Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 1996 ÇARŞAMBA
HABERLER
1982 Anayasası değişmeden iletişim özgürlüğü sağlanamaz
Gazeted Işık Yurtçu'ya özgürlük
vermeye gerçekten hazırmısınız?A\. FİkRET İLKİZ
B
asından Sorumlu Dev let Baka-
nı'nın "taslak taslağTnın basın
ıçın dört önemli özellıği \ar.
l - "De\letin ülkesi ve milletivle bölün-
mez bütıinlüğiine.milli egemenliğe, cum-
hurnerin variığı ve tenıel ilkelerine. milli
güvenliğe, kamu düzenine" aykın vavın
\apılması yasaklanmaktadır.
2- K-işilik haklanna aykın \a\ ınlar ile
çocuklar \e gençlere çeşitlı vav ınlardan
korumakamacıvla *ya>ınilkeleri'*nı \a-
saya taşımak v e buna paralel olarak "ce-
vap ve düzeltme" hakkına "etkinlik"
~işlerlikr
sağlamak için Basin Kaııu-
nu'nun IV. maddesini veniden düzenle-
mek istemiştir.
3-GazetecıIeringörev sırasındakar:?)-
laştıklan zorlukJan ortadan kaldınnak. bil-
giye ulaşma konusunda engelleri azalt-
mak \e gazetecilere haber kaynağmı açık-
lamanıa. haberle ılgili bilgi ve belgelen
teslim ermeme. tanıklıktan eekinme hak-
kını sağlamava çalısmıştır.
4- Eskı vasada veralan "hürrhetibağ-
layıcı" cezalan kaldırarak venne para ce-
zası getirnıek. tedbir voluv la vav ın dağı-
tımının engellenmesıni \e basım aietTe-
rinin müsaderesmı öngören hükünılerı
kaldırmak
Bu ilkeler çerçevesinde gazeteciler içın
ve bir başka deyışle basin "özgürlüğü"
için getinlen en "vararü" savıfacak hü-
kümler şunlardır:
1- Kamu görevlHerinin görevi
Tasarının 3. maddesıyle böv le bır ve-
nilik getirilmiş. Madde gerekçesinde ise
büyük kıtlesel olav larda gazetecilerin gö-
revlerini yaparken büv ük güçlülerle kar-
şılaştığı \e zaman zaman siddet ve sal-
dınlara hedef olduklan belırtilmiştır. Bu
durumda gazeteci hem göre\ ini vapma-
makta ve hem de engelîenmiş olmakia-
dır. Bu nedenle de bu maddev le. kamu
görevlilerinın. basın meıiMiplanna > ardım-
cı olması ve gereklı önlemlerin alınma-
sı amaçlanmıştır.
Ancak "kamu görev lileri" tanımına
kimlerginvorsa hemen açıkça tanımı _va-
pılmalıdır. Tasandakı gerekçeden "gii-
venlik güçleri" olduğu anlasılıvor Mad-
de bu biçimiyle ihtiyacı karşılamıvor.
Asıl hedef kamu görev lilerı vegü\enlik
gü'çlerinin basın yav ın mensuplannın ça-
lışmalannı kolav las.tirma.si değil. basın men-
supları çalışırken "çalışmalannı engel-
lenmemesi~dir. Basın mensuplan hangi
toplumsal olayda, nasıl birçalışma içın-
de olacağını olaylann özelliğine göre
kendıliğinden saptayabılmelıdrr. Önem-
li olan. toplumsal olaylar karş isinda "ka-
mu görevlilerinin" kendi göre\ lerinı yap-
tıklan sırada. görevlerini vapmak iste-
yen gazetecıleri engellememeleridir. An-
cak madem kı gazetecılenn göre\ gü-
venliğmin korunması \e kolaylaştmlma-
sı amaçlanmaktadır. o lıalde kamu göre\ -
lilerinın daha hassas \e dikkatlı davran-
masını beklemek gazetecinin hakkıdır.
Tasanda. kamu görevlilerinin "aksi-
ne'' davranışlan veya bu maddev le \ ük-
lenen sorumluluklarının "miieyyidesi"
göstenlmemistir. Cezasi vokrıır. Kamu
görev lileri basın mensuplannın çahşma-
lannı kolavlaştırmaz veya "önlem" al-
mazlarsa vaptırıını yoktur. Toplumsal
olaylarda her ıki tarafın da avkın dav-
ranmalan halinde sikâvet voluv la konu-
nun vargıya götürülmesi sorunu çöznie-
yecektır. Çünkü: suç işlediği ileri sürü-
len. kamu görevlisı veva dev let görev li-
si hakkındaki şıkâvet sonucunda yasal
prosedürünün tamamlanması uzun bir
süreçtır. O nedenle Memurin Muhakema-
tı Hakkında Kanun'da (Kabul tarihi 4 Şu-
bat 1329. Vayımlandığı gazete Takvımı
Vakayi: 24 Şubat 1329. sav ı 1751ı deği-
şiklikyapılması gerekecektir. Bu vasada
kabul edilen "yargıiama sürecinden ön-
cekievre"
t
\esonuçalıcıetkıli bırvolde-
mektir. Gazeteci için>asal vollaretkin ve
sonuç alıcı nitelik taşırken kamu görev-
lisi için sonuç almaktan uzak veetkin ol-
mayan bir vol tercih edilmiş olacaktır.
Bu nedenle kamu göre\ lilennin "yargı-
lanma"sürecı ile ilgilı vasaeski \eetkin
biryol olarak gözükmemektedir.
Tasandakı bu madde "temenni" ola-
rak kalmakta. ancak gazetecilerin görev
gü\enliklen bakımından ilk kez "hak"
olarak yasada bir madde bulunmasi fik-
ri gündeme gelmektedir. Denıek ki top-
lumsal olaylarda güvenlik güçlennin *ge-
neğinden fazla güç kullanarak"görev \ ap-
malannın kamuovuna gazeteciler kana-
lıvla şapılan haberlerle duyurulmuş, ol-
ması etkisinı göstermi^tir. Bu arada ga-
zetecilerin görev sirasında başlanna ge-
len mağdunvetlerinvarattığı tepkılerkar-
şısında ortav a çıkan sorunlann çözümlen-
mesı için atılan bır adım da olumlu kar-
şilanmalıdır.
Sonuç olarak bu düşünce desteklenme-
li ve madde veniden düzenlenmelidir.
Anıa Menuınn Muhakematı'na göre "yar-
gılanmalaniçin vasülprostHİürü" tamam-
lanaıı Metin Göktepeolavının sorumlu-
su olan emnivet görev lilerini vargılava-
cak -.AgırCeza Mahkemei*' bulmakta güç-
lük çekeıı bırülkeviz. "Fazlagüç kulîan-
ma~ nedenıvle "öldürülen," ama önce
duvardan dü^tüğü iddia edilen Metin
Göktepe'nın öiümüne neden olanlann. hâ-
lâ "makul sürede \argılanma"sı bekle-
nivor. Mahkeme \ar. yer bulunamıyor.
Mahkeme bulunsa bıle. yargılanan sa-
nıklarmahkemede vok...GazetecilerCe-
mıyetı"ni polis basıvor... Sonuç vok.
2- Kamu görevlilerinin bilgi
verme \ iikümlülüğii...
Tasannın 4. maddesindekı düzenleme-
ve doğrudan doğruva halkın bilgi edin-
nıe hak ve özgürlüğünün sağlanması
amaçlanmıştır. Avrıca 657
savılı vasanın 15,maddesin-
de bu amaçla değisiklik >a-
pılnıasi önerilmüjtir.
Ülkenıizde kamu yöneti-
mının en belırgin özelliği
merkezivetçılıktır. Bu mer-
kezi vapılanma "tekağızdan
konuşmavı" kural haline ge-
tirmi>tır. Dev let Memurları
Kanunu'nun 15. maddeside
bunu düzenlemi^jtir. Kamu
görev leri hakkında gazeteci-
lere bilgi ve demeç vermek
vasaktır. Gerekli "bilgj" il-
gili bakan vevaonun görev-
lendireceğı ki^i tarafından
venlecektir İldüzevindebu
görev valive düsmektedir.
Askeri konularda ise kendı
özel v asalannda düzenlenmis
kurallara göre "bilgi"akısı
gerçeklesinektedır.
657 sayılı vasa. emekli
olan bir memurun bilgisin-
de bulunan "bdge" gizli olur-
sa, açıklama vapmasını da ya-
saklamaktadır. Ceza Muha-
kenıeleri Usulü Kanunu'nun
49. maddesine göre dev let
memurlan. memurivetten
lanyla ilgili olarak gazetecilere "tanık-
lıktan" çekinme hakkının verilmesi ge-
rekır.
Örneğin bazı meslekler bakımından
yasal düzenlemelerde yapılmı>tır. Ceza
Muhakemeleri Usulü 'tasasrnın 48. mad-
desine göre avukatlar. doktorlar ve ebe-
lermeslek sırlan nedenıv le "tanıklıktan"
çekinebilırler. Gazeteciler dahıl. dığer
meslek mensuplannın böyle bır haklan
voktur. O\sa Federal Alman Ceza Mu-
hakemeleri Usulü Kanunu'nun 5İ. parag-
rafının 5. bendı. gazetecilerin tanıklıktan
çekinme haklan bulunduğuna ver ver-
mistır. Isv içre Ceza Kanunu'nun 27. mad-
desinde de gerek sorumlu müdür ve ge-
rekse basan v e v av ımlav an hakkında. ha-
ber "ka>nağı"nı ortav a çıkarmak için
usul kanunlarındaki zorlavıcı hükümle-
rin uygulanma>acağı açıkça belirtilnıis-
tir. Bizdekı uvgulama bakımından Ba.sın
Yasasının 16. maddesınde sınırlı olarak
sorumlu vazı iş.lerımüdürünetanınanbır
"hak" vardır. Müstear îsimle vazı vazan
veva imzasızolan vazı ve haberlerle. ka-
nkatürlerin kim tararindan vazıldığı ve-
va çizildiğini açıklamakla vükümlü de-
ğildir. Ancak bu durumda sorumlu vazı
işleri müdürü. vazıvı vazan veva karika-
türüçizengıbi "sorumlu" esersahibı sa-
\ ılmakta ve gerektiğinde eser salııbı gi-
bi kabul edilerek avnı hürriyetı baülavı-
Hazırtadıgı taslağı "devrim" dhe nitele>cn Bakan Le\ bck'c soruyo-
ruz: Işık N urtçu'nun sorumlu va/ı işleri müdürü olarak yaptığı "«a-
zetecilik" nedenıv le hapiste olmasını içini/e sindirebilhor musunuz?
çekildikten sonra bile bildiklerı "sırlar"
nedenıv letanık olarakdinlenemivor. Her
kademedeki sorumlular kimdir' Yorum
v e demeç olup olmadığı nasıl saptanacak-
tır? Pratıkte islerliğin sağlanması olanak-
sız gözükmekte. Ây nca sorun sadece 657
sav 111 v asadan kav naklanmamakta v e 15.
maddenin değistınlmesi veterli gözükme-
mektedir. Yönetim. hangi bilgilenn "giz-
li" olduğu konusunda genistakdir vetki-
sinesahiptir. Memurlarellerindeki "işler"
ve "dos>alar" hakkında "susma" vü-
kiimlülükleri buiunan kişilerdir. Madde
"temenni" maddesi olarak kalmaktadır.
Çünkü; basın mensuplannabövlebirbil-
gi verilmemesi halinde bu bilgiyi ver-
meven kamu görevlisini cezalandırıcı
müev \ ide v oktur
3- Gazetecilerin tanıklıktan
çekinme hakkı
Taslak gazetecilere tanıklıktan çekin-
me hakkı getinyor. Taslağın 20 madde-
sınin ibl bendinin son cümlesinde "^'a-
zı>ı veya haberi \azan haberkavnağınıaçtk-
lanıava zoıianamaz. haberle ilgili bulgu.
belge v e \erileri teslim etme>ebilir, haber-
le ilgili soruşturma »e kovıışturma sira-
sında tanıklıktan çekinme hakkına sa-
hiptir" denilivor.
Gazetecilerin "haberkaynaklan" var-
dır. Tanhsel süreç içinde "haberkavnak-
lannın" gizliliğine de önem venlmiştir.
Özellikle haberîeraraştınhrken daha sağ-
lıklı sonuçlara varabilmek ve doğru ha-
beri kamuovuna ulaştırabılmek için ha-
beı kavnağınınaçıklanmasını istemekbir
tür "basınözgürlüğünü"zedelevıci kav-
ram olarak kabul edilmıştır. O nedenle doğ-
rudan haber kaynaklan. bilgi ve bulgu-
cı ceza ile cezalandınlmaktadır. Gazete-
cive verilmeven ve sadece "sorumlu \a-
zı işleri müdürüne" verilen bu "sınırlı"
hak bile. sonuçları bakımından vasanın
tanıdığı bir teminat olmaktan uzak kal-
maktadır.
A\ rupa Insan Haklan
]Vlahkemesi''nin bir karan
Avnca bu konuvla ılgılı olmak üzere
Avrupa İn>an Haklan Mahkemesi'nın.
en son kararlardan birisi "Goodvin" ka-
randır.
Stajyer gazeteci \\UliamGoodwin "The
Engineer" adlı dergide çalışmaktadır.
Tetra Limited Şirketi adlı şirketle ilgili bel-
geyi çalan kişi. bu belgev i gazetecive ve-
rir ve bu belgeye davalı "haber" yav ım-
lanır. Şirket. gizlı bilgilerin çalındığı ıd-
diasıvla gazetecivi "haber kaynağını"
açıklamav a zorlar. tetra şirketi yüksek mah-
kemeden çıkardığı bırkararla "yargıadı-
nagerekfioJduğu" gerekçesiv le Gooclu in'in
elindeki belgevi teslim etmesini ister.
Belgeyi şirketten çalan kişinin yakalan-
ması ve şirketin dava açabilmesine ola-
nak sağlanması amacıyla "haber kayna-
ğının"açıklanması istenmiştir. Gazeteci.
TemvizMahkemesi'negider. Mahkeme.
Goodvvin'in haber kav nağını açıklama-
ya karsı çıkma konusundaki başvurusu-
nu reddeder. Konuv u da İngiltere'nin en
vüksek temviz mercii olan Uordlar Ka-
marası'na gönderir. Lordlar Kamarası
temviz başv urusunu reddeder Haber kav -
nağının açıklanmasının gerekli olduğu-
nu karara bağlar. Gazeteci v argıiama bo-
yunca bu taleplen kabul etnıez. Sonuç-
ta. 10 N'isan 1990 tanhınde 5000 sterlin
para cezasına mahkûrn olur. 27 Eylül
1990tarihınde Avrupa Insan Haklan Ko-
mısyonu'na başvuran Goodvvin'in tale-
binı komisvon. "dostane" çözüme bağ-
lamak ister. Sonuç alınamaz. Komisvon
esas hakkındaki raporunu hazırlar. Rapor-
da, Insan Haklan Sözleşmesi'nin 10. ma-
desinın ıhlal edildığı 6 ret ovuna karşi-
lık. 10 ov la kabul edılır. Komisvon kara-
nndabazıuluslararasıkararlaradaatıfva-
par. 18 Oeak 1994 tarihınde Av rupa Par-
lamentosu Gazetecilerin Haber Kavnakla-
rının Korunması konusunda kararalmiş-
tır. (Av rupa Toplulugu Resmi Bültenleri
No. C 44 34). Gazeteciler için bu tür ko-
rumalar olmadığı takdirde. haber kav-
naklannı kamuovunun bılgılendinlmesi
için gerekli bilgılerı basina vernıekten
kaçınacaklardır Böv le olduğu takdirde de
basinın. kamuovunun çıkarlarını koru-
ma rolü zedeleneeek. avrıca doğru bilgi-
lenn gjzetelere aktarılmasi güçlesecek-
tir. Demokratik bir toplumda. basın öz-
gürlüğü açısından. haber kav naklannın ko-
runmasının önemı göz önünde tutuldu-
ğunda. bu kavnakları açıklatmava vöne-
lik bırkararın "ifadeözgürlüğü" üzenn-
de vapacağı olumsuz etkı. Avrupa Insan
Haklan Sözleşmesi'nin II). maddesine
aykırıdır. Komisvon görüsünü. bövleee
özetlemek olanaklıdır. Sonuçta konıı Av -
rupa Insan Haklan Mahkemesf negelmiş.-
tır. Mahkeme. Insıiltere'de ulusal mah-
kcmenmaldığı "haberka>na-
ğını açıklatma" karannın hak-
lı gerekçesiv le. bugerekçev i uv-
gulatma vöntemi arasında ma-
kul bir oranlama olmadığı gö-
riisüne varmıştır. Ayrıca mah-
keme karannda belirtildiği se-
kilde. gazeteci\ e haber kav na-
ğını açıklatmak için demokra-
tik toplum düzeni açısindan
bir gereklılık de söz konusu
olmadığıııdan 7 üvenin itirazı-
na rağmen gazeteci lehine ka-
rarvermıstır Sonuçta. gazete-
cinin haber kav nağını açıkla-
masına hükmedilmesini v e bu-
nu vapmadığı için para ceza-
sinaçarptınlmasını Insan Hak-
lan Sözleşnıesi'nin 10. madde-
sindeki ifade özgürlüğünün ıh-
lali olarak dğerlendırmıstır.
(Couııcıl Of Europe Europe-
an Court Of Human Rıghts
Case Of Goodvvin \'. the Uni-
ted Kıngdom 16 1994 463 544
Judgment)
Sonuç olarak: tanıklıktan çe-
kinme hakkı gazetecilere ta-
nınmalıdır. Haber kav nakları-
nı açıklama zorıınluluklan bu-
lunmamalı ve ellerindekı bıl-
gı ve belgeleri teslim etnıeve zorlanma-
malıdırlar.
4- Bilgi notları
Sav cılargecikmcsindesakmca bulunan
hallerde ve yargıç onav ını 24 saatte sun-
mak kosiıluyla acele hallerde "toplat-
ma" emrı verebilıvorlardı. Taslak ise bu
vetkivı kaldırmaktadır. Toplatma karar-
İarına ilke olarak karsı çıkmakla birlik-
te. hıç olmazsa vargı denetimine bırakıl-
ması olumlu bır adımdır.
Avnca Ek 1. maddede yazılı bulunan
"suç ihtiva eden me\kute \eya me\kute
savıinıavan basılmış eserlerin basımında
kullanılan makineler ile diğer basım alet-
lerinin müsaderesine de karar \erilir"
hükmü. taslak madde41 'deveralmamış-
tır. Budüzenieme olumlu bir gelişmedır.
Sonuçta matbaa sahıbine de avnca ceza
verilmiş olmaktadır ki başkalannın ev lem-
lcrınden sorumlu tutulmalan suç ve ce-
zanın kısısellıği kuralınaavkındır.
Tasarının 42. maddesine göre "kapat-
ma" karan verebilmek için 5680 savılı
vasanın Ek2. maddesi aksine. tasan mad-
desınde sav ılan suçlardan mahkûmıvet ha-
li veterli savılmamaktadır. Suç teşkıl eden
vazınınyavımlandığı süreli vayın.ancak
siıçun "tekerriir"ü halinde I günden on
beş güne kadar kapatılabılecektir. Bu >o-
nüvle ve "tekerrür" kabul edildiği için
olunıludur. Öncelikle tasannın önerdiğı
"para cezalan" çok vüksektır. Mutlaka
veniden düzenlennıesı gerekmektedir.
Aksı takdirde "\erelbasın"ölür ve Ana-
dolıı başinı nefes alamaz. Hürriveti bağ-
lavıcı cczalann kaldınlması olunıludur.
Cevap ve düzeltme hakkı bakımından
öııerilen vaklasim "etkinliğin" ve "işler-
liğinsağlanmasıdır". Ancak bulunan yol.
eski sistemin kabulü ile "sürelerin" kı-
saltılmasi olmuştur. Avnca Basın Kanu-
nu'nun bugünkü uyguİamasındaveralan
cevap ve düzeltme hakkının da veniden
gözdengeçinlmesigereklidir. Aynntılıbir
çahşnıa vapma zorunluluğu vardır.
Tasan, Medenı Kanun'un 24 A mad-
desinin vürürlükten kaldınlmasını öner-
mektedir. Öneri vennde ve haklıdır.
Tasarının altıncı bölümü ".vajınilkele-
ri" olarak hazırlanmış. \asada "ya\ın il-
keleri" baslığı altında Basın Meslek İl-
keleri'nindüzenlenmesı.gazetecilikmes-
leğine vasa ile müdahale niteliğıni tasi-
maktad'ır Basın Meslek İlkelen sonuç
olarak "etik" değerler tasımaktadır. Bu
ılkelerin vasa maddesi vapılması halin-
de vasa koyucunun değisen görüş v e dü-
şüncelerine göre Basın Meslek Ilkele-
ri "ni v ev a yav ın ilkelerini" onun iradesi-
ne bağlamak demektir. Savunulamaz. Ni-
tekım tasarının 23. maddesinin düzen-
lenmesinde görülen "kişilik haklannın"
korunmasınavönelik madde. düşünülen
amaca uygıın düşmemektedir. Aksine
uvgulamada sorun varatacak nitelikte-
dır. Avnı şekilde 25 a ile getinlen düzen-
lenıede ve 25 e maddesi ile getirilen ço-
cuklara ve gençlereyönelik düzenleme-
lerde ver aIan tanımİar. muğlak vesinır-
ları belli olmayan tanımlarla doludur.
Kaldı ki TCK'nın 426 ilgili maddelerin-
de düzenlenen fıillenn ve 1117 sayılı ya-
sinın cezalandırdığı fiillerin ayrıca Ba.sın
Kanunu'nataşınmasına gerek bulunma-
maktadır.
Gazetecive af mı var?
Tasarının Geçicı Madde I hükmüne
göre: "Bukanununvürürlüğegirdiğita-
rihte 568(1 sav ılı Basın Kanunu'nda vazn
lı suçlar sebebi>le verilip kesinleşen hür-
riveti bağlavıcı cezalaıia. inla/ına başlan-
mış hürmeti bağlav ıcı cezalann infa/ı
durur."
5680 sayılı Basin Kanunu'nun ceza
hükümlenni tasivan maddeleri arasında
bulunan 23. 26. 28. 29 ve 32. maddeleri
tamamen para cezasını ıçermektedir. Ha-
pis ve para cezalarını gerektiren hüküm-
leri ise 20. 21. 22. 24. 25. 30. 31. 33 ve
34. maddelendir. Ancak bu maddede yer
alan hapis cezalannın asgari ve azami
hadleri itibanyla bu cezalara mahkûm
edilenler hakkında 647 sayılı kanunun
paraya çev irnıe v e erteleme hükümleri ge-
nellikle yargılanmaktadır. Bu nedenle
1996 \ ılı kasımayı bakımından bumad-
delere'avkı^lıktan verilmiş hürriveti bağ-
lav ıcı hapis cezası tehdidi altinda bulu-
nan veya cezaev inde bulunup infazaşa-
masında herhangi bır hükümlü de yok-
tur. 5680 savılı Basın Kanunu dısında
nesren işlenen suçlarla ilgili hükümler
v e TCK ile diğer özel ceza hükümleri ta-
sıvan özcl kanunlar bulunmaktadır. Ör-
neğin. Terörle Mücadele Kanunu veva
TCK'nin 312. maddesi gibi. Ancak mad-
de merninden sanki bu maddev le nesiryo-
luvla i^lenen suçlann bütününe vönelik
bır ivilestirme ve hürnvetı bağlav ıcı ce-
zaların kaldırıldığı vevaınfazınındurdu-
rulduğu vönüııde vaıılış değerlendirme var-
dır. Basın Kanunu ile ilgili olan bu hü-
küm bövlecedeğerlendirilmelıdir. "Ba-
sın Kanunu'nda yazılı suçlar" ile sınırlı
olan böv le bir maddenin ısjerliği bulun-
madığı gibı herhangi bır "af" nitelığı de
v oktur. Bu arada düsünce ve ifade özgür-
lüğü çerçevesinde Türkiye'ningündemi-
ne oruran Terörle Mücadele \asası'nın aç-
tığı sorunlan birvanabırakalım. Savın Zey-
bek. tasan taslağının "de\rim" olduğu-
nu savıuıuvor. \azgectik "deMİmden**. Sa-
kın yapmasınlar. O zaman gazetecilenn
başına bin türlü bela gelıvor. Yasal hak-
lannı kısıtlamak ve>abirvesilevlekafa-
iarını kırmak. fotoğraf makinelerinı. ka-
meraları kırmak gibi. Ama "demokrasi
adına~başkabirönerim var Varmısınız
hapisteki IşıkYurtçu">udışan çıkaralım.
Özgürlük tanıvalım. Hanı "devlet" güç-
lü ve büvük >a. O beğendiğiniz ve sizi
soke eden. rahatsız eden gazetelerde v ap-
tığı "gazetecilik" ama sadece sorumlu
vazı işleri müdürü olarak yaptığı "gaze-
tecilik" görev ı nedenıv le hapiste olması-
nı içinize sindirebiliyor musunuz? Vaz-
geçtim devrim vapmanızdan gelin sade-
ce demokrat olmak için hep bırlikte bir
adım atalını. \'ar mısınız?
BİTTİ
Oğretmene
sürgün
İstanbul Haber Senisi -
Bahçeliev ler Siyav uşpaşa
tlköğretim Okulu
öğretmenlerinden ve
Eğitim-Sen İstanbul I
No'lu Şube Yönetim
Kurulu üvesi Salih Cnav
eğitime katkı payı
uygulamasına karşı çıktığı
gerekçesiyle "sürgün"
edildi. Eğitim-Sen
İstanbul 1 No'lu
Şube'den vapılan
açıklamad'a.
Bahçeliev ler Doğu
Sanayi Çırakhk Eğitim
Merkezi'ne "sürgün"
edilen Ünav "a haksızlık
yapıldığı beürtilerek
uygulamanın
antidemokratik olduğu
bildirildi.
Açıklamada sendikalarına
üye ögretmenlere vönelik
baskıların durdurulması
istendi.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
9 yaşlarında iki erkek çocuk
gülümseyerek objektife bakı-
yorlar. Sözünü ettiğim resim,
dünkü Cumhuriyet gazetesinin
dış haberler sayfasında yer alı-
yordu.
Fotoğrafın altındaki habere
göre; Bangladeş'in başkenti
Dakka'da dini eğitim veren med-
resenin iki küçük öğrencisi oku!-
dan kaçtıkları için cezalandırıl-
mışlar. Yusuf ve Samir okulda
ağır bir kalas parçasına zincir-
li olarak yaşıyorlar. Öğretmen-
lerı. ailerinin de izniyle öğrenci-
lerın aylardır zincire vurulu ola-
rak yaşadığını sıkılmadan anla-
tıyorlar. Dakka'nın polıs yetkili-
lerı, ailelerinin bu uygulamaya
ızın vermelerı nedeniyle müda-
hale edemediklerini söylüyorlar.
Bangladeş nasıl bır ülke di-
ye merak ediyorsanız bu fotoğ-
rafa bakıp anlayabilirsiniz. Böy-
le bir gaddarlığın hele okülda ya-
pılabılmesı, gelişmış bır ınsa-
nın havsalasının alamayacağı
kadar mantık dışı.
Uygulama dını bir okulda ger-
Bangladeş Fotoğrafı...
çekleştiriliyor. Öğretmenlersa-
vunuyor. ailelerdestekliyor, po-
lis ise müdahale etmiyor. inanı-
lır gibi değil. Minicik çocuklara
pranga vurmayı sanınm bu med-
resenin yöneticilerı, dine ve şe-
riata dayandırıyorlar. islamiyet
eğitimi veren bir okulda zaten
Allah'ın emirlerine aykın bir ış-
lem yaşama geçirilebılir mi?
Benim bu yazımı okuyan, Tür-
kıye'deki islamcılar bunun şe-
riatla bir ilgisinin bulunmadığı-
nı söyleyebılirler, hatta Ku-
ran'dan ömekler vererek islamın
zulme karşı olduğunu kanıtla-
maya çalışabilirler. Uygulama-
nın islama uygun olup olmadı-
ğı diye bır sorunum yok. Kafa-
mı meşgul eden. bu tür gerilik-
lerin İslamiyet adına yapılıyor
olması. islamcılar. acaba dün-
yanın birçok yerindeki geriliğin
neden islamiyet adına ortaya
çiKtığını hiç düşünüyorlar mı?
ABD'Iİ âlimlerın. uzaya Kuran'ı
okuyarak gittiğını söyleyen Er-
bakan. aynı Kuran'ı okuyan is-
lam ülkelerinin bundan çağdaş
bir yorum çıkarmak yerine ço-
cuklan prangaya vuımak. kadın-
ların sokağa çıkmasını yasak-
lamak, başı açık sokağa çıkan
kadını öldürmek gibi sonuçlar
çıkardığını hiç kendi kendine
sormuyor mu?
Erbakan uzaya giden ABD'li-
lerin daha dini bütün Müslü-
manlar olduğunu mu söylemek
istiyor? Bangladeş tekilerin de
bu durumda Müslüman sayıl-
maması gerekir. Örneklerı ço-
ğaltabilirız. Yoksa birçok iieri
uygulamayı gerçekleştıren. en
gelişmiş teknolojıyı ınsanlığın
hizmetme sunan Japonlann.
Amerikalıların. Avrupahların
Müslüman olduğunu mu söy-
lememiz gerekiyor?
Bangladeş'tekı resim. esas
olarak o ülkedeki geriliğin ne
düzeyde olduğunu gösteriyor.
Gelışmemış bır toplumda bu
tür fotoğraflara çokça rastlaya-
bilıriz. Bızlerı düşündürmesi ge-
reken. neden bu uygulamalar is-
lam adına yapılıyor? Neden ge-
ri ülkeler. bır ınanç olarak isla-
miyeti benimsıyorlar? Bangla-
deş'tekı resmi Türkiye'ye uyar-
larsak, islamiyet adına kadına
dayak atılabıleceğini savunan
bağnaz dın adamları, kadınla-
rın göbeğine büyü yazan ho-
calar çıkabilir. Çünku onlar da
bütün bunları Allah adına yap-
tıklarını söyleyerek cahil insan-
ları ikna ediyorlar. Daha da ile-
rı gidersek: heykele, resmegü-
nah dıyen ve bu uğurda ciltler
dolusu kıtaplar yazan bazı söz-
de islam âlımleri de tabloyu ta-
mamlarlar. Cumhuriyet Türki-
yesi. demokratlaşarak Müslü-
manlara da çağdaş bir yaşa-
mın kapısını açabilır. Bangla-
deş türü tabloların yanına ge-
lişmış bir ülkenin resmi konabi-
lir. Laiklik, gerçek bir demokra-
sıyle geliştirilerek Müslümanla-
ra bu şansı sağlayabilir. Sorun.
sıyasi islamcıların bunu ne ka-
dar istediklerınde düğümleni-
yor. Onlar gerçekten, çağın ko-
şullarına uygun bir değişimi ar-
zu ediyorlar mı? Çok şüpheli,
çünkü onlar da gıdalannı geri-
likten alıyorlar. geri insanın umut-
suzluğunu ve çaresızliğini sömü-
rerek güç topluyorlar.
Ayağı prangaya vurulmuş ço-
cukları Türkiye'de çok az insa-
na kabul ettirebilirsiniz. Ama in-
sanların kendi akıllarıyla, de-
neylerıyle, tarihsel ve bilimsel
birikimleriyle yaratmaya çalış-
tığı çağdaş bir dünyaya karşı.
Allah 'ın emri diyerek birçok ge-
rilıği kabul ettirebilirsiniz. Laik-
lik dinsızliktir diyerek. yaratıl-
mak istenen kamplaşmaya bir
harç da sız koyabılirsiniz.
Bangladeş hem çok uzak,
hem de çok yakın.
GLOBAL
ERGİN YILDIZOĞLÜ
Ölüm licareti
Sigarayla kalp hastalıkları ve kanser arasındaki
bağlantıyı. bulgulan bu sene 2 mayıs ve 16 ekim
tarihlerinde yayımlanan iki araştırma kesin olarak
kanıtladı (CNN 3 mayıs ve 17 ekim). Bu bulgularüze-
rine, ABD'de sigara tüketimınde 15 yıldır zaten ya-
şanan düşüş, şüphesiz daha da hızlanacaktır. BöyT
lece. dünyada, yılda ortalama 3 milyona ulaşan, ge?
lecek 30 yıl içinde de 10 milyona yükselmesi bek7
lenen (International Herald Tribune 18/11 /96) siga1
ra kaynaklı ölümlerde de bir azalma olabilir.
Boşuna umutlanmayın! Bu ölümlerin büyük kıs-
mı gelişmekte olan ülkelerde gerçekleşecek. Bu ülı
kelerdeyse sigara tüketimi, özellikle gençler ve ka-1
dınlar arasında çok canlı ve pıyasa hızla genişliyoc.
ABD'de sigara tüketiminin gerilediği yıllarda. ABÖ
şirketlerinin kârları artmaya devam etti. Kârların bu
sene rekor düzeyde seyrettiği bildiriliyor.
ABD sigara şirketleri bu başarılarını. 1980'den bû
yana ıktidara gelen ABD hükümetlerinin dış ticaret
polıtikasına, 1980'lerde uluslararası piyasalarda
yaşanan/dayatılan serbestleşme ve dışa açılmâ
sürecine borçlular. 1980'lerın başında, sigara üre-
timi. gelişmekte olan ülkelerde. genellikle hâlâ dev-
let tekelindeydi ve ithalatı yasaktı. GATT Anlaşma-
sı çerçevesinde, ABD mallarına karşı ayrımcıhk uy-
gulayan ülkelere uygulamak üzere 1974'te çıkar:
dığı ticaret yasasının, ABD'ye misilleme uygulama
yetkisi veren meşhur 301 no'lu maddesini hareke-
te geçırerek ve siyasi baskı uygulayarak, ABD hü-
kümetleri, özellikle Asya ülkelerinde. sigara üreti-1
mindeki (bu arada Türkiye'yi de hatırlamakta fay-
da var) devlet tekelinı kırdılar. Sigaranın ithalatını ser-
bestleştirdiler. Ancak sigara ticareti sorunu bir ül-
kenin ekonomisınin dış rekabete açılmasını çok
aşan bir boyuta sahip. Sigara tekelleri "birpiyasa1
ya nüfuz ettiklerinde orada sadece sigara satmı-
yorlar, tüm piyasayı yeniden şekillendiriyoriar"; mü-
zik, TV sinema. spor eşyaları gibi araçları kullana:
rak "özellikle gençler ve kadınlar arasında yeni bir
talep oluşturuyorlar". Üretimi devlet yaparken, si-
gara tüketımini, teşvik etmeye gerek yoktu. Piya»
sa ABD'Iİ şırketlere açılınca. sigara tüketimi bu se»
fer özellikle. ABD'dekı satışların düşüşünden do-l
layı oluşan kayıpları da karşılamak için, daha şid-
detli bir şekilde teşvik edilir oldu. Bugün ABD si-
gara şirketlerinin satışları 1980'lere göre 600 kez
artmış durumda. Etkilerine gelince: 18 yaşında olan
Çinli gençlerden 50 mılyonunun gelecekte sigara
bağlantılı hastalıklardan öleceğine kesin gözüyle ba-
kılıyor (Herald Trıbune). Japonya'da lise öğrencisi
kızlar arasında sigara içme oranı bugün, annelerim
den dört kez daha yüksek. Türkiye mi? Sayan mı
var? Küreselleşmeye, özelleştirmeye devam...
• • •
Hutu milisler. Doğu Zaire'deki kamplardan, telaş
içinde kaçarken. yok etmeye vakit bulamadıkların-
dan, silah satışlarına ilışkin bazı gizli belgeler bası-
nın eline geçti. Böylece MILTEC isimli bır Ingiliz şir-
ketinin, Birleşmiş Milletler'in, soykırım karşısında,
Haziran 1994'te Ruanda'da koyduğu ambargoya
rağmen, Aralık 1994'te. soykınm sürerken, Hutu hü-
kümetine israjl^ye Nijerya şirketleri ve havayoUafl
aracılığı ile 5.5 mıfyon dolarlık el bombası, tabarn
ca, tüfek ve mayın sattığı ortaya çıktı (Fiancial TT'
mes 18/11/96). Televizyonlar olayın üzerinde gi
:
dince, Birleşmiş Milletler'in hazırladığı, ancak bazı
güçlü ülkeleri rahatsız etmemek için yayımlamadı-
ğı bir rapor da basına sızdı (BBC-1 Akşam Haber-
leri-18/11/96). Rapora göre. Fransa, Ispanya ve
italya (yanı bölgenın eski sömürgecileri) BM ambar-
gosuna rağmen, savaşan taraflara silah satmaya
devam etmişler.
BM. ingiltere Gümrük Bakanlığı'na üç kere yö-
nelttiği sorulara. hıçbir cevap alamamış. Hutu mi'
lisler ise bu silahlar için gerekli parayı, sığınmach
lara ek savaş vergısi koyarak sağlamışlar. Televiz-
yonlarda sığınmacıların perişan halini gördük ve
içinde olduklan açlığa ve yoksulluğa şahit olduk.'
Peki bu vergiler için gerekli para nereden geldi der-
sinız? Işte hikâye. burada müstehcen bır boyut ka-
zanıyor artık. Milislerin baskısı karşısında sığınma-
cılar. kendilerıne uluslararası gıda ve ilaç yardımı ola^
rak gelen malları satmak zorunda kalmışlar. Açlık-
tan ve salgın hastalıktan ölmeye devam etmeleri-
ne rağmen... MILTEC'e gelince: böyle bir şirket ar-
tık yok. operasyonları gerçekleştirmek için paravan
olarak kurulmuş ve sonra da kapatılmış. Uzmanlar
ingiltere'deki kurumsal-mali altyapının bu tür işle-
re uygun olduğuna işaret ediyorlar. MILTEC'in aN
kasından saygın ısimler ve büyük şirketler çıkarsa
hiç şaşmayın.
Bu manzaraya, petrol şirketlerini (örneğin Shell'in
Nijerya sabıkasını), suni gübre ve haşere ilacı şiri
ketlerini, nükleer santralları vb. de ekleyebiliriz ra;
hatlıkla. Ortaya çıkan manzara yine de çok eksiK
kalır. Manzara belki eksik kalır, ama şu eski değişt
de bır kere daha kanıtlamaya yeter sanınm: "Para1
nın biryüzünde kan lekesı var. ama sermayenın her
tarafından kan damlıyor."
Uluslararası Ceza j
Mahkemesi girişimi
Uluslararası Af Örgütü.
dünyada işlenen suçlann
faillerinın cezalandırılması
için Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu'nda
"Lluslararası Ceza
Mahkemesi" kurulmasi
amacıv la gıriîinıde
bulundu. Edınılen bilgive
göre. daımi bir uluslararası
ceza mahkemesinin
Şili'dekı kavıplar. Irak'ta
zulme uğraniış. kışiler.
Kamboçva işkence
merkezlen kurbanlan ve
Ruanda'da soykınmda
öldürülenlergıbı ınsan
haklan ıhlallennın
sorumlululannı
engellevebileceği
görüşünden hareketle
başlatılan kampanyada.
"l'lusal mahkemeİeri
tamamlavan \e kontrol
«lilnunıiş geniş çaplı insan
haklan ihlalleri nedenivle
varalanmış toplumlann
varalannı sarabilecek
uluslararası bir adalet
sktemine ihti>aç olduğu"
görü^üne ver verildi. "
Suçlulann serbestçe
dolaştığı sürece daha
korkunç suçlann
ıjlenmesine vol açtığı da
belirtılen kampanyada.
dünyada cezasız kalma
kültürünün vok edilmesi ,
gerektiği vurgulandı. ',
\'akın tarihin. insanlann
dünvanın her tarafında "
savaş suçları, sovkınm ve t
sistematik tecavüz gibi
ınsanlıga karşı işlenen j
suçlar yapıldığını
gösterdiği vurgulanan
kampanyada. "Ama bunlar
kaçınılmaz değildir. Bunlan
planlavan kişiler, bu
e> lemİerinden sorumludur.
Suremberg ve Tok>o
mahkemelerinden bu yana
gecenvarımasırsüresince '
ulusal adli yetkililer
sorumlulan araşnrma ve
\argı önüne çıkarma
konusunda başansızlığa
uğramıştır. Bazen dev letin :
otoritesi çökmüş. bazen de
suçlular güç ve statü •
kazanmıştır'denildi.
J