27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5AYFA CUMHURİYET 19 ARALIK 1996 PERŞEMBE 14 KULTUR .^ersonel kıyımını sürdüren Kültür Bakanlığı, opera ve baleye prodüksiyon bütçesi olarak sadece 140 milyar lira ayırdı 4 Püfiir püiür milli kültür'e doğruKültiir Servisi - TBMM'de Kültür Bakan- gi bi'tçe görüşmesinde. RP mılletvekılleri- in kültür ve sanata yönelik özellikle senfo- i, opera ve baleye ilişkın şörüşleri tepkilere ol açarkan Kültür Bakanı îsmafl Kahraman, öhaönce Bütçe ve Plan Komısyonu'nda ope- n-baleye aynlan ödenekten yapılan 50 mil- yirlık kesintinin yenıden Devlet Opera ve Ba- İsi'ne aktanlmasına karşı çıktı. Kültür Ba- kuılığı bütçesi, Bütçe ve Plan Komısyonu'nda gSrüşülürken, opera ve bale bütçesinde yatı- rm projelerinde yer alan 50 milyar liralık ölenekten kesinti yapılarak bu para Hacıbay- nm Camii'nin çevre düzenlemesine \e An- kıra Kalesi'nin onanmı ıçin Kültür ve Tabi- a Varlıldannı Koruma Genel Müdürlüğü'ne aitanlmıştı. Komisyonda buna karşı çıkilıp bitçe görüşmesinde düzeltilmesi görüşül- rrüştü. Ancak yapılan oylamada opera v e ba- leye 50 milyarlık ödeneğin aktanlması red- dtdildi. Bakan Kahraman da bu paranın tek- rar opera v e baleye aktanlmasını kabul etme- dı Külrür BakanlığYnın 1991 yılmda genel bitçede binde 7 ! olan payı 1997'de binde 42'ye düştü. 1997 Kültür Bakanlığı bütçesi 26 trilyon 337 milyar 950 milyon lira olarak kibul edildi. De\let Opera ve Balesı'nin büt- çesi isebakanlıkbütçesinınyüzde 19.89'unu içeriyor. De\ let Opera ve Balesi bütçesi üç ay- n bütçeden oluşuyor: Personel, cari ve yatı- nm. Bu yıl 5 trilyon 190 milyar olan Devlet Opera ve Balesi"nin bütçesinin 4 trilyon 900 milyar lirası personel, 140 milyar lırası cari, 150 milyar lirası da yatınm bütçesini oluştu- ruyor. Kesinti yapılan 50 milyar lira yatınm bütçesinden. Ortaya çıkan sonuca göre, Bakan Kahra- man'ın Devlet Opera ve Balesı'ne aynlan ödeneğin yüzden 100'ün üzerinde arttınldı- gını açıkJamasına karşın, bu artışın sadece personel harcamalanna yönelik olduğu görü- lüyor. 1997 yılında Devlet Opera ve Balesi (An- kara, Istanbul. Izmır ve Mersın), can bütçe- de yer alan prodüksiyon parasıyla yani sade- ce 140 milvar lira ile yeni yapıtlar sahneye ko- yabilecek. Kültür Bakanlığı'nın bu yıl 4 ayn operaya ayırdığı prodüksiyon parası 140 mil- yar lira. Eski Dev let Opera ve Balesi Genel Müdü- rü ve orkestra şefi Rengim Gökmen. bu tar- tışmalara iliışkın olarak "Belki Osmanlı !m- paratorlugu döneminde bile nıstlanmav an ge- rici düşüncenin hurtladığını düşünüyorunT dedi. Atatürkün ve İsmet İnönü'nün döne- minde TBMM'nin çok daha ilen bir düzey- de olduğunu vurgulayan Gökmen. sanata bu türyaklaşımın çağdaş ve ilerici Türkiye'deger- çekten üzüntü verici olduğunu söyledı. Ata- rürk'ün Kurtuluş Savaşı sonrasında konserva- tuvankurduğunu.CSÖ'yuhalkamalettiğini. Tatbikat Sahnesi'ne Ebert ve Hindemitfa'i getirdiğinı. Saygun'lan. Akses'len yüreklen- dirdiğini anımsatan Gökmen. "Herhalde Ata- türk, 1900'Iü vıllarda 2000'lı yıllara girerken sanata ve külrure bambaska, daha farklı, sıcak bir yaklaşım olacağını düşünüyordu. Onun düşüncesinin çok gerisinde kaldığımızı düşünüyorum" dedi. Personele hukuk dışı u> gulamalar Bütçe görüşmesinde RP'lılerpüfürpüfür milli kültür estirecekleri'nı söylerken, Kültür Bakanı Kahraman'ın bakanlıktaki personel kı- yımı, gerekli tüzüklen çıkarmayan bakanlı- ğın "sessiz sedasız çıkardığı yönetmelikler' v e göreve geldiğinden bu yana "tcraat'ı; RP'li- lenn opera-bale ve senfoniye yönelik görüş- leri ve Atatürk takvıminin basılmaması tar- tışmalan arasında gündeme gelmedi. Kültür Bakanlığı ızleyeceği yolu, ilkelerini ve yön- temlerini net bir bıçımde açıklamadı. CHP Grubu adına konuşma yapan eskı Kültür Bakanı ve Içel Milletvekili FikriSağ- lar. Kültür Bakanlığı'mn yaklaşık 9aylıkuy- aulamalanndanörneklervererekbakanlığın, beğenmedıkleri.eleştirdıkleriSHP-CHPdö- nemı Kültür Bakanlığfna alternatıf olacak somut bir program açıklayamadığını vurgu- ladı ve "Geride bıraktıgımı/ yaklaşık dokuz aylık dönerru milli kültür adına. evrensel kül- türü paçav raya çe> irmck gibi hamasi nutuk- lar atmak. el ense kültürünün opera ve bale sanatından dahagelişkinolduğundan bahset- mek, muhteşem müesseseler olarak nitelenen tekke ve tarikatlara iadei itibarda bulunarak Atatürk ilke ve devrimlerine açıkça saldır- makla geçmiştir. Bu süreç a> nı /.amanda uy- dumıa gerekçelerk1 devri sabıkyaratmaya ça- hşılan. ulusal külrüriimüzün ve dinimizin en temel unsurlanndan biri olan hoşgörüyü hi- çe sayarak. inanılmaz bir personel kıyımının gerçekleştirildiği bir dönem olmuştur" dedi. 'Personel üzerinde hukukdışı tasamıflann' bu dönemin en dıkkat çekıcı özellıklennden bin olduğunu belırten Sağlar. bunun onur kı- ncı, aşağılayıcı düzeye ındirgenerek. aılc dü- zenlenni yok edecek denlı sorumsuzca. kın- le ve nefretle yapıldığına dikkati çekti Sağlar, mevcut durumu ve yapılan baskı- lan örnekler v ererek aktanrken, görevden alı- nan devlet memurlann idan yargıya başvu- rarak geri dönme haklannın yargıda yok edıl- mesi ve kamuoy u desteğinin ortadan kaldınl- ması için, 'Tera^Kurulu'ncasorusturmaaçıl- ması vecezalandınlması' yöntemının uygu- landığını belırttı.Bugüne dek uydurma >uç- lar nedeniyle açılan sorus.turmalardan sonra görev den alınan ya da sürgüne gönderilen ba- kanlık personeli sayısının 508 olduğunu söyleyen Sağlar, soruşturmalarda,aklananya Bakanı İsmail Kahraman, opera ve baleye aynlan ödenekten yapılan 50 milyarlık kesintinin yeniden Devlet Opera ve Balesi'ne aktanlmasına karşı çıktı. Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, "Geride bıraktığımız yaklaşık dokuz aylık dönem, milli kültür adına, evrensel kültürü paçavraya çevirmek gibi hamasi nutuklar atmak, el ense kültürünün opera ve bale sanatından daha gelişkin olduğundan bahsetmek, muhteşem müesseseler olarak nitelenen tekke ve tarikatlara iadei itibarda bulunarak Atatürk ilke ve devnmlerine açıkça saldırmakla geçmiştir" dedi. da zorlamalarla cezaya çarptınlan, ama ıdari mahkemelerce görev lenne iade edilen per- sonel sayısı artınca, bakanlık üst yönetiminin bu kez Teftış Kurulu Ba$kanı'nı görevden aldığına. aynı dosyalann yeniden teftiş kuru- lunagöndenlerekdahaağırcezalarverildiğı- ne dcğindi. Yeni projeler üretümi>or Yüzlerce geçici işçinin işine gerekçesiz olarak son venidiğini de sözlerine ekleyen Sağlar. "Sayın Bakan İsmail Kahraman'ubi- neysel ilişkiİerinde,çok uvgar bir insan olarak tanıvonım; üstelik de hukukçudur. Belki de, IHI konulardan haberivebilgisiyokturdiyedü- 'îünüvonım. Eğer. bilgisi varsa, doğnısu hu- kukçu kimüginden de kuşku duymak gerekir; yok bilmiyorsa, mevcut kadro, kendisini ya- nıltryor demektir" dedi. Yapılan yasul tahsıslerle AKM alanı ve Yıl- dız Sarayf nın çeifitlı mekânlannda çalışma- lannı sürdüren kültür ve sanat örgütlerinin •yasadışı birişjemle" tahlıye edildığine dikka- ti çeken Sağlar, son ömeğin Mimarlar Oda- M'na tahsıs edilen karakol bınısı olayı oldu- ğunu belırtcrek. *Buradahukuk,emniyıetgüç- kriv lc birlikte katJcdilmiştir. V ürürmeyi dur- durmakaranna rağmen,bu icrasürdürülmek- tedir. Oysa. yargı ve hukuk. burada bakanlı- ğın vapnğının aksini cmrermektedir" dedi. Sağlar. geçen dönemin 'akılalmazkötülük- Sergi Dolmabahce Sarayı'nda Italyan grafik sanatı ile Islam dünyası Kültür Servisi - TBMM Başkaru Mustafa Kalemli'nin himayelerinde, Milli Saray- lar Daıre Başkanlıgı ve Istan- bul Kültür Merkezi'nın ışbır- liği ile düzenlenen, "Doğu'ya Bakş: Neoklasik'ten 20.YÜZ- yri'a ItaK-an Grafik Sanab'nda Islam Dünyası" adlı sergı, Dolmabahce Sarayı Cariyeler Bölümü Giriş Salonu'nda zi- yarete açıldı. Yetmişi aşkın eserden oluşan sergi, 31 ocak tarihine kadar, pazartesi per- sembe günleri dışında her gün 9.00-15.00 saatleri arasında sanatseverlere açık kalacak. Aynı sergi 14 mart-27 nisan tarihleri arasında Roma Ulu- sal Grafik Enstitüsü'nde yi- nelenecek. Sergi ve aynı isimde ya- yımlanmış olan kitap Vehbi Koç Vakfı ve Fiat Türkiye Grubu'nun katkılan ile ger- çekleştinLı tstanbul-ltalyan Kültür Merkezı tarafindan, Italya'da bulunan çeşitli müzelerden getirilerek Italyan Grafik Ens- titüsü Koleksıyonu tarafin- dan toplanan eserler, özellik- le 19. yüzyılda, Batı sanatın- da etkili olan oryantalist eği- lımini yansıtıyor. Doğu kent- lerinden görünümlerin, kent yasamında kesitlerin ve fi- gürlü kompozisyonlann yer aldığı eserlerde, ressamlann o devirde Osmanlı toprakla- n içindeki Islam dünyasına karşı olan ilgilenni ızlemek mümkün olacak. 18. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında yaşamış olan Lab- ruzzi, Alberto Passini Cesa- ra Biseo, Herman Corrodi, Moses Levy, Ernesto Ballari- ni. Johann Jacab Fre>, Pietro Bello ve Fausto Zonaro gibi ünlü oryantalistlenn ımzası- nı taşıyan, Italyan grafik sa- natından seçkın örneklerin görülebileceği sergide; sulu- boya. karakalem. lavi. pastel, gravür, lıtografi ve kanşık teknilde meydana getirilmiş eserler veralıvor Rolling Stones turnede Kültür Servisi - Rock mü- ziği topluluğu RollingStones yeni albümlennin kaydı için stüdyoya gırdıler. Grup. bu yaz yeni albümün tanıtımı için de büyük bir tumeye çı- kacak. Grubun beyni ve flaş ismi MkkJagger'ın basın servisi. 1995 yılında çıkanlan *\b- odoo Lounge" albümünün ta- nıtıldığı turnenin başansın- dan sonra grubun bu yaz da büyük bir turneye çıkmaya karar verdiğini bildirdi. Bu albümdenelde edilen 410 mil- yon dalarlıkgelınn. 115 mıl- yon dolannın Mick Jagger"a ait olduğu belirtildi. Grubun çıkacağı rurne ile ilgili olarak U 53 yaşındaki Jagger.50yaşındaki Ron VVo- od,55vaşındakiCTıarfie\Vatts ve 53 yaşındaki Keith Ric- hard. bu küçük konserlerde çalmanın zevkiniyeniden tat- tılar. Onlann müziği bırak- malarını ve ölmelerini bekle- yenler >ar, ama bu zevk sür- dükçe, ne müziği bırakacak- lar, ne de ölecckkr" ifadesi kullanıldı. İngiliz tiyatrolan kapanmanın eşiğinde LONDR.\ (A.\) - Ingilte- re'de tiyatrolann mali sıkıntı- dan dolayı kapanmanın eşıği- ne geldiklen ve yakında son perdeyi ındirmek zonında ka- labılecekleri bildirildi. İngiliztiyatrolarmın gelece- ğine ilişkin araştırma yapan bağımsız bir komisyonun ra- poruna göre, devletin tiyatro- lann para sıkmtısına çözüm bulamaması halinde, tiyatro- lar yakında sahneden çekile- bilecek. Toplam bir milyar sterlinlık (1.7 milyar dolar) ingiliz tiyatro sektörünün bel- kemiğini, devlet tarafindan sübvanse edilen tiyatrolar oluş- turuyor. Ingiltere'de tiyatrolar yılda 23 milyon seyirci çekıyor. Bu- na karşılık maç seyircisinin sayısı 21.8 milyona ulaşıyor. lngiltere genelinde hâlâ ayak- ta kalabılen 33 tıyatronun top- lam birikmiş borçlan silmesı ve tiyatrolara verilen yıllık sübvansiyon miktannın 51.4 milyon sterline (85.74 milyon dolar)yükseltilmesi isteniyor. Tiyatrolann idare-işletrne kötülüğü nedeniyle bu sektör- de ücretlerin ve kalitenin gıderek düştüğü, geleceğın tiyatro sanatçılarının yetış- tirilemediği de belirtiliyor. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Hüseyin Akbulut i Opera ve bakmmn nasılolaeağı tartişûmah'Kültür Servisi - Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Hüseyin Akbu- lut, Kültür Bakanlığı bütçesinde ope- ra-bale tartışmalanna karşılık u Ope- ra ve bale birim mi tartışmasının ye- rine, 'Bizim opera ve balemiz nasıl olmalı" sorusu sonılmalıdır" dedi. - Opera ve baknin Türk kültürün- deki yeri taröşmalan yapılıvor. ne der- siniz? AKBULUT- Doğrudur. Son yıllar- da "Opera ve bale bizim mi" tartı şma- lan yapılıyor. "Sinema, tiyatro bizim mi" tartışmaları daha az yapılıyor. 'Futbol, basketbol bizim mi" tartış- malan hiç yapılmıyor. Bunu iyimser bir görüşle opera ve bale sanatının toplum yaşamırruzda özellikle son yıl- larda varlığını daha fazla duyurması gerçeğiyle de yorumlayabiliriz. Ancak marjinal tartışmalann yan- lışlığını birkaç cümle ile belirrmek is- tenm. Kültür sorununu irdelerken söy- lendi. ince deyişlerimiz. türkülerimiz bizimdir. Ancak onlann gelişmesi ça- ğın son teknikleriy le işlenerek ev ren- sel boyut kazanması amaçtır. Türk kül- tür ve sanatı bu anlayışla uygarlık dün- yasında yerini alabilir ve kültür de- ğerlerini ancak bu anlayışla dünyaya sunabilir. Kaldı ki kitle iletişim araç- lannın tüm kültürel sınırlan ortadan kaldırdığı, bireyin her türlü kültür sa- nat ürününe rahatça ulaştığı çağı ya- şıyoruz. Böy le bir çağda ulusal kültü- rümüzün korunması, ancak onun ev- rensel boyut kazanması, başka bir de- yişle bu yanşta yerini almâsıyla müm- kündür. Işte bu operadır, baledir, sen- fonidir. Bu yapılmazsa yalnızca ken- dimız söyler, kendimiz dinleriz. Özet- le söylemek gerekirse, opera ve bale bizim mi tamşmasının yerine, "Bizim opera ve balemiz nasıl olmalı** sorusu sorulmalıdır. Kısaca konulannı ve kay- nağını ulusal kültürümüzden alan ope- ra ve bale repertuvanmn zenginleşti- rilmesi. düzeyinin sürekli yükseltil- mesi sorunu tartışılmalıdır. - Türk toplumu opera ve baleye ilgi gösteriyıor mu? Sayısal vtriler neterdir? AKBULUT - Ben yalnız opera ve baleye değil, yaratılan iyi ve güzele bi- zim insanımızın düşünülenin de öte- sinde ilgi gösterdiğini yaşadım ve gör- düm. Işte Hipodrom konserleri. Aspen- dos Opera ve Bale Festivali, Atatürk Spor Salonu konserleri. Marmaris Açıkhava Tiyatrosu"nda ve Efes'te gerçekleştirilen sanat etkinlikleri... Bu mekânlan dolduran on binlerce insan. Devlet Opera ve Balesi'nin Antal- ya'da, Van'da, Diyarbakır'da gerçek- leştirdiği etkinlikler... Bu etkinlikler- de kültürel altyapısı bile olmayan il- lerimizdeki yoğun ilgi bizi düşündür- melidir. Opera. bale ve çoksesli müzikte ne- den 3.4 ilimizle sınırlı kalındı diye dü- şünmeliyiz. Sözü edilen kurumlan- mızı Türkiyemizin dört bir yanında oluşturabilseydik. bugün çoğulcu top- lumun, demokrasimizin çok daha önemli bir noktada olacağını düşünü- yorum. Devlet Opera ve Balemizin son yıllarda gördüğü ilgi. olanaklan öl- çüsünde çok büyüktür. 1995-96 >,anat sezonunda 558 temsil gerçekleştiril- miş. 76 eser sahnelenmiş. 71 yurtiçi tumesi yapılmıştır. Ulaştığı izleyici sayısı 390.645 kişidir. Aydaortalama 24 temsil sergıleyebilen dev bir kurunı dur. Sanınm opera ve baleye ilgi ol- madığını söyleyenler etkinlikleri izle- meyenlcrdir. -Opera ve baleyi kaç kişi izlryor, sen- foni orkestralannı kim dinliyor? Bu kunımlar özelleştirilsin düşüncesi sık sık dile getiriliyor. Ne dersiniz? AKBULUT- Opera ve balenin var- lığının ve bu sanat dalına yapılan har- camalann bu anlayışla ölçülmemesi ge- jfVonulannı ve kaynağını ulusal kültürümüzden alan opera ve bale repertuvanmn zenginleştiriimesi, düzeyinin sürekli yükseltilmesi sorunu tartışılmalıdır. rektiğine inanıyorum. Opera, bale ve çoksesli müzik yapan çağdaş kurum- lar, Cumhuriyet ile başlayan süreç için- de "süslü" birer eğlence aracı olmak- tan çıkarak özgür düşünce ortamının yaratılması ve çağdaş toplumun oluş- turulması için yer alan kunımlardır. Ter- si bir anlayışla nereye vannz? Daha çok kişinin ilgi duyduğu arabesk mü- ziğe yatınm yapalım! Tolstoy'u, Dos- toyevski'yi, Kemal Tahir"i kaç kişi okuyor? Bunlara para harcamayalım. bütçelenni kısalım! Bu anlayışla ya- ratacağımızdünyabeni ürkütüyor. Bu- gün çevremizi saran ucuz yoz eğlen- ce dünyasının. arabesk dünyanın, ucuz pembe dizilerin okunduğu, dinlendi- ği. yaşandığı bir dünya! Oysa uygar dünyanın ölçüsü. gerekli ve yararlıy- sa, okunması, izlenmesi ve dinlenme- si için ona daha çok yatınm yapmak olmalıdır. - Devlet Opera ve Balesi devletin sır- tında yük mü, dünyada devletin des- teklediği opera ve bale kurumu var mı? AKBULUT-Dev let Opera ve Bale- si Kültür Bakanlığımıza bağlı bir sa- nat kurumudur. Kültür Bakanlığı'nın oütçedeki payı 1991 yılında binde 7, 1992 yılında binde 7.5,1993'te binde 6.5, 1994'te binde 5.5, I995'te binde 5. 1996 yılında binde 3.5'tir. Kısaca devlet bin lirasından yalnızca üç bu- çuk lirasını kültüre ayırmaktadır. 1995 yılında aynlan bu payın yüzde 16'sı Devlet Opera ve Balesi'ne aynlmıştır. Yani binde 3.5'in yüzde I6'sı. Bu ra- kamla Devlet Opera ve Balesi'nin dev- letin sırtında ne ölçüde yük olduğu anlaşılıyor. Kaldı ki Devlet Opera ve Balesi "ne verilen ödeneğin yüzde 94'ü personel giderlerine, yüzde 3'ü yatı- nmlanu yüzde 3'ü cari harcamalaraay- nlmaktadır. Av rupa'daki en büyük opera ve ba- le topluluklannın deviet operalan ve- ya dev letın destekledıği operalaroldu- ğunu söylemeye gerek yoktur. Başta Almanya ve Avusturya'daki operala- n sayabiliriz. Fert başına düşen milli gelirin çok yüksek olduğu ve eğitim sorununu çözmüş ülkelerde bile sanat kurumlannın yalnızca gişe gelirleriy- le yaşayamadıklannı. bu tür gelirlerin, giderlerinin en fazla yüzde 25'lerdü- zeyinde olduğunu belirtmeliyim. Bu anlayışla opera ve balenin yeni kaynak- larakavuşturulması doğrudur. Ancak özelleştirme düşüncesinin tamamıyla yanlış olduğu da ortadadır. Asıl tartışılması gereken, Devlet Opera ve Balesi'nde ve diğer sanat kurumlannda bugün önemli bir po- tansiyel bulunmaktadır. Ancak deği- şen dünyada ve sanat ortamında, ku- rumlann ihtiyaca bugünkü eskiyen sıstem ve yasalan ile cevap vermele- ri mümkün görülmemektedir. Kurum içindeki sanatçılann çalıştıklan veba- şanlı olduklan ölçüde en ileri konum- da yer alabilecekleri bir statü yaratıl- madıkça belli ölçüden sonra çalışma ortamının yaratılması güçtür. Diğer yandan kurumlann olabildiğince sa- natlannı üretmeye, daha çok etkinlik yapma ve daha çok kişiye ulaştırma- lan amaç olmalıdır. Bugünkü sistem- le bu sonuç kurumlan yöneten kişile- nn idealizmine bağlı bulunmaktadır. Oysa sistem bunu kendiliğinden ge- tirmelidir. Sanat kurumlanmıza geti- rilecek sistem ile kurumlan daha çok ve düzeyli sanat üretmeye, sanatçısı- nı ve kurum çalışanını daha çok çalış- maya ve üretmeye yönlendirecek, bunu yaptığı ölçüde. sonuçlannın kendisine yansıyacağı bir sistem tartışılmalı ve gerçekleştirilmelidir. lerveyanhşlarlaboşageçen' ilk dört aylık sü- recinın bir 'paranoya anlayışı'nın bakanlığa gırmesıne neden olduğunu belirterek. böyle- ce Kültür Bakanlığı'nda yeni bir proje yaşa- ma geçınlmediği gibi, başlatılan projelerin de rafa kaldınldığını vurguladı. Sağlar. tarihi eserlerin iadesi konusunda dokuz aydırhiçbirçaba gösterilmediğini, ba- kanlığın ilgisız kaldığı Türk cumhuriyetle- riyle ilişkılerde en etkın ve üretken kurum olan TÜRKSOY'la ilgili ciddi kaygılar taşı- dığını. kültür ve sanat yasamında sanatsal ve ekonomik özerkliği sağlamak için kurulan Ulusal Sanat Kurulu'nun yasallaşması için çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Geçnûşi yaşatmak. geçmişteyaşamak değil- dir. l'lusal kültüre sahip çıkmak. onu. gecmi- şin dar kalıplanna hapsetmekle değU, evren- sel kiütiuie kucaklaştırmakla o)ur" dedi. Sağ- lar, konuşmasında yapılan uygulamalara yö- nelik şunlan söyledi: 9 Kültür ve tabiat varlıklannın korunma- sıyla ilgili 2863 sayılı Kültür Varlıklan Ka- nunu'nda 'yapılmak istenen degişiklikler". mevcut koruma anlayışına ve Kültür Bakan- lığı'nın bu alandaki fonksıyonuna vurulmak istenen bir 'darbe'dir. Çünkü. bakanlığın te- mel görevleri, taşınmaz kültür varlıklannın ko- runması ile ilgili tasarruf. beledıyelere dev- redilmek ıstenmektedir. Bu, büyük bir yan- lıştır, kaldı ki. mevcut sistem içerisinde yerel yönetımler de zaten bu konuda söz ve yetki sahibıdir. • 53. hükümet döneminde kültür ve tabi- at varlıklannı koruma kurullannın uzman üyelerikeyfibirtasarruflagörevlerindenalın- mıştır. "Olağanüsrü büyük rantlann' söz ko- nusu olduğu bu alanda. bilim adamlannın keyfi biçimde görev lennden uzaklaştınlma- lan Yüksek Kurul'un ilke kararlannın değiş- tirilmesi. bakanlığın rant dağıtma hazırlıkla- n içersine sokulduğu kuşkulannı bize çağnş- tırmaktadır Çeşme. Sanyer. Beykoz ve ben- zeri yerlerdekı SİT alanlannın daraltılma iş- lemlen de kuşkuyla takip edilmeli ve incelen- melıdir. # Ülkemizin en önemli koruma projele- nnden biri olan Pamukkale projesi, son aşa- masına gelmişken, projenin gerçekleştirilme- sinde çok önemli işlev üstlenen Hacettepe Ünıversitesi devTeden çıkanlmıştır. Birbilim kurumunun projeden soyutlanarak yerine özel bürolann getirilmesi ve yerel kuruluşlann dış- lanmaM, projelerin geleceği açısmdan kaygı yaratıcıdır. Bakanlığın bilime karşı olan tav- nnın da açık bir göstergesidir. 0 Her türlü düşünceyi içeren kitaplann, ta- raf olunmadan, kütüphanelerde yer alması gerekırken, görmekteyız ki. şimdi, durum de- ğı^ıktir. Kütüphaneleriçinsatın alınan günlük gazeteler ve ha- berdergılerininabonelikleri ip- taledilmiştir. Böylelikle kütüp- haneler. î 991 'de olduğu gibi Resmi Gazete dışında gazete girmeyen kurumlara dönüştü- rülmüştür. Alınacak kitaplarla dergiler arasında dini içerikli olanlar önemli bir bölümü oluş- turmaktadır. # Dev let Tiyatrolan, Devlet Opera ve Balesi, Cumhurbaş- kanlığı Senfonı Orkestrası gibi özerk sanat kurumlannın özerk- liklerini ortadan kaldıracak, "mü- dahaleci bir düzenleme hazuiı- ğuıda'olunduğu söylentileri var- dır. bu doğru mudur" 7 Bu arada Nevşehir'de kurulması için ha- zırlıkları tamamlanan semah grubu konusunda da bir ilerle- me kavdedilmiş midir? 9 İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası konuğu olduğu v e bi- letleri satılan yurtdışı konserine gönderilmemiş, İstanbul Opera ve Balesi 'nin Danımarka turne- si ise son anda Dışişleri Bakan- lığı'nın ginşimleriyle gerçek- leşmiştir. CSO'nun ocak ayın- daki Amerika furnesinın de ay- nı akıbete uğrayacağından kay- gı duyduğumu vurgulamak ıs- tiyorum. # Dev let Opera ve Balesi' ne aynlan ödeneğin yüzde 100'ün üzerinde artınldığı basına açık- lanmış, bu artışın sadece "per- soncl harcamalan' olduğu bıle- rek ya da bılmeyerek söylenme- miştir. Ancak, gerçekten opera ve baleye sahip çıkılmalıdır. # Aspendos Festivali, 'ulus- lararaa" olarak mutlaka destek- lenmelidir. Aynca bale ve ope- ra çalışanlannın kadrolan mut- laka çıkanlmalı. mağdur sanat- çılar haklanna kavuşturulmalı- dır. # 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda41 lOsayı- lı kanunla yapılan degişiklikler doğrultusundakı tüzük çıkanl- madığı için zamanaşımına uğ- ramıştır. Bu durumda 'mevcut meslek biıükleri yok kabul edil- mektedir". Şu anda telıf hakla- nnın korunması konusunda bü- yük bir boşluk vardır. # Yurtdışı teşkilatında gö- revlendirilecek personelin se- çim esaslanna dair yönetmelık. yapılan değişiklikle 'yabancıdil bilme zorunluluğu ortadan kal- dınlarak". gideceği ülkede en az 5 yıl sürekli bulunmuş olmak ya da bakanlık teşkilatında bi- nnci derecede çalışıyor olmak gi- bi ölçütler getirilmiştir. Bu de- ğişıklik yasal olmadığı gıbı ile- ride büyük sıkıntılaryaratacak- tır. Aynca yabancı dil bilmeyen birkişinin yurtdışında nasıl tem- sil edeceği de açıklanmalıdır. 9 Özel tiyatrolara yardım ko- nusundaki yönermelikte yapı- lan bir değişiklikle, sanat ku- rumlanyla ilgili sivil toplum ör- gütü temsilcileri değerlendirme kurulunun dısma çıkanlmış ve •destegin subjektif kriterler ve siyasaltercihleregöreyapiınasımı oianak sağlanmıştır'. Üstelik hâlâ bu yardım. bu tiyatrolara ulaşmamıştır. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKRE Elli Yıldır, Varlık... Türkiye'de yayıncılık zor zanaattır. Yalnız yayın- cılık mı? Yazar olmak da zor zanaattır; sinemacı, ressam. tiyatrocu olmak da... Türkiye'de "kültürel" üretimle uğraşmak zor zanaattır; yaratıcılık zor za- naattır, özcesi. Geçenlerde Cumhuriyet'te, Yayıncılar Birliği'nin yaptırdığı araştırmayla ilgili bir haber yayımlandı. Ha- berde, kitap sevgisinin azaldığından söz ediliyor;, 1945 yılında potansiyel okur başına kitap üretimj 10.2 iken, 1985 yılında bu oranın 5.3'e düştüğü yen alıyordu. Kitap üretiminin, 1965 yılında 27.8 oranıyla do- ruğa çıktığı vurgulanıyor ve düşüş "askeri darbe-* lerle gelen baskı ortamına" bağlanıyordu. > • Tam elli yıl önce. Yaşar Nabi Nayır, yayın yaşa-' mına önce Varlık dergisiyle başlamıştı (1933). Var- lık dergisi çevresınde, modern bir edebiyat, Cev- det Kudret'in tanımıyla, "yeni Türkedebiyatı"olu-J şuyordu. Varlık dergisi, altmış yılı aşkın bir süredir, kesin- tisiz yayımlanagelen bir kültür, edebiyat ve sanat dergisidir. Birçok ünlü yazar ve şaırin ilk ürünlerinin yer aldığı ve edebiyat dünyasına atıldığı bir dergf olmuştur. ', Benzer bir şekilde, Varlık Yayınları da böylesine; bir "aydınlanma" işlevini yüklenmiş. Yaşar Nabi.j "iyi ürünleri en uygun fiyatlaria okutma" olarak ad-; landırabileceğimiz bir yayın politikası ızlemiş. Hedef Türkiye'nin en ücra köşesine kitapları; dünya ve Türk edebiyatının nitelikli romanlarını, öy-> külerini, şiirlerini ulaştırabilmek, "okuma", hatta "yazma" hareketine doğrudan katılmak. ' i • Çoğumuz, dünya yazarlarıyla Varlık'ın "Büyük' Eserler Kitaplığı" adlı diziyle tanıştık. Ortaokul sı- ralarında. Hemingvvay'leri, Steinbeck'leri, Istra- ti'leri, Dostoyevski'leri vb. ceplerımizde taşıdık; büyük bir sevgiyle... ; Dünya edebiyatını, dünya romanını okumanırr keyfini yaşadık. On beş günlük tatillerde "ödev" seç- tiğimiz, "CennetÇayırlan", "Kodin", "Silahlara Ve- da", "Beyaz Geceler", "Kumarbaz" vb. Varlık ro-' manlannı keşfettik. O kitapları, yıllarca yanımızdan hiç ayırmadık; hep kitaplığımızın temel direği oldu. ı Yine, ortaokuldaki "Türkçe" derslerimizde, demeki o zamanlar bol bol edebiyata ilişkin ödevler verilir-, miş, Varlık Yayınlan'nın ünlü "anto/oy//en"nden ya-ı rarlanırdık. Orhan Kemal'in o güzelim üçlemesini, "Avare- Yıllar", "BabaEvi"ve "Cemile"; Sabahattin Ali'le- ri; Erhan Bener'in "Kedi ve Ölümü "nü, bizde iz bı- 1 rakan romanlan hep Varlık Yayınlan'ndan okuduk; 1 vedahaniceterini... .. ' • Varlık Yayınları tam elli yıldır, beş yüzü aşkın ya- J zardan bin iki yüz cıvarında yapıt yayımlayarak,' çağdaş küttürümüzün önemli ve öğretici ayakların- dan birini oluşturuyor. Dileyelim, Varlık Yayınları ve kültür savaşımı veren öteki yayıncılar, hani derler' ya "başımızdan hiç eksik olmasın". \ Türkiye'de yayınç|lı^, özellikle kültür yayıncılıği- gerçekten zor zanaattır. , Politik baskılar ve ekonomik çarklar altında ezi-| lirsiniz. Ayakta durmak için, büyük bir güç harcar-ı sınız. Harcadığınız enerjiyi, başka işkolunda harca- sanız; hatta, üretiminizi büyük bir "ticari" şirketin çatısı altında gerçekleştirseniz, çoktan "köşeyidö- ner"s\niz. Türkiye'de yayıncıların da yaratıcılardan farkları yoktur. Yazariargibi, tiyatroculargibi, ressamlar gi- bi, sinemacılar gibi güç koşullarla bitmez tükenmez; bir savaşım içindedir. • • Bundan tam elli yıl önce Yaşar Nabi, kitap yayım-' lamaya Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Otuz Beş Yaş adlı ünlü şiir kitabıyla başlıyor. Varlık Yayınlan'nın ilk kitabı Tarancı'dan. Bu usta şairin bir dizesiyle Var-. lık'a bir kez daha uzun yıllar dileyelim: i t "Bir gerçek içindeyim düşten güzel" Migros çocuk tiyatrosu 1 • Kültür Servisi - Mıgros'un Çağdaş Repertuvar ^ Tiyatrosu ile çalışmalannı yüriittüğü 'Mıgros Çocuk a Tiyatrosu'. "Zıp Zıp' adlı müzıkal çocuk oyununu J Istanbul'un değişık semtlerındeki ılkokullarda • sahnelemeye başladı. "Zıp Zıp'. Çağdaş Repertuvar • Tiyatrosu tarafindan uzman pedagog ve drama ı öğretmenlenne danışılarak özel olarak yazıldı ve , günümüz çocuğunun beklentılenne yanıt verebilecek dinamik bir rejıyle sahneye kondu. Kubilay Zerener'ın yazdığı. Özgür Yüksel'in yönettiğı oyunun reji asıstanlığını Sertaç Ayvaz üstleniyor. , Art Restoration işbaşında ! H Kültür Servisi -Çukurcumada üç yıl önce kurulan Art • Restoration. faaliyete geçtiğı günden itıbaren < koleksıyonerlerin elinde bulunan eski eserleri onanyor. . Yöneticıliğıni Ayla Incekol'un yaptığı Art Restoration"da;, toprakaltı, maden. pışmiş toprak, mermer ve cam eserler onaniıyor. l'zman sanat tarihçilerinin, ressamlann ve restoratörlenn büyük bir titızlikle çalıştığı atölyede, sanat, eserlen malzemelerine göre aynlarak ayn odalarda onanlıyor. Aynca sikkeler. bronz ve ahşap eserlerin de onanldığı atölyede. eserlenn daha uzun yıllar yaşaması « sağlanıyor. ' Vazartesi'de cinsel istismar : B Kültür Servisi - Pazartesi dergisinin aralık sayısının kapağı. çocuklukta yaşanan cinsel istismar. Ekim •* sayısında çocuklara yönelik ıstismarla ilgili bir yazı ve bu konuda tanıklık yapmak isteyen bir okurun çağnsına yer j veren derginin bu sayısında, çağnyı yapan kişi ve buna yanıt veren üç kişi yaşadıklannı anlatıyor. Dergide travma^ sonrası tedavi üzerıne çalışan Amenkalı psikıyatr Sandra -, Blooms'un, çocuklukta cinsel istismar üzerine verdiği „< ayTintıIı bilgilerin yani sıra Müslüman yasalan altında bir j kadının direniş öyicüsü ve İlerici Kadınlar Derneği'ni ( anlatan kitabın tanıtımı da yer ahyor. ;, Türk Mutfağının Binlerce Yıllık Serüveni' Konferansı ' • Kültür Servisi - Dıvan Otelı ve Mutfak Dostlan •! Demeği'nin ışbırliğı ile "Türk Mutfağı ve Yemek ' Kültürü" geleneğine ışık tutacak konferans. bugün saat ı 17. 00den itibaren Divan Oteli'nde düzenleniyor. I Konferans, Türk mutfağının kültür tarihine ışık tutarak 1 günümüzde kaybolmuş kimi geleneklen ortaya çıkaımak ' amacıyla gerçekleştirilecek. Dr. Filiz Çağman tarafindan verilecek konferansta "Türk Mutfağı ve Yemek Kültürümüz'e ilişkin sınırlı sayıdakı yazılı belgelere ' kaynak olabılecek Osmanlı dönemi el yazmalanndaki ı minyatürler değerlendirilecek. 1582 yılında yapılan ı Şehzade Mehmet'in sünnet düğünü ^enliklerinin ., anlatıldığı "Surname" adlı eserden Istanbul'daki yemeklei> ilgili loncalann geçidinı canlandıran minyatürler, ı kronolojik olarak ele alınacak \e "Kuşhane Mutfağı" gibi> günümüzde unutulmuş bazı gelenekler. görsel / malzemeler eşliğinde sunulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle