Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26KASIM1996SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Ahrnet Uğurlu yıllardır tabutta rövaşata yaparak bugünlere geldiğini belirtiyor
'Sanatçının kapı kadar değeri yok'
• Türk sinemasında özgün
işler yapılmalı. Hollywood'la
aşık atmanın anlamı yok. Bize
ait kokulann olması önemli.
"Tabutta Rövaşata' her şeyiyle
bizden foir film oldu.
T>l'VGf DIRGIN
"Tabutta Rö>asata~nınhafifmeczup.
araba se\ dalısı. yaşamın kıyısına itilmiş
olmasına karşın yüreğı hiç umulmadık
anlarda se\da kıpırtılanyla çalkalanan
JVfahsun'ij. filnu izleyen hemen herkesin
yüreğinin bir köşesineyerleşiverdi.
Yönetrnen DervişZaim'ın ilk sinema
filmıne konu olan .Mahsun'un yaşayan,
kanlıcanlı bir insan olduğunuhissettiren.
tîvatro kö<kenli o>uncu Ahmet L'ğuriu.
çizdiği başanlı kompozisyonla fılmın lo-
komotifiyıii. Uğurlu. 2} yıllık tiyatro bi-
rikimiyle sırtladığı Mahsun tiplemesiy-
le Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu
Ödülü'nün de sahibi oldu.
- Biraz geri>e, 'Tabutta Rö\aşata'da
yer alış öykünüze dönelim. Nasıl dahil ol-
dunuz fiİme?
L'ĞLRLL - Başı sonu belii olan çok
ciddi hazırl-anmışbirsenaryoyla karşılaş-
rnıştım. Hikaye özgündü. Bir aktör ola-
rak yalnız benim değil bütün aktörlerin
oynamak isteyecekleri birtipti. Senaryo
üzerine iki vıla vakın bir hazırlık döne-
mi geçirmiştı DervişZaim. Mahsun dı-
şında bütün karakterleri hangi oyuncu-
larla oluşturacağına karar vermiş. Ben
de o sırada 'Çöplük' oyununda (Tiyatro
Stüdyosu) rol alıyordum. Birgün oyunu
izlemış. Elinde senaryoyla birliktegeldi
\e benden filmderol almanıı istedi. Ka-
rar vermek zordu. Yeşilçam ile organik
bir baâı olmayan benim gibi biri için. Bu
ilk ciddi sinema denemem olacaktı. Se-
naryoyu defalarca okudum. Ve eşit şart-
larda birlikte rizıkoya girdik. Ama bu
tşin başanlı olacaöını başından beri his-
setmiştim. Cünkü ortada y ürekle yapılan
Özgün bir i* \ardı.
- Tabutta Rövaşata'nın Mahsun'unda
gerçek ile adeta örtiişen bir tip çizdiniz.
Oykünün gerçek hayattaki kahranıanı
Dursun'u tanı\ormuydunuz?
LĞL"RLl
1
- Dursun'u hiç tanımıyor-
dum. Üstelik Hisardünyası benim dün-
yamın tamamen dışındaydı. Çekimler sı-
rasında tanıdım Hisarı. Zaim ile yaptı-
ğımız ön çalışma sırasında, Mahsun'un
davranış biçiminden giydiği elbiselere.
yaşadıgı mekânlara kadar her şeyi dii-
şündük... O sırada bana Dursun diye bir
adamın \ar olduğundan söz etti. Sonra
Cumhuriyet gazetesinden Berat Günçı-
kan. iki yıl kadar önce Dursun ileyaptı-
ğı röponajı getirdi. Öyle tanıdım Dur-
sun'u. Hisar'da yaşayan çok başka ın-
sanlar var. Hisar. metropol içine sıkışmış
apayn bir dünya. Orada çok kültürlü.
meslck sahibi ama sonradan bohem ha-
yatı sürdürmeye başlamış pek çok insan-
ia tanıştım: dost oldum. Dursun ile bir i-
ki kez karşılaştım. hepsı o kadar. Sonra
hapse girdiğini duydum, sanınm hâlâ ha-
pisteymiş
- Derviş Zaim. bir tür gerilla sa\aşı ola-
rak nitelendirdi t'ılnü. L nderground film,
sokağın ö> küsü gibi tanınılamalara sizin
yakiaşımınız ne yönde?
UĞURLl'-Sokağaçıkmameselesin-
den çok hedefledığinız nokta önemli.
Türk sinemasında özgün işler yapılma-
lı. Hollyvvood ile aşık atmanın hiç bir an-
lamı yok. Sanat bir varış değildir. Bıze
ait kokulann olması önemli.'Tabutta Rö- •
vaşata'özgün, her şeyiyle bizden bir film
oldu.
- Özgün olmak. sahici olmak sık sık
vurgulanan bir hedef. Peki yeterince ör-
nekle karştlaşabiliyor mu\ u/ sizce?
LĞL'RLL'-Bazı ş.eylen söylemek ko-
lay. gerçekleştirmek çok zor. Yalnız sa-
nat anlamında değil. topyekün düşün-
mekle ilgili birşey bu. Örııeğinkadınlar
Mahsun rolmle AntaKa'da En İ>i
Erkek Oyuncu Altın Portakal"ını aian
Ahmet Lğuriu. sanat dümastnda
devletçi bir zihnivetin olduğunu
\ urguluvor: "Bu zihnivet bugüne dek
beni istemedi. Ben bu ülkede bu işe
kafa yormuş adamlardan birisiyim.
Önüme senaryolar geldi de ben nü
reddettim? Şimdi bana sormorlar
neredeydiniz di>e. Ben burada>dım
diyorum. Bir bakıma. yıllardır tabutta
rövaşata yaparak geldik
bugünlere. Hiç kola> olmadı."
(Fotoğraf: K A D E R " T L Ğ L A )
kurtulsun denilivor. Kadınlartek başına
mı kurtulacak?... Çağdaş aktör nasıl ol-
malı diye soruluyor. Bir enstrüman çal-
malı. ses eğitimi görmeli. iyi dans ede-
bilmeli.. Peki nasıl gerçekleştireceksiniz
bunları7 Bütün bu alryapı gereklerini ye-
rine getirmeden yaratıcı özgürlüğü iste-
nemez. Şimdi bizi alsalar. kulaklanmız-
dan tutup HolKuood'a atsalar ne yapa-
cağız orada'.' Sinemamız hangi noktada.
bızim hedef'imiz neresidir? Bunu çok iyi
bılmek lazım.
- Oyuncuların yarattikları tiplemeler
ile ilişkilcri hakkında ne düşünüyorsu-
nuz: oyuncu belli birçizginin takipçisi ol-
malı mı?
L
!
ĞLRLU-Bu sanata bakış açısıvla ]1-
gili. Bakış açısı da zamanla oluşacak bir
şey. Benim konsen atuvarda aldığım eği-
tim. aslında şu anda yaptıklanmın dışın-
da. Biz dünya klasiklerinden örnek ve-
ren bir eğitimden geldik. Böyle olunca
size verilen her göresi yerine getirmek
zorundasınız. Zamangeçtikçeşunun far-
kına vardım: Sanatçınm yatkın olduğu
belli bir riir vardır. Ancak hâlâ benim il-
gi alanım şudur diyemiyorum. Örneğin
vodvil, dram. trajedi oynayabilirim. Tek
birtüre odaklanmadım. Ama on yıl son-
ra ne olur bilemem. Çeşitli türler dener-
>iniz. Arayollaragiripçıkarsınız. Bazen
ınecra değişir ama çıkmaz sokak olma-
malı.
- Tabutta Rövaşata ile ilgi odaği olun-
ca "Ben zaten buradaydım" demiştiniz...
Bu bir yakınma mı?
LĞL'RLU- Yalnız sinemada değil. sa-
nat dünyasında devletçi zihnivetin yer-
leştigini görüyorum. Bu zihniyet bugü-
ne kadar beni istemedi. Ben bu üJkede bu
ışe kafa yormuş adamlardan bir tanesı-
vım. Önüme senaryolar geldi de ben mi
reddettim? Şimdi bana soru>orlar nere-
devdinizdiye. Ben buradaydım diyorum.
Bir bakıma. yıllardır tabutta rövaşata ya-
parak geldik bugünlere. Hiçkola\ olma-
dı. Bir devlet memurunun çocuguyum.
Ama devletle benim hıçbir organik ba-
gım olmadı. \ergi vermekten başka. 12
yıldan fazla De\ let Tiyatrolan'nda çalı-
şarak bu borcu yeterince ödediğimi dü-
şünüyorum.
- Mahsun ile yakaladığınız başarı için
ne söS lemek istersüıiz?
UĞL'RLL' - Begenilme duygusu her
ınsanın içinde olan bir duygu. Ama sa-
nat dün>asında başanlı olmak çok daha
geniş bir yelpaze içinde düşünülmeli.
Antalya gibi çok önemsenen bir festi\al
var. Buradabaşankazanmış bir film var
Yöneticilerden, Kültür Bakanlığfndan
bir teşekkür bile almadık. Çok merak
ediyorum. bu neyin Kültür Bakanlığı. ki-
min Kültür Bakanlığı? Osmanlı'nın ka-
pılan çalınmasın diye bekçi dikiyorlar,
külliyeleri yeniden diriltıvorlar. Bireyın.
sanatçınm kapı kadar değeri yok. Bu
şartlar içerisinde biz film yapıyoruz. Bu
film Kültür Bakanlığı'ndan hiç vardım
almadığı gibi bakanlığa Hisar'dakı çe-
kimler için para bile ödedik. Ben bu ül-
kede vergi \eren bir insansam bunları
söylemek hakkım. Şen sanatçını koru-
mazsan geleceğin ne olacak? \anlış an-
laşılmasın, sanatı birülkenin kurtarıcısı
olarak görmüyorum. Ama sanat kalıcı-
lığı olduğu için önemlidir.
Tuvalı topluluk Huun-Huur-Tu ve Bulgar Angelite topluluğu bu akşam CRR Konser Salonu'nda
6
Işık DemederT
6
Melekler'le bııluşuyor• Huun-Huur-Tu. İstanbul'da 24 Bulgar
türkücü ile buluşuyor. Huun-Huur-Tu'nun
binlerce yıllık tarihi olan multifonik Küğme
türkülerinin. Angelite'nin hipnotik vokal
teknikleri ve Sergey Starostin'in geleneksel
Rus sesi ile fuzyonu festivalde kaçırılmamalı.
TANSl'Ğ
1. Uluslararası Mıstik Mü-
zık Festıvalfnekatılacakolan
Huun-Huur-Tu adlı Tuvalı
topluluk. bu ak^am Cemal Re-
şit Re> Konser Salonu'nda
konser verecek. Tuvalılar. sa-
yılan 150.000 kadar olan bir
Güney Sibırya Türkı halktır.
Geleneksel bölgelen Rusva ıie
Moğolıstan arasındakı bugün-
kü sınırın kuze> ve batısında.
Altay Dağlan'ndan Sayan
havzasındakı Yenısev Irma-
aı'na kadar uzanır. 1921 yılın-
da So\ yetler Birlıği'nin deste-
ğı ile fanna Tu\a adıyla cum-
îiurivet kurulur. 1944'te So\-
vetler Birüği'ne katıian Tuva.
bugün Rus%a sınırlan içinde
bırözerk cumhunvettır.
Huun-Huur-Tu (Işık De-
metleri) eski müzık seslendi-
ren yeni bir toplulukrur. Ale-
xander "Şaşa" Bapa. kardeşi
Sa>an ve öteki iki müzısyen.
Kavgalul Kovalıg\e Albert
Kuvezin. eski \e unutulmıış
türküleri seslendırmek üzere
Huun- Huur-Tu'vu 1992 de
kurdular. Saşa. Sayan ve Kav-
galul. Sovyet dönemınde res-
mı kültüreİ yaşamın bırparça-
sı haline gelmiş olan devletın
yönetımındekıbüvüktürküve
dans topluluklarının birisin-
den gelmiş sığınmacılardı
Folk müzikleri vededüzmece
folk müziklerivle bu büvük
topluluklar. uzun on yıllarbo-
yunca hayatını verlı müzık ya-
parak kazanmak iste\en genç
müzisyenler için hemen he-
men tek çıkış noktası olmuş-
lardı. Ancak eski Sovvetler
Birliği'nin heryerinde müzik
işı giderek özelleştikçe. bırçok
müzısven. devlet kuruîuşlan-
nı terk edip kendı toplulukla-
nnı oluşturdu. Huun-Huur-Tu
bu tür gruplardan birisidir.
Huun-Huur-Tu, Birleşik
Devletler'de ilk dinletilerıni
1993'teverdiler. Ba^anvabir-
denbire ulaştılar denilebılır.
Tuva halkı tarafından geliştin-
len benzersiz doğuşkan ya da
gırtlaktan söyleme teknıği en
ilginç vokal tekniklerden biri-
dir. Huun- Huur-Tu Birleşik
Devletler'de Kronos Dörtlüsü,
Huun-Huur-Tu \e Angelite'nin konseri bu akşam 19J0'da başlayacak.
Frank Zappa. Chieftains v e L.
Shankar ile beraber sahnede
yeraldı. Ayrıca. HolK-vvood'da
Geronimo adlı film müzigini
devaptılar.
1994'te Anatoli Kuular ve
Alexey Sanglar, Albert Kuve-
zin ve Sasha Papa'nın yerini
aldılar. Albert Kuvezin Yat-
Kha adıyla kendı topluluğunu
kurdu. Bu topluluk. ekim ayın-
da6. Uluslararası AkbankCaz
Festıvalı'ne katıldı. Nat-Kha
gıbı Huun- Huur-Tu da Istan-
bullu dinley ıcılerle ilk kez bu-
luşacak.
Huun-Huur-Tu"nun seslen-
dirmelen. geleneksel kadar
yeniliğin de değerlenni yansı-
tır. Çoğu Tuva müziği gele-
neksel olarak bir solo türkücü
veçalgıcı tarafından seslendi-
rilir ve müzisyenler belirli bir
türveva müzikal biçem içinde
uzmanlaşma eğilimindedirler.
Ovsa. Huun-Huıır-Tu'nun es-
ki türkü veezgilen seçmecı bir
biçimde konserlerde sunuşla-
rı Tuva müzık yaşamındakı
değişiklikleri yansıtır.
Dışarılıklı bir kimse için
Tuva'daki en çarpıcı müzik
Tuvalılann Küğme di>e ad-
landırdıklandır. Küğnıe.Mo-
ğolca'da "gırtlak" anlamına
gelen bir sözcükten kaynakla-
nır. Küğme, genellikle "bo-
ğazdan şarkı söyleme" diye
çevrılır. Prensip. tüm durum-
larda avnıdır: Tek bir vokalıst
aynı birzamanda ıkı ve ara sı-
ra da üç birbirınden ayn tonu
varatır. Dudaklann. dtlin, çe-
nenin. vetumun ve larinksin
özel hareketleriyle türkücüler,
v okal olarak yaratılmış doguş-
kanları seçici bir biçimde şid-
detlendirebılırler.
Tuva'da gırtlaktan şarkı
söyleme hemen hemen yalnız-
ca erkeklere aıt bir alandır.
Oysa fizvolojik olarakkadm-
lar da doğuşkanları. daha yük-
sek perde düzeyinde de olsa
meydana getirebılirler. Bu tür
şarkı söylemenin kısırlığa yol
açabileceği inancınadayanıla-
rak kadın gırtlak şarkıcılanna
karşı oluşturulmuş tabu yavaş
vavaş terk edilmekte ve artık
bazı kızlar da Küğme öğren-
mektedirler.
Tuva gırtlak türkücüleri. vo-
kal üretiminin farklı tiplenni
simgeleven çok sayıda birbi-
rinden ayn müzikal biçemler
seslendirirler. Yaygın olarak
bılınen beş tane biçem vardır:
Kargıra. sıgıt, borbannadır.
ezegiler ve gırtlaktan şarkı
söyleme ıçın genel bir terim
oluşunun yanı sıra. belirli bir
biçemın de adı olan kuğme.
Eski zamanlarda rürkücüler
tek bir biçemde ya da birbiriy-
2. Avrupa Filmleri Festivali, 22 aralığa dek sürecek maratonuna bugün Ankara'da başlıyor
Avrupa sineması Türkiye'yi geziyor
Polom aJı yönetmenJacek Kasprz> cki'nin canlandırma fUmi 'Piet
Mondrian* gösterime sunulacak filmler arasında yer alıvor.
Kültür Senisi - Avrupa sinema-
sından seçkin örneklerin Türk ızle-
vıcisiylebuluşacağı 'A\mpa Filmle-
ri Cezici Festivali" bugün Ankara'da
başlıvor. Bu vıl konaklayacağı kent-
leri Ankara. îzmir. Bursa. Eskişehır
olarak belırleyen gezici festival 26
kasım -1 aralık tarihlen arasında An-
kara'da. 3-8 aralıkta tzmir'de. 10-15
aralıkta Bursa'da. 17-22 aralık tarih-
lerinde de Eskişehirde olacak.
Festivalin en ilgi çekıci bölümle-
rınden biri. ünlü yönetmenîerin
1995-96 >apımı fılmlerindenoluşan
*A>rupa Avrupa'. Bu bölümde İngı-
liz yönetmen Gillies Mackinnon'un
v önettiği 'Küçük \'üzler/ Small Fa-
ces' dikkat çekivor. Film 1996 Edin-
burgh Festıvali'ndebüvük ödül aldı.
'Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadın-
lar" v e 'Yüksek Topuklar'dan anım-
savacağımız Jspanvol sinemacı Ped-
ro Aldomovar, son filmı 'Sırnmın
Çiçeği'. Aureilo Grimaldi •ı\erolio".
geçen yıl "Dönek'fılmıyletanınıafır-
satı bulduğumuz Kazimierz Kutz.
'Kolonel Kvviatkovski'. Yugoslav v ö-
netmen Goran Markoviç, geçen \ıl
Montreal Film Festivali'nde büvük
ödüî alan filmi 'Trajikomik'. Bulgar
vönetmen Ilha Kosto\'un 'Traka
Trak" adlı filmlen festival progra-
mında gösterilecek filmlerden bazı-
lan.
Festivalde avrıca iki episod filmi
de yer alıvor. llki Litvanyalı 3 yazar-
dan uvarlanan ve üç farklı kişiliğin
vaşamlannadeğinen .AJgimantas Pu-
ipa'nm "Yıldınm Çarpması*. 'A>ın
Onsekizi'. Danimarkalı Andres Ron-
no« KJarlundun ilk fılmı. 'Birbiri-
mizi Se\elim" ıse Macaristan üç us-
ta\ı. Pal Sandor. KarroK Makk ve
\liklosJancso'yubiraravagetirıvor.
Festivalin 'TopluGösteriler'bölü-
münde bir v önetınen. bir ekol ve bir
türü yakından tanıyacak sınemase-
verler. Bu bölümün konuğu Macar
sınemasının önemli vönetmenlerin-
den Zoltan Fabri. 5 "filmi ıle konuk
olacak usta. 'Profesör'. Tlannibal'.
"Beşinci Mühür', "Macarlar" . "Bit-
memiş Cümle" v e 'Ağıf.
Dığer toplu gösterı Fransa'dan.
"Sa>aş ve Direniş' başlığı altında su-
nulacak filmler arasında 'BüvükYa-
nılsama" (Jean Renoir). 'Yasak
Oyunlar' (Rene Clement), "Denizin
Sessizliği' (Jean Pierre Mehille) ve
'Hoşçakalın Çocuklar' (Lx>uis Maüe)
yer alacak.
'Kısa İyidir' ıse festivalin bir baş-
ka başlığı. "Kısanın Komedisi Daha
İyidir', "Bir OkuJ Bir Ekol', 'A\ rupa
Panoraması'. 'Caniandırmada Res-
nûn Büyüsü: Rein Raamat' gibi baş-
lıkların \anı sıra National Film and
Telev ision School öğrencılerinin ço-
ğu ödüllü canlandırma filmleri ve kı-
sa fılmlerindenol uşan toplu gösteri-
si de 'Fransız Panoraması' adı altın-
da sunulacak. Bu bölümde ayncade-
ğişik ülkelerden komedi fümlennv-
er aldığı 'Komedi Filmleri' toplu gös-
terısi. lngıliz yönetmen L. Ander-
sonın 'Düsjertlkesi've 'NoelDışın-
da Hergün'adlı kısa filmleri gösteri-
lecek. Gezici Festival, Izmir'de Gü-
zel Sanatlar Eğitim ve Kültür Vakfı.
Bursada Büyükşehir Belediyesi ve
Bursa Kültür ve Sanat Turizm Vak-
fı, Eskişehirde ise Anadolu Üniver-
sitesi'nin katkılanyla gerçekleş-
tirilecek.
!e ılintili iki biçemde uzman-
laşırlardı. Oysa çağdaş türkü-
cüler. özellikle de genç olan-
ları. yaygın olarak bırkaç bi-
çemde türkü söylerler. Çoğun-
lukla. kısa ezgisel segmentle-
ri çokbıçemlı potpunler oluş-
turacak biçimde söylerler.
Gırtlaktan şarkı sö\ lemenın
Tuvalılar için geleneksel ola-
rak coşku belirtımı olarak ış-
lev göstermiş olduğu. doğal
güzelliklere duyulan havran-
lık. aşk veya yainızlık tarafın-
dan yaratılan vüksek duygu-
sal durumlara bir tepki olarak
kullanılmış olduğu düşünülür.
Otlaklarda tek başlarına va>a
ya da atlı olarak dolaşırken ço-
banlar birbirlerı için değil.
kendilen için dağlar, bozkır ve
atlar için türkü söylerlerdi. Av -
nı zamanda da türkü yoluyla
kendilerini halklarının 'et-
hos'u ile özdeşleştınrlerdı.
Eskiden moderne ,
Gırtlak türküsü aynı zaman-
da. öteki müzikal biçımler ve
türlenn ses örgüleri ile de ya-
kın bağlar içerir. Küğmenin
karakteristik tmısının Tuva'da-
ki en yaygın çalgı olan komıı-
zunkıne bu denl'benzeroluşu
bir rastlantı değildir. Bir usta-
nın ellerinde komuz bir insan
sesine dönüşür. gırtlak türkü-
sünde ise insan sesi komuzun
sesine dönüşür.
Bızanki \e igil-Kaygalul
Kovalıg tarafından büvük us-
talıklaçalman "atbaşrkemen-
çegibi Tuva telli çalgılan gırt-
lak türküsü gibi doğuşkanlar
bakımından zengindir. Cste-
lik. tıpkı gırtlak türküsünün
aşk \e yainızlık veva doğal
dünyanın güzelliği ve canlılı-
ğı üzenne \orum getirmesı gi-
bi igıl ıle seslendirılen ezgiler
de atlarla ilgili öyküler anlatı-
yor olarak algılanırlar. lgil,
atın bir müzikal kişıleştırilme-
si diye nitelenebilir, çoğu par-
çası atlardan yararlanılarakya-
pılır ve bovnuna eklenen sım-
aesel bir atbaşı ile taçlandın-
fır.
Tuva müziğinde böylesıne
canlı bir biçimde belırtılen.
doğal olanla ve doğa üstü
olanla yapılan söyleşi. şimdi
çoğunlukla >ok olmuş olan es-
ki bir "müziğin anıacı" düşün-
cesinde somutlanır.
Bu düşüncede müzık. yal-
nızca bir eğlence biçımi olarak
değil, doğa ile insan arasında-
ki ilişkinin bir belirtimi olarak
ver alır. Huun-Huur-Tu'nun
başansı. bu eski sanatı modern
bir dinleti dekoruna uyarlar-
ken onu esinlendiren gelenek-
sel toplumsal dünyanın ruhu-
nu ve canlılığını da koruma-
sındadır.
İlyada'dan Urart mücevheplerine
• Kültür Senisi - L'rart. M.Ö. 850'lerde vaşadığı
sanılan ünlü Yunan destanı İlyada'nın ozanı
Homeros'tan esinlenerek hazırladığı mücevher
koleksiyonunu Fly ada Koleksiyonu adıyla
sanatseverlere sunuvor. Serginın açıliş gününde
tlyada'dan alınan metın ışığında tivatro sanatçıları
teatral bir gösteri sundıı
Besteci Edison Oenisov öldü
• PARİS(.\.A)- Müzik dünvdsında 2U. _vüz\ılm son
çevreğinın en ilginç bestecisı olarak kabul edilen
Edison Denisov Paris'te öldü. \akın çevresı 67
yaşındaki Rııs bestecinın geçirdiği trafik kazasmdan
sonra durumunun giderek ağırlaştığını bıldirdi.
Denisov "un 'LEcume des Jours' adlı operası başta
Fransa olmak üzere pekçok ülkede başan kazanmıştı.
Deniso\ 1993 yılında Parıs Kenti Büvük Müzik
Ödülü'nü almıştı
Ömer Seyfettin öykü Yarışması
• Kültür Servisi-Türk edebıyatına çok savıda vapıt
kazandıran ünlü övkücü Ömer Seyfettin anısına Gönen
Belediyesi tarafından düzenlenen öykü yarışmasının
sekizınciî.ı gerçekle^tinlecek. Baş\urular31 aralık
tarihine dek Gönen Kaplıcalan İşletmesi AŞ'je
vapılacak. Ödüller. 6-8 Mart 1997 tanhlerı arasında
kutlanacak 'S. Gönen Ömer Sev fettin Kültür Sanat
Haftası'nda sahıplerine verilecek.
Aksanat'ta 'Romeo ve Julief
• Kültür Senisi-Aksanat'ta bugün saat 12.30 "da
laserdisc'ten Prokofiev 'in 'Romeo & Juliet Suite' adlı
bale^i gösterilecek. Toronto Dans Tıvatrosu'nun
sergilediğı yapıtta .Montreal Senfoni Orkestrası'nı şef
C. Dutoıt yönetivor. Romeo ve Juliet balesinin
göstenmi saat 18.30da tekrarlanacak.
'Korangle' ustası Bilkent Senfoni
Orkestrası'nda • £
• Kültür Senisi- L
Bilkent Senfoni p
Orkestrası bu akşam
dünyaca ünlü 'korangle"
sanatçısı Miriaın
Hannecart- Jakes ıle şef
Jean Fournet'yi ağırlıyor.
'Korangledeki ustalıgı
ıle birçok besteciye
ilham vermiş Jakes.
Bassoeşlığinde VVoIf-Ferran'nin 'Korangle
Konçertosu'nu Türkive'de ilk kez seslendirecek.
»Fransız müzığinın günümüzdeki en önemli
temsilcilerinden Jean Fourııet'nin katılımıyla
gerçekle.şecek konser Bilkent Konser Salonu'nda.
'Bağımsızlık Günü' rekop kındı
• NEVV YORK (\.\V 1996'nın en çok gelir getiren
filmi uzavlıların ABD'ye saldırarak. Beyaz Saray'ı
havava uçurmalannı konu alan. 302 milyon dolar
hasilat geliriyle 'Bağımsızlık Günü" oldu. Ikincı sırada
ıse görülmemış şiddettekı bir hortumun ortaya çıkardığı
felaketi anlatan 'Tvvister' adlı film gelivor. "Mission
(mpossible". 'The Rock". "The Nuttv Professor' ve
'Birdcage' de gelir getiren filmler listesinde yeraldı.
Geçen yılın en fazla gelir getiren filmi. 184 milyon
dolar hasılatla "Batman Fore\er" olmuştu.
Antonio De Los Reyes'ten flamenko
• Kültür Senisi-İstanbul Conrad Oteli. 4 ve 5 aralık
tarıhlerinde tlamenko dansının büyüleyici ritimlerinin
sergileneceSi birgösteriye ev sahipliği yapacak.
Flamenkonun çarpıcı dünyasını bu dansın ustalanndan
Antonio De Los Reye.s _>ergileyecek. Saat 20.00'de
başlayacak gösteriyi izlenıek isteyenlerin 0(212) 227
30 00 numaralı telefondan rezervasyon yaptırması
gerekıyor
Bizim Tiyatro, Türkiye turnesinde
• Kültür Senisi -Bızım Tiyatro, Franz Kat'ka'nm
yapırından Zafer Diper'ın oyunlaştınp yönettığı "Dava'
adlı oyun ile Türkiye turnesıne çıktı. Oyun. Diyarbakır,
Gaziantep. Kahramanmaraş. Elazığ. Alanya.
Manavgat. Gazipaşa ve Antalya da sahnelenecek.
Bizim Tiyatro'nun bu sezondaki yeni oyunu 'Ölümsüz
Şarkf ise turneden sonra seyirciyle buluşacak.
'Ölümsüz Şarkı'. 1973 Şili darbesinde işkence ile
öldürülen ünlü folk şarkıcısı \'ictor Jara'nın yaşamını
konu alıvor.
Tuncer'in fotoğraf sergisi ABD'de
• Kültür Senisi-Turizm fotoğrafçısı Halil Tuncer. 25-
26 ekim tarihleri arasında ABD'nin VVashington
kentinde Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu
tarafından düzenlenen fotoğraf sergısinde
'Fotoğraflarla Türkiye Turizmi'ni tanıttı. Fotoğraf
sergisine TBMM Başkan Vekili KamerGenç.
Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Nüzhet
Kandemir. DYP İstanbul milletvekıli Jefi Kamhi
katıldı. Tuncer bugüne dek yurtdışında pek çok
sergiye katıldı \e ödüller aldı.
CRR'de Dede Efendi Günleri'
• Kültür Senisi- Türk musiki
tarihinde klasik dönernin son
büyük bestecilerinden
Hammamizade İsmail Dede
Efendi'nin 150. ölüm
yıldönümü nedeniyle İstanbul
Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda 20-30 kasım
tarihlerinde Dede Efendi
Günleri düzenlenecek. 29 kasım
günü saat 19.30'da başlayacak etkinlıklerde ünlü
bestecinin yaşamı ve vaşadığı dönem "Kuğunun Son "
Şarkisf adlı teatral göstenyle anlatılacak. Gösteri 1
aralık cuma günü aynı saatte yinelenecek. 30 kasım
cuma günü ıse Dede Efendi'nin anısına düzenlenmiş
olan beste yanşmasının ödül töreni vapılacak. Törenin
ardından Alaadın \'avaşça \e Selma Sağbaş bestecinin
çeşitli yapıtlarını seslendirecek.
'Kamelyalı Kadın' balede
Kültür Senisi-Alexandre Dumas'ın ölümsüz yapırı
'"Kamelyah Kadın". Ankara Devlet Opera ve Balesi
tarafından sahneye aktanldı. Beyaz perdede Greta
Garbo tarafından oynanan yapıt. ünlü besteci Verdi
tarafından baleye uyarlandı ve Türkiye'de Çek
kareograf Robert Balogh tarafından sahneye
konuluyor. İki perdelik eserin dekorlan Nihat
Kahraman'a. kostümleri Mine Erbek'e ait. "Kamelyah
Kadın" balesi için özel olarak seçilen dansçılar
arasında. Armand rolünde Volkan Ersoy ve Bahri
Gürcan, Marguerite rolünde ise Ayşe Fidanlık'ın ı
perfbrmanslanyla ilgi çektiği gözfeııdi.