14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ARALJK1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI MecJis'teki görüşmede RP 1997 bütçesi hedeflerini 'siyasi itibar' olarak gösterirken muhalefet uyardı 4 Devlet dövizzede olma yolıında'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - R.P denk olacağı iddiasıyla hazırladığı 1997 bütçe hedefleri- nin gerçekleşmesini "siyasi iti- bar" olarak ortaya koydu. RP To- kat Milletvekilı Bekir Sobacı. 1997 sonunda bütçenin denk çıJc- ma hedefinin altına ımza attıkla- nnı belirterek, "Bu binm için si- vasi itibar koşuludur" dedi. DSP Istanbul Mılletvekili ZekeriyaTe- mizel de, hükümetin Türk Lirası yenne sürekli dövizle borçlandı- gını ammsatarak, "Dikkat edin 1997'de devieti dövizzede haline getireceksuüz" uyansında bulun- <iu. Temizel, Anayasa Mahkeme- si'nın, kamu taşınmazlannın satı- şına ilişkın yasayı iptal ettiğini de vurgulayarak, "Bütçe deviet büt- çesi gibi değtt, emlakçi bütçesi gi- foi. Ama bu en büyük gelir kale- minizin de davanağı kalmadı" de- di. TBMM Genel Kurulu'nda dün 1997 bütçe tasansının Maliye Bakanhgi ödenekleri, gelir cet- MSB'NİN BÜTÇESİNDEN 50 TRİLYONIİRA TÜBİTAK'A AKTAR1LDI Santrallan kiralayacaklann dış borcuna Hazine garantisi y ) tin en büyûk kaynağı beklediği elektrik sant- raüarının yap-işlet modeliyle kiralanmasında, fîrroaiann aJacaklan dış borçlara Hazine ga- rantisi verilecek. 1997 bütçe yasa tasansın- da, Milti Savunma Bakanlığı 'ndan 50 trifyon liraük kaynak, Türkiye BOim ve Teknik Araş- tınnalan Kurumu'na (TÜBİTAK) verilmek üzere Başbakanhğa aktanldı. 1997 bütçeyasa tasansının maddeleri, dün TBMM Genel kurulu'nda kabul ediidi. Büt- çenin tümü için bugün oylama yapılacak. Ta- sannın maddelerinde, dün aktarmalar bölü- münde, Miili Savunma Bakanitğı'ndan 50 trih/on liralık ödenek, savunma sanayii araş- tırma-geliştirme harcamalannda kullanılmak üzere TÜBtTAK'a verilmesi için Başbakan- lıga aktanldı. Bu değışiklikle Milli Savunma Bakalığı'nın bütçesi, 671 trilyon îiradan 621 trilyon liraya dûşürüldü. Tasanda yapilan bir değişiklikle de hükümetin kaynak paketle- rinde en büyük geJiri bekiediği elektrik sant- rallannın yap-işlet modeliyle kiraianması pro- jesinde. ihaleyi alacak firmalann kuilanaca- gı dış kredilere Hazine garantisi verilmesine oianak tanıyacak bir madde tasanya konul- du. Tasanda. hükümete, özellikle Türk cumhu- riyetlerine kullandırdığı kredilerin geri öde- melerini erteleyebilroesi için deyetki verüdi. velleri görüşüldü. DSP grubu adına konuşan Temizel, önce hü- kümetin kaynak paketlerindeki projelerin, dövizle borçlanma için çeşitli yöntemler olduğuna dikkat çekerek, bunlann kamu geliri olmadığını Başbakan Nec- mettin Erfoakan'ın da "itiraf et- tigıni söyledi. Hükümetin. döviz- le borçlanarak Türk lirası borçla- nnı tasfiye etmeye çalıştığını vurgulayan Temizel, "Ancak dik- kat edin. Bu enflasyon ve kur ar- dşlan karşjsında " 1997-1998'de devlct dövizzede haline düşecek" dedi. Hükümetin 4.3 katrilyon lira olarak öngördüğü 1997 vergi ge- lirlen ıçıode 700 tnlyon liranın çalışanlardan alınacağını vurgu- layan Temizel, yalnızca asgarı ücretlilerden 144 trilyon liralık vergi kesileceğini bildirdi. Hayat standardı esası ile peşin vergi kapsamında olanlann 1994 yıhn- da ödeyecekleri verginın 150 mil- yon Îiradan başladığını anlatan Temizel, **Bu bütçe rakamlan ça- lışandan, esnaftan vergi alınması temeline oturmuştur. Asgari üc- retiinin 144 trilyon lirasını alma- saıuz ne olurdu?" dedi. Temizel, bütçede "Î50 trilyon li- ralık lojman ve arsa satışı geliri olduğunu, ancak Anayasa Mah- kemesi'nin kamu taşınmazlannın satışma ilişkin yasayı iptal etme- siyle gelir hedefinin açığa düştü- ğünü vurgulayan Temizel, "Bu bütçe gelir hedefleri de devletin değil, emlakçinin bütçesi gibi" de- di. CHP Istanbul Milletvekilı Al- gan Hacaloğlu, bütçenin de ranti- yenin bütçesi olduğunu, rakamla- nn gerçekçi olmadığının ulusla- rarası kredi değerlendırme kuru- luşlannca da anlaşıldığını söyle- di. Hacaloğlu, Türkiyenin kredi notunun REFAHYOL hükümeti- nin 6 aylık hükümeti sonucunda düşürüldüğünü belirtti. CHP fstanbul Mılletvekili AH Topuz da bütçenin "Erbakan'm faiz pompası" olduğunu belirte- rek, ekonominin enflasyon lobisi- nın eline düştüğünü söyledi. RP'Ii Sobacı, muhalefet mil- lervekillerinin eleştirilerine tepki göstererek, denk bütçe yapılma- sını istemediklenni iddia etti. Denk bütçe hedefinin hükümetin siyasi itibannın koşulu olduğunu belirten Sobacı, partilerinin siya- si kadennin bütçenin denk oluş- masına göre çizileceğini belirtti. TSK mutfağını özelleştirme projesi İslami sermayeye yarayacak 6 Karavana'da siyasi kuşku • RP Konya milletvekili Hüseyin An'nın Silahlı Kuvvetler mutfağının özelleştirilmesi amacıyla yasa tasansı hazırlaması, yıllık 1 trilyon liraya ulaşacak bir pazann, Ankara Belediyesi'nde olduğu gibi islami sermayeye aktanlmaya çahşılması olarak yorumlanıyor. HAVRİY E MENGÜÇ Ordu mutfağının özelleş- tirilmesi konusunda RP Kon- ya Milletvekili Hüseyin An'nın hazırladığı yasa ta- sansı, Muradiye Kültür Vak- fı'nı yeniden gündeme ge- tirdi. Ankara Anakent Be- lediyesi'nin "40 bin öğün yemek projesi"nin ihalesı- ni, Belediye Başkanı Meüh Gökçek sayesınde aldığı ıd- dıasıyla dikkatlen çeken Mu- radiye Kültür Vakfı'nın, ta- sannın yasalaşması duru- munda ordu ihalesini de ka- zanması olasılığının çok yüksek olduğu öne sürülü- Yemekfabrikalannın gözii Sflahh Kımtder'in mutfağmda yor. tlk aşamada pilot böl- ge olarak Ankara'daki Kuv- vet KomutanlıkJan ve Des- tek Kıtalan'ndaçalışan 20 bin kişinin doyurulması şek- lindeuygulanacakolan iha- lenin yıllık cirosunun yak- laşık 1 trilyon lira olacağı belirtiliyor. Donanımian yetersiz Yemek sektördeki büyük firmalann yöneticileri ordu mutfağının ihalesini alacak olan şirketin, ordunun işçi- lik maliyeti olan yüzde 30'un altına çekebilmesi için çok iyi bir teknik donamına ih- tiyacı olduğunu, adı geçen Muradiye Kültür Vakfı'nın ise bu özelliklere sahip ol- madığını ifade ediyorlar. Hatta Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin "40 binöğün yemek projesi r> nde de an- cak I -2 bin kişiyi doyurdu- ğunu iddia ediyorlar. Nakşi- bendi Tarikatı 'na bağlı olan vakfına, Orta Asya'da da gı- da başta olmak üzere çeşit- li sektörlerde yaklaşık 15 şirketı olduğu biliniyor. Va- kıf, özel okullardan seyahat acentalığına, yayıncılıktan yabancı dil kurslanna kadar pek çok alanda faaliyet gös- teriyor. Istanbul'da 13-14 kasım tarihleri arasında Türk Si- lahlı Kuvvetleri'nin yemek, giyecek ve diğer ihtiyaçlan konulu bir sempozyum dü- 2enlenmişti. Türkiye 'deki tek levazım okulu olan Kara Kuvvetle- ri Komutanlıgı Küçükyalı Eğitim Merkezi 'nde düzen- lenen I 'inci Levazım Sem- pozyumu'nda ordu mutfağı- nın özelleştirilmesi konusu hiçbir biçimde gündeme ge- tırilmemişti. ABD bile tutucu Bu arada yetkililer Ame- rika, Ingiltere ve Fransa gi- bi ülkelerde uzun süre tar- tışıldıktan sonra, sadece di- kimhane gibi "ondu KİT^Ie- ri olarak nitelendirilebile- cek birimlerin ve bu ülkele- rin denizaşın ülkelerdeki birliklerin yemeklcrinin özelleştinldiğıne dikkat çe- kiyorlar. Ömeğin Amerika, Kenya'ya birliklerini gön- derdiğinde, bu birliklerin ye- meklerini Amerikalı birca- .termg şirketi üstlenmişti. Bugün ordu yemekhane özelleştirilmesinin Fransa'da ve Ingiltere'de bir-iki, Avus- tralya'da ise bir örneği bu- lunuyor. Ekmekte zorunlu standart gizü gramaj zamlaruu engelleyccck. Tarım Bakanhğıgramajdüşürecek Türk Standartlan Enstitüsü'nün 300 gram olarak önerdiği zorunlu standartı bakanlık 250 grama indiriyor HÜLYAGENÇ Ekmekte zorunlu standardın, gümrük birlıği- ne uyumla bırlıkte gerçekleşmesi bekleniyor. Türk Standartlan Enstıtusü'nün (TSE) ekmeğe "zorunlu standart" getirmek amacıyla gönder- dıgı *TS 12bin3O0gramekmek'' standardını onay- lamak için aylardır bekleten Tanm Bakanhğı, gümrül birliğıne geçişle birlikte çalışmalanna hız verilen gıda kodeksı ile ekmeğin kalite ve gra- majını denetlemeyi planlıyor. Ekmek üretimin- de kullanılacak unun kalitesı, katkı maddeleri. su, ambalaj, gramaj ve benzen özellikleri belirleyen Tanm Bakanhğı, yıl sonuna kadar ekmek ko- deksini yayımlamayı planlıyor. Ancak Tanm Ba- kanhğı'nın, gramaj düsürerek yapılan gizlı zam- lan engelleyecek olan zorunlu standardı, TSE 'nın önensindeki gibi 300 gram değil, bugünkü ikin- ci kalite undan mamul ekmekteki gibi 250 gram üzerinden esas alacağı belirtiliyor. TSE'nin ha- zırladığı ve bakanhğa gönderdiği ekmek standar- tınrn bilinçli olarak onayfanmadjğını belirten Ta- nm Bakanhğı ndan bir yetkılı. "TSE'nin hazır- ladığı standartın resmi gazete de >a>ımlanması- nın ardından. en geç 6 ay sonra zorunlu standart haline dönüştürülmesi gerekir. lanm Bakanhğı bunun yerine ekmek kodeksi \a>ımla>arak. ek- meğe hemen standart getirmeyi planlnor" dedi. 16 çırçır fabrikasında başlatılan grev, mah sıkıntıda olan birliği rahatlattı Çukobirlik grevi yönetimin işine geldi UFUKTEKfcV ADANA - "Kıiz var" diyerek çalışanlan ücretli- ücretsiz izne çıkartan, 1800 ışçiyi atma karanna sendikayı da ortak eden Çukobırlik yönetimi, 16 aralık pazartesi sabahı iplik-dokuma fabrikasında başlatılan grevden etkilenmedi. "Bizzaten ücret ödejemiyorduk" diyen Birlik Genel Müdür \ ekilı Abbas Bilgili, "Ne ücret ne vergi ne de prim ödeyeceğiz. Grevin hiçbir olumsuz etkisi yok" dıyerek üretımin durdurulmasından şikâyetçi olmadığını dile getirdi. Birlik merkez entegre tesislerindeki iplik- dokuma fabrikasında ve 16 çırçır fabrikasında başlatılan grev, Çukobirlik yönetimini rahatsız etmemişe benziyor. Zaten düşük kapasiteyle üretim yapan birlikte "grev nedeniyle yaşanan bir baskı" yaşanmıyor. Bir süre önce üretimi durduran Çukobirlik yönetimi, toplu sözleşme • "Biz zaten ücret ödeyemiyorduk" diyen Birlik Genel Müdür Vekili Abbas Bilgili, "Ne ücret ne vergi ne de prim ödeyeceğiz. Grevin hiçbir olumsuz etkisi yok" diyerek üretimin durduruimasından şikâyetçi olmadığını dile getirdi. pazarlığı boyunca takındığı "yüzde 20 zanı yapanz" tavnnı, deyim yerindeyse "birtür dayatma" gibi sunmuştu. Sendikayı "ya yüzde 20 zanıma evet" demek ya da "greve zoriamak' ikilemiyle karşı karşıya bırakan Birlik yönetimi. süreç içensinde "bir şekilde pazarük başlayacağT kanısında. Işveren açısından tehJıkelı olanı ise nedense sendika tarafindan gündeme bile getirilmedi. O da grev oylaması yaptırarak "h^ir" sonucu çıkartmak, dolayısıyla sözleşmeyi Yüksek Hakem Kurulu'na bağıtlatmaktı. Bu yolu deneseydi DfSK'e bağlı Tekstil Işçileri Sendikası, masada yüzde 20'den yukan teklif vermeyen işverenden (yönetimden) olasılıkla yüzde 50'ler civannda bir artışı sağlayabilirdi. Tekstil sektöründe son dönemde yapılan ve yüzde 85'lere varan ücret artışı da YHK görevi yapan Yargıtay'ın ilgili dairesınce göz önüne alınacaktı kuşkusuz. Grev başladıktan hemen sonra görüştüğümüz DİSK Tekstıl'in Şube Başkanı Derviş Kaplan'a "bu grev tşverenin işine gelmh'or mu" dı>e sorunca. "Bunu bilemem. Biz, bu koşullarda bile tek silahımız olan grevi kullanıy oruz, hcnı de birlik içinde" dedi. Aynı soruyu yöneticı Genel Müdür Vekili Abbas Bügili'ye de sorduğumuzda net bir yanıt aldık; Çok açıkçâ^ifade etmek istemiyorum ama grevin üzerimizde hiçbir baskısı yok. Zaten ücretsiz izne ayırmanın yolunu anvorduk. DİE imalat sanayii anketi Sanayici geleceğe karamsar bakıyor ANKARA (Cumhurijet Bürosu) -tmalat sanayii sek- törünün geleceğe ilişkin bek- lentilen giderek daha olum- suz bir havaya bürünüyor. DİE'nin imalat sanayii iş- yerleri arasında yaptığı bek- lentiler anketine göre, işyer- lerinin önemli bir bölümü üretimlerinin ve satışlarının azalacağını, hammadde fi- yatlannın artacağını, satış fi- yatlannın ise aynı kalacağı beklentisini dile getirdi. İmalat sanayii üretiminin yüzde 33.8'ini gerçekleştı- ren işyerleri. aralık ayında üretimlerinin azaiacağını, yüzde 30.3'ü de artacağını tahmin etti. Üretimdeki ağır- lığı yüzde 26.2 olan işyerle- ri kasım ayında ise üretimle- rinin arttığını, yüzde 54.4 olan işyerleri de azaldığını belırttiler. Aynı işyerlerinin yüzde 37.9'u aralık ayında satışla- nnın azalmasını, yüzde 28.5'i de arîmasını bekledıklerini ıfade etti. Söz konusu işyer- lerinın yüzde 49.6'sı yurtiçi satışlarının kasım ayında azal- dığını, yüzde 33.6'sı ise art- tığını kaydetti. BENCE tZZETTİN ONDER Eğitim Hizmeti Nedir? Geçen cumagünü birtelevizyon programına te- lefonla katılan YOK Başkanı Sayın Kemal Gürüz, eğitimin yan kamusal nitelikli bir hizmet olduğunu ve bu nedenle maliyetinin bir bölümünün öğrenci- \er tarafından karşılanması gerektiğini ifade etti. Bence buna karar vermek bu kadar basit değil! Neo-klasik maliye teorisine göre yan kamusal ni- telikli mallar iki türiü yarar sağlar. Bu tür mallann oluş- turduğu yarann bir bölümü bireye, bir bölümü de topluma gitmektedir. Böyle bir mantıksal kurgunun doğal sonucu olarak yan kamusal nitelikli hizmet- lerin finansmanının iki kaynaktan karşılanması ge- rektiği savunulur. Bireyin sağladığı yarar bölümü için birey, toplumun sağladığı yarar bölümü için toplum Ödeme sorumluluğu ile yükümlüdür. Neo- klasik maliye öğretisinde eğitim ve sağlık gibi hiz- met\er de bu kategoride sayılmaktadır. Kısaca böylece özetlenebilen yan kamusal mal teorisini eğitime uygulamak, bu teoriyi ve hizmetin niteliğini hiçbir mantıksal süzgeçten geçirmeden, tüm neo-klasik kurguyu kabul etmek demektir. Bir defa bu teori mutlak olmayıp belirli varsayım ve gö- rüşlere dayanmaktadır. öğrencileri, birey olarak de- ğil, fakat "hane halkı" kapsamında ele alan bu gö- rüş, bireysel özgürlüklere aykındır. Bu yaklaşıma göre ünivers/te çağına gelmiş olan bir birey, para kazanmadığına göre eğitim masrafı için ailesine ya da kendisine para sağlayan bir kurum veya örgüte bağımlı olacaktır. Gelir dağılımı, fırsat eşitliği, sosyal haklar ve de- mokrasi açılanndan çok daha detay tartışmalara ta- şınabilecek olan yukandakı görüşlen bir tarafa bı- rakarak, ben burada eğitimin ne tür bir mal olduğu konusunu tartışmak istiyorum. Malın niteliği belir- lendikten sonra finansman konusu daha sağlam esaslarda tartışılabilir. Eğitim hizmeti, beşeri sermaye ve ideoloji üreti- mi yönü ile yatınm niteliğinde bir hizmettir. Hizme- tin ancak çok ufak bir bölümü tüketim niteliğinde görülebilir. Beşeri sermaye maddi sermaye ile bir- leşerek üretimi gerçekleştirirken, maddi sermaye- nin verimliliğini yükserar. Bu yolla oluşturulan yarar- lann getırisi maddi ve beşeri sermaye sahipleri ara- sında bölüşülür. Eğitimin büyük birbölümünü oluş- turan bu yarar bölümünün finansmanını tümü ile sa- dece beşeri sermaye oluşturan tarafa yıkmak yan- lış olur. Bu bölümden her iki sermaye kalemi de so- rumlu olmalıdır. Bir anda eğitim hizmetinin miktar ve kalitesinin yüksertildiğini varsayalım. Böylesine bir çaba ilave maliyeti gerektirecektir. Böylece daha yüksek bir ma- liyet sonucunda gerçekleştirilen üretim, maddi ser- mayenin getirisini yükseltirken, beşeri sermayenin getirisini göreli olarak geriletebilecektır. Bu ters so- nuç, emeğin üretime yabancılaşması ve emek arzı artışının doğal bir neticesidir. Eğitim maliyetinin kıs- men de olsa bireye yüklenmesi sonucunda gide- rek yükselen maliyetler bireye yüklenirken, bu hiz- metin artan getirisinden maddi sermaye sahibi ya- rar sağlamış olacaktır. herhalde böylesine bir ak- tarımın adil olduğunu kimse ileri süremez! Eğitim, sistemin hâkim ideolojisini üretip toplu- ma aktaran bir mekanizma işlevi gördüğü sürece, bu hizmetterı yarar sağlayanlar maliyetten sorum- lu olmalıdır. Tüm bu yaklaşımın dayandığı önemli bir varsa- yım da eğitim alan herkesin bir iş sahibi olacağıdır. Eğitim hizmeti aldığı halde bir iş sahibi olmayan emekçiler, iş bulan emekçilerin gelirini aşağı çek- mede etkili olurlar. Nasıl bir fiyatlarna sistemi ki bir grup emekçi para ödeyerek kaliteli emek arzını art- tırmakta, fakat işsiz kalarak istihdam edilenlerin üc- retini aşağıya çekmektedir! Eğitimin topluma saçılan yararian için zaten bir sorun yoktur. Zira bu bölüm için toplum sorumlu ol- malıdır. Eğitimin ancak ufak bir bölümünün bireysel tü- ketim malı olarak kullanıldığı düşünülebilir. Bu bölüm ise fevkalade ihmal edilebilir bir boyuttadır. Zaten tartışma da bu noktada değildir. Bir yazı boyutunda sadece bir yönü ile dahi an- cak bu kadar işlenebilen bu konu, görülüyor ki bir cümlede kesilip atılabilecek kadar basit değildir. Kaldı ki ben burada yine bir neo-klasik teori olan "yararianma ilkesi'ni kullandım. Almanya, Kanada vb. gibi ülkeler yüksek eğitimi bedava sunarken, eğitimin ne tür bir mal olduğunu acaba düşün- memişler mi? Yoksa onlar yanlış mı yapıyoriar? Özel yatınm yapana kendi kaynağını kullanması önerisi ne denli yanlış ise eğitim (ki bu anlamda bir özel yatınm da değildir!) için bedel dayatması daha büyük bir yanlıştır. Tüm bu tartışmalarda ülkede beşeri sermaye üretme polrtikalan vb. gibi tartışmalar da yoktur. ÇIPTÇININ DOSTU / SADULLAH USUMI İzmir Ticaret Borsası İZMİR - Milyonlarcatütün üreticisi Te- kel sigara fabrikalannın özelleştirilmesi gündeme geldiği günden beri huzur- suz. Özellikle Ege'li üreticiler bu konu- da çok duyarlı. Hemen hepsinin kulak- lan Ankara'dan gelecek haberlerde. Te- levizyon vegazetelerde "Tütün"\ıe "Te- /(e/" sözJeri geçtiği anda heyecanlanryor- lar. Kasaba ve köy kahvelerinde sabah- tan akşama kadar "Özelleştirmenin ge- tireceği mutsuzluklar" tartışılıyor. Tekel eski bakanlanndan Eyüp Aşrk'ın "6ay içinde satıp savma" iddiası hâlâ unutul- muş değil... Özelleştirme girişimlerini protesto et- mek için yapılan topJantlar büyük ilgi gö- rüyor. İzmir "Inönü Kültür Merkezi"nöe 8 demokratik kuruluş tarafından oluş- turulan "Ege Tütün Platformu'nun dü- zenlediği panelde salon doldu, taştı.... I Konuşmacılar ve söz alan üreticiler hükümetin bugünlerdeki sessizliğine güvenerek yumuşamanın yanlış olaca- ğını ileri sürdüler. Sonuçta özelleştirme- yi engellemek için gerekirse ülke çapın- da eylemlere girişilmesi karan alındı.... Hem de alkışlarla ve oybirliği ile!.. l Erbakan, Çiller ve diğer ilgililer, Inö- nü Kültür Merkezi'nde toplanan iki bi- ne yakın tütün üreticisi ve Tekel işçisi- nin 5 saat süre ile yaşadığı heyecanı görebilmiş olsaydılar, bir daha Tekel si- gara fabrikalannın özelleştirilmesini gün- deme getirmeye cesaret edemezlerdi. Toplantıya Muğla, Denizli, Aydın, Ma- nisa, Uşak ve Balıkesir'den temsilciler katldılar. Tütün kooperatiflerinin yöne- ticileri, Tekel sigara fabrikalannın satıl- ması halinde Türk tütününün ve üretici- Amerika Türkiye'yi Zehirliyor!.. sinin yok olacağını, iç ve dış pazarianmı- zın tamamen Ameri- kan şirketlerinin eli- ne geçeceğini belirt- tilec... Aynca, tütün plat- formu taraftndan top- lantıya sunulan bir ra- porda, Amerikan si- gara sanayiinin dün- yapazarlannı nasıl ele geçirdiği açıklandı. Iz- lenen yöntem ve ve- rilen rakamlardehşet verici idi. Raporda, Amerika'da sigara aleyhine sürdürülen kampanya ile iç tü- ketimin büyük ölçüde azaldığı, buna karşılık üretimde hızlı bir artış olduğu ileri sürülüyordu. Verilen rakamlara göre, Amerika'da 1976 ile 1980 yılları arasında 620 milyar adet olan iç tüketim, 1995 yılında 487 milyara gerilemiş... Işin en şaşırtıcı ta- rafı da bundan sonra başlamış ve iç tü- ketim 133 milyar adet düştüğü halde, 1995 yılında sigara üretimi 327 milyar adet artarak tam 745 milyara çıkmış.... Bu arada, 1951 ile 1995 yıllan arasında 17 milyar adet olan yıllık sigara ihraca- t da 15 kat artarak 240 milyaradede ulaş- mış!... Raporda, Amerikalı sigara sanayici- lerinin, kendi iç pazarianndaki tüketim gerilemesini durduramayacaklannı, hat- ta son zamanlarda ortaya çıkan bazı hukuksal ve bilimsel gerçeklerin dünya basınına yansıması üzerine gerileme- nin giderek artacağını anlayınca dış ül- kelerde pazar aramaya başladıklan ve bunda da başanlı olduklan belirtiliyor! Bu sonuç Amerika'nın deviet politi- kası idi. Amerikan halkını tütünden kur- tanrken, kendi sigara sanayiini ve tütün üreticisini ayakta tutabilmek için yaban- cı ülke halklannı zehirieyecekti. Nitekim, zehirledi de... Görülen o ki, zehirieme- ye de devam edecek... Tabii, ülkelerini ve halkını peşkeş çekmeye talip olan deviet ve siyaset adamlan buldukça!... Panelde bir ko- nuşma yapan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Gürol Ergin özelleştimne- nin ardında yatan amacışöyteaçıkladı: "Tekelsigara fab- rikalannın satışı için hiçbir haklı neden olamaz. Zira, birku- ruluşun özelleştiril- mesiiçinya zararet- mesi veya sorunla- nnın çözülemezhal- de olması gerekir. Halbuki, Tekel hem zararetmiyorhem de hiçbirsonınuyok. Tekel 1995 yılında 13 trilyon 500 milyar lira kâr etmiş. Çalışan sayısı da 50 bin 600'den, 40 bin 900'e düşmüş. Sigara fabrikalan satılırsa Tekelçöker. 4milyon tütün üreticisi ile 40 bin işçinin baktığı 200 bine yakın insanımız perişan olur. Çünkü, Tekel'i ayakta tutan sigara sa- tışlandır. Tekel'in 1995yılıdrosu 116 tril- yon lira... Bunun yüzde 78'i sigaradan geliyor. Özelleştirmenin amacı, buyük- sekgeliri uluslararası şirketlere taşımak- tır." Panelin ardından Ege bölgesi tütün üreticileri ile Tekel sigara fabrikası işçi- lerinin temsilcileri, Tekel'i özelleştirme- ye çalışanlan Atatürk'e şikâyet ettiler. Üretici ve işçi temsilcileri panelin ardın- dan topluca Tekel tesislerinin önünde- ki Atatürk heykeline giderek çiçek ile birlikte şu bildiriyi bıraktılar: ATA'ya şikâyet "ATAM, Bizler, yurdumuzu müstevlilerden kur- tarmak için emrinde omuz omuza sa- vaşmış silah arkadaşlannın torunlan olan ve nafakasını kurtardığın topraklarda tü- tün üreterek sağlayan tütün ekicileri ve rejiden kurtardığın Tekel sigara fabrika- lannda çalışan işçileriz. Şimdiyeni tür müstevliler, işbiriikçi- lerin yardımı ile üzerimize saldırarak, Tekel sigara fabrikalannı özelleştirmek, Türkiye sigara pazannı, Amerikan siga- ralanna ve çok uluslu şirketlere devret- mek, Türk tütününü kendi vatanından, üreticileri tütün tarialanndan, işçileri Te- kel sigara fabrikalanndan kovmak isti- yorlar... Türk tütüncülüğünü sona er- dirmeyi amaçladığı kesin olan bu sal- dırıya asla boyun eğmeyeceğiz. İçinde bulunduğumuz imkân ve şerait ne ka- dar namüsait hale gelmiş olursa olsun bugidişidurdurmakiçin mücadete ede- ceğimize huzurunda and içeriz..." Tekel sigara fabrikalannın satışına karşı oluşan tepkiler giderek büyüyor ve yaygınlaşıyor. Televizyon ve gazete- ler tepkilere gereken önemi venmedik- leri için hükümet yetkilileri ve kamuoyu gelişmelerden habersiz olabilir. Ancak, üretici ve işçilerfabrikalannı sattırmamaya karariı... Gelişmelere bakılırsa gücü de yetecek gibi gözüküyor!... EHinyanın ikînci pamuk endeksi İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - tzmir Tica- ret Borsası, Liverpool Cot- look'un ardından piyasada- ki fiyat değişimlerinın daha kolay ızlenebilmesi amacıy- la dünyanın ikinci pamuk endeksini hazırladı. Izmir Ticaret Borsa- sı'ndan yapılan açıklama- da, Türkıye'de ilk kez ha- zırlanan pamuk endeksinde STD-1 Garanti pamuğunun esas alındığı duyuruldu. IZTB açıklamasında, pa- muktaki günlük. aylık ya da sezonluk dönemlere ilişkin genel fîyat değişimlerinin tek bir kaynaktan izlenme- sine oianak sağlandığı bildi- rildi. Açıklamaya göre Iz- mır Ticaret Borsası Pamuk Endeksi, pamukta sezon baş- langıcı sayılan 16 Eylül 1996'daki fiyatınbaz(1000) alınmasıyla başladı. O ta- rihten bu yana endeksin uz- manlarcatestedildiği vurgu- lanarak şöyle denildi: "İzmir Ticaret Borsa- sı"ndaki pamukfiyatdüze>- lerinindeğjşjmini sağükh olâ- rak yansıtabilecek istatistiki kardkteristiklcre sahip en- deks,S1D-1 Garanti pamu- ğunun işlem görmediği gün- lerde, işlem gören diğer pa- muktiplerirıdenyararlanıla- rak hesaplanacak. Bu işlem yapıhrken, istatistiki iskon- to oranlan belli arahklarla güncelleştirilecek. Peşin ye- rine valnizca kredih' işlemJe- rin görüldüğü günlerde, ca- ri pi>asa faiz oranından va- de>c göreiskonto u> gulana- rak beklenen piyasa fiyaü bulunacak. Hiç muamele ol- mayan günlerde ise. endeks bir önceki değerini koruya- cak." İZTB Pamuk Endeksi sa- yesinde pamuk fiyatlannın bağımsız ve tek bir rakam- dan izlenebileceği de açık- lamada duyurularak, "Pa- muk tiplerinden birinin ya da birkaçının işlem gör- mediği günlerde de genel fiyat değişimi endeksten izîenebUecek. 16 Eylül 1996 taribinde 1000 olarak ka- bul edilen İZTB Pamuk Endeksi dün 1100 raka- mıyla en yüksek değerine ulaştı. Geçen üç aylık sü- reç içinde endeksin en dü- şük değeri ise 31 ekimde 941 olarak gerçekleştT de- nildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle