Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 OCAK 1996 PAZAR
HABERLER
Mehdi Zana
Stockholm'de
• STOCKHOLM
(Cumhuriyet - Uluslararası
Af Örgütü'nün Stockholm
şubesinin çağnlısı olarak
Isveç 'e gelen Mehdi Zana,
eşi Leyla Zana'ya Avrupa
Parlamentosu tarafından
Sacharov Ödülü'nün
verilmış olmasından ötürii
Isveç'e teşekkür etti.
"Bundan sonra artık
Kürtlenn ne dediğini
dinlemeye başlarsınız"
şeklinde konuşan Mehdi
Zana, Türkiye'de "Kürt
sorununun çözümü için az
da olsa bir umut olduğunu,
çünkü artık işadamlannın
da ılericilerle birlikte bu
konuda girişimlerde
bulunmaya basladıklannı"
söyledi. Aynı zamanda
Türkiye'den gelip sıgınma
talebinde bulunan
mültecilerin gen
gönderilmeleri için
Türkiye'nın tehlikeli bir
ülke olduğu uyansında da
bulunan Zana, geçen hafta
eşleri ve toplam 9
çocuklan Türkiye'ye iade
ediimiş olan ve kendileri
halen Isveç'te gizli
adreslerde bulunan Ziya ve
Raşit Sincari'nin
(Gümüşçü) Türkiye'ye
gönderilmelennin kötü
sonuçlar yaratabileceğini
de sözlerine ekledi.
kampanya
• STOCKHOLM
(Cumhuriyet) - Geçen
hafta Isveç'ten sınırdışı
edilerek Türkiye'ye
göndenlen Gümüşçü
soyadlı iki kadın ve dokuz
çocugunun Isveç'e geri
gelmelerine izin verilmesi
için genış çapta kampanya
açıldı. Birçok tanınmış
yazar, düşünür, bilim
adamı ve politıkacının
ortak olarak yaptıklan
çağnda, 5 yıla yakın
süredir Kuzey Isveç'teki
Asele Köyü'nde yaşayan
ve halkın sevgisini
kazanmış olan aılelenn,
insani nedenlerle gen
getirilmeleri isteniyor.
Parlar, toprağa
verildi
• ZONGULDAK (AA)-
Geçirdiği kalp krizi
sonucu tedavi gördüğü
Ankara Yüksek thtisas
Hastanesi'ndeölen
Zonguldak'ın Kilimli
Beldesi Belediye Başkanı
Gültekin Parlar toprağa
venldi. Parlar için Kilimli
Belediyesi binası önünde
düzenlenen törene, ailesi.
yakınlan. Zonguldak
Valisi Sami Seçkin, ANAP
Zonguldak Milletvekili
Veysel Atasoy, ANAP
Bartın Millervekili Zeki
Çakan, belediye
başkanlan, resmi daire
müdürleri ıle vatandaslar
katıldı.
Türk-İş'te
ramazan
• ANKARA (AN KA)-
Türk-lş Genel Eğitim
Sekreteri Salih
Kılıç, ramazan ayını
"ibadetle geçireceklerini"
belirttı. Salih Kılıç. Türk-
lş'teki durgunluğun
ülke siyasetinın
belirsizliğinden
kaynaklandığını bıldirdi.
Bayram sonrasına kadar
Türk-lş'ten ciddi bir
aksiyon bekJenmemesi
gerektiğine'işaret eden
Kılıç, "Rutin işlerimizi
yapıyoruz. Spesifîk
olaylann da üzerine
gideriz. Ama ramazan ayı
boyunca ibadet edeceğiz.
Dualanmızla ayı
değerlendireceğiz. Bunu
herkese tavsiye edenm"
diye konuştu.
Cezaevi kârda
• EDİRNE(AA)-
Türkiye'de en büyük
araziye sahip olan Edirne
Tanm Açık Cezae\ i"nde
geçen yıl yapılan tanmsal
üretim ile hayvancılık
ürünlerinin satışından 21
milyar lira kâr elde
edildiği bildirildi. Cezaevi
müdürü Zihni Şengün,
yaptığı açıkJanıada
yaklaşık 150 hükümlünün
kaldığı cezaevinin 4 bin
500 dönümü tanmsal
üretim için, 500 dönümü
de mera olarak kullanılan
toplam 5 bin dönüm
arazisinin oldugunu
belirttı. Hükümlülerin
buğday, ayçiçeği, arpa,
çeltik, şekerpancan, sebze
ve meyve üretimi
yaptıldannı kaydeden
Şengün, beslenen
büyükbaş ve küçükbaş
hayvanlardan günde 400
kilogram süt elde
edildiğini. 7.500 adet
yumurtalık tavuktan da
günde 4 bin yumurta
aldıklannı bildırdi.
Cumhurbaşkanı Demirel, hükümet kurma sürecinin uzamasını seçiıîı havasma bağladı
'Ufiıkta seçim görünmüyor'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Süle>Tnan Demirel,
hükümet kurma sürecinin anayasal
kurallara uygun gittiğini belirterek,
" Bundan hızhsıru yaparsak çadanz"
dedi. Seçim kampanyalannda birbirlerine
ağır laflar eden partilenn, "finndan
çıkmış gibi olduklannı" söyleyen
Demirel, ufukta yeni bir seçim olasılığı
görmediğini belirterek. DYP lideri Tansu
Çiller'in de başanlı olamaması
durumunda yeni bir görevlendirme daha
yapacağı mesajını verdi. Cumhurbaşkanı,
Çiller'in gündeme sokmaya çalıştığı
başkanlık sistemi konusunda, "Bugünün
meselesi değfl" değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Demirel, dün
düzenlediği basın toplantısının başında,
diğer siyasi partilerin, RP'nın sistem
karşıtı olduğuna ilişkin yaklaşımlannı,
üstü kapalı olarak eleştirdı. Demirel,
"Türkiye'de yasalaruı kusur veya kusurlu
saymadığı hususJan, kişilerin kusur
sayması, zihin kargaşası yaratmaktan
başka bir şeye yaramamaktadır. Legal
olan, anayasa ile yasalann öngördöğü
kural ve koşullara kurulup seçimlere
giren partiler arasında aynmcdık
yapılmamalıdır" görüşünü dile getirdi.
Halkının yüzde 99'u Müslüman olan
Türkiye'nın, "İslamct-laik" olarak
bölünmesinin de yanlış oldugunu
belirterek RP'yi hedef alan Demirel,
"Birine İslamcı derseniz, digerine fslamcı
degil demeniz gerekir ki, bu tam bir
böiücüiüktür" dedı. Cumhurbaşkanı
Demirel, seçim sonuçlan üzerinde
yapılan değerlendırmeleri de eleştirirken.
*Kendi kendimizi korkutmayalım.
Milk'tin hür iradesiyle ortaya çıkan seçim
netkelerinden kaygılara kapılıp. kendi
kendimizi korkutmaya. laik, demokratik
cumhuriyeri tehdit aîtında görmeye ve
göstermeye gerek yok" diye konuştu.
'Seçim can pazan'
Hükümet kurma çalışmalanna ilişkin
sorulan yanıtlarken, seçim sonuçlannın
ilanı ve TBMM Başkanlığı'nın oluşumu
konusunda anayasada öngörülen sürenin
kısaltılması gerektiginı söyleyen
Demirel, hükümet görev lendirmelen
sırasında gerçekleştirdıği hızlı trafiği
anlatarak, şunlan söyledi: "Siyasi
partiler. seçimden çıkarken finndan çıkar
gibi sıcaklığın içinden çıkıyorlar.
Birbirierine bir sürii laf söylemişler.
Siyasetçi için seçim can pazan.
Karşısındakine zeytin daiı vermek için
seçime girmez. Bunda tek geçerii nesne
vardır, başan. Ben vatandaşı, hükümete
endeksli olmaktan çıkarmaya da
çahşıyonım. Bir parti liderinin görevi
iadesinden hemen sonra diğerini
çağırdım. Bundan hızlısını yaparsak,
çatiara. Türkiye'nin mevcut kanunlannı
bir kenara bırakıp, benim bir şey
yapmam kolay değil. Ne devlet ne de
hükümet boşluğu var, herşey yürüyor.
Geciken bir şey yoktur, bu demokrasidir.
Demokrasi buysa bundan vazgeçiktik
diyemezsiniz."
Demirel, DYP lideri Tansu Çiller'in
acıklamalaı\vla yeniden gündeme gelen
başkanlık sistemine ilişkin bir soru
üzerine, bu konunun yeni olmadıgını,
enine boyuna tartışılabileceğini, ancak
"bugünün meselesi olarak
değertendirilemeveceğini'' söyledi.
Demirel, "Siz partamentoda olsaydunz,
nasıl bir hükümet çıkanrdınız" sorusuna,
"Ben o fonksiyonun içinde değjlim. Ben
bir hükümet çıkmasını teşvik etme
noktasındayım. Bir hükümetin çıkacağına
inanıyorum. Aman sıkıldık demeyin.
Süreç bu, bundan sıkılamazsınız" yanıtını
verdi. Cumhurbaşkanı, "Ufiıkta seçim
görüyor musunuz" sorusuna.
"Görmüyorum" yanıtını vermekle
yetındi. Demirel, toplantının ardından
gazetecilerle sohbet ederken, "Sayın
Çiller, başbakanhk konusunda tsrariı olup
olnıayacağı konusunda bir beyanda
bulundu mu" sorusu üzerine, "Ohır mu
öyle şey? Görevi alıyorum, ama kerhen
alıyorum der mi? Israrlı olmayacaksa
niye görevi ahyor?" görüşünü dile getirdi.
"Çiller, 6 ay önce karşı oiduğu başkanlık
sistcminj şimdi neden ısriyor" sorusuna,
"Dün dündür, bugün bugündür" yanıtını
veren Demirel, hükümet sürecinde bazı
spekülasyonlar yapıldığını belirterek,
"Benden duymadığınız söz, bana ait
değüdir" dedi
Cumhurbaşkanı: TC cinayeti himaye etmez
4
Uğıır Mumcu cinayeti çözülecek'AIVKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,
başbakanlığı döneminde katillerinin
bulunacağına söz verdiği gazetemiz
yazan UğurMumcu'nun faillerinin
yakalanacağını söyledi. Demirel,
cinayetin 3 yıldır aydınlatılamamasını,
"olayın doğasındaki zoriuğa" bağladı.
Evrensel gazetesı muhabin Metin
Göktepe'nin ölü buiunmasına
üzüldüğünü bildiren Cumhurbaşkanı,
devletin faili meçhul cinayetlerin
aydınlatılması için daha çok çaba
harcaması gerektiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Demirel, dün
düzenlediği basın toplantısında, faili
meçhul cinayetlere değindi. Demirel, bir
gazetecınin, "Aradan geçen zamana
karşın, liğur Mumcu ve diger baa
aydınlara yönelik cinayetlerin
aydınlatılamamasının nedeni nedir? Bu
faili meçhullerin çözülecegi umudunuz
var mı" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Tabii çözülecektir. Çözülmemesini,
hadisenin tabiatuıda yatan zoriuğa
bağlıyorum. Kafanızdan şunu bir
çıkann, Türkiye Cumhuriyeri Devleti,
cinayeti himaye etmcz. Hcrkes çıkarsın.
Oradan hareket ederseniz, varacağını/
sonuçlann hepsi yanusür."
1996 yılında, can ve mal güvenliginin.
gündemin baş maddelen olacağını
kaydeden Demirel, Türkiye'nın, "kanun
ve nizam hâkimiyeti" açısından sakin bir
ülke oldugunu savunarak şunlan
söyledi:
"Işadamı Özdemir Sabancı 'nuı 9 ocak
günü mcnfur bir cinayete kurban
gitmesi, milletimizi derinden üzmüş ve
kaygılar yaratmışür. Gazeteci Metin
Göktepe'nin de bir parkta ölü bulunmuş
olmasından fevkalade üzgünüm. Faili
meçhul cinayetler dev letin en önemli
snrunlanndan biridir. Bunlann
çözülmesine büyük gayrerier sarf
edilnıiştir. \ncak daha büyük gayret sarf
edilmelidir. Her rürlü araştırma
yapılmaktadır. Bu cinayetler
aydınlanınta. failleri kim olursa olsun,
tabii ki kanunlann pençesinde
otacaknr."
Demirel'den degerlendirme
'Olağanüstü hal
kaldınlabilir'
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, başkanlık sistemininbugünün meselesi
olmadığuıı söykyerek konuyu gündeme getiren Çiller'i yanıtladı.
ANAP GÜNEYDOĞU MİLLETVEKİLLERİNDEN YILMAZ^A;
ANAP-RPkoalisyonu kurulsunDIYARBAK1R (Cumhuriyet) -
Dıyarbakır Milletvekili SebgetuUah
SeydaogJu, ANAP'ın Güneydoğu
mi'lletvekilleri olarak ANAP-RP
koalisyonunun kurulması yönünde
Genel Başkan Mesut Yılmaz'a
öneri götürdüklerini söyledi.
Seydaoğlu, Çiller'in
başbakanlığında kurulacak hiçbir
hükümete güvenoyu vermeyeceğini
söyledi.
ANAP Diyarbakır Milletvekili
SebgetuUah Seydaoğlu,
Güneydoğu'da oluşan sosyal,
siyasal yeni gelışmeleri yennde
tespit etmek ve rapor hazırlamak
için geldiği kentte basın toplantısı
düzenledi. DYP-CHP hükümetinin
toplumun hiçbir sorununa çözüm
getiremediğini, büyük bir enkaz ve
talihsiz bır miras bıraktığını öne
süren Seydaoğlu, Türkiye'nin.
dolayısıyla Güneydoğu'nun bir saat
daha hükümetsiz kalmaya
tahammül edemeyeceğini ifade
ederek şöylededi:
"ANAP Güneydoğu
milletvekillerinin büyük çoğunluğu,
tabandan gelen istek doğnılrusunda
AINAP-RP koalisyonundan yana.
Bu konuyu bir öneri halinde Genel
Başkanımız Mesut Yılmaz'a
deklare errik. Güneydoğu, büyük bir
sıkıntı ve ıstırap içindedir. Artık.
Güneydoğu'da silaha. şiddete,
baskıya dayalı bir çözüm olamaz.
Sosyal, siyasal, kültüreL, adil ve
tutariı demokratik bazı adımlar
atılmalıdır. ANAP'ın Güneydoğu
sorununa yaklasımı gayet açık, şeffaf
ve nettir. IVlesele, DYP'nin vaklaşım
biçimiy le çözülemez."
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Cumhurbaskanı Sü-
leyman DemireL dün düzen-
lediği basın toplantısında,
1995 yılını değerlendirirken
Türkiye'nın 19%yılı içınön-
gördüğü hedefleri sıraladı.
Demirel, demokratik rejimin
alternatifının bile düşünüle-
meyecegini vurgulayarak,
Atatürk ilkelen üzerine ant
ıçen mıllervckıllenne.
u
Ant
tututmakiçindir. Demokratik,
laik,sosyal hukukflkderinide-
ğiştinneye yönelik davranış-
lar mutiaka hüsranla son bu-
lacaknr" uyansında bulun-
du. Enerjı sektörii başta olmak
üzere yatınmlann gereklı öl-
çüde arttınlamadığını söyle-
yen Demirel, "Zenginikken-
dfliğinden oünu>or. Bu ülke-
nin ka\ naklannu ülkenin hiz-
metinekoymâhyız
1
' dedı. De-
mirel, Çekıç Güç'ün görevi
ve fonksıyonunun yeniden
gözden geçırilmesinin parla-
mentonun önündeki en önem-
li konulardan bin oldugunu,
olağanüstü hal uygulaması-
nın 1996 yılı içinde kaldın-
labileceğini söyledi. Demi-
rel. terörörgütü PKK'nın ça-
lışmalanna izin veren ülke-
lere; "Terör sizin ayağuuza
da bulaşır. Ortada kan olayı
var" uyansında bulundu.
Demirel, dün 1.5 saati aş-
kın basın toplantısında 1995
yılının gehşmelennı ele ala-
rak, 1996 yılı hedeflennıan-
lattı. Seçirnlenn ardından olu-
san TBMM yapısının, Türki-
ye'nin çıkaracağı en iyi par-
lamcntolardan bin oldugunu
söyleyen Demirel, 550 mil-
letvekilinin anayasada yer
alan andı içtiklennı anımsa-
tarak, "Ani sadece bir ana-
yasalzonınhıhıkdeğildir.Ant,
Türkiye'ye damgasını vuran,
bikiikveAtatürk ilkeleri üze-
rinedir. Ant, nıtulmak için-
dir'' dedı. Türkiye Cumhuri-
yeti'nın demokratik, laik ve
sosyal hukuk devleti ilkele-
rinin değıştirilmesinin bile
önerilemeyecegine dikkat çe-
ken Demirel. "Türkiye, de-
mokratik rejimi \ ürütecekve
demokratikde>İeti işletecek-
tir. Bunu terazinin bir kefesi-
ne kmmaya hiçbir/aman ra-
a olmayız. Yani. terazinin
öbürkefesine debaşka şeyler
konarak. bunun karşdaşnrd-
ması mümkün değildir. Bu-
nun alternatifi de, karşıhğı
da yoktur. Olmazsa ounaz-
dır" görüşünü dile getirdi.
Terör sorununa değinirken
devletin halkla, halkın devlet-
le sorunu bulunmadığını be-
lirten Demirel, şunlan kaydet-
ti:
"Ülkede heritfs birind a-
nıf vatandaşür. Hak ve ftrsat
eşnügine sahiprir: üikenin de,
devletin de sahibidir; nimet-
ler ve külfetler müşterektir.
1995 senesi itibanyla Türld-
y c * 10senede, 18bin 582oby
vuku bulmuş, bu olaylarda4
bin 297 güvenlik görevlisi, 4
bin 684 vatandaş şehitouııuş,
12 bin 704 terörist öKi olarak
ele geçirilmiştir. Devletin, si-
lahlı bir cinavet şebekesine
karşı. bunu etkisiz hale getir-
mekten başka vapabilecegi
hiçbir şey yoktur. Türkive'yi
böbtıek mümkün değildir. Bu
bir beyhudegayrettir. Ne Sevr
geri getecektir, ne de icatedü-
mesi muhtemel yeni Sevrler
hayata geçebilecektir. Siyasi
çözümtelamızedenler, biıla-
nık bazı iddialar ortaya at-
maktadıriar. Terör, geniş çap-
ta etkinügini \itirmtştir. Terör
bitmiştir demek, yanlış ve al-
dancı olabilir."
Demirel, Kuzey Irak'ın bü-
yük bir sorun olmaya devam
ettigini, ısrarlı ginşimlere kar-
şm Avrupa'da Türklere kar-
şı bır yılda 261 saldın mey-
dana geldiğıni, bozguncu ya-
yınlara ev sahıplıgı yapıldı-
ğını belirterek "Teröredestek
veren odaklar henuz söndü-
rülemedL Avrupa'daki dost
ülkelere anlatmaya çahşük ki
bu şebekenin bir hakb dava-
sı ve masum taran yoktur. Ya-
nn sizin ayağııuza da dolaşır.
Nitekim öyle de olmuştur"
diye konuştu.
Demirel, ekonomik tablo-
yu özetlerken, enflasyonun
kontrol altına alınamadığını,
devlet yatınmlanna gereği
kadarödenek aynlamadığıru,
işsızlik ve geçim sıkıntısının
önemli derecede şikâyete ne-
den oldugunu, özelleştirme-
de öngörülen hedeflere ula-
şılamadığını kaydederek, şu
önerilerde bulundu:
"Devlette reform şarttjr.
GAP'taki gerikmelerden de
rahatsızun. Bu ülkenin kay-
naklaruu, ülkenin hizmetine
koymahyiz."
TLAR / ORAL ÇALIŞLAR
A
vrasya fenboru-
nun kaçınlması,
medyayı yeniden
önplanaçıkardı.
Televizyon ka-
nallanndaki akıl
almazrekabet,insani zaman zaman
çileden çıkaracak boyutlara ulaşı-
yor. Bir haber müdürünün, Saban-
cı Center'daki cinayetin hemen ar-
dından yüzlerce kez söylediğı şu
sözler hiç unutulur mu: "Sabancı
Center'daki olayı ilk kez kamu-
oyunabizduyurduk." Söylüyorda
söylüyor mübarek!
Sanki bunda bir habercilik ba-
şansı varmış gibi. Sonuçta Istan-
bul'un o keşmekeş trafiği içinde
onun muhabiri. diğerinden beş da-
kika önce olay yerine ulaşmış, hep-
si bu. Ulaşmış da ne yapmış!..
Olaydan bir aynntı verecek bir
ipucu mu yakalamış? Ne gezer.
Bütün gün tahminler üzerine yo-
rumlar yapıldı durdu.
Ertesi gün daha şaşırtıcı birtab-
lo vardı: Hepsi, karil sanıklannın
resimlerini ve öldürülenlerin son
anlannı görüntüleyen fotoğrafla-
n "etegeçirdiklerini'' koca punto-
larla okuyucuya aktanyorlardı.
Hepsi, kendı iddıalanna göre "fi>-
Mesleğin namusunu kurtarmak!
toğraflan ele geçirmişJerdi"
Peki bu fotoğraflan nereden ele
geçirmişlerdi? Tabii ki polisten.
Polis, olay yerinde çektıği fotoğ-
raflan ve katil sanıklannın fotoğ-
raflannı gazetecilere ve TV muha-
birlerine dağıtmıştı. Ortada birele
geçirme falan yoktu.
Bütün bunlan, Avrasya feribo-
tunun kaçınlması macerasıru 32 kı-
sım tekmili birden TV ekranlann-
dan izlerken anımsadım. Uğur
Dündar, önce asken sahil güven-
lik botlanna bindi, yanında canlı
yayın yapacak araç gereç de bu-
lunuyordu. Korsanlaronu çağırrruş
ve devletin botu da hizmete koşul-
muştu. Ama Dündar'ın şansı ya-
ver gitmedi ve gemiden canlı ya-
yın yapamadı. Bunun üzerine bır
helikopterle gemiye indi ve oradan
telefonla izlenimlerini aktardı. Er-
tesi gün Hürriyet'in manşeti "Ge-
miye Girdik"ti. Ortada devletin
olanaklan ve paranın gücünü kul-
lanmaktan fazla bir şey olmadığı
belliydi. Ama sudan rekabet, med-
yayı inanılmaz boş bir yanşa so-
kuyordu.
Aslında son dönemde medyanın
en önemli kısırlık nedenlerinden
birisi, devlete bağımlı hale gelme-
sidir. Bu bağımlılık. yalnızca kre-
diler nedeniyle ekonomik bağım-
lılık olsa iyi. Daha kötüsü, medya
haber konusunda da devlete ve
özellikle polise bağımlı hale gel-
di.
Ünlü(!) gazetecilerimizin son
yıllarda parlamasina neden olan
neredeyse bütün haberler polis
kaynaklıdır. Polisle kurulan iyi(!)
ilişkiler sayesinde bazı gazetecile-
rimizdiğer meslektaşlannı "arlar-
maya*' başladılar.
Hafızalannızı tazeleyın ve son
dönemin flaş haberlerini "paöatan"
gazetecileri hatıriayın. Hemen hep-
si, birtakım polis operasyonlannı
ve bu operasyonlarda ele geçirilen
belgeleri yayımladılar.
Sonra da polisimize ve devleti-
mize bağlılıklar bildiren mesajla-
n haber aralanna sıkıştırmayı ih-
mal etmedıler.
Gazetecilik başansı bu mudur?
Devletin içtndcki bazı güç odak-
lannın, bazı beigeleri eilere tutuş-
rurup haber yaptırması, bir erne-
ğin ürünü müdür? Bu açıdan bak-
tığımızda mesleğimizin ciddi bir
çürüme içinde oldugunu kabul et-
mek gerek. Devlete bağımlılık,
özellikle de haberde polise bağım-
lılık, bu mesleğin son dönemdeki
en önemli handikaplanndan biri-
si.
Tabii, polise gönderilen destek
mesajlan. haber arasına sıkıştın-
lan küçük övmeler, belli biryatı-
nm ve karşılıklı kollamayı ifade
ediyor. Necdet Menzir'e fstanbul
Emniyet Müdürü iken gazetelerin
manşetlerinden gönderilen destek
haberlerini olaffken hep kendi ken-
dirnc. "Acaba bunun karşıhğmda
ne almışlardır" sorusunu sormu-
şumdur.
Yanlış anlaşılmasın, ben bası-
nın haber rekabeti içine girmesi-
ne karşı değiüm. UğurDündar'm
az kalsm canına mal olacak atak-
lığını da sempatiyle karşı lıyorum.
Benim itirazım, devletle ve polis-
le olan ilişkiye ve mesleki başan
gibı sunulan emeksiz haberciliğe.
Çünkü, resmi çevrelere bağım-
lılık, giderek haberciliğı gerçekler-
den uzaklaştınyor ve yozlaştın-
yor. Polisten alınan bir "aüatma"
haber, daha sonra polisin acıma-
sızlığını görmezden gelmeye ne-
den oluyor. Son Metin Göktepe
olayında yasanan, muhabirler, ya-
ni topun ağzındaki basın emekçi-
leri ayaklanmasıydı, gazetelerin
fazlaca bir adım atacağı yoktu.
Birkaç gün polis şeflerine söz söy-
lemekten çekindiler.
Bazı gözüpek yazarlar ve mu-
habirler öne atılmasaydı, belki iş
bu kadar büyümeyecekti. Çünkü
resmi çevrelere olan bağımlılık,
gazete yöneticilerinin, medya yıl-
dızlannın ayağına dolanıyor.
Mesleğin namusunu kurtarmak
için biz basın emekçileri daha du-
yarlı olmak, birbirimizi uyarmak
ve sırt sırta vermek zorundayız.
Uğur Mumcu öleli üç yıl oldu.
Çetin Emeç, Turan Dursun, IMu-
sa Anterve Metin Göktepe... Ne-
rede katilleri?
Bunlan kim ortaya çıkaracak?
Önce biz. Onlann meslektaşla-
n...
Yani gazeteciler...
Bağımsız, fıkri hür, vicdanı hür
gazeteciler...
MIKRO
DÎNÇ TAYANÇ
Ordek Ahmet Paşa
Ortalığı terör götürüyor, amateröristliği kabullenen
yok! Kimi 'eylemci' oluyor, kimi 'direnişçi', kimileri de
'gerilla!' Kimileri de bu adlar altında ellerinde silah or-
talığı kasıp kavuranlara 'yağyakıyor!'
Bizler diyoruz ki, "Hangi amaçla yapılırsa yapılsın,
masum insanlann yaşamlannı tehlikeye sokan her
türiü eylemin adı 'terör', bunuyapan da 'teröristtir'."'
Kimileri de "Hayır" diyorlar, "sözkonusu eylemin adı-
na terör denilmesi için bunun yapılış amacına bakı-
hr!"
Zaten oturduklan yerden bakıyorlar ve bakmakla
yetiniyorlar... Terörist, eylemin en hızlı anında "Bize
neden terörist diyorsunuz" diye soruyor ve sorarken
haklılığına inanıyor. ;
Teröristin haklılığına(!) inanan yazan, çizeri de çıkıp
onun hakkını savunuyor! Televizyon kameraJan 'can-
lı yayında' (cansızı nasıl oluyorsa!) terör eylemini an
an, adım adım yayımlıyor ve bununla övünüyor. In-
sanlanmız ekran başından izlemekle kalmayıp 'olay
yerinı' dolduruyor. Bütün bunlar yapılırken, güvenlik
güçleri ile teröristler arasındaki telsiz konuşmalannı
da rahatlıkla izliyoruz...
Bir fılm ki 32 kısım tekmili birden...
Hiç kimse "Yahu bu terör eytemideğilse yann baş-
ka bir eylemci örgüt kalkıp aynı işı becerdiğinde ne
diyeceğiz? Ya birazdan silahlar konuşmaya başlar-
sa(...)" demiyor...
Sorumlulann sorumsuz demeçlerine, medyan/n ra-
ting sorumsuzluğu ekleniyor. Bu arada teröristler de
amaçlanna ulaşıyor ve dünyanın her yanında kendi-
lerinden söz edilmesini sağlıyorlar. "Uluslara kendiyaz-
gılannı çizme hakkı ne zaman verilebilır acaba?" di-
ye geçıriyorum içimden...
Hafta sonunun ilk saatlennde, terör gibi can sıkıcı
ve de can alıcı bir konuya takılmanın can sıkıntısını
çekiyorum. Gözlerim kitaplığın ratlannı tanyor ve rast-
gele bir kitabı çekip alıyorum. Yaşanmış fıkralar tü-
ründen bir kitap. Sayfaları çevirirken bir 'yaşanmış'a
takılıyor ve elimde olmaksızın, içimden gelmeksizin
kendimi güler buluyorum.
Efendim, Osmanlı'nın bir döneminde bir paşa var.
Adama kim takmışsa takmış, lakabı 'ördek'! Kimse
'Ahmet Paşa' denildiğınde tanımryor, illede ördek Ah-
met Paşa denilecek. O zaman da paşamız kötü fe-
na kızıp, kılıcına el atıyor.
Günlerden bir gün, padişahın huzurunda toplanı-
yor paşalar. Öyle bastırılacak ayaklanma, fethedile-
cek ülke falan olmadığından havadan sudan konu-
şup padişahı eğlemeye çalışıyoriar.
Içlerinden biri başını havaya kaldırıp "Yağmurya-
ğacak" diyecek oluyor. Vay sen misin diyen! Ördek
Ahmet Paşa, padişah huzuruna falan aldırmayıp çe-
kiyor kılıcını ki öldürmecesine.
Bostancılar, paşalar ve dahi padişah araya girip
zor zaptediyorlar.
Padişah soruyor, "Brepaşa, ne iştir yaptığın. Bu-
nun kelle götüreceğini bilmez misin?"
Ördek Ahmet Paşa bumundan soluyarak "Bu he-
rifbana ördek dedi" diye direniyor.
"Yahu deli misin? Adam yağmur yağacak dedi..."
diyorlar, beriki olmazlanıyor.
"Yağmur yağınca ne olur? Ortalığı sular götürür!
Su götürünce çukurfara sular dolar, gölcükler oluşur.
Gölcüklerde de ördekler yüzer. Bu herii bana ördek
dedi!!!."
Paşanm sonunu bilemiyorum, ama çevrenize şöy-
le bir bakın ve de öyle 'havalar' falan diye o/ur olmaz
yerde konuşmayın, Ördek Ahmet Paşalar hızla ço-
ğalıyor daü!
Ana fikir Kişi lakabını eylemiyle hak eder.
Ana fikrin ana fikri: Eylemin haklılığına tarih karar
verir.
En yoşlı komünist
Bozışık'tanprotesto
"Kayıp .\ileleri" dün de gö-
zalbndaki kayiplan protes-
to ederek Taksim'e kadar
vürüdü. ıHD tstanbul Şube-
siyetkilüeri, Olağanüstü Hal
Bölgesi'ndeki kayiplara dik-
kat çekerek, böigede yaşa-
yan insanlann rtinı köylüle-
rin gözieri önünde gözaltına
ahndığını ileri sürdü. Eski
TKP'nin yaşayan en yaşlı
üyesi 93 yasuıdaki Mehrnet
Bozışık da Galatasaray Lise-
si önünde kayıplan protesto
etti. 35 haftadır her cumar-
tesiGalatasaray LisaJ önün-
de toplanan
u
Kayıp Alilele-
ri"" Taksim *ekadar yürüdü-
ler. TKP'nin yaşayan en yas-
lı üyesi 93 yaşındaki Nİeh-
met Bozışık da Galatasaray
LJsesi önünde bir açıklama-
da bulunarak, son günierde
meydana geien kayıp olay-
lannı ve Türkiye'nin Rusya
ile olan siyasal üişkilerinde-
ki yanhşhklan protesto etti.
(KAAN SAĞANAK)