Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5AYFA CUMHURİYET 19 ARALIK 1996 PERŞEMBE
14 KULTUR
.^ersonel kıyımını sürdüren Kültür Bakanlığı, opera ve baleye prodüksiyon bütçesi olarak sadece 140 milyar lira ayırdı
4
Püfiir püiür milli kültür'e doğruKültiir Servisi - TBMM'de Kültür Bakan-
gi bi'tçe görüşmesinde. RP mılletvekılleri-
in kültür ve sanata yönelik özellikle senfo-
i, opera ve baleye ilişkın şörüşleri tepkilere
ol açarkan Kültür Bakanı îsmafl Kahraman,
öhaönce Bütçe ve Plan Komısyonu'nda ope-
n-baleye aynlan ödenekten yapılan 50 mil-
yirlık kesintinin yenıden Devlet Opera ve Ba-
İsi'ne aktanlmasına karşı çıktı. Kültür Ba-
kuılığı bütçesi, Bütçe ve Plan Komısyonu'nda
gSrüşülürken, opera ve bale bütçesinde yatı-
rm projelerinde yer alan 50 milyar liralık
ölenekten kesinti yapılarak bu para Hacıbay-
nm Camii'nin çevre düzenlemesine \e An-
kıra Kalesi'nin onanmı ıçin Kültür ve Tabi-
a Varlıldannı Koruma Genel Müdürlüğü'ne
aitanlmıştı. Komisyonda buna karşı çıkilıp
bitçe görüşmesinde düzeltilmesi görüşül-
rrüştü. Ancak yapılan oylamada opera v e ba-
leye 50 milyarlık ödeneğin aktanlması red-
dtdildi. Bakan Kahraman da bu paranın tek-
rar opera v e baleye aktanlmasını kabul etme-
dı
Külrür BakanlığYnın 1991 yılmda genel
bitçede binde 7 ! olan payı 1997'de binde
42'ye düştü. 1997 Kültür Bakanlığı bütçesi
26 trilyon 337 milyar 950 milyon lira olarak
kibul edildi. De\let Opera ve Balesı'nin büt-
çesi isebakanlıkbütçesinınyüzde 19.89'unu
içeriyor. De\ let Opera ve Balesi bütçesi üç ay-
n bütçeden oluşuyor: Personel, cari ve yatı-
nm. Bu yıl 5 trilyon 190 milyar olan Devlet
Opera ve Balesi"nin bütçesinin 4 trilyon 900
milyar lirası personel, 140 milyar lırası cari,
150 milyar lirası da yatınm bütçesini oluştu-
ruyor. Kesinti yapılan 50 milyar lira yatınm
bütçesinden.
Ortaya çıkan sonuca göre, Bakan Kahra-
man'ın Devlet Opera ve Balesı'ne aynlan
ödeneğin yüzden 100'ün üzerinde arttınldı-
gını açıkJamasına karşın, bu artışın sadece
personel harcamalanna yönelik olduğu görü-
lüyor. 1997 yılında Devlet Opera ve Balesi (An-
kara, Istanbul. Izmır ve Mersın), can bütçe-
de yer alan prodüksiyon parasıyla yani sade-
ce 140 milvar lira ile yeni yapıtlar sahneye ko-
yabilecek. Kültür Bakanlığı'nın bu yıl 4 ayn
operaya ayırdığı prodüksiyon parası 140 mil-
yar lira.
Eski Dev let Opera ve Balesi Genel Müdü-
rü ve orkestra şefi Rengim Gökmen. bu tar-
tışmalara iliışkın olarak "Belki Osmanlı !m-
paratorlugu döneminde bile nıstlanmav an ge-
rici düşüncenin hurtladığını düşünüyorunT
dedi. Atatürkün ve İsmet İnönü'nün döne-
minde TBMM'nin çok daha ilen bir düzey-
de olduğunu vurgulayan Gökmen. sanata bu
türyaklaşımın çağdaş ve ilerici Türkiye'deger-
çekten üzüntü verici olduğunu söyledı. Ata-
rürk'ün Kurtuluş Savaşı sonrasında konserva-
tuvankurduğunu.CSÖ'yuhalkamalettiğini.
Tatbikat Sahnesi'ne Ebert ve Hindemitfa'i
getirdiğinı. Saygun'lan. Akses'len yüreklen-
dirdiğini anımsatan Gökmen. "Herhalde Ata-
türk, 1900'Iü vıllarda 2000'lı yıllara girerken
sanata ve külrure bambaska, daha farklı, sıcak
bir yaklaşım olacağını düşünüyordu. Onun
düşüncesinin çok gerisinde kaldığımızı
düşünüyorum" dedi.
Personele hukuk dışı u> gulamalar
Bütçe görüşmesinde RP'lılerpüfürpüfür
milli kültür estirecekleri'nı söylerken, Kültür
Bakanı Kahraman'ın bakanlıktaki personel kı-
yımı, gerekli tüzüklen çıkarmayan bakanlı-
ğın "sessiz sedasız çıkardığı yönetmelikler' v e
göreve geldiğinden bu yana "tcraat'ı; RP'li-
lenn opera-bale ve senfoniye yönelik görüş-
leri ve Atatürk takvıminin basılmaması tar-
tışmalan arasında gündeme gelmedi. Kültür
Bakanlığı ızleyeceği yolu, ilkelerini ve yön-
temlerini net bir bıçımde açıklamadı.
CHP Grubu adına konuşma yapan eskı
Kültür Bakanı ve Içel Milletvekili FikriSağ-
lar. Kültür Bakanlığı'mn yaklaşık 9aylıkuy-
aulamalanndanörneklervererekbakanlığın,
beğenmedıkleri.eleştirdıkleriSHP-CHPdö-
nemı Kültür Bakanlığfna alternatıf olacak
somut bir program açıklayamadığını vurgu-
ladı ve "Geride bıraktıgımı/ yaklaşık dokuz
aylık dönerru milli kültür adına. evrensel kül-
türü paçav raya çe> irmck gibi hamasi nutuk-
lar atmak. el ense kültürünün opera ve bale
sanatından dahagelişkinolduğundan bahset-
mek, muhteşem müesseseler olarak nitelenen
tekke ve tarikatlara iadei itibarda bulunarak
Atatürk ilke ve devrimlerine açıkça saldır-
makla geçmiştir. Bu süreç a> nı /.amanda uy-
dumıa gerekçelerk1
devri sabıkyaratmaya ça-
hşılan. ulusal külrüriimüzün ve dinimizin en
temel unsurlanndan biri olan hoşgörüyü hi-
çe sayarak. inanılmaz bir personel kıyımının
gerçekleştirildiği bir dönem olmuştur" dedi.
'Personel üzerinde hukukdışı tasamıflann'
bu dönemin en dıkkat çekıcı özellıklennden
bin olduğunu belırten Sağlar. bunun onur kı-
ncı, aşağılayıcı düzeye ındirgenerek. aılc dü-
zenlenni yok edecek denlı sorumsuzca. kın-
le ve nefretle yapıldığına dikkati çekti
Sağlar, mevcut durumu ve yapılan baskı-
lan örnekler v ererek aktanrken, görevden alı-
nan devlet memurlann idan yargıya başvu-
rarak geri dönme haklannın yargıda yok edıl-
mesi ve kamuoy u desteğinin ortadan kaldınl-
ması için, 'Tera^Kurulu'ncasorusturmaaçıl-
ması vecezalandınlması' yöntemının uygu-
landığını belırttı.Bugüne dek uydurma >uç-
lar nedeniyle açılan sorus.turmalardan sonra
görev den alınan ya da sürgüne gönderilen ba-
kanlık personeli sayısının 508 olduğunu
söyleyen Sağlar, soruşturmalarda,aklananya
Bakanı İsmail
Kahraman, opera ve baleye
aynlan ödenekten yapılan 50
milyarlık kesintinin yeniden
Devlet Opera ve Balesi'ne
aktanlmasına karşı çıktı.
Eski Kültür Bakanı Fikri
Sağlar, "Geride bıraktığımız
yaklaşık dokuz aylık dönem,
milli kültür adına, evrensel
kültürü paçavraya çevirmek
gibi hamasi nutuklar atmak,
el ense kültürünün opera ve
bale sanatından daha gelişkin
olduğundan bahsetmek,
muhteşem müesseseler
olarak nitelenen tekke ve
tarikatlara iadei itibarda
bulunarak Atatürk ilke ve
devnmlerine açıkça
saldırmakla geçmiştir" dedi.
da zorlamalarla cezaya çarptınlan, ama ıdari
mahkemelerce görev lenne iade edilen per-
sonel sayısı artınca, bakanlık üst yönetiminin
bu kez Teftış Kurulu Ba$kanı'nı görevden
aldığına. aynı dosyalann yeniden teftiş kuru-
lunagöndenlerekdahaağırcezalarverildiğı-
ne dcğindi.
Yeni projeler üretümi>or
Yüzlerce geçici işçinin işine gerekçesiz
olarak son venidiğini de sözlerine ekleyen
Sağlar. "Sayın Bakan İsmail Kahraman'ubi-
neysel ilişkiİerinde,çok uvgar bir insan olarak
tanıvonım; üstelik de hukukçudur. Belki de,
IHI konulardan haberivebilgisiyokturdiyedü-
'îünüvonım. Eğer. bilgisi varsa, doğnısu hu-
kukçu kimüginden de kuşku duymak gerekir;
yok bilmiyorsa, mevcut kadro, kendisini ya-
nıltryor demektir" dedi.
Yapılan yasul tahsıslerle AKM alanı ve Yıl-
dız Sarayf nın çeifitlı mekânlannda çalışma-
lannı sürdüren kültür ve sanat örgütlerinin
•yasadışı birişjemle" tahlıye edildığine dikka-
ti çeken Sağlar, son ömeğin Mimarlar Oda-
M'na tahsıs edilen karakol bınısı olayı oldu-
ğunu belırtcrek. *Buradahukuk,emniyıetgüç-
kriv lc birlikte katJcdilmiştir. V ürürmeyi dur-
durmakaranna rağmen,bu icrasürdürülmek-
tedir. Oysa. yargı ve hukuk. burada bakanlı-
ğın vapnğının aksini cmrermektedir" dedi.
Sağlar. geçen dönemin 'akılalmazkötülük-
Sergi Dolmabahce Sarayı'nda
Italyan grafik sanatı
ile Islam dünyası
Kültür Servisi - TBMM
Başkaru Mustafa Kalemli'nin
himayelerinde, Milli Saray-
lar Daıre Başkanlıgı ve Istan-
bul Kültür Merkezi'nın ışbır-
liği ile düzenlenen, "Doğu'ya
Bakş: Neoklasik'ten 20.YÜZ-
yri'a ItaK-an Grafik Sanab'nda
Islam Dünyası" adlı sergı,
Dolmabahce Sarayı Cariyeler
Bölümü Giriş Salonu'nda zi-
yarete açıldı. Yetmişi aşkın
eserden oluşan sergi, 31 ocak
tarihine kadar, pazartesi per-
sembe günleri dışında her gün
9.00-15.00 saatleri arasında
sanatseverlere açık kalacak.
Aynı sergi 14 mart-27 nisan
tarihleri arasında Roma Ulu-
sal Grafik Enstitüsü'nde yi-
nelenecek.
Sergi ve aynı isimde ya-
yımlanmış olan kitap Vehbi
Koç Vakfı ve Fiat Türkiye
Grubu'nun katkılan ile ger-
çekleştinLı
tstanbul-ltalyan Kültür
Merkezı tarafindan, Italya'da
bulunan çeşitli müzelerden
getirilerek Italyan Grafik Ens-
titüsü Koleksıyonu tarafin-
dan toplanan eserler, özellik-
le 19. yüzyılda, Batı sanatın-
da etkili olan oryantalist eği-
lımini yansıtıyor. Doğu kent-
lerinden görünümlerin, kent
yasamında kesitlerin ve fi-
gürlü kompozisyonlann yer
aldığı eserlerde, ressamlann
o devirde Osmanlı toprakla-
n içindeki Islam dünyasına
karşı olan ilgilenni ızlemek
mümkün olacak.
18. yüzyıl ile 20. yüzyıl
arasında yaşamış olan Lab-
ruzzi, Alberto Passini Cesa-
ra Biseo, Herman Corrodi,
Moses Levy, Ernesto Ballari-
ni. Johann Jacab Fre>, Pietro
Bello ve Fausto Zonaro gibi
ünlü oryantalistlenn ımzası-
nı taşıyan, Italyan grafik sa-
natından seçkın örneklerin
görülebileceği sergide; sulu-
boya. karakalem. lavi. pastel,
gravür, lıtografi ve kanşık
teknilde meydana getirilmiş
eserler veralıvor
Rolling Stones turnede
Kültür Servisi - Rock mü-
ziği topluluğu RollingStones
yeni albümlennin kaydı için
stüdyoya gırdıler. Grup. bu
yaz yeni albümün tanıtımı
için de büyük bir tumeye çı-
kacak.
Grubun beyni ve flaş ismi
MkkJagger'ın basın servisi.
1995 yılında çıkanlan *\b-
odoo Lounge" albümünün ta-
nıtıldığı turnenin başansın-
dan sonra grubun bu yaz da
büyük bir turneye çıkmaya
karar verdiğini bildirdi. Bu
albümdenelde edilen 410 mil-
yon dalarlıkgelınn. 115 mıl-
yon dolannın Mick Jagger"a
ait olduğu belirtildi.
Grubun çıkacağı rurne ile
ilgili olarak
U
53 yaşındaki
Jagger.50yaşındaki Ron VVo-
od,55vaşındakiCTıarfie\Vatts
ve 53 yaşındaki Keith Ric-
hard. bu küçük konserlerde
çalmanın zevkiniyeniden tat-
tılar. Onlann müziği bırak-
malarını ve ölmelerini bekle-
yenler >ar, ama bu zevk sür-
dükçe, ne müziği bırakacak-
lar, ne de ölecckkr" ifadesi
kullanıldı.
İngiliz tiyatrolan
kapanmanın eşiğinde
LONDR.\ (A.\) - Ingilte-
re'de tiyatrolann mali sıkıntı-
dan dolayı kapanmanın eşıği-
ne geldiklen ve yakında son
perdeyi ındirmek zonında ka-
labılecekleri bildirildi.
İngiliztiyatrolarmın gelece-
ğine ilişkin araştırma yapan
bağımsız bir komisyonun ra-
poruna göre, devletin tiyatro-
lann para sıkmtısına çözüm
bulamaması halinde, tiyatro-
lar yakında sahneden çekile-
bilecek. Toplam bir milyar
sterlinlık (1.7 milyar dolar)
ingiliz tiyatro sektörünün bel-
kemiğini, devlet tarafindan
sübvanse edilen tiyatrolar oluş-
turuyor.
Ingiltere'de tiyatrolar yılda
23 milyon seyirci çekıyor. Bu-
na karşılık maç seyircisinin
sayısı 21.8 milyona ulaşıyor.
lngiltere genelinde hâlâ ayak-
ta kalabılen 33 tıyatronun top-
lam birikmiş borçlan silmesı
ve tiyatrolara verilen yıllık
sübvansiyon miktannın 51.4
milyon sterline (85.74 milyon
dolar)yükseltilmesi isteniyor.
Tiyatrolann idare-işletrne
kötülüğü nedeniyle bu sektör-
de ücretlerin ve kalitenin
gıderek düştüğü, geleceğın
tiyatro sanatçılarının yetış-
tirilemediği de belirtiliyor.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Hüseyin Akbulut
i
Opera ve bakmmn
nasılolaeağı tartişûmah'Kültür Servisi - Devlet Opera ve
Balesi Genel Müdürü Hüseyin Akbu-
lut, Kültür Bakanlığı bütçesinde ope-
ra-bale tartışmalanna karşılık
u
Ope-
ra ve bale birim mi tartışmasının ye-
rine, 'Bizim opera ve balemiz nasıl
olmalı" sorusu sonılmalıdır" dedi.
- Opera ve baknin Türk kültürün-
deki yeri taröşmalan yapılıvor. ne der-
siniz?
AKBULUT- Doğrudur. Son yıllar-
da "Opera ve bale bizim mi" tartı şma-
lan yapılıyor. "Sinema, tiyatro bizim
mi" tartışmaları daha az yapılıyor.
'Futbol, basketbol bizim mi" tartış-
malan hiç yapılmıyor. Bunu iyimser
bir görüşle opera ve bale sanatının
toplum yaşamırruzda özellikle son yıl-
larda varlığını daha fazla duyurması
gerçeğiyle de yorumlayabiliriz.
Ancak marjinal tartışmalann yan-
lışlığını birkaç cümle ile belirrmek is-
tenm. Kültür sorununu irdelerken söy-
lendi. ince deyişlerimiz. türkülerimiz
bizimdir. Ancak onlann gelişmesi ça-
ğın son teknikleriy le işlenerek ev ren-
sel boyut kazanması amaçtır. Türk kül-
tür ve sanatı bu anlayışla uygarlık dün-
yasında yerini alabilir ve kültür de-
ğerlerini ancak bu anlayışla dünyaya
sunabilir. Kaldı ki kitle iletişim araç-
lannın tüm kültürel sınırlan ortadan
kaldırdığı, bireyin her türlü kültür sa-
nat ürününe rahatça ulaştığı çağı ya-
şıyoruz. Böy le bir çağda ulusal kültü-
rümüzün korunması, ancak onun ev-
rensel boyut kazanması, başka bir de-
yişle bu yanşta yerini almâsıyla müm-
kündür. Işte bu operadır, baledir, sen-
fonidir. Bu yapılmazsa yalnızca ken-
dimız söyler, kendimiz dinleriz. Özet-
le söylemek gerekirse, opera ve bale
bizim mi tamşmasının yerine, "Bizim
opera ve balemiz nasıl olmalı** sorusu
sorulmalıdır. Kısaca konulannı ve kay-
nağını ulusal kültürümüzden alan ope-
ra ve bale repertuvanmn zenginleşti-
rilmesi. düzeyinin sürekli yükseltil-
mesi sorunu tartışılmalıdır.
- Türk toplumu opera ve baleye ilgi
gösteriyıor mu? Sayısal vtriler neterdir?
AKBULUT - Ben yalnız opera ve
baleye değil, yaratılan iyi ve güzele bi-
zim insanımızın düşünülenin de öte-
sinde ilgi gösterdiğini yaşadım ve gör-
düm. Işte Hipodrom konserleri. Aspen-
dos Opera ve Bale Festivali, Atatürk
Spor Salonu konserleri. Marmaris
Açıkhava Tiyatrosu"nda ve Efes'te
gerçekleştirilen sanat etkinlikleri... Bu
mekânlan dolduran on binlerce insan.
Devlet Opera ve Balesi'nin Antal-
ya'da, Van'da, Diyarbakır'da gerçek-
leştirdiği etkinlikler... Bu etkinlikler-
de kültürel altyapısı bile olmayan il-
lerimizdeki yoğun ilgi bizi düşündür-
melidir.
Opera. bale ve çoksesli müzikte ne-
den 3.4 ilimizle sınırlı kalındı diye dü-
şünmeliyiz. Sözü edilen kurumlan-
mızı Türkiyemizin dört bir yanında
oluşturabilseydik. bugün çoğulcu top-
lumun, demokrasimizin çok daha
önemli bir noktada olacağını düşünü-
yorum. Devlet Opera ve Balemizin
son yıllarda gördüğü ilgi. olanaklan öl-
çüsünde çok büyüktür. 1995-96 >,anat
sezonunda 558 temsil gerçekleştiril-
miş. 76 eser sahnelenmiş. 71 yurtiçi
tumesi yapılmıştır. Ulaştığı izleyici
sayısı 390.645 kişidir. Aydaortalama
24 temsil sergıleyebilen dev bir kurunı
dur. Sanınm opera ve baleye ilgi ol-
madığını söyleyenler etkinlikleri izle-
meyenlcrdir.
-Opera ve baleyi kaç kişi izlryor, sen-
foni orkestralannı kim dinliyor? Bu
kunımlar özelleştirilsin düşüncesi sık
sık dile getiriliyor. Ne dersiniz?
AKBULUT- Opera ve balenin var-
lığının ve bu sanat dalına yapılan har-
camalann bu anlayışla ölçülmemesi ge-
jfVonulannı ve kaynağını
ulusal kültürümüzden alan
opera ve bale
repertuvanmn
zenginleştiriimesi,
düzeyinin sürekli
yükseltilmesi sorunu
tartışılmalıdır.
rektiğine inanıyorum. Opera, bale ve
çoksesli müzik yapan çağdaş kurum-
lar, Cumhuriyet ile başlayan süreç için-
de "süslü" birer eğlence aracı olmak-
tan çıkarak özgür düşünce ortamının
yaratılması ve çağdaş toplumun oluş-
turulması için yer alan kunımlardır. Ter-
si bir anlayışla nereye vannz? Daha
çok kişinin ilgi duyduğu arabesk mü-
ziğe yatınm yapalım! Tolstoy'u, Dos-
toyevski'yi, Kemal Tahir"i kaç kişi
okuyor? Bunlara para harcamayalım.
bütçelenni kısalım! Bu anlayışla ya-
ratacağımızdünyabeni ürkütüyor. Bu-
gün çevremizi saran ucuz yoz eğlen-
ce dünyasının. arabesk dünyanın, ucuz
pembe dizilerin okunduğu, dinlendi-
ği. yaşandığı bir dünya! Oysa uygar
dünyanın ölçüsü. gerekli ve yararlıy-
sa, okunması, izlenmesi ve dinlenme-
si için ona daha çok yatınm yapmak
olmalıdır.
- Devlet Opera ve Balesi devletin sır-
tında yük mü, dünyada devletin des-
teklediği opera ve bale kurumu var
mı?
AKBULUT-Dev let Opera ve Bale-
si Kültür Bakanlığımıza bağlı bir sa-
nat kurumudur. Kültür Bakanlığı'nın
oütçedeki payı 1991 yılında binde 7,
1992 yılında binde 7.5,1993'te binde
6.5, 1994'te binde 5.5, I995'te binde
5. 1996 yılında binde 3.5'tir. Kısaca
devlet bin lirasından yalnızca üç bu-
çuk lirasını kültüre ayırmaktadır. 1995
yılında aynlan bu payın yüzde 16'sı
Devlet Opera ve Balesi'ne aynlmıştır.
Yani binde 3.5'in yüzde I6'sı. Bu ra-
kamla Devlet Opera ve Balesi'nin dev-
letin sırtında ne ölçüde yük olduğu
anlaşılıyor. Kaldı ki Devlet Opera ve
Balesi "ne verilen ödeneğin yüzde 94'ü
personel giderlerine, yüzde 3'ü yatı-
nmlanu yüzde 3'ü cari harcamalaraay-
nlmaktadır.
Av rupa'daki en büyük opera ve ba-
le topluluklannın deviet operalan ve-
ya dev letın destekledıği operalaroldu-
ğunu söylemeye gerek yoktur. Başta
Almanya ve Avusturya'daki operala-
n sayabiliriz. Fert başına düşen milli
gelirin çok yüksek olduğu ve eğitim
sorununu çözmüş ülkelerde bile sanat
kurumlannın yalnızca gişe gelirleriy-
le yaşayamadıklannı. bu tür gelirlerin,
giderlerinin en fazla yüzde 25'lerdü-
zeyinde olduğunu belirtmeliyim. Bu
anlayışla opera ve balenin yeni kaynak-
larakavuşturulması doğrudur. Ancak
özelleştirme düşüncesinin tamamıyla
yanlış olduğu da ortadadır.
Asıl tartışılması gereken, Devlet
Opera ve Balesi'nde ve diğer sanat
kurumlannda bugün önemli bir po-
tansiyel bulunmaktadır. Ancak deği-
şen dünyada ve sanat ortamında, ku-
rumlann ihtiyaca bugünkü eskiyen
sıstem ve yasalan ile cevap vermele-
ri mümkün görülmemektedir. Kurum
içindeki sanatçılann çalıştıklan veba-
şanlı olduklan ölçüde en ileri konum-
da yer alabilecekleri bir statü yaratıl-
madıkça belli ölçüden sonra çalışma
ortamının yaratılması güçtür. Diğer
yandan kurumlann olabildiğince sa-
natlannı üretmeye, daha çok etkinlik
yapma ve daha çok kişiye ulaştırma-
lan amaç olmalıdır. Bugünkü sistem-
le bu sonuç kurumlan yöneten kişile-
nn idealizmine bağlı bulunmaktadır.
Oysa sistem bunu kendiliğinden ge-
tirmelidir. Sanat kurumlanmıza geti-
rilecek sistem ile kurumlan daha çok
ve düzeyli sanat üretmeye, sanatçısı-
nı ve kurum çalışanını daha çok çalış-
maya ve üretmeye yönlendirecek, bunu
yaptığı ölçüde. sonuçlannın kendisine
yansıyacağı bir sistem tartışılmalı ve
gerçekleştirilmelidir.
lerveyanhşlarlaboşageçen' ilk dört aylık sü-
recinın bir 'paranoya anlayışı'nın bakanlığa
gırmesıne neden olduğunu belirterek. böyle-
ce Kültür Bakanlığı'nda yeni bir proje yaşa-
ma geçınlmediği gibi, başlatılan projelerin
de rafa kaldınldığını vurguladı.
Sağlar. tarihi eserlerin iadesi konusunda
dokuz aydırhiçbirçaba gösterilmediğini, ba-
kanlığın ilgisız kaldığı Türk cumhuriyetle-
riyle ilişkılerde en etkın ve üretken kurum
olan TÜRKSOY'la ilgili ciddi kaygılar taşı-
dığını. kültür ve sanat yasamında sanatsal ve
ekonomik özerkliği sağlamak için kurulan
Ulusal Sanat Kurulu'nun yasallaşması için
çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak,
"Geçnûşi yaşatmak. geçmişteyaşamak değil-
dir. l'lusal kültüre sahip çıkmak. onu. gecmi-
şin dar kalıplanna hapsetmekle değU, evren-
sel kiütiuie kucaklaştırmakla o)ur" dedi. Sağ-
lar, konuşmasında yapılan uygulamalara yö-
nelik şunlan söyledi:
9 Kültür ve tabiat varlıklannın korunma-
sıyla ilgili 2863 sayılı Kültür Varlıklan Ka-
nunu'nda 'yapılmak istenen degişiklikler".
mevcut koruma anlayışına ve Kültür Bakan-
lığı'nın bu alandaki fonksıyonuna vurulmak
istenen bir 'darbe'dir. Çünkü. bakanlığın te-
mel görevleri, taşınmaz kültür varlıklannın ko-
runması ile ilgili tasarruf. beledıyelere dev-
redilmek ıstenmektedir. Bu, büyük bir yan-
lıştır, kaldı ki. mevcut sistem içerisinde yerel
yönetımler de zaten bu konuda söz ve yetki
sahibıdir.
• 53. hükümet döneminde kültür ve tabi-
at varlıklannı koruma kurullannın uzman
üyelerikeyfibirtasarruflagörevlerindenalın-
mıştır. "Olağanüsrü büyük rantlann' söz ko-
nusu olduğu bu alanda. bilim adamlannın
keyfi biçimde görev lennden uzaklaştınlma-
lan Yüksek Kurul'un ilke kararlannın değiş-
tirilmesi. bakanlığın rant dağıtma hazırlıkla-
n içersine sokulduğu kuşkulannı bize çağnş-
tırmaktadır Çeşme. Sanyer. Beykoz ve ben-
zeri yerlerdekı SİT alanlannın daraltılma iş-
lemlen de kuşkuyla takip edilmeli ve incelen-
melıdir.
# Ülkemizin en önemli koruma projele-
nnden biri olan Pamukkale projesi, son aşa-
masına gelmişken, projenin gerçekleştirilme-
sinde çok önemli işlev üstlenen Hacettepe
Ünıversitesi devTeden çıkanlmıştır. Birbilim
kurumunun projeden soyutlanarak yerine özel
bürolann getirilmesi ve yerel kuruluşlann dış-
lanmaM, projelerin geleceği açısmdan kaygı
yaratıcıdır. Bakanlığın bilime karşı olan tav-
nnın da açık bir göstergesidir.
0 Her türlü düşünceyi içeren kitaplann, ta-
raf olunmadan, kütüphanelerde yer alması
gerekırken, görmekteyız ki. şimdi, durum de-
ğı^ıktir. Kütüphaneleriçinsatın
alınan günlük gazeteler ve ha-
berdergılerininabonelikleri ip-
taledilmiştir. Böylelikle kütüp-
haneler. î 991 'de olduğu gibi
Resmi Gazete dışında gazete
girmeyen kurumlara dönüştü-
rülmüştür. Alınacak kitaplarla
dergiler arasında dini içerikli
olanlar önemli bir bölümü oluş-
turmaktadır.
# Dev let Tiyatrolan, Devlet
Opera ve Balesi, Cumhurbaş-
kanlığı Senfonı Orkestrası gibi
özerk sanat kurumlannın özerk-
liklerini ortadan kaldıracak, "mü-
dahaleci bir düzenleme hazuiı-
ğuıda'olunduğu söylentileri var-
dır. bu doğru mudur"
7
Bu arada
Nevşehir'de kurulması için ha-
zırlıkları tamamlanan semah
grubu konusunda da bir ilerle-
me kavdedilmiş midir?
9 İstanbul Devlet Senfoni
Orkestrası konuğu olduğu v e bi-
letleri satılan yurtdışı konserine
gönderilmemiş, İstanbul Opera
ve Balesi 'nin Danımarka turne-
si ise son anda Dışişleri Bakan-
lığı'nın ginşimleriyle gerçek-
leşmiştir. CSO'nun ocak ayın-
daki Amerika furnesinın de ay-
nı akıbete uğrayacağından kay-
gı duyduğumu vurgulamak ıs-
tiyorum.
# Dev let Opera ve Balesi' ne
aynlan ödeneğin yüzde 100'ün
üzerinde artınldığı basına açık-
lanmış, bu artışın sadece "per-
soncl harcamalan' olduğu bıle-
rek ya da bılmeyerek söylenme-
miştir. Ancak, gerçekten opera
ve baleye sahip çıkılmalıdır.
# Aspendos Festivali, 'ulus-
lararaa" olarak mutlaka destek-
lenmelidir. Aynca bale ve ope-
ra çalışanlannın kadrolan mut-
laka çıkanlmalı. mağdur sanat-
çılar haklanna kavuşturulmalı-
dır.
# 5846 sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu'nda41 lOsayı-
lı kanunla yapılan degişiklikler
doğrultusundakı tüzük çıkanl-
madığı için zamanaşımına uğ-
ramıştır. Bu durumda 'mevcut
meslek biıükleri yok kabul edil-
mektedir". Şu anda telıf hakla-
nnın korunması konusunda bü-
yük bir boşluk vardır.
# Yurtdışı teşkilatında gö-
revlendirilecek personelin se-
çim esaslanna dair yönetmelık.
yapılan değişiklikle 'yabancıdil
bilme zorunluluğu ortadan kal-
dınlarak". gideceği ülkede en
az 5 yıl sürekli bulunmuş olmak
ya da bakanlık teşkilatında bi-
nnci derecede çalışıyor olmak gi-
bi ölçütler getirilmiştir. Bu de-
ğişıklik yasal olmadığı gıbı ile-
ride büyük sıkıntılaryaratacak-
tır. Aynca yabancı dil bilmeyen
birkişinin yurtdışında nasıl tem-
sil edeceği de açıklanmalıdır.
9 Özel tiyatrolara yardım ko-
nusundaki yönermelikte yapı-
lan bir değişiklikle, sanat ku-
rumlanyla ilgili sivil toplum ör-
gütü temsilcileri değerlendirme
kurulunun dısma çıkanlmış ve
•destegin subjektif kriterler ve
siyasaltercihleregöreyapiınasımı
oianak sağlanmıştır'. Üstelik
hâlâ bu yardım. bu tiyatrolara
ulaşmamıştır.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKRE
Elli Yıldır, Varlık...
Türkiye'de yayıncılık zor zanaattır. Yalnız yayın-
cılık mı? Yazar olmak da zor zanaattır; sinemacı,
ressam. tiyatrocu olmak da... Türkiye'de "kültürel"
üretimle uğraşmak zor zanaattır; yaratıcılık zor za-
naattır, özcesi.
Geçenlerde Cumhuriyet'te, Yayıncılar Birliği'nin
yaptırdığı araştırmayla ilgili bir haber yayımlandı. Ha-
berde, kitap sevgisinin azaldığından söz ediliyor;,
1945 yılında potansiyel okur başına kitap üretimj
10.2 iken, 1985 yılında bu oranın 5.3'e düştüğü yen
alıyordu.
Kitap üretiminin, 1965 yılında 27.8 oranıyla do-
ruğa çıktığı vurgulanıyor ve düşüş "askeri darbe-*
lerle gelen baskı ortamına" bağlanıyordu. >
•
Tam elli yıl önce. Yaşar Nabi Nayır, yayın yaşa-'
mına önce Varlık dergisiyle başlamıştı (1933). Var-
lık dergisi çevresınde, modern bir edebiyat, Cev-
det Kudret'in tanımıyla, "yeni Türkedebiyatı"olu-J
şuyordu.
Varlık dergisi, altmış yılı aşkın bir süredir, kesin-
tisiz yayımlanagelen bir kültür, edebiyat ve sanat
dergisidir. Birçok ünlü yazar ve şaırin ilk ürünlerinin
yer aldığı ve edebiyat dünyasına atıldığı bir dergf
olmuştur. ',
Benzer bir şekilde, Varlık Yayınları da böylesine;
bir "aydınlanma" işlevini yüklenmiş. Yaşar Nabi.j
"iyi ürünleri en uygun fiyatlaria okutma" olarak ad-;
landırabileceğimiz bir yayın politikası ızlemiş.
Hedef Türkiye'nin en ücra köşesine kitapları;
dünya ve Türk edebiyatının nitelikli romanlarını, öy->
külerini, şiirlerini ulaştırabilmek, "okuma", hatta
"yazma" hareketine doğrudan katılmak. ' i
•
Çoğumuz, dünya yazarlarıyla Varlık'ın "Büyük'
Eserler Kitaplığı" adlı diziyle tanıştık. Ortaokul sı-
ralarında. Hemingvvay'leri, Steinbeck'leri, Istra-
ti'leri, Dostoyevski'leri vb. ceplerımizde taşıdık;
büyük bir sevgiyle... ;
Dünya edebiyatını, dünya romanını okumanırr
keyfini yaşadık. On beş günlük tatillerde "ödev" seç-
tiğimiz, "CennetÇayırlan", "Kodin", "Silahlara Ve-
da", "Beyaz Geceler", "Kumarbaz" vb. Varlık ro-'
manlannı keşfettik.
O kitapları, yıllarca yanımızdan hiç ayırmadık;
hep kitaplığımızın temel direği oldu. ı
Yine, ortaokuldaki "Türkçe" derslerimizde, demeki
o zamanlar bol bol edebiyata ilişkin ödevler verilir-,
miş, Varlık Yayınlan'nın ünlü "anto/oy//en"nden ya-ı
rarlanırdık.
Orhan Kemal'in o güzelim üçlemesini, "Avare-
Yıllar", "BabaEvi"ve "Cemile"; Sabahattin Ali'le-
ri; Erhan Bener'in "Kedi ve Ölümü "nü, bizde iz bı-
1
rakan romanlan hep Varlık Yayınlan'ndan okuduk;
1
vedahaniceterini... .. '
•
Varlık Yayınları tam elli yıldır, beş yüzü aşkın ya-
J
zardan bin iki yüz cıvarında yapıt yayımlayarak,'
çağdaş küttürümüzün önemli ve öğretici ayakların-
dan birini oluşturuyor. Dileyelim, Varlık Yayınları ve
kültür savaşımı veren öteki yayıncılar, hani derler'
ya "başımızdan hiç eksik olmasın". \
Türkiye'de yayınç|lı^, özellikle kültür yayıncılıği-
gerçekten zor zanaattır. ,
Politik baskılar ve ekonomik çarklar altında ezi-|
lirsiniz. Ayakta durmak için, büyük bir güç harcar-ı
sınız. Harcadığınız enerjiyi, başka işkolunda harca-
sanız; hatta, üretiminizi büyük bir "ticari" şirketin
çatısı altında gerçekleştirseniz, çoktan "köşeyidö-
ner"s\niz.
Türkiye'de yayıncıların da yaratıcılardan farkları
yoktur. Yazariargibi, tiyatroculargibi, ressamlar gi-
bi, sinemacılar gibi güç koşullarla bitmez tükenmez;
bir savaşım içindedir. •
•
Bundan tam elli yıl önce Yaşar Nabi, kitap yayım-'
lamaya Cahit Sıtkı Tarancı'nın "Otuz Beş Yaş
adlı ünlü şiir kitabıyla başlıyor. Varlık Yayınlan'nın ilk
kitabı Tarancı'dan. Bu usta şairin bir dizesiyle Var-.
lık'a bir kez daha uzun yıllar dileyelim: i
t
"Bir gerçek içindeyim düşten güzel"
Migros çocuk tiyatrosu 1
• Kültür Servisi - Mıgros'un Çağdaş Repertuvar ^
Tiyatrosu ile çalışmalannı yüriittüğü 'Mıgros Çocuk a
Tiyatrosu'. "Zıp Zıp' adlı müzıkal çocuk oyununu J
Istanbul'un değişık semtlerındeki ılkokullarda •
sahnelemeye başladı. "Zıp Zıp'. Çağdaş Repertuvar •
Tiyatrosu tarafindan uzman pedagog ve drama ı
öğretmenlenne danışılarak özel olarak yazıldı ve ,
günümüz çocuğunun beklentılenne yanıt verebilecek
dinamik bir rejıyle sahneye kondu. Kubilay Zerener'ın
yazdığı. Özgür Yüksel'in yönettiğı oyunun reji
asıstanlığını Sertaç Ayvaz üstleniyor. ,
Art Restoration işbaşında !
H Kültür Servisi -Çukurcumada üç yıl önce kurulan Art •
Restoration. faaliyete geçtiğı günden itıbaren <
koleksıyonerlerin elinde bulunan eski eserleri onanyor. .
Yöneticıliğıni Ayla Incekol'un yaptığı Art Restoration"da;,
toprakaltı, maden. pışmiş toprak, mermer ve cam eserler
onaniıyor. l'zman sanat tarihçilerinin, ressamlann ve
restoratörlenn büyük bir titızlikle çalıştığı atölyede, sanat,
eserlen malzemelerine göre aynlarak ayn odalarda
onanlıyor. Aynca sikkeler. bronz ve ahşap eserlerin de
onanldığı atölyede. eserlenn daha uzun yıllar yaşaması «
sağlanıyor. '
Vazartesi'de cinsel istismar :
B Kültür Servisi - Pazartesi dergisinin aralık sayısının
kapağı. çocuklukta yaşanan cinsel istismar. Ekim •*
sayısında çocuklara yönelik ıstismarla ilgili bir yazı ve bu
konuda tanıklık yapmak isteyen bir okurun çağnsına yer j
veren derginin bu sayısında, çağnyı yapan kişi ve buna
yanıt veren üç kişi yaşadıklannı anlatıyor. Dergide travma^
sonrası tedavi üzerıne çalışan Amenkalı psikıyatr Sandra -,
Blooms'un, çocuklukta cinsel istismar üzerine verdiği „<
ayTintıIı bilgilerin yani sıra Müslüman yasalan altında bir j
kadının direniş öyicüsü ve İlerici Kadınlar Derneği'ni (
anlatan kitabın tanıtımı da yer ahyor. ;,
Türk Mutfağının Binlerce Yıllık
Serüveni' Konferansı '
• Kültür Servisi - Dıvan Otelı ve Mutfak Dostlan •!
Demeği'nin ışbırliğı ile "Türk Mutfağı ve Yemek '
Kültürü" geleneğine ışık tutacak konferans. bugün saat ı
17. 00den itibaren Divan Oteli'nde düzenleniyor. I
Konferans, Türk mutfağının kültür tarihine ışık tutarak 1
günümüzde kaybolmuş kimi geleneklen ortaya çıkaımak '
amacıyla gerçekleştirilecek. Dr. Filiz Çağman tarafindan
verilecek konferansta "Türk Mutfağı ve Yemek
Kültürümüz'e ilişkin sınırlı sayıdakı yazılı belgelere '
kaynak olabılecek Osmanlı dönemi el yazmalanndaki ı
minyatürler değerlendirilecek. 1582 yılında yapılan ı
Şehzade Mehmet'in sünnet düğünü ^enliklerinin .,
anlatıldığı "Surname" adlı eserden Istanbul'daki yemeklei>
ilgili loncalann geçidinı canlandıran minyatürler, ı
kronolojik olarak ele alınacak \e "Kuşhane Mutfağı" gibi>
günümüzde unutulmuş bazı gelenekler. görsel /
malzemeler eşliğinde sunulacak.