Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 18 ARALIK 1996 ÇARŞAMBA
KULTUR
Onlü caz trompetçisi Don Cherry'nin kızı Neneh, yeni albümünde köklerini anyor
Sokağuı sesini duyuran göçebe*- "Her şey, gerçeğin
endisine dönüşüyor" diyen
Jeneh, geçen yıl kayıtlannı
ımamladığı "Man' (Adam)
dlı son albümünü, aynı
ünlerde kanser hastası olarak
aşam savaşımı veren babası
>on Cherry'ye ithaf etmiş bir
lakıma. "Babamın ölümü
lende 'duygusal birdevrim'
;arattı. Bu şarkı sözlerimi
(eğiştiren, acıyla nasıl başa
çkacağımı gösteren bir
cevrimdi. Bütün bunlar
nüziğime yansıdı."
Kültür Servisi - Ünlü müzısven Don
Cherrv'nin kızı Neneh, kısa bir süre önce
ik kez konser verdığı İngıltere'de büyük
beeni vakaladı 24\aşinda ıken (1988)
l)p 10 lıstelenne gırmeyi başaran INeneh
Cherry soul. rap ve funk bıleşımı "BuffaJo
Sance' ıle dıllerde dolaşmıştı önce, ancak
ozamanlann delıfî>ek kızı şınıdı bir anne
odu \e bu olgunluk müzığıne de yansıdı
'BuffaJo Stance" mılvonları aşan satiş ra-
kımlanna ulaşmıştı ama arkasından gelen
'HomeBrew'tamanlamıyladüşkınklığıv-
d Yöussou.N'Dourıle'SevenSeconds'dan
sonra James Bıtmn'ın 'Woınan' adlı par-
çîsinı vorumlavarak dıkkatçeken (söz ko-
nusu parçalar ırkçılık karşıtı olması bakı-
mndan önemlıydı) Neneh Cherrv. son al-
bümü 'Man' ile müzikte yeni yollan peşin-
de olduğunu kanıtlıyor
" Herşey, gerçeğin kendisine dönüşüyor"
diyen Neneh. geçen yıl kayıtlannı tamam-
ladığı 'Man' (Adam) adlı son albümünü.
aynı günlerde kanser hastaM olarak yaşam
savaşımı veren babası DonCherrv've ıthaf
etmiş bir bakıma Albumun çıkış.ından bir-
kaç gün sonra baba.sını kaybeden Neneh
anlatıyor "Babamın ölümü bende'duygu-
sal bir devrim' varattı. Bu şarkı sözlerimi
değiştiren, acı> la nasıl başa çıkacağımı gös-
teren bir dev rimdi. Bütün bunlarmü/iğime
vansıdı. Veükkez kendi havatımı ortavadö-
kerekbir iş>aptım.Anlatbğımşevlerin mcr-
ke/ine kendimi verleştirdim."
Ornette Coleman'ın •özgürcaz
1
dörtlü-
sünde. ardından John Coltrane'ın 'dünya
nıü/iği" konusunda yaptığı çalış.malarda
yer almış ünlü caz trompetçisi Don Cher-
ry'nin ölümü. kızı Neneh'ın de belırttığı
gıbi bir müzısyenin tek başına ka-
t etme»i gereken vollar olduğunu göster-
miş.
Neneh'ı bellı bir kategonye sokarak de-
ğerlendırmek mümkün değıl. İsveç'te do-
ğan, Nevv York ve Londra'da buyuven. Ma-
laga Dağlan'nda yaşayan Neneh. tam bir
Bohemyalı göçebe. Güne> Londra, Ame-
nkan ve tsveç aksanlannın kanşımı konuş-
ması bile transatlantık özellıkler taşıyor.
Yeni yetme küçuk bir kızken İsveç'ı sıkıcı
bulduğu ıçın New York'a gıtmekte tereddüt
etnıeyen Neneh, burada ilk günlenni 'gece
kulüplerinegirmek.orada buradatakılmak
ve kazandığı parayı taksiye vererekeve dön-
mek' olarak özetlıyor. 17 vaşında geldığı
Londra'da da farklı şevler yapmamış Ne-
neh, Rip Rig and Panic adlı punk grubuy-
la şarkı söv lemek dışında. "Şimdi çocukla-
nm var. Ama bu demek değil ki her şeyimi
onlara bağlıvoru m. Dünya da neyapmak is-
tediğûni araştırmaya geldiğinü düşünüyo-
rum." Altı yıldırevlı olduğu Ispanyol asıl-
lı kocasının kökierini araştırması ya da ls-
veçiı annesınden gelen 'beyaz' yanını ınce-
lemek için kendisıni yollara vurmuş Ne-
neh. Sokaktan geldığını savunan, sokakta-
kı insanlaraaslavabancılaşmayacağınısöy-
leyen genç şarkıcının katasındaki yeni pro-
je ise Malaga'ya giderek etnık köklerini
araştırmak.
ÇYDD, Rıfat Ilgaz
öykü yanşması
düzenliyor
Kültür Servisi - Çağdaş
Yaşamı Destekleme Der-
neği Bakırköy Şubesı.
1997 yuı içın Rıfat Ilgaz
adına bir gülmece öykü ya-
nşması düzenliyor. Yanş-
maya. amatör ya da profe>>-
yonel bütün yazarlar katıla-
bilecekler. Yazarlar en az
üç. en çok on say falık dak-
tilo edılmış öykülenni 6
nüsha olarak. daha önce
hiçbir yerde yayımlanma-
mış olmak kaydıyla. elden
ya da posta ile 1 Mayıs
İ997 tanhıne kadar "ÇY-
DD Rıfat Ilgaz Gülmece
Öykü Yanşması, İstanbul
Cad. Havlucular Sok. 4/2
34750 Bakırköv-İstanbul"
adresine teslım edecekler.
Kopyalarda yazar ismı
bulunmayacak, ancak bir
sözcükten oluşan bir ru-
muz vazılacak. Yazarlar,
?vnca kapalı bir zarfa ger-
çek kımlıklerinı. biyogra-
filerini, fotoğraflannı ve
adrcslenni vazdıklan bilgı-
len yerleştırecek ve zarfın
üzerine de rumuzu yazarak
kopyalarla bırlikte teslım
edecekler.
Konu seçimınin serbest
olarak belırlendığı yarış-
mada seçıcı kurul olarak
Müjdat Gezen, Kandemır
Konduk. Bensu kava. Sul-
hi Dölek. TuncerCücenoğ-
lu görev alacaklar Rıfat Il-
gaz GüJmece Öykü Yanş-
ması. Büyük Ödülü'nü ka-
zanan yazara 20 milyon
TL., bir plaket ve bir başa-
n belgesı verilecek. Seçici
kurul, aynca sayı kısıtla-
masına gıtmeden "Özen-
dirme Ödülleri" verebıle-
cek: bu Özendırme Ödülü
birbaşan belgesınden olu-
şacak.
Ödül kazanan bütün ya-
zarlara aynca. Çınar Yayın-
ları tarafından Rıfat Il-
gaz'ın bütün eserlennden
oluşan bırer set armağan
edilecek. Ödül kazanan öy-
külenn sayısı yeterli oldu-
ğu takdırde toplu olarak ki-
tap halıne gelmesi ya da
dergılerde yayımlanması
için çaba gösterilecek.
ABD'de Yelda
Kodallı rüzgârı esti
CHICAGO (AA)- Chi-
cago'da sahnelenen "Sihir-
li Flüt' operasındakı 'Gece-
nin Kraliçesi' rolüyle bü-
yük beğeni toplayan sopra-
no Yelda Kodallı eleştir-
menlerden tam not aldı.
Chicago Tribune gazete-
sının ünlü mazikeleştırme-
nı John Von Rhein, Kodal-
lı'dan "İnaraünaz bir ritim
içinde parlak bir ses" diye
söz ederken. Sun Tımes ga-
zetesi, "Yelda,galagecesin-
de Sihirli Flüt'ün yıldızıy-
dı, onun Sihirli Flüt'teki ba-
şansı ancak bir ustanın or-
taya koyabileceği şürsel bir
gösteriydi"1
şeklinde yazdı.
Chicago'da bir anda ope-
raseverlerin ilgisinı çeken
Yelda Kodallı. 26 ocağa ka-
dar sürecck •Sihirii Flüt'
operasından sonra, sanat
çalışmalannı sürdürdüğü
\'iyana*ya dönecek.
Atatürk Kültür Merkezi'nde 'Derisiz' başhklı bir sergi açan İnci Eviner:
Dünya arük evimiz değil!
AHl A1STMEM
İnci Eviner'ın Atatürk
Kültür Merkezi'ndekı "De-
risiz" başlıklı sergisı. derı,
bakır. bronz ve beton gıbı
malzemelerle ten ve toprak
duygusunu çağnştıran. "Ça-
lınmış Gövde", "Resim Cer-
rahisi", "Kalpteki Kılıç",
"İlk Yemek" ve '«övdede-
ki Suç" gibi soyut ısımlerle
her ınsanın şu y a da bu şckil-
de yaşadığı somut gerçeklik-
lere işaret edep, şiddet \ e ge-
rilim dolu görsel bir anahtar
sanatçının dünyasına:
"Ben kendi gövdemi diğer
gövdelerden çok uzak hisse-
diyordum. L'zanamıyor-
dum. Organlanm parçalan-
mış gibiydi. Gövdemi, dün-
yanın içine yerleştiıme sıkın-
üsı çekiyordum." Geçen ba-
harda Japonya'da açtığı
"Tut" sergisıyîe ılgilı konu-
şurken. gençlik deneyımlen-
nı böv le aktanyordu Eviner.
Son ıkı yıl içinde açtığı
"Coğrafya'" (1995) ve
-Tuftari (1996) sonra (ne-
redeyse bir üçleme oluşturur
gibi) gelen "Derisiz'"le, Ev i-
ner gövdeyi, deneyımlennı
ve duyarlılığını sanatı aracı-
lığıyla 'dünyanın içine yer-
leştiriyor.'
Bu dün>a. Evıner'e göre
•arük evimiz değu". Bu ne-
denle olacak kı Eviner'ın ya-
pıtlannda yeniden kurgula-
dığı coğrafya ya da ınsanın
coğrafyası. yanı anatomi.
ancak kaygan bir zemine
oturuyor, bu ayaklar altmdan
kayan dünyada hıçbır şey
göründüğü gıbı değil. her şe-
yin görünenın ötesinde bir
anlamı var. "Tut" sergısınde
insan derisını tersıne çevi-
ren; deriyi. tenı. deneyimle-
rin toplandığı, belleğin taşı-
I AKM'deki
"Derisiz"
başlıklı
sergisinde
yer alan deri,
bakır, bronz
\e beton gibi
malzemelerle
yapılan
on bir iştnden
biride
"Ev-Acun."
Eviner,
"Bazen evden
çıkmak için
bir merdiven
gerekir, bu, evi
kurarken
kullandığımız
merdivenin
ajıusıdır" diyor.
yıcısı olarak ıfade cden Evi-
ner, "Derisiz"de bu dıişün-
ceyi daha ileriye götüriıyor
Bu üçüncü sergı, "Coğ-
rafya" ve "Tut" sergılerının
bıralaşımı gibi: "Sonyülar-
da Ugilendiğim meseleler, za-
man içinde kendi varlıklart-
nı bana rağmen kazandılar.
Coğrafya ve Anatomi, mikro
ve makro düzey lerde dağılıp
yeniden bir oluşuma girdi-
İer."
*Derisiz**de Ev ıner. ev. ai-
le, kadın. çocuk. sevgi gibi
'sıcak' kavTamlann tersıvle
yüz yüze bırakıyor ızleyıcı-
yi. Sergı salonunun çeşıtli
köşelennde bırbırlerınden
bağımsız yaşam deneyımle-
ri gıbı kendi çığlıklannı
atan. ancak sergi salonundan
çıkan ızleyicinin kulağında
tek bir çığlık gibi uğuldayan
"Derisiz*'deki yapıtlann her
bırinin içinden geçen geri-
lim, şıddet duygusunu bu
denlı kurnazca ifade edebi-
len sergıyı son yıllarda Is-
tanbul'da gördüğümüz çağ-
daş sanat sergileri içinde ay-
ncalıklı bir konuma oturtu-
yor. Nedeni. belki de sanat-
çının seçtiği malzeme: Her
türlü şiddetin taşıyıcısı olan
deri, ten.
Tenın bir sığınak oluştu-
ramaması düşüncesı. mekân
ve yer kavramlanyla birleş-
tiğınde. Eviner'in evi. aile
sofralannı çağnştıran yapıt-
lan ortaya çıkıyor.
"İlk Yemek", "Sofrada
Konuşmak Yasakt" gıbi iş-
lennde, sanatçı sığınağını
yerle bir edıyor, 'ev' kavra-
mının kapısını açıyor, merak-
lı bakışlanm ıçeriye çevin-
yor ve elbette. her zaman se-
vımli görüntülerle karşılaş-
mıyor.
Ev ve masallar...
Bu kavrama geniş anla-
mıyla baktığında da "Dünya-
nın, arük evimiz olmadığT
duygusunakapılıyor sanatçı:
"Bu, bir umudun düşmesi
gibi. Çağımızda modemte^
min vaaüerinin dönüştüğü
bir cümle. E\ isteriz... Ev, ilk
ve son gibidir. Evi yapmak,
sonra da yakmak isteriz. Bu
hayalden vazgeçmek zordur.
Ev, hem çok tanıdık hem de
korkunun vc uzakkğın yerleş-
tiği \er. Altında çocukiuk kâ-
busİannın olduğu sofraJarda
akşam yemekleri yenir ve ai-
le kendi bütünlüğünü, birliği-
ni kutsar. Bazen evden çık-
mak için merdiven gerekir,
bu, evi kurarken kullandığı-
mız merdivenin aynısıdır.
Gövdenin ilk parçalanışı. ba-
banın ölümü burada gerçek-
lesjr, evi yakar yakmaz yeni
birtv kurmaya başlanz. Ne-
den bir ev yapmalıyız? Veri-
lecekriimcevaplar ya da sus-
kunluklar beni korkuruyor."
Sergıde. uzaktan iç organ-
lara. yakından ya^lı bir ağa-
cın köklerine benzeyen. Evi-
ner'in son ıkı sergısinın tam
bir bileşimı sayılabılecek.
çok katmanlı "The Exhibit:
Masallan Kim Anlanr?"
başlıklı bir ış var. Kuşaktan
kuşağa uzanan •masallann"
anlatıcılan bizleriz aslında:
aktancı bu sergide inci Evi-
ner, anlatılan masallar pen
masallanna benzemiyor.
Kolay tüketilemeyen. üze-
rınde uzun uzun düşünülme-
yı hak eden, oldukça da ür-
pertici bir sergi "Derisiz". 20
aralık tarihıne dek Atatürk
Kültür Merkezi'nde.
Acaba kim ldıııiıı canavan?
'Metro Canavan' Şehir Tiyarrolan'nda sahneleniyor.
EMRE KOYLNCUOĞLU
İstanbul Beledıyesı ŞehirTıyarro-
lan'nın bu sezon sahneye koyduğu
yeni oyunlardan "Metro Canavan"
daha baştan ıkı özellığıyle dıkkat
çektı. Birincısi, GürkanGür'ün ilk
oyunu olması. Ikincisi ise, ilk yö-
netmenlikdenemesini geçen yıl Şe-
hırTiyatrolan'nın dışında yapan ve
bu vıl da ilk kez kendi tiyatrosunda
bu göreve soyunan Engin Alkan'ın
yönetımınde olması. Gençlerin ve
ilklerin oyunu olarak Şehır Tiyatro-
su reperruvannda göze çarpıyor.
"Metro Canavan".
Oyunun bir başka özelliği, daha
oyunu seyretmeden broşüründeki
yazılardan yönetmenle oyun yazan
arasında yaşanan polemığı fark et-
memiz. Polemık yeni değil. Oyun
yazan, oyunundakı değışıklıkierden
hoşnut değil. Metnının yumuşatıl-
dığından şıkâyetçı. Metnindeki ca-
navar sahnede altı kışı tarafından oy-
nanıyor. Yazara göre. bu değışiklık
canavann gücünü azaltıyor.
u
\1etro Canavan" bir metro is-
tasyonunda karşılaşan ikı *kaçak"la
başlıyor. Genç oîanı ev lenmek ıste-
dığı kızla bırlikte kaçmayı planlar-
ken, yaşlı olanı yıllardır muhascbe-
• 'Metro Canavan' klasik bir fars çizgisinde
seyrederken. sahnede oldukça yavaş hareket eden 6
kişinin varlığı, oyuna absürd bir tansiyon veriyor.
Neden canavara dönüştüğünü anlatmaya başlayınca
sahnedeki o gizemli kurgu anlamını yitiriyor.
Oyundaki kurguyla metnin kurgusu örtüşmüyor.
ci olarak çalıştığı bankadan çaldığı
paralarla eskiyi geride bırakma ümı-
diyle farklı olacağını düşlediğı ge-
leceğıne kaçmaya hazırlanıyor. Ga-
zetede elı kanlı bir metro canavan
hakkında yer alan haben okuduktan
sonra ilk önce birbirlennden şüphe-
lenen kaçaklar, daha sonra polıs me-
muru kıyafetınde istasyona gelen bir
"sanşın aptal"dan korkuyorlar. Der-
ken. gencin bekledığı hırçın aile kı-
zı. bu üçlüye katılınca ışler ıyıce çığ-
nndan çıkıyor!..
Oyun klasik bir fars çizgisinde
seyrederken. sahnede (yönetmenın
eklediğı) dığer oyunculara oranla ol-
dukça >avaş hareket eden ve krem
rengı, belkı bıraz otantık dıyebılece-
ğimiz örtülerle dolaşan 6 kişının
varlığı^ oyuna absürd bir tansıvon
veriyor. Böylelikle bıranlamda ızle-
yıcıve "olajlaruı görüldüğü gibige-
lişmeyeceği" mesajı ıletılmışoluyor
Ovunun ilerleven sahnelennde ise.
bu 6 kışi metro canavanna dönüşü-
yor, ancak bu dönüşümle bırlikte y a-
rattıklan enerjı bir anda yok oluyor.
Çünkü metro canavan neden cana-
vara dönüştüğünü anlatmaya başla-
yınca sahnedeki o gizemli kurgu an-
lamını yitiriyor. üzerlerindeki kostü-
mün anlamı kalmıyor ve canavar
güncel bırhayatınritmiiçinde başı-
nagelenlen şıkâyetetmeyebaşlıvor.
Oyundaki kurguyla, metnin kurgu-
su örtüşmüvor
Aynı zamanda da, oyun memınin
özellikle bu bölümü tam anlamıyla
"Bir dokun büı ah işit" deyişıne uy-
gun olarak gidiyor. Araya serpiştiril-
miş "Ama neden", "Niye" sorulan-
nın hemen ardından bir havat hikâ-
vesı. günümüzün toplumsal eleştiri-
si. şızofrenik dünyamızın çıkmazla-
nnın hatırlatılması, derken "Kızüır-
mak'ın kirlendiğini ve nıhunu te-
mizleyemediğiııi" anlatmaya çaba-
lavan metro canavan, metronun al-
tında can venyor. Metin, en önemli
bölümünde dıdaktikleşıyor. Metro
canavannın karşı karşıya olduğu so-
runlannı dmlemek yenne, oyunu ız-
lerken fark etmey ı. yanı oyuna yedı-
rilmışolmasını ve busorunlarlaken-
di hayatımın içinde var olan yerle-
nyle ilışki kurmayı, düşünmeyi ter-
cih ederdim,
Bu noktadan sonra metindekı
sonla, oyundakı son farklı gelışıyor
Metindekı sona göre dünyada
değişen bir şey olmuyor. Hatta "ap-
tal sarışın" polis,oyuncu aralannda
düzen adına en işını bilen olarak
göstenhyor. Sahnede ise. kadın po-
lis oyuncu tam işini bilen bın
olacakken. birbaşka canavar tarafın-
dan boğazlanıyor. Bu canavar ise bi-
raz "punky" bir motosikJet
sürücüsünü andınyor Neden bir
canavar daha? Bu bir anlamda
yönetmenın buluşu ve oyunda bızı
böyle bir sona hazırlamadığı içinde,
oldukça kopuk kalıyor. En azından
bızi inanılmaz bir buluş olarak
yenmızden sıçratmıyor.
"Metro Canavan"na hem oyun
metnı hem de sahnelenış yöntemı
açısından baktığımda üzennde daha
fazla düşünülmesi ve çalışılması
gerektiğine inanıyorum.
DEFNE GOLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Adam Kitabevi
Adam Yayınlarfnın Maslak'taki yönetim yerinde
bir yıl kadar önce bir gün, Semih Gümüş'le birlik-
te, yöneticimiz Ince Asena'ya, pek çok yayınevi-
nin Beyoğlu'na taşındığını, bizim de böyle bir giri-
şimde bulunmamızın ne denli yararlı olabileceğinî
dillendirmiştik.
Hemen o hafta sonu inci Hanım, Beyoğlu'nda
bulduğu ilk taşınmazcının kendisine gösterdiği üç
yapıdan birini almaya karar vermişti.
O günden bu yana bir yıl geçti. Borçlar, tasarılar,
onanmlaria geçen zorlu günler ve haftalar...
Bugün gelinen yer ise yalnız yayınevi çalışanları
olan bizlerin değil, bütün kitapseverlerin övünç du-
yacakları bir nokta.
Ülkemiz yayıncılığının son yıllardaki hızlı gelişimi-
ne karşın kitabevi sayısının azlığı, var olanlann gü-
nümüzün çok çeşitlenen yayın etkinliklerıni bir ara-
da sunabilme olanağının bulunmaması, yayınevf
ve okurları türlü güçlüklerle karşı karşıya bırakıyor.
Pek çok yayınevi sayıları yüzleri aşan kitaplarını.
yeterince dağıtamıyor, kitabevi raflannın sınırlı alan-
larında kendilerine yeterli yer bulamıyor, okurfar ise
aradıkları kitaplara ulaşamıyor. TÜYAP Kitap Fu-
an'nın yıldan yıla artan bir ilgi görmesinin temel ne-
deni, okurlara aradıkları kitabı bulabilme olanağını
sağlamasıdır.
Adamevi'nin ilk üç katında yer alan Adam Kita-
bevi, okurlara ülkemizin önde gelen yayınevlerinin
bütün kitaplarını eksıksiz sunuyor. Yanı sıra içinde
yer alan kahve salonuyla, okurlara kitaplar arasın-
da saatler geçirirken dinlenebilecekleri bir ortam
sunarken, çeşitli kültürel etkinliklerin gerçekleştiri-
leceği bir de salon içeriyor.
Öğrencilik yıllarımda kimi zaman ders çalışabil-
mek, kimı zaman da kitaplar karıştırmak ya da şiir
yazmak için sakin kütüphaneler arardım kendime.
Hukuk Fakültesi kütüphanesi büyük bir salondu
ve çoğunlukla da kalabalık olurdu. Önce okul için-
de Milletler Özel Hukuku Enstitüsü'nün kütüpha-
nesini, sonra da Çemberlitaş'ta Köprülü ve Fahret-
tin Kerim Gökay kütüphaneleriyle Laleli'de Koca
Ragıp Paşa Kütüphanesi'nı bulmuştum. Duvarlan
kitaplarla kaplı küçücük salonlardı bu kütüphane-
ler. Kitaplar arasında geçirilen saatler hayatın baş-
ka dilımlerine benzemez hiç. Başka bir dünyada-
sınızdır orada.
insan-kitap ilişkısi ne kadar, içinde yaşadığımız.
alışveriş dünyasında bir alıcıyla satılan "mal" ara-
sındaki ilişkıye ındirgenmeye çalışılsa da aslolan
boyutunun dışına çıkanlamaz. Kitap, sonunda oku-
run bire bir ilişki kuracağı bir canlı varlıktır. insan de-
ğiştıkçe kitap da farklılaşır, başka anlam katları,
duyguları ortaya çıkar. Kitapla okurun ilk ilişki kur-
ma ortamı ise genellikle kitabevleridır. Çoğunluk
orada tanışılır kitaplarla, önüne ardına bakılır, ora-
sından burasından okunur, ilişki kurulmaya çalışı-
lır. Kimi zaman bir kitap başka kitapların yolunu
açar. Kitabevi, içinde okurun kitaplar arasında kay-
bolduğu, saatlerini geçırebildiği birortamdan baş-
ka ne olabilir ki!
Adam Kitabevi'yle okurlar, her köşesinde ince bir
beğeninin izlerini görebilecekleri, yalnızca alışyeriş.
değil, kitaplarfa birlikte olabilecekleri, kimi zaman
çağdaş bir ressamımızın bir tablosuna, kimi za-|
man mimari ayrıntılann inceliklerine takılıp kalacak-
J
ları bir kitabevi ortamına kavuştular. !
Dilimızin büyük ustalarından Nermi Uygur'un'
kitapla olan ılişkılerini anlattığı, kitap üstüne yazıl-,
mış büyük bir destan saydığım Tadı Damağım-
da'da söylediği gıbi, "Kitap sağlıkyoludur". Sağ-,
lıklı topluma giden yol.
• Kültür Servisi- Anadolu Ünıversıtesı Güzel Sanatlar ,
Fakültesı'nın ilk bölümlerinden biri olan Seramik t
Bölümü'nün öğretım elemanlan. kışısel ve karma ;
sergilerle başanlannı pekıştınyorlar ,
Seramik Bölümü öğretım elemanlan, eğitımcılık
görevlenne paralel olarak yürüttüklen sanatsal
çalışmalannı, bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen Seramik
sergisinde ılgilılere sunuyorlar. Eskışehır Güzel Sanatlar ,
Galerisi'nde 31 aralık tarihıne dek sürecek sergiye katılan
isimler: Saadettın Aygün, Muammer Çakı, Zehra Çobanlı,,
Soner Gerç. Erdem Kula, Mürşıt Cemal Özcan. Ayşegül
Türedi Özen. Cemalettın Sevım. Emel Şölenay, Kemal
L'ludağ ve Ova L'zuner.
İnançlarm Buluştuğu Kenf sergisi
• Kültür Senisi - Millı Reasürans Sanat Galerisi'nin .,
düzenlemış olduğu İnançlann Buluştuğu Kent:
Istanbul" sergisini 15 günde 5 bin kişı gezdi. Ara
Güler. Ani Çelik Arevyan. Kâmil Fırat, Murat
Germen, Orhan Cem Çetin'in kutsal mekânlarda ;
yaptıklan özgün fotoğraf çalışmalanndan oluşan -j
serginın danışmanlığını Prof. Afife Baturyaptı.
Amelia Edgü'nün koordınatörlüğünde yürütülen
serginin önümüzdeki yıl Almanya ve Hollanda'da da
düzenlenmesıne çalışılıyor. Sergiyle birlikte ' ^
yayımlanan İstanbul İnançlann Buluşfuğu Kent,
Birlikte ve Yanyana' kitabı da yoğun ilgi gördü.
Sergi. 28 aralık tarihine dek sürecek. (230 19 76)
Talimhane yeni yıla tiyatroyla gipecek
• Kültür Servisi - Geçen kasım ayında faaliyete
geçen Taksım Talimhane Sahnesi. yeni yıl gecesi bir t
ilk'e imza atacak. Yılbaşı gecesi tiyatroseverler,
1996'>ı barda Füsun Önal'ın şarkılan, lokantada ise
Hakan Girit'in gıtanyla uğurlayacaklar. Konuklar,
yeni yılı Nurseli tdız ve Tuğrul Atasever'in
şarkılanyla karşılayacak. Cem Idız'in çeşitli oyunlar
için bestelediği şarkılar. tdiz'ın pıyanosu eşliğinde
seslendirilecek. Rezervasyon için te!: 256 66 54.
4. Türk-Alman Yaz Akademisi
• Kültür Servisi - Bu yıl dördüncüsü
gerçekleştırilecek Türk-AJman Yaz Akademisi'nin
konusu 'Kitlesel lletişim ve Medya' olarak
belırlendi. Körber Vakfı'nca düzenlenen ve bir I
Türk veya Alman üniversitesinde lisans veya
lisansüstü eğitimini yeni tamamlayan ve Almancayı .:
çok iyi bilenlerin başvurabilecekleri projede '
Türkiye veya Almanya'da geçmışte ve şımdı kitle
iletişimi ve medyanın durumu incelenecek. I
Çalışma metni Almanca olacak. Yanşmaya katılmak :
isteyenlerin 15Nisan 1997 tanhine dek l
çalışmalannı Bursa Uludağ Ünıversitesı; Prof. Dr. •<
Atilla Eriş ve Prof. Dr. Suzan Erbaş'a veya Siegen '.
Üniversitesı: Prof. Dr. Gerhard Brunn, PD Dr. Ute
Daniel'e ulaştırması eerekiyor. Başvuru için tel: 0 224 '
442 80 01.
Madenci fotoğraftarı İzmir'de
• Kültür Servisi - İFSAK üyesı Ibrahim Akyürek ve
İFOD üyesi Birol Üzmez'in "'Madenciler" başlıklı
siyah- beyaz fotoğraf çalışmalan 5 ocak tanhıne dek 2.
tzmir Fotoğraf Haftası programı için de sergileniyor.
Anadolu Sanat Atölyesi Salonu'nda yer alacak olan
sergide. Zonguldak kömür havzasında çalışan .)
madencilerin iş, yaşam ve hak arama mücadelelerinden,,
kesitler yer alıyor.