25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26OCAK1996CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Adalet Bakanlığı'nın araştırmasına göre mafya yargı ve kolluk güçleriyle ilişki içinde 6 Mafyanuı 23 bin tetikçisi var'EVtNGÖKTAŞ ANK\RA - Adalet Bakanlığı 'nca "or- ganize suçlar"la ılgili yapılan ilk araştır- mada, devletotoritesindeki boşluktan d o layı Türkiye'de mafyanın, halktan gide- rek daha fazla destek eördüğü bulgusuna ulaşıidı. Adli Sicil ve fstatistik Genel Mü- dürii Dr. Mustafa Tören Yücel tarafindan yapılan araştırmada. Türkiye'de faaliyet gösteren çeşıtli mafya gruplanmn 23 bin tetikçisinin olduğu belirlendi. Araştırma- da, mafyanın elinde dönen paranın yıllık miktan 12-13 trilyon lira olarak hesaplan- dı. Adalet Bakaniığı Adli Sicil ve Istatis- tik Genel Müdürii Dr. Mustafa Tören Yü- cel tarafindan yapılan araştırmada, günü- müzde mafyanın, kazanç sıralamasında dünyanın uluslararası dev şirketlerini ge- ride bıraktığı. cıro sıralamasında petroJ, otomotiv, elektrik ve elektroteknikten son- ra dünyanın dördüncü sektörü haline gel- dıği, hatta endüstrileşmeye başladığı be- lirlendi. Türkiye'de halen faaliyet gösteren çeşıt- • Adalet Bakanlığı'nda "organize suçlar"la ilgili ilk kez yapılan araştırmada, devlet yönetimindeki boşluktan dolayı mafyanın, halktan gittikçe daha fazla destek görmeye başladığı bulgusuna ulaşıldı. Adli Sicil ve îstatistik Genel Müdürii Dr. Mustafa Tören Yücel tarafindan yapılan araştırmada, Türkiye'de faaliyet gösteren çeşitli mafya gruplanmn 23 bin li mafya gruplannın 23 bin kadar silahlı adamının bulunduğuna dikkat çekilen araştırmada, Istanbul ve diğer büyük kent- lerde mafyanın elinde bıryılda dönen pa- ranın 12-13 trilyon lira olduğu, bu raica- mın sadece 10 trilyon lirasımn çek-senet tahsilatından elde edildığı belirlendi. 'Medya efsaneleştiriyor' Araştırma raporunda. elde edilen bul- gulara göre şu değerlendirme vapıldı: "Kuşkusuz medyanın da organize suç- tufuğun efsaneleştirilmesinde payı da kü- çümsenemeyecek ölçüdedir. Örgüt tiderle- ri sanki birer kahraman gibi halka tanıtıl- maktadır.Türkiyc'de'kravatsızekonomı' diye adlandınlan ve bo\ utlan gittikçe bü- yûmekte olan \a>a dışı bu sektördeki suç tetikçisinin olduğu belirlendi. olgusu ve çeşitlenni. yarablması gereken yeni suç rûrlerini ve vaptınmsa] olarak ağıria.ştıniması gereken suçlan betirlemek için şimdive kadar ne vaak ki ciddi bir araşurma yapılmamıştır. Bu konuda uy- gulayıa yargıçlann tanık oldugumuz lii- re> sel gözJemleri ise,yasal düzenlemelerin yeterii olmadığı şeklindedir. Lider konu- mundaki mafva babalannın. vargı. kolluk ve devletin üst kademelerindeki kisilerle ilişkileri ticaret dümasındaki parrunlann organize suç örgütteri ile iş vapmalan, ba- balann sosyal toplantı ve kabullerde boy göstermesi marvanın toplumsal yanını da göstermektedir." Mafya şirketlerinin her ülkeye ve ken- te özgü faaliyet alanlannın olduğu belir- tilen araştırmada, Türkiye'de "silah, uyuş- furucu, kıv metli maden, tarihi eser ve sa- nat eseri kaçakçıJığı, fuhuş, illegaJ atık im- hası,sistematik vangınlaria organize sigor- ta dolandıncılığı, illegal kurnar, tefecüik, konıma karşılığı ödeme, kalpaıanlık, rica- cılık, iş takibi, riişvet, kadın, çocuk ve or- gan ticareti, çek-senet tahsiiatı, arazi, iha- le, ehliyec, plaka, jeton-biiet, pazar" gibi mafya gruplanmn. olağan ve sosyolojik olgular haline geldiğı kaydedıldi. Mafya- nın girdiği sektörlerde diğer kuruluşlara yaşam hakkı tanımadığı, damping sayıla- bilecek fiyat indirimlerine giderek, rüm rakiplerini devre dışı bırakıp pazarlan ele geçirdiği belirtilen araştırmada, organize suç olarak tammlanan mafyanın. "ticari veya işJetme türii yapılar kuîlanarak, kor- kutmavi sağlamaya eJverişli güç ve sair va- sıta kuîlanarak, politika medya, kamu ida- resi, yargı sistemi veya ekonomiyi işleye- rek" varlığını sürdürdüğü anlatıldı. Araştırmada, ekonomik suç ve organi- ze suçlulukla mücadelenin yalnızca yasal düzenleme ve polisiye önlemlerle yapıla- mayacağı savunuldu. Araştırmada, daha sonra şu önenlerde bulunuldu: "Mafya fle mücadelede önceh'kie, halkın ortak vicda- nında köklü bir değişime gereksinim du- yulmaktadır. HaJihazırda tnplumumuz, halkın parasını yiyenlere karşı şu iki ne- denle bağışlavıcı bir tutum içerisindedir. Birincisi, 'Çaldı. ama ış yaptı.' lkincisi, 'Herkes çalıyor, bir tek o mu hırsız?' Öte yandan yasadışı kazanç biçimieri, 'kur- nazlık ve açıkgözlülük ve ışini bilmek' olarak değerlendirilmektedir. Diğer bir anlaünıla şu sıralarda ülkemiz, 'kazan da nasıl kazanırsan ka2an'modasıııın esinti- leri içindedir. Bu esintilerin tersyü/ edilme- si için 'devletin malı deniz, yemeyen te- miz, yiyen domuz şeklindeki önenmenin toplum vicdanında yer etnıesi ve bu doğ- rultuda halkın işbirliği ön koşuldur." Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde 3 gün sürecek olan kongreye 345 delege katılacak DISK'te genel kurul heyecanı• Genel İş Sendikası Başkanı tsmail Hakkı Önal'ın başkan adayı olmayacağını açıklamasmdan sonra Rıdvan Budak da sağlıklı bir genel kurul için adayhktan çekilebıîeceğini söyledi. GÜNNURİLHAN DJSK. genel kurulunu bugiin olağanüstü toplu- yor. Uzlaşmayla kongreye gitmeye çalışan DİSK.'in 9 sendikası arasındaki gö- rüşmelerden birsonuç çık- madı. DJSK Genel Merke- a'nin Ankara'ya taşınma- sı, yönetım kuruiu üye sa- yısmın yediden beşe indi- rilmesi konulanndaki tar- tışmalar sürerken konfede- rasyonun Ankara'ya taşın- masına karşı çıkan DİSK Genel Başkanı Rıdvan Bu- dak da "Sağhkjı bir genel kurul için rahatlıkia seçile- bileceğün bir kongrede başkan adayı olmayabili- rim"dedi. DlSK'in olağa- nüstü genel kuruiu bugün Mecidiyeköy Külrür Merkezi'nde 345 delegeyie top- lanıyor. DlSK'in "tarüşnıalı''olağan ge- nel kurulundan bir buçuk yıl sonra, de- ğişen Türkiye'de işçi sınıfinın ihtiyaçla- nna yanıt verecek bir sendikal yapılan- ma ve mücadele hattı oluşturabilmek için "kavgasa" yapılacağı savunulan kongre günlen başlıyor. Ancak DİSK sendikalan arasındakj tartışma konula- n gıderilemedi. Genel-Jş Sendikası Ge- nel Başkanı Ismail Hakkı Önal, 9 sen- dıkanın görüşmelennin ardından. 12 Eylül 1980'de kapaülan. 1992'de ise aklanarak yeniden sendikal >a^anıa doııcn DİSK, Türkiye işçi sınıfinın sendikal mücadelcsi içinde geçmişindeki roliinü geri istiyor. "DİSK merkezinuı Ankara'ya taşınma- sı ve yönetim kuruiu üye sayısının beşe indirUmesi konuiannda" sendıkalann ortak görüşe sahip olduğunu, Rıdvan Budak'ın itirazımn ise kişisel bir itiraz olduğunu söyledi. Tekstıl Sendikası Gene! Başkanı Sü- levman Çelebi ı->e "Bir sonuçalamadık, ancak göriişmelerüniz süröjor" dedı. Geçen günlerde başkan adayı olmaya- cağını açıklayan Önal'ın ardmdan bu kez de Budak, "sorunsuz ve sağlıklı bir genel kurul için adajlıktan çekilebilece- ğini" belirtti. DİSK Genel Sekreten Mefamet Atay, örgütlenme sekreten Çe- tinUygur\eeğitimsekreteri DoğanHa- Hs'ın de aralannda bulunduğu yönetım kuruiu üyeleri, kongre karan aldıklan tanhtenbuyana yönetim kurulundagö- rev istemediklerini belirttiklerini ve bu kararlannda ısrarettıklerinı kaydettiler. Devrimcı Sağlık-lş ve Yeraltı Maden- tş sendikalannın dışında kalmayı tercih ettıği Devnmci Demokrat Kongre Blo- ku ise yönetıme iki aday çıkaracağını açıkladı. DlSK'in olası başkan adaylan arasında adı geçen Önal. "DİSK'İn bu genel kurukia önceliklc sivasal bir örgüt mü. yoksa sendikal bir örgüt mü olaca- ğına karar vfrnıelidir" dedi. DİSK'ın sendikal bir örgüt olması ge- rektiğini başından beri sav undaklannı söyleyen Önal, yönetimin yeniden oluş- tunılması ve diğer tartışma konulanna ilışkin şu açıklamayı yaptı: "Ben,olağa- nüsrii genel kurukia aday obnayacağunı açıklamıştım. Yönetimin oluştunılrnası ve diğer konulardaise dokuzsendika bir arava geidi \e tartıştı. Ortak egilimleri 29 yıllık sendikal mücadeleİstanbul Haber Servisi - Değişen Türki- ye'de işçi sınıfinın ihtiyaçlanna yanıt vere- bilecek sendikal mücadele hattını yeniden tanımlayabılmek için olağanüsrü genel ku- rul toplayan DİSK, bundan yaklaşık 29 yıl önce kuruldu. Sendikalar Arası Dayanışma (SADA) isimli bir dernek kuran ve bu tu- tumuyla Türk-lş içinde ilk aynlığı filizlen- diren Türkiye Maden-lş. Gıda-lş, Basın-lş ve Lastik-lş sendikalan, 12 Şubat 1967'de Çemberlitaş Şafak Sineması'nda yaptıkla- n şölen ve bir gün sonra ise İstanbul Vali- ligi'neyaptıklan resmi başvuruyla Devnm- ci fşçi Sendikalan Konfederasyonu'nu (DfSK) kurdular. DİSK'ın ilk genel baş- kanlığına Türkiye Maden-lş Sendikası'nın genel başkanı Kemal Türkler seçildi. DİSK, Türkiye işçi sınıfı tarihine adını ilk kez 15-16 haziran olaylanyla yazdırdı. Hü- kümetin 1970 yılında 274 sayılı Sendikalar Yasası'nda işçilerin DlSK'te örgütlenmesi- ne engel olacak değişiklik tasarasını Mec- Kemal TürkJer Abdullah Baştürk Rıdvan Budak lis'ten geçırmeye çalışması, on binlerce ış- çıyi ayağa kaldırdı. İki gün süren, iki işçi ve bir polisın ölü- mü, yüzlerce işçinin ise yaralanmasıyla so- nuçlanan 15-16 haziran olaylanyla DİSK, Türkiye işçi sınıfinın mücadele tarihıne adı- nı kazıdı. Türkiyede 1 Mayıs ilk kez 1976'da Taksım Meydanı 'nda DfSK'in dü- zenlediği bir mitıngle kutlandı. DİSK. 1977'degerçekleştirdiğı DGMdi- renişleri ve 20 Mart 1978Faşızme Karşı Ih- tar Eylemleri'yle Türkiye siyası yaşamın- da da agırlıgını hissettirdi. DİSK. 1976 yılında Türk-lş'ten kopan Genel-lş Sendiİcasrm bünyesine aldı \e güçlendi. O taribe kadar DİSK Genel Baş- kanlığını sürdüren Kemal Türkler. yapılan 6. Olağan Genel Kurul'da görevini Genel- lş Genel Başkanı Abdullah Baştürk'e ver- di Maraş Katlıamı'nı protesto eylem ve mitingleriyle de adından sözettiren DİSK, 12 Eylül 1980 askeri darbesini yapan Ke- nan EvTen eşlıgindeki beş general tarafin- dan kapatıldı. DİSK ve DlSK'e baglı sen- dikalann 1476 yöneticı ve üyesi hakkında da\a açıldı. DlSK'in 52 yöneticisi. Milli Güvenlik Konseyi'nın 7 nolu bildirisiyle önce "güvence aJtına" alındılar, sonra tu- tuklandılar. Bu yöneticiler hakkında TCK'nin 146' 1. maddesi uyannca ıdam is- temıyle dava açıldı. 12 yıl süren yargı lama- lann ardından DİSK aklandı, yöneticileri de beraat etti. DİSK, l8Ocak 1992'deyaptığı genel ku- rul ileyeniden sendikal yaşama döndü. Ge- nel başkanlığına Gıda-lş Genel Başkanı Kemal NebioğJu getirildi. DİSK 8 Agustos 1994 yılında gerçekleş- tirdiği 9. olağan genel kuruiu ile yönetimi- ni yeniledi ve Tekstil Sendikasf nın genel başkanı Rıdvan Budak, genel başkan seçil- di. kaleme alma ve sendikalara göndenne görevini ise bana verdüer. Ben, bu göre- vi yerine getirdün. Dİ.SK'in merkezinin Ankara oünasını isthoru/, çünkü politi- kaıun merkezi Ankara. Deli gömleği gi- biüzerimizegiydirilme>eçalışılan sendi- kal yasalardan kurtulabiinıek \e paria- mentodaki çalışmalara etkide bulunabil- nıenin yolu Ankara*dan geçi>or. Rıdvan Budak'ın bu kunudaki itirazı kişiseidir. Rjdvan Be\ aday olmazsa bir üçüncü ki- şi çıkıp aday oiabilir." Budak ise tartışma noktalannın DİSK genel kurulunun iradesine bırakılmasmı önerdiğını söy- ledi. Budak, "Ben DİSK'in örgütsel bütünlüğünün ko- nınmasından yanayım. Bir- likte çalışmayacağım bir ekipte göre\ almam" dedi. DİSK'ın üç gün sürecek kongresınden Bırleşik Me- tal-Iş, Genel-lş, Lastık-]ş, Tekstıl ve Bank-Sen'ın aday- lannın içinde bulunacağı beş kişilik bir yönetim kuruiu ya da DİSK içindeki diğer eği- limleri de içinde banndıra- cak yedi kişilik bir yönetim kurulunun oluşturulması se- çenekler arasında. Delege dağüımı Asis: 3. Birleşik Metal-lş: 60, Bank-Sen: 17, Basın-lş: 5. Cam- Keramik-lş: 2, Dev- nmci Yapı-İş: 2, Deri-İş: 2, Dev Maden-Sen: 2, De\Tİm- ci- Saglık-lş: 4, Genel-lş: 50, Gıda-lş: 31. Lastik-lş: 27, Nakliyat-Iş: 10, Limter-lş:2, Oieyis: 24. Petkim: 4 Sine- Sen: 2, Sosyal-İş: 34. înşaat mühendislerinin yann, elektrik mühendislerinin de 3 şubatta genel kuruiu yapılacak TMMOBMe meslek onuru için yarışOKTAY EKİNCİ TMMOB'ye bağlı meslek odalannda genel kurullar ve seçımler sürüyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve MÛSİAD'ın açık siyasal müdahalelenne ve "elegeçir- me" çağnlanna rağmen. Makine Mühen- disleri ile Harita ve Kadastro Mühendis- leri, fstanbul'dakı oda yönetimlennı "kut- sal ıttifaka" teslim etmediler. Şımdi İnşaat Mühendisleri aynı dırcrıı- şi27-28Ocak 19%günü yapılacak Istan- bul Genel Kuruiu ve seçımlennde sürdü- recekler. Elektrik MühendisleriOdası'nın yıne İstanbul Genel Kuruiu 3-4 Şubat 1996'da, MinıarlarOdası İstanbul Büyük- kentŞubesi'nin genel kurulu ise 1-3 Mart 1996'da gerçekleşecek... Bu yıl, önceki dönemlere göre çok da- ha kararlı ve yaygın bir örgütlenmeyle o- da seçımlerıne •*asüdıklan"gözlenen -Meslekte Biriik" ve -Çağn Gnıbu" adın- daki örgütlenmeler. aslmda mımar \e mü- • Meslek odalannın Türkiye'deki mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin ülke ve toplum yaranna bir uygulama ortamında gerçekleşmesi için süregelen çabalannı durdurmak isteyen siyasal gruplann 'meslekte biriik' sloganıyla ortaya çıkmalan, mesleğin onurunu değil, 'yağma düzenine bağımlılığınf savunmaktan başka bir anlam taşımıyor. hendis odalannda cskiden beri varlıklan- nı sürdüriiyorlar. Daha doğrusu, oda yöne- timlenne pek seçılemedıklen ıçın genel- likle hep genel kurullar döneminde orta- ya çıkan bu gruplar, çalışma dönemlerin- de de oda etkinlıklerine katılmak ve görüş bıldırmek yerine. yıne hep "bir sonraki seçünlere hazıriık yapmavi" yeğlıyorlar. Böylece. aralannda meslek odalannın yennı ve adresını bıle bılmeyen kımı "'üye- leri" sıvasal \a da ekonomik çıkarlar etra- fında örgütleyerek seçimlerde oy verme- ye taşıyan bu gruplar. genel kurul toplan- tılannda bıle tartışmalara katılmadan, sa- dece ertesi günkü "sandık demokrasisi- ne" bel bağlavarak vönctımlerı cle geçır- meye çalışıyorlar. 12 Evlül dönemıne kadar. meslek oda- lannda genel kurul toplantılan ve seçım- ler "aynı gün" yapılırdı. Böylece bir çalış- ma dönemınin sonunda mimar ve mühen- disler, hem \apı'anlan ve yapılmayanlan tartışırlar hem de bu demokratik forumda "göriişlerini açıklayan* ada> lardan düşün- celenne en uygun gördüklennı seçme ola- nağını bulurlardı. Askeri darbeden sonra demokrasıye **çeki-düzen"vermeye soyu- nan generaller, odalardakı bu demokratik süreci de kendilerıne benzettıler ve TM- MOB Yasası'nı değiştırerek seçımlerin ge- nel kurullardan •*birgünsonra"yapılma- sı kuralını getırdıler. Adaylar ise "birge- ceönce" seçim kuruluna bildırilır oldu. Bu va.sa değışıklıgı. >ıne o gerılımlı günlerde kımı mımar vc mühend^lcrce "sakıncalı adaylann o gece emniyet tara- findan saptanması" niyetine bağlı olarak yorumlandıysa da genel kunil toplantısı ile seçımlerin "ayn günlerde" yapılması- nın aslında kimlerin işıne yaradığı, ilerle- yen yıllarda daha net açığa çıktı. Yine özellikle "Meslekte BirBk" adı al- tında liste çıkaran gruplar, genel kurullar- da tartışmak yerine sadece seçim günü oy vermeye gelecek kadar zaman a>ırabılcn yanda^larıyla yıne genel kurullarda pck ortalarda görünmeden doğrudan seçıme dönük örgütlenmeyle yönetimlen ele ge- çırmeye çalıştılar. Bu yıl, ışte bu sürecin belkı de "eflhazırhku"dönemı yaşanıyor. Genel kurullarda meslek odalannın gele- ceğı için sorumluluk duyarak tartışan ve vinc geieccğc dönük kararlar üreten mı- mar ve mühendislenn birkaç katı "üye". ertesi gün oy kullanmaya gelıyor ve son- ra uzaklaşıp sonucu bekliyor. Neyse kı özellikle Recep Tayyip Erdo- ğan'ın ve MÛSİAD'ın öncü girışımlerin- den sonra meslekte biriik söyleminin as- lında ne tür bir biriik olduğu daha net or- taya çıkmış olacak ki, bu siyasal "çağn- mn" meslek odalanna ve demokrasıye ge- tireceği tehlıkenin farkına varan duyarlı mimar ve mühendısler, genel kurul tartış- maları kadar artık seçimlere katılıma da önem venyorlar. TMMOB v e meslek oda- lannın Türkiye'deki mimarlık ve mühen- dislık ortamını "ülke ve toplum jaranna" bir uygulama düzenine kavuşturmak için yıllardırsüregelen çabalanna "muhatefet" eden anlayışm, kendısine "meslekte bir- iik" tanımını yakıştınna>ı da aynca önem taşıyor. Odalardakı yıne ülke ve loplum yararınaönem veren görüşlerı yıllardır "si- yasi" olmakla suçlayan bu gruplann şım- di tam bir açıkhkla "gcrçek siyasi kinilik- lerini" takınarak ortaya çıkmış olmalan elbette gözden kaçmıyor. HAFTA\A BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Din, Laiklik ve Kitaplar... Kitap kolay yazılmıyor... Ve özellikle ülkemizde, ko- lay da okunmuyor. Çok özverili ve değerii bazı çaba- lar -ne yazık ki- zaman zaman karşılıksız kalryor. Oysa kitap, paylaşılmak içindir. Her gün yazan birisı olsaydım, haftada birgünümü kitaplara ayırmak isterdim. Ama haftada üç gün ya- zan birisi için de, yılda -hiç değilse- birkaç yazısını ki- taba ayırmamak büyük bir eksiklik. Masamın üzerindeki bugünkü kitaplar, din ve laik- lik üzerine... ••• Prof. Aysel Ekşi'nin "Din Devletleri" kitabı, toplu- mumuza büyük bir hizmet... Çünkü çok açık ve çar- pıcı. Kitapta önce, dünyada ve Türkiye'de Islamcı akım- ların artmasındaki nedenler irdeleniyor. Sonra da, "Bizden ders alın " diye feryat eden ülkelerden örnek- ler sergıleniyor. Herfıangi bir yonjmu gerektirmeyen, kısa kısa ga- zete haberleri ile... Iran, Afganistan, Cezayir, Mısır, Suudi Arabistan ve diğerleri... Ve arkasmdan da, gene kısa kısa gazete haberleri ile Türkiye. Haberter, tıpkı çok usta bir ressamın fırça darbele- ri gibi: iyi düşünülmüş, iyi seçilmiş, sabırla derlenmiş ve bir büyük tablonun parçalannı çok iyi oluşturmuş... M. Iskender Özturanlı'nın "Türkiye'de Laikliğin Serûveni" kitabının ise, başka bir işlevi var. Laikliği doğuran koşullardan Türkiye'nin bugünü- ne kadar uzanan bir süreci gözler önüne seriyor... Laiklikten vazgeçmenin, niçin "çağdaşlıktan, uygar- lıktan ve aydınlıktan vazgeçmek" olacağını anlatı- yor... Sıkmadan, somut bir biçimde. • • • Orhan Koloğlu. Arapçayı da iyi bilen, iyi bir araş- tıımacı... 1994'te "Gazi'nin Çağında Islam Dünya- sı"nı yayımlamıştı. "Türk Çağdaşlaşması" adını tası- yan son krtabının ikinci başlığı ise, "IsJama Etki ve Is- lamdan Tepki." 1993 Kasımı'nda Beyrut'ta düzenlenen "Araplar ve Türkler Gelecek İçin Diyalog" seminerinde, bir Arap tarihçi şöyle demiş: Kemalistsistem, Türkiye'dekiilk belihşindeki şek- li ve orjinal canlılığı ile Tanzimat'ta mevcut olanın en iyisinin uzantısıydı. Nasırcı sistem ve onun Arap ül- kelerindeki çeşitli türleri ise, Arap toplumlanndaki eşrafın, Tanzimat'tayarattıklan çarpıklık vebaşanstz- lıklara bir tepkidir." Koloğlu, o seminerdeki izlenimlerini şöyle özetliyor "Dtşardan bakılınca Türkiye, yüzyılımızın ilk yirmiyı- lından bu yana bölgemizde ve çevremizde yaşanan değişmelere karşın, bir istıkrar modeli gıbı görünü- yordu. Oysa bizler bunalımlar, dalgalanmalar içinde çalkalandığımız ve uçurumun kenanndan döndüğü- müz inancındaydık." ••• 1930'larda Batı'da da Doğu'da da, Kemalizme yö- nelik, zaman zaman hayranlık düzeyine varan bir ilgi var. Batı'da "Türk mucizesi" sloganlaşmış, dillerden düşmüyor. Islam dünyası ise, "Buhızabizuyamayız" diye hayıflanıyor. Ve Columbia Üniversitesi öğretim Üyesi Hans Kohn, genel bir yargıyı 1937'de şöyle özetliyor: "Çağddşlaşma Sovyetler'de, Latin Amerika'da ve Ispanya'da da var. En hızlısı SovyetlerBirliği, Japon- ya ve Türkiye'de. Ama ulusalyaşamını çağdaşlaştır- mada Türkiye en önde gitti. Sadece sanayileşme ve tekniklerle yetinmedi, halkın günlük yaşamına girdi. Türkiye'nin başansını aşabilmiş başka doğu ülkesi yok." Kemalist Devrim. hiçbir zaman -Lenin ya da Hu- meyni devnmleri gibi- kendini diğer az gelişmiş ül- kelere de "ihraç" etmek gibi bir çaba içinde olmadı. Amagenede, "evrense/ö//mode/"oluşturdu... Bur- giba'nın, Ferhad Abbas'ın, Cinnah'm, Necip'in, Na- sır'ın, Bumedyen'in ağzından Atatürk adı sık sık duyuldu. Şu yargının anlamını iyi kavrayamayanlar, Koloğ- lu'nun "Türk Çağdaşlaşması"nı mutlaka okumalılar "Atatürk, Avrupalısıyla, Asyahsıyla, Müslümanıyla, Hıristiyanıyla, bütün insanlığı sadece insan olmakla bütünleştirecek bir çağdaşlığın savunucusuydu. Çağdaşlaşma düzeyi dışında bir farklılığı kabuletmi- yordu. Şüphesiz 21. yüzyılda da bu niteliğiyle ismin- den bahsedilmeye devam edilecektir." Sürücülere bayram uyarısı Trafiğe 10 yılda 120 bin kurban İstanbul Haber Servisi - Türkiye Trafik Canavannı Yoketme Vakfı Başkanı Aiımet Türkoğlu, Türki- ye'de son 10 yılda yaklaşık 120 bin insanın trafik kaza- lannda yaşamını yitirdiği- ni, 250 bininin sakat kaldı- ğinı.birmilyonunundaya- ralandığını belirtti. Yakla- şan bayram tarilinde trafik kazalannın önlenmesi için karayollannı, trafık polis- lerini ve sürücüleri uyaran Türkoğlu, haziran ayında yayılacak HABITAT 2 top- lantısı için de şimdiden ön- lem alınması gerektiğini söyledi. Türkiye Trafik Canava- nnı Yoketme Vakfı yöneti- cileri, dün Pera Palas'ta yaptıklan basın toplantı- sında yaklaşan bayram ta- tilinde trafik kazalannın önlenmesi için alınması gereken önlemleri anlattı- lar. Toplantıda konuşma yapan vakıfbaşkanı Ahmet Türkoğlu, geçen bayram tatilinde trafik kazalannda- ki ölü bilançosunun 300 kı- şi olduğunu anımsattı. Tra- fik kurallannın ilkinın. devletin trafik kurallanna uynıası olduğunu söyleyen Türkoğlu. ba>ram tatilinde "Kusursu/ bir trafik vasa- sının çıkmasL, yollann ku- ndlara göre düzcnlenmesL sistcmin iyi uygulanması, denetimin sağlıklı yapdma- sı,otokontrol sisteminin uy- guJanması" gibi kurallara uyulması gerektiğini be- lirtti. Ahmet Türkoğlu, bay- ram öncesinde Karayollan Genel Müdürlüğü'nünaşa- ğıdaki tedbirleri alması ge- rektiğini söyledi: "- VbUarunızuı pck çok kesimJerinde çizgi ve işaret eksiklikleri vardır. Bunla- nn gjderflmesi gerekmek- tedir. - ÇizgiJerin çok sisli ve kaıiı bölgeler için özeüikJe san ile çizilnıesi gerekmek- tedir. -Sis ışrfdaklannın sürek- li temiz ve ve yanar vaziyet- te olması sağianmabdır. - Tuztama, kar temizie- me ve kurtarma araçlan, faal vesayica artnnlmışola- rak gereğinde hizmete ha- a r bekletilmektedir. - İnşa. tamir, tadil albnda olan kesimkr önceden bii- dirilmeli, ikaz ve ihtar lev- haJan asılmalıdır. - Kara nokta denilen sık facia yaşanan yerler için özel uvanlar oimaü, mü- hendislik müdahali'leriyle rehahilitasyonlar kısa süre- dc tamarnlanmalıdır." Ahmet Türkoğlu, Mec- lis'in gündemindeolan tra- fik yasasınında yarargetir- meyeceğını savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle