24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 OCAK1996PA2AR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yeni kurulan Ozgürlük ve Dayanışma Partisi Genel Başkanlığı'na oybirliğiyle seçilen Ufuk Uras 'Kolektif liderlikten yanayım'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ozgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), yann Içişlen Bakanlığı'na yapılacak başvuruyla resmen kurulacak. Jstanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi öğretim üvelerinden Doç. Dr. Ufuk Uras, ÖDP'nin Kurucu Genel Başkanlığı'na ojbirliğıyleseçildi. ÖDP'nin kiraladığı "ozgürlük vagonlarT ve otobüslerle Ankara'ya gelen kurucu üyeler, diin İncı Düğün Salonu'nda, kurucu başkan vc parti meclisi üyelennın seçımini tamamladılar. Doç.Dr. Ufuk Uras oybirliğıyle kurucu başkan seçilırken, parti meclisinin 100 üyeden oluşması benımsendi. Geleccği Bırlıkte Kuralım Parti Gınşımı. Bırleşik Sosyalist Parti, kitle örgütleri termilcıleri \e aydınlar öncülüğünde kuruluş çalışmalanna başjanan ÖDP, diin Ankara "dakı ılk toplantısını yaklaşık bın kişinın • Geleceği Birlikte Kuralım Parti Girişimi, BSP ve kitle örgütleri temsilcileri ile aydınlann öncülüğünde kurulan Ozgürlük ve Dayanışma Partisi'nin genel başkanlığına Istanbul Üniversitesi Iktisat Fakültesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ufuk Uras oybirliğiyle seçildi. Ozgürlük ve Dayanışma Partisi, Ankara'da bugün gerçekleştirilecek şölenden sonra yann Içişleri Bakanlığı'na yapılacak başvuru ile resmen kurulacak. Şölen için çok sayıda kentten Ankara'ya giden otobüslerin yanı sıra îstanbul ve İzmir'den "ozgürlük vagonlan" kaldınldı. katılımıyla yaptı. Kuruculann oybırlıği ile genel başkanlrğa seçilen Doç. Dr. Uras, yaptığı konuşmada. "kotektif mücadeieden" yana olduğunu vurgularken. u Ben, başkan olmavan bir başkan olacağun. KoJekrif lideHikten yanayım'"dedi. Gencay Gürsoy'un dıvan başkanhğı yaptığı toplantıda. parti meclisine aday gösterilenler arasında Insan Haklan Demeği Genel BaşkanıAkın BirdaL Aslan Başer Kafaoğiu, Mctin Çulhaoğlu. Birleşık Sosyalist Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Sadun Aren, Atilla Aytemur, yazar Sungur Savran. gazetemiz yazan Aydın Engin, BSP eski yönetıcilerinden Sıtkı Coşkun. • eskı Yeşiller Partisi Genel Başkanı Bilge Contepe. yazar Ertuğnıl Kürkçü ve Ankara Üniversitesi Sıyasal Bilgiler Fakültesi öğrefım üyelennden Prof.Dr. Taner Timur da yer aldı. Ozgürlük ve Dayanışma Partisi'nin kurucular toplannsına, düşünce suçlusu olarak yargılanması kamuoyunun gündemine yansıyan Eşber Yağmurdereli, 1980 öncesi devrimci hareketin liderlerinden Bülent Uluer ve eskı Türkiye İşçi Partisi Millelvekılı Fatma Hikmet İsıtıen de katıldı. "•Biraravageüyoruz". "Heryerdeo geUyonız". u Pârtimizi birlikte kuruyoruz" sloganlannın sık sık dile getirildiği toplantıda İstanbul'dan feministgruplarda bulundu. Feminist gruplardan birinin, parti yönetitninin yüzde 30'unun kadmlardan oluşması gerektiği önerisi, toplantıda tartışılan konular arasında yer aldı. Yurtdışındaki komünist ve sosyalist partiler; örgüt ve gruplardan gelen iletilerin okunduğu toplantıda, "aşagıdan yukanva doğru örgütienme" modelı üzerinde uzlaşmaya vanldı. ÖDP, yann gerçekleştirilecek resmi kuruluş işlemlerinden önce, bugün, Türkiye'nin heryerinden katılımın beklendiği bir kuruluş şöleni düzenleyecek. Saat 11.00'de Ankara Yükseliş Spor Salonu'nda gerçekleştirilecek olan şölene, Bulutsuziuk Özlemi, Banu, Tolga Çandar ve Azmi Toğuzata da şarkılanyla katılacaklar Temel sloganını *Yeter,söz emekçinin!" olarak belirleyen Ozgürlük ve Dayanışma Partisi, Türkiye'de bölünmüş olan bütün sol eğilimleri bünyesinde banndırmayı hedefliyor. Kurucular, partinin temel amaçlannı, "Emperyalizm, sömürii, ırkçılık, dincilik, cinsiyet aynmcıhğı ve şiddet düzeninc karşı sınıfstz bir toplum özlenmle, eşitlik tetnelinde, özgiir bir hayat için bir araya geliyonız" sözleriyle dile getiriyorlar. ÖDP secimlerinden notlar 4 Büyük, açık, ama yine de devrunci' ECE TEMELKLRAN ANKARA - "Marjinal- Jeşmiş" sosyalısletler ve sa- ga kaymış sosval demok- ratlar "rayına'" oturtulacak. Sosyalıstler bırleşecek. Çok renkli. çokscslı bir ça- tı altında sosyalistler "halkla btıluşacak." Iste- nen: "biiyük, açık, ama yi- ne de devrimci'*bır parti. Bu yüzden kararlar kavga- sız ve hızla alınıyor. Parti- nin genel başkanlığına oy- birliğiyle getirilen Doç. Dr. Ufuk Uras'ı tanımayanlar bile var, ama asıl sorun, bu kez, her şeye rağmen bir- leşme. "kurucu üyclerin organ bağışı yapacaklannın tüzü- ğe bir madde olarak eklen- mesL." Ozgürlük \e Dayanışma Partisi'nin, Ankara'da. In- ci Düğün Salonu'nda ya- pılan kurucu üyeler toplan- tısında. divana ulaşan çok sayıda önerinin arasında, orğân""£>a'ğışı önerisi bile var. Çok renkli. çoksesli bir parti kurmak kolay değil. 1980 öncesi de\ nmci hare- ketin liderlennden ve yeni partinin parti meclisi ada- yı Bülent lluer'e göre ise birlik "mecburi" değil: parti ıçın. "ideolojik bir birlik değiL program uzlaş- ması" diyor ve eklıvor: •*Marjinalleri de içeren, ama marjinal olmayan bir parti" Uluer'in yanıtını, birses duyulmaz kılıyor. Deniz- li'den bir çiftçı. düğün sa- lonunun sahnesinde çıkan bazı tartışmalara kızmış, bağınvor. "Boşverin bunları; bir- leştikya!" İstanbul'dan Halil Öz- men de bırleşmenın en önemlı nedenlerinden bıri- nı söylüyor: "Bak, burda hapse gir- memiş, işkence görmemiş adam yoktur." Ciddi bir kurucular top- lantısı olmasına rağmen, yine de "cocuklargibişen" sosyalistler, salonu sigara yasagı nedeniylebirdoldu- rup bir boşaltıyor. Sigara içmeye çıkan Metin Çiftçi, gülerek anlatıyor: "Türkiye sosyalizmi. uzun sürmüş mektep tatili- ni birirdi. Yeniden emekçi- nin okuluna döndük. Tür- kiye, sola bakmak zorun- da. Ama şaşı olmamak için cephesini de sola dönmek zorunda. Bu parti bunun için gereklL" Partıyi "optimum" ola- rak tanımlayan Ertuğnıl Kürkçü de çoğunlukla ay- nı görüşte: -Parti, kiınsenin değil, herkesin partisi olacak. Bu yüzden eskilerden bazılan kendilerini bilinçli olarak geri çektiler zaten." Kürkçü, kuruculann ço- ğunluğunun uzlaştığı "ilk hedefi" dile getıriyor: "Banş kampanyası!" Toplantıya, görev ı nede- nıvle tarafsızlığını .koru- mak istediğı için u ,wrtjuı- daş" olarak katılan TM- MOB ve Insan Haklan Vakfı Başkanı Yavuz Ö- nen'e göre ise ilk hedef, yaşamla buluşmak. Önen. sağa kaymış sosyal de- mokratlan ve marjinal ko- numa düşmüş sosyalistleri, boyle birgirişimin, "rayı- na oturtacağını" düşünü- yor. Kadrolan "çıkariBşkile- ri içinde yıpranmamış" olan böyle bir girişimin herkes tarafından destek- lenmesi gerektiğini söylü- yor Önen. Kurucular toplantısında konuşulanlardan, alınan yanıtlardan çıkan ortak bir nokta var: Sosyalistler bu kez bü- yük, açık ama hep devrim- ci bir parti istiyor. Kalaba- lıktaki hâkim renk yine kahverengi ve siyah olsa da sosyalistler, çok renkli ve çoksesii bir birleşmenin olurunu anyor. Ellerözen- le tutuyor birbirini. Bu son çare sanki, yoksa ülke el- den gidiyor. Eriş l'lger'in (solda altta) 1970yıbndan DU > aııa büyük bir özveriyle topladığı on bine yakın belgenin iki bin tanesini Ataturk'e ait resimJer oluşturuyor. (ERZADE ERTEM) Atatürk arşivi alıcı bulamıyor SERPİLGÜNDÜZ Siyah giyinmiş. Konuşmalannda. tavirlannda titiz ve aynntıya düşkün biryan gözleniyor. Erzade Ertem'le Moda'da birçatı katında Eriş Ülger'i dinliyoruz. Yurt dışında diplomatik bir görev sahibi olduğunu düşünüyoruz. Ancak o mimar olduğunu söylüyor. 1970'li yıllardaeşıyle birlikte Almanya'ya gitmış. Halen orada yaşıyor. Geçen yıl kısa süren bir bürokratik görev için Türkiye'ye gelmış, şimdi tekrar dönüyor. Bürokratik görevinin ne olduğunu söylemiyor. "Atatürk ile ilgili en zengin arşive sahip olan insan dive tanımlanabilir misiniz?" diye sorunca "Evet" diyor. 1953'ten ben arşıv yaptığtnı anlatıyor. Yayımlanmamış 100 küsur belge var efinde. Kurtuluş Savaşı'na ait 10 bine yakın belgenin 2 bın tanesinin Atatürk ile ilgili fotoğraflardan oluştuğunu belirtiyor Ülger. Bu belgelerin çoğunu satın almış, bazılannı Salih Bozok'un oğlu Cemil Salih Bozok, kımilerini de Sabiha Gökçen armağan etmış. Devlet arşivlerinde olmayan fotoğraflann negatiflerinin de elınde olduğunu söylüyor. Üniversıteyı Istanbul'da okuyan Ülger 1970'lerdegıtmiş Almanya'ya. "Atatürk Avrupa'da nasıl tanmıyor" diye merak edince çıkan yayınlan toparlamış. Arşiv konusunda Avrupalının nasıl titiz davrandığını anlatıyor. Bir keresinde araştırma için gittiği bir yerde dişlerini fırçalayıp fırçalamadığını sormuşlar. "FuTçaJadını'' yanıtını vennış. O zaman belgeleri gösteremeyeceklerini söylemişler. Çünkü diş macunundaki bir madde fotoğraflan yıpratıyormuş. Atatürk ile ilgili hazırladığı kitap 4 dilde basılmış. "Atatürk 'ün çekilen her fotoğrannın tarihini saptadun" diyor. Kitaplanndan ikisi Almanca Türkçe olarak TBMM tarafından geçen yıl basılmış. Şimdı de sadece Atatürk belgelennden oluşan bir araştırma kitabının hazirlıği içinde. "Albümdeki resimlerden çok güzel bir sergi hanrladım. O scrginin Türkiye'de benzeri yok" diyor. Fotoğraflar Cumhurbaşkaniığı tarafından geçen yıl sergilenmiş. Elindeki beigelerden Anıtkabir, Kültür Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nda bile olmadıgını öne sürüyor. Ülger şimdi de belgelerini kendısine malolan fiyatla devretmeyi istiyor. Galiba alıcı bulamıyor. Vatandaş, 'ahırsız' evlere ilgi göstermedi Toplu konudar elde kaldı NİZAMETTtN KAPLAN DİYARBAKIR - Başba- kanlık Toplu Konut Idaresi ta- rafından Diyarbakır. Hakkâri ve Şırnak'ta yaptınlan konut- lara halk ilgi göstermedi. Ekonomık durgunluk, sosyal yapiya uygunsuzluk, yer seçi- mindeki yanlışlıklar yüzûn- den elde kalan konutlar için bu yıl içinde yeniden ihale açılacak. Daha çok 'içinde alur yok' gerekçesıyle ilgi göstenimeyen konutlar, alıcı bulamazsade\ let lojmanı ola- rak kullanılacak. Dönemın Başbakan Yar- dımcısı Murat Karayalçın'ın direktiflen doğrultusunda Güneydoğu'da Toplu Konut Idaresı (TKİ) tarafından yaptınlan ve 14 Ağustos-6 Eylül I995"te satışa sunulan konutlann büyük bölümü el- de kaldı 2 tipte inşa edilen ve 905 milyon lira ile 1 milyar 138 milyon arası fiyatlarla, "M utlu çoğunluk için" sloga- nı kullanılarak satışa çıkan- lan Diyarbakır'daki 2050 ko- nuttan 700'ü, Şırnak'taki 390 konuttan 20'sı, Haldfân'dekı 460 konuttan yalnızca dördü mûşteri bulabildi. Kötü konutlarda yaşamın sürdüğü bu bölgelerde yeni birkentyapısı örneği sunabil- mck, ışsizlığe bir nebze olsun İki bin beş yüz konuttan sadece 700'ü satdabildi. çözüm getirebilmek ve bölge- de yapılacak yatınmlara öna- yak olabilmek için büyük umutlarla inşa edilen konutla- nn elde kalması. Toplu Konut Idaresı Başkanlığı'nı (TKİ) endişelendiriyor. TKl'nin bu yıl yeniden satışa sunacağı konutlann, satılamadığı tak- dirde kamu lojmanına dönüş- türülmeleri gündeme gelecek. Diyarbakır'da Büyükşehir Belediyesi'nin gecekondu önleme bölgesindeki arsalar üzerinde "jethızı"yla yapımı- na başladığı ve yüzde 70'lik bölümü tamamlanan 2 bin 500 konuttan ancak 700'ü sa- tılabıldi. İçinde eğlence, alış- venş merkezi, okul ve spor te- sisleri bulunan konutlara olan ilgisızliğin neden kaynaklan- dığı konusunda değişik yo- rumlar yapılıyor. Diyarbakır Büyükşehır Belediye Başka- nı Ahmet Bilfpn. iklim koşul- lanna göre yapılan konutlann geniş araziye karşın sosyal yaşama aykın olarak birbin- ne yakın inşa edilmesinden yakınıyor. Güneydoğu Sanayıcı ve (şadamlan Derneği (GÜNSİ- AD) Başkanı Mustafa Nesim Sevinç, konutlann halkm ılgı duyacağı bir bölgede yapıl- madığından yakmarak "Fi- yatlar da çok pahafa. Eğer bu iş bölge müteahhitlerüte verU- seydi, hem istihdam alanı _va- rablmışolacak hem de sanşlar artacakn. Vatandaşa para ka- zanma ortamı sağlanmadı ki konutsatın alabilsin" diye ko- nuştu. Diyarbakır Tıcaret ve Sanayı Odası Yönetım Kuru- lu üyesi ŞeyhmusDikenıse sa- tıştakı durgunluğu ''ekono- mik bunalıma" bağlarken. "Yoksa kalite standardı ve yer konusunda bir probtem oi- duguna inanmıvorum. Ko- nutlar, Dick' Vadisi vcrinc, Elazığ va da Şanlıurfa yolu üzerinde, ana caddeye bakan arsalarda yapılabilirdi. Toplu Konut İdaresi her şe\den ön- ce 'yap-sat'çı müteahhit de- ğil" dedi. Dıyarbakır'da durum böy- leyken, TKl'nin "ihtiyaçtara uygun"diyetanımladığı Hak- kâri ve Şımak'ta da konutla- nn büyük bölümü ise 'evter- de ahır olmaması' yüzünden elde kaldı. Şımak Valısı Kâmil Acun. peşın ödemede sıkıntı yaşan- dığını belirttı. KANLA YAZILAN CEÇEN GERÇEĞİ KIZIL ORDU'YA KÖK SÖKTÜREN CECENLER NE İSTİYOR? DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÇEÇENLER! DEVLETİNİÖSYÂL GÜVENLİK ŞEMSİYESİ ÇÖKÜYOR MH^DEHIİZBE^ON BBP'PE MECLİS SEFASI REFAH, MESLEK ODALARINA DA GÖZ DİKTİ YENİ UĞUR MUMCULAR GELİYOR AVRUPA BİRLİGİ'NİN AKORDU BOZULUYOR • BAYBACl DKVRALAN BtR FMIAKBANK NEFERİ: VTYSİ ORAL • ADII oı /ı\ ı^^>R\^r^^ • GUMRÜK BİHIIGÎ PAKT1SINİ ARIYOR • MK ibiı ıı\ı >ı /ıiK :ı • DORLfKTAKILFR <K S C R Ü Y O R J HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI "Mahpushane, Güneş Doğmuyop..." Olay Yunanistan'da, "Albayfarcuntası" döneminde geçer. Askeri diktatör Papadopulos, ünıversiteyi zıyaret et- mektedir. Öğrenciler dertlerini, sorunlarını anlatırlar. Sadece dinler ve arada bir başını sallar. Oradan da cezaevine gider. Tutuklu ve hükümlüleri dinler. Ve sık sık özel kalem müdününe dönüp buyurur: - Bunu <ia not et!.. Aynntılı olarak not al! O zıyaret de biter. Arabada özel kalem müdürü so- rar: - Bir noktayı çok merak ettim: Öğrencılerle konu- şurken benim not tutmamı ıstemediniz. Cezaevinde ise tersine, yakınmalardaki bazı aynntılara bile önem verdiniz. Iznınizle, nedenıni sorabilir miyim? Diktatör güler: - Bu yaştan sonra öğrencı olacağımı sanmıyorum... Ama ikincısi hiç bellı olmaz! Nitekim belli olmadı da... * • • 27 Mayıs öncesi günlenndeydi. Baskı yönetimine karşı gençiik sesini yükseltıyordu. Arkasında geniş bir kitlenin bulundüğunun bilınci ve heyecanı ile... Demokrat Parti'nin iktidan kazandığı 14 Mayıs'ın yıl- dönümüydü. Kızılay'da bir karşı-gösten düzenlene- ceği söylentisi kulaktan kulağa yayılıyordu. Öyleyse "meydanı boş bırakmamak" gerekirdi. Hıncal Uluç ve Güneş Tecelli ile birlikte -bınlerce genç gıbi- biz de o gün Atatürk Bulvarı'ndaydık... Ben polislerce gözaltına alındım... 56 kişıyle birlikte... Suçumuz "ozgürlük" ve "demokrası" ıstemektı. Gözaltının "po//s"te geçen bölümü çoktatsızdı. Biz- lere "düşman" gözüyle bakılıyordu... Polislerin hepsi için herhalde öyle degildi, ama çogunluğu için "vatan haınleri" olmalıydık. Selda'nın buğulu sesındeki gibi... "Mahpushane'de güneş doğmuyordu... Daracık bir yerde, aç, susuz ve uyku'suz geçen 24 saatten sonra, bizi "asker" devraldı... Sıcacık, seve- cen... Doyuaılduk, gereksınmelenmız karşılandı, in- sanca bir ilgi gördük... Ve birkaç gün sonra da salıve- rildik. Şhndi düşünüyorum da... Ilk günkü davranış sürsey- di. Dayak yeseydik. İşkence görseydik. Düzenli bir bi- çimde aşağılansaydık. Yıllarca dört duvar arasında kalsaydık... Yürekleri "yurt ve insan sevgisi" dolu gençler; aca- ba cezaevinden nasıl insanlar olarak çıkardık? Sevgi alan sevgi verir. Düşmanca tutum da düşmanlık getirir. *** Gözaltında iken öldürülen gencecik bir gazeteci... Ömürterini dort duvar arasında geçirmek zorunda bı- rakılan, Ismail Beşikçi ve benzen duşün adamlan... Ayaklanan tutuklu ve hükümlüler... Gazeteci kımlığı altında "a/an" olabilir. Yazar, tarihsel gerçeklen tepetaklak edebilir "yur- du ve toplumu parçalayacak" duşünceler üretebilir. Cezaevlen, "militan" yetiştıren okullara dönuşebilır. Ama gazetecıyi öldürmek, yazan zindanlarda çü- njtmek, cezaevlerini cehenneme çevırmek çozüm ge- tirmez... Çözümsüzlük getinr. Demokrasi, suçun cezasız kaldığı bir yönetim biçi- mi değildir. Ama cezanın "ınsaflı" olduğu, şuçlunun bi- le "insan" olduğunun unutulmadığı bir yönetım bıçi- midir. Yoksa o insan, giderek ınsan olmaktan çıkar. Toplum düşmanı bir "canavar"a dönüşür! Bundan da öncelikle o korunmak istenen "fop- /um"zarargörür. Unutmamalı!.. "Keskinsırke"\er lağımaakıtılmadan küpler kurtulamaz... İHD üyesi Av. Meryem Erdal: Tolis, muhbirlik tekliflerini arttırdı' ANKARA (Cumhuriyct Biirosu)- İnsan Haklan Der- neği (IHD) Yönetım Kurulu üyesi avukat Meryem Krdal, son 4 ay ıçerisinde polıs ta- rafından muhbirlik önerildı- ği gerekçesıyle kendilennc yapılan başvurularda anış olduğunu bıldirdi. Erdal. dün düzenlediği basın toplantı- sında, muhbirlık önerilennm devletin benimsedığı sıste- matık bir sindirme ve yıldır- ma politikasının uzantısı ol- duğunu, bu teklifierin işken- ce olgusuyla birlikte giderek yaygınlaştığını savundu. Toplantıya katılan Anka- ra Üniversitesi Fen Fakülte- si öğrencisı Eylem Nalban- toğlu, okullanndaki Özgür Gençlık dergisı okuyucula- nnm açlık grevı yaptıkian- nı, okul çıkışında kendileri- nın polıs olduğunu söyleyen kışıler tarafından başlanna sılah dayanarak gözaltına atındıklannı ve Terörle Mü- cadele Şubesi'ne götürül- düklerını iöyledi. Nalban- toğlu, gözaltında bulunduğu 15 gün boyunca kendısine süreklı muhbirlik önenldığı- nı. kabul etmesı ıçın işkence tehdıdınde bulunulduğunu anlattı. Serdar l'şüdürde E- mek Partisi Gınşımi'nın se- çım bürosuna pankan astığı gerekçesıyle gözaltına alın- dığını ve Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldüğünü, daha önce hıçgözaltına alın- mamasına karşın polıslenn, kendisını "Dosyan kabank. tIk operas\ondaseııide götü- receğiz" dıyerek tehdıt ettık- lennı ve muhbirlik yapması- nı önerdıklennı savundu. ANMA Muammer AKSOY - Uğur MUMCU Birlikte Anma Haftası Anadolu Aydtnlanmasının Kalpaksız Kuvayi Milliyecilerini Kutsama Etkinlikleri 24-25-26-27-28-29-30-31 Ocak 1996 ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ Eskişehir - Denizli - Aydın - Balıkesir - Muğla - Kuşadası - Nazilli şubelerinde anma Konuşmacılar: Ceyhan MUfylCU, Mustafa BALBAY, Suphi KARAMAN, Ünsal YAVUZ, Bedri BAYKAM, llhan ÖNER, Juncer YILMAZ, Ergül AYKOL, Ünal TÜRKEŞ, Ömer YETKİNER, Mucize ÖZÜDAL, Ayyuk ERENBERK Şubelerin Gösterileri BİRLİKTE ANALIM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle