Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 OCAK 1996 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
•Karakaya bunalınu
MURAT tLEM
ATtNA -Türkiye ile Yu-
nanistan arasında Ege Deni-
zTnde mevcut oUn sorun-
lar, küçük bir adacık ile ye-
ni bir boyut kazındı. Ege
Denizi'nde, Yunanistan'ın
Kalimnos (Kilimli) Adası
ile Tûrkiye arasında bulunan
ıssız ve kayalık Imia (Kara-
kaya) Adası iki üke arasın-
da nota trafiğine neden olur-
ken, Yunan Deniz ve Hava
Kuvvetleri teyakkuza geçi-
rildi.
Olay, geçen aralık ayında,
ıssız lmia Adası acıklannda
anzalanan bir Türk gemisi-
ne, Yunan devriye botlannın
yardım etmesi üzerine orta-
ya çıktı. Türk Dışışleri yet-
kilileri, Yunan devriye botu-
nun, söz konusu gemiye,
lmia Adası'nın dahil olduğu
karasulanmız içinde yardım
ettiği gerekçesi ile 21 aralık
günü nota gönderdi.
Türkiye'nin söz konusu
girişimine uzun süre sessiz
kalan Yunanıstan. 9 ocak
günü, Ankara daki Yunanis-
tan Büyükelçiliği kanalı ile
£evabi nota verdi. Yunan Dı-
şişleri Bakanlığı yetkilileri.
ültimatomda, Türkiye'nin,
söz konusu adanın karasu-
lan içinde bulunduğu iddi-
alannın. iki ülke arasındaki
örtamı olumsuz yönde etkı-
ieyeceğj uyansında bulun-
dular. Oncekı gece büyük
bir gizlilik içinde bir araya
gelen. Yunanistan Başbaka-
nı Kostas Simitis, Dışişleri
Bakanı Tedoros Pangalos ile
Kamu Düzenı Bakanı Kons-
tantinos Yitonas'ın. söz ko-
nusu ıssız adacık konusunu
gündeme getirdikleri öğre-
nildi. Toplantıdan sonra, Yu-
nanistan Genelkurmay Baş-
kanlığı uyanlarak ıssız tmia
Adası çevresinde güvenlik
çemberi oluşturulması is-
tendi. Yunanistan Genelkur-
may Başkanlığı, Başbakan-
lık'tan gelen uyan üzerine
Deniz ve Hava Kuvvetleri
ile ada çevresinde, çeşitli as-
keri önlemler aldı.
1932 anlaşması
Yunanistan'ın Kilimli
(Kalimnos) ile Istanköy
(Kos) adalan arasında kalan
ve kendisine ait olduğunu
ıddia etmesine karşın bu
adalara uzaklığı 6 milden
fazla olan lmia kayalığmın
Türkiye'nin denetiminde ol-
duğu vurgulandı. Türkiye
sahillerine yaklaşık 3 mil
uzaklıkta bulunduğuna dik-
kat çekilen lmia kayalığının
1932 yılında Türkiye ile
Italya arasında imzalanan
bir anlaşma uyannca Türki-
ye'ye ait olduğu kaydedildi.
Uluslararası hukuka göre,
Ege'de iki ülke kıyılan ara-
sında, uzakhklan 12 milden
az olan bölgelerdeki ıssız
kayalıklann, söz konusu
Türkiye-Italya anlaşmasıy-
la, en yakın ülkenin hüküm-
ranlığında bulunması gere-
kiyor.
Yunanistan Dışişleri Ba-
kanlığı yetkilileri, adalann
statüsünün 1932 Türkiye-
Italya ve 1947 anlaşmalan
ile belirlendiğini dile getire-
rek Türkiye'nin talebini
haksız olarak niteliyorlar.
Yunanistan ile Türkiye
arasında, özellikle Ege'de
köklü sorunlar bulunuyor.
Karasulan 6 mil olup deniz
hukuku sözleşmesini gerek-
çe göstererek 12 mile çıkar-
mak isteyen Yunanistan'ın
bu istemi, Türkiye tarafın-
dan egemenlik haklannı kı-
sıtlayacağı belirrilerek kabul
edilmiyor. Aynı şekilde Yu-
nanistan, halen 6 mil olan
karasulanna karşılık, hava
sahasının 10 mil olduğunu
iddia ediyor. Uluslararası
anlaşmalara aykın bu du-
rum, sadece Türkiye tarafin-
dan değil, hiçbir ülke tara-
fından tanınmıyor.
Ege'de, Türk ve Yunan
Hava Kuvvetleri'ne ait sa-
vaş uçaklan arasında geçen
bu taktik savaşı, Yunanis-
tan'ın haksız talebi yüzün-
den meydana geliyor.
Hukukçular, sınır
• Baştarafı 1. Sayfada
ei konulması yonünde karar
çıkmasından dolayu 16 yaşı-
nı tamamlayıncaya kâdar,
yani 2 yıl 8 a> İnğiltere'dcn
çıkamayacağinı ilettim. Jac-
ItieCook, bu durumu bilme-
diğini ifade etti" dedi. Sa-
rah'nın Ingiltere'ye gitme-
sinin, aksaklıklara yol aça-
cağını kaydeden Sümen,
şöyle devam etti: "Sarah ke-
sinlikle gitmemelL 14 yaşına
geldiğinde, anneve babasinın
nzası alınarak burada evlen-
meleri için mahkeme karan
çıkanlır. İngütere'de, Sa-
rah'nın velayetinin anne ve
babadan alınmış olması, anne
ve babanın Türkiye'de evlen-
me izni için mahkemeye baş-
vunı yapmalannı ve karar ç>
kannalannı engeüemez. Ay-
nca, Sarah, "Ben gıtmem,
Musa ile mutluyum, kalaca-
ğım' derse onu Idmse götüre-
mez."
Sarah'nın kaçınlmasını
önlemek için iki defa yer de-
ğiştirmek durumunda kaldık-
lannı kaydeden Musa'nın ba-
bası AIi Kömeağaç, The Sun
muhabirlerinin kızı kaçırmak
ıstedıklerini öne sürdü. Kö-
meağaç, "Bunlar. Sarah'nın
ailesinin dikkatsiz davranma-
sıveThe Sun gazetesinin tiraj
arttırmak için olayı olduğu n-
dan farklı yansıtmasından
kaynaklanryor" diye konuş-
tu.
Hukukçular ne
diyor?
Sarah ile Musa'nın aşkı,
hukuk alanmda yenı bir tar-
tışmabaşlattı.
Kahramanmaraş Barosu
avukatlanndan dördü, Sa-
rah'nın annesi Jackie ile ilgi-
li olarak cumhuriyet savcılı-
ğına suç duyurusunda bulun-
dular. Avukatlardan Omer
Yalcınyardımcı. Musa'nın en
az 7.5 yıl hapıs cezasıyla yar-
gılanacağına dikkat çekti.
Yalçınyardımcı. "Birtakım
hafıfletici nedenler göz önü-
ne aünırsa ceza indirilebilir"
dedi. Istanbul Ünıversıtesi
Hukuk Fakültesi Medeni Hu-
kuk Bölümü öğretim üyesi
Hüseyın Hatemi, "Türkiye,
Sarah'nın izni olmadan yurt-
dışına çıkanlmasına yardım-
cı olmamahdır" dedi. Sa-
rah 'nın. "fizUd oJgunluk" ba-
kımından bu evlilikten zarar
görmeyecek durumda oldu-
ğu görüşünü savunan Hate-
mi, şöyle dedi: "Ancak bu du-
rum. velayet hakkını kötüye
kullanma şeklinde yorumlan-
mamalıdır. Ortada bir ahlak-
sızhk yok. Kız, fîziki olgunluk
bakımından bu münaseber-
ten zarar görecek bir durum-
da değilse mutlaka velayet
hakkının körüye kullanılma-
sı sayüması gerekmez."
Türkiye'deki mevzuata gö-
re, 14 yaşını bitiren bir kızın
evlenebıleceğine ışaret eden
Prof. Dr. Hatemi, ancak kıza,
14 yaşını bitrrinceye kadar
evli gibi birlikte yaşama ola-
nağı sağlanabıleceğıni, bu-
nun da velayetın kötüye kul-
lanılması anlamına gelmeye-
ceğıni belırterek şöyle devam
etti: "Kızın anneve babasinın
bu evtiliğe izin vermesi, vela-
yet hakkının kötüye kullanıl-
ması say ılnıaz. Bu evlilik, |n-
giltere'de bir tngilizle olsaydı,
belki anne baba hakkında
böyle bir teşebbüse hiç geçil-
roezdi. Ama şimdi kamuoyu
da tahrik edilerek olay abar-
nlmak isteniyor. Türkiye k>-
zın tekrar ülkesine gönderil-
mesineyardımcı olmak duru-
munda değildir. Kendi nzası
olmadan yurtdtşına çıkarıl-
ması da doğru değildir. Tür-
kiye'de kaJmak isterse kalabi-
lir' Aklı başında, kudreti olan
bir kız söz konusu. Evleneme-
se bile anne ve babasından da
nzası ahndığma göre Türki-
ye'de kalabilir.
r
Bu arada Kahramanmaraş
halkının konuya duyarlıhğı
da artıyor. Gazetecilerin çev-
resini saran Kahramanmaraş-
lılar, Musa'nın kurtulması,
Sarah'nın Türkiye'de kalma-
sı ve ailenin dağılmaması için
yardımcı olunmasını ısttyor-
lar. Kentte, olayı, yerlı ve ya-
bancı 30 dolayında gazete, te-
levizyon ve ajans muhabiri
ızlerken olay, dünya basının-
da da geniş yer alıyor. Avru-
pa basını, dün de Ingiltere
yüksek mahkemesının "Sa-
rah'nın ülkesine dönmesi ve
\elayetinin ailesinden aJınma-
sı" şeklındekı karanna yer
verdiler. The Times, The In-
dependent, The Guardian,
Daily Mail gibi önde gelen
Ingiliz gazeteleri de "Çocuk
geHn" ıfadesini kullandıklan
Sarah'nın, "Musa ile birlikte
olmak istiyorum. Onu hapis-
te tutarlarsa kendimi öldürü-
rüm. Çünkü onsuz yaşaya-
mam. O benim eşim ve onu
çok sevij'orum''' şeklindekı
sözlenne yer verdiler.
Sanberk'in
açıklaması ^
Türkiye'nin Londra Büyü-
kelçısı Ozdem Sanberk. Mu-
sa ile Sarah Cook konuşunda
asıl sorumluluğun, "aileJere
ait olduğunu" söyledi. BBC
radyosuna demeç veren San-
berk, "Sanınm burada asıl
sorumluluk aileye aiL Yasala-
nn yapabileceği, manhklı
davramşlan teşvik etmektir.
Sonımluluklannı üsüenmek
ailelere baghdır" dedi
Musa'nın tutuklanması ve
beş yıla kadar hapis cezasına
çarptınlması ihtimali ve bu-
nun genç çıfte faydası olup
olmayacağına dair bir soru
üzerine Sanberk, Sarah'nın,
Musa'nın ailesi tarafından
zorla ahkonulmadığını hatır-
latarak bu durumun yargıç ta-
rafından göz önünde bulun-
durulabileceğini belirtti. San-
berk tecavüzün ve küçük yaş-
taki kişilerle cinsel ilışkınin
Türkiye'de çok ciddı suçlar
olarak görüldüğünü, evliliği-
nin yasal olmadığını. Mu-
sa'nın bu çerçevede tutuklan-
dığını söyledi. Özdem San-
berk, Türkiye'nin Londra
Büyükelçiliği olarak Sarah'-
nın eğıtimi konuşunda Essex
Country Council ile çalışma-
ya hazır olduklannı kaydetti.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
M Baştarafı 1. Sayfada
Yaptırım: Spor salonunda gözaltı.
Gazeteciler olaylan izliyor. Polis, ka-
meratann önünde göstericileri tekme
tokat otobüslere bindiriyor ve Eyüp
Spor Salonu'na götürüyor.
Böyle bir emri kim verebilir: Istanbul
Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar
O halde soaımluluk Taşanlar'dan
başlıyor.
Polis, gazetecilerden de gözüne kes-
tirdiklerini topluyor. Bazıları hemen bı-
rakılıyor. Evrensel gazetesi muhabiri
Metin Göktepe, spor salonuna götürü-
lenler arasında.
Görgü tanıklarının ifadelerine göre
Göktepe'yi gözaltına alan polisler spor
salonunun hakkını veriyorlar.
9 ocak günü Göktepe, Eyüp Çay
Bahçesi'nde "ölü bulunuyor."
Aynı gün, Sabancı Center cinayeti iş-
leniyor. Bakanlar Kurulu telaşta. İki ay-
dır toplanmayan bakanlar, hemen bir
araya geliyorlar. Sabancı olayını görii-
şüyorlar. Içişleri Bakanı Teoman Unü-
san'a gazeteciler soruyor:
- Sayın bakan, Istanbul'da bir gaze-
teci gözaltına alındığının ertesigünü ölü
bulunuyor. Bu olay nedir?
Ünüsan pişkin:
- öyle bir kişi gözaltına alınmamıştır.
10 ocak günü Istanbul Emniyet Mü-
dürü Orhan Taşanlar, gazetecilerin so-
rularını yanıtlıyor:
- Hayır, böyle bir kişi gözaltına alın-
mamıştır. Göktepe'nin nasıl öldüğünü
arkadaşlararaştınyorlar. Size bilgi vere-
Metin Göktepe Soruşturması...
cekler.
Eyüp Cumhuriyet Savcısı Erol Ca-
nözkan, 11 ocak günü duruma "açık-
lık" getiriyor:
- Metin Göktepe, Eyüp Çay Bahçe-
si'nde otururken fenalaşmış ve sandal-
yeden düşerek ölmüştür.
Içişleri Bakanı Ünüsan da Gökte-
pe'nin, Eyüp Çay Bahçesi'nde öldüğü-
nün saptandığını söylüyor ve ölüm ne-
denini açıklıyor:
- Duvardan düşmüş.
Istanbul Emniyeti, Savcılık ve Içişleri
Bakanlığı, Göktepe'nin çay bahçesinde
öldüğünü "saptıyor", ama ciddi bir gö-
rüş ayrılığı yaşanıyor.
Göktepe duvardan mı düştü, sandal-
yeden mi?
Yokdamdan...
Metin, damdan dama atlamayı çok
sever. Çay bahçesinde de ayağı sürç-
müş...
Anc:k basının ve başta CHP Genel
Başkanı Oeniz Baykal, ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz olmak üzere
politikacılann olayın üzerine gitmesi po-
lisin canını sıkıyor.
Canım, oturun oturduğunuz yerde.
Türkiye'de hiç mi faili meçhul cinayet iş-
lenmedi. Sayısı iki bini buldu. Bunun
için Meclis'te komisyon kuruldu. Onun
rapoaı bile faili meçhule gitti. Göktepe
olayının üzerine gitmenin ne âlemi var?
Gitsenız bile olay bir şekilde kapatılır.
Hem Türkiye'de geçerli olan iki kural
vardır:
- Devlet daima haklıdır.
- Devletin haksız olduğu durumlarda
birinci madde uygulanır.
Ama bu kez öyle olmuyor. O gün gö-
zaltına alınan kişiler, görgü tanıklığı ya-
pıyor ve Göktepe'yi dövülürken gördük-
ierini söylüyorlar.
Insan haklanndan sorumlu Devlet Ba-
kanı Adnan Ekmen, iki müfettiş gön-
deriyor. llk bilgiler:
- Göktepe, gözaltında öldürüldü.
Çantası salonda bulundu. Görgü tanık-
lan var.
'Gece Yansı Ekspresi'
20 ocakta Içişleri Bakanlığı ve Istan-
bul Emniyeti gerçeği kabul etmek du-
rumunda kaldı. Taşanlar, "Göktepe gö-
zaltına alındı" dedi.
Ünüsan, gazetecilere bilgi verdi:
"Göktepe'nin öldürülmesinden so-
rumlu olanlar belirieniyor."
Ne bunlar? Bir kınk sandahye, üç dört
duvar tuğlası mı? Hayır. 20'yi aşkın po-
lis...
Daha sonra bunların sayısı 8'e indi.
Son bilgilere göre, biri de Metin Gökte-
pe'yi dövdüğünü itiraf etti.
Olayın buraya kadar olan bölümüne,
"gafletten uyanma" diyebiliriz. Gözaltı-
na alınan polislerden biri, avukatı aracı-
lığıyla önceki gün savcılığa suç duyuru-
sunda bulundu:
- Bana işkenceyapıldı. Dövdüler, kö-
tü muamele yaptılar.
Döven kim: Polis.
Dövülen kim: Polis.
Göktepe'yi döverek öldürdüğü ge-
rekçesiyle bir polis gözaltına alınıyor ve
meslektaşlan onu döverek -doktor ra-
poruna göre- "yedi gün iş göremez"
duruma getiriyor.
Dövülen polisjnemuru Coşkun Öz-
türk'ün avukatı Ömer Yeşilyurt, gözal-
tına alınan diğer polislerin de işkence
gördükleri için suç duyurusunda bulu-
nabileceklerini söylüyor.
Sanınm, meslektaşlannı döven polis-
ler "işlehni" yaparken şöyle bağırmış-
lardır:
- Ulan, böyle adam mı öldürülür? Ko-
ca spor salonunda hiç kemer, ip falan
yok muydu? Mesleğimizin yüz karası-
sınız ulan siz...
Göktepe ve sonrasındaki gelişmeler,
bir faili meçhul ya da polisin adam öl-
dürmesi olayı değil. Bu, toplumsal bir
durum. Buna belki, "toplumsalşizofre-
ni" tanısı konabilir.
Bütün bunlann yaşandığı bir ülkede,
suçlu bulunup hâkim karşısına çıkan
polisler, "Bunlar asıl fail değildir. Sade-
ce katkıda bulunmuşlardır. Bu ve ben-
zerihafıfletici nedenlerie birkaç ay hap-
sine..." gibi bir suni yargılama ile işin
içinden çıkarlarsa şaşmamak gerekir...
Yıllardır Türkiye kamuoyundan gizle-
nen, dünyaya "Yalandır" dediğimiz
"Gece Yansı Ekspresi" filminin senar-
yosu, Göktepe olayı karşısında "basit
birvaka" kalır...
CHP liderine ilk çıkışını yapan Karayalçın, seçim sonuçlannın hezimet olduğunu belirtti
Karayalçın, Baykal'a bayrak açüANKARA (Cumhuriyet Bûro-
su) - CHP Samsun Mıİlervekilı
Murat Karayalçın. partili mıllet-
vekillerine gönderdiği mektupta
seçim sonuçlannı "hezimet'' ola-
rak degerlendirirken, "Toplam sol
oylar tarihimizin en ait düzeyine
indi. Seçim sonuçlan partimiz için
büyük bir yenilgidir'' dedi. "MU-
letvekfli'' sıfatıyla CHP Genel Baş-
kanı Deniz Baykal'a karşı ilk çıkı-
şını yapan Karayalçın," Seçünler,
parti yönetiminin yanlışlannın ya-
nı sıra solda birlik projesinin tasa-
runının yanlışlığını da ortaya koy-
du. Bu proje revize edUmeli" görü-
şünü dıle getırdı.
Karayalçın, yönetim kavgasma
düşmeden seçim sonuçlannın tar-
tışılması ve "sosyal demokratlar
konferansı" oluşturulmasını öner-
di.
Karayalçın, partili milletvekil-
lerine gönderdiği mektupta, seçim
sonuçlannın sol açısından değer-
lendirilmesinin üzüntü verici ol-
duğunu söyledi.
"1991'de alınan yüzde 21'lik o>
oranı 'başansızlık' diye niteJendi-
rildiğine göre, f995'in yüzde
lO.TIik oy oranının bir 'hezimet'
olarak değeriendirilmesi gerekir.
V yazık ki, ülke barajuu zor aşûk"
dıyen Karayalçın, solda birlik pro-
jesinin yanlışlığının da ortaya çık-
tığını savunarak şu görüşleri dile
getirdi:
"Birieşmeden sonra 19. dönem-
de TBMM'de toplam sandaryele-
rin yü/de I5'ine sahiptik. 20. dö-
nemde ise toplam sandaly elerdeki
payunjz yüzde 9'a inmiştir. Ancak
bu sonuç, proje amacının yanlış
saptandığı anlamına gelmiyor.
Yanlış olan amaç değil, tasanmdır.
Şimdi CHP'nin gündemindeki ko-
nu, solda birlik projesini yeni bir ta-
sanmla revizeetmekolmalıdır. Bu-
nu yaparken içimize kapanarak,
partide yeni bir iktidar kavgası
başlatmamalıyiz. Ay rıca seçim so-
nuçlannı bir parti içi m ücadele fır-
satı olarak kullanmak yoluna gh-
memeliyiz. N apmamız gereken şey,
bir yandan birleşme tarihinden bu
yana geçen süre içindeki yanlışük-
lan, eksikUkleri, haksızlıklan sol
düşünceye yakın bir eleştiri-özeleş-
tiri içinde ortaya koymak, öte yan-
dan da sosyaJdemokrat kimligi ye-
nkkn tanımlamak ve örgütlenme-
yi yeniden yapılandırma çakşma-
lanm K«dllikle başlatmak olmalı-
dır."
Karayalçın, öncelikJe yönetim
kavgasına tutuşmadan, birleşme
süreci ve seçim sonuçlannı tartış-
maya açmak gerektiğini söyledi.
llçe ve il danışma kurultaylann-
dan sonra küçük kurultayın top-
lanması gerektiğini belirten Kara-
yalçın, TÜSES öncülüğünde bir
sosyaldemokratlar konferansı top-
lanmasını da önerdi.
Murat Karayalçın, konferansın
yaratacağı ideolojik donanımla
partide eksikliği duyulan coşku
yetersizliğinin giderilebileceğini
savundu. Karayalçın. mektupta
"Solda yeni bir birliktelik olabüir
mi
r>
sorusuyla ilgiü olarak da
"Olabilirse CHP de mi, DSP'de mi
olmalı gibi sorulann tartışılmasını
bu aşamada gereksiz ve verimsiz
buluyorum. Seçimlerde DSP'nin
CHP'nin yaklaşık dört puan önü-
ne geçmesinin de köklü bir siyasal
tercihten çok, dönemsel bir tepki-
nin ifadesi olduğu kanısındayun.
Konferansm çizeceği çerçeve, orta
vadede, ama herhalde yeni genel
seçimlerden önce, kleotojik-siyasi
temelleredayalı daha büyük bir sol
adresi ortaya koyacakür" görüşü-
nü dile getirdi.
Ege'de
• Baştarafı 1. Sayfada
belirleneceği kaydedildi.
Cumhunyet tarihinde ilk kez
Ege'dekı toprak parçalannın
böylesine aynnhlı inceleme-
ye alındığı bir çalışmanın
başlatıldıgını vurgulayan üst
düzey kaynaklar, bu çalışma-
nın tamamlanmasından son-
ra Ankara'nın Atina'yı konu-
yu müzakere etmeye çağıra-
cağını söyledıler.
Yunanistan'ın 3 ay önce
kararname ile açıkladığı
adacıklan iskâna açma kara-
nnın ardından Ankara ve
Atina arasında yoğun diplo-
matik temaslar başlatıldı.
Yunan televizyon kanallan-
na yansıyan bir habere göre,
Ankara 29 Aralık 1995'te
Atina'ya, hak iddia ettiği
lmia kayalığmın, Muğla-Ka-
raköy'e bağlı olduğunu bil-
dirdi. Yine Yunan basınında
yer alan bir habere göre, Mi-
dilli yakınlanndaki "Ro"ad-
Iı adacık ya da kaya parçası-
na 3 kişi yerleştirildi ve ege-
menlik iddiasının sembolü
olarak buraya Yunan bayra-
ğı çekildi.
Cumhuriyet'e bilgi veren
üst düzey yetkililer, uluslara-
rası antlaşmalara aykın ola-
rak adalan silahlandıran ve
hava sahasını tek yanlı ola-
rak 10 mile çıkaran Yunanis-
tan'ın şimdi de Ege Deni-
zi'ndeki kayacıklan bile is-
kâna açma projesini uygula-
maya koymasmdaki neden-
len şöyle sıraladılar:
- Bir kısmı Türkiye'ye ait
olan adaak ve kaya parçala-
nnı iskâna açarak Ankara'yı
oldu-bittiye getirip, Ege'de
mevcut hak iddialannı daha
da ik'ri götürmek.
- Iskân yoluyla Ege'de
toprak kazanmak.
- Bu yolla Ege'de sınırlan,
kendi yaranna yeniden çiz-
mek.
Diğer taraftan, uluslarara-
sı deniz hukuku kurallanna
göre." Issızolan adalann ka-
rasulan olamaz" şeklındekı
madde, Yunanlı yetkilileri
harekete geçırdi. Ege'de,
üzerine ayak basılmamış 11
ada, Deniz Kuvvetleri'nden
e-mekJi subaylann isteği
üzerine iskâna açıldı. Ada-
lann üzerine Yunan bayrağı
dikerek karasulan kazanma-
sını sağlayacak olan yerle-
şim konuşunda bugüne ka-
dar iki bin kişinin başvuruda
bulunduğu belirtildi.
ingiltere
ANAP, kararmı yarm açıklayacak
• ANAP Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu'nun, grup
toplantısında "RP'yle koalisyona karşı ordu ve dış çevrelerden baskı
geldiği haberleri çıkıyor. Bu konuda gerçekten bir baslcı var mı?
Varsa eğer, buna boyun eğecek miyiz?" sorusuna Yılmaz'ın, "Bana
doğrudan gelen bir baskı yok. Bir takım spekülasyonlar var. Böyle
bir baskı olsa bile partimizin alacağı kararlar önemli ve geçerlidır"
yanıtını verdiği öğrenildi.
AMKARA (Cumhuriyet "Ben 2.5 yü başbakanhk
Bûrosu) - DYP Genel Baş- yapbm. Başladığım işleri ta-
kanı veBaşbakanTansuÇO- mamlamak istiyorum. Bu
BENZERİ ÜRDÜN'DE - Musa Oe Sarah aşkının bir
benzeri de Ürdün'de yaşanıyor. Her ikisi de sekiz ya-
şında olan Amira Yassein ve Muhammed Yassein, ai-
le arasında yapılan bir törenle evlendiler! Verel bası-
na göre ülkede bu tiir ev lilikler ev lerde, kamuoyunun
gözünden uzakta gerçekleştiriliyor.
Basındatı Saralı/ııııı
ailesine tepki
Çeviri Servisi - Sarah ileMusa'nın büyük aşkı Ingil-
tere'de manşetlerden inmiyor. Sun, The Tîmes ve The
Independent gibi önemli gazeteler olaya büyük yer
ayırdı. Ingiltere'yi kanştıran ve büyük tepkilere yol
açan olay. Sarah'nın babasinın. öyküyü, 20 bin sterli-
ne Sun gazetesine satmasıyla daha da alevlendi.
Sarah'nın ailesi. kızlannın Musa ile evlenmesine
izin vermekle doğru olanı yaptıklanna inandıklannı ve
Sarah'nın Musa'yı gerçekten çok sevdiğini söylüyor.
Sarah'nın annesi bu ilişkiyi yasadışı ya da ahlaksızlık
olarak görmediğini belirtirken kızının, ailesinin izni
alınmadan bekâret konrrolünden geçirilmesinin çok
kötü bir şey olduğunu belirtiyor.
lngıliz basınma göre Sarah'nın sınıf arkadaşlan ve
öğretmenleri ise şaşkınlık içindeler ve Sarah'nın bir an
önce ülkesine dönüp eğirimine devam etmesi gerekti-
ğini düşünüyorlar. Olaya büyük yer ayıran Sun gaze-
tesi, başyazısında Sarah'nın anne babasını bu evliliğe
izin verdiği için sert bir dille eleştirdi. Ingiliz basının-
da yer alan haberlere göre kamuoyu olaya, kızın yaşı-
nın küçükJüğünün yanı sıra Müslümanlığı kabul etme-
si ve başını örtmesi nedeniyle büyük tepki duyuyor.
Müvekkiliyle görüşmek
isteyen avukat suçlu bulundu
tZMİR (Cumhuri>«t Ege
Bürosu) - Buca Cezaevi
önünde müvekkilleriyle gö-
rüşmek için beklerken poli-
sin saldınsına ugrayan ve da-
yak yıyen avukatlar "görev
başında" değil. tutuklu yakı-
nı sayıldılar ve "suçlu" bu-
lundular. izmir Emniyet Mü-
dürü Kemal YazKioğiu, vali-
liğe gönderdiği yazıda olayda
görevli bulunan emniyet
mensuplan hakkında soruş-
turma açılmasına yer olmadı-
ğını bildırdi. Buca Ceza-
evi'nde, geçen eylül aymda
meydana gelen ve ölümle so-
nuçlanan olaylar sonrası 11
avukat müvekkilleriyle gö-
rüşmek üzere cezaevi önünde
beklerken polisten dayak ye-
miş, bir süre Buca Merkez
Karakolu'nda gözaltında tu-
tulmuşlardı.
22.9.1995'te meydana ge-
len olayla ilgili İzmir Barosu
suç duyurusunda bulunmuş-
tu.
tzmir Barosu'nca yapılan
açıklamada tüm yasal yolla-
ra başvurulacağı belirtilerek,
"Hukuk doleri ilkelerini ve
savunma mesleğini dışlayan
yargı-emniyet paslaşmasını
gözler önüne sermevi sür-
dürecegiz''denildı.
ler'in ilk sıra kendisinde ol-
mak koşuluyla dönüşümlü
başbakanhk önerisini görüş-
mek üzere Genel Başkan
Mesut Yümaz başkanlığın-
da toplanan ANAP grubun-
da ordu baskısı gündeme
geldi. ANAP Hatay Millet-
vekili Levent Mısökoğ-
lu'nun Yılmaz'a "RF'yle
koalisyon kunılursa ordu ve
dış çevreterden baskı getece-
ği yolunda haberler var. Bu
konuda gerçekten bir baskı
var mı? Varsa eğer, buna bo-
yun eğecek miyiz?" sorusu-
nu yönelttiği bildirildi. Yıl-
maz'ın da "Bana doğrudan
gelen bir baskı yok. Bir ta-
kım spekülasyonlar var.
Böyle bir baskı olsa bile par-
timizin alacağı kararlar
önemli ve geçerüdir" yanıtı-
nı verdiği öğrenildi. Yalnız-
ca Istanbul Milletvekili Bü-
lentAkarcau, DYP'ye kapı-
lann tamamen kapatılma-
masını ısterken. ANAP gru-
bunda Çiner'in önerisinin
reddedilmesi kararlaştınldı.
Değeriendirme
toplantısı
ANAPgrubu, dün Mesut
Yılmaz'ın verdiği iftar ye-
meğinin ardından saat
19.30'da DYP lideri Çil-
ler'in dönüşümlü başbakan-
lığa dayalı koalisyon öneri-
sini değerlendirmek üzere
toplandı. Sabah saatlerinde
yapılacak grup toplantısının
basın tarafından izlenmesi-
ne izin verilmeyeceği, hatta
genel merkezin basına tü-
müyle kapatılacağının du-
yurulmasına karşın, genel
merkez, Mesut Yılmaz'ın
talimatı üzenne basına açıl-
dı. ANAP lideri Yılmaz,
grup toplantısına gırerken
gazetecilenn sorusu üzeri-
ne, bugün yapılacak olan
Merkez Karar Yönetim Ku-
rulu (MKYK) toplantısın-
dan sonra Tansu Çiller'den
cumartesi günü için randevu
isteyeceğını bildirdı.
Basına kapalı olarak ger-
çekleştirilen ANAP grup
toplantısında alınan bilgile-
re göre ilk konuşmayı Mesut
Yılmaz yaptı. Çiller'in
nedenle ilk dönem ben baş-
bakan olmak istiyorum" de-
diğıni belirten Yılmaz, Çil-
ler'le yaptığı görüşme hak-
kında bilgi verdi "Benim
başbakanlığımı düsünerek.
duygusalüğa kapıhnamam-
n ve Türkiye'nin geleceğini
düsünerek. değerlendirme-
lerinizi yapmanızı istiyo-
rum" diyen Yılmaz, millet-
vekillerinden ahnacak grup
karanna uyulmasını istedi.
Yılmaz, milletvekillerinden
diğer hükümet modelleri ve
partiler hakkında değerien-
dirme yapmak yerine, yal-
nızca DYP'nin önerisi hak-
kındaki görüşlerini açıkJa-
malannı istedi.
Yılmaz'ın bu sözlerine
karşın milletvekillerinin
önemli bir bölümü, Çiller'in
önerisine "kesinükle ha>ir"
yanıtı verilmesinı isterken,
RP ile koalisyona gıdilebile-
ceği yolunda mesaj verdiler.
Istanbul Milletvekili Ali
Coşkun, Çiller'in başbakan-
lığındaki bir hükümete
ANAP'ın evet demesinin
mümkün olmadığını, bu ko-
nudaki grup ve örgütün ka-
rannın açık ve net olduğunu
belirterek, "Bu işi daha faz-
la süriincemede bırakmaya-
lun. Hayır yanıtunızı >erip,
yolumuza devam edelim"
dedi. Coşkun, ANAP'ın
RP'yle koalisyon kurabile-
ceğini ya da gerekirse mu-
halefette de kalabileceğini
söyledi.
Malatya Milletvekili Me-
tin Emiroğiu da, Çiller
"Herşeyi siz befirlevin" dese
bile ANAP'ın DYP ile ko-
alisyon yapmaması gerekti-
ğini belirterek, "DYP,
1991'de bizi kardes parti
görmedL Oysa, onlar yüzde
27, biz yüzde 24 oy alnıışük.
Çoğunluğu rahatukla oluş-
turabiliyorduk. Ama DYP,
gidip CHP ile koalisyon kur-
du. Şimdi ne değişti de bizi
kardeş parti görüyoıiar?
DYP koalisyon ortağı SHP
ve CHP'yi eritti. Eğer ortak
olursak, biz de eririz" dedi.
ANAP tzmir Milletvekili
Rü$tü Saracoglu, Çiller'in
yurtdışmdaki kredibilitesi-
nin düşrüğünü, ekonomik ve
finans çevrelerinde itiban-
nın kalmadığını ileri süre-
rek, bir kez daha başbakan
olmasma izin verilmemesi
gerektiğini söyledi. Sara-
coglu, ANAP'ın RP'yle bir
koalisyon yapması halinde
de dış ekonomik çevrelerin
bir süre bu koalisyonu ızle-
yip, ona göre tepki verecek-
lerini söyledi.
Diyarbakır Milletvekili
SebgetuUah Seydaoğlu da
ANAP'ın iktidar partileri
DYP ve CHP'yle koalisyon
kurması halinde Güneydo-
ğu'da inandıncılığını kaybe-
deceğini savundu. Seydaoğ-
lu, DYP ya da CHP ile bir
hükümet ortaklığma girme-
si durumunda ANAP'ın da
o partilerin uğradığı itibar
kaybına uğrayacağını söyle-
di.
ANAP Hatay Milletveki-
li Levent Mıstıkoğlu'nun ise
grup toplantısında ANAP
örgütlerinin DYP'nin parti-
zanca tutumlan nedeniyle
bu iktidar döneminde çok
mağdur olduğunu söyledi.
DYP ile ANAP arasında ta-
banda tam bir kan davası bu-
lunduğunu savunan Mıstı-
koğlu, şimdi bu iki parti ara-
sında var olma mücadelesi
yaşanacağını belirterek,
"Bizim hedefımiz DYP'yi
yok etmek olmalıdır. Eğer
DYPfle koaJisyona gidersek,
bütün iddialanmızı inkâr et-
mişoluruz"dedi. RP'yle bir
yıl süreli bir koalisyon kuru-
labileceğini savunan Mıstı-
koğlu, bu dönemde de bu-
günkü iktidar ile ilgili bütün
iddialann ortaya çıkanla-
bileceğini söyledi.
RP'yle koalisyon
kurulursa ordu ve dış çev-
relerden baskı geleceği
yolunda haberler olduğunu
anımsatan Mıstıkoğlu, YıJ-
maz'a, "Böyle bir baskı var
mı? Varsa, boyun eğecek
miyiz" sorusunu yönelrti.
Açıkça bir baskının bugüne
kadar kendisine gelmediğini
belirten Yılmaz'ın, "Bir-
takım spekülasyonlar var.
Böylebir baskı olsa bile par-
timizin aiacağı kararlar
önemli ve geçerlidir" dediği
öğrenildi.
ANAP grup toplantısında
Çiller'in önerisine hayır
denilse bile, DYP'ye tümüy-
le kapılann kapanmamasını
isteyen yalnızca Istanbul
Milletvekili Büknt Akarcalı
oldu. Akarcalfnın "Çil-
ler'in başbakanhğını içimize
sindiremeyeceksek, Er-
bakan'ınkini hiç sin-
diremeyiz" dediği bildirildi.
Uşak Milletvekili Yüdınm
Akrürk ise DYP - ANAP-
DSP milletvekillerinin bir
araya gelerek, nasıl Meclis
Başkanlığı konuşunda an-
laştılarsa, o şekilde bir baş-
bakan üzerinde de anlaş-
malan önerisinde bulundu.