04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 ARALIK1996 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 1997 yılı bütçesi, RP'lilerin önayak olduğu değişikliklere uğradıktan sonra Meclis Genel Kurulu'na geldi Borçlanmaya sınır milletveldlnıe zam- ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 6 katrilyon 238 trilyon liralık harcama ve gelir hedefi öngören 1997 bütçe yasa ta- sansı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyo- nu'nda son gece yapılan diizenlemelerle milletvekillerine avantaj sağlanarak de- -giştirildi. Değişiklikle milletvekili emek- li aylıklan 30 milyon lira artışla 186 mil- _yon liraya çıkarıldı. RP'nin istegi üzerine yasa tasansında Hazine'nin 1997'de yapa- cağı iç borçlanmaya toplam ödeneklerinin üçte biri düzeyinde sınırlama getirildi. 1997 bütçe yasa tasansı, 6 katrilyon 238 trilyon harcama ve aynı miktarda ge- lir tahminiyle TBMM Plan ve Bütçe Ko- misyonu'nda onaylandı. Anayasa uyann- ca. tasarının TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi sırasında. bütçe harcama tah- mininde artış. gelir hedefinde de indirim yapılamayacak. Tasarı üzerinde genel ku- ruldaki görüşmeler 9 aralık pazartesi gü- nü başlayacak. 9 gün sürecek görüşmele- rin ardından tasan yasalaşacak. Komisyonda, yeni Yetki Yasası'yla ba- zı kamu personelinin maaşlannda yapıla- cak iyileştınneler ile üniversite ve demek- lere verilecek ek ödenekler için Malive Bakanlığı'na 110 trilyon liralık ek yedek ödenek verildi. Hükümetin denk bütçe id- diası nedenivle ek 110 trilvon lira vine Ma- liye Bakanlığı ödeneğinin "mali transfer- ler" bölümünden aktanlarak karşılandı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda cumartesi gece yansı tamamlanan 1997 büt- çe yasa tasansı üzerindeki görüşmelerde tasan maddeleri üzerinde özellikle Hazi- ne'nin borçlanma sınırlan konusunda tar- tışma çıktı. RP milletvekilleri. tasanda Hazine'den sorumlu Devlet Bakanlıgı'na verilen iç borçlanma yetkisinin başbaka- na ya da Bakanlar Kurulu'na devredilme- si konusunda ısrarlı oldular. Tartışma üze- rine. haien bu yetkiv i elinde tutan De\ let Bakanı UnıkSöylemez komisyona girerek RP'li nıilletvekilleriyle uzun süre pazar- lıkyaptı. PazarlıksonucundaRP'lileryet- kinin Söylemez'de kalmasına razı olur- ken, borçlanmaya sınırlama getirdiler. Ta- sarının ilgili maddesinde yapılan değişik- likle Devlet Bakanlığı'na 1997'de valnız- ca bütçe ödeneklerinin üçte biri düzeyin- de iç borçlanma yapabilme yetkisi veril- di. Hükümetin ek bütçe çıkaımaması \e- ya maddenin genel kurulda değiştirilme- mesi durumunda, Hazine 1997 yılında 6.2 katrilyon liralık bütçe harcama tahmini çerçevesinde yalnızca 2 katrilyon lira iç borçlanma yapabilecek. RP'liler komisyonda DYPmilletvekil- lerinin verdigi Hazine'nin kamu havuzun- dan para çekmesine olanak sağlayan öner- geyi de kabul etmediler. Bu arada iktidar milletvekilleri. Hazine'nin Merkez Ban- kası'na olan 280 trilyon liralık avans bor- cunun silinmesi için başbakana yetki ve- ren birönergeyi komisyona sundular. Mu- halefet milletvekillerinin çok sert tepki göstermesi üzerine önerge geri çekildi. Onergenin kabul edilmesi durumunda Ha- zine'nin Merkez Bankası'na olan 280 tril- yon liralık borcu silinecek ve 1997 yılın- da 350 trilyon lira avans kullanma hakkı ortayaçıkacaktı. Böylece. Merkez Banka- sı.silinen Hazine borcu oranındakarşılık- sız para basmak zorunda kalacaktı. Santrallardan 2.2 değil 1.6 milyar dolar gelece . kaynak paketi'ndeki gelirler de şişirilmiş IMF'nin "Dünya Ekonomisi" raporunda Türkiye yine uyanldı 'Enflasyon büyümeye engeF Ekonomi Sen isi - Baş- t)akan Necmettin Erba- kan'ın peş peşe açıkladı- ğı kaynak paketlerindeki gelirlerin şişirildigi kayde- "diliyor. Erbakan'ın 10 mil- yar dolar beklediği 3. kay- nak paketinin önemli ka- lemlerinden olan ve paket- te 2 mil>ar 250 miKon do- lar olarakbelirtilentermik santrallann işletme hakla- nnın devri için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı l milyar 660 milyon dolar tahmini bedel açıkladı. Başbakan Erbakan'ın santrallerin işletme hakla- nndan beklediği gelirle. bakanlıgın beklediği gelir arasında 590 milyon dolar- lık fark bulunuyor. Erba- kan, Enerji ve Tabii Kay- naklarBakanlıgı'nm I6ka- sım günü Resmi Gazete'de bir ilanı yayımladığını ha- tirlatarak 16 termik santra- lın 20 yıllığına işletme hak- lannın devredileceğini ve bu uygulamadan 2 milyar 250 milyon dolar gelir bek- lediğini açıklamıştı. Bakanlıgın söz konusu ilanında Erbakan'tn açık- ladığıgibi 16değil. ^ter- mik santral için ihale açı- hrken, bakanlık santrallann işletme haklannın devrin- den 1 milyar 660 milyon dolar gelir beklediğinibil- dirdi. Enerji Bakanlığı yetki- lileri Erbakan'ın santral sa- yısını 16 olarak açıkladıgı- nı fakatbakanlıgın ^sant- ral için ihale açtığını vur- gulayarak, Erbakan'ın ne- den santral sayısını 16 ola- rak açıkJadığını bilemedik- lerini dile getirdiler. Erbakan'ın santrallardan bek- lediği gelirle. Enerji Bakanh- ğı'nın beklediği gelir arasında 590 müvon dolar fark var. ANKARA (AA) - Uluslararası Para onu (1MF), Türkiye ekonomisinde 1995 yılında önemli iyileşmelergörülme- sinekarşın.kamuaçıklan ve yüksek enflasyonun. ekonomik büyümenin önündeki başlıca engelleri oluştur- duğuna dikkati çekti. 1MF tarafindan yayımlanan "Dün- \a Ekonomisi'nin Genel Görünü- şü" adlı raporda, Türkiye nin eko- nomik performansına da yer verildi. Raporda. Turkiye'de, 5 Nisan istik- rar paketinin yürürlüğe konulması- na neden olan mali krizin ardından, geçen yıf ülke ekonomisinde önem- îı ölçüde iyileşme görüldüğü kayde- dildi. 1994 yılında yüzde 4.7 oranında küçülen Gayri Safi Yurt lçi Hası- la'nın, 1995 yılında yüzde 7.5 büyü- düğüne işaret edilen raporda. ekono- mide geçen yıl görülen iyileşmelere karşın ekonomik büyümenin. artan bütçe açığı ve yükselen enflasyonun tehdidi altında bulunduğu belirtildi. Raporda, Turkiye'de 1994 yılında yüzde 106.3, geçen yıl yüzde 93.6 olan enflasyonun, bu yıl yüzde 85'ler • Gayn Safi Yurtiçi Hasıla'nın, 1995 yılında yüzde 7.5 büyüdüğüne işaret edilen raporda, ekonomide geçen yıl görülen iyileşmelere karşın ekonomik büyümenin, artan bütçe açığı ve yükselen enflasyonun tehdidi altında bulunduğu belirtildi. düzeyinde gerçekleşecegi tahminine de yer verildi. Raporda, Türkiye'nin dö\iz cin- sinden gelir-giderlerinin yer aldığı öde- melerdengesi bilançosu da değerlendiril- di. Türkiye'nin 1994 yılında GSYTH'nin yüzde2'si oranındafazla \erencari işlem- lerdengesinin. geçen yıl yüzde 1.4 açık ver- diği hatırlatılan raporda, bu açığın 1996 yılında daha da artarak. yüzde 2.7'ye ula- şacağı ifadeedildi. IMF. 1997 yılı için ca- ri işlemler açığının. GSYlH'nin yüzde 2.7'si düzeyinde olacağı tahmininde de bulundu. Raporda. "İhtiyaç duyulan eko- nomik reformlann \ ürütülememesi. Turkiye'de ekonomik güçlüklerin yeni- den ortava çıkmasına katkıda bulun- du" yorumuna yer verildi. IMF raporunda. dünyada 1980'lerin so- nundan itibaren. gelişmekte olan ülkele- re yönelik özel sermaye girişinin arttıgı da belirtildi. Raporda. bu kapsamda Afrika, Ortadoğu ve Avrupa bölgesinde sermaye akışının büyük bölümünün resmi kalma- sına karşılık. aralannda Türkiye'nin de bu- lunduğu Mısır ve Güney Afrika'ya yöne- lik özel sermaye akışındabûyük gelişme- ler sağlandığına işaret edıldi. Aralannda Türkiye'nin de bulunduğu Brezilya. Kolombiya. Peru ve Güney Af- rika da özel tasarruf oranlannın göreceli olarak düşük kaldığı belirtilen raporda. Tür- kiye. Brezilya ve Meksika gibi ülkelerin bankacılık sisteminde yaşanan sorunlann onak özelliği ise "kredi faiz oranlan- nın yüksekliği" olarak özetlendi. IMF raporunda. Turkiye'de 1994 yılında yaşa- nan ekonomik krizin ana nedeni olarak "\uksekfaizoranlan" gösterilirken, böv- lesi ortamlarda nakit sıkıntısı çeken özel sektörün ekonomik faaliyetlerinde daha duyarlı davranmak zorunda kaldığı ifade edıîdi.sım gunu Kesmı Oazete de lennı dıle getirdiler. 590 mıKon dolar fark var. olan enflasyonun. bu yıl yüzde 83 ler belirtildi. Raporda. bu kapsamda Afrika, edildi. Yabancı sermayeye açılma hazırhğındaki bölgeye İngiliz Herald Tribune gazetesi, 6 sayfa ayıracak Denizli'de sanayinin 6 işgücü açığı' var SEDA OĞLZ tşsizlik Türkiye"de giderek ağırlaşan bir sorun olarak varlığını korurken. son yıl- larda yaptığı sanayi atılımı ile özellikle tekstilde dış pazarlan fethedip. "Anado- lukaplam" olarak anılmayabaşlav an De- nızli'de. sanayi kuruluşlan cazip ücretle- re karşın ihtiyaç duyduklan ışgücünü bu- lamıyor. Geçen yıl 3 milyar dolarlık üre- tim gerçekleştiren Denizli'de en büyük sorununun "işgücü açığı" olduğunu kay- deden Türkiye'nin en büyük pamuklu do- kuma fabrikalanndan Denizli Basma'nın Yönetim Kurulu Başkanı Esat Sivri, ni- teliksiz elemanlann ikramiyeler ve sos- yal yardımlar haricinde net 20 milyon li- rayla işe başlatılmasına rağmen işgücü açığının karşılanamadığını bildirdi. Açığın kapatılamamasında. konut kira- lannın yüksekliğinin de etkili olduğunu ve bu sorunun giderilmesi için toplu konut in- şaatlanna başlandığını kaydeden Sivri. yö- netici açığının da olduğunu belirterek yö- netici transferlerinde aylık ücretlerin mil- yara dayandığını ifade etti. Türkive Givim Sanayicileri Derneği'nin (TGSD), "Anadolu ile kucaklaşına ge- zileri" kapsamında. geçen hafta sonu dü- zenlediği geziye katılan 25 işadamı. ileri teknolojiyle yüksek kapasitelerle Avru- pa'ya ihracat yapan iplik ve dokuma fab- rikalanna hayran kalırken. yeni yatınmlar konusunda Denizli'nin kapasitesinin dol- duğu görüşünde birleştikr. TGSD Başka- nı Turan Sarıgülle, yatmmların büyük- lügünden çok etkilendiklerini ve Deniz- li'den öğrenecekleri şeyler olduğunu be- lirtirken "Ancak Denizli'nin alt\apı \e işgücü sorunları >ar" dedi. 'Kaplan değil, eşeğiz' Esat Sivri. inşaatı devam etmekte olan II. Organize Sanayi Bölgesi de dahil olmak üzere. herşeyin özel sektör tarafindan ger- çekleştirildiği Denizli'nin aslında "kap- lan değil. yükü çeken eşek" olduğunu be- lirtirken. yüksek vergi ödeyen ve istihdam sağlayan ilde yol. sivil havaalanı, enerji gi- bi altyapı sorunlanna karşı devletin ilgi- sizliğinden yakındı. Birincikuşakişadamlarınınson lOyıl- da Denizli 'den ihracatı 100 kat arttırma mu- cizesini göstermesinden sonra işbaşına geçmeye hazırlanan ikinci kuşak patron- lar ise, şirketlerini yerli yabancı sermaye ortakhklanna açarak. yurtdışında yatınm- lar gerçekleştirerek. tekstil dışında konfek- siyona yönelerek ve lstanbul'da ınağaza- cılıkyaparak, Denizli'deyapısal birdönü- şüm gerçekleştirmeye hazırlanıvor. Çardak'ta yapımı süren Özdemir Sa- bancı Organize Sanayi Bölgesi'ni geçen hafta Mustafa Koç'un ziyaret etmesin- den, Sakıp Sabaneı'nın da yatınm sözü vermesinden büv r ük heyecan duyan Deniz- lili sanayiciler, yoktan var ettikleri fabri- kalanna 1 yerli ve yabancı sermayeyi ortak etmeye hazır olduklannı da v urguluyor. İkinci kuşak sanayicilerden Pitaş teks- til Yönetim Kurulu üyesi Onur Ergür, Denizli'nin sermaye ortakhklan dışında, yurtdışında yatırım yaparak, konfeksiyo- na girerek \ e büv ük şehirlerde magazalar açarak gelışmesini devam ettirecegini be- lirtti. Herald Tribune gazetesinin 12 ara- lık tarihli dünya baskısında 6 sayfalık De- nizli ekinin yer alacagını da bildiren Er- gür. birinci kuşak işadamlannın yaptıgı yatınmlann. ikinci kuşak tarafindan ulus- İararası arenaya taşınacagını kaydetti. Denizli'nin \ehbi Koç'u olarak bilinen Denizli Basma'nın sahibi Esat Sivri, çıknk makineshie başladığı dokuma işinde bugün40 milvon dolarlık ihracat yapıyor. ÎŞÇMN EVREMNDEN ŞUKRAN SONER Ar Perdesi Çatlamış YDH Genel Başkanı Hüseyin Ergün, Tansu Çil- ler'in son günlerdeki davranışlarını değerlendirirken "Ey ar, haya, utanma duygusu neredesin! Çık orta- ya..." sözcükleri ile söze giriyor. Ülkenin son 20 yıldır "Çeteler Cumhuriyeti" haline geldiğinin ortaya çıktı- ğını vurguluyor. Durumu tam anlatacak sözcükleri bulamadığı için de sözlerini "Pes vallahi!" diyerek bi- tiriyor. Dikkatinizi çekti mi bilemiyorum, hep birlikte dü- şüncelerimizi, duygulanmızı, tepkilerimizi anlatabilmek üzere daha çarpıcı sözcükler arayışına girdik. Yine de bulabildiğimiz abartılı tepki sözcüklerinin olup biteni, duygularımızı yansıtmakta yetersiz kaldığını düşünü- yoruz. Sözcüklerin, durumun vahametini yansıta- madığı, yansıtamayacağı bir süreci yaşıyoruz. Bir hafta önceki "Teke Tek" programını gece yarı- sından çok sonraya kaydırıldığı için uyuya kalarak kaçırmıştım. Önceki gecekini uyumadan izleyebil- dim. Kaçırmış olanlar için bir iki cümle ile özetleme- ye çalışayım: Refah Partisi'nin nasıl örgütlendiği ve propaganda yaptığını belgeleyen video kasetlerden alıntılar ikinci kez yayımlandı. Topluma nasıl bir kin, düşmanlık pompalandığını, pek çok gazetecinin de adı verilerek cenaze namazlarının kılınmamasının is- tendiğini. Islamiyetin temel ilkelerinin çiğnendiğini, günah işlendiğini, yalan söylendiğini.. dehşetle izle- dik. Cenaze namazı kılınmaması istenenler arasında yer alan Attan Öymen, insan olmanın gereği; düzeysiz- liğin, ölçüsüzlüğün, düşmanlığın, yalancılığın bu bo- yutları karşısında söylecek sözü pek bulamadı, üzün- tüsünü vurgularnakla yetindi. Erbakan'ın danışmanı olarak bilinen, halen bir be- lediyede devlet bütçesinden ücret alarak yaşamtnı sür- dürmekte olan RP'li vatandaş hakkında bugüne ka- dar savcılar ne işlem yaptı? Savcılardan vazgeçtik, şimdi iktidarda olan ve bu kadar düzeysiz düşman- lıklardan zarar gören Refah Partisi yönetim organla- rı, Erbakan ne yapıyorlar? En azından "Partinin gö- rüşleri değildir, parti disiplini uygulanacaktır..." anla- mında bir ufak düzeltme bile yapmaya niyetleri yok gibi. "O da nekı?" diye itiraz edebilır; Susurluk'tan Me- sut Yılmaz'a atılan yumruğa, Jandarma Genel Ko- mırtanı Eşref Bitlis'in suikasta kurban girtiğine iliş- kin.. uzanan bir halkada, her gün çorap söküğü gibi bir başka bılgi ve kanıtın ortaya çıkması karşısında- ki arsızlığı. vurdumduymazlığı anımsatabilirsiniz. Devlet içinde özelleştirilmiş güvenliği oluşturan halkaya ilişkin her gün birbirinden önemli kanıtlar, olaylar ortaya çıkıyor. Hepsini tek tek, ayrı ayn öğren- menin şokunda, belki de bildiklerimizin bütününün ne kadar vahim bir boyuta vardığını algılayamıyoruz. Bu arada bütünü görmememiz, güçlerimizi, tep- kimizi birleştirmemiz için herkesin, her örgutlenme- nin konumuna göre özel şantaj yöntemleri uygulan- makta. Kocasının savaşa karşı olduğunu, ölümünü şüp- heli gördüğünü vurgulayan Tomris Özden'e uygula- nan şantaj. ülkemizdeki kadına olumsuz bakış açısı- nın, önyargıların çok etkili bir kullanım örneğini oluş- turmuştu. Ozden'i yaralamakyanında, toplumun söy- lediklerine inanmasını engellemek gibi önemli bir iş- levde bulundu. Her ne kadar medya, "medyayı sus- turma şantajına boyun eğilmeyeceği" söyleminden vazgeçmediyse de haber ağırlıklanna baktığımda, topluma çaktırmadan çark etmek üzere olunduğu kaygısını taşıyorum. En çok kaygılandığım, ANAP içindeki şahinler, ül- kücü tosunlar, mafya uzantıları, aşiret bağları hare- kete geçirilip Ytlmaz'ın çark edişe zorlanması. Çiller boşuna mı "ASALA'nın, PKK'nin avukatı mı- sın?" diye çıkış yapmıyor. Yılmaz'ı zayrf kamından vu- rup ANAP içindeki "çefe/ercumAjur/yef/" uzantılarını tahrik ediyor. ANAP içindeki muhalefet, Susurluk son- rası Yılmaz'ın izlediği politikaya karşı isyan bayrağı- nı kaldırmış durumda. ANAP muhalifleri her gün ik- tidarı destekleyen medya ve televizyon kanallarında, açık açık, burun kazası nedeni ile hesaplaşmayı er- telediklerini, ancak Yılmaz'dan hoşnut olmadıklannı söylüyorlar. Ar perdesi olmayanlann, insan hakları, insan vic- danına uymayan ölçülerde yürütükleri büyük bir çi- kar savaşında çetelere karşı, insan haklarını, erdemi, evrensel değerleri, insanı savunanlann sonuç alabil- meleri kolay değil. özeti; temiz toplum özlemi için- de olanların bugüne kadar verdikleri savaşım, karşı cephenin kirliliği, arsızlığı, ittifakı karşısında niç de yeterli değil. ÇÎFTÇI DOSTU /SADULLAH USUMÎ Zeytinyağında Vurguncıılıık Önlenemiyor Ti BORSA ŞİRKETLERİNİN YIL SONU KAR TAHMİNLERÎ | ürk halkına üreticisi ve tüketıcisi ile yazık oldu. Nereye kafa- mızı çevirsek sömü- rü çarklarının acımasız bi- çimde döndüğünü görüyo- ruz. 12 Eylül ve o kafadaki siyasetçilerin yarattığı or- tamda çıkar çevreleri para- ya doymak bilmiyor. 1980 yılından sonra işbaşına ge- len hükümetler öylesine sis- temler gelıştırdıler kı özellik- le tarım kesimınde çiftçi ye- tiştirdiği ürününü, değerinin çok altında satmak zorunda kalıyor... Buna karşılık tüke- tici de aynı ürünü alabılmek için gereğinden fazla ödeme yapıyor!.. Erbakan da Turgut Özal ve Tansu Çiller'den farksız çıktı. O da tarım politikala- nnda değişiklik yapmaya ya- naşmadı. Işler daha da kö- tüye gitti. Gelir dengeleri bi- raz daha bozuldu. Uretici ve tüketiciler yine sömürülüyor. iki yıldan beri düzgün gi- den zeytin ve zeytinyağı po- litikası bu yıl tersine döndü. Piyasalarda bir deprem ya- şanıyor. Başbakan zeytin bölgelerinden yükselen fer- yatlara kulaklarını tıkamaya devam ederse, milyonlarca üretici perişan olacak. Tü- keticiler de zeytinyağını üre- ticinin sattığı fiyatlann belki üç-dört katına yiyecek! Ülkemizde yıllardan beri yaşanan süper enflasyona rağmen, üreticilerzeytinyağı- nı geçen yıldan daha düşük fiyatla satmaya zorlanıyor. 1995 ürünü kaliteli yemek- lik zeytinyağı fıyatı 450 bin li- ra olduğu halde, bu yıl yeni ürün piyasası 300 bin lira ile başlatıldı. Tüccar ve sanayi- ci isteksiz davranarak fiyat- ları daha da aşağıya çekme- ye çalışıyor. Şu sıralarda pa- rasızlıktan kıvranan üretici- ler 450 bin lira değerindeki nefis yemeklik zeytinyağını 300 bin liraya vermeye razı olduğu halde, tüccar nazla- Bu yıl zeytincilik tarihimizde görülmemiş bir bereket yaşanıyor. nıyor. Bu nedenle üreticile- rin bir kısmı son hafta için- de en kaliteli zeytinyağını 250 bin liraya satmak zo- runda kaldı!.. Fiyat tutmadı Geçen yıl 450 bin liraya satabildiği yemeklik zeytin- yağının, bu yıl daha da kali- telisini 300 bin veya 250 bin liraya satmak zorunda bıra- kılan üretici tam bir şaşkın- lık içinde... Tüccar ve sana- yicinin kurduklan piyasatu- zaklarından kurtulmak için yapılan çalışmalann ve hü- kümete götürülen önerilerin hiçbiri sonuç vermedi. TARlŞ'in 5 asit zeytinya- ğı için ilan ettiği 280 bin lira alım fıyatı da kısa süre için- de çöktü. Üreticiler geçen yıl 280 bin liraya kadar sa- tabildiği 5 asit zeytinyağını tüccara 220-230 bin liradan vermek zorunda kalıyor! Zeytin toplama işi daha yeni başladığı için piyasada zeytinyağı henüz bollaşma- dı. Bir hafta veya 10 güne ka- dar Ege ve Akdeniz Bölge- si'nde her taraf zeytinyağı ile dolup taşacak... lşte asıl kıyamet de o zaman kopa- cak... Tüccar ve sanayici karnını kaşıya kaşıya istedi- ği fiyatları tespit edecek ve bu fiyatlarla da zeytinyağını üreticinin elinden alacak... Böylece yemeklik kaliteli zey- tinyağı fiyatları 250 bin lira- nın, 5 asit olanlar da 200 bin liranın altına düşecek!.. Ancak tüketiciler "zeytin- yağı fiyatlan ucuzluyor" ve- ya "Biz de ucuza yeriz" di- ye sevinmesinler. Ureticiler- den 200-250 bin liradan alı- nan zeytinyağının market- lerdeki satış fıyatı 750 ile 800 bin liranın altına düşmeye- cektir. Sızma ve natürel zey- tinyağının fiyatı belki de bir milyon liraya yaklaşacaktır! 1980 yılından beri üreticiden çok ucuza alındı. tüketiciye pahalıya satıldı. Aradaki mil- yarlar, trilyonlar tüccar ve sanayicilerin kasasına aktı! Milyonlarca zeytin ve zey- tinyağı üreticisi, aylarönce- sinden böyle bir felaketi ya- şayacaklannı tahmin ediyor- lardı. Nitekim, üretici kuruluş- ları tehlikeyi önleyebilmek için BurhaniyeTicaretOda- sı'nın başlattığı çalışmalara sahip çıktı. Toplantılar, panel- ler düzenlendi. Alınan ortak kararlar, milletvekillerine ve hükümete iletildi. Ankara'ya heyetler gitti, heyetler geldi. Ancak tüccar ve sanayici- nin etkisinde kalan Erbakan ve Çiller, üreticilerin önerile- rini bugüne kadar dikkate almadığı için sömürü çark- ları dönmeye başladı. Bu yıl zeytincilik tarihimiz- de görülmemiş bir bereket var. Geçmiş yıllarda 50 ile 100 milyon kilo arasında de- ğişen rekolte, sadece 1984'te 160 milyon kiloya, 1994'te de 175 milyon kilo- ya ulaşmıştı. Bu yıl ise 225 milyon kılo üretim bekteniyor. Belki daha da artacak! 1994 yılında 175 milyon kilo zeytinyağı olacağı anla- şılınca üreticiler ve üretici kuruluşları hükümete baskı yaparak "dökme rafine zey- tinyağı " ihracatına da izin çı- karttı ve iç piyasalardaki tı- kanmayı önledi. Sonuçta üretici de zeytinyağını iyi fi- yatlarla satabildi. Bu yıl rekolte önceki yıla göre en azından 50 milyon kilo daha fazla. iç tüketimi- miz 40 ile 45 milyon kilo ci- yannda. 225 milyon kilo zey- tinyağından geriye kalan 180 milyon kilosu ne olacak? Uretici kuruluşları bu du- rumu dikkate alarak bu yıl da "dökme ham yağ" ihracatı- na izin verilmesini istedi. Üre- ticilerin istediği doğruttuda bir kararçıksaydı üretici zeytin- yağını gerçek değerı üzerin- den satabilecekti. Tüccar ve sanayici ile birlikte o da pa- ra kazanacaktı. Edremit (İbrahim Elman), Burhaniye (Fikret Akova), Ayvalık (Ziya Şansal), tica- ret odaları başkanları ile Ed- remit (Cevdet Ercan), Bur- haniye (Ergün Kurt), Ayva- lık (Ayhan Kavukçu), Hav- ran (Ihsan Arabacı) ziraat odaları başkanları, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na baş- vurarak durumun düzeltil- mesinı istediler: "Zeytinyağı fiyatlan üre- ticiyi tatmin etmekten uzak- tır. TARİŞ 5 asityağ için 280 bin lira, 1 asit yağ için de 320 bin lira fiyat belihemiş- tir. Ancak bu rakamlar brût- tür. 280 bin liradan üretici- nin eline geçecek net para 252 bin liradır. 320 bin lira- dan da üreticinin eline an- cak 285 bin lira geçer. ..TA- RİŞ bu fiyatlanyeniden göz- den geçirmelidir... Ayrıca kutulu ihracat dışındakiler- den alınan prelevman fonu da sıfırlanmalıdır." Milyon- larca zeytinyağı üreticisini sömürüden kurtarabilmek için alınması gereken ön- lemleri şöyle sıralayabiliriz: 1. Hükümetin verdiği 280 bin ila 320 bin lira çok dü- şüktür. 280 bin lira, 50 bin li- ra prim verilerek 320 bin li- raya, 320 bin lira da 60 bin lira primle 380 bin liraya çı- karılmalıdır. 2. TARİŞ gücü yetmediği için ortak dışı alım yapamı- yor. Hükümet TARİŞ'e des- tek vererek ortak dışı alım- ları da başlatmalıdır. 3. ihracattaki tüm kısıtla- malar kaldırılmalıdır. AB'ye yapılan dökme ve varilli ih- racattan alınan fonların kal- dınlması için hükümet çaba göstermelidir. • m hUİ(Ûl( kazandl ihale savaşı Küçük isletmelere faizsiz kredi; - Paranııa v.ön veren dergL* 'am « ^ ^ • M • E K O N O M İ K TREND ;HER PAZAR BAYİNİZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle