27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 1996 CUMA 14 KULTUR , Derviş Zaim, dört ödüllü Tabutta Rövaşata' için ''yaptığımız akıl kân değildi ancak risk almak da gerekiyordu" diyor Gerifla tarzı film iiretimiyle 'yoldıığıın estetiğP DUVGL DIRGLN "Tabut dar. kapalı bir mekânı çağrıştınr. Bir futbol terim'ı olan rövaşata ise tabutla karşılaştırıl- mavacak kadargeniş alanı gerek- tirir. Çünkü rövaşata vaparken sırtınız \ere gelecek biçimde hav a- \a sıçramanız, topa bedeniniz ha- vadaiken vurmanızöngörülmüş- tiir. İşte bu yüzden tabutta röva- şata vapmak imkansızdır." Ama imkâıısız olan gerçek ol- du ve son derece kıt olanaklarla çekiidiği içın bütçesiz ilk Türk filmı olarak gündeme gelen 'Ta- butta Rövaşata'. 1996 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde dörtödül topladı. Derviş Zaımin senaryosunu da vazdığı film. Rumelihis>an'nın adı dillere destan araba hırsızı Mahsun'un ıgerçek hayattakı adıyla Dursun) yaşamın dışına itılmişliğı üzenne kurulmuş bir öykü. İnsanadairimkânlarveım- kânsızlıklar üzenne birseyleran- latmayaçalışan. aynızamandael- verişsiz koşullarda bile yaşamın kendıneözgüdengesinı nasıl ku- rabildığini vurgulayan imece bir çalişmanın üriJnü. "Tabutta Rövaşata' Der\ iş Za- ıtn'ın vrllarboyubiriktırdıûi. ken- di devimivle 'kuluçkaya \atırdı- ğı" bir öv küyü. tüm tutkusu araba çalmak olan Mahsun'un ö\ küsü- nü aniatıvor. - Nasıl tanışfını/ Vlahsun ile? - Okul dolav ısıyla bir süre Ru- melihisarı'nda yaşadım. Dur- sun'u orada tanıdım. Bazı insan- far vardır. kimsenin sizi onlarla Yönetmenliğini Derviş Zaim'in üstlendiği film imece bir çalışmanın ürünii. I Fotoğraf: KADER TLGLA ı tanıştırmasınagerek voktur. Dur- sun da övle birıydı. Mahallenin önemlı şahsıyetlerindendi. Deli- ce bir araba çalma tutkusu \ardı. Sadece soğuktan korunmak için mı çalıyordu bilmıyorum. ama inanılmaz bir istek vardı adamda arabalar \e teknolojıye karşı. Rektörün arabasından tutun da manavın, hatta İzzet Altınme- şe'nin arabasını bile çalmıştı. Bir underground örneği - Film. 'underground' sinema- nın ürnekleri arasında gösterildi. Nedir underground film; hangi kriterie tanımlanabilir? - Verılı üretim \e anlatım ko- şullari dışında gelışen ve üretilen sanat biçimlerinin underground sanata girdiğini sövlemek vanlış olmaz. Ancak 'Tabutta Rövaşa- ta'ya her şe> den önce 'üretim ko- şullan' açısından underground denıek daha dogru bence. Örne- ğin dil açısindan klasik sinema- dan tutun da realizm \e neo-re- alızm belirli oldu. Üretim anla- mı nda da 'gerillafilmüretimi" de- niien tarza vakındı. - Gerilla tarzı film üretimini açabilir nıisinî/? - Bırendüstri ile film üretmek düzenlı ordulara benzetilir. Kla- sik sinema sıstemi ıçerisınde sızı kuşatan bir endüstrı \ar. Gerilla tarzı üretimde ıse çok kıt koşul- lar. olanaklarveclemanlarlafilm iiretmek anlaştlır. Gerilla vurup kaçıyor ya. bızimki de bövle bir şev. Örnek \ermek gerekirse ge- çen >ıl istanbul sinemalarıııda Roberto Rodriguez'ın "El Mari- achi" adlı filmi gösterilmıştı. Rodrıguez "'500 dolara ürertı fil- mi. Paravı bulabılmek için de Teksas Austin L'iıiversıtesi'ndekı uvuşturucu denevlerıne girdı. Öradan aldığı 3500 dolann üstü- ne oda arkadaşının aldığı paravı eklemiş. Mahallesıne gıderek ko- nu komşiıdaıı vardını almış. İşte bu. gerilla tarzı film dive rıiteleıı- direbileceöiniiz bir tarz. Ya da •\okluğun estetiği'. - Peki vokluğun. yönetmen açı- sıııdan özgürleştirici, kışkırtıa bir >anı varmı? - Eğerbırsınırvarsaveaşılma- sı gerekıyorsa varatıcılığınızkış- kırtılmış olur. Ispanja'nın Fran- co dönemıni ya da ttalva'da neo- realizmin ilk dönemlerini düşü- nün. Baskı, paranın az olmasi. altyapı olanaksızlıkları birer de- zavantajdı, ama bunlan avantaja çev irmek mümkündü.- - \'e kadar zaman içinde, kaça tamamladınız 'Tabutta Rövaşa- ta'yı? - 24gündeveçoğunluğuama- tör ovuncularla çekildi. 60 kutu negatif kullanıldı. 4 milyara mal ettik. Fazla film harcamayalım dıye klaket kullanmadık. - Kamera karşısına ilk kez geç- mişamatöroyuncularla nasıl ça- lıştınız? - Amatör ovuncularda bir do- ğallık \ar. İnsan, özellikle Türki- ye'de belirli kalıplarla oynamaya alışıvor. Çok sinırlı savıda ifade- lerle oyunculuk vaşamlarını de- vam ettirenler var. Amatörler ise o>uncu gıbı değil. içten geldığı gıbio\nu\orlar. Filminkumaşına dau\an buvduzaten. Aneak özel- likle 25 yıllık bir tiyatrocu olan ve bes para almadan gelip bize des- tek veren Ahmet L'ğurlu, filmin başan>ında önenıli rol oynadı. - l'nderground film üretimi Türkive koşullarında nasıl bir se- \ ir izleyebilir sizce? - Endüstriyel anlamda büyük eksıklıkleri olan bir sinemamız var. Bu durumda size u\an bires- tetik \akalamak için \ine dünya sinemasının birtakım örneklerı- ne baş\ urmak zorundasınız. Bu- rada yıne 'yokluğun estetiği'ne geli\oruz kaçınılmaz olarak. Be- nim vaptığım tarz. Türk sinema- sı için kurtuluş umudu değil. İn- saniann toplıı olarak bırsinema- dan bahsetnıeleri için önce bir en- düstri olma.sı lazım. Ama uma- nm benim vaptığım, ne kadar tehlikeli olursa olsun. başka in- sanlara örnek olabilir. Odül, gerekli bir koşul -Altın Portakal Ödülleri, filmin vizyona girmesindeetkili oldu. Pe- ki > a film ödiil almasaydı viz>on şansıneolurdu?.. -Türkıye'de filmin \iz\onagi- rebilmesi için bir kere adından bahsettirmesı gerekiyor: reklam bütçesı olmalı. Ödül almak bir başka gerekli koşul. Türk halkı- nın Türk filmlerine ilgi göster- mesınin başlıca nedeni cinsellik. Bızim filmimizde bö\le bir şe\ yoktu. Bu anlamda ödül almasav - dık işimiz daha da zor olacaktı. Çünkü bizim gibı dışarlıkh bir filmin nıajör .sınemalarda yer bu- labilmesi çok çok zor olurdu. Ben. öyle bir film vapa\ ım ki. ka- pılar kınlsin, ödüller alaşım fı- ian demnordum tabii. Mızdıkla- rımla yaşadıklanmı ortaya ko>- mak istedım. ama bu filmin kit- lelere ula^ma inıkânına sahip ol- ması beni mutlu eder. Ancak his- settiklenmıze karşı dürü.st olmak en önenılısi.- Pazar. kitleler. ürün- ler gelırgeçer. Önemli olan ken- dinize ılıanet etmemenizdir. Yeni filminde Nicole Kidman, Tom Cruise ve Harvey Keitel oynuyor Stanley Kubrick setlere döndü Gençleri eğlendirdiği için köktendincilerin hedefi olan Khaled Istanbul'da Kum tepeleri ardından gelen ses Kubrick on vıl sonra Eves V\ ide Shut'la motor dedi. Kültür Serv isi- \'aşa> an en biivük sinemacılardan biri olan Stanley Kubrick, geçen haftalarda Hert- fordshire'da inzi\ava çekii- diği e\ inden dışan çıktı \ e 10 vıl aradan sonra 'Eves \VideShut' adlı yeni filmi- ni çekmek üzere setlere ge- ri döndü. Son olarak 'Full Metal Jackefıv apan. ondan son- ra da sesi soluğu çıkmayan Kubnck'in >enı filminde Nicole Kidman, Tom Cru- ise \ e Harve> Keitel başrol- lerde. Aneak ~^^~^~~ ünlü yönet- men. döııer- ken berabe- rinde getirdi- ği düşüncele- ri açıklamak- tan kaçıni) or. Yeni filmının konusu. çe- kim planlan büvükbirgız- lilıkle basın- dan saklanı- yor. Cruise \e Kidman'ın -~~~~^~~ menajerlerı. oyuncuların nerede olduklannı bile bil- mivorlar. Tek bilinen ger- çek. filmin ardında \Varner Brothers'ın olduğu. Şirke- tin Londra halkla iiişkıler bınmi yetkılisi. 'Bav Kub- rick'in ne zaman ne vapa- cağı bilinmez' \orumunu yaparak film hakkında ko- nusmaktan kaçını\or. Bir başka vetkıli de Kubnck'in nerede olduğunu bile bil- mediğini sö\le\erek soru- lan yanıtsız bırakıyor. 'Eves \Vide Shut'un ya- pımcılarından Margaret Adams ise gazetecılerin. 'Kubrickşu anfilmsetinde mi" sorusunu kaçamak bir yanıtla çeçiştiriyor: 'Belki de'. Filmin çekimlerinin Kubrick'ın St. Albans'taki evinin çok sakınındakı Elstreestüdvolarındayapı- lacağı sövieniyor. Ne de ol- sa 70'ine nıerdıven dava- • Yeni filmin konusu. çekim planlan büyük birgizlilikle basından saklanıyor. Cruise \e Kidman'ın menajerleri. oyıınculann nerede olduklannı bile bilmivorlar. şan Kubrick ıçın en rahat çalışmasöntemıbu. lüyıl- dır basın ve televızyondan köşe bucak kaçan Kub- rick'in son halini. nasıl bir görünüme sahip olduğunu kimse bilmivor. Buvüzden de bol bol ri\ ayet dolaşıyor ortalıkta. Vönetmenle bir- likte yaşavan. a\nı zanıan- da 'Ötomatik Portakardan bu vana asitanlığını da ya- pan Tonv Frevvin'e ulaşan bir gazeteci. Frevvin'e. Kubrick'in e\de olup ol- madığını soruvor. Aldığı "^-~"^~~ vanıt 'hayır'. 'Sete mi git- ti?'. Belki. bilmhorum". 'Peki set nere- de?' 'Londra civarlannda birverde". \e kapı gazeteci- nın yüzüne kapanı>or. Kubrick ile yıllar önee "Eyes VVide Shot'ın senar- \osu uzerıne bir telefon görüşmesi ya- pan Oscar ödüllü senarvo yazarı Fredrick Raphael ise filme ılişkin küçük bir ipucu veriyor. 'Bu bir tut- ku ve seks hikâyesi'. Tom Cruise ve Nicole Kidman ıse yaşam tarzlannı yönet- men Kubrick'in direktıfle- riyle yeniden düzenlemek zorunda kalmışlar. Pek çok ovuncu için Kubrick zor bir yönetmen. Çünkü Kubrick birlikte çalıstığı herkes üzerinde sarsılmaz bir otorite kuru- >or. "Otomatik Portakal'da Kubnck'le çalışan Mal- colm McDovvell. vöııetme- nin çekım sırasında pek çok kez sinir krizi geçirdi- ğini anlatı\or. Ancak oyuncusundan set işçisine kadar. onunla çalışan herkesm bırleştiğı ortak bir nokta var: 'Kub- rick, bü> ük yönetmenlerin sonuncusu.' • Didi ve N ssi N'ssi adlı çalışmalarıyla uluslararası alanda ünlenen Khaled'in son albümü Sahra bugün Türkiye'de de satışa çıktı. Kültür Servisi-Ülkemizdeki pop yıldızlannın en çok esinlendiği dün- ya müzisyenı olarak tanınan Ceza- yırli sanatçı Khaled. Fuji Film Dün- ya Müzik Günleri kapsamında bu akşam Staras Bomonti Stüdvola- n'nda sahneye çıkıyor. Rock'un elekrriği, reggae'nin büyüleyici lit- mı \e doğduğu yer olan Öran'ın ge- leneksel ezgilerivle harmanlanmış protest müzik türü rai'nin en önem- li temsilcisi Khaled. geçen ay batı müzik dünyasına bir bombagibi dü- şen Sahra ' adlı albümüyle büyük başan kazandı. - 'Sahra' uluslararası alandaki ilk çalışmanız mı? - Havır bu ilk uluslararası albü- müm değil. Daha önce Didi ve N's- si N'ssi adlı çahşmalanm Hindis- tan'da ve kırk dokuz ülkede önemli bir başan elde eftiler. Ancak en bü- yük başanyı kuşkusuz. değişik kül- türleri bir arava getiren bir albüm olduğu için Sahra kazandı ve ulus- lararası pivasada daha iyi bir >er edındi. - Bu CD'desizin için a> n önem ta- şıvan pir parça vardır mutlaka. - Aşk acısını klasik blues esinti- leriyle anlatan Detni Essekra. Sah- ra Öuelli El Dark ve Ahmet \Vah- bv'nin Arapgeleneksel şiirinianım- satan sözlerivle zenginleşen \Vah- rane VVahrane... - Parçalarda reggae etkisi hemen göze çarpı>or. - Bu hem şaşırtıcı. hem değil. Reggae ve rai'vi birlikte kullanma- yı 1978 yılında Cezairde denemiş- tim ilk olarak. Iki farklı kültürün or- tak sorunlardan ötürü acı çekmele- rindenyolaçıkarak "melez'dive nı- telendirdiğım parçalar üretmiştim tıpkı melez çocuklann kendilerine özgü renkleri olması gibi bu parça- i pw n i 9PiMoFİlmmm m İ Llkemizdeki POP vıldı/larının ençok esinlendiği dünva müzisveni olarak tanınan Ceza\irii sanatçı Khaled. Fuji Film Dünva Mü/ik Günleri kapsamında bu akşam Staras Bomonti Srüdvolan'nda sahneye çıkıyor. lar kendiîenne özgüler. - Sahra ve VVahraneadlı parçalar- da yoğun bir Mısır etkisi so/ilivor. Kendimi bildim bileli Abed Ha- ilim, Farid Al Atrache \ e Oum Kal- soum ıın havranı oldum. Raı müzi- ğının modernlıği. geleneksel Oran müzıği \e Mısırmüzığindekiözgün keman vorumunu voğurmasindan kavnaklanıvor. V\ahrane'ın vapım- cısi Philippe Eidel bu parçada Mısır kemanını büvülü ve çok ivi kullan- dı. Ancak parçanın adı. bütünüyle Oran'dan Tarabe dilinden gelivor. En çok ritim etküiyor - Şarkıcı olduğunuzu ilk kez ne za- man hissetttiniz ve bu gücün av rımı- na nasıl vardmız? - Oldukça küçüktüm... Tek dü- şündüğüm ev den kaçıp kabareler v e düğünlerde şarkı sövlemektı. Her seferinde babam peşime düşer. bu- lunea da falakaya jatırırdı.Bu ona göre gerçek bir meslek değildi. Da- ha normal işler yapmamı bekliyor- du: itfaiyeci. elektrikçi >a da balık- çı gibi. Sonuç olarak beni sürükle- ven bu rüzgâra kendimi bıraktım \e dünya sahnelerine kavuştum. Şar- kıcıîann birgücü olduğunu sanmı- vorum. Ne gücü? Bizler \alnizca duvguları pav laşıyoruz. - Sizde çöl imgesinin nasıl bir ye- rivar? - Sahra Çölü dünvada sakince ya- ratımda bulunabileceğiniz ve kafa- nızı bütünüvle boşaltabileceğiniz tek yer. Vücudum ve ruhum orada Tann'nın estirdiği rüzgâra ve ses- sizliğe kanşıyor. -Sizce şarkılannızıdinleven AVTH- paJı hayranlarınız neler hissedivor- lar? - Benim müziğinimi sevenler sa- nınmençokritimdenetkileniyorlar. Melodilenmin canlı ve neşeli olma- sı. arranjmanlarımınsa renkli ve çevremde bir bayram havası yarat- ması da sevilme nedeni olabilir Sözlere gelince. dınlevenlerin ım- geletıılerinden verai hakkındaoku- • duklarından vola çıkarak çözümle- dıklerini sanıvorum. Albümlerin Fransa ve Anglosakson ülkelerdeki başansı. sözlerin anlaşılmaması o kadar da önemli olmadığının kanı- tı. Hem belki de bu savede insanlar Arapçava da ılgı duvabılir. -1 Ikenizdf İslam çılgınlığı hüküm süriiyor. Din ve vasa tanımadığına göre. bu gelişmeler ne>e v aracak. bir yorum vapabilir misiniz? - Ben dınsız ımansiz değılım. Tam ter.Mnebellı başlı din ve laiklik kurallanna savgı duvuvor ve koru- yorum. Fızikseİ ve ahlaksal gerek- lilik olarak gördüğüm ramazam orueumu tutarım. Fransa Cumhuri- veti'ne vedemokrasinın gereği ola- rak gördüğüm vergilerine de sa>gı duvuvorum. tüm dünvanın dinleri- ne de... Bence bu özd. kışisel bir sorun. Cezav ir'e gelince. elberte da- ha i_v i bir geleceği olacak başka şan- si vok. Zengın veraltı kaynaklan ol- duğu kadar, zengın kafalara da sa- hip Lillah adlı parçanı -cesarete öv - gii-. Cezav ir'e adanmıştı. - Biraz kilo almış gözüküjorsu- nuz... - Fazla taktığım vok. Ara sıra şiş- manladığım ya da zayıfladığım za- manlar oluvor. Çalişma düzenıme göre değisivor. - Rai genç bir müzik, onun bu ya- pısıvla sizin olgunluğunuz çatışmı- yor mu? - Johnny Halrvdav "le rock'un ça- tıştığı sövlenebilirmi? Raiderock'n roll kadar vaşlandı ancak. Henüz yaşlanmış gibi hissetmiyorum ve umannı hiçbır zaman da hissetmem. Şubatın yirmi dokuzunda doğdu- ğum için dört v ılda bir doğum günü kutluvorum. Henüz dokuz yaşında- vım >ani. - Rai temsilcisi Cheb Mamfvle aranızda bir rekabet var mı? - Rai'vle vapan kimseyle aramda rekabet vok. Ne kadar çoğalırsak o kadar iv ı. Her binmiz göçmenlerin bütünleştnesı ıçın çabalıyoruz. Büyük ödüller Ermeni kadmlarm ağıtıyla "uçuk" bir hastane öyküsüne gitti Yaşam, losa, coşkıılu bir ırmaktır! MLÎR.ATOZER ANTALYA - Festivaller kenti olmava "kararir gö- rünen Antalya. bir festivali daha ağırladı geçen günler içinde ve dün yapılan ödül töreniyle bu \ıl için noktayı kovdu. 'Film" dalında Ermenis- tan "dan gelen Tigran Xmali- an'ın "Black and VVhite-Si- vah ve Beyaz" (Kocalan sa- vaşa gideh Ermeni kadınla- rının "i kopuş"larını anlatı- yordu), "\ideo" dalında ise Macaristan'dan gelen Peter Szoboszlav'ın "Na... Bum- mm!" ("Lçuk" bir hastane- de v aşananlan > ansıtıyordu) adlı yapıtlarının 2500 markhk "Kültür Bakanlığı" ödülünü kazandıklan 2. An- talya Uluslararası Kısa Film ve Yideo Festivali. genç in- sanlann ~he\esli"*katıhmla- n ve çabalarıvla bu vıl da önündeki tüm "engelleri" aşarak hedefine doğru emin adımlarla ilerlemeyi sürdür- dü. Festivalin genç vönet- meni Nalan Cebeci. kendisi gibi genç olan ekibıv le (Le- vent Lfluçer, A\lin Demirka- >a,Deniz\ ücel) Antalya'nın bir "festivaller kenti" olnıa- si içın çaba harcadıklarını. bu kenti uluslararası plat- formda tanıtmak için uğraş- tıklarını sövlüyor. Sanat tu- rizmi için çalıştıkları kadar Türk sinemasını de>tekleme amacıııı da güttüklerini be- lirten Cebeci. festivali aynı zamanda yurtdışına açılan bir kanal olarak görüyor. Bu vıl ivi bir festival ge- çirdiklerıni. eksiklerın oldu- ğunu: ama bunların henüz i- ki vaşında olan bir festival için "normal"savılması ge- rektığinı aktaran festival yö- netmeni. kadrolaşmada bazı sorunlan olduğunu üzerine basa basa söylüvor. Temel sorunlarının ise ~se\ irci> i kısafilmeçekeme- mek" olduğunu vurgulayan Cebeci. özellikle gençlerin "uzak" kalmalarından vakı- nıvor. \e eklivor: "Kısa fil- min 'büvülü dümasınıkeş- fedenlerin bu işten vakaları- nı sıvırnıalan mümkün de- ğildi'r." Ödüller: Zhang Xu (Çin). Mehmet Basutçu. Osman Şahın. Emii (Milek) Knebel (israil), Peter Callas, Zafer Doğan ve Peter Hledik (Çek Cumhuriveti l'ten oluşan jü- rinin karannagöreödüllerin dağılımı şöyle oldu: Kültür Bakanlıeı En İvi Film Ödülü (2500 D\f): "Black and VV hite-Siyah ve Bevaz/Ermenistan" (Yön: Tigran Xmalian) Kültür Bakanlığı En Ki V'ideo Ödülü (2500 D.M'): "Na... Bummm.V.Macaris- tan" (Yön: Peter Szobosz- lav) Antalva Altın Portakal Kültür ve Sanat Yakfı Filmi Ödülü (2000 DM): "lmme- diate Departure-Ani Ayrı- Iış/Fransa" (Yön: Thomas Brıat) Antalva Altın Portakal Kültür v e Sanat Yakfı Vıdeo Ödülü (2000 DM): "Edifi- ce-Bina/Fransa" (Yön: Franck Magnant) ve "Table- au D'amour-Aşkm Tablo- su/Fransa" (\'ön: Beriou) Jüri Özel Ödülü (1500 DM i: "İnci Deniz Dibinde: Türkive" (Yön: Ahmet Uluçav) Sune\press Özel Ödülü: "Denizatı/Türkiye" (Yön: Kaan Şensoy) Sheraton Voyager Hotel Özel Ödülü: "Toccata Con Fuoco/Macaristan" (^'ön: Istvan Moczarve Ildi- ko Roka) Onur Ödülü: "Cites An- terleures: Bnıgge-Geçmişüı Kentleri: Brugge" v e "Cites Anterieures: Siena-Geçmi- şin Kentleri: Siena" adlı filmlerın Fransız vönetmeni Christıan Boustani. 1AZIODASI SELİM İLERİ Reşat Enis Dosyası Bir genç hanım. telefon ettı: Reşat Enis'in ya- zarlık yaşamını araştırdığını söylüyordu. Attilâ ll- han'la görüşmüş; sevgili Attilâ ağbi de beni aral- masını söylemiş. J Genç hanımın adı Aydan Gündüz'dü. Mavi ac^- lı bir 'yaşam kültürü'dergisi çıkardıklarını, Reşat E- nis'le ilintili yazılann da orada yayımlanacağını be- lirtti. Sağa sola. yine dört bir yana dağılmak zorunda kaldığımgünlerdi. "Dilersenizsorularyöneltın, beç de yazılı yanıtlayayım"'dedrm ve Aydan Gündüz'ün soruları çok geçmeden bana ulaştı. Biraz gecike|- rek yanıtladığımı hatırlıyorum. Kimbilir hangı özverilerle basımı gerçekleşmiş Mavi dergisi geçenlerde posta kutumdan çıktı. (He- men isteme adresini vereceğim: Refik Saydam Caddesi, No: 191/15, Şişhane - istanbul) Aydan Gündüz imzalı "Unutturamadıkları Romancı Reşat Enis" yazısını severek. handiysegözlerim yaşarar rak okudum. Çok genç bir yazar, yıllar öncesine dö- nüyor, kendisi tersıni de düşünse, ne yazık kı unut- turulmuş Reşat Enis'i buluyor. okuyor ve irdeliyor^- du... Belki bir umut kapısı: Genç yazarların günün pek rağbet gören moda adlarından kurtulduklarına, kurtulabileceklerıne bir işaret... Reşat Enis, son yirmi yılın edebiyat çizelgesin1 - de, hepi topu birkaç kişinin andığı bir romancı. Ananların başında Attilâ îlhan, Yaşar Kemal gelr- yor. Ahmet Oktay'ın birçok söyleşisinde ondan söz açtığını bilirim. Fakat Aydan Gündüz'ün "ufakbirnof'u çok baş- ka, acı gerçekliği saptıyor. Birlikte okuyalım: ; "Aylar önce iletişim Yayınlan'nın Reşat Enis'iiı bir romanını basmak için istediğıni duymuştum, &- ma hâlâ ses seda yok. Arkasında sayısız eser btr rakmış bu usta romancının bir tek esennin de olr sa baskısının yenilendiğini görmek bizi mutlu eder"r di." Mavi'deki Reşat Enis Dosyasfndan önce. Ma- rina Tsvetayeva'nm Ruh ve /AdfTürkçesi: Azer Yaran, iyi Şeyler Yayınevi) adlı, çok etkileyici şiir ki- tabını okuyordum. fakılıp kalmıştım bir şiire. Reşat Enis'in ve birçok yazarımızın, şairimizin yazgısı di- le getiriliyordu sanki: "Bir şair olduğumu henüz bilmeden, I Öyle eıL ken yazılmış şiirlerımin benim. I Kopmuş fışkırma- lar gibi fıskiyeden, I Füzelerden kıvılcımlar gibi, "Tapınağın düşüne ve gunlük tütsüsüne I Dolu- şan küçük şeytanlargibi. I Şiirlerimin benim genç: lik ve ölüm üstüne I -Okunmamış şiirlehmin!- "Tozlu mağazalarda atılmış dibe I (Kimse bun^ lan almadı ve değil alası!) I Şiirlerimin benim, üs- tün şaraplar gibı I Gelecektir bir gün sırası." Umalım ki Reşat Enıs'in de sırası -onca gecik^ menin kahrından sonra- gelmiş olsun... Aydan Gündüz. onun bazı kitaplannı, evet ancak bazılarını, sahaflardatozlu raflarda rastlantıyla bul 1 muş. "Siz de eski kitapçılan dolaşırken gözünüzû dört açın, Kimbilir belki benim bulamadığım ki- taplanna rastjarşınız.." diyor ya, o gencecik duyar7 lılığa içim'cız"eftf '' '' Neden bu kadar unutkan, neden bu kadar merr hametsiziz ölmüş -ve bazı yaşayan- yazarlarımızai 1 Tank Tursun K. ustamız, Yeni Yüzyıl'da beni çok onurlandıran bir yazı yazdı: Geçmişin edebiyat in- sanlanna bağlılığımdan söz açıyor. "Aferin Se- lim'e!" diyordu. Tarık Dursun K. da yakınıyor. "Içimızdeki sivri akıllılar her şeye karşı çıktılar, modacı bir tutumla inkârcı da oldular. Kerime Na- dir'/, Muazzez Tahsin Güzide Sabri 'yi, Burhan CahitV, Mükerrem KâmilY, Cahit Uçuk'u kötü- lediler; ucuz olmakla ve değersizlikle suçladılar, Çok ayıptı, evet, çok değerbılmezlikti, evet!" Anlamak olasız: Edebiyatı/nıza hizmet etmiş, biz- lere okuma sevgisi aşılamış, bizlere insan olmayı öğretmiş yazarlarımız, şu son yirmi yılın değersiz- likler modasında sönüp gitti. Ortalıkta değer diye sunulanlara ağzımız bir karış açık bakakalıyoruz.^ Reşat Enis'e döneyim: Kim yazıyor bugün KoA- geçen Hanı'm, Gong Vurdu'yu.Ağlama Duvan'n? Hem soruyorum: Bu romanlar okunmadan Tür|( romanı üzerine konuşulabilir mi? Aydan Hanım'ın sorularını yanıtlarken şöyle de- miştim: "Türkyayıncıları falan Afrika ülkesinin filanca kö- yündeki bir yazarın amatörişi eserini okura sun- maktan övünç duyarlar da ülkenin yetiştirdiği bir yazarımıza sağırduyarlı kalırlar. Bu, adeta bir ilke- dir." Haksız mıyım? * Bir de şöyle diyen 'okur'\ara illet oluyorum: "Ben, bilmem neden, Türk yazarlarını okuyamıyorum. Beni hiç enterese etmiyorlar. "Sevsinler!.. ! K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle