08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 1996 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Kıskaç Altındaki Eğitim Prof. Dr. TAHSİN TOKMANOĞLL C umhunyet gazetesınde 29 Eylü! I996 günlii yayım- lanan. Prof. Türkân Sa>- lan \e Prof. Necla Arat'la \apılan. "Üniversiteleri- miz Şeriat Kıskacında" başlıklı röportajda. üni\ers!telerimızin \ e eğitim kurumlarımızın temel dertlen- ne değinilmektedir. Kendilerınin de be- lirttikleri gibi. eie alınan konular bır ga- zete sayfasına sığmayacak kadar çoktur ve derindir. Geleceğimizi çok vakından ilgilendiren bu konuların çok tartışılma- sı ve televizyon ekranlarında saatlerce halka. kamuoyuna sunulması gereklidir. Bız burada sayın profesörlerin değindi- ği konulardan ıki üçünün üzerınde dur- mak istivoruz. Sayın Saylan konuşmasının başında şunları sövlüyor: "...Evetşeriatçıakımlar güçleniyor. Tarikatlar gençleri elde etme- nin çok önemli olduğunun bilincinde ça- lışnorlar. Biz ise üniversiteler ve öğretim iheleri olarak. kesinlikle öğrencileri dış- lıyoruz. Bizim görevimiz sadece ders ver- mekmiş,sına\ >apmakmış,di\edüşünü- yoruz. Oysa öğrenci bizim çocuğumu/ gi- bi, geidiği zaman biitiin sorumluluğunu üstümfize almanıız gerek. Ba/ı öğretim üyeleribana "Bunlan nasil odana alıyor- sun? Yarın öbürgün başına bir iş açarlar. onlardan korkmuyor musun' diyesorar- lar. Biz sadece mangalda kiil bırakmayıp ele^tiriyoruz. Ne devlet ne de işin içinde olan bi/ler. öğrerim görevlileri ilgiteniyo- ruz. Ama olay olup bittikten sonra '\ah \ah" diyeyakıımoruz. Ya da suçlu anyo- ruz \e burada kendimizin de suçlu oldu- ğunu hiçbir şekilde kabul etmiyoruz." Sayın Saylan bu sözlerinde yerden gö- ğe kadar haklıdır. Kırk > ıl ıçerisinde. ya- şadığım ünıversitemizdeki hocalanmı- zın büyiik çoğunluğunun, burada açıkla- nan tutum içerisınde bulunduğunu ya- kından gördüm. Bu satırlan yazarken de birçok olay gözümde canlanmaktadtr. Oğrencilerimizin sağcı \e solcu ola- rak ıki büyük gruba ayrılmalan doğaldır ve normaldir. Bu gruplann birbırlenni çağdaşinsanlargibi dinlemeleri veanla- maya çalışmalan gereklidir. Biz hocala- nn da. oğrencilerimizin bu diizeve gel- ınelerinı sağlamaya çalışmamız ve bu- nun için de. onlara örnek olacak davra- nışlar içerısıne girmemiz zorunludur. Yalnızca sağcıları ya da solcuları dınle- >en ve öbiir gruba düşman gözüvle ba- kan bır hoca. öğrencilerine çok kötü ör- nek oluyor demektir. Bu türde davranan hocalara. öğrencılenn. sağcı ya da solcu damgası vurması veiyibirgözlebakma- ması haklıdır. Birçok hocamız. sağcı >a da solcu damgası yerım ve kredim düşer korku- suyla öğrencilerden uzak durmakta ve yalnız derslerıyle ve sınav larıv la ilgilen- mektedirler. Ne yazık kı, böyle davra- nanlara 'tarafsızhoca'gözüylebakılmak- taveitibaredilmektedir. Bututumundo- ğal sonucu olarak. hocalanmızın büyük çoğunlu|u bu gruba gırmektedirler ve öğrencilerin sorumluluğunu yüklenmek- ten kaçınmaktadırlar. Bu tutum yanlıştır. üniversite hocasına yakışmaz. Gazetelere yazı yazmak- Hocalığım süresince hem bütün öğrencilerle iyı ilis- kiler kurmaya hem de günliik gazetelere yazılar yazmaya çalıştım. Günlük gaze- teler genellikle düşün (fikır) yazılannı basmı>orlar. gerekçe olarak da "Okuyu- culann fikiryazüannı okumadıklannı ve bu nedenle de satışlannın diiştüğünii" bıldiriyorlardı. Yalnız Cumhuriyetgaze- tesi yazılanmı bastı. Bir süre sonra da Cumhuriyet'e yazı yazdığım için, 'ko- miinist' damgası vurulmaya başlandı. hem öğrencilerimin, hem hoca arkadaş- larımın bana karşı tutumları değişmeye başladı... Bazı hoca arkadaşlanm. "Bu komii- nist gazetesine niye yazı yazıvorsun" dıye sordular. "Cıımhurijet, Atatürkçü çizgi- den asla ayrılmayan gazetedir, yazımın neresinde komünistlik var?~dıye sordu- ğumda. yazılanmı okumamış olduklan- nı, birçoklannın da komünistlıSın ne ol- duğunu hiç bilmediklen kanısına vardım. Kendilerine şu sorııyu sordum: "Oğ- rencilerimizin. mesleğimizin ve iilkemi- zin dertleriyle ilgiienmemek ve sadeee haftada 3-4 saat olan dersimizi anlatmak \e bununlavetinmekdoğru mudur?" Ço- ğunluk bu soruma hıç yanıt vermedı ve tutumlarını da değiştirmediler. Sajın Saylan'ın f>u sözleri. herbakım- dan haklıdır ve gerçeği yansıtmaktadır: "Benim denıokratik haklarımı elimden alacak bir kirlo >etişi\orsa ben buna kar- şıçıkmakzorunda>ım. Burada "sözde a>- dın" arkadaşlarımızla anlaşamıvoruz. "Sözde aydırf di>orum,çünkü ben ülke- sinin gerçeklerini bilmeyen insanian ay- dın olarak niteleyemem. Bu sosval konu- ya karşı hiçbir şekilde görev lerimizi yap- mış değiliz." Evet ben de görev lerimizi yapmadığı- mız kanısındayım. Ezbere alışkın olmak Sayın Saylan, konuşmasının sonlann- da şunları söylemektedir "Bu çocuklar (imam-harip liselerinden çıkanlar) dediğiniz gibi, dinsel kurallara göre yetiştirilmişlerdir. Bunlar ezbere de çok alışık oldukları için, üniversite giriş sı- na\ larında çok başanlı da oluyorfar, fa- kültelerde de başan gösteriyorlar. Ama tabii ki üımersitede çok ciddi çelişkiler yaşıjorlar." Burada önemle üzerinde durmamız gereken bir nokta var: "Ezbere çok alışkın olanların, üniver- site giriş sınavlannda ve fakültelerde ba- şanlı olınası normal nıidir ve yaraıiı nıı- dır? İleri ülkelerin ü'ımersitelerinde de ezbere alışık olanlar başanlı oluyoriar mı?" Bu sorular. üzerinde çok önemle dur- mamız gereken konulan ıçermektedir. Yaşadığım bir olay ı anlatarak konuya bi- raz daha açıklık getirmek istıyorum. Amerika'dakı öğrencılık yıllarımda. bir ara Anzona'ya gitmıştım. ABD'nin Türkiye"ye en uzak olan bu yöresinde. bir gün 5 lise öğrencisiyle karşıluştıtn ve bir süre sohbet ettik. Bır ara öğrencilerden birı nerelı olduğumu sordu "Sizsöylevin bakalım acaba nereliyim" dedım. Hep birlıkte, "İspanyordedıler. "İspanyolde- ğilinı. fspanya'dan doğuya gidin" dedım. "Övleyse Portekiz"dediler. "İspanyamı doğudadır, yoksa Portekiz mi?" dedinı. Şaşırdılar birbırlerinın yüzlenne baktı- lar, gülüştüler \e benim anlavamadığım argo sözler sövledıler. Sonunda biri. "Sorudan anlaşıldığına göre, Portekiz batıda, İspanya doğuda" dedı Ben de "Doğuya gidin bakalım" dedım. Uzun ^üre düşündükten sonra bi- ri. "Buldum İspanya'nındoğusunda İtal- >a var" dedı Ben de "Söylediğin doğru değil, ama doğru kabul edelim, daha do- ğuya gideceksiniz~ dedinı. Italya'nın do- ğusunda nerenın olabileceğıni uzun süre aralarındatartıştılarve sonunda birı "Yu- nanistan v ar" dedı Ben de *öy le olsun bi- razdaha gideceksiniz"dedım. "Yunanis- tan dünyanın sonudur, daha ötesi yok- tur"gıbilerindenyanıtlarverdiler. Uzun bir süre sonunda. "Yunanistan'ın doğu- sunda Hindistan var" dedıler' ABD'li lise öğrencilerinın bu kadar bılgisiz olmalarına ben çok şaşırdım ve "Siz derslerinizde bu sorduklarımı oku- maz mısınız? N'unanistan'ın dogusunda Hindistan olur mu? Arada kaç tane üike \ar~" dedim. Benim bu şaşkınlığıma Amerikalı öğ- rencıler de çok şaşırdılar ve "Bizbunla- n okumayız. Yunanistan'ın doğusunda hangi ülkenin bulunduğunu öğrenmek is- tersek açar atlası bakarız. Sizler, >oksa okullarınızda ders dive bunlan mı ezber- liyorsunuz?.."dediler. Ben iv ice ^asırdım ve coğrafya derslennde neler okudukla- nnı sordum. Coğrafya kıtaplarını getir- diler ve açarak gösterdiler. Anzona arazisi bır çöl, dev let bu çölü verimli duruma getirmek için çalışmalar yapıyor. Çölü. verimli otlağa (meraya) çev ırmeye ve bazı yerlerınde de orman- lar yetiştırmeye çalışıyor. Yapılmakta olan bu ışlerın teknik yönleri. ömeğin erozyonun durdurulnıası için yapılan ça- lışmalar coğrafya kitaplannda incelenı- yor. Özetle. lısede okunan derslerin bü- yük çoğunluğu. içinde bulunduklan yö- renın sorunlanna ait. \ örenin sorunlan hem gazetelerde hem de okullardakı derslerdetartışıhyorveçözüm>oilaniyi- ce kafalara yerleştınlıyor. Benim orada okuduğum üniversıtede de dersler, genellikle tartışmalı olarak geçiyordu. Fotogrametri (havadan çeki- len fotoğraflarla arazi ölçme ve incele- me) dersi alı>ordum. 45 dakika olan bir ders süresinın ilk yarısında. hoca anlata- cağını anlatıp bitiriyor, sonra ortaya bır sorun atıyordu ve "Şöylebirsorunlakar- şılaşırsanızneyaparsııuz?'"dıyordu. \e- rılen yanıtlar sonunda öğrenciler iki üç gruba ayrılıyorduve tartışmayabaşlıyor- duk. Bu arada zıl çalıyor. hoca çıkıp gi- diyor, fakat bız tartışmaya devam ediyor, bu tartıjjmalar sonunda bız. konuyu ada- makıllı öğrenmış oluvorduk. Sonuç Uzun bir süre. içinde yaşadığım ve çok beğendiğim tartışmalı eğitim yöntemıni. Türkiye'deki hocalığımda uygulamaya çalıştım. fakat başanlı olamadım. Öğ- rencilerimin ancak yüzde 10'u tartışma- ya katılıyor. öbürlerı seyircı olmakla ye- tınıyorlar. Dersliklenn kalabalık olması da. bütün öğrencilerin tartışmalara katıl- malannı engelliyor. Üniversite giriş sınav larında. ezbere dayanan bılgileri sormanın doğru olma- dıgı kanısındayım. Bu sınav larda kafa ış- letmeye dayanan sorulara öncelik veril- meli ve bu tip sorular. çoğunlukta olma- hdır. Hocalanmızı da geliştirmeliviz ve tar- tışmalı eğitim yapabılecek bır düzeve ge- rirmeliyiz. Bunun içınsemınerlerdüzen- lenebilir. Bunlara ek olarak da. üniversi- telerimizden çıkan gençler. çıkışlanndan 5-6 yıl sonra, yanı yaşam koşullannı bı- raz tanıdıktan sonra. kendilenni okutan hocalara birer not vermelıdırler ve hoca- lar da bu notlara göre değerlendırılmelı- dirler. Örneğin. on yıl süreyle okuttuğu öğrencilerinın tamamından düşük not alan bir hoca. artık hocalık yapmama- lıdır. TARTIŞMA Laikim, Müslümanım, Kemalistim... ugün ben kelime-ı şahâdet getırebıliyor- sam. Müslümanım diyebilıyorsam Mustafa Kemal Atatiirk'ün kurniuş olduğu Cumhuriyefın bizlere mirası olan laikliğın temınatı altındayım ve laikim demektir.Türkıye son zamanlarda çok tartışmalara sahne olmaktadır. Bınlerı hâlâ 73 yıllık Cumhuriyet'i ıçlerine sindirememişler. Demokrasiye. laikliğe bir tiirlü alışamamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti bir başkalannın ne aslı ne de kop>asıdır. Türkiye Cumhuriyeti 73 yıl önce kurulduğundaki heyecanı, dinamızmi bugün de koruyor; bu aydın demokrat, çağdaş insanlar olduğu sürece nice 73 yıllar vaşamaya devam edecektır. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu ülkenin aşıyla. suyuyla beslenenler Atatürk"ün gerirmiş olduğu laik düzenı benimseyip Cumhuriyet'i bağrına basmalıdır. Başka alternatıfi yoktur. Kısır çekişmeleri bir tarafa birakahm. Türkiye'yi ileriye nasıl taşırız? Gelişmiş ülkeler sevi)esine nasıl yükseltirız? Bunlan tartışmak görüşmek varken bizler hâlâ toplumu gerilere çekmeye çalışıyoruz. Örneğin 1960'larda daha dün Anadolu'da ayın tazeye geçtiğini parmağımızla gösterdığimizde büyüklerimiz parmağından doîama çıkâr diye elimize vururlardı. • Koyun, kuzu kestiklerınde beynini biz çocuklara vernıezlerdi. Beyinsız olursunuz derlerdi. Ama bugün halk uyandı, güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Toplumlan yükseltmek. yüceltmek bilınçli, avdın. laik, demokrat politikacılarla yürütülen polıtikalarla olur. Ben bırey otarak politika'cılârımızdan ve medyamızdan halkın dini ıle imanı ıle mezhebiyle. inancıyla uğraşmalannı ıstemiyorum. Yaratanla yaratılan arasında tercümanlık yapmasınlar. Kımı kalkıyor halkın vüzde 99"u Müslüman dıyor. Kimilen 2cumhunyetçıvız diyor, kımı bedbahtlar da laik düzeni yıkmaya. A^p'ın şeriatını getirmeye" fl çalışıyorlar. Bırileri* "Devlet laik, ben Müslümanını" diyor. Bazılan da bayrak. ezan, Kuran dıyerek Avrupa'nın ıçlerine kadar gireceğiz dıye meydanlarda nutuk atıyorlar. Gelın bunlan bır tarafa bırakalım, bundan böyle 65 mılyonluk Türkiye ınsanını nasıl doyuracağız, eşıt adaleti nasrisağlayacağız, ileriye nas^taşıyacağız, bunlan fcartışalım. İsmail Karataş Bilgisayar. Yüzyılın en büyük buluşlarından biri. Insanoğlunun vazgeçemediği yardımcısı, dostu. Ama bilgisayar konusunda dikkatli olmak gerek. Kalıcı bir dostluk için ZET'le tanışın. 3 yıl garanti, uygun fiyat, uzman servis, güçlü kurumsal destekle îanışın. Zeytinoğlu Holding kuruluşu Estron'la tanışın. En iyi dostunuz hakkında bir düşünün. ZET'i düşünün. Beynini kullan. Bilgisayar kullan. ZET kullan ArBdığın» her törlO destek, köklü bfr kuruluşun garantisi: Estron A.Ş. bir Zeytinoğlu Holding kuruluşudur. 3 YIL GARANTİ CUMHURİYETTEN OKURLARA ORHANERİNÇ Basına Özgürlük Derken... Bir hafta öncekı cumartesi günü Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek'le, hazırlattığı Basın Yasa- sı taslağı üzerine üç saate yakın konuştuk. Zeybek'ın. taslağın hazırlanmasında göz önün-. de bulundurulmasını istedığı ılkeler hakkındakı gö- rüşlerı, demokratıkleşme konusundakı iyı niyetini yansıtıyordu. Ancak görünen o ki bizim anladığımı- zı, taslağı hazırlamakla gorevlendirdığı uzmanlar anlamamış ve ortaya kımı maddelerı yürürlüktekın- den beter bır yasa taslağı çıkarmışlardı. Taslak, ılk bakışta. hukuk adına bıraz üstunkörü davranıldığını gösterıyordu. Öyle olmasaydı 20'nci maddede, 'Sorumlu mûdürler (süreli yayın dışın- dakılerde yayınlatanlar) için emnıyet gözetimı altın- da bulundurma cezası verılemez' ıbaresi yer al- mazdı. Çünkü, 'Emnıyetı Umumıye Idaresinın Ne- zaretı Altında Bulundurulma Ceza ve Tedbırlennın Yürürlükten Kaldınlması Hakkında 3352 Sayılı Ya- sa', 15 Nısan 1987'de TBMM'de kabul edilmış ve 24 Nısan 1987 günü Resmı Gazete'de yayımlana- rak yürürlüğe girmıştı. Taslağı hazırlayanlar. bunu gözardı etmışlerdi. (Türk Hukuk Sistemi'nden çıkanlmış bir uygula-" madan sorumlu mudurlerı korumaya çalışmak 'ya ilerıde yenıden konursa' düşuncesınden kaynak- lanıyorsa eleştinmın yok sayılmasını ıster, özür di- lerım.) Taslak yenı bır yapılanma ile düzenlenmişti. Bu arada 'Yayın likelen' bölümünün 25'incı maddesi- nin (a) bendıne de şöyle bır yasak getırilmışti: "Sanat değerı taşımayan ve halkın ar veya haya duygularını ınciten, pornografik veya cinsel istek- len tahrik ve istismar eden mtelikte genel ahlaka aykırı yayınların yapılması." 38'inci madde ıse bu yasağa uymamanın ceza-' sını "10 mılyar hradan 30 mılyar lıraya kadar ağır para cezası" olarak belırlemıştı. Oysa bu suç 'Kü- çüklerı Muzır Neşnyattan Koruma Yasası' ile Türk Ceza Yasası'nın 426, 427 ve 428'ıncı maddelerin- - de yer alan bır suçtu ve "Bır kez de bız cezalandı- < ralım" mantığına kurban gıderek taslakta yer al- '< mıştı. Taslak. Basın Yasasındakı hapıs cezalarının kal- dırıldığı ve yerıne para cezası öngörüldüğü ıddıası- nı da taşıyordu. Önce kaldırılacak hapıs cezalarından başlaya- lım. Yürurlüktekı yasa, öngörülen hapıs cezalarının alt sınırını 1 ay. ust smırını da 1 yıl olarak hükme bağ- lamıştı. infaz Yasası'na göre 1 yıla kadar olan ha- pıs cezaları. para cezasına çevrıldığınden uygula- ma buna göre surdürüluyordu. Hatia kimi zaman savcılar, sanığa. "Şu sure içinde adlıye veznesine 10 mılyon lıra yatırırsan dava açmam" dıye tebli- gat yapıyorlardı. Basın mensuplarını dığer sanıklar gibi yararlandıkları bu genel uygulamanın dışında bırakıp hapısten kurtarmış olmakla övunülürken getirılen para cezalarının 100 mılyon lıra ile 100 mil- yar lıra arasında belırlenmesının, basını nasıl koru- duğunu ancak taslak hazırlayıcılan anlatabilırdı. Taslağın bır başka yanlışı da 'basın' deniiınce, is- tanbul'daki tekellerın ga- zetelerını varsayarak para cezalarını bunların gelirle- rine göre belirleme gele- neğını sürdürmesı olmuş- tu. Basın ilan Kurumu'nun 1996 yılı raporuna göre Is- tanbul. Ankara, Izmır, Adana, Bursa ve Kon- ya'da 55. diğer ıllerde de 674 olmak üzere 729 ga- zete bulunmaktaydı. Kimi ılçelerden de az nüfuslu ıl- lerin bulunduğunu yok sa- yarsak. bu toplamın 400'ü ilçelerde ve beldelerde ya- yımlanan gazetelerdı. Bu nedenle çok sınırlı satış şansına sahıptiler. Teknik olanaksızlıklar sonucu oluşuverecek bır şekil su- çu ıçın, hiçbir ayrım yapıl- madan uygulanacak 100 milyar liraya kadar para cezası onlann sonu ola- cak, güçlenmesini ıstedi- ğimiz yerel basın boğulup giderken sahıplerıni de beraberınde sürükleye- cektır. Yasa karşısında eşitlik ilkesi, uygulamada büyük bır haksızlığa dö- nüşecektir. "Taslağın iyı yönlen yok mu?" dersenız, elberte var. En önemlisi de so- rumlu mûdürler ıle muha- birleri meslekten men eden hükümlere taslakta yer verilmemiş olması. Di- ğerlerini önumüzdekı haf- ta ele almak üzere... • Kuzey Irak'takı rakip Kürt grupları arasında va- rılan ateşkesin kalıcılığının sağlanması ve siyasi gö- rüşmelerin başlatılmasına yonelık olarak Ankara'da düzenlenen 6'lı zirveyi, Lale Sarıibrahimoğlu ve Serkan Demirtaş aktar- dı. ZET GALERİLER ESKIŞEHIR Ze! Gâlen ı3-222ı 230 00 09 ISTANBUL Erenkoy Zet Galerı ,0-216) 467 00 04 KOCAELI Zeî Galerı (0-262) 3313966 ZET YETKİLİ SATICILARI AFVON 0 2*2 Bılge2'515 5S ANKARA 10-3121 Akercoın 419 48 19 Ed-Ar 230 50 03 Mıcrosftowy 427 75 22 Ülsa 438 42 96 ANTALYA ıC242. Adabım 242 81 85 BURSA 0-224| Adabım 223 54 40 Mınerva 256 72 00 OEHELI ıû-258ı Bılgıne(241 95 97 OIYARBAKİR ıC-4121 Hasel 224 67 96 ESKIŞEHIR 10-222) Kutlu Kırtasıye 221 35 65 Matns 230 0009 Yonga230 5510 ISTANBUL (Avnıpa Yalast) ıO-21 2ı 3ekda:a2341800 Bentaş 231 35 00 Bslgi Center 293 01 31 Ges 613 42 55 Hesnak 296 33 04 Interactıve 212 33 12 ıkon 222 19 10 Komtek 266 27 15 Smar 249 61 51 Softart 259 98 20 TekTOtorrr 245 36 75 ISTANBUL (Anadolu Yakası) ıC-2""6| Connect 348 39 42 Marmara 349 56 99 Onon3682909 IZMIRı0-232ıBdgMatet 463 33 33 Bılset 463 28 33 Ege Bımtes 489 0060 Lebım463 50 0 7 SetOonanm 422 11 51 KAYSERI (0-352 Olımak 232 20 63 KOCAELI 10 262ı Kobım 331 39 66 MALATYA ıC-422, Mıkro 325 12 56 IÇEL (0-324İ RP' 238 01 63 MUĞLA 3-252! Geiışın 2'4 32 27 SAMSUN 0-3621 Korrpart 233 94 72 ŞANLIURFA 10-414) Okuyan 312 35 59 TOKAT C-356I Ş.mpa 214 24 79 TRABZON ıO-462ı Akgun 326 74 75 UŞAK 0-2^6) Pervane 215 21 70 ZET SATIŞ NOKTALAPI ADANA 0 322 3ılpa 353 30 03 ıntenet 45' JOK (Seytıan)Se'aş4572" 39 AFYOW 0-2"2 Sfbırr 214 13 32 BıJben 2'5 '7 49 ÖZ-0eAülm2l5 5617 »NKARAıO-312 A^jm 468 47 Bi Oğutoğullan 229 81 59 Tetra •568 ü 61 ANTALYA 0 2i2ı (Alanya) Tut»; 5-305 38 BARTlNıO-37Bıict>22"t535 BOLU C 3'4ı Guneş 2'5 56 59 BURDUR 0 248 Kayacan 232 2S C4 BURSA D 224ı B.rei 221D6 15 Ceysan 223 31 " =ûfmat 256 • • 99 Kopser222"9i Ozöamce2504830 Parnn 2S3 3410 PTDCOW2-I3555 Secfet25-2'43 |OefTA)Enai513686<] ÇORUM10-381) GokgK 213 72 57 EOIRNE '0-2S4. E,ubcgkj 2Ji 01 ^? IKeşan) Voikan T M 56 90 ELAZK3 ıO-424 Elavızyor ZT 56 29 ESKIŞEHIR 10-222ı EKim2 2301173 Eaenpc234C'168 0Wma 2306298 (BozûyM) S mser 315 54 30 IÇEL 0 324ı (Sılifke) Denıı 7 ü '3 — (Tarsııs) G-lışım 6Î2 3M1 fıamı624 36'5 ISTANBUL (»mıpa Yalusı)'0 212) (Bak«*6y] Alıematf 570 64 55 Bılrrer 5'0 34 90 3MG 583 45 2' Koşal 572 16 07 (Befiktas) Kutlu Bılısm 22" '6 05 Z Bılgısa,ar 11' 21 " ' (Esenlept) Soft 212 "9 20 (Fsflty Ascom 534 25 M Öz'.u,ır 53180 44 Para9»l53130 56 (Le«ent) Mematf 26132 5J ttersirvtî (Heodiyeköyltea 272 28 ^7 Fon; 268 00 66 Ma'con- 266 50 54 (Okmeytfanı) Arsla' 22' 35 G" Stanek 22238-B (Panga*) t iarDaa24S35 39 (Sivn) E'eT "2" 56 '5 ıŞmnevler) ATS 656 "5 23 (Anadolu Yakası) : 2'6 lErenkâyı ,ekto- «1-15 30 (Kadıköy) Beta 4'4 6i 89 Ema 3456232 (Kartal) =rann306 1032 (Kıattopralc) Oiak 336 31 12 (Koiyslagı) Atl-ss J'O 3" 25 (Maltepe) Omır 44- 3" 65 (Pendik) Prestıj 330 66 25 (Suadıye) GPW 463 12 00 IZMIR 0-232 Bulu''84 4 4 « 3*9>'464 29 89 (Ataga) Makcn 616 42 :C KIRKLARELI ı3 288 (Lûlebufgaî) R3B 4-2 u 06 TTS-I utuk.a' 417 26"* KOCAELI : 262 A-adftt 223 681& A.nalog 646 "3 33 Errre 322 4i S4 IKS 322 25 33 Körfez 324 ı"2- Smîay 325 92 • 6 MUGU ıO-252 Beia2-4 6125 (Bodnım)HNO 3-S 55 21 NIGDE 0 388 a.lken' 232 63 V OBDU .'0-452 (Ûnye) UISTI 323 37 8" SAKARYA '0-264 Anaoûlu 2^4 "8 03 Deta 278 13 "0 SAMSUN lC 362ı Genç 233 58 86 TEKIRDAG IO 282 CoTOiıer C.nıc 26' 5i 51 P[)*«rs Elefctroiık 262 36 4' (Çortu) Atjakus 652 5" 04 Tekkom 651 "1 8' UŞAK : 2"6 TeteKon- Tıc 212 32 01 ZONGULDAK C 3"2 Asian 251 33 47 Pan 253 "2 CO (Kdz Erejlı) Ay-B»n 323 54 22 Dün yapılan yerel se- çımleröncesınde. partife- rin seçim merkezlerindeki durumuna ilışkın analizle- rı parlamento büromuz, Bülent Sarıoğlu ve Yusuf Özkan haberleştirdiler. ; • ] Kültür ve Tabıat Varlıkla- rını Küruma Kurulu'nun, Danıştay'ın korumacı ni- telikteki kararını üçüncü kez yok saymasını ve bu nedenle Çeşme Yarıma- dası'nın talana açılmasını Asuman Abacıoğlu yaz- dı Devamı 6, sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle