25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15ARALIK1996PAZAR 12 DEĞİŞEN DÜNYADANH ÜS E Y İ N Hükümet, İslami Selamet Cephesi'nin kontrolündeki 'din silahmı' ele geçirmeyi amaçlıyor Cezayîr savaşi süriiyor! Cezavir'in haliyaman. 28 kasımda>a- pılan ve gencral IJamin ZtrouaJ'in yet- kilerini neredevse sınırsız bir biçimde arttıran ve bizzat eli kolu muhkemce bağlanmış muhalefet başta olmak üzere. tüm yabancı gözlemciler tarafından da eşi benzen görülmedık ölçüde 'kuşkulu' olarak nitelenen •halko\laması"nm şım- diden 26 kişinin ölümüne. bır o kadan- nın da yaralanmasına yol açması. duru- mun gclecekte nıleşeceğı ıle ılgıli bek- lentileribütünüyle ortadan kaldırmışgö- ninüvor. Cezayir, aslında 1962 Martı'nda Ulu- sal Kurtulus. Cephesı (FLN) ilc Fransa arasında imzalanan Ev ıan anlaşmasıyla bağımsızlıgını kazanmasından bu yana, bitıp tükcnmeyen bır kargaşa içinde. Or- du ıçınde patlak \eren çeşitlı darbelerin ardından gelen \e Bın Bella'dan, Bu- medven'e. Şadli'den Zeroual'a uzanan dikta dönemlerinı de ıçeren bu 'karga- şada", iktıdar kavgasının yanı sıra özel- likle 1973'lerde devreye giren hatın sa- > ılı petrol rantı karşısında ıştahı daha da kabaran eski sömürgecı Fransa'nın da önemli payının bulunduğundan kuşku yok. Bağımsızlığı içın yakın tarihin en onurlu savaşlanndan birini vcrcn Ceza- yir'de hüküm süren bu sıvasal çalkantı, 1992 Haziran scçimlennde •İslamiSela- met Cephesi'nin (FIS) zaferinin ardın- dan, ordunun seçim sonuçlannı 'askıya" alarak, bir anayasa değişikliğivle kök- tenci partiye siyaset yolunu açan Başkan Şadli Bincedid'ı görevden almasıyla başlayan "içsavaş\beşyıldanbu yana 50 binin üzerinde cana malolmuştur. Şadli Bincedid'in köktenci partiye siyasetin kapılannı açarak yarattığı şeriat tehlike- si. ordunun tepkisinin dc artmasıyla. kimsenın nasıl ve ne zaman sona erece- ğini kestiremediği vahşi bir arenaya dö- nüşmüştür. Bu arada kabak. kuşkusuz. demokratik hak \e özgürlüklerın başına patlamıştır. Ve bu. büyük bir olasılıkla, halka gözdağı \ermek isteyen köktenci katliamcılann hem de demokrasinin er- telenmesi için fırsatı ganimet sayan dik- ta heveslilerinin işine gelmektedir. Demokrasi askıda 1992 Haziramnda Budiafınöldürül- mesinin ardından ordu tarafından baş- kanlığa atanan Gencral Zeroual "ın statü- sü. 1995'te yapılan 'halkoylaması>la' yasalhk kazanmıştır. Cezayır halkı Zero- ual'a, "kanlı içsavaşı' durduracağı \e ül- keye 'demokrasi ve banşı' gctireceğı umuduyla. ezıci çoğunluğu ıle oy ver- miştir. Ancak. geçen biryıl içinde oian. beklenenin tam tersi vönündedir. Bayra- ğında banş güvercıni taşıv an Liamin Ze- roual, iç savaşı durduramadığı gibi, de- mokratik haklardan kalan kınntılan da ortadan kaldırmıştır Medyaya sansür. kitle iletişim araçlamıın bütünüyle ikti- darın denetimine gırmesı. IMF. Diinya Bankası \e yabancı sermayenin dayatti- ğı ııltra liberal ekonomik programlann benımsenmesi, insan haklan ve özgür- liiklerine açık saldınlar. bu dönemde hız kazanmıştir. Halk, bugün köktencilerin vahşı cinayetleri ileordunun veonunde- netımi altındaki sayıları Sübini aşkın si- lahlı milisin (bir tür koruculuk sistemi) baskısı altında. tüm demokratik özgür- lüUerinden voksun biçimde vaşamaya çalışmaktadır. Bumedyen'in 'tek parti" döneminde- ki dikta rejimı sırasindakı yetkilerle do- natılmış bulunmasına karşın, General Li- amin Zeroual'a bu vetkıler de yetme- mekte, daha fazlasinı ıstemektedir. 28 ka.sımdahalktan. hiçbırdemokrasideeşi benzerine rastlanmavan. bütünüyle anti- demokratik. neredevse sınırsız yctkılcr talep etmiş \e bunu 'resmi \erilere' gö- re y üzde 8()'e \aran rekor katılım \e yüz- de 86 'evet'le sağlamıştır. Ancak. daha önee de belirtildiği gibı. bu sonuçlar son derecc de kuşkuludur. Dahası halkoyla- masının muhalefetin eli avağı bağlana- rak vapı Imış olmasi bıle oy lamanın meş- ru olmadığını göstermektedir. Özetle. se- çime hile kanşmıştır. Demokratik hak ve özgürlüklerinbütünü>leaskıyaalındığı, köktenci İslamcılann ülkeyı kana bula- mayı sürdürdüğü.ordunun ve silahlı mi- lislerin ortalığa korku saldıklan bir bas- kı ortamında. halko\lamalarının özgür yapılabilmesintn asla mümkün olama- yacağı kimsenin saklısı değildir. Ama asıl vahim olan salt general Ze- roual'ın sınırsız yetkilen değildir. Gene- rali 'cumhuriyetçi imparator' halinege- tiren yeni yetkiler. özgürlükten ve de- mokrasiden kalan ne varsa silip süpür- mesi tehlikesinin yanı sıra ülkcnın de- mokratik geleceğini de kaldmlma.sı güç bir ipoteğin altına sokmaktadır. Cezavirtoplumu. özellıklede Batı'va açık laik ve demokrat aydınlar, bir dızı tehlikeyle karşı karşıya bulunmaktadır- lar. Örneğin değiştırilen anayasa. ne den- li çelişık görünsede şeriat içeriklidir. Ör- neğin toplumda. bağımsızlık savaş,ından bu yana önemli bir >ere sahip bulunan kadın haklan. erkeğin egenıenlığini hâ- kim kılan şeriatçı kısıtlamalarla gerileti- lecektir. Fransız dili ve kültürü yasaklanarak. genel olarak Batı kültürüneağırbırdar- be indirilmesi söz konusudur. Demokra- tik ve laik partılenn. ebedı ısyancı Ber- berilerin dili ~Tamazigt"e sahip çıkma- lan yasaklanacak. Arapça de\ letin tek 'resmi'dili olarak kabul edilerektoplum, bütünüyle 'Araplaştırılacak'. Fransızdi- liyle yayın yapan medya giderek ortadan kaldınlacaktır. Ama daha da vahim olan şenatı getir- mek için ülkeyi kana bulayan köktenci- lere karşı savaş verdiğini iddia eden as- keri rejimin. şimdi 'İslamı'dev letin res- mi dini ilan ederek dini. si>asetin orta ye- rine yerleştirmekte sakınca görmemesi- dir. Askeri yönctım bu konuda İslamcı- larla anlaşma halindedır. Halkoylamasını İslamcı partiler boy- kot etmemısjer. halkı 'hayır' oyu v erme- ye çağırmamıslardır. HAMAS'ın genç- lik sendıkası L'gel. oylamada 'evet' için yoğun çaba harcarnıstır. Dığer önemli birnoktadavenianayasanınsıvasalpar- tilere 'dini politikaya aletetnıeyi" )r asak- lamasıdır. Bununla FlS'ın elinden din is- tısmarcılığı silahını almay ı hedetiemek- tedir. Bunu artık. salt 'devlet' üstlenc- cektır. Cezav ir halkı. salt köktencilerin değil. ona karşı mücadele eder görünen. ama şimdi onların istediğıne gelerek 'şeriata' yeşıl ışık yakan. laik ve demokratik hak ve özgürlükleri bütünüyle ortadan kal- dırmava veminli İslamcı bir askeri dik- tanın kıskacında görünüyor. Işi zor: ama. umutsuz deszil. 800 milyonu aşkın insan yeterli gıdadan yoksıın. Roma zirvesinde sorunun bilançosu çıkanldı Açlık savaşıkazanılmadıGözüpek bir hedef saptamamız gere- kı\or: Onyıl içinde hiçbirçocukaç kar- nına > atmayacak. hiçbir aile, yarınki ek- meği için endişe duymayacak. (....). Ve- rilen söz cıddı, söylenen de tarihsel. Bu .sözler. 1974"teEtiyop>a"nın Sahelyöre- sini kasıp kavuran açlık dönemıyle ilgi- li olarak Birieşmış Milietler tarafından düzenlenen birdünya konferansı sırasın- da zamanın ABD Dışişleri Bakanı Hen- n Kissinger'in ağzından çıkmıştı. Hedef oldukça iddıalıydı. Oysa, yirmi sekiz yıl sonra 'boş mideler' orada hâlâ varlıkİannı sürdürüvorlardı. Batı med- yasının gerçeklerı saptırma çabalanna karşın '\annki ekmeği" için endişe eden aileler de ortadan kalkmış değildi. BM Gıda ve Tanm Örgütü'nün (FAO) girişımiyie 13-17 Kasırn I996'da Ro- ma'da düzenlenen yeni gıda zirvesi şu acı saptamajla başlayacaktı. Uzmanlara göre. beslenmede günlük en az 2400 kalonden yararlanamayan in- sanların sayısı. en iyimser yaklaşımla 800 mıKonun üstündeydi. Bunlann bü- yük çoğunluğu. kırsal bölgelerden kay- naklanan göçün de etkisiyle kentlerde gelişmesine karşın, kırsal kesimde yaşı- yor. Ezici çoğunluğu ise 3. Dünya Ülke- leri'ndebulunuyor. Açlannüçteikisi Bü- yük Sahra'nın aşağısındaki Aftika'da. A- ma zengin ülkelerin 'açlan' da yok de- ğıl. Birleşik Amerika'da nüfusun yüzde 15'i yoksulluğun sınırlan içinde \aşa- maya çalışıyor. Durum. Fransa'da da farkîı değiî. Gıda yardımından yararla- nanlann savılan iki milyonun üzerinde. Bu yüzdcn halka "ucuz" _va da 'ücnetsiz' yemek veren 'aş ocaklannın" hiçbir za- man. bugünkünden daha fazla müşterisi olmamıştı. Fransa'da. kurulduklan 1984'tesayıları sadece 1 olan "gıdaban- kalannın' sa\ılan bugün yetmışe ulaş- mıştır. Genelde \ an Ian noktanın pek başanlı olduğunu söylemek olası değildir. Ancak bu. başlangıçtan bu yana belirli bir iv im- serliği de olanaklı kılmaktadır. Çeyrek yüzyıi önce, kötii beslenme ile karşı kar- şıya bulunan insanlann savılan bir mil- yann sınınndaydı. Geiışmekte olan üike- İerde üç kişiden biri 'az beslenmenin' tehdidi altında vaşıyordu. Bugün bu o- ran beşte bıre düşmüştür. Daha da cesa- ret vericı olan. kışi başına düsen kalon- dir. Gezegendeki hızh nüfus artışına kar- şın kişi başına düşen kalon. 2. Dünya Savaşı ertesindeki 2250 kalonden bugün 2700 kaloriye ulaşmıştır. Ne var ki, coğrafı bölgelere göre so- nuçlar eşit değildir. FAO'nunbiraraştır- masına bakılırsa. az beslenen büyük kit- lenin >er almasına karşın, Asva'nın gı- da durumu elle tutulur bır biçimde iyi- lesmiştir. As>a"da az beslenenlerin sayı- lan yırmi yılda 941 mılyondan 786 mil- yonagerilemiştir. Ancak. As>aülkeleri- nin gıdasal güvenliği garanti altına alın- mışlıktan uzaktır. Bununla birlikte bu- gün. Kuzey K.ore ve Bangladeş'ın dışın- da. bölgede \eralan ülkeler, gereksinim du>duklan gıdalan ithal etmek için ge- rekli parava sahip bulunmaktadır. Latin Amerika \e Karaibler'in de bu konuda yeterli performansa sahip olduk- lan söylenebilir. Nüfus artışına karşın. kronik az besienmeyie karşı karşıya ka- lüi insanlann murlak savısı son virmı vılcla artış göstcrmemiştır. Vakıııdoğu içın de a>nı şe>ı söylemek mümkündür. Buna karşılık Afrika'nın durumu iç karanıcıdır. 1970 ile 1990 arasında kişi haşına gıda üretimi tüm ekonomiyi de et- ' '.'.'• vk başaşdC'i ıjıtmiştir. Son vinııı yılda az beslenenlerin sayılan hemen i- ki katı artmıştır (1970'te 94 miKondan 1990'da 175 milyona). Bu. nüfusun her zaman aynı oranını temsil etmektedir. Çağm büyük açlık felaketlerinden. ik- lim koşullanndan çok insan sorumludur. Siyasal ve sosyal sistemler. kuraklıktan çok daha fazla insanı canından etmekte- dir. Geçen yüzy ılın ortalannda Irlanda'da bir milyondan fazla insanın ölümüne y- ol açan 'açlık', bunu kanıtlayan örnekler- den biridir. 1846-1847 kışında açlığın en vüksek noktasına ulaştığı sırada tahıl ve et yüklü gemiler Irlanda limanlanndan kalkarak Ingiltere'ye yelken açmışlardı. Tarihçilere göre bu gıdalar eğer Ingilte- re'ye gönderilecek yerde İrlanda'da da- ğıtılmış olsaydı, felaket önlenmış ola- caktı. Daha yakın bir tarihte gerçekleşen Somali felaketi. açlıkla savaş arasındaki bu yıkıcı ilişkiy i doğrulamıştır. 1992 ilk- baharında ülkenin güneyinde zirveye ulaşan açlık sırasında. pazarlardaki gıda maddeleri bütünüyle tüketilmiş değildi. Ama elinde silah olmayanlann bu gıda- lara ulaşması olanaksızdı. Peki. yarın ne olacalc? Gezegen, BM nüfus uzmanlarının 2020 yılı için öngördükleri 8.5 mil^ar insanı besleyebilecek midir? (1995'e gö- re 2.5 mılyar daha fazlal Çok sa> ıda uz- man soruvu 'evet_ ama..", diyeyanıtlıyor. Ancak. herkes bu görüşü paylaşmıyor. VV'ashington"daki Uluslararası Nüfus ve Ekonomik Araştırmalar Merkezi 'NV'orld \\atch Institute'un Başkanı Amenkalı Lester R. Bro>\'un 27 Şubat 1996'da Le Monde gazetesinde yayımlanan görüşle- rine bakıiırsa "Gezegenin >iik kaldırma kapasitesi, çılgın bir ritimle artan niifu- sa da\anamavacaktır. (....) Tahıl ürvtimi- ııin geüşme ritmi siirekli yavaşlamakta- dır. Burada söz konusu olan bir topludu- rum (conjoncturel) ka/ası değildir. (...)" Roma zırvesinin hemen öncesinde ya- yımlanan "Zor Seçimler" (Tough Cho- ices) adını taşıyan eserinde Lester Brovvn. bu kez FAO tarafından da doğ- rulanan dünya tahıl stoklannın sürekli gerilemesine dikkat çekerek. yukandaki savlannı \inelemektedir. FAO'nunaçık- lamalanna göre stoklar v üz günlük tüke- timi karşılayacak durumdan. 'en az gii- venlik düzeyinin de' altına inerek, 50 günlüğe gerilemiştir. Lester R. Brovvn. sılolann yeniden dolması ıçin etin ver- gılenmesini önennektedir. Fkolojinın baslıca otoritelennden bı- rı olan Lester R.Brovvn. ekilebilir top- raklann. su kaynaklarının azalması, ye- şil devrimın hızını kaybetmesi ve geze- genin ısınmasının altını çızerek FAO'nun iyimser tahminlerinden aynl- maktadır. Bırleşmiş Mılletler'ın tanm uzmanlan. Roma'da Colıse'nin bitişiğin- deki merkezlerinde, istatistiklere istatis- tiklerle, eğrilere eğTİlerle karşı çıkarak. Lester Brovvn'un kötümser görüşüne. pembeve çalan bir vizyonla vanıt ver- mektedir. Topludurumsal öğeler FAO uzmanlarının savlannı yakın ta- rih doğruluyor. Son otuz yıl süresince dünya gîda üretimi. nüfus artışından da- ha fazla oranda (yüzde 60) artmıştır. World Watch'ın bugünkü tahıl üretimi- nin gerilediği ile ilgili savlarını. FAO'nun Geleceğe Dönük Araştırmalar Merkezi Şefi Nikos Alexandratosyadsı- mıyor. Ama bunu topludurum öğelerini öne sürcrek izah edivor: Eski Sosyalist Blok'ta yer alan ülkelerde tanmın geri- lemesi. Avrupa Birlıği'ndeki nadas uv- gulamaları. dünyanın bır numaralı tahıl ihracatçısı Birleşik Dev letler'de üretimin değişkenliği gibi. Büyük tahıl pazannın kutsal kentı Şikago'da buğdav fiyatla- rındaki değışimler, FAO'ya veni argü- manlarsağlarniteliktedır. 1995 vc 1996 Mavısfnda fiyatlar hatın savılırbıroran- da tırmanışageçmiştir. Bugün ıse fiyat- lar 1995 yazı düzey ine geri lemiş durum- dadır. FAO, büyük gıdasal dengeler açısın- dan son derecede önemli. ne vapacağı pck kestirileme\en Çin, (dünya nüfusu- nun yüzde 20"sıne. ama ekilebilir top- raklann vüzde 8'ine sahip). bu konuda- ki iyimser tahminlcr ciddi kuşkular uyandırsa da gıdaşai üretimin süreceği- ne güvenmektedw. Lester R. Brovvn, Le Monde'un sütunlannda şu noktaya dik- kat çekmiştir: "2000 vılında eğer herÇin- li bugün 100 olan \ ıllık > umurta tüketi- mini 200 yumurtaya çıkanrsa, bu, tahıl olarak Av ustralva'nın v ıllık üretiminden daha fazlasına nıal olacaktır." FAO için önemli olan üretimdir. Ama bu. dev letlenn agronomik araştırmalara yatınm yapmaya devam etmeleri koşu- lu>la. 2010 yılına kadar >üzde 1.5 gibi mütevazı düze>de olmalıdır. Uyan ne- densiz değil. 80"li yıllann başından bu yana araştırmacı başına harcama. Sah- ra'nın aşağısındaki Afnka ülkelennde yüzde 25 oranında başaşağı gitmiştir. Oysa bir kuşaktan bu yana Güneydoğu Asva"da. tahıl üretimınin hemen tümü teknık ilerlemelerden kaynaklanmakta- dır. Sağlanan gelişmede ekilebilir alan- lann artışı. marjinal bırrol oynamıştır. Yoksulluk Uzmanlann dünya gıda perspektifleri konusundaki kavgalan biteceğe benze- miyor. Ne var ki bu. kötü beslenme so- rununa daha politik ve acil yaklaşımı giz- lemektedir. Tarımsal sonınlarda uzman bir kuruluş olan Solagral'ın sorumlusu Roger Blein'in çok güzel anımsattığı gi- bi 'Açlıktan ölen bir miKarderasla görül- memiştir.' Hükümetler dışı bir kuruluş olan "Açlığa karşı eylem'in (ACF) Roma zırvesindedağıttığıbirbroşür. olayışöy- le izah etmektedir: Kötü beslenme ya ih- tivaçlarını yeteri kadar karşılayacak üre- timi gerçekleştiremevenleri ya da içinde bulunduklan koyuvoksulluğun.viyecek satınalmalanna izin vermediğinden, ön- celıkle yoksullan vurmaktadır. Böylece kötü beslenmeye karşı sava- şı. voksulluğa karşı savaştan ayırmanın mümkün olmadığı ortava çıkmaktadır. Bu saptama Fransa için olduğu gibi. Ma- lı ya da Brezilva içın de geçerfidir. Ör- neğin Brezilya. dünya soya, mısır, et ve manyoka üretiminde en önde gelen ülke- ler arasında yer almaktadır. Sübvansi- yonlara pek önem vermeyen. ne var ki büyük üreticileri kayıtsız şartsız savu- nan bir devlet için. kuşkusuz, güzel bir başan. İşte madalyonun öbür \ üzü de burada: Brezilya. aynı zamanda rekoryoksullu- ğun da ülkesi. Solagral'ın araştırmalan- na göre "Brezilya'da sos\al gelişme,eko- nomik gelişme\i izleyememiştir. Brezil- ya, eşitsizliklerin ve yoksulluğun zirveye ulaştığı bir iilke olmasına karşın, zengin ülkeler arasında yer almaktadır. Roma zirvesi, devlet ve hükümet baş- kanlannın törensel açıklamalanyla son bulacak. Bunlann ividuygulann vanı sı- ra kesin angajmanlan da içermeleri ge- rekiyor. Minima) biryaklaşım. "Bugün dünyadaki a/ beslenen insan savısını 2015'e kadar yansı oranında azaltmak." İstenççi bır>aklaşımagöre ise "Öylebir durum yaratılmalıdır ki bir kuşak süre- sinde, her insan, her an ödenebUir bir fi- yatla aktif, sağüklı \e onurlu bir yaşam sağla>acak gıdava sahip cılabilmclidir™ Gerçeklcştinlmesı güç bır vaat. Henrv Kissinger'ın geçmişteki sözleri bunu ka- nıtlıvor. Jean-Pierre Tuquoi (Le Monde 'Lconomie'ı ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Yapgıda Ayak Oyunlan mı? Türkiye'de üç ılde -Ankara, istanbul ile izmir'de- dün, yargıç, savcı adayları için sınav yapıldı. 450 kişinin 3lı- nacağı sınava 4500 dolayında başvuru yapılmıştı. Sınav sorulannın çalınmaması, ele geçmemesi için, soruların, önceki akşam -cuma günü- hazırlanması kararlaştınl- dı. Sorular, bir yarkurulca hazırlanmaktaydı. Gezici va- izin: - Sınav sorulannı hazıriayan komisyona (yarkurula)- ben de gireceğim! dediği yolunda duyumlar geldi ama,. kesinleştiremedim. ; Gerçekte. bir adalet bakanı. böyle soru hazıriayan; yarkurullara girmez. Yazılı sınav yarkurulu, müsteşar, ya da müsteşarın görevlendireceğ' bir müsteşar yardımcı-' sı ıle personel, ceza işleri. hukuk işlerı genel müdürle- riyle, denetim kurulu başkanmdan oluşur. Bu kadro, bü- yük bir gizlilik içinde sınav sorulannı düzenler. Her sınav merkezinın bir genel sınav sorumlusu, bır de yargıç sınıfından, Adalet Bakanlığı merkez örgütün- den, "sınavgözefroen/en"(mümeyyızleri)seçıliyor. Cu- ma akşamınadek, bunlarsaptandı. İstanbul ile ızmır'd^ de oradaki yargıçlarla savcılardan salon sorumlularr saptandı. Şimdıyedegin, yapılan sınavların hiçbirinde, bakanırt siyasal danışmanlarından görev alan olmamıştı. Bu kez,; eski gezici vaız bir "yazılı buyruk"\a altı danışmanını, An- kara ile Istanbul'da sınavlarda görevlendirmek ıstedi. Bu "yazılı buyruk"u, özel kalemine daktiloda yazdınp ım- zaladı. Personele gönderdı. Buna. Bakanlık Müsteşar» Cengiz Yelbaşı ıle öbür bürokrat kadro karşı çıktı. On^' lar diyorlardı ki: ; - Bu müşavirler(danışmanlar) Bakan'ın siyasaldanış-^ manı nıteliğindedir. Bunlar, sınavlarda görev alamazlar'- Bu nedenle, onayı hazırlamamak gerekır. Vaizin danışmanlarından en önemlisi, RP Rize Millet-- vekıli Şevki Yılmaz'ın kardeşı Aziz Yılmaz'dı, öğretmerv kökenlıydi (belkı de Imam-hatıpli). Bürokrat kadronun karşı çıkmasına karşın, Bakan'ın yazılı buyruğu olunca, ne yapacaklardı? "Yazılı buyruk", bürokratları bağlıyordu. Bakan, bunların "sınav salon- larında" görevlendirilmesıni mı buyurmuştu? Başta Müsteşar Cengiz Yelbaşı olmak üzere. onayı şöyle yaz- dırdılar: "Salon dışında görevlendirilmek üzere". Ger- çekte, burada asıl sorumlu müsteşardı. Bakanm her ıs- tediğinı yerine getirmek zorunda da değildi. Çünkü, geçmış uygulamalar, ilkeler vardı. Danışmanların siya- sal yanlan.vardı. Bunlar, bakanlaria gelirler, bakanlarla giderlerdi. Biri, şöyle espri yaptı: - Sığırcık sürüleri de böyle gelip gidertert Salon dışında da görevlendirilseler, bir curcuna ya- şanacağına kuşku yok gıbıydı. Bunlar, salon dışında gezecekler, kâğıt gereksinimı olunca ıçenye kâğıt götü- recekler, toplama sırasında bir curcuna olacak; anladı- ğım çok güvenliklı bır olay değil. Bunlar. bır ıletişımi ke- sinlikle kurarlar, kimse de onlara "Salona girme, çık!" dıyebilir mi bilmıyorum. Duyumlara göre, Şevkı Yılmaz'ın kardeşı Aziz Yılmaz, sınavlarda Istanbul'da görevlendırilmıştı. Bakan'ın on tane danışmanı vardı, Bakan ıstedıği adamı sınav yapmadan, öğrenim durumuna bakma- dan alıp danışman yapabilıyordu. Yargıçhk uğraşı gibi bır konuda, böyle kışilerin sınavlarda görev almaları son derecede sakıncalıydı. Bunun böyle bırörneğı şimdiye degin hıç görülmedi mi? Yargıç, savcı sınavlanna yönetmelik gereğince üç kez girebiliyor. Sınava girıp de kazanamayan bir daha gire- miyor. Yalnız bir kişi, bu kez, eski gezici vaizin baskısıy- la, dördüncü kez şansını denıyor. Uğur Mumcu sağ ol- saydı, "Yargıçlık uğraşı böylece daha bir seviye kaza- nıyor" diye yazar mıydı? Bakanlıkta kamplaşmalar başlamıştı. Eski gezici va- ız gıda ürünlerisa.tijCişı, gerçekten yürekliydi! Sınavlar- la ilgili olara"kRefah P^rtili milletvekillerinin yoğun "tor- pil" akını vardı. Sorulann sızdınlması olasılığı yüksekti. Dünkü sınavın gerçekte gereksız olduğu söylenmek- teydi. Devlet memurluğunda "kadro"önemliydi. Bugün 9400 dolayında savcı, yargıç kadrosu vardı. Çalışan savcılarla yargıçlann sayısı ıse 7500'dü. 1200 de staj gö- ren vardı. Staj görenler, göreve başladıklan zaman kad- rolar sılme doluyordu. Bir boşluk olmadığı halde bu sı- nav neden açılmıştı? Eski gezici vaız şunu varsayıyor- du: - Nasıl olsa ılerde ben bu kadrolan alırım, emekli olanların, görevden aynlanlann yerlerıne atama yapa- rım. Oysa yılda 100 dolayında yargıç, savcı emekli oluyor, ölüyor ya da görevinden çekilıyordu. Sınav kazananlar da uzun süre bekletilemezlerdi. Sınav açmanın altında yatan şu muydu? Geçmışte sınava girip de kazanama- yan ımam-hatipliler vardı. Ikınci, üçüncü sınavdan dö- nen şerıatçılann hali ne olacaktı? Onlara yardım etmek, sevap değil mıydi? • • • Yargıda, bir önemli olay da Yargıtay Başsavcısı Haluk Yardımcı'nın yerine gelecek kişinin kım olacağıydı. ', Haluk Yardımcı, ocak ayında yaş sınınndan emekli; olacaktı. Yargıtay Genel Kurulu'nda 240 do/ayında üye, Yargıtay Başsavcısı içın beş aday belirleyecek, bunlar-. dan birini cumhurbaşkanı atayacaktı. Susurluk olay/n- dan, gericilerin kadrolaşmalarından sonra Yargıtay Baş- savcılığı çok önem kazanmaktaydı. Yargıtay'da kulisler,i odalarda çiğ köfte partileri yoğunlaştı. Çarşamba gece-' sı Bayındır Sokak'takı eski VVashington Restaurant'ın; yerine açılan "Gd/fsu/ : i'esfat/ranf"tagizlibölmede21 ki- şılık bir yemek vardı. Kımi Yargıtay üyelerı de bu yemek-- teydi. Aynı "restaurant"\a çeşitli gazetelerin yargı mu- habirlerı de yemek yediler. Ama hiçbirinin ruhu, bu gizli bölmedekı yemeği duymadı. Yemeğin parasını savun-- man N.O. ödedı. Katılan Yargıtay üyelerinden kimileri de, şunlar mıydı? N.M., M.A.. Ş.K.E.. Ş.Y.E., Ş.Y., B.K.. S.T....- B U L M A C A SEDATYAŞAYAy SOLDAN SAĞA: 1/ Belli bır bilım alanında. özelhkle de ıktisat öğreti- sinde incelenecek problemlerin ve bunlan inceleme tekniklerinin seçı- mi. 2/ jri. kart... Çayın etkin mad- desi. 3/Ham ipek- ten yapılmış astar- lıkkumaş...Birsa- yı. 4/Tarla sınırı... Metal parlaklığı verilmiş deri. 5/ Balık avlamakta ya da o- dun taşımakta kullanılan -j bûyük kayık. d'Faize temel oluşruracak mıktar ile gün- lenn çarpımı sonucunda 3 bulunan rakam... Şaşma 4 belirten bir ünlem. II İki c ağaç arasına asılarak için- de yatılan ağ yatak... Kü- ° çük erkek kardeş. 8/ Ol- 7 gunlaşınca kendıliğınden 8 çatlayıp açılmayan kuru g meyve... Asya ıle Avru- pa'yı ayırandağsırası. 9/Birbilgiyi vadadüşünceyi herke- sin anlayabileceğı basıt bir düzeye ındirgeme. YIKAR1DAN AŞAĞ1YA: l/"Durmadan, sürekli" anlamında argo sözcük... Kimı ku-,' maşlann yüzeyindekı ınce tüy. 2/ Ekvator bölgelerinde ye-; tışen bır meyve ağacı... Motorlu taşıtlann elektnğını sağla- vanaygıt. 3/Sergen... Mikroskopla yapılan ıncelemede kul- lanılan küçük ve ınce cam parçası. 4/ Yıvecek bulamavan, yoksul kımse... Endonezya'da yakılarak açılmış tarlalarda- yapılan göçebe tanm. 5/Bır ışte yardımcı olarak çalışan er- kek. 6/Güven... Kale hendeğı. II Kuruyunca çatlavan top-,' rak... Oylumlu. 8/ Temelı taklıde dayanan sözsiiz oyun...; Köy oyunlannı yöneten kimseveverilenad. 9/Apansız... En4 küçük sosyolojık bınm. i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle