19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 1996 PAZAR HABERLER Mehdi Zana Stockholm'de • STOCKHOLM (Cumhuriyet - Uluslararası Af Örgütü'nün Stockholm şubesinin çağnlısı olarak Isveç 'e gelen Mehdi Zana, eşi Leyla Zana'ya Avrupa Parlamentosu tarafından Sacharov Ödülü'nün verilmış olmasından ötürii Isveç'e teşekkür etti. "Bundan sonra artık Kürtlenn ne dediğini dinlemeye başlarsınız" şeklinde konuşan Mehdi Zana, Türkiye'de "Kürt sorununun çözümü için az da olsa bir umut olduğunu, çünkü artık işadamlannın da ılericilerle birlikte bu konuda girişimlerde bulunmaya basladıklannı" söyledi. Aynı zamanda Türkiye'den gelip sıgınma talebinde bulunan mültecilerin gen gönderilmeleri için Türkiye'nın tehlikeli bir ülke olduğu uyansında da bulunan Zana, geçen hafta eşleri ve toplam 9 çocuklan Türkiye'ye iade ediimiş olan ve kendileri halen Isveç'te gizli adreslerde bulunan Ziya ve Raşit Sincari'nin (Gümüşçü) Türkiye'ye gönderilmelennin kötü sonuçlar yaratabileceğini de sözlerine ekledi. kampanya • STOCKHOLM (Cumhuriyet) - Geçen hafta Isveç'ten sınırdışı edilerek Türkiye'ye göndenlen Gümüşçü soyadlı iki kadın ve dokuz çocugunun Isveç'e geri gelmelerine izin verilmesi için genış çapta kampanya açıldı. Birçok tanınmış yazar, düşünür, bilim adamı ve politıkacının ortak olarak yaptıklan çağnda, 5 yıla yakın süredir Kuzey Isveç'teki Asele Köyü'nde yaşayan ve halkın sevgisini kazanmış olan aılelenn, insani nedenlerle gen getirilmeleri isteniyor. Parlar, toprağa verildi • ZONGULDAK (AA)- Geçirdiği kalp krizi sonucu tedavi gördüğü Ankara Yüksek thtisas Hastanesi'ndeölen Zonguldak'ın Kilimli Beldesi Belediye Başkanı Gültekin Parlar toprağa venldi. Parlar için Kilimli Belediyesi binası önünde düzenlenen törene, ailesi. yakınlan. Zonguldak Valisi Sami Seçkin, ANAP Zonguldak Milletvekili Veysel Atasoy, ANAP Bartın Millervekili Zeki Çakan, belediye başkanlan, resmi daire müdürleri ıle vatandaslar katıldı. Türk-İş'te ramazan • ANKARA (AN KA)- Türk-lş Genel Eğitim Sekreteri Salih Kılıç, ramazan ayını "ibadetle geçireceklerini" belirttı. Salih Kılıç. Türk- lş'teki durgunluğun ülke siyasetinın belirsizliğinden kaynaklandığını bıldirdi. Bayram sonrasına kadar Türk-lş'ten ciddi bir aksiyon bekJenmemesi gerektiğine'işaret eden Kılıç, "Rutin işlerimizi yapıyoruz. Spesifîk olaylann da üzerine gideriz. Ama ramazan ayı boyunca ibadet edeceğiz. Dualanmızla ayı değerlendireceğiz. Bunu herkese tavsiye edenm" diye konuştu. Cezaevi kârda • EDİRNE(AA)- Türkiye'de en büyük araziye sahip olan Edirne Tanm Açık Cezae\ i"nde geçen yıl yapılan tanmsal üretim ile hayvancılık ürünlerinin satışından 21 milyar lira kâr elde edildiği bildirildi. Cezaevi müdürü Zihni Şengün, yaptığı açıkJanıada yaklaşık 150 hükümlünün kaldığı cezaevinin 4 bin 500 dönümü tanmsal üretim için, 500 dönümü de mera olarak kullanılan toplam 5 bin dönüm arazisinin oldugunu belirttı. Hükümlülerin buğday, ayçiçeği, arpa, çeltik, şekerpancan, sebze ve meyve üretimi yaptıldannı kaydeden Şengün, beslenen büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan günde 400 kilogram süt elde edildiğini. 7.500 adet yumurtalık tavuktan da günde 4 bin yumurta aldıklannı bildırdi. Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet kurma sürecinin uzamasını seçiıîı havasma bağladı 'Ufiıkta seçim görünmüyor'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süle>Tnan Demirel, hükümet kurma sürecinin anayasal kurallara uygun gittiğini belirterek, " Bundan hızhsıru yaparsak çadanz" dedi. Seçim kampanyalannda birbirlerine ağır laflar eden partilenn, "finndan çıkmış gibi olduklannı" söyleyen Demirel, ufukta yeni bir seçim olasılığı görmediğini belirterek. DYP lideri Tansu Çiller'in de başanlı olamaması durumunda yeni bir görevlendirme daha yapacağı mesajını verdi. Cumhurbaşkanı, Çiller'in gündeme sokmaya çalıştığı başkanlık sistemi konusunda, "Bugünün meselesi değfl" değerlendirmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Demirel, dün düzenlediği basın toplantısının başında, diğer siyasi partilerin, RP'nın sistem karşıtı olduğuna ilişkin yaklaşımlannı, üstü kapalı olarak eleştirdı. Demirel, "Türkiye'de yasalaruı kusur veya kusurlu saymadığı hususJan, kişilerin kusur sayması, zihin kargaşası yaratmaktan başka bir şeye yaramamaktadır. Legal olan, anayasa ile yasalann öngördöğü kural ve koşullara kurulup seçimlere giren partiler arasında aynmcdık yapılmamalıdır" görüşünü dile getirdi. Halkının yüzde 99'u Müslüman olan Türkiye'nın, "İslamct-laik" olarak bölünmesinin de yanlış oldugunu belirterek RP'yi hedef alan Demirel, "Birine İslamcı derseniz, digerine fslamcı degil demeniz gerekir ki, bu tam bir böiücüiüktür" dedı. Cumhurbaşkanı Demirel, seçim sonuçlan üzerinde yapılan değerlendırmeleri de eleştirirken. *Kendi kendimizi korkutmayalım. Milk'tin hür iradesiyle ortaya çıkan seçim netkelerinden kaygılara kapılıp. kendi kendimizi korkutmaya. laik, demokratik cumhuriyeri tehdit aîtında görmeye ve göstermeye gerek yok" diye konuştu. 'Seçim can pazan' Hükümet kurma çalışmalanna ilişkin sorulan yanıtlarken, seçim sonuçlannın ilanı ve TBMM Başkanlığı'nın oluşumu konusunda anayasada öngörülen sürenin kısaltılması gerektiginı söyleyen Demirel, hükümet görev lendirmelen sırasında gerçekleştirdıği hızlı trafiği anlatarak, şunlan söyledi: "Siyasi partiler. seçimden çıkarken finndan çıkar gibi sıcaklığın içinden çıkıyorlar. Birbirierine bir sürii laf söylemişler. Siyasetçi için seçim can pazan. Karşısındakine zeytin daiı vermek için seçime girmez. Bunda tek geçerii nesne vardır, başan. Ben vatandaşı, hükümete endeksli olmaktan çıkarmaya da çahşıyonım. Bir parti liderinin görevi iadesinden hemen sonra diğerini çağırdım. Bundan hızlısını yaparsak, çatiara. Türkiye'nin mevcut kanunlannı bir kenara bırakıp, benim bir şey yapmam kolay değil. Ne devlet ne de hükümet boşluğu var, herşey yürüyor. Geciken bir şey yoktur, bu demokrasidir. Demokrasi buysa bundan vazgeçiktik diyemezsiniz." Demirel, DYP lideri Tansu Çiller'in acıklamalaı\vla yeniden gündeme gelen başkanlık sistemine ilişkin bir soru üzerine, bu konunun yeni olmadıgını, enine boyuna tartışılabileceğini, ancak "bugünün meselesi olarak değertendirilemeveceğini'' söyledi. Demirel, "Siz partamentoda olsaydunz, nasıl bir hükümet çıkanrdınız" sorusuna, "Ben o fonksiyonun içinde değjlim. Ben bir hükümet çıkmasını teşvik etme noktasındayım. Bir hükümetin çıkacağına inanıyorum. Aman sıkıldık demeyin. Süreç bu, bundan sıkılamazsınız" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı, "Ufiıkta seçim görüyor musunuz" sorusuna. "Görmüyorum" yanıtını vermekle yetındi. Demirel, toplantının ardından gazetecilerle sohbet ederken, "Sayın Çiller, başbakanhk konusunda tsrariı olup olnıayacağı konusunda bir beyanda bulundu mu" sorusu üzerine, "Ohır mu öyle şey? Görevi alıyorum, ama kerhen alıyorum der mi? Israrlı olmayacaksa niye görevi ahyor?" görüşünü dile getirdi. "Çiller, 6 ay önce karşı oiduğu başkanlık sistcminj şimdi neden ısriyor" sorusuna, "Dün dündür, bugün bugündür" yanıtını veren Demirel, hükümet sürecinde bazı spekülasyonlar yapıldığını belirterek, "Benden duymadığınız söz, bana ait değüdir" dedi Cumhurbaşkanı: TC cinayeti himaye etmez 4 Uğıır Mumcu cinayeti çözülecek'AIVKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, başbakanlığı döneminde katillerinin bulunacağına söz verdiği gazetemiz yazan UğurMumcu'nun faillerinin yakalanacağını söyledi. Demirel, cinayetin 3 yıldır aydınlatılamamasını, "olayın doğasındaki zoriuğa" bağladı. Evrensel gazetesı muhabin Metin Göktepe'nin ölü buiunmasına üzüldüğünü bildiren Cumhurbaşkanı, devletin faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması için daha çok çaba harcaması gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Demirel, dün düzenlediği basın toplantısında, faili meçhul cinayetlere değindi. Demirel, bir gazetecınin, "Aradan geçen zamana karşın, liğur Mumcu ve diger baa aydınlara yönelik cinayetlerin aydınlatılamamasının nedeni nedir? Bu faili meçhullerin çözülecegi umudunuz var mı" sorusuna, şu yanıtı verdi: "Tabii çözülecektir. Çözülmemesini, hadisenin tabiatuıda yatan zoriuğa bağlıyorum. Kafanızdan şunu bir çıkann, Türkiye Cumhuriyeri Devleti, cinayeti himaye etmcz. Hcrkes çıkarsın. Oradan hareket ederseniz, varacağını/ sonuçlann hepsi yanusür." 1996 yılında, can ve mal güvenliginin. gündemin baş maddelen olacağını kaydeden Demirel, Türkiye'nın, "kanun ve nizam hâkimiyeti" açısından sakin bir ülke oldugunu savunarak şunlan söyledi: "Işadamı Özdemir Sabancı 'nuı 9 ocak günü mcnfur bir cinayete kurban gitmesi, milletimizi derinden üzmüş ve kaygılar yaratmışür. Gazeteci Metin Göktepe'nin de bir parkta ölü bulunmuş olmasından fevkalade üzgünüm. Faili meçhul cinayetler dev letin en önemli snrunlanndan biridir. Bunlann çözülmesine büyük gayrerier sarf edilnıiştir. \ncak daha büyük gayret sarf edilmelidir. Her rürlü araştırma yapılmaktadır. Bu cinayetler aydınlanınta. failleri kim olursa olsun, tabii ki kanunlann pençesinde otacaknr." Demirel'den degerlendirme 'Olağanüstü hal kaldınlabilir' Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, başkanlık sistemininbugünün meselesi olmadığuıı söykyerek konuyu gündeme getiren Çiller'i yanıtladı. ANAP GÜNEYDOĞU MİLLETVEKİLLERİNDEN YILMAZ^A; ANAP-RPkoalisyonu kurulsunDIYARBAK1R (Cumhuriyet) - Dıyarbakır Milletvekili SebgetuUah SeydaogJu, ANAP'ın Güneydoğu mi'lletvekilleri olarak ANAP-RP koalisyonunun kurulması yönünde Genel Başkan Mesut Yılmaz'a öneri götürdüklerini söyledi. Seydaoğlu, Çiller'in başbakanlığında kurulacak hiçbir hükümete güvenoyu vermeyeceğini söyledi. ANAP Diyarbakır Milletvekili SebgetuUah Seydaoğlu, Güneydoğu'da oluşan sosyal, siyasal yeni gelışmeleri yennde tespit etmek ve rapor hazırlamak için geldiği kentte basın toplantısı düzenledi. DYP-CHP hükümetinin toplumun hiçbir sorununa çözüm getiremediğini, büyük bir enkaz ve talihsiz bır miras bıraktığını öne süren Seydaoğlu, Türkiye'nin. dolayısıyla Güneydoğu'nun bir saat daha hükümetsiz kalmaya tahammül edemeyeceğini ifade ederek şöylededi: "ANAP Güneydoğu milletvekillerinin büyük çoğunluğu, tabandan gelen istek doğnılrusunda AINAP-RP koalisyonundan yana. Bu konuyu bir öneri halinde Genel Başkanımız Mesut Yılmaz'a deklare errik. Güneydoğu, büyük bir sıkıntı ve ıstırap içindedir. Artık. Güneydoğu'da silaha. şiddete, baskıya dayalı bir çözüm olamaz. Sosyal, siyasal, kültüreL, adil ve tutariı demokratik bazı adımlar atılmalıdır. ANAP'ın Güneydoğu sorununa yaklasımı gayet açık, şeffaf ve nettir. IVlesele, DYP'nin vaklaşım biçimiy le çözülemez." ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Cumhurbaskanı Sü- leyman DemireL dün düzen- lediği basın toplantısında, 1995 yılını değerlendirirken Türkiye'nın 19%yılı içınön- gördüğü hedefleri sıraladı. Demirel, demokratik rejimin alternatifının bile düşünüle- meyecegini vurgulayarak, Atatürk ilkelen üzerine ant ıçen mıllervckıllenne. u Ant tututmakiçindir. Demokratik, laik,sosyal hukukflkderinide- ğiştinneye yönelik davranış- lar mutiaka hüsranla son bu- lacaknr" uyansında bulun- du. Enerjı sektörii başta olmak üzere yatınmlann gereklı öl- çüde arttınlamadığını söyle- yen Demirel, "Zenginikken- dfliğinden oünu>or. Bu ülke- nin ka\ naklannu ülkenin hiz- metinekoymâhyız 1 ' dedı. De- mirel, Çekıç Güç'ün görevi ve fonksıyonunun yeniden gözden geçırilmesinin parla- mentonun önündeki en önem- li konulardan bin oldugunu, olağanüstü hal uygulaması- nın 1996 yılı içinde kaldın- labileceğini söyledi. Demi- rel. terörörgütü PKK'nın ça- lışmalanna izin veren ülke- lere; "Terör sizin ayağuuza da bulaşır. Ortada kan olayı var" uyansında bulundu. Demirel, dün 1.5 saati aş- kın basın toplantısında 1995 yılının gehşmelennı ele ala- rak, 1996 yılı hedeflennıan- lattı. Seçirnlenn ardından olu- san TBMM yapısının, Türki- ye'nin çıkaracağı en iyi par- lamcntolardan bin oldugunu söyleyen Demirel, 550 mil- letvekilinin anayasada yer alan andı içtiklennı anımsa- tarak, "Ani sadece bir ana- yasalzonınhıhıkdeğildir.Ant, Türkiye'ye damgasını vuran, bikiikveAtatürk ilkeleri üze- rinedir. Ant, nıtulmak için- dir'' dedı. Türkiye Cumhuri- yeti'nın demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkele- rinin değıştirilmesinin bile önerilemeyecegine dikkat çe- ken Demirel. "Türkiye, de- mokratik rejimi \ ürütecekve demokratikde>İeti işletecek- tir. Bunu terazinin bir kefesi- ne kmmaya hiçbir/aman ra- a olmayız. Yani. terazinin öbürkefesine debaşka şeyler konarak. bunun karşdaşnrd- ması mümkün değildir. Bu- nun alternatifi de, karşıhğı da yoktur. Olmazsa ounaz- dır" görüşünü dile getirdi. Terör sorununa değinirken devletin halkla, halkın devlet- le sorunu bulunmadığını be- lirten Demirel, şunlan kaydet- ti: "Ülkede heritfs birind a- nıf vatandaşür. Hak ve ftrsat eşnügine sahiprir: üikenin de, devletin de sahibidir; nimet- ler ve külfetler müşterektir. 1995 senesi itibanyla Türld- y c * 10senede, 18bin 582oby vuku bulmuş, bu olaylarda4 bin 297 güvenlik görevlisi, 4 bin 684 vatandaş şehitouııuş, 12 bin 704 terörist öKi olarak ele geçirilmiştir. Devletin, si- lahlı bir cinavet şebekesine karşı. bunu etkisiz hale getir- mekten başka vapabilecegi hiçbir şey yoktur. Türkive'yi böbtıek mümkün değildir. Bu bir beyhudegayrettir. Ne Sevr geri getecektir, ne de icatedü- mesi muhtemel yeni Sevrler hayata geçebilecektir. Siyasi çözümtelamızedenler, biıla- nık bazı iddialar ortaya at- maktadıriar. Terör, geniş çap- ta etkinügini \itirmtştir. Terör bitmiştir demek, yanlış ve al- dancı olabilir." Demirel, Kuzey Irak'ın bü- yük bir sorun olmaya devam ettigini, ısrarlı ginşimlere kar- şm Avrupa'da Türklere kar- şı bır yılda 261 saldın mey- dana geldiğıni, bozguncu ya- yınlara ev sahıplıgı yapıldı- ğını belirterek "Teröredestek veren odaklar henuz söndü- rülemedL Avrupa'daki dost ülkelere anlatmaya çahşük ki bu şebekenin bir hakb dava- sı ve masum taran yoktur. Ya- nn sizin ayağııuza da dolaşır. Nitekim öyle de olmuştur" diye konuştu. Demirel, ekonomik tablo- yu özetlerken, enflasyonun kontrol altına alınamadığını, devlet yatınmlanna gereği kadarödenek aynlamadığıru, işsızlik ve geçim sıkıntısının önemli derecede şikâyete ne- den oldugunu, özelleştirme- de öngörülen hedeflere ula- şılamadığını kaydederek, şu önerilerde bulundu: "Devlette reform şarttjr. GAP'taki gerikmelerden de rahatsızun. Bu ülkenin kay- naklaruu, ülkenin hizmetine koymahyiz." TLAR / ORAL ÇALIŞLAR A vrasya fenboru- nun kaçınlması, medyayı yeniden önplanaçıkardı. Televizyon ka- nallanndaki akıl almazrekabet,insani zaman zaman çileden çıkaracak boyutlara ulaşı- yor. Bir haber müdürünün, Saban- cı Center'daki cinayetin hemen ar- dından yüzlerce kez söylediğı şu sözler hiç unutulur mu: "Sabancı Center'daki olayı ilk kez kamu- oyunabizduyurduk." Söylüyorda söylüyor mübarek! Sanki bunda bir habercilik ba- şansı varmış gibi. Sonuçta Istan- bul'un o keşmekeş trafiği içinde onun muhabiri. diğerinden beş da- kika önce olay yerine ulaşmış, hep- si bu. Ulaşmış da ne yapmış!.. Olaydan bir aynntı verecek bir ipucu mu yakalamış? Ne gezer. Bütün gün tahminler üzerine yo- rumlar yapıldı durdu. Ertesi gün daha şaşırtıcı birtab- lo vardı: Hepsi, karil sanıklannın resimlerini ve öldürülenlerin son anlannı görüntüleyen fotoğrafla- n "etegeçirdiklerini'' koca punto- larla okuyucuya aktanyorlardı. Hepsi, kendı iddıalanna göre "fi>- Mesleğin namusunu kurtarmak! toğraflan ele geçirmişJerdi" Peki bu fotoğraflan nereden ele geçirmişlerdi? Tabii ki polisten. Polis, olay yerinde çektıği fotoğ- raflan ve katil sanıklannın fotoğ- raflannı gazetecilere ve TV muha- birlerine dağıtmıştı. Ortada birele geçirme falan yoktu. Bütün bunlan, Avrasya feribo- tunun kaçınlması macerasıru 32 kı- sım tekmili birden TV ekranlann- dan izlerken anımsadım. Uğur Dündar, önce asken sahil güven- lik botlanna bindi, yanında canlı yayın yapacak araç gereç de bu- lunuyordu. Korsanlaronu çağırrruş ve devletin botu da hizmete koşul- muştu. Ama Dündar'ın şansı ya- ver gitmedi ve gemiden canlı ya- yın yapamadı. Bunun üzerine bır helikopterle gemiye indi ve oradan telefonla izlenimlerini aktardı. Er- tesi gün Hürriyet'in manşeti "Ge- miye Girdik"ti. Ortada devletin olanaklan ve paranın gücünü kul- lanmaktan fazla bir şey olmadığı belliydi. Ama sudan rekabet, med- yayı inanılmaz boş bir yanşa so- kuyordu. Aslında son dönemde medyanın en önemli kısırlık nedenlerinden birisi, devlete bağımlı hale gelme- sidir. Bu bağımlılık. yalnızca kre- diler nedeniyle ekonomik bağım- lılık olsa iyi. Daha kötüsü, medya haber konusunda da devlete ve özellikle polise bağımlı hale gel- di. Ünlü(!) gazetecilerimizin son yıllarda parlamasina neden olan neredeyse bütün haberler polis kaynaklıdır. Polisle kurulan iyi(!) ilişkiler sayesinde bazı gazetecile- rimizdiğer meslektaşlannı "arlar- maya*' başladılar. Hafızalannızı tazeleyın ve son dönemin flaş haberlerini "paöatan" gazetecileri hatıriayın. Hemen hep- si, birtakım polis operasyonlannı ve bu operasyonlarda ele geçirilen belgeleri yayımladılar. Sonra da polisimize ve devleti- mize bağlılıklar bildiren mesajla- n haber aralanna sıkıştırmayı ih- mal etmedıler. Gazetecilik başansı bu mudur? Devletin içtndcki bazı güç odak- lannın, bazı beigeleri eilere tutuş- rurup haber yaptırması, bir erne- ğin ürünü müdür? Bu açıdan bak- tığımızda mesleğimizin ciddi bir çürüme içinde oldugunu kabul et- mek gerek. Devlete bağımlılık, özellikle de haberde polise bağım- lılık, bu mesleğin son dönemdeki en önemli handikaplanndan biri- si. Tabii, polise gönderilen destek mesajlan. haber arasına sıkıştın- lan küçük övmeler, belli biryatı- nm ve karşılıklı kollamayı ifade ediyor. Necdet Menzir'e fstanbul Emniyet Müdürü iken gazetelerin manşetlerinden gönderilen destek haberlerini olaffken hep kendi ken- dirnc. "Acaba bunun karşıhğmda ne almışlardır" sorusunu sormu- şumdur. Yanlış anlaşılmasın, ben bası- nın haber rekabeti içine girmesi- ne karşı değiüm. UğurDündar'm az kalsm canına mal olacak atak- lığını da sempatiyle karşı lıyorum. Benim itirazım, devletle ve polis- le olan ilişkiye ve mesleki başan gibı sunulan emeksiz haberciliğe. Çünkü, resmi çevrelere bağım- lılık, giderek haberciliğı gerçekler- den uzaklaştınyor ve yozlaştın- yor. Polisten alınan bir "aüatma" haber, daha sonra polisin acıma- sızlığını görmezden gelmeye ne- den oluyor. Son Metin Göktepe olayında yasanan, muhabirler, ya- ni topun ağzındaki basın emekçi- leri ayaklanmasıydı, gazetelerin fazlaca bir adım atacağı yoktu. Birkaç gün polis şeflerine söz söy- lemekten çekindiler. Bazı gözüpek yazarlar ve mu- habirler öne atılmasaydı, belki iş bu kadar büyümeyecekti. Çünkü resmi çevrelere olan bağımlılık, gazete yöneticilerinin, medya yıl- dızlannın ayağına dolanıyor. Mesleğin namusunu kurtarmak için biz basın emekçileri daha du- yarlı olmak, birbirimizi uyarmak ve sırt sırta vermek zorundayız. Uğur Mumcu öleli üç yıl oldu. Çetin Emeç, Turan Dursun, IMu- sa Anterve Metin Göktepe... Ne- rede katilleri? Bunlan kim ortaya çıkaracak? Önce biz. Onlann meslektaşla- n... Yani gazeteciler... Bağımsız, fıkri hür, vicdanı hür gazeteciler... MIKRO DÎNÇ TAYANÇ Ordek Ahmet Paşa Ortalığı terör götürüyor, amateröristliği kabullenen yok! Kimi 'eylemci' oluyor, kimi 'direnişçi', kimileri de 'gerilla!' Kimileri de bu adlar altında ellerinde silah or- talığı kasıp kavuranlara 'yağyakıyor!' Bizler diyoruz ki, "Hangi amaçla yapılırsa yapılsın, masum insanlann yaşamlannı tehlikeye sokan her türiü eylemin adı 'terör', bunuyapan da 'teröristtir'."' Kimileri de "Hayır" diyorlar, "sözkonusu eylemin adı- na terör denilmesi için bunun yapılış amacına bakı- hr!" Zaten oturduklan yerden bakıyorlar ve bakmakla yetiniyorlar... Terörist, eylemin en hızlı anında "Bize neden terörist diyorsunuz" diye soruyor ve sorarken haklılığına inanıyor. ; Teröristin haklılığına(!) inanan yazan, çizeri de çıkıp onun hakkını savunuyor! Televizyon kameraJan 'can- lı yayında' (cansızı nasıl oluyorsa!) terör eylemini an an, adım adım yayımlıyor ve bununla övünüyor. In- sanlanmız ekran başından izlemekle kalmayıp 'olay yerinı' dolduruyor. Bütün bunlar yapılırken, güvenlik güçleri ile teröristler arasındaki telsiz konuşmalannı da rahatlıkla izliyoruz... Bir fılm ki 32 kısım tekmili birden... Hiç kimse "Yahu bu terör eytemideğilse yann baş- ka bir eylemci örgüt kalkıp aynı işı becerdiğinde ne diyeceğiz? Ya birazdan silahlar konuşmaya başlar- sa(...)" demiyor... Sorumlulann sorumsuz demeçlerine, medyan/n ra- ting sorumsuzluğu ekleniyor. Bu arada teröristler de amaçlanna ulaşıyor ve dünyanın her yanında kendi- lerinden söz edilmesini sağlıyorlar. "Uluslara kendiyaz- gılannı çizme hakkı ne zaman verilebilır acaba?" di- ye geçıriyorum içimden... Hafta sonunun ilk saatlennde, terör gibi can sıkıcı ve de can alıcı bir konuya takılmanın can sıkıntısını çekiyorum. Gözlerim kitaplığın ratlannı tanyor ve rast- gele bir kitabı çekip alıyorum. Yaşanmış fıkralar tü- ründen bir kitap. Sayfaları çevirirken bir 'yaşanmış'a takılıyor ve elimde olmaksızın, içimden gelmeksizin kendimi güler buluyorum. Efendim, Osmanlı'nın bir döneminde bir paşa var. Adama kim takmışsa takmış, lakabı 'ördek'! Kimse 'Ahmet Paşa' denildiğınde tanımryor, illede ördek Ah- met Paşa denilecek. O zaman da paşamız kötü fe- na kızıp, kılıcına el atıyor. Günlerden bir gün, padişahın huzurunda toplanı- yor paşalar. Öyle bastırılacak ayaklanma, fethedile- cek ülke falan olmadığından havadan sudan konu- şup padişahı eğlemeye çalışıyoriar. Içlerinden biri başını havaya kaldırıp "Yağmurya- ğacak" diyecek oluyor. Vay sen misin diyen! Ördek Ahmet Paşa, padişah huzuruna falan aldırmayıp çe- kiyor kılıcını ki öldürmecesine. Bostancılar, paşalar ve dahi padişah araya girip zor zaptediyorlar. Padişah soruyor, "Brepaşa, ne iştir yaptığın. Bu- nun kelle götüreceğini bilmez misin?" Ördek Ahmet Paşa bumundan soluyarak "Bu he- rifbana ördek dedi" diye direniyor. "Yahu deli misin? Adam yağmur yağacak dedi..." diyorlar, beriki olmazlanıyor. "Yağmur yağınca ne olur? Ortalığı sular götürür! Su götürünce çukurfara sular dolar, gölcükler oluşur. Gölcüklerde de ördekler yüzer. Bu herii bana ördek dedi!!!." Paşanm sonunu bilemiyorum, ama çevrenize şöy- le bir bakın ve de öyle 'havalar' falan diye o/ur olmaz yerde konuşmayın, Ördek Ahmet Paşalar hızla ço- ğalıyor daü! Ana fikir Kişi lakabını eylemiyle hak eder. Ana fikrin ana fikri: Eylemin haklılığına tarih karar verir. En yoşlı komünist Bozışık'tanprotesto "Kayıp .\ileleri" dün de gö- zalbndaki kayiplan protes- to ederek Taksim'e kadar vürüdü. ıHD tstanbul Şube- siyetkilüeri, Olağanüstü Hal Bölgesi'ndeki kayiplara dik- kat çekerek, böigede yaşa- yan insanlann rtinı köylüle- rin gözieri önünde gözaltına ahndığını ileri sürdü. Eski TKP'nin yaşayan en yaşlı üyesi 93 yasuıdaki Mehrnet Bozışık da Galatasaray Lise- si önünde kayıplan protesto etti. 35 haftadır her cumar- tesiGalatasaray LisaJ önün- de toplanan u Kayıp Alilele- ri"" Taksim *ekadar yürüdü- ler. TKP'nin yaşayan en yas- lı üyesi 93 yaşındaki Nİeh- met Bozışık da Galatasaray LJsesi önünde bir açıklama- da bulunarak, son günierde meydana geien kayıp olay- lannı ve Türkiye'nin Rusya ile olan siyasal üişkilerinde- ki yanhşhklan protesto etti. (KAAN SAĞANAK)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle