23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 OCAK 1996 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 •Karakaya bunalınu MURAT tLEM ATtNA -Türkiye ile Yu- nanistan arasında Ege Deni- zTnde mevcut oUn sorun- lar, küçük bir adacık ile ye- ni bir boyut kazındı. Ege Denizi'nde, Yunanistan'ın Kalimnos (Kilimli) Adası ile Tûrkiye arasında bulunan ıssız ve kayalık Imia (Kara- kaya) Adası iki üke arasın- da nota trafiğine neden olur- ken, Yunan Deniz ve Hava Kuvvetleri teyakkuza geçi- rildi. Olay, geçen aralık ayında, ıssız lmia Adası acıklannda anzalanan bir Türk gemisi- ne, Yunan devriye botlannın yardım etmesi üzerine orta- ya çıktı. Türk Dışışleri yet- kilileri, Yunan devriye botu- nun, söz konusu gemiye, lmia Adası'nın dahil olduğu karasulanmız içinde yardım ettiği gerekçesi ile 21 aralık günü nota gönderdi. Türkiye'nin söz konusu girişimine uzun süre sessiz kalan Yunanıstan. 9 ocak günü, Ankara daki Yunanis- tan Büyükelçiliği kanalı ile £evabi nota verdi. Yunan Dı- şişleri Bakanlığı yetkilileri. ültimatomda, Türkiye'nin, söz konusu adanın karasu- lan içinde bulunduğu iddi- alannın. iki ülke arasındaki örtamı olumsuz yönde etkı- ieyeceğj uyansında bulun- dular. Oncekı gece büyük bir gizlilik içinde bir araya gelen. Yunanistan Başbaka- nı Kostas Simitis, Dışişleri Bakanı Tedoros Pangalos ile Kamu Düzenı Bakanı Kons- tantinos Yitonas'ın. söz ko- nusu ıssız adacık konusunu gündeme getirdikleri öğre- nildi. Toplantıdan sonra, Yu- nanistan Genelkurmay Baş- kanlığı uyanlarak ıssız tmia Adası çevresinde güvenlik çemberi oluşturulması is- tendi. Yunanistan Genelkur- may Başkanlığı, Başbakan- lık'tan gelen uyan üzerine Deniz ve Hava Kuvvetleri ile ada çevresinde, çeşitli as- keri önlemler aldı. 1932 anlaşması Yunanistan'ın Kilimli (Kalimnos) ile Istanköy (Kos) adalan arasında kalan ve kendisine ait olduğunu ıddia etmesine karşın bu adalara uzaklığı 6 milden fazla olan lmia kayalığmın Türkiye'nin denetiminde ol- duğu vurgulandı. Türkiye sahillerine yaklaşık 3 mil uzaklıkta bulunduğuna dik- kat çekilen lmia kayalığının 1932 yılında Türkiye ile Italya arasında imzalanan bir anlaşma uyannca Türki- ye'ye ait olduğu kaydedildi. Uluslararası hukuka göre, Ege'de iki ülke kıyılan ara- sında, uzakhklan 12 milden az olan bölgelerdeki ıssız kayalıklann, söz konusu Türkiye-Italya anlaşmasıy- la, en yakın ülkenin hüküm- ranlığında bulunması gere- kiyor. Yunanistan Dışişleri Ba- kanlığı yetkilileri, adalann statüsünün 1932 Türkiye- Italya ve 1947 anlaşmalan ile belirlendiğini dile getire- rek Türkiye'nin talebini haksız olarak niteliyorlar. Yunanistan ile Türkiye arasında, özellikle Ege'de köklü sorunlar bulunuyor. Karasulan 6 mil olup deniz hukuku sözleşmesini gerek- çe göstererek 12 mile çıkar- mak isteyen Yunanistan'ın bu istemi, Türkiye tarafın- dan egemenlik haklannı kı- sıtlayacağı belirrilerek kabul edilmiyor. Aynı şekilde Yu- nanistan, halen 6 mil olan karasulanna karşılık, hava sahasının 10 mil olduğunu iddia ediyor. Uluslararası anlaşmalara aykın bu du- rum, sadece Türkiye tarafin- dan değil, hiçbir ülke tara- fından tanınmıyor. Ege'de, Türk ve Yunan Hava Kuvvetleri'ne ait sa- vaş uçaklan arasında geçen bu taktik savaşı, Yunanis- tan'ın haksız talebi yüzün- den meydana geliyor. Hukukçular, sınır • Baştarafı 1. Sayfada ei konulması yonünde karar çıkmasından dolayu 16 yaşı- nı tamamlayıncaya kâdar, yani 2 yıl 8 a> İnğiltere'dcn çıkamayacağinı ilettim. Jac- ItieCook, bu durumu bilme- diğini ifade etti" dedi. Sa- rah'nın Ingiltere'ye gitme- sinin, aksaklıklara yol aça- cağını kaydeden Sümen, şöyle devam etti: "Sarah ke- sinlikle gitmemelL 14 yaşına geldiğinde, anneve babasinın nzası alınarak burada evlen- meleri için mahkeme karan çıkanlır. İngütere'de, Sa- rah'nın velayetinin anne ve babadan alınmış olması, anne ve babanın Türkiye'de evlen- me izni için mahkemeye baş- vunı yapmalannı ve karar ç> kannalannı engeüemez. Ay- nca, Sarah, "Ben gıtmem, Musa ile mutluyum, kalaca- ğım' derse onu Idmse götüre- mez." Sarah'nın kaçınlmasını önlemek için iki defa yer de- ğiştirmek durumunda kaldık- lannı kaydeden Musa'nın ba- bası AIi Kömeağaç, The Sun muhabirlerinin kızı kaçırmak ıstedıklerini öne sürdü. Kö- meağaç, "Bunlar. Sarah'nın ailesinin dikkatsiz davranma- sıveThe Sun gazetesinin tiraj arttırmak için olayı olduğu n- dan farklı yansıtmasından kaynaklanryor" diye konuş- tu. Hukukçular ne diyor? Sarah ile Musa'nın aşkı, hukuk alanmda yenı bir tar- tışmabaşlattı. Kahramanmaraş Barosu avukatlanndan dördü, Sa- rah'nın annesi Jackie ile ilgi- li olarak cumhuriyet savcılı- ğına suç duyurusunda bulun- dular. Avukatlardan Omer Yalcınyardımcı. Musa'nın en az 7.5 yıl hapıs cezasıyla yar- gılanacağına dikkat çekti. Yalçınyardımcı. "Birtakım hafıfletici nedenler göz önü- ne aünırsa ceza indirilebilir" dedi. Istanbul Ünıversıtesi Hukuk Fakültesi Medeni Hu- kuk Bölümü öğretim üyesi Hüseyın Hatemi, "Türkiye, Sarah'nın izni olmadan yurt- dışına çıkanlmasına yardım- cı olmamahdır" dedi. Sa- rah 'nın. "fizUd oJgunluk" ba- kımından bu evlilikten zarar görmeyecek durumda oldu- ğu görüşünü savunan Hate- mi, şöyle dedi: "Ancak bu du- rum. velayet hakkını kötüye kullanma şeklinde yorumlan- mamalıdır. Ortada bir ahlak- sızhk yok. Kız, fîziki olgunluk bakımından bu münaseber- ten zarar görecek bir durum- da değilse mutlaka velayet hakkının körüye kullanılma- sı sayüması gerekmez." Türkiye'deki mevzuata gö- re, 14 yaşını bitiren bir kızın evlenebıleceğine ışaret eden Prof. Dr. Hatemi, ancak kıza, 14 yaşını bitrrinceye kadar evli gibi birlikte yaşama ola- nağı sağlanabıleceğıni, bu- nun da velayetın kötüye kul- lanılması anlamına gelmeye- ceğıni belırterek şöyle devam etti: "Kızın anneve babasinın bu evtiliğe izin vermesi, vela- yet hakkının kötüye kullanıl- ması say ılnıaz. Bu evlilik, |n- giltere'de bir tngilizle olsaydı, belki anne baba hakkında böyle bir teşebbüse hiç geçil- roezdi. Ama şimdi kamuoyu da tahrik edilerek olay abar- nlmak isteniyor. Türkiye k>- zın tekrar ülkesine gönderil- mesineyardımcı olmak duru- munda değildir. Kendi nzası olmadan yurtdtşına çıkarıl- ması da doğru değildir. Tür- kiye'de kaJmak isterse kalabi- lir' Aklı başında, kudreti olan bir kız söz konusu. Evleneme- se bile anne ve babasından da nzası ahndığma göre Türki- ye'de kalabilir. r Bu arada Kahramanmaraş halkının konuya duyarlıhğı da artıyor. Gazetecilerin çev- resini saran Kahramanmaraş- lılar, Musa'nın kurtulması, Sarah'nın Türkiye'de kalma- sı ve ailenin dağılmaması için yardımcı olunmasını ısttyor- lar. Kentte, olayı, yerlı ve ya- bancı 30 dolayında gazete, te- levizyon ve ajans muhabiri ızlerken olay, dünya basının- da da geniş yer alıyor. Avru- pa basını, dün de Ingiltere yüksek mahkemesının "Sa- rah'nın ülkesine dönmesi ve \elayetinin ailesinden aJınma- sı" şeklındekı karanna yer verdiler. The Times, The In- dependent, The Guardian, Daily Mail gibi önde gelen Ingiliz gazeteleri de "Çocuk geHn" ıfadesini kullandıklan Sarah'nın, "Musa ile birlikte olmak istiyorum. Onu hapis- te tutarlarsa kendimi öldürü- rüm. Çünkü onsuz yaşaya- mam. O benim eşim ve onu çok sevij'orum''' şeklindekı sözlenne yer verdiler. Sanberk'in açıklaması ^ Türkiye'nin Londra Büyü- kelçısı Ozdem Sanberk. Mu- sa ile Sarah Cook konuşunda asıl sorumluluğun, "aileJere ait olduğunu" söyledi. BBC radyosuna demeç veren San- berk, "Sanınm burada asıl sorumluluk aileye aiL Yasala- nn yapabileceği, manhklı davramşlan teşvik etmektir. Sonımluluklannı üsüenmek ailelere baghdır" dedi Musa'nın tutuklanması ve beş yıla kadar hapis cezasına çarptınlması ihtimali ve bu- nun genç çıfte faydası olup olmayacağına dair bir soru üzerine Sanberk, Sarah'nın, Musa'nın ailesi tarafından zorla ahkonulmadığını hatır- latarak bu durumun yargıç ta- rafından göz önünde bulun- durulabileceğini belirtti. San- berk tecavüzün ve küçük yaş- taki kişilerle cinsel ilışkınin Türkiye'de çok ciddı suçlar olarak görüldüğünü, evliliği- nin yasal olmadığını. Mu- sa'nın bu çerçevede tutuklan- dığını söyledi. Özdem San- berk, Türkiye'nin Londra Büyükelçiliği olarak Sarah'- nın eğıtimi konuşunda Essex Country Council ile çalışma- ya hazır olduklannı kaydetti. G U N D E M MUSTAFA BALBAY M Baştarafı 1. Sayfada Yaptırım: Spor salonunda gözaltı. Gazeteciler olaylan izliyor. Polis, ka- meratann önünde göstericileri tekme tokat otobüslere bindiriyor ve Eyüp Spor Salonu'na götürüyor. Böyle bir emri kim verebilir: Istanbul Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar O halde soaımluluk Taşanlar'dan başlıyor. Polis, gazetecilerden de gözüne kes- tirdiklerini topluyor. Bazıları hemen bı- rakılıyor. Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe, spor salonuna götürü- lenler arasında. Görgü tanıklarının ifadelerine göre Göktepe'yi gözaltına alan polisler spor salonunun hakkını veriyorlar. 9 ocak günü Göktepe, Eyüp Çay Bahçesi'nde "ölü bulunuyor." Aynı gün, Sabancı Center cinayeti iş- leniyor. Bakanlar Kurulu telaşta. İki ay- dır toplanmayan bakanlar, hemen bir araya geliyorlar. Sabancı olayını görii- şüyorlar. Içişleri Bakanı Teoman Unü- san'a gazeteciler soruyor: - Sayın bakan, Istanbul'da bir gaze- teci gözaltına alındığının ertesigünü ölü bulunuyor. Bu olay nedir? Ünüsan pişkin: - öyle bir kişi gözaltına alınmamıştır. 10 ocak günü Istanbul Emniyet Mü- dürü Orhan Taşanlar, gazetecilerin so- rularını yanıtlıyor: - Hayır, böyle bir kişi gözaltına alın- mamıştır. Göktepe'nin nasıl öldüğünü arkadaşlararaştınyorlar. Size bilgi vere- Metin Göktepe Soruşturması... cekler. Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Ca- nözkan, 11 ocak günü duruma "açık- lık" getiriyor: - Metin Göktepe, Eyüp Çay Bahçe- si'nde otururken fenalaşmış ve sandal- yeden düşerek ölmüştür. Içişleri Bakanı Ünüsan da Gökte- pe'nin, Eyüp Çay Bahçesi'nde öldüğü- nün saptandığını söylüyor ve ölüm ne- denini açıklıyor: - Duvardan düşmüş. Istanbul Emniyeti, Savcılık ve Içişleri Bakanlığı, Göktepe'nin çay bahçesinde öldüğünü "saptıyor", ama ciddi bir gö- rüş ayrılığı yaşanıyor. Göktepe duvardan mı düştü, sandal- yeden mi? Yokdamdan... Metin, damdan dama atlamayı çok sever. Çay bahçesinde de ayağı sürç- müş... Anc:k basının ve başta CHP Genel Başkanı Oeniz Baykal, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz olmak üzere politikacılann olayın üzerine gitmesi po- lisin canını sıkıyor. Canım, oturun oturduğunuz yerde. Türkiye'de hiç mi faili meçhul cinayet iş- lenmedi. Sayısı iki bini buldu. Bunun için Meclis'te komisyon kuruldu. Onun rapoaı bile faili meçhule gitti. Göktepe olayının üzerine gitmenin ne âlemi var? Gitsenız bile olay bir şekilde kapatılır. Hem Türkiye'de geçerli olan iki kural vardır: - Devlet daima haklıdır. - Devletin haksız olduğu durumlarda birinci madde uygulanır. Ama bu kez öyle olmuyor. O gün gö- zaltına alınan kişiler, görgü tanıklığı ya- pıyor ve Göktepe'yi dövülürken gördük- ierini söylüyorlar. Insan haklanndan sorumlu Devlet Ba- kanı Adnan Ekmen, iki müfettiş gön- deriyor. llk bilgiler: - Göktepe, gözaltında öldürüldü. Çantası salonda bulundu. Görgü tanık- lan var. 'Gece Yansı Ekspresi' 20 ocakta Içişleri Bakanlığı ve Istan- bul Emniyeti gerçeği kabul etmek du- rumunda kaldı. Taşanlar, "Göktepe gö- zaltına alındı" dedi. Ünüsan, gazetecilere bilgi verdi: "Göktepe'nin öldürülmesinden so- rumlu olanlar belirieniyor." Ne bunlar? Bir kınk sandahye, üç dört duvar tuğlası mı? Hayır. 20'yi aşkın po- lis... Daha sonra bunların sayısı 8'e indi. Son bilgilere göre, biri de Metin Gökte- pe'yi dövdüğünü itiraf etti. Olayın buraya kadar olan bölümüne, "gafletten uyanma" diyebiliriz. Gözaltı- na alınan polislerden biri, avukatı aracı- lığıyla önceki gün savcılığa suç duyuru- sunda bulundu: - Bana işkenceyapıldı. Dövdüler, kö- tü muamele yaptılar. Döven kim: Polis. Dövülen kim: Polis. Göktepe'yi döverek öldürdüğü ge- rekçesiyle bir polis gözaltına alınıyor ve meslektaşlan onu döverek -doktor ra- poruna göre- "yedi gün iş göremez" duruma getiriyor. Dövülen polisjnemuru Coşkun Öz- türk'ün avukatı Ömer Yeşilyurt, gözal- tına alınan diğer polislerin de işkence gördükleri için suç duyurusunda bulu- nabileceklerini söylüyor. Sanınm, meslektaşlannı döven polis- ler "işlehni" yaparken şöyle bağırmış- lardır: - Ulan, böyle adam mı öldürülür? Ko- ca spor salonunda hiç kemer, ip falan yok muydu? Mesleğimizin yüz karası- sınız ulan siz... Göktepe ve sonrasındaki gelişmeler, bir faili meçhul ya da polisin adam öl- dürmesi olayı değil. Bu, toplumsal bir durum. Buna belki, "toplumsalşizofre- ni" tanısı konabilir. Bütün bunlann yaşandığı bir ülkede, suçlu bulunup hâkim karşısına çıkan polisler, "Bunlar asıl fail değildir. Sade- ce katkıda bulunmuşlardır. Bu ve ben- zerihafıfletici nedenlerie birkaç ay hap- sine..." gibi bir suni yargılama ile işin içinden çıkarlarsa şaşmamak gerekir... Yıllardır Türkiye kamuoyundan gizle- nen, dünyaya "Yalandır" dediğimiz "Gece Yansı Ekspresi" filminin senar- yosu, Göktepe olayı karşısında "basit birvaka" kalır... CHP liderine ilk çıkışını yapan Karayalçın, seçim sonuçlannın hezimet olduğunu belirtti Karayalçın, Baykal'a bayrak açüANKARA (Cumhuriyet Bûro- su) - CHP Samsun Mıİlervekilı Murat Karayalçın. partili mıllet- vekillerine gönderdiği mektupta seçim sonuçlannı "hezimet'' ola- rak degerlendirirken, "Toplam sol oylar tarihimizin en ait düzeyine indi. Seçim sonuçlan partimiz için büyük bir yenilgidir'' dedi. "MU- letvekfli'' sıfatıyla CHP Genel Baş- kanı Deniz Baykal'a karşı ilk çıkı- şını yapan Karayalçın," Seçünler, parti yönetiminin yanlışlannın ya- nı sıra solda birlik projesinin tasa- runının yanlışlığını da ortaya koy- du. Bu proje revize edUmeli" görü- şünü dıle getırdı. Karayalçın, yönetim kavgasma düşmeden seçim sonuçlannın tar- tışılması ve "sosyal demokratlar konferansı" oluşturulmasını öner- di. Karayalçın, partili milletvekil- lerine gönderdiği mektupta, seçim sonuçlannın sol açısından değer- lendirilmesinin üzüntü verici ol- duğunu söyledi. "1991'de alınan yüzde 21'lik o> oranı 'başansızlık' diye niteJendi- rildiğine göre, f995'in yüzde lO.TIik oy oranının bir 'hezimet' olarak değeriendirilmesi gerekir. V yazık ki, ülke barajuu zor aşûk" dıyen Karayalçın, solda birlik pro- jesinin yanlışlığının da ortaya çık- tığını savunarak şu görüşleri dile getirdi: "Birieşmeden sonra 19. dönem- de TBMM'de toplam sandaryele- rin yü/de I5'ine sahiptik. 20. dö- nemde ise toplam sandaly elerdeki payunjz yüzde 9'a inmiştir. Ancak bu sonuç, proje amacının yanlış saptandığı anlamına gelmiyor. Yanlış olan amaç değil, tasanmdır. Şimdi CHP'nin gündemindeki ko- nu, solda birlik projesini yeni bir ta- sanmla revizeetmekolmalıdır. Bu- nu yaparken içimize kapanarak, partide yeni bir iktidar kavgası başlatmamalıyiz. Ay rıca seçim so- nuçlannı bir parti içi m ücadele fır- satı olarak kullanmak yoluna gh- memeliyiz. N apmamız gereken şey, bir yandan birleşme tarihinden bu yana geçen süre içindeki yanlışük- lan, eksikUkleri, haksızlıklan sol düşünceye yakın bir eleştiri-özeleş- tiri içinde ortaya koymak, öte yan- dan da sosyaJdemokrat kimligi ye- nkkn tanımlamak ve örgütlenme- yi yeniden yapılandırma çakşma- lanm K«dllikle başlatmak olmalı- dır." Karayalçın, öncelikJe yönetim kavgasına tutuşmadan, birleşme süreci ve seçim sonuçlannı tartış- maya açmak gerektiğini söyledi. llçe ve il danışma kurultaylann- dan sonra küçük kurultayın top- lanması gerektiğini belirten Kara- yalçın, TÜSES öncülüğünde bir sosyaldemokratlar konferansı top- lanmasını da önerdi. Murat Karayalçın, konferansın yaratacağı ideolojik donanımla partide eksikliği duyulan coşku yetersizliğinin giderilebileceğini savundu. Karayalçın. mektupta "Solda yeni bir birliktelik olabüir mi r> sorusuyla ilgiü olarak da "Olabilirse CHP de mi, DSP'de mi olmalı gibi sorulann tartışılmasını bu aşamada gereksiz ve verimsiz buluyorum. Seçimlerde DSP'nin CHP'nin yaklaşık dört puan önü- ne geçmesinin de köklü bir siyasal tercihten çok, dönemsel bir tepki- nin ifadesi olduğu kanısındayun. Konferansm çizeceği çerçeve, orta vadede, ama herhalde yeni genel seçimlerden önce, kleotojik-siyasi temelleredayalı daha büyük bir sol adresi ortaya koyacakür" görüşü- nü dile getirdi. Ege'de • Baştarafı 1. Sayfada belirleneceği kaydedildi. Cumhunyet tarihinde ilk kez Ege'dekı toprak parçalannın böylesine aynnhlı inceleme- ye alındığı bir çalışmanın başlatıldıgını vurgulayan üst düzey kaynaklar, bu çalışma- nın tamamlanmasından son- ra Ankara'nın Atina'yı konu- yu müzakere etmeye çağıra- cağını söyledıler. Yunanistan'ın 3 ay önce kararname ile açıkladığı adacıklan iskâna açma kara- nnın ardından Ankara ve Atina arasında yoğun diplo- matik temaslar başlatıldı. Yunan televizyon kanallan- na yansıyan bir habere göre, Ankara 29 Aralık 1995'te Atina'ya, hak iddia ettiği lmia kayalığmın, Muğla-Ka- raköy'e bağlı olduğunu bil- dirdi. Yine Yunan basınında yer alan bir habere göre, Mi- dilli yakınlanndaki "Ro"ad- Iı adacık ya da kaya parçası- na 3 kişi yerleştirildi ve ege- menlik iddiasının sembolü olarak buraya Yunan bayra- ğı çekildi. Cumhuriyet'e bilgi veren üst düzey yetkililer, uluslara- rası antlaşmalara aykın ola- rak adalan silahlandıran ve hava sahasını tek yanlı ola- rak 10 mile çıkaran Yunanis- tan'ın şimdi de Ege Deni- zi'ndeki kayacıklan bile is- kâna açma projesini uygula- maya koymasmdaki neden- len şöyle sıraladılar: - Bir kısmı Türkiye'ye ait olan adaak ve kaya parçala- nnı iskâna açarak Ankara'yı oldu-bittiye getirip, Ege'de mevcut hak iddialannı daha da ik'ri götürmek. - Iskân yoluyla Ege'de toprak kazanmak. - Bu yolla Ege'de sınırlan, kendi yaranna yeniden çiz- mek. Diğer taraftan, uluslarara- sı deniz hukuku kurallanna göre." Issızolan adalann ka- rasulan olamaz" şeklındekı madde, Yunanlı yetkilileri harekete geçırdi. Ege'de, üzerine ayak basılmamış 11 ada, Deniz Kuvvetleri'nden e-mekJi subaylann isteği üzerine iskâna açıldı. Ada- lann üzerine Yunan bayrağı dikerek karasulan kazanma- sını sağlayacak olan yerle- şim konuşunda bugüne ka- dar iki bin kişinin başvuruda bulunduğu belirtildi. ingiltere ANAP, kararmı yarm açıklayacak • ANAP Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu'nun, grup toplantısında "RP'yle koalisyona karşı ordu ve dış çevrelerden baskı geldiği haberleri çıkıyor. Bu konuda gerçekten bir baslcı var mı? Varsa eğer, buna boyun eğecek miyiz?" sorusuna Yılmaz'ın, "Bana doğrudan gelen bir baskı yok. Bir takım spekülasyonlar var. Böyle bir baskı olsa bile partimizin alacağı kararlar önemli ve geçerlidır" yanıtını verdiği öğrenildi. AMKARA (Cumhuriyet "Ben 2.5 yü başbakanhk Bûrosu) - DYP Genel Baş- yapbm. Başladığım işleri ta- kanı veBaşbakanTansuÇO- mamlamak istiyorum. Bu BENZERİ ÜRDÜN'DE - Musa Oe Sarah aşkının bir benzeri de Ürdün'de yaşanıyor. Her ikisi de sekiz ya- şında olan Amira Yassein ve Muhammed Yassein, ai- le arasında yapılan bir törenle evlendiler! Verel bası- na göre ülkede bu tiir ev lilikler ev lerde, kamuoyunun gözünden uzakta gerçekleştiriliyor. Basındatı Saralı/ııııı ailesine tepki Çeviri Servisi - Sarah ileMusa'nın büyük aşkı Ingil- tere'de manşetlerden inmiyor. Sun, The Tîmes ve The Independent gibi önemli gazeteler olaya büyük yer ayırdı. Ingiltere'yi kanştıran ve büyük tepkilere yol açan olay. Sarah'nın babasinın. öyküyü, 20 bin sterli- ne Sun gazetesine satmasıyla daha da alevlendi. Sarah'nın ailesi. kızlannın Musa ile evlenmesine izin vermekle doğru olanı yaptıklanna inandıklannı ve Sarah'nın Musa'yı gerçekten çok sevdiğini söylüyor. Sarah'nın annesi bu ilişkiyi yasadışı ya da ahlaksızlık olarak görmediğini belirtirken kızının, ailesinin izni alınmadan bekâret konrrolünden geçirilmesinin çok kötü bir şey olduğunu belirtiyor. lngıliz basınma göre Sarah'nın sınıf arkadaşlan ve öğretmenleri ise şaşkınlık içindeler ve Sarah'nın bir an önce ülkesine dönüp eğirimine devam etmesi gerekti- ğini düşünüyorlar. Olaya büyük yer ayıran Sun gaze- tesi, başyazısında Sarah'nın anne babasını bu evliliğe izin verdiği için sert bir dille eleştirdi. Ingiliz basının- da yer alan haberlere göre kamuoyu olaya, kızın yaşı- nın küçükJüğünün yanı sıra Müslümanlığı kabul etme- si ve başını örtmesi nedeniyle büyük tepki duyuyor. Müvekkiliyle görüşmek isteyen avukat suçlu bulundu tZMİR (Cumhuri>«t Ege Bürosu) - Buca Cezaevi önünde müvekkilleriyle gö- rüşmek için beklerken poli- sin saldınsına ugrayan ve da- yak yıyen avukatlar "görev başında" değil. tutuklu yakı- nı sayıldılar ve "suçlu" bu- lundular. izmir Emniyet Mü- dürü Kemal YazKioğiu, vali- liğe gönderdiği yazıda olayda görevli bulunan emniyet mensuplan hakkında soruş- turma açılmasına yer olmadı- ğını bildırdi. Buca Ceza- evi'nde, geçen eylül aymda meydana gelen ve ölümle so- nuçlanan olaylar sonrası 11 avukat müvekkilleriyle gö- rüşmek üzere cezaevi önünde beklerken polisten dayak ye- miş, bir süre Buca Merkez Karakolu'nda gözaltında tu- tulmuşlardı. 22.9.1995'te meydana ge- len olayla ilgili İzmir Barosu suç duyurusunda bulunmuş- tu. tzmir Barosu'nca yapılan açıklamada tüm yasal yolla- ra başvurulacağı belirtilerek, "Hukuk doleri ilkelerini ve savunma mesleğini dışlayan yargı-emniyet paslaşmasını gözler önüne sermevi sür- dürecegiz''denildı. ler'in ilk sıra kendisinde ol- mak koşuluyla dönüşümlü başbakanhk önerisini görüş- mek üzere Genel Başkan Mesut Yümaz başkanlığın- da toplanan ANAP grubun- da ordu baskısı gündeme geldi. ANAP Hatay Millet- vekili Levent Mısökoğ- lu'nun Yılmaz'a "RF'yle koalisyon kunılursa ordu ve dış çevreterden baskı getece- ği yolunda haberler var. Bu konuda gerçekten bir baskı var mı? Varsa eğer, buna bo- yun eğecek miyiz?" sorusu- nu yönelttiği bildirildi. Yıl- maz'ın da "Bana doğrudan gelen bir baskı yok. Bir ta- kım spekülasyonlar var. Böyle bir baskı olsa bile par- timizin alacağı kararlar önemli ve geçerüdir" yanıtı- nı verdiği öğrenildi. Yalnız- ca Istanbul Milletvekili Bü- lentAkarcau, DYP'ye kapı- lann tamamen kapatılma- masını ısterken. ANAP gru- bunda Çiner'in önerisinin reddedilmesi kararlaştınldı. Değeriendirme toplantısı ANAPgrubu, dün Mesut Yılmaz'ın verdiği iftar ye- meğinin ardından saat 19.30'da DYP lideri Çil- ler'in dönüşümlü başbakan- lığa dayalı koalisyon öneri- sini değerlendirmek üzere toplandı. Sabah saatlerinde yapılacak grup toplantısının basın tarafından izlenmesi- ne izin verilmeyeceği, hatta genel merkezin basına tü- müyle kapatılacağının du- yurulmasına karşın, genel merkez, Mesut Yılmaz'ın talimatı üzenne basına açıl- dı. ANAP lideri Yılmaz, grup toplantısına gırerken gazetecilenn sorusu üzeri- ne, bugün yapılacak olan Merkez Karar Yönetim Ku- rulu (MKYK) toplantısın- dan sonra Tansu Çiller'den cumartesi günü için randevu isteyeceğını bildirdı. Basına kapalı olarak ger- çekleştirilen ANAP grup toplantısında alınan bilgile- re göre ilk konuşmayı Mesut Yılmaz yaptı. Çiller'in nedenle ilk dönem ben baş- bakan olmak istiyorum" de- diğıni belirten Yılmaz, Çil- ler'le yaptığı görüşme hak- kında bilgi verdi "Benim başbakanlığımı düsünerek. duygusalüğa kapıhnamam- n ve Türkiye'nin geleceğini düsünerek. değerlendirme- lerinizi yapmanızı istiyo- rum" diyen Yılmaz, millet- vekillerinden ahnacak grup karanna uyulmasını istedi. Yılmaz, milletvekillerinden diğer hükümet modelleri ve partiler hakkında değerien- dirme yapmak yerine, yal- nızca DYP'nin önerisi hak- kındaki görüşlerini açıkJa- malannı istedi. Yılmaz'ın bu sözlerine karşın milletvekillerinin önemli bir bölümü, Çiller'in önerisine "kesinükle ha>ir" yanıtı verilmesinı isterken, RP ile koalisyona gıdilebile- ceği yolunda mesaj verdiler. Istanbul Milletvekili Ali Coşkun, Çiller'in başbakan- lığındaki bir hükümete ANAP'ın evet demesinin mümkün olmadığını, bu ko- nudaki grup ve örgütün ka- rannın açık ve net olduğunu belirterek, "Bu işi daha faz- la süriincemede bırakmaya- lun. Hayır yanıtunızı >erip, yolumuza devam edelim" dedi. Coşkun, ANAP'ın RP'yle koalisyon kurabile- ceğini ya da gerekirse mu- halefette de kalabileceğini söyledi. Malatya Milletvekili Me- tin Emiroğiu da, Çiller "Herşeyi siz befirlevin" dese bile ANAP'ın DYP ile ko- alisyon yapmaması gerekti- ğini belirterek, "DYP, 1991'de bizi kardes parti görmedL Oysa, onlar yüzde 27, biz yüzde 24 oy alnıışük. Çoğunluğu rahatukla oluş- turabiliyorduk. Ama DYP, gidip CHP ile koalisyon kur- du. Şimdi ne değişti de bizi kardeş parti görüyoıiar? DYP koalisyon ortağı SHP ve CHP'yi eritti. Eğer ortak olursak, biz de eririz" dedi. ANAP tzmir Milletvekili Rü$tü Saracoglu, Çiller'in yurtdışmdaki kredibilitesi- nin düşrüğünü, ekonomik ve finans çevrelerinde itiban- nın kalmadığını ileri süre- rek, bir kez daha başbakan olmasma izin verilmemesi gerektiğini söyledi. Sara- coglu, ANAP'ın RP'yle bir koalisyon yapması halinde de dış ekonomik çevrelerin bir süre bu koalisyonu ızle- yip, ona göre tepki verecek- lerini söyledi. Diyarbakır Milletvekili SebgetuUah Seydaoğlu da ANAP'ın iktidar partileri DYP ve CHP'yle koalisyon kurması halinde Güneydo- ğu'da inandıncılığını kaybe- deceğini savundu. Seydaoğ- lu, DYP ya da CHP ile bir hükümet ortaklığma girme- si durumunda ANAP'ın da o partilerin uğradığı itibar kaybına uğrayacağını söyle- di. ANAP Hatay Milletveki- li Levent Mıstıkoğlu'nun ise grup toplantısında ANAP örgütlerinin DYP'nin parti- zanca tutumlan nedeniyle bu iktidar döneminde çok mağdur olduğunu söyledi. DYP ile ANAP arasında ta- banda tam bir kan davası bu- lunduğunu savunan Mıstı- koğlu, şimdi bu iki parti ara- sında var olma mücadelesi yaşanacağını belirterek, "Bizim hedefımiz DYP'yi yok etmek olmalıdır. Eğer DYPfle koaJisyona gidersek, bütün iddialanmızı inkâr et- mişoluruz"dedi. RP'yle bir yıl süreli bir koalisyon kuru- labileceğini savunan Mıstı- koğlu, bu dönemde de bu- günkü iktidar ile ilgili bütün iddialann ortaya çıkanla- bileceğini söyledi. RP'yle koalisyon kurulursa ordu ve dış çev- relerden baskı geleceği yolunda haberler olduğunu anımsatan Mıstıkoğlu, YıJ- maz'a, "Böyle bir baskı var mı? Varsa, boyun eğecek miyiz" sorusunu yönelrti. Açıkça bir baskının bugüne kadar kendisine gelmediğini belirten Yılmaz'ın, "Bir- takım spekülasyonlar var. Böylebir baskı olsa bile par- timizin aiacağı kararlar önemli ve geçerlidir" dediği öğrenildi. ANAP grup toplantısında Çiller'in önerisine hayır denilse bile, DYP'ye tümüy- le kapılann kapanmamasını isteyen yalnızca Istanbul Milletvekili Büknt Akarcalı oldu. Akarcalfnın "Çil- ler'in başbakanhğını içimize sindiremeyeceksek, Er- bakan'ınkini hiç sin- diremeyiz" dediği bildirildi. Uşak Milletvekili Yüdınm Akrürk ise DYP - ANAP- DSP milletvekillerinin bir araya gelerek, nasıl Meclis Başkanlığı konuşunda an- laştılarsa, o şekilde bir baş- bakan üzerinde de anlaş- malan önerisinde bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle