30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 1996 ÇARŞAMBA HABERLER 1982 Anayasası değişmeden iletişim özgürlüğü sağlanamaz Gazeted Işık Yurtçu'ya özgürlük vermeye gerçekten hazırmısınız?A\. FİkRET İLKİZ B asından Sorumlu Dev let Baka- nı'nın "taslak taslağTnın basın ıçın dört önemli özellıği \ar. l - "De\letin ülkesi ve milletivle bölün- mez bütıinlüğiine.milli egemenliğe, cum- hurnerin variığı ve tenıel ilkelerine. milli güvenliğe, kamu düzenine" aykın vavın \apılması yasaklanmaktadır. 2- K-işilik haklanna aykın \a\ ınlar ile çocuklar \e gençlere çeşitlı vav ınlardan korumakamacıvla *ya>ınilkeleri'*nı \a- saya taşımak v e buna paralel olarak "ce- vap ve düzeltme" hakkına "etkinlik" ~işlerlikr sağlamak için Basin Kaııu- nu'nun IV. maddesini veniden düzenle- mek istemiştir. 3-GazetecıIeringörev sırasındakar:?)- laştıklan zorlukJan ortadan kaldınnak. bil- giye ulaşma konusunda engelleri azalt- mak \e gazetecilere haber kaynağmı açık- lamanıa. haberle ılgili bilgi ve belgelen teslim ermeme. tanıklıktan eekinme hak- kını sağlamava çalısmıştır. 4- Eskı vasada veralan "hürrhetibağ- layıcı" cezalan kaldırarak venne para ce- zası getirnıek. tedbir voluv la vav ın dağı- tımının engellenmesıni \e basım aietTe- rinin müsaderesmı öngören hükünılerı kaldırmak Bu ilkeler çerçevesinde gazeteciler içın ve bir başka deyışle basin "özgürlüğü" için getinlen en "vararü" savıfacak hü- kümler şunlardır: 1- Kamu görevlHerinin görevi Tasarının 3. maddesıyle böv le bır ve- nilik getirilmiş. Madde gerekçesinde ise büyük kıtlesel olav larda gazetecilerin gö- revlerini yaparken büv ük güçlülerle kar- şılaştığı \e zaman zaman siddet ve sal- dınlara hedef olduklan belırtilmiştır. Bu durumda gazeteci hem göre\ ini vapma- makta ve hem de engelîenmiş olmakia- dır. Bu nedenle de bu maddev le. kamu görevlilerinın. basın meıiMiplanna > ardım- cı olması ve gereklı önlemlerin alınma- sı amaçlanmıştır. Ancak "kamu görev lileri" tanımına kimlerginvorsa hemen açıkça tanımı _va- pılmalıdır. Tasandakı gerekçeden "gii- venlik güçleri" olduğu anlasılıvor Mad- de bu biçimiyle ihtiyacı karşılamıvor. Asıl hedef kamu görev lilerı vegü\enlik gü'çlerinin basın yav ın mensuplannın ça- lışmalannı kolav las.tirma.si değil. basın men- supları çalışırken "çalışmalannı engel- lenmemesi~dir. Basın mensuplan hangi toplumsal olayda, nasıl birçalışma içın- de olacağını olaylann özelliğine göre kendıliğinden saptayabılmelıdrr. Önem- li olan. toplumsal olaylar karş isinda "ka- mu görevlilerinin" kendi göre\ lerinı yap- tıklan sırada. görevlerini vapmak iste- yen gazetecıleri engellememeleridir. An- cak madem kı gazetecılenn göre\ gü- venliğmin korunması \e kolaylaştmlma- sı amaçlanmaktadır. o lıalde kamu göre\ - lilerinın daha hassas \e dikkatlı davran- masını beklemek gazetecinin hakkıdır. Tasanda. kamu görevlilerinin "aksi- ne'' davranışlan veya bu maddev le \ ük- lenen sorumluluklarının "miieyyidesi" göstenlmemistir. Cezasi vokrıır. Kamu görev lileri basın mensuplannın çahşma- lannı kolavlaştırmaz veya "önlem" al- mazlarsa vaptırıını yoktur. Toplumsal olaylarda her ıki tarafın da avkın dav- ranmalan halinde sikâvet voluv la konu- nun vargıya götürülmesi sorunu çöznie- yecektır. Çünkü: suç işlediği ileri sürü- len. kamu görevlisı veva dev let görev li- si hakkındaki şıkâvet sonucunda yasal prosedürünün tamamlanması uzun bir süreçtır. O nedenle Memurin Muhakema- tı Hakkında Kanun'da (Kabul tarihi 4 Şu- bat 1329. Vayımlandığı gazete Takvımı Vakayi: 24 Şubat 1329. sav ı 1751ı deği- şiklikyapılması gerekecektir. Bu vasada kabul edilen "yargıiama sürecinden ön- cekievre" t \esonuçalıcıetkıli bırvolde- mektir. Gazeteci için>asal vollaretkin ve sonuç alıcı nitelik taşırken kamu görev- lisi için sonuç almaktan uzak veetkin ol- mayan bir vol tercih edilmiş olacaktır. Bu nedenle kamu göre\ lilennin "yargı- lanma"sürecı ile ilgilı vasaeski \eetkin biryol olarak gözükmemektedir. Tasandakı bu madde "temenni" ola- rak kalmakta. ancak gazetecilerin görev gü\enliklen bakımından ilk kez "hak" olarak yasada bir madde bulunmasi fik- ri gündeme gelmektedir. Denıek ki top- lumsal olaylarda güvenlik güçlennin *ge- neğinden fazla güç kullanarak"görev \ ap- malannın kamuovuna gazeteciler kana- lıvla şapılan haberlerle duyurulmuş, ol- ması etkisinı göstermi^tir. Bu arada ga- zetecilerin görev sirasında başlanna ge- len mağdunvetlerinvarattığı tepkılerkar- şısında ortav a çıkan sorunlann çözümlen- mesı için atılan bır adım da olumlu kar- şilanmalıdır. Sonuç olarak bu düşünce desteklenme- li ve madde veniden düzenlenmelidir. Anıa Menuınn Muhakematı'na göre "yar- gılanmalaniçin vasülprostHİürü" tamam- lanaıı Metin Göktepeolavının sorumlu- su olan emnivet görev lilerini vargılava- cak -.AgırCeza Mahkemei*' bulmakta güç- lük çekeıı bırülkeviz. "Fazlagüç kulîan- ma~ nedenıvle "öldürülen," ama önce duvardan dü^tüğü iddia edilen Metin Göktepe'nın öiümüne neden olanlann. hâ- lâ "makul sürede \argılanma"sı bekle- nivor. Mahkeme \ar. yer bulunamıyor. Mahkeme bulunsa bıle. yargılanan sa- nıklarmahkemede vok...GazetecilerCe- mıyetı"ni polis basıvor... Sonuç vok. 2- Kamu görevlilerinin bilgi verme \ iikümlülüğii... Tasannın 4. maddesindekı düzenleme- ve doğrudan doğruva halkın bilgi edin- nıe hak ve özgürlüğünün sağlanması amaçlanmıştır. Avrıca 657 savılı vasanın 15,maddesin- de bu amaçla değisiklik >a- pılnıasi önerilmüjtir. Ülkenıizde kamu yöneti- mının en belırgin özelliği merkezivetçılıktır. Bu mer- kezi vapılanma "tekağızdan konuşmavı" kural haline ge- tirmi>tır. Dev let Memurları Kanunu'nun 15. maddeside bunu düzenlemi^jtir. Kamu görev leri hakkında gazeteci- lere bilgi ve demeç vermek vasaktır. Gerekli "bilgj" il- gili bakan vevaonun görev- lendireceğı ki^i tarafından venlecektir İldüzevindebu görev valive düsmektedir. Askeri konularda ise kendı özel v asalannda düzenlenmis kurallara göre "bilgi"akısı gerçeklesinektedır. 657 sayılı vasa. emekli olan bir memurun bilgisin- de bulunan "bdge" gizli olur- sa, açıklama vapmasını da ya- saklamaktadır. Ceza Muha- kenıeleri Usulü Kanunu'nun 49. maddesine göre dev let memurlan. memurivetten lanyla ilgili olarak gazetecilere "tanık- lıktan" çekinme hakkının verilmesi ge- rekır. Örneğin bazı meslekler bakımından yasal düzenlemelerde yapılmı>tır. Ceza Muhakemeleri Usulü 'tasasrnın 48. mad- desine göre avukatlar. doktorlar ve ebe- lermeslek sırlan nedenıv le "tanıklıktan" çekinebilırler. Gazeteciler dahıl. dığer meslek mensuplannın böyle bır haklan voktur. O\sa Federal Alman Ceza Mu- hakemeleri Usulü Kanunu'nun 5İ. parag- rafının 5. bendı. gazetecilerin tanıklıktan çekinme haklan bulunduğuna ver ver- mistır. Isv içre Ceza Kanunu'nun 27. mad- desinde de gerek sorumlu müdür ve ge- rekse basan v e v av ımlav an hakkında. ha- ber "ka>nağı"nı ortav a çıkarmak için usul kanunlarındaki zorlavıcı hükümle- rin uygulanma>acağı açıkça belirtilnıis- tir. Bizdekı uvgulama bakımından Ba.sın Yasasının 16. maddesınde sınırlı olarak sorumlu vazı iş.lerımüdürünetanınanbır "hak" vardır. Müstear îsimle vazı vazan veva imzasızolan vazı ve haberlerle. ka- nkatürlerin kim tararindan vazıldığı ve- va çizildiğini açıklamakla vükümlü de- ğildir. Ancak bu durumda sorumlu vazı işleri müdürü. vazıvı vazan veva karika- türüçizengıbi "sorumlu" esersahibı sa- \ ılmakta ve gerektiğinde eser salııbı gi- bi kabul edilerek avnı hürriyetı baülavı- Hazırtadıgı taslağı "devrim" dhe nitele>cn Bakan Le\ bck'c soruyo- ruz: Işık N urtçu'nun sorumlu va/ı işleri müdürü olarak yaptığı "«a- zetecilik" nedenıv le hapiste olmasını içini/e sindirebilhor musunuz? çekildikten sonra bile bildiklerı "sırlar" nedenıv letanık olarakdinlenemivor. Her kademedeki sorumlular kimdir' Yorum v e demeç olup olmadığı nasıl saptanacak- tır? Pratıkte islerliğin sağlanması olanak- sız gözükmekte. Ây nca sorun sadece 657 sav 111 v asadan kav naklanmamakta v e 15. maddenin değistınlmesi veterli gözükme- mektedir. Yönetim. hangi bilgilenn "giz- li" olduğu konusunda genistakdir vetki- sinesahiptir. Memurlarellerindeki "işler" ve "dos>alar" hakkında "susma" vü- kiimlülükleri buiunan kişilerdir. Madde "temenni" maddesi olarak kalmaktadır. Çünkü; basın mensuplannabövlebirbil- gi verilmemesi halinde bu bilgiyi ver- meven kamu görevlisini cezalandırıcı müev \ ide v oktur 3- Gazetecilerin tanıklıktan çekinme hakkı Taslak gazetecilere tanıklıktan çekin- me hakkı getinyor. Taslağın 20 madde- sınin ibl bendinin son cümlesinde "^'a- zı>ı veya haberi \azan haberkavnağınıaçtk- lanıava zoıianamaz. haberle ilgili bulgu. belge v e \erileri teslim etme>ebilir, haber- le ilgili soruşturma »e kovıışturma sira- sında tanıklıktan çekinme hakkına sa- hiptir" denilivor. Gazetecilerin "haberkaynaklan" var- dır. Tanhsel süreç içinde "haberkavnak- lannın" gizliliğine de önem venlmiştir. Özellikle haberîeraraştınhrken daha sağ- lıklı sonuçlara varabilmek ve doğru ha- beri kamuovuna ulaştırabılmek için ha- beı kavnağınınaçıklanmasını istemekbir tür "basınözgürlüğünü"zedelevıci kav- ram olarak kabul edilmıştır. O nedenle doğ- rudan haber kaynaklan. bilgi ve bulgu- cı ceza ile cezalandınlmaktadır. Gazete- cive verilmeven ve sadece "sorumlu \a- zı işleri müdürüne" verilen bu "sınırlı" hak bile. sonuçları bakımından vasanın tanıdığı bir teminat olmaktan uzak kal- maktadır. A\ rupa Insan Haklan ]Vlahkemesi''nin bir karan Avnca bu konuvla ılgılı olmak üzere Avrupa İn>an Haklan Mahkemesi'nın. en son kararlardan birisi "Goodvin" ka- randır. Stajyer gazeteci \\UliamGoodwin "The Engineer" adlı dergide çalışmaktadır. Tetra Limited Şirketi adlı şirketle ilgili bel- geyi çalan kişi. bu belgev i gazetecive ve- rir ve bu belgeye davalı "haber" yav ım- lanır. Şirket. gizlı bilgilerin çalındığı ıd- diasıvla gazetecivi "haber kaynağını" açıklamav a zorlar. tetra şirketi yüksek mah- kemeden çıkardığı bırkararla "yargıadı- nagerekfioJduğu" gerekçesiv le Gooclu in'in elindeki belgevi teslim etmesini ister. Belgeyi şirketten çalan kişinin yakalan- ması ve şirketin dava açabilmesine ola- nak sağlanması amacıyla "haber kayna- ğının"açıklanması istenmiştir. Gazeteci. TemvizMahkemesi'negider. Mahkeme. Goodvvin'in haber kav nağını açıklama- ya karsı çıkma konusundaki başvurusu- nu reddeder. Konuv u da İngiltere'nin en vüksek temviz mercii olan Uordlar Ka- marası'na gönderir. Lordlar Kamarası temviz başv urusunu reddeder Haber kav - nağının açıklanmasının gerekli olduğu- nu karara bağlar. Gazeteci v argıiama bo- yunca bu taleplen kabul etnıez. Sonuç- ta. 10 N'isan 1990 tanhınde 5000 sterlin para cezasına mahkûrn olur. 27 Eylül 1990tarihınde Avrupa Insan Haklan Ko- mısyonu'na başvuran Goodvvin'in tale- binı komisvon. "dostane" çözüme bağ- lamak ister. Sonuç alınamaz. Komisvon esas hakkındaki raporunu hazırlar. Rapor- da, Insan Haklan Sözleşmesi'nin 10. ma- desinın ıhlal edildığı 6 ret ovuna karşi- lık. 10 ov la kabul edılır. Komisvon kara- nndabazıuluslararasıkararlaradaatıfva- par. 18 Oeak 1994 tarihınde Av rupa Par- lamentosu Gazetecilerin Haber Kavnakla- rının Korunması konusunda kararalmiş- tır. (Av rupa Toplulugu Resmi Bültenleri No. C 44 34). Gazeteciler için bu tür ko- rumalar olmadığı takdirde. haber kav- naklannı kamuovunun bılgılendinlmesi için gerekli bilgılerı basina vernıekten kaçınacaklardır Böv le olduğu takdirde de basinın. kamuovunun çıkarlarını koru- ma rolü zedeleneeek. avrıca doğru bilgi- lenn gjzetelere aktarılmasi güçlesecek- tir. Demokratik bir toplumda. basın öz- gürlüğü açısından. haber kav naklannın ko- runmasının önemı göz önünde tutuldu- ğunda. bu kavnakları açıklatmava vöne- lik bırkararın "ifadeözgürlüğü" üzenn- de vapacağı olumsuz etkı. Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi'nin II). maddesine aykırıdır. Komisvon görüsünü. bövleee özetlemek olanaklıdır. Sonuçta konıı Av - rupa Insan Haklan Mahkemesf negelmiş.- tır. Mahkeme. Insıiltere'de ulusal mah- kcmenmaldığı "haberka>na- ğını açıklatma" karannın hak- lı gerekçesiv le. bugerekçev i uv- gulatma vöntemi arasında ma- kul bir oranlama olmadığı gö- riisüne varmıştır. Ayrıca mah- keme karannda belirtildiği se- kilde. gazeteci\ e haber kav na- ğını açıklatmak için demokra- tik toplum düzeni açısindan bir gereklılık de söz konusu olmadığıııdan 7 üvenin itirazı- na rağmen gazeteci lehine ka- rarvermıstır Sonuçta. gazete- cinin haber kav nağını açıkla- masına hükmedilmesini v e bu- nu vapmadığı için para ceza- sinaçarptınlmasını Insan Hak- lan Sözleşnıesi'nin 10. madde- sindeki ifade özgürlüğünün ıh- lali olarak dğerlendırmıstır. (Couııcıl Of Europe Europe- an Court Of Human Rıghts Case Of Goodvvin \'. the Uni- ted Kıngdom 16 1994 463 544 Judgment) Sonuç olarak: tanıklıktan çe- kinme hakkı gazetecilere ta- nınmalıdır. Haber kav nakları- nı açıklama zorıınluluklan bu- lunmamalı ve ellerindekı bıl- gı ve belgeleri teslim etnıeve zorlanma- malıdırlar. 4- Bilgi notları Sav cılargecikmcsindesakmca bulunan hallerde ve yargıç onav ını 24 saatte sun- mak kosiıluyla acele hallerde "toplat- ma" emrı verebilıvorlardı. Taslak ise bu vetkivı kaldırmaktadır. Toplatma karar- İarına ilke olarak karsı çıkmakla birlik- te. hıç olmazsa vargı denetimine bırakıl- ması olumlu bır adımdır. Avnca Ek 1. maddede yazılı bulunan "suç ihtiva eden me\kute \eya me\kute savıinıavan basılmış eserlerin basımında kullanılan makineler ile diğer basım alet- lerinin müsaderesine de karar \erilir" hükmü. taslak madde41 'deveralmamış- tır. Budüzenieme olumlu bir gelişmedır. Sonuçta matbaa sahıbine de avnca ceza verilmiş olmaktadır ki başkalannın ev lem- lcrınden sorumlu tutulmalan suç ve ce- zanın kısısellıği kuralınaavkındır. Tasarının 42. maddesine göre "kapat- ma" karan verebilmek için 5680 savılı vasanın Ek2. maddesi aksine. tasan mad- desınde sav ılan suçlardan mahkûmıvet ha- li veterli savılmamaktadır. Suç teşkıl eden vazınınyavımlandığı süreli vayın.ancak siıçun "tekerriir"ü halinde I günden on beş güne kadar kapatılabılecektir. Bu >o- nüvle ve "tekerrür" kabul edildiği için olunıludur. Öncelikle tasannın önerdiğı "para cezalan" çok vüksektır. Mutlaka veniden düzenlennıesı gerekmektedir. Aksı takdirde "\erelbasın"ölür ve Ana- dolıı başinı nefes alamaz. Hürriveti bağ- lavıcı cczalann kaldınlması olunıludur. Cevap ve düzeltme hakkı bakımından öııerilen vaklasim "etkinliğin" ve "işler- liğinsağlanmasıdır". Ancak bulunan yol. eski sistemin kabulü ile "sürelerin" kı- saltılmasi olmuştur. Avnca Basın Kanu- nu'nun bugünkü uyguİamasındaveralan cevap ve düzeltme hakkının da veniden gözdengeçinlmesigereklidir. Aynntılıbir çahşnıa vapma zorunluluğu vardır. Tasan, Medenı Kanun'un 24 A mad- desinin vürürlükten kaldınlmasını öner- mektedir. Öneri vennde ve haklıdır. Tasarının altıncı bölümü ".vajınilkele- ri" olarak hazırlanmış. \asada "ya\ın il- keleri" baslığı altında Basın Meslek İl- keleri'nindüzenlenmesı.gazetecilikmes- leğine vasa ile müdahale niteliğıni tasi- maktad'ır Basın Meslek İlkelen sonuç olarak "etik" değerler tasımaktadır. Bu ılkelerin vasa maddesi vapılması halin- de vasa koyucunun değisen görüş v e dü- şüncelerine göre Basın Meslek Ilkele- ri "ni v ev a yav ın ilkelerini" onun iradesi- ne bağlamak demektir. Savunulamaz. Ni- tekım tasarının 23. maddesinin düzen- lenmesinde görülen "kişilik haklannın" korunmasınavönelik madde. düşünülen amaca uygıın düşmemektedir. Aksine uvgulamada sorun varatacak nitelikte- dır. Avnı şekilde 25 a ile getinlen düzen- lenıede ve 25 e maddesi ile getirilen ço- cuklara ve gençlereyönelik düzenleme- lerde ver aIan tanımİar. muğlak vesinır- ları belli olmayan tanımlarla doludur. Kaldı ki TCK'nın 426 ilgili maddelerin- de düzenlenen fıillenn ve 1117 sayılı ya- sinın cezalandırdığı fiillerin ayrıca Ba.sın Kanunu'nataşınmasına gerek bulunma- maktadır. Gazetecive af mı var? Tasarının Geçicı Madde I hükmüne göre: "Bukanununvürürlüğegirdiğita- rihte 568(1 sav ılı Basın Kanunu'nda vazn lı suçlar sebebi>le verilip kesinleşen hür- riveti bağlavıcı cezalaıia. inla/ına başlan- mış hürmeti bağlav ıcı cezalann infa/ı durur." 5680 sayılı Basin Kanunu'nun ceza hükümlenni tasivan maddeleri arasında bulunan 23. 26. 28. 29 ve 32. maddeleri tamamen para cezasını ıçermektedir. Ha- pis ve para cezalarını gerektiren hüküm- leri ise 20. 21. 22. 24. 25. 30. 31. 33 ve 34. maddelendir. Ancak bu maddede yer alan hapis cezalannın asgari ve azami hadleri itibanyla bu cezalara mahkûm edilenler hakkında 647 sayılı kanunun paraya çev irnıe v e erteleme hükümleri ge- nellikle yargılanmaktadır. Bu nedenle 1996 \ ılı kasımayı bakımından bumad- delere'avkı^lıktan verilmiş hürriveti bağ- lav ıcı hapis cezası tehdidi altinda bulu- nan veya cezaev inde bulunup infazaşa- masında herhangi bır hükümlü de yok- tur. 5680 savılı Basın Kanunu dısında nesren işlenen suçlarla ilgili hükümler v e TCK ile diğer özel ceza hükümleri ta- sıvan özcl kanunlar bulunmaktadır. Ör- neğin. Terörle Mücadele Kanunu veva TCK'nin 312. maddesi gibi. Ancak mad- de merninden sanki bu maddev le nesiryo- luvla i^lenen suçlann bütününe vönelik bır ivilestirme ve hürnvetı bağlav ıcı ce- zaların kaldırıldığı vevaınfazınındurdu- rulduğu vönüııde vaıılış değerlendirme var- dır. Basın Kanunu ile ilgili olan bu hü- küm bövlecedeğerlendirilmelıdir. "Ba- sın Kanunu'nda yazılı suçlar" ile sınırlı olan böv le bir maddenin ısjerliği bulun- madığı gibı herhangi bır "af" nitelığı de v oktur. Bu arada düsünce ve ifade özgür- lüğü çerçevesinde Türkiye'ningündemi- ne oruran Terörle Mücadele \asası'nın aç- tığı sorunlan birvanabırakalım. Savın Zey- bek. tasan taslağının "de\rim" olduğu- nu savıuıuvor. \azgectik "deMİmden**. Sa- kın yapmasınlar. O zaman gazetecilenn başına bin türlü bela gelıvor. Yasal hak- lannı kısıtlamak ve>abirvesilevlekafa- iarını kırmak. fotoğraf makinelerinı. ka- meraları kırmak gibi. Ama "demokrasi adına~başkabirönerim var Varmısınız hapisteki IşıkYurtçu">udışan çıkaralım. Özgürlük tanıvalım. Hanı "devlet" güç- lü ve büvük >a. O beğendiğiniz ve sizi soke eden. rahatsız eden gazetelerde v ap- tığı "gazetecilik" ama sadece sorumlu vazı işleri müdürü olarak yaptığı "gaze- tecilik" görev ı nedenıv le hapiste olması- nı içinize sindirebiliyor musunuz? Vaz- geçtim devrim vapmanızdan gelin sade- ce demokrat olmak için hep bırlikte bir adım atalını. \'ar mısınız? BİTTİ Oğretmene sürgün İstanbul Haber Senisi - Bahçeliev ler Siyav uşpaşa tlköğretim Okulu öğretmenlerinden ve Eğitim-Sen İstanbul I No'lu Şube Yönetim Kurulu üvesi Salih Cnav eğitime katkı payı uygulamasına karşı çıktığı gerekçesiyle "sürgün" edildi. Eğitim-Sen İstanbul 1 No'lu Şube'den vapılan açıklamad'a. Bahçeliev ler Doğu Sanayi Çırakhk Eğitim Merkezi'ne "sürgün" edilen Ünav "a haksızlık yapıldığı beürtilerek uygulamanın antidemokratik olduğu bildirildi. Açıklamada sendikalarına üye ögretmenlere vönelik baskıların durdurulması istendi. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] 9 yaşlarında iki erkek çocuk gülümseyerek objektife bakı- yorlar. Sözünü ettiğim resim, dünkü Cumhuriyet gazetesinin dış haberler sayfasında yer alı- yordu. Fotoğrafın altındaki habere göre; Bangladeş'in başkenti Dakka'da dini eğitim veren med- resenin iki küçük öğrencisi oku!- dan kaçtıkları için cezalandırıl- mışlar. Yusuf ve Samir okulda ağır bir kalas parçasına zincir- li olarak yaşıyorlar. Öğretmen- lerı. ailerinin de izniyle öğrenci- lerın aylardır zincire vurulu ola- rak yaşadığını sıkılmadan anla- tıyorlar. Dakka'nın polıs yetkili- lerı, ailelerinin bu uygulamaya ızın vermelerı nedeniyle müda- hale edemediklerini söylüyorlar. Bangladeş nasıl bır ülke di- ye merak ediyorsanız bu fotoğ- rafa bakıp anlayabilirsiniz. Böy- le bir gaddarlığın hele okülda ya- pılabılmesı, gelişmış bır ınsa- nın havsalasının alamayacağı kadar mantık dışı. Uygulama dını bir okulda ger- Bangladeş Fotoğrafı... çekleştiriliyor. Öğretmenlersa- vunuyor. ailelerdestekliyor, po- lis ise müdahale etmiyor. inanı- lır gibi değil. Minicik çocuklara pranga vurmayı sanınm bu med- resenin yöneticilerı, dine ve şe- riata dayandırıyorlar. islamiyet eğitimi veren bir okulda zaten Allah'ın emirlerine aykın bir ış- lem yaşama geçirilebılir mi? Benim bu yazımı okuyan, Tür- kıye'deki islamcılar bunun şe- riatla bir ilgisinin bulunmadığı- nı söyleyebılirler, hatta Ku- ran'dan ömekler vererek islamın zulme karşı olduğunu kanıtla- maya çalışabilirler. Uygulama- nın islama uygun olup olmadı- ğı diye bır sorunum yok. Kafa- mı meşgul eden. bu tür gerilik- lerin İslamiyet adına yapılıyor olması. islamcılar. acaba dün- yanın birçok yerindeki geriliğin neden islamiyet adına ortaya çiKtığını hiç düşünüyorlar mı? ABD'Iİ âlimlerın. uzaya Kuran'ı okuyarak gittiğını söyleyen Er- bakan. aynı Kuran'ı okuyan is- lam ülkelerinin bundan çağdaş bir yorum çıkarmak yerine ço- cuklan prangaya vuımak. kadın- ların sokağa çıkmasını yasak- lamak, başı açık sokağa çıkan kadını öldürmek gibi sonuçlar çıkardığını hiç kendi kendine sormuyor mu? Erbakan uzaya giden ABD'li- lerin daha dini bütün Müslü- manlar olduğunu mu söylemek istiyor? Bangladeş tekilerin de bu durumda Müslüman sayıl- maması gerekir. Örneklerı ço- ğaltabilirız. Yoksa birçok iieri uygulamayı gerçekleştıren. en gelişmiş teknolojıyı ınsanlığın hizmetme sunan Japonlann. Amerikalıların. Avrupahların Müslüman olduğunu mu söy- lememiz gerekiyor? Bangladeş'tekı resim. esas olarak o ülkedeki geriliğin ne düzeyde olduğunu gösteriyor. Gelışmemış bır toplumda bu tür fotoğraflara çokça rastlaya- bilıriz. Bızlerı düşündürmesi ge- reken. neden bu uygulamalar is- lam adına yapılıyor? Neden ge- ri ülkeler. bır ınanç olarak isla- miyeti benimsıyorlar? Bangla- deş'tekı resmi Türkiye'ye uyar- larsak, islamiyet adına kadına dayak atılabıleceğini savunan bağnaz dın adamları, kadınla- rın göbeğine büyü yazan ho- calar çıkabilir. Çünku onlar da bütün bunları Allah adına yap- tıklarını söyleyerek cahil insan- ları ikna ediyorlar. Daha da ile- rı gidersek: heykele, resmegü- nah dıyen ve bu uğurda ciltler dolusu kıtaplar yazan bazı söz- de islam âlımleri de tabloyu ta- mamlarlar. Cumhuriyet Türki- yesi. demokratlaşarak Müslü- manlara da çağdaş bir yaşa- mın kapısını açabilır. Bangla- deş türü tabloların yanına ge- lişmış bir ülkenin resmi konabi- lir. Laiklik, gerçek bir demokra- sıyle geliştirilerek Müslümanla- ra bu şansı sağlayabilir. Sorun. sıyasi islamcıların bunu ne ka- dar istediklerınde düğümleni- yor. Onlar gerçekten, çağın ko- şullarına uygun bir değişimi ar- zu ediyorlar mı? Çok şüpheli, çünkü onlar da gıdalannı geri- likten alıyorlar. geri insanın umut- suzluğunu ve çaresızliğini sömü- rerek güç topluyorlar. Ayağı prangaya vurulmuş ço- cukları Türkiye'de çok az insa- na kabul ettirebilirsiniz. Ama in- sanların kendi akıllarıyla, de- neylerıyle, tarihsel ve bilimsel birikimleriyle yaratmaya çalış- tığı çağdaş bir dünyaya karşı. Allah 'ın emri diyerek birçok ge- rilıği kabul ettirebilirsiniz. Laik- lik dinsızliktir diyerek. yaratıl- mak istenen kamplaşmaya bir harç da sız koyabılirsiniz. Bangladeş hem çok uzak, hem de çok yakın. GLOBAL ERGİN YILDIZOĞLÜ Ölüm licareti Sigarayla kalp hastalıkları ve kanser arasındaki bağlantıyı. bulgulan bu sene 2 mayıs ve 16 ekim tarihlerinde yayımlanan iki araştırma kesin olarak kanıtladı (CNN 3 mayıs ve 17 ekim). Bu bulgularüze- rine, ABD'de sigara tüketimınde 15 yıldır zaten ya- şanan düşüş, şüphesiz daha da hızlanacaktır. BöyT lece. dünyada, yılda ortalama 3 milyona ulaşan, ge? lecek 30 yıl içinde de 10 milyona yükselmesi bek7 lenen (International Herald Tribune 18/11 /96) siga1 ra kaynaklı ölümlerde de bir azalma olabilir. Boşuna umutlanmayın! Bu ölümlerin büyük kıs- mı gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşecek. Bu ülı kelerdeyse sigara tüketimi, özellikle gençler ve ka-1 dınlar arasında çok canlı ve pıyasa hızla genişliyoc. ABD'de sigara tüketiminin gerilediği yıllarda. ABÖ şirketlerinin kârları artmaya devam etti. Kârların bu sene rekor düzeyde seyrettiği bildiriliyor. ABD sigara şirketleri bu başarılarını. 1980'den bû yana ıktidara gelen ABD hükümetlerinin dış ticaret polıtikasına, 1980'lerde uluslararası piyasalarda yaşanan/dayatılan serbestleşme ve dışa açılmâ sürecine borçlular. 1980'lerın başında, sigara üre- timi. gelişmekte olan ülkelerde. genellikle hâlâ dev- let tekelindeydi ve ithalatı yasaktı. GATT Anlaşma- sı çerçevesinde, ABD mallarına karşı ayrımcıhk uy- gulayan ülkelere uygulamak üzere 1974'te çıkar: dığı ticaret yasasının, ABD'ye misilleme uygulama yetkisi veren meşhur 301 no'lu maddesini hareke- te geçırerek ve siyasi baskı uygulayarak, ABD hü- kümetleri, özellikle Asya ülkelerinde. sigara üreti-1 mindeki (bu arada Türkiye'yi de hatırlamakta fay- da var) devlet tekelinı kırdılar. Sigaranın ithalatını ser- bestleştirdiler. Ancak sigara ticareti sorunu bir ül- kenin ekonomisınin dış rekabete açılmasını çok aşan bir boyuta sahip. Sigara tekelleri "birpiyasa1 ya nüfuz ettiklerinde orada sadece sigara satmı- yorlar, tüm piyasayı yeniden şekillendiriyoriar"; mü- zik, TV sinema. spor eşyaları gibi araçları kullana: rak "özellikle gençler ve kadınlar arasında yeni bir talep oluşturuyorlar". Üretimi devlet yaparken, si- gara tüketımini, teşvik etmeye gerek yoktu. Piya» sa ABD'Iİ şırketlere açılınca. sigara tüketimi bu se» fer özellikle. ABD'dekı satışların düşüşünden do-l layı oluşan kayıpları da karşılamak için, daha şid- detli bir şekilde teşvik edilir oldu. Bugün ABD si- gara şirketlerinin satışları 1980'lere göre 600 kez artmış durumda. Etkilerine gelince: 18 yaşında olan Çinli gençlerden 50 mılyonunun gelecekte sigara bağlantılı hastalıklardan öleceğine kesin gözüyle ba- kılıyor (Herald Trıbune). Japonya'da lise öğrencisi kızlar arasında sigara içme oranı bugün, annelerim den dört kez daha yüksek. Türkiye mi? Sayan mı var? Küreselleşmeye, özelleştirmeye devam... • • • Hutu milisler. Doğu Zaire'deki kamplardan, telaş içinde kaçarken. yok etmeye vakit bulamadıkların- dan, silah satışlarına ilışkin bazı gizli belgeler bası- nın eline geçti. Böylece MILTEC isimli bır Ingiliz şir- ketinin, Birleşmiş Milletler'in, soykırım karşısında, Haziran 1994'te Ruanda'da koyduğu ambargoya rağmen, Aralık 1994'te. soykınm sürerken, Hutu hü- kümetine israjl^ye Nijerya şirketleri ve havayoUafl aracılığı ile 5.5 mıfyon dolarlık el bombası, tabarn ca, tüfek ve mayın sattığı ortaya çıktı (Fiancial TT' mes 18/11/96). Televizyonlar olayın üzerinde gi : dince, Birleşmiş Milletler'in hazırladığı, ancak bazı güçlü ülkeleri rahatsız etmemek için yayımlamadı- ğı bir rapor da basına sızdı (BBC-1 Akşam Haber- leri-18/11/96). Rapora göre. Fransa, Ispanya ve italya (yanı bölgenın eski sömürgecileri) BM ambar- gosuna rağmen, savaşan taraflara silah satmaya devam etmişler. BM. ingiltere Gümrük Bakanlığı'na üç kere yö- nelttiği sorulara. hıçbir cevap alamamış. Hutu mi' lisler ise bu silahlar için gerekli parayı, sığınmach lara ek savaş vergısi koyarak sağlamışlar. Televiz- yonlarda sığınmacıların perişan halini gördük ve içinde olduklan açlığa ve yoksulluğa şahit olduk.' Peki bu vergiler için gerekli para nereden geldi der- sinız? Işte hikâye. burada müstehcen bır boyut ka- zanıyor artık. Milislerin baskısı karşısında sığınma- cılar. kendilerıne uluslararası gıda ve ilaç yardımı ola^ rak gelen malları satmak zorunda kalmışlar. Açlık- tan ve salgın hastalıktan ölmeye devam etmeleri- ne rağmen... MILTEC'e gelince: böyle bir şirket ar- tık yok. operasyonları gerçekleştirmek için paravan olarak kurulmuş ve sonra da kapatılmış. Uzmanlar ingiltere'deki kurumsal-mali altyapının bu tür işle- re uygun olduğuna işaret ediyorlar. MILTEC'in aN kasından saygın ısimler ve büyük şirketler çıkarsa hiç şaşmayın. Bu manzaraya, petrol şirketlerini (örneğin Shell'in Nijerya sabıkasını), suni gübre ve haşere ilacı şiri ketlerini, nükleer santralları vb. de ekleyebiliriz ra; hatlıkla. Ortaya çıkan manzara yine de çok eksiK kalır. Manzara belki eksik kalır, ama şu eski değişt de bır kere daha kanıtlamaya yeter sanınm: "Para1 nın biryüzünde kan lekesı var. ama sermayenın her tarafından kan damlıyor." Uluslararası Ceza j Mahkemesi girişimi Uluslararası Af Örgütü. dünyada işlenen suçlann faillerinın cezalandırılması için Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda "Lluslararası Ceza Mahkemesi" kurulmasi amacıv la gıriîinıde bulundu. Edınılen bilgive göre. daımi bir uluslararası ceza mahkemesinin Şili'dekı kavıplar. Irak'ta zulme uğraniış. kışiler. Kamboçva işkence merkezlen kurbanlan ve Ruanda'da soykınmda öldürülenlergıbı ınsan haklan ıhlallennın sorumlululannı engellevebileceği görüşünden hareketle başlatılan kampanyada. "l'lusal mahkemeİeri tamamlavan \e kontrol «lilnunıiş geniş çaplı insan haklan ihlalleri nedenivle varalanmış toplumlann varalannı sarabilecek uluslararası bir adalet sktemine ihti>aç olduğu" görü^üne ver verildi. " Suçlulann serbestçe dolaştığı sürece daha korkunç suçlann ıjlenmesine vol açtığı da belirtılen kampanyada. dünyada cezasız kalma kültürünün vok edilmesi , gerektiği vurgulandı. ', \'akın tarihin. insanlann dünvanın her tarafında " savaş suçları, sovkınm ve t sistematik tecavüz gibi ınsanlıga karşı işlenen j suçlar yapıldığını gösterdiği vurgulanan kampanyada. "Ama bunlar kaçınılmaz değildir. Bunlan planlavan kişiler, bu e> lemİerinden sorumludur. Suremberg ve Tok>o mahkemelerinden bu yana gecenvarımasırsüresince ' ulusal adli yetkililer sorumlulan araşnrma ve \argı önüne çıkarma konusunda başansızlığa uğramıştır. Bazen dev letin : otoritesi çökmüş. bazen de suçlular güç ve statü • kazanmıştır'denildi. J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle