04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3ARALIK1996SALI HABERLER Bahçelievler kurbanlarmdan Serdar Alten'in kardeşi Serhat Alten, acılan ve sessizce geçen yıllan anlattı "Aileıııizkattiamla çöktii'ALPERBALLi A.NKARA - Ağabevjni yıllar önee öldü- renler ıçin de\îetin kirsüsünden "şerefli" dendi... "Şerefli kişinin" cenazesi bayrakla- ra sanldı. tabutun pe>ınden Istiklal \!arşı okundu... Bütün bu şa;aalı törenlerolupbi- terken acısj itini burdu. kahroldu SerhatAJ- ten. IS yıl önce Bahçelıev ler katlıamında öldürülen " TlP'lı gcn,-ten Serdar Alten'in ağabeyi. "Çileden çıktım" dıyor. "Çiller'i dinlerken." Ama asıl ajı. Bahçelıev ler kaı- lıamıylabaşlayansüreı. Genceeıkoğulları- nın hunharca öîdürülmesinın ardından y itıp gıden bır aıle. Annesi acıya dayanama>ıp kalp hastalığına yenik düs.tü. Babasının kal- bi de dayanamadı bu kanlı haksızlığa. Bü- y ükanne. duyar duymaz ölûvny atağına gır- di. Serhat, Alten aıiesinden genye kalan tek kişi. Alten. cinayeti. acıvı. inadmadırenme- yı \e sessizce geçen yı.ları anlattı -Olay önminden neter anımsıyorsunuz? - Katliam. 0 akşam ben de orada olabı- lirdım. FarukErsan \e SalihGetencibenım de arkadaşlanmdı. Dığer arkada^larımız da TİP'in kongresı nedenıv le gelmişlerdi. Sa- lıh.Farukveağabeyimburalı. Dığerlerı mı- safir. Parti çalışmalan s:rasında oteldeağır- layamıyoruz. Bekâr arkadaşların e\inde ağırlanıvorınsanlar. Ben oniarın varlığı ne- denıylegıtmedım. Yeten kadar kalabalıkdı- ye. Evdeyalnızoturuycrdum halbukı. - Olaydan nasıl haberiniz oldu? - Gece saat U2.00 gibı telefbnla habenmız oldu kalkıp hastaneye gıttik. Ağabeyım ıç- lerinde yaşayabılen tek :nsandı. 10 gün ka- dar yaşadı. Çok gergin bir dönemdı Kurtu- lacak mı kurtulamayacak mı hıçbır şey bel- li degil. 10 gün sonra \efat ettı. Bır şarjör kurşunboşaltılmıştı. Ağıbeyımın vüeudun- da9kurşun \ardı. Şansma ölümeul yaraal- mamıştı. Çok fazla kunulma ıımudu yok- muş. sonradanöğrendık Haeertepe Inıver- sitesi'nde tedavı gördü Yoüuıı bakımdan çıktı. Bır ara kendıne geldi. Çok umutlan- dık. Toparlanacak oldu ama... En son akci- ğer yetmezliğinden yaşamını yıtirdi. Akci- gerı parçalanmıştı. -Olayınardındanyaşanangelişmelerne- ler? İhbar ya da tehdit aldınız mı? - Hastane>egittık. Olayın tekerteker ay- nntılarını öğrendık Ağabeyımın yaşadığı- nın öğrenılmesının ardından tehdit mektup- lan geldı. "Serdar konuşmasınötekioğlunuz ölür" diye. Kendı evnne dönemedım. Gece gittim eşyalanmi topladım ve çıktım. Hıç e\e dönemedım. Başka yerde yaşadım. *O şarabi eşkıyalar' - Ailenize vansımaları nasıl oldu? - Annem kalp hastasi oldu. toparlanama- dı. Babam kalp knzmden öldü. Şu anda aı- ledentekbenkaldım. Ağabeyımın \efatınm 1 5 gün sonrasında anneannem yaşamını >ı- tirdi. Annem 1978'den sonra süreklı kalp sı- kıntısi) la yaşadı. Annemı uzak tutmaya ça- lıştık. Tabıi annem benım üzerıme tıtreme- ye başladı. Babama ayrı. bana daha yoğun bağlanmayabaşladı. Korumayaaldı. Bırın- saniçınçokzorbırşey. Ağırbirşey bu. An- nem \e babam hıçbır zanıan kabulleneme- diler. Annem. Çanka>a Beledıyesı Basın Halkla llişkıler binmınde çalişmaya başla- dı. Işyoeunluğuonubırazrahatlattı. Babam *Bir şarjör kıırşım boşa/tmışlar' Serdar'm aydıniık beynine boşaltılan bir şarjör kurşunla her şey daha yeni başlamıştı. Annem acıya dayanamayıp kalp hastalığına yenik düştü. Babamın kalbi de dayanamadı bu kanlı haksızlıga. Büyükannem duvar duymaz öliinı >atağına girdi. "Şerefli' kişUerin yapbğı katliam. .\lten ailesinin çöküşünü başlattı. bır siire sonrj emekli oldu. Yannı zamanlı çalıijmaya bajladı. Çariı'> a. ola> a repkrgös- termezdı TepkİMnı hıçgöremedık Annemı süreklı teskın etme çabalan ıçınde>dı. Ağa- beyımın anısına önem \erirdı. Can ^ücel'ın jğabe\ımler ıçın >azdığı bır sıır \ardı. "O şarabi eşkıyalar" dı\e de- \am ederdı Çerçe\eletti. Ona özeldı ilk kalp krızıne davanamadı. >aşamını \ıtırdı. Bahçelıe\ler. bızım aılemızdeki a^ağı doö- ru gıden sürecı bajlatan olaydır. Su anda tek kışı\ ım ben. Çok rahatsız edici. Çoeıığum \ar. ama babaannesı >ok. dedesı >ok. amca- sı \ok. Normal ınsanı ılışkilen etkıleven bir olay. Onun dışında seneler önee gömmeve çahştıgım keskın duvgulanmı açığa çıkar- dı. Çatlının adını duvmak. Unutu>orsunuz. uzıuı süre. Çatlj bır anda "daan" d/je \ur- du. Onun ölmu> olması ferahlık getirmedı. - Oia>ın nasıl olduğu konusunda avnnnlı bilgileri edinebildiniz mi? Ağabe\iniz isim >a da eşkâl verebiJdi mi? - Ağabevım ısım anlamında kımseyı ve- remedı dive anımsı>orum. Ola> ın ba>iangı- cı\ la bitişi arasindaki süre uzun. Adamların e\e baskın yapmasıvla. a>rılmalan arasın- da uzun süre var. Komşulaı gurultudeıı ıa- hatsız olnuıs.. şıkâyet etmışlerdı. Kimse il- gilenmemiş. Bahçelievler ülküculerin kıır- tarılmı^ bölgesıvdi. Ben ODTL'lüvdüm. ODTL'"lü olmak yolda vürürken her an da- v ak \emek için yeterlı bır nedendi. Şu anda T.caddeçokkeyiflı birver. Hıçbirzaman 7 caddeve çıkamazdım. 18. sokakta yurt var- dı veüzerindeaâırmakineli dururdu. Odö- nemde hiç çıkamazdık. Ağabevimın ısim verdığinı sanmıvorum. Evdeki insanlarsor- gulandı. Çünkü içeride kaldıklan süre uzun. Salih, Faruk ve ağabeyım. Tanıdıklan in- sanlardı. Üçünügötürmevekalkmı^lar. Dıger ıller- den gelen 4 kis.ı hemen katledılmişti. Aga- beyimi götürmekten vazgeçmişler. Agabe- \ imi indiriyorlar. arabadan kapı aralığında vuruyorlar. Diğer ikisını götürüp sorgııkı- >or. işkence vapıp öldiirüvorlar. Eskişehır volunda bıılunmuşlardı vanılmıvorsam. el- ieri arkadan bağlı. Ağabevımın sorgulanıp sorgulanmadığını, ne öğrenmek istediler. ne öğrendıler bılemivoruz. - Kvde herhangi bir çatışma ya da diren- meolmuşmu? - Olaydan sonra eve hıçgıtmcdım. Duru- munu bılmıvorum. ancak nornıal herhangi bır evde bulunan mutfak amaçlı kullanılan bıçak dışında bıçak voktu. Tabanca voktu. Silah bulunamadı. TİP hiçbır zaman sılahlı evlemegırışmedı. Parlamenterveşasalyol- ların pe^indeydı. Bu bıraz pahalıya mal ol- du. O dönenıde gençlık örgütü \enı kurul- mu!j. eanlı. müeadele \erilme\e çalışılan bir dönemdi. ama doğrudan hiçbir sılahlı çatış- mav a v a da şiddete yönelik hareketlere eır- medi. Mıtıngler. afişleme. 0 anlamda ülkücülen rahatsız etse etse bu ınsanlann bev in güeü. aktıf olmalan yönlen- dıncı olmaları \e ınsanları etkileme gücü. intikam dertlerı hıçbirzaman yoktu. Neon- lann korkusu vardı. o insanlann potansivel vapılarından korkmalan TlP'e karşı e\le- mınteknedeni bu gibı geliyor bana. Bırgün onee > a da sonra gelseler 2 kişi ya olacak y a olmay acak hepsı bır arada olduğu anda top- lu olduğu anda bunu öngörerek. o e\ i uzun süre gözlediklerini de belirtivor. O ınsanla- nn geldiklerını de tahmin ediyorlardı. Eter- le bavıltma. yanlarında getirmişler. Bir kişi de eterı saülamakla \ar«ılandı. - Da\a sürecinde ailenizin tepkisi. sanık- lann tavırları nasıldı? - Babam çok büyük tepkı gösterdi ola- ya. kendisi bir şey ler takip etmeye çalıştı. AnkaraBelediyesi'ndeveterınermüdürüy- dü. Küçük not defterleri ıçinde zanhlara ılişkın bılgilerin arşiv lerini tutardı. İlk ön- ce Çiftçi'den şüphelenildi. Mahkemeler- den anımsadığım kadarıyla sivil bırkomi- sermua\inı vardı ve onun açıkladığı eşkâl Çiftçı'ye tam uyuyordu. Benım görebıldi- ğım kadarıyla Çiftçi sadece bır pıyon. Mahkemelerde gördüm. Kullanılan bir ın- san. o onu akiamıyor tabii. Beyin kısmı Çatlı'ydı. HalukKırcı.TuranDemirkıran. Ibrahım Çiftçi vardı. Çatlı hiçbır zaman yakalanamadı odönemde. Haluk Kırcı er- ken bırakıldı. Vanlışlıkla(.'). - N'argılama aşamasını sonuna kadar u- lcyebildini/mi.' - Hayır. Ben 1988'de doktora yapmak için yurtdışına çıktım. 1992'de döndüm. Babamın cenazesıne bıle gelemedim. çok para lazımdı. Çünkü hıçbirzaman o kadar param olmadı. En az 1000 dolar. Benim de o kadar param yoktu. Benim asıl öfkelen- dıgim Çatlı'nın bütün yaptıklarına karşın devletin desteğini alması. \atlarda gezi- yor. kim olduğu bilinmesıne karşın dev let tararmdan korunuyor. - Devlet. Çatü">'a sahip çıktı. Çiiler. kah- raman ilan crti... - Çıller'ın sözleri benı çileden çıkardı. Çatlı'nın ülkücü yandaşları taraf'ından kah- raman olmasını kabul edebiliyorum. Ama devletin tavn... Türkeşsahip çıkmadı. Bü- yük olasılıkla kaybetti Çatlı'yı. Türkeş'in ötesine geçti. kontrolünden çıktı. 1970"le- rı yaşayan bir insan olarak Çatlı'nın ülkü- cüler taraf'ından yüceltilmesi çok ters gel- medi. Ülkücüler u okahramandr dediler. Çok aykıngelmedi. Merkezsağbirpartıninhü- kümetın yöneten bir partının sahip çıkma- si anlaşılır gıbi degil. o partının merkez sağ olmadıgı devleti yönetirken kırli işler yaptığını gösterıyor. Ama devletin böyle- sine arka çıkması sahıplenmesi... Özellik- le Çiller'ın son demecine bırileri karşı çık- malı. Bu adam neresınden bakarsanız ba- kın. soğukkanlılıkla cinayetler planlayan gerçekleştiren bir insan. dev let adına değil kendi adına. Dev let inanılmaz derecede desteklemiş bu adamı. Ben Çatlı'nın kurşun atıp yedı- ğıne inanmıyorum. Beyin takımından bır insan oldugunu sanıyorum. Bu adamın devlet kademelerınde destek görüyor ol- ması çok ters. Vurulduğuna hıç inanmıyo- rum. Benım ailemde merkez sol gelenekler vardır. Merkez sagda kariyeri olan Çiller'i çok fazla tapımazdım. Çok »ey .yapabile- cek bir ınsanmış ama neler yapmış... Dev - lete güvenimiz sarsıldı. Çiiler ve çevresi- ne karşı güvenim kalmadı. Eminın tanı- yordurda. Devletmekanizmasmınçözebı- leceğine inanmıyorum. Devletle böyle bir müeadele gerekse bile ben kotaramam. Devlet mekanizmasının kotarması gerek. ama göriiyorum ki dev let bizım defiil. Çat- lı'nın vanında... Tansu Çiller'den medyaya reklam ayncalığıANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu) - REFAHYOL hükümetı. basına yönelik sansür hazırlığını sürdürürken; RP. medyanın reklam gelırleri ve aldığı kredılenn peşine düştü. RP Trabzon Mılletvekilı Kemalettin Göktaş verdiğı soru önergelenne gelen yanıtlardan. 5 kamu bankasının iki yılda 2.5 trilyon İirayı aşkın reklam harcaması yaptığının onaya çıktığına dikkat çekerek. "Baa gazeteler. radvolar. televizyonlar kayırılmış. desteklenmiş. Bi/im hükümetinıiz döneminde bunfar önlendi. Ondan basın bağmyor" dedı. Göktaş. basının aldığı kredılerle ılgılı olarak da bır soru önergesı vereceğını söyledı. DYP yanlısı yayınlan ve Çiiler çiftıne yakınlıâıy la bilinen HBBTV 12 mılyar-414 nıılyon lıra ile l'995'te Ziraat Bankası'ndan en çok reklam alan televizyon oldu. De\let-mafya ılışkılerinın odağına oturan isimlerden olan DYP Şanlıurfa Mılletvekilı Sedat Bucak'm açıklama yapmayı kabul ettıgi tek televizyon olan ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ı Budapeşte'de kunıar oy namakla suçlayan HBB. bu yılın ilk dört ay ında da Ziraat Bankası'ndan 16 milyar862 milyon lıralık reklam alarak birincı'lığıni korudu Çiller'i ko^ulsuz destekleyen îhlas Holdina ın vavımladıâı Turkıve de 2 mıivar lıra ile I996'da Ziraat Bankası'ndan en çok reklam alan gazete oldu. RP Trabzon Mılletvekilı K.emalettın Göktaş. AN'AYOL hüküıneti döneminde TBMM Başkanlığı'na verdiğı kamu bankalannın reklam gıderleri ile ılgili soru önergelerınin yanıtlannı değerlendınrken. bazı kayırmalar ve ölçüsüzlükler oldugunu savundu Göktaş. "Emlak Bankasının 1995 vıh kân 11-4 mihar. reklam gideri 937 nıiKar. 5 bin tirajlı bir gazeteye 10 mihaıiık reklam verilmiş. Adı sanı duvulmanıış radyolara mihaıiık reklamlar vcnlnıiş. Bunlann kimin oldugunu araştırmak lazını. Bazı şahıslar kay ırılnıış. bazı organlar açıkça desteklenmiş" dedi. Göktaş. basının aldığı kredilerle ilgilı olarak da araştırma yaptığını. bu konuda da bir soru önergesi vereceğını söyledi. Göktaş ın soru önergelenne venlen yanıtlara göre kamu bankalannın reklam üiderlen şöyle: Emlakbank: 1994 yıh reklam harcamalan 396 milyar211 milyon. 1995 yılı harcamalan 937 mılyar 139 milyon lira. Emlakbank'ın 1995 yılı reklam harcamalannda ilk sırayı 3S milyar 339 milyon lira ile SHO\V T\ alırken. bunu 36 milyar ile atv. 33 milyar ile Kanal D izledı. Emlakbank'ın 1995 vılmda basına verdiğı reklamlarda ilk sırayı 51 milyar 7 66 milyon lira ile Sabah. ikıneı sırayı 51 milyar 53~ milyon lıra ile Hürrıyet. 3. sırayı da 46 milyar 95ü milyon lira ile Mıllıyet tjazetesı aldı. Halk BİnkaSI. 1994 yılı reklam gıderleri 130 milyar "50 milyon lira. 1995 yılı harcamalan da 239 milyar 186 milyon lıra. Bu bankanın 1995 yılında televizyon kanallanna verdiğı reklamlarda ilk sırayı 24 milyar lira ile atv alırken. gazetelere venlen ılanlarda ilk sırayı 19 milyar lıra ile Sabah uazetesı jldı Ziraat BankaSI: 1994 yıh reklam harcamalan 45 milyar2"7 milyon. 1995 yılı harcamalan da 340 milyar 258 milyon lira. 1995 yılında televizyon kanallanna \enlen reklamlar ıçinde ilk sırayı 12 mılyar414 milyon lıra ile HBB alırken. bu yılın ilk dört ayında da 16 milyar 862 milyon lira ile HBB bırincilığinı korudu. Gazetelere yapılan reklam ve ılan gıderlennde ilk sırayı 21 mıİyar H~*\ milyon lıra ile Sabah aldı. 1996 yılının ilk 4 aylık verilerıne göre ıse Türkıye gazetesi 2 milyar lıralık reklam alarak ilk sıraya çıktı. EtİbanlC: 1^94 y ılında radyo reklamlan için 29 mılvon. aazete reklamlan ıçin 5 mıivar nl A milvon lıra harcandı. 1995 yılında gazete reklamlan için 18 milyar 568 milyon lıralık harcamayapıldı. Çeşitlı dergılerdeki reklamlar için de 1 miİyar 597 milvon lıra harcandı. Vaklflar BankaSI: 1994 yıh için reklam giden olarak 129 milyar. 1995 yılı için de 2 7 8.9 milyar lıralık harcama yapıldı. 1995 yılında gazetelere toplam 85 milyar liralık reklam verilırken. televizyon reklamlan ıçın 34 milyar. özel radyolar için de 12 milyarlık reklam harcaması gerçekleştirildi. 1996 yılında da gazeteler için 34 milyar. televizyonlar için de 24.5 milyarlık reklam harcaması yapıldı. RP Grup Başkanvekılı Salih Kapusuzda DYP ile ortak yürüttüklerı basın yasası düzenlemesı konusunda bılgi verırken. amaçlarının "yalan haberi önleme. tek/ip mekanizmasını çalıştırma ve tekeUeşmenin önüne geçme" oldugunu söy ledi. Çalışmalan yürütürken önyargılı olmadıklannı savunan Kapusuz, yenı düzenîemede sahtekârlık içeren ve küçük çocuklara yönelik yayınlan ilgilendıren ıki madde dışında hapiscezalannın kaldırılacağını bildirdi. Kapusuz. üzerınde çalıştıklan düzenlemenın adının. "doğru haberalma \e kişilik haklanm konıma kanunu" olacaeını belirtti. ÜZYAZII ORHA\ BİRGİT Devlet, hızlı işlemeyen adaletın adalet olmadığını sık sık söyler. Hü- kümet programlarında partilerin se- çim bildirgelerinde bu sözü vurgula- yanlarla adaletin hızını kesmek için ellerinden geleni artlarına koymayan- lar, çoğu kez aynı kişilerdir. Bugün duruşması başlayacak olan "Susur- luk'taki kamyon kazası", gündeme milletvekillerinin yasama dokunul- mazlığı zırhının ınceltilmesı doğrultu- sunda girişimler getirdi. "Temiz top- lum" isteği içinde olan vatandaşlar. imza kampanyaları ile bu yoldaki eği- limlerini yansıtıyorlar. Işin komik yanı, bu isteği bir anayasa değişikliği ile gerçekleştirme gücüne ve yetkisine sahip milletvekillerimizin içinde de, sırf şan olsun diye sade vatandaşlar gibi bu kampanya dilekçelerini ımza- layarak "vicdanihuzur"a kavuştukla- rı sanısına kapılanların olmasıdır... Anamuhalefet partisinin önde gelen bazı yöneticı milletvekillerı de maale- sef bu gösterinin içinde boy gösterir- ken siyasi iktidar. "seçilmişler"in üze- rindeki dokunulmazlık şemsiyesinin altına "atanmış "lardan daha çok ki- şiyi almanın yollarını bulmakla uğra- şıyor. Geçen hafta TBMM Başkanlığı'na bu uğraşın sonuçlanndan birisi olarak Dokunulmazlık Şemsiyesigelen bir hükümet tasarısı. şu anda Adalet Komisyonu'nda görüşülmek için gündemdeki sırasını bekliyor. Tasarı. demokratikleşme çabalan iletabantabanazıt birbiçimde. 1961 Anayasası' ndan önceki bir askeri dü- zenı adeta hortlatıyor ve askeri ada- let hiyerarşisir.in ıçine "adli amirlik" sistemini yavaşça yeniden getiriyor. Bugünkü kuşaklar "adli amirlik" 6ü- zenini, haklı olarak bilmezler. 1960 öncesinde bir komutan "adli amir" sıfatıyla, birliğindeki askeri yargıcın da savcının da vereceği kararları onaylarsa, karar geçerli olabılirdi. 1960 askeri ihtilali ile iktidara gelen "Milli Birlik Hükümetı" haklı olarak çok eleştiriler almış olan bu sistemi, 1961 Anayasası'nda muhafaza et- mek ıçin ısrarcı olmadı. Şimdi TBMM'ye getirilen yasa tek- lifi ile askeri savcının bir kimse nak- kında dava açabilmesi "komutan"ın iznine bağlanıyor. Herkes bilir ki bu komutanın verdıği emirle görev ya- parken yasanın sınırlannı aşan "ast"ın savcı tarafından suçlanamayacağı demektir. Askeri kişı, zaten kendi yasaları ıçın ayrı statülere bağlıdır. Bu statülerona adamakıllı bir dokunulmazlık vermek- tedir. Bu yetmiyormuş gibi bir de ay- rı bir "komutan" barajı ile bu dokunul- mazlığı pekleştirmenin açıklamasını, kendisini 1946'lı yıllarda Mustafa Muğlalı olayını gündeme getiren De- mokrat Parti'nin devamı olarak gös- termek isteyen DYP nasıl yapabilir? • • • Atanmışların üzerindeki "dokunul- mazlık şemsiyesi"ri\ koruyan yasanın adı "Memurın Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat" adını taşıyor. Gü- nümüzde böylesine ağdalı bir Os- manlıca ile anılmasının nedeni ise bu kanunun 1913 yılında Osmanlı Mebu- san Meclisi tarafından çıkartılmış ol- ması. Bugünkü dil ile "Memurların Yargılanması ile Ilgili Geçici Yasa" olarak tanımlanabilecek olan bu ka- nunu hazırlayanlar "muvakkate" eki ile geçici olmasını amaçlamışlar; ama onlar bir imparatorluk ile birlikte tari- hin arşivlerıne karıştığı halde. yaptık- ları bu yasa, Cumhurıyefın de malı ol- mayı 83 yıldır sürdürmüş. Sadece sürdürmekle de kalmamış. Metin Göktepe olayı gibi, suçlanan görevlilerin yargı önüne çıkartılması- nı aylar boyu önlerken. çevresinı öy- lesine özendirmiş olmalı ki. Bakanlar Kurulu'nun gündeminde. bir iki baka- nın imza etmesiyle TBMM'ye sevk edilmesi beklenilen bir başka "doku- nulmazlık" şemsiyesini daha oluştur- muş. Vatandaşların, seçilmiş milletvekil- lerinin dokunulmazlık zırhları ınceltil- sin, küçültülsün diye imza kampan- yaları düzenlediği bir dönemde, par- lamenterlerin önüne DYP'Iİ Devlet Bakanı Nevzat Ercan'ın öncülüğü ile getirilmekte olan bu tasarı imam, mü- ezzin, vaiz, kayyum gibi din adamla- rını kapsıyor. Bürokrasi dilinde bu görevlilerin adı "Hademeı Hayrat"t\r. Geçen hafta Meclis Bütçe ve Plan Komisyonu'nda Diyanet işleri Bütçesi görüşülürken "hilafet" çağrışımları yaptırmak ama- cıyla perendeleratan bazı üyeleri son derecede mutlu edecek tasarı. yasa- laşırsa bir imamın görevinden dolayı yargılanması valınin başkanlığında. belirli daire müdürlerinden oluşturu- lacak komisyonun konuyu ele alıp so- ruşturmasına ve o soruşturma so- nunda "olur" vermesıne bağianacak. • • • Bilmiyorum bu yazının başlığı ola- rak "Dokunulmazlık Şemsiyesi" de- yimini seçerken, neyi amaçladığımı sizlere anlatabildim mi? Anlatamadıysam, bir kez de özet- leyerek deneyeyim: Dokunulmazlık olaymı gündeme getiren ünlü "Susurluk kazası"n\ anımsayın. Olayda ölenlerden Hüse- yin Kocadağ, yaşasaydı yargı önü- ne çıkması kolay olmayacaktı. çünkü devlet memuru olarak "Memurin Mu- hakemat Kanunu"r\a tabi idi. Abdul- lah Çatlı ölmeseydi onu da 1978'den bu yana yargı önüne çıkartamamış olan ve adresini "karakol" olarak ka- yıt eden devletin eli kolu mafya dü- ğümü ile bağlı olduğu için hareket edemeyecekti. Sedat Bucak, çok şükür hayatta, ama adamın hem yasal, hem feodal olmak üzere çifte dokunulmazlığı var. Tam sinirlenip sade yurttaşlar ola- rak "buyurun cenaze namazına" diye bağıracaktınız belki. ama sıkı durun i- mam efendiye de "dokunulmazlık" geliyor... GUNDUZ GOZUYLE MELİH CE\ DET ANDAY ; Okurlarımızla : Okurumuz Erdem Türkmence'den aldığım mek- tubuaşağı koyuyorum. Bu mektupta "toplantıyap- mak" dışındaki bütün değınilere katılıyorum. "Top-. lantı yapmak". "konuşma yapmak" örneklerine ge- lince: "toplandık", "konuştum" demek dururken yardımcı eylemle ışi uzatmağa ne gerek var! ; Süleyman Nazif, "Şuyapmak eylemi dilimizıyı-1 kacak" dermiş. ; Erdem Türkmence'nin mektubu: - "Sayın Anday Konuşmada ve yazmada kullanılış yoldamı beni rahatsız eden birkaç sözcük hakkında size başvur-* mak durumundayım. Bu sözcüklerden ilki, 'yüzj den' ya da 'yüzünden' sözcüğü. 'Yüz' kökünden tü-t retilen bu sözcüğü çoğu yazar ve konuşmacımız olumlu bır durumu anlatmak için kullanıyor. Bildi- ğimce 'yüzünden' sözcüğü ö/rolumsuzluk belirte-' cidir. Bunun en güzel örneğinı de 'Alnımdaki bıçak yarası/senın yüzünden' dizeleriyle Orhan Veli ver-î miştır. Oysa sız. Cumhuriyet gazetesinın 5 Kasım 1996 günlü sayısında yayımlanan 'inciler Üstüneî adlı yazınızda söz konusu sözcüğü olumlu anlarn^. da kullandınız. 'Bu yüzden olacak, eskı şiirimizde sevgilin/n yalnız dişleri değıl. tatlı sözleri de ınciyeı benzetilirdi.' diye yazdmız. Ben o tumcede '-yu-ı zünden' demedim; '-yüzden' dedim derseniz, bu-, nu, aradakı köken aynmını açıklamanız gerekecek: Çünkü sözlüklerimizde 'Yüz' kökünden '-den' du- rum ekiyle türetilmiş bir belirtece (zarf) ben rastla^ madım; '-yüzünden' sözcüğünden 'ünden' ekiatı-' lıp yerine '-den' ekigetirilince anlam değişimine uğJ ruyorsa onu da bilmek, bir okur olarak, hakkımıi oluyor. Ikincisı, 'tahakkuk', 'tahakkuk etmek-ettirmek' karşılığınayakın bir anlamda kullandığımız 'gerçekf leşmek' ya da 'gerçekleştırmek' sözcüğüdür. Ço- ğu yazar ve konuşmacı, 'M. Cevdet bir toplantı yap-{ tr diye konuşacak, yazacak yerde 'M. Cevdet biij toplantı gerçekleştırdi' ya da filanlarca gerçekleş-^ tirilen birtoplantıda konuştu.. biçimindeyazıyor, ko- nuşuyor. Uçüncü sözcüğümüz ise, dilin kullanımında sık yinelenen 'birçok' sözcüğüdür. Bilindiği gibı, bile- şik birnicelik sıfatı olan 'birçok' sözcüğü, Osman- lıcanın sayısallık içeren 'müteaddit' sözünü karşı- lamaktadır. Çoğul ıçenklı bir sıfattır. Genel dılbilgi-, sı kurallanna göre de. bir durumda nıteleyen söz-> cük çoğul ise nıtelenen şey çoğullanmaz. Yani 'bir-' çok kitaplar' değil, 'birçok kitap', 'birçok insanlar' değıl, 'birçok insan' biçiminde yazılır, konuşulur. Okullarda bize oğretılen bu. Ama çoğu kişi. tümce içinde nıteleyeni de nıtelenenı de çoğullayıp geçi- yor. Sayın Anday, Dilin insan için, toplum için önemini bilenlerden-' siniz. Türkçeyı en iyi ve en doğru kullanan yazarla- rımızdan, düşünürlerimizden olduğunuz için size. başvuruyorum. Toplumumuza dayatılan 'çağ atla-, ma' saçmalığı bakınız ülkeyı ve ulusu ne duruma düşürdü. Eskiden bır Türk Dil Kurumu vardı. Başı- mız sıkıştıkça oraya başvuruyorduk. Şimdi yok. Arapçanın, Farsçanın baskısından dilimizi kurtara-, lım derken, korkunç bir BatıWMS baskminâ u^râV dı dilimiz. Insanımo, şaşırdı; ana.dilmin sözcüklerink bile doğru kullanamaz oldu. Lütfen bize ünlü bîlge> Konfüçyüs 'ün dil üstune dediklerini anımsatınız. ' Saygılar sunanm. Esenlikler dilerım." Kocadağı görevden alırdım1 Erbakan:Devletin içindeçeteolmazHabcr Merkezi - Ba^ba- kan Necmettin Erbakan. Su- surluk kazasında Bahçelıev- lerkatlıamı zanlisi Abdullah Çatlı yla aynı arabada bulu- nan ve yaşamını yitıren eskı tstanbul Emnıyet Müdür Yardımeısı Hüseyin Koca- dağ'ı yaşasaydı görevden alacağını söyledi. Erbakan dün Ovaakça Do- ğalgaz Kombine Çevırım Santrah'nın temelini atmak için uçakla Bursa'ya gıder- ken gazetecılerın sorularını yanıtladı. Susurluk'takı ka- zayla ılgılı olarak "Vâşasay- dı Kocadağ'ı göre\den alır- dım" dıyen Erbakan. hiçbır polısın aranan bir zanlıyla aynı arabada bulunmasının kabul edılemeyeceâıni söy- ledi Soruşturmanın savcılık. DGM ve İçişlerı Bakanlığı müfettişlennce üç koldan sürdürüldüâünü belırten Er- bakan. kımsenın PKK ile mücadelenin arkasına sakla- narak yasadışı faaliyetlerde bulunamayacağını belirtti. "De\letin içinde çete olmaz,! çete olursa dağıtırız'" dıyen 1 Erbakan. olaydan sonraki' sessizliğinın soruşturmayr etkılememek ve dev letin hi-' yerarşısine bir zarar verme-' mek amacını taşıdıâını söy-' ledı. Başbakan Necmettın Er- bakan. AKAP Genel Başka-i nı Mesut V ılmaz'ın Cumhur-, başkanı Sülevınan Demi J rel'e. Demırel'ınde kendisi-» ne verdığı bilgiler hakkındai da konuştu. Demırel'ın bel-, gelerın Istanbul Emnıyet Müdürlüğü'nde bulunduğu- nu illettiğini bıldıren Erba-' kan. müfertişlerin buralarda. ıncelemelery aptığını. her şe-^ yin yazılı olarak alındığını' ve dev letın zaptına geçirile- ceâıni kavdetti. Ovaakca santralı krizi Başbakan hn attığı temele RPlimilletvekilikarşı LEVEVTGENCELÜ BL'RSA - Başbakan Nec- mettin Erbakan'ın temelini attığı Ovaakça Doğalgaz Kombine Çevrım Santra- lı'na (DKÇS) Refah Partisi Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınba>ır karşı çıktı. Yal- çınbayır'ı destekleyen ANAP'Iı Bursa Büyükşehir Beledıye Başkanı Erdem Sa- ker de santralın yapımına karşı olduklarını söy ledı. Ovaakça Doğalgaz Kom- bine Çevrim Santralf mn te- meli. Erbakan tarafından dün törenleatıldı. Erbakan, törende yaptığı konuşmada. santralın Keban ve Atatürk barajlarından da- ha fazla elektrik üreteceğını söyledi Hızla kalkınan ve yeni dünyanın öncüsü olan türkiye'nin nüfusunun 70 milyona yaklaştığını hatırla- tan Erbakan. bu çerçevede kişı başina tüketılen yıllık elektrik mıktarmın mutlaka arttırılması aerektıâinı bil- dirdi. TEAŞ Genel MüdürüAfif Demirkjran. törende y aptığı- konuşmada. Türkiy e'nin ge- lışmesine paralel düzeyde^ artan enerji ihtiyacınm karşı- 1 lanması \ e buna bağlı olarak^ 2000'li y ıllardaki hedefleriı> yakalanması aç/sından Ova< akça Doğalgaz Kombine^ Çevrım Santralfnm (D-* KÇS) büyük önem taşıdığı-î nı belırrtı. Öteyandan. Refah» Partisi Bursa Millervekıli Er-.' tuğrul Yalçınbayır. törendefr; önce gazetecilere yaptığı açıklamada. Ovaakça D-» KÇS'nin "Bursa'nın kalbi-, ne saplanmışbir hançer" ol-; duğu yolundaki görüşünü, koruduğunu söyledi. -Sant- ralın yapımına şu anda da karşıyım"dıyen Yalçınbayır. kendısının de ıçinde bulun-, duğu bırgrup tarafından yü-, rütmenın durdurulması ama-ı cıy la Bölge Idare Mahkeme-' sı'ne yaptıklan başvurunun sonucunu beklediklerıni" kavdetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle