06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16KASİM 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 -40.Londra Film Festivali'nde farklı ülkelerden değişik bakışlarla kısa ömürlü köprüler kuruluyor Baş döndürücü bir yolcuhıkW> Kırkıncı yaşını kutlayan festival bu yıl yine ülkeler. kültürler, görüş birliklerı ve aynlıklan arasında kısa ömürlü bile olsa lcöprüler kurmayı amaçlamış. 7 kasımda başlayan festival 24 fctasımda Amenkalı yönetmen Bob Rafelson'un Jack Nicholson. IMichael Caine ve Judy Davis gibi ünlüleri bir araya getirdiği "Kan ve Şarap"' filmiyle son buluyor. Ö N C L DÖYMEZ - COLİN LONDRA - Yaşlı genç. yerli yabancı ağına düşeni direr.işsiz büyüleyen bir kenrir Londra. Kalabalığın, itiş kakışın, tiyaro afişlerinin. sınemaafişlennin. ga- leri afişlennin. ucuz seks afişlerinin ara- sandân adım başı karşınıza çıkan döner- ciler. kebapcılar. pizzacılar. Çın mahal- leler. Hint mahalleleri. Karayip mahal- lelen diğer evrenlerden kopupgitmeni- z £ yeter de artar bile. Kasım aylannda gerçekleşen Londra Film Festi\ali ise sanki bir katalizör gö- revi Lstlenmiş. Ingiliz Film Enstiıüsü ta- rafından düzenlenen bu ola> iki haftayı aşkın bir süre baş döndürücü bir yolcu- luk sunar istekliye. Kırkıncı yaşını kutlayan festi\al bu y ıl y îneûlkeler. kültürler, görüşbirlikleri \e aynlıklan arasında kısa ömürlü bile ol- sa köprüler kurmayı amaçlamış. Örneğin EveningStandart gala bölümünde Ken Loach'ın son filmı "Carla'nınÖyküsü" Glasgovv dan alıp Nıkaragua'ya götürü- yorbızi. Hemen herfilmi kesin bir poli- tik çizgi güden militan yönetmen Loach. Ispanvol içsavaşını konualdığı bol ödül- lü "İlke ve Özgürlük"ün ardından Is- koçyalı otobiis şotorü George ile sığın- macı genç kadın Carla arasında bir rast- lantı sonucu kıvılcımlanan duyguları Sandinistanın Amenkan güçlerıne karşı verdiği savaşıma koşut olarak gelıştiri- yor. Loach'ın "RifFRafP filmi ile adını duyuran ve son zamanlarda Dannv Boy- le'un "Trainspotting" filmindeki rolüy- le de ün yapan Robert Carh le'irı baş er- kek oyuncu rolündeki başarısına da ay- rıca değinmek gerekir. ABD'den ilginç bir film Yine bu bölümde özel bir gala. Kana- dalı yönetmen David Cronenberg'in "Crash" filmi. Bu filme Cannesda özel birödül verilmesi büyük tartışmalara v- ol açmıştı. Daha öncekı filmi "Çıplak Öğle YemeğTnde olduğu gibi Cronen- berg yine beyazperdeye aktanlmasi çok zor bir 'cult' romanı ele almiş. J.G. Bal- lard'ın vaşamöyküsü biçıminde yazdığı romanda kahraman \e güzel karısı. ate- şı sönmüş ilişkilerini canlandırabilmek için garıp oyunlar ov narlar. Örneğin ara- ba kazalan onlan cinsel açıdan müthiş ıs- teklendirecektir. Filmin ızlev icıye sun- duğu bu alışılmışın çok dışında erotiz- min. içindeki şeytanı kılit altında tutma- y a şartlanmış birçok kışıv i tedirgin etme- si çok olaöandır. ABD'den ilginç bir film: -SleepenT. SözcüŞün bu filmdeki anlamı 'içerde vatmışlar' oluyor. Ve bu sözcüğe uyma- > an pek az kışinin bulunduğu bir mahal- İede dört çocuk. büyüyüp gelişip top- lumdabiryerbulmayaçalışıyor. Robert de Niro, yaşanıın kırılıp sağa sola yayı- lan parçalannı y ine bir araya getirmeve çalışan sıradışı bir papaz. Dustin Hoff- man'ın rolü (alkolık a\ukatl ufak ama Chen Kaige'nin "Baştan Çıkarıcı Ay" her nedense izleviciye ulaşamıyor. (yanda) Bar- r> Le\inson"un "Sleepers"ı özellikle teknik açıdan oldukça başanlı bir yapıt (iistte) önemli. Barrj Levinson'ım gerçek olay- lara davanan bir romandan perdeye ge- tirdiği bu film bazı senaryo kopuklukla- rına karşın özellikle teknik açıdan olduk- ça başanlı bir vapıt. Yine aynı bölümde. Çinli yönetmen Chen Kaige'nin başrolde ülkenın en ün- lü kadın oyuncu.su Gong Li ile yarattığı gizemlı aşk fırtınalan. "Baştan Çıkancı A\" her neden.se izlevicive ula.şamıyor. Yönetmen ne denlı "En hi filmim" dı- yedursun. çogumuzun belleğinde. Kaige "Hoşçakal Sevgilim" ile özde^leşmiştir. Diima Sineması - Asya Yitrini bölü- münde. kadın erkek ıliş'kilerıne gelince müthiş Tnaço' ülke Güney Kore'den sa- pına dek femınıst bir film. "Kı/gın Dam". h ı güzel de nedeıı bir kadın tara- fından vapılmamış dive sormadan ede- mı\or ınsan. Bcrlin'de Günıüş Avı ödü- lü alan "Düşler Köyü" ise dingın durgun bir Japon kö\ü panoramaMiıa duygulu. insancılöğelerverle^tirmeaçısındanba- .sarılı. Arap dünyasından adı çok sık duyu- lan Cezavirli Merzak Allouache'ın Pa- ris'te. ovsa Cezaşirden pek farksız bir ortamda çektiği "Selam Kuzenim". İki kültürarasına sıkişmisların dramını >ö- netmene özgü biraz acı biraz tatlı tonda \ eriyor. Kanada bölümünde. Robert Lepa- ge"ın yenı filmı "Pohgraph" (yalan bö- lücii) tıyatrodan sinema\a gelen bu >ö- netınenın ilk filmi. l.stanbul Film Festi- vali'nde L'luslararasi Sınema Elestir- menlerı ödülü almıs "Cünah Çıkarma" gibi Hitchcock'u anım>atan öğeler tası- vor. Yine K.anada'dan JohnGrejson, bir tiyatro vapıtından perde\e getirdiği "Zambaklar" filminde. ucu Shakespe- are'e uzanaıı o> un ıçınde ovun geleneği- ne yeni vorıımlargetirerek 1^52 yılında Quebec'te geçen eşcınsellik çerçevesın- de bir kiskançlık ve aldatılnıışlık öykü- sü anlatmış. Eşcinsellik konusunda > ine bir Kana- da vapınıı. Hintkökenlı kadın yönetmen Deepa Mehta'nın Hindistan'da Hintli ovuncularla gerçekleştirdiği "•Ateş" fil- mı erkeklerden vedikleri darbeler sonu- cu başlayan bir yakınlığı cinsel bo> utlar- da gelistiren iki genç kadının öyküsünü ünlü Hint destanı Ramayana'ya yiğitçe göndermeler \aparak sergilemiş.. Fransız Panoraması bölümünde Lo- carnoda Altın Leopar almıs "Menette ileBoni" yetenekli genç kadın vönetmen ClaireDenis'den kardeş ilişkilerini ırde- leven basanlı bir yapıt. 7 kasımda baslavan festival 24 kasım- da Amenkalı yönetmen Bob Rafelson'un ("Postacı Kapıyı İki Kez Çalar") Jack Nicholson,.MicliaelCaineve Jud> Da\is gibi ünlüleri bir araya getirdiği "Kan ve Şarap" filmiyle son buluvor. Gustav Kuhn, 26 yıl sonra yine İDSO'da • 50. yılı çeşitli etkinliklerle kutlanan UNICEF, İstanbuFda da İstanbul De\ let Senfoni Orkestrası ve İstanbul Filarmoni Derneği ile birlikte ünlü orkestra şefi Gustav Kuhn ve piyanist Hüseyin Sermet'in katılacağı 29 kasımda bir "Gala Gecesi' Festivalde \eni, Fransız Sineması bölümünde Jacques Audiard'ın 'Ln Heros Tres Discret" filmi gösteriliyor. Kiiltür Servisi - 19% yı- lında tüm dünvada 50. yılı çeşitli etkinliklerle kutlanan UNICEF, istanbul'da da İs- tanbul Devlet Senfoni Or- kestrası ve İstanbul Filarmo- ni Derneği ile birlikte ünlü orkestra şefi Gustav Kuhn ve piyanist Hüseyin Ser- mefin katılacağı bir 'Gala Gecesi' düzenliyor. Geceye yıilardırUNlCEFgönüllüsü olarak çalışan tivatro sanat- çısı MüjdatGezen de katılı- yor. 29 kasım cuma gecesi sa- at 19.00da Atatürk Kiiltür Merkezi Büvük Salonu"nda gerçekleşecek konser. 30 kasım cumartesı günü saat 11.00de tekrarlanacak. Konserlerde UhiCemal Er- kin'in 'Köcekee'si. Ludwig van Beethoven'ın "1. Piyano Konçertosu', Modest Mus- sorgski'nin. Maurice Ra- vel'in orkestrasyonu ile 'Bir Sergiden Tablolar" adlı ya- pıtları seslendırılecek. Pek çok kuruluşun spon- sor olarak katıldığı konserin tüm geliri UNICEF'in Türk çocukları için gerçekleştire- ceği projelerde kulianılmak üzere kuruma bağışlanacak. Konserler için Türkive'ye davet edilen ünlü orkestra şefi Gustav Kuhn ve Dev let Sanatçısı piyanist Hüseyin Sermet. ücret almadan İs- tanbullu müzikseverle bir- likte oiacak. " Şeflik kariyerine 19^0 > ı- lında İstanbul Dev let Opera- sı'nda başlavan Gustav Kuhn. bugüne dek dünv anın en ünlü orkestralannı vönet- miş. en önemli opera mer- kezlerinde beğenı kazanmış bir sanatçı. Birçok orkestra vönetti Vıvana Dev let Operası, Münih L'lusal Operası. Londra Covent Garden Krallık Operası. Glv nebour- ne Festi\ali. Münıh Opera Festivalı, Chicago Operası. Parıs Operası. Milano Scala Operası. \erona Opera Fes- tivali. Pesaro Rossını Festi- \ali ve Salzburg Festıvalı'ne sürekli olarak katılan sanat- çı, Viyana Filarmoni Or- kestrası, Berlin Filarmoni Orkestrası. Londra Senfoni Orkestrası. Londra Filarmo- ni Orkestrası. Fransa L'lusal Orkestrası. Çek Filarmoni Orkestrası. Vivana Senfoni Orkestrası, İsrail Filarmoni Orkestrası gibi ünlü toplu- lukları pek çok kez vönetti. Philips. EMI. CBS. B- \IG. Capriccio. Supraphon. Orfeo. Koch-Schvvann ve Coreolan firmalan için pek çok kavıt gerçekleştıren sa- natçı için 26 v ıl aradan son- ra veniden İstanbul müzık yaşamına L'MCEF için dönmek ayrı bir önem taşı- vor. 37. Uluslararası Selanik Film Festivali'nde ödüller yarın akşam açıklanıyor Güçlü veçağdaşfilme 'Alün Lskender'ödülü ASLISELÇL K SELAıNİK-37. Uluslararası Selanik Film Festivali. İtalyan asıllı Amenkalı o> ııncu Al Pacino'nun VVilliam Shakespearc'ın "III. Richard" eserinden esinlenerek. eserıne dayanarak yaptığı "Lookingfor Richard" filmi ileaçıldı. açılışını yaptı. Ulaslararası yanşmada ABD. İngiltere. Fransa. Hollanda. Japonya, Almanya. Yugoslavya. İran, Tayvan ve Yunanistan'dan ilk ve ikinci filmlerini çeken yönetmenlenn 15 yapıtı yer alıvor. Uluslararası jüri Belçıkalı vönetmen Chantal Akerman'ın başkanlığında, Gürcü yönetmen Georgui Chenguelaia, İranlı yönetmen AbolfazlJalili. Yunanlı yazar- yönetmen Soerates Kapsaskis, Türk sinemaseverlerin "l'lis'in Bakışrve •Uluslararası yarışmada ABD, İngiltere, Fransa. Hollanda, Japonya, Almanya, Yugoslavya. İran. Tayvan ve Yunanistan'dan yönetmenlerin 15 yapıtı yer alıyor. "Nostradamus" fılmlennden tanıdığı Romen oyuncu MaiaMorgenstern. Alman film ele^tirmeni-yazar Marco Muller. Amenkalı siııema tarihçısi-eleştirmen Donald Richie'den oluşuvor. Jüri başkanı Akernıan. 50.000 dolarlık "Altın İskender" ödülünü güçlü. çağdaş bir filme vermek istedıklerini belirterek uluslararası yarı^mada yer alan tüm filmlere öny argısız y aklaştıklannı. aksi halde görev lerinin amaçsiz bir ^ekilde. hale dönüşebileeeğini açıkladı. Festıvalde yer alan tek Türk filmi "Yerçekimli Âşıklar". Örhan Oğuz. Banş Pirhasan. Ali Özgentürk. Memduh İ n ve Atıf \'ılmaz'ın kısa metrajlan festivalın "Balkanlar'a Bakış" bölümünde gösteriliyor. Festivalin konukJan arasında son filmi "Stealing Beaut>" ülkemizde yakında göstenme girecek olan İtalyan yönetmen Bernardo Bertolucci. "Mimarın Göbeği" ve "Aşçı. Hırsız. Kansı \e Aşığı" fılmlerinin yönetmeni İngiliz PeterGreena>\a>. "Kelebek Avı"nı çeken Gürcü yönetmen Otar losseliani var. Festival filmleri ^ehrın önemli sınema salonları Anatolia. Pallas. Makedonikon. Espero». Stavroupolis'te günde 4 ya da 5 seans olmak üzere dönüşümlü gösteriliyor. Festivalin ödülleri 17 kasım gecesinde yapılacak olan kapanış töreninde açıklanacak. 'Düşünmek başlı başma bir uğraştır' Kiiltür Servisi - Çağdaş felsefenin babası sayılan Fransız matematikçi. bilim adamı ve filozof Rene Des- cartes. doğumunun 400. ylında çeşitli etkinliklerle anılıyor. Skolastik felsefe- nin temel felsefi varsayım- lan na son veren. günümüze dek .--ürekli yeniden ele alı- nan oazı temel felsefe so- runhnnı ortaya atan v e ana- litik geometrınin de kuru- cusu sayılan Descartes"in bilim tarihi ve bı.im felsefesine katkıla- rı. öncekı gün \\\â\z Tek- nik Lniversitesi Matematık '•^ölûmü tarafından gerçek- leştirilen sempozyumda ele alıncı. Sempozyuma katılan Erdal İnönü, "Descartes'in Cuınhurivet Kuşaklanna Etkisi ve Baa Düşünceler" başl^lı bir konuşma yap- tı.l«W0'lı yı 1larda TDK"nin Hasan Ali\ ücelönderlığın- de çevirdiği klasikler saye- sinde Türk aydınının kar- tezyen düşünceyle tanıştığı- nı söyleyen İnönü. ünlü dü- şünürün "Benimtümistedi- ğün huzur ve sükûttur" sö- zünün kendısıne. düşünme- nin başlı başına bir uğraş olabileceğini öğrettığını be- lirtti. 4 O\leyse flkir de var' İnönü. konuşmasının dü- şünceler bölümünde. bilim adamı kimliği nedeniy le v ar olana yenı bir şey ler ekledi: düşünürken gerçekleşen bi- yokımyasal tepkimeler so- nucunda dü^üncenm de uzayda yer tuttuğunu savu- narak " Düşünüyorum öy- leyse vanm'. övleysefikirde var' dedi. İnönü son olarak düşüncenın insanhk tarihini yaratmasından y ola çıkarak bu sözü şöyle geliştırdi: "Düşünüyorum öylevse va- nm, öyleyse fîkir de var ve bu savede insanlık var." Türk sinemasının 82. yaş kutlamalan kapsamında panel, gösteri ve sergiler yer alıyor Kimlikli, pasaportlu Türk sineması kültür Servisi - Fuat l'z- kınay'ın bundan tam 82 yıl önce 14 kasım günü "Ayas- tefenos'un V ıkılışı' ile çekti- ği ilk sinema filmiyle başla- yan Türk sinema tarihi. Be- yoğlu Beledivesi'nindüzen- İediği etkinliklerle kutlanı- yor. Etkinlikler. önceki gün Galatasaray Meydanı'nda. Beyoğlu Belediye Başkanı Nusret Bavraktar ve arala- nnda yönetmen ŞerifGören, Yılmaz Duru. ov uncu Ek- rem Bora gıbı sanatçılann katıldığı "82.\'aş'S'ürüvüşü' ile başladı. Topluluğun ara- sında Yeşilçam'ın ünlü si- malarından kimsenın olma- masi dikkat çekiciydı. Atatürk Kültür Merke- zi'nde P kasıma dek süre- cek olan "Türk Sineması 82 Yaşında' başlıklı etkinlikler kapsamında ıse Sinema Sa- lonu fuayesinde Giovanni Scognamillo'nun arşiv inden alman sinema afişleri. Ne- cip Sancı koleksiyonundan orijinal fotoğraflar. İpek Film'in ilk sesli film çekım kamerası sinemaseverlerın ilgısınesunuldu. Etkinlikler kapsamında 'Türk Sinemasında Kimlik Arayışı' konusu da tartışma- ya açıldı. Yeşilçam'ın en uzun süreli vönetmenlerin- TÜRK Türk sinemasının "'82. Yaş Yürü> üşü"nde ^eşilçam•|n ünlü isimleri voktıı. den Osman Seden. sınema tarıhçisi Giovanni Scogna- millo. Mesut l'çakan vc Er- den Kıralın konuşmacı ola- rak katıldığı panelde Türk sineması üzerıne olumlu ve olumsuz eöriişler dile geti- nldi. 'Yüzünü kaybetti' O.sman Seden. Türk sine- masının 82. y ılında hâlâ bir kimlik soruntından söz edil- mesının 'çarpık' bir durum olduğuna dikkat çekerek bu çarpıklığı de\letın belirgın bir kültür politikasına sahip olmaması veTürk sineması- nın toplumun değerlerinden ıızaklaşmasıyla açıkladı. •Halkımı/ın dertlerini vansıtan fılmler vapamıvo- ruz. Sanat adına iki lezbive- ni -45 dakika se> iştirttiler. Bunun adı kadın erkek iliş- kilerini irdelemek oldu. Tür- ki\ e'de filmcilik var divemts >iz. ancak birtakım çıkışlar var" görüşünü sa\ unan Se- den. sincmacılığın eskisi gi- bi nıeslek haline geldıği za- man sinema endiistrisinden söz edilebileceğini sövledi. Seden. Türk >inemasının bir süredir kendi ın>anına yüz çevirdiği veonu iyi kavray ıp anlatamadığı için "vü/ünü kavbettiğini' de ekledi. Araştırmacı. yazar Gi- ovanni Scognamillo ise Türk sinemasının bugüne dek genellikle Avrupa \e Amerikan sinemalarıyla kı- y aslandığını. ancak Ortado- ğu ve Uzakdoğu sinemalan- nın gelenekler açısından Türk sinemasına daha yakın olduğunu savundu. "Sorun endüstri'' Sinemanın etki altında bı- rakan bir sanat olduğunu v urgulayan Scognamillo. bir sinema kimliğinin oluşma- sında ekonomik. sosyolojik. toplumsal. harta mitolojik değerlerin etkili olduğunu belırttı. Türk sinemasında ycnilikçi. özgürliikçü adım- lar için kuramsal bir temel oluşturulmadığına dikkat çeken Scognamillo. gençle- rin yeterınce desteklenme- dığinden yakındı. Türk sineması için çizilen karamsartabloya katılmadı- ğını belirten yönetmen Er- den Kıral da kimlik sorunun kültürel emperyalizme kar- şı mücadele etmekten geçti- ğini sav undu. Sinemanın zor dönemlerden geçtiğini, an- cak karamsar bir manzara- dan söz edılemeyeceğini be- lirten Kıral. ımkânsızlıkla- nn kimı zaman daha y aratı- cı işler ortaya koymakta et- kili olabileceğini vurguladı. Evrensel v e somut bir sa- nat olan sinemada "gerçek olan'ı aramanın mümkün olmadığını sav unan Kıral. gerçeğin dramatik yapısı ol- madığını ve Türkiye koşul- lannda "gerçek'in artık 'gi- bi'ye dönüştüğünü belirtti. Kıral. Türk sinemasının bu- günkü durumu hakkındaki görüşlerini ise şöyle özetle- di: *Türk sinemasının kimli- ği de var. pasaportu da. Bu- gün Türk sinemasındaki en önemli sorun endüstrisinin olmavışı'. Etkinlikler kapsamında AKM Sinema Salonu'nda cumartesi ve pazar günü. Mimar Sinan Üniversite- si'nce hazırlanan 'Türk Si- nema Tarihi Belgeseli'nden bazı bölümler ücretsiz ola- rak sösterilecek. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Şairin Yaşamı Sevgili Ş. Hiçbir şiire arkasındaki insanı görmek için bak- madığını söylüyorsun. Meraklılık. dedikoduculuk gibi sözler de etmişsin. insanoğlunun bilme özlemini aşağılamana katıl- masam da. söylemek istedığini anlıyorum... Her şeyi özellikle karıştırıp güçleştirme yetene- ğın olağanüstü. Basit bir gerçek sen anlatınca ya- nına varılmaz bir gize dönüşüyor. Gene derinlerde dolaşmışsın. Bir eleştirmenimiz kolay anlaşılırlığı yüzeysellik- le birleştirmişti. Bir bakıma doğru, çünkü bazı de- rin düşünceleri kolay anlaşılır kılmak olanaksızdır. Bunu bilenlerin şöyle bir aldatmacaya yönelme- lerine ise kimse engel olamıyor: Kolayca anlatılabilecek şeyleri derin göstermek için kapatıp çetinleştiriyorlar. Biliyorsun, Oktay Rifat Perçemli Sokak adlı ki- tabında, "gerçeğingündelıkdüzeninideğiştirmek" ya da ona "başka bir açıdan bakabilmek" için ters- ten bir uygulama denemiş, sözcüklerin "konuşma dilindeki gündelik düzenı "ni değiştırme yoluna sap- mıştı. Günümüzün şairleri de düşüncelerini derin gös- termek için. tersten bir uygulamayla, sözcüklerin konuşma dilindeki gündelik düzenini değiştiriyor- lar. Şimdi sen bunu kabul etmezsın. ama birdenbi- re neredeyse bütün şairlerin anlatmakta zorlandık- ları derin düşüncelerle doldukları nasıl açıklanabi- lir? Birkaç kişi olsa anlarım. "Dedikodu" kötü bir sözcük: Konusu çekiştirme ya da kınama olan konuşma... Yazınla ilgisi çok uzak... "Merak" ise kötü bir sözcük değil: Her şeyi an- lamak. bilmek isteyen... Başka anlamlara da geliyor ya, bu anlamıyla ya- zında önemli bir yerı var... Diyelim bir çocuğa annesı masal anlatıyor. Ço- cuk ilk gün olayları izler, neler oiacak. kimın başı- na nelergelecek, onları "merak"eder. Masalınson- raki anlatılışlarında ıse "merak" diye bir şey kalma- mıştır. Ama çocuk gene direnerek ıster masalın an- latılmasını. Her şeyi biliyordur. şöyle oiacak böyle oiacak diye araya katılıp açıklamalar da yapar, tat alışında artık merak öğesinin ağırlığı kalmamış. bi- çemi, dilin müziğıni dinlemeye başlamıştır. Aynı masalı bir başkası anlatmaya kalkarsa. beğendiği anlatımı arar, "Annem anlatsın," der. Çok mu yüzeysel oldu? Senin derinden söyledığın de bu, bence... Şiir tekrar tekrar okunan bir şeydir. Merak ögesi onda romandaki kadar önemli değıldir. Bunu söylüyorsun. Öykü ikisinin arasında. masal da öyle... Ama şı- ir gibi yazılan öykü de, masal da, hatta roman da olur, niye olmasın!.. Şimdi bakıyorum da, kimi romancılar, birinci oku- yuşta şu anlaşılır. ikincide şu ortaya çıkar, dördün- cüde şöyle olur diye dörtnala gidiyorlar. Demek ki onlar da "merak" öğesiyle yetinmiyor. tekrar tek- rar okunmayı düşünerek yazıyorlar. Sende anlaşılmaz bir saplantı var: Bir şair yapı- tında kendini sergilerse, iç dünyası, çevresi. ılışki- leriyle kendini şiire koyarsa, biçimsel kaygılarını ge- riye iter diye düşünüyorsun. Bu çok yanlış. Tersi- ne, biçimsel kaygıları dengelenır, gereksiz oyunla- ra sapıp yozlaşması önlenir. Kimi şairlerin kendilerini sergilemekten, yaşam- larıyla ilgili ipuçları vermekten neden kaçındıkları- na değinirken şöyle bir söz etmişsin: "Şıır yazmak isteyen herkesin ilginç bir yaşamı olmayabilır." ilginç yaşam nedir? Özgürlük savaşımlarında acı çekmek, cezaevle- rine düşmek, büyük aşklar yaşamak mı? Bunlar olursa olur şeyler... Olmazsa ille olsun diye arkasından mı koşula- cak? Herkesin yaşamı ılginçtir... işanlatmasınıbilmek- te... Ayrıca bugün Türkiye'de neler neler yazılabilir!.. Yazarların bunca kokuşmuşluktan etkilenmedik- leri düşünülemez... Ama yazmıyorlar, daha doğrusu yazamıyorlar. çünkü on beş yıldır sanat rüzgârlan ters yönden esi- yor... Bak. belki de inanmayacaksın. mektubundasö- zünü ettiğin iki genç şairin ıkısı de ileri düşünceli. toplumsalcı çocuklar. Bunu saklamıyorlar da, sen duymamışsın. Duysan, çok yetenekli olduklannı söylemezdin... Adlarını bile anmazdın... Bir soran oldu mu da. "Eh, işte!" filan der geçerdin... Aslında onlar son kuşağın en başarıh şairleri ara- sında, bence de... Ama ne kadar ilginç, sen bile an- layamıyorsun şiirlerinden ne düşüncede insanlar olduklannı... Yalnız şu da bir gerçek: Yozlaşıyorlar... Yaşam böyle ikiye bölünüp gündüz insan gece kurt olarak sürdürülemiyor... Son günlerde, bakıyorum da, bi- n şiirlerinin noktalama işaretlerini koyacağı yerlerı arayarak mutlu olmaya çalışıyor. öbürü ise boylu boyunca cinselliğe batmış, boğulmak üzere... Ya, işte böyle, artık kimin ne olduğu anlaşılmıyor şiirlerinden. Sevgiler, selamlar. Yaşamın İçinden İnsan Manzaraları Kültür Senisi - Carousel Alışveriş \e Yaşam Merkezi'nin IFSAK İstanbul Fotoğraf \e Sinema Sanatçılan Derneğinin işbirliğıyle düzenlediği ve fotoğraf editörlüğünü usta sanatçı Nevzat Çakır'ın üstlendiği 'Yaşamın İçinden İnsan Manzaralarf sergisi cumartesi günü sanatseverlerin ziyaretine açıldı. Cemal Ağacıklıoğlu. H. ŞendurCankurtaran. Ne\zatÇakır. Tülin Dizdaroğlu. Ali İhsan Gökçen. Metiner Gören. Selim Güneş. Izzet Kenbar. Bülent Özgören. ^ı usuf Tuv ı ve İlhan Y ıldızlı gibi 11 fotoğrafçının vapıtlarını bir araya getıren sergi 2 aralığa dek ızleyenlere renkli bir yaşam panoraması sunacak. Sokaktaki Adam Avrupa'da Kültür Servisi - Yönetmenliğıni Bıket İlhan'ın yaptığı. Metin Belgin. Suna Yıldızoğlu. Selda Özer. Mustafa Avkıran ve Ali Sürmeli'nin rol aldığı 'Sokaktaki Adam'. Fransa"nın Strasbourg kentınde 14-20 kasım tarihleri arasında ilk kez düzenlenen Avrupa Sinema Forumu'nda Türkiye'yi temsil edecek. ?•& ülkenın yeralacağı forumda Avrupalı parlamenterler \e profesyonel sinemacılar buluşacak. Çeşitli etkinlikler ve vvorkshop'lar ile ülkeler arasında farklı kültürlerin etkileşımini sağlamayı amaçlayan formun ardından. "Sokaktaki Adam.' Londra Türk Film Festıvalı'ne katılacak. Geçen yıl yurtiçi festıvallerde 12 ödül alan film Paris. Kopenhag. İskendenye ve Köln'de sinemaseverlerle buiıistu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle