Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ARALJK1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
MecJis'teki görüşmede RP 1997 bütçesi hedeflerini 'siyasi itibar' olarak gösterirken muhalefet uyardı
4
Devlet dövizzede olma yolıında'ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - R.P denk olacağı iddiasıyla
hazırladığı 1997 bütçe hedefleri-
nin gerçekleşmesini "siyasi iti-
bar" olarak ortaya koydu. RP To-
kat Milletvekilı Bekir Sobacı.
1997 sonunda bütçenin denk çıJc-
ma hedefinin altına ımza attıkla-
nnı belirterek, "Bu binm için si-
vasi itibar koşuludur" dedi. DSP
Istanbul Mılletvekili ZekeriyaTe-
mizel de, hükümetin Türk Lirası
yenne sürekli dövizle borçlandı-
gını ammsatarak, "Dikkat edin
1997'de devieti dövizzede haline
getireceksuüz" uyansında bulun-
<iu. Temizel, Anayasa Mahkeme-
si'nın, kamu taşınmazlannın satı-
şına ilişkın yasayı iptal ettiğini de
vurgulayarak, "Bütçe deviet büt-
çesi gibi değtt, emlakçi bütçesi gi-
foi. Ama bu en büyük gelir kale-
minizin de davanağı kalmadı" de-
di.
TBMM Genel Kurulu'nda dün
1997 bütçe tasansının Maliye
Bakanhgi ödenekleri, gelir cet-
MSB'NİN BÜTÇESİNDEN 50 TRİLYONIİRA TÜBİTAK'A AKTAR1LDI
Santrallan kiralayacaklann dış borcuna Hazine garantisi
y )
tin en büyûk kaynağı beklediği elektrik sant-
raüarının yap-işlet modeliyle kiralanmasında,
fîrroaiann aJacaklan dış borçlara Hazine ga-
rantisi verilecek. 1997 bütçe yasa tasansın-
da, Milti Savunma Bakanlığı 'ndan 50 trifyon
liraük kaynak, Türkiye BOim ve Teknik Araş-
tınnalan Kurumu'na (TÜBİTAK) verilmek
üzere Başbakanhğa aktanldı.
1997 bütçeyasa tasansının maddeleri, dün
TBMM Genel kurulu'nda kabul ediidi. Büt-
çenin tümü için bugün oylama yapılacak. Ta-
sannın maddelerinde, dün aktarmalar bölü-
münde, Miili Savunma Bakanitğı'ndan 50
trih/on liralık ödenek, savunma sanayii araş-
tırma-geliştirme harcamalannda kullanılmak
üzere TÜBtTAK'a verilmesi için Başbakan-
lıga aktanldı. Bu değışiklikle Milli Savunma
Bakalığı'nın bütçesi, 671 trilyon îiradan 621
trilyon liraya dûşürüldü. Tasanda yapilan bir
değişiklikle de hükümetin kaynak paketle-
rinde en büyük geJiri bekiediği elektrik sant-
rallannın yap-işlet modeliyle kiraianması pro-
jesinde. ihaleyi alacak firmalann kuilanaca-
gı dış kredilere Hazine garantisi verilmesine
oianak tanıyacak bir madde tasanya konul-
du.
Tasanda. hükümete, özellikle Türk cumhu-
riyetlerine kullandırdığı kredilerin geri öde-
melerini erteleyebilroesi için deyetki verüdi.
velleri görüşüldü. DSP grubu
adına konuşan Temizel, önce hü-
kümetin kaynak paketlerindeki
projelerin, dövizle borçlanma
için çeşitli yöntemler olduğuna
dikkat çekerek, bunlann kamu
geliri olmadığını Başbakan Nec-
mettin Erfoakan'ın da "itiraf et-
tigıni söyledi. Hükümetin. döviz-
le borçlanarak Türk lirası borçla-
nnı tasfiye etmeye çalıştığını
vurgulayan Temizel, "Ancak dik-
kat edin. Bu enflasyon ve kur ar-
dşlan karşjsında " 1997-1998'de
devlct dövizzede haline düşecek"
dedi.
Hükümetin 4.3 katrilyon lira
olarak öngördüğü 1997 vergi ge-
lirlen ıçıode 700 tnlyon liranın
çalışanlardan alınacağını vurgu-
layan Temizel, yalnızca asgarı
ücretlilerden 144 trilyon liralık
vergi kesileceğini bildirdi. Hayat
standardı esası ile peşin vergi
kapsamında olanlann 1994 yıhn-
da ödeyecekleri verginın 150 mil-
yon Îiradan başladığını anlatan
Temizel, **Bu bütçe rakamlan ça-
lışandan, esnaftan vergi alınması
temeline oturmuştur. Asgari üc-
retiinin 144 trilyon lirasını alma-
saıuz ne olurdu?" dedi.
Temizel, bütçede "Î50 trilyon li-
ralık lojman ve arsa satışı geliri
olduğunu, ancak Anayasa Mah-
kemesi'nin kamu taşınmazlannın
satışma ilişkin yasayı iptal etme-
siyle gelir hedefinin açığa düştü-
ğünü vurgulayan Temizel, "Bu
bütçe gelir hedefleri de devletin
değil, emlakçinin bütçesi gibi" de-
di.
CHP Istanbul Milletvekilı Al-
gan Hacaloğlu, bütçenin de ranti-
yenin bütçesi olduğunu, rakamla-
nn gerçekçi olmadığının ulusla-
rarası kredi değerlendırme kuru-
luşlannca da anlaşıldığını söyle-
di.
Hacaloğlu, Türkiyenin kredi
notunun REFAHYOL hükümeti-
nin 6 aylık hükümeti sonucunda
düşürüldüğünü belirtti.
CHP fstanbul Mılletvekili AH
Topuz da bütçenin "Erbakan'm
faiz pompası" olduğunu belirte-
rek, ekonominin enflasyon lobisi-
nın eline düştüğünü söyledi.
RP'Ii Sobacı, muhalefet mil-
lervekillerinin eleştirilerine tepki
göstererek, denk bütçe yapılma-
sını istemediklenni iddia etti.
Denk bütçe hedefinin hükümetin
siyasi itibannın koşulu olduğunu
belirten Sobacı, partilerinin siya-
si kadennin bütçenin denk oluş-
masına göre çizileceğini belirtti.
TSK mutfağını özelleştirme projesi İslami sermayeye yarayacak
6
Karavana'da siyasi kuşku
• RP Konya
milletvekili Hüseyin
An'nın Silahlı
Kuvvetler mutfağının
özelleştirilmesi
amacıyla yasa tasansı
hazırlaması, yıllık 1
trilyon liraya ulaşacak
bir pazann, Ankara
Belediyesi'nde olduğu
gibi islami sermayeye
aktanlmaya
çahşılması olarak
yorumlanıyor.
HAVRİY E MENGÜÇ
Ordu mutfağının özelleş-
tirilmesi konusunda RP Kon-
ya Milletvekili Hüseyin
An'nın hazırladığı yasa ta-
sansı, Muradiye Kültür Vak-
fı'nı yeniden gündeme ge-
tirdi. Ankara Anakent Be-
lediyesi'nin "40 bin öğün
yemek projesi"nin ihalesı-
ni, Belediye Başkanı Meüh
Gökçek sayesınde aldığı ıd-
dıasıyla dikkatlen çeken Mu-
radiye Kültür Vakfı'nın, ta-
sannın yasalaşması duru-
munda ordu ihalesini de ka-
zanması olasılığının çok
yüksek olduğu öne sürülü-
Yemekfabrikalannın gözii Sflahh Kımtder'in mutfağmda
yor. tlk aşamada pilot böl-
ge olarak Ankara'daki Kuv-
vet KomutanlıkJan ve Des-
tek Kıtalan'ndaçalışan 20
bin kişinin doyurulması şek-
lindeuygulanacakolan iha-
lenin yıllık cirosunun yak-
laşık 1 trilyon lira olacağı
belirtiliyor.
Donanımian yetersiz
Yemek sektördeki büyük
firmalann yöneticileri ordu
mutfağının ihalesini alacak
olan şirketin, ordunun işçi-
lik maliyeti olan yüzde 30'un
altına çekebilmesi için çok
iyi bir teknik donamına ih-
tiyacı olduğunu, adı geçen
Muradiye Kültür Vakfı'nın
ise bu özelliklere sahip ol-
madığını ifade ediyorlar.
Hatta Ankara Büyükşehir
Belediyesi'nin "40 binöğün
yemek projesi
r>
nde de an-
cak I -2 bin kişiyi doyurdu-
ğunu iddia ediyorlar. Nakşi-
bendi Tarikatı 'na bağlı olan
vakfına, Orta Asya'da da gı-
da başta olmak üzere çeşit-
li sektörlerde yaklaşık 15
şirketı olduğu biliniyor. Va-
kıf, özel okullardan seyahat
acentalığına, yayıncılıktan
yabancı dil kurslanna kadar
pek çok alanda faaliyet gös-
teriyor.
Istanbul'da 13-14 kasım
tarihleri arasında Türk Si-
lahlı Kuvvetleri'nin yemek,
giyecek ve diğer ihtiyaçlan
konulu bir sempozyum dü-
2enlenmişti.
Türkiye 'deki tek levazım
okulu olan Kara Kuvvetle-
ri Komutanlıgı Küçükyalı
Eğitim Merkezi 'nde düzen-
lenen I 'inci Levazım Sem-
pozyumu'nda ordu mutfağı-
nın özelleştirilmesi konusu
hiçbir biçimde gündeme ge-
tırilmemişti.
ABD bile tutucu
Bu arada yetkililer Ame-
rika, Ingiltere ve Fransa gi-
bi ülkelerde uzun süre tar-
tışıldıktan sonra, sadece di-
kimhane gibi "ondu KİT^Ie-
ri olarak nitelendirilebile-
cek birimlerin ve bu ülkele-
rin denizaşın ülkelerdeki
birliklerin yemeklcrinin
özelleştinldiğıne dikkat çe-
kiyorlar. Ömeğin Amerika,
Kenya'ya birliklerini gön-
derdiğinde, bu birliklerin ye-
meklerini Amerikalı birca-
.termg şirketi üstlenmişti.
Bugün ordu yemekhane
özelleştirilmesinin Fransa'da
ve Ingiltere'de bir-iki, Avus-
tralya'da ise bir örneği bu-
lunuyor.
Ekmekte zorunlu standart gizü gramaj zamlaruu engelleyccck.
Tarım Bakanhğıgramajdüşürecek
Türk Standartlan Enstitüsü'nün 300 gram olarak
önerdiği zorunlu standartı bakanlık 250 grama indiriyor
HÜLYAGENÇ
Ekmekte zorunlu standardın, gümrük birlıği-
ne uyumla bırlıkte gerçekleşmesi bekleniyor.
Türk Standartlan Enstıtusü'nün (TSE) ekmeğe
"zorunlu standart" getirmek amacıyla gönder-
dıgı *TS 12bin3O0gramekmek'' standardını onay-
lamak için aylardır bekleten Tanm Bakanhğı,
gümrül birliğıne geçişle birlikte çalışmalanna hız
verilen gıda kodeksı ile ekmeğin kalite ve gra-
majını denetlemeyi planlıyor. Ekmek üretimin-
de kullanılacak unun kalitesı, katkı maddeleri. su,
ambalaj, gramaj ve benzen özellikleri belirleyen
Tanm Bakanhğı, yıl sonuna kadar ekmek ko-
deksini yayımlamayı planlıyor. Ancak Tanm Ba-
kanhğı'nın, gramaj düsürerek yapılan gizlı zam-
lan engelleyecek olan zorunlu standardı, TSE 'nın
önensindeki gibi 300 gram değil, bugünkü ikin-
ci kalite undan mamul ekmekteki gibi 250 gram
üzerinden esas alacağı belirtiliyor. TSE'nin ha-
zırladığı ve bakanhğa gönderdiği ekmek standar-
tınrn bilinçli olarak onayfanmadjğını belirten Ta-
nm Bakanhğı ndan bir yetkılı. "TSE'nin hazır-
ladığı standartın resmi gazete de >a>ımlanması-
nın ardından. en geç 6 ay sonra zorunlu standart
haline dönüştürülmesi gerekir. lanm Bakanhğı
bunun yerine ekmek kodeksi \a>ımla>arak. ek-
meğe hemen standart getirmeyi planlnor" dedi.
16 çırçır fabrikasında başlatılan grev, mah sıkıntıda olan birliği rahatlattı
Çukobirlik grevi yönetimin işine geldi
UFUKTEKfcV
ADANA - "Kıiz var" diyerek çalışanlan ücretli-
ücretsiz izne çıkartan, 1800 ışçiyi atma karanna
sendikayı da ortak eden Çukobırlik yönetimi, 16
aralık pazartesi sabahı iplik-dokuma fabrikasında
başlatılan grevden etkilenmedi. "Bizzaten ücret
ödejemiyorduk" diyen Birlik Genel Müdür
\ ekilı Abbas Bilgili, "Ne ücret ne vergi ne de
prim ödeyeceğiz. Grevin hiçbir olumsuz etkisi
yok" dıyerek üretımin durdurulmasından
şikâyetçi olmadığını dile getirdi.
Birlik merkez entegre tesislerindeki iplik-
dokuma fabrikasında ve 16 çırçır fabrikasında
başlatılan grev, Çukobirlik yönetimini rahatsız
etmemişe benziyor. Zaten düşük kapasiteyle
üretim yapan birlikte "grev nedeniyle yaşanan bir
baskı" yaşanmıyor. Bir süre önce üretimi
durduran Çukobirlik yönetimi, toplu sözleşme
• "Biz zaten ücret ödeyemiyorduk"
diyen Birlik Genel Müdür Vekili Abbas
Bilgili, "Ne ücret ne vergi ne de prim
ödeyeceğiz. Grevin hiçbir olumsuz etkisi
yok" diyerek üretimin durduruimasından
şikâyetçi olmadığını dile getirdi.
pazarlığı boyunca takındığı "yüzde 20 zanı
yapanz" tavnnı, deyim yerindeyse "birtür
dayatma" gibi sunmuştu. Sendikayı "ya yüzde 20
zanıma evet" demek ya da "greve zoriamak'
ikilemiyle karşı karşıya bırakan Birlik yönetimi.
süreç içensinde "bir şekilde pazarük
başlayacağT kanısında. Işveren açısından
tehJıkelı olanı ise nedense sendika tarafindan
gündeme bile getirilmedi. O da grev oylaması
yaptırarak "h^ir" sonucu çıkartmak, dolayısıyla
sözleşmeyi Yüksek Hakem Kurulu'na
bağıtlatmaktı. Bu yolu deneseydi DfSK'e bağlı
Tekstil Işçileri Sendikası, masada yüzde 20'den
yukan teklif vermeyen işverenden (yönetimden)
olasılıkla yüzde 50'ler civannda bir artışı
sağlayabilirdi. Tekstil sektöründe son dönemde
yapılan ve yüzde 85'lere varan ücret artışı da
YHK görevi yapan Yargıtay'ın ilgili dairesınce
göz önüne alınacaktı kuşkusuz.
Grev başladıktan hemen sonra görüştüğümüz
DİSK Tekstıl'in Şube Başkanı Derviş Kaplan'a
"bu grev tşverenin işine gelmh'or mu" dı>e
sorunca. "Bunu bilemem. Biz, bu koşullarda bile
tek silahımız olan grevi kullanıy oruz, hcnı de
birlik içinde" dedi. Aynı soruyu yöneticı Genel
Müdür Vekili Abbas Bügili'ye de sorduğumuzda
net bir yanıt aldık; Çok açıkçâ^ifade etmek
istemiyorum ama grevin üzerimizde hiçbir
baskısı yok. Zaten ücretsiz izne ayırmanın
yolunu anvorduk.
DİE imalat sanayii anketi
Sanayici geleceğe
karamsar bakıyor
ANKARA (Cumhurijet
Bürosu) -tmalat sanayii sek-
törünün geleceğe ilişkin bek-
lentilen giderek daha olum-
suz bir havaya bürünüyor.
DİE'nin imalat sanayii iş-
yerleri arasında yaptığı bek-
lentiler anketine göre, işyer-
lerinin önemli bir bölümü
üretimlerinin ve satışlarının
azalacağını, hammadde fi-
yatlannın artacağını, satış fi-
yatlannın ise aynı kalacağı
beklentisini dile getirdi.
İmalat sanayii üretiminin
yüzde 33.8'ini gerçekleştı-
ren işyerleri. aralık ayında
üretimlerinin azaiacağını,
yüzde 30.3'ü de artacağını
tahmin etti. Üretimdeki ağır-
lığı yüzde 26.2 olan işyerle-
ri kasım ayında ise üretimle-
rinin arttığını, yüzde 54.4
olan işyerleri de azaldığını
belırttiler.
Aynı işyerlerinin yüzde
37.9'u aralık ayında satışla-
nnın azalmasını, yüzde 28.5'i
de arîmasını bekledıklerini
ıfade etti. Söz konusu işyer-
lerinın yüzde 49.6'sı yurtiçi
satışlarının kasım ayında azal-
dığını, yüzde 33.6'sı ise art-
tığını kaydetti.
BENCE
tZZETTİN ONDER
Eğitim Hizmeti Nedir?
Geçen cumagünü birtelevizyon programına te-
lefonla katılan YOK Başkanı Sayın Kemal Gürüz,
eğitimin yan kamusal nitelikli bir hizmet olduğunu
ve bu nedenle maliyetinin bir bölümünün öğrenci-
\er tarafından karşılanması gerektiğini ifade etti.
Bence buna karar vermek bu kadar basit değil!
Neo-klasik maliye teorisine göre yan kamusal ni-
telikli mallar iki türiü yarar sağlar. Bu tür mallann oluş-
turduğu yarann bir bölümü bireye, bir bölümü de
topluma gitmektedir. Böyle bir mantıksal kurgunun
doğal sonucu olarak yan kamusal nitelikli hizmet-
lerin finansmanının iki kaynaktan karşılanması ge-
rektiği savunulur. Bireyin sağladığı yarar bölümü
için birey, toplumun sağladığı yarar bölümü için
toplum Ödeme sorumluluğu ile yükümlüdür. Neo-
klasik maliye öğretisinde eğitim ve sağlık gibi hiz-
met\er de bu kategoride sayılmaktadır.
Kısaca böylece özetlenebilen yan kamusal mal
teorisini eğitime uygulamak, bu teoriyi ve hizmetin
niteliğini hiçbir mantıksal süzgeçten geçirmeden,
tüm neo-klasik kurguyu kabul etmek demektir. Bir
defa bu teori mutlak olmayıp belirli varsayım ve gö-
rüşlere dayanmaktadır. öğrencileri, birey olarak de-
ğil, fakat "hane halkı" kapsamında ele alan bu gö-
rüş, bireysel özgürlüklere aykındır. Bu yaklaşıma
göre ünivers/te çağına gelmiş olan bir birey, para
kazanmadığına göre eğitim masrafı için ailesine ya
da kendisine para sağlayan bir kurum veya örgüte
bağımlı olacaktır.
Gelir dağılımı, fırsat eşitliği, sosyal haklar ve de-
mokrasi açılanndan çok daha detay tartışmalara ta-
şınabilecek olan yukandakı görüşlen bir tarafa bı-
rakarak, ben burada eğitimin ne tür bir mal olduğu
konusunu tartışmak istiyorum. Malın niteliği belir-
lendikten sonra finansman konusu daha sağlam
esaslarda tartışılabilir.
Eğitim hizmeti, beşeri sermaye ve ideoloji üreti-
mi yönü ile yatınm niteliğinde bir hizmettir. Hizme-
tin ancak çok ufak bir bölümü tüketim niteliğinde
görülebilir. Beşeri sermaye maddi sermaye ile bir-
leşerek üretimi gerçekleştirirken, maddi sermaye-
nin verimliliğini yükserar. Bu yolla oluşturulan yarar-
lann getırisi maddi ve beşeri sermaye sahipleri ara-
sında bölüşülür. Eğitimin büyük birbölümünü oluş-
turan bu yarar bölümünün finansmanını tümü ile sa-
dece beşeri sermaye oluşturan tarafa yıkmak yan-
lış olur. Bu bölümden her iki sermaye kalemi de so-
rumlu olmalıdır.
Bir anda eğitim hizmetinin miktar ve kalitesinin
yüksertildiğini varsayalım. Böylesine bir çaba ilave
maliyeti gerektirecektir. Böylece daha yüksek bir ma-
liyet sonucunda gerçekleştirilen üretim, maddi ser-
mayenin getirisini yükseltirken, beşeri sermayenin
getirisini göreli olarak geriletebilecektır. Bu ters so-
nuç, emeğin üretime yabancılaşması ve emek arzı
artışının doğal bir neticesidir. Eğitim maliyetinin kıs-
men de olsa bireye yüklenmesi sonucunda gide-
rek yükselen maliyetler bireye yüklenirken, bu hiz-
metin artan getirisinden maddi sermaye sahibi ya-
rar sağlamış olacaktır. herhalde böylesine bir ak-
tarımın adil olduğunu kimse ileri süremez!
Eğitim, sistemin hâkim ideolojisini üretip toplu-
ma aktaran bir mekanizma işlevi gördüğü sürece,
bu hizmetterı yarar sağlayanlar maliyetten sorum-
lu olmalıdır.
Tüm bu yaklaşımın dayandığı önemli bir varsa-
yım da eğitim alan herkesin bir iş sahibi olacağıdır.
Eğitim hizmeti aldığı halde bir iş sahibi olmayan
emekçiler, iş bulan emekçilerin gelirini aşağı çek-
mede etkili olurlar. Nasıl bir fiyatlarna sistemi ki bir
grup emekçi para ödeyerek kaliteli emek arzını art-
tırmakta, fakat işsiz kalarak istihdam edilenlerin üc-
retini aşağıya çekmektedir!
Eğitimin topluma saçılan yararian için zaten bir
sorun yoktur. Zira bu bölüm için toplum sorumlu ol-
malıdır.
Eğitimin ancak ufak bir bölümünün bireysel tü-
ketim malı olarak kullanıldığı düşünülebilir. Bu bölüm
ise fevkalade ihmal edilebilir bir boyuttadır. Zaten
tartışma da bu noktada değildir.
Bir yazı boyutunda sadece bir yönü ile dahi an-
cak bu kadar işlenebilen bu konu, görülüyor ki bir
cümlede kesilip atılabilecek kadar basit değildir.
Kaldı ki ben burada yine bir neo-klasik teori olan
"yararianma ilkesi'ni kullandım. Almanya, Kanada
vb. gibi ülkeler yüksek eğitimi bedava sunarken,
eğitimin ne tür bir mal olduğunu acaba düşün-
memişler mi? Yoksa onlar yanlış mı yapıyoriar?
Özel yatınm yapana kendi kaynağını kullanması
önerisi ne denli yanlış ise eğitim (ki bu anlamda bir
özel yatınm da değildir!) için bedel dayatması daha
büyük bir yanlıştır. Tüm bu tartışmalarda ülkede
beşeri sermaye üretme polrtikalan vb. gibi tartışmalar
da yoktur.
ÇIPTÇININ DOSTU / SADULLAH USUMI İzmir Ticaret Borsası
İZMİR - Milyonlarcatütün üreticisi Te-
kel sigara fabrikalannın özelleştirilmesi
gündeme geldiği günden beri huzur-
suz. Özellikle Ege'li üreticiler bu konu-
da çok duyarlı. Hemen hepsinin kulak-
lan Ankara'dan gelecek haberlerde. Te-
levizyon vegazetelerde "Tütün"\ıe "Te-
/(e/" sözJeri geçtiği anda heyecanlanryor-
lar. Kasaba ve köy kahvelerinde sabah-
tan akşama kadar "Özelleştirmenin ge-
tireceği mutsuzluklar" tartışılıyor. Tekel
eski bakanlanndan Eyüp Aşrk'ın "6ay
içinde satıp savma" iddiası hâlâ unutul-
muş değil...
Özelleştirme girişimlerini protesto et-
mek için yapılan topJantlar büyük ilgi gö-
rüyor. İzmir "Inönü Kültür Merkezi"nöe
8 demokratik kuruluş tarafından oluş-
turulan "Ege Tütün Platformu'nun dü-
zenlediği panelde salon doldu, taştı....
I Konuşmacılar ve söz alan üreticiler
hükümetin bugünlerdeki sessizliğine
güvenerek yumuşamanın yanlış olaca-
ğını ileri sürdüler. Sonuçta özelleştirme-
yi engellemek için gerekirse ülke çapın-
da eylemlere girişilmesi karan alındı....
Hem de alkışlarla ve oybirliği ile!..
l Erbakan, Çiller ve diğer ilgililer, Inö-
nü Kültür Merkezi'nde toplanan iki bi-
ne yakın tütün üreticisi ve Tekel işçisi-
nin 5 saat süre ile yaşadığı heyecanı
görebilmiş olsaydılar, bir daha Tekel si-
gara fabrikalannın özelleştirilmesini gün-
deme getirmeye cesaret edemezlerdi.
Toplantıya Muğla, Denizli, Aydın, Ma-
nisa, Uşak ve Balıkesir'den temsilciler
katldılar. Tütün kooperatiflerinin yöne-
ticileri, Tekel sigara fabrikalannın satıl-
ması halinde Türk tütününün ve üretici-
Amerika Türkiye'yi Zehirliyor!..
sinin yok olacağını,
iç ve dış pazarianmı-
zın tamamen Ameri-
kan şirketlerinin eli-
ne geçeceğini belirt-
tilec...
Aynca, tütün plat-
formu taraftndan top-
lantıya sunulan bir ra-
porda, Amerikan si-
gara sanayiinin dün-
yapazarlannı nasıl ele
geçirdiği açıklandı. Iz-
lenen yöntem ve ve-
rilen rakamlardehşet
verici idi. Raporda,
Amerika'da sigara
aleyhine sürdürülen
kampanya ile iç tü-
ketimin büyük ölçüde azaldığı, buna
karşılık üretimde hızlı bir artış olduğu
ileri sürülüyordu.
Verilen rakamlara göre, Amerika'da
1976 ile 1980 yılları arasında 620 milyar
adet olan iç tüketim, 1995 yılında 487
milyara gerilemiş... Işin en şaşırtıcı ta-
rafı da bundan sonra başlamış ve iç tü-
ketim 133 milyar adet düştüğü halde,
1995 yılında sigara üretimi 327 milyar
adet artarak tam 745 milyara çıkmış....
Bu arada, 1951 ile 1995 yıllan arasında
17 milyar adet olan yıllık sigara ihraca-
t da 15 kat artarak 240 milyaradede ulaş-
mış!...
Raporda, Amerikalı sigara sanayici-
lerinin, kendi iç pazarianndaki tüketim
gerilemesini durduramayacaklannı, hat-
ta son zamanlarda ortaya çıkan bazı
hukuksal ve bilimsel gerçeklerin dünya
basınına yansıması üzerine gerileme-
nin giderek artacağını anlayınca dış ül-
kelerde pazar aramaya başladıklan ve
bunda da başanlı olduklan belirtiliyor!
Bu sonuç Amerika'nın deviet politi-
kası idi. Amerikan halkını tütünden kur-
tanrken, kendi sigara sanayiini ve tütün
üreticisini ayakta tutabilmek için yaban-
cı ülke halklannı zehirieyecekti. Nitekim,
zehirledi de... Görülen o ki, zehirieme-
ye de devam edecek... Tabii, ülkelerini
ve halkını peşkeş çekmeye talip olan
deviet ve siyaset
adamlan buldukça!...
Panelde bir ko-
nuşma yapan Ziraat
Mühendisleri Odası
Başkanı Prof. Gürol
Ergin özelleştimne-
nin ardında yatan
amacışöyteaçıkladı:
"Tekelsigara fab-
rikalannın satışı için
hiçbir haklı neden
olamaz. Zira, birku-
ruluşun özelleştiril-
mesiiçinya zararet-
mesi veya sorunla-
nnın çözülemezhal-
de olması gerekir.
Halbuki, Tekel hem
zararetmiyorhem de hiçbirsonınuyok.
Tekel 1995 yılında 13 trilyon 500 milyar
lira kâr etmiş. Çalışan sayısı da 50 bin
600'den, 40 bin 900'e düşmüş. Sigara
fabrikalan satılırsa Tekelçöker. 4milyon
tütün üreticisi ile 40 bin işçinin baktığı
200 bine yakın insanımız perişan olur.
Çünkü, Tekel'i ayakta tutan sigara sa-
tışlandır. Tekel'in 1995yılıdrosu 116 tril-
yon lira... Bunun yüzde 78'i sigaradan
geliyor. Özelleştirmenin amacı, buyük-
sekgeliri uluslararası şirketlere taşımak-
tır."
Panelin ardından Ege bölgesi tütün
üreticileri ile Tekel sigara fabrikası işçi-
lerinin temsilcileri, Tekel'i özelleştirme-
ye çalışanlan Atatürk'e şikâyet ettiler.
Üretici ve işçi temsilcileri panelin ardın-
dan topluca Tekel tesislerinin önünde-
ki Atatürk heykeline giderek çiçek ile
birlikte şu bildiriyi bıraktılar:
ATA'ya şikâyet
"ATAM,
Bizler, yurdumuzu müstevlilerden kur-
tarmak için emrinde omuz omuza sa-
vaşmış silah arkadaşlannın torunlan olan
ve nafakasını kurtardığın topraklarda tü-
tün üreterek sağlayan tütün ekicileri ve
rejiden kurtardığın Tekel sigara fabrika-
lannda çalışan işçileriz.
Şimdiyeni tür müstevliler, işbiriikçi-
lerin yardımı ile üzerimize saldırarak,
Tekel sigara fabrikalannı özelleştirmek,
Türkiye sigara pazannı, Amerikan siga-
ralanna ve çok uluslu şirketlere devret-
mek, Türk tütününü kendi vatanından,
üreticileri tütün tarialanndan, işçileri Te-
kel sigara fabrikalanndan kovmak isti-
yorlar... Türk tütüncülüğünü sona er-
dirmeyi amaçladığı kesin olan bu sal-
dırıya asla boyun eğmeyeceğiz. İçinde
bulunduğumuz imkân ve şerait ne ka-
dar namüsait hale gelmiş olursa olsun
bugidişidurdurmakiçin mücadete ede-
ceğimize huzurunda and içeriz..."
Tekel sigara fabrikalannın satışına
karşı oluşan tepkiler giderek büyüyor
ve yaygınlaşıyor. Televizyon ve gazete-
ler tepkilere gereken önemi venmedik-
leri için hükümet yetkilileri ve kamuoyu
gelişmelerden habersiz olabilir. Ancak,
üretici ve işçilerfabrikalannı sattırmamaya
karariı... Gelişmelere bakılırsa gücü de
yetecek gibi gözüküyor!...
EHinyanın ikînci
pamuk endeksi
İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - tzmir Tica-
ret Borsası, Liverpool Cot-
look'un ardından piyasada-
ki fiyat değişimlerinın daha
kolay ızlenebilmesi amacıy-
la dünyanın ikinci pamuk
endeksini hazırladı.
Izmir Ticaret Borsa-
sı'ndan yapılan açıklama-
da, Türkıye'de ilk kez ha-
zırlanan pamuk endeksinde
STD-1 Garanti pamuğunun
esas alındığı duyuruldu.
IZTB açıklamasında, pa-
muktaki günlük. aylık ya da
sezonluk dönemlere ilişkin
genel fîyat değişimlerinin
tek bir kaynaktan izlenme-
sine oianak sağlandığı bildi-
rildi. Açıklamaya göre Iz-
mır Ticaret Borsası Pamuk
Endeksi, pamukta sezon baş-
langıcı sayılan 16 Eylül
1996'daki fiyatınbaz(1000)
alınmasıyla başladı. O ta-
rihten bu yana endeksin uz-
manlarcatestedildiği vurgu-
lanarak şöyle denildi:
"İzmir Ticaret Borsa-
sı"ndaki pamukfiyatdüze>-
lerinindeğjşjmini sağükh olâ-
rak yansıtabilecek istatistiki
kardkteristiklcre sahip en-
deks,S1D-1 Garanti pamu-
ğunun işlem görmediği gün-
lerde, işlem gören diğer pa-
muktiplerirıdenyararlanıla-
rak hesaplanacak. Bu işlem
yapıhrken, istatistiki iskon-
to oranlan belli arahklarla
güncelleştirilecek. Peşin ye-
rine valnizca kredih' işlemJe-
rin görüldüğü günlerde, ca-
ri pi>asa faiz oranından va-
de>c göreiskonto u> gulana-
rak beklenen piyasa fiyaü
bulunacak. Hiç muamele ol-
mayan günlerde ise. endeks
bir önceki değerini koruya-
cak."
İZTB Pamuk Endeksi sa-
yesinde pamuk fiyatlannın
bağımsız ve tek bir rakam-
dan izlenebileceği de açık-
lamada duyurularak, "Pa-
muk tiplerinden birinin ya
da birkaçının işlem gör-
mediği günlerde de genel
fiyat değişimi endeksten
izîenebUecek. 16 Eylül 1996
taribinde 1000 olarak ka-
bul edilen İZTB Pamuk
Endeksi dün 1100 raka-
mıyla en yüksek değerine
ulaştı. Geçen üç aylık sü-
reç içinde endeksin en dü-
şük değeri ise 31 ekimde
941 olarak gerçekleştT de-
nildi.