Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26OCAK1996CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Adalet Bakanlığı'nın araştırmasına göre mafya yargı ve kolluk güçleriyle ilişki içinde
6
Mafyanuı 23 bin tetikçisi var'EVtNGÖKTAŞ
ANK\RA - Adalet Bakanlığı 'nca "or-
ganize suçlar"la ılgili yapılan ilk araştır-
mada, devletotoritesindeki boşluktan d o
layı Türkiye'de mafyanın, halktan gide-
rek daha fazla destek eördüğü bulgusuna
ulaşıidı. Adli Sicil ve fstatistik Genel Mü-
dürii Dr. Mustafa Tören Yücel tarafindan
yapılan araştırmada. Türkiye'de faaliyet
gösteren çeşıtli mafya gruplanmn 23 bin
tetikçisinin olduğu belirlendi. Araştırma-
da, mafyanın elinde dönen paranın yıllık
miktan 12-13 trilyon lira olarak hesaplan-
dı. Adalet Bakaniığı Adli Sicil ve Istatis-
tik Genel Müdürii Dr. Mustafa Tören Yü-
cel tarafindan yapılan araştırmada, günü-
müzde mafyanın, kazanç sıralamasında
dünyanın uluslararası dev şirketlerini ge-
ride bıraktığı. cıro sıralamasında petroJ,
otomotiv, elektrik ve elektroteknikten son-
ra dünyanın dördüncü sektörü haline gel-
dıği, hatta endüstrileşmeye başladığı be-
lirlendi.
Türkiye'de halen faaliyet gösteren çeşıt-
• Adalet Bakanlığı'nda "organize suçlar"la ilgili ilk kez yapılan araştırmada, devlet
yönetimindeki boşluktan dolayı mafyanın, halktan gittikçe daha fazla destek görmeye başladığı
bulgusuna ulaşıldı. Adli Sicil ve îstatistik Genel Müdürii Dr. Mustafa Tören Yücel tarafindan
yapılan araştırmada, Türkiye'de faaliyet gösteren çeşitli mafya gruplanmn 23 bin
li mafya gruplannın 23 bin kadar silahlı
adamının bulunduğuna dikkat çekilen
araştırmada, Istanbul ve diğer büyük kent-
lerde mafyanın elinde bıryılda dönen pa-
ranın 12-13 trilyon lira olduğu, bu raica-
mın sadece 10 trilyon lirasımn çek-senet
tahsilatından elde edildığı belirlendi.
'Medya efsaneleştiriyor'
Araştırma raporunda. elde edilen bul-
gulara göre şu değerlendirme vapıldı:
"Kuşkusuz medyanın da organize suç-
tufuğun efsaneleştirilmesinde payı da kü-
çümsenemeyecek ölçüdedir. Örgüt tiderle-
ri sanki birer kahraman gibi halka tanıtıl-
maktadır.Türkiyc'de'kravatsızekonomı'
diye adlandınlan ve bo\ utlan gittikçe bü-
yûmekte olan \a>a dışı bu sektördeki suç
tetikçisinin olduğu belirlendi.
olgusu ve çeşitlenni. yarablması gereken
yeni suç rûrlerini ve vaptınmsa] olarak
ağıria.ştıniması gereken suçlan betirlemek
için şimdive kadar ne vaak ki ciddi bir
araşurma yapılmamıştır. Bu konuda uy-
gulayıa yargıçlann tanık oldugumuz lii-
re> sel gözJemleri ise,yasal düzenlemelerin
yeterii olmadığı şeklindedir. Lider konu-
mundaki mafva babalannın. vargı. kolluk
ve devletin üst kademelerindeki kisilerle
ilişkileri ticaret dümasındaki parrunlann
organize suç örgütteri ile iş vapmalan, ba-
balann sosyal toplantı ve kabullerde boy
göstermesi marvanın toplumsal yanını da
göstermektedir."
Mafya şirketlerinin her ülkeye ve ken-
te özgü faaliyet alanlannın olduğu belir-
tilen araştırmada, Türkiye'de "silah, uyuş-
furucu, kıv metli maden, tarihi eser ve sa-
nat eseri kaçakçıJığı, fuhuş, illegaJ atık im-
hası,sistematik vangınlaria organize sigor-
ta dolandıncılığı, illegal kurnar, tefecüik,
konıma karşılığı ödeme, kalpaıanlık, rica-
cılık, iş takibi, riişvet, kadın, çocuk ve or-
gan ticareti, çek-senet tahsiiatı, arazi, iha-
le, ehliyec, plaka, jeton-biiet, pazar" gibi
mafya gruplanmn. olağan ve sosyolojik
olgular haline geldiğı kaydedıldi. Mafya-
nın girdiği sektörlerde diğer kuruluşlara
yaşam hakkı tanımadığı, damping sayıla-
bilecek fiyat indirimlerine giderek, rüm
rakiplerini devre dışı bırakıp pazarlan ele
geçirdiği belirtilen araştırmada, organize
suç olarak tammlanan mafyanın. "ticari
veya işJetme türii yapılar kuîlanarak, kor-
kutmavi sağlamaya eJverişli güç ve sair va-
sıta kuîlanarak, politika medya, kamu ida-
resi, yargı sistemi veya ekonomiyi işleye-
rek" varlığını sürdürdüğü anlatıldı.
Araştırmada, ekonomik suç ve organi-
ze suçlulukla mücadelenin yalnızca yasal
düzenleme ve polisiye önlemlerle yapıla-
mayacağı savunuldu. Araştırmada, daha
sonra şu önenlerde bulunuldu: "Mafya fle
mücadelede önceh'kie, halkın ortak vicda-
nında köklü bir değişime gereksinim du-
yulmaktadır. HaJihazırda tnplumumuz,
halkın parasını yiyenlere karşı şu iki ne-
denle bağışlavıcı bir tutum içerisindedir.
Birincisi, 'Çaldı. ama ış yaptı.' lkincisi,
'Herkes çalıyor, bir tek o mu hırsız?' Öte
yandan yasadışı kazanç biçimieri, 'kur-
nazlık ve açıkgözlülük ve ışini bilmek'
olarak değerlendirilmektedir. Diğer bir
anlaünıla şu sıralarda ülkemiz, 'kazan da
nasıl kazanırsan ka2an'modasıııın esinti-
leri içindedir. Bu esintilerin tersyü/ edilme-
si için 'devletin malı deniz, yemeyen te-
miz, yiyen domuz şeklindeki önenmenin
toplum vicdanında yer etnıesi ve bu doğ-
rultuda halkın işbirliği ön koşuldur."
Mecidiyeköy Kültür Merkezi'nde 3 gün sürecek olan kongreye 345 delege katılacak
DISK'te genel kurul heyecanı• Genel İş Sendikası
Başkanı tsmail Hakkı
Önal'ın başkan adayı
olmayacağını
açıklamasmdan sonra
Rıdvan Budak da
sağlıklı bir genel kurul
için adayhktan
çekilebıîeceğini söyledi.
GÜNNURİLHAN
DJSK. genel kurulunu
bugiin olağanüstü toplu-
yor. Uzlaşmayla kongreye
gitmeye çalışan DİSK.'in 9
sendikası arasındaki gö-
rüşmelerden birsonuç çık-
madı. DJSK Genel Merke-
a'nin Ankara'ya taşınma-
sı, yönetım kuruiu üye sa-
yısmın yediden beşe indi-
rilmesi konulanndaki tar-
tışmalar sürerken konfede-
rasyonun Ankara'ya taşın-
masına karşı çıkan DİSK
Genel Başkanı Rıdvan Bu-
dak da "Sağhkjı bir genel
kurul için rahatlıkia seçile-
bileceğün bir kongrede
başkan adayı olmayabili-
rim"dedi. DlSK'in olağa-
nüstü genel kuruiu bugün Mecidiyeköy
Külrür Merkezi'nde 345 delegeyie top-
lanıyor. DlSK'in "tarüşnıalı''olağan ge-
nel kurulundan bir buçuk yıl sonra, de-
ğişen Türkiye'de işçi sınıfinın ihtiyaçla-
nna yanıt verecek bir sendikal yapılan-
ma ve mücadele hattı oluşturabilmek
için "kavgasa" yapılacağı savunulan
kongre günlen başlıyor. Ancak DİSK
sendikalan arasındakj tartışma konula-
n gıderilemedi. Genel-Jş Sendikası Ge-
nel Başkanı Ismail Hakkı Önal, 9 sen-
dıkanın görüşmelennin ardından.
12 Eylül 1980'de kapaülan. 1992'de ise aklanarak yeniden sendikal >a^anıa doııcn DİSK, Türkiye işçi sınıfinın sendikal mücadelcsi içinde geçmişindeki roliinü geri istiyor.
"DİSK merkezinuı Ankara'ya taşınma-
sı ve yönetim kuruiu üye sayısının beşe
indirUmesi konuiannda" sendıkalann
ortak görüşe sahip olduğunu, Rıdvan
Budak'ın itirazımn ise kişisel bir itiraz
olduğunu söyledi.
Tekstıl Sendikası Gene! Başkanı Sü-
levman Çelebi ı->e "Bir sonuçalamadık,
ancak göriişmelerüniz süröjor" dedı.
Geçen günlerde başkan adayı olmaya-
cağını açıklayan Önal'ın ardmdan bu
kez de Budak, "sorunsuz ve sağlıklı bir
genel kurul için adajlıktan çekilebilece-
ğini" belirtti. DİSK Genel Sekreten
Mefamet Atay, örgütlenme sekreten Çe-
tinUygur\eeğitimsekreteri DoğanHa-
Hs'ın de aralannda bulunduğu yönetım
kuruiu üyeleri, kongre karan aldıklan
tanhtenbuyana yönetim kurulundagö-
rev istemediklerini belirttiklerini ve bu
kararlannda ısrarettıklerinı kaydettiler.
Devrimcı Sağlık-lş ve Yeraltı Maden-
tş sendikalannın dışında kalmayı tercih
ettıği Devnmci Demokrat Kongre Blo-
ku ise yönetıme iki aday çıkaracağını
açıkladı. DlSK'in olası başkan adaylan
arasında adı geçen Önal. "DİSK'İn bu
genel kurukia önceliklc sivasal bir örgüt
mü. yoksa sendikal bir örgüt mü olaca-
ğına karar vfrnıelidir" dedi.
DİSK'ın sendikal bir örgüt olması ge-
rektiğini başından beri sav undaklannı
söyleyen Önal, yönetimin yeniden oluş-
tunılması ve diğer tartışma konulanna
ilışkin şu açıklamayı yaptı: "Ben,olağa-
nüsrii genel kurukia aday obnayacağunı
açıklamıştım. Yönetimin oluştunılrnası
ve diğer konulardaise dokuzsendika bir
arava geidi \e tartıştı. Ortak egilimleri
29 yıllık sendikal mücadeleİstanbul Haber Servisi - Değişen Türki-
ye'de işçi sınıfinın ihtiyaçlanna yanıt vere-
bilecek sendikal mücadele hattını yeniden
tanımlayabılmek için olağanüsrü genel ku-
rul toplayan DİSK, bundan yaklaşık 29 yıl
önce kuruldu. Sendikalar Arası Dayanışma
(SADA) isimli bir dernek kuran ve bu tu-
tumuyla Türk-lş içinde ilk aynlığı filizlen-
diren Türkiye Maden-lş. Gıda-lş, Basın-lş
ve Lastik-lş sendikalan, 12 Şubat 1967'de
Çemberlitaş Şafak Sineması'nda yaptıkla-
n şölen ve bir gün sonra ise İstanbul Vali-
ligi'neyaptıklan resmi başvuruyla Devnm-
ci fşçi Sendikalan Konfederasyonu'nu
(DfSK) kurdular. DİSK'ın ilk genel baş-
kanlığına Türkiye Maden-lş Sendikası'nın
genel başkanı Kemal Türkler seçildi.
DİSK, Türkiye işçi sınıfı tarihine adını ilk
kez 15-16 haziran olaylanyla yazdırdı. Hü-
kümetin 1970 yılında 274 sayılı Sendikalar
Yasası'nda işçilerin DlSK'te örgütlenmesi-
ne engel olacak değişiklik tasarasını Mec-
Kemal TürkJer Abdullah Baştürk Rıdvan Budak
lis'ten geçırmeye çalışması, on binlerce ış-
çıyi ayağa kaldırdı.
İki gün süren, iki işçi ve bir polisın ölü-
mü, yüzlerce işçinin ise yaralanmasıyla so-
nuçlanan 15-16 haziran olaylanyla DİSK,
Türkiye işçi sınıfinın mücadele tarihıne adı-
nı kazıdı. Türkiyede 1 Mayıs ilk kez
1976'da Taksım Meydanı 'nda DfSK'in dü-
zenlediği bir mitıngle kutlandı.
DİSK. 1977'degerçekleştirdiğı DGMdi-
renişleri ve 20 Mart 1978Faşızme Karşı Ih-
tar Eylemleri'yle Türkiye siyası yaşamın-
da da agırlıgını hissettirdi.
DİSK. 1976 yılında Türk-lş'ten kopan
Genel-lş Sendiİcasrm bünyesine aldı \e
güçlendi. O taribe kadar DİSK Genel Baş-
kanlığını sürdüren Kemal Türkler. yapılan
6. Olağan Genel Kurul'da görevini Genel-
lş Genel Başkanı Abdullah Baştürk'e ver-
di Maraş Katlıamı'nı protesto eylem ve
mitingleriyle de adından sözettiren DİSK,
12 Eylül 1980 askeri darbesini yapan Ke-
nan EvTen eşlıgindeki beş general tarafin-
dan kapatıldı. DİSK ve DlSK'e baglı sen-
dikalann 1476 yöneticı ve üyesi hakkında
da\a açıldı. DlSK'in 52 yöneticisi. Milli
Güvenlik Konseyi'nın 7 nolu bildirisiyle
önce "güvence aJtına" alındılar, sonra tu-
tuklandılar. Bu yöneticiler hakkında
TCK'nin 146' 1. maddesi uyannca ıdam is-
temıyle dava açıldı. 12 yıl süren yargı lama-
lann ardından DİSK aklandı, yöneticileri de
beraat etti.
DİSK, l8Ocak 1992'deyaptığı genel ku-
rul ileyeniden sendikal yaşama döndü. Ge-
nel başkanlığına Gıda-lş Genel Başkanı
Kemal NebioğJu getirildi.
DİSK 8 Agustos 1994 yılında gerçekleş-
tirdiği 9. olağan genel kuruiu ile yönetimi-
ni yeniledi ve Tekstil Sendikasf nın genel
başkanı Rıdvan Budak, genel başkan seçil-
di.
kaleme alma ve sendikalara göndenne
görevini ise bana verdüer. Ben, bu göre-
vi yerine getirdün. Dİ.SK'in merkezinin
Ankara oünasını isthoru/, çünkü politi-
kaıun merkezi Ankara. Deli gömleği gi-
biüzerimizegiydirilme>eçalışılan sendi-
kal yasalardan kurtulabiinıek \e paria-
mentodaki çalışmalara etkide bulunabil-
nıenin yolu Ankara*dan geçi>or. Rıdvan
Budak'ın bu kunudaki itirazı kişiseidir.
Rjdvan Be\ aday olmazsa bir üçüncü ki-
şi çıkıp aday oiabilir."
Budak ise tartışma noktalannın DİSK
genel kurulunun iradesine
bırakılmasmı önerdiğını söy-
ledi. Budak, "Ben DİSK'in
örgütsel bütünlüğünün ko-
nınmasından yanayım. Bir-
likte çalışmayacağım bir
ekipte göre\ almam" dedi.
DİSK'ın üç gün sürecek
kongresınden Bırleşik Me-
tal-Iş, Genel-lş, Lastık-]ş,
Tekstıl ve Bank-Sen'ın aday-
lannın içinde bulunacağı beş
kişilik bir yönetim kuruiu ya
da DİSK içindeki diğer eği-
limleri de içinde banndıra-
cak yedi kişilik bir yönetim
kurulunun oluşturulması se-
çenekler arasında.
Delege dağüımı
Asis: 3. Birleşik Metal-lş:
60, Bank-Sen: 17, Basın-lş:
5. Cam- Keramik-lş: 2, Dev-
nmci Yapı-İş: 2, Deri-İş: 2,
Dev Maden-Sen: 2, De\Tİm-
ci- Saglık-lş: 4, Genel-lş: 50,
Gıda-lş: 31. Lastik-lş: 27,
Nakliyat-Iş: 10, Limter-lş:2,
Oieyis: 24. Petkim: 4 Sine-
Sen: 2, Sosyal-İş: 34.
înşaat mühendislerinin yann, elektrik mühendislerinin de 3 şubatta genel kuruiu yapılacak
TMMOBMe meslek onuru için yarışOKTAY EKİNCİ
TMMOB'ye bağlı meslek odalannda
genel kurullar ve seçımler sürüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan'ın ve MÛSİAD'ın
açık siyasal müdahalelenne ve "elegeçir-
me" çağnlanna rağmen. Makine Mühen-
disleri ile Harita ve Kadastro Mühendis-
leri, fstanbul'dakı oda yönetimlennı "kut-
sal ıttifaka" teslim etmediler.
Şımdi İnşaat Mühendisleri aynı dırcrıı-
şi27-28Ocak 19%günü yapılacak Istan-
bul Genel Kuruiu ve seçımlennde sürdü-
recekler. Elektrik MühendisleriOdası'nın
yıne İstanbul Genel Kuruiu 3-4 Şubat
1996'da, MinıarlarOdası İstanbul Büyük-
kentŞubesi'nin genel kurulu ise 1-3 Mart
1996'da gerçekleşecek...
Bu yıl, önceki dönemlere göre çok da-
ha kararlı ve yaygın bir örgütlenmeyle o-
da seçımlerıne •*asüdıklan"gözlenen
-Meslekte Biriik" ve -Çağn Gnıbu" adın-
daki örgütlenmeler. aslmda mımar \e mü-
• Meslek odalannın Türkiye'deki mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin ülke ve toplum yaranna bir
uygulama ortamında gerçekleşmesi için süregelen çabalannı durdurmak isteyen siyasal gruplann
'meslekte biriik' sloganıyla ortaya çıkmalan, mesleğin onurunu değil, 'yağma düzenine bağımlılığınf
savunmaktan başka bir anlam taşımıyor.
hendis odalannda cskiden beri varlıklan-
nı sürdüriiyorlar. Daha doğrusu, oda yöne-
timlenne pek seçılemedıklen ıçın genel-
likle hep genel kurullar döneminde orta-
ya çıkan bu gruplar, çalışma dönemlerin-
de de oda etkinlıklerine katılmak ve görüş
bıldırmek yerine. yıne hep "bir sonraki
seçünlere hazıriık yapmavi" yeğlıyorlar.
Böylece. aralannda meslek odalannın
yennı ve adresını bıle bılmeyen kımı "'üye-
leri" sıvasal \a da ekonomik çıkarlar etra-
fında örgütleyerek seçimlerde oy verme-
ye taşıyan bu gruplar. genel kurul toplan-
tılannda bıle tartışmalara katılmadan, sa-
dece ertesi günkü "sandık demokrasisi-
ne" bel bağlavarak vönctımlerı cle geçır-
meye çalışıyorlar.
12 Evlül dönemıne kadar. meslek oda-
lannda genel kurul toplantılan ve seçım-
ler "aynı gün" yapılırdı. Böylece bir çalış-
ma dönemınin sonunda mimar ve mühen-
disler, hem \apı'anlan ve yapılmayanlan
tartışırlar hem de bu demokratik forumda
"göriişlerini açıklayan* ada> lardan düşün-
celenne en uygun gördüklennı seçme ola-
nağını bulurlardı. Askeri darbeden sonra
demokrasıye **çeki-düzen"vermeye soyu-
nan generaller, odalardakı bu demokratik
süreci de kendilerıne benzettıler ve TM-
MOB Yasası'nı değiştırerek seçımlerin ge-
nel kurullardan •*birgünsonra"yapılma-
sı kuralını getırdıler. Adaylar ise "birge-
ceönce" seçim kuruluna bildırilır oldu.
Bu va.sa değışıklıgı. >ıne o gerılımlı
günlerde kımı mımar vc mühend^lcrce
"sakıncalı adaylann o gece emniyet tara-
findan saptanması" niyetine bağlı olarak
yorumlandıysa da genel kunil toplantısı
ile seçımlerin "ayn günlerde" yapılması-
nın aslında kimlerin işıne yaradığı, ilerle-
yen yıllarda daha net açığa çıktı.
Yine özellikle "Meslekte BirBk" adı al-
tında liste çıkaran gruplar, genel kurullar-
da tartışmak yerine sadece seçim günü oy
vermeye gelecek kadar zaman a>ırabılcn
yanda^larıyla yıne genel kurullarda pck
ortalarda görünmeden doğrudan seçıme
dönük örgütlenmeyle yönetimlen ele ge-
çırmeye çalıştılar. Bu yıl, ışte bu sürecin
belkı de "eflhazırhku"dönemı yaşanıyor.
Genel kurullarda meslek odalannın gele-
ceğı için sorumluluk duyarak tartışan ve
vinc geieccğc dönük kararlar üreten mı-
mar ve mühendislenn birkaç katı "üye".
ertesi gün oy kullanmaya gelıyor ve son-
ra uzaklaşıp sonucu bekliyor.
Neyse kı özellikle Recep Tayyip Erdo-
ğan'ın ve MÛSİAD'ın öncü girışımlerin-
den sonra meslekte biriik söyleminin as-
lında ne tür bir biriik olduğu daha net or-
taya çıkmış olacak ki, bu siyasal "çağn-
mn" meslek odalanna ve demokrasıye ge-
tireceği tehlıkenin farkına varan duyarlı
mimar ve mühendısler, genel kurul tartış-
maları kadar artık seçimlere katılıma da
önem venyorlar. TMMOB v e meslek oda-
lannın Türkiye'deki mimarlık ve mühen-
dislık ortamını "ülke ve toplum jaranna"
bir uygulama düzenine kavuşturmak için
yıllardırsüregelen çabalanna "muhatefet"
eden anlayışm, kendısine "meslekte bir-
iik" tanımını yakıştınna>ı da aynca önem
taşıyor. Odalardakı yıne ülke ve loplum
yararınaönem veren görüşlerı yıllardır "si-
yasi" olmakla suçlayan bu gruplann şım-
di tam bir açıkhkla "gcrçek siyasi kinilik-
lerini" takınarak ortaya çıkmış olmalan
elbette gözden kaçmıyor.
HAFTA\A BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Din, Laiklik ve Kitaplar...
Kitap kolay yazılmıyor... Ve özellikle ülkemizde, ko-
lay da okunmuyor. Çok özverili ve değerii bazı çaba-
lar -ne yazık ki- zaman zaman karşılıksız kalryor.
Oysa kitap, paylaşılmak içindir.
Her gün yazan birisı olsaydım, haftada birgünümü
kitaplara ayırmak isterdim. Ama haftada üç gün ya-
zan birisi için de, yılda -hiç değilse- birkaç yazısını ki-
taba ayırmamak büyük bir eksiklik.
Masamın üzerindeki bugünkü kitaplar, din ve laik-
lik üzerine...
•••
Prof. Aysel Ekşi'nin "Din Devletleri" kitabı, toplu-
mumuza büyük bir hizmet... Çünkü çok açık ve çar-
pıcı.
Kitapta önce, dünyada ve Türkiye'de Islamcı akım-
ların artmasındaki nedenler irdeleniyor. Sonra da,
"Bizden ders alın " diye feryat eden ülkelerden örnek-
ler sergıleniyor.
Herfıangi bir yonjmu gerektirmeyen, kısa kısa ga-
zete haberleri ile...
Iran, Afganistan, Cezayir, Mısır, Suudi Arabistan ve
diğerleri... Ve arkasmdan da, gene kısa kısa gazete
haberleri ile Türkiye.
Haberter, tıpkı çok usta bir ressamın fırça darbele-
ri gibi: iyi düşünülmüş, iyi seçilmiş, sabırla derlenmiş
ve bir büyük tablonun parçalannı çok iyi oluşturmuş...
M. Iskender Özturanlı'nın "Türkiye'de Laikliğin
Serûveni" kitabının ise, başka bir işlevi var.
Laikliği doğuran koşullardan Türkiye'nin bugünü-
ne kadar uzanan bir süreci gözler önüne seriyor...
Laiklikten vazgeçmenin, niçin "çağdaşlıktan, uygar-
lıktan ve aydınlıktan vazgeçmek" olacağını anlatı-
yor... Sıkmadan, somut bir biçimde.
• • •
Orhan Koloğlu. Arapçayı da iyi bilen, iyi bir araş-
tıımacı... 1994'te "Gazi'nin Çağında Islam Dünya-
sı"nı yayımlamıştı. "Türk Çağdaşlaşması" adını tası-
yan son krtabının ikinci başlığı ise, "IsJama Etki ve Is-
lamdan Tepki."
1993 Kasımı'nda Beyrut'ta düzenlenen "Araplar
ve Türkler Gelecek İçin Diyalog" seminerinde, bir
Arap tarihçi şöyle demiş:
Kemalistsistem, Türkiye'dekiilk belihşindeki şek-
li ve orjinal canlılığı ile Tanzimat'ta mevcut olanın en
iyisinin uzantısıydı. Nasırcı sistem ve onun Arap ül-
kelerindeki çeşitli türleri ise, Arap toplumlanndaki
eşrafın, Tanzimat'tayarattıklan çarpıklık vebaşanstz-
lıklara bir tepkidir."
Koloğlu, o seminerdeki izlenimlerini şöyle özetliyor
"Dtşardan bakılınca Türkiye, yüzyılımızın ilk yirmiyı-
lından bu yana bölgemizde ve çevremizde yaşanan
değişmelere karşın, bir istıkrar modeli gıbı görünü-
yordu. Oysa bizler bunalımlar, dalgalanmalar içinde
çalkalandığımız ve uçurumun kenanndan döndüğü-
müz inancındaydık."
•••
1930'larda Batı'da da Doğu'da da, Kemalizme yö-
nelik, zaman zaman hayranlık düzeyine varan bir ilgi
var.
Batı'da "Türk mucizesi" sloganlaşmış, dillerden
düşmüyor. Islam dünyası ise, "Buhızabizuyamayız"
diye hayıflanıyor. Ve Columbia Üniversitesi öğretim
Üyesi Hans Kohn, genel bir yargıyı 1937'de şöyle
özetliyor:
"Çağddşlaşma Sovyetler'de, Latin Amerika'da ve
Ispanya'da da var. En hızlısı SovyetlerBirliği, Japon-
ya ve Türkiye'de. Ama ulusalyaşamını çağdaşlaştır-
mada Türkiye en önde gitti. Sadece sanayileşme ve
tekniklerle yetinmedi, halkın günlük yaşamına girdi.
Türkiye'nin başansını aşabilmiş başka doğu ülkesi
yok."
Kemalist Devrim. hiçbir zaman -Lenin ya da Hu-
meyni devnmleri gibi- kendini diğer az gelişmiş ül-
kelere de "ihraç" etmek gibi bir çaba içinde olmadı.
Amagenede, "evrense/ö//mode/"oluşturdu... Bur-
giba'nın, Ferhad Abbas'ın, Cinnah'm, Necip'in, Na-
sır'ın, Bumedyen'in ağzından Atatürk adı sık sık
duyuldu.
Şu yargının anlamını iyi kavrayamayanlar, Koloğ-
lu'nun "Türk Çağdaşlaşması"nı mutlaka okumalılar
"Atatürk, Avrupalısıyla, Asyahsıyla, Müslümanıyla,
Hıristiyanıyla, bütün insanlığı sadece insan olmakla
bütünleştirecek bir çağdaşlığın savunucusuydu.
Çağdaşlaşma düzeyi dışında bir farklılığı kabuletmi-
yordu. Şüphesiz 21. yüzyılda da bu niteliğiyle ismin-
den bahsedilmeye devam edilecektir."
Sürücülere bayram uyarısı
Trafiğe 10 yılda
120 bin kurban
İstanbul Haber Servisi -
Türkiye Trafik Canavannı
Yoketme Vakfı Başkanı
Aiımet Türkoğlu, Türki-
ye'de son 10 yılda yaklaşık
120 bin insanın trafik kaza-
lannda yaşamını yitirdiği-
ni, 250 bininin sakat kaldı-
ğinı.birmilyonunundaya-
ralandığını belirtti. Yakla-
şan bayram tarilinde trafik
kazalannın önlenmesi için
karayollannı, trafık polis-
lerini ve sürücüleri uyaran
Türkoğlu, haziran ayında
yayılacak HABITAT 2 top-
lantısı için de şimdiden ön-
lem alınması gerektiğini
söyledi.
Türkiye Trafik Canava-
nnı Yoketme Vakfı yöneti-
cileri, dün Pera Palas'ta
yaptıklan basın toplantı-
sında yaklaşan bayram ta-
tilinde trafik kazalannın
önlenmesi için alınması
gereken önlemleri anlattı-
lar. Toplantıda konuşma
yapan vakıfbaşkanı Ahmet
Türkoğlu, geçen bayram
tatilinde trafik kazalannda-
ki ölü bilançosunun 300 kı-
şi olduğunu anımsattı. Tra-
fik kurallannın ilkinın.
devletin trafik kurallanna
uynıası olduğunu söyleyen
Türkoğlu. ba>ram tatilinde
"Kusursu/ bir trafik vasa-
sının çıkmasL, yollann ku-
ndlara göre düzcnlenmesL
sistcmin iyi uygulanması,
denetimin sağlıklı yapdma-
sı,otokontrol sisteminin uy-
guJanması" gibi kurallara
uyulması gerektiğini be-
lirtti.
Ahmet Türkoğlu, bay-
ram öncesinde Karayollan
Genel Müdürlüğü'nünaşa-
ğıdaki tedbirleri alması ge-
rektiğini söyledi:
"- VbUarunızuı pck çok
kesimJerinde çizgi ve işaret
eksiklikleri vardır. Bunla-
nn gjderflmesi gerekmek-
tedir.
- ÇizgiJerin çok sisli ve
kaıiı bölgeler için özeüikJe
san ile çizilnıesi gerekmek-
tedir.
-Sis ışrfdaklannın sürek-
li temiz ve ve yanar vaziyet-
te olması sağianmabdır.
- Tuztama, kar temizie-
me ve kurtarma araçlan,
faal vesayica artnnlmışola-
rak gereğinde hizmete ha-
a r bekletilmektedir.
- İnşa. tamir, tadil albnda
olan kesimkr önceden bii-
dirilmeli, ikaz ve ihtar lev-
haJan asılmalıdır.
- Kara nokta denilen sık
facia yaşanan yerler için
özel uvanlar oimaü, mü-
hendislik müdahali'leriyle
rehahilitasyonlar kısa süre-
dc tamarnlanmalıdır."
Ahmet Türkoğlu, Mec-
lis'in gündemindeolan tra-
fik yasasınında yarargetir-
meyeceğını savundu.