de ekonomik güm- rük rejimlerinin uygulanmasında görülmekte- dir. Yürürtükteki gümrük yasamızın "Geçici Çı- kış ve Geri Gelen Eşya" rejimi içinde, mükellef- lerin 31 Aralık 1995 tarihinden önce doğrudan gümrük idarelerine başvurarak yapageldikleri iş- lemler, tamir amaçlı geçici çıkışlar, Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca izne bağlanmıştır. Başlangıçta da ifade edildiği gibi Türkiye, Or- taklık Gümrük Kodu ve Yönetmeliği'nin pek çok kurallannı ve özellikle ekonomik etkili güm- rük rejimlerini, ulusal mevzuatına uyarlamak zo- rundadır. Nitekim, TBMM'nin gündeminde iken seçimler dolayısıyla yasallaşma imkânı bula- mayan gümrük yasasının değişiklik tasarısı, bu doğrultuda hazırlanmış, "Dahilde Işleme Reji- mi", "Gümrûk KontrolüAltında Işleme Rejimi", 'Hariçte Işleme Rejimi", 'Geçicitihalat"gibi eko- nomik etkili gümrük rejimlerine aynen yer veril- miştir. Ne var ki 31 Aralık 1995'ten sonra, kararna- melerle yapılan düzenlemelerin de bu doğrul- tuda olması gerekirken, dışsatım ve ekonomik gümrük rejimlerine ilişkin olarak önceki çalış- malarla ve ortaklık gümrük kodu ile bağdaşma- yan yöntemler uygulamaya konulmuştur. Ekonomi bürokrasisinin ve siyasi otoritenin, konulann teknik özelliklerini kısa zamanda an- layacağını ve gerekli düzeltmeleri yapacağını umuyoruz. 0 E. Gümrük ve Tekel Bakanlığı Em. Müsteşar Yardımcısı HULYA GENÇ unymt Gazetesı caûı Cad 39/4 1 ogiu 'ISTANBUL 12 05 05 1-4 07 51 Devre mülke yargı yolu D evre mülk satış sözleşmelerini iptal ettirmek isteyen tüketiciler, artık haklarını yargı yolu ile arayabilecekler. Büyülü bir atmosferde imzaladıklan devre mülk satış sözleşmelerini iptal ettirebilmek için bu zamana kadar tazminat ödemek zorunda kalan tüketiciler, 'devre mülk satış sözleşmelerinin resmi olmadığını ileri sürerek' dava açabilecekJer. 'Devre tatil' satın alan tüketicilerin ise imzaladıklan sözleşmeyi iptal ettirebilmek için tazminat ödemekten başka seçenekleri yok. Bu gibi durumlarda tüketicilerin devre tatil pazarlayan firmanın istemiş olduğu tazminat miktannı 'insafsız' bularak dava açma hakkı bulunuyor. Geçen yıl devre mülk satın alan bir tüketicinin kendisıne başvurması üzerine harekete geçen avukat Erkan Yılmaz, devre mülk satışına ilişkin yapılan sözleşmenin 'resmi olmadığı'r» ileri sürürek dava açmış. Geçen yıl şubatta açılan dava, yaklaşık 11 ay sonra tüketici lehine sonuçlanmış. Devre tatilde tazminata itiraz B izi Dedeman Club adına arayan Özekin İç ve Dış Ticaret tatil kazandtğımızı, bunun için eşimle beni düzenlemiş olduklan tanıtım toplantısına davet ettiklerini bildirdiler. Davetliler için hazırlanan büyülü atmosfer ve cazip indirim oranları bize uzatılan devre tatil sözleşmelerini yeterince okumadan imzalamamıza neden oldu. Eve gelip söz konusu sözleşmeyi incelediğimizde, yapmış olduğumuz hatanın farkına vardık. 'Zarann neresinden dönersek kârdır' düşüncesiyle hareket ederek, sözleşmeyi iptal ettirmeye karar verdik. İmzalamış olduğumuz 4650 dolarlık devre mülk sözleşmesinin yüzde 20'lik bölümünü oluşturan 930 doları tazminat olarak ödemek zorunda bırakıldık. Bu arada Dedeman Clup yetkilileri ile yaptığımız görüşmeler ise fayda vermedi. Satışın Özekin İç ve Dış Ticaret tarafından yapıldığını belirten Dedeman Clup yetkilileri, söz konusu tazminatı ödemek zorunda olduğumuzu belirttiler. Şaziye Demircioğlu/ANKARA İ mzaladıklan devre tatil sözleşmesini iptal ettirmek isteyen tüketicilerin, sözleşmede belirtilen tazminat miktannı ödemek dışında yapacaklan pek bir şey yok. Tüketiciler yalnızca sözleşmeyle talep edilen tazminat miktannın insafsız bir rakam olduğunu ileri sürerek, ilgili firma hakkında dava açabilir. Devre tatil sözleşmesinin altına yeterince düşünmeden ve okumadan imza atan okurumuza bu konuda yardımcı olmamız mümkün değil. Okurumuzun şikâyeti üzerine görüştüğümüz Dedeman Clup Satış ve Halkla ilişkiler Müdürü Füsun Oze, devre tatil sözleşmelerini şirket adına acentelerin pazarladığını belirtti. Acenteler tarafından yapılan satışlar sonrasında Dedeman Clup'ın sözleşmede yer alan tazminat oranı kadar acenteJerine komisyon ödediğini vurgulayan Oze, müşterilerin sözleşmeJeri iptaJ ettirmeleri halinde bu tazminatı ödemek zorunda kafacaklannı bildirdi. Devre mülk pazartama işini genelde Dedeman Clup'ın üstlendiğini vurgulayan Oze, acentelerin düzenlemiş olduğu devre tatil toplantılannda bazen devre mülk isteyen müşterilerin de ç/ktığını, bu gibi durumlarda acentelerin devre mülk de pazarladıklannt belirtti. Müşterilerin sözieşmeleri okumalannı sağlamak ve kararsız müşterilere düşünme fırsatı tanımak için üye bilgilendirme formu düzenlediklerini belirten Oze, bunu doldurmadan kimseye sözieşme imzalatmadıklannı bildirdi. Toplantı arasında sözleşme imzalayan müşterilerine 2 bin dolarltk indirim yaptıklannı bildiren Oze, 'biraz düşüneyim, daha sonra imzafanm' diyenlere indirim yapmadıklannı bildirdi. • Erkan Yılmaz'ın müvekkili böylece devre mülk satış sözleşmesini tazminat ödemeden iptal ettirmeyi başarmış. Borçlar Kanunu'nun 213'üncü maddesi ile Medeni Kanun'un 634'üncü maddesinin 'gayri menkulün tamamının ya da bir kısmının satışına veya satış vaadine ilişkin sözleşmelerin resmi şekilde yapılmasını' emrettiğini söyleyen Yılmaz. devre mülk satış sözleşmelerinin mülkiyete ilişkin olduğunu hatırlatarak "Resmi şekilde yapılmayan sözleşmeler geçersizdir" dedi. Geçen yıl açmış olduklan davanın bazı sebeplerden dolayı uzadığını söyleyen Yılmaz, normalde benzeri bir davanın 2- 3 duruşmada tamamlanacağına dikkat çekti. Devre tatil sözleşmelerinin geçerli (resmi) sayılacağını anımsatan Yılmaz, yalnızca devre tatil pazarlayan şirketlerin istedikleri tazminat miktannın dava konusu olabileceğini vurgulayarak "Borçlar Kanunu'nun 161'inci maddesine göre tüketici dava açılabilir. Hâkim bu gibi durumda tazminat miktannı fahiş bulursa, bu oranı düşürebilir" diye konuştu. Yılmaz, devre mülk satın alan tüketicılerin dava açmalan halinde davayı kazanma olasılıklannın çok yüksek olduğunu belirtti. Tüketicilerin devre mülk veya devre tatil satın alırken verdikleri senetlerin üzerine 'ciro edilemez' ibaresini koymalarını öneren Yılmaz, bu şekilde senetlerin 3'üncü şahıslara devredilmesmin önlenebileceğini söyledi. Devre mülk ve devre tatil sözleşmelennde tüketicinin tesisleri hangi dönem kullanacağının genellikle belirtilmediğine değinen Yılmaz, toplantılar sırasında vaat edilenlerin gerçeği yansrtmadığını belirterek"Söz/eşmede yazılanlar önemlidir. Sözleşmede tarih belirtilmemışse, tüketici firmanın keyfine göre hareket etmek durumunda kalabilir" dedi. •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle