30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26KASIM1996SALI 14 KULTUR SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL Jülide Kural ve sekîz ayrı oyun kişisi Kadın oyuncuların sahneye çikması- nın söz konusu olmadığı yüzyı 1larda bi- le erkek ozanlar hep büyük kadınlar ya- ratıp çıkarmışlar sahneye. Doğanın ku- ralı bu. tannçasız tanrılar ne işe yarar? Antık Yunan tragedvasının Klitemnest- ra'dan Kasandra'va. İokasta'dan Antigo- ne've. Elektra'dan Medeava. Fedra'va uzanan büvük kadınlannı Shakespe- are'm Lady Macbeth'i. Juliet'i. Desde- niûna'sı. Ophelia'sı. Cleopatra'sı ve bir dolu güldürüsünde baş kahraman > aptı- ğı alımlı, yetenekli. kişilikli kadınlar iz- lemış. Ve bu rolleri. kaciınlann sahne sa- natçısı olabileceğı gerçeğinin sonunda onavlandığı 17. yüzyılınortalanna kadar hep erkek o> uncular oynamış. Modern tivatronun büyük kadın sa- natçılarının vetişmesi için en büyük kat- kı. İbsen'den. Strindberg'den Çe- ho\'dan. Shaw'dan gelmiş. Nora'ların. HeddaGabler'lenn.MissJulie'lenn, Ni- na"ların. Maşa'ların. Eliza Doolittle'la- nn sahnedeki dünvası artık kadın sanat- çılariçinvaratılagelirolmuşMüslüman kadın sanatçının sahnede yasallık kaza- nabılmesi için Afîfe Jale dramını yaşa- mak \e Cumhuriyet'in kurulmasını bek- lemek durumunda kalan Türk tıvatro- sunda da kadın oyunculann gelişimi şa- şırtıcı düzeyde hızlı... Sahnelerimıze damgaMiıı vurmuş. çeşitli kuşaklardan bır doiu "prima donna"mızın verine geçmek için "prima donna" adaylan da başa güreşmekte. Oyunculukeğitimivapankuruluşlann ve topluluklann öteden beri yakındıkla- nnı duyarım. Oyunculuk eğitimi almak için başvuran gençler arasında kadın ada> ların daha başanlı görülmesine kar- şın erkek adav lar yeğleniyor; çünkü dün- \a \e Türk tiyatrosu dağarı ıçınde erkek rollennin sayısı kadın rollerinin birkaç katı. Bu nedenle de erkek sanatçılann tı- yatroda parlak rollervakalama şansı ka- dın .sanatçılara oranla daha y üksek. Genco ErkaPın desteği ~Se\dalıBulut"tanbuyanaTürki>e"de yaptığı çahijmalarda kendı yönetip ser- gilediği tek kişilik oyıınlar (gösterıler) üstünde voğunlaşan Genco Erkal, "Se>- dalı Bulut'"un fişek gibi hızlı Masalcı Nıne'.si Jülide Kural için oluşturduğu "fçimdeki Çığlık" başlıklı gösteriyle "başa güreşen" genç meslektaşına des- tek veriyor. Erkal. gerçekten yaşamış ya da tiyat- ro yazın şiirinsanlannındüşürünü. a- ma birer tiyatro yazın şiir kişisi ola- rak belleklereyeretmiş ünlü kadınlardan bilinçh birderlemeyapmış. Bukadınla- n birarayagetiren etmen. kadın \a da in- san olarak birevsel vazaılannı kendi Jülide Kural, "İçimizdeki Çığük"taki o\ unculuğuv la alışık olduğumuz 'prima donnalan" anmamı/a olanak ta/mnadı. Jü ülide Kural, sesini mimiklerini, özellikle de bedenini hünerle kullanabilen, sahnede kendini evindeymiş gibi hisseden, ortaya koyduğu sahne eyleminden büyük tat aldığını seyirciye de duyuran, kendine olan güvenini disiplinli ve titiz bir çalışmayla pekiştirmiş, tiyatroda doğru bir yol çizerse kısa zamanda başrollerin sanatçısı olabileceği kanısını uyandıran kişilikli bir kadın oyuncu kimliği sergiliyor. avuçlannda tutabılmış. çarpık düzenin vanlışlanna "hayır" diyebilmiş olmala- rı. Derlemeye temel olan metinler -Kar- men dt^ında- yerli \ e > abancı çağdaş ya- zarlardan alınmış. Ancak. gösteride ünlü kadınların ser- gilediği karşı-çıkışlann ınsanlık tarihi içınde veraldıkları siravı bozanbirakış öngörülmüş. Erkal büyük olasılıkla An- na Frank'la Zlata Filipoviç'ın (savaşın deh^etini ayrı dönemlerde ve ülkelerde. avnı duvarlıkla yaşamış iki kız çocuğu- nun)benzersöylemlerini içiçegeçirerek oluşturduğu. duvgusal yönden etkileyi- cı final parçası uğruna karışık bir kurgu- lamayayönelmış. Bir bakıma haklı; çünkü gösteriyle amaçlanan "kadın"m tarih içindeki res- mi geçidi değil. Dahası. Erkal'ın seçtiği "kadınlar"ın serüvenı, çoğunlukla çag- daş yazarların avnı kadın kahraman üs- tüne çeşitli zamanlarda ürettikleri söy- lemler bir araya getirilerek oluşturuldu- ğu için. sahnede dile gelen her yaşantı e\rensel olanla güncel olanı iç içe yan- sıtıvor. Yıne de gızemli antik dünvanın Anti- gone ıle Medea'yı buluşturan trajik du- yarlığını. Ortaçağ karanlığını bir kuy- rukluyıldız gibi delip geçmiş Jan Dark adlı yurtsever "azize"nin \e gerçekçi operanın en vurucu kadın kişisi, gırtla- ğına dek aşka batmış Karmen adlı çin- genegüzelinin-farklınedenlerleolsada- ölümü kucaklayışlarındaki "nıevdan okuyuşu" ilkbölümdeyanyana\eartar- da ızlemeyi veğlerdim. İkincı bölümde ıse 20. yüzyılda dünya düzeyinde yaşa- nandehşelvericiseriiveninetkin \eedil- gin konumdaki. "başkaldıran" kadınla- nnı: Nâzım'ın "partizan" Tanya'sını, Anna Frank'ı. L'lrike Meinhof'u. Bosna yorgunu Zlata Fılipoviç'i... Kanşık bir kurgulama Böylece ~başkaldırrnın tanhsel bakış açısından sahneye getirilmesivle vansı- yan görsel-işitsel masalsılıktan. 20. yüz- yılın acımasız gerçeklerivle yüzleşme sürecinin görsel-işitsel yalınlığına yapı- lan geçiş hem seyirciye izleme kolaylığı sağlayacak. hem de oyunculuk biçemi. giysi ve çe\re tasarımı \e hareket düze- ni bağlamında ezgısel bir akış sağlana- bilecekti. "Partizan" Tanya ve Anna Frank ara- sına yerleştirilmiş Karmen episodunun teatral açıdan hiç de etkili olanıavışının nedeni kurgulamadaki sorundan kaynak- lanıyor. L'lrike Meinhofun Dario Fo'nun kaleminden dile gelmiş sö\ lemi de ikin- ci bölümde yeralsaydı. seyircinin psiko- lojik olarak hazırlıklı oİduğu bir ana denk geleceği için sahneyle salon arasın- da daha yoğun bir etkıleşim gerçekle^e- bilecekti. 'Şanslı kılan' etmenler Jülide Kural'ı. "İçimdeki Çığlık"ı bir yıl boyunca sergiledikten sonra Dostlar Tiyatrosu*nun buoyunla şaptığı üçüncü Ankara turnesinde izledim. Oyuna öv le- sine ısınmış. söz ve hareket egemenliği- ni öylesıne gelıştirmişti kı. gözümüzün ve gönlümüzün alışık olduğu "prima donna**lan -sözgelimi Zeliha Berksoy'u anmamıza olanak tanımadan baştan so- na alıp götürdü gösteriyi. Jülide Kural. sesini. mimiklerini. özel- likle de bedenini hünerle kullanabilen. sahnede kendini evindeymiş gibi hisse- den. ortava koyduğu sahne eyleminden büyük tat aldığını seyirciye de duyuran. kendine olan gmenini disiplinli ve tıtiz birçalışmav la pekiştirmiş. tiyatroda doğ- ru bir yol çizerse kısa zamanda başrolle- rin sanatçısı olabileceği kanısını uvandı- ran kişilikli bir kadın oyuncu kimliği ser- giliyor. Yine de. Jülide Kural ı "şansü" kılan pek çok etmen var bu gösteride. Kural. kurgulanış bıçimine katılmasam da. Genco Erkal çapında bir ti\ atro insanı ta- rafından kotarılmış, olağanüstü güzel- likte birTürkçe metinden oynuyor. Sah- ne tasanmı Duygu Sağınoğlu'nun ti>at- robiiirliğinın ürünü. Kural'a çeşitli epi- sodlarda eşlik eden Uğur Ça\u$oğlu da sahnede güvenılir bir destek sağlamış. Ovıanun sahne düzeni ıse Mehmet L'lu- soy'un usta ellerinden çıkmış. Dahası. sahnede yorumlanan ünlü kurmaca kişı- ler. antık Yunan tragedyalannın kahra- manlan olsalar bıle. çağdaş yazarlann metınlen >oluy la dile geldiği için. oyun- cunun. tarihin çeşitli dönemlerinde ya- zılmıs metinlerin biçemlerine uyum gös- termesi de gerekmiyor. Kural'a çağdaş yapıtlan çağdaş biro> ıınculukla \orum- İamak düşüvor. Jülide Kural bugüne dek hep yüksek düzeyli. özenli yapımlarda oynadı. Da- ha azına boyun eğmemeli gelecekte. A- ma bugüne dek başardıklanv la da yetin- memeli... İDOB'Carmen'i ilk kez Fransızca sahneleyeeek Kültür Servisi - Carmen tek bir şey içınyaşar. özgürlüğü için. Öz- gürlüğünü kaybermektense ölümü seçer. İstanbul Dev let Opera ve Bale- si. opera tarihinin en çok oynanan yapıtı "Carmen" operasını 10 vıl aradan sonra tekrar sergiliyor. Fransız romancısı Merimee'nin Carmen öyküsünden yola çıkarak H. Meilhac ve L. Halevy'nin libe- rettosunu hazırladığı opera G. Bi- zefin coşku dolu müziğinde güzel Çingene kızı Carmen"in tutkulu aşkını anlatıyor. 28 kasım perşem- be saat 2O.ÖO'de Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon"da prömi- yeri yapılacak olan Carmen ope- rasını Sekta Kara sahneye koyu- yor. Italv an orkestra şefi Antonio Pi- rolli'nin yönettiği operada dekor v e kostümler Dirk Hoiacker. koro Gökçen Koray. karegrofi Nil Ber- kan. ışık düzeni ıse Ahmet Defne tarafından düzenlendi. 50. kuru- luş yılı nedeniyle \aran Turizm AŞ"nin sponsorluğunu üstlendiği "Carmen" operasında Carmen ro- lünü Jaklin Çarkçı ile Lynn T. Çağlar dönüşümlü olarak oynu- yorlar. Erol UraSj^Mete Uğur. Sü- ha Yıldız, Efsun Öztoprak Göniil Onat. Nursel Öncül ise başrolleri pay laşıyorlar. Carmen operasının sahneye ko- nulması dolayısıyla birbasın top- lantısı düzenleyen Yekta Karave \'aran Tunzm AŞ adına İbrahim Aybar. Carmen operasının özel- liklerinden bahsettiler. Farklı bir yorum Yekta Kara. ülkemizde ilk defa bir Fransız operasının orijinal dil- de icra edildığine değinirken 183O"larda geçen öykünün farklı bir yorumla ele alındığını \e 1930"lara taşınarak sahnelendiğı- ni. bunun çok iddialı bir proje ol- duğunu, bu yüzden en ufak deta- va kadar her şeyin düşünüldüğü- nü ifade etti. Carmen operasında her türlü de- korun, yelpazelerin, şarap şişele- rinın. şallann ve şapkalann özel olarak getirtildiğini ifade eden Yekta Kara. operanın eksiksiz ol- ması için ellerinden gelen her şe- yi yaptıklarını da sözlerine ekledi. Varan Turizm AŞ adına konuşan İbrahim Aybar ise 50. yıllannı çok görkemli bir opera ile kutlayacak- larını söylerken sevircilere de müthiş bir opera seyretme imkânı verdiklerini ifade etti. ÎDSO'nun UNICEF konserinde değişiklik Şef Gustav Kuhn yerine Erol Erdinç Kültür Servisi - 19% yılında tüm dünvada 50. vılı çe- şitli etkinliklerlekut- lanan UNICEF, İs- tanbuPda da İstanbul Devlet Senfoni Or- kestrası ve İstanbul Filarmoni Derneği ile birlikte bir 'gala c »^ . V, ,"" gecesi- düzenli>or. ^ f G u S t a > K u h n Lnlü orkestra şefi GustavKuhn'un katılacağı açıklanan konserlerde or- kestrav ı. Kuhn'un sağlıkdurumun- daki birsorunnedenivleİstanbuFa gelememesi üzerine. Erol Erdinç yönetecek. Piyanist HüseyinSermefin katı- lacağı "Gala Gecesi'nde yıllardır UNICEF gönüllüsü olarak çalışan tiyatro sanatçısı Müjdat Gezen de yer alacak. 29 kasım cuma aecesi saat 19.00"da Atatürk Kültür Merkezi Bü- sük Salonu'nda ger- çekleşecek konser. 30 kasım cumartesi günü saat 11.00'de tekrarlanacak. Kon- serlerde Ulvi Cemal Erkinin 'Köçek- çe'sı. Ludwig van Beemo\en'ın *1. Piyano Konçertosu', Modest Mus- sorgski'nin. Maurice Ravel'in or- kestrasvonu ile 'Bir Sergiden Tab- lolar" adlı yapıtlan seslendirilecek. Pek çok kuruluşun sponsor ola- rak katıldığı konserin tüm geliri. UNICEF'in Türk çocukları için gerçekleştireceği projelerde kulla- nılmak üzere kuruma bağışlanacak. Müfide Çalık, seramiklerinin yanı sıra ilk kez heykellerini sergiliyor 'Renkler benim imzamdır 9 ESRA ALİÇAV UŞOGLL' Türkive'de sanatçı olmak ne kadar zorsa. kadın sanatçı olmak bir o kadar daha zor. Bu zorluğu aşmav a çalışan sanatçılardan bi- n Müfide Çalık. Sanatçının sera- mik ve hevkel sergisi 30 kasıma kadar Hobi Sanat Galerisfnde görülebilecek. Sanatçı. değişik formlardaki seramik pano. kase ve tabaklannın yanı sıra heykel- leriyle de ilk defa izleyicilenn karşısına çıkıyor. Müfide Ça- lık'ın vurtıçi veyurtdışı sergile- rinin yanı sıra ŞişliOsmanlı Ban- kası. Sayıştay Binası Toplantı Salonu. Ankara IbniSinaHasta- nesi ve Denizcilik Bankası gibi kurumlarda duvar panoları ver alıyor. - Seramik eserleriniz ve he>- kelleriniz bir arada sergileniyor. Böyle bir sergi düzenleme fikri nasıl oltıştu? ÇALIK - 6 senedir heykel ça- lışıyorum. Eşim de lıeykeltıraştı ve heykele olan ilgimi görünce beni v üreklendirdı. Ama yine de benim sanat havatımda serami- ğin çok daha önemli biryeri var. Heykel ve seramiğin avnı sergi- de toplanmasına gelirsek: ilk de- fa hevkellerım günışığına çıkı- yor. bu benim için çok önemli belki de. eski \e yeni tarzımı bir arada sunmak istedim. Yurtiçi ve yundışında birçok sergi açtım. Aşağı yukarı 1964"ten beri sürekli olarak ser- gi açıyorum. Ama bu serginin en önemli özelliğı heykel çalışma- lanmı ilk defa teşhiretmem. Çok olumlu tepkiler alıvorum. yan- kılar oldukça iyi, bu da beni teş- v ik ediyor. Sanat dolu bir ortam- dan geliyorurn. ağabeyim Neca- ti Cumalı yazar. eşim ve karde- şim de sanatçı idi. Insan böyle bir ortamdan geldiği zaman sa- nattan başka bır şey düşünemi- >or. Eşimi \e oğlumu kaybettik- ten sonra aeılanm beni sanata da- ha çok bağladı. Duvar dibindeki çiçekler Sanat. y aşam nedenıniz v e ya- şamınızın anlamı oluyor. Insanın sanatla uğraşması. yaşadığının en büyük kanıtı. Fakat Türki- ve'de sanat politikasının olmadı- ğını düşünüyorum. sanata veter- li ilgı gösterilmıyor. Ben sanat- çılan duvardibınde büyüyen çi- çeklere benzetiyorum. Belki hiç özen gösterilmıyor ama yine de çok güzel çiçekîer yetişivor. Sa- natçı. kendi kendine yetişivor. - SeramikJcrinizde soyut bi- çimler ön planda olmasına rağ- men he> kellerinizde figür ağır- MüfideÇalık'ın sergisi 30 kasıma dek Hobi Sanat Galerisi'nde. (Fotoğraf: KADER TUĞLA) lıklı çaüşnorsunuz. ÇALIK- Ben insan formunu. daha doğrusu kadın formunu çok seviyorum. Sizin de değindiği- niz gibi seramiklerimde nonfi- güratif çahşıvorum. Ancak hey- kellerimde kadın formunu çok severek kullandım. Nedense nonfigüratif heykel düşünemi- yorum. Eşim Türkiye'de nonfi- güratif heykel vapan ilk sanatçı- lardandı. ama ben heykellerimde figür kullanmavı yeğledim. Ka- dın formuo kadar zengin ki han- gi açıdan bakarsanız bakın. siz- de farklı bir bıçim izlenimi uyan- dınvor. var. Bu verler. birçok farklı ke- simden insanın girip çıktığı yer- ler. Nasıl tepkiler aüyorsunuz? ÇALIK - Ankara Ibni Sina Hastanesi'nin duvarlannı vapı- vordum. beni oraya götüren tak- sici yaptıklanmı görmek istedi. Hastaneye girtiğimizde. "Abla burayı cennete çe\irmişsin" dedi. Aslında benim de yapmak iste- diğim. insanlarda uyandırmak istediğim izlenim buydu ve an- latmak istediğim yerini buldu. Insanları sanat kültürü, form ve biçım kültürü yok diye yargıla- mamak lazım. Bir entelektüel yapıta baktığı zaman önemli ' eramiklerinde nonfigüratif çalışan Müfide Çalık, heykellerinde kadın formunu yeğliyor. Ülkemizde modern sanatın anlaşılmadığı görüşüne katılmayan sanatçı. "Kim ne derse desin, figüratif- nonfigüratif, eğer güzel bir şey yapmışsanız halk anlıyor" diyor. - 199-Tte Kadın Eserleri Kü- tüphanesi Kadın Seramikçiler- den Bir Kesit sergisinin tanıtı- mında "Renk benim ımzamdır" diyorsunuz. ÇALIK -Evet bunu yineleve- bilirim. Mavilere. yeşillere. tur- kuazlarabayılıvorum. Kırmızıyı da sev iyorum ama çok frapan bir renk olduğu için kendini hemen ele veriyormuş gibi geliyor. Bu yüzden kırmızıyı dozunda kul- ianmak lazım. Ben bu renklerin dışında bir renk kullanamıyo- rum. Hep bu renkler içinde do- iaşıvorum. bu yüzden benim renklerim imzam. - Birçok kurumda \apıtlarınız eleştiriler getirebilir. ama sıra- dan insan daha gerçekçi sapta- malaryapıyor. Örneğin. Anado- lu'da kadınlar. dokuduğu kilim- leri. çoraplan. çevreleri akade- mik öğrenim alıp mı yapıyorlar. elbetteki havır. Ama şaheserler yaratıyorlar. Demek ki sanatın tadına vanyorlar. - Bu sergide. he\ kellerinizin malzenıesi bronz. seramik sanat- çısı olarak toprak heykeüer yap- mayı düşünmediniz mi? ÇALIK - Toprak he\ kellerım var. Aslında bu sergide heyke] oldukça sınırlı kullanıldı. İlk de- fa sergilendiği için tepkileri algı- lamak istedim. Çamuru çok se- v iyorum. Atölyemde birçok ese- rim var ama bunları çok az kişi gördü. Bence atölyesi bir sanat- çının mahremiyetidir. Herkes oraya gıremez. - Seramik ve çininin Türki- >e"de önemli bir yeri var. Sera- miklerinizde neleri temel alıvor- sunuz? ÇALIK-İznikve Kütahyaçı- nileri harikadır. Yüzlerceyıl ka- ranfil ve lale motifi yapılmış. ben bu motifleri kullanmıyorum. Sovut çahşıvorum. Ama yine de renklerde benzeşiyoruz. Sera- miklerim. geleneksel çini sana- tının modemize edilmiş hali. Günümüz çağdaş sanatçısınında yapmak zorunda olduğu budur. eskiden tamamen kopmadan onu modernize edebilmesidır. Tat, parmak uçlannda Seramiklerimde çoğunlukla tabak formlannı kullanıyorum. Fakat tabaklanm dümdüz bır ye- mek tabağı formunda değil. ta- baklanmda parmak izim kalsın istivorum. Sanatçının yapıtlanna vereceği tatparmaklannın ucun- dadır. İşte ben de o tadı v ermeye çahşıvorum. Aimanya ve Romanya'daaçtı- ğım sergilerde anladım ki bır sa- natçı ne kadar çağdaş olursa ol- sun. farkında olmadan yaşadığı ülkenin kültüründen etkıleniyor. 1965. 1967 ve 1971'de açtığım sergilerde resim. heykel. seramik Türkiye'de oldukça yenı olması- na rağmen hıç yadırganmadı. Bizım ülkemizde, modern sa- natın anlaşılmadığı söylenir. ben buna katılmıyorum. Kim ne der- se desın, figüratıf - nonfigüratif. eğer güzel bir şey yapmışsanız halk anlıvor ve sizı desteklivor. YAZIODASI SELİM İLERİ Edebiyat Sevgisi Aşılanabilir mi? Bir özel okulda dil konusunu... sorununu tartış- tığımız söyleşılere katılıyorum. Öğrencilerimiz -öğ- renci demek yersız kaçıyor ama...- değişik uğraş alanlarının insanları. Yaş ortalaması kırkı biraz ge- çiyor; gencecik insanlar ve kırklıklar, ellilikler, ba- zan olağanüstü kaynaşıyoruz. "Kitap okumayı seviyor musunuz?" diye sordu- ğumda hep aynı yanıtı alıyorum: "Eskiden sever- dim. Şimdi vakit bulamıyorum." Çalışma hayatının güç koşullarını bilmez değilim. Sabahın erken saatinde evinden çıkıp, akşamleyin geç saat ve yorgun argın eve dönen insan için, de- ğil kitap okumak, iki lokma bırşey yemek bile yük- sündürücü olabiliyor. Oysa kitap okumak, yerine göre, ne kadar din- lendiricidir. Sözgelimi geç saatler için polisiye ro- manları yeğlerim. Günün bütün hayhuyunu, izini sürüp kimliğinı bilmediğimiz katil... roman kişisi ka- til benden alıp götürür; geriye tatlı bir uyuşukluk- tur kalır. Öyle düşünmüyor, geceyarısı katilli cinayetli ro- manlar okumaktan hoşlanmıyor olabilirsiniz. O za- man aşk romanlarına ne dersiniz? Gerçek hayatta geçmeyeceklerini bile bile, bir yandan da düşlere kapılıp okuduğumuz aşk ro- manları pembe bir uyku hapı kadar etkileyici ola- maz mı? Güzel, erinçli bir uyku: insanların hiç ol- mazsa romanlarda mutlu yaşadıklarını düşünerek uyumak... Belki de tarihî dekor önündeki romanlar: Geçmiş çağlarda maceradan maceraya koşacak, tarihte ad bırakmış kişilerin ihtiraslarına, zaaflarına siz de ka- pılacaksınız. Hâlâ beğenmediniz mi? Beğenmedinizse. elimden bır şey gelmez. Hem niye yalnız roman olsun? Günün her saati için şiirler, öyküler, denemeler bizi bekler. Bir sıkın- tıdan insanı kurtarabilecek ne çok dize varcfır. Bir öykü, kımileyin, bir ruh kırıklığını iyileştirebılir. Ye- ter ki edebiyat sanatının, okuma sanatının kurtarı- cı olduğuna inanalım. Kurtarıcı değil. "baş belası": Yazık ama, bizde öy- le düşünülüyor, öyle duyumsanıyor. Azıcık deşince, sebepleri toplayabiliyorsunuz: Daha ortaöğrenim çağlarındayken insanlar edebi- yattan buz gibi soğuyorlar. Beş altı yıldır bildık ya- kınmayı dinlerim: Sözcüklerini anlamadığımız, ille veznini çözmeye çalıştığımız Divan şiirı. Daha o gün soğudum. Bana beni anlatmayan yazılar. Psi- kolojı kitaplarını tercih ediyorum. Meslek hayatına atıldıktan sonra uzmanlık alanıma giren kitapları okuyorum. Gazeteler, dergiler yetiyor bana. Kitap okumaya bır türlü alışamadım... Doğrusu, Divan şiıri bana da heyulâ gibi görü- nürdü. Kültür tarihimizin bir öznesi gibi okutulsa, sanınm, çok daha sevgiyle benimsenecektir. Öte yandan, okul kitaplarımız, neredeyse günü- müzün yazarlarını da sevdirmekten uzak değil mi? 1960 sonrasında ölmüş Reşat Nuri'yi, Yakup Kadri'yi. Haiide Edib'ı, Refjk Halid'ı mi seviyoruz o kitaplardan? Evet, Aşk-t Memnu 1900 tarihlidir. artık doksan yedi yaşına girmek üzeredir. Ama Aşk-ı Memnu'da- ki insan ilişkilen, sözümona törel değerlerin kısıt- layıcılığı, ahlâk endişesi, daha bir dolu sorun, hiç şüpheniz olmasın ki, günümüzün de sorunlarıdır. Bihter'le Behlûl'ün yasak aşkı, üstü örtük biçim- de... yine üstü örtük biçimde bireysel hayatlarımız- da sürüyor. Aşk-ı Memnu böylesi bir açıdan okunsa, irdelen- se, yetişmekte olan genç insana kendini çekici gösterebilmekle kalmayacak, gönül eğitimine de fırsat tanıyacak. Okul kitaplarımız edebiyat denen hazineyi kas- katı kılıyor. Bir coğrafya kitabında niçin Cahit Külebi'nin şi- iri yer almasın? Memleketı sevdirmek açısından o şiir yürekte iz bırakacak. Tarih kitaplarımıza bir önerim var: Rakafnlara, savaş seyir defterine indirgedikleri Istiklâl Harbi için, Falih Rıfkı'dan Attilâ ilhan'a geniş bir yelpa- zeden ne anlamlı verimler seçebilirler. Bugün çevre korumadan çok sık söz açıyoruz. Halikarnas Balıkçısı'nın eşsiz "Gülen Ada" hikâ- yesi, çevre korumacılığa manifestodur. lletişim sanatının en büyük ve belki de tek kıla- vuzu edebiyat sevdirilmiyor, coğrafya aracılığıyla memleket ve dünya sevgisi aşılanmıyor, tarih bir ra- kam mezarhğı halinde. Felsefeden, toplumbilim- den söz açmaya gerek yok. Kimya, fizik, matematikgibi bilimleregelince; iti- raf edeyim. okul, öğrenim yıllanm boyunca ben onlardan da pek bir şey... hiçbir şey anlamamış- tım. Öğretmenlerimi çok sevdim ama, ders kitapla- nmdan hep nefret ettim. Makedon elçiye edebiyat ödülü • Kültür Servisi - Makedon} a Cumhuriyeti'nin Ankara Büvükelçisi Travan Petrovski. en uzun şiiri ile ülkesinin en önemli edebıvat ödüllerinden birine layık görüldü. Tanınmış vazar ve eleştirmenlerden oluşan jüri 19. yy Makedon şairi Grigov Prliçev adına düzenlenen vanşmada Petrovski'nin "Ohrid'de tnanç' başlıklı şıirini yılın şiiri seçti. Ödülünü 8 aralıkta Ohnd'de alacak olan Petrovski'nin şiirleri ve kısa öyküleri Türkçeye çevrilmiş bulunuyor. BUGUN • S,\RKİS: Maçka Sanat Galensı'nin 20. yılı dolayısıyla kendı çalışmalannı ele alan bir konferans verecek. Konferans saat 15.00'te Yapı Endüstrı Merkezi'nde izlenebilır. Ayrıca galerinin kuruluş vıldönümü nedenivle genç sanatçılara avırdığı birdizi serginin ilkinde ver alan Zafer Mintaş ve Cem Ank'ın çalışmaları buüün sanatseverlere sunuluyor. • ISTANBLİ. SEMLNERLERİ: ÇEKLL \akfı nın seminerleri kapsamında saat 18.00'de İTÜ Taşkışla 109"da Dr. Engin Akvürekin 'Kariye' başlıklı semineri ver alıyor. • TAR.ANTA BABL KÜLTÜR MERKEZİ nde saat 18.30*da Phil Aden Anderson'ın •Diişler Tarlası' adlı filmi uösterilecek. (235 28 59) • MISTİK MLZİK FESTİNALİ kapsamında CRR'de saat 19.30'da Bulgar Kadın Korosu 'Ajıgelite\ Huun Huur Tu ve Sergey Starostin eşliğinde konser veriyor. • İ2. İSTAABL L FOTOĞR.AF GÜ\LERİ kapsamında saat 18.00 ve 19.00'da Ali Ethem Keskin'ın 'Bir Dalış Övkiisü' adlı gösterisi Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde. • JAZZ STOP BEYOĞLL SAHNESİ'nde saat 21.00'de Renan Bilek'ın *Bi Laf Etmeli' adlı oyunu sahnelenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle