Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 KASIM 1996 CUMA
14 KULTUR
, Derviş Zaim, dört ödüllü Tabutta Rövaşata'
için ''yaptığımız akıl kân değildi ancak risk
almak da gerekiyordu" diyor Gerifla tarzı film
iiretimiyle 'yoldıığıın estetiğP
DUVGL DIRGLN
"Tabut dar. kapalı bir mekânı
çağrıştınr. Bir futbol terim'ı olan
rövaşata ise tabutla karşılaştırıl-
mavacak kadargeniş alanı gerek-
tirir. Çünkü rövaşata vaparken
sırtınız \ere gelecek biçimde hav a-
\a sıçramanız, topa bedeniniz ha-
vadaiken vurmanızöngörülmüş-
tiir. İşte bu yüzden tabutta röva-
şata vapmak imkansızdır."
Ama imkâıısız olan gerçek ol-
du ve son derece kıt olanaklarla
çekiidiği içın bütçesiz ilk Türk
filmı olarak gündeme gelen 'Ta-
butta Rövaşata'. 1996 Antalya
Altın Portakal Film Festivali'nde
dörtödül topladı.
Derviş Zaımin senaryosunu
da vazdığı film. Rumelihis>an'nın
adı dillere destan araba hırsızı
Mahsun'un ıgerçek hayattakı
adıyla Dursun) yaşamın dışına
itılmişliğı üzenne kurulmuş bir
öykü. İnsanadairimkânlarveım-
kânsızlıklar üzenne birseyleran-
latmayaçalışan. aynızamandael-
verişsiz koşullarda bile yaşamın
kendıneözgüdengesinı nasıl ku-
rabildığini vurgulayan imece bir
çalişmanın üriJnü.
"Tabutta Rövaşata' Der\ iş Za-
ıtn'ın vrllarboyubiriktırdıûi. ken-
di devimivle 'kuluçkaya \atırdı-
ğı" bir öv küyü. tüm tutkusu araba
çalmak olan Mahsun'un ö\ küsü-
nü aniatıvor.
- Nasıl tanışfını/ Vlahsun ile?
- Okul dolav ısıyla bir süre Ru-
melihisarı'nda yaşadım. Dur-
sun'u orada tanıdım. Bazı insan-
far vardır. kimsenin sizi onlarla
Yönetmenliğini Derviş Zaim'in üstlendiği film imece bir çalışmanın ürünii. I Fotoğraf: KADER TLGLA ı
tanıştırmasınagerek voktur. Dur-
sun da övle birıydı. Mahallenin
önemlı şahsıyetlerindendi. Deli-
ce bir araba çalma tutkusu \ardı.
Sadece soğuktan korunmak için
mı çalıyordu bilmıyorum. ama
inanılmaz bir istek vardı adamda
arabalar \e teknolojıye karşı.
Rektörün arabasından tutun da
manavın, hatta İzzet Altınme-
şe'nin arabasını bile çalmıştı.
Bir underground örneği
- Film. 'underground' sinema-
nın ürnekleri arasında gösterildi.
Nedir underground film; hangi
kriterie tanımlanabilir?
- Verılı üretim \e anlatım ko-
şullari dışında gelışen ve üretilen
sanat biçimlerinin underground
sanata girdiğini sövlemek vanlış
olmaz. Ancak 'Tabutta Rövaşa-
ta'ya her şe> den önce 'üretim ko-
şullan' açısından underground
denıek daha dogru bence. Örne-
ğin dil açısindan klasik sinema-
dan tutun da realizm \e neo-re-
alızm belirli oldu. Üretim anla-
mı nda da 'gerillafilmüretimi" de-
niien tarza vakındı.
- Gerilla tarzı film üretimini
açabilir nıisinî/?
- Bırendüstri ile film üretmek
düzenlı ordulara benzetilir. Kla-
sik sinema sıstemi ıçerisınde sızı
kuşatan bir endüstrı \ar. Gerilla
tarzı üretimde ıse çok kıt koşul-
lar. olanaklarveclemanlarlafilm
iiretmek anlaştlır. Gerilla vurup
kaçıyor ya. bızimki de bövle bir
şev. Örnek \ermek gerekirse ge-
çen >ıl istanbul sinemalarıııda
Roberto Rodriguez'ın "El Mari-
achi" adlı filmi gösterilmıştı.
Rodrıguez "'500 dolara ürertı fil-
mi. Paravı bulabılmek için de
Teksas Austin L'iıiversıtesi'ndekı
uvuşturucu denevlerıne girdı.
Öradan aldığı 3500 dolann üstü-
ne oda arkadaşının aldığı paravı
eklemiş. Mahallesıne gıderek ko-
nu komşiıdaıı vardını almış. İşte
bu. gerilla tarzı film dive rıiteleıı-
direbileceöiniiz bir tarz. Ya da
•\okluğun estetiği'.
- Peki vokluğun. yönetmen açı-
sıııdan özgürleştirici, kışkırtıa bir
>anı varmı?
- Eğerbırsınırvarsaveaşılma-
sı gerekıyorsa varatıcılığınızkış-
kırtılmış olur. Ispanja'nın Fran-
co dönemıni ya da ttalva'da neo-
realizmin ilk dönemlerini düşü-
nün. Baskı, paranın az olmasi.
altyapı olanaksızlıkları birer de-
zavantajdı, ama bunlan avantaja
çev irmek mümkündü.-
- \'e kadar zaman içinde, kaça
tamamladınız 'Tabutta Rövaşa-
ta'yı?
- 24gündeveçoğunluğuama-
tör ovuncularla çekildi. 60 kutu
negatif kullanıldı. 4 milyara mal
ettik. Fazla film harcamayalım
dıye klaket kullanmadık.
- Kamera karşısına ilk kez geç-
mişamatöroyuncularla nasıl ça-
lıştınız?
- Amatör ovuncularda bir do-
ğallık \ar. İnsan, özellikle Türki-
ye'de belirli kalıplarla oynamaya
alışıvor. Çok sinırlı savıda ifade-
lerle oyunculuk vaşamlarını de-
vam ettirenler var. Amatörler ise
o>uncu gıbı değil. içten geldığı
gıbio\nu\orlar. Filminkumaşına
dau\an buvduzaten. Aneak özel-
likle 25 yıllık bir tiyatrocu olan ve
bes para almadan gelip bize des-
tek veren Ahmet L'ğurlu, filmin
başan>ında önenıli rol oynadı.
- l'nderground film üretimi
Türkive koşullarında nasıl bir se-
\ ir izleyebilir sizce?
- Endüstriyel anlamda büyük
eksıklıkleri olan bir sinemamız
var. Bu durumda size u\an bires-
tetik \akalamak için \ine dünya
sinemasının birtakım örneklerı-
ne baş\ urmak zorundasınız. Bu-
rada yıne 'yokluğun estetiği'ne
geli\oruz kaçınılmaz olarak. Be-
nim vaptığım tarz. Türk sinema-
sı için kurtuluş umudu değil. İn-
saniann toplıı olarak bırsinema-
dan bahsetnıeleri için önce bir en-
düstri olma.sı lazım. Ama uma-
nm benim vaptığım, ne kadar
tehlikeli olursa olsun. başka in-
sanlara örnek olabilir.
Odül, gerekli bir koşul
-Altın Portakal Ödülleri, filmin
vizyona girmesindeetkili oldu. Pe-
ki > a film ödiil almasaydı viz>on
şansıneolurdu?..
-Türkıye'de filmin \iz\onagi-
rebilmesi için bir kere adından
bahsettirmesı gerekiyor: reklam
bütçesı olmalı. Ödül almak bir
başka gerekli koşul. Türk halkı-
nın Türk filmlerine ilgi göster-
mesınin başlıca nedeni cinsellik.
Bızim filmimizde bö\le bir şe\
yoktu. Bu anlamda ödül almasav -
dık işimiz daha da zor olacaktı.
Çünkü bizim gibı dışarlıkh bir
filmin nıajör .sınemalarda yer bu-
labilmesi çok çok zor olurdu.
Ben. öyle bir film vapa\ ım ki. ka-
pılar kınlsin, ödüller alaşım fı-
ian demnordum tabii. Mızdıkla-
rımla yaşadıklanmı ortaya ko>-
mak istedım. ama bu filmin kit-
lelere ula^ma inıkânına sahip ol-
ması beni mutlu eder. Ancak his-
settiklenmıze karşı dürü.st olmak
en önenılısi.- Pazar. kitleler. ürün-
ler gelırgeçer. Önemli olan ken-
dinize ılıanet etmemenizdir.
Yeni filminde Nicole Kidman, Tom
Cruise ve Harvey Keitel oynuyor
Stanley Kubrick
setlere döndü
Gençleri eğlendirdiği için köktendincilerin hedefi olan Khaled Istanbul'da
Kum tepeleri ardından gelen ses
Kubrick on vıl sonra Eves V\ ide Shut'la motor dedi.
Kültür Serv isi- \'aşa> an
en biivük sinemacılardan
biri olan Stanley Kubrick,
geçen haftalarda Hert-
fordshire'da inzi\ava çekii-
diği e\ inden dışan çıktı \ e
10 vıl aradan sonra 'Eves
\VideShut' adlı yeni filmi-
ni çekmek üzere setlere ge-
ri döndü.
Son olarak 'Full Metal
Jackefıv apan. ondan son-
ra da sesi soluğu çıkmayan
Kubnck'in >enı filminde
Nicole Kidman, Tom Cru-
ise \ e Harve> Keitel başrol-
lerde. Aneak ~^^~^~~
ünlü yönet-
men. döııer-
ken berabe-
rinde getirdi-
ği düşüncele-
ri açıklamak-
tan kaçıni) or.
Yeni filmının
konusu. çe-
kim planlan
büvükbirgız-
lilıkle basın-
dan saklanı-
yor. Cruise \e
Kidman'ın -~~~~^~~
menajerlerı. oyuncuların
nerede olduklannı bile bil-
mivorlar. Tek bilinen ger-
çek. filmin ardında \Varner
Brothers'ın olduğu. Şirke-
tin Londra halkla iiişkıler
bınmi yetkılisi. 'Bav Kub-
rick'in ne zaman ne vapa-
cağı bilinmez' \orumunu
yaparak film hakkında ko-
nusmaktan kaçını\or. Bir
başka vetkıli de Kubnck'in
nerede olduğunu bile bil-
mediğini sö\le\erek soru-
lan yanıtsız bırakıyor.
'Eves \Vide Shut'un ya-
pımcılarından Margaret
Adams ise gazetecılerin.
'Kubrickşu anfilmsetinde
mi" sorusunu kaçamak bir
yanıtla çeçiştiriyor: 'Belki
de'.
Filmin çekimlerinin
Kubrick'ın St. Albans'taki
evinin çok sakınındakı
Elstreestüdvolarındayapı-
lacağı sövieniyor. Ne de ol-
sa 70'ine nıerdıven dava-
• Yeni filmin
konusu. çekim
planlan büyük
birgizlilikle
basından
saklanıyor.
Cruise \e
Kidman'ın
menajerleri.
oyıınculann
nerede olduklannı
bile bilmivorlar.
şan Kubrick ıçın en rahat
çalışmasöntemıbu. lüyıl-
dır basın ve televızyondan
köşe bucak kaçan Kub-
rick'in son halini. nasıl bir
görünüme sahip olduğunu
kimse bilmivor. Buvüzden
de bol bol ri\ ayet dolaşıyor
ortalıkta. Vönetmenle bir-
likte yaşavan. a\nı zanıan-
da 'Ötomatik Portakardan
bu vana asitanlığını da ya-
pan Tonv Frevvin'e ulaşan
bir gazeteci. Frevvin'e.
Kubrick'in e\de olup ol-
madığını soruvor. Aldığı
"^-~"^~~ vanıt 'hayır'.
'Sete mi git-
ti?'. Belki.
bilmhorum".
'Peki set nere-
de?' 'Londra
civarlannda
birverde". \e
kapı gazeteci-
nın yüzüne
kapanı>or.
Kubrick ile
yıllar önee
"Eyes VVide
Shot'ın senar-
\osu uzerıne
bir telefon görüşmesi ya-
pan Oscar ödüllü senarvo
yazarı Fredrick Raphael
ise filme ılişkin küçük bir
ipucu veriyor. 'Bu bir tut-
ku ve seks hikâyesi'. Tom
Cruise ve Nicole Kidman
ıse yaşam tarzlannı yönet-
men Kubrick'in direktıfle-
riyle yeniden düzenlemek
zorunda kalmışlar. Pek çok
ovuncu için Kubrick zor bir
yönetmen.
Çünkü Kubrick birlikte
çalıstığı herkes üzerinde
sarsılmaz bir otorite kuru-
>or. "Otomatik Portakal'da
Kubnck'le çalışan Mal-
colm McDovvell. vöııetme-
nin çekım sırasında pek
çok kez sinir krizi geçirdi-
ğini anlatı\or.
Ancak oyuncusundan
set işçisine kadar. onunla
çalışan herkesm bırleştiğı
ortak bir nokta var: 'Kub-
rick, bü> ük yönetmenlerin
sonuncusu.'
• Didi ve N ssi N'ssi adlı
çalışmalarıyla uluslararası
alanda ünlenen Khaled'in
son albümü Sahra bugün
Türkiye'de de satışa çıktı.
Kültür Servisi-Ülkemizdeki pop
yıldızlannın en çok esinlendiği dün-
ya müzisyenı olarak tanınan Ceza-
yırli sanatçı Khaled. Fuji Film Dün-
ya Müzik Günleri kapsamında bu
akşam Staras Bomonti Stüdvola-
n'nda sahneye çıkıyor. Rock'un
elekrriği, reggae'nin büyüleyici lit-
mı \e doğduğu yer olan Öran'ın ge-
leneksel ezgilerivle harmanlanmış
protest müzik türü rai'nin en önem-
li temsilcisi Khaled. geçen ay batı
müzik dünyasına bir bombagibi dü-
şen Sahra ' adlı albümüyle büyük
başan kazandı.
- 'Sahra' uluslararası alandaki ilk
çalışmanız mı?
- Havır bu ilk uluslararası albü-
müm değil. Daha önce Didi ve N's-
si N'ssi adlı çahşmalanm Hindis-
tan'da ve kırk dokuz ülkede önemli
bir başan elde eftiler. Ancak en bü-
yük başanyı kuşkusuz. değişik kül-
türleri bir arava getiren bir albüm
olduğu için Sahra kazandı ve ulus-
lararası pivasada daha iyi bir >er
edındi.
- Bu CD'desizin için a> n önem ta-
şıvan pir parça vardır mutlaka.
- Aşk acısını klasik blues esinti-
leriyle anlatan Detni Essekra. Sah-
ra Öuelli El Dark ve Ahmet \Vah-
bv'nin Arapgeleneksel şiirinianım-
satan sözlerivle zenginleşen \Vah-
rane VVahrane...
- Parçalarda reggae etkisi hemen
göze çarpı>or.
- Bu hem şaşırtıcı. hem değil.
Reggae ve rai'vi birlikte kullanma-
yı 1978 yılında Cezairde denemiş-
tim ilk olarak. Iki farklı kültürün or-
tak sorunlardan ötürü acı çekmele-
rindenyolaçıkarak "melez'dive nı-
telendirdiğım parçalar üretmiştim
tıpkı melez çocuklann kendilerine
özgü renkleri olması gibi bu parça-
i
pw
n i
9PiMoFİlmmm m
İ
Llkemizdeki
POP
vıldı/larının
ençok
esinlendiği
dünva
müzisveni
olarak
tanınan
Ceza\irii
sanatçı
Khaled.
Fuji Film
Dünva
Mü/ik
Günleri
kapsamında
bu akşam
Staras
Bomonti
Srüdvolan'nda
sahneye
çıkıyor.
lar kendiîenne özgüler.
- Sahra ve VVahraneadlı parçalar-
da yoğun bir Mısır etkisi so/ilivor.
Kendimi bildim bileli Abed Ha-
ilim, Farid Al Atrache \ e Oum Kal-
soum ıın havranı oldum. Raı müzi-
ğının modernlıği. geleneksel Oran
müzıği \e Mısırmüzığindekiözgün
keman vorumunu voğurmasindan
kavnaklanıvor. V\ahrane'ın vapım-
cısi Philippe Eidel bu parçada Mısır
kemanını büvülü ve çok ivi kullan-
dı. Ancak parçanın adı. bütünüyle
Oran'dan Tarabe dilinden gelivor.
En çok ritim etküiyor
- Şarkıcı olduğunuzu ilk kez ne za-
man hissetttiniz ve bu gücün av rımı-
na nasıl vardmız?
- Oldukça küçüktüm... Tek dü-
şündüğüm ev den kaçıp kabareler v e
düğünlerde şarkı sövlemektı. Her
seferinde babam peşime düşer. bu-
lunea da falakaya jatırırdı.Bu ona
göre gerçek bir meslek değildi. Da-
ha normal işler yapmamı bekliyor-
du: itfaiyeci. elektrikçi >a da balık-
çı gibi. Sonuç olarak beni sürükle-
ven bu rüzgâra kendimi bıraktım \e
dünya sahnelerine kavuştum. Şar-
kıcıîann birgücü olduğunu sanmı-
vorum. Ne gücü? Bizler \alnizca
duvguları pav laşıyoruz.
- Sizde çöl imgesinin nasıl bir ye-
rivar?
- Sahra Çölü dünvada sakince ya-
ratımda bulunabileceğiniz ve kafa-
nızı bütünüvle boşaltabileceğiniz
tek yer. Vücudum ve ruhum orada
Tann'nın estirdiği rüzgâra ve ses-
sizliğe kanşıyor.
-Sizce şarkılannızıdinleven AVTH-
paJı hayranlarınız neler hissedivor-
lar?
- Benim müziğinimi sevenler sa-
nınmençokritimdenetkileniyorlar.
Melodilenmin canlı ve neşeli olma-
sı. arranjmanlarımınsa renkli ve
çevremde bir bayram havası yarat-
ması da sevilme nedeni olabilir
Sözlere gelince. dınlevenlerin ım-
geletıılerinden verai hakkındaoku-
• duklarından vola çıkarak çözümle-
dıklerini sanıvorum. Albümlerin
Fransa ve Anglosakson ülkelerdeki
başansı. sözlerin anlaşılmaması o
kadar da önemli olmadığının kanı-
tı. Hem belki de bu savede insanlar
Arapçava da ılgı duvabılir.
-1 Ikenizdf İslam çılgınlığı hüküm
süriiyor. Din ve vasa tanımadığına
göre. bu gelişmeler ne>e v aracak. bir
yorum vapabilir misiniz?
- Ben dınsız ımansiz değılım.
Tam ter.Mnebellı başlı din ve laiklik
kurallanna savgı duvuvor ve koru-
yorum. Fızikseİ ve ahlaksal gerek-
lilik olarak gördüğüm ramazam
orueumu tutarım. Fransa Cumhuri-
veti'ne vedemokrasinın gereği ola-
rak gördüğüm vergilerine de sa>gı
duvuvorum. tüm dünvanın dinleri-
ne de... Bence bu özd. kışisel bir
sorun. Cezav ir'e gelince. elberte da-
ha i_v i bir geleceği olacak başka şan-
si vok. Zengın veraltı kaynaklan ol-
duğu kadar, zengın kafalara da sa-
hip Lillah adlı parçanı -cesarete öv -
gii-. Cezav ir'e adanmıştı.
- Biraz kilo almış gözüküjorsu-
nuz...
- Fazla taktığım vok. Ara sıra şiş-
manladığım ya da zayıfladığım za-
manlar oluvor. Çalişma düzenıme
göre değisivor.
- Rai genç bir müzik, onun bu ya-
pısıvla sizin olgunluğunuz çatışmı-
yor mu?
- Johnny Halrvdav "le rock'un ça-
tıştığı sövlenebilirmi? Raiderock'n
roll kadar vaşlandı ancak. Henüz
yaşlanmış gibi hissetmiyorum ve
umannı hiçbır zaman da hissetmem.
Şubatın yirmi dokuzunda doğdu-
ğum için dört v ılda bir doğum günü
kutluvorum. Henüz dokuz yaşında-
vım >ani.
- Rai temsilcisi Cheb Mamfvle
aranızda bir rekabet var mı?
- Rai'vle vapan kimseyle aramda
rekabet vok. Ne kadar çoğalırsak o
kadar iv ı. Her binmiz göçmenlerin
bütünleştnesı ıçın çabalıyoruz.
Büyük ödüller Ermeni kadmlarm ağıtıyla "uçuk" bir hastane öyküsüne gitti
Yaşam, losa, coşkıılu bir ırmaktır!
MLÎR.ATOZER
ANTALYA - Festivaller
kenti olmava "kararir gö-
rünen Antalya. bir festivali
daha ağırladı geçen günler
içinde ve dün yapılan ödül
töreniyle bu \ıl için noktayı
kovdu.
'Film" dalında Ermenis-
tan "dan gelen Tigran Xmali-
an'ın "Black and VVhite-Si-
vah ve Beyaz" (Kocalan sa-
vaşa gideh Ermeni kadınla-
rının "i
kopuş"larını anlatı-
yordu), "\ideo" dalında ise
Macaristan'dan gelen Peter
Szoboszlav'ın "Na... Bum-
mm!" ("Lçuk" bir hastane-
de v aşananlan > ansıtıyordu)
adlı yapıtlarının 2500
markhk "Kültür Bakanlığı"
ödülünü kazandıklan 2. An-
talya Uluslararası Kısa Film
ve Yideo Festivali. genç in-
sanlann ~he\esli"*katıhmla-
n ve çabalarıvla bu vıl da
önündeki tüm "engelleri"
aşarak hedefine doğru emin
adımlarla ilerlemeyi sürdür-
dü. Festivalin genç vönet-
meni Nalan Cebeci. kendisi
gibi genç olan ekibıv le (Le-
vent Lfluçer, A\lin Demirka-
>a,Deniz\ ücel) Antalya'nın
bir "festivaller kenti" olnıa-
si içın çaba harcadıklarını.
bu kenti uluslararası plat-
formda tanıtmak için uğraş-
tıklarını sövlüyor. Sanat tu-
rizmi için çalıştıkları kadar
Türk sinemasını de>tekleme
amacıııı da güttüklerini be-
lirten Cebeci. festivali aynı
zamanda yurtdışına açılan
bir kanal olarak görüyor.
Bu vıl ivi bir festival ge-
çirdiklerıni. eksiklerın oldu-
ğunu: ama bunların henüz i-
ki vaşında olan bir festival
için "normal"savılması ge-
rektığinı aktaran festival yö-
netmeni. kadrolaşmada bazı
sorunlan olduğunu üzerine
basa basa söylüvor.
Temel sorunlarının ise
~se\ irci> i kısafilmeçekeme-
mek" olduğunu vurgulayan
Cebeci. özellikle gençlerin
"uzak" kalmalarından vakı-
nıvor. \e eklivor: "Kısa fil-
min 'büvülü dümasınıkeş-
fedenlerin bu işten vakaları-
nı sıvırnıalan mümkün de-
ğildi'r."
Ödüller: Zhang Xu (Çin).
Mehmet Basutçu. Osman
Şahın. Emii (Milek) Knebel
(israil), Peter Callas, Zafer
Doğan ve Peter Hledik (Çek
Cumhuriveti l'ten oluşan jü-
rinin karannagöreödüllerin
dağılımı şöyle oldu:
Kültür Bakanlıeı En İvi
Film Ödülü (2500 D\f):
"Black and VV hite-Siyah ve
Bevaz/Ermenistan" (Yön:
Tigran Xmalian)
Kültür Bakanlığı En Ki
V'ideo Ödülü (2500 D.M'):
"Na... Bummm.V.Macaris-
tan" (Yön: Peter Szobosz-
lav)
Antalva Altın Portakal
Kültür ve Sanat Yakfı Filmi
Ödülü (2000 DM): "lmme-
diate Departure-Ani Ayrı-
Iış/Fransa" (Yön: Thomas
Brıat)
Antalva Altın Portakal
Kültür v e Sanat Yakfı Vıdeo
Ödülü (2000 DM): "Edifi-
ce-Bina/Fransa" (Yön:
Franck Magnant) ve "Table-
au D'amour-Aşkm Tablo-
su/Fransa" (\'ön: Beriou)
Jüri Özel Ödülü (1500
DM i: "İnci Deniz Dibinde:
Türkive" (Yön: Ahmet
Uluçav)
Sune\press Özel Ödülü:
"Denizatı/Türkiye"
(Yön: Kaan Şensoy)
Sheraton Voyager
Hotel Özel Ödülü: "Toccata
Con Fuoco/Macaristan"
(^'ön: Istvan Moczarve Ildi-
ko Roka)
Onur Ödülü: "Cites An-
terleures: Bnıgge-Geçmişüı
Kentleri: Brugge" v e "Cites
Anterieures: Siena-Geçmi-
şin Kentleri: Siena" adlı
filmlerın Fransız vönetmeni
Christıan Boustani.
1AZIODASI
SELİM İLERİ
Reşat Enis Dosyası
Bir genç hanım. telefon ettı: Reşat Enis'in ya-
zarlık yaşamını araştırdığını söylüyordu. Attilâ ll-
han'la görüşmüş; sevgili Attilâ ağbi de beni aral-
masını söylemiş. J
Genç hanımın adı Aydan Gündüz'dü. Mavi ac^-
lı bir 'yaşam kültürü'dergisi çıkardıklarını, Reşat E-
nis'le ilintili yazılann da orada yayımlanacağını be-
lirtti.
Sağa sola. yine dört bir yana dağılmak zorunda
kaldığımgünlerdi. "Dilersenizsorularyöneltın, beç
de yazılı yanıtlayayım"'dedrm ve Aydan Gündüz'ün
soruları çok geçmeden bana ulaştı. Biraz gecike|-
rek yanıtladığımı hatırlıyorum.
Kimbilir hangı özverilerle basımı gerçekleşmiş
Mavi dergisi geçenlerde posta kutumdan çıktı. (He-
men isteme adresini vereceğim: Refik Saydam
Caddesi, No: 191/15, Şişhane - istanbul) Aydan
Gündüz imzalı "Unutturamadıkları Romancı Reşat
Enis" yazısını severek. handiysegözlerim yaşarar
rak okudum. Çok genç bir yazar, yıllar öncesine dö-
nüyor, kendisi tersıni de düşünse, ne yazık kı unut-
turulmuş Reşat Enis'i buluyor. okuyor ve irdeliyor^-
du...
Belki bir umut kapısı: Genç yazarların günün pek
rağbet gören moda adlarından kurtulduklarına,
kurtulabileceklerıne bir işaret...
Reşat Enis, son yirmi yılın edebiyat çizelgesin1
-
de, hepi topu birkaç kişinin andığı bir romancı.
Ananların başında Attilâ îlhan, Yaşar Kemal gelr-
yor. Ahmet Oktay'ın birçok söyleşisinde ondan
söz açtığını bilirim.
Fakat Aydan Gündüz'ün "ufakbirnof'u çok baş-
ka, acı gerçekliği saptıyor. Birlikte okuyalım: ;
"Aylar önce iletişim Yayınlan'nın Reşat Enis'iiı
bir romanını basmak için istediğıni duymuştum, &-
ma hâlâ ses seda yok. Arkasında sayısız eser btr
rakmış bu usta romancının bir tek esennin de olr
sa baskısının yenilendiğini görmek bizi mutlu eder"r
di."
Mavi'deki Reşat Enis Dosyasfndan önce. Ma-
rina Tsvetayeva'nm Ruh ve /AdfTürkçesi: Azer
Yaran, iyi Şeyler Yayınevi) adlı, çok etkileyici şiir ki-
tabını okuyordum. fakılıp kalmıştım bir şiire. Reşat
Enis'in ve birçok yazarımızın, şairimizin yazgısı di-
le getiriliyordu sanki:
"Bir şair olduğumu henüz bilmeden, I Öyle eıL
ken yazılmış şiirlerımin benim. I Kopmuş fışkırma-
lar gibi fıskiyeden, I Füzelerden kıvılcımlar gibi,
"Tapınağın düşüne ve gunlük tütsüsüne I Dolu-
şan küçük şeytanlargibi. I Şiirlerimin benim genç:
lik ve ölüm üstüne I -Okunmamış şiirlehmin!-
"Tozlu mağazalarda atılmış dibe I (Kimse bun^
lan almadı ve değil alası!) I Şiirlerimin benim, üs-
tün şaraplar gibı I Gelecektir bir gün sırası."
Umalım ki Reşat Enıs'in de sırası -onca gecik^
menin kahrından sonra- gelmiş olsun...
Aydan Gündüz. onun bazı kitaplannı, evet ancak
bazılarını, sahaflardatozlu raflarda rastlantıyla bul
1
muş. "Siz de eski kitapçılan dolaşırken gözünüzû
dört açın, Kimbilir belki benim bulamadığım ki-
taplanna rastjarşınız.." diyor ya, o gencecik duyar7
lılığa içim'cız"eftf '' ''
Neden bu kadar unutkan, neden bu kadar merr
hametsiziz ölmüş -ve bazı yaşayan- yazarlarımızai
1
Tank Tursun K. ustamız, Yeni Yüzyıl'da beni çok
onurlandıran bir yazı yazdı: Geçmişin edebiyat in-
sanlanna bağlılığımdan söz açıyor. "Aferin Se-
lim'e!" diyordu. Tarık Dursun K. da yakınıyor.
"Içimızdeki sivri akıllılar her şeye karşı çıktılar,
modacı bir tutumla inkârcı da oldular. Kerime Na-
dir'/, Muazzez Tahsin Güzide Sabri 'yi, Burhan
CahitV, Mükerrem KâmilY, Cahit Uçuk'u kötü-
lediler; ucuz olmakla ve değersizlikle suçladılar,
Çok ayıptı, evet, çok değerbılmezlikti, evet!"
Anlamak olasız: Edebiyatı/nıza hizmet etmiş, biz-
lere okuma sevgisi aşılamış, bizlere insan olmayı
öğretmiş yazarlarımız, şu son yirmi yılın değersiz-
likler modasında sönüp gitti. Ortalıkta değer diye
sunulanlara ağzımız bir karış açık bakakalıyoruz.^
Reşat Enis'e döneyim: Kim yazıyor bugün KoA-
geçen Hanı'm, Gong Vurdu'yu.Ağlama Duvan'n?
Hem soruyorum: Bu romanlar okunmadan Tür|(
romanı üzerine konuşulabilir mi?
Aydan Hanım'ın sorularını yanıtlarken şöyle de-
miştim:
"Türkyayıncıları falan Afrika ülkesinin filanca kö-
yündeki bir yazarın amatörişi eserini okura sun-
maktan övünç duyarlar da ülkenin yetiştirdiği bir
yazarımıza sağırduyarlı kalırlar. Bu, adeta bir ilke-
dir."
Haksız mıyım? *
Bir de şöyle diyen 'okur'\ara illet oluyorum: "Ben,
bilmem neden, Türk yazarlarını okuyamıyorum.
Beni hiç enterese etmiyorlar. "Sevsinler!.. !
K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K